8. Sağlık
Mutluluk
HuzurSaygıdeğer Narkoz Sağlık Dergisi
Okuyucuları;
Yaşama dair her konuda önemli bir
anahtardır sağlık, mutluluk ve huzur. Bu
üç temel unsuru bir arada bulabilmek
günümüzde altın değerinde olsa gerek.
Özellikle kadınlarımızın son yıllarda ar-
tarak devam eden fiziksel, ruhsal, sos-
yal ve cinsel şiddet mağduriyeti Türkiye
olarak bir türlü çözüm üretemediğimiz
sorunlardan bir tanesi haline gelmiştir.
Son yıllarda Şiddetin; kadının yasal, sos-
yal, siyasi ve ekonomik eşitliğini sağla-
ma fırsatlarını sınırladığını, girişimcilik
ruhunu ve kendine olan öz güvenini
yok ettiğini, aile içi şiddetin çocukları da
olumsuz etkilediğini görüyoruz.
Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet
Araştırması, 2014 sonuçlarına göre, eş
veya birlikte olduğu erkeklerin fiziksel
veya cinsel şiddetine maruz kalmış ve
kalmamış kadınların 6-14 yaşları arasın-
daki çocuklarında görülen bazı davranış
sorunları incelendiğinde; şiddete maruz
kalmış kadınların yüzde 30,6’sının ço-
cuğunda anneye veya diğer çocuklara
saldırgan olma davranışı görülürken,
aynı davranış için bu oran şiddete maruz
kalmamış kadınların çocuklarında yüz-
de 17,2 oldu. Bu oranlar kadına yönelik
şiddetten çocukların da etkilendiğini ve
agresif nesillerin temelinin de atıldığını
göstermektedir.
Çocukluğundan itibaren mutsuz, hu-
zursuz ve şiddet dolu bir aile ortamında
büyüyen çocukların ileriki dönemlerde
kendi hayatlarında da saldırgan ve şid-
det eğilimli olduklarını görüyoruz. Aile
içerisinde anneye, kız kardeşe uygula-
nan şiddeti belirli bir süre sonunda nor-
mal olarak algılamaya başlayan çocuk-
lar ileriki dönemlerde de bu algıyı devam
ettirerek sorunun katlanarak devam
etmesine sebep oluyor. Hisler, kişinin
huyunu oluşturur. Huyun kontrolü, ak-
lın elinde değil, “duyguların” elindedir.
Duyguları geçmişinde olan bu nesillere
istediğiniz kadar hitap edin, bir şeyleri
anlatmaya çalışın, geçmişini değiştir-
medikçe duygularını yok edemezsiniz.
Atalarımız, “Bir çocuk 7’sinde ne ise
70’inde de odur” diye boşuna söyleme-
miştir. 7’sinde mutlu, huzurlu, şiddetten
uzak yetişecek olan çocuk sorunun
çözümünde önemli bir etken olacaktır.
Öyleki; Hz Muhammed (s.a.v.) Kadınla-
ra iyi davrananları insanların en hayır-
lısı olarak zikretmiştir. Hz Muhammed
(s.a.v.) asla kadın dövmemiş, dövenleri
kınamış, kadınlar hakkında Allah’tan
korkulmasını, onlara haksızlık yapıl-
mamasını ve onlara iyi davranılmasını
istemiş, bu bağlamda; “Sizin hayırlınız
kadınlarına/ eşlerine en hayırlı olanla-
rınızdır” buyurmuştur. (Tirmizî, Rada, 11)
İMTİYAZ SAHİBİ VE SORUMLU
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Mezine SIRAKAYA
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
Pelin DEDEAĞA
EDİTÖR
Deniz YEMİŞENLİOĞLU YÜKSELİR
DİZGİ TASARIM
Atakan CEHRİ
HALKLA İLİŞKİLER
Batuhan CEHRİ
HUKUK DANIŞMANI
Av. Yaşar SAĞLAM
Av. M. Yılmaz ÇELİK
Av. M. Buğra AYBERK
YAYIN KURULU
Prof.Dr. Hakkı KAZAZ
Prof. Dr. Göktürk MARALCAN
Uzm. Dr. A.Muhittin TAŞDOĞAN
Dr. Cengiz BAYRAM
Opr.Dr. Barış DEMİRİZ
Dr. Ulaş YANI
Dr. Ali Özdemir
YÖNETİM YERİ
Narkoz Haber Gazetesi
Balıklı Durağı Karşısı
Balıklı İş Merkezi
Kat: 3 No: 6
BASKI
İncilipınar Mah. 36006 Nolu Cd. No: 21
Ekip İş Merkezi Altı
Şehitkamil / Gaziantep
Telefon: 0 (342) 215 04 00
e-posta: info@ebatofset.com
Dergide yayınlanan tüm reklam tasarım ve
haber metinleri Başak Ajans’a aittir.. İzinsiz
alıntı yapılıp çoğaltılamaz.
Dergide yer alan köşe
yazılarından, köşe yazarları sorumludur.
narkozhaber@hotmail.com
narkozhaber@mynet.com
www.narkozgazetesi.com
Sayı: 8 Yıl: 2
Yerel Süreli Yayın
Narkoz Haber Gazetesi
ücretsiz ekidir.
0 539 247 96 18
0 342 232 42 43
s a ğ l ı k
a j a n s
9.
10. s a ğ l ı k10
a ğ l ı k - S e n
t a ra f ı n d a n
d ü z e n l e n e n
program Sağlık
Bakanı Meh-
met Müezzinoğlu’nu ve
sağlık ve sosyal hizmet ça-
lışanlarını bir araya getirdi.
Burada sağlık personeline
hitap eden Müezzinoğlu,
AK Parti iktidarı dönemin-
de sağlık alanında yaşanan
değişimlerden bahsetti.
Türkiye’de yaşayan nüfu-
sun yüzde 75’inin en çok
memnun olduğu alanın
sağlık alanında olduğu-
nu söyleyen Müezzinoğlu,
sağlık alanın diğer alanlar-
dan daha zor olduğunu da
kaydetti.Sağlıksektöründe
yapılan çalışmalar hakkında
bilgiler de veren Sağlık Ba-
kanı Mehmet Müezzinoğlu,
önümüzdeki 3 yıl içerisinde
40 bin yatak kapasiteli fi-
ziki alanların vatandaşların
hizmetine gireceğini söy-
ledi. Bakan Müezzinoğlu bu
yıl içerisinde çalışmalarına
başlanacak olan 2 önem-
li proje hakkında açıklama
yaptı. Projeleri, Türkiye’nin
sağlıktaki geleceğine yön
verecek olan çalışmalar
olarak nitelendiren Müez-
zinoğlu, konuşmasına şöyle
devam etti; “Bu çalışma-
lardan bir tanesi de sağlık
enstitüleridir. Kanser ens-
titüsü, Geleneksel Tamam-
layıcı Tıp Enstitüsü, Biyo-
teknoloji Enstitüsü ve Anne
Çocuk Ergen Sağlığı Ens-
titüsü, Akreditasyon Ens-
titüsü, Kronik Hastalıklar
Enstitüsü ile Türkiye artık
sağlığı tüketen değil, sağlık
alanında bilimsel üretimleri
ile hem kendi insanına hiz-
met edecek hem de dünya
tıp alanındaki yarışta bende
varım diyecek. İlaç sanayi-
si, tıbbi teknoloji ve bilimsel
Ar-Ge’de Türkiye önümüz-
deki 5 yılda çok daha farklı
bir noktaya gelecek. İkinci
adım ise Türkiye Sağlık Bi-
limleri Üniversitesi’ni Sağlık
Bakanlığı olarak bu yıl içinde
inşallah kuracağız.”
“Tütünle mücadele
ettiğimiz gibi bonzai ile de
mücadele edeceğiz”
Sağlık Bakanı Mehmet Mü-
ezzinoğlu, gençler arasında
kullanımı artan ve ölüme
neden olan bonzai adlı
uyuşturucu maddeyle mü-
cadele konusunda yönelti-
len soruları da yanıtladı.
Koruyucu ve önleyici ted-
birlere ağırlık verecekleri-
ni açıklayan Müezzinoğlu,
devlet olarak, milletin ev-
latlarını istismar edenle-
re teslim etmeyeceklerini
söyledi. Bakan Müezzinoğ-
lu, hafta başında 6 Bakanın
bonzai ile mücadele konu-
sunda mini zirve gerçek-
leştirdiklerini belirterek,
“Bütün değerlendirmeleri
yapacağız ama bundan
sonraki süreçte gerek ya-
sal gerek fiili uygulama
gerekse fiziki mekan çalış-
malarını tamamlayacağız.
Öncelikli çalışmalarımız ko-
ruyucu ve önleyici tedbir-
leri daha güçlü hale getir-
mek olacak. Biz tütün, alkol
ve uyuşturucu ile mücade-
le ettik. Bu üçü de nesillerin
geleceği açısından önemli.
Güçlü mücadeleyi sigarada
nasıl başardıysak diğer ko-
nularda da milletçe başarılı
olmalıyız. Bu nedenle mille-
timizin, annelerin, babaların
bu konularda daha çok du-
yarlı olması ve bu anlamda
da okuryazarlık ve sağlık
bilincini daha iyi noktaya
taşımamız gerekiyor. Top-
lum olarak tüm bireyleriy-
le güçlü iletişim kurmak
ve onları sosyal yaşamda
daha güçlü noktalara ta-
şımalıyız. Hükümet, yerel
yönetim ve sivil toplum
örgütleri olarak elbirliği ile
tütünle nasıl mücadele çı-
karttıysak bununla da çı-
kartacağız” dedi.
“Türkiyesadecesağlığıtüketen
değil,sağlıktayarışanülkeolacak”
BakanMüezzinoğlu:
Sağlık-SentarafındandüzenlenenprogramakatılanSağlıkBakanıMehmetMüezzinoğlu
“Türkiyesadecesağlığıtüketendeğil,sağlıktayarışanülkeolacak”dedi.
S
11. s a ğ l ı k 11
B a k l a v a F ı s t ı k
Antepsan®
Mücahitler Mahallesi, Gazi Muhtar Paşa Bulvarı, Alaska apt. altı No:25 Şehitkamil/Gaziantep
12. s a ğ l ı k12
zel Hatem Hastanesi
başarılı geçmişi ve has-
ta memnuniyeti odaklı
çalışmaları nedeniyle
bölge halkının yoğun
talebi neticesinde mevcut binasını
genişletme kararı almış, 2012 yılında
9000 m2 kapalı alanı olan ek bina
inşaatına başlamıştır. Şubat 2015’te
tamamlanması planlanan bina ile
birlikte, kapalı alanı 3500 m2’den
12500 m2’ye , 59 olan yatak kapasi-
tesi yaklaşık 150’ ye ulaşacaktır. Ek
bina olarak yapımı tamamlanacak
hastanede,13suiteoda,DiyabetPo-
likliniği, Fizik Tedavi ve Rehabilitas-
yon Ünitesi, Dahili ve Cerrahi Yoğun
Bakım Ünitesi, 25 yatak kapasiteli
Yeni Doğan Yoğun Bakım Bölümü,
23 yatak kapasiteli Genel Yoğun
Bakım Ünitesi, Çocuk oyun alanları
ile birlikte kapasitesini ve bölümle-
rini artırmayı planlamaktadır. Op.Dr.
Boyunsuz ‘’Öncelikle işadamı değil,
hekim olduklarının bilincinde hareket
ederek, Her işte önce hizmet diye-
rek, insan odaklı çalıştıklarını, insan
hayatını her şeyin üzerinde tutmak
üzere bir yemin ettiklerini, bunun
için en iyi hizmeti sunmak konusun-
da kararlı olduklarını iletti. Başarının
ancak bu şekilde elde edilebildiğini
açıkladı.Özel Hatem Hastanesi’nin
çağın gereklerine uygun olarak, uz-
man kadrosuyla, dünya standartla-
rında verdikleri hizmetleriyle daha
da gelişeceğini sözlerine ekledi.
Özel Hatem Hastanesi üstün tek-
nolojiyle donanmış yapısıyla, marka
güvenirliğiyle, hasta memnuniyeti
odaklı çalışmalarıyla, her biri alanın-
da önemli başarılara imza atmış iddi-
alı hekim kadrosu, hemşire ve sağlık
hizmeti çalışanlarıyla hastalara şifa
dağıtmaya devam etmektedir.
ÖzelHatemHastanesi GenelMüdürü Op.Dr.HalilBoyunsuzÖzelHatem
Hastanesi’ninekbinainşaatınınbirkaçayiçindetamamlanacağınıbelirtti.
Özel Hatem
Hastanesı
ek binasıyla hizmete açılacaktır
Ö
13. s a ğ l ı k 13
Koluman Motorlu Araçlar San. ve Tic. A.Ş. Mercedes-Benz Türk A.Ş. Bayi
Nesimi Mahallesi, Gaziantep Caddesi, No: 70 Şehitkamil, Gaziantep Telefon 0342 437 85 00 Faks 0342 437 84 00 www.koluman.com.tr
14. L
iv Hospital Göğüs Hastalık-
ları Uzmanı Tuğçe Kasapoğlu
Hürkal sigarayı bırakmanın
püf noktaları üzerinde dur-
du. Uzm. Dr. Tuğçe Kasa-
poğlu Hürkal ‘’Canınız sigara istedi-
ğinde yakmadan önce bir bardak süt
ya da küçük bir fincan meyve suyu
için. (portakal, greyfurt, vişne…) Ağız
içi PH ne kadar asidik olursa nikotin
isteği ve emilimi o kadar yavaş olur’’
dedi. Çocukluk ve gençlik çağında ka-
zanılan sigara içme alışkanlığı, sosyal,
psikolojik ve genetik faktörlere bağlı
olarak ortaya çıkıyor. Çocukluk çağın-
da anne, baba veya diğer büyüklerinin
sigara içtiğini gören çocuk, merak iç-
güdüsü ile sigara içmek istiyor. Ebe-
veynlersigaraiçtiğihaldeçocuğa“Ben
sigara içiyorum ama sakın sen içme”
dendiğinde çocuğa inandırıcı gelmi-
yor ve sorunun büyük olmakla ilgisi
olduğunu düşünüp sigarayı büyümüş
olmanın bir sembolü olarak görmeye
başlıyor. Küçük yaşlarda birkaç adet-
le başlayan sigara alışkanlığı 8-10 yıl
içinde artış göstererek nikotin bağım-
lılığı ortaya çıkıyor.
Pasif içici deyip geçmeyin
Pasif içicilerin yaşadığı en tehlikeli du-
rum yanan kül tablasındaki sigaradan
çıkan toksik gazdır. Pasif içicilik, filtreli
ya da filtresiz, düşük katranlı ya da ni-
kotinli sigara dumanına maruz kalma,
dumanın oranı, kapalı yerin boyutu,
solunan miktar, maruz kalma süresi
gibi değişik faktörlerden etkilenmek-
tedir.
demekmümkün
“Sigaraya
elveda”
Birçokinsanheryeniyılahattaherhaftaya‘’Bukezsigarayıkesin
bırakıyorum’’diyebaşlıyor.Sigaragünümüzdeöndegelenölümcül
hastalıkların,önlenebilirnedenlerininbaşındageliyor.
s a ğ l ı k14
15. Evde ebeveynin sigara içmesiyle;
Çocuklar ortalama günde 5 sigara içmiş olur.
Bebekler hastaneye başta astım ve solunum yolu infeksiyonları
olmak üzere normalin 3 katı kadar daha çok başvurur.
Ani bebek ölüm riski 2,5 kat artar.
Eşi sigara içen bireylerin akciğer kanseri riski 2 kat artıyor.
Eşi sigara içenlerde kalp hastalığı riski 2 kat artar.
Sigaraiçmealışkanlığıinsanlarınsonradanedindiğibirdavranıştır.Yaniinsanların
doğasında sigara içme davranışı yoktur. Bu nedenle sigara içme davranışından
vazgeçilmesi de mümkündür. Sigara içme nikotin bağımlılığı sonucu sürdürülen
bir davranıştır. Sigara içen bireylerin %70 ‘i hayatlarının bir döneminde sigara bı-
rakmayı türlü yöntemlerle denemekte. Sigara içiminde; davranış alışkanlığı, fizik
vepsikolojikbağımlılıkbüyükroloynuyor.Busebeple,sigarayıbırakabilmesüre-
ci bir hekim kontrolünde yaklaşık 1 yıllık takiple mümkün olmaktadır.
Sigaraya sonsuza dek elveda demek mümkün;
Hedeflediğiniz bırakma gününden 2 hafta önce, katran ve nikotin içeriği
düşük bir markaya geçin. Bu, sigara içme davranışınızı değiştirmenize
yardımcı olacaktır.
Her bir sigaranın sadece yarısını için.
Her gün ilk sigaranızı yakmayı bir saat geciktirin.
Günün yalnızca tek ya da çift saatlerinde içme kararı alın.
Yeme alışkanlığınızı, sigarayı azaltmanıza yardımcı olacak şekilde değiştirin.
Örneğin süt için. (çoğu kimse sütün sigarayla gitmediğini düşünür)
“Kafanızı toplamak” istediğinizde sigara yerine bir bardak meyve suyu için.
Kül tablalarınızı boşaltmayın. Bu, her gün kaç sigara içtiğinizi size
hatırlatacak, izmaritlerin görüntü ve kokular hoş olmayacaktır.
İçtiğiniz her bir sigaranın farkına varın. Ters elinizi kullanarak, sigarayı
farklı bir cebinize ya da her zaman koyduğunuzdan başka yerlere koyarak
otomatik olarak sigaraya uzanma davranışınızı kırın.
1 yıl takiple sigaradan kurtulun
Tuğçe Kasapoğlu HürkalLiv Hospital Göğüs Hastalıkları Uzmanı
s a ğ l ı k 15
16. s a ğ l ı k16
35 yaşından sonra her ay için gebe-
lik şansının yüzde 10’lara düştüğünü
belirten Anadolu Sağlık Merkezi Kadın
Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr.
Dr. Zeynep Yılmaz, “Belirli bir yaştan
sonra yumurtalıklarda genetik olarak
sağlıklı, kaliteli yumurta sayısı azalıyor.
Bu da gebelik şansını düşürüyor” dedi.
Doğurganlık için en verimli yıllar 20’li
yaşlar iken, artan yaşla birlikte üreme
hızında belirgin bir azalma yaşanıyor.
Ancak günümüzde kadınlar hayatla-
rını düzene koymak ve kariyer plan-
larına uymak için doğum planlarını
ileriki yaşlara erteliyor. Bu da 30 yaşın
üzerindeki kadınlarda gebelik istemin-
de eski yıllara oranda büyük bir artış
yaşanmasına neden oluyor. 20’li yaş-
larda her ay için gebelik şansının yüz-
de 20-25 civarında iken, 35 yaşından
sonra bu oranın yüzde 10’lara düştü-
ğünü belirten Anadolu Sağlık Merkezi
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Op. Dr. Zeynep Yılmaz bu oranın 40
yaşından sonra ise yüzde 5’lere ka-
dar indiğini söyledi. 35 yaşından sonra
daha belirgin olmak üzere, 30’lu yaş-
lardan sonra doğurganlığın azalmaya
başladığını anlatan Dr. Yılmaz, bunda
en önemli etkenin yumurtalıklarda
genetik olarak sağlıklı, kaliteli yumurta
sayısının azalması olduğunu söyledi.
40 yaşından sonra çocuk sahibi olmak
isteyen her 5 kadından ancak 2’sinin
gebe kalması mümkündür. Tüp bebek
denemelerinde ise 40 yaş üstünde
gebelik oranları gelişen teknolojilere
rağmen maalesef çok artmamıştır”
dedi.
35 yaşından
sonra çoğul gebelik artıyor
35 yaşın üzerinde olan ve gebelik
planlayan anne adaylarını çoğul ge-
belikler konusunda uyaran Dr. Yılmaz
“Yaş arttıkça, yumurtalıklarınızda
yumurta sayısının azalmasına bağ-
lı olarak, vücudunuz yumurtlamanızı
sağlayan hormonu daha fazla üretir,
birden fazla yumurta üretilip atılabilir
ve döllenme gerçekleşirse çoğul ge-
belikler meydana gelir” dedi. Korun-
mayı kesen ve düzenli cinsel ilişkiye
giren çiftlerin yüzde 85’inin 1 yıl için-
Değişenyaşamkoşullarıvekadınlarınçalışmahayatındadahaaktifhalegelmesidoğum
yaşlarınındailerlemesinenedenoluyor.Ancakdahaiyistandartlardabiryaşamiçin
kariyerlerineodaklanarakdoğumplanlarınıerteleyenkadınlariçinbazırisklerortayaçıkıyor.
Anneolmak
35yaşındansonra
zorlaşıyor
Opr. Dr. Zeynep Yılmaz
Anadolu Sağlık Merkezi Kadın
Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
17. s a ğ l ı k 17
de gebe kaldığını belirten Dr. Yılmaz,
“Eğer 35 yaşın üzerindeyseniz ve
düzenli cinsel ilişkiye rağmen 6 aydır
gebelik elde edemiyorsanız fazla bek-
lemeden jinekoloğunuzla görüşmeniz
gerekir” dedi.
Fazla kilo,
kafein ve sigara olumsuz etkiliyor
Fazla kilolu olmanın da gebe kalmayı
zorlaştıracağını hatırlatan Dr. Yılmaz,
“Polikistik over sendromu olan kadın-
larda kilo kaybı gebeliği kolaylaştıra-
caktır. Sigara kullanımı ve kafeinin de
gebe kalmayı zorlaştırdığı bilinmekte-
dir” diye konuştu. Dr. Yılmaz, sözleri-
ne “Eğer polikistik over sendomunuz
varsa, adetleriniz düzensizse, cinsel
yolla bulaşan hastalık geçirmişseniz
yadaeşinizinüremeproblemlerivarsa
ve düzenli cinsel ilişkiye rağmen gebe
kalamıyorsanız 1 yılı beklemeden he-
kiminizle görüşmeyi ihmal etmeyin”
diye devam etti.
Yumurtlama
problemleri yaşla birlikte artıyor
Kadın kısırlığının en sık görülen ne-
denlerini yumurtlama problemleri ve
enfeksiyon sonrası tüplerde görülen
tıkanıklıklar olarak belirten Dr. Yılmaz
yumurtlama sorunlarının ilerleyen
yaşla birlikte artış göstermesine yu-
murtalıklarda daha az sayıda ve daha
düşük kalitede yumurta kalmasına
bağladı. Kadınların yüzde 1’inin 40 yaş
altında menopoza girdiğine değinen
Dr. Yılmaz “İlerleyen yaşlarda adet-
lerin düzensizleşmesi, yumurtlama
sisteminin aksadığının işaretidir” dedi.
30’luyaşlardansonradahasıkgörülen
miyomlar gebeliğin yerleşeceği ra-
him iç duvarında bozukluklara sebep
olabileceğini belirten Dr. Yılmaz, anne
adaylarında diyabet ya da hipertan-
siyon gibi kronik sağlık problemlerinin
de gebeliği olumsuz yönde etkileye-
ceğini hatırlattı.
18. s a ğ l ı k18
az Geliyor, kışın giydiği-
miz kalın kıyafetler, bir bir
yerlerini incecik hafif sizi
serinleten kıyafetlere bı-
rakırken, kıştan kalma ki-
lolarımızı nerelere saklayacağımızı bi-
lemeyiz ve güzelim yaz tatilimizi moral
bozukluğu içerisinde geçiririz. Daha
neyi bekliyoruz... Yaza daha formda
girmek için son 2 ay kaldı.
Değişim Kolay Değil, Sabır Gerektirir
Fazla kilolardan acilen kurtulmak is-
tiyorsanız lütfen aceleci davranıp sizi
çabucak zayıflatacak, dergi-gaze-
te-internet gibi kaynaklardan bul-
duğunuz çok düşük kalorili diyetleri
uygulamayınız. Bu diyetler ilk etapta
sizi hızlıca zayıflatacaktır; ama diyeti
bıraktığınız da verdiğiniz kiloların çok
daha fazlasını alacağınızdan hiç şüp-
heniz olmasın. Ayrıca kilolarınızdan
kurtulamadığınız gibi sağlığınızı da
bozmuş olacaksınız. Bu yüzden aman
dikkat; sağlığınız bizim için değerli!
Erkekler de Zayıflamada Başarılı
Sağlıklı beslenme bilincinin artma-
sıyla toplumuzun diyet anlayışı sa-
dece kadınların ilgi noktasından çıkıp
'' erkeklerinde'' ilgisini çekmektedir.
Son yıllarda erkeklerde diyetisyene
başvurma sayısında artışlardan söz
etmek mümkündür. Hatta erkekler
bu konu üzerinde kadınlara göre daha
disiplinli, birlikte planlanan programları
daha iyi sorgulamakta ve daha bilinçli
yapmaktadırlar. Diyete uyum sağla-
ma ve kilo verme açısında daha hızlı
ve daha kolay kilo verebiliyorlar. Tabi ki
onların bizlerden avantaj farkı; erkek-
lerin kas-kemik kütlesi daha fazla ol-
duğundan metabolizmaları daha hızlı
çalışmaktadır.
Nelere Dikkat
Edeceğimizi Gözden Geçirelim
Salatalarımızın soslarına Dikkat !
Diyet yapıyorum diye dışarıda yediği-
niz salataların sosları size daha fazla
enerji verebilir. 1 tatlı kaşığı zeytinyağı
yeterlidir.
Haftada 1 - 2 kez kurubaklagil:
Kurubaklagiller size doygunluk his-
ÖzelHatemHastanesiDiyetisyeniSaadetTayşi,yazaformdavesağlıklı
girebilmekiçinbeslenmevediyetüzerinetavsiyelerdebulundu.
Yazamerhaba,
kilolaraelveda…
Y
SaadetTayşi-ÖzelHatemHastanesiDiyetisyeni
19. s a ğ l ı k 19
sini daha fazla verecektir ve bol po-
sasından dolayı barsak tembeliğini
giderecektir.Mercimek, nohut, kuru
fasulyeyi ihmal etmeyin. Haşlayıp sa-
latalarınıza katabilir, çorbasını yapabi-
lirsiniz.
Öğün atlamayın: Çünkü atlanan her
öğünden sonra, diğer öğündeki besin
tüketimi daha fazla olmaktadır.Özel-
likle ara öğünlerin önemi burada sak-
lıdır.
Sebze pişirirken: Yemeklerin olmaz-
sa olmazı yağlardır. Sıklıkla duymaya
alışkınız ' ama ben zeytinyağ kullanı-
yorum've ilave ettiğiniz her kilo olarak
size döner. Değişime evimizin mut-
faklarında '1 kilo sebzeye 2 yemek
kaşığı yağ konmalıdır' ilkesiyle başla-
yalım. Sebze yediğimizi daha fazla his-
sedeceksiniz.
Tatlıya geçmeden önce: 20 dakika
bekleyin. Bu sürede beyin doyduğu-
nuzun sinyalini alacaktır. Böylece ge-
reksiz şeker ve yağ almamış olursu-
nuz.
Hareket etmeye başlayın: Havaların
ısınmasıyla birlikte spor yapmamak
için yağmurlu havaları bahane etme
döneminiz sona erdi. Bunun için açık
havada bol oksijen alarak yürüyüş en
güzel seçim...
Vücudunuzu suyun akışına bırakın:
Sağlıklı beslenmenin en önemli par-
çası sudur. Su, metabolik reaksiyonlar
sonucu oluşan atık ürünler ve tok-
sinlerin vücuttan atılmasına yardım-
cı olur. Sağlığımızı koruyucu etkisini
unutmayalım. Günde 2-2,5 lt su tü-
ketiniz. Kendimizle birlikte çocukla-
rımızın da sağlığı önemli onlar içinse;
Çocuklarımızın sağlığı için altın kuralın
formülü; Günde 5 porsiyon sebze ve
meyve yemeli, Günde 4 bardak su iç-
meli, Günde 3 kahkaha atmalı ve aile
içinde mutlu hissetmeli
Günde 2 saatten
fazla ekran karşısında olmamalı
Günde 1 saat fiziksel aktive yapmalı.
Günde 10 saat uyumalı. Yeni nesilin
Sağlam Kafaya Sağlam Vücuda Çok
ihtiyacı var.Değişimi istiyorsak yemek
alışkanlığımızı ve hayata bakış açımızı
değiştirerek başlayabiliriz.Kilo vermek
sabır gerektiren bir durumdur.Kilo
verdikten sonraki hayatınızdaki deği-
şime siz bile inanamayacaksınız.
20. s a ğ l ı k20
züntü, boşluk duygusu,
kaygı, aşırı sinirlilik, ağ-
lama krizleri, bebeği ye-
terince sevememe ya
da bakamama kaygısıyla
kendini gösteren lohusa sendromu-
nun ilk gebeliklerde daha fazla gö-
rüldüğünü kaydediyor. Üsküdar Üni-
versitesi NPISTANBUL Nöropsikiyatri
Hastanesi Feneryolu Polikliniği’nden
uzman klinik psikolog Seliyha Dola-
şır, birçok kadının anne olduktan sonra
ruh halinde değişiklikler meydana gel-
diğini, bunun normal ve beklenen bir
durum olduğunu söyledi.
Hangi belirtiler görülür?
Hafif hüzün ve kaygı durumunun 7-10
gün içinde kendiliğinden düzeldiğini ve
bu duruma doğum hüznü denildiğini
belirten Seliyha Dolaşır, bazı kadınlar-
da daha ağır olan ve “doğum sonrası
depresyon” ve “psikoz” diye adlan-
dırılan rahatsızlıklar görüldüğünü de
belirterek şu bilgileri verdi:
İlk 6 hafta içinde sinsice başlıyor…
“Doğum depresyonu ya da lohusa
depresyonu, doğumdan sonraki ilk 6
hafta içinde sinsice başlar ve birkaç
ay içinde düzelir fakat önlem alınmaz-
sa 1-2 yıla kadar da sürebilir. Bu kişi-
lerde çeşitli belirtiler görülür. Örneğin
şiddetli hüzün ya da boşluk duygusu,
psikomotor hareketlilikte artış, yerin-
de duramama, endişe, sinirlilik, sıkıntı,
bunaltı, kendiliğinden ağlamalar ve
panik atak, duygusal küntlük ya da
duyarsızlık, aşırı yorgunluk, enerji ek-
sikliği gibi bedensel yakınmalar ortaya
çıkabilir.Aile,arkadaşyadakeyifveren
etkinliklerden uzak durma gibi belirti-
ler de zaman zaman ortaya çıkabilir.
Bazı annelerde bebeklerini yeterince
sevmedikleriyle ya da bebeğin bes-
lenmesiyle uykusuyla ilgili endişeler
ortaya çıkabilir. Bebeğe zarar verme
korkuları, iştahsızlık, kilo kaybı, uy-
kusuzluk, mutlu olmaları gerekirken
çökkün duygulara sahip oldukları için
suçluluk duygusu, ilgi ve istek kaybı en
önemli belirtilerdir.”
Görülme riski kimlerde fazla?
Doğum sonrası depresyon için bazı
kişilerin özellikle risk taşıdığını kayde-
den Dolaşır, özellikle geçmişte dep-
resyon gibi ruhsal sıkıntılar, evlilikle
ilgili sorunlar yaşayanların, ailelerinde
ruhsal hastalık öyküsü olanların risk
taşıdığını belirtti. Uzman psikolog Se-
liyha Dolaşır, şu tavsiyelerde bulun-
du: “Tüm bunlarla beraber evlilik dışı
doğum yapanlar, istenmeyen gebelik,
annelik rolü için hazırlıksız olma, do-
ğum korkusu gibi nedenler lohusa
sendromunu tetikliyor. Ayrıca ilk ge-
beliklerde bu sendrom daha fazla gö-
rünüyor. Sosyal desteği olmayan yeni
anneler de lohusa sendromuna daha
fazla yakalanıyor. Özellikle ergen,
planlanmamışveyaistenmeyenhami-
leliklerde ve sosyo-ekonomik düzeyi
düşük kadınlar lohusa depresyonuna
girebiliyor. Doğumla birlikte rol tanım-
ları da değişiyor. Eşler çift olmaktan
anne, baba olmaya geçiş yapıyor ve
bebek bakımının getirdiği psikososyal
stresler ruhsal sorunların ortaya çık-
masını tetikleyebiliyor. Gebelik süre-
since evlilik gerilimi ve doyumsuzluğu
ve özellikle eşlerinden yeterli destek
alamayan, evlilik ilişkilerinde sorun-
lu olan kadınlarda da doğum sonrası
depresyonu ortaya çıkma riski yük-
sektir.”
Depresyonannesütünükesiyor!
Doğumdanhemensonrayeniannelerietkileyenlohusasendromununtedavi
edilmezseannesütününkesilmesindenintiharakadarçeşitliveistenmeyensonuçlar
doğurabileceğinisöyleyenuzmanlaruyarıyor.
Ü
Uzman Klinik Psikolog Seliyha Dolaşır
NPISTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi
Feneryolu Polikliniği
21. s a ğ l ı k 21
Yeni role alışmak kolay olmuyor
Anne sütünün kesilmesinin psiko-
lojik sebeplerinden birinin de lohusa
sendromu olduğunu kaydeden Do-
laşır, şu tavsiyelerde bulundu: “Moral
bozukluğu ve stres anne sütünün
azalmasına hatta kesilmesine yol
açabilir. Yeni bir bebekle baş başa
kalmak, ona bakmak yeni doğum
yapmış anneleri tedirgin eder. Hatta
saplantılı bir şekilde tüm dikkatleri-
ni yeni doğanın üzerine verirler. Bir
yandan yeni rollerine adapte olmak
kadını zorlarken diğer yandan bebe-
ğin fizyolojik bakımını ve ihtiyaçlarını
karşılamaya çalışmak oldukça yıp-
ratıcı olmaktadır. Bu zor dönemde
mutlaka eş ve aile desteği almakta
fayda vardır. Ayrıca bu dönemi daha
rahat atlatmak için bir doğum ön-
cesi eğitim almak, bebek bakımı ve
annelik konusunda çeşitli yayınlar
okumaları da onlara fayda sağlaya-
caktır. Ayrıca onları tedirgin eden,
kaygılandıran her türlü fizyolojik ve
psikolojik değişiklikleri doktorları ile
paylaşmaları ve kafalarında büyüt-
memeleri gerekir. Ayrıca etrafında
çocuğu olan ve bu dönemlerden
geçmiş akraba, arkadaş, komşu gibi
kişilerle iletişim halinde olmaları da
bu sendromu yakalanmamaları açı-
sından oldukça önemlidir.”
Tedavisi mümkün…
Lohusa sendromunun kötü sonuçlar
doğurmadan tedavi edilmesi gerek-
tiğini de kaydeden Psikolog Seliy-
ha Dolaşır, tedavi için yeni annenin
mutlaka yardım alması gerektiğini
belirtti. Dolaşır, sözlerini şöyle ta-
mamladı: “Doğum hüznü durumu
ortaya çıktığında istirahat ederek,
bebek uyuduğunda uyuyarak, aile
bireyleri ya da arkadaşlardan yardım
alarak, her gün düzenli duş alıp giyi-
nerek, dışarı çıkıp yürüyüş yaparak
ve rahatlamak ihtiyacı duyulduğu
zamanlarda çocuğu bir başkasına
kısa süreli de olsa bırakarak rahatla-
maya çalışılmalıdır. Ancak daha ağır
depresif durum ortaya çıktığında
mutlaka tıbbi değerlendirme yapıl-
malıdır. Depresyona neden olabile-
cek tıbbi durumları belirlemek için
tıbbi muayene, tetkikler ve gerek-
tiğinde antidepresan veya antipsi-
kotik ilaç uygulaması yapılabilir. Ge-
rektiğinde bireysel terapi ile anne ve
babaya yönelik danışmanlık hizmeti
de alınabilir.”
22. s a ğ l ı k22
Uzmanlara göre çocuk
yetiştirmenin 20 sihirli kuralı
var. İşte o kurallar… Üsküdar
Üniversitesi Rektörü ve psikiyatri
uzmanı Prof.Dr. Nevzat Tarhan,
çocuk yetiştirmede en önemli
konunun çocukla doğru iletişim
kurmak olduğuna dikkat çekerek,
disiplin ve nasihatin dengeli olması
gerektiğini vurguladı. Tarhan
bunun için anne ve babalara çocuk
yetiştirme 20 sihirli kuralı açıklıyor.
İyi,başarılıvemutluçocukyetiştirmenin
ilkkuralınınçocukiledoğruiletişim
kurmakolduğunadikkatçekenuzmanlar,
anne-babalaraçocuklarınıkorumacı
tavırlayetiştirmekyerine,onlara
mücadeleetmeyolunungösterilmesi
gerektiğininaltınıçiziyor.
Çocukyetiştirmede
20sihirli
kural!
Prof.Dr. Nevzat Tarhan
Üsküdar Üniversitesi
Rektörü ve psikiyatri uzmanı
23. s a ğ l ı k 23
1. Çocuk yetiştirmenin birinci adımı,
çocuğun şefkatli-karakterli anne-
babasıyla huzurlu bir ortamda
büyütülmesidir.
2. Anne-babanın çocuğu kendi
parçası olarak görüp onun hayatı
hakkında her şeyi bilmeye çalışması
doğaldır ancak çocuğun da özelline
saygı duyulmalı ve kendini özgür
hissetmesine fırsat tanınmalı.
3.Çocuğun mutluluğu, ebeveynin
mutluluğunun önüne geçmemeli.
Ancak ikisi arasında sağlıklı bir denge
kurulmalıdır.
4. Ebeveyn, çocuğunu bütün
güçlüklerden korumak yerine, ona
sorumluluk duygusunu ve güçlükleri
birlikte aşmayı öğretmelidir.
5. Ailenin yükünü ebeveynin tek
başına taşıması yerine, anne-baba ve
çocuğun da içinde olduğu bir takım
oluşturup sorumluluklar ve hayat
paylaşılmaldıır.
6.Anne-baba, çocuğunu yorucu,
zor işlerden korumak yerine
çocuğunu hayata hazırlamak görevini
üstlenmeli.
7.Anne –babalar, çocuklarının
sorunlarını dinlemeli, çözümünü
çocukla birlikte aramalı.
8.Anne-baba çocuklarının,
koydukları kurallara itaat etmesini
beklemeli, ancak onların da
kurallara itiraz hakkının olduğunu
unutulmamalıdır. En etkili emirin de
seçenek sunmak olduğu bilinmelidir.
9. Anne-babalar, çocukların
sözlerini yetişkin insan gibi dinlemeli,
ancak onlardan büyük insan gibi
davranmalarını beklememelidir.
10.Disiplin ve nasihatin yumuşak ve
devamlı olması halinde etkili olduğu
nasihatte örnek olmanın da önemi
unutulmamalıdır.
11. Çocukların arkadaşları ve sosyal
hayatı yakından takip edilmeli ancak
fazla müdahale edilmemelidir.
12.Ebeveynin, çocuğunu hayat
köprüsüden geçirmekten ziyade o
köprüden nasıl geçeceğini öğretmesi
gerektiğini bilmeli.
13.Bir anne çocukları ile ilgilenirken
kendini evde hapsolmuş ve
tutuklanmış hissedebilir. Bu doğal.
Ancak ebeveynin sıradan olaylardan
zevk almayı başaran kişilerin
özgürlük - sorumluluk dengesini
kurabilenlerin mutlu olabildiğini
unutmamalı.
14.Ebeveyn, anne, baba, eş, iş adamı
rolünün hepsini kendi şartlarında
yaşamalı. Farklı rollerini farklı alanlarda
yaşamalı.
15.Anne- babanın çocuğunun gizli
düşüncelerini bilmek gibi bir görevi
yok. Çocuğa özerk alan bırakıp onun
kendi gemisinin kaptanı olmasına
fırsat vermeli.
16.Anne- baba çocuğuna zaman
zaman kızıp sinirlenebilir ancak
önemli olan sonrasında öz eleştiri
yapabilmeli ve haksız olduğu
durumlarda çocuğundan özür
dileyebilmelidir.
17.Çocuğun ani sorularını
cevaplayamayacak kadar meşgul
olunsa da ona sonradan zaman
ayrılmalı ve hak ettiği ilgi gösterilmeli.
18.Çocuk eğitiminde sevgi, ilgi,
saygı, sabır ve güven kelimelerin
sihirli kelimeler olduğu unutulmamalı.
Çocuğunuzun ne düşündüğünü
önemsediğinizi hissettirmek
ve kendisini ifade etmesinde
cesaretlendirmekle sihirli kelimeleri
harekete geçirdiği bilinmeli.
19. Sabır amaca yönelik olmalıdır,
her istediği yapılan çocuk bencil her
şeyine “hayır” denilen çocuğun da
inatçı olduğu unutulmamalı.
20.En önemlisi de çocuğa insani
değerlerin ve empatinin öğretilmesi.
İdeal insanın dünyayı değiştirmeye
kendisinden başladığı bilinmeli.
25. rkek veya kadının döl ver-
memesi haline, halk dilin-
de kısırlık, tıp dilinde ise
sterilite denir. Kısırlık, gü-
nümüzün en büyük prob-
lemleri arasında yer alıyor. Evli çiftlerin
mutsuz olması hatta ayrılmalarına bile
sebep olan bu hastalık günümüzde
gelişen teknolojiyle tedavi altına alına-
biliyor. Nedenlerini, erkek ve kadında
ayrı ayrı incelemek gerekiyor. Ka-
dınlarda kısırlık, ilişkinin hamile kalma
ihtimalinin çok az olduğu zamanlarda
olması, fallop borularının tıkalı olması,
dölyatağındagörülenhastalıklar,hor-
mon salgılarının yetersiz olması, rahim
veya dış üretim organlarında görülen
şekil bozuklukları, şeker hastalığı veya
tiroid bozuklukları, beden yorgunluğu,
sinir bozukluğu en önemli nedenler
arasında yer alıyor. Kısırlık problemi
ile başvuran çiftlerde, kısırlık nedenini
açıklamaya yönelik bazı tetkikler ya-
pılması gerekiyor. Bunlardan ilki er-
kekte yapılan sperm analizi ve kadında
rahim tüplerin geçirgenliğini değer-
lendirmek amacıyla rahim filmi (histe-
rosalpingografi) çekimidir. Ayrıca yine
kadının hormonal durumu ve yumur-
talıklarının kapasitesini değerlendir-
meye yönelik hormon testleri de adet
kanamasının üçüncü gününde yapılı-
yor. Kadın hastalıkları ve kadın doğum
uzmanı Jinekolog Op. Dr. Faruk Demir,
kısırlıkta aşılama yöntemi tedavisiyle
ilgili ‘’İnseminasyon daha çok rahim
ağzına ait problemlerin bulunduğu,
sperm sayısından ve hareketliliğinden
hafif bozuklukların bulunduğu veya
çifte ait hiçbir problemin bulunmadığı,
açıklanamayan kısırlık durumlarında
uygulanır. İnseminasyon için erkekten
alınan sperm sayısı laboratuar koşul-
larında çeşitli yıkama işlemlerine tabi
tutularak sperm hücreleri dışındaki
tüm sıvılardan arındırılır, sperm hüc-
releri çok az bir sıvı içinde konsantre
edilip, sayı hareketlilik oranı arttırılır.
Daha sonra bu sıvı ince bir kateter
yardımı ile rahim ağzından geçirilerek
doğrudan rahim içine verilir. Bu tedavi
rahim ağzından salgılanan mukusun
spermin rahim içine geçişini engelle-
diği durumlarda en iyi sonucu verir.
En yüksek gebelik oranlarının ilk üç
uygulamada olduğu, altı uygulama-
dan sonra gebelik şansının çok düşük
olduğugösterilmiştir.Uygunkoşullar-
da yapılmış üç inseminasyon sonrası
yardımcı üreme tekniklerine geçilmesi
düşünülebilir. Özellikle nedeni açıkla-
namayan kısırlık olgularında çiftlerin
yaklaşık %25’inde tüp bebek uygu-
lamasında spermden veya yumur-
tadan kaynaklanan büyük döllenme
bozukluğu görülür. İnseminasyon te-
davisiyle gebelik şansı altı uygulama
sonucu yaklaşık olarak %30 civarın-
dadır.’’ dedi.
E
Günümüzdeevliçiftlerinenbüyüksorunlarından
olankısırlıkartıkkabusolmaktançıkıyor…
Kısırlık
kabusdeğil
Jinekolog Op. Dr. Faruk Demir
Kadın hastalıkları ve kadın doğum uzmanı
s a ğ l ı k 25
26. s a ğ l ı k26
Tam-Med Hastanesi Genel Mü-
dürü Cengiz Bayram ,yıllardır öz-
veri ile çalıştıklarını belirterek ,21.
yılı kutlamanın gururunu yaşa-
dıklarını dile getirdi.Konuşmaların
ardından hastanede görev yapan
doktorlara özverili çalışmaların-
dan dolayı plaket verildi .Gecede 7
gün 24 saat sokak hayvanlarının
yardımına koşan onların tedavi ve
bakımını üstlenen Canlı Hayatını
İyileştirme Derneği ‘ne de plaket
verildi. Daha sonra davetliler çalan
müzik ve söylenen şarkılar eşli-
ğinde gece boyunca eğlendiler.
Tam-MedHastanesikuruluşyıldönümünümuhteşembirgalailekutladı.Tam-Med
Hastanesi’ninkuruluşunun21.yılıonurunadüzenlenenkutlamayemeğine hastanenin
doktorları,hemşireleri,hastaneçalışanları veçoksayıdadavetli katıldı.
TAM-MED
21 YAŞINDA
27. s a ğ l ı k 27
vitamini ile birlikte yük-
sek oranda A vitami-
ni, fosfor ve potasyum,
daha azmiktarlarda da B
ve C vitamini, diğer mi-
neralleri bünyesinde içerir. Kerevizin
kökü ve sapının da çok sağlıklı oldu-
ğunu söyleyen beslenme uzmanı İpek
Ağaca, kerevizin insan sağlığındaki
önemini anlattı.
Kansere Karşı Kereviz
Kereviz, içerdiği yüksek antioksidan
etkiye sahip flavonoidler sayesinde,
kanser hücrelerinin çoğalmasını en-
gellemeye yardımcı. Beyaz renkte bir
sebze olması, liforanının yüksek ol-
ması, vitamin veminerallerden zen-
gin olması bakımından kansere karşı
koruyucu, detoks etkisine sahip bir
sebze.
Kabızlığa ve Hipertansiyona Karşı
Kereviz Sapı!
Suda çözünür posa bakımından zen-
gin bir besin olan kereviz, bize sin-
dirim sisteminin düzenli çalışmasın-
da da kolaylık sağlar. Bunun için tek
yapmamız gereken 1 adet kereviz
sapını yoğurdumuza, salatalara vey
ayemeklerimize ilave etmektir diyen
beslenme uzmanı İpek Ağaca, kereviz
sapının tansiyonu düşürmeye yar-
dımcı bir sebze olduğu da belirtti.
Kereviz Ye;
İdeal Kilonu Koru
Kereviz, düşük kalori içeren bir sebze.
100 gr kereviz sadece 16 kalori enerji
veriyor. Etli veya zeytinyağlı yemeğini
de tercih edebileceğinizi diyen Ağa-
ca, çiğ şekilde rendeleyip bol yoğurt
ve bir kaşık zeytinyağı ile karıştırarak
salata halini de afiyetle tüketebilece-
ğinizi söyledi.
Kereviz,sağlıkaçısındandaönemlietkileresahip
birsebze.Kerevizinpekçokfaydası var.Bunlarınen
başında,kanınpıhtılaşmasındaönemliyeresahip
olanKvitamininingüçlü birkaynağı olması geliyor.
Kerevizin
köküdesapıda
çoksağlıklı
K
İpekAğaca-BeslenmeUzmanı
28. s a ğ l ı k28
iv Hospital Kulak Burun
Boğaz Hastalıkları Uz-
manı Prof. Dr. İsmet As-
lan geniz eti büyümesinin
çocuklar üzerindeki fiz-
yolojik,psikolojiketkileriüzerindedur-
du.Prof.Dr.İsmetAslan‘’Çocuktabü-
yüme gelişme geriliği, dikkat eksikliği,
hiperaktivite, ruhsal, sosyal ve zeka
gelişiminde azalma geniz etinin neden
olduğu obstrüktif (tıkayıcı) uyku apne
sendromunun yarattığı sıkıntıların
günlük yansımalarıdır. En tipik olarak
burun tıkanıklığı, burun akıntısı, hava
açlığı, genizden konuşma ses tonu,
uyku esnasında horlama ve solunum
kesilmeleri şeklinde belirti veren geniz
eti büyümesi çocuğun hayatını ciddi
anlamda etkileyen sağlık problemleri-
ne neden olabilir ‘’ dedi.
Geniz eti ihmale gelmiyor
Geniz eti ve bademcik her çocuk-
ta bulunur ancak daha önce hiç viral
infeksiyon ile karşılaşmadığı için kü-
çüktür ve sorun yaratmaz. Kreş ya
da yuva gibi ortamlarda geçirilen za-
manda, üst solunum yolları infeksiyo-
nu burunun en arka bölümünde geniz
etinin biraz daha büyür. Bu büyüme
bazen koana denen burnun en arkada
bulunan çıkış bölgesinin tıkanmasına
neden olur. Bu tıkanma da çocukta
günlük aktiviteler esnasında burun
tıkanıklığı, hava açlığı, genizden ko-
nuşma gibi sıkıntılara neden olurken,
gece uyku esnasında da horlama ve
daha da önemlisi apne denen uyku
esnasında solunum durmaları yaşanır.
Horlama basit bir sorundur, etrafı ra-
hatsız eder ancak çocuğun bünyesine
çok zarar vermez. Ancak apne çocu-
ğun bütün iç dengesinin bozulmasına
neden olur. Apneler esnasında kanda
düşen oksijen miktarı dokuların özel-
Genizeti
çocukların
gelişimini
etkiliyor
L
Genizetivebademcikbüyümesi,özellikleçocuklarınbüyümeve
gelişmesindeetkisiolanbirsağlıksorunu.Genizetiproblemigenellikleçocuk
evortamındanyuva,kreşgibiortamlaragirinceortayaçıkmayabaşlıyor.
Prof. Dr. İsmet AslanLiv Hospital Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı
29. s a ğ l ı k 29
likle beyin daha az oksijen ile yetinir.
İnsülin direncinin bozulması, hormonal
dengenin bozulması, sağ kalp yüklen-
mesi, hipertansiyon geniz etinin neden
olduğu apnelerin çocuğun metaboliz-
masıüzerindeyarattığınegatifetkiler-
den sadece birkaçıdır.
Geniz eti işitme kaybına sebep olabilir
Geniz eti ve bademcik büyümesinin
neden olduğu patoloji orta kulağı ha-
valandıran östaki kanalının fonksiyon
görmemesine ve sonucunda orta
kulak boşluğunda hapsolmuş hava-
nın emilerek kulak zarının çökmesine
neden olur. Orta kulak boşluğunda
hapsolmuş havanın emilmesi sonucu
ortaya çıkan negatif basınç, orta kulağı
döşeyen dokulardan orta kulak boş-
luğuna sıvı sızıntısı oluşur. Bu da orta
kulak boşluğunda sıvı birikmesi ile ka-
rakterize olan, işitme kaybına neden
olan effüzyonlu seröz otitis media de-
nen klinik bir tablo ortaya çıkıyor. Eğer
önlem alınmazsa bu klinik tablo, ilerde
çocuğunömürboyusıkıntısınıçekece-
ği adheziv otitis media denen soruna
sebep olur. Bu hem kalıcı işitme kaybı,
hem de kronik kulak akıntısı ile kişinin
geri kalan yaşantısını etkiler.
Tedavi mümkün
Geniz eti probleminin tedavisi müm-
kün. Öncelikle ilaç tedavisi ile medikal
yöntemlerle çözüme ulaşmaya çalışı-
lıyor. Geniz eti büyümesinde, ilaç te-
davisinden yanıt alınamazsa çok kısa
ve basit bir cerrahi müdahale ile kesin
çözümü sağlanıyor.
30. s a ğ l ı k30
Çocuklarda
DijitalGöz
yorgunluğu
Yenikuşakdijitalekranlardan
kopamıyoryada
vazgeçemiyor.Ancaksürekli
ekranabakmakçocuklarda
birtakımgözproblemlerine
nedenolabiliyor.
Op.Dr.ElvanYalçın-DünyagözHastanesiEtiler
31. s a ğ l ı k 31
ünyagöz Eti-
ler’den Op. Dr. El-
van Yalçın, sürekli
dijital ekranlara
bakan çocuklarda
fark edilmeyen göz rahatsız-
lıklarının ortaya çıkabileceğini,
bu rahatsızlıkların çocukların
hem sosyal, hem de zihinsel
gelişimlerini olumsuz etkile-
diğini belirtti. Dijital ekranlar,
bilgisayarlar ve oyunlar göz
yorgunluğunun ana kay-
nakları arasında yer alıyor.
Çocuklar bunlarla saatlerce
vakit geçiriyor ve gözlerinin
yorulduğunu hesaba katmı-
yor. Ayrıca ailelerine de şikâ-
yet etmiyorlar. Görme bo-
zukluklarının görülme sıklığı
yaşa bağlı olarak artar, ancak
sürekli sabit bir ekrana bak-
mak çocukların gözlerinde
sorunlara yol açabiliyor. Uzun
süre sabit bir ekrana bakan
çocuklardadaensıkrastlanan
rahatsızlıklarının başında gizli
kaymalar geliyor. Uzun süre
yakın ekran çalışması gene-
tik yatkınlığı olan çocuklarda
miyopinin ortaya çıkışını te-
tikleyebiliyor veya daha hızlı
ilerlemesine neden olabiliyor.
Bu konuda yapılan çalışma-
lara göre, genel olarak dijital
ekranlarla aşırı yakın çalışma
gözü ovalamayı arttırabilir, bu
da astigmat ve miyopinin or-
taya çıkışını veya ilerlemesini
tetikleyebiliyor. Ekran karşı-
sında uzun zaman geçirmek
gözde kuruluk ve alerjinin
daha fazla olması anlamına
geliyor, bu da gözü ovalamayı
artırıyor. Eğer çocuğumuzun
gözünde bilmediğimiz bir kır-
ma kusuru da varsa ve aşırı
bilgisayar başındaysa gözde
gizli kaymalar, baş ağrısı, göz
ağrısı oluşabilir. Sık arpa-
cık çıkarma, gözde kızarıklık
buna eşlik edebilir. Op. Dr.
Elvan Yalçın, dijital ekranların
gözü yormasının en büyük
nedeninin uzun süre ekrana
odaklanmak olduğunu, ço-
cuklarda meydana gelebile-
cek göz sorunlarının önüne
geçebilmek için de her yarım
saatte bir çocukların ekran-
dan uzaklaştırılması gerekti-
ğini ve genel olarak okul ön-
cesi günde toplam 1 saatlik
bilgisayarın yeterli olacağını
belirtiyor. Ayrıca Op. Dr. Yal-
çın, “0-16 yaş grubundaki
çocukların gözlerini korumak
için; doğumdan hemen sonra,
ilk bir yaş, iletişimin kurulabil-
diği ve görmenin alınabildiği
2-4 yaş içerisinde, okula baş-
lamadan önce ve okul süre-
since düzenli göz muayenesi
yapılması gereklidir” dedi.
D
32. KadıköyŞifaSağlıkGrubuAtaşehir
HastanesiAğızveDişSağlığıUzmanı
Dt.ErhanPalamutçu;artanteknolojiile
hastalarınyüz,çeneyapısınaözeldiş
restorasyonuiledoğrugülüşlerinnasıl
sağlandığınıanlatıyor.
Gülüşünüzile
gençleşin
ünümüz diş hekimliğinde standart bir şekle
sahip bütünü aynı renk karakteristiği olmayan
dudakveyüzileorantılıdeğerleriçermeyendiş
restorasyonlarından uzaklaşılmaya başlandı.
Artan teknoloj, malzeme ve hekimlik bilgileri
hem hastaların hem de hekimlerin estetik beklentilerini
yükseltmiştir. Artık Diş restorasyonlarının temelini sağlık,
uyumluluk, geometri, estetik ve sanat oluşturmaktadır.
Tüm bu değerleri göstererek kişiye özel diş ve doku
şekillendirmelerine gülüş tasarımı diyoruz.
Kişiye özel gülüş tasarımı yapılırken belirlenen kriterler;
Yaş Cinsiyet Yüz hatları Dişlerin özellikleri ve yerleşimi
Diş etlerinin kalıtım ve şekli Dudaklar
G
Yaşla birlikte dişlerde aşınma meydana
gelir. Üst dudakları gevşer, alt dudakla-
rı yer çekimi etkisiyle aşağıya sarkar ve
sonuçta üst çenedeki dişlerin görünür-
lüğü azalır, alt çenedekilerin ise artar.
Estetik gülüş tamamen bozulur . İleri
yaşlarda yapılacak ideal tasarım ile hasta
yeniden genç ve çekici bir gülüşe sahip
olabilir. Cinsiyet; bayanlarda ve erkekler-
de dişler birbirinden farklılık gösterir. Ba-
yanlarda diş köşeleri yumuşak bir kavis
çizerken erkeklerde dişler daha köşeli ve
hatlar belirgindir. Bayanlarda iki diş yan-
daki dişlerden uzundur.
Dt. Erhan Palamutçu
Kadıköy Şifa Sağlık Grubu Ataşehir
Hastanesi Ağız ve Diş Sağlığı Uzmanı
33. Erkelerde ise uzunluk farkları vardır.
Yüz hatları; 4 çeşit yüz hattı ve şekli
vardır. Kişinin yüz hatları ve dişlerinin
formu arasında belirli bir ilişki olma-
sı gerekir. Kişinin ideal diş şeklinin
nasıl olması gerektiğinin şifreleri yüz
hatlarında saklıdır. Yuvarlak yüz hatları
olan birbirine aşırı köşeli bir diş yapısı
genel ahengi bozar ve yapay bir gülüş
oluşmaya sebep olacaktır.
Dişlerin özellikleri ve yerleşimi: alın
ortası ve burun ucu ve çene ucundan
geçen dikey çizgi üst ve alt dişlerin 1.
Keserlerinin arasından da geçmeli-
dir. Bu çizginin sağ ve sol tarafındaki
dişlerin birbirine olan simetrisi de
aynı görüntüde olmalı. Bu estetik bir
gülüşlerin çok önemlidir. Göz Bebekle-
rinin ortasından geçen çizgi ile keser-
lerin ucundan geçen düz çizgi birbirine
paralel olmalıdır. Yoksa ağızda eğrilik
olur. Neşeli genç ve çekici bir gülüşe
sahip olmak için üst ön dişlerin kesici
uçlarını birleştiren çizgi ile alt dudağın
gülüş sırasındaki hattı birbirine takip
etmelidir. Estetik bir gülüş için dişlerin
görünürlülüğü önden arkaya doğru
belirli bir oranda azalmalıdır. Komşu
dişlerin uçları orandaki üçgenimsi boş-
luklar genç bir gülüş etkisi için önemli-
dir. Yaşlı bireylerde dişlerin aşınmasıyla
bu boşluklar azalır, gülüşü gençleştir-
mek için yeniden tasarlanmalıdır.Doğal
dişlerin her bölgesi aynı renk olmaz.
Diş ne kadar beyaz olursa olsun diş et-
lerine yakın kısmı daha sarımsı ve yeni
kesici kısmı ise daha şeffaf ve grimsi-
dir. Orta kısımsa dişin doygun rengini
temsil eder. Doğal taklit edebilmek için
gülüş tasarlarken bu renk uyumları ve
şeffaf bölgeler renk geçişleri yapay
dişe işlenmelidir.
Diş Etlerinin Kalıtım ve Şekli ; Gülerken
görünen diş eti seviyesi çok önemlidir.
Gülüşe anlam katarken öte yandan
fazla görülmesi çekiciliği ve güzelliği
azaltır. Görünmemesi ise gülüşte ya-
paylık oluşturur. İdeal olarak üst dudak
üzerine paralel bir temasta bulunması
gereklidir. Pembe estetik en az beyaz
estetik kadar önemlidir.
Dudaklar; dudakların şekli, kalınlığı du-
dak köşelerinin simetrisi ve dudaklar
ile dişlerin uyumu ideal gülüş estetiği-
nin yaratılmasında önemlidir. Güldüğü-
müz zaman alt dudakta oluşan kavis
üst dişleri takip etmesi gerekir. Gülüş
sınırında iki dudak arası mesafe ile
dişlerin boyutları uyumlu olmalıdır.
s a ğ l ı k 33
35. eme davranışı bozuk-
luklarının daha açık bir
şekilde anlaşılabilmesi
için normal yeme dav-
ranışının nasıl olması ge-
rektiğini bilmek gerekir. Beslenme ;
canlı organizmanın gelişimini tamam-
layabilmesi, yaşam kalitesini arttır-
ması, hastalıklardan korunması ve
bu hastalıkların iyileştirilmesi için son
derece önemlidir. Elzem olan yeterli
ve dengeli beslenmedir. Protein, cho,
yağ, vitamin, mineral ve sudan oluşan
6 besin öğesinin organizmaya yeterli
bir şekilde 3 ana ve 3 ara öğünde alın-
ması ve alınan besin öğelerinin vücut-
ta dengeli bir şekilde kullanılmasıdır.
Yeme davranışı bozuklukları; genelde
kronikleşen ve ciddi komplikasyonlara
yol açabilen hastalıkların bütünüdür.
Yiyecekler üzerine yoğun bir zihin-
sel uğraş verme ve beden imgesinde
çarpıklık bozuklukların ana özellikle-
rindendir.
BAŞLICA NEDENLERİ ;
Özgün bir neden bilinmemekle birlikte
bu hastalıklar için güncel açıklamalar
çok yönlüdür. En fazla batılı ülkele-
rin zayıflık= fiziksel güzellik= çekicilik
tanımlaması. İdeal vücut ölçülerine
ulaşmada sabırsız ve uzman desteği
olmaksızın ulaşma isteği gelmektedir.
Medyanınpayıdaazımsanamazdere-
cededir.ANOREKSİYANERVOZA(AN);
zayıf bir bedene sahip olma konusun-
da aşırı korku, beden imgesinde bo-
zukluk, bazılarında yoğun egzersiz, is-
halyapıcı,suatıcıkullanmaveciddikilo
kaybı nedeniyle komplikasyonların
görüldüğü hastalıktır. AN vakalarının
%90 kadarını ergenlik çağındaki genç
kızlar oluşturur. En fazla mankenler,
dansçılar, jokeyler gibi meslek dalla-
rında görülür.
ANOREKSİYA NERVOZA TANI
KRİTERLERİ NELERDİR?
Yaş ve boya göre olağan sayılan en az
kiloda olma ya da bunun üzerinde bir
vücut ağırlığına sahip olmayı kabul et-
meme.(aşırı ağırlık kaybı). Beklenenin
altında vücut ağırlığına sahip olunma-
sına rağmen kilo almaktan aşırı kork-
ma. Vücut biçimini algılamada bozuk-
luk. En az 3 ardışık menstrüasyonun
olmaması.
BULİMİYA NERVOZA(BN) NEDİR?
NASIL TEŞHİS EDİLİR?
BN aşırı yeme atakları ve ardından
gelen arınma davranışları veya aşırı
egzersiz, kendini aç bırakarak ceza-
landırma şeklinde 2 sınıfa ayrılır. Arın-
maiçerentiptekendinikusturma,ishal
yapıcı ve idrar söktürücü kullanımı gö-
rülür. BN, tıkanırcasına yemek yeme
periyotları, kilo alımını engellemek için
arınmadavranışlarıvebudavranışların
3 ay süresince haftada 2 kere gerçek-
leşmesi, kendini sadece vücut şekli ve
kiloya göre değerlendirme semptom-
larıyla teşhis edilir.
GECE YEME SENDROMU
(NİGHT EATİNG SENDROM)
Bu sendromda açlık ve uyku arasın-
daki homeostatik regülasyon bozul-
muştur. Hasta; sabah açlık hissetmez
haftada 4 veya daha fazla kahvaltıyı
atlar. Akşam yemeğinden uyku baş-
layıncaya kadar olan sürede güçlü
yeme arzusu vardır, duygu durum
depresiftir. Uykunun başlayabilmeyi
ya da sürdürülebilmesi için yemenin
gerektiği inancı dominanttır. Uyku-
suzluk sıkça görülür.
UYKUYLA İLİŞKİLİ YEME
BOZUKLUĞU(UİYB-SLEEP RELATED
EATİNG DİSORDER)
Uyku sırasında yineleyici şekilde is-
tem dışı olarak yeme veya içme dav-
ranışı görülür. Normalde yenmeyecek
toksik maddelerin tüketilmesi uykuda
yaralanmaların olması, tehlikeli davra-
nışlar semptomlardır. Bu hastalar bi-
linçli değildir. Kişi yaptığı tehlikeli dav-
ranışların ve tükettiklerinin farkında
değildir.Uykuhalindedirveuyandığın-
dakarınağrısıyla,zehirlenmiş,yiyecek
hazırlarken yaralanmış, ağzı etrafında
yemek kalıntılarıyla uyanabilir. Hatta
hastaların hayvan maması, temizlik
maddeleri, amonyak, sigara, yumur-
ta kabuğu gibi maddeleri tükettikleri
görülmüştür. Bu kişiler deliller ortaya
çıktığında kendilerinden nefret eder
ve bu durum depresyona neden olur.
ORTOREKSİYA(SAĞLIKLI
BESLENME TAKINTISI) NEDİR?
Sağlıklı yiyeceklere karşı duyulan aşırı
zihinsel uğraşıyı tanımlar. Kadınlarda
erkeklerden 2 kat fazla görülen obse-
sif bozukluktur. Otoriteler hastalığın
10 yıl içerisinde katlanarak artacağı
konusunda uyarmaktadır. Bu hasta-
lar ; yediklerini abartılı şekilde kontrol
eder, ambalajlarını saatlerce inceler.
Tükettiği besinde 1 gr katkı maddesi
olma endişesi hayatını karartır. Hatta
evlerinde inek besleyen, sebze yetiş-
tiren ortorektikler vardır.
BİGOREKSİYA
Çekici hale gelmek amacıyla yapılan
kas geliştirme hastalığıdır. Bigorek-
sik kişi günde 5 veya daha fazla saat
boyunca egzersiz yapar ve yaklaşık
12 defa aynaya uzun süre bakar. Kas
yapmak amacıyla protein tozları, vita-
minler kullanır. Sonuçta çok fazla kaslı
bir yapıya sahip olsa bile bunun yeterli
olduğuna inanmaz ve yağlarından şi-
kayetçidir.
KARŞILAŞILAN TIBBİ
SORUNLAR NELERDİR?
Kalp ve Damar Sistemi: Hipotansiyon,
ritim bozukluğu, kalp kası hastalıkları,
kalp krizi. İskelet-Kas Sistemi: Oste-
oporoz(kemik erimesi),kemiklerde
çabuk kırılma. Sindirim Sistemi: Bar-
sak bozuklukları, kabızlık, ishal, gast-
rit, kusmalara bağlı yemek borusu
hasarları. Ağız ve Diş Sağlığı: Çürükler,
diş minesinde erime. Adet kesilmesi,
anemi, savunma hüzrelerinde azalma
görülen komplikasyonlardır.
YEME BOZUKLUKLARI
TEDAVİSİ NASIL OLMALIDIR?
Giderek artan ve ölüm oranı %10 lara
yaklaşan bu hastalıkların tedavi pro-
tokolümutidisiplinerolmalıdır.Beslen-
me ve Diyet, Psikiyatri, Endokrinoloji
gibi dalların uzun zamanda ve gerekir-
se hastanın hastaneye yatışı yapılarak
tedavi ettikleri hastalık grubudur. Bu
hastalıklarda endikasyonu kanıtlanmış
ilaç tedavisi henüz mevcut değildir.
Y
36. s a ğ l ı k36
am Kapalı Endosko-
pik Bel Fıtığı Ope-
rasyonuna (PELD)
aynı zamanda “kapalı
kansız bel fıtığı ope-
rasyonu” adı da verilmektedir.
Operasyon prensipleri diğer en-
doskopik müdahalelerle aynıdır.
PELD bel fıtığı nedeniyle ope-
rasyon olması gereken tüm has-
talara uygulanabilir. Ülkemizde
hastanemizle birlikte sadece sı-
nırlı sayıda hastanede rutin olarak
yapılan bu operasyon bütün dün-
yada hızla büyük yaygınlık kazan-
maktadır. ABD, Kore ve Almanya
bu tekniğin ilk olarak uygulandığı
ve geliştirildiği ülkelerdir. Operas-
yon 3 farklı teknikle yapılmakta-
dır. Merkezimizde her 3 teknik de
hastanın gereksinimine göre uy-
gulanabilmektedir. Operasyonun
uygulanabilmesi için özel endos-
kopik cerrahi aletler ve uygulaya-
cak cerrahın bu konuda eğitimli ve
uluslararası sertifika sahibi olması
gereklidir.
Hangi Hastalara Uygulanabilir?
PELD bel fıtığı nedeniyle operas-
yon olması gereken tüm hastalara
uygulanabilir. Ancak bel fıtığının
yanısıra hastada bel omurlarının
kayması, kanal darlığı gibi ilave
durumlar var ve bunların da dü-
zeltilmesi gerekiyorsa o zaman
PELD yerine mikrocerrahi yapıl-
ması gereklidir. Her yaş grubuna
uygulanabilir. Özellikle yaşlı ve
diabet, hipertansiyon gibi yandaş
hastalığı olan hastalarda operas-
yon sonrası iyileşme süresinin
çok kısa olması büyük avantaj
sağlamaktadır. Mikrocerrahi son-
rası nüks gelişen hastalarda ikinci
operasyonlarda operasyon böl-
gesindeki yapışıklıklar nedeniy-
le komplikasyon riski yüksektir.
PELD ise nüks nedeniyle ikinci kez
operasyon olması gereken tüm
hastalarda güvenle uygulanabilir.
Cerrahi teknik
Sadece girişim yeri açısından far-
kı olan 3 ayrı teknik vardır. Pos-
terior interlaminar girişimde bel
bölgesinin tam ortasından, pos-
terolateral transforaminal girişim
de bel bölgesinin yan tarafından
cilt kesisi yapılır, tam lateral de ise
belin uzak yan tarafından uygu-
lanır. Üç tekniğin ana farkı girişim
yerleri ve girişim sırasında endos-
kobun geçtiği vücut alanlarıdır.
Her üç teknikte de 0.5 (yarım)
santimetrelik bir cilt kesisi yapılır.
Bu kesiden radyolojik kontrol al-
tında 4 mm çapındaki endoskop
fıtıklaşmış bölgeye sokulur. Ar-
dından sisteme endoskopi ünitesi
bağlanır. Endoskop içinden tıpkı
diz artroskopisinde olduğu gibi
sürekli fizyolojik serum verilir ve
verilen serum operasyon alanının
net görülmesini sağlayarak dışarı
çıkar. Endoskop içinde girilen böl-
geyi aydınlatan bir ışık kaynağı,
görüntüyü kaydeden bir kame-
ra ve içinden aletlerin geçmesini
sağlayan bir kanal vardır. Cerrah
endoskobun içindeki kamera ara-
cılığıyla ekrandan omuriliği, sinir-
leri ve fıtıklaşmış diski görerek
fıtıklaşmış diski özel aletlerle çı-
kartır. Diskin tümü bozulmamışsa
sadece fıtıklaşmış ve bozulmuş
bölüm çıkartılır. Böylece kalan dis-
kin fonksiyonlarının devam etme-
si sağlanmış olur.
TamKapalıEndoskopikBelFıtığıOperasyonu
(PerkütanEndoscopicLomberDiscectomy)
SevAmerikanHastanesi’nde
birilkdaha
T
Op. Dr. Cezmi Ük
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı
37. s a ğ l ı k 37
SIK SORULAN SORULAR
Endoskopik operasyon
her hastaya uygulanabilir mi?
Hastanın bel fıtığı olması şartıyla her
hastaya uygulanabilir. Sadece omur
kayması nedeniyle vida ve plakla ens-
trümentasyon gereken ve kanal darlı-
ğınedeniylekanalgenişletmeoperas-
yonıgerektirenhastalarauygulanmaz.
Neden üç farklı
teknik kullanılmaktadır?
Belin yan tarafından girişimle uygu-
lanan transforaminal teknik yaygın
olarak kullanılan tekniktir. Ancak kalça
kemiğinin normalden yukarıda olduğu
hastalarda özellikle L5-S1 mesafe-
si için transforaminal yolu kullanmak
olanaksız olabilir. Bu durumda belin
ortasından kesiyle interlaminar teknik
kullanılmaktadır.
Üç teknik arasında ne fark vardır?
Girişim yeri dışında transforaminal
teknik arzu eden hastalarda ya da
kalp, böbrek hastalıkları gibi nedenler-
le anestezi alması sakıncalı hastalarda
lokal anestezi ile uygulanabilir. İnterla-
minar teknik ise sadece genel aneste-
zi altında uygulanabilir.
Endoskopik operasyonlardan sonra
hastanede yatış süresi ne kadardır?
Hastalarınaksinearzusuyoksaişlem-
den sonra 4. saatte taburcu olabilirler.
Operasyondansonraaynıyerdebelfı-
tığının nüksetme şansı var mıdır?
Bel fıtığı operasyonı dünyada 3 farklı
yöntemle uygulanmaktadır. Açık cer-
rahi, mikrocerrahi / mikroendoskopik
cerrahi ve tam Tam kapalı endosko-
pik operasyon. Her 3 yöntemde de
opere edilen binlerce hastada ope-
rasyon sonrasında ortalama %5 ora-
nında operasyon mesafesinde nüks
olduğu saptanmıştır.Hangi yöntem
uygulanırsa uygulansın nüks oranı
değişmemektedir. Ancak diğer yön-
temlerde nüks eden hastalarda yeni
operasyonda komplikasyon oluşma
riski endoskopik operasyonlara göre
daha yüksektir. Bu nedenle endos-
kopik operasyonda nüks gelişse bile
ikinci operasyonın komplikasyon riski
yok denecek kadar azdır. Ayrıca mik-
rocerrahi ya da açık cerrahi sonrası
nüks eden hastalarda da endoskopik
girişim güvenle uygulanabilir.
Operasyon 0.5 cm lik bir
kesiden yapılır. Kas ve kemik
dokularda herhangi bir uygula-
ma yapılmadığı için operasyon
sonrası erken dönemde bel
ağrısı yoktur ve hasta aynı gün
taburcu olabilir.
Operasyon sonrası iyileşme
dönemi çok kısadır.
Mikrocerrahi operasyonlarında
kemik ve bağ dokusunun çıkar-
tıldığı alanlarda kasların omu-
rilik zarına yapışması sonucu
ortaya çıkan operasyon sonrası
kronik bel ağrıları görülmez.
Yandan yapılan girişim (poste-
rolateral transforaminal) hasta
arzu ederse lokal anestezi ile
yapılabilir.
Mikrocerrahi sonrası nüks eden
hastalarda
emniyetle uygulanabilir.
Avantajları
38. s a ğ l ı k38
oğunlukla kadınları etki-
lemekle birlikte, erkek-
leri de ilgilendiren sorun,
cinsel, fiziksel, psikolojik,
sosyal, mesleki açıdan
yaşam kalitesini önemli ölçüde dü-
şürüyor. Uzmanlar, sorunu yaşayan
hastaların tedavi hakkında yeterli bilgi
sahibi olamadıkları için hastalığa bo-
yun eğdiğini belirtiyor. Türkiye’de her
5 kadından ve her 7 erkekten birinde
görülen AAMS, pek çok kişiyi dışarı
çıkmadıkları, sosyalleşmedikleri, tu-
valete erişemeyecekleri mekanlara
gitmedikleri, sıvı tüketimini sınırlan-
dırdıkları, erken yaştan itibaren ped
kullanmaya başladıkları depresif bir
hayata sürüklüyor. Özellikle çalışma
hayatındaki kadınların gerek iş gerek-
se sosyal yaşamını olumsuz etkileyen
sorun, etkili tedavilere ulaşılamadığın-
da kişiyi yaşamından uzaklaştırıyor.
Uzmanlar, mevcut tedavilerle sonuç
alınamadığında hastaların sorunla
birlikte yaşamaya çalıştığını, çözüm
aramak yerine öğrenilmiş çaresizlik
yaşadıklarına dikkat çekiyor.
60 yaşından sonra
3 kadından birini etkiliyor
Türk Kontinans Derneği Başkanı ve
Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakülte-
si Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Zafer Aybek, Aşırı Aktif Me-
sane Sendromu’nun ciddi bir sağlık
sorunu olduğunu vurguladı. Sıkışma
hissinin ana şikayet olduğu sorunla
ilgili 18 yaş ve üstü bireyler arasında
yaptıkları araştırmada çok çarpıcı so-
nuçlara ulaştıklarını belirten Prof. Dr.
Zafer Aybek, “Kadınlarda her 5 kişiden
birinde görülen bu sorunun gençler-
de görülme oranı daha düşük olmakla
birlikte yaşın ilerlemesine paralel ola-
rak artıyor. 60 yaşın üzerindeki kadın-
lardaher3kadındanbirindegörülüyor.
Türkiye’de bu hastalık yaşlanmanın
doğal bir sonucu olarak kabul ediliyor.
AAMS yeterince bilinmediğinden do-
ğal bir kabulleniş sözkonusu. Bu du-
rumu ‘öğrenilmiş çaresizlik sendromu’
olarak nitelendirebiliriz” diye konuştu.
Antidepresan kullanan hastalar var
Utanmak, hastalığı yaşlılığın doğal bir
parçası olarak görmek, doğumsal ne-
denlere bağlamak, sorunu zamanla
kanıksayıp kabullenmek gibi faktör-
lerin AAMS’yi yenmekteki en büyük
engel olduğunu anlatan Prof. Dr. Zafer
Aybek, şöyle devam etti: “Toplumu-
muzda bu soruna sahip olanlar, ön-
celikle bunun tıbbi müdahale gerek-
tiren bir durum olduğunun farkında
değil. İdrar kaçırmanın sıkıntılarını çok
derin yaşayan hastalar antidepresan
ilaç kullanma yoluna gidiyor. Kişile-
rin cinsel, sosyal ve iş hayatı ciddi bir
şekilde etkileniyor. Tuvalete gitme
ihtiyacının getirdiği endişe nedeni ile
sinema, tiyatro gibi toplu eğlencele-
re gidememe, iş toplantılarında uzun
süre duramama, iş motivasyonunun
azalması, uzun seyahatlere çıkamama
gibi sosyalleşmeyi ve iş hayatını etki-
leyen durumlar karşısında kişiler ciddi
depresyon yaşıyor. Sürekli yaşanan
bu durum bıkkınlık ve yaşama karşı
isteksizlik hissi yaratıyor. Toplumu-
muzda hastalık konusunda yeterince
bilinçlenme olmadığından kişiler has-
talık karşısındaki çaresizliği kabullen-
me davranışına gidiyor.”
20 dakikalık enjeksiyon tedavisi
yaşam kalitesini artırıyor
Sık sık idrara gitme, sıkışma, gece id-
rara çıkma, idrar kaçırma gibi belirtilere
sahip olanların mutlaka üroloji uzmanı
tarafından görülmesi gerektiğini vur-
gulayan Prof. Dr. Aybek, tedavi yön-
temlerini ve yeni tedavi seçenekleri
hakkında şu bilgileri verdi: “İlk tedavi
seçeneği bazı günlük alışkanlıkla-
Sıkışmahissi,sıksıkidraraçıkma,tuvaleteyetişememevealtına
kaçırmakorkularıilekendinigösterenaşırıaktifmesanesendromu
(AAMS)sıklıkla40yaşsonrasıortayaçıkıyor.
Ç
AşırıAktifMesaneSendromu:“ÖğrenilmişÇaresizlik”
Her5kadından
birindegörülüyor
Prof. Dr. Zafer Aybek
Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi
Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
39. s a ğ l ı k 39
rını değiştirmek gibi basit önlemler
olacaktır. Sıvı miktarını, kahve içmeyi
azaltmak, belirli saat aralıklarında çok
sıkışmadan idrar yapmak faydalı olabilir.
Östrojen eksikliği durumunda bölgesel
vajinal östrojen kullanılması, idrar kont-
rolünü sağlayan kasların egzersiz ve fi-
zik tedavi yöntemleri ile güçlendirilme-
si olumlu etki sağlayacaktır. Bu basit
yöntemlerle tedavi sağlanmadığı du-
rumlarda ağızdan bir takım ilaçlar de-
nenebilir. İlaçlardan fayda göremeyen
hastalarda da enjeksiyon tedavisi gibi
yöntemlerimiz var. 20 dakika gibi kısa
bir uygulama sonrası hızla sonuç veren
enjeksiyon tedavisi etkin bir çözüm su-
nuyor. Mesane kasına botulinum toksin
enjeksiyonunun yapıldığı bu yöntemin
etkisi hastalar arasında değişbilmekle
birlikte, ortalama 6 ay sürmektedir. Te-
davinin hasta üzerindeki etkisi geçtiği
zaman yeniden enjeksiyon yapılabi-
lir. Uygulamanın yan etkileri düşüktür
ancak hasta önceden detaylı bilgilen-
dirilmelidir. Yaklaşık 20-30 dakikalık
bir süre içinde endoskopik yöntemle
bu işleme özel bir iğne ile mesane kası
içine enjeksiyon yapılır. Böylece soruna
neden olan mesanedeki istemsiz kasıl-
malar azaltılmaya çalışılır. Birçok tıbbi
çalışmada, bu yöntemle idrar kaçırma
sıklığının azaldığı, hastanın yaşam kali-
tesinin yükseldiği rapor edilmiştir.”
İşsizlik oranları 1,5 kat yüksek
Prof. Dr. Zafer Aybek, bazı hastala-
rın idrar sıkıştırması nedeniyle yeterli
egzersiz yapamadıklarını, bu nedenle
de kilo aldıklarından şikayet ettiklerini
ifade ediyor. Yine iş verimliliğini bozan
AAMS nedeniyle hastaların tuvalate sık
gitme isteği işveren tarafından “sav-
saklama” şeklinde algılanıyor. ABD’de
yapılan bir araştırma da AAMS’nin iş
verimliliğini azalttığını, bu hasta gru-
bunda işsizlik oranlarının 1.5 kat yüksek
olduğunu ortaya koyuyor.
AAMS nasıl oluşuyor?
Yaş ile doğru orantılı olarak artan
AAMS, tüm yaş gruplarında görülme-
sine rağmen ileriki yaşlarda daha sık
rastlanıyor. Hastalık mesanenin dolu-
mu sırasında ortaya çıkan istemsiz kas
kasılmalarından kaynaklanıyor. İdrar
yapma hissi geldiğinde beyine yollanan
sinyaller boşalma ihtiyacını bildiriyor.
Mesane kasının istemsiz hareketleri
nedeniyle beyin ve idrar torbası arasın-
daki koordinasyonun bozulması sonrası
idrar sıkıntıları yaşanmaya başlanıyor.
Gençlerde de azımsanmayacak
oranda görülen sorun, 60 yaşın
üzerindeki kadınlarda her 3
kadından birini etkiliyor.
Kadınlarda erkeklere oranla daha
sık görülür.
Obezlerde ve sigara içenlerde
daha sık rastlanıyor.
AAMS’li kadınlarda hipertansiyon
ve kalp hastalığı erkeklerde ise
şeker hastalığı iki kat daha sıktır.
Rahim, mesane sarkması
vakalarında ve rahim ameliyatı
olanlarda daha yüksek
orandaAAMS görülür.
Vajinal doğum yapanlarda
sezeryan ile doğum yapanlara
oranla daha fazla sıklıkla AAMS
görülür. Doğum sayısı bir risk
faktörüdür.
AAMS’nin karnesi ...
40. s a ğ l ı k40
oç. Dr. Nedim
Arda bu cihaz-
ların temizliği
iyi yapılmadığı
takdirde mik-
rop saçtığını, sinüzite bazen
zatüreye kadar gidebilen
akciğer enfeksiyonuna ve
bademcik iltihabına yol
açabildiğine dikkati çeke-
rek aileleri uyarıyor. Doç.
Dr. Nedim Arda “Geceleri iki
saatten fazla oda nemlen-
diricilerin açık bırakmayın.
Odalardaki nemi artırayım
derken nem fazlasına ne-
den olarak hastalıkların
kolay yerleşmesine neden
olabilirsiniz’’ dedi.
Odalardaki
nemsizliğe dikkat
Kış aylarında soğuklarla
mücadele etmek için soba-
laryakılıyor,kaloriferlerinısı
değerleri artırılıyor. Ancak
yakılan soba ve kaloriferler
ev içindeki nemi azaltarak
kurumaya yol açıyor. Ev-
lerin içindeki bu kuruluk
burun içindeki nemi yok
ederek kişiyi ağızdan ne-
fes almaya yönlendiriyor.
Ağzımızda burnumuz ka-
dar koruma mekanizması
olmadığı için dışarıdan ge-
len mikroplar bu nedenle
boğazımıza yerleşiyor. Sık
boğaz ağrılarına, boğaz
kurumasına, yutkunurken
takılmaya yol açıyor. Oda
nemlendiricilerin önemi
de bu durumda devreye
giriyor. Ortamın nemli ol-
masının hastalıklardan ko-
runmada faydalı olduğuna
dikkati çeken Doç Dr. Ne-
dim Arda, bu cihazların fay-
dalı oldukları kadar zararla-
rının da olduğunu belirtiyor.
Temiz olmayan
cihazlar mikrop saçıyor
Oda nemlendiriciler iç te-
mizliği iyi yapılmazsa içinde
mikrop barındırıp çalıştırıl-
dığında o mikropları havaya
verir. Bu durum sinüzit, ba-
demcik iltihabı ve zatüre-
ye kadar gidebilen akciğer
enfeksiyonu riskini artıyor.
Çocuklarda ve yaşlılarda
yani bağışıklık sistemi tam
yerleşmemiş ya da eski
fonksiyonunu göremeyen
kişilerde enfeksiyona ya-
kalanma riski yüksek. Bu
yüzden cihazların temizlik
ve bakımlarının düzenli bir
şekilde yapılması şart.
Odanemlendiricilerineredeyseherkesinevinegirmeyebaşladı.Kapalıalandakinemoranını
artıranbucihazlarıaileler,kimizamançocuklariçinkullanıyorkimizamandaevdekiyaşlılariçin.
LivHospitalAnkaraKulakBurunBoğazUzmanıDoç.Dr.NedimArdauyarılardabulunuyor.
Odanemlendiriciniz
mikropsaçmasın
Nemlendirici cihazlar bütün gün
çalıştırılmamalı.
1 saat, 2 saat ortamı nemlendirmek ideal.
Bütün bir gün ya da bütün bir gece çalıştırınca
yarardan çok zarara neden oluyor.
Yüksek nem oranı bazı hastalıklara zemin
hazırlıyor. Bu yüzden nem oranının belli bir
standartta olması gerekli.
Oda nemlendiricilerden sıcak buhar değil,
soğuk buhar verilmesi daha uygun. Çünkü
sıcak buhar mikropların üremesine daha
elverişli bir ortam oluşturuyor ve ödeme
neden oluyor.
Odanemlendiricisinikurallara
uygunkullanmakiçin;
D
Doç. Dr. Nedim Arda -Liv Hospital Ankara Kulak Burun Boğaz Uzmanı
43. Buna göre aşılama yapılmasaydı Tür-
kiye’de her yıl 14 bin ölüm gerçekle-
şecek,ortayaçıkacakhastalıklarınül-
keye toplam 23 milyar TL’nin üzerinde
maliyeti olacaktı. Novartis, koruyucu
tedaviler ve aşılamanın önemine dik-
kat çekmek amacıyla Ankara’da bir
bilgilendirme toplantısı düzenledi.
Toplantıda, Hacettepe Üniversitesi,
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bi-
lim Dalı, Enfeksiyon Hastalıkları Üni-
tesi’nden Prof. Dr. Mehmet Ceyhan
koruyucu sağlık hizmetlerinde aşının
önemini verilerle aktarırken, özel-
likle meningokok kaynaklı menenjit
hastalığıyla ilgili yeni bilgileri paylaştı.
Aşılamanın bir sağlık çalışanının in-
san sağlığına verebileceği en büyük
katkı olduğunun altını çizen Prof. Dr.
Ceyhan, başka hiçbir yöntemle bir
hastalığı ortadan kaldırmanın müm-
kün olmadığını belirtti. Aşı sayesinde
çiçek hastalığının ortadan kalktığını,
polio virüsü kaynaklı çocuk felcinde
eradikasyon (hastalığa son verilme-
si) noktasına yaklaşıldığını ve kızamık
eliminasyonunda (virus dolaşımının
durdurulması) da önemli bir mesa-
fe kaydedildiğini söyledi. Türkiye’nin,
Sağlık Bakanlığı bünyesindeki Aşı
Danışma Kurulu’nun aldığı kararlar
ile bölgesindeki diğer ülkelerle kı-
yaslandığında en zengin aşı takvi-
mine sahip referans ülkeler arasında
gösterildiğini belirten Ceyhan, bugün
itibari ile tüberküloz, difteri tetanoz,
boğmaca, çocuk felci, Hib enfeksiyo-
nu, kızamık, kabakulak, kızamıkçık,
hepatit B, hepatit A, zatürre (pnö-
mokok), suçiçeği aşıları rutin olarak
her çocuğa ücretsiz, risk grupları
için ise grip, erişkin tipi zatürre ve ve
menenjit aşısı uygulandığını belirtti.
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, ekibiyle
yaptığı bir araştırmanın çarpıcı so-
nuçlarını da paylaştı. Prof. Dr. Ceyhan;
“Araştırmamız ülkemizde aşılama
olmasaydı her yıl ciddi kayıplar ya-
şanacağını gösteriyor. Buna göre her
yıl, difteriden 1.055, hepatit A’dan 5,
hepatit B’den 3.348, kızamıktan 832,
kabakulaktan 18, boğmacadan 1.255,
çocuk felcinden 2, kızamıkçıktan 189,
tüberkülozdan 390, tetanostan 91,
suçiçeğinden 24, pnömokok menen-
jitinden 227, zatürreden 6.806 olmak
üzere toplam 14.296 ölüm gerçekle-
şecekti. Aynı araştırmada yaptığımız
hesaplamalara göre aşılama olmaz-
sa ortaya çıkan hastalıkların ülke-
mize 15.607.841.958 TL doğrudan,
7.430.571.462 TL dolaylı olmak üzere
toplam 23 milyar TL’nin üzerinde ma-
liyeti olacaktı. Halbuki tüm bu ölüm-
leri, hastalıkları ve maddi kayıpları
yaklaşık 418 milyon TL’lik bir aşı ma-
liyeti ile önleyebiliyoruz” dedi.
Menenjit Hastalığında Aşılama
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan toplantı-
da menenjit hastalığıyla ilgili yeni
gelişmeleri de aktardı. “Ülke-
mizde çocukluk çağı menen-
jitlerinin yarısından çoğu
meningokok denilen
bakteri türüdür. Me-
ningokok menenjit
aşı ile korunabilen
hastalıklar arasında
en ağır seyredenle-
rin başında geliyor.
Şimdiye kadar 13
meningokok tipi ta-
nımlanmışsa da bun-
lardan beşi (Serogrup A,
B,C, W ve Y) insanda sık
görülen tiplerdir. 4 tipe (A,-
C,W,Y) karşı geliştirilen 3 farklı
aşı ülkemizde ruhsat almış, B tipi
için geliştirilmiş olan aşı ise ruhsat-
landırma aşamasındadır. Her yıl dün-
yada yaklaşık 500.000 meningokok
kaynaklı ağır hastalık ve 50.000 ölüm
olduğu tahmin ediliyor. Aşı çalıştayı
2014 raporunda ülkemizde meningo-
kok kaynaklı menenjit görülme sıklığı
yüz binde 3,98 olarak bildirilmiştir.
Ülkemizde yaklaşık olarak çocuklarda
yılda 1.500 vaka ve 350 ölüm olduğu
rapor edilmiştir. Belirtiler başladıktan
24 saat sonra ölüme neden olabilen
bu hastalık, bağışıklık sistemi henüz
tam gelişmemiş süt çocuklarında en
ağır haliyle görülmektedir. Menen-
jit vakaları tedaviye rağmen %20’ye
varan oranlarda yaşamını kaybet-
mektedir. Hayatta kalanların %10-20
sinde sakatlılar görülmektedir. Bu-
gün ülkemizde çocuk çağı aşılamada
kapsamlı bir uygulama yapılmaktadır.
Özellikle erken koruma göz önün-
de alındığında Sağlık Bakanlığının
aşı takvimi ağırlıklı olarak 1 yaş altı
çocukları korumayı hedeflemekte-
dir. Yeni geliştirilen aşılar ile de hem
bebeklere hem de erişkinlere fayda-
lı, kapsamlı koruma fırsatı verilmesi
hedeflenmektedir.” Prof. Dr. Ceylan,
bugün itibarı ile son geliştirilen aşıla-
rın; konjuge menenjit ACWY, rotavi-
rüs, human papilloma ve menenjit B
aşıları olduğunu sözlerine ekledi.
s a ğ l ı k 43
44. SANKOÜniversitesiveŞahinbeyBelediyesiişbirliğiyle,ŞahinbeyBelediyesi
KültürMerkezi’ndeDoç.Dr.ÖzlemSorantarafından“KoronerArterHastalığıve
KorunmaYöntemleri”konuluhalkaaçıkkonferansdüzenlendi.
“Koronerarter(kalpdamar)
hastalığıvekorunmayöntemleri”
konulukonferansdüzenlendi
SankoÜniversitesiveŞahinbeyBelediyesiişbirliğiile
SANKO Üniversitesi Rektör Danışma-
nı ve Amerika Birleşik Devletleri’nde
Pittsburgh Üniversitesi Kardiyoloji
Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi ola-
rak çalışmalarına devam eden Kardi-
yolog Doç. Dr. Özlem Soran, koroner
arter hastalığı tanımlayarak, korun-
ma yöntemleri ile ilgili bilgiler paylaştı.
Konferansın açılış konuşmasını yapan
SANKO Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Ahmet Sınav, bu tür sosyal sorum-
luluk projelerinde yer almalarından
duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Prof. Dr. Sınav, “Üniversite dediğimiz
zaman sadece, gençlere meslek öğ-
reten, eğitim kurumları akla gelmesin.
Evet, üniversiteler eğitim kurumla-
rıdır. Ancak sadece meslek öğreten
eğitim kurumları değildir” dedi. Eğiti-
min, üniversitenin yaptığı işlerden sa-
dece birisi olduğunu kaydeden Prof.
Dr. Sınav, “Üniversitenin asıl işi, orijinal,
daha önce bilinmeyen bilgi üretmek-
tir. Daha sonra da ortaya çıkan yeni
bu bilgiyi öğretir. Diğer bir fonksiyonu
da, toplumda hayatımızın içine girerek,
farkındalık yaratmaktır. Üniversitenin
sosyal sorumluluğu işte burada başlar.
Eğitim ve araştırma zaten yaptığı iştir”
diye konuştu.
KORONER ARTERLER
Doç. Dr. Soran ise koroner arter has-
talığının; kalp kasını besleyen, ‘koroner
arterler’ olarak adlandırılan atar da-
marların daralma veya tıkanması ile
kan akımının kısmi ya da tam kesilme-
sine bağlı olarak ortaya çıkan hastalık
olduğunu söyledi.
s a ğ l ı k44
45. Koroner arter hastalığının
en sık görülen kalp hastalığı
olduğunu ve ileri evrelerde
kalp krizine yol açabileceğine
dikkat, çeken Doç. Dr. So-
ran, şöyle devam etti: “Ulusal
Sağlık İstatistikleri Merkezi
(National Center for Health
Statistics) verilerine göre,
günümüzde Amerika Birleşik
Devletleri’nde 17,6 milyon kişi
koroner arter hastasıdır ve
her sene 785,000 yeni has-
ta bu rakama eklenmektedir.
Senede 400.000 üstünde
insan kalp hastalığı yüzün-
den ölmektedir” ifadelerini
kullandı. Ülkemizdeki koroner
kalp hastalığının dikkat çekici
olduğuna vurgu yapan Doç.
Dr. Soran, elde edilen veri-
lere göre erişkinlerin yüzde
4’ünün kalp hastası olduğu-
nu ve tüm ölümlerin yüzde
34’ünün kalp hastalığından
kaynaklandığını ifade etti.
Koroner arter hastalığının
risk faktörlerinin belirlendiği-
ni anımsatan Doç. Dr. Soran
şu bilgileri verdi: “Günümüz-
de koroner arter hastalığının
bilinen risk faktörleri yaş, hi-
pertansiyon (yüksek tansi-
yon), kolesterol (kan yağları)
yüksekliği, şeker hastalığı,
sigara kullanımı, stres, obe-
zite, pasif yaşam şekli, birinci
derece akrabalarda koroner
arter hastalığı ve kanda CRP
yüksekliğidir. Oysa yaşam
biçimi değişiklikleri ile birçok
risk faktörünün istenmeyen
etkisi minimuma indirilebi-
lir ve korunma sağlanabilir.”
Risk faktörlerinin yol açtığı
istenmeyen yan etkilerin ve
koroner arter hastalığından
korunma yollarının anlatıldığı
konferansta Doç. Dr. Soran
sunumun ardından sorularını
cevapladı. Şahinbey Beledi-
ye Başkanı Mehmet Tahma-
zoğlu, Doç. Dr. Soran’a çiçek
takdim ederek konferansın
düzenlenmesinden duyduğu
memnuniyeti belirtti. Tah-
mazoğlu, SANKO Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Ahmet Sı-
nav’a ve Doç. Dr. Özlem So-
ran’a katkıları ve sundukları
değerli bilgiler için teşekkür
etti.
s a ğ l ı k 45
46. s a ğ l ı k46
Göze,göziçilenskonforu
MultifokalGözİçiMercekler
Görmekusurlarınıdüzeltmedesonyıllardaenfazlakullanılanyöntemlerdenbiri
olanmultifokalgöziçilensuygulamalarıilehastalarınhemyakınhemdeuzağı
görmesorunlarınaaynıandaçözümgetirilebiliyor.
Op. Dr. Hüseyin Mirkelam
Özel Mirkelam Göz Lazer Merkezi Başhekimi
47. s a ğ l ı k 47
zel Mirkelam Göz Lazer
Merkezi Başhekimi Dr.
Hüseyin Mirkelam Multi-
fokal Göz İçi Mercekler ile
ilgili merak edilenleri an-
lattı.
Halk arasında ağ su olarak bilinen ka-
tarakt göz içi merceğinin yaş ile çeşitli
etmenlerle bozularak görevini yerine
getirememesi durumudur. Katarakt
ameliyatı sırasında bu bozulan merce-
ğin yerine hastalarımızın göz içerisine
lens yerleştirmekteyiz. Artık günü-
müzde göz içi lens teknolojisi çok ileri
seviyeye gelmiştir. Önceleri tek odaklı
mercekler kullanılırken son yıllarda
multifokal dediğimiz çok odaklı yani
çok amaçlı mercekleri hastalarımıza
başarılı şekilde uygulamaktayız. Has-
talarımız bu sayede yakını, uzağı ve
ara mesafeyi rahatça görebilmektedir.
Dünyada 2 milyarın üzerinde presbi-
yopik (yakın gözlük ihtiyacı olan ) insan
bulunduğu tahmin edilmektedir. Ya-
kını görememe problemi günümüzde
önemli bir sorun olmaktan, bu multifo-
kal mercekler sayesinde ortadan kalk-
maktadır.Son yıllarda yeni tasarımlar
ile birlikte daha da gelişen çok odaklı
mercekler merkezimizde yıllardır uy-
gulanmaktadır. Bu tedaviyle hastayı
hem uzak hem de yakın için gözlükten
bağımsız kılmaktayız.
Multifokal göz içi merceği nedir ?
Rutin Katarakt ameliyatlarında kulla-
nılan merceğin özelliğine göre adlandı-
rılmış bir tedavi tekniğidir. Hem yakını
hem uzağı hem de ara mesafeyi gör-
meyi sağlayan çok odaklı özel üretim
olan göz ,içi mercekleridir. Bu merce-
ğin kullanılması vasıtasıyla hastalar
için hem uzak görmede hem yakın
görmede hem de ara mesafeyi gör-
mede yüksek kaliteye ulaşma imkanı
doğmuştur.
Multifokal göz içi özel
mercekler kimlere uygulanır ?
Bu hasta grubumuzda hasta seçimi
önem arzetmektedir. Kataraktı olan
hastaların mesleki konumu, yaşı, sos-
yal aktivitesi, okuma alışkanlığı, en-
tellektüel düzeyi de hasta seçiminde
önem taşımaktadır. Uygun hasta se-
çimi , Uygun teknik , ameliyatın ger-
çekleştirildiği yer ve hekimin tecrübesi
ve tabii ki doğru göz içi lens seçimiyle
yapılacak bu ameliyatlarda yüksek ba-
şarı elde edilmesi mümkündür.
Lazerle düzeltilemeyecek kadar
yüksek derecede miyop, hipermetrop
veya astismatı olanlar
Hiçbir şekilde gözlük kullanmak
istemeyen hastalar
Kornea kalınlığı lazere izin
vermeyenler
Kataraktlı ve yüksek kırılma kusurlu
hastalar
Ara mesafeyi daha net görmek
isteyen hastalar
Göz numuarasının ilerlemediği sabit
olduğu hastalar
Özel bir sebep yoksa hastalarımızın
büyük kısmına başarılı bir şekilde
uygulamaktayız.
Multifokal göz içi
merceğinin avantajları
Multifokalgöziçimercekçokodaklıta-
sarımına bağlı olarak uzak – yakın ve
orta mesafeli diyebileceğimiz odakla-
ma özelliğine sahip merceklerdir. Yani
bu mercek takılan hastalarımız aynı
anda hem tv seyredip isterse bilgisa-
yara bakıp aynı anda elinde bir yazıyı
da okuyabilme rahatlığına kavuşmak-
tadır. Göz içerisine yerleştirilen bu
mercek ömür boyu göz içinde sorun-
suz kalmaktadır.
Ö
48. s a ğ l ı k48
Farklı istihdam modelleri;
Hâlihazırda Sağlık Bakanlığı
bünyesinde, 657 Sayılı Devlet Me-
murları Kanununun 4/A, 4/B, 4/C ile
4924 sayılı kanun, Vekil, Aile hekimliği
sistemi ve Dış kadro olmak üzere yedi
(7) ayrı istihdam modeli bulunmakta-
dır. Bu istihdam modellerinde görev
yapan sağlık çalışanlarının mali, sosyal
ve özlük hakları da farklı durumdadır.
Hâlbuki bütün sağlık çalışanları aynı
görevi ifa etmektedir. Ayrıca; gerek
Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yö-
netmeliğinden ve gerekse farklı is-
tihdam modellerinden kaynaklanan
sakatlıklar nedeniyle; birçok sağlık
çalışanı eşi, çocuğu ve ailesinden uzak
kalmaktadır. Aile bütünlüğü sağlanan
sağlık çalışanlarının moral kazanacağı
düşünüldüğünde, hem sağlık hizmet-
lerinin daha verimli sunulacağı, hem
de anne-babasıyla beraber büyüyen
çocuklarımızın ruh ve beden sağlığının
daha sıhhatli olacağı aşikârdır. O se-
beple; Sağlık Bakanlığı yanlış inadın-
dan vazgeçmeli ve bütün sözleşmeli
sağlık çalışanlarını 657 Sayılı Kanunun
4/A kapsamına almalıdır.
İş Güvencesi;
Devlet Memuru olarak; en
önemli kazanımımız olan iş güvence-
mize AKP hükümeti tarafından, göz
dikilmektedir. Bütün kamu çalışanla-
rının süslü sözlere kanmamalarını ve
iş güvencelerine sahip çıkan Türkiye
Kamu-Sen’e destek vermelerini isti-
yorum.
Sağlıkta şiddet;
Gerek siyasilerin gerekse bü-
rokratların popülist söylemleri ve yan-
lış sağlık politikaları nedeniyle; sağlık
çalışanlarına karşı uygulanan şiddet
her gün katlanarak artmaktadır. Sağ-
lık Bakanlığı verilerine bakıldığında bir
ayda ortalama 1000 şiddet vakası ol-
maktadır. Bunların %32’si fiziksel ve
%68’de sözlü olarak gerçekleşmekte-
dir. Yetkililer sağlıkta şiddeti önlemek
için, öncelikle yanlış sağlık politikala-
rından vazgeçmeli ve sağlık alanında
faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuru-
luşlarıyla istişare etmelidir. Ve ortak
aklı hayata geçirmelidir. Ayrıca; hem
sağlık hizmeti alan vatandaşlarımızın,
hem de hizmet sunan sağlık çalışan-
larının kucaklaşacağı yeni bir sağlık
sistemi inşa etmelidir.
Sağlık çalışanları
itibarsızlaştırıldı;
Sağlık çalışanları, siyasi iktidar ve
Sağlık Bakanı tarafından yok sayıldı ve
şamar oğlanına çevrildi. Hasta hakla-
rıyla yatılıp, hasta haklarıyla kalkılır-
ken, fedakâr sağlık çalışanlarına üvey
evlat muamelesi yapıldı. Sayın Müez-
zinoğlu’ nu sağlık çalışanlarının da Ba-
kanı olmalıdır.
Performansa dayalı
döner sermaye sistemi;
Sağlık Bakanlığının temel yanlışların-
dan biri olan sistem nedeniyle; hem
sağlık çalışanlarının iş yükü artmış,
hem çalışma barışı bozulmuş ve hem
de sağlık harcamaları hızla yüksel-
miştir. Sistem, hastaneleri ticaret-
haneye ve vatandaşı da meta hali-
ne getirmiştir. Döner sermayelerin
emekliliğe yansımaması sebebiyle;
sağlık çalışanları emekliye ayrılama-
ya korkar olmuştur. Türk Sağlık-Sen
olarak; “Döner Sermayelerin Emek-
liliğe Yansıması” ve “Yıpranma Payı
(Fiili Hizmet Zammı) verilmesi yönün-
de geçtiğimiz günlerde ülke genelin-
de yaptığımız dilekçe kampanyasının
Bakanlık nezdinde karşılık görmesini
bekliyoruz.
Yıpranma payı
(Fiili hizmet zammı)
Ülkenin en ücra köşelerinde gece
gündüz demeden, hizmet sunan ve
çalışma hayatının ortalama dört yılını
ailesinden ayrı gece çalışan cefakâr
sağlık personeline de yıpranma payı
(Fiili hizmet zammı) verilmesi gerek-
mektedir.
Vergi adaletsizliği;
Gelir vergisi matrahında yeni bir
düzenleme yapılmalıdır. Bir sağlık ça-
lışanı yılın ilk 5-6 aylarında aldığı maa-
şı yılın 9-10 aylarında alamamaktadır.
SağlıkÇalışanlarının
ÜlkeÖlçeğindeTemelSıkıntılarıNelerdir?
1
2
4
5
6
7
3
Kemal Kazak
Türk Sağlık-Sen Gaziantep Şubesi Başkanı
49. s a ğ l ı k 49
Hastane İhtiyacı;
Kentimiz bölge illerine de sağ-
lık hizmeti veren bir il pozisyondadır.
Bu nedenle, bölgemizde bulunmayan
Sağlık Bakanlığına bağlı, Eğitim ve
Araştırma Hastanesi, Göğüs Hasta-
lıkları Hastanesi, Akıl ve Ruh Sağlığı
Hastalıkları Hastanesi, Göz Hastanesi
ile Acil Yardım ve Travmatoloji Hasta-
nesi ihtiyaçlarının acilen giderilmesi
gerekmektedir.
Personel yetersizliği;
Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil
Yönetmeliğine göre, kentimiz birçok
unvan itibariyle en alt grup olan (d)
grubunda yer almaktadır. OECD ül-
keleri arasında kişi başına en az dok-
torun bulunduğu ülke Türkiye’dir. Gazi
şehrimizde Türkiye ortalamasının
daha da gerisindedir. OECD ülkele-
rinde1000 kişiye düşen hekim orta-
laması 3.1, Türkiye’de 1.5, ilimizde ise
1’dir. Hemşire açısından bakıldığında
OECD ortalaması 1000 kişiye 9 Hem-
şire düşerken, Türkiye’de 1.7, şehri-
mizde ise 1.3’dir. Ayrıca özellikle bazı
branşlarda (Gastroentoloji, Endok-
rinoloji ve Metabolizma, Allerji, He-
motoloji, Nefroloji, Çocuk Psikiyatrisi,
Çocuk Kardiyolojisi,Çocuk Nefrolojisi,
Çocuk Nörolojisi ve Çocuk Onkolojisi
uzmanı ) büyük sıkıntılar yaşanmak-
tadır. Bu kadar personel yetersizliği-
nin yanı sıra şehrimizde ikamet eden
yaklaşık 400 bin Suriyeli mülteciler
nedeniyle de sağlık çalışanlarının iş
yükü daha da artmıştır.
Yatak oranı;
OECD ülkelerinde 1000 kişiye
4.8 yatak düşerken, Türkiye’de 2.5,
ilimizde ise 2’dir. Yatak ortalamasına
bakıldığında ülkemiz OECD ülkeleri
arasında sondan 2. durumundadır.
Yenidoğan bebek ölümü oranı;
OECD ülkelerinde Bebek ölüm
oranı 1000’de 4 iken, ülkemizde
1000’de 7,5, şehrimizde ise 1000’de
7’dir. Yenidoğan bebek ölümlerinin
OECD ülkeleri seviyesine çekilmesi
için, Kuvöz sayısının ve Neotoloji Uz-
manı sayısının arttırılması gerekmek-
tedir.
Çocuk Hastanesi;
2.5milyonnüfusuolanşehrimiz-
de sadece bir Çocuk Hastanesi bulun-
maktadır. Mevcut Çocuk Hastanesinin
de şehrimizin hem gelir seviyesinin
yüksek hem de çocuk sayısının az ol-
duğu bir bölgede olması nedeniyle; dar
gelirli vatandaşlarımız sıkıntılar yaşa-
maktadırlar. O sebeple; vatandaşları-
mızın gelir seviyesinin düşük hem de
çocuk sayısının yüksek olduğu bir böl-
geye en az bir Çocuk Hastanesi daha
yapılması gerekir.
Kadın Doğum Hastanesi;
Mevcut Cengiz Gökçek Kadın
Doğum Hastanesinin de fiziki anlamda
yetersiz olması nedeniyle; daha mo-
dern bir Kadın Doğum Hastanesi ya-
pılmalıdır.
Dr. Ersin Arslan
Devlet Hastanesi;
Kamu adına şehrimizin en yoğun has-
tanesi pozisyonunda olan ve kırk ya-
malı bohçaya dönen Dr. Ersin Arslan
Devlet Hastanesinin de yıkılarak kenti-
mize yakışır modern bir hastane yapıl-
ması sağlanmalıdır.
Ulaşım;
Ayrıca; Cengiz Gökçek Kadın Do-
ğum Hastanesi ile Çocuk Hastanesinin
bulunduğu bölgeye hizmet veren hali
hazırdaki toplu taşıma araçları yetersiz
kalmaktadır. Yerel yöneticiler ile koor-
dinasyon sağlanarak bu bölgeye sağla-
nan ulaşım araçları sayısı arttırılmalıdır.
Ayrıca; toplu taşıma araçlarında bazı
meslek gruplarına yapılan indirimli ta-
rife uygulaması sağlık çalışanlarına da
yapılmalıdır.
Ana oteli;
Kentimizin bölge halkının sağlık
sorunlarına hitap eden bir il olması ve
bölgemiz insanlarının da gelir seviyesi-
nin düşük olması nedeniyle; fiziki imkâ-
nı yeterli olan hastanelerimizin yanına
Ana Oteli yapılmalıdır.
Sosyal tesis;
Sağlık Çalışanlarının aileleriyle
birlikte yemek yiyebileceği, çay içebi-
leceği hiçbir sosyal tesisin olmaması
ve sair sebepler nedeniyle, kentimize
gelen sağlık çalışanlarının da konakla-
yabileceği misafirhane bulunmaması
nedeniyle;misafirhanesidebulunanbir
sosyal tesise ihtiyaç vardır.
Kreş;
Çok zorlu şartlara rağmen, hem
sağlık hizmeti sunan, hem de annelik
gibi kutsal bir görevi ifa eden bayan ça-
lışanlarımızın çocukları için kreş ihtiyacı
bulunmaktadır. Bu ihtiyacın ivedilikle
çözülmesi gerekmektedir.
Ödül;
Her türlü olumsuzluğa, personel
yetersizliğine ve Suriyeli mültecilerin
de getirdiği iş yükü dikkate alınarak, fe-
dakârca çalışan sağlık çalışanlarına her
yıl için bir aylık ikramiye verilmesi sağ-
lanmalıdır.
Yatırm;
Türkiye’nin 6.büyük şehri olan ili-
mizde kamu sağlık yatırımları çok yeter-
sizdir. Sürekli göç alan şehrimize sağlık
alanındayeniyatırımlarkazandırılmalıdır.
Gaziantep’inSağlıkSorunlarıNelerdir?
1
2
4
5
9
11
12
13
10
6
7
8
3
50. Ünlü türkücü Alişan
gala gecesine renk kattı
Flora Halı Bayi Toplantısı’nda gündüz
bölümündeki toplantıların sona er-
mesinin ardından akşam otelin büyük
salonunda muhteşem bir gala gecesi
ve akşam yemeği organize edildi. Gala
gecesinde ünlü sanatçı Alişan birbirin-
den güzel parçalarını seslendirdi. Ali-
şan’ın yorumladığı türkülere geceye
katılan bayiler de eşlik etti.
Yeni sezon 150 adet halı tanıtıldı
Halı sektörünün öncü markalarından
Flora Halı, 12-15 Mart tarihleri arasın-
da Türkiye’nin dört bir yanından gelen
bayileriyle bir araya geldi. Bu yılki Flora
Halı Bayi Toplantısı, görkemli bir or-
ganizasyonla Miracle Resort Hotel’de
600 Davetli eşlğinde, Antalya’da ger-
çekleşti. Toplantıda Flora Halı’nın önü-
müzdeki yıllara yönelik yatırım ve bü-
yüme hedefleri açıklandı, yeni sezon
150 adet halı bayilerin beğenisine su-
nuldu. Özkaya Holding Yönetim Kurulu
Üyeleri Metin Özkaya, Mesut Özkaya,
Nurettin Özkaya, Flora Halı Yönetim
Kurulu Başkanı Mustafa Yücel, MAD
Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Ak-
doğan, üst düzey yöneticiler, yurtiçi
ve yurtdışından gelen Flora Halı bayi-
lerinin katılımıyla gerçekleştirilen Flo-
ra Halı Bayi Toplantısı 2015’de, Flora
Halı’nın bugünü ve geleceği masaya
yatırıldı.
Mustafa Yücel
“Hedeflerimiz yüksek”
12-15 Mart tarihlerinde Miracle Re-
sortHotel’de,Antalya’dagerçekleşen
toplantıda açılış konuşmasını Flora
Halı Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa
Yücelyaptı.BayileriniherzamanFlora
Halı’nın birer ferdi olarak gördüklerini
ifade eden Mustafa Yücel, hedefleri-
ne ulaşmada bayilerinin çok önemli
yeri olduğuna, bu amaçla dayanışma
ve iletişimin artırılmasına önem ver-
diklerine değindi. Flora Halı’nın sek-
törüyle ilgili tüm gelişmeleri, trendleri
yakından takip etiğini, kuruluşundan
günümüze sürekli kendini yenileyen,
öngörüleri ile sektöre yön veren, ön-
cülük eden bir yaklaşım içinde oldu-
ğunu aktardı. Yücel sözlerini şöyle
sürdürdü: “Türkiye büyürken ve ülke
ekonomisi gelişirken, sadece halı
sektöründe değil tüm sektörlerde bir
rekabet yaşanıyor. Bu yarıştaki he-
deflerimiz yüksek. Flora Halı olarak
hedeflere ulaşılmasında üzerimize
düşeni yapmaya hazırız” dedi. Flo-
ra Halı bayilerinin birlik ve beraberlik
örneği sergilediği ve ayrıca kaynaş-
tığı, gönüllerince eğlendikleri organi-
zasyonun sonunda başarılı bayilere
plaketleri verildi. Plaketleri Flora Halı
Yönetim Kurul Başkanı Mustafa Yücel
verdi.
FloraHalı,12-15MarttarihleriarasındaTürkiye’nin
dörtbiryanındakibayileriylebirarayageldi.
AlişanFlora’yıcoşturdu
s a ğ l ı k50
51.
52. s a ğ l ı k52
Hastalıktan değil, geç kalmaktan korkun!...
H
erhangi ciddi bir
belirti vermeden
ilerleyen hastalık,
detaylı bir göz mu-
ayenesinin yanında,
bir dizi tetkik cihazları ile teşhis
edilebilmektedir. Bu hastalık
genetik geçişli olabilmekte ve
sıklıkla çocukluk çağında göz-
lerini çok kaşıyan ve ovuşturan
kişilerde görülebilmektedir.
Keratokonus,korneanınincelmesivesivrilmesiylebirlikte
ciddiorandagörmekayıplarınanedenolankorneanakline
kadarilerleyebilenönemlibirgözhastalığıdır.
KERATOKONUS’TA CROSS-LINKveHALKAYÖNTEMİ
INTRALASELAZERLETEDAVİ
MİRKELAMGÖZLAZERMERKEZİ’NDEYAPILMAKTADIR
53. s a ğ l ı k 53
CCL Crosslink
Crosslink tedavisi ileri teknoloji
cihazlarla korneadaki kollajen lifler
arasındaki bağlar güçlendirilmekte-
dir. Dolayısıyla bu tedavi adeta göze
verilen bir vitamin gibi korneanın
yapısını güçlendirilmesine yardımcı
olur. Ultraviyole A ve damla formun-
da riboflavin kullanılarak korneadaki
kollajen lifler arasındaki bağların art-
tırılması, korneanın daha güçlü hale
getirilmesi ve Keratokonus hastalı-
ğının ilerlemesi durdurulur. Hastanın
görme kalitesi artabilir.
INTACS Halka Yöntemi
Kornea (gözün en öndeki şeffaf
tabakası) içi halka (INTACS) ope-
rasyonu, miyopinin tedavisinde
kullanılmak üzere geliştirilmiş bir
yöntemdir. Ancak, 2002 yılından
beri keratokonusta (korneanın nor-
malden ince ve sivri olması) kullanıl-
maktadır. Miyopi tedavisinde zaten
LASIK çok etkin olduğu için, INTACS
artık sadece keratokonusta uygu-
lanmaktadır. INTACS, keratokonusta
korneayı yanlardan kasnak gibi ge-
rerek korneayı bir miktar düzleştirir.
INTACS halka yöntemi uygulanan
hastanın görmesi daha kaliteli hale
getirilir. INTACS halka yöntemi mer-
kezimizde Intrelase laser ile yapıl-
maktadır. Intrelase Laser uygulan-
madan yapılan halka tedavilerinde
ise başarı oranı düşmektedir.
Keratokonus’tatedavi
Gözlük numaralarınız sürekli ilerliyorsa
Keratokonus hastası olabilirsiniz
Op. Dr. Hüseyin Mirkelam
Özel Mirkelam Göz Lazer Merkezi Başhekimi