2. İçtiğimiz suda, yediğimiz yiyeceklerde,
soluduğumuz havada gözümüzün
göremeyeceği kadar küçük canlılar vardır.
Bunlara mikroorganizma adı verilir.
Mikroorganizmalar yararlı ve zararlı olabilirler.
İbni Sînâ, tıp araştırmaları yaparken bazı hastalıkların bulaşmasında göze görünmeyen birtakım yaratıkların etkisi
olduğunu, yani mikropların varlığını sezmiş ve bu bilinmeyen mahluklardan eserlerinde sık sık bahsetmiştir.
Mikroskobun henüz bilinmediği bir devirde böyle bir yargıya varmak çok ilginçtir.
3. Mikrop
• Hastalıklara sebep olan mikroorganizmalara
mikrop adı verilir. İnsanlar hayatları boyunca
mikroplarla birlikte yaşamını sürdürürler.
• Bir çok hastalığa sebep olan bu mikroplar
virüsler ve bakterilerdir.
4. • Toksin: Mikropların vücutta oluşturdukları
zararlı kimyasal maddeler toksin(zehir) denir.
• Antikor: Vücut ise bu toksinlere karşı antikor
oluşturur. Antikor mikropların ve toksinlerin
etkisiz hale gelmesini sağlar.
6. VİRÜS
• Virüsler ne canlıdır ne de cansızdır. Beslenme, üreme ve
hareket gibi canlılık özellikleri göstermezler ama bir
canlının hücresine girince üreyebilirler. Yani canlının
yaşayabilmesi için bir canlı hücresine yerleşmesi
gerekir.
• Elektron mikroskobuyla görülebilirler. Virüsler; AIDS,
suçiçeği, çocuk felci, hepatit, grip, kızamık, siğil,
kabakulak, kuduz, kuş gribi gibi hastalıklara yol açarlar.
8. • HIV korunmasız yolla yapılan her türlü cinsel temasla, kan
ve kan ürünleriyle, anneden bebeğe gebelikte, doğumda ve
emzirmekle bulaşabiliyor.
Bu yolların dışında dokunmak, el sıkışmak, sarılmak, aynı
yerde oturmak, aynı havayı teneffüs etmek, aynı tabaktan
yemek yemek, çatal, bıçak, kaşık, bardağı kullanmak, aynı
sauna, havuz, tuvaleti paylaşmak, telefon kulaklığı, gözyaşı,
ter ile, sivrisinek, böcek arı sokması ile HIV bulaşmıyor.
9. • Suçiçeği hastalığı çok bulaşıcı bir hastalıktır. Bulaşıcılık
süresi döküntüler çıkmadan 1-2 gün önce başlar. Bütün
döküntüler kabuklanana kadar devam eder. Bu
döküntülerle direk temasla bulaşır. Bunun dışında
damlacık yolu da denilen hava yolu ile bulaşır. Yani
hasta bir çocukla aynı evde yaşayan kardeşine bulaşma
ihtimali çok yüksektir. Suçiçeği hastalığı kış sonu
ilkbahar başı dönemde sık görülür.
Nasıl korunulur: Her şeyden önemlisi suçiçeği
geçiren hastalarla temas edilmemelidir.
Suçiçeği geçiren çocuklar döküntülerdeki
kabuklar düşene kadar okula
gönderilmemelidir. Bunun dışında aktif olarak
korunma için aşı yaptırılması gerekmektedir.
10. • Bacaklar, sinir çekirdeklerini tuttuklarından
bacaklarda felçler meydana gelir.
Hastalığın ilaçla tedavisi mümkün değildir.
Dışkı ya da boğaz salgıları ile doğrudan temas
sonucu etken alınır.
Çocuk felci, genellikle hastalığın başlamasından 7
gün önce ve 10 gün sonra bulaşıcıdır.
11. Hepatit sınırlı ya da hiçbir belirti olmaksızın ortaya çıkabilir ama çoğu
zaman sarılık, anoreksi (iştahsızlık) ve halsizlik gibi semptomlara neden olabilir. Altı
aydan daha kısa sürerse akut; daha uzum sürerse kronik hepatit olarak isimlendirilir.
Hepatit A ile ilgili belirtiler grip benzerleridir.
Fakat deri ve gözler sarı olabilir. Bunun nedeni
karaciğerin bilirubinini süzememesidir.
Eninde sonundagözlerin beyazında ve deride
sarılık görünür hale gelir. Sarılık çoğunlukla
koyu idrar ve kil renkli (soluk renkli )dışkıyla
ilişkilidir.
Hepatit B virüsüyle bir kez enfekte olmuş
kişilerin yaklaşık % 10 unda kronik kalıcı
enfeksiyon ( kronik taşıyıcıdurum ) gelişir. Bu
gruptaki insanların bir kısmında siroz veya
karaciğer kanserine götüren yavaş fakat
ilerleyicikaraciğer hasarı gelişir.
12.
13. • Kızamık, çocuk hastalıkları arasındadır. Yetişkinlerde
görülmemesi, bunların, çocuklukta kızamık geçirmiş
olmalarına ve kalıcı bir bağışıklık kazanmalarına bağlıdır.
Eğer çocukluğunda geçirmemişse, yaşlılığında bile
geçirebilir. Kızamık, tükrük damlacıkları ile bulaşır. İyi
havalandırılan, güneşli bir odada kızamığı alma ihtimali
azalır. Sonbaharda hastalık artar. Kış aylarında, bilhassa
Martta ve soğuk geçen Nisan aylarında en üst seviyeye çıkar
14. Siğil derinin üst tabakasına veya mukozaya yerleşen İnsan papilloma virüsü / HPV
olarak bilinen bir virüse ait enfeksiyonlardır. Siğillerin şekli bulunduğu bölgeye veya
tipine göre değişmekle beraber, genellikle deriyle aynı renkte, kabarık, nasırımsı sert
görünümdedirler.
15. Yetişkin bireylerde farkına bile varılmadan geçirilebilen kabakulak, normal bir süreçte iyileşen,
ekstra çok fazla bir tedaviye ihtiyaç duyulmayan bir hastalıktır. Ancak yine de hastalığın sebep
olduğu ağrı ve ateşi önlemek için bir takım önlemler alınabilmektedir. Bol dinlenme ve çiğneme
güçlüğü yaratmayacak besinler tüketme, hastalık süresince yararlı olacaktır.
16. • Kuduz; çakal, kurt, tilki, kokarca, sırtlan, ayı, yarasa gibi doğadaki tüm vahşi
memeliler ve eğer aşılanmamışlarsa köpek, kedi, inek, eşek gibi evcil
memeli hayvanlar arasında varlığını sürdürür. Bu hayvanlar tarafından
ısırılan insanlara bulaşarak hastalık oluşturur. Sanıldığının aksine sincap,
sıçan, fare, hamster gibi kemirgen hayvanlar ve tavşanlar taşıyıcı değildir
ve bu hayvanlar tarafından ısırılma bir risk oluşturmaz.
• Kuş, yılan, balık, kaplumbağa, kertenkele ve böceklerde asla kuduz virüsu
bulunmaz. Yarasa hariç bütün hayvanlar enfeksiyonun sonucu olarak
ölürler. Kan emici yarasalarda virüs tükürük bezlerine yerleşir ve onları
hasta etmez fakat diğer hayvanlara ve insanlara bulaştırabilir.
17. Hayvanlarla korunmasız olarak yakın temas (kuş gribine yakalanmış veya bu hastalıktan ölmüş
kanatlı hayvanlarla aynı kapalı ortamda bulunma, hasta hayvanları kesme ve yolma; hasta
veya ölmüş hayvanların burun ve boğaz akıntılarına, gözyaşlarına, dışkılarına vb. temas)
durumunda hastalık insana bulaşabilmektedir.
18. Bakteriler
Bakteriler tek hücreli mikroorganizma grubudur. Tipik olarak birkaç mikrometre uzunluğunda
olan bakterilerin çeşitli şekilleri vardır. İnsan vücudu için yararlı(yoğurt) ve zararlı olanları
vardır.
20. Tifo, kirli içme suları ve pis yiyeceklerle bulaşan mikrobik bir hastalıktır. Genelde salgın
şeklinde ve yaz-sonbahar aylarında görülür.
21. Dizanteri, insanda sık ve kanlı ishal, genellikle şiddetli karın ağrısı, gerekmediği halde dışkılama
isteği duyma, bağırsak yaraları, hayvanda makattan kan ya da kanlı dışkı gelmesi gibi belirtiler
gösteren hastalıklara verilen ad.
Dizanterinin nedenleri: Dizanterinin başlıca nedenleri kirli su ve iyi yıkanmamış yiyeceklerdir.
Bu nedenle su, el ve gıda temizliğine özen göstermek gerekir.
Dizanteri Nasıl Bulaşır? Kirli su ve besinler yoluyla bulaşır. Okul gibi kalabalık ortamlar
hastalığın bulaşması için uygun ortamlardır
22. Kolera hastalığının nedeni kirli suların içilmesi veya bu sularda yiyeceklerin yıkanması ve
tüketilmesidir. Özellikle de içme sularına karışan kanalizasyon suları ya da su artım tesislerinde
yanlış bir uygulama yapılması, hasar oluşması kolera hastalığının sebepleridir. Özellikle de dışkı
ile kirlenmiş olan içme sularını kullanmak koleranın hastalığının oluşmasında ki en büyük
etkenlerdendir.
23. Tetanos merkez sinir sisteminin etkilendiği akut bir enfeksiyon hastalığıdır. Önce çiğneme
kaslarında, daha sonra kalça, kol, bacak ve gövde kaslarında ağrılı kasılmalara yol açar.
Tetanos basili doğada son derece yaygındır. Toprakta, suda ve hatta havada bol miktarda bulunur.
Başta otçul hayvanlar, özellikle de atlar olmak üzere hayvanların sindirim sisteminde yaşar ve
dışkıyla atılır. Bu nedenle kırsal kesim yollarındaki tozlar ve hayvan dışkısının gübre olarak
kullanıldığı tarla ve bahçe toprağı başlıca bulaşma yollarını oluşturur.
Tetanos enfeksiyonu bakteri ya da sporlarının deri ya da mukoza sıyrıklarından girmesi
sonucunda ortaya çıkar.Toprak, dışkı ya da başka atıklarla kirlenmiş sivri cisimlerin ya da kıymık-
ların yol açtığı yaralanmalar özellikle tehlikelidir. Eski zamanlarda savaş yaraları, başıboş
hayvanların ısırıkları ve tarımsal etkinlik sırasında oluşan yaralar, tetanos açısından tipik sayılırken
günümüzde bunlara trafik ve sanayi kazalarına bağlı yaralan da eklemek gerekir.
24. Difteri bir insan hastalığıdır; insandan insana solunum yolu damlacıklarıyla solunum yolundan,
solunum yolu salgıları ve deri lezyonlarına temas eden eşyalarla indirek yoldan bulaşır. Kapalı
yerlerde ve kalabalıkta bulunma olasılığının artması nedeniyle soğuk havalarda daha fazla
görülür.
Yeni doğan bebekler, doğuştan evvel annelerinden almış oldukları koruyucu maddelerin
sayesinde bir müddet bu hastalığa tutulmazlar. Bu en az üç ay kadar devam eder. Difterinin en
çok görüldüğü yaşlar, 2-5 yaş aralarıdır. Bundan sonraki yaşlarda, vücut yavaş yavaş hastalığın
mikroplarına karşı muafiyet meydana getirdiği için, pek sık görülmez.
25. Zattüre hastalığı, akciğerlerin virüs, bakteri riketsiya gibi organizmalarla ya da kimyevi yabancı
maddelerle iltihaplanması olarak tanımlanır. Kış aylarında sık görülen bu hastalık ciddi boyutlara
geldiğinde ölümlere neden olabilir. Bebeklerde ve yaşı ilerleyen insanlarda çok ağır seyreden
hastalık özellikle gelir düzeyi düşük olan kesimlerde ve soğuk şehirlerde daha yaygındır.
26. Tüberküloz mikrobunun kaynağı, tedavi görmemiş, aktif akciğer ve gırtlak (larinks) veremi olan
hastalardır. Nefes vermekle, özellikle de öksürmek, hapşırmak, konuşmak ile mikroplar çevre
havaya saçılır. Sağlıklı kişiler bu mikropları nefesleriyle alırlar.Sokakta, dolmuşta, lokantada
öksüren birisinden verem mikrobu alma olasılığı çok düşüktür. Bulaşma için genellikle verem
hastası bir kişi ile belirli süre birlikte yaşamak gereklidir. En çok hastanın aile bireylerine ve yakın
çalışma arkadaşlarına bulaşma olur. Tedavi başlandıktan sonra bulaşma hızla sona erer. Çatal,
kaşık, tabak, bardak, giysi gibi nesnelerle, kan ile, cinsel ilişki ile bulaşma olmaz.
Tüberküloz tanısı, balgamda verem mikrobunun gösterilmesi ile konulur.
27. BAĞIŞIKLIK: Vücudumuzun bakteri virüs gibi zararlı mikroplara
karşı kendini savunmasına ve tepki göstermesine Bağışıklık denir.
28. 1) Doğal Bağışıklık:
• Kandaki savunma hücreleri olan akyuvarlar, mikropları yutarak
parçalar ve antikor üreterek zararsız hale getirirler.
• Anne kanından, sütünden geçen antikorlar doğal bağışıklığı
sağarlar.
• Geçirdiğimiz bazı hastalıklar
31. Engeller
1) Gözyaşı Bezi: Gözyaşı salgılayarak toz, kir ve yabancı maddeler karşı gözü yıkar.
2) Tükürük Bezleri: Tükürük üreterek mikroplara karşı direnir ve onları uzaklaştırır.
3) Burun – Boğaz: Yapışkan mukus sıvısı üreterek yabancı maddeleri tutar.
4) Mide: Asit üreterek besinlerle giren birçok mikrobu bağırsaklara ulaşmadan yok eder.
5) Deri: Birçok hastalık mikrobunun vücuda girişini engeller.
6) Lenf Düğümleri: Yabancı maddeleri süzer ve içindeki akyuvalar sayesinde onları yok
eder.
7) Kulak kiri-zarı
32. 2) Sonradan Kazanılan(edinilen) Bağışıklık:
• İnsanların doğduktan sonra çeşitli yollarla
kazanmış oldukları bağışıklıktır.
• Bir hastalığın geçirilmesiyle gelişir ya da
dışarıdan vücuda verilen aşı ve serum ile
gelişir ve yeterli dengeli beslenme ile geçirilir.
Aktif ve pasif bağışıklık olmak üzere iki çeşittir.
34. a) Aktif Bağışıklık:
• Vücuda hastalık yapan mikrop girdikten sonra
vücudun bu mikroplara karşı bağışıklık
kazanmasıdır.
• Aktif bağışıklık hastalık geçirmekle veya
hastalık geçirmeden aşı yaptırmakla olur. Aktif
bağışıklık insanların hastalıklara karşı uzun
süre direnç kazanmasını sağlar.
35. b) Pasif Bağışıklık:
• Aktif bağışıklığın yanı sıra insanlar hastalık
mikroplarından ilaç veya serum yoluyla da
kurtulabilirler