Haftalık Düşünce Özgürlüğü Bülteni_Sayı22
"Ateistlerin İfade Özgürlüğü Yok!"
Kötü niyetli teknoloji kullanımı teşhir edilmeli
“Ampul Tayyip” sloganına yine dava açıldı
Gezi Parkı'nda biber gazlı doğa nöbeti
Kadın muhabire polis şiddeti
Üniversitede çorap reklamına sansür iddiası
BDP'nin 'Halk İnisiyatifi' önerisi desteklenmedi
Suriye ve Pakistan'da iki gazeteci öldürüldü
Başbakan Erdoğan: İçeceksen Git Evinde İç
CHP Reyhanlı için suç duyurusunda bulundu:
1. Düşün, düşün...
Haftalık Düşünce Özgürlüğü Bülteni (Sayı 22/13,
31 Mayıs 2013)
"Ateistlerin İfade Özgürlüğü Yok!"
‘Bir Grup Ateist’ adlı oluşum, Sevan Nişanyan’a verilen hapis cezasını, bir bildiri yayınlayarak
protesto etti. “Hukuki ve düşünsel çarpıklık ve çifte standarda tüm toplumun dikkatini çekmek”
amacıyla yazıldığı belirtilen bildiride şu ifadelere yer verildi:
“Eğer ateistlere yapılan hakaret ve haksızlıklar, ateistler için yakın ve gerçek bir tehlike
oluşturmadığı gerekçesiyle suç kabul edilmiyorsa (ki aslında tehlike oluşturmaktadırlar, çünkü
sıkça rastladığımız, oruç tutmayanların dayak yemesi ya da evrim teorisini öğreten
öğretmenlerin baskılara maruz kalması gibi vakalar, toplumda ateistler aleyhine edilen bunca
sözden güç alan eylemlerdir), o zaman Fazıl Say'ın, Sevan Nişanyan'ın ya da internetteki blog
sayfalarında yazdıkları sebebiyle mahkum edilen onca ateistin sözlerinin, inanırlar açısından
yakın ve gerçek bir tehlike oluşturduğu nasıl iddia edilebilir?”...
Bildiri metninin tamamına buradan ulaşabilirsiniz: http://is.gd/kV1WUZ
Kötü niyetli teknoloji kullanımı teşhir edilmeli
Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu'nun (FIDH) 38'inci Kongresi kapsamında düzenlenen
‘Siyasal Dönüşümler ve İnsan Hakları: Deneyimler ve Olası Sorunlar’ forumunda düzenlenen
2. İfade Özgürlüğü İçin Saygıyı Sağlamak çalışma grubunda teknolojinin kötü amaçlı kullanımına
dikkat çekildi. İranlı Nobel Ödülü sahibi Şirin Ebadi, İran'da Nokia Siemens şirketinin ülkeye
sattığı derin veri analizi (DPI-Deep Packet Inspection) teknolojisi ile muhalefeti gözetlemesine
karşı verilen mücadeleyi aktardı. İnsan haklarının ticari çıkarlar için feda edilemeyeceğine
dikkat çeken Ebadi, şunları anlattı:
“Bir gazeteci arkadaşımız, şehir dışında saklanırken iyi olduğunu haber vermek için cep
telefonunu kullandıktan sonra, bu teknoloji sayesinde hükümet tarafından yakalandı, işkence
edildi ve altı yıl hapse mahkum edildi. Bu olay pek çok kişi tarafından protesto edildi.
Protestoların ardından, Nokia Siemens şirketi İran hükümetinin teknolojiyi ifade özgürlüğünü
kısıtlama, muhalefeti susturma gibi kötü amaçla kullandığını vurgulayan bir basın açıklaması
yaptı. Açıklamada, insan haklarını engellemek adına kullanılan bu teknolojinin bir daha İran'a
satılmayacağı da belirtildi. Bu sadece bizim değil, tüm İranlıların zaferiydi. Ne var ki bugün bu
teknoloji Çin tarafından İran'a sağlanıyor. Bu yüzden, vatandaşların telefonlarını dinleyen,
elektronik postalarını kontrol eden kötü niyetli teknolojilere karşı mücadele etmeli, bu
teknolojileri satan şirketleri ise teşhir etmeliyiz. Hiçbir insan hakkı, şirketlerin ticari çıkarları
için ayaklar altına alınamaz.”
“Ampul Tayyip” sloganına yine dava açıldı
Bursa’da sınav sistemini reddeden Liseli Genç Umut üyesi öğrenciler, 25 Mart’ta sınavsız
üniversite talebiyle eylem yaptı. Öğrenciler, Kızılay’dan AK Parti il binasına doğru
gerçekleştirilen yürüyüşte “Ampul Tayyip” sloganı attı. Bunun üzerine, eylem sonrası 16 lise
öğrencisi, bir üniversite öğrencisi, eylemi izleyen bir üniversite öğrencisi ve Sendika.org
muhabiri ile eylemde olmayan iki kişiye de soruşturma başlatıldı. Soruşturma sonucu, 15'i lise
öğrencisi olmak üzere, 17 kişiye 'Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret' suçlamasıyla
dava açıldı.
Liseli Genç Umut, dava üzerine yayınladıkları açıklamada “AKP yıllardır gençliğin isyanını
bastırmak için türlü türlü baskı ve sindirme araçları deniyor. Bu davalar ve soruşturmalar da
bunlardan biri” dedi. Sözkonusu slogan, daha önce de davalara neden olmuştu. Son olarak,
Giresun’da Liseli Genç Umut Üyesi yedi öğrenciye, aynı slogan nedeniyle dava açılmıştı.
3. Gezi Parkı'nda biber gazlı doğa nöbeti
Taksim Gezi Parkı'nın, AVM ve rezidans yapılmasına karşı çıkan ve parkta ağaçların
kesilmemesi için eylem yapıp, nöbet bekleyen İstanbullular'a, polis iki gün üst üste saat 05:00
sıralarında gaz bombası ile müdahale etti. İlk gün grup biber gazının etkisiyle dağılırken,
belediye görevlisi olduğu öne sürülen gaz maskeli kişiler çadırları topladı. Toplanan çadırlar,
yine gaz maskeli bu kişiler tarafından yakıldı. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri yanan çadırları
söndürdü. Atılan biber gazlarından basın mensupları da etkilendi. İkinci gün yapılan
operasyonun ardından, aralarında milletvekili ve sanatçıların da bulunduğu yüzlerce kişiye gaz
bombaları ve tazyikli su ile müdahale edildi. İstanbul Tabip Odası'ndan Dr. Hüseyin Demirdizen,
"6 kişi kafa travması nedeniyle yoğun bakımda" açıklamasını yaptı. Gazeteci Ahmet Şık'ın da
başına gaz bombası isabet ettiği ve Taksim İlkyardım Hastanesi'ne kaldırıldığı bildirildi.
Polisin eylemcileri dağıtmasının ardından iş makineleriyle parkta çalışma başlatıldı. Bu sırada
bazı eylemciler iş makinelerinin önüne geçmeye çalıştı. Grupla polis arasında bir süre sokaklarda
çatışmalar devam etti. Yıkım, BDP Milletvekili Önder'in 07:50 sularında dozerlerin önüne
geçmesiyle durdu. Ancak, 31 Mayıs günü yapılan operasyonun ardından, tüm eylemciler Gezi
Parkı'nın dışına çıkarıldı.
Üçüncü günde de olaylar devam ediyor. Basın açıklaması yapmak üzere, Divan Otel önünde bir
araya gelen kalabalığa polis yine müdahale etti.
4. Kadın muhabire polis şiddeti
Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Mütha Çetin, bir trafik polisinin sokakta bir kadına şiddet
uyguladığını görüntülemek isterken gözaltına alındı. İfadesinin ardından gece geç saatte serbest
bırakılan Çetin, darp raporu aldı ve polisten şikayetçi oldu. Çetin, Şişli Elmadağ yolunda bir
trafik polisinin bir şoför ile tartıştığını, şoförün ara sokaklara kaçmasının ardından polisin araçta
bulunan yabancı uyruklu kadına, sokak ortasında şiddet uyguladığını aktardı. Şiddeti cep
telefonuyla görüntülemek isteyen Çetin, polis tarafından darp edildiğini ve görüntü almasının
engellendiğini söyledi.
Üniversitede çorap reklamına sansür iddiası
Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa kampüsünde, kadın çorabı reklamının yer aldığı reklam
panoları, üniversite güvenlikleri tarafından kağıtla kapatıldı. Olayı fotoğraflayan öğrenciler, ilgili
fotoğrafları öğrenci forumunda yayınladı. Konuya ilişkin gelen tepkilerin ardından bir açıklama
yapan Rektör İsmail Yüksek, sansür iddiasını şu açıklamayla yalanladı:
"Sınav döneminde tüm arkadaşların reklam panosundaki olayı memleket meselesi yapmasını
anlayamıyorum. Üniversitenin ve ülkenin bu kadar problemi varken ve biz bunları çözmek için
uğraşırken, reklam panosuna bu ilgi, sadece provakasyondur. Reklam bizim tarafımızdan
sansürlenecek olsaydı, biz reklamı kağıt ile kapatmazdık, panoyu anahtarla açar, reklamı
sökerdik."
5. BDP'nin 'Halk İnisiyatifi' önerisi desteklenmedi
TBMM Anayasa Yazım Komisyonu (AYK) toplantısında, BDP’nin, kayıtlı 300 bin seçmenin
'halk yasa teklifi' veya ‘anayasa değişikliği’ sunmasının önünü açan önerisi tartışıldı. “Meclis’e
hep Kürtlerin istediği yasa teklifi gönderilir” eleştirileri, tartışmanın ana gündemi oldu. BDP’nin
‘Halk İnisiyatifi’ önerisine AKP, CHP ve MHP destek vermedi. Desteklenmeyen öneri şöyle:
“Seçmen kütüğüne kayıtlı 300 bin seçmenin imzasıyla halk yasa teklifi veya Anayasa değişikliği
önerisi sunabilir. Bu yasa teklifi veya Anayasa değişikliği önerisi, uluslararası hukukla
uyuşmazlık içinde olamaz, insan haklarının kazanımlarına aykırı hükümler taşıyamaz, temel hak
ve özgürlükleri gerileten hükümler barındıramaz ve hukuki kural oluşturmanın temel koşullarını
taşımak zorundadır. Bu koşullara aykırı yasa teklifleri yok hükmündedir. Halk inisiyatifinin yasa
önerisi, TBMM Genel Kurulunda üye tam sayısının salt çoğunluğuyla, Anayasa değişikliği
önerisi ise üye tam sayısının üçte iki çoğunluğuyla kabul edilir. Halkın yasa teklifini
destekleyenler, ilgili görüşmeler Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapılırken, temsili olarak
görüşmelere katılır. Türkiye Büyük Millet Meclisi halkın yasa teklifini kabul etmezse teklifi
halkoyuna sunar. Teklif kabul edildiği takdirde yasalaşır.”
Yara Abbas
Suriye ve Pakistan'da iki gazeteci öldürüldü
Suriye'de Yara Abbas adlı bir gazeteci, bir keskin nişancı tarafından, Pakistan'da Ahmed Ali
Joiya adlı gazeteci ise sokakta uğradığı saldırı sonucunda öldürüldü. Yerel gazeteler, Joiya'nın
Makbul olarak da bilinen Kooli Sasi’den tehditler aldığını ve öldürüldüğü sırada da bir
6. soruşturma için polise yardım ettiğini yazdı. Abbas ve Joiya’nın ölümleriyle Ocak ayından beri
öldürülen gazetecilerin sayısı Press Emblem Campaign (PEC) verilerine göre 51’e yükseldi.
Başbakan Erdoğan: İçeceksen Git Evinde İç
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Grup Toplantısı’nda
yaptığı konuşmada, 24 Mayıs Cuma sabaha karşı Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilen içki
kullanımı ve satışına ilişkin kısıtlamaların yer aldığı yasa değişikliği ile ilgili eleştirilere yanıt
verdi. Erdoğan,
Türkiye’de kişi başı içki tüketiminin yıllık ortalama 1,5 litre (üç bira) olmasına rağmen, içkinin
ciddi bir problem olduğunu ve aile içi şiddetten trafik kazalarına kadar pek çok sorunun ana
nedeni olduğunu ileri sürdü. Erdoğan, son iki yüz yıldır gençlerin taklitçi bir anlayışla
yoğrulduğunu, alkolün gençlere dayatıldığını, çocukların formatlandığını söyleyerek, şu
yorumları yaptı:
"Kimse alkolü bir kimlik meselesi haline getirmemelidir. Çıkan düzenleme kimsenin yaşam
tarzına müdahale anlamında değildir. İçeceksen yine alkollü içeceğini al evinde iç. Yine git ne
içeceksen iç. Biz buna karşı değiliz. Ama biz belli saatlerde camilerin okulların yüz metre
mesafesinde bunlara müsaade etmiyoruz. Dünyada kiliselere 180 metre mesafe koyan ülkeler
var. Tekrar etmek istiyorum, bu düzenleme bir yasak değildir. Yaşam tarzlarına bir müdahale
değildir."
7. CHP Reyhanlı için suç duyurusunda bulundu:
“Başbakan Alevi yurttaşlarımızı hedef gösterdi”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, İstanbul
Milletvekili Melda Onur Reyhanlı’da meydana gelen saldırı sonucu hayatını kaybeden
vatandaşlarla ilgili, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Muammer Güler
hakkında Ankara Adliyesi’nde suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda, şöyle denildi:
“Şüphelilerden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sürekli suretle Suriye’de yaşanan hadiselerle,
ülkemizde yaşayan ve Suriye’de yaşanan olaylarla fiili, siyasi hiçbir irtibatı ve ilgisi olmayan
Alevi inancına mensup yurttaşlarımızı ilişkilendirerek, halkı açıkça kin ve düşmanlığa tahrik ve
teşvik etmektedir. 14 Mayıs 2013 günü TBMM’de Adalet ve Kalkınma Partisi’ni grup
toplantısında yaptığı konuşmada, Reyhanlı’da yaşanan patlamaya değinirken mensubu
olduğumuz ve mensubu olmaktan onur duyduğumuz Cumhuriyet Halk Partisi’ni, Suriye Devlet
Başkanı Beşar Esad’a destek olmakla itham etmiş; devamla partimizi Alevi yurttaşlarımızı bu
yönde kışkırtmakla suçlamıştır. Esasen şüpheli Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu ifadesi ile,
yaşanan hain saldırı ile Cumhuriyet Halk Partisi’ni ve partimize her zaman gönülden destek
olan Alevi yurttaşlarımızı ötekileştirerek toplumun diğer kesimlerine hedef olarak
göstermektedir.”
Başbakan Erdoğan Reyhanlı patlaması sonrasında, “CHP Genel Başkanı Suriye'deki halkın
meşru taleplerini 'terör' olarak nitelendirerek, sığınmacılara karşı kışkırtmalar yaparak kurda
merhamet etmiş, zalim Esad'a destek çıkmıştır. CHP'nin tavrı asla tarafsızlık değildir. CHP aleni
şekilde zalim bir diktatörün tarafını tutmuştur...Size Esad'la görüşmenizde elçilik edenler, ne
yazık ki Reyhanlı olayının planlayıcıları, belgeler elimizde” demişti.
*****************************************************************************
Not: İfade özgürlüğü ile ilgili olaylara ilişkin haberleri takip edebilir ve haftalık bültene
ulaşabilirsiniz: http://www.antenna-tr.org/sites.aspx?SiteID=21