2. Çok hücreli, gelişmiş organizasyonlu canlılarda, enerji elde etmek için gerekli besinlerin hücrelere, artık ürünlerin boşaltım ve solunum organlarına taşınması için özel sisteme ihtiyaç duyulmuştur. Bu sisteme taşıma ve dolaşım sistemi denir.
3. Tek hücrelilerde taşıma: Belirli bir taşıma sistemi yoktur. Suda yaşayan tek hücreli canlılar algler, kara yosunu ve ciğer otlarında madde alış verişi hücre yüzeyinden osmoz, difüzyon ve aktif taşıma ile olur. Madde alımı ve atılımı sitoplazma hareketleri ve endoplazmik retikulum yardımıyla olur.
4. BİTKİLERDE TAŞIMA Yeşil alg gibi suda yaşayan bir hücrelilerde fotosentez için gerekli hammadde çevreden difüzyonla sağlanır. İleri Yapılı Bitkilerde Taşıma Sistemi Odun (ksilem) ve soymuk( floem) demetlerinden oluşur. Odun boruları ( Ksilem): Su ve suda erimiş tuzların yukarıya doğru taşındığı borucuklardır. 1. Canlı parankima hücreleri ve destek hücrelerinden oluşmuştur. 2. Odun boruları hücreleri ölüdür. 3. Hücrelerin ara çeperleri tamamen erimiş, yan çeperler ise kalınlaşarak boru şeklini almıştır. 4. Su ve minerallerin taşınması sağlanır. 5. Taşıma tek yönlü olup kökten yapraklara doğrudur. 6. Bitkide fotosentez için önemli adaptasyondur.
5. Soymuk Boruları ( Floem) : Özellikle yapraklarda sentezlenen glikozun, nişasta halinde yukarıdan aşağıya taşındığı, canlı kalburlu borulardır. Soymuk borularında aynı zamanda yukarıya doğru aminoasitler ve azotlu moleküller taşınır. 1 . Bol sitoplazmali arkadaş hücreleri ve destek hücrelerinden oluşmuştur. 2. Soymuk boruları hücreleri canlıdır. 3 . Ara çeperler tamamen erimediğinden yer yer delikler meydana gelmiştir. 4. Fotosentez sonucu oluşan organik maddeler taşınır. 5. Organik maddeler yapraklardan aşağıya doğru olurken kökteki amino asit gibi organik bileşiklerde yukarı taşınır. 6. Fotosentez de etkin olmamasına karşın soymuk borusu çıkarılan ya da etkisizleştirilen bitki ölür.
6. Odun ve soymuk demetlerinin birlikte meydana getirdiği yapılara iletim demeti denir. Demetlerin çoğunda, soymuk demetleri kabuk bölgesine odun demetleri de merkeze bakacak şekilde yan yana bulunur. Tek çenekli bitkilerde ksilem ile floem arasında kambiyum bulunmaz. Bu tip demetlere kapalı demetler denir. Çift çenekli bitkilerde ise ksilem ile floem arasında kambiyum bulunur ve bu tip demetlere açık demetle r adı verilir.
7. TAŞIMAYI ETKİLEYEN YAPILAR 1-YAPRAK Bir yaprağın enine kesitinde şu kısımlar bulunur: a. Epidermis : Yaprağın alt ve üst yüzeyi epidermis hücreleriyle örtülüdür. Bu hücreler, çoğunlukla tek tabakalıdır. Kloroplast ihtiva etmediklerinden fotosentez yapamazlar ve renksizdirler. Hücreler arasında boşluk yoktur. Yüzeyleri salgıladıkları mumsu kütikula tabakasıyla örtülüdür.Epidermis hücrelerinin yüzeyini kaplayan kütikula tabakası şu faydaları sağlar. Bitkinin su kaybını önler. Su içinde ve su kenarlarında yaşayan bitkilerde ince, kurak bölge bitkilerinde kalındır. Yaprağın alt tabakalarınaışığın geçmesini engellemez.
8. b. Mezofil tabakası : Yaprakta iki epidermis arasında kalan çok hücreli tabakaya denir. Mezofil tabakası, Kloroplastlı parankima hücrelerinden meydana gelir. Yaprağın fotosentez yapan dokusudur. Bu tabakada palizat ve sünger parankiması olarak adlandırılan iki tip parankima hücresi bulunur. İletim demetlerinin devamı olan yaprak damarları mez o fil tabakasın da bulunur.
9. STOMA Alt epidermis hücreleri arasında bulunan, bitkide fotosentez için gerekli CO2’nin alınmasını sağlayan yapılardır. Stomalar (gözenekler) ayrıca O2 çıkışını ve su miktarını ayarlar. Epidermis hücrelerinin farklılaşması sonucu meydana gelirler. Stomalar, her biri kloroplastlı iki stoma (= kapatma) hücresinden oluşur. Stoma hücreleri fasulye tanesi şeklinde olup aralarında stoma açıklığı bulunur. Stoma hücrelerinin stoma açıklığına bakan çeperleri diğer çeperlerine göre daha kalındır. Mezofil tabakasının stoma bölgesine bakan kısımlarında solunum boşluğu bulunur. Stomalar açılıp kapanabilme özelliğine sahiptir. Açılıp kapanma stoma hücrelerindeki turgor basıncının değişimi ile sağlanır.
10. Gündüz fotosentez sonucu çıkan oksijenin bir kısmı hücreler tarafından solunumda kullanılır. Geri kalanı difüzyon yoluyla stomalardan havaya verilir. Gece fotosentez durunca oksijen yapraklardaki stomalardan difüzyonla girer. Solunum sonucu oluşan karbondioksitte aynı yolla dışarı verilir. Bitkilerin suyu buhar halinde havaya vermesine terleme denir. Terlemenin %90’nı stomalardan %10 nu ise lentisellerden gerçekleşir. Stomaların dışında bitkilerde terleme hızını düzenleyen bitkisel ve çevresel faktörlerde bulunur.
11. Bitkisel faktörler; Kök – Gövde Oranı: kökün yüzeyi ile yaprak ve kısmen gövde yüzeyi arasındaki oran terleme hızını etkiler. Kök yüzeyinin diğer yüzeylere göre küçük olması durumunda su eksikliği nedeniyle terlemenin azaldığı görülür. Yaprak Alanı: toplam yaprak alanı ne kadar fazla ise o kadar terleme hızı artar. Fakat bir kısım yaprakların koparılması sonucu diğer yapraklar normalinden daha fazla terleme ile su kaybettiği görülür. Yaprağın Yapısı: kurak bölgelerdeki bitkilerin yapraklarında kalın kütükula tabakası, iyi gelişmiş palizat parankima dokusu ve ölü örtü tüyleri bulunur. Ayrıca stoma sayısı çok olmasına rağmen derinlerde yer alır buda terlemenin azalmasına yol açar. Stomaların yapısı, büyüklüğü ve dağılışı, kütikula tabakasının kalınlığı, yapraktaki tüy miktarı, yaprak hücrelerinin osmotik basıncı, stoma hücrelerinin turgor basıncı gibi faktörlerde etkilidir.
12. Çevresel faktörler; Işık: yaprak sıcaklığını değiştirerek terleme hızını dolaylı olarak etkiler. Nem: dış ortamda nem fazla ise terleme yavaşlar, kuru havalarda terleme hızlanır. Sıcaklık: sıcaklığın belli düzeylerde artması terlemeyi hızlandırır. Sıcaklığın her 10 derece artması terlemenin 2 kat artmasına neden olur. Çoğu bitkilerde sıcaklık 30 dereceyi aştığında stomalar kapanmasıyla terleme durur.
13. Rüzgâr: Havanın buhar basıncı artmasıyla terleme yavaşlar. Bu durum durgun havalarda görülür. Rüzgar yaprakta biriken su buharı tabakasını alıp götürdüğü için terlemeyi hızlandırır. Fakat hızlı esen rüzgarlar soğuma etkisi oluşturacağı için stomaların kapanmasına yol açar. Toprak suyu: eğer su toprakta zor alınırsa su eksikliğinden terleme yavaşlar.
14.
15. a) Karanlıkta glikoz sentezi durur . Glikozlar nişastaya çevrileceğinden yoğunluk azalır, bekçi hücreleri su kaybederler. CO 2 birikmeye başlar. pH=4 olur. b) Su kaybeden hücrelerin turgor basıncı azalır. stomalar kapanır.
16.
17. LENTİSEL: Bitkide mantar doku hücrelerinden meydana gelen basit açıklıklardır. Ölü hücrelerden meydana gelirler. Stomalarda olduğu gibi açılır – kapanır özelliğe sahip değildirler. Genellikle çok yıllık bitkilerin gövde ve dallarında bulunur. O 2 alıp, CO 2 atarak gaz difüzyonunu sağlarlar. HİDATOD: Yaprak uçlarında ve kenarlarında bulunur. Terlemenin mümkün olmadığı, havanın neme doyduğu zamanlarda alınan fazla suyun sıvı olarak atıldığı açıklardır. Bu su atma olayına damlama (gutasyon) denir.
18. BİTKİLERDE SUYUN TAŞINIMI Bitkiler su ve suda erimiş madensel tuzları kökteki epidermis hücrelerinin dışarıya doğru uzaması sonucu meydana gelen emici tüyler vasıtasıyla topraktan temin ederler. Suyun ve mineral maddelerin geçişi osmoz ve difüzyona göre gerçekleşir. Kökler vasıtasıyla alınan su, ksilem borularına kadar osmoz ve difüzyonla taşınır. Ksilem elemanlarında ise kılcallık, kök basıncı, terleme - kohezyon kuvvetlerinin etkisiyle fotosentezin ve terlemenin meydana geldiği yapraklara kadar taşınır.
19.
20. 3. Terleme - Kohezyon Kuvveti Bitkilerin stomaları aracılığıyla su kaybetmesine terleme (transpirasyon) denir. Terleme sonucu kaybedilen su yapraklarda osmotik basıncın artmasını sağlar. Kökler az yoğun ortamda bulunduklarından, kökten yapraklara doğru büyük bir emme kuvveti doğar. Yani üst kısımlarda su çekme kuvveti artar ve ksilem borularından su yukarıya doğru hareket eder . Su, odun borularında köklerden ağacın tepesine kadar devamlı bir su sütunu meydana getirir. Su molekülleri, hidrojen bağları ile birbirini çekerek bir arada bulunma özelliğindedir. Buna kohezyon kuvveti denir. Suyun yükselmesinde en etkili faktördür.
21. BİTKİLERDE ORGANİK BESİN TAŞINIMI Organik maddeler soymuk borularının canlı hücrelerinde difüzyonla ve gerektiğinde aktif taşıma ile taşınır. Hücreler canlı olduğu için taşınım yavaştır. Soymuk borularında taşınmayı açıklamaya çalışan en iyi teori bitkinin farklı kısımlarındaki sıvı basıncının farklı olması esasına dayanmaktadır.
22. Bu teoriye göre; yaprakta, fotosentez sonucu meydana gelen glikoz ve diğer organik maddeler soymuk hücrelerine geçer. Bu durumda hücrenin yoğunluğu artacağından, hücrenin içine su molekülleri de girer. Böylece soymuk hücrelerindeki su basıncı da artmış olur.
23. Bitkinin diğer kısımlarındaki soymuk borularında glikoz dışarıya çıkarken, suyu da beraberinde çıkarır ve sıvı basıncı düşmüş olur. Yapraktaki soymuk hücrelerinde sıvı basıncı yüksek olduğundan, sıvı basıncının yüksek olduğu yerden az olduğu bölgeye doğru organik madde akışı olur. Köklerde bulunan amino asitler, fosforlu ve azotlu organik bileşikler yapraklara aynı yolla taşınır.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
30.
31.
32.
33.
34.
35.
36.
37.
38.
39.
40.
41.
42.
43.
44.
45.
46. Bütün öğrenciler çiçektir. Sevgi ile açar.Yüreğinizde sevgi eksik olmasın .Başarılar diler,Teşekkür ederim . HAZIRLAYAN : ALİ İHSAN KIRTAŞ UZMAN BİYOLOJİ ÖĞRETMENİ MERKEZ-AYDIN BİTKİLERDE TAŞIMA SİSTEMLERİ