SlideShare une entreprise Scribd logo
1  sur  10
YAŞAMI
4 Eylül 973'te Harezm'de doğdu. Birûnî, Harezm sarayında astronomi ve matematik öğrendi. Harezm’deki kargaşalıklar yüzünden bir süre İran'da
         973'te Harezm'de                                                                                                                          İran'da
kaldı. Ardından Ziyariler hükümdarı Kabus bin Vaşmgir’in sarayına girdi. Bir tür tarih yapıtı olan el-Âsârü'l-Bâkiye'yi (Geride Kalan Yüzyıllar) orada
                                                   Vaşmgir’in
yazarak sultana sundu. Harezm'e döndükten sonra, Sultan Memun bin el-Memun'un sarayında İbni Sina, İbn Miskeveyh, Ebu Nasr gibi bilginlerle
                                                                                                           Sina,     Miskeveyh,
birlikte çalıştı. Gazneli Mahmud'un Harezm ülkesini fethetmesinden sonra Gazne kentine yerleşti. Gazneli sarayında büyük saygı gördü. Son yıllarını
                          Mahmud'un
Gazne’de geçirdi ve burada öldü.
Gazne’de
Orta Asya'lı büyük bilgin El Biruni, 4 Eylül 973 yılında Harezm'in başkenti Kath yakınlarında doğdu. İlk öğrenimini Yunan'lı bir bilginden aldı.
Tanınmış ve seçkin bir aileden gelen Harezm'li matematikçi ve gökbilimci birisi tarafından evlat edinen El Biruni, ilk çalışmalarını bu alimin yanında
yaptı. İlk eseri, Asar-ül-Bakiye' dir.
El Biruni, o zamanın bilginleriyle Buhara'da tanışmış, evrenin yapısı, serbest düşme ve diğer fizik yasalarını ve bölünmez parçacıklar üzerinde
mektupla yaptığı bazı tartışmalar vardır. 1010 yılında El-Memun Akademisi'ne kabul edildi. Gazneli Mahmut Harezm'i işgal edince, El Biruni ile
birlikte binlerce kişiyi tutsak aldı. Bunu izleyen on yıl içinde astronomi ve matematik çalışmalarının doruğuna erişti. Bu tutsaklığı sırasında,
anayurtlarından sürülmüş ve tutsak olan Hint'li bilginlerle tanıştı. Birçok dilde ilmi çeviriler yaptı.
Astronomi üzerine yaptığı en önemli çalışmayı Gazneli Mahmut'un oğlu Mesut'a sundu. Sultan Mesut kendisine bir fil yükü gümüşü hediye edince,
"Bu armağan beni baştan çıkarır, bilimden uzaklaştırır" diyerek bu hediyeyi geri çevirdi.Bu sırada kardeşi Gülce,Tan adında biriyle evlendi...Ve bir
süre sonra 5 çocuğu oldu.
Eserlerinin sayısı yüz elliden fazladır. Yetmiş tane astronomi ve yirmi tane de matematik kitabı vardır. Tıp, biyoloji, bitkiler, madenler, hayvanlar ve
yararlı otlar üzerinde bir dizin oluşturmuştur. 1048 yılında 75 yaşındayken ölmüştür.
Mektuplarından, Aristoteles'i bildiği anlaşılır. İbni Sina gibi önemli bilginlerle beraber çalışmıştır. Hindistan'a birçok kez gitti. Bu nedenle Hindistan'ı
konu alan bir kitap yazdı. Onun bu kitabı birkaç dile çevrildi. Gerçek bir bilim anlayışına sahipti. Irk kavramına önem vermezdi. Başka bir halkın ileri
kültüründen derin bir saygıyla söz ederdi. Bir tane de romanı vardır. Elimizdeki eserlerinin sayısı yirmi üç kadardır.
•   (858-929) asıl adı ebu abdullah mehmed bin cabir bin sina’dır.
    devrinin en önemli astronomu ve matematikçisi olan battani, urfa’nın harran bölgesindeki
    battan kasabasında doğmuştur ve yıldızlara tapan sabii dinine bağlıdır. sonradan müslüman
    olmuştur. bir çok eseri latince’ye çevirildiği için batı’da albatagnus veya albategni olarak da
    tanınır. avrupalılarca eseri ilk çevrilen kişi olduğu için islam dünyasının batlamyus’u olduğu
    sanılmışsa da bu doğru değildir. çünkü kendisinden önce bağdat ve şam’da gözlemle uğraşan
    ve zic hazırlayan alimler vardır.
    battani, harran aristokrasisindendi. rakka’da özel bir gözlemevi kurdurdu ve burada 877-918
    tarihleri arasında,tam 42 yıl son derece önemli gözlemler yaptı. ondan sonra bağdat’a gidip
    yerleşti ; sonra 929'da rakka’ya döndü ve burada öldü. en ünlü eseri zeyc-i sabii’dir. güneş’in,
    ay ve diğer gezegenlerin hareketlerini gözlemlemiş, yörüngelerini doğru bir biçimde
    belirlemeye çalışmıştır. güneş ve ay tutulmaları ile ilgilenmiş, mevsimlerin süresini büyük bir
    doğrulukla hesaplamıştır. ayrıca, ekiliptiğin eğimini de dakik olarak belirlemeyi başarmıştır.
    aynı zamanda matematikçi de olan battani, bu alanda da son derece önemli çalışmalar
    yapmıştır. sinüs, kosinüs, tanjant, kotanjant, sekant ve kosekantı gerçek anlamda ilk defa
    kullanan battani’dir. battani trigonometrik formüllere ulaşmış ve bunlardı astronomik
    hesaplarda kullanmıştır. tanjant üzerinde çalışmış ve bir tanjant tablosu hazırlamıştır.
YAŞAMI
•
    15.YÜZYILIN ÜNLÜ ASTRONOM VE MATEMATİK BİLGİNİ
    Babası, Horasan ve Maveraünnehir bölgesinin hükümdarı Uluğ Bey’in kuşçubaşı (doğancıbaşı) olduğundan, daha çok bu
    adla meşhur olan Ali, 15.Yüzyılın başlarında dünyaya geldi. Doğum yeri ise, Maveraünnehir bölgesinin Semerkant şehri
    kabul edilmektedir.
    Küçük yaşta astronomi ve matematiğe büyük ilgi duyan Ali KUŞÇU, ilk öğrenimini Uluğ Bey’in hükümdarlığı sırasında
    doğum yeri olarak kabul edilen Semerkant’ta tamamladı. Hükümdar ve çağın ünlü bilgini Uluğ Bey’den, Kadızade Rumi,
    Gıyasüddin Cemşid ve Muinüddin Kaşi’den astronomi ve matematik dersleri aldı. Daha sonra gizlice Kirman’a gidip orada
    öğrenimini tamamladı. Kirman’da Ay’ın evrelerine ilişkin yazdığı Risale-i Hallü’l-Kamer adlı incelemesini, kaçışını
    affettirmek için dönüşünde Uluğ Bey’e sundu. Bunun üzerine Uluğ Bey, ali KUŞÇU’ya Kadızade Rumi’nin ölümü nedeniyle
    boşalan Semerkant Rasathanesi (gözlemevi)’nin müdürlüğü görevini verdi. 1449’da uluğ Bey, oğlu Rüknettin’in başlattığı
    bir ayaklanmada öldürülünce Ali KUŞÇU Tebriz’e gidip, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’a sığındı. Bir süre sonra
    Akkoyunlularla Osmanlılar arasındaki barış görüşmeleri için İstanbul’a gelip Fatih Sultan Mehmet’le görüşen Ali KUŞÇU,
    Fatih’in teklifi üzerine elçilik görevini tamamladıktan sonra ailesi ve yaklaşık yüz kişiden oluşan yakınları ile birlikte
    İstanbul’a geldi. Burada Fatih’in büyük ilgisini gören Ali KUŞÇU, Ayasofya Medresesi (bugünkü anlamıyla üniversite)’inde
    verdiği derslerle bilim tarihinde adları saygı ile anılan Mirim Çelebi. Sarı Lütfü, Sinan Paşa gibi değerli bilginler yetiştirdi. 6
    aralık 1474 yılında arkasında birçok eser ve yukarıda adları bulunan birçok bilginler gibi bilginleri bırakarak dünya
    hayatını tamamladı. Mezarı İstanbul’da Eyyüb Sultan türbesindedir.
•   YAŞAMI
•   Hezarfen Ahmet Çelebi, (d. 1623 - ö. 1640) kendi geliştirdiği takma kanatlarla uçmayı başaran ilk insandir,
    17. yüzyılda Osmanlı'da yaşamış Türk bilginidir. 1623-1640 yılları arasında saltanat süren Sultan IV. Murat
    zamanında, uçma tasarısını gerçekleştirdiği ve geniş bilgisinden ötürü halk arasında, "Bin Fenli" anlamına
    gelen Hezarfen olarak anıldığı bilinmektedir. (Hezar, Farsça 1000 sayısını nitelemektedir.)
•   İlk uçma denemelerinde, 10. yüzyıl Türk alimlerinden İsmail Cevheri'den ilham almıştır. Cevheri'nin
    bulgularını iyice inceleyen ve öğrenen Çelebi, kuşların uçuşunu inceleyerek tarihi uçuşundan önce
    hazırladığı kanatlarının dayanıklılık derecesini ölçmek için, Okmeydanı'nda deneyler yapmıştır. Ayrıca,
    Leonardo Da Vinci'nin uçma konusundaki çalışmalarında kendinden çok önce bu konuda deneyler yapan
    İsmail Cevheri'den ilham aldığı sanılmaktadır.
•   1632 yılında lodos bir havada Galata Kulesi'nden kuş kanatlarına benzer bir araç takıp kendini boşluğa
    bırakan ve uçarak İstanbul Boğazı'nı geçip 6000 m. ötede Üsküdar'da Doğancılar'a inen Hezarfen Ahmet
    Çelebi, Türk havacılık tarihinin en kayda değer simalarından birisidir. Bu uçuş hakkındaki belgeler şimdiye
    kadar sadece Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sindeki ifadesinden ibarettir.
•   Bu olay Osmanlı Devleti'nde ve Avrupa'da büyük yankı buldu ve dönemin padişahı IV. Murat tarafından da
    beğenildi. Sarayburnu'ndaki Sinan Paşa köşkünden bu durumu seyreden Sultan, Ahmet Çelebi ile önce çok
    yakından ilgilenmiş, hatta Evliya Çelebi'ye göre "bir kese de altınla" sevindirmiş, ancak bu derece bilgili ve
    becerikli birisinin tehlikeli olabileceğini düşünüp, "Bu adem pek havf edilecek bir ademdir, her ne murad
    ederse elinden gelür, böyle kimselerin bakaası caiz değil" diyerek onu Cezayir'e sürgün etmiştir. Ahmet
    Çelebi orada 31 yaşında vefat etmiştir.
•   Türkiye Cumhuriyeti P.T.T. İdaresinin 17 Ekim 1950 Tarihinde İstanbul’da toplanan Milletlerarası Sivil
    Havacılık Kongresi için çıkardığı üç hatıra pulundan Zeytuni yeşil-mavi renkli 20 kuruşluk olanın taşıdığı
    temsili resim, Hazerfen'in Galata Kulesi’nden Üsküdar'a uçuşunu tasvir etmektedir.
YAŞAMI
•    Ahmed Cevdet Paşa (26 Mart 1822, Lofça - 1895, İstanbul) Osmanlı Devleti'nde on dokuzuncu asırda yetişen büyük devlet ve bilim
     adamı. Mecelle'yi kaleme alarak İslam Hukukunu sağlam bir dille kitaplaştıran kişi.
•    Babası Lofça İdare Meclisi azasından İsmail Ağa'dır. İlk tahsilini Lofça’da yaptı. Yaradılıştan zeki ve kabiliyetli olduğu gibi, pek de
     çalışkandı. Dedesinin yardımı ile 1839 yılında İstanbul’a geldi. Medrese tahsiline başladı. Bu arada, matematik, astronomi, tarih ve
     coğrafya gibi ilimlerle de uğraşarak kültürünü artırdı. O zaman çok meşhur olan Murad Molla tekkesine tatil günleri giderek Farisi
     öğrendi ve Mevlana’nın Mesnevi’sini bitirdi. Divançe’sinde bulunan şiirlerin çoğunu bu tekkeye devam ettiği sırada yazdı.
•    1844’te 22 yaşındayken Çanat payesi ile Rumeli kaleminde kadı oldu. 1845 yılında müderris olarak İstanbul camilerinde ders vermek
     hakkını elde etti. 13 Ağustos 1850’de Meclis-i Maarif azalığı ile birlikte Dar-ül-Muallimin (Öğretmen okulu) müdürlüğüne getirildi. Bu
     mektebi kısa zamanda ıslah ederek, mektebe giriş ve imtihan usullerini yönetmeliklerle tesbit etti. Encümen-i Daniş’e (Osmanlı
     Akademisi) 1851’de asli üye seçildi.
•    "Tarih-i Cevdet" adıyla şöhret bulan kıymetli eserinin üç cildini 1854 yılında bitirip Sultan Abdülmecit'e sundu. Eseri çok beğenen Sultan,
     rütbesini yükseltti. Bir sene sonra da devletin resmi tarihçisi oldu.
•    Osmanlı Devletinin kanunlarını yapacak olan Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye'ye 1861 yılında üye tayin edildi. 1866 yılında ilmiye
     sınıfından vezirliğe geçti. Halep vilayetine vali tayin edildi. Bir müddet orada kaldıktan sonra yeni kurulan Divan-ı Ahkam-ı Adliye'ye
     başkan tayin edildi. Bu vazifede çok faydalı işler gördü; memleketin adliye ve hukuk sistemini devrin ihtiyaçlarına göre düzenlemeye
     çalıştı.
•    Ali Paşa, Fransız medeni kanununun tercüme edilerek Osmanlı Devletinde tatbik edilmesi gerektiğini ileri sürüyordu. Buna karşı Ahmed
     Cevdet Paşa ve aynı düşüncede olanlar, İslam Hukukunun zengin ve tatbik edilmiş en kuvvetli dalı olan Hanefi fıkhının sistematik hale
     getirilerek kanunlaştırılması fikrini müdafaa ediyorlardı. Bu ikinci yani, Ahmed Cevdet Paşa ve arkadaşlarının fikirlerinin tatbiki için
     'Mecelle Cemiyeti' adıyla ilmi bir heyet toplandı. Memleketin en kıymetli hukuk alimlerinin iştirak ettiği bu meclis, Kur’an-ı kerimin
     hükümlerini kanun şekline sokup, bütün milletlerin kıymet verdiği Mecelle adındaki kitabı hazırlayarak, büyük hizmet etti.
•    Cevdet Paşa, 1879 yılında Maarif Nazırlığına tayin edildi. Sonra da, çeşitli valiliklerde, Adliye, Maarif, Dahiliye, Ticaret nazırlıklarında
     bulundu. Padişah’ın hususi encümenlerine iştirak etti. 26 Mart 1895’te vefat etti. Naaşı, Fatih Camii bahçesine defnedildi.
•    Ahmet Cevdet Paşa, ilk Türk kadın romancı olarak tanınan Fatma Aliye Hanım'ın babasıdır.
•   YAŞAMI
•   1609 (H. 1017)de İstanbul’da doğdu. Babasının adı Abdullah’tır. Babası, Osmanlı devlet ve siyâset adamlarının yetiştirildiği
    Enderûn kurumunda eğitim görerek yetişmiş bir askerdir. Mustafa bin Abdullah, ordu kâtipliğinde bulunduğu için ulema ve
    halk arasında Kâtip Çelebi diye tanındı. Hacca gittiği ve başmuhasebeci ikinci halifesi olduğu için Hacı Halîfe ismiyle meşhur
    oldu. Babası aydın bir kişi olduğu için daha beş-altı yaşlarında onu eğitmeye başladı. On dört yaşına kadar çeşitli
    hocalarından din ve bilimler eğitimi aldı.
•   On dört yaşında Anadolu muhâsebesi kalemine kâtip oldu. 1624 yılında babasıyla birlikte Tercan, bir sene sonra da
    Bağdat Seferi'ne çıktı. Dönüşte babası bir müddet Diyarbakır’da kaldı. 1627-1628’de Erzurum kuşatmasına katıldıktan sonra
    İstanbul’a geldi ve yaklaşık iki yıl, Bağdat Seferi'ne katılana kadar, Kâdızâde’nin derslerine devâm etti. 1630 Bağdat
    kuşatmasında ordunun defterini tuttu. Seferden sonra tekrar İstanbul’a dönerek Kâdızâde’nin derslerine katıldı. 1633-1635
    Halep Seferi'nde hacca gitme fırsatı buldu. Dönüşte bir kış Diyarbakır’da kalıp oradaki bilgin ve aydınlarla görüştü. 1635
    senesinde Sultan Dördüncü Murat ile Revan Seferine katıldı. On yıl kadar çeşitli savaşlarda bulunduktan sonra İstanbul’a
    döndü ve hep bilimlerle uğraşmaya başladı.
•   A’rec Mustafa Efendi, Ayasofya dersiâmı(öğretim görevlisi) Abdullah Efendi ile Süleymâniye dersiâmı (öğretim görevlisi)
    Mehmed Efendiden ders aldı ve A’rec Mustafa Efendiyi kendisine üstâd edindi. Bir taraftan kendisi öğrenirken, diğer yandan
    birçok öğrenciye ders verdi.
•   1645’te Girit Seferi'ne katılması sayesinde haritaların nasıl yapıldığını inceleme fırsatını buldu ve bu konuyla ilgili eserlerde
    çizilen haritaları gördü. Bu arada görevinden ayrılarak, üç yıl devlette çalışmadı. Bu üç yıl içinde bazı öğrencilerine çeşitli
    konularda dersler verdi. Yine bu zaman içinde sık sık hastalandığı için, tedavi çareleri bulmak amacıyla, çeşitli tıp kitaplarını
    okudu. Pek çok eserini bu yıllarda yazmıştır.
•   Kâtib Çelebi 1656 yılında vefât etti. Mezarı, Vefa’dan Unkapanı’ndaki Mahmûdiye (Unkapanı) Köprüsüne inen büyük
    caddenin sağ kenarındadır.
•   Kâtip Çelebi çalışkan, iyi huylu, vakarlı, az konuşan, çok yazan biri olarak bilinir. Arapça, Farsça yanında Lâtince'yi de bilirdi.
    Osmanlı Devleti'nde Batı bilimleriyle fazla ilgilenen ve Doğu bilimleriyle karşılaştırıp sentezini yapan ilk Türk bilim
    adamlarından biridir.
•   YAŞAMI
•   Asıl adı:Muhammed bin Tahran bin Uzlug olan ve Batı kaynaklarında "Alpharabius" adıyla anılan Farabi (Türkistan’ın Farab
    Otrar kentinde doğduğu için Farabi Farablı diye anılır). İlk öğrenimini Farab’da, medrese öğrenimini Rey ve Bağdat’ta
    gördükten sonra, Harran’da felsefe araştırmaları yaptığı yıllarda tanıştığı Yuhanna bin Haylan’la birlikte Aristoteles’in
    yapıtlarını okuyarak gezimciler okulunun ilkelerini öğrendi. Halep’te Hemedani hükümdarı Seyfüddevle’nin konuğu oldu.
    Arap ülkelerinde yaşamış, Türk kimliğini ve Türk törelerini ölünceye kadar bırakmamış olan Farabi’yi anlatan kitaplar, İslam
    aleminde Ebul Hasan el-Beyhaki, İbn-el-Kıfti, İbn Ebu Useybiye, İbn el-Hallikan adlı yazarlar tarafından Farabi’nin ölümünden
    birkaç yüzyıl sonra gerçekleştirildi. Ama bu yapıtlar, birer araştırma olmaktan çok, Farabi’yle ilgili söylenceleri derliyor,bir
    felsefeciyle değil, bir ermişi açıklıyordu.
•   Aristotales’in ortaya attığı madde ve suret kavramını hiçbir değişiklik yapmadan benimseyen, eşyanın oluşumunda, yani
    yaradılışta madde ve sureti iki temel ilke olarak gören Farabi’nin fiziği de, metafiziğe bağlıdır. Buna göre, evrenin ve eşyanın
    özünü oluşturan dört öğe (toprak, hava, ateş, su) ilk madde olan el-aklül-faalden çıkmıştır Söz konusu dört öğe, birbirleriyle
    belli ölçülerde kaynaşır, ayrışır ve içinde bulunduğumuz evreni (el-alem) oluştururlar.
•   Farabi, ilimleri sınıflandırdı. Ona gelinceye kadar ilimler trivium (üçüzlü) ve quadrivium (dördüzlü) diye iki kısımda
    toplanıyordu. Nahiv, mantık, beyan üçüzlü ilimlere; matematik, geometri, musiki ve astronomi ise dördüzlü ilimler kısmına
    dahildi. Farabi ilimleri; fizik, matematik, metafizik ilimler diye üçe ayırdı. Onun bu metodu, Avrupalı bilginler tarafından
    kabul edildi.
•   Hava titreşimlerinden ibaret olan ses olayının ilk mantıklı izahını Farabi yaptı. O, titreşimlerin dalga uzunluğuna göre azalıp
    çoğaldığını deneyler yaparak tespit etti.Bu keşfiyle musiki aletlerinin yapımında gerekli olan kaideleri buldu. Aynı zamanda
    tıp alanında çalışmalar yapan Farabi, bu konuda çeşitli ilaçlarla ilgili bir eser yazdı.
•   Farabi insanı tanımlarken “alem büyük insandır; insan küçük alemdir.” Diyerek bu iki kavramı birleştirmiştir. İnsan ahlakının
    temeli, ona göre bilgidir; akıl iyiyi kötüden ancak bilgiyle ayırır. İnsan için en yüksek en yüksek erdem olan bilgi, insan
    beyninin çalışması sonucu elde edilemez; çünkü tanrısaldır, doğuştandır (Vehbi). Bilimin ise üç kaynağı vardır: Duyu; akıl;
    nazar. Bilimler ikiye ayrılırlar: Kuramsal (nazari) bilimler; uygulamalı (ameli) bilimler. Ahlak, siyaset, müzik, matematik
    uygulamalı bilimlere girer. Toplumlarda öz bakımından ikiye ayrılırlar: Erdemli toplumlar ve erdemsiz toplumlar. Bu
    toplumları yöneltecek en kusursuz devletse, bütün insanlığı kapsayan dünya devletidir.
•   YAŞAMI
•   HAYATI Fatih Sultan Mehmed 29 Mart 1432'de Edirne'de doğdu. Babası Sultan İkinci Murad, annesi Huma Hatun'dur. Fatih Sultan
    Mehmed, uzun boylu, dolgun yanaklı, kıvrık burunlu, adaleli ve kuvvetli bir padişahtı. Devrinin en büyük ulemalarından birisiydi ve yedi
    yabancı dil bilirdi. Alim, şair ve sanatkarları sık sık toplar ve onlarla sohbet etmekten çok hoşlanırdı. İlginç ve bilinmedik konular
    hakkında makaleler yazdırır ve bunları incelerdi.
    Hocalığını da yapmış olan Akşemseddin, Fatih Sultan Mehmed'in en çok değer verdiği alimlerden biridir. Fatih Sultan Mehmed, gayet
    soğukkanlı ve cesurdu. Eşsiz bir komutan ve idareciydi. Yapacağı işlerle ilgili olarak en yakınlarına bile hiçbir şey söylemezdi.
    Fatih Sultan Mehmed okumayı çok severdi. Farsça ve Arapça'ya çevrilmiş olan felsefi eserler okurdu. 1466 yılında Batlamyos Haritasını
    yeniden tercüme ettirip, haritadaki adları Arap harfleriyle yazdırdı. Bilimsel sorunlarda, hangi din ve mezhebe mensup olursa olsun
    bilginleri korur onlara eserler yazdırırdı.
    Bilime büyük önem veren Fatih Sultan Mehmed yabancı ülkelerdeki büyük bilginleri İstanbul'a getirtirdi. Nitekim astronomi bilgini Ali
    Kuşçu kendi döneminde İstanbul'a geldi. Ünlü Ressam Bellini'yi de İstanbul'a davet ederek kendi resmini yaptırdı. Şair ve açık
    görüşlüydü.
    Fatih Sultan Mehmed 1481 yılına kadar hükümdarlık yaptı ve bizzat 25 sefere katıldı. Azim ve irade sahibiydi. Temkinli ve verdiği
    kararları kesinlikle uygulayan bir kişiliği vardı. Devlet yönetiminde oldukça sertti. Savaşlarda çok cesur olur, bozgunu önlemek için ileri
    atılarak askerleri savaşa teşvik ederdi.
    20 yaşında Osmanlı padişahı olan Sultan İkinci Mehmed, İstanbul'u fethedip 1100 yıllık Doğu Roma İmparatorluğunu ortadan kaldırarak
    Fatih ünvanını aldı.
    Hz.Muhammed'in (S.A.V) hadisi şerifinde müjdelediği İstanbul'un fethini gerçekleştiren büyük komutan olmayı da başaran Fatih Sultan
    Mehmed, yüksek yeteneği ve dehasıyla dost ve düşmanlarına gücünü kabul ettirmiş bir Türk hükümdarıydı.
    Orta Çağ'ı kapatıp, Yeniçağ'ı açan Cihan İmparatoru Fatih Sultan Mehmed, Nikris hastalığından dolayı 3 Mayıs 1481 günü Maltepe'de
    vefat etti ve Fatih Camii'nin yanındaki Fatih Türbesi'ne defnedildi.
•   YAŞAMI
•   Akşemsettin, asıl adı ile Şeyh Mehmet Şemsettin Bin Hamza, 15. yüzyılın en büyük sufilerinden biridir. 1389 yılında
    Şam’da doğmuştur. Haci Bayram Veli’nin müridi ve Fatih Sultan Mehmet’in hocalarındandır.
•   Tıp ile ilgili Türkçe yazdığı Maddet-ül Hayat ve Arapça yazdığı Hall-i Müşkilât ve Risalet-ün Nuriye adlı Tasavvuf
    kitapları bilinen ünlü eserleridir.
•   Fatih Sultan Mehmet tarafından 1464 yılında yaptırılmış olan türbesi Bolu İlinin, Göynük ilçesindedir. İlçede her yil ,
    İstanbul'un fetih günü olan 29 Mayıs tarihinde anma günleri düzenlenmektedir.
•   Ünlü İslam büyüğü Akşemsettin . Küçük yaşlardan itibaren ilme ve sanata karşı ilgi duydu. Medrese öğrenimini
    tamamladıktan sonra seçkin bilginler arasında yerini aldı. Üstün zekası ve anlayışı, yılmak bilmeyen çalışma gücüyle
    kendini kitaplara adadı. Başta İslami ilimler olmak üzere tıp, astronomi, biyoloji ve matematikte zamanın
    ünlülerinden oldu. Uzun yıllar Osmanlı medreselerinde çalışarak yüzlerce öğrenci yetiştirdi.
•   Tıp alanında önemli çalışmalar yaptı. Akşemsettin'in asıl ünü, büyük veli, Hacı Bayram Veli ile tanışmasından sonra
    başlamıştı. İlmi konulardaki önemli başarılardan sonra tasavvuf konusunda da ağırlığını göstermiş, daha sonra da II.
    Murad'ın emir ve isteğiyle Fatih Sultan Mehmed'in hocalığına tayin edilmişti. İstanbul'un fethi sırasında büyük
    yârarlılıklar göstermiş, genç sultanı teşvik ederek zaferin kazanılmasında önemli katkılarda bulunmuştu. Fethin en
    önemli günlerinde Ebu Eyyub'el Ensari'nin kabrini bularak ordunun maneviyatını yükseltmişti. Dünyâ malına önem
    vermeyen ve Fatih Sultan Mehmed'in büyük saygı ve sevgisini kazanan Akşemsettin Fatih Sultan Han ile İstanbul'a
    ayak bastı ve kendisine verilen önem, bir ünlü olacak hikayeye dönüştü.
•   Beyaz atına binmiş,ordusunun önünde giren Fatih Sultan Han. İki yanında onu yetiştiren Akşemsettin, Mola Hüsrev
    ve Molla Gürani ile Istanbula giriyor. Türk Ordusunu karşılıyan şehir halkı yol boyunca dizilmiş,heyecanla ellerindeki
    çiçek demetlerini Padişaha sunmak için ileri atılıyor.
•   Şehir halkı ak sakalıyla ağır duruşuyla padişah sanıp çiçekleri Akşemsettine sunmaya çalışıyor. Akşemsettin atını
    geri çekip göz ucuyla Fatih'i göstererek: "Sultan Mehmet odur, çiçekleri ona veriniz", demek istiyor. Fatih Sultan
    Mehmet, çiçeklerle kendisine doğru yürüyenlere hocası Akşemsettin'i göstererek: "Gidiniz, çiçekleri gene ona
    veriniz. Sultan Mehmet benim, ama o, benim hocamdır", diyor.
•   YAŞAMI
•   On dördüncü ve 15. yy'da yaşamış, ondalık kesirleri ilk defa kullanan büyük Müslüman Türk matematik ve
    astronomi alimi.
    İsmi, Cemşid bin Mes'ud bin Mahmud et-Tabib el Kaşi olup, lâkabı Gı-yaseddin'dir. On dördüncü asrın sonlarına
    doğru Maveraünnehir bölgesindebulunan Kaş şehrinde doğdu. Uluğ Bey Ziyci adlı eserin önsözünde, 1429
•   senesininsonbaharında Semerkand'da öldüğü bildirilmektedir.
    Gıyaseddin Cemşid, ilk tahsiline Kaş'ta başladı. Babası, zamanın öndegelen din ve fen alimlerindendi. Önce sarf,
    nahiv ve fıkıh ilmini öğrendi. Fıkıh ilminde söz sahibi oldu. Mantık, belagat, matematik ve astronomi ilimlerini tam
    manasıyla tahsil etti. İlim aşkına uzun süren seyahatlere çıkar ve azimli çalışırdı. 1416 senesinde Karakoyunlu
    Sultanı İskender'in hizmetinde bulundu. Uluğ Bey tarafından Semerkand'a davet edildi.

•   Cemşid, önce Nasirüddin Tusi'nin eserlerini inceledi. Kutbüddin Şira-zi'nin eserlerini tetkik ederek, ziyadesiyle
    istifade etti. Meragâ da yapılan rasathanede çalışarak, astronomi cetvellerini (ziycleri) yeniden düzenleyip ortaya
    koydu. Böylece astronomide yeni ufukların açılmasını sağladı.
    Yıldız cetvellerini, yeryüzünden uzaklarını, güneş ve ay tutulmasının he-saplarını, bunlann hesaplanmasında
    kullanılacak olan Tabak-ül-Menatıkadlı aletin yapılış ve kullanışını izah etti.Avrupalı ilim tarihçileri, yıldızların ve
    gezegenlerin yörüngelerinin daire şeklinde olmayip, Elips şeklinde olduğunun keşfini Kepler'in başarılarından
    sayarlar. Halbuki, ondan yüz sene önce Gıyaseddin Cemşid, bu ilmihakikatı Nüzhet-ül Hedaik adlı eserinde izah
    etmiş ve ortaya koymuştur. İlmi çalışmalan ve dirayetiyle, fen ilimlerinde araştırına, gözlem ve deneyusulünün
    gelişmesini sağladı. 1406, 1407 ve 1408 seneleri için ay tutulmasınm hesaplamalarını gayet hassas olarak yaptı.
    Ayın ve Utarid'in yörünge-
    lerinin eliptik düzlemde olduğunu açıkça ispat etti. Böylece keplerin bunu kendine mal etme iddiası geçersiz ve
    asılsız kaldı.

Contenu connexe

Tendances

Bruce lipton fizica cuantica si creatia
Bruce lipton   fizica cuantica si creatiaBruce lipton   fizica cuantica si creatia
Bruce lipton fizica cuantica si creatia
Laurentiu Decu
 
Ne Vorbeste Parintele Cleopa Vol 1
Ne Vorbeste Parintele Cleopa Vol 1Ne Vorbeste Parintele Cleopa Vol 1
Ne Vorbeste Parintele Cleopa Vol 1
sokoban
 
Bert hellinger-fericirea-care dureaza
Bert hellinger-fericirea-care dureazaBert hellinger-fericirea-care dureaza
Bert hellinger-fericirea-care dureaza
Psiholog Iuliana
 
Giải pháp tăng lợi nhuận tại công ty phát hành sách Thái Nguyên
Giải pháp tăng lợi nhuận tại công ty phát hành sách Thái NguyênGiải pháp tăng lợi nhuận tại công ty phát hành sách Thái Nguyên
Giải pháp tăng lợi nhuận tại công ty phát hành sách Thái Nguyên
Tùng Tử Tế
 
Luận văn tổ chức kế toán nguyên vật liệu tại công ty dệt may hà nội
Luận văn tổ chức kế toán nguyên vật liệu tại công ty dệt may hà nộiLuận văn tổ chức kế toán nguyên vật liệu tại công ty dệt may hà nội
Luận văn tổ chức kế toán nguyên vật liệu tại công ty dệt may hà nội
https://www.facebook.com/garmentspace
 
Carlos castaneda 01 invataturile lui don juan
Carlos castaneda   01 invataturile lui don juanCarlos castaneda   01 invataturile lui don juan
Carlos castaneda 01 invataturile lui don juan
MIHAELA VLAS
 

Tendances (20)

Kế toán tiền lương và các khoản trích theo lương tại Công ty Xăng Dầu Trường Anh
Kế toán tiền lương và các khoản trích theo lương tại Công ty Xăng Dầu Trường AnhKế toán tiền lương và các khoản trích theo lương tại Công ty Xăng Dầu Trường Anh
Kế toán tiền lương và các khoản trích theo lương tại Công ty Xăng Dầu Trường Anh
 
Giải pháp nâng cao hiệu quả sử dụng tài sản lưu động tại công ty trách nhiệm ...
Giải pháp nâng cao hiệu quả sử dụng tài sản lưu động tại công ty trách nhiệm ...Giải pháp nâng cao hiệu quả sử dụng tài sản lưu động tại công ty trách nhiệm ...
Giải pháp nâng cao hiệu quả sử dụng tài sản lưu động tại công ty trách nhiệm ...
 
Đề tài: Quy chế chi tiêu nội bộ tại trường tiểu học Mỹ An, HAY
Đề tài: Quy chế chi tiêu nội bộ tại trường tiểu học Mỹ An, HAYĐề tài: Quy chế chi tiêu nội bộ tại trường tiểu học Mỹ An, HAY
Đề tài: Quy chế chi tiêu nội bộ tại trường tiểu học Mỹ An, HAY
 
Bruce lipton fizica cuantica si creatia
Bruce lipton   fizica cuantica si creatiaBruce lipton   fizica cuantica si creatia
Bruce lipton fizica cuantica si creatia
 
Valeriu popa vindecarea prin gandire
Valeriu popa   vindecarea prin gandireValeriu popa   vindecarea prin gandire
Valeriu popa vindecarea prin gandire
 
Ne Vorbeste Parintele Cleopa Vol 1
Ne Vorbeste Parintele Cleopa Vol 1Ne Vorbeste Parintele Cleopa Vol 1
Ne Vorbeste Parintele Cleopa Vol 1
 
Bert hellinger-fericirea-care dureaza
Bert hellinger-fericirea-care dureazaBert hellinger-fericirea-care dureaza
Bert hellinger-fericirea-care dureaza
 
Luận văn: Kế toán tài sản cố định tại công ty Toàn Mĩ, HAY
Luận văn: Kế toán tài sản cố định tại công ty Toàn Mĩ, HAYLuận văn: Kế toán tài sản cố định tại công ty Toàn Mĩ, HAY
Luận văn: Kế toán tài sản cố định tại công ty Toàn Mĩ, HAY
 
BÀI MẪU Luận văn: Quản trị hàng tồn kho tại Công ty, 9 ĐIỂM
BÀI MẪU Luận văn: Quản trị hàng tồn kho tại Công ty, 9 ĐIỂMBÀI MẪU Luận văn: Quản trị hàng tồn kho tại Công ty, 9 ĐIỂM
BÀI MẪU Luận văn: Quản trị hàng tồn kho tại Công ty, 9 ĐIỂM
 
Đề tài: A study on the stategies applied in the translation of movie titles
Đề tài: A study on the stategies applied in the translation of movie titlesĐề tài: A study on the stategies applied in the translation of movie titles
Đề tài: A study on the stategies applied in the translation of movie titles
 
Phân tích tình hình tài chính tại công ty cổ phần khoáng sản và cơ khí (mimeco)
Phân tích tình hình tài chính tại công ty cổ phần khoáng sản và cơ khí (mimeco)Phân tích tình hình tài chính tại công ty cổ phần khoáng sản và cơ khí (mimeco)
Phân tích tình hình tài chính tại công ty cổ phần khoáng sản và cơ khí (mimeco)
 
Kế toán Tài sản cố định hữu hình tại Công ty, 9 Điểm, HAY!
Kế toán Tài sản cố định hữu hình tại Công ty, 9 Điểm, HAY!Kế toán Tài sản cố định hữu hình tại Công ty, 9 Điểm, HAY!
Kế toán Tài sản cố định hữu hình tại Công ty, 9 Điểm, HAY!
 
Giải pháp tăng lợi nhuận tại công ty phát hành sách Thái Nguyên
Giải pháp tăng lợi nhuận tại công ty phát hành sách Thái NguyênGiải pháp tăng lợi nhuận tại công ty phát hành sách Thái Nguyên
Giải pháp tăng lợi nhuận tại công ty phát hành sách Thái Nguyên
 
Luận văn Thạc sĩ Hoàn thiện công tác kế toán hàng hóa tại công ty TNHH Thương...
Luận văn Thạc sĩ Hoàn thiện công tác kế toán hàng hóa tại công ty TNHH Thương...Luận văn Thạc sĩ Hoàn thiện công tác kế toán hàng hóa tại công ty TNHH Thương...
Luận văn Thạc sĩ Hoàn thiện công tác kế toán hàng hóa tại công ty TNHH Thương...
 
Luận văn tổ chức kế toán nguyên vật liệu tại công ty dệt may hà nội
Luận văn tổ chức kế toán nguyên vật liệu tại công ty dệt may hà nộiLuận văn tổ chức kế toán nguyên vật liệu tại công ty dệt may hà nội
Luận văn tổ chức kế toán nguyên vật liệu tại công ty dệt may hà nội
 
Đề tài Giải pháp nâng cao hiệu quả sử dụng vốn tại công ty cổ phần nội thất 1...
Đề tài Giải pháp nâng cao hiệu quả sử dụng vốn tại công ty cổ phần nội thất 1...Đề tài Giải pháp nâng cao hiệu quả sử dụng vốn tại công ty cổ phần nội thất 1...
Đề tài Giải pháp nâng cao hiệu quả sử dụng vốn tại công ty cổ phần nội thất 1...
 
Phân tích báo cáo tài chính tại công ty thương mại Hữu Nghị, 9đ
Phân tích báo cáo tài chính tại công ty thương mại Hữu Nghị, 9đPhân tích báo cáo tài chính tại công ty thương mại Hữu Nghị, 9đ
Phân tích báo cáo tài chính tại công ty thương mại Hữu Nghị, 9đ
 
Carlos castaneda 01 invataturile lui don juan
Carlos castaneda   01 invataturile lui don juanCarlos castaneda   01 invataturile lui don juan
Carlos castaneda 01 invataturile lui don juan
 
Luận văn: Kế toán tài sản cố định hữu hình tại Công ty xây lắp, 9đ
Luận văn: Kế toán tài sản cố định hữu hình tại Công ty xây lắp, 9đLuận văn: Kế toán tài sản cố định hữu hình tại Công ty xây lắp, 9đ
Luận văn: Kế toán tài sản cố định hữu hình tại Công ty xây lắp, 9đ
 
Ứng Dụng Công Nghệ Thông Tin Trong Công Tác Văn Phòng Tại Văn Phòng Tổng Cục ...
Ứng Dụng Công Nghệ Thông Tin Trong Công Tác Văn Phòng Tại Văn Phòng Tổng Cục ...Ứng Dụng Công Nghệ Thông Tin Trong Công Tác Văn Phòng Tại Văn Phòng Tổng Cục ...
Ứng Dụng Công Nghệ Thông Tin Trong Công Tác Văn Phòng Tại Văn Phòng Tổng Cục ...
 

En vedette (7)

Turk Islam Astronomi Bilginleri
Turk Islam Astronomi BilginleriTurk Islam Astronomi Bilginleri
Turk Islam Astronomi Bilginleri
 
Zaman IçInde Bilim TüM üNite
Zaman IçInde Bilim TüM üNiteZaman IçInde Bilim TüM üNite
Zaman IçInde Bilim TüM üNite
 
Mslmanlarin blme-katkilari-1212174961666820-9
Mslmanlarin blme-katkilari-1212174961666820-9Mslmanlarin blme-katkilari-1212174961666820-9
Mslmanlarin blme-katkilari-1212174961666820-9
 
Matematik Dergisi Örneği
Matematik Dergisi ÖrneğiMatematik Dergisi Örneği
Matematik Dergisi Örneği
 
Bilim tarihi
Bilim tarihiBilim tarihi
Bilim tarihi
 
FLORENCENIGHTINGALE|SAGLIK&MAGAZIN-SAYI4
FLORENCENIGHTINGALE|SAGLIK&MAGAZIN-SAYI4FLORENCENIGHTINGALE|SAGLIK&MAGAZIN-SAYI4
FLORENCENIGHTINGALE|SAGLIK&MAGAZIN-SAYI4
 
Ataturk ve-matematik
Ataturk ve-matematikAtaturk ve-matematik
Ataturk ve-matematik
 

Similaire à Trk bilim adamlari

Zamaniçindebilim
ZamaniçindebilimZamaniçindebilim
Zamaniçindebilim
emreerenler
 
7. Sınıf Sosyal Bilimler 4. Ünite Zaman İçinde Bilim
7. Sınıf Sosyal Bilimler 4. Ünite Zaman İçinde Bilim7. Sınıf Sosyal Bilimler 4. Ünite Zaman İçinde Bilim
7. Sınıf Sosyal Bilimler 4. Ünite Zaman İçinde Bilim
enesulusoy
 
MüSlüMan TüRk CoğRafyacıLarı
MüSlüMan TüRk CoğRafyacıLarıMüSlüMan TüRk CoğRafyacıLarı
MüSlüMan TüRk CoğRafyacıLarı
derslopedi
 
Bilim tarihi
Bilim tarihiBilim tarihi
Bilim tarihi
aslibakis
 
Ali̇ özbey
Ali̇ özbeyAli̇ özbey
Ali̇ özbey
hafize
 
Ali̇ özbey
Ali̇ özbeyAli̇ özbey
Ali̇ özbey
hafize
 
Osm bilimadmalari
Osm bilimadmalariOsm bilimadmalari
Osm bilimadmalari
ali arzawa
 
Dîvân i i̇lâhîyât
Dîvân i i̇lâhîyâtDîvân i i̇lâhîyât
Dîvân i i̇lâhîyât
Muhammed Emin
 

Similaire à Trk bilim adamlari (20)

Zamaniçindebilim
ZamaniçindebilimZamaniçindebilim
Zamaniçindebilim
 
7. Sınıf Sosyal Bilimler 4. Ünite Zaman İçinde Bilim
7. Sınıf Sosyal Bilimler 4. Ünite Zaman İçinde Bilim7. Sınıf Sosyal Bilimler 4. Ünite Zaman İçinde Bilim
7. Sınıf Sosyal Bilimler 4. Ünite Zaman İçinde Bilim
 
MüSlüMan TüRk CoğRafyacıLarı
MüSlüMan TüRk CoğRafyacıLarıMüSlüMan TüRk CoğRafyacıLarı
MüSlüMan TüRk CoğRafyacıLarı
 
Osmanlida bilim adamlari
Osmanlida bilim adamlariOsmanlida bilim adamlari
Osmanlida bilim adamlari
 
Ahmed Yesevi
Ahmed YeseviAhmed Yesevi
Ahmed Yesevi
 
Coğrafyacilar 1
Coğrafyacilar 1Coğrafyacilar 1
Coğrafyacilar 1
 
Bilim tarihi
Bilim tarihiBilim tarihi
Bilim tarihi
 
Orta asyayi yeni̇den keşfetmek
Orta asyayi yeni̇den keşfetmekOrta asyayi yeni̇den keşfetmek
Orta asyayi yeni̇den keşfetmek
 
Tarihte İlk Kütüphaneler ve Kütüphanelerin Tarihi
Tarihte İlk Kütüphaneler ve Kütüphanelerin TarihiTarihte İlk Kütüphaneler ve Kütüphanelerin Tarihi
Tarihte İlk Kütüphaneler ve Kütüphanelerin Tarihi
 
Ali̇ özbey
Ali̇ özbeyAli̇ özbey
Ali̇ özbey
 
Ali̇ özbey
Ali̇ özbeyAli̇ özbey
Ali̇ özbey
 
Sos
SosSos
Sos
 
İmam gazali mişkatü-l envar
İmam gazali   mişkatü-l envarİmam gazali   mişkatü-l envar
İmam gazali mişkatü-l envar
 
Mezop.2013
Mezop.2013Mezop.2013
Mezop.2013
 
Osm bilimadmalari
Osm bilimadmalariOsm bilimadmalari
Osm bilimadmalari
 
Dîvân i i̇lâhîyât
Dîvân i i̇lâhîyâtDîvân i i̇lâhîyât
Dîvân i i̇lâhîyât
 
İslam'da bilim dalı
İslam'da bilim dalı İslam'da bilim dalı
İslam'da bilim dalı
 
Ilk kutuphaneler
Ilk kutuphanelerIlk kutuphaneler
Ilk kutuphaneler
 
Sunu1
Sunu1Sunu1
Sunu1
 
Dunden e dergi (1)
Dunden e dergi (1)Dunden e dergi (1)
Dunden e dergi (1)
 

Plus de ali arzawa

Ayasofyanın gizemleri
Ayasofyanın gizemleriAyasofyanın gizemleri
Ayasofyanın gizemleri
ali arzawa
 
Ayasofya sunum
Ayasofya sunumAyasofya sunum
Ayasofya sunum
ali arzawa
 
Kavramsak karikatür
Kavramsak karikatürKavramsak karikatür
Kavramsak karikatür
ali arzawa
 
Sanayi öncesi uyarlanma ve yaşam tarzları
Sanayi öncesi uyarlanma ve yaşam tarzlarıSanayi öncesi uyarlanma ve yaşam tarzları
Sanayi öncesi uyarlanma ve yaşam tarzları
ali arzawa
 
Osmanlı dev.bil. tek.sos.değişme
Osmanlı dev.bil. tek.sos.değişmeOsmanlı dev.bil. tek.sos.değişme
Osmanlı dev.bil. tek.sos.değişme
ali arzawa
 
Tarih Bilimine Giriş
Tarih Bilimine GirişTarih Bilimine Giriş
Tarih Bilimine Giriş
ali arzawa
 

Plus de ali arzawa (9)

Soru4
Soru4Soru4
Soru4
 
Küresel isinma
Küresel isinmaKüresel isinma
Küresel isinma
 
Ayasofyanın gizemleri
Ayasofyanın gizemleriAyasofyanın gizemleri
Ayasofyanın gizemleri
 
Ayasofya sunum
Ayasofya sunumAyasofya sunum
Ayasofya sunum
 
Kavramsak karikatür
Kavramsak karikatürKavramsak karikatür
Kavramsak karikatür
 
Sanayi öncesi uyarlanma ve yaşam tarzları
Sanayi öncesi uyarlanma ve yaşam tarzlarıSanayi öncesi uyarlanma ve yaşam tarzları
Sanayi öncesi uyarlanma ve yaşam tarzları
 
Osmanlı dev.bil. tek.sos.değişme
Osmanlı dev.bil. tek.sos.değişmeOsmanlı dev.bil. tek.sos.değişme
Osmanlı dev.bil. tek.sos.değişme
 
Yarışması
YarışmasıYarışması
Yarışması
 
Tarih Bilimine Giriş
Tarih Bilimine GirişTarih Bilimine Giriş
Tarih Bilimine Giriş
 

Trk bilim adamlari

  • 1. YAŞAMI 4 Eylül 973'te Harezm'de doğdu. Birûnî, Harezm sarayında astronomi ve matematik öğrendi. Harezm’deki kargaşalıklar yüzünden bir süre İran'da 973'te Harezm'de İran'da kaldı. Ardından Ziyariler hükümdarı Kabus bin Vaşmgir’in sarayına girdi. Bir tür tarih yapıtı olan el-Âsârü'l-Bâkiye'yi (Geride Kalan Yüzyıllar) orada Vaşmgir’in yazarak sultana sundu. Harezm'e döndükten sonra, Sultan Memun bin el-Memun'un sarayında İbni Sina, İbn Miskeveyh, Ebu Nasr gibi bilginlerle Sina, Miskeveyh, birlikte çalıştı. Gazneli Mahmud'un Harezm ülkesini fethetmesinden sonra Gazne kentine yerleşti. Gazneli sarayında büyük saygı gördü. Son yıllarını Mahmud'un Gazne’de geçirdi ve burada öldü. Gazne’de Orta Asya'lı büyük bilgin El Biruni, 4 Eylül 973 yılında Harezm'in başkenti Kath yakınlarında doğdu. İlk öğrenimini Yunan'lı bir bilginden aldı. Tanınmış ve seçkin bir aileden gelen Harezm'li matematikçi ve gökbilimci birisi tarafından evlat edinen El Biruni, ilk çalışmalarını bu alimin yanında yaptı. İlk eseri, Asar-ül-Bakiye' dir. El Biruni, o zamanın bilginleriyle Buhara'da tanışmış, evrenin yapısı, serbest düşme ve diğer fizik yasalarını ve bölünmez parçacıklar üzerinde mektupla yaptığı bazı tartışmalar vardır. 1010 yılında El-Memun Akademisi'ne kabul edildi. Gazneli Mahmut Harezm'i işgal edince, El Biruni ile birlikte binlerce kişiyi tutsak aldı. Bunu izleyen on yıl içinde astronomi ve matematik çalışmalarının doruğuna erişti. Bu tutsaklığı sırasında, anayurtlarından sürülmüş ve tutsak olan Hint'li bilginlerle tanıştı. Birçok dilde ilmi çeviriler yaptı. Astronomi üzerine yaptığı en önemli çalışmayı Gazneli Mahmut'un oğlu Mesut'a sundu. Sultan Mesut kendisine bir fil yükü gümüşü hediye edince, "Bu armağan beni baştan çıkarır, bilimden uzaklaştırır" diyerek bu hediyeyi geri çevirdi.Bu sırada kardeşi Gülce,Tan adında biriyle evlendi...Ve bir süre sonra 5 çocuğu oldu. Eserlerinin sayısı yüz elliden fazladır. Yetmiş tane astronomi ve yirmi tane de matematik kitabı vardır. Tıp, biyoloji, bitkiler, madenler, hayvanlar ve yararlı otlar üzerinde bir dizin oluşturmuştur. 1048 yılında 75 yaşındayken ölmüştür. Mektuplarından, Aristoteles'i bildiği anlaşılır. İbni Sina gibi önemli bilginlerle beraber çalışmıştır. Hindistan'a birçok kez gitti. Bu nedenle Hindistan'ı konu alan bir kitap yazdı. Onun bu kitabı birkaç dile çevrildi. Gerçek bir bilim anlayışına sahipti. Irk kavramına önem vermezdi. Başka bir halkın ileri kültüründen derin bir saygıyla söz ederdi. Bir tane de romanı vardır. Elimizdeki eserlerinin sayısı yirmi üç kadardır.
  • 2. (858-929) asıl adı ebu abdullah mehmed bin cabir bin sina’dır. devrinin en önemli astronomu ve matematikçisi olan battani, urfa’nın harran bölgesindeki battan kasabasında doğmuştur ve yıldızlara tapan sabii dinine bağlıdır. sonradan müslüman olmuştur. bir çok eseri latince’ye çevirildiği için batı’da albatagnus veya albategni olarak da tanınır. avrupalılarca eseri ilk çevrilen kişi olduğu için islam dünyasının batlamyus’u olduğu sanılmışsa da bu doğru değildir. çünkü kendisinden önce bağdat ve şam’da gözlemle uğraşan ve zic hazırlayan alimler vardır. battani, harran aristokrasisindendi. rakka’da özel bir gözlemevi kurdurdu ve burada 877-918 tarihleri arasında,tam 42 yıl son derece önemli gözlemler yaptı. ondan sonra bağdat’a gidip yerleşti ; sonra 929'da rakka’ya döndü ve burada öldü. en ünlü eseri zeyc-i sabii’dir. güneş’in, ay ve diğer gezegenlerin hareketlerini gözlemlemiş, yörüngelerini doğru bir biçimde belirlemeye çalışmıştır. güneş ve ay tutulmaları ile ilgilenmiş, mevsimlerin süresini büyük bir doğrulukla hesaplamıştır. ayrıca, ekiliptiğin eğimini de dakik olarak belirlemeyi başarmıştır. aynı zamanda matematikçi de olan battani, bu alanda da son derece önemli çalışmalar yapmıştır. sinüs, kosinüs, tanjant, kotanjant, sekant ve kosekantı gerçek anlamda ilk defa kullanan battani’dir. battani trigonometrik formüllere ulaşmış ve bunlardı astronomik hesaplarda kullanmıştır. tanjant üzerinde çalışmış ve bir tanjant tablosu hazırlamıştır.
  • 3. YAŞAMI • 15.YÜZYILIN ÜNLÜ ASTRONOM VE MATEMATİK BİLGİNİ Babası, Horasan ve Maveraünnehir bölgesinin hükümdarı Uluğ Bey’in kuşçubaşı (doğancıbaşı) olduğundan, daha çok bu adla meşhur olan Ali, 15.Yüzyılın başlarında dünyaya geldi. Doğum yeri ise, Maveraünnehir bölgesinin Semerkant şehri kabul edilmektedir. Küçük yaşta astronomi ve matematiğe büyük ilgi duyan Ali KUŞÇU, ilk öğrenimini Uluğ Bey’in hükümdarlığı sırasında doğum yeri olarak kabul edilen Semerkant’ta tamamladı. Hükümdar ve çağın ünlü bilgini Uluğ Bey’den, Kadızade Rumi, Gıyasüddin Cemşid ve Muinüddin Kaşi’den astronomi ve matematik dersleri aldı. Daha sonra gizlice Kirman’a gidip orada öğrenimini tamamladı. Kirman’da Ay’ın evrelerine ilişkin yazdığı Risale-i Hallü’l-Kamer adlı incelemesini, kaçışını affettirmek için dönüşünde Uluğ Bey’e sundu. Bunun üzerine Uluğ Bey, ali KUŞÇU’ya Kadızade Rumi’nin ölümü nedeniyle boşalan Semerkant Rasathanesi (gözlemevi)’nin müdürlüğü görevini verdi. 1449’da uluğ Bey, oğlu Rüknettin’in başlattığı bir ayaklanmada öldürülünce Ali KUŞÇU Tebriz’e gidip, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’a sığındı. Bir süre sonra Akkoyunlularla Osmanlılar arasındaki barış görüşmeleri için İstanbul’a gelip Fatih Sultan Mehmet’le görüşen Ali KUŞÇU, Fatih’in teklifi üzerine elçilik görevini tamamladıktan sonra ailesi ve yaklaşık yüz kişiden oluşan yakınları ile birlikte İstanbul’a geldi. Burada Fatih’in büyük ilgisini gören Ali KUŞÇU, Ayasofya Medresesi (bugünkü anlamıyla üniversite)’inde verdiği derslerle bilim tarihinde adları saygı ile anılan Mirim Çelebi. Sarı Lütfü, Sinan Paşa gibi değerli bilginler yetiştirdi. 6 aralık 1474 yılında arkasında birçok eser ve yukarıda adları bulunan birçok bilginler gibi bilginleri bırakarak dünya hayatını tamamladı. Mezarı İstanbul’da Eyyüb Sultan türbesindedir.
  • 4. YAŞAMI • Hezarfen Ahmet Çelebi, (d. 1623 - ö. 1640) kendi geliştirdiği takma kanatlarla uçmayı başaran ilk insandir, 17. yüzyılda Osmanlı'da yaşamış Türk bilginidir. 1623-1640 yılları arasında saltanat süren Sultan IV. Murat zamanında, uçma tasarısını gerçekleştirdiği ve geniş bilgisinden ötürü halk arasında, "Bin Fenli" anlamına gelen Hezarfen olarak anıldığı bilinmektedir. (Hezar, Farsça 1000 sayısını nitelemektedir.) • İlk uçma denemelerinde, 10. yüzyıl Türk alimlerinden İsmail Cevheri'den ilham almıştır. Cevheri'nin bulgularını iyice inceleyen ve öğrenen Çelebi, kuşların uçuşunu inceleyerek tarihi uçuşundan önce hazırladığı kanatlarının dayanıklılık derecesini ölçmek için, Okmeydanı'nda deneyler yapmıştır. Ayrıca, Leonardo Da Vinci'nin uçma konusundaki çalışmalarında kendinden çok önce bu konuda deneyler yapan İsmail Cevheri'den ilham aldığı sanılmaktadır. • 1632 yılında lodos bir havada Galata Kulesi'nden kuş kanatlarına benzer bir araç takıp kendini boşluğa bırakan ve uçarak İstanbul Boğazı'nı geçip 6000 m. ötede Üsküdar'da Doğancılar'a inen Hezarfen Ahmet Çelebi, Türk havacılık tarihinin en kayda değer simalarından birisidir. Bu uçuş hakkındaki belgeler şimdiye kadar sadece Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sindeki ifadesinden ibarettir. • Bu olay Osmanlı Devleti'nde ve Avrupa'da büyük yankı buldu ve dönemin padişahı IV. Murat tarafından da beğenildi. Sarayburnu'ndaki Sinan Paşa köşkünden bu durumu seyreden Sultan, Ahmet Çelebi ile önce çok yakından ilgilenmiş, hatta Evliya Çelebi'ye göre "bir kese de altınla" sevindirmiş, ancak bu derece bilgili ve becerikli birisinin tehlikeli olabileceğini düşünüp, "Bu adem pek havf edilecek bir ademdir, her ne murad ederse elinden gelür, böyle kimselerin bakaası caiz değil" diyerek onu Cezayir'e sürgün etmiştir. Ahmet Çelebi orada 31 yaşında vefat etmiştir. • Türkiye Cumhuriyeti P.T.T. İdaresinin 17 Ekim 1950 Tarihinde İstanbul’da toplanan Milletlerarası Sivil Havacılık Kongresi için çıkardığı üç hatıra pulundan Zeytuni yeşil-mavi renkli 20 kuruşluk olanın taşıdığı temsili resim, Hazerfen'in Galata Kulesi’nden Üsküdar'a uçuşunu tasvir etmektedir.
  • 5. YAŞAMI • Ahmed Cevdet Paşa (26 Mart 1822, Lofça - 1895, İstanbul) Osmanlı Devleti'nde on dokuzuncu asırda yetişen büyük devlet ve bilim adamı. Mecelle'yi kaleme alarak İslam Hukukunu sağlam bir dille kitaplaştıran kişi. • Babası Lofça İdare Meclisi azasından İsmail Ağa'dır. İlk tahsilini Lofça’da yaptı. Yaradılıştan zeki ve kabiliyetli olduğu gibi, pek de çalışkandı. Dedesinin yardımı ile 1839 yılında İstanbul’a geldi. Medrese tahsiline başladı. Bu arada, matematik, astronomi, tarih ve coğrafya gibi ilimlerle de uğraşarak kültürünü artırdı. O zaman çok meşhur olan Murad Molla tekkesine tatil günleri giderek Farisi öğrendi ve Mevlana’nın Mesnevi’sini bitirdi. Divançe’sinde bulunan şiirlerin çoğunu bu tekkeye devam ettiği sırada yazdı. • 1844’te 22 yaşındayken Çanat payesi ile Rumeli kaleminde kadı oldu. 1845 yılında müderris olarak İstanbul camilerinde ders vermek hakkını elde etti. 13 Ağustos 1850’de Meclis-i Maarif azalığı ile birlikte Dar-ül-Muallimin (Öğretmen okulu) müdürlüğüne getirildi. Bu mektebi kısa zamanda ıslah ederek, mektebe giriş ve imtihan usullerini yönetmeliklerle tesbit etti. Encümen-i Daniş’e (Osmanlı Akademisi) 1851’de asli üye seçildi. • "Tarih-i Cevdet" adıyla şöhret bulan kıymetli eserinin üç cildini 1854 yılında bitirip Sultan Abdülmecit'e sundu. Eseri çok beğenen Sultan, rütbesini yükseltti. Bir sene sonra da devletin resmi tarihçisi oldu. • Osmanlı Devletinin kanunlarını yapacak olan Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye'ye 1861 yılında üye tayin edildi. 1866 yılında ilmiye sınıfından vezirliğe geçti. Halep vilayetine vali tayin edildi. Bir müddet orada kaldıktan sonra yeni kurulan Divan-ı Ahkam-ı Adliye'ye başkan tayin edildi. Bu vazifede çok faydalı işler gördü; memleketin adliye ve hukuk sistemini devrin ihtiyaçlarına göre düzenlemeye çalıştı. • Ali Paşa, Fransız medeni kanununun tercüme edilerek Osmanlı Devletinde tatbik edilmesi gerektiğini ileri sürüyordu. Buna karşı Ahmed Cevdet Paşa ve aynı düşüncede olanlar, İslam Hukukunun zengin ve tatbik edilmiş en kuvvetli dalı olan Hanefi fıkhının sistematik hale getirilerek kanunlaştırılması fikrini müdafaa ediyorlardı. Bu ikinci yani, Ahmed Cevdet Paşa ve arkadaşlarının fikirlerinin tatbiki için 'Mecelle Cemiyeti' adıyla ilmi bir heyet toplandı. Memleketin en kıymetli hukuk alimlerinin iştirak ettiği bu meclis, Kur’an-ı kerimin hükümlerini kanun şekline sokup, bütün milletlerin kıymet verdiği Mecelle adındaki kitabı hazırlayarak, büyük hizmet etti. • Cevdet Paşa, 1879 yılında Maarif Nazırlığına tayin edildi. Sonra da, çeşitli valiliklerde, Adliye, Maarif, Dahiliye, Ticaret nazırlıklarında bulundu. Padişah’ın hususi encümenlerine iştirak etti. 26 Mart 1895’te vefat etti. Naaşı, Fatih Camii bahçesine defnedildi. • Ahmet Cevdet Paşa, ilk Türk kadın romancı olarak tanınan Fatma Aliye Hanım'ın babasıdır.
  • 6. YAŞAMI • 1609 (H. 1017)de İstanbul’da doğdu. Babasının adı Abdullah’tır. Babası, Osmanlı devlet ve siyâset adamlarının yetiştirildiği Enderûn kurumunda eğitim görerek yetişmiş bir askerdir. Mustafa bin Abdullah, ordu kâtipliğinde bulunduğu için ulema ve halk arasında Kâtip Çelebi diye tanındı. Hacca gittiği ve başmuhasebeci ikinci halifesi olduğu için Hacı Halîfe ismiyle meşhur oldu. Babası aydın bir kişi olduğu için daha beş-altı yaşlarında onu eğitmeye başladı. On dört yaşına kadar çeşitli hocalarından din ve bilimler eğitimi aldı. • On dört yaşında Anadolu muhâsebesi kalemine kâtip oldu. 1624 yılında babasıyla birlikte Tercan, bir sene sonra da Bağdat Seferi'ne çıktı. Dönüşte babası bir müddet Diyarbakır’da kaldı. 1627-1628’de Erzurum kuşatmasına katıldıktan sonra İstanbul’a geldi ve yaklaşık iki yıl, Bağdat Seferi'ne katılana kadar, Kâdızâde’nin derslerine devâm etti. 1630 Bağdat kuşatmasında ordunun defterini tuttu. Seferden sonra tekrar İstanbul’a dönerek Kâdızâde’nin derslerine katıldı. 1633-1635 Halep Seferi'nde hacca gitme fırsatı buldu. Dönüşte bir kış Diyarbakır’da kalıp oradaki bilgin ve aydınlarla görüştü. 1635 senesinde Sultan Dördüncü Murat ile Revan Seferine katıldı. On yıl kadar çeşitli savaşlarda bulunduktan sonra İstanbul’a döndü ve hep bilimlerle uğraşmaya başladı. • A’rec Mustafa Efendi, Ayasofya dersiâmı(öğretim görevlisi) Abdullah Efendi ile Süleymâniye dersiâmı (öğretim görevlisi) Mehmed Efendiden ders aldı ve A’rec Mustafa Efendiyi kendisine üstâd edindi. Bir taraftan kendisi öğrenirken, diğer yandan birçok öğrenciye ders verdi. • 1645’te Girit Seferi'ne katılması sayesinde haritaların nasıl yapıldığını inceleme fırsatını buldu ve bu konuyla ilgili eserlerde çizilen haritaları gördü. Bu arada görevinden ayrılarak, üç yıl devlette çalışmadı. Bu üç yıl içinde bazı öğrencilerine çeşitli konularda dersler verdi. Yine bu zaman içinde sık sık hastalandığı için, tedavi çareleri bulmak amacıyla, çeşitli tıp kitaplarını okudu. Pek çok eserini bu yıllarda yazmıştır. • Kâtib Çelebi 1656 yılında vefât etti. Mezarı, Vefa’dan Unkapanı’ndaki Mahmûdiye (Unkapanı) Köprüsüne inen büyük caddenin sağ kenarındadır. • Kâtip Çelebi çalışkan, iyi huylu, vakarlı, az konuşan, çok yazan biri olarak bilinir. Arapça, Farsça yanında Lâtince'yi de bilirdi. Osmanlı Devleti'nde Batı bilimleriyle fazla ilgilenen ve Doğu bilimleriyle karşılaştırıp sentezini yapan ilk Türk bilim adamlarından biridir.
  • 7. YAŞAMI • Asıl adı:Muhammed bin Tahran bin Uzlug olan ve Batı kaynaklarında "Alpharabius" adıyla anılan Farabi (Türkistan’ın Farab Otrar kentinde doğduğu için Farabi Farablı diye anılır). İlk öğrenimini Farab’da, medrese öğrenimini Rey ve Bağdat’ta gördükten sonra, Harran’da felsefe araştırmaları yaptığı yıllarda tanıştığı Yuhanna bin Haylan’la birlikte Aristoteles’in yapıtlarını okuyarak gezimciler okulunun ilkelerini öğrendi. Halep’te Hemedani hükümdarı Seyfüddevle’nin konuğu oldu. Arap ülkelerinde yaşamış, Türk kimliğini ve Türk törelerini ölünceye kadar bırakmamış olan Farabi’yi anlatan kitaplar, İslam aleminde Ebul Hasan el-Beyhaki, İbn-el-Kıfti, İbn Ebu Useybiye, İbn el-Hallikan adlı yazarlar tarafından Farabi’nin ölümünden birkaç yüzyıl sonra gerçekleştirildi. Ama bu yapıtlar, birer araştırma olmaktan çok, Farabi’yle ilgili söylenceleri derliyor,bir felsefeciyle değil, bir ermişi açıklıyordu. • Aristotales’in ortaya attığı madde ve suret kavramını hiçbir değişiklik yapmadan benimseyen, eşyanın oluşumunda, yani yaradılışta madde ve sureti iki temel ilke olarak gören Farabi’nin fiziği de, metafiziğe bağlıdır. Buna göre, evrenin ve eşyanın özünü oluşturan dört öğe (toprak, hava, ateş, su) ilk madde olan el-aklül-faalden çıkmıştır Söz konusu dört öğe, birbirleriyle belli ölçülerde kaynaşır, ayrışır ve içinde bulunduğumuz evreni (el-alem) oluştururlar. • Farabi, ilimleri sınıflandırdı. Ona gelinceye kadar ilimler trivium (üçüzlü) ve quadrivium (dördüzlü) diye iki kısımda toplanıyordu. Nahiv, mantık, beyan üçüzlü ilimlere; matematik, geometri, musiki ve astronomi ise dördüzlü ilimler kısmına dahildi. Farabi ilimleri; fizik, matematik, metafizik ilimler diye üçe ayırdı. Onun bu metodu, Avrupalı bilginler tarafından kabul edildi. • Hava titreşimlerinden ibaret olan ses olayının ilk mantıklı izahını Farabi yaptı. O, titreşimlerin dalga uzunluğuna göre azalıp çoğaldığını deneyler yaparak tespit etti.Bu keşfiyle musiki aletlerinin yapımında gerekli olan kaideleri buldu. Aynı zamanda tıp alanında çalışmalar yapan Farabi, bu konuda çeşitli ilaçlarla ilgili bir eser yazdı. • Farabi insanı tanımlarken “alem büyük insandır; insan küçük alemdir.” Diyerek bu iki kavramı birleştirmiştir. İnsan ahlakının temeli, ona göre bilgidir; akıl iyiyi kötüden ancak bilgiyle ayırır. İnsan için en yüksek en yüksek erdem olan bilgi, insan beyninin çalışması sonucu elde edilemez; çünkü tanrısaldır, doğuştandır (Vehbi). Bilimin ise üç kaynağı vardır: Duyu; akıl; nazar. Bilimler ikiye ayrılırlar: Kuramsal (nazari) bilimler; uygulamalı (ameli) bilimler. Ahlak, siyaset, müzik, matematik uygulamalı bilimlere girer. Toplumlarda öz bakımından ikiye ayrılırlar: Erdemli toplumlar ve erdemsiz toplumlar. Bu toplumları yöneltecek en kusursuz devletse, bütün insanlığı kapsayan dünya devletidir.
  • 8. YAŞAMI • HAYATI Fatih Sultan Mehmed 29 Mart 1432'de Edirne'de doğdu. Babası Sultan İkinci Murad, annesi Huma Hatun'dur. Fatih Sultan Mehmed, uzun boylu, dolgun yanaklı, kıvrık burunlu, adaleli ve kuvvetli bir padişahtı. Devrinin en büyük ulemalarından birisiydi ve yedi yabancı dil bilirdi. Alim, şair ve sanatkarları sık sık toplar ve onlarla sohbet etmekten çok hoşlanırdı. İlginç ve bilinmedik konular hakkında makaleler yazdırır ve bunları incelerdi. Hocalığını da yapmış olan Akşemseddin, Fatih Sultan Mehmed'in en çok değer verdiği alimlerden biridir. Fatih Sultan Mehmed, gayet soğukkanlı ve cesurdu. Eşsiz bir komutan ve idareciydi. Yapacağı işlerle ilgili olarak en yakınlarına bile hiçbir şey söylemezdi. Fatih Sultan Mehmed okumayı çok severdi. Farsça ve Arapça'ya çevrilmiş olan felsefi eserler okurdu. 1466 yılında Batlamyos Haritasını yeniden tercüme ettirip, haritadaki adları Arap harfleriyle yazdırdı. Bilimsel sorunlarda, hangi din ve mezhebe mensup olursa olsun bilginleri korur onlara eserler yazdırırdı. Bilime büyük önem veren Fatih Sultan Mehmed yabancı ülkelerdeki büyük bilginleri İstanbul'a getirtirdi. Nitekim astronomi bilgini Ali Kuşçu kendi döneminde İstanbul'a geldi. Ünlü Ressam Bellini'yi de İstanbul'a davet ederek kendi resmini yaptırdı. Şair ve açık görüşlüydü. Fatih Sultan Mehmed 1481 yılına kadar hükümdarlık yaptı ve bizzat 25 sefere katıldı. Azim ve irade sahibiydi. Temkinli ve verdiği kararları kesinlikle uygulayan bir kişiliği vardı. Devlet yönetiminde oldukça sertti. Savaşlarda çok cesur olur, bozgunu önlemek için ileri atılarak askerleri savaşa teşvik ederdi. 20 yaşında Osmanlı padişahı olan Sultan İkinci Mehmed, İstanbul'u fethedip 1100 yıllık Doğu Roma İmparatorluğunu ortadan kaldırarak Fatih ünvanını aldı. Hz.Muhammed'in (S.A.V) hadisi şerifinde müjdelediği İstanbul'un fethini gerçekleştiren büyük komutan olmayı da başaran Fatih Sultan Mehmed, yüksek yeteneği ve dehasıyla dost ve düşmanlarına gücünü kabul ettirmiş bir Türk hükümdarıydı. Orta Çağ'ı kapatıp, Yeniçağ'ı açan Cihan İmparatoru Fatih Sultan Mehmed, Nikris hastalığından dolayı 3 Mayıs 1481 günü Maltepe'de vefat etti ve Fatih Camii'nin yanındaki Fatih Türbesi'ne defnedildi.
  • 9. YAŞAMI • Akşemsettin, asıl adı ile Şeyh Mehmet Şemsettin Bin Hamza, 15. yüzyılın en büyük sufilerinden biridir. 1389 yılında Şam’da doğmuştur. Haci Bayram Veli’nin müridi ve Fatih Sultan Mehmet’in hocalarındandır. • Tıp ile ilgili Türkçe yazdığı Maddet-ül Hayat ve Arapça yazdığı Hall-i Müşkilât ve Risalet-ün Nuriye adlı Tasavvuf kitapları bilinen ünlü eserleridir. • Fatih Sultan Mehmet tarafından 1464 yılında yaptırılmış olan türbesi Bolu İlinin, Göynük ilçesindedir. İlçede her yil , İstanbul'un fetih günü olan 29 Mayıs tarihinde anma günleri düzenlenmektedir. • Ünlü İslam büyüğü Akşemsettin . Küçük yaşlardan itibaren ilme ve sanata karşı ilgi duydu. Medrese öğrenimini tamamladıktan sonra seçkin bilginler arasında yerini aldı. Üstün zekası ve anlayışı, yılmak bilmeyen çalışma gücüyle kendini kitaplara adadı. Başta İslami ilimler olmak üzere tıp, astronomi, biyoloji ve matematikte zamanın ünlülerinden oldu. Uzun yıllar Osmanlı medreselerinde çalışarak yüzlerce öğrenci yetiştirdi. • Tıp alanında önemli çalışmalar yaptı. Akşemsettin'in asıl ünü, büyük veli, Hacı Bayram Veli ile tanışmasından sonra başlamıştı. İlmi konulardaki önemli başarılardan sonra tasavvuf konusunda da ağırlığını göstermiş, daha sonra da II. Murad'ın emir ve isteğiyle Fatih Sultan Mehmed'in hocalığına tayin edilmişti. İstanbul'un fethi sırasında büyük yârarlılıklar göstermiş, genç sultanı teşvik ederek zaferin kazanılmasında önemli katkılarda bulunmuştu. Fethin en önemli günlerinde Ebu Eyyub'el Ensari'nin kabrini bularak ordunun maneviyatını yükseltmişti. Dünyâ malına önem vermeyen ve Fatih Sultan Mehmed'in büyük saygı ve sevgisini kazanan Akşemsettin Fatih Sultan Han ile İstanbul'a ayak bastı ve kendisine verilen önem, bir ünlü olacak hikayeye dönüştü. • Beyaz atına binmiş,ordusunun önünde giren Fatih Sultan Han. İki yanında onu yetiştiren Akşemsettin, Mola Hüsrev ve Molla Gürani ile Istanbula giriyor. Türk Ordusunu karşılıyan şehir halkı yol boyunca dizilmiş,heyecanla ellerindeki çiçek demetlerini Padişaha sunmak için ileri atılıyor. • Şehir halkı ak sakalıyla ağır duruşuyla padişah sanıp çiçekleri Akşemsettine sunmaya çalışıyor. Akşemsettin atını geri çekip göz ucuyla Fatih'i göstererek: "Sultan Mehmet odur, çiçekleri ona veriniz", demek istiyor. Fatih Sultan Mehmet, çiçeklerle kendisine doğru yürüyenlere hocası Akşemsettin'i göstererek: "Gidiniz, çiçekleri gene ona veriniz. Sultan Mehmet benim, ama o, benim hocamdır", diyor.
  • 10. YAŞAMI • On dördüncü ve 15. yy'da yaşamış, ondalık kesirleri ilk defa kullanan büyük Müslüman Türk matematik ve astronomi alimi. İsmi, Cemşid bin Mes'ud bin Mahmud et-Tabib el Kaşi olup, lâkabı Gı-yaseddin'dir. On dördüncü asrın sonlarına doğru Maveraünnehir bölgesindebulunan Kaş şehrinde doğdu. Uluğ Bey Ziyci adlı eserin önsözünde, 1429 • senesininsonbaharında Semerkand'da öldüğü bildirilmektedir. Gıyaseddin Cemşid, ilk tahsiline Kaş'ta başladı. Babası, zamanın öndegelen din ve fen alimlerindendi. Önce sarf, nahiv ve fıkıh ilmini öğrendi. Fıkıh ilminde söz sahibi oldu. Mantık, belagat, matematik ve astronomi ilimlerini tam manasıyla tahsil etti. İlim aşkına uzun süren seyahatlere çıkar ve azimli çalışırdı. 1416 senesinde Karakoyunlu Sultanı İskender'in hizmetinde bulundu. Uluğ Bey tarafından Semerkand'a davet edildi. • Cemşid, önce Nasirüddin Tusi'nin eserlerini inceledi. Kutbüddin Şira-zi'nin eserlerini tetkik ederek, ziyadesiyle istifade etti. Meragâ da yapılan rasathanede çalışarak, astronomi cetvellerini (ziycleri) yeniden düzenleyip ortaya koydu. Böylece astronomide yeni ufukların açılmasını sağladı. Yıldız cetvellerini, yeryüzünden uzaklarını, güneş ve ay tutulmasının he-saplarını, bunlann hesaplanmasında kullanılacak olan Tabak-ül-Menatıkadlı aletin yapılış ve kullanışını izah etti.Avrupalı ilim tarihçileri, yıldızların ve gezegenlerin yörüngelerinin daire şeklinde olmayip, Elips şeklinde olduğunun keşfini Kepler'in başarılarından sayarlar. Halbuki, ondan yüz sene önce Gıyaseddin Cemşid, bu ilmihakikatı Nüzhet-ül Hedaik adlı eserinde izah etmiş ve ortaya koymuştur. İlmi çalışmalan ve dirayetiyle, fen ilimlerinde araştırına, gözlem ve deneyusulünün gelişmesini sağladı. 1406, 1407 ve 1408 seneleri için ay tutulmasınm hesaplamalarını gayet hassas olarak yaptı. Ayın ve Utarid'in yörünge- lerinin eliptik düzlemde olduğunu açıkça ispat etti. Böylece keplerin bunu kendine mal etme iddiası geçersiz ve asılsız kaldı.

Notes de l'éditeur

  1. NASILSIN
  2. NAPION
  3. KJHKJH