27. - Yâ Resûlallah! İzin verirseniz sizinle beraber gazâya gelip cihâd etmek istiyorum.
28. - Anan-baban var mı? - Evet var. - Onların yanında bulun! Senin cihâdın, onlara hizmet etmektir, buyurdu.
29. Annesini sırtına alıp Kâ'be-i Muazzama'yı tavaf eden bir kimse, Abdullah ibni Ömer hazretlerine dedi ki:
30. - Efendim, annemi, böyle sırtıma alıp, Kâ'be-i Muazzama'yı tavaf ettiriyorum. Acaba annemin hakkını ödemiş olur muyum?
31. - Annenin hakkının yüzde birini bile ödeyemezsin. Ancak iyi muâmele eder ve güzel bakarsan, yapacağın en küçük bir hizmete, çok büyük sevâp verilir.
32. Enes bin Mâlik hazretleri şöyle anlatır: Peygamber Efendimiz zamanında Alkame isminde bir genç vardı.
33. Hep ibâdet ile meşgûl olur, yaz-kış oruç tutardı. Bu genç hastalandı. Fakat dili tutulup bir şey söyleyemiyordu.
40. -Yâ Resûlallah, Alkame çok iyidir. Hep ibâdet ile meşgûl olur. Ama ben ondan râzı değilim. Çünkü o, hanımının rızâsını, benim rızâmdan üstün tutmaktadır.
41.
42. “ -Ey Bilâl! ashâbı çağır, odun getirsinler. Alkame'yi yakalım. Çünkü annesi ondan râzı değildir” buyurdu.
65. Hadîs-i Şerîfde buyuruldu ki: “Ana-babasının ihtiyâcını karşılamak veya onları insanlara muhtaç etmemek için çalışan kimse, fîsebîlillah, Allah yolunda çalışıyor demektir.“
66. “ Ana-babaya ihsânda bulunmak ve akrabayı ziyâret etmek şekaveti saâdete çevirir, ömrü artırır ve insanı fena ölümden korur.
84. Yine cihâda gitmek için gelen bir kişiye Peygamber Efendimiz buyurdu ki:
85. - Annen var mı? - Evet var , Y â Resûlallah. - Onun yanına git! Cennet onun ayakları altındadır.
86. Bir kişi, hicret etmek için Peygamber Efendimize dedi ki: - Anne ve babamı ağlatarak geldim Yâ Resûlallah. - Hemen git, onları ağlattığın gibi güldür..!
87. Mûsâ Aleyhisselâm dedi ki: - Yâ Rabbî, Cennetteki arkadaşım kimdir? - Filân yerde bir kasap vardır. Senin Cennetteki arkadaşın odur.
93. Bir kaşık alıp, doyuncaya kadar ağzına yemek koydu. Sonra elbisesini değiştirdi. Tekrar zembile yerleştirdi. Bu esnâda kadının dudakları kımıldadı.
95. - Bu kadın kim, ona ne yaptın? - Bu benim annemdir. Çok yaşlandı. Takati kalmadı. Oturacak halde de değildir. Çarşıdan gelince, onu doyurup altını değiştirmeden kendi m bir şey yemem.
96. Hz. Musa: “O esnâda annenizin dudaklarının kımıldadığını gördüm. Bir şey mi söylüyordu?”
97. Evet, her gün: "Yâ Rabbî, oğlumu Cennette Mûsâ Aleyhisselâma arkadaş eyle" diye duâ eder.
98. - Gözün aydın olsun! Mûsâ Peygamber benim ve Cennetteki arkadaşım da sensin!
100. “ Âlim bir evlâdın ana-babası kâfir olsa, kuyudan su çekmeleri için ona muhtaç olsalar, o da birkaç kova çektikten sonra ‘öf’ dese, ‘öf’ demesi sebebiyle bütün amelleri yok olur.“
102. Çünkü Resûlullah Efendimiz: “-Annem-babam onlar değildir- diyene, Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti olsun. Allahü Teâlâ, böyle diyenin farz ve nâfilelerini kabûl etmez“ buyurdu.
130. “ Yâ Rabbî bunu senin rızan için yapmışsam, içinde bulunduğumuz şu belâdan bizi kurtar.“
131. Bunun üzerine kaya tamamen açıldı. Onlar da mağaradan çıkarak yollarına devam ettiler…
132. Allahü teâlâ buyurdu ki: Yâ Mûsâ, günahlar içinde bir günah vardır ki benim indimde çok ağır ve büyüktür. O da, ana-baba evlâdını çağırdığı zaman emrini dinlememesidir.
136. Yanlış bir iş yapıp onları üzünce hemen ellerine sarılıp özür dilenmelidir. İnsanın saâdeti ve felâketi onların kalplerinden gelen ve ağızlarından çıkacak olan sözdedir.
137. Atılan ok tekrar geri gelmez. Onlar hayatta iken kıymetini bilip, hayır duâlarını almak lâzımdır.
139. Soğuk bir kış gecesinde, Bâyezidi Bestâmi hazretleri, küçükken annesi ile yatsı namazını kılıp yatmıştı. Gece yarısına doğru annesi uyandı. Çok susamıştı. Oğluna seslendi:
142. Annesine: - Anneciğim, testide su yok. Ben hemen doldurup geleyim, dedi.
143. Koşarak dışarı çıktı. Her yer buz ile kaplıydı. Zorlukla testiyi doldurup geri döndü.
144. Fakat, geri dönene kadar annesi tekrar uyumuştu. Annesini uyandırmaya kıyamadı.
145. Elinde su dolu bardak ile, annesinin baş ucunda beklemeye başladı. Hava çok soğuk olduğu için, bir müddet sonra soğuktan titremeye başladı. Buna rağmen, bardağı bırakıp yatmadı.
146. Annesinin uyandığında, "Hani su" diyerek üzüleceğinden korkuyordu. Annesini üzmemek için, her türlü sıkıntıya katlanmaya râzı idi.
147. Elinde su bardağı saatlerce ayakta annesinin uyanmasını bekledi. Nihayet, annesi, "su, su" diye mırıldanmaya başladı. Hemen, “Buyur anneciğim, suyun hazır" dedi.
148. Annesi daha ilk sözünde, suyun hazır olduğunu anlayamadı. Oğluna sordu: -Oğlum ne çabuk getirdin? O da: -Anneciğim, daha önce uyandığında, su istemiştin.
149. “ O zaman su olmadığı için, testiyi doldurmaya gittim.”
150. “ Geldiğimde senin daldığını gördüm. Uyanmanı bekledim.” Oğlunun bu kadar, sadakatli olduğuna çok sevinen annesi, sevinçten ağladı.
151. Allahü Teâlâ kendisine böyle bir oğul ihsân ettiği için şükretti: “Yâ Rabbî ben oğlumdan râzıyım, sen de râzı ol,” dedi.
152. Annesinin duâsı sebebiyle, Bâyezidi Bestâmî hazretleri, evliyâlıkta yüksek derecelere kavuştu. Allahü Teâlânın sevgili bir kulu oldu.
153. Daha sonra kendisine sordular: - Bu derecelere nasıl kavuştunuz? - Annemin rızâsını almakla! diye karşılık verdi.
154. Anneye hürmet ve hizmet, babadan önce gelir. Biri, suâl etti ki:
155.
156. Îmânlı olup da, Cehennemden en son çıkacaklar; Allah yolunda olan ana-babasının, İslâmiyet’e uygun olan emirlerine âsî olanlardır.
157. Hz.Muâz, Resûlullah efendimize sordu: - Minbere çıkarken üç kere âmin demenizin sebebi nedir? Peygamberimiz de: - Cebrâil Aleyhisselâm geldi; "Ramazan ayına yetiştiği halde, günahları mağfiret olunmadan ölen kimse ateşe girsin" dedi. Ben de ‘âmin’ dedim.
158. Sonra; "yanında senin adın anıldığı halde, sana salavât getirmeyen kimse ateşe girsin" dedi. Ben de ‘âmin’ dedim.
159. Daha sonra “Ana-babasına veya ikisinden birine yetiştiği halde onların hakkını gözetmeden ölen, ateşe girsin" dedi. Ben de ‘âmin’ dedim.“