SlideShare une entreprise Scribd logo
1  sur  152
Télécharger pour lire hors ligne
“Doğru Adres”




       NİSAN 2010
TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI

            Hazırlayanlar

         Prof. Dr. Dildar KONUKOĞLU
              Doç. Dr. Suat DEDE
        Doç. Dr. Süleyman Murat TAĞIL
          Doç. Dr. Tuncay DELİBAŞI
          Uzm. Dr. Oğuz SARIYILDIZ
         Uzm. Dr. Bora DEMİRÇELİK
            Uzm. Dr Oytun ERBAŞ
          Uzm. Dr. Ayşe SÜLEYMAN
            Uzm. Dr. Aziz ÖĞÜTLÜ
          Uzm. Dr. Zülfikar AKELMA
          Uzm. Dr. Selman ÜNVERDİ
           Uzm. Dr. İsmail ŞUBAŞI
         Uzm. Dr. Nurver Özel ÖZBAY
           Dr. Serkan YURTSEVEN
         Dr. Tuba Duzman MUTLUER
                Dr. Kübra IRMAK


              www.tustime.com
© 2010
                      NİSAN 2010 TUS SORULARI VE AÇIKLAMALARI
                                 TUSTIME YAYINCILIK LTD. ŞTİ.


Her hakkı saklıdır. Bu kitabın tüm yayın hakları TUSTIME YAYINCILIK LTD. ŞTİ.’ye aittir. Fikir ve Sanat
 Eserleri Yasası uyarınca tümü ya da bir bölümü izin alınmaksızın basılıp yayınlanamaz; teksir, fo-
tokopi veya başka bir teknikle çoğaltılamaz; bilgisayar ortamları ve web hizmetlerinde kullanılamaz.



                         TUSTIME YAYINCILIK LTD.ŞTİ.


                                     www.TUSTIME.com

                                 İSTANBUL / FINDIKZADE
                    Oğuzhan Cad. No:1 Kat: 2-3 Fındıkzade Fatih / İSTANBUL
                  Tel: 0212 521 77 85, 507 349 53 16 • Fax: 0212 521 77 65


                                   İSTANBUL / KADIKÖY
               Osmanağa Mahallesi Serasker Caddesi No:108 Kadıköy / İSTANBUL
                  Tel: 0216 336 24 29, 507 349 53 12 • Fax: 0216 336 24 82


                                               İZMİR
                   Akdeniz Mahallesi Halit Ziya Bulvarı No:74 A Blok Kat:3 İZMİR
                 Tel: 0232 425 11 55, 507 349 53 26 • Fax: 0232 425 11 57


                                             ANKARA
                             Kumrular Sokak No:20 Kızılay / ANKARA
                 Tel: 0312 417 23 45, 507 349 53 24 • Fax: 0312 425 34 09



                       Kapak Tasarımı: Ahmet Köksal (grafikerim@gmail.com)
                        Sayfa Tasarımı - Düzeni: TUSTIME Yayıncılık Ltd. Şti.
                              Baskı Cilt: Şan Ofset Matbaacılık Ltd. Şti.
                                     ISBN: 978-605-5594-000
TEMEL
  TIP BİLİMLERİ
AÇIKLAMALI SORULARI
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES
                                         TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES




1. Aşağıdakilerden hangisi canalis vertebralis içerisinde bulunmaz?
    A) Ligamentum denticulatum
    B) Ligamentum longitudinale anterius
    C) Ligamentum longitudinale posterius
    D) Filum terminale
    E) Cauda equina

Lig. denticulatum; medulla spinalis’i saran pia mater’in oluşturduğu bir yapıdır ve
     canalis vertebralis içerisinde yer alır.
Lig. longitudinale anterius; vertebra korpuslarını ön yüzünden saran ligamenttir ve
     canalis vertebralis içerisinde yer almaz.
Lig. longitudinale posterius; vertebra korpuslarını arka yüzden sararak canalis verte-
     bralis’in ön duvarını oluşturan anatomik yapıdır ve kanal içerisinde yer alır.
Filum terminale; medulla spinalis’in alt ucunda pia mater’in kapanması sonucu oluşan
     bir yapıdır ve kanal içerisinde yer alır.
Cauda equina; medulla spinalis’in L1 segmentinden sonraki segmentlerden çıkan
     spinal sinirlerin oluşturduğu yapıdır ve kanal içerisinde yer alır.




                                                                           (Cevap B)



KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                        5
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



2. Aşağıya baktığında çift gördüğünden şikâyet eden bir hastada aşağıdaki
   kranial sinirlerin hangisinde paralizi olduğu düşünülmelidir?
   A) N. opticus
   B) N. oculomotorius
   C) N. trochlearis
   D) N. abducens
   E) N. trigeminus

N. opticus lezyonlarında görme alanı defektleri meydana gelir, çift görme gibi bir
     şikayet söz konusu olamaz.
N. oculomotorius felcinde hastada pitoz, dışa şaşılık ve midriazis 3 temel bulgudur.
N. trochlearis; gözü aşağı-dışa baktıran m. obliquus superior’un siniridir ve bu sinirin
     lezyonlarında hastalar aşağı-dışa bakamazlar (çift görürler).
N. abducens; felcinde hastanın en temel bulgusu içe şaşılıktır.
N. trigeminus; felcinde çiğneme kasları çalışmaz. N. ophthalmicus dalı bulbus oculi’nin
     dokunma duyusunu taşır ve lezyonunda kornea refleksinin afferent kolu bozul-
     muştur.

                                                                            (Cevap C)

3. Aşağıdakilerden hangisi musculus scalenus anterior’un ön yüzü ile yakın
   komşuluk yapar?
   A) Nervus accessorius
   B) Nervus hypoglossus
   C) Nervus phrenicus
   D) Nervus laryngeus recurrens
   E) Plexus brachialis’in kökleri

N. accessorius; boyun arka üçgenlerinden trigonum occipitale’de m. levator scapu-
    lae’nın yüzeyelinde olacak şekilde seyreder. M. trapezius ve m. sternocleidomas-
    toideus’un siniridir.
N. hypoglossus; boyun ön üçgenlerinden trigonum caroticum’da seyreder ve m.
    palatoglossus hariç dil kaslarını inerve eder.
N. phrenicus; plexus cervicalis’in motor dalıdır. Boyunda m. scalenus anterior’un
    yüzeyelinde olacak şekilde aşağı doğru ilerleyerek önce üst sonra da orta medi-
    astene uğrayarak diyaframı inerve eder.
N. laryngeus recurrens; m. cricothyroideus hariç larinks kaslarının motor siniridir.




                               6                    KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



Plexus brachialis’in kökleri m. scalenus anterior ile m. scalenus medius arasında (m.
    scalenus anterior’un arka yüzünde) seyreder.




                                                                          (Cevap C)

4. Musculus iliopsoas’ın en güçlü antagonisti aşağıdakilerden hangisidir?
   A) M. tensor fasciae latae
   B) M. gluteus maximus
   C) M. gluteus medius
   D) M. piriformis
   E) M. obturatorius internus




KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                       7
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



M. iliopsoas, ilium’un fossa iliaca’sından ve lumbal vertebraların transvers çıkıntıların-
     dan başlayarak aşağıya doğru ilerleyen ve kalça eklemi eksenini ön yüzden çapra-
     zlayarak femur’un trochanter minor’unda sonlanan kastır. Uyluğun esas fleksör
     kasıdır.
M. gluteus maximus uyluğun esas ekstensör kası olması nedeniyle m. iliopsoas’ın
     en güçlü antagonistidir.
M. tensor fasciae latae, uyluğa fleksiyon,
M. gluteus medius, uyluğa iç rotasyon ve abdüksiyon,
M. piriformis, uyluğa dış rotasyon,
M. obturatorius internus, uyluğa dış rotasyon yaptıran kaslardır.




                                                                              (Cevap B)

5. Aşağıdaki bağlardan hangisi koparsa caput radii serbest kalır?
   A) Ligamentum collaterale radiale
   B) Ligamentum collaterale ulnare
   C) Ligamentum anulare radii
   D) Chorda obliqua
   E) Ligamentum carpi radiale




                                8                     KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



Lig. anulare radii; radius başını sıkıca kuşatıp, ulna’daki incisura radialis’e tutunur ve
     caput radii’yi art. radioulnaris proximalis’de tutar.
Lig. collaterale radiale, lig. collaterale ulnare ve chorda obliqua da dirsek ekleminin
     diğer bağlarıdır.
Lig. carpi radiale ise el bilek ekleminde bulunur.




                                                                              (Cevap C)

6. Aşağıdaki oluşumlardan hangisi capsula interna’nın medialinde bulunur?
   A) Claustrum
   B) Putamen
   C) Globus pallidus
   D) Gyri insulae
   E) Talamus



KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                          9
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



Geçmiş yıllarda örneği olmayan bir kesit anatomisi-topoğrafik anatomi
   sorusudur.
Thalamus capsula interna’nın hemen medialinde bulunan anatomik oluşumdur. Diğer
   şıklarda verilen Claustrum, Putamen, Globus pallidus ve Gyri insulae capsula in-
   terna’nın lateralinde yer alır.




                                                                           (Cevap E)

7. Aşağıdaki yapılardan hangisi orta kulak boşluğunda bulunmaz?
   A) Stapes
   B) Eminentia pyramidalis
   C) Prominentia canalis facialis
   D) Ductus cochlearis
   E) Plexus tympanicus

Orta kulak kemikçiklerinden stapes, bu kasın orta kulağın arka duvarında yaptığı
    kabarıntı olan eminentia pyramidalis, n. facialis’in orta kulağa yaptığı kabarıntı
    olan prominentia canalis facialis ve promontorium’un üzerinden geçen plexus tym-
    panicus orta kulakta bulunan oluşumlardır.
Ductus cochlearis; iç kulakta cochlea’nın içerisinde bulunan zar labirentin adıdır.




                              10                   KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES




                                                                            (Cevap D)




8. Aşağıdaki yapılardan hangisi kalbin sağ atriumunda bulunmaz?
   A) Musculi pectinati
   B) Ostium sinus coronarii
   C) Ostium venae cavae inferioris
   D) Fossa ovalis
   E) Musculus papillaris posterior

Musculi pectinati’ler, sinus coronarius’un açıldığı yer olan ostium sinus coronarii, v.
    cava inferior’un açıldığı ostium vena cavae inferioris ve fossa ovalis sağ atriumda
    bulunan oluşumlardır.
M. papillaris’ler ise ventriküllerde bulunan kaslardır.



KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                        11
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES




                                                                            (Cevap E)

9. Aşağıdaki arterlerden hangisi, ductus deferens’i annulus inguinalis profun-
   dus yakınında çaprazlar?
   A) A. epigastrica inferior
   B) A. epigastrica superior
   C) A. iliaca externa
   D) A. obturatoria
   E) A. femoralis

Direk inguinal hernilerin geliştiği trigonum inguinale (Hesselbach üçgeni)’nin lateral
    sınırını yapan a. epigastrica inferior inguinal kanalın karın içine bakan açıklığı
    olan annulus inguinalis profundus’un da hemen medialinde (plica umbilicalis late-
    ralis’in içerisinde) yer alır. Canalis inguinalis’den geçerek pelvis’e girecek olan
    ductus deferens annulus inguinalis’den girince a. epigastrica inferior’u çapraz-
    lar.




                              12                    KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES




                                                                            (Cevap A)




10. Pia mater spinalis hangi vertebra seviyesinde kapanır?
    A) 2. lumbal
    B) 4. lumbal
    C) 5. lumbal
    D) 2. sakral
    E) 4. sakral

Pia mater spinalis, medulla spinalis’e yapışık olacak şekilde onu çepeçevre saran
    zardır ve medulla spinalis’in bitiş seviyesi olan L1-2 hizasında kapanır ve aşağıya
    filum terminale internum’u yapar.
Medulla spinalis’in diğer zarları olan arachnoidea mater ve dura mater ise sakral 2
    vertebra seviyesinde kapanırlar.




KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                        13
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES




                                                                             (Cevap A)

11. Aşağıdakilerden hangisi mikrotübül stabilizasyonunu sağlar?
    A) Taksol
    B) Kolşisin
    C) Vinblastin
    D) Kolsemid
    E) Vinkristin

Hücre içinde bulunan mikrotubuller tubulin denen proteinlerden oluşmaktadır.
   Vinkristin, vinblastin, kolşisin gibi mikrotubul zehirleri tubulinlerin polimerizasy-
   onunu engellerler. Taksol ise mikrotubul polimerizasyonunu arttırarak mitozu in-
   hibe eder.

                                                                             (Cevap A)




                               14                   KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



12. Aşağıdakilerin hangisinde embriyonik yapı ve yapısal gelişim ilişkisi bulun-
    maktadır?
    A) Mezonefrik kanal – Prostat
    B) Ürogenital sinüs – Duktus deferens
    C) Paramezonefrik kanal – Uterus
    D) Phallus – Labia minor
    E) Ürogenital kabarıklıklar – Corpus cavernosum penis

Uterus, tupler ve vajen üst kısmı Müller (paramezonefrik) kanalından gelişirler.
GONAD GELİŞİMİ
Gonadlar intrauterin 6. haftada bipotenttir. Eğer gonadal çıkıntıya spermatogonyum
    ulaşırsa gonadın medullası gelişir ve testis oluşur. Oogonyum ulaşırsa kortex
    gelişir ve over oluşur.
Fakat testis gelişimi için Y kromozamundaki Testis Determining Factor (TDF) gereklidir. 8.
    haftada ise hem wolf (mezanefroz) hem de müller (paramezonefroz) kanalları bulunur.
Eğer fetus erkek olacaksa sertoli hücrelerinden müllerian inhibe edici faktör salınır ve
    müller kanalları geriler. Wolf kanallarının gelişimi ise Testosteron salınımına bağlıdır.
Testesteron bulunması durumunda wolf kanalı erkek iç genitali yönünde diferansiye
    olmaktadır. (epididim, duktus deferens, vesikula seminalis). Dış genital sinus üro-
    genitalisten farklılanır. Dihidrotestesteron varlığında erkek dış genital gelişir.
Testis yoksa sertoli ve Leyding hücreleri olmayacağından, MIF etkisi oluşamaz ve Müller
    kanalı persiste olur. Müler kanalları birleşerek Kadın iç genitali (tüpler, Uterus, Vagen
    2/3 üst kısmı gelişir) oluşturur. Testesteron olmadığı için Wolf kanalı regrese olur.
    DHT olmadığı için dış genital sinus ürogenitalisten dişi yönünde farklılanır.




                                                                                 (Cevap C)



KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                            15
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



13. Aşağıdakilerden hangisi vokal kord yapısında bulunur?
    A) Arjirofil fibriller
    B) Elastik fibriller
    C) Kübik örtü epiteli
    D) Diffüz lenf folikülleri
    E) Düz kas

Kord vokaller elastik lif barındıran yapılardır. Üzerleri ise çok katlı yassı epitelle döşe-
   lidir. Lenfatiği bulunmaz.

                                                                                (Cevap B)

14. Aşağıdakilerden hangisi böbrek medullasında bulunur?
    A) Proksimal tübülün kıvrıntılı kısmı
    B) Distal tübülün kıvrıntılı kısmı
    C) Glomerül
    D) İnce parça
    E) Jukstaglomerüler kompleks

Böbrek medullasında henle kulpunun özellikle ince kısımları bulunmaktadır.




                                                                                (Cevap D)




                                16                     KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



15. Serebrum, primer beyin veziküllerinin hangisinden gelişir?
    A) Telensefalon
    B) Diensefalon
    C) Metensefalon
    D) Miyelensefalon
    E) Rombensefalon

Sinir sistemini oluşturan tüm yapılar, menşeyini ektoderm’den alır. Embriyonel hay-
    atın üçüncü haftasının başında chorda dorsalis’in dorsal tarafındaki ektoderm
    kalınlaşarak lamina neuralis denilen nöral plağı oluşturur. Bu plağın kenarları
    kalınlaşarak crista neuralis’i meydana getirir.
Crista neuralis’ler arasında kalan oluğa sulcus neuralis adı verilir. 4. haftanın
    başlarında (22-24. günde) iki taraf crista neuralis birleşir ve bir tüp şeklini alır.
    Tubus neuralis denilen bu yapıdan sinir sisteminin bölümleri gelişir.
Tubus neuralis’in pars cranialis denilen ön (üst) kısmında üç şişlik bulunur. Primer
    beyin kesecikleri denilen bu şişlikler, önden - arkaya doğru; Prosencephalon,
    Mesencephalon ve Rhombencephalon olarak isimlendirilir. Bu üç yapı birlikte
    Encephalon adı ile bilinir. Tubus neuralis’in pars spinalis denilen arka (alt) kıs-
    mından Medulla spinalis gelişir.
Tubus neuralis’in lümeni; beyin ventriküllerini, mesencephalon içindeki aqueductus
    cerebri’yi ve medulla spinalis içindeki canalis centralis’i oluşturur.
Prosencephalon (ön beyin); diencephalon + telencephalon (cerebrum)
Diencephalon; thalamus, hypothalamus, epithalamus ve subthalamus denilen bölüm-
    lerden oluşur.
Telencephalon’u, iki tane hemispherium cerebri (beyin yarımküresi) yapar. Bir hemi-
    spherium cerebri; cortex cerebri, substantia alba (beyaz cevher), pars basalis
    telencephali (bazal ön beyin) ve nuclei basales’i (bazal çekirdekler) içerir.




KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                         17
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



Mesencephalon (orta beyin); pons ile diencephalon arasında kalan bölümdür.
Rhombencephalon (arkabeyin); myelencephalon (medulla oblongata = bulbus) ve
   metencephalon (pons ve cerebellum)’dan oluşur.

                                                                           (Cevap A)

16. Kalpte refrakter periyodun en uzun sürdüğü lokalizasyon aşağıdakilerden
    hangisidir?
    A) Atrium miyokardı
    B) Atrioventriküler düğüm
    C) Ventrikül miyokardı
    D) His hüzmesi
    E) Sinüs düğümu

Kalpte refrakter periodun uzunluk sırası sağ ve sol dal > purkinje hücresi > ventrikül
    miyokard hücresi




                                                                           (Cevap C)




                              18                   KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



17. Aşağıdakilerden hangisi Sertoli hücrelerinden salgılanır ve ön hipofizden
    FSH salgısını baskılar?
    A) Testosteron
    B) Müllerian inhibe edici faktör
    C) Folistatin
    D) Östrojen
    E) İnhibin B

Testisler skrotumda yerleşmiş bir çift organdır. Dışta periton uzantısı olan pros-
   essus vajinalis ile örtülüdürler.
Seminifer tübüller arasındaki stromada yer alan interstisiyel hücreler (Leyding
   hücresi) ise LH etkisinde androjenlerin salgılanmasından sorumludur.
Seminifer tubul duvarında yer
   alan sertoli hücreleri sıkı
   bağlantılarla      bağlanmış
   olduğundan makromolekül-
   lerin geçişine izin vermezler
   (Kan-testis bariyeri).
Sertoli hücreleri FSH etkisinde
   Androjen bağlayıcı globulin
   sentezi yaparak testos-
   teronu bağlar. Spermato-
   genezin sürmesi için gerekli
   lokal yüksek testosteron kon-
   santrasyonu          böylelikle
   sağlanmış olur. Ayrıca sertoli
   hücresi fetusta MIF (Müllerien
   İnhibisyon Faktör) yaparak
   müller kanalının erkek fetusta
   gerilemesini sağlar. Sertoli
   hücresinin fagositoz görev-
   ide vardır. İnhibin salgılayan
   sertoli hücresi bu yolla FSH’ı
   baskılar.

                                                                       (Cevap E)




KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                     19
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



18. İskelet kasında aktin ve miyozin filamentlerini bir arada tutan esnek protein
    molekülü aşağıdakilerden hangisidir?
    A) Titin
    B) Distroglikan
    C) Sarkoglikan
    D) Laminin
    E) Distrofin

KAS YAPISINI OLUŞTURAN PROTEİNLER
Kas hücresinde en küçük kasılabilen protein birimine sarkomer adı verilir. Işık
    mikroskobunda iskelet kasında enine çizgilenmeler gösteren koyu ve açık bantlar
    izlenir.
1) Koyu bantlar: A bandı (anizotropik) (H diski ve M çizgisi) - Miyozin
2) Açık bantlar: I bandı (izotropik) (Z çizgisi) – Aktin




Her bir I bandı Z çizgisi adı verilen bir hatla ikiye bölünmüştür. A bandının ortasında
   açık boyanan H diski ve H diskinin ortasında M çizgisi bulunur. H diskinin ortasın-
   daki M çizgisinde kalın filamentler bağlantı kurar.




                              20                    KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



Aktin:
Globüler aktin monomerlerinden oluşmuştur. Globüler aktin (G-aktin) monomerleri, F-
     aktin şeklinde filamentleri oluşturmak üzere polimerleşirler. Her G-aktin monomeri
     üzerinde myozin bağlanma bölgesi bulundurur. Çift aktin filamenti heliks şeklinde
     birbirini sarar.
Tropomyozin:
Polipeptid zincirinden oluşur. Tropomyozin iki aktin filamenti üzerinde baştan sona
     uzanır.
Troponin:
Tropomyozine tutunmuş olarak bulunur. Troponin üç alt üniteden oluşmuş kompleks
bir proteindir.
1. Troponin - I: (Aktin-myozin etkileşmesini inhibe eder)
2. Troponin - C: (Kalsiyumun bağlandığı bölüm)
3. Troponin - T: (Tropomyozine bağlandığı bölüm)




Titin
Kalın filamanları (miyozin) her iki taraflarından ikişer olmak üzere 4 adet titin elastik
    proteini ile Z diskine tutturur. Sarkomerin aşırı gerilmesini önler.

Alfa-aktinin
Fibriler (F) aktini Z çizgisine bağlar. Fleksör grubu kaslar kasılırken, ekstansör kaslar
    Titin ile gevşeyip, yay gibi gerilirler.

Nebulin
Globuler (G) aktin monomerlerini birbirine bağlayan proteindir. G-aktin monomerlerinin
   birbirine bağlanmasıyla F- aktin oluşmaktadır.




KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                         21
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



Desmin
Z çizgisini iskelet kası hücre zarına bağlar.
Distrofin
Distrofin proteini, aktini kas membranına bağlar ve intraselüler stabiliteyi
oluşturur. Duchenne muskuler distrofisinde, distrofin proteini olmadığı için kas mem-
    bran stabilizasyonu sağlanamaz ve dejenerasyon olur.




                                                                           Cevap A)



19. Heparinle etkisi güçlenen antikoagülan aşağıdakilerden hangisidir?
    A) Trombomodulin
    B) Plazminojen
    C) Protein C
    D) Antitrombin III
    E) Doku plazminojen aktivatöru




                             22                    KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



ANTİKOAGULAN SİSTEM
Protein C’nin antikoagulan sistemin parçasıdır. Pıhtılaşma sırasında oluşan trombin,
    Trombomodiline bağlanır. Bu kompleks inaktif durumda olan protein C yi aktif hale
    getirir. Protein S bu aktivasyon sırasında kofaktör görevini yapmaktadır.
Aktive protein C, Faktör V ve VIII i proteaz etkisiyle inaktif hale getirir. Böylece koag-
    ulasyon kaskadı sınırlandırılmış olur.
Ayrıca protein C, t-PA inhibitör faktöründe yıkımını sağlar. Böylelikle t-PA (doku plazmi-
    nojen aktivatörü) aktive olur. Aktive olan t-PA plazminojeni, plazmine dönüştürür.
    Plazminde pıhtıdaki fibrini, Fibrinojen, Faktör V, faktör VIII, protrombin (II), faktör
    XII yıkımını yapar.
Aminokaproik asit de t-PA yı inhibe ederek, fibrinolizi yavaşlatır.
Heparin endotelde bulunan glikozaminoglikandır. Heparin, antitrombin 3 ü aktive ed-
    erek faktör 2, faktör, 9 ve 10 da inhibisyon yapar.




KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                          23
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES




                                                                          (Cevap D)



20. Aşağıdaki reseptörlerden hangisi bir iyon kanalıdır?
    A) GABA-B reseptörü
    B) NMDA-glutamat reseptöru
    C) M1-kolinerjik reseptör
    D) D1-dopaminerjik reseptör
    E) β2-adrenerjik reseptör

GLUTAMAT
Beyinde en yaygın bulunan eksitatör nörotransmitterdir.
Glutamat reseptörleri 2 tiptir:
1 - Metabotropik tipte olanlar G proteine ile bağlantılı olup IP3 ve DAG seviyelerini
     yükseltir yada hücre içi cAMP seviyesini düşüren serpantin reseptörleridir.
2 - İyonotropik tipte olanlar ise; AMPA-K (Kainate) ve NMDA reseptörleridir.




                             24                    KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES




NMDA
Na-K- Ca kanal tipi kanaldır.. Hipokampusta yüksek miktarda NMDA reseptörü vardır.
   Bu lokalizasyonlu reseptörlerin LTP (Uzun dönemli potansiyalizasyon) den so-
   rumlu olduğu bilinmektedir.
LTP uzun süreli bellek ve öğrenme mekanizmalarından sorumludur.



NOT:
Serebral iskemi, Travma, epilepsi sırasında aşırı glutamat salınımı ve bu reseptörün
   aktivasyonu olmaktadır. Bu reseptörlerin aktivasyonu ile nöron içine aşırı Ca girer
   ve böylelikle noron hasarı gelişmektedir.

NOT:
ŞİZOFRENİ
PCP (melek tozu) NMDA reseptörünü bloke ederek şizofrenide görülen negatif semp-
   tomlar oluşturur. Bu nedenle şizofrenide glutamat teoriside sözkonusudur.
NMDA reseptörü genetik olarak hasarlanıp değiştirilen farelerde sosyal çekinti, ajita-
   syon oluşmaktadır.



                                                                           (Cevap B)




KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                       25
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



21. Aşağıdaki amino asitlerin hangisinden nikotinamid sentezlenebilir?
    A) Tirozin
    B) Fenilalanin
    C) Triptofan
    D) Histidin
    E) Glisin

Nikotinamid, diğer ismi ile Niasin (B-3 vitamini) triptofandan sentezlenir. Triptofan en-
    dojen niasin kaynağıdır. Niasin sentezi için B-6 vitamini gereklidir.

                                                                             (Cevap C)

22. Aşağıdaki metabolik yollardan hangisi glutatyonun antioksidan fonksiyonu
    için özellikle önemlidir?
    A) Glikoliz
    B) Glukoneogenez
    C) Pentoz fosfat yolu
    D) Yağ asitlerinin oksidasyonu
    E) Krebs döngüsu

Glutatyonun antioksidan özelliği gösterebilmesi için Glutatyon peroksidaz ve Glutatyon
    redüktaz sisteminin beraber çalışması gereklidir. Glutatyon redüktaz NADPH kul-
    lanan bir flavoenzimdir. NADPH’lar başlıca Glukoz 6-fosfat dehidrogenaz ile pen-
    toz fosfat yolundan elde edilir. Glutatyonun antioksidan etkisi ile özellikle
    peroksitlerin zararlı etkilerinden korunulmuş olur.

                                                                             (Cevap C)

23. Antimikrobik bir etkiye sahip olan hipokloröz asit (HOCI) oluşumunu
    sağlayan nötrofil enzimi aşağıdakilerden hangisidir?
    A) Glutatyon peroksidaz
    B) Süperoksit dismutaz
    C) Laktoperoksidaz
    D) Miyeloperoksidaz
    E) Katalaz



                               26                    KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



Nötrofillerde solunumsal patlama ile oluşan superoksit anyon radikalinden superoksit
    dismutaz ile hidrojen peroksit meydana gelir. Oluşan hidrojen peroksit, klor iyonları
    varlığında hem demiri içeren bir enzim olan miyeloperoksidaz ile hipokloroz asitini
    oluşturur. Bu molekül antibakteriyel etkiye sahiptir.

                                                                             (Cevap D)

24. Bir serum enziminin zamana bağlı olarak oluşturduğu ürün aşağıdaki
    grafikte verilmiştir.




Bu enzimin aktivitesinin doğru tayini için hangi zaman aralıklarında oluşan ürün
   miktarı ölçülmelidir?
   A) t0 –t3
   B) t0 –t4
   C) t1 –t2
   D) t1 – t3
   E) t3 – t4

Grafiğin lineer yani doğrusal olduğu aralıkta ölçüm gereklidir. Bu aralıkta aktivite ile
   oluşan ürün miktarı doğru orantılıdır.

                                                                             (Cevap C)

25. Mitokondri elektron transport zincirinin bozulmasının en önemli metabolik
    sonucu aşağıdakilerden hangisidir?
    A) NADPH üretiminde artma
    B) NADH oksidasyonunda artma
    C) O2 nin H2O ya indirgenmesinde artma
    D) NAD+ yenilenmesinde azalma
    E) FAD indirgenmesinde azalma



KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                         27
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



Mitokondri elektron transport sistemi nde elektronlar O2’ne aktarılıp su oluşurken,
    NADH, FADH2 ve FMN2’dan oksido-redüksiyon tepkimeleri ile NAD, FAD ve FMN
    oluşur. Elektron transport sistemi bozulduğunda NAD, FAD ve FMN oluşumu aza-
    lır, oksijen tüketimi ve su oluşumu azalır, NADH, FADH2 ve FMNH2 oksidasyonu
    azalır.

                                                                            (Cevap D)

26. Kortizol sentezi için gerekli olan, adrenal korteksin zona fasikülata
    tabakasında bulunup zona glomerüloza tabakasında bulunmayan enzim
    aşağıdakilerden hangisidir?
    A) p450scc                       B) 11β-hidroksilaz
    C) 17α-hidroksilaz               D) 21-hidroksilaz
    E) 18-hidroksilaz

P450scc, tüm steroid hormonlarının sentezinde yer alan bir monooksijenaz sistemidir.
   18 hidroksilaz, sadece zona gromerulosada bulunur ve aldosteron sentezinde yer
   alır. 11 beta hidroksilaz ve 21 hidroksilaz hem zona gromurulosa hem de fasikulata
   tabakasında bulunur. 17 alfa hidroksilaz, DHEA ve Androstenodion sentezinde
   yer alan 17-hidroksiprogesteron ve 17-hidroksipregnenolon üzerien etkili enzimdir.
   Zona fasikulata tabakasında bulunur.

                                                                            (Cevap C)

27. Aşağıdaki hormonlardan hangisinin kalsiyum metabolizması ve fosfat me-
    tabolizması üzerinde bilinen bir etkisi yoktur?
    A) Paratiroid hormon                B) Kalsitonin
    C) Östrojenler                     D) Glukokortikoidler
    E) Glukagon

Kan kalsiyum ve fosfat metabolizması üzerine paratiroid hormon, kalsitonin ve D vit-
   amini doğrudan etkilidir. Glukokortikoidler D vitamini antogonistidir. Östrojenler
   kemik üzerine anabolik etkilidir. Pozitif Ca – fosfat dengesi oluştururlar. Glukagon
   ise kan glukoz düzeylerinin düzenlenmesinde görev alır, karbohidrat ve lipit me-
   tabolizması üzerine etkilidir.

                                                                            (Cevap E)




                              28                    KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



28. Yalnızca hayvan kaynaklı besinlerle alınabilen ve bitkilerde bulunmayan vi-
    tamin aşağıdakilerden hangisidir?
    A) Vitamin B12                      B) Folat
    C) Vitamin B6                       D) Pantotenik asit
    E) Niasin

Vitamin B12, eksikliği özellikle vejeteryanlarda görülür. Et ve et ürünleri ile alınır. Diğer
    B vitaminleri ve C vitamini özellikle kaynak bitkiseldir.

                                                                                 (Cevap A)

29. Yağ asitleri, aşağıdaki moleküllerden hangisinin yapısında bulunmaz?
    A) Fosfolipid                          B) Sfingolipid
    C) Trigliserid                         D) Kolesterol
    E) Glikolipid

Fosfolipidler; Gliserol+2 yağ asit+ Fosfat tan oluaşn fosfatidik asit türevidir.
Sfingolipit; Sfingozin+ yağ asidinden oluşan seramid türevleridir.
Trigliseridler; Bir mol gliserol ve 3 mol yağ asidinden oluşur.
Glikolipid; Sfingozin+ yağ asidinden oluşan seramid türevleridir.
Kolesterol; Steran halkası içerir. Eğer yapısına 1 mol yağ asidi girer ise ester koles-
    terol oluşur. Bu seçenekte verilen serbest kolesteroldür ve yapısında yağ asidi
    bulunmaz

                                                                                 (Cevap D)

30. Kemik yapımını gösteren biyokimyasal belirteçler aşağıdakilerin hangisinde
    birlikte verilmiştir?
    A) İdrar hidroksiprolini, asit fosfataz
    B) İdrar hidroksiprolini, osteokalsin
    C) Osteokalsin, kemik alkalen fosfatazı
    D) Kemik alkalen fosfatazı, deoksipiridonilin
    E) Deoksipiridonilin, idrar hidroksiprolini

İdrarda Hidroksiprolin ve asit fosfataz kemik yıkım belirteçlidir. Osteokalsin, kemikte
    Ca depolayan proteindir. Alkalen fosfataz osteoblastik aktiviteyi gösterir. Deok-
    sipiridonilin yıkım belirteçlerinden biri olup kollajen yıkımını gösterir.

                                                                                 (Cevap C)



KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                           29
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



31. Fibronektin ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
    A) Bir glikozaminoglikandır
    B) Ekstraselüler matrikste bulunur
    C) Fibroblastlar tarafından salgılanır
    D) Kollajene bağlanır
    E) Plazma proteinlerindendir.


Fibronektin ekstrasellüler matriksin bir glikoproteinidir. Kollajen, heparine bağlanır,
    adezyonda rol oynar. Soluble bir molekül olduğundan dolaşımda bulunur ancak
    plazmanın proteini değil doku proteinidir. Ancak fibronektin bir gikozaminoglikan
    değildir. Bir glikoproteindir. Bu seçenekte hatalı seçenektir.


                                                                                 (Cevap E)


32. Hiperamonemili bir hastada, aşağıdakilerden hangisinin amonyak se-
    viyesinin düşürülmesine katkısı olmaz?
    A) Arjinin verilmesi
    B) Glutamin verilmesi
    C) Diyetle alınan proteinlerin azaltılması
    D) Sodyum benzoat verilmesi
    E) Fenilasetat verilmesi


•   Hiperargininemi dışındaki üre siklusu enzim eksikliklerinde diyete arginin eklenir.
    Sodyum benzoat glisin ile Hippurat oluşturmak sureti ile endojen glisinin atılımı
    yolu ile amonyak yüksekliğini azaltabilir.
•   Laktikol / laktuloz /Levuloz barsaktan amino gruplarının atılımını sağlar.
•   Neomisin gibi bir antibiyotik tedavisi barsak bakterilerinin ölümüne yol açarak
    amonyak üretimini sınırlar.
•   Fenil asetat veya fenil bütirat, glutamin ile birleşerek endojen glutaminin fenil asetil/
    fenil bütiril glutamin oluşturarak atılımını sağlar. Bu nedenle hiperammonemi hastasına
    glutamin verilmediği gibi tedavi amaçlardan biride glutaminin uzaklaştırılmasıdır.


                                                                                 (Cevap B)




                                30                     KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



33. Karaciğer hastalıklarında ve alkol kullanımında serum düzeyi yükselen
    enzim aşağıdakilerden hangisidir?
    A) Adenilat kinaz
    B) Asit fosfataz
    C) Angiotensin dönüştürücü enzim
    D) γ-glutamil transferaz
    E) Kreatin kinaz

Serumda Kreatin kinaz kas harabiyetinde, asit fosfataz prostat ve osteoklastik kemik
   hastalıklarında artış gösterir. Karaciğerin koleztaz ile seyreden hastalıklarında,
   alkol tüketimi, antikonvülzan veya antideprasan kullanımı ile düzeyi artan enzim
   gama glutamil transferaz (GGT)’dir.

                                                                            (Cevap D)

34. Hipoglisemiye giren bir kişide aşağıdakilerden hangisi görülmez?
    A) Adenilat siklaz inhibisyonu
    B) Glukagon salınımında artma
    C) Glikojen sentaz inaktivasyonu
    D) Glikojen fosforilaz aktivasyonu
    E) Protein kinaz aktivasyonu

Hipoglisemiye yanıt olarak salgılanan hormon glukagondur. Glukagon adenilat siklaz
   aktivasyonu yapar, cAMP düzeyini arttırır ve buna bağlı protein kinaz aktivasyonu
   gözlenir. Glikojen sentezi baskılanır, glikojen yıkılımı aktive edilir. Glikojen sen-
   tezinde yer alan enzim glikojen sentaz, yıkılımda yer alan enzim glikojen fosfori-
   lazdır.

                                                                             (Cevap A)

35. Aşağıdaki hemoglobinlerin hangisinde oksijenin hemoglobine bağlanması
    değişmez?
    A) Sulfhemoglobin
    B) Fetal hemoglobin
    C) Methemoglobin
    D) Glikozile hemoglobin
    E) Karboksi hemoglobin



KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                         31
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



Hb-H2 S (Sulfhemoglobin); Yeşil renkli olup normalde kadavrada bulunur. Methemo-
    globinemiye neden olan bazı ilaçlar sulfhemoglobin oluşumuna da neden olur.
    (Fenasetin, asetanilid, sulfanilamit ve dapson gibi) Sülfür demir atomundan ziyade
    porfirin halkasına kovalent olarak bağlanır. Oksijen sülfür bağlanmış porfirin halka-
    sına bağlanamaz. Oksijenin affinitesini azaltır.
Met Hb; Hemoglobinin yapısındaki demir Fe+3 şeklindedir. Oksijen Fe+2’li hem
    grubuna bağlandığından met Hb oksijen taşıyamaz.
Karboksi Hb; (Karbonmonooksit - hemoglobin); CO’in hemoglobine affinitesi oksijenin
    affinitesinden 210 kat daha fazladır. Hemoglobinin R konumunun stabilizasyonunu
    sağlayarak anemik hipoksiye neden olur. Dissosiyasyon eğrisi hiperboliktir.
Fetal Hb; 2,3 Bisfosfogliserat’ın, fetal hemoglobine affinitesi daha azdır. Çünkü 2,3
    BPG, β zincirlerine bağlanır, HbF’de ise b-zincirinin yerine, zincirdeki hisitidinin
    nötral bir aminoasit olan serin ile yer değiştirmesi sonucunda γ-zinciri bulunur.
Glikolize Hb; HbA’nın glukozla nonenzimatik bir reaksiyonla verdiği üründür. Hemo-
    globinin %4-6 ‘sını oluşturur. Diyabetin metabolik göstergesidir. Βeta zincirinin N
    terminal valinleri glikozillenmiştir. Oksijen-Dissosiyasyon eğrisine doğrudan etkisi
    yoktur.

                                                                                 (Cevap D)




36. Böbreklerde glomerüler filtrasyona ve tübüler sekresyona uğrayan azotlu
    bileşik aşağıdakilerden hangisidir?
    A) Kreatin
    B) Kreatinin
    C) Üre
    D) Karnitin
    E) İnülin

Glomerular filtrasyon hızını ölçmek için inülin, üre ve kreatinin kullanılır. Inulin bir şek-
   erdir. Azotlu bileşik üre ve kreatinindir. İki molekülde glomeruler filtrata geçer.
   Ancak ürenin tübuler sekresyonu ve reabsorbsiyonu bulunurken, kreatinin tubuler
   sekresyonu bulunur. Sonuçta her iki molekülde tubuler sekresyona uğrar. Soruda
   ürenin reabsorbe olma özelliği göz önüne alınmalıdır.

                                                                                 (Cevap B)




                                32                     KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



37. Ökaryotik hücre zarı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
    A) Seçici geçirgendir
    B) Çift tabaka lipid içerir
    C) Dinamiktir
    D) 30°C altındaki sıcaklıklarda akışkan değildir
    E) Biyomoleküller asimetrik yerleşimlidir

Plazma membranının yapısı AKIŞKAN MOZAYIK YAPI özelliği gösterir. Akışkan özel-
    liği veren çift tabakalı lipid komponentler dir. Akışkanlığı etkileyen faktörler; Yağ
    asidi zincir uzunluğu; Zincir uzunluğu arttıkça akışkanlık azalır,Melting temparatürü
    (Tm) artar.Yağ asidinin doymamışlığı; Doymamışlık arttıkça akışkanlık artar,Tm
    düşer. Çift bağ sayısı ile akışkanlık orantılı olarak artmaz. En büyük akışkanlık
    farkı çift bağ sayısının 0’dan 1’e yükseldiği durumlarda görülür. Prokaryotlarda
    membran akışkanlığı lipit yapısındaki çift bağ sayısının değiştirilmesi ile kontrol
    edilir. Kolesterol miktarı: Kolesterol miktarı akışkanlığı düzenler; arttırabilir veya
    azaltabilir. Yüksek Tm değerlerinde kolesterol artışı akışkanlığı azaltırken, düşük
    Tm değerlerinde kolesterol artışı akışkanlığı arttırır. Temparatür; Temparatür art-
    tıkça akışkanlık artar. Isı ve pH’ın oluşturduğu akışkanlık değişiklikleri reversibildir.
    Temparatür azaldıkça akışkanlık azalır. Proteinlerin akışkanlığı daha azdır. Mem-
    branın protein içeriğinin artması akışkanlığı azaltır.
Membran ASİMETRİK özellik taşır. Yapısal ve fonksiyonel asimetri söz konusudur. İç
    kısımda yerleşen moleküller hücre dışı kısmına bakan yere göre daha küçüktür.
    Karbohidratlar daima hücrenin dış ortama bakan tarafına yerleşirler. Hücre içine
    ve dışına bakan yerlerde hidrofilik aminoasitler yerleşmiştir. Lipitlerin yerleşimi
    asimetri gösterir. Kolin içeren lipitler (fosfatidil kolin ve sfingomiyelin) dış tabakada;
    aminofosfolipidler (fosfatidil serin, fosfatidil etanolamin) iç tabakada yerleşir. Fos-
    folipitlerin membrandaki hareketi (flip-flop) ATP bağımlı olup, bu işlemde flippaz,
    flippaz gibi proteinler yer alır. Kolesterol dış yüzeyde iç yüzeyden daha yoğun yer-
    leşim gösterir.
Membran dinamik yapı gösterir. Devamlı hareket ve yenilenme durumundadır.

                                                                                  (Cevap D)




KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                            33
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



38. Sentezlenmiş proteinlerin doğru katlanmasına yardımcı olan molekül aşağı-
    dakilerden hangisidir?
    A) Kolesterol
    B) Şaperon
    C) Porin
    D) Lamin
    E) Glikozaminoglikan

Hücreler proteinlerin katlanmalarını kolaylaştırıcı proteinler içerirler. Bunlar;
    • Cis-trans prolil izomeraz
    • Protein disülfit izomeraz
    • Şaperon proteinler (Isı şok proteinler; hsp ); Yüksek ısıda sentezlenir Hidro-
        fobik,Katlanmada aggregasyonları önler. Hsp 60, Hsp70
    • Kalnexin, Ca+2 bağlayıcı şaperon proteindir. Endoplazmik retikulumun inte-
        gral membran fosfoproteinidir. Yanlış katlanmış proteinin yıkılımını sağlar.
    • Kalretikulin, Ca +2 bağlayan şaperon protein olup membran bağlı değildir.
BİP; (İmmunoglobulin ağır zincir bağlayıcı protein)ve GRP94 (Glukoz regule protein)
    diğer proteinlerdir

                                                                            (Cevap B)

39. Mutasyona açık DNA bölgeleri aşağıdaki diziler- den hangisini yüksek
    oranda içerir?
    A) Adenin-Adenin
    B) Sitozin-Timin
    C) Sitozin-Guanin
    D) Timin-Adenin
    E) Guanin-Adenin

DNA hasar (mutajen) tiplerinden biri tek baz değişimleridir.
• Depürinasyon; Abazik bölgeler oluşturur.
• Deaminasyon Nitrozamin, nitrit ve nitratlar bu tür değişimler yapar. Timin amino
  grubu içermediğinden deaminasyona uğramaz. Sitozin→urasil, Adenin→ hipok-
  santin, Guanin→ksantin dönüşümleri meydana gelir.
• Baz alkillenmesi: Daha çok pürin rezidülerinde gerçekleşir. G rezidülerinin meti-
   lasyonu ile C yerine T ile çift oluşturmasına neden olur. O6-alkilguanin transferaz,
   G rezidülerinden alkil gruplarını uzaklaştırır. O6 metil guanin DNA polimeraz,
   tamirde yer alan bir enzimdir.



                              34                    KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



•   Nükleotit eklenmesi veya çıkarılması
•   Baz anologlarının yapıya girmesi; 5-bromourasil veya 2-aminopurin gibi
•   Bazın diğerinin yerine geçmesi

                                                                                (Cevap C)

40. Aşağıdakilerin hangisinde DNA tamir mekanizmaları etkisizdir?
    A) Depürinasyon
    B) Replikasyon hataları
    C) Timin dimerleri oluşumu
    D) Deaminasyon
    E) Kromozom translokasyonu

Alkillenme, baz artışı veya azalması, çift sarmalın kopması, büyük segment kopması
     şeklindeki hasarlar onarılamaz.
Genel olarak DNA onarım mekanizmaları;
1- DNA’nın kesilerek onarılması
Baz kesip çıkarma ve nükleatit kesip çıkarma şeklindedir. UV ışığının yol açtığı mutas-
     yon bu şekilde giderilir. Timin dimerleri tanınır, nükleazlar ile fosfodiester bağları
     kesilir, oluşan boşluk DNA pol I tarafından doldurulur. DNA ligaz ile en son eklenen
     bazın 3’-OH ucu bir sonraki bazın 5’-fosfatına bağlanır.
2- Profreading ve yanlış eşleme onarımı; Yanlış eşlenen her baz DNA pol. III’ün geriye
     dönüşlü kontrol etkisi ve ekzonükleaz aktivite ile uzaklaştırılır ve boşluk doldurulur.
3- Rekombinasyonel onarım; E. coli’de saptanmıştır. Onarılmamış bir hata var ise,
     replikasyon durur. Hatalı kısım atlanır ve böylece yeni sentezlenmekte olan DNA
     üzerinde boşluklar kalır. Rec A proteini bu boşluğu homolog DNA molekülü üz-
     erinde zaten mevcut olan parçayı eksik bölgeye transfer eder. Homolog DNA
     molekülündeki eksiklik replikasyon sırasında kendiliğinden doldurulur.

                                                                                (Cevap E)

41. Aşağıdakilerden hangisi antiseptik ajan olarak kullanılmaz?
    A) Alkol
    B) Klorheksidin
    C) Perasetik asit
    D) Triklosan
    E) Povidon iyot



KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                           35
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



Cilt üzerine uygulanan kimyasal maddelerle mikroorganizmaların inhibe edilmesi ya
     da uzaklaştırılması; sporlar canlı kalır. Deriye yapılan dezenfeksiyona antisepsis
     denir. Gluteraldehid ve perasetik asit gibi yüksek düzey dezenfektanlar kimyasal
     sterilizan kabul edilirler. Mikobakterilere ve sporlara bile etkilidirler. En kısa sürede
     en yüksek seviyede etkili olan perasetik asittir ancak pahalı olduğu için az kul-
     lanılır. En çok kullanılan gluteraldehittir. Bu maddeler antiseptik olarak kullanıla-
     mazlar.

                                                                                  (Cevap C)

42. Aşağıdaki özelliklerden hangisi bir bakteriden diğerine plazmid aracılığıyla
    aktarılamaz?
    A) Gram boyanma özelliği
    B) Toksin üretimi
    C) Antibiyotik direnci
    D) Dezenfektan direnci
    E) Ağır metallere direnç

Gram boyanma özelliğini hücre duvarı belirler. Plazmidlerle aktarılamaz. Plazmidler,
   antibiyotik direnci, ultraviyole ve antiseptiklere direnç, kapsül, fimbria, hemolizin,
   ekzotoksin ve kolisin de denilen bakteriyosin (bir bakteriden salınan ve diğer bak-
   terileri öldüren madde) salgılanması gibi özellikleri kodlayabilirler. Dolayısıyla
   Gram boyanma özelliği plazmidlerle aktarılamaz.

                                                                                  (Cevap A)

43. Kapsül yapısı poli-D-glutamik asit olan bakteri aşağıdakilerden hangisidir?
    A) Streptococcus pyogenes           B) Streptococcus pneumoniae
    C) Staphylococcus aureus            D) Haemophilus influenzae
    E) Bacillus anthracis

Kapsül: Bakterinin tamamını saran jelatinimsi bir katmandır. Polisakkarid yapıdadır.
   Bacillus anthracis’te polimerize D-Glutamik asit (polipeptid), S. Pyogenes’de
   Hyalüronik asid, Streptococcus agalactiae’de siyalik asit, H. İnfluenzae’de poliribitol
   fosfat, Staphylococcus epidermidis’te slime, Pseudomonas’ta alginat içerir.

                                                                                  (Cevap E)




                                36                      KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



44. Akşam yemeğinde balık yemiş bir kişi sabah ani başlayan bulantı, kusma,
    abdominal ağrı, ateş ve sulu diyare yakınmalarıyla acil servise
    başvurmuştur. Yapılan yaymada lökosit ve 3-4 eritrosit saptanmıştır. Kanlı
    agara yapılan kültürde oksidaz pozitif koloniler görülmüştür.
Bu kişide etken olarak öncelikle aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir?
    A) Enteropatojenik Escherichia coli
    B) Salmonella Typhimurium
    C) Shigella sonnei
    D) Vibrio parahaemolyticus
    E) Enterotoksijenik Escherichia coli

Vibrionaceae Gram negatif, virgül şeklinde aerop ve fakültatif anaerop basillerdir. Ok-
    sidaz pozitif olmaları önemli özellikleridir. Bu aile içinde üç cins bulunur. Vibrio,
    Plesiomonas ve Aeromonas.
Vibrio parahaemolyticus Tuzcul (halofil) bir bakteridir. Denizlerde barınır. Hem toksin
    (kolerajene benzer) hem de koleradan farklı olarak invazyon ile ishal oluşturur. %
    8 NaCl’li besiyerinde üremesi ile V. cholerae’den ayrılır. 12-24 saat kuluçka döne-
    minden sonra karın ağrısı, kramp, ateş ve sulu yahut kanlı dışkılama ile seyreder.
    Sıklıkla dışkıda lökosit görülür. 3-4 günde kendiliğinden iyileşir. Antibiyotik tedavisi
    gereksizdir.

Oksidaz pozitif bakteriler
   • Pseudomonas
   • Vibrio
   • Neisseria
   • Moraxella
   • Brucella
   • Campylobacter, Helycobacter pylori
   • Bordetella
Soruya oksidaz enziminden yaklaşırsak vibrio dışındakiler Enterobacteriaceae ailesin-
   den oksidaz negatif Gram negatif basillerdir. Deniz ürünleri ile ishal yapan etken
   denince de Vibrio parahaemolyticus akla gelir.

                                                                                (Cevap D)




KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                           37
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



45. Yüzünde ve vücudunda çok sayıda nodüler lezyonlar bulunan bir hastanın,
    burun mukozasından ve deri lezyonlarından alınan örnekler Ziehl-Neelsen
    tekniğiyle boyandığında asidorezistan boyanan basiller görülüyor. Yapılan
    kültürlerde ise üreme saptanmıyor.
Bu hastada etken olarak aşağıdaki Mycobacterium türlerinden hangisi
    düşünülmelidir?
    A) M. tuberculosis
    B) M. leprae
    C) M. intracellulare
    D) M. avium
    E) M. marinum

Lepromatöz leprada temel lezyon nodüldür. Sinir tutulumu simetrik ve çok sayıda
    nodüller mevcuttur. Tanı lepromatöz leprada cilt lezyonları ya da burun kazın-
    tısında aside dirençli bakterilerin gösterilmesi ile konur. Tüberküloid leprada ise
    basil sayısı az olduğundan tipik granülomların görülmesi tanıyı koydurur. M. leprae
    besiyerlerinde üremez.
Kültürde üremeyen Mycobacterium denince akla M.leprae gelmelidir. Burun kazın-
    tısından yapılan aside rezistan boyamada basillerin gösterilmesi ve noduller
    soruyu tamamlıyor.



                                                                             (Cevap B)




46. Ellerinde ve bileklerinde kaşıntılı, ağrılı lezyonlar ile başvuran bir çiftçinin
    lezyonundan yapılan kültürde, kanlı agarda 48-72 saatte üreyen, α-hemoliz
    yapan, Gram(+), hareketsiz basil üremiştir. Bu bakterinin katalaz testinin
    negatif, H2S oluşumunun pozitif olduğu görülmüştür.
Bu hastada etken olarak öncelikle aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir?
    A) Listeria monocytogenes
    B) Bacillus subtilus
    C) Corynebacterium ulserans
    D) Erysipelothrix rhusiopathiae
    E) Staphylococcus aureus




                              38                     KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



Erysipelothrix rhusiopathiae hareketsiz, sporsuz, aerop veya fakültatif anaerop Gram
    pozitif basildir. H2S üreten tek Gram pozitif bakteridir. Doğada yaygın olarak bu-
    lunur. İnsanda nadiren hastalık yapar. İnsana bulaşmada önemli hayvanlar, balık-
    lar, kuşlar ve domuzlardır. Genellikle meslek hastalığı şeklinde veteriner, balıkçı,
    kasap ve çiftçilerde görülür. Bulaşma hayvan ürünleriyle kontamine aletlerin cildi
    delmesiyle olur.
Erizipeloid (Domuz erizipeli) etkenidir. Yara yerinde, 1-4 gün sonra sınırları kesin ve
    düzensiz, deriden kabarık, menekşe renginde, eritemli, kaşıntılı, sıcak ve çok ağrılı
    bir lezyon belirir. Lezyon genellikle ellerdedir.
H2S oluşturan tek Gram pozitif basil Erysipelothrix rhusiopathiae’dir.

                                                                             (Cevap D)




47. Klasik yoldan kompleman sisteminin aktivasyonu, kompleman 1 (C1) pro-
    teininin aşağıdakilerden hangisine bağlanması sonucu başlar?
    A) IgA
    B) Antijen-IgG kompleksi
    C) Faktör B
    D) C3
    E) Endotoksin

Kompleman üç ayrı yolla aktive olabilir; klasik yol, alternatif yol ve lektin yolu. Kom-
    plemanın klasik yoldan aktive olması için antijen antikor kompleksine ihtiyaç vardır.
    Ig G1, Ig G2, Ig G3 ve Ig M’in Fab kısımları antijeni, Fc kısımları ise komplemanı
    bağlar. (Komplemanın bağlanması için iki molekül Ig G veya bir molekül Ig M
    gerekir) Böylece komplemanın klasik yoldan aktivasyonu başlar. İlk bağlanan kom-
    pleman parçası C1q’dur. (Komplemanın diğer komponentleri antikorlara bağlan-
    mamazlar).
Antijen ile antikoru görünce asla dayanamayan komplemanın C1q parçasıdır. C1q an-
    tikora bağlanır ve klasik yol aktive olur.

                                                                             (Cevap B)




KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                         39
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



48. İnflamatuvar reaksiyonlarda rolü olan yardımcı T hücre alt grubu Th1 aşağı-
    daki sitokinlerden hangisini salgılar?
    A) IL-4
    B) IL-6
    C) IL-10
    D) IL-13
    E) IFN-γ

Antijen sunulması sırasında salınan sitokinler
• Makrofajdan salınanlar
   TNF α. İnflamasyonu başlatır. Ateşi yükseltir.
   IL-1 ve IL-12. Th lenfositleri aktive eder. IL-12 NK hücreleri de aktive eder.
   IL-6. Ateşi yükseltir. Akut faz reaktanlarını uyarır. B lenfositlerin plazma hücresine
        dönüşümünü hızlandırır.
   IL – 8. Nötrofil kemotaksisi yapar.
• Th1 lenfositten salınanlar
   IL-2 (TCGF). Th ve Tc hücreleri ayrıca NK hücreleri aktive eder.
   İnterferon γ. Makrofajları ve NK hücreleri aktive eder
• Th2 lenfositten salınanlar
   IL-4 (BCGF). B lenfositleri çoğaltır
   IL-5 (BCDF). B lenfositleri plazma hücresine olgunlaştırır
   IL-6. Akut faz reaktanlarının yapımını uyarır, Ateşi yükseltir, B lenfositleri plazma
        hücresine dönüştürür
   IL-10. Hücresel immün sistemi baskılar.



                                                                             (Cevap E)



49. T-hücresi üzerinde bulunan CD4 reseptörleri, antijen sunan hücredeki
    moleküllerden hangisiyle etkileşerek hücresel immün yanıtta rol oynar?
    A) MHC sınıf II molekülu
    B) LFA-3
    C) Yüzey immünoglobulini
    D) İnterlökin-2
    E) ICAM-1




                              40                     KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



MHC II Proteinleri HLA-D (DP, DQ, DR) genleri tarafından kodlanırlar. Güvenlik kartı
   gibidir, sadece polis teşkilatında (immün sistem hücrelerinde) bulunur. Makrofaj,
   Langerhans hücresi, dendritik hücre ve B lenfositlerin yüzeyinde bulunur. CD4
   molekülleri ile ilişkiye girerler.
1X8 ve 2X4 = 8 başka türlü sekize ulaşılmaz. MHC sınıf II ==> CD4

                                                                            (Cevap A)

50. Aşağıdaki virus ailelerinden hangisi bağışık ya nıttan sinsityum oluşturarak
    kaçar?
    A) Adenoviruslar                    B) Orthomyxoviruslar
    C) Poxviruslar                      D) Paramyxoviruslar
    E) Reoviruslar

Solunum sinsisyal virüsü (RSV)
Füzyon proteini, hücrelerin füzyonuna yol açıp çok çekirdekli dev hücrelerin (sinsisya)
   oluşmasına neden olur. Etken damlacık infeksiyonu ile ya da kirli ellerden doğru-
   dan temasla bulaşır. İlk çoğalma nazofarinks epitelinde olur, daha sonra sekresy-
   onla akciğerlere yayılır. Yenidoğan ve süt çocuğunun öldürücü alt solunum yolu
   infeksiyonlarının ve bebeklerde nozokomiyal pnömoni salgınlarının en sık nedeni
   RSV’dir. Ayrıca çocuklarda atipik pnömoninin en sık etkeni de bu virüstür.
Paramikzovirüslerin Zarf Dikenleri
Virüs                   Hemaglutinin        Nöraminidaz          Füzyon protenini
Kızamık virüsü          +                   -                    +
Kabakulak virüsü        +                   +                    +
Parainfluenza virüs     +                   +                    +
RSV                     -                   -                    +


                                                                            (Cevap D)

51. Hepatit C virus antikorları (anti-HCV) pozitif olan bir hastada, aşağıdakiler-
    den hangisi tedavi yanıtını belirlemede en yararlıdır?
    A) ALT düzeyi
    B) İmmün kompleks varlığı
    C) Anti-HCV antikor titresi
    D) Serum HCV-RNA düzeyi
    E) Serum bilirübin düzeyi



KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                        41
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



MOLEKÜLER TANI YÖNTEMLERİ
Klinik örneklerde mikroroganizmaların özgül nükleik asit (DNA/RNA) dizeleri sapta-
    narak bakteri, virus, parazit ve mantar hastalıklarının tanısı konabilir. Hemen her
    klinik örnekte moleküler yöntemleri çalışmak mümkündür. Antibiyotik almış hasta-
    lara da uygulanabilir.

Nükleik asit hibridizasyon ve amplifikasyon yöntemlerinin kullanım amaçları
   • Etkenin saptanması(üretimleri zor veya olanaksız, pahalı, zaman alıcı etken-
        ler)
   • Etkenin tiplendirilmesi
   • Kültür konfirmasyonu
   • Mikroorganizmaların subtiplemesiyle prognoz tayini
   • Kantitasyonla hastalığın takibi (viral yük tayini)
   • Epidemiyolojik inceleme
   • İlaç direnci saptanması (INH, rifampisin, ethambutol, metisillin, antiviraller)
   • Hepatit C hastalığı seyrinde ALT dalgalanmalarla seyreder. Takipte çok değerli
        değildir. Tanı kanda antikorların gösterilmesi ile konur. Anti-HCV 1.2. ve 3.
        Kuşak ELISA testleri ile araştırılır. En duyarlı ve özgül olan 3. Kuşaktır.
        Hastalıktan 1 ay sonra pozitifleşir. Bu nedenle antikorun negatif bulunması
        hastalığı ekarte ettirmez. ELISA Ig G ve Ig M ayırımı yapmaz. İyileşen hasta-
        larda Anti HCV pozitif kalmaya devam eder. Yalancı pozitiflikler nedeniyle
        doğrulama için RIBA (Radio Immuno Blotting Assay) bakılmalıdır. RIBA pozitif
        ise aktif hastalığı belirlemek için PCR ile HCV RNA varlığı gösterilir. Kesin tanı
        HCV RNA ile konur. Anti HCV varlığı kesin tanı koydurmaz, yokluğu tanıyı
        reddettirmez. Serum bilirübin düzeyi tedavi takibinde kullanılmaz.

                                                                              (Cevap D)



52. Aşağıdaki herpes viruslardan hangisi, ilişkili olduğu kanser tipiyle birlikte
    verilmiştir?
        Herpes virus                  Kanser tipi
    A) Herpes simpleks virusu         Orofarengeal karsinom
    B) Varicella-zoster virusu        Skuamöz hücreli karsinom
    C) Sitomegalovirus                T-hücre lösemisi
    D) İnsan Herpes virus tip 6      Kaposi sarkomu
    E) Epstein-Barr virusu            Nazofarenks kanseri




                               42                     KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



İnsan Tümör Virüsleri ve İlişkili Olduğu Tümörler
Virüs Tipi                              İlişkili Olduğu Kanser
DNA Virüsleri
Human papilloma virüs tip 16, 18, 31    Servikal kanser (E6 ve E7 proteini)
EBV                                     Burkitt lenfoma, Nazofarinks karsinomu, B ve T hücreli
                                        lenfoma, Hodgkin lenfoma, Timus karsinomu
Hepatil B vırüsü                        Primer hepatosellüler karsinom ( x proteini)
Molluskum kontagiosum virüsü            Selim cilt tümörü
HSV-2                                   Servikal karsinom
RNA Virüsleri
HTLV-1                                  Erişkin akut T hücreli lenfoma
HTLV-2                                  Tüylü hücreli lösemi
HCV                                     Primer hepatosellüler karsinom

                                                                                       (Cevap E)

53. İnfluenza tip A viruslarında gerçekleşen antijenik şift olayı, iki farklı virus alt
    tipi arasında meydana gelen hangi tip ilişki sonucu ortaya çıkar?
    A) Konjugasyon
    B) Komplementasyon
    C) Çapraz reaktivasyon
    D) Genetik reasortman
    E) Transkapsidasyon

İnfluenza tip A virüsleri negatif iplikli RNA içerir. RNA polimerazı vardır. RNA genomu-
     nun 8 segmentli oluşu yeniden sıralanma (reassortment) sonucu genomda çok
     sık rekombinasyonlar oluşmasına sebep olur. Bu rekombinasyonlar da hemaglü-
     tinin ve nöraminidaz proteinlerinin değişmesine dolayısıyla yeni antijenik tiplerin
     ortaya çıkmasına ve bu da pandemilere neden olur.

                                                                                       (Cevap D)

54. Aşağıdakilerden hangisi patolojik prionların özelliklerinden biri değildir?
    A) Çekirdek asidi içermemeleri
    B) Protein yapısında olmaları
    C) İnterferon oluşturmamaları
    D) Esas olarak merkezi sinir sistemine yerleşmeleri
    E) Dezenfektanlara dirençli olmaları



KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                               43
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



Aslında şıkların hepsi doğru. Çünkü prionlara karşı immun cevap oluşmaz. Dolayısıyla
    interferon da oluşturmaz. Prionlar DNA ve RNA içermeyen, nükleazlara dirençli,
    proteazlara da nispeten dirençli özel protein yapılı etkenlerdir. İnsan (Kuru,
    Creutzfeld-Jacop, fatal familyal insomnia, Gertzman-Strausller sendromu) ve hay-
    vanlarda (Scrapie, deli dana hastalığı,...vb) beyin hasarıyla karakterize klinik tablo-
    lar oluştururlar. Prionlar ısı ve dezenfektanlara çok dirençli, immun yanıt ve antikor
    oluşturmayan protein yapılardır. Nöronlarda vakuolizasyon ve amiloid plak birikimi
    ile karakterize süngerimsi (spongioform) ansefalopati tipik lezyondur.

                                                                               (Cevap C)

55. Keratinize dokuda enfeksiyon oluşturmasına karşın, in vitro koşulda üreye-
    bilmesi için lipide gereksinim duyan etken aşağıdakilerden hangisidir?
    A) Trichophyton verrucosum
    B) Trichosporon beigelii
    C) Malassezia furfur
    D) Hortaea (Exophiala) werneckii
    E) Piedraia hortae

M. furfur (Pytirosporum orbiculare) gövdenin üst kısmında, sırt ve boyunda kahverengi,
    yuvarlak lezyonlar yapar. Yaptığı hastalığı Tinea versicolor veya Pitriasis versicolor
    denir. Sadece deriyi tutar. Zorunlu lipofiliktir, lipitten zengin parenteral beslenme
    uygulananlarda invazif katater infeksiyonu ve sepsis yapabilir. Malessezia ayrıca
    seboroik dermatit, atopik dermatite de neden olabilir. Deri lezyonlarında dimorfizm
    gösterir. Tanıda KOH ile yapılan deri kazıntısında maya ve hiflerin oluşturduğu
    kıymalı spagetti görünümü tipiktir. Rutin mantar besiyerlerinde üremez. Üretilmesi
    için besiyerine lipid eklenmelidir. Ancak florada bulunduğu için kültürde üretilmesi
    tanı koydurmaz. Tedavide %2’lik selenyum sülfitli losyon veya lokal antimikotikli
    kremler verilir. Relapslar sık görülür.

                                                                               (Cevap C)

56. Aşağıdakilerden hangisi Candida türlerinin patojenite faktörlerinden biri
    değildir?
    A) Dokulara tutunma yeteneği    B) Hücre yüzeyi hidrofobisitesi
    C) Proteinaz enzimi yapımı       D) Melanin yapımı
    E) Fenotip değişimi yeteneği




                               44                     KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



Kriptokokkoz (Torulosis)
Diğer sistemik mikozların aksine etken monomorfiktir. Güvercinlerde hastalık yap-
    madan bulunur. Kuşların gübresi ile ilişkilidir. Polisakkarit kapsülü vardır. Kapsüllü
    tek mantardır. Fenol oksidaz testi pozitiftir. Oluşturduğu melanin pigmenti
    sayesinde immün sistemden kaçar.
Virülans faktörleri (Candida)
    • Konak yüzeyine tutunma (adezinler)
    • Östrojen reseptörü. Üreme hormonlarının vajen epitellerindeki glikojeni artırıcı
        etkisi ve maya hücrelerindeki östrojen reseptörleri vajinal kolonizasyonu artırır.
    • Salgısal proteinazlar
    • Maya hif dimorfizmi
    • Fosfolipazlar
    • Faktör 6
    • Laminin reseptörü
    • Fenotipik değişim
    • Fibrinojen bağlayan proteinler
    • Fibronektin reseptörü
    • C3 reseptörü
    • Yapışkan mannoprotein. O kan grubu kişilerde kandida kolonizasyonunun
        fazla olmasından sorumludur.
Melanin yapımı Kriptokok için bir virülans faktörüdür.

                                                                              (Cevap D)




57. Sistemik aspergilloza en sık neden olan etken aşağıdakilerden hangisidir?
    A) Aspergillus flavus
    B) Aspergillus niger
    C) Aspergillus fumigatus
    D) Aspergillus terreus
    E) Aspergillus nidulans

Aspergillus cinsinin en sık görülen türü A. fumigatus’tur.

                                                                              (Cevap C)



KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                         45
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



58. Ekinokandin grubu antifungal ilaçlar aşağıdaki mantar türlerinden
    hangisinin tedavisinde etkilidir?
    A) Candida türleri
    B) Zygomycetes türleri
    C) Cryptococcus türleri
    D) Trichosporon türleri
    E) Fusarium türleri

Ekinokandinler mantar hücre duvarındaki kitin sentezi için gerekli olan beta glukan
    formasyonunu önler. Bu ilaçlar (1,3)-beta-D glukan sentetaz enzimini inhibe ed-
    erler. Candida cinsine fungisidal, Aspergillus cinsine bazı türler dışında ise fun-
    gostatik etkilidirler. Amfoterisin B’ye dirençli aspergilloz vakalarında kullanılırlar.
    Hücre duvarına etkili olduğu için, hücre zarına etki eden ilaçlarla yani amfoterisin
    ve azollerle çarpraz direnç görülmez. Mucor ve Cryptococcus neoformans’a etkili
    değildirler.

                                                                                (Cevap A)

59. Kanser tedavisi alan bir hastada pnömoni ve menenjit tablosu gelişmiş,
    yapılan balgam ve dışkı incelemelerinde rabditiform larvalar saptanmıştır.
Bu hastada etken olarak öncelikle aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir?
    A) Echinococcus granulosus
    B) Pneumocystis jiroveci
    C) Enterobius vermicularis
    D) Naegleria fowleri
    E) Strongyloides stercoralis

Strogyloides stercoralis, erişkin şekliyle ince barsakta, larva şekli ise iç organlarda
    hastalık yapan bir parazittir. Bu nematodun strongiloid (parazit) ve rabtidioid
    (serbest) iki şekli vardır. Üç değişik evrimi vardır.
    1) Direkt evrim: Yumurtalar dışkı ile dışarı atılmadan önce ince barsakta açılarak
        rabtidiform larvalar açığa çıkar. Bunlar dışkıyla atılır. Dış ortamda flariform lar-
        vaya dönüşerek insanı infekte eder.
    2) İndirekt evrim: Rabtidiform larvalar toprakta erkek ve dişiye farklılaşarak
        serbest yaşarlar. Toprakta yumurtlayarak rabtidiform larvalar oluşur, bu lar-
        valar da erişkin hale gelerek döngüyü toprakta devam ettirirler. Birkaç kuşak
        sonra flariform larvalar oluşarak insanı infekte eder. Erişkin şekli toprakta
        yaşayan tek helminttir.



                                46                     KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



    3) Hiperinfeksiyon: Rabtidiform larvalar barsakta flariform larvalara olgunlaşarak
       hasta yeniden infekte olur. Buna otoinfeksiyon denir. İmmün sistemi normal
       kişilerde kan dolaşımına karışan larva sayısı fazla değildir. Ancak immün süp-
       rese konakta özellikle AIDS’lilerde ve organ nakli alıcılarında çok fazla sayıda
       larva kana karışır ve sepsis gelişir. Buna hiperinfeksiyon denir.

                                                                              (Cevap E)

60. Aşağıdakilerden hangisi kene aracılığıyla bulaşan bir parazit hastalığıdır?
    A) Babesiozis                      B)  Lyme hastalığı
    C) Kırım-Kongo kanamalı ateşi     D) Afrika uyku hastalığı
    E) Veba

Babesia microti, sıtmaya benzer hücre içi bir sporozoa’dır. Sığır, geyik ve kemiricilerde
   bulunur. İnsan rastlantısal konaktır. Bulaşma keneler aracılığıyla olur. Sıtmadan
   farklı olarak karaciğer dönemi bulunmaz. Merozoitler sadece eritrositlerin içinde
   çoğalıp onları parçalayarak, üşüme-titreme-ateş ve terleme nöbetlerine neden
   olurlar. Kalın damlada eritrositlerin içinde Malta haçı şeklinde trofozoidleri görülür.
   Splenektomili hastalarda Plasmodium ve Babesia infeksiyonları ağır geçirilir. Te-
   davi edilmeyen hastaların çoğu kendiliğinden iyileşir. Tedavide klindamisin ve kinin
   kombinasyonu verilir.

                                                                              (Cevap A)

61. Aşağıdakilerden hangisi, apoptotik hücrelerin yüzeylerinde bulunması ile
    makrofajlar tarafından tanınıp fagositozu sağlar?
    A) Bcl-2 ailesi                    B) Fosfatidilserin
    C) TNF reseptöru                  D) Kaspaz 9
    E) Fas ligand

Fosfotidilserin ve p53 ün kodladıgı trombospandin apopitotik hücrede fagositozu ko-
    laylaştırarak hücrenin ortadan kaldırılmasına neden olur.
Fas Ligand ve TNF reseptörü ekstrensek apoptotik yolun aktifleşmesine neden olur.
Bcl-2 ailesi apopitozis önler.
Kaspaz 9 ise diger kaspazlar ve sitokrom c ile birleşerek hücre ölümüne neden olur.

                                                                               Cevap B)



KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                         47
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



62. Endojen ve ekzojen uyaranlara karşı hücrenin canlılığını koruyarak, olgun
    bir hücre tipinin bir başka olgun hücre tipine dönüsumü ile kendini gösteren
                                                             ̧ ̈
    adaptif patolojik değişim aşağıdakilerden hangisidir?
    A) Hiperplazi                         B) Nekroz
    C) Atrofi                             D) Metaplazi
    E) Apoptoz

Metaplazi matür bir hücrenin yerini başka bir matür hücre grubunun almasıdır. Re-
    versibl bir lezyondur. En sık epitel hücrelerinde görülür. En yaygın tipi skuamöz
    metaplazidir.
Hiperplazi hücrelerde sayıca artış olmasıdır.
Nekroz hücrelerin topluca ölümü, apoptoz ise tek hücrelerin ölümünü ifade eden hücre
    intihar programıdır.
Atrofide hücre sayısı, hacmi ve organellerinde azalma vardır.



                                                                            (Cevap D)

63. Aşağıdaki mediyatörlerden hangisi lökosit aktivasyonuna ve kemotaksisi
    artırıcı etkiye sahiptir?
    A) Nitrik oksit                   B) C5a
    C) Histamin                       D) Lökotrien C4
    E) PAF

C5a lökosit aktivasyonu ve adezyonunu uyarır. Nötrofil, monosit, eozinofil ve bazofiller
     için kemotaktiktir
Nitrik Oksid endotel hücrelerinde üretildiğinde vazodilatasyon ve antitrombotik etki
     yapar. Septik şokta miyokardiyal kontraktiliteyi azaltıcı ve vasküler düz kasları
     gevşetici etkisi vardır. Vazodilatasyon, antitrombotik etki ve aktive makrofajlarda
     mikrobisidal etkilidir. Histamin artmış vasküler geçirgenliğin en önemli mediy-
     atörüdür.
LTC4, LTD4, LTE4 ise vazokostriksiyon, bronkospazm ve permeabiliteyi artırıcı etki
     yapar.
PAF trombosit aktivasyonu yanı sıra vazokonstrüksiyon ve bronkokonstrüksiyon yapar.

                                                                            (Cevap B)



                              48                    KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



64. On iki yaşında bir kız çocuğunun deniz ürünlerinin tüketimini takiben,
    vücudunda kaşıntılı, eritemli deri lezyonları gelişiyor.
Bu tablonun gelişmesine katkıda bulunabilen immünolojik mekanizma aşağı-
    dakilerden hangisidir?
    A) Gecikmiş tip hipersensitivite
    B) C1 esteraz eksikliği
    C) Tip 1 hipersensitivite
    D) İmmün kompleks birikimi
    E) IgA eksikliği

Tip I hipersensitivite reaksiyonu önceden sensitize mast hücrelerinin yüzeyinde an-
    tikor-antijen bağanması sonucu dakikalar içinde oluşan, hemen gelişen bir reak-
    siyondur. Lokal anafilaksi örnekleri ürtiker, anjiyonörotik ödem, alerjik rinit, ekzama,
    gıda allerjileri, böcek ısırığı, allerjik astımdır. Soruda oluşan gıda alerjisidir.
C1 esteraz eksikliginde ise herediter anjionörotik ödem yapar.
İmmün komplekslerle oluşan Tip III reaksiyonda kompleman aktivasyonu ve polimorf
    lökosit birikimiyle karakterizedir. İmmün kompleks endogen ya da eksojen antijen
    içerebilir.
Gecikmiş tipte hipersensitiviteye örnek, ajan alındıktan 2-3 hafta sonra oluşan
    granülomlardır.
IgA eksikligi en sık görülen primer immün yetmezliktir. Hastalığın çoğu asemptomatik
    olup, serum transfüzyonu yapılırsa içerdiği Ig A nedeniyle anaflaksiye yol açabilir.



                                                                                (Cevap C)




65. Aşağıdaki hastalıkların hangisinde, merkezinde nötrofiller ve granüler
    materyalin bulunduğu granülomatöz iltihap görülür?
    A) Tüberküloz
    B) Sarkoidoz
    C) Lepramatöz lepra
    D) Sifiliz
    E) Kedi tırmığı hastalığı



KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                           49
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES




Kedi tırmığı hastalığı Bartonella henselae’nin neden olduğu servikal - aksiller LAP
      gelişmesi ile karakterizedir. Lenf düğümünde düzensiz stellat apse adı verilen
      sarkoidoz benzeri granülomların ortasında mikroabseleşmelerin olduğu yapılar
      vardır. Lenfogranüloma venerumdaki lezyonlara benzer, nötrofiller ve granüler
      materyal bulunur.
Tüberkülozda kazeifikasyon nekrozu içeren granülomlar vardır.
Sarkoidozda granülomlar ve dev hücrelerde “Asteroid body” ve “Schaumann body”
      vardır.
Lepromatöz leprada granülom yapıları görülebilir.
Sifilizde granülom benzeri yapılar, plazma hücreleri ve endarterit görülür.

                                                                         (Cevap E)

66. Aşağıdaki durumların hangisinde ödem oluşma mekanizması diğerlerinden
    farklıdır?
    A) Konjestif kalp yetmezliği
    B) Malnütrisyon
    C) Nefrotik sendrom
    D) Karaciğer yetmezliği
    E) Hipoalbüminemi

Konjestif kalp yetmezliğinde azalan renal perfüzyon nedeniyle aktive olan renin-an-
   jiotensin-aldosteron sistemi sonucu kanda hidrostatik basınç artar. Bunun sonucu
   sistemik ödem oluşur.
Malnutrisyon, nefrotik sendrom, karaciğer yetmezliği ve hipoalbüminemi nedeniyle
   kan albümin seviyesi azalır. Bu durumların hepsinde kanda onkotik basınç azalır.
   Sıvı interstisyel alana sızar, sistemik ödem oluşur.

                                                                         (Cevap A)

67. Aşağıdakilerin hangisinde metastatik kalsifikasyon gelişebilir?
    A) Yağ nekrozu
    B) Nekrozlu tüberküloz granülomu
    C) Ateroskleroz
    D) Multipl miyelom
    E) Hasarlı kalp kapakçıkları




                             50                   KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



Patolojik (metastatik) kalsifikasyon kan kalsiyumunun yüksek olması nedeniyle görülen
    kalsifikasyon tablosudur. Metastatik kalsifikasyon nedenleri
    . Hiperparatiroidizm(en sık)
    · Multipl miyelom
    · Metastatik tümörler
    · Vit D intoksikasyonu
    · Süt- alkali sendromu
    · Sarkoidoz
    · Kemiğin Paget hastalığı
Distrofik kalsifikasyon nekrotik odaklarda, aterom plakları, tüberküloz granülomları,
    zedelenmiş kalp kapakçıklarına kalsiyum çökmesidir.

                                                                          (Cevap D)



68. Aşağıdakilerden hangisinin gelişiminde viral etki söz konusu değildir?
    A) Gastrik MALToma
    B) Sinonazal papillom
    C) Servikal in situ karsinom
    D) Nazofarenks karsinomu
    E) Hepatoselüler karsinom

Gastrik MALtomada etken H. Pyloridir. Bu üreaz pozitif onkojenik bir bakteridir.
Sinonazal papillom ve servikal in situ karsinomda etken yüksek riskli HPV grubudur.
Nazofarenks karsinomu etkeni en sık Ebstein Bar virusudur.
Hepatoselüler karsinom ise en sık HBV ve HCV ile oluşur

                                                                          (Cevap A)



69. Aşağıdaki vaskülitlerin hangisinde morfolojik olarak farklı evredeki lezyon-
    ların aynı anda, hatta aynı damarda bulunması karakteristiktir?
    A) Kawasaki hastalığı
    B) Takayasu arteriti
    C) Temporal arterit
    D) Poliarteritis nodosa
    E) Wegener granülomatozu



KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                       51
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



Poliarteritis nodosa küçük ve orta çaplı arterleri tutan transmural (tüm duvar katlarını)
    nekrotizan inflamasyonla karakterize vaskülit tablosudur. Akut fazda nötrofil, eozi-
    nofil, ve makrofaj infiltrasyonu ile birlikte fibrinoid nekroz görülür. Geç evrede ad-
    ventisyaya kadar uzanan fibröz kalınlaşma başlar. Aynı damarda akut ve geç evre
    birlikte görülebilir.
Kawasaki hastalığı erken çocukluk döneminde koroner arterleri tutan arterittir.
    Mikroskopisi PAN’a benzer nitelikte nekroz ve iltihabi hücre infiltrasyonu gösterir.
    Lezyonlar eş zamanlıdır.
Takayasu arteriti media ve adventisyada vasa vasorumları da tutan mononükleer ilti-
    habi hücre infiltrasyonu vardır. Mediada granülomlar ve dev hücreler nadiren ola-
    bilir.
Temporal arterit erişkinlerde en sık görülen sistemik vaskülittir. Büyük arterlerden
    küçük arterlere segmental tutulum yapan vaskülittir. Media tabakasında yabancı
    cisim tipi veya Langhans tipi dev hücreler içeren granülomatöz reaksiyon,
    mononükleer iltihabi hücre infiltrasyonu vardır.
Wegener granülomatozu üst solunum yolları, böbrek ve damarları tutan nekrotizan
    vaskülittir. Nekrotizan vaskülit, PAN’da görülenden ayrılamaz. Granülomlar, nekroz
    odakları çevresinde lenfositler, eozinofil, plazma hücreleri ve makrofajlarla değişik
    sayıda dev hücrelerden oluşur.

                                                                              (Cevap D)

70. Özellikle uzun ekstremiteleri, bilateral lens ektopisi, mitral valv prolapsusu
    ve aort dilatasyonu bulunan bir hastanın genetik incelemesinde fibrillin-1
    geninde mutasyon saptanmıştır.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
    A) Ehlers-Danlos sendromu
    B) Marfan sendromu
    C) α1- antitripsin eksikliği
    D) von Hippel-Lindau hastalığı
    E) Niemann-Pick hastalığı

Marfan sendromu otozomal dominant geçişli hastalıkta esas bozukluk ekstrasellüler
   matriksteki elastin liflere ara madde oluşturan fibrilin 1' in yapısındadır. Fibrilin
   genlerinden biri 15 kromozomun uzun kolunda mevcuttur (15q21.1). Hastaların
   klinik özellikleri kollar ve bacakların uzun olması, eklemlerde hiperfleksibilite,
   gögüs deformiteleri, bilateral lens dislokasyonu veya subluksasyonu, aortta
   anevrizmal dilatasyon ve disseksiyon, mitral kapakta floppy kapak sendromudur.



                               52                     KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



Ehlers-Danlos sendromunda kollajen sentezi veya yapısında defekt vardır. Bağ
    dokusunun gerilme gücü azalmıştır. Cilt frajil, eklemler hiperekstansıbldır. Kolon-
    büyük arter rüptürleri kornea rüptürü, retina ayrışması, diafragmatik herni (tip1)
    görülebilir.
α1-antitripsin eksikliğinde en sık neonatal hepatit oluşturur. Daha büyük çocuklarda
    hepatit, siroz ya da panasiner amfizemle ilgili semptomlar görülebilir.
von Hippel-Lindau hastalığında vücutta benign veya malign tümörler oluşur. En sık
    retinal ve serebellar hemanjiyomlar, böbrek-epididim adenomları, pankreas-
    karaciğer-böbrek kistleri izlenir. %50 olguda renal hücreli karsinom gelişip ölüme
    yol açar.
Niemann-Pick hastalığında Lizozomlarda sfingomiyelin ve kolesterol birikir. Bunlarda
    yaygın nörolojik tutulum, organlarda belirgin sfingomiyelin birikimi ve ilk 3 yaş
    içinde ölüm görülür. Dalak, karaciğer, lenf düğümleri, kemik iliği, tonsiller, GİS ve
    akciğerde birikim olur.

                                                                             (Cevap B)




71. Aşağıdakilerden hangisi bakteriyal lobar pnömoni gelişiminin mikroskopik
    evrelerinden biri değildir?
    A) Konjesyon
    C) Kırmızı hepatizasyon
    B) Gri hepatizasyon
    D) Organizasyon
    E) Rezolüsyon

Lober pnömoninin 4 evresi vardır:
   1) Konjesyon: Vasküler konjesyonla, alveolde proteinöz materyal, nötrofiller, bak-
       teriler ve eritrositler görülür.
   2) Kırmızı hepatizasyon: Alveoller; nötrofil, eritrosit ve fibrinle dolar.
   3) Gri hepatizasyon: Eritositler azalmış, lökositler çoğunluktadır.
   4) Rezolüsyon (iyileşme): Komplikasyon olmayan olgularda alveoller içindeki ek-
       suda enzimatik olarak parçalanıp öksürükle atılır.

                                                                             (Cevap D)



KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                         53
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



72. Reaktif germinal merkezler çevresindeki küçük lenfoid hücrelerin prolif-
    erasyonu ve t(11; 14) translokasyonu ile karakterize matür B hücreli lenfoma
    aşağıdakilerden hangisidir?
    A) Küçük lenfositik lenfoma
    B) Marjinal zon lenfoması
    C) Foliküler lenfoma
    D) Burkitt lenfoma
    E) Mantle hücreli lenfoma

Mantle hücreli lenfoma follikül merkezinden değil, mantle bölgesindeki B-hücrelerinden
    köken alır. Nodal ve ekstranodal (dalak, Waldeyer halkası, kemik iliği ve GIS) tu-
    tulum vardır. Küçük çentikli lenfositlerden oluşan homojen tumor görünümü vardır.
    t(11:14) sonucu hücre siklus düzenleyicisi siklin-D1’i kodlayan gen aktive olur.
    Agresiv tümörlerdir, tedaviye dirençlidir.
Küçük lenfositik lenfomada 13 q 12-14 delesyonu vardır.
Marjinal zon lenfoması Helikobakter pylori infeksiyonu, Sjögren sendromu, Hashimoto
    tiroiditi zemininde gelişebilir. Mukozal (barsak, akciğer ve en sık mide) ve non-
    mukozal (tükrük bezi, meme, tiroid, orbita) bölgelerden kaynaklanabilir. t (11;18)
    ve (1;14) translokasyonları nispeten bu tümörler özgüdür.
Foliküler lenfoma NHL’lerin en sık tipidir. B-hücre kökenlidir. Follikül merkezindeki
    küçük veya büyük çentikli hücrelerden oluşur. CD19, CD20, CD10 (CALLA) poz-
    itiftir. t(14:18) sonucu anti-apopitozis ile iligili onkogen olan BCL2 ekspresyonu
    vardır
Burkitt lenfoma en hızlı prolifere olan lenfoid neoplazmdır. Nadiren nodal, sıklıkla ek-
    stranodaldir. Yüksek mitotik indeks ve apoptozis vardır. Üniform, diffuz tümör
    dokusu oluşur. Arada bulunan benign makrofajlar ‘yıldızlı gök manzarası ‘oluşturur.
    BCL 6 ve c-MYC geni (8 numaralı kromozom) pozitiftir.

                                                                             (Cevap E)

73. Altmış yaşında diyabeti ve deride yaygın pigmentasyonu olan bir erkek has-
    tada hepatomegali nedeniyle yapılan karaciğer biyopsisinde siroz ve he-
    patosit sitoplazmalarında yoğun demir birikimi saptanmıştır.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
    A) Wilson hastalığı                  B) Hemakromatozis
    C) α1- antitripsin eksikliği         D) Steatohepatit
    E) Biliyer siroz




                              54                    KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



Hemokromatozis triadı; mikronodüler siroz, diabetüs mellitüs ve deride pigmentasyon
   artışıdır (bronz diabet). Biriken demir, serbest radikal yolunda oluşan lipid peroksi-
   dasyonu, kollojen oluşumunun uyarması ve DNA ile reaksiyonlara girerek hücre
   hasarı ve hepatosellüler karsinoma yol açar.

                                                                             (Cevap B)




74. Viral immünizasyonu takiben gelişebilen demiyelinizan hastalık aşağıdakil-
    erden hangisidir?
    A) Akut dissemine ensefalomiyelit
    B) Progresif multifokal lökodistrofi
    C) Santral pontin miyelinolizis
    D) Marchiafava-Bignami hastalığı
    E) Adrenolökodistrofi

Akut dissemine ensefalomiyelit (ADEM) ya viral bir enfeksiyon yada nadiren viral im-
   münizasyon sonrası oluşan demiyelinizan bir hastalıktır. Tablo olaydan 1-2 hafta
   sonra oluşur. Klinik multipl skleroza benzer. % 20 ölüme neden olabilir.
Progresif multifokal lökodistrofi JC isimli polioma virusuyla oluşan demiyelinizasyona
   yol açan bir hastalıktır. İmmunsupresif hastalarda, AIDS veya hematolojik malig-
   nitelerde sık görülür. Öncelikle oligodendrositlerin infekte eder. Oligodendrositlerin
   nükleusunda camsı amfofilik inklüzyonlar oluşur.
Santral pontin miyelinolizis pons ve tentoryumu tutan, periventriküler alanın korundugu
   bir demiyelinizasyondur.
Marchiafava-Bignami hastalığı ise korpus kallosum ve anterior komissürün santral
   fiberlerini tutan, simetrik miyelin hasarıdır.
Adrenolökodistrofi X e baglı geçen, segmental demiyelinizasyonla giden aksonal de-
   jenerasyondur. Schwann hücrelerinde lineer inklüzyon vardır. Motor, duyusal
   nöropati, adrenal yetmezlik ve parapleji vardır.

                                                                             (Cevap A)




KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                         55
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



75. Tip II membranoproliferatif glomerülonefrit tanısı alan nefrotik sendromlu
    bir hastanın böbrek biyopsisinde tanı koydurucu elektron-yoğun birikimler
    glomerülün neresine lokalize olur?
    A) Mezangiyum
    B) Lamina densa
    C) Subepitelyal alan
    D) Subendotelyal alan
    E) Bowman kapsülu

Glomerül bazal membranında immün kompleksler değil, içeriği bilinmeyen elektron-
   dens materyal birikir (dens-depozit hastalığı). Serumda kompleman alternatif yol-
   unu aktive eden C3NeF (C3 nefritik faktör) bulunur. C3 birikimi irregüler granüler
   şekilde olabilir. Kanda hipokomplemanemi vardır. Mezengiumda da C3 birikir. IgG
   ve kompleman sisteminin erken bileşenleri (C1q, C4) ile IgG yoktur. Bazal mem-
   bran böbrekte ortada lamina densa ve iki tarafında lamina rara diye 3 tabakadan
   oluşmaktadır.

                                                                               (Cevap B)



76. Anormal matriks yapılanması ile karakterize kemik gelişim kusuru aşağıdak-
    ilerden hangisidir?
    A) Osteopetrozis
    B) Akondroplazi
    C) Osteogenezis imperfekta
    D) Osteitis deformans
    E) Osteomalazi

Osteogenezis imperfekta kemik matriksinde, osteoiddeki tip1 kollajenin anormal sen-
   tezi nedeni ile oluşan kalıtsal bir hastalık gurubudur. Kollajenin 1 ve 2 zincirlerini
   kodlayan gende mutasyon vardır. İskelette kemiklerin korteksi ince olup trabeküller
   zayıf yapıdadır. Hastalarda multipl kemik kırıkları, sklerada mavi renk (kollojen
   hatalı üretimi) diş anomalileri ve nöronal tipte işitme kaybı vardır.
Osteopetrozis osteoklastlarda bazen karbonik anhidraz II enzim defekti bazen de bil-
   inmeyen bir nedenle enzim aktivasyon problemi vardır. Bu nedenle kemik rezorp-
   siyonu gerçekleşemez. Kemikler dens ve yoğundur. Radyografide mermer gibi
   görünür.




                               56                     KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



Akondroplazi kemiğin büyüme plağındaki hipoplazi onucu oluşan kalıtsal bir hastalıktır
   Metafiz ve epifizde kondrositlerin proliferasyonu azalır. Çünkü fibroblast büyüme
   faktörü reseptör 3’ün aktive olmasını sağlayan gen mutasyonu vardır
Osteitis deformans kemik yapım ve yıkımı ile giden, sonuçta dayanıksız ve şekli bozuk
   kemik oluşumu ile karakterize bir hastalıktır. Kemik dokusunda matriks aşırı mik-
   tarda artmıştır.
Osteomalazi kemiğin normal döngüsünde mineralize olamamasıdır. Sonuçta nonmin-
   eralize osteoid artar. Kemikte osteopeni oluşur ve kemik kırılganlığı artar.

                                                                              (Cevap C)




77. Otuz beş yaşında kadın hastada uterus kubbesinde sert nodül palpe ediliyor.
    Yıllar içinde yavaş büyüyen kitlenin histolojik olarak birbirini çaprazlayan
    iğsi hücrelerden oluştuğu görülüyor.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
    A) Hematom
    B) Leyomiyom
    C) Karsinosarkom
    D) Stromal tümör
    E) Adenokarsinom

Uterin leiomiyomlar insanlardaki en yaygın tümörlerdir. Üreme çağındaki kadınların
    % 30-50 ’sinde görülür. Miyometriumun düz kasından köken almışlardır. Miy-
    ometrimun içindekiler intramural, endometriumun altında ise submüköz, serozanın
    altına yerleşmişse subseröz miyom adını alır. Uterusta düzgün sınırlı, kapsülsüz,
    yuvarlak sert, nodül şeklindedir. Histolojik olarak birbirini çaprazlayan iğsi hücrel-
    erden oluşur. Uzun zamanda büyüyen lezyon benigndir.

                                                                              (Cevap B)




KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                         57
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



78. Otuz beş yaşında testiste kitlesi olan bir erkek hastada yapılan biyopside
    fibröz septalarla ayrılan geniş sitoplazmalı hücrelerden oluşan neoplazm
    saptanmıştır. İmmünohistokimyasal incelemede neoplastik hücrelerin insan
    koryonik gonadotropin (HCG) ve α-fetoprotein (AFP) ile negatif, plasental
    alkalen fosfataz (PLAP) ile pozitif olduğu saptanmıştır.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
    A) Embriyonal karsinom
    B) Koryokarsinom
    C) Endodermal sinüs tümörü
    D) Matür teratom
    E) Klasik seminom

HCG ve α-fetoprotein (AFP) ile negatif, plasental alkalen fosfataz (PLAP) ile pozitif
    boyanan tümör seminomdur. olduğu saptanmıştır.
Embriyonal karsinomda AFP ve HCG artar
Koryokarsinomda HCG artar.
Endodermal sinüs tümöründe AFP artar.
Teratomda germ yapraklarından gelişen tümör vardır. Hormon artışı olmaz.

                                                                             (Cevap E)

79. Aşağıdaki tiroid tümörlerinden hangisinin stromasında amiloid bulunur?
    A) Foliküler karsinom
    B) Papiller karsinom
    C) Medüller karsinom
    D) Anaplastik karsinom
    E) Hürthle hücreli karsinom

Klasik tus sorusu.. Meduller tiroid kanserinin stromasında amiloid bulunduğu defalarca
    sorgulanmış bir bilgiydi. Medüller tiroid karsinomu diğer tiroid karsinomlarının ak-
    sine follikül epitelinden değil, kalsitonin salgılayan parafolliküler C hücrelerinden
    köken alır. Kalsitonin ve diğer bazı hormonları salgılayabilir (nöroendokrin). Fam-
    ilyal tipte tümör erken yaşta görülür ve RET onkogen eşliği vardır. Kesitlerde
    adalar, kordonlar oluşturan geniş sitoplazmalı atipik hücreler ve bu hücrelerin sito-
    plazmasında ya da stromasında amiloid izlenir. Amiloid kalsitoninin yapısal
    değişime uğraması sonucu oluşur.

                                                                             (Cevap C)



                              58                     KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



80. Deride plaklar ve tümörler oluşturan, dermis ve epidermiste T hücre infil-
    trasyonu ile karakterize neoplastik deri hastalığı aşağıdakilerden hangisidir?
    A) Mikozis fungoides
    B) Psöriazis
    C) Liken planus
    D) Pemfigus
    E) Mastositozis

Mikozis Fungoides
CD4+ T lenfositlerle oluşan primer deri lenfomasıdır. Klinikte psöriazis ile karışan kır-
   mızı-kahverengi yama tarzında plaklar içerir. Daha sonra plaklar artar, büyür ve
   nodül şekline dönüşür. Mikroskopide papiller dermiste ve epidermisin içinde
   yayılım gösteren (epidermotrofizm), yer yer epidermal kümeler, mikroapseler oluş-
   turan (Pautrier mikroabsesi) atipik lenfositik tümör hücreleri görülür. Hücrelerin
   çekirdeklerinin kıvrıntılı seyirli olması nedeni ile serebriform lenfositler olarak
   tanımlanırlar. Bu hücrelere Sezary Lutzner hücreleri denir.

                                                                             (Cevap A)



81. Aşağıdakilerden hangisi bir ilacın farmakodinamik etkinliğini en iyi tanım-
    lar?
    A) İlacın etki oluşturduğu derişimdir.
    B) İlacın maksimal etkiyi oluşturduğu derişimdir.
    C) İlacın reseptörüne bağlanma yeteneğidir.
    D) İlacın reseptöre bağlanarak uyarı oluşturabilme yeteneğidir.
    E) İlacın maksimal etkinin yarısını oluşturduğu derişimdir.

Farmakodinamik faz ilacın vücutta ortaya çıkardığı etkileri inceler. Bu etkiler reseptör
   düzeyinde, enzim düzeyinde, iyon kanalları düzeyinde ortaya çıkabilir. Dolayısıyla
   ilacın etkinliği birçok mekanizma ile ortaya çıkabilir.
Ancak sorunun şıklarında bakıldığında burada reseptör düzeyindeki farmakolojik etkin-
   liğin değerlendirilmek istendiği anlaşılıyor. Reseptör düzeyinde farmakolojik
   etkinliğin en iyi göstergesi; ilacın reseptöre bağlanarak cevap oluşturabilme
   kabiliyetidir. Maksimal etkiden bağımsız bir kavramdır.

                                                                             (Cevap D)



KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ                         59
TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES



82. Aşağıdakilerden hangisi bir popülasyonda, ilaca olan duyarlılıktaki
    varyasyon hakkında bilgi verir?
    A) Kuvantal doz-yanıt eğrisi
    B) Maksimal etkinlik
    C) İlaç potensi
    D) Terapötik indeks
    E) Derecelendirilmiş doz-yanıt eğrisi

Kuvantal Doz-Cevap İlişkisi:
• Bu doz cevap ilişkisinde, ilaç uygulandığı zaman etki ortaya çıkar ya da hiçbir etki
   oluşmaz (konvülsiyonla gelen hastaya antikonvülzan yaptığınız zaman konvül-
   siyon geçer ya da geçmez).
• En önemli klinik parametre ED50 değeridir. 100 kişinin yarısında etkiyi ortaya
   çıkartan dozdur.
   - En iyi örnek, genel anesteziklerin MAK değeridir. 100 kişinin 50’sinde genel
        anestezi oluşturan doz olarak tarif edilir. Bu bir kuvantal doz-cevap ilişkisidir.
• Kuvantal doz cevap ilişkisi tek bir birey üzerinde değil, çok sayıda birey üz-
   erinde incelenir. Önce denekler eşit sayıda birey içeren gruplara ayrılır. Daha
   sonra bir gruba belli dozda ilaç verilir. Her gruba geçildikçe ilacın dozu
   artırılır ve bunun sonucunda elde edilen doz etki grafikleri çıkarılarak Gauss
   eğrisi oluşturulur ve böylelikle incelenen doz düzeyleri arasında istatistiksel
   olarak incelemeler yapılarak ilacın doza bağlı duyarlılığı hakkında fikir
   edinilir.

                                                                              (Cevap A)




83. Parsiyel agonist ile kompetitif nötral antagonist arasındaki benzerlik aşağı-
    dakilerden hangisidir?
    A) Reseptörlere kovalent bağ ile bağlanmaları
    B) Tam agonistin etkilerini azaltmaları
    C) Reseptörlerde uyarılmaya bağlı değişiklikler oluşturmaları
    D) Etkilerinin doğrudan olması
    E) Etkilerinin geç ortaya çıkması




                               60                     KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI
NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI

Contenu connexe

Similaire à NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI

Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...
Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...
Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...www.tipfakultesi. org
 
öN bacak kemikleri
öN bacak kemikleriöN bacak kemikleri
öN bacak kemikleriaydan92
 
Boyun muayenesi̇.ppt 1
Boyun muayenesi̇.ppt 1Boyun muayenesi̇.ppt 1
Boyun muayenesi̇.ppt 1fethiisnac
 
Ortopedik.rehabilitasyon: omuz
Ortopedik.rehabilitasyon: omuzOrtopedik.rehabilitasyon: omuz
Ortopedik.rehabilitasyon: omuzconsultant
 
Anatomi ders notu - üst ekstremite kemikleri / Prof. Dr. Ahmet Songur
Anatomi ders notu - üst ekstremite kemikleri / Prof. Dr. Ahmet SongurAnatomi ders notu - üst ekstremite kemikleri / Prof. Dr. Ahmet Songur
Anatomi ders notu - üst ekstremite kemikleri / Prof. Dr. Ahmet SongurDoktorlar Sitesi
 
9 sinir sistemi-shmyo
9 sinir sistemi-shmyo9 sinir sistemi-shmyo
9 sinir sistemi-shmyoCagatay Barut
 
Yan karıncıklar, beyin zarları ve dural sinus'lar 71-
Yan karıncıklar, beyin zarları ve dural sinus'lar  71-Yan karıncıklar, beyin zarları ve dural sinus'lar  71-
Yan karıncıklar, beyin zarları ve dural sinus'lar 71-Buse Akyıldız
 
Ossa Membri Superioris Y.AYDAR 2017.ppt
Ossa Membri Superioris Y.AYDAR 2017.pptOssa Membri Superioris Y.AYDAR 2017.ppt
Ossa Membri Superioris Y.AYDAR 2017.pptYukselAydar
 
8-baş anatomisi.pptx
8-baş anatomisi.pptx8-baş anatomisi.pptx
8-baş anatomisi.pptxMustafaArkMD
 
4 dis hekimligi-3-yuz-kafaderisi-2015
4 dis hekimligi-3-yuz-kafaderisi-20154 dis hekimligi-3-yuz-kafaderisi-2015
4 dis hekimligi-3-yuz-kafaderisi-2015Cagatay Barut
 
Avasküler nekrozlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Avasküler nekrozlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )Avasküler nekrozlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Avasküler nekrozlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Avasküler nekrozlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Avasküler nekrozlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )Avasküler nekrozlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Avasküler nekrozlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Kulak embriyolojisi ve konjenital kulak hastalıkları
Kulak embriyolojisi ve konjenital kulak hastalıklarıKulak embriyolojisi ve konjenital kulak hastalıkları
Kulak embriyolojisi ve konjenital kulak hastalıklarıenisalpinguneri
 
Omurga anatomi̇si̇
Omurga anatomi̇si̇Omurga anatomi̇si̇
Omurga anatomi̇si̇fethiisnac
 
Omurga anatomi̇si̇
Omurga anatomi̇si̇Omurga anatomi̇si̇
Omurga anatomi̇si̇fethiisnac
 
Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 

Similaire à NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI (20)

Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...
Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...
Fossa temporalis, fossa infratemporalis, fossa pterygopalatina(fazlası için w...
 
öN bacak kemikleri
öN bacak kemikleriöN bacak kemikleri
öN bacak kemikleri
 
Boyun muayenesi̇.ppt 1
Boyun muayenesi̇.ppt 1Boyun muayenesi̇.ppt 1
Boyun muayenesi̇.ppt 1
 
Ortopedik.rehabilitasyon: omuz
Ortopedik.rehabilitasyon: omuzOrtopedik.rehabilitasyon: omuz
Ortopedik.rehabilitasyon: omuz
 
Anatomi ders notu - üst ekstremite kemikleri / Prof. Dr. Ahmet Songur
Anatomi ders notu - üst ekstremite kemikleri / Prof. Dr. Ahmet SongurAnatomi ders notu - üst ekstremite kemikleri / Prof. Dr. Ahmet Songur
Anatomi ders notu - üst ekstremite kemikleri / Prof. Dr. Ahmet Songur
 
9 sinir sistemi-shmyo
9 sinir sistemi-shmyo9 sinir sistemi-shmyo
9 sinir sistemi-shmyo
 
Anatomi ozetnot
Anatomi ozetnotAnatomi ozetnot
Anatomi ozetnot
 
Yan karıncıklar, beyin zarları ve dural sinus'lar 71-
Yan karıncıklar, beyin zarları ve dural sinus'lar  71-Yan karıncıklar, beyin zarları ve dural sinus'lar  71-
Yan karıncıklar, beyin zarları ve dural sinus'lar 71-
 
5-sırt.pptx
5-sırt.pptx5-sırt.pptx
5-sırt.pptx
 
6 boyun-dis-3-2015
6 boyun-dis-3-20156 boyun-dis-3-2015
6 boyun-dis-3-2015
 
Ossa Membri Superioris Y.AYDAR 2017.ppt
Ossa Membri Superioris Y.AYDAR 2017.pptOssa Membri Superioris Y.AYDAR 2017.ppt
Ossa Membri Superioris Y.AYDAR 2017.ppt
 
Anatomi Omurlar
Anatomi OmurlarAnatomi Omurlar
Anatomi Omurlar
 
8-baş anatomisi.pptx
8-baş anatomisi.pptx8-baş anatomisi.pptx
8-baş anatomisi.pptx
 
4 dis hekimligi-3-yuz-kafaderisi-2015
4 dis hekimligi-3-yuz-kafaderisi-20154 dis hekimligi-3-yuz-kafaderisi-2015
4 dis hekimligi-3-yuz-kafaderisi-2015
 
Avasküler nekrozlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Avasküler nekrozlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )Avasküler nekrozlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Avasküler nekrozlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Avasküler nekrozlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Avasküler nekrozlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )Avasküler nekrozlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Avasküler nekrozlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Kulak embriyolojisi ve konjenital kulak hastalıkları
Kulak embriyolojisi ve konjenital kulak hastalıklarıKulak embriyolojisi ve konjenital kulak hastalıkları
Kulak embriyolojisi ve konjenital kulak hastalıkları
 
Omurga anatomi̇si̇
Omurga anatomi̇si̇Omurga anatomi̇si̇
Omurga anatomi̇si̇
 
Omurga anatomi̇si̇
Omurga anatomi̇si̇Omurga anatomi̇si̇
Omurga anatomi̇si̇
 
Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Yüz anatomisi (fazlası için www.tipfakultesi.org)
 

NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI

  • 1. “Doğru Adres” NİSAN 2010 TUS SORULARI ve AÇIKLAMALARI Hazırlayanlar Prof. Dr. Dildar KONUKOĞLU Doç. Dr. Suat DEDE Doç. Dr. Süleyman Murat TAĞIL Doç. Dr. Tuncay DELİBAŞI Uzm. Dr. Oğuz SARIYILDIZ Uzm. Dr. Bora DEMİRÇELİK Uzm. Dr Oytun ERBAŞ Uzm. Dr. Ayşe SÜLEYMAN Uzm. Dr. Aziz ÖĞÜTLÜ Uzm. Dr. Zülfikar AKELMA Uzm. Dr. Selman ÜNVERDİ Uzm. Dr. İsmail ŞUBAŞI Uzm. Dr. Nurver Özel ÖZBAY Dr. Serkan YURTSEVEN Dr. Tuba Duzman MUTLUER Dr. Kübra IRMAK www.tustime.com
  • 2. © 2010 NİSAN 2010 TUS SORULARI VE AÇIKLAMALARI TUSTIME YAYINCILIK LTD. ŞTİ. Her hakkı saklıdır. Bu kitabın tüm yayın hakları TUSTIME YAYINCILIK LTD. ŞTİ.’ye aittir. Fikir ve Sanat Eserleri Yasası uyarınca tümü ya da bir bölümü izin alınmaksızın basılıp yayınlanamaz; teksir, fo- tokopi veya başka bir teknikle çoğaltılamaz; bilgisayar ortamları ve web hizmetlerinde kullanılamaz. TUSTIME YAYINCILIK LTD.ŞTİ. www.TUSTIME.com İSTANBUL / FINDIKZADE Oğuzhan Cad. No:1 Kat: 2-3 Fındıkzade Fatih / İSTANBUL Tel: 0212 521 77 85, 507 349 53 16 • Fax: 0212 521 77 65 İSTANBUL / KADIKÖY Osmanağa Mahallesi Serasker Caddesi No:108 Kadıköy / İSTANBUL Tel: 0216 336 24 29, 507 349 53 12 • Fax: 0216 336 24 82 İZMİR Akdeniz Mahallesi Halit Ziya Bulvarı No:74 A Blok Kat:3 İZMİR Tel: 0232 425 11 55, 507 349 53 26 • Fax: 0232 425 11 57 ANKARA Kumrular Sokak No:20 Kızılay / ANKARA Tel: 0312 417 23 45, 507 349 53 24 • Fax: 0312 425 34 09 Kapak Tasarımı: Ahmet Köksal (grafikerim@gmail.com) Sayfa Tasarımı - Düzeni: TUSTIME Yayıncılık Ltd. Şti. Baskı Cilt: Şan Ofset Matbaacılık Ltd. Şti. ISBN: 978-605-5594-000
  • 3. TEMEL TIP BİLİMLERİ AÇIKLAMALI SORULARI
  • 4. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 1. Aşağıdakilerden hangisi canalis vertebralis içerisinde bulunmaz? A) Ligamentum denticulatum B) Ligamentum longitudinale anterius C) Ligamentum longitudinale posterius D) Filum terminale E) Cauda equina Lig. denticulatum; medulla spinalis’i saran pia mater’in oluşturduğu bir yapıdır ve canalis vertebralis içerisinde yer alır. Lig. longitudinale anterius; vertebra korpuslarını ön yüzünden saran ligamenttir ve canalis vertebralis içerisinde yer almaz. Lig. longitudinale posterius; vertebra korpuslarını arka yüzden sararak canalis verte- bralis’in ön duvarını oluşturan anatomik yapıdır ve kanal içerisinde yer alır. Filum terminale; medulla spinalis’in alt ucunda pia mater’in kapanması sonucu oluşan bir yapıdır ve kanal içerisinde yer alır. Cauda equina; medulla spinalis’in L1 segmentinden sonraki segmentlerden çıkan spinal sinirlerin oluşturduğu yapıdır ve kanal içerisinde yer alır. (Cevap B) KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 5
  • 5. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 2. Aşağıya baktığında çift gördüğünden şikâyet eden bir hastada aşağıdaki kranial sinirlerin hangisinde paralizi olduğu düşünülmelidir? A) N. opticus B) N. oculomotorius C) N. trochlearis D) N. abducens E) N. trigeminus N. opticus lezyonlarında görme alanı defektleri meydana gelir, çift görme gibi bir şikayet söz konusu olamaz. N. oculomotorius felcinde hastada pitoz, dışa şaşılık ve midriazis 3 temel bulgudur. N. trochlearis; gözü aşağı-dışa baktıran m. obliquus superior’un siniridir ve bu sinirin lezyonlarında hastalar aşağı-dışa bakamazlar (çift görürler). N. abducens; felcinde hastanın en temel bulgusu içe şaşılıktır. N. trigeminus; felcinde çiğneme kasları çalışmaz. N. ophthalmicus dalı bulbus oculi’nin dokunma duyusunu taşır ve lezyonunda kornea refleksinin afferent kolu bozul- muştur. (Cevap C) 3. Aşağıdakilerden hangisi musculus scalenus anterior’un ön yüzü ile yakın komşuluk yapar? A) Nervus accessorius B) Nervus hypoglossus C) Nervus phrenicus D) Nervus laryngeus recurrens E) Plexus brachialis’in kökleri N. accessorius; boyun arka üçgenlerinden trigonum occipitale’de m. levator scapu- lae’nın yüzeyelinde olacak şekilde seyreder. M. trapezius ve m. sternocleidomas- toideus’un siniridir. N. hypoglossus; boyun ön üçgenlerinden trigonum caroticum’da seyreder ve m. palatoglossus hariç dil kaslarını inerve eder. N. phrenicus; plexus cervicalis’in motor dalıdır. Boyunda m. scalenus anterior’un yüzeyelinde olacak şekilde aşağı doğru ilerleyerek önce üst sonra da orta medi- astene uğrayarak diyaframı inerve eder. N. laryngeus recurrens; m. cricothyroideus hariç larinks kaslarının motor siniridir. 6 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 6. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES Plexus brachialis’in kökleri m. scalenus anterior ile m. scalenus medius arasında (m. scalenus anterior’un arka yüzünde) seyreder. (Cevap C) 4. Musculus iliopsoas’ın en güçlü antagonisti aşağıdakilerden hangisidir? A) M. tensor fasciae latae B) M. gluteus maximus C) M. gluteus medius D) M. piriformis E) M. obturatorius internus KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 7
  • 7. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES M. iliopsoas, ilium’un fossa iliaca’sından ve lumbal vertebraların transvers çıkıntıların- dan başlayarak aşağıya doğru ilerleyen ve kalça eklemi eksenini ön yüzden çapra- zlayarak femur’un trochanter minor’unda sonlanan kastır. Uyluğun esas fleksör kasıdır. M. gluteus maximus uyluğun esas ekstensör kası olması nedeniyle m. iliopsoas’ın en güçlü antagonistidir. M. tensor fasciae latae, uyluğa fleksiyon, M. gluteus medius, uyluğa iç rotasyon ve abdüksiyon, M. piriformis, uyluğa dış rotasyon, M. obturatorius internus, uyluğa dış rotasyon yaptıran kaslardır. (Cevap B) 5. Aşağıdaki bağlardan hangisi koparsa caput radii serbest kalır? A) Ligamentum collaterale radiale B) Ligamentum collaterale ulnare C) Ligamentum anulare radii D) Chorda obliqua E) Ligamentum carpi radiale 8 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 8. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES Lig. anulare radii; radius başını sıkıca kuşatıp, ulna’daki incisura radialis’e tutunur ve caput radii’yi art. radioulnaris proximalis’de tutar. Lig. collaterale radiale, lig. collaterale ulnare ve chorda obliqua da dirsek ekleminin diğer bağlarıdır. Lig. carpi radiale ise el bilek ekleminde bulunur. (Cevap C) 6. Aşağıdaki oluşumlardan hangisi capsula interna’nın medialinde bulunur? A) Claustrum B) Putamen C) Globus pallidus D) Gyri insulae E) Talamus KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 9
  • 9. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES Geçmiş yıllarda örneği olmayan bir kesit anatomisi-topoğrafik anatomi sorusudur. Thalamus capsula interna’nın hemen medialinde bulunan anatomik oluşumdur. Diğer şıklarda verilen Claustrum, Putamen, Globus pallidus ve Gyri insulae capsula in- terna’nın lateralinde yer alır. (Cevap E) 7. Aşağıdaki yapılardan hangisi orta kulak boşluğunda bulunmaz? A) Stapes B) Eminentia pyramidalis C) Prominentia canalis facialis D) Ductus cochlearis E) Plexus tympanicus Orta kulak kemikçiklerinden stapes, bu kasın orta kulağın arka duvarında yaptığı kabarıntı olan eminentia pyramidalis, n. facialis’in orta kulağa yaptığı kabarıntı olan prominentia canalis facialis ve promontorium’un üzerinden geçen plexus tym- panicus orta kulakta bulunan oluşumlardır. Ductus cochlearis; iç kulakta cochlea’nın içerisinde bulunan zar labirentin adıdır. 10 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 10. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES (Cevap D) 8. Aşağıdaki yapılardan hangisi kalbin sağ atriumunda bulunmaz? A) Musculi pectinati B) Ostium sinus coronarii C) Ostium venae cavae inferioris D) Fossa ovalis E) Musculus papillaris posterior Musculi pectinati’ler, sinus coronarius’un açıldığı yer olan ostium sinus coronarii, v. cava inferior’un açıldığı ostium vena cavae inferioris ve fossa ovalis sağ atriumda bulunan oluşumlardır. M. papillaris’ler ise ventriküllerde bulunan kaslardır. KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 11
  • 11. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES (Cevap E) 9. Aşağıdaki arterlerden hangisi, ductus deferens’i annulus inguinalis profun- dus yakınında çaprazlar? A) A. epigastrica inferior B) A. epigastrica superior C) A. iliaca externa D) A. obturatoria E) A. femoralis Direk inguinal hernilerin geliştiği trigonum inguinale (Hesselbach üçgeni)’nin lateral sınırını yapan a. epigastrica inferior inguinal kanalın karın içine bakan açıklığı olan annulus inguinalis profundus’un da hemen medialinde (plica umbilicalis late- ralis’in içerisinde) yer alır. Canalis inguinalis’den geçerek pelvis’e girecek olan ductus deferens annulus inguinalis’den girince a. epigastrica inferior’u çapraz- lar. 12 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 12. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES (Cevap A) 10. Pia mater spinalis hangi vertebra seviyesinde kapanır? A) 2. lumbal B) 4. lumbal C) 5. lumbal D) 2. sakral E) 4. sakral Pia mater spinalis, medulla spinalis’e yapışık olacak şekilde onu çepeçevre saran zardır ve medulla spinalis’in bitiş seviyesi olan L1-2 hizasında kapanır ve aşağıya filum terminale internum’u yapar. Medulla spinalis’in diğer zarları olan arachnoidea mater ve dura mater ise sakral 2 vertebra seviyesinde kapanırlar. KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 13
  • 13. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES (Cevap A) 11. Aşağıdakilerden hangisi mikrotübül stabilizasyonunu sağlar? A) Taksol B) Kolşisin C) Vinblastin D) Kolsemid E) Vinkristin Hücre içinde bulunan mikrotubuller tubulin denen proteinlerden oluşmaktadır. Vinkristin, vinblastin, kolşisin gibi mikrotubul zehirleri tubulinlerin polimerizasy- onunu engellerler. Taksol ise mikrotubul polimerizasyonunu arttırarak mitozu in- hibe eder. (Cevap A) 14 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 14. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 12. Aşağıdakilerin hangisinde embriyonik yapı ve yapısal gelişim ilişkisi bulun- maktadır? A) Mezonefrik kanal – Prostat B) Ürogenital sinüs – Duktus deferens C) Paramezonefrik kanal – Uterus D) Phallus – Labia minor E) Ürogenital kabarıklıklar – Corpus cavernosum penis Uterus, tupler ve vajen üst kısmı Müller (paramezonefrik) kanalından gelişirler. GONAD GELİŞİMİ Gonadlar intrauterin 6. haftada bipotenttir. Eğer gonadal çıkıntıya spermatogonyum ulaşırsa gonadın medullası gelişir ve testis oluşur. Oogonyum ulaşırsa kortex gelişir ve over oluşur. Fakat testis gelişimi için Y kromozamundaki Testis Determining Factor (TDF) gereklidir. 8. haftada ise hem wolf (mezanefroz) hem de müller (paramezonefroz) kanalları bulunur. Eğer fetus erkek olacaksa sertoli hücrelerinden müllerian inhibe edici faktör salınır ve müller kanalları geriler. Wolf kanallarının gelişimi ise Testosteron salınımına bağlıdır. Testesteron bulunması durumunda wolf kanalı erkek iç genitali yönünde diferansiye olmaktadır. (epididim, duktus deferens, vesikula seminalis). Dış genital sinus üro- genitalisten farklılanır. Dihidrotestesteron varlığında erkek dış genital gelişir. Testis yoksa sertoli ve Leyding hücreleri olmayacağından, MIF etkisi oluşamaz ve Müller kanalı persiste olur. Müler kanalları birleşerek Kadın iç genitali (tüpler, Uterus, Vagen 2/3 üst kısmı gelişir) oluşturur. Testesteron olmadığı için Wolf kanalı regrese olur. DHT olmadığı için dış genital sinus ürogenitalisten dişi yönünde farklılanır. (Cevap C) KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 15
  • 15. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 13. Aşağıdakilerden hangisi vokal kord yapısında bulunur? A) Arjirofil fibriller B) Elastik fibriller C) Kübik örtü epiteli D) Diffüz lenf folikülleri E) Düz kas Kord vokaller elastik lif barındıran yapılardır. Üzerleri ise çok katlı yassı epitelle döşe- lidir. Lenfatiği bulunmaz. (Cevap B) 14. Aşağıdakilerden hangisi böbrek medullasında bulunur? A) Proksimal tübülün kıvrıntılı kısmı B) Distal tübülün kıvrıntılı kısmı C) Glomerül D) İnce parça E) Jukstaglomerüler kompleks Böbrek medullasında henle kulpunun özellikle ince kısımları bulunmaktadır. (Cevap D) 16 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 16. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 15. Serebrum, primer beyin veziküllerinin hangisinden gelişir? A) Telensefalon B) Diensefalon C) Metensefalon D) Miyelensefalon E) Rombensefalon Sinir sistemini oluşturan tüm yapılar, menşeyini ektoderm’den alır. Embriyonel hay- atın üçüncü haftasının başında chorda dorsalis’in dorsal tarafındaki ektoderm kalınlaşarak lamina neuralis denilen nöral plağı oluşturur. Bu plağın kenarları kalınlaşarak crista neuralis’i meydana getirir. Crista neuralis’ler arasında kalan oluğa sulcus neuralis adı verilir. 4. haftanın başlarında (22-24. günde) iki taraf crista neuralis birleşir ve bir tüp şeklini alır. Tubus neuralis denilen bu yapıdan sinir sisteminin bölümleri gelişir. Tubus neuralis’in pars cranialis denilen ön (üst) kısmında üç şişlik bulunur. Primer beyin kesecikleri denilen bu şişlikler, önden - arkaya doğru; Prosencephalon, Mesencephalon ve Rhombencephalon olarak isimlendirilir. Bu üç yapı birlikte Encephalon adı ile bilinir. Tubus neuralis’in pars spinalis denilen arka (alt) kıs- mından Medulla spinalis gelişir. Tubus neuralis’in lümeni; beyin ventriküllerini, mesencephalon içindeki aqueductus cerebri’yi ve medulla spinalis içindeki canalis centralis’i oluşturur. Prosencephalon (ön beyin); diencephalon + telencephalon (cerebrum) Diencephalon; thalamus, hypothalamus, epithalamus ve subthalamus denilen bölüm- lerden oluşur. Telencephalon’u, iki tane hemispherium cerebri (beyin yarımküresi) yapar. Bir hemi- spherium cerebri; cortex cerebri, substantia alba (beyaz cevher), pars basalis telencephali (bazal ön beyin) ve nuclei basales’i (bazal çekirdekler) içerir. KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 17
  • 17. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES Mesencephalon (orta beyin); pons ile diencephalon arasında kalan bölümdür. Rhombencephalon (arkabeyin); myelencephalon (medulla oblongata = bulbus) ve metencephalon (pons ve cerebellum)’dan oluşur. (Cevap A) 16. Kalpte refrakter periyodun en uzun sürdüğü lokalizasyon aşağıdakilerden hangisidir? A) Atrium miyokardı B) Atrioventriküler düğüm C) Ventrikül miyokardı D) His hüzmesi E) Sinüs düğümu Kalpte refrakter periodun uzunluk sırası sağ ve sol dal > purkinje hücresi > ventrikül miyokard hücresi (Cevap C) 18 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 18. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 17. Aşağıdakilerden hangisi Sertoli hücrelerinden salgılanır ve ön hipofizden FSH salgısını baskılar? A) Testosteron B) Müllerian inhibe edici faktör C) Folistatin D) Östrojen E) İnhibin B Testisler skrotumda yerleşmiş bir çift organdır. Dışta periton uzantısı olan pros- essus vajinalis ile örtülüdürler. Seminifer tübüller arasındaki stromada yer alan interstisiyel hücreler (Leyding hücresi) ise LH etkisinde androjenlerin salgılanmasından sorumludur. Seminifer tubul duvarında yer alan sertoli hücreleri sıkı bağlantılarla bağlanmış olduğundan makromolekül- lerin geçişine izin vermezler (Kan-testis bariyeri). Sertoli hücreleri FSH etkisinde Androjen bağlayıcı globulin sentezi yaparak testos- teronu bağlar. Spermato- genezin sürmesi için gerekli lokal yüksek testosteron kon- santrasyonu böylelikle sağlanmış olur. Ayrıca sertoli hücresi fetusta MIF (Müllerien İnhibisyon Faktör) yaparak müller kanalının erkek fetusta gerilemesini sağlar. Sertoli hücresinin fagositoz görev- ide vardır. İnhibin salgılayan sertoli hücresi bu yolla FSH’ı baskılar. (Cevap E) KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 19
  • 19. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 18. İskelet kasında aktin ve miyozin filamentlerini bir arada tutan esnek protein molekülü aşağıdakilerden hangisidir? A) Titin B) Distroglikan C) Sarkoglikan D) Laminin E) Distrofin KAS YAPISINI OLUŞTURAN PROTEİNLER Kas hücresinde en küçük kasılabilen protein birimine sarkomer adı verilir. Işık mikroskobunda iskelet kasında enine çizgilenmeler gösteren koyu ve açık bantlar izlenir. 1) Koyu bantlar: A bandı (anizotropik) (H diski ve M çizgisi) - Miyozin 2) Açık bantlar: I bandı (izotropik) (Z çizgisi) – Aktin Her bir I bandı Z çizgisi adı verilen bir hatla ikiye bölünmüştür. A bandının ortasında açık boyanan H diski ve H diskinin ortasında M çizgisi bulunur. H diskinin ortasın- daki M çizgisinde kalın filamentler bağlantı kurar. 20 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 20. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES Aktin: Globüler aktin monomerlerinden oluşmuştur. Globüler aktin (G-aktin) monomerleri, F- aktin şeklinde filamentleri oluşturmak üzere polimerleşirler. Her G-aktin monomeri üzerinde myozin bağlanma bölgesi bulundurur. Çift aktin filamenti heliks şeklinde birbirini sarar. Tropomyozin: Polipeptid zincirinden oluşur. Tropomyozin iki aktin filamenti üzerinde baştan sona uzanır. Troponin: Tropomyozine tutunmuş olarak bulunur. Troponin üç alt üniteden oluşmuş kompleks bir proteindir. 1. Troponin - I: (Aktin-myozin etkileşmesini inhibe eder) 2. Troponin - C: (Kalsiyumun bağlandığı bölüm) 3. Troponin - T: (Tropomyozine bağlandığı bölüm) Titin Kalın filamanları (miyozin) her iki taraflarından ikişer olmak üzere 4 adet titin elastik proteini ile Z diskine tutturur. Sarkomerin aşırı gerilmesini önler. Alfa-aktinin Fibriler (F) aktini Z çizgisine bağlar. Fleksör grubu kaslar kasılırken, ekstansör kaslar Titin ile gevşeyip, yay gibi gerilirler. Nebulin Globuler (G) aktin monomerlerini birbirine bağlayan proteindir. G-aktin monomerlerinin birbirine bağlanmasıyla F- aktin oluşmaktadır. KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 21
  • 21. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES Desmin Z çizgisini iskelet kası hücre zarına bağlar. Distrofin Distrofin proteini, aktini kas membranına bağlar ve intraselüler stabiliteyi oluşturur. Duchenne muskuler distrofisinde, distrofin proteini olmadığı için kas mem- bran stabilizasyonu sağlanamaz ve dejenerasyon olur. Cevap A) 19. Heparinle etkisi güçlenen antikoagülan aşağıdakilerden hangisidir? A) Trombomodulin B) Plazminojen C) Protein C D) Antitrombin III E) Doku plazminojen aktivatöru 22 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 22. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES ANTİKOAGULAN SİSTEM Protein C’nin antikoagulan sistemin parçasıdır. Pıhtılaşma sırasında oluşan trombin, Trombomodiline bağlanır. Bu kompleks inaktif durumda olan protein C yi aktif hale getirir. Protein S bu aktivasyon sırasında kofaktör görevini yapmaktadır. Aktive protein C, Faktör V ve VIII i proteaz etkisiyle inaktif hale getirir. Böylece koag- ulasyon kaskadı sınırlandırılmış olur. Ayrıca protein C, t-PA inhibitör faktöründe yıkımını sağlar. Böylelikle t-PA (doku plazmi- nojen aktivatörü) aktive olur. Aktive olan t-PA plazminojeni, plazmine dönüştürür. Plazminde pıhtıdaki fibrini, Fibrinojen, Faktör V, faktör VIII, protrombin (II), faktör XII yıkımını yapar. Aminokaproik asit de t-PA yı inhibe ederek, fibrinolizi yavaşlatır. Heparin endotelde bulunan glikozaminoglikandır. Heparin, antitrombin 3 ü aktive ed- erek faktör 2, faktör, 9 ve 10 da inhibisyon yapar. KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 23
  • 23. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES (Cevap D) 20. Aşağıdaki reseptörlerden hangisi bir iyon kanalıdır? A) GABA-B reseptörü B) NMDA-glutamat reseptöru C) M1-kolinerjik reseptör D) D1-dopaminerjik reseptör E) β2-adrenerjik reseptör GLUTAMAT Beyinde en yaygın bulunan eksitatör nörotransmitterdir. Glutamat reseptörleri 2 tiptir: 1 - Metabotropik tipte olanlar G proteine ile bağlantılı olup IP3 ve DAG seviyelerini yükseltir yada hücre içi cAMP seviyesini düşüren serpantin reseptörleridir. 2 - İyonotropik tipte olanlar ise; AMPA-K (Kainate) ve NMDA reseptörleridir. 24 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 24. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES NMDA Na-K- Ca kanal tipi kanaldır.. Hipokampusta yüksek miktarda NMDA reseptörü vardır. Bu lokalizasyonlu reseptörlerin LTP (Uzun dönemli potansiyalizasyon) den so- rumlu olduğu bilinmektedir. LTP uzun süreli bellek ve öğrenme mekanizmalarından sorumludur. NOT: Serebral iskemi, Travma, epilepsi sırasında aşırı glutamat salınımı ve bu reseptörün aktivasyonu olmaktadır. Bu reseptörlerin aktivasyonu ile nöron içine aşırı Ca girer ve böylelikle noron hasarı gelişmektedir. NOT: ŞİZOFRENİ PCP (melek tozu) NMDA reseptörünü bloke ederek şizofrenide görülen negatif semp- tomlar oluşturur. Bu nedenle şizofrenide glutamat teoriside sözkonusudur. NMDA reseptörü genetik olarak hasarlanıp değiştirilen farelerde sosyal çekinti, ajita- syon oluşmaktadır. (Cevap B) KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 25
  • 25. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 21. Aşağıdaki amino asitlerin hangisinden nikotinamid sentezlenebilir? A) Tirozin B) Fenilalanin C) Triptofan D) Histidin E) Glisin Nikotinamid, diğer ismi ile Niasin (B-3 vitamini) triptofandan sentezlenir. Triptofan en- dojen niasin kaynağıdır. Niasin sentezi için B-6 vitamini gereklidir. (Cevap C) 22. Aşağıdaki metabolik yollardan hangisi glutatyonun antioksidan fonksiyonu için özellikle önemlidir? A) Glikoliz B) Glukoneogenez C) Pentoz fosfat yolu D) Yağ asitlerinin oksidasyonu E) Krebs döngüsu Glutatyonun antioksidan özelliği gösterebilmesi için Glutatyon peroksidaz ve Glutatyon redüktaz sisteminin beraber çalışması gereklidir. Glutatyon redüktaz NADPH kul- lanan bir flavoenzimdir. NADPH’lar başlıca Glukoz 6-fosfat dehidrogenaz ile pen- toz fosfat yolundan elde edilir. Glutatyonun antioksidan etkisi ile özellikle peroksitlerin zararlı etkilerinden korunulmuş olur. (Cevap C) 23. Antimikrobik bir etkiye sahip olan hipokloröz asit (HOCI) oluşumunu sağlayan nötrofil enzimi aşağıdakilerden hangisidir? A) Glutatyon peroksidaz B) Süperoksit dismutaz C) Laktoperoksidaz D) Miyeloperoksidaz E) Katalaz 26 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 26. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES Nötrofillerde solunumsal patlama ile oluşan superoksit anyon radikalinden superoksit dismutaz ile hidrojen peroksit meydana gelir. Oluşan hidrojen peroksit, klor iyonları varlığında hem demiri içeren bir enzim olan miyeloperoksidaz ile hipokloroz asitini oluşturur. Bu molekül antibakteriyel etkiye sahiptir. (Cevap D) 24. Bir serum enziminin zamana bağlı olarak oluşturduğu ürün aşağıdaki grafikte verilmiştir. Bu enzimin aktivitesinin doğru tayini için hangi zaman aralıklarında oluşan ürün miktarı ölçülmelidir? A) t0 –t3 B) t0 –t4 C) t1 –t2 D) t1 – t3 E) t3 – t4 Grafiğin lineer yani doğrusal olduğu aralıkta ölçüm gereklidir. Bu aralıkta aktivite ile oluşan ürün miktarı doğru orantılıdır. (Cevap C) 25. Mitokondri elektron transport zincirinin bozulmasının en önemli metabolik sonucu aşağıdakilerden hangisidir? A) NADPH üretiminde artma B) NADH oksidasyonunda artma C) O2 nin H2O ya indirgenmesinde artma D) NAD+ yenilenmesinde azalma E) FAD indirgenmesinde azalma KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 27
  • 27. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES Mitokondri elektron transport sistemi nde elektronlar O2’ne aktarılıp su oluşurken, NADH, FADH2 ve FMN2’dan oksido-redüksiyon tepkimeleri ile NAD, FAD ve FMN oluşur. Elektron transport sistemi bozulduğunda NAD, FAD ve FMN oluşumu aza- lır, oksijen tüketimi ve su oluşumu azalır, NADH, FADH2 ve FMNH2 oksidasyonu azalır. (Cevap D) 26. Kortizol sentezi için gerekli olan, adrenal korteksin zona fasikülata tabakasında bulunup zona glomerüloza tabakasında bulunmayan enzim aşağıdakilerden hangisidir? A) p450scc B) 11β-hidroksilaz C) 17α-hidroksilaz D) 21-hidroksilaz E) 18-hidroksilaz P450scc, tüm steroid hormonlarının sentezinde yer alan bir monooksijenaz sistemidir. 18 hidroksilaz, sadece zona gromerulosada bulunur ve aldosteron sentezinde yer alır. 11 beta hidroksilaz ve 21 hidroksilaz hem zona gromurulosa hem de fasikulata tabakasında bulunur. 17 alfa hidroksilaz, DHEA ve Androstenodion sentezinde yer alan 17-hidroksiprogesteron ve 17-hidroksipregnenolon üzerien etkili enzimdir. Zona fasikulata tabakasında bulunur. (Cevap C) 27. Aşağıdaki hormonlardan hangisinin kalsiyum metabolizması ve fosfat me- tabolizması üzerinde bilinen bir etkisi yoktur? A) Paratiroid hormon B) Kalsitonin C) Östrojenler D) Glukokortikoidler E) Glukagon Kan kalsiyum ve fosfat metabolizması üzerine paratiroid hormon, kalsitonin ve D vit- amini doğrudan etkilidir. Glukokortikoidler D vitamini antogonistidir. Östrojenler kemik üzerine anabolik etkilidir. Pozitif Ca – fosfat dengesi oluştururlar. Glukagon ise kan glukoz düzeylerinin düzenlenmesinde görev alır, karbohidrat ve lipit me- tabolizması üzerine etkilidir. (Cevap E) 28 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 28. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 28. Yalnızca hayvan kaynaklı besinlerle alınabilen ve bitkilerde bulunmayan vi- tamin aşağıdakilerden hangisidir? A) Vitamin B12 B) Folat C) Vitamin B6 D) Pantotenik asit E) Niasin Vitamin B12, eksikliği özellikle vejeteryanlarda görülür. Et ve et ürünleri ile alınır. Diğer B vitaminleri ve C vitamini özellikle kaynak bitkiseldir. (Cevap A) 29. Yağ asitleri, aşağıdaki moleküllerden hangisinin yapısında bulunmaz? A) Fosfolipid B) Sfingolipid C) Trigliserid D) Kolesterol E) Glikolipid Fosfolipidler; Gliserol+2 yağ asit+ Fosfat tan oluaşn fosfatidik asit türevidir. Sfingolipit; Sfingozin+ yağ asidinden oluşan seramid türevleridir. Trigliseridler; Bir mol gliserol ve 3 mol yağ asidinden oluşur. Glikolipid; Sfingozin+ yağ asidinden oluşan seramid türevleridir. Kolesterol; Steran halkası içerir. Eğer yapısına 1 mol yağ asidi girer ise ester koles- terol oluşur. Bu seçenekte verilen serbest kolesteroldür ve yapısında yağ asidi bulunmaz (Cevap D) 30. Kemik yapımını gösteren biyokimyasal belirteçler aşağıdakilerin hangisinde birlikte verilmiştir? A) İdrar hidroksiprolini, asit fosfataz B) İdrar hidroksiprolini, osteokalsin C) Osteokalsin, kemik alkalen fosfatazı D) Kemik alkalen fosfatazı, deoksipiridonilin E) Deoksipiridonilin, idrar hidroksiprolini İdrarda Hidroksiprolin ve asit fosfataz kemik yıkım belirteçlidir. Osteokalsin, kemikte Ca depolayan proteindir. Alkalen fosfataz osteoblastik aktiviteyi gösterir. Deok- sipiridonilin yıkım belirteçlerinden biri olup kollajen yıkımını gösterir. (Cevap C) KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 29
  • 29. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 31. Fibronektin ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Bir glikozaminoglikandır B) Ekstraselüler matrikste bulunur C) Fibroblastlar tarafından salgılanır D) Kollajene bağlanır E) Plazma proteinlerindendir. Fibronektin ekstrasellüler matriksin bir glikoproteinidir. Kollajen, heparine bağlanır, adezyonda rol oynar. Soluble bir molekül olduğundan dolaşımda bulunur ancak plazmanın proteini değil doku proteinidir. Ancak fibronektin bir gikozaminoglikan değildir. Bir glikoproteindir. Bu seçenekte hatalı seçenektir. (Cevap E) 32. Hiperamonemili bir hastada, aşağıdakilerden hangisinin amonyak se- viyesinin düşürülmesine katkısı olmaz? A) Arjinin verilmesi B) Glutamin verilmesi C) Diyetle alınan proteinlerin azaltılması D) Sodyum benzoat verilmesi E) Fenilasetat verilmesi • Hiperargininemi dışındaki üre siklusu enzim eksikliklerinde diyete arginin eklenir. Sodyum benzoat glisin ile Hippurat oluşturmak sureti ile endojen glisinin atılımı yolu ile amonyak yüksekliğini azaltabilir. • Laktikol / laktuloz /Levuloz barsaktan amino gruplarının atılımını sağlar. • Neomisin gibi bir antibiyotik tedavisi barsak bakterilerinin ölümüne yol açarak amonyak üretimini sınırlar. • Fenil asetat veya fenil bütirat, glutamin ile birleşerek endojen glutaminin fenil asetil/ fenil bütiril glutamin oluşturarak atılımını sağlar. Bu nedenle hiperammonemi hastasına glutamin verilmediği gibi tedavi amaçlardan biride glutaminin uzaklaştırılmasıdır. (Cevap B) 30 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 30. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 33. Karaciğer hastalıklarında ve alkol kullanımında serum düzeyi yükselen enzim aşağıdakilerden hangisidir? A) Adenilat kinaz B) Asit fosfataz C) Angiotensin dönüştürücü enzim D) γ-glutamil transferaz E) Kreatin kinaz Serumda Kreatin kinaz kas harabiyetinde, asit fosfataz prostat ve osteoklastik kemik hastalıklarında artış gösterir. Karaciğerin koleztaz ile seyreden hastalıklarında, alkol tüketimi, antikonvülzan veya antideprasan kullanımı ile düzeyi artan enzim gama glutamil transferaz (GGT)’dir. (Cevap D) 34. Hipoglisemiye giren bir kişide aşağıdakilerden hangisi görülmez? A) Adenilat siklaz inhibisyonu B) Glukagon salınımında artma C) Glikojen sentaz inaktivasyonu D) Glikojen fosforilaz aktivasyonu E) Protein kinaz aktivasyonu Hipoglisemiye yanıt olarak salgılanan hormon glukagondur. Glukagon adenilat siklaz aktivasyonu yapar, cAMP düzeyini arttırır ve buna bağlı protein kinaz aktivasyonu gözlenir. Glikojen sentezi baskılanır, glikojen yıkılımı aktive edilir. Glikojen sen- tezinde yer alan enzim glikojen sentaz, yıkılımda yer alan enzim glikojen fosfori- lazdır. (Cevap A) 35. Aşağıdaki hemoglobinlerin hangisinde oksijenin hemoglobine bağlanması değişmez? A) Sulfhemoglobin B) Fetal hemoglobin C) Methemoglobin D) Glikozile hemoglobin E) Karboksi hemoglobin KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 31
  • 31. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES Hb-H2 S (Sulfhemoglobin); Yeşil renkli olup normalde kadavrada bulunur. Methemo- globinemiye neden olan bazı ilaçlar sulfhemoglobin oluşumuna da neden olur. (Fenasetin, asetanilid, sulfanilamit ve dapson gibi) Sülfür demir atomundan ziyade porfirin halkasına kovalent olarak bağlanır. Oksijen sülfür bağlanmış porfirin halka- sına bağlanamaz. Oksijenin affinitesini azaltır. Met Hb; Hemoglobinin yapısındaki demir Fe+3 şeklindedir. Oksijen Fe+2’li hem grubuna bağlandığından met Hb oksijen taşıyamaz. Karboksi Hb; (Karbonmonooksit - hemoglobin); CO’in hemoglobine affinitesi oksijenin affinitesinden 210 kat daha fazladır. Hemoglobinin R konumunun stabilizasyonunu sağlayarak anemik hipoksiye neden olur. Dissosiyasyon eğrisi hiperboliktir. Fetal Hb; 2,3 Bisfosfogliserat’ın, fetal hemoglobine affinitesi daha azdır. Çünkü 2,3 BPG, β zincirlerine bağlanır, HbF’de ise b-zincirinin yerine, zincirdeki hisitidinin nötral bir aminoasit olan serin ile yer değiştirmesi sonucunda γ-zinciri bulunur. Glikolize Hb; HbA’nın glukozla nonenzimatik bir reaksiyonla verdiği üründür. Hemo- globinin %4-6 ‘sını oluşturur. Diyabetin metabolik göstergesidir. Βeta zincirinin N terminal valinleri glikozillenmiştir. Oksijen-Dissosiyasyon eğrisine doğrudan etkisi yoktur. (Cevap D) 36. Böbreklerde glomerüler filtrasyona ve tübüler sekresyona uğrayan azotlu bileşik aşağıdakilerden hangisidir? A) Kreatin B) Kreatinin C) Üre D) Karnitin E) İnülin Glomerular filtrasyon hızını ölçmek için inülin, üre ve kreatinin kullanılır. Inulin bir şek- erdir. Azotlu bileşik üre ve kreatinindir. İki molekülde glomeruler filtrata geçer. Ancak ürenin tübuler sekresyonu ve reabsorbsiyonu bulunurken, kreatinin tubuler sekresyonu bulunur. Sonuçta her iki molekülde tubuler sekresyona uğrar. Soruda ürenin reabsorbe olma özelliği göz önüne alınmalıdır. (Cevap B) 32 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 32. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 37. Ökaryotik hücre zarı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Seçici geçirgendir B) Çift tabaka lipid içerir C) Dinamiktir D) 30°C altındaki sıcaklıklarda akışkan değildir E) Biyomoleküller asimetrik yerleşimlidir Plazma membranının yapısı AKIŞKAN MOZAYIK YAPI özelliği gösterir. Akışkan özel- liği veren çift tabakalı lipid komponentler dir. Akışkanlığı etkileyen faktörler; Yağ asidi zincir uzunluğu; Zincir uzunluğu arttıkça akışkanlık azalır,Melting temparatürü (Tm) artar.Yağ asidinin doymamışlığı; Doymamışlık arttıkça akışkanlık artar,Tm düşer. Çift bağ sayısı ile akışkanlık orantılı olarak artmaz. En büyük akışkanlık farkı çift bağ sayısının 0’dan 1’e yükseldiği durumlarda görülür. Prokaryotlarda membran akışkanlığı lipit yapısındaki çift bağ sayısının değiştirilmesi ile kontrol edilir. Kolesterol miktarı: Kolesterol miktarı akışkanlığı düzenler; arttırabilir veya azaltabilir. Yüksek Tm değerlerinde kolesterol artışı akışkanlığı azaltırken, düşük Tm değerlerinde kolesterol artışı akışkanlığı arttırır. Temparatür; Temparatür art- tıkça akışkanlık artar. Isı ve pH’ın oluşturduğu akışkanlık değişiklikleri reversibildir. Temparatür azaldıkça akışkanlık azalır. Proteinlerin akışkanlığı daha azdır. Mem- branın protein içeriğinin artması akışkanlığı azaltır. Membran ASİMETRİK özellik taşır. Yapısal ve fonksiyonel asimetri söz konusudur. İç kısımda yerleşen moleküller hücre dışı kısmına bakan yere göre daha küçüktür. Karbohidratlar daima hücrenin dış ortama bakan tarafına yerleşirler. Hücre içine ve dışına bakan yerlerde hidrofilik aminoasitler yerleşmiştir. Lipitlerin yerleşimi asimetri gösterir. Kolin içeren lipitler (fosfatidil kolin ve sfingomiyelin) dış tabakada; aminofosfolipidler (fosfatidil serin, fosfatidil etanolamin) iç tabakada yerleşir. Fos- folipitlerin membrandaki hareketi (flip-flop) ATP bağımlı olup, bu işlemde flippaz, flippaz gibi proteinler yer alır. Kolesterol dış yüzeyde iç yüzeyden daha yoğun yer- leşim gösterir. Membran dinamik yapı gösterir. Devamlı hareket ve yenilenme durumundadır. (Cevap D) KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 33
  • 33. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 38. Sentezlenmiş proteinlerin doğru katlanmasına yardımcı olan molekül aşağı- dakilerden hangisidir? A) Kolesterol B) Şaperon C) Porin D) Lamin E) Glikozaminoglikan Hücreler proteinlerin katlanmalarını kolaylaştırıcı proteinler içerirler. Bunlar; • Cis-trans prolil izomeraz • Protein disülfit izomeraz • Şaperon proteinler (Isı şok proteinler; hsp ); Yüksek ısıda sentezlenir Hidro- fobik,Katlanmada aggregasyonları önler. Hsp 60, Hsp70 • Kalnexin, Ca+2 bağlayıcı şaperon proteindir. Endoplazmik retikulumun inte- gral membran fosfoproteinidir. Yanlış katlanmış proteinin yıkılımını sağlar. • Kalretikulin, Ca +2 bağlayan şaperon protein olup membran bağlı değildir. BİP; (İmmunoglobulin ağır zincir bağlayıcı protein)ve GRP94 (Glukoz regule protein) diğer proteinlerdir (Cevap B) 39. Mutasyona açık DNA bölgeleri aşağıdaki diziler- den hangisini yüksek oranda içerir? A) Adenin-Adenin B) Sitozin-Timin C) Sitozin-Guanin D) Timin-Adenin E) Guanin-Adenin DNA hasar (mutajen) tiplerinden biri tek baz değişimleridir. • Depürinasyon; Abazik bölgeler oluşturur. • Deaminasyon Nitrozamin, nitrit ve nitratlar bu tür değişimler yapar. Timin amino grubu içermediğinden deaminasyona uğramaz. Sitozin→urasil, Adenin→ hipok- santin, Guanin→ksantin dönüşümleri meydana gelir. • Baz alkillenmesi: Daha çok pürin rezidülerinde gerçekleşir. G rezidülerinin meti- lasyonu ile C yerine T ile çift oluşturmasına neden olur. O6-alkilguanin transferaz, G rezidülerinden alkil gruplarını uzaklaştırır. O6 metil guanin DNA polimeraz, tamirde yer alan bir enzimdir. 34 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 34. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES • Nükleotit eklenmesi veya çıkarılması • Baz anologlarının yapıya girmesi; 5-bromourasil veya 2-aminopurin gibi • Bazın diğerinin yerine geçmesi (Cevap C) 40. Aşağıdakilerin hangisinde DNA tamir mekanizmaları etkisizdir? A) Depürinasyon B) Replikasyon hataları C) Timin dimerleri oluşumu D) Deaminasyon E) Kromozom translokasyonu Alkillenme, baz artışı veya azalması, çift sarmalın kopması, büyük segment kopması şeklindeki hasarlar onarılamaz. Genel olarak DNA onarım mekanizmaları; 1- DNA’nın kesilerek onarılması Baz kesip çıkarma ve nükleatit kesip çıkarma şeklindedir. UV ışığının yol açtığı mutas- yon bu şekilde giderilir. Timin dimerleri tanınır, nükleazlar ile fosfodiester bağları kesilir, oluşan boşluk DNA pol I tarafından doldurulur. DNA ligaz ile en son eklenen bazın 3’-OH ucu bir sonraki bazın 5’-fosfatına bağlanır. 2- Profreading ve yanlış eşleme onarımı; Yanlış eşlenen her baz DNA pol. III’ün geriye dönüşlü kontrol etkisi ve ekzonükleaz aktivite ile uzaklaştırılır ve boşluk doldurulur. 3- Rekombinasyonel onarım; E. coli’de saptanmıştır. Onarılmamış bir hata var ise, replikasyon durur. Hatalı kısım atlanır ve böylece yeni sentezlenmekte olan DNA üzerinde boşluklar kalır. Rec A proteini bu boşluğu homolog DNA molekülü üz- erinde zaten mevcut olan parçayı eksik bölgeye transfer eder. Homolog DNA molekülündeki eksiklik replikasyon sırasında kendiliğinden doldurulur. (Cevap E) 41. Aşağıdakilerden hangisi antiseptik ajan olarak kullanılmaz? A) Alkol B) Klorheksidin C) Perasetik asit D) Triklosan E) Povidon iyot KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 35
  • 35. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES Cilt üzerine uygulanan kimyasal maddelerle mikroorganizmaların inhibe edilmesi ya da uzaklaştırılması; sporlar canlı kalır. Deriye yapılan dezenfeksiyona antisepsis denir. Gluteraldehid ve perasetik asit gibi yüksek düzey dezenfektanlar kimyasal sterilizan kabul edilirler. Mikobakterilere ve sporlara bile etkilidirler. En kısa sürede en yüksek seviyede etkili olan perasetik asittir ancak pahalı olduğu için az kul- lanılır. En çok kullanılan gluteraldehittir. Bu maddeler antiseptik olarak kullanıla- mazlar. (Cevap C) 42. Aşağıdaki özelliklerden hangisi bir bakteriden diğerine plazmid aracılığıyla aktarılamaz? A) Gram boyanma özelliği B) Toksin üretimi C) Antibiyotik direnci D) Dezenfektan direnci E) Ağır metallere direnç Gram boyanma özelliğini hücre duvarı belirler. Plazmidlerle aktarılamaz. Plazmidler, antibiyotik direnci, ultraviyole ve antiseptiklere direnç, kapsül, fimbria, hemolizin, ekzotoksin ve kolisin de denilen bakteriyosin (bir bakteriden salınan ve diğer bak- terileri öldüren madde) salgılanması gibi özellikleri kodlayabilirler. Dolayısıyla Gram boyanma özelliği plazmidlerle aktarılamaz. (Cevap A) 43. Kapsül yapısı poli-D-glutamik asit olan bakteri aşağıdakilerden hangisidir? A) Streptococcus pyogenes B) Streptococcus pneumoniae C) Staphylococcus aureus D) Haemophilus influenzae E) Bacillus anthracis Kapsül: Bakterinin tamamını saran jelatinimsi bir katmandır. Polisakkarid yapıdadır. Bacillus anthracis’te polimerize D-Glutamik asit (polipeptid), S. Pyogenes’de Hyalüronik asid, Streptococcus agalactiae’de siyalik asit, H. İnfluenzae’de poliribitol fosfat, Staphylococcus epidermidis’te slime, Pseudomonas’ta alginat içerir. (Cevap E) 36 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 36. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 44. Akşam yemeğinde balık yemiş bir kişi sabah ani başlayan bulantı, kusma, abdominal ağrı, ateş ve sulu diyare yakınmalarıyla acil servise başvurmuştur. Yapılan yaymada lökosit ve 3-4 eritrosit saptanmıştır. Kanlı agara yapılan kültürde oksidaz pozitif koloniler görülmüştür. Bu kişide etken olarak öncelikle aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir? A) Enteropatojenik Escherichia coli B) Salmonella Typhimurium C) Shigella sonnei D) Vibrio parahaemolyticus E) Enterotoksijenik Escherichia coli Vibrionaceae Gram negatif, virgül şeklinde aerop ve fakültatif anaerop basillerdir. Ok- sidaz pozitif olmaları önemli özellikleridir. Bu aile içinde üç cins bulunur. Vibrio, Plesiomonas ve Aeromonas. Vibrio parahaemolyticus Tuzcul (halofil) bir bakteridir. Denizlerde barınır. Hem toksin (kolerajene benzer) hem de koleradan farklı olarak invazyon ile ishal oluşturur. % 8 NaCl’li besiyerinde üremesi ile V. cholerae’den ayrılır. 12-24 saat kuluçka döne- minden sonra karın ağrısı, kramp, ateş ve sulu yahut kanlı dışkılama ile seyreder. Sıklıkla dışkıda lökosit görülür. 3-4 günde kendiliğinden iyileşir. Antibiyotik tedavisi gereksizdir. Oksidaz pozitif bakteriler • Pseudomonas • Vibrio • Neisseria • Moraxella • Brucella • Campylobacter, Helycobacter pylori • Bordetella Soruya oksidaz enziminden yaklaşırsak vibrio dışındakiler Enterobacteriaceae ailesin- den oksidaz negatif Gram negatif basillerdir. Deniz ürünleri ile ishal yapan etken denince de Vibrio parahaemolyticus akla gelir. (Cevap D) KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 37
  • 37. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 45. Yüzünde ve vücudunda çok sayıda nodüler lezyonlar bulunan bir hastanın, burun mukozasından ve deri lezyonlarından alınan örnekler Ziehl-Neelsen tekniğiyle boyandığında asidorezistan boyanan basiller görülüyor. Yapılan kültürlerde ise üreme saptanmıyor. Bu hastada etken olarak aşağıdaki Mycobacterium türlerinden hangisi düşünülmelidir? A) M. tuberculosis B) M. leprae C) M. intracellulare D) M. avium E) M. marinum Lepromatöz leprada temel lezyon nodüldür. Sinir tutulumu simetrik ve çok sayıda nodüller mevcuttur. Tanı lepromatöz leprada cilt lezyonları ya da burun kazın- tısında aside dirençli bakterilerin gösterilmesi ile konur. Tüberküloid leprada ise basil sayısı az olduğundan tipik granülomların görülmesi tanıyı koydurur. M. leprae besiyerlerinde üremez. Kültürde üremeyen Mycobacterium denince akla M.leprae gelmelidir. Burun kazın- tısından yapılan aside rezistan boyamada basillerin gösterilmesi ve noduller soruyu tamamlıyor. (Cevap B) 46. Ellerinde ve bileklerinde kaşıntılı, ağrılı lezyonlar ile başvuran bir çiftçinin lezyonundan yapılan kültürde, kanlı agarda 48-72 saatte üreyen, α-hemoliz yapan, Gram(+), hareketsiz basil üremiştir. Bu bakterinin katalaz testinin negatif, H2S oluşumunun pozitif olduğu görülmüştür. Bu hastada etken olarak öncelikle aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir? A) Listeria monocytogenes B) Bacillus subtilus C) Corynebacterium ulserans D) Erysipelothrix rhusiopathiae E) Staphylococcus aureus 38 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 38. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES Erysipelothrix rhusiopathiae hareketsiz, sporsuz, aerop veya fakültatif anaerop Gram pozitif basildir. H2S üreten tek Gram pozitif bakteridir. Doğada yaygın olarak bu- lunur. İnsanda nadiren hastalık yapar. İnsana bulaşmada önemli hayvanlar, balık- lar, kuşlar ve domuzlardır. Genellikle meslek hastalığı şeklinde veteriner, balıkçı, kasap ve çiftçilerde görülür. Bulaşma hayvan ürünleriyle kontamine aletlerin cildi delmesiyle olur. Erizipeloid (Domuz erizipeli) etkenidir. Yara yerinde, 1-4 gün sonra sınırları kesin ve düzensiz, deriden kabarık, menekşe renginde, eritemli, kaşıntılı, sıcak ve çok ağrılı bir lezyon belirir. Lezyon genellikle ellerdedir. H2S oluşturan tek Gram pozitif basil Erysipelothrix rhusiopathiae’dir. (Cevap D) 47. Klasik yoldan kompleman sisteminin aktivasyonu, kompleman 1 (C1) pro- teininin aşağıdakilerden hangisine bağlanması sonucu başlar? A) IgA B) Antijen-IgG kompleksi C) Faktör B D) C3 E) Endotoksin Kompleman üç ayrı yolla aktive olabilir; klasik yol, alternatif yol ve lektin yolu. Kom- plemanın klasik yoldan aktive olması için antijen antikor kompleksine ihtiyaç vardır. Ig G1, Ig G2, Ig G3 ve Ig M’in Fab kısımları antijeni, Fc kısımları ise komplemanı bağlar. (Komplemanın bağlanması için iki molekül Ig G veya bir molekül Ig M gerekir) Böylece komplemanın klasik yoldan aktivasyonu başlar. İlk bağlanan kom- pleman parçası C1q’dur. (Komplemanın diğer komponentleri antikorlara bağlan- mamazlar). Antijen ile antikoru görünce asla dayanamayan komplemanın C1q parçasıdır. C1q an- tikora bağlanır ve klasik yol aktive olur. (Cevap B) KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 39
  • 39. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 48. İnflamatuvar reaksiyonlarda rolü olan yardımcı T hücre alt grubu Th1 aşağı- daki sitokinlerden hangisini salgılar? A) IL-4 B) IL-6 C) IL-10 D) IL-13 E) IFN-γ Antijen sunulması sırasında salınan sitokinler • Makrofajdan salınanlar TNF α. İnflamasyonu başlatır. Ateşi yükseltir. IL-1 ve IL-12. Th lenfositleri aktive eder. IL-12 NK hücreleri de aktive eder. IL-6. Ateşi yükseltir. Akut faz reaktanlarını uyarır. B lenfositlerin plazma hücresine dönüşümünü hızlandırır. IL – 8. Nötrofil kemotaksisi yapar. • Th1 lenfositten salınanlar IL-2 (TCGF). Th ve Tc hücreleri ayrıca NK hücreleri aktive eder. İnterferon γ. Makrofajları ve NK hücreleri aktive eder • Th2 lenfositten salınanlar IL-4 (BCGF). B lenfositleri çoğaltır IL-5 (BCDF). B lenfositleri plazma hücresine olgunlaştırır IL-6. Akut faz reaktanlarının yapımını uyarır, Ateşi yükseltir, B lenfositleri plazma hücresine dönüştürür IL-10. Hücresel immün sistemi baskılar. (Cevap E) 49. T-hücresi üzerinde bulunan CD4 reseptörleri, antijen sunan hücredeki moleküllerden hangisiyle etkileşerek hücresel immün yanıtta rol oynar? A) MHC sınıf II molekülu B) LFA-3 C) Yüzey immünoglobulini D) İnterlökin-2 E) ICAM-1 40 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 40. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES MHC II Proteinleri HLA-D (DP, DQ, DR) genleri tarafından kodlanırlar. Güvenlik kartı gibidir, sadece polis teşkilatında (immün sistem hücrelerinde) bulunur. Makrofaj, Langerhans hücresi, dendritik hücre ve B lenfositlerin yüzeyinde bulunur. CD4 molekülleri ile ilişkiye girerler. 1X8 ve 2X4 = 8 başka türlü sekize ulaşılmaz. MHC sınıf II ==> CD4 (Cevap A) 50. Aşağıdaki virus ailelerinden hangisi bağışık ya nıttan sinsityum oluşturarak kaçar? A) Adenoviruslar B) Orthomyxoviruslar C) Poxviruslar D) Paramyxoviruslar E) Reoviruslar Solunum sinsisyal virüsü (RSV) Füzyon proteini, hücrelerin füzyonuna yol açıp çok çekirdekli dev hücrelerin (sinsisya) oluşmasına neden olur. Etken damlacık infeksiyonu ile ya da kirli ellerden doğru- dan temasla bulaşır. İlk çoğalma nazofarinks epitelinde olur, daha sonra sekresy- onla akciğerlere yayılır. Yenidoğan ve süt çocuğunun öldürücü alt solunum yolu infeksiyonlarının ve bebeklerde nozokomiyal pnömoni salgınlarının en sık nedeni RSV’dir. Ayrıca çocuklarda atipik pnömoninin en sık etkeni de bu virüstür. Paramikzovirüslerin Zarf Dikenleri Virüs Hemaglutinin Nöraminidaz Füzyon protenini Kızamık virüsü + - + Kabakulak virüsü + + + Parainfluenza virüs + + + RSV - - + (Cevap D) 51. Hepatit C virus antikorları (anti-HCV) pozitif olan bir hastada, aşağıdakiler- den hangisi tedavi yanıtını belirlemede en yararlıdır? A) ALT düzeyi B) İmmün kompleks varlığı C) Anti-HCV antikor titresi D) Serum HCV-RNA düzeyi E) Serum bilirübin düzeyi KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 41
  • 41. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES MOLEKÜLER TANI YÖNTEMLERİ Klinik örneklerde mikroroganizmaların özgül nükleik asit (DNA/RNA) dizeleri sapta- narak bakteri, virus, parazit ve mantar hastalıklarının tanısı konabilir. Hemen her klinik örnekte moleküler yöntemleri çalışmak mümkündür. Antibiyotik almış hasta- lara da uygulanabilir. Nükleik asit hibridizasyon ve amplifikasyon yöntemlerinin kullanım amaçları • Etkenin saptanması(üretimleri zor veya olanaksız, pahalı, zaman alıcı etken- ler) • Etkenin tiplendirilmesi • Kültür konfirmasyonu • Mikroorganizmaların subtiplemesiyle prognoz tayini • Kantitasyonla hastalığın takibi (viral yük tayini) • Epidemiyolojik inceleme • İlaç direnci saptanması (INH, rifampisin, ethambutol, metisillin, antiviraller) • Hepatit C hastalığı seyrinde ALT dalgalanmalarla seyreder. Takipte çok değerli değildir. Tanı kanda antikorların gösterilmesi ile konur. Anti-HCV 1.2. ve 3. Kuşak ELISA testleri ile araştırılır. En duyarlı ve özgül olan 3. Kuşaktır. Hastalıktan 1 ay sonra pozitifleşir. Bu nedenle antikorun negatif bulunması hastalığı ekarte ettirmez. ELISA Ig G ve Ig M ayırımı yapmaz. İyileşen hasta- larda Anti HCV pozitif kalmaya devam eder. Yalancı pozitiflikler nedeniyle doğrulama için RIBA (Radio Immuno Blotting Assay) bakılmalıdır. RIBA pozitif ise aktif hastalığı belirlemek için PCR ile HCV RNA varlığı gösterilir. Kesin tanı HCV RNA ile konur. Anti HCV varlığı kesin tanı koydurmaz, yokluğu tanıyı reddettirmez. Serum bilirübin düzeyi tedavi takibinde kullanılmaz. (Cevap D) 52. Aşağıdaki herpes viruslardan hangisi, ilişkili olduğu kanser tipiyle birlikte verilmiştir? Herpes virus Kanser tipi A) Herpes simpleks virusu Orofarengeal karsinom B) Varicella-zoster virusu Skuamöz hücreli karsinom C) Sitomegalovirus T-hücre lösemisi D) İnsan Herpes virus tip 6 Kaposi sarkomu E) Epstein-Barr virusu Nazofarenks kanseri 42 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 42. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES İnsan Tümör Virüsleri ve İlişkili Olduğu Tümörler Virüs Tipi İlişkili Olduğu Kanser DNA Virüsleri Human papilloma virüs tip 16, 18, 31 Servikal kanser (E6 ve E7 proteini) EBV Burkitt lenfoma, Nazofarinks karsinomu, B ve T hücreli lenfoma, Hodgkin lenfoma, Timus karsinomu Hepatil B vırüsü Primer hepatosellüler karsinom ( x proteini) Molluskum kontagiosum virüsü Selim cilt tümörü HSV-2 Servikal karsinom RNA Virüsleri HTLV-1 Erişkin akut T hücreli lenfoma HTLV-2 Tüylü hücreli lösemi HCV Primer hepatosellüler karsinom (Cevap E) 53. İnfluenza tip A viruslarında gerçekleşen antijenik şift olayı, iki farklı virus alt tipi arasında meydana gelen hangi tip ilişki sonucu ortaya çıkar? A) Konjugasyon B) Komplementasyon C) Çapraz reaktivasyon D) Genetik reasortman E) Transkapsidasyon İnfluenza tip A virüsleri negatif iplikli RNA içerir. RNA polimerazı vardır. RNA genomu- nun 8 segmentli oluşu yeniden sıralanma (reassortment) sonucu genomda çok sık rekombinasyonlar oluşmasına sebep olur. Bu rekombinasyonlar da hemaglü- tinin ve nöraminidaz proteinlerinin değişmesine dolayısıyla yeni antijenik tiplerin ortaya çıkmasına ve bu da pandemilere neden olur. (Cevap D) 54. Aşağıdakilerden hangisi patolojik prionların özelliklerinden biri değildir? A) Çekirdek asidi içermemeleri B) Protein yapısında olmaları C) İnterferon oluşturmamaları D) Esas olarak merkezi sinir sistemine yerleşmeleri E) Dezenfektanlara dirençli olmaları KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 43
  • 43. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES Aslında şıkların hepsi doğru. Çünkü prionlara karşı immun cevap oluşmaz. Dolayısıyla interferon da oluşturmaz. Prionlar DNA ve RNA içermeyen, nükleazlara dirençli, proteazlara da nispeten dirençli özel protein yapılı etkenlerdir. İnsan (Kuru, Creutzfeld-Jacop, fatal familyal insomnia, Gertzman-Strausller sendromu) ve hay- vanlarda (Scrapie, deli dana hastalığı,...vb) beyin hasarıyla karakterize klinik tablo- lar oluştururlar. Prionlar ısı ve dezenfektanlara çok dirençli, immun yanıt ve antikor oluşturmayan protein yapılardır. Nöronlarda vakuolizasyon ve amiloid plak birikimi ile karakterize süngerimsi (spongioform) ansefalopati tipik lezyondur. (Cevap C) 55. Keratinize dokuda enfeksiyon oluşturmasına karşın, in vitro koşulda üreye- bilmesi için lipide gereksinim duyan etken aşağıdakilerden hangisidir? A) Trichophyton verrucosum B) Trichosporon beigelii C) Malassezia furfur D) Hortaea (Exophiala) werneckii E) Piedraia hortae M. furfur (Pytirosporum orbiculare) gövdenin üst kısmında, sırt ve boyunda kahverengi, yuvarlak lezyonlar yapar. Yaptığı hastalığı Tinea versicolor veya Pitriasis versicolor denir. Sadece deriyi tutar. Zorunlu lipofiliktir, lipitten zengin parenteral beslenme uygulananlarda invazif katater infeksiyonu ve sepsis yapabilir. Malessezia ayrıca seboroik dermatit, atopik dermatite de neden olabilir. Deri lezyonlarında dimorfizm gösterir. Tanıda KOH ile yapılan deri kazıntısında maya ve hiflerin oluşturduğu kıymalı spagetti görünümü tipiktir. Rutin mantar besiyerlerinde üremez. Üretilmesi için besiyerine lipid eklenmelidir. Ancak florada bulunduğu için kültürde üretilmesi tanı koydurmaz. Tedavide %2’lik selenyum sülfitli losyon veya lokal antimikotikli kremler verilir. Relapslar sık görülür. (Cevap C) 56. Aşağıdakilerden hangisi Candida türlerinin patojenite faktörlerinden biri değildir? A) Dokulara tutunma yeteneği B) Hücre yüzeyi hidrofobisitesi C) Proteinaz enzimi yapımı D) Melanin yapımı E) Fenotip değişimi yeteneği 44 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 44. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES Kriptokokkoz (Torulosis) Diğer sistemik mikozların aksine etken monomorfiktir. Güvercinlerde hastalık yap- madan bulunur. Kuşların gübresi ile ilişkilidir. Polisakkarit kapsülü vardır. Kapsüllü tek mantardır. Fenol oksidaz testi pozitiftir. Oluşturduğu melanin pigmenti sayesinde immün sistemden kaçar. Virülans faktörleri (Candida) • Konak yüzeyine tutunma (adezinler) • Östrojen reseptörü. Üreme hormonlarının vajen epitellerindeki glikojeni artırıcı etkisi ve maya hücrelerindeki östrojen reseptörleri vajinal kolonizasyonu artırır. • Salgısal proteinazlar • Maya hif dimorfizmi • Fosfolipazlar • Faktör 6 • Laminin reseptörü • Fenotipik değişim • Fibrinojen bağlayan proteinler • Fibronektin reseptörü • C3 reseptörü • Yapışkan mannoprotein. O kan grubu kişilerde kandida kolonizasyonunun fazla olmasından sorumludur. Melanin yapımı Kriptokok için bir virülans faktörüdür. (Cevap D) 57. Sistemik aspergilloza en sık neden olan etken aşağıdakilerden hangisidir? A) Aspergillus flavus B) Aspergillus niger C) Aspergillus fumigatus D) Aspergillus terreus E) Aspergillus nidulans Aspergillus cinsinin en sık görülen türü A. fumigatus’tur. (Cevap C) KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 45
  • 45. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 58. Ekinokandin grubu antifungal ilaçlar aşağıdaki mantar türlerinden hangisinin tedavisinde etkilidir? A) Candida türleri B) Zygomycetes türleri C) Cryptococcus türleri D) Trichosporon türleri E) Fusarium türleri Ekinokandinler mantar hücre duvarındaki kitin sentezi için gerekli olan beta glukan formasyonunu önler. Bu ilaçlar (1,3)-beta-D glukan sentetaz enzimini inhibe ed- erler. Candida cinsine fungisidal, Aspergillus cinsine bazı türler dışında ise fun- gostatik etkilidirler. Amfoterisin B’ye dirençli aspergilloz vakalarında kullanılırlar. Hücre duvarına etkili olduğu için, hücre zarına etki eden ilaçlarla yani amfoterisin ve azollerle çarpraz direnç görülmez. Mucor ve Cryptococcus neoformans’a etkili değildirler. (Cevap A) 59. Kanser tedavisi alan bir hastada pnömoni ve menenjit tablosu gelişmiş, yapılan balgam ve dışkı incelemelerinde rabditiform larvalar saptanmıştır. Bu hastada etken olarak öncelikle aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir? A) Echinococcus granulosus B) Pneumocystis jiroveci C) Enterobius vermicularis D) Naegleria fowleri E) Strongyloides stercoralis Strogyloides stercoralis, erişkin şekliyle ince barsakta, larva şekli ise iç organlarda hastalık yapan bir parazittir. Bu nematodun strongiloid (parazit) ve rabtidioid (serbest) iki şekli vardır. Üç değişik evrimi vardır. 1) Direkt evrim: Yumurtalar dışkı ile dışarı atılmadan önce ince barsakta açılarak rabtidiform larvalar açığa çıkar. Bunlar dışkıyla atılır. Dış ortamda flariform lar- vaya dönüşerek insanı infekte eder. 2) İndirekt evrim: Rabtidiform larvalar toprakta erkek ve dişiye farklılaşarak serbest yaşarlar. Toprakta yumurtlayarak rabtidiform larvalar oluşur, bu lar- valar da erişkin hale gelerek döngüyü toprakta devam ettirirler. Birkaç kuşak sonra flariform larvalar oluşarak insanı infekte eder. Erişkin şekli toprakta yaşayan tek helminttir. 46 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 46. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 3) Hiperinfeksiyon: Rabtidiform larvalar barsakta flariform larvalara olgunlaşarak hasta yeniden infekte olur. Buna otoinfeksiyon denir. İmmün sistemi normal kişilerde kan dolaşımına karışan larva sayısı fazla değildir. Ancak immün süp- rese konakta özellikle AIDS’lilerde ve organ nakli alıcılarında çok fazla sayıda larva kana karışır ve sepsis gelişir. Buna hiperinfeksiyon denir. (Cevap E) 60. Aşağıdakilerden hangisi kene aracılığıyla bulaşan bir parazit hastalığıdır? A) Babesiozis B)  Lyme hastalığı C) Kırım-Kongo kanamalı ateşi D) Afrika uyku hastalığı E) Veba Babesia microti, sıtmaya benzer hücre içi bir sporozoa’dır. Sığır, geyik ve kemiricilerde bulunur. İnsan rastlantısal konaktır. Bulaşma keneler aracılığıyla olur. Sıtmadan farklı olarak karaciğer dönemi bulunmaz. Merozoitler sadece eritrositlerin içinde çoğalıp onları parçalayarak, üşüme-titreme-ateş ve terleme nöbetlerine neden olurlar. Kalın damlada eritrositlerin içinde Malta haçı şeklinde trofozoidleri görülür. Splenektomili hastalarda Plasmodium ve Babesia infeksiyonları ağır geçirilir. Te- davi edilmeyen hastaların çoğu kendiliğinden iyileşir. Tedavide klindamisin ve kinin kombinasyonu verilir. (Cevap A) 61. Aşağıdakilerden hangisi, apoptotik hücrelerin yüzeylerinde bulunması ile makrofajlar tarafından tanınıp fagositozu sağlar? A) Bcl-2 ailesi B) Fosfatidilserin C) TNF reseptöru D) Kaspaz 9 E) Fas ligand Fosfotidilserin ve p53 ün kodladıgı trombospandin apopitotik hücrede fagositozu ko- laylaştırarak hücrenin ortadan kaldırılmasına neden olur. Fas Ligand ve TNF reseptörü ekstrensek apoptotik yolun aktifleşmesine neden olur. Bcl-2 ailesi apopitozis önler. Kaspaz 9 ise diger kaspazlar ve sitokrom c ile birleşerek hücre ölümüne neden olur. Cevap B) KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 47
  • 47. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 62. Endojen ve ekzojen uyaranlara karşı hücrenin canlılığını koruyarak, olgun bir hücre tipinin bir başka olgun hücre tipine dönüsumü ile kendini gösteren ̧ ̈ adaptif patolojik değişim aşağıdakilerden hangisidir? A) Hiperplazi B) Nekroz C) Atrofi D) Metaplazi E) Apoptoz Metaplazi matür bir hücrenin yerini başka bir matür hücre grubunun almasıdır. Re- versibl bir lezyondur. En sık epitel hücrelerinde görülür. En yaygın tipi skuamöz metaplazidir. Hiperplazi hücrelerde sayıca artış olmasıdır. Nekroz hücrelerin topluca ölümü, apoptoz ise tek hücrelerin ölümünü ifade eden hücre intihar programıdır. Atrofide hücre sayısı, hacmi ve organellerinde azalma vardır. (Cevap D) 63. Aşağıdaki mediyatörlerden hangisi lökosit aktivasyonuna ve kemotaksisi artırıcı etkiye sahiptir? A) Nitrik oksit B) C5a C) Histamin D) Lökotrien C4 E) PAF C5a lökosit aktivasyonu ve adezyonunu uyarır. Nötrofil, monosit, eozinofil ve bazofiller için kemotaktiktir Nitrik Oksid endotel hücrelerinde üretildiğinde vazodilatasyon ve antitrombotik etki yapar. Septik şokta miyokardiyal kontraktiliteyi azaltıcı ve vasküler düz kasları gevşetici etkisi vardır. Vazodilatasyon, antitrombotik etki ve aktive makrofajlarda mikrobisidal etkilidir. Histamin artmış vasküler geçirgenliğin en önemli mediy- atörüdür. LTC4, LTD4, LTE4 ise vazokostriksiyon, bronkospazm ve permeabiliteyi artırıcı etki yapar. PAF trombosit aktivasyonu yanı sıra vazokonstrüksiyon ve bronkokonstrüksiyon yapar. (Cevap B) 48 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 48. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 64. On iki yaşında bir kız çocuğunun deniz ürünlerinin tüketimini takiben, vücudunda kaşıntılı, eritemli deri lezyonları gelişiyor. Bu tablonun gelişmesine katkıda bulunabilen immünolojik mekanizma aşağı- dakilerden hangisidir? A) Gecikmiş tip hipersensitivite B) C1 esteraz eksikliği C) Tip 1 hipersensitivite D) İmmün kompleks birikimi E) IgA eksikliği Tip I hipersensitivite reaksiyonu önceden sensitize mast hücrelerinin yüzeyinde an- tikor-antijen bağanması sonucu dakikalar içinde oluşan, hemen gelişen bir reak- siyondur. Lokal anafilaksi örnekleri ürtiker, anjiyonörotik ödem, alerjik rinit, ekzama, gıda allerjileri, böcek ısırığı, allerjik astımdır. Soruda oluşan gıda alerjisidir. C1 esteraz eksikliginde ise herediter anjionörotik ödem yapar. İmmün komplekslerle oluşan Tip III reaksiyonda kompleman aktivasyonu ve polimorf lökosit birikimiyle karakterizedir. İmmün kompleks endogen ya da eksojen antijen içerebilir. Gecikmiş tipte hipersensitiviteye örnek, ajan alındıktan 2-3 hafta sonra oluşan granülomlardır. IgA eksikligi en sık görülen primer immün yetmezliktir. Hastalığın çoğu asemptomatik olup, serum transfüzyonu yapılırsa içerdiği Ig A nedeniyle anaflaksiye yol açabilir. (Cevap C) 65. Aşağıdaki hastalıkların hangisinde, merkezinde nötrofiller ve granüler materyalin bulunduğu granülomatöz iltihap görülür? A) Tüberküloz B) Sarkoidoz C) Lepramatöz lepra D) Sifiliz E) Kedi tırmığı hastalığı KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 49
  • 49. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES Kedi tırmığı hastalığı Bartonella henselae’nin neden olduğu servikal - aksiller LAP gelişmesi ile karakterizedir. Lenf düğümünde düzensiz stellat apse adı verilen sarkoidoz benzeri granülomların ortasında mikroabseleşmelerin olduğu yapılar vardır. Lenfogranüloma venerumdaki lezyonlara benzer, nötrofiller ve granüler materyal bulunur. Tüberkülozda kazeifikasyon nekrozu içeren granülomlar vardır. Sarkoidozda granülomlar ve dev hücrelerde “Asteroid body” ve “Schaumann body” vardır. Lepromatöz leprada granülom yapıları görülebilir. Sifilizde granülom benzeri yapılar, plazma hücreleri ve endarterit görülür. (Cevap E) 66. Aşağıdaki durumların hangisinde ödem oluşma mekanizması diğerlerinden farklıdır? A) Konjestif kalp yetmezliği B) Malnütrisyon C) Nefrotik sendrom D) Karaciğer yetmezliği E) Hipoalbüminemi Konjestif kalp yetmezliğinde azalan renal perfüzyon nedeniyle aktive olan renin-an- jiotensin-aldosteron sistemi sonucu kanda hidrostatik basınç artar. Bunun sonucu sistemik ödem oluşur. Malnutrisyon, nefrotik sendrom, karaciğer yetmezliği ve hipoalbüminemi nedeniyle kan albümin seviyesi azalır. Bu durumların hepsinde kanda onkotik basınç azalır. Sıvı interstisyel alana sızar, sistemik ödem oluşur. (Cevap A) 67. Aşağıdakilerin hangisinde metastatik kalsifikasyon gelişebilir? A) Yağ nekrozu B) Nekrozlu tüberküloz granülomu C) Ateroskleroz D) Multipl miyelom E) Hasarlı kalp kapakçıkları 50 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 50. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES Patolojik (metastatik) kalsifikasyon kan kalsiyumunun yüksek olması nedeniyle görülen kalsifikasyon tablosudur. Metastatik kalsifikasyon nedenleri . Hiperparatiroidizm(en sık) · Multipl miyelom · Metastatik tümörler · Vit D intoksikasyonu · Süt- alkali sendromu · Sarkoidoz · Kemiğin Paget hastalığı Distrofik kalsifikasyon nekrotik odaklarda, aterom plakları, tüberküloz granülomları, zedelenmiş kalp kapakçıklarına kalsiyum çökmesidir. (Cevap D) 68. Aşağıdakilerden hangisinin gelişiminde viral etki söz konusu değildir? A) Gastrik MALToma B) Sinonazal papillom C) Servikal in situ karsinom D) Nazofarenks karsinomu E) Hepatoselüler karsinom Gastrik MALtomada etken H. Pyloridir. Bu üreaz pozitif onkojenik bir bakteridir. Sinonazal papillom ve servikal in situ karsinomda etken yüksek riskli HPV grubudur. Nazofarenks karsinomu etkeni en sık Ebstein Bar virusudur. Hepatoselüler karsinom ise en sık HBV ve HCV ile oluşur (Cevap A) 69. Aşağıdaki vaskülitlerin hangisinde morfolojik olarak farklı evredeki lezyon- ların aynı anda, hatta aynı damarda bulunması karakteristiktir? A) Kawasaki hastalığı B) Takayasu arteriti C) Temporal arterit D) Poliarteritis nodosa E) Wegener granülomatozu KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 51
  • 51. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES Poliarteritis nodosa küçük ve orta çaplı arterleri tutan transmural (tüm duvar katlarını) nekrotizan inflamasyonla karakterize vaskülit tablosudur. Akut fazda nötrofil, eozi- nofil, ve makrofaj infiltrasyonu ile birlikte fibrinoid nekroz görülür. Geç evrede ad- ventisyaya kadar uzanan fibröz kalınlaşma başlar. Aynı damarda akut ve geç evre birlikte görülebilir. Kawasaki hastalığı erken çocukluk döneminde koroner arterleri tutan arterittir. Mikroskopisi PAN’a benzer nitelikte nekroz ve iltihabi hücre infiltrasyonu gösterir. Lezyonlar eş zamanlıdır. Takayasu arteriti media ve adventisyada vasa vasorumları da tutan mononükleer ilti- habi hücre infiltrasyonu vardır. Mediada granülomlar ve dev hücreler nadiren ola- bilir. Temporal arterit erişkinlerde en sık görülen sistemik vaskülittir. Büyük arterlerden küçük arterlere segmental tutulum yapan vaskülittir. Media tabakasında yabancı cisim tipi veya Langhans tipi dev hücreler içeren granülomatöz reaksiyon, mononükleer iltihabi hücre infiltrasyonu vardır. Wegener granülomatozu üst solunum yolları, böbrek ve damarları tutan nekrotizan vaskülittir. Nekrotizan vaskülit, PAN’da görülenden ayrılamaz. Granülomlar, nekroz odakları çevresinde lenfositler, eozinofil, plazma hücreleri ve makrofajlarla değişik sayıda dev hücrelerden oluşur. (Cevap D) 70. Özellikle uzun ekstremiteleri, bilateral lens ektopisi, mitral valv prolapsusu ve aort dilatasyonu bulunan bir hastanın genetik incelemesinde fibrillin-1 geninde mutasyon saptanmıştır. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Ehlers-Danlos sendromu B) Marfan sendromu C) α1- antitripsin eksikliği D) von Hippel-Lindau hastalığı E) Niemann-Pick hastalığı Marfan sendromu otozomal dominant geçişli hastalıkta esas bozukluk ekstrasellüler matriksteki elastin liflere ara madde oluşturan fibrilin 1' in yapısındadır. Fibrilin genlerinden biri 15 kromozomun uzun kolunda mevcuttur (15q21.1). Hastaların klinik özellikleri kollar ve bacakların uzun olması, eklemlerde hiperfleksibilite, gögüs deformiteleri, bilateral lens dislokasyonu veya subluksasyonu, aortta anevrizmal dilatasyon ve disseksiyon, mitral kapakta floppy kapak sendromudur. 52 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 52. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES Ehlers-Danlos sendromunda kollajen sentezi veya yapısında defekt vardır. Bağ dokusunun gerilme gücü azalmıştır. Cilt frajil, eklemler hiperekstansıbldır. Kolon- büyük arter rüptürleri kornea rüptürü, retina ayrışması, diafragmatik herni (tip1) görülebilir. α1-antitripsin eksikliğinde en sık neonatal hepatit oluşturur. Daha büyük çocuklarda hepatit, siroz ya da panasiner amfizemle ilgili semptomlar görülebilir. von Hippel-Lindau hastalığında vücutta benign veya malign tümörler oluşur. En sık retinal ve serebellar hemanjiyomlar, böbrek-epididim adenomları, pankreas- karaciğer-böbrek kistleri izlenir. %50 olguda renal hücreli karsinom gelişip ölüme yol açar. Niemann-Pick hastalığında Lizozomlarda sfingomiyelin ve kolesterol birikir. Bunlarda yaygın nörolojik tutulum, organlarda belirgin sfingomiyelin birikimi ve ilk 3 yaş içinde ölüm görülür. Dalak, karaciğer, lenf düğümleri, kemik iliği, tonsiller, GİS ve akciğerde birikim olur. (Cevap B) 71. Aşağıdakilerden hangisi bakteriyal lobar pnömoni gelişiminin mikroskopik evrelerinden biri değildir? A) Konjesyon C) Kırmızı hepatizasyon B) Gri hepatizasyon D) Organizasyon E) Rezolüsyon Lober pnömoninin 4 evresi vardır: 1) Konjesyon: Vasküler konjesyonla, alveolde proteinöz materyal, nötrofiller, bak- teriler ve eritrositler görülür. 2) Kırmızı hepatizasyon: Alveoller; nötrofil, eritrosit ve fibrinle dolar. 3) Gri hepatizasyon: Eritositler azalmış, lökositler çoğunluktadır. 4) Rezolüsyon (iyileşme): Komplikasyon olmayan olgularda alveoller içindeki ek- suda enzimatik olarak parçalanıp öksürükle atılır. (Cevap D) KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 53
  • 53. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 72. Reaktif germinal merkezler çevresindeki küçük lenfoid hücrelerin prolif- erasyonu ve t(11; 14) translokasyonu ile karakterize matür B hücreli lenfoma aşağıdakilerden hangisidir? A) Küçük lenfositik lenfoma B) Marjinal zon lenfoması C) Foliküler lenfoma D) Burkitt lenfoma E) Mantle hücreli lenfoma Mantle hücreli lenfoma follikül merkezinden değil, mantle bölgesindeki B-hücrelerinden köken alır. Nodal ve ekstranodal (dalak, Waldeyer halkası, kemik iliği ve GIS) tu- tulum vardır. Küçük çentikli lenfositlerden oluşan homojen tumor görünümü vardır. t(11:14) sonucu hücre siklus düzenleyicisi siklin-D1’i kodlayan gen aktive olur. Agresiv tümörlerdir, tedaviye dirençlidir. Küçük lenfositik lenfomada 13 q 12-14 delesyonu vardır. Marjinal zon lenfoması Helikobakter pylori infeksiyonu, Sjögren sendromu, Hashimoto tiroiditi zemininde gelişebilir. Mukozal (barsak, akciğer ve en sık mide) ve non- mukozal (tükrük bezi, meme, tiroid, orbita) bölgelerden kaynaklanabilir. t (11;18) ve (1;14) translokasyonları nispeten bu tümörler özgüdür. Foliküler lenfoma NHL’lerin en sık tipidir. B-hücre kökenlidir. Follikül merkezindeki küçük veya büyük çentikli hücrelerden oluşur. CD19, CD20, CD10 (CALLA) poz- itiftir. t(14:18) sonucu anti-apopitozis ile iligili onkogen olan BCL2 ekspresyonu vardır Burkitt lenfoma en hızlı prolifere olan lenfoid neoplazmdır. Nadiren nodal, sıklıkla ek- stranodaldir. Yüksek mitotik indeks ve apoptozis vardır. Üniform, diffuz tümör dokusu oluşur. Arada bulunan benign makrofajlar ‘yıldızlı gök manzarası ‘oluşturur. BCL 6 ve c-MYC geni (8 numaralı kromozom) pozitiftir. (Cevap E) 73. Altmış yaşında diyabeti ve deride yaygın pigmentasyonu olan bir erkek has- tada hepatomegali nedeniyle yapılan karaciğer biyopsisinde siroz ve he- patosit sitoplazmalarında yoğun demir birikimi saptanmıştır. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Wilson hastalığı B) Hemakromatozis C) α1- antitripsin eksikliği D) Steatohepatit E) Biliyer siroz 54 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 54. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES Hemokromatozis triadı; mikronodüler siroz, diabetüs mellitüs ve deride pigmentasyon artışıdır (bronz diabet). Biriken demir, serbest radikal yolunda oluşan lipid peroksi- dasyonu, kollojen oluşumunun uyarması ve DNA ile reaksiyonlara girerek hücre hasarı ve hepatosellüler karsinoma yol açar. (Cevap B) 74. Viral immünizasyonu takiben gelişebilen demiyelinizan hastalık aşağıdakil- erden hangisidir? A) Akut dissemine ensefalomiyelit B) Progresif multifokal lökodistrofi C) Santral pontin miyelinolizis D) Marchiafava-Bignami hastalığı E) Adrenolökodistrofi Akut dissemine ensefalomiyelit (ADEM) ya viral bir enfeksiyon yada nadiren viral im- münizasyon sonrası oluşan demiyelinizan bir hastalıktır. Tablo olaydan 1-2 hafta sonra oluşur. Klinik multipl skleroza benzer. % 20 ölüme neden olabilir. Progresif multifokal lökodistrofi JC isimli polioma virusuyla oluşan demiyelinizasyona yol açan bir hastalıktır. İmmunsupresif hastalarda, AIDS veya hematolojik malig- nitelerde sık görülür. Öncelikle oligodendrositlerin infekte eder. Oligodendrositlerin nükleusunda camsı amfofilik inklüzyonlar oluşur. Santral pontin miyelinolizis pons ve tentoryumu tutan, periventriküler alanın korundugu bir demiyelinizasyondur. Marchiafava-Bignami hastalığı ise korpus kallosum ve anterior komissürün santral fiberlerini tutan, simetrik miyelin hasarıdır. Adrenolökodistrofi X e baglı geçen, segmental demiyelinizasyonla giden aksonal de- jenerasyondur. Schwann hücrelerinde lineer inklüzyon vardır. Motor, duyusal nöropati, adrenal yetmezlik ve parapleji vardır. (Cevap A) KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 55
  • 55. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 75. Tip II membranoproliferatif glomerülonefrit tanısı alan nefrotik sendromlu bir hastanın böbrek biyopsisinde tanı koydurucu elektron-yoğun birikimler glomerülün neresine lokalize olur? A) Mezangiyum B) Lamina densa C) Subepitelyal alan D) Subendotelyal alan E) Bowman kapsülu Glomerül bazal membranında immün kompleksler değil, içeriği bilinmeyen elektron- dens materyal birikir (dens-depozit hastalığı). Serumda kompleman alternatif yol- unu aktive eden C3NeF (C3 nefritik faktör) bulunur. C3 birikimi irregüler granüler şekilde olabilir. Kanda hipokomplemanemi vardır. Mezengiumda da C3 birikir. IgG ve kompleman sisteminin erken bileşenleri (C1q, C4) ile IgG yoktur. Bazal mem- bran böbrekte ortada lamina densa ve iki tarafında lamina rara diye 3 tabakadan oluşmaktadır. (Cevap B) 76. Anormal matriks yapılanması ile karakterize kemik gelişim kusuru aşağıdak- ilerden hangisidir? A) Osteopetrozis B) Akondroplazi C) Osteogenezis imperfekta D) Osteitis deformans E) Osteomalazi Osteogenezis imperfekta kemik matriksinde, osteoiddeki tip1 kollajenin anormal sen- tezi nedeni ile oluşan kalıtsal bir hastalık gurubudur. Kollajenin 1 ve 2 zincirlerini kodlayan gende mutasyon vardır. İskelette kemiklerin korteksi ince olup trabeküller zayıf yapıdadır. Hastalarda multipl kemik kırıkları, sklerada mavi renk (kollojen hatalı üretimi) diş anomalileri ve nöronal tipte işitme kaybı vardır. Osteopetrozis osteoklastlarda bazen karbonik anhidraz II enzim defekti bazen de bil- inmeyen bir nedenle enzim aktivasyon problemi vardır. Bu nedenle kemik rezorp- siyonu gerçekleşemez. Kemikler dens ve yoğundur. Radyografide mermer gibi görünür. 56 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 56. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES Akondroplazi kemiğin büyüme plağındaki hipoplazi onucu oluşan kalıtsal bir hastalıktır Metafiz ve epifizde kondrositlerin proliferasyonu azalır. Çünkü fibroblast büyüme faktörü reseptör 3’ün aktive olmasını sağlayan gen mutasyonu vardır Osteitis deformans kemik yapım ve yıkımı ile giden, sonuçta dayanıksız ve şekli bozuk kemik oluşumu ile karakterize bir hastalıktır. Kemik dokusunda matriks aşırı mik- tarda artmıştır. Osteomalazi kemiğin normal döngüsünde mineralize olamamasıdır. Sonuçta nonmin- eralize osteoid artar. Kemikte osteopeni oluşur ve kemik kırılganlığı artar. (Cevap C) 77. Otuz beş yaşında kadın hastada uterus kubbesinde sert nodül palpe ediliyor. Yıllar içinde yavaş büyüyen kitlenin histolojik olarak birbirini çaprazlayan iğsi hücrelerden oluştuğu görülüyor. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Hematom B) Leyomiyom C) Karsinosarkom D) Stromal tümör E) Adenokarsinom Uterin leiomiyomlar insanlardaki en yaygın tümörlerdir. Üreme çağındaki kadınların % 30-50 ’sinde görülür. Miyometriumun düz kasından köken almışlardır. Miy- ometrimun içindekiler intramural, endometriumun altında ise submüköz, serozanın altına yerleşmişse subseröz miyom adını alır. Uterusta düzgün sınırlı, kapsülsüz, yuvarlak sert, nodül şeklindedir. Histolojik olarak birbirini çaprazlayan iğsi hücrel- erden oluşur. Uzun zamanda büyüyen lezyon benigndir. (Cevap B) KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 57
  • 57. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 78. Otuz beş yaşında testiste kitlesi olan bir erkek hastada yapılan biyopside fibröz septalarla ayrılan geniş sitoplazmalı hücrelerden oluşan neoplazm saptanmıştır. İmmünohistokimyasal incelemede neoplastik hücrelerin insan koryonik gonadotropin (HCG) ve α-fetoprotein (AFP) ile negatif, plasental alkalen fosfataz (PLAP) ile pozitif olduğu saptanmıştır. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Embriyonal karsinom B) Koryokarsinom C) Endodermal sinüs tümörü D) Matür teratom E) Klasik seminom HCG ve α-fetoprotein (AFP) ile negatif, plasental alkalen fosfataz (PLAP) ile pozitif boyanan tümör seminomdur. olduğu saptanmıştır. Embriyonal karsinomda AFP ve HCG artar Koryokarsinomda HCG artar. Endodermal sinüs tümöründe AFP artar. Teratomda germ yapraklarından gelişen tümör vardır. Hormon artışı olmaz. (Cevap E) 79. Aşağıdaki tiroid tümörlerinden hangisinin stromasında amiloid bulunur? A) Foliküler karsinom B) Papiller karsinom C) Medüller karsinom D) Anaplastik karsinom E) Hürthle hücreli karsinom Klasik tus sorusu.. Meduller tiroid kanserinin stromasında amiloid bulunduğu defalarca sorgulanmış bir bilgiydi. Medüller tiroid karsinomu diğer tiroid karsinomlarının ak- sine follikül epitelinden değil, kalsitonin salgılayan parafolliküler C hücrelerinden köken alır. Kalsitonin ve diğer bazı hormonları salgılayabilir (nöroendokrin). Fam- ilyal tipte tümör erken yaşta görülür ve RET onkogen eşliği vardır. Kesitlerde adalar, kordonlar oluşturan geniş sitoplazmalı atipik hücreler ve bu hücrelerin sito- plazmasında ya da stromasında amiloid izlenir. Amiloid kalsitoninin yapısal değişime uğraması sonucu oluşur. (Cevap C) 58 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ
  • 58. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 80. Deride plaklar ve tümörler oluşturan, dermis ve epidermiste T hücre infil- trasyonu ile karakterize neoplastik deri hastalığı aşağıdakilerden hangisidir? A) Mikozis fungoides B) Psöriazis C) Liken planus D) Pemfigus E) Mastositozis Mikozis Fungoides CD4+ T lenfositlerle oluşan primer deri lenfomasıdır. Klinikte psöriazis ile karışan kır- mızı-kahverengi yama tarzında plaklar içerir. Daha sonra plaklar artar, büyür ve nodül şekline dönüşür. Mikroskopide papiller dermiste ve epidermisin içinde yayılım gösteren (epidermotrofizm), yer yer epidermal kümeler, mikroapseler oluş- turan (Pautrier mikroabsesi) atipik lenfositik tümör hücreleri görülür. Hücrelerin çekirdeklerinin kıvrıntılı seyirli olması nedeni ile serebriform lenfositler olarak tanımlanırlar. Bu hücrelere Sezary Lutzner hücreleri denir. (Cevap A) 81. Aşağıdakilerden hangisi bir ilacın farmakodinamik etkinliğini en iyi tanım- lar? A) İlacın etki oluşturduğu derişimdir. B) İlacın maksimal etkiyi oluşturduğu derişimdir. C) İlacın reseptörüne bağlanma yeteneğidir. D) İlacın reseptöre bağlanarak uyarı oluşturabilme yeteneğidir. E) İlacın maksimal etkinin yarısını oluşturduğu derişimdir. Farmakodinamik faz ilacın vücutta ortaya çıkardığı etkileri inceler. Bu etkiler reseptör düzeyinde, enzim düzeyinde, iyon kanalları düzeyinde ortaya çıkabilir. Dolayısıyla ilacın etkinliği birçok mekanizma ile ortaya çıkabilir. Ancak sorunun şıklarında bakıldığında burada reseptör düzeyindeki farmakolojik etkin- liğin değerlendirilmek istendiği anlaşılıyor. Reseptör düzeyinde farmakolojik etkinliğin en iyi göstergesi; ilacın reseptöre bağlanarak cevap oluşturabilme kabiliyetidir. Maksimal etkiden bağımsız bir kavramdır. (Cevap D) KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 59
  • 59. TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES 82. Aşağıdakilerden hangisi bir popülasyonda, ilaca olan duyarlılıktaki varyasyon hakkında bilgi verir? A) Kuvantal doz-yanıt eğrisi B) Maksimal etkinlik C) İlaç potensi D) Terapötik indeks E) Derecelendirilmiş doz-yanıt eğrisi Kuvantal Doz-Cevap İlişkisi: • Bu doz cevap ilişkisinde, ilaç uygulandığı zaman etki ortaya çıkar ya da hiçbir etki oluşmaz (konvülsiyonla gelen hastaya antikonvülzan yaptığınız zaman konvül- siyon geçer ya da geçmez). • En önemli klinik parametre ED50 değeridir. 100 kişinin yarısında etkiyi ortaya çıkartan dozdur. - En iyi örnek, genel anesteziklerin MAK değeridir. 100 kişinin 50’sinde genel anestezi oluşturan doz olarak tarif edilir. Bu bir kuvantal doz-cevap ilişkisidir. • Kuvantal doz cevap ilişkisi tek bir birey üzerinde değil, çok sayıda birey üz- erinde incelenir. Önce denekler eşit sayıda birey içeren gruplara ayrılır. Daha sonra bir gruba belli dozda ilaç verilir. Her gruba geçildikçe ilacın dozu artırılır ve bunun sonucunda elde edilen doz etki grafikleri çıkarılarak Gauss eğrisi oluşturulur ve böylelikle incelenen doz düzeyleri arasında istatistiksel olarak incelemeler yapılarak ilacın doza bağlı duyarlılığı hakkında fikir edinilir. (Cevap A) 83. Parsiyel agonist ile kompetitif nötral antagonist arasındaki benzerlik aşağı- dakilerden hangisidir? A) Reseptörlere kovalent bağ ile bağlanmaları B) Tam agonistin etkilerini azaltmaları C) Reseptörlerde uyarılmaya bağlı değişiklikler oluşturmaları D) Etkilerinin doğrudan olması E) Etkilerinin geç ortaya çıkması 60 KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ