1. 90’larda Çocuk Olmak
mahallede çıkıp oynamak tom ve jerry gibi çizgi filmlerin belirli saatlerde
yayınlanması ve es kaza şans eseri bunlara rastlandığında sevinilmesi her akşam
en az bir kanalda saat 21.00 da rahmetli kemal sunal filmlerinin yayınlanması
pazar günleri barış abinin seyredilmesi hugo ve tolga abinin zevkle ve heyecanla
izlenmesi sobalı evlerde ellerinizi ısıtmak için soba borularına korka korka
dokunmak etrafta kot pantolonlarını çamaşır suyuna batırmış abiler görmek
depremi yaşamış olmak güneş tutulmasını fotograf filmleriyle ve yahut çıplak
gözle izlemiş olmak...
ve en önemlisi o yıllarda çocuk olmak...en güzeli bence bu...
2. • Defterlerin sol kenarına kırmızı kalem ve cetvelle düz çizgi çizmek demektir, bunu
yapmayı unutunca öğretmenin kızgın bakışlarıyla karşılaşma riskidir. Kara tahta
dönemine yetişemesek de yeşil tahtada yazmayı öğrenmektir. Tebeşir tozudur,
beyaz renklisi dışındakileri bulunca saklama isteğidir. mavi önlüklerin her bir
yanındaki beyaz tozlardır yani. bir şekilde, hayatında bir bir kere bile olsa mektup-kartpostal
yollayabilmek, pul yapıştırmayı öğrenmek demektir. gazatelerden kupon
kesme işini özenle yerine getirmektir. şimdiki animasyon harikalarını aklımızın
ucuna bile getirememek, televizyondaki çizgi filmlerle idare etmek, mutlu mesut
yaşamaktır. burak kut’la beraber “benimle oynama söyledim sana şansını zorlama
uğurlar olsun.“ demek, hatta bunu erkek çocuklara nispet olsun diye kızlar birliği
oluşturarak yapmaktır. biten meyva suyu karton kutularını, işitilebilecek azarlara
aldırmadan booom diye patlatma ve birilerinin ödünü koparma zevkidir. silgi
kaybolmasın diye boynuna asmaktır. saç boncuğu nedir bilmektir, onlarcasını saçına
tutturma çabasıdır. ilkokulda okuyabilmektir, sonra ortaokula gitmektir ve ilk
ingilizce dersini 6. sınıfta görmektir. her sabah okunan and“ın “ilkem” sözünün
yerinde “ülküm“ olduğu zamanı bilmek, değiştirildiğinde -eski alışkanlık işte-bocalamak
hep karıştırmaktır. karnelerin öğretmenlerimizin el yazısı ile
dolduruluşunu hatırlamaktır.
3. • cuma gecesi ödevlerini bitirip bir başka geceyi
kaçırmamak için odadan salona depar
atmaktır. öğlenci iken sabahları köle isuara’yı
izlemek, sabahçı olduğunda ise susam
sokağının müptelası olmaktır. atlı karıncayı
izleyip anne-babadan akülü araba istemektir.
ninja kaplumbağalar ile pizza hayatına
başlamaktır.
4. • Ve tabi 90’larda çocuk o çocuk olmanın ne olduğuna
bağlıdır. eğer çocuk olmak o zamanlar 5 yaşında olmaksa,
trt izlemektir. televizyon kavramının tek kanaldan ibaret
olduğunu bilmek ve buna inanmaktır. henüz saat okumayı
bilmemektir. okumayı yazmayı da bilmemektir. dünyanın
tüm pisliğinden bihaber olmaktır. sokakta rahatça salak
oyunlar oynamak, arkadaş çevresi edinmek için
zorlamalarda bulunmamak, arkadaşlıkların kendiliğinden
oluşmasıdır. arkadaşlarlıklarda cinsiyet farkının henüz
gözetilmemesidir. saat ve zaman kavramından habersiz
olduğundan, rakam ve harfleri bilmediğinden, dünyayı
olduğu gibi kavrayıp kabullenme fırsatını bize sunan
yıllardır.