2. Kalp, dolaşım sisteminin merkezi olup, koyu kırmızı
renkte, koni şeklinde kassel bir organdır. Kalbin
başlıca görevi, ritmik bir kasılma hareketiyle
kan dolaşımını ve kendi kas duvarının
gevşemesini sağlamaktır.
Kalbin şekli yanlardan basık, ters dönmüş, düzensiz
bir koni şeklindedir. Atta ve merkepte dolgunca bir
koni şeklindedir.
Ruminantlarda ve domuzda koninin ucuna karşılık
olan kısmı at ve merkebinkine oranla daha sivridir.
Carnivorların kalbi bir koni şeklindedir
.
KALP
3. Kalbin göğüs boşluğuiçindeki konumu
kalbin yüzlerini belirler.
Hayvanlarda göğüs yanlardan basık
olduğu için Sağ (facies atrialis)ve sol
(facies auricularis) olmak üzere ki yüzü,
Basi cordis olarak damarların girişçıkış
yaptığı üst geniş kısmı ve birde ucu (apex’i
mevcuttur
Kalbin Yüzleri ve kısımları
4. L.A., Left Auricula.
R.a., Right Auricula.
L.v., Left Ventriculus.
R.v., Right Ventriculus.
AO., Aorta.
ANT. A., Anterior Aorta.
P.A., Posterior Aorta.
PUL. ART., Pulmonary
Artery, Ca., Coronary
Artery.
A.v.c, Anterior Vena
Cava.
P.v.c, Posterior Vena
Cava.
P.v., Pulmonary
Veins, V.az., Vena
Azygos.
D.a., Ductus Arteriosus
Botalli.
5. L.A., Left Auricula. R.a., Right Auricula. L.v., Left
Ventriculus. R.v., Right Ventriculus.
10. Kalbin göğüs boşluğu
içindeki yeri
Kalp, mediastinum'un iki yaprağı arasında,
yani spatium mediastini de, pericardium ile
örtülmüş
boşluğunun
olarak
tam
bulunur.
medianında
Kalp
değil,
göğüs
biraz
solunda yer almıştır.
11. Kalbin dik ya da caudale eğiklik derecesinin
dıştan saptanması pratik
boşluğunun muayenelerine
yönden
ve
göğüs
ayrıca
parasentesis’lerde önem taşır, bu da
kaburgaların sayıları ile sağlanır.
Kalp
Ruminant ve domuzda : 3. - 5.
atta
merkepte
köpekte ise
: 3. - 6.
: 2. -5.
: 3. -6. veya 7.
12. Tek tırnaklıda kalbin 2 /5 kısmı median hattın
sağında, 3 /5 kısmı ise median hattın solundadır.
Ruminant ve domuzda ise 5/7 kısmı median
hatta göre solda, 2/7 kısmı sağdadır.
Kalp yerleştiği inter kostal aralık nedeniyle:
sığırda dik,
atta ve merkepte hafif yatık,
köpekte ise aşağı yukarı yatık bir pozisyon
almıştır,
13. Kalp, göğüs boşluğu içindeki bağlantılarını
kendisinden çıkan ve giren damarlar aracılığıyla
sağlar.
1) Aorta vasıtasıyla columna vertebralis’e,
2) Truncus pulmonalis (a.pulmonalis) ile akciğerlere,
3) V.cava caudalis ile diaphragma’ya,
4) Göğüs boşluğu giridine (apertura thoracis cranialis)
de v.cava cranialis aracılığıyla bağlanır.
KALBİN BAĞLANTILARI
14. Kalbin genel şekline uyan bir örtüdür..
Pericardium biri en dışta fibros, pericardium fibrosum, diğeri içte
serös, pericardium serosum, olmak üzere iki yapraktan oluşur.
Pericardium fibrosum:kalbin basisindeki damar köklerini sarar.
Pericardium serosum: Pericardium serosum biri parietal, lamina
parietalis; diğeri visceral, lamina visceralis olmak üzere iki yaprağı
vardır. Pericardium fibrosum'un iç yüzü pericardium serosum'un
lamina parietalis'i ile ayrılmayacak bir şekilde birleşmiştir.
Pericardium serosum'un lamina visceralis'i, Basis cordis'teki tr.
pulmonalis ve aorta gibi büyük damarların köklerinibir kın gibi sarar,
bu suretle vagina serosum arteriosum'u meydana getirerek kalp
üzerine atlar ve kalbi sıkıca sarar. Kalbi saran zar, pericardium
serosum'un lamina visceralis'i veya epicardium'dur.
Pericardum:
17. 1.) parietal or
visceral
2.) pericardial,
pleural, or
peritoneal*
GÖĞÜSTE 2 (serosa) ZAR VAR
Parietal serosa forms the
outer wall of the cavity
Visceral serosa covers the
visceral organ
Pericardial: heart
Pleural: lungs
Peritoneal: abdominal
*The 2nd adjective can
become a noun: pericardium,
pleura, peritoneum
20. Cavum Pericardii
Pericardium serosum'un yukarıda sözü geçen iki yaprağı
lamina parietalis'i ile lamina visceralis'i arasında cavum
pericardii denen bir boşluk vardır. Bu boşluk içinde liquor
pericardii adı verilen bir sıvı bulunur.
Bu sıvının miktarı çok değişik olmakla beraber, genellikle
ölümden sonra bir artış gösterir.
Liquor pericardii, aralarında bulunduğu yaprakları kaygan
tutar ve bu özelliği ile de kalbin çalışması sırasında
sürtünme, zedelenme veya aşınmasını da önler.
21. Epicardium – pericardium’un iç tabakası
Myocardium – Kalp kası
Endocardium – Myokart yüzdeki
endothelial tabaka
Kalp Duvarı
24. Ritmik ve kendiliğinden kasılma
yeteneğidir. Bu özellik, kalp kasının
üstünde, kasılmaya uyarı yaratan güçte
hücre gruplarının bulunmasından ileri
gelir.
Bir önceki kasılma sona erince bu uyarı,
bir iletim sistemiyle kalbin çeşitli
bölümlerine iletilir.
Kalp kasının temel özelliği
25. KALP KASI
Sadece kalpte bulunur
Çizgilidir
Her hücre sadece tek nükleos içerir İnterkalat
disk ve gap-junction bulundurur
Kendiliğinden uyarılma özelliğine sahiptir
Aksiyon potansiyeli uzun sürelidir ve aynı zamanda uzun
refraktör periyoda sahiptir
Kontraksiyonu Ca2+ düzenler
26. Kalp kası uyarılabilmesi için sinirsel impulsa
gereksinimi olmayan kendi, uyarısını kendisi
oluşturabilme ozelligi olan bir kastır.
• Kalp kası otonom sinir sisteminin etkisi altındadır ,
ancak bu etki kalpteki uyarıları başlatma değil,
kalbin kendiliğinden oluşturduğu kasılmayı
düzenleyici niteliktedir.
Kalpte uyarı oluşumu ve uyarı
iletiminin denetlenmesi
27. Kalbin ileti sitemi
• Kalp kasında uyarıların başlatıldığı ve
iletildigi özel bir sistem vardır. Bu sisteme
kalbin uyarı ve ileti sistemi denir.
• Kalpkası hücrelerinin özelleşmesi ile oluşan
bu yapılar şunlardır.
• 1) Sinoatrial düğüm
• 2) Atrioventriküler düğüm
• 3) His demeti , His demetinin sag ve sol dalı
• 4) Purkinje sistemi
28. • Sinoatrial düğüm dakikada 70-80, atrioventriktiler
düğüm 40-60, His demeti ve Purkinje lifleri ise daha
düşük hızlarda (15-40 kez) kendiliginden impuls
oluşturma ozelligindedir.
• Kalbin normal çalışmasında
uyarıların çıktığı yer sinoatrial düğümdür.Bu
nedenle bu düğüme hız belirleyici anlamına gelen
pacemaker denilir.
• Atrioventriculer düğüm ve diğer uyarı doğurucu
yapılar ancak sinoatrial düğüm çalışmadığı veya
burdançıkan uyarılar iletilemedigi zaman uyarı
doğurmaya başlarlar.
• Sinoatrial düğümden çıkan bir aksiyon potansiyeli
once atriumların kasını uyarır sonra atriovetnriculer
düğümegelir.
29. Uyarı atrioventriculer düğümü geçerken hızı
biraz yavaşlar .. Burada 0,1 saniyelik bir
gecikmeye uğrar
• Daha sonra uyarı His demetine, His demetinin sağ
ve sol dallarına geçerek sağ ve sol ventricul kasındaki
Purkinje sistemine ulaşır.
• Uyarıların atrium kasında yayılması sonucu atrium sistolü,
ventricul kasındaki yayılması sonucu ventircul sistolü
meydana gelir.
• Atriumlarınsistolü ile atriumlar içlerindeki kanı
ventricullere,ventriculdeki sistolü sonucunda da
ventircullerdeki kanı aorta ve tr.pulmonlis’e pompalanır
30. Fallot tetralojisi
Çocuklarda olsun hayvanlarda olsun kalple ilgili en sık görülen
patolojik şekiller arasında önde gelir. Fallot tetralojisi veya mavi
hastalık, en ağır ve en sık görülen siyanozlu konjenital
kalp hastalıklarından biridir. İnsanlarda nitekim yüzde 50-70
sıklıkla görülebilir.
İlk defa 1888'de Fransız Fallot tarafından incelenmiş ve açıklanmış,
oldukça karmaşık bir anomalidir. Hastalığı karakterize eden dört
unsurun bulunması nedeniyle tetraloji adı verilmiştir:
1) Akciğer atardamar yolunda daralma;
2) Sağ ventrikülün büyümesi;
3) Aortun iki ventrikül üzerinde "ata binmiş" şekilde olması;
4) ventrikular arası yüksek açıklık. Görüldüğü gibi, daha ayrıntılı
olarak incelenmesi gereken birtakım anomaliler söz konusudur.
31. FALLOT TETRALOJİSİ
Çocuklarda olsun hayvanlarda olsun kalple ilgili en sık görülen patolojik
şekiller arasında önde gelir. Fallot tetralojisi veya mavi hastalık, en
ağır ve en sık görülen siyanozlu konjenital kalp
hastalıklarından biridir. İnsanlarda nitekim yüzde 50-70 sıklıkla
görülebilir.
İlk defa 1888'de Fransız Fallot tarafından incelenmiş ve açıklanmış,
oldukça karmaşık bir anomalidir. Hastalığı karakterize eden dört
unsurun bulunması nedeniyle tetraloji adı verilmiştir:
1) Akciğer atardamar yolunda daralma;
2) Sağ ventrikülün büyümesi;
3) Aortun iki ventrikül üzerinde "ata binmiş" şekilde olması;
4) ventrikular arası yüksek açıklık. Görüldüğü gibi, daha ayrıntılı
olarak incelenmesi gereken birtakım anomaliler söz konusudur.
33. Sağ ventrikül hipertrofisi : Sağ ventrikülün
kalınlığı, sol sol ventrikül, ventrikülünkini aşar.
Halbuki normal şartlarda sol ventricul sağdan daha
büyüktür
Ata binmiş şekilde aort -. Burada önemli bir hemodinamik rol oynar.
Aortun kaynağı sol ventrikülde bulunacağı yerde ventriküller arası bölme
üzerinde bulunduğu zaman "ata binmiş şekilde" aorttan söz edilir. Bu
durumda damar, gerek sağ, gerek sol ventrikülden kan alır.
Ventriküller arası açıklık - Ventriküller arası açıklık, ventriküller arası
bölmenin zarsı kısmının olmamasından (For. ovale’nin) kapanmamasından
ileri gelir
BELİRTİLERİ
Akciğer atardamarı [tr..pulmonalis] Akciğer ağzı [ostium trunci
mutlak varlığı
ay kapakçıkları
pulmonalis] düzeyinde daralma çok sıktır, fakat
sözkonusu değildir. Meydana geldiği takdirde yarım
düzeyindedir.
39. Sağ atriyum -> sağ ventrikül -> Pulmoner dolaşım ->
sol atriyum -> sol ventrikül-> sistemik dolaşım-
>Tekrar sağ atrium
Sağ atrium:Dış duvarında auriküla (auricula
dextra), Sağ atriuma üst ekstremite, baş ve boyunun
venöz kanını taşıyan v.cava cranialis ve alt ekstremite,
pelvis, perine ve abdomenin venöz kanını taşıyan v.cava
caudalis açılır. Bir de kalbin kendi venöz kanını taşıyan
sinüs koronaryus (sinus coronarius ) açılır.
Sağ atriyum ile sol atriyumun komşu oldukları duvarda
oval bir çukurluk görülür. Buraya oval çukurluk
(fossa ovalis) denir.
Kalpten kan akışının sırası
40. Akciğerlerden arteriel kan getiren sağlı sollu ikişer adet
pulmoner ven sol atriyuma açılır.
Sol ventrikül (ventriculus sinister) koni biçimindedir.
Duvarı en kalın olan kalp odasıdır. Aynı sağ
ventrikülde olduğu gibi sol ventrikülün de içi trabeküla
karnealar ile örtülüdür. Bu kaslardan m.papillaris
cranialis, m. papillaris caudalis çok belirgindir;.
M.papillaris’lerin uçlarından uzanan korda tendinea'lar
sol atriyum ile sol ventrikül arasında bulunan deliğin
(ostium atrioventriculare sinistrum) ağzını kapatan
kapaklara (valva bicuspidalis-valva mitralis’e)
tutunurlar.
Sol atrium’da
41. Kan; herbir atriyumdan, ilgili ventrikül içine pompalandığı
zaman, ventrikül içindeki basınç atriyumlardaki basınçtan çok
fazla olur. Atriyumlar gevşerken, kanın geriye kaçması
engellenmelidir. Bu engel de her bir atriyum ve ventrikülün
arasındaki geçiş yolunda bulunan atriyoventriküler kapaklar
vardır (AV).
Bütün kapakçıklara papillar kasların uçlarından başlayan
korda tendinealar tutunur. Atriyumlardan kan tamamen
ventriküllere boşalınca, diyastol devresindeki ventrikülde,
sistol başlar. Sistol esnasında ventriküllerde kan artar ve
basınç fazlalaşır, basınç nedeniyle altdan itilen AV kapaklar
geriye atriuma doğru itilirler. Buna ise papiller kasların uçlarına
tutunan ve gerilen korda tendinealar kapakları çekmek
suretiyle atriuma doğru açılmalarına engel olurlar.
KALP KAPAKLARI KANIN GERİ AKIŞINI
ÖNLER
50. 1. Küçük Dolaşım
Sağ karıncıktan başlar sol
kulakçıkta sona erer.
Kalp ile akciğer arasında olan kan
dolaşımıdır.
Kirli kanın temizlenmesini sağlar
51. Mitral kapak
Çift kanatlı kapıya benzetilir.
Bir odanın iki kanatlı kapısının, odanın
boyutlarının genişlemesi ile bir araya
gelememesine benzetilebilmektedir.
Mitral yetersizlik görülen hastalarda,
zamanla yetersizliğin yani kaçak oranının
şiddetli hale gelmesini takiben ciddi
derecede nefes darlığı yakınması ve
kalpte büyüme ortaya çıkmaktadır.
52. MİTRAL KAPAK DARLIĞI
bir kapak bozukluğu olan mitral
mitral kapağının açılışında bir
durumda
Yaygın
darlığı,
daralma
kapak
meydana getirir. Bu
kalınlaşır. Sol atriyumdan sol
ventriküle kan akışı yavaşlar.
Mitral darlık genellikle
romatizma (rheumatic fever)
ateşli
sonucu
oluşur. Hastalanmış kapaklar günümüzde
mandalla
(mitraclip)
çarşaf
bir
asma
metodla
metodu denilen
yakınlaşmayan
uçları bir dikişle birleştirme yoludur.
53.
54. Kalbi besleyen damarlara koroner arterler denir.
Koroner arterler Aortun başlangıç kısmında bulunan
kapakların yaptığı sinusların üzerinden başlarlar.
Sağ koroner arter (arteria coronaria dextra)
Sol koroner arter (arteria coronaria sinistra).
KALBİN KENDİ DOKUSUNU BESLEYEN
DAMARLAR
kıvrımlı seyrederler böylelikle
diyastolde gösterdiği değişikliklere
Kalbin tüm koroner venleri, kalbin sağ yüzünde
toplanırlar. Sinüs koronariyus ile sağ atriyuma dökülürler.
Koroner arterler
kalbin sistol ve
uyarlar.
58. SA düğüm -> atriyumların duvarları-> AV
düğüm -> AV demeti -> ventrikül duvarları.
Kalp vücuttan çıkarıldığı zaman, eğer uygun
besinler ve tuzlar sağlanırsa birkaç saat atmaya
devam edebilir.
Bu mümkün çünkü, kalp kendi özel ileti sistemine sahiptir
ve sinirsel desteklerden bağımsız olarak çalışabilir.
İLETİM SİSTEMİ, ÖZELLEŞMİŞ KALP KASI
LİFLERİNDEN OLUŞUR
59. Kalbin ileti sistemi uzmanlaşmış kalp kası
liflerinden oluşmuştur. Bu sistem sinoatriyal
düğüm (nodus sinuatrialis), atriyoventriküler
düğüm (nodus atrioventricularis) ve atriventrikuler
demeti (fasciculus atrioventricularis) içerir.
Sinoatrial düğüm (SA), SA düğüm, kalbin pili
olarak bilinir. Otomatik olarak kendini uyarır ve
herbir kalp atımını başlatır
İLETİM SİSTEMİ, ÖZELLEŞMİŞ KALP KASI
LİFLERİNDEN OLUŞUR:
60. Kas uyarımları, AV düğümünden AV demeti oluşturan
uzmanlaşmış kas liflerine yayılır. (His hüsmesi diye de
adlandırılır). Bu büyük geniş lifler, uyarıları sıradan
kalp kası liflerinden altı kez daha hızlı iletirler.
AV demetinin sağ ve sol bacakları, endokardiyum
içindeki sıradan kas lifleri vasıtasıyla bütün ventrikül
duvarına yayılır.
Kalp kas liflerinin uçları, birleşerek yoğun bir demet
halinde sonlanırlar. Buna interkalat disk denir. Kas
hücreleri arasındaki bu sıkı birleşme, kas uyarımlarının
hızla hücreden hücreye geçmesine olanak sağlar.
Bu nedenle bütün atriyum ya da ventrikül, tek
fakat büyük hücre gibi kasılır.
61. Kalbin Extrinsic Innervation
Kalp, sympathetic
cardioacceleratory
merkez tarafından
uyarılır
Kalp,parasympathe
tic cardio inhibitory
merkez tarafından
inhibe edilir.
62. Sympathetic nervous system (SNS) : Stres,
heyecan, ekzersiz, uyarılma aktive edilir.
Parasympathetic nervous system (PNS):
Sempatiğin zıttı şeylerle yada asetilkolin gibi
kimyasallarla aktive edilir.
– PNS otonom uyarılmada daha dominanttır. Kalbi
yavaşlatır.
– Eğer v.vagus kesilirse kalbin dakikadaki atım oranı
%25 daha artar.
Kalp üzerine Autonomic Nervous Systemin etkisi
63. Sinoatrial (SA) node genel impuls sayısı
yaklaşık 75 atım/dakikada
Atrioventricular (AV) node impuls
sayısı yaklaşık 0.1 saniye bir kez atım
KALBİN fİZYOLOJİSİ
72. Kalbin sesleri(lub-dup) şeklindedir. Bu sesler kalp
kapaklarının KAPANMASINDAN GELEN SESLERDİR.
– İLK SES: AV kapakların kapanmasından gelen
seslerdir. Yani kalp systol sırasında
kontranksiyon yaparken çıkarttığı sestir.
– İkinci ses: Seminular kapakların kapanırken
çıkarttığı sestir. Yani ventricular diastol
başlangıcıda (relaxation) seminular kapaklardan
gelir.
– Anormal kalp sesine murmur (uğultu) denir.
Kapak bozukluğu ihtimalini gösterir.
Kalp SESLERİ
73. Normal kalp ritmi
At:28-40
Sığırlar:55-80
Dana:90-100
Buzağı: 1-2 haftalık :100-120
Koyun- Keçi:70-90
Kuzu-oğlak.100-120
Köpek (ergin): 70-120
Kedi: 110-130
Kanatlı: 150-400
Kanaryada: 600-100
Deve: 25-40
Katır ve merkep: 42-52
insanda dakikada 70 atımdır.
KALP OTONOM SİNİR SİSTEMİ
TARAFINDAN İDARE EDİLİR
74. Kalp kendi ritmik atımlarını düzenleme kapasitesinde
olmasına rağmen vücudun değişen ihtiyaçlarını
karşılamak üzere kasılma oranını ve kuvvetini kendi
kendine değiştiremez.
Bu çeşit kontrol, otonomik sinir sisteminin görevidir.
Stres koşulları altında sempatik sinirler kasılma gücünü
%100'e kadar artırabilirler.
Sakin koşullar altında parasempatik lif taşıyan vagus
siniri (10.kafa siniri) kalbi yavaşlatır.
Sempatik ve parasempatik sinirlerin uyarımı
arasındaki denge kalp atım hızını belirler.
75. Bu sinirler kalbin çalışmasını iki şekilde etkiler
Bunlar:
(1) kalbin atım sayısını değiştirerek
(2) kalbin kasılma gücünü değiştirerek etkiler. Özellikle
her iki atrium da sempatik ve parasempatik sinir
sonlanması çoktur.
Fakat ventriküllerde sempatik sınır sonlanması
çok, parasempatik sinir sonlanması azdır.
Endokrin sistem de; kalp atım hızını düzenler. Stres
sırasında adrenal bezin medullasından serbest bırakılan
epinefrin ve norepinefrin kalp atımını hızlandırır.
Örneğin Yorucu bir jimnastik beden hareketi ya da
ateşten artmış beden ısısı da kalp atım hızını artırır.
Dakikada 100 atımdan fazla olan kalp atım hızına
taşikardi denir. Dakikada 60 atımdan daha az olan
yavaş kalp atışı bradikardi olarak adlandırılır.
76. KANIN ARTER DUVARINA YAPTIĞI BASINCIN
SAYISINA NABIZ DENİR
Sol ventrikülün kanı aortaya her pompalanışında
aortanın elastik duvarı esner. Bu genişleme, aorta ve
onun dallarını dalga halinde kanın akışından daha hızlı
olarak aşağı hareket ettirir. Bu
geçmez arterin elastik duvarı
boyutlarına döner. Arterdeki bu
dalgalanma
tekrar
nöbetleşe
geçer
normal
yayılım
(expansion) ve geri çekilmeye arterial pulse yani
nabız denir.
Yorucu bir egzersiz sırasında normal kalp en fazla
dakikada 200 kez Antrenmanlı atletlerde kalp genişler
ve her bir atışta daha fazla kan pompalama imkanı
artar.
77. 1- A. facialis
2- A. transversa facialis
3-A. mediana
4- A. metarsalis
6- A. digitalis
7- A. femoralis(carnivor)
8-A. sacralis media (atlarda ya yoktur
yada rudimenter’dir, sığırlarda ise kuyruk arteridir.)
ATLARDA NABIZ ALINAN YERLER
82. 1-Vena cephalica: köpeklerde carpal eklemin üstünden
2-Vena saphena lat. Köpeklerde arka bacaklarda tarsus’un
laterali
3-V.saphena medialis: bu damarın cranial dalından atlarda
tarsusus’un dorso medial yüzü üzerinden yapılır.
4-Sığırlarda: ayaklara turnike ile bağlanarak superficial
venler den
5-V. Jugularis externa: boynun her iki yanından
6-V.sublingualis: küçük hayvanlarda kullanılabilir . cerrahide
ender kullanılır
7-V.auricularis caudalis: tavşanlarda kulaklardan.
8- V.coccigea’dan: fare ,sıcanlardan kan alınır..
Kan alınan venler
90. Hayvanlarda kalp kapakları
için kabul edilen puncta
maxima (Kalp
kapaklarının bulunduğu
bölgelerdeki kendilerine
ait üfürümlerin kuvvetli
şekilde duyulduğu
yerlere puncta maxima
denir.) valvula’ların
anatomik pozisyonları ile
ilgili değildir
Puncta maxima valvuler
noktalar ya hastlıklarda
yada otopsi bulguları ile
belirlenebilir.
bölgeleri
Kalbin oskultasyon
91. Kalp göğüs boşluğunda
pericardium adı verilen bir
torbanın içinde ucu biraz sola
doğru yönelmiş olarak bulunur.
Genel olarak kalp
Sığırlarda : 3-5
Atlarda :3-6
Kedi-köpeklerde: 3-7 inter
kostal aralıkta bulunur.
Kalbin göğüs boşluğu
içindeki bu yerleşimi
kaburga sayısına yada enli
oluşuna, uzun göğüslü
hayvanlar ile yukardan
aşağıya basık hayvanlar
oluşlarına göre
değişmektedir. Rum. ve
sus’ta kalp diktir. Equide de
kalp biraz yatık,
carnivorlarda ise iyice
yatık pozisyonda yer alır.
Kalbin yerini hatırlayalım
92. Bunun için 3hat
belirlenir
Omuz ekleminden
yatay bir hatçekilir..
Dirsek ekleminden
yatay bir hat
Omuz ile dirsek
arasındaki hattın
ortasından bir hat
93. Kalbin oskultasyon bölgeleri:
Hayvanlarda kalp kapakları için kabul edilen puncta
maxima (Kalp kapaklarının bulunduğu bölgelerdeki
kendilerine ait üfürümlerin kuvvetli şekilde
duyulduğu yerlere puncta maxima denir).
Bu ses Valvula’ların anatomik pozisyonları ile ilgili
değildir. Puncta maxima valvuler noktalar ya
hastlıklarda yada otopsi bulguları ile belirlenebilir. Kalp
göğüs boşluğunda pericardium adı verilen bir torbanın
içinde ucu biraz sola doğru yönelmiş olarak yerleşmiştir.
94. SESLER
Kalbin dinlenmesinde elde edilen sesler iki tanedir
1. Ses: 4. intercostal aralıkta duyulan atrioventirculer
kapakların kapanmasıyla açığa çıkan sesdir.
2.Ses: 3. intercostal aralıkta duyulan 1. sesten sonra daha
kısa süreli olan pulmoner ve aortik kapakların kapanmasıyla
elde edilen sesdir.
95. Genel olarak kalp
Sığırlarda : 3-5
Atlarda : 3-6
Köpekte : 3-7 inter costal aralıkta bulunur.
Kalbin göğüs boşluğu içindeki bu yerleşimi kaburga
sayısına yada enli oluşuna, uzun göğüslü hayvanlar ile
yukardan aşağıya basık hayvanlar oluşlarına göre
değişmektedir.
Rum. ve sus’ta kalp diktir. Equide de kalp biraz yatık dır.
Carnivorlarda ise iyice yatık pozisyonda yer alır.
96. Bunun için 3 hat belirlenir
1. Omuz ekleminden yatay bir hat çekilir..
2. Dirsek ekleminden yatay bir hat
3. Omuz ile dirsek arasındaki hattın ortasından bir hat
97. A:Mitral kapak’ın en iyi
dinlenildiği yer
A) Mitral kapak yada valva bicuspital kapak atrium
siniter ile ventriculus sinister arasında yani ostium
atrioventriculare de bulunur.
B) At ve sığırda dirsek ekleminin dorsalinde sol tarafta
4. ve 5. intercostal aralıkta kısaca olecranon
düzeyinde oskülte edilir.
C)Köpeklerde; 5. intercostal aralıkda humerus’un
orta seviyesine uygun gelir.
98.
99. •Normal köpeklerde kalbin atımını (mitral kapağı) sol tarafta 4-5.
intercostal aralıktan rahat dinlenir. Baş parmak ucunu omuz eklemine
konulursa 3.-4. parmak uç hizası hemen hemen humerus’un orta noktası
hizasına gelir ki burası mitral kapağın olduğu yerdir.
101. B: Tricuspital kapağın en iyi
dinlenildiği yer:
A)Valva tricuspitalis, ventriculus dexter ile atrium dexter
arasında kısaca atrioventriculare dexter de bulunur.
B)At ve sığırlarda ; Sağ taraftan en iyi şekilde dirsek ile
omuz arasında ki orta hattın 3-4 intercostal aralık
seviyesinde dinlenilir.
C)Köpeklerde; sağ tarafta condrocostal eklem
seviyesinde 3-5 inter costal aralıkta oskülte edilir.
104. C-Aort kapağının oskültasyonu
Aortanın başlangıcında(ostium aorta’da) bulunan 3 adet
yarım ay şeklindeki semilunar kapaktır.
At ve sığırda göğüs kafesinin sol tarafında omuzun
hemen gerisinde 4. inter costal aralıkta (omuz
ekleminden transversal yada sırta paralel çekilen
hattın altında) oskülte edilir.
Köpekte 4. kedide ise 3. intercostal aralıkta oskülte
edilir.
106. D- Pulmoner kapağın oskültasyonu
Valva trunci pulmonalis olarak tanımlanan bu yarım ay
şeklindeki 3 kapak ostium trunci pulmonalis’te
(pulmonel damarın başlangıcında) bulunur.
At ve sığırlarda: Sol tarafta, sırt bölgesinin aortik hattın
biraz altında. Omuz bölgesinin 4-6 cm aşağısında
3. intercostal aralıktan dinlenilir
110. Doğumdan sonra göbek kordonunun ortadan kalkması ile
bazı tıkanmalar başlar.Bunlar:
1 Atriumlar arasında bulunan for. ovale kapanır fossa
ovalis olur
2 Tr. pulmonalis’i aortaya bağlayan ductus arteriosun
botalli kapanır ve lig. Arteriosum botalli olur.
3 A.iliaca externa’nın dalları olan a.umbilicalis’ler tıkanır
idrar kesesinin yan bağları olan lig. teres vesica’yı
oluşturur. Dolayısı ile idrar kesesinin yan bandı olan lig.
vesica lateralis’in şekillenmesine katılır.
4 Anneden gelen V.umbilicalis kapanır ve karaciğer’nin lig.
teres hepatica adlıgöbeğe bağlayan ligamentini
oluşturur.
Doğum sonrası dolaşım sisteminde görülen
değişiklikler
111. Droflariasis: Bu parazit köpeklerde kalbinsağ ventrikülüsünde
yerleştiği buna bağlı olarak, Tr. Pulmonalis’in, akciğerlere
yerterli kanı pompalamadığı ve yorgunlukgözlendiği
hatırlanmalıdır.
Beyaz kas hastalığı: Vitamin E ve Selenyum eksikliğinde
Sığırlarda Kalp ve iskelet kaslarında zayıflık söz
konusudur.
Myocardiditis: Kalp kasının yangılanmasıdır.
Reticulo pericarditis travmatica: pericardium’un reticulum
üzerinden penetrate (delinmesi) üzerine şekillenenbir
hastalık.
PARAZİTLER ve Önemli HASTALIKLAR
112. Arterler geniş olduğu için, onların duvarları kan akışına
fazla direnç göstermez. Arterioller, daha küçük çapa sahip
olduklarından büyük ölçüde kan akışına direnç gösterirler.
Bu, onlardaki akan kanda göreli olarak yüksek basıncın
oluşmasına yol açar.
Daha önemlisi arterioller açılıp büzülerek akan kana
direncin miktarını değiştirebilirler. Dirençteki değişiklik
akan kanın oranını ve kanın basıncını etkiler.
Gerçekte, arterlerdeki kan basıncının miktarı, esas
olarak arteriollerin açma ve büzme derecesi ile
düzenlenir.
KAN SİSTEMİK DOLAŞIMDA DOLAŞIRKEN
BASINÇ DEĞİŞİR
113. Venler
Ven duvarları ince ve kolayca esneyebilen
yapıda ve çapları geniştir. Büyük miktarda kan
tutabilirler. Aslında, herhangi bir anda, dolaşımdaki kanın
yarısından fazlası venlerde bulunabilir.
Bu nedenle, venler, bir çeşit kan rezervuan (havzası) görevi
yaparlar..
Basınç kontrollerini yürütenler, Özel reseptörler ki bunlar
baroreseptörlerdir, buna tepkisi sonucu venler büzülerek
büyük miktarlarda bile kan kaybedildiğinde dolaşımın devamını
sağlarlar. Ağır hemorajilerde dolaşım şoku ortaya çıkabilir. Bu
durumda kan basıncı öyle şiddetli düşer ki dokulara yeterli
seviyede kan gitmez ve doku harabiyeti görülebilir.
142. Arter ve Venlerin Beslenmesi
Atar damarlar ölümden sonra içinde
kan barındırmazlar.kalp 120 mm Hg
basıncına eşit bir basınçlakasılır.
Elastik yapıdadırlar. Genellikle
kemiklerin yakınında seyrederler.
Arterioller, arterlerin son küçük
dallarıdır kanın kapillara gönderildiği
kontrol KAPAĞIgibi görev yaparlar.
Birkaç kat genişleyebilen güçlü kas
tabakasına sahiptir ve dokuların
ihtiyacı olduğu kadar kanı iletir.
Kapillar damarların çapları milimetrenin
50.000-200.000 de biri kadardır.
Venlerin beslenmesi tunica intima’daki
vasa vasorum’larla, arterlerde ise
intima içine dağılan damarlarla
beslenir. Tunica media ve tunica
adventitia ‘da tabakaların içine dağılan
damarlarla beslenir.
Vasa Vasorum: büyük arterlerin ve
venlerin duvarlarında bulunan,.
Demektir.
144. Lenf damarları içerisinde dolaşan, kan
plazması ve lenf proteinlerinden oluşan
dolaşım sıvısına lenf denir.
Lenf sistemi ise lenf sıvısı, lenf
damarları ve lenf düğümlerinden oluşan
ve vücudun içinde bezler, kanallar ve
alanlar oluşturan ve beyin hariç
vücudun her yerinde devamlı dolaşan lenf
sıvısını taşıyan bir organ sistemidir.
LENF SİSTEMİ
145. ikinci bir dolaşım sistemidir.
Alyuvar (eritrosit)bulunmadığı için renksizdir.
Yapısı itibariyle dolaşım sisteminden çok farklıdır.
Dolaşım sisteminden bağımsız olarak çalışan
lenfatik sistem bağışıklık sistemi içeriğini yine
dolaşım sistemine boşaltır ve genel olarak
bağışıklıkta rol alır.
Lenf sıvısının akış hızı yavaştır ve lenf
kılcallarının geçirgenliği çok fazladır. Lenf
sıvısı vücut dışına akarsa geç pıhtılaşır.
146. Dokuları meydana gelen hücreler, zamanla
işlevini yitirebilir, yıpranabilir ve de ölebilir. Ölen
ve yıpranan bu hücreler de transport edilirler.
Vücutta tanımlanamayan yabancı maddeler,
bakteri ve bakteri benzeri vücuda hastalık
bulaştırabilecek maddeler vetam sindirilmemiş
yağlar, kaybedilen proteinlerin bir kısmının
tekrar dolaşıma kazandırmak, doku sıvısı ile kan
sıvısının dengede kalmasını sağlamak, A, D, E, K
vitaminlerini dolaşıma katmak ve vücudun
savunma sistemine destek olmak lenf sisteminin
görevileri arasındadır.
LENF SİSTEMİNİN GÖREVİ
147. Yağ emilimi ve iletimi
ince bağırsağın lenf damarlarına özel olarak
lakteal ismi verilir. Bu damarlar içinde
dolaşan lenf süt beyazı renktedir ve chylus
adını alır.
Chylus; bağırsaklardan emilen yağ, yağ
asitleri, gliserol, amino asitler,glikoz ve diğer
maddeler (örn: ilaçlar) içerir.
148. Lenf, venöz dolaşıma karışmadan önce
mutlaka bir veya birkaç lenf nodunun
içinden geçer
149. Lenf sisteminde, dolaşımda sistemindeki gibi
pompalama görevi görecek bir organ yoktur.
lenf sistemi tek yönlü yol gibi yalnızca toplama
görevi yapar
Lenf sıvısının vücut içindeki hareketi, iskelet
kaslarının basıncı ve solunum hareketleri ile
sağlanır.
LENF SIVISININ DOLAŞIMI
150. Lenf sistemi; lenf sıvısı, lenf damarları ve lenf
düğümlerinden oluşur.
Bunlara timus, dalak ve kemik iliği de katılır.
Bursa fabricii(kanatlılarda var) memelilerde
yoktur bunu görevini kemik iliği üstlenir ve B
lenfositlerini üretir. T lenfositlerini ise timus
üretir
Lenf bezleri, görev itibariyle vücudun filtresi
gibidir.
Lenf Sistemi Organları
151. Lenf düğümlerinin (bezelerinin) büyüklükleri
oldukça farklılıklar gösterebilmektedir.
Öyle ki, toplu iğne başından ceviz büyüklüğüne
kadar çeşitli büyüklüklerde lenfdüğümleri
olabilmektedir.
Bu bezeler, birbirlerine lenf damarları ile bağlıdır.
Lenf bezeleri yalnızca transport görevi yapamazlar
ve aynı anda bağışıklık sisteminin en önemli
organlarındandır.
BÜYÜKLÜKLERİ
153. 1-Hücreler arası sahada kan kapillerlerinin
yanında bulunurlar.
2-Başlangıç kısımları kapalıdır.
3-Lenf kapillerlerinin çapı, kan kapillerlerine
göre daha geniştir.
4-Lenf kapillerlerinin duvarı sadece endotel
tabakasından oluşmaktadır.
5-Lenf kapillerinde kapak yoktur,
6-Birleşerek oluşturdukları lenf damarlarında
ise venlerdeki gibi pek çok kapak vardır.
LENF KAPİLLERİN ÖZELLİKLERİ
154. Yüzeysel lenf
damarları:
Bunlar derinin ve
derialtı dokusunun
içinde yüzeysel kan
damarlarıyla paralel
seyrederler derin lenf
damarlarına
dökülürler.
Derin lenf damarları:
Bunlar derin fascia ve
yüzeyel fascia içinde
seyrederler, çoğunlukla
derin kan damarlarını
izlerler.
155. Lenf, lenf nodundan geçerken içindeki zararlı
maddeler makrofajlar tarafından fagosite edilirler.
Enfekte alandan lenf kapillerine giren küçük
miktarda bir yabancı proteine karşı immünolojik
olarak görevli hücreler tarafından özgün antikor
hazırlanır veya lenfositler doğrudan enfeksiyon
alanına gönderilirler.
Antikorlar enfeksiyon alanına kan damarları ve
doku sıvısı yoluyla ulaşırlar. Buna humoral
mekanizma denir.
SAVUNMA SİSTEMİNE ETKİSİ
156. Bağışıklık sisteminin 5 temel öğesi vardır. Bunlar;
akyuvarlar, lenf düğümleri, dalak, timus ve kemik
iliği olup farklı görevler üstlenmişlerdir.
1- Akyuvarlar
-Akyuvarlar dış etkenleri ilk karşılayan hücrelerdir.
Eğer bu sistem geçilirse hastalık dediğimiz durum
ortaya Çıkar..
A) Granülositler
B) Lenfositler
C) Monosit ve Makrofajlar
157. A-Granülositler
üç sınıfa ayrılırlar:
– Nötrofiller
Nötrofiller kan dolaşımına girdikten sonra hızla dokuların kapiller
duvarlarına doğru hareket ederler. Elimize kıymık battığında ya da elimiz
kesildiğinde nötrofiller hızla bu bölgeye göç ederler.Ve salgıladıkları
enzimler ile deterjan ve çamaşır suyu etkilerine benzer hidrojen peroksit
veya diğer kimyasal maddelerle, karşılaştıkları bakterileri veya yabancı
molekülleri öldürürler.
– Eozinofiller
Deride ve akciğerde bulunan parazitlere odaklanır.
– Bazofiller
Bu hücreler allerjik hastalıkların gelişmesinden sorumludurlar.
B-Lenfositler
T Lenfositleri, timustan B lenfositleri kemik iliğinden sentezlenir
C-Monosit ve Makrofajlar
Akyuvarların %7 kadarını Monositler oluşturur. Kemik iliğinde yapılıp kan
dolaşımına geçen monositler 12 saat içinde dokulara girerler ve
makrofajlara dönüşürler.
Monosit ve makrofaj gibi büyük lokositler bağışıklık sistemimizin en
önemli hücreleridir. Her dokunun kendine özgü makrofajları vardır.
158. 2-Thymus
yer alır
– Yumuşak iki loplu bir organdır
– Mediastinumda kalbin önünde
– Gelişim döneminde büyüktür
– T lenfositlerini üretir
3-Dalak
– En büyük lenfatik organdır.
– Regio hypochondirca sinister de yer alır
– Kanı filtre eder
– Kan depolar
– Uzaklaştırılmak zorunda kalırsa fonksiyonunun
büyük kısmını karaciğer üstlenir
163. Şâyet lenf sisteminin süzgeç gibi çalışan
atıkları temizleyici fonksiyonu olmasaydı,
dokular arasında biriken zararlı atıklar
sebebiyle insan 2-2,5 saat içinde ölürdü
167. Lenf deposudur.
Son thoracal ile 2. lumbal omur arasında
uzanır
Karın –pelvis boşluğu ve arka
ekstremitelerin lenf sıvısı toplanır
2-5 kapakcığı vardır
CİSTERNA CHYLİ
168.
169. DUCTUS THORACİCUS
Lenf sıvısını cisterna chyli’den Ven’e taşıyan vücudun en kalın
lenf damarıdır. Cisterna Chyliden başlar corpus vertebra’nın
altında 6. sırt omuru seviyesinde aorta’yı sola doğru
caprazlayarak v.cava cranialis’e dökülür.
Cisterna chyli’den lenf sıvısını aldığı gibi baş, boynun sol
yarımı, sol ön bacakların lenfini ve göğsün lenf damarlarını da
alır.
Ağzında 2 kapak vardır. Bu kapak sayesinde vendeki kanın lenf
damarına sızması engellenir.
Equide=sol v.jugularis ext. yada v.cava Cranialis’e
Rum = V.jugularis externa
Carnivor = V.jugularis communis’e
170.
171. Sağ ön ekstremite, başve boynun sağ
yarımı lenf sıvısını taşır.
1. costanın hemen önünde v.jugularis
externa’ya açılır.
DUCTUS LENFATİCUS DEKSTER