2. DERİ: CUTIS
Ağırlığı: iskelet kaslarının % 8 i kadar
Yüzeyi: 1.2-2.2 m2 arasında değişir.
Kalınlığı: 1.5-4.0 mm arasında değişir.
3. Dağılımı:
%9’u başta,
%9’u üst ekstremite,
%18’i alt extremite,
%18’i göğüs ve karın
ön duvarı,
%18’i göğüs ve karın
arka duvarında
%1 genital bölgede
4. YAPISI:
Özellikleri ve embriyolojik kökenleri farklı
olan iki tabakadan oluşmuştur.
Üstte epidermis, altta dermis (Corium).
Epidermis ve bunun eklentileri olan kıl,
tırnak, yağ ve ter bezleri ekdodermal
kaynaklıdır.
Dermis ise mezodermal kaynaklıdır.
Dermisin altında fascia superficialis bulunur.
Bu tabakaya tela subcutenea veya hypodermis
6. EPİDERMİS:
Ekdoderm kökenli olan epidermis, çok katlı yassı
epitel hücrelerinden yapılmıştır.
Epidermisde damar bulunmaz beslenmesi ve
metabolik değişimi diffüzyon ile olur.
7. Epidermis yüzeyinde görülen oluklara sulci cutis,
bu oluklar arasında görülen kabartılara ise cristae cutis denir.
Crista cutisler özellikle el ayası ve ayak tabanında
belirgindirler. Kişiye özgü şekiller oluştururlar.
Parmak uçlarındaki crista cutislerin dizilimi her şahısta
farklıdır. Bu yapılara toruli tactiles denir.
Bunlar bir nesneyi kavramada, yürürken yeri kavramada ve
ayrıca kriminolojide önemlidir.
10. Stratum
germinativum
Epidermisin keratinize hücrelerden oluşan yüzeyel
katına stratum corneum,
doğurgan olan derin katına ise (stratum
corneum’un altında kalan 4 tabaka) stratum
germinativum denir.
12. STRATUM CORNEUM: Epidermisin yüzeyini oluşturan
keratinize tabakadır.
Cansız olan bu yapı keratin içeren hücre artıklarıdır.
Yüzeydekiler zamanla dökülürler.
Kalınlığı: 30-330 mikron arasında değişir.
Dış ortamla temas halinde olan bölgeler travmaya maruz
kaldığından fazla keratinize doku biriktirir. Ör. el ayası ve ayak
tabanı.
Travmaya maruz kalmayan bölgelerde ise oldukça incedir.
13. STRATUM LUCIDUM: İnce bir tabakadır. Hücreleri elaidin
içerir. Hücre sınırları pek belirgin değildir.
STRATUM GRANULOSUM: Keratohyalin içeren bu tabakanın
hücreleri deri yüzeyine parelel olarak 2 veya 3 kat oluşturur.
Keratohyalin bu tabakanın yüzeyinde keratine dönüşür.
C = stratum corneum
L = stratum lucidum
G = stratum granulosum
S = stratum spinosum
B = stratum basale
14. STRATUM SPİNOSUM: Bu tabakada çok katlı poligonal
hücreler bulunur.
Yüzeyel katlara doğru yassılaşırlar. Bu hücreler stoplazmik
köprülerle birbirine bağlanmıştır. Bu sitoplazmik köprüler
vasıtasıyla bir hücreden diğerine tonofibril denilen iplikler
uzanır.
Tonofibriller stratum basaleden başlar. Önce deri yüzeyine dik
olarak uzanır. Stratum lucidum’a gelince yön değiştirerek yatay
pozisyona gelir.
Deri yüzeyine yapılan basınçla tonofibrillerin bu kavisli
pozisyonu açılarak düzelir ve oblik bir pozisyon alır. Bu
durumdan dolayı birim alana yapılan basınç daha fazla alana
dağılır.
15. Parmak uçlarındaki tonofibrillerin durumu farklıdır.
Derinden gelen tonofibriller yön değiştirmeksizin crista
cutislere kadar gelir ve bunların konveksliğine uyacak şekilde
kıvrılarak tekrar geldiği yönde derine dalar.
Bu da parmak uçlarının daha hassas olmasını sağlar.
Ayrıca parmak uçlarında Meissner korpüskülleri de fazladır.
16. STRATUM BASALE: En derin tabaka olup silindirik
hücrelerden yapılmıştır. Hücrelerin derin yüzlerinde diş
şeklinde çıkıntılar bulunur. Bu çıkıntılar dermis’deki benzer
çukurlara girer.
Hücreleri mitoz yoluyla çoğalır. Yeni hücreler eskilerini yüzeye
doğru iterler. Stratum corneuma geldiklerinde çekirdeklerini
kaybederler ve ortalarında bir boşluk oluşur ve ölürler.
Boşluğun etrafında keratin oluşur ve hücrede dıştan bir zarla
sarılır. Sertleşen hücreler vücudun korunmasına yardımcı
olurlar.
Stratum basale’deki bir hücrenin en yüzeyel tabakaya gelmesi
yaklaşık 30 günde olur.
17. DERİNİN RENGİ: Derinin rengini epidermiste bulunan
pigmentler (melanin) verir.
Açık tenli ırklarda pigment sadece stratum basale’de bulunur.
Koyu tenli ırklarda ise stratum spinosum’a kadar olan
bölümde bulunur.
Zencilerde ise dermis tabakasındaki bağ dokusunda da
pigment hücreleri bulunur.
Bazı vücut bölgelerinde daha fazla pigment bulunur. Ör:
Meme başı, dış genital organlar v.s.
Hamilelik döneminde hormonların etkisi ile pigment artar.
18.
19. Melanom deri kanserlerinden biridir. Melanom, deriye rengini veren
melanosit dediğimiz pigment hücrelerinin kanseridir. Melanom,
melanositler aşırı miktarda artıp, çevre dokuya saldırmaya başlayınca
gelişir. Bu hastalıktan korunmak için güneş ışığına aşırı maruz
kalmamak gerekir özellikle çocuk ve bebeklerde.
21. • Tüm melanositlerin, genetik olarak ayarlanmış
dejenerasyonu ve ortadan kaybolması vitiligo adı
verilen depigmentasyon bozukluğu ile sonuçlanır.
22. SORU: Beyaz ırka ait insanlarda deriye rengini veren
pigment (melanin) hangi tabakada bulunur?
CEVAP: Stratum basale
CEVAP: Stratum basale
23. DERMİS (CORIUM): Menşeini mezodermden alan dermis,
kollagen ve elastik lifler ile bunlar arasındaki yağ ve bağ
dokusu hücrelerinden ibarettir.
Sağlam ve elastik bir yapıya sahiptir.
Kalınlığı vücudun değişik bölgelerinde farklıdır.
El ayası ve ayak tabanında kalındır.
Sırt bölgesinde karın bölgesinden daha kalındır.
Göz kapakları scrotum, penis ve labia majora derisinde de
oldukça incedir.
24. Scrotum, penis,labia majora ve meme başı derisinin dermis
tabakası ve tela subcutenea tabakası içerisinde düz kas lifleri
bulunur.
Kıl dibi kaslarının (m. errector pilorum) bir ucu epidermise,
diğer ucu ise kıl follikülüne tutunur. Bu nedenle kontraksiyon
yaptığında kılı dikleştirirler.
m. erector
pilorum
27. STRATUM PAPILLARE: Dermisin üst tabakasıdır.
Bir lupla inceldiğinde bir çok çıkıntı görülür. Papilla adı verilen
bu çıkıntılar epidermisin alt yüzeyindeki çukurlara girerler.
Bu çıkıntılar içerisinde sensitif sinir sonlanmaları ve damarlar
bulunur.
Yüz derisinde papillar az sayıda ve gruplar halinde bulunur.
Kulak zarı, scrotum ve koltuk altı derisinde ise papilla
bulunmaz.
28. epidermis
stratum papillare
m
ru
lo
pi
dermis
r
cto
re
.e
m
hypodermis
29. Her bir papillada en az bir tane kapiller damar bulunur.
Arteriel venöz kapillerler birbirleriyle anastomos yapar.
Papillalar içinde Meissner cisimcikleri bulunur ve sayıları
çeşitli bölgelerde farklıdır.
Parmak uçları gibi crista cutis’lerin belirli şekiller
oluşturduğu bölümlerde papillalar, cristaların şekline uygun
dizilim gösterirler.
Her bir crista cutis’in altında iki sıra papilla bulunur.
Bunların arasında ise ter bezlerinin kanalları açılarak crista
cutislerin en çıkıntılı kısımlarına açılırlar.
30. Sulci cutislerin altına denk gelen kısımlarda dermiste papilla
bulunmaz.
En hassas olan parmak uçlarında 1-2 mm. crita cutisin altında
yaklaşık 180 papilla bulunur.
Bunların 50 sinde Meissner korpüskülü bulunur.
31. STRATUM RETICULARE:
Dermisin alt tabakasıdır.
Fibro elastik liflerden ve bağ dokusu bantlarından oluşur.
Vücudun bazı bölgelerinde sarı elastik liflerde içerir.
32. CİLT YAŞLANMASI
• Dermiste yaşa bağlı olarak histolojik ve
biyokimyasal değişimler olur. Bu komponentlerden
biri de bağ doku dejenerasyonudur
• Fotoyaşlanma süreci ile elastik liflerde önce sayıca
çoğalma ve kalınlaşma olur. Mikrofibriler
komponentteki değişim derinin gevşek bir hale
gelmesine yol açıp kırışması ve sarkmasını
kolaylaştırır.
37. TELA SUBCUTANEA: Deri ile fascia profundus arasında
bulunur. Dermis ile aralarında kesin bir sınır yoktur.
İki yapraktan oluşur. Lamina superficialis ve lamina
profundus.
Lamina superficialis’e bol yağ dokusu içermesi nedeniyle
panniculus adiposus da denir.
Lamina profundus çok ince bir zar şeklinde olup yağ
dokusu içermez fakat elastik lifler içerir.
38. Yüzeyel
venler
İki lamina arasında yüzeyel arter, ven, sinir, lenf nodülleri,
meme, mimik kaslar, platysma ve bir kaç kas bulunur.
39. SORU: Panniculus adiposus hangi tabakanın karşılığıdır?
CEVAP: Lamina superficialis fascia superficialis
40. TIRNAK: UNGUIS
0,5-0,75 mm. kalınlığında, yassı, elastik yapılardır.
İntrauterin hayatın 9. haftasında oluşmaya başlar ve 12.
haftada tamamen teşekkül eder.
.
41. vallum unguis
eponchyium
margo lateralis
corpus
radix unguis
margo liber
Tırnağın yumuşak doku içerisine gömülü olan kısmına radix unguis,
dışardan serbest olarak gözüken kısmına ise corpus unguis denir.
Uzayan serbest kısmına margo liber, deriye gömülü iki yan kenara
margo lateralis denir.
Radix unguisin göremediğimiz kenarına margo occultus denir.
Margo lateralisi ve radix’i örten deriye vallum unguis denir.
42. eponychium
perionyx
lunula
hyponychium
corpus unguisin köke yakın bölümünde yarımay şeklinde mat
ve beyaz renkteki alana lunula denir.
Lunula’yı kısmen örten zara eponychium, eponychium’un
serbest kenarına perionyx denir.
Parmak ucundaki stratum corneum tırnağın serbest kenarının
üst yüzünde kalınlaşarak hyponychium denilen bir kenar
oluşturur.
44. Tırnak büyümesi ortalama günde 0,1 mm kadardır.
Tırnağın altında corium (dermis) tabakasındaki papillalarda
bol miktarda Meissner cisimcikleri bulunur. Bu yüzden daha
duyarlıdır ve darbelere karşı hassastır.
45. vallum unguis
matrix unguis
hyponchium
Tırnağın derinin stratum germinativum tabakasına uyan bölümünün
tırnak kökünden lunula’ya kadar olan kısmı doğurgan tabakadır ve
matrix unguis denir. Radix unguis ve lunula altında kalan matrix
unguis bölümü tırnağın büyümesini sağlar.
46. PİLİ : KILLAR
Kıllar epidermisden gelişen keratinize yapılardır.
Kıl bulunmayan bölgeler:
el ayası,
ayak tabanı,
distal phalanxların dorsal yüzleri,
göbeğin içi, glans penis,
preputium’un iç yüzü,
clitoris,
labium minor ve labium majör’ün iç yüzü
kadınlarda anüs.
47. Anne karnında erişkin kılların yerinde bulunan geçici kıllara lanugo
denir.
Doğumdan sonra ilk olarak kafa derisindeki lanugo dökülerek
yerine saç çıkar.
Fakat bu işlem intrauterin hayatın son aylarında da olabilir ve bu
nedenle de bebek saçlı doğabilir.
48. Bazı bölgelerde lanugo’dan daha kalınca olan ve sonradan çıkan
sarımsı tüyler (ayva tüyü) hayatın sonuna kadar kalır.
Kadınlarda daha yaygın olarak bulunan bu tüyler, erkeklerde
sadece yüzün, sakal ve bıyıkların bulunmadığı bölgelerde
bulunur.
Geri kalan bölgelerde ise tüyler bluğ çağında dökülerek
yerlerine kalıcı terminal kıllar çıkar.
49. Kadınlarda da kalıcı kıllar koltuk altı, mons pubis ve labium
major gibi bazı bölgelerde çıkar.
50. Kıl radix pili ve scapus (corpus pili) olarak iki bölüme ayrılır.
Radix pili: Kılların deri içindeki kök kısmıdır.
İnce kılların kökleri dermise (corium), kalın kılların kökleri tela
subcutenea (subcutis) tabakasına kadar uzanır.
Radix
pili
52. papilla
bulbus
pili
pili
Corpus piliye oranla daha beyaz ve yumuşak olan kıl kökünün geniş
olan alt ucuna bulbus pili denir. Kıl follikülünde epidermisin,
stratum germinativumuna ait tüm tabakalar bulunur. Daha derinde
bulunan dermis tabakası bulbus piliye alt kısmından girerek,
damardan zengin papille pili’yi oluşturur.
53. epidermis
kan damarı
dermis
duyu siniri
yağ bezi
fibroblastlar
folliculus pili
ter bezi
hypodermis
Kıl follikülünün deri yüzeyi ile geniş açı yaptığı tarafta kıl dibi
kası (m. errector pilorum) ve bu iki yapı arasında da yağ bezi
(gl.sebacea) bulunur.
54. Simpatik sistemden innerve olan kıl dibi kaslarının kasılması
ile kıllar dikleşir ve kıl follikülleri ile arasıda bulunan yağ
bezine de basınç yaparak salgısını boşaltmaya yardım eder.
Kıl dibi kasları kaş, kirpik, sakal, bıyık, koltuk altı, dış kulak
yolu ve burun deliği kıllarında bulunmaz.
Kıllar bulundukları yere göre özel isim alırlar. Capilli, barba,
mystax: barba labii superioris, cilia, supercilium, tragi,
vibrissea, hirci ve pubes.
55. FOLLİKÜLİT
• Kıl follikülünün yüzeyel veya derin
inflamasyonu
• Çok sayıda infeksiyöz yada
noninfeksiyöz neden ile benzer
görünüm ortaya çıkabilir.
– (Bakteriyel, fungal, viral, paraziter,
inflamatuar, mekanik follikülitler)
Stafilokoksik follikülit bu grubun
önde gelen tipleri arasında yer alır.
56. DERİ BEZLERİ: GLL. CUTIS
1- Gll. sebeceae halocrina (yağ bezleri): Yağ bezleri el ayası ve
ayak tabanı hariç vücudun her yerinde bulunur.
Anüs, ağız, burun delikleri çevresi ve dış kulak yolunda fazla
miktarda bulunur.
En çokta yüz ve baş derisinde bulunur. Boyutları 0.2-2 mm
arasında değişir.
57. Genellikle derinin dermis tabakası içerisinde kıl follikülü ile kıl
dibi kası arasında bulunur. Bu bezler 2-5 adet alveol kümesinden
oluşur. Ancak bazen alveol sayısı 20’ye kadar çıkabilir.
58. Bezin tek ve geniş bir salgı kanalı vardır ve kıl follikülüne açılır.
Bu tip bezlere gl. sebecea pilaris denir.
Ancak vücudun bazı bölgelerinde (dudakların serbest
kenarları, ağız köşeleri, areola mammae, papilla mammae
labium majus pudendi’nin iç yüzü, labium minus pudendi,
glans penis, glans clitoridis ve sünnet derisinin iç yüzü) direkt
olarak deri yüzeyine açılırlar. Bu tip bezlere gl. sebecea libera
denir.
En büyük yağ bezleri yüz ve burun kanatları derisinde bulunur.
60. Porus
sudorifer
pigment hücresi
ductus sinir
sudorifer kan damarı
kıl follikülü
yağ bezi
ter bezi
61. 2-Gll. sudoriferae (ter bezleri): Ter bezleri epidermis kökenli
olup embryonel hayatın 3.-4. ayından itibaren oluşmaya başlar.
Ter bezlerinin kanalları deri yüzeyine yakın yarısı düz seyirli
iken derin yarısı kıvrıntılıdır.
El ayası ve ayak tabanı gibi epidermisin kalın olduğu bölgelerde
kanallar spiral şekilde seyreder.
62. Porus
sudorifer
pigment hücresi
ductus sinir
sudorifer kan damarı
kıl follikülü
yağ bezi
ter bezi
Şekil itibarıyla basit tübüler bezler olan ter bezlerinin deriye
açılan deliklerine porus sudorifer, kanallarına ductus sudorifer
ve yumak kısımlarına da portio terminalis denir.
63. Ter bezleri iki alt gruba ayrılır.
a)-Glandula sudorifer merocrina (eccrina): Kulak zarı, dudak
kenarları, tırnak yatağı, meme başı, labium minus pudendi’ler,
glans penis ve sünnet derisinin iç yüzü hariç vücudu örten tüm
deri bölgelerinde bulunur.
Bezlerin yumak şeklindeki portio terminalis’leri dermis’te veya
tela subcutanea’da bulunur.
64. gl. sudorifer merocrina
Tüm vücutta 3 milyon, her cm2 de 80-600 ter bezi bulunur. En fazla
ayak tabanında bulunur.
Salgıları asit karakterlidir. Vücudun korunmasında ve ısı
regülasyonunda önemlidir. Ter yoluyla bir günde yaklaşık 700-900
gr. su kaybederiz. Soğuk günlerde bile farkına varmadan 90 gr. su
kaybederiz.
65. b)-Glandulae sudorifer apocrina: Koltuk altı, burun kanatları,
dudaklar, göbek çevresi, anüs çevresi, scrotum, mons pubis,
labium majus pudendi ve perine derisinde bulunur. Bu bezler
ergenlik döneminde faaliyete geçer. Salgıları bazik karakterde
olup bulundukları bölgelerdeki merokrin bezlerin asidik
karakterli salgılarını nötralize eder.
66. Salgılarını yağ
bezleri gibi kıl
follikülüne
boşaltır. Apokrin
bezlerde hücre
stoplazmasının bir
kısmı salgıyla
birlikte dışarı
atılır.
Dış kulak
yolundaki gl.
ceruminosa, göz
kapakları
kenarlarındaki gl.
sudorifera (Moll
bezleri) bu sınıfa
gl. sudorifer apocrina dahil edilmektedir.
67. SORU: Yağ bezleri vücudun hangi bölgelerinde
bulunmaz?
CEVAP: El ayası ve ayak tabanı
SORU: Beyaz ırka ait insanlarda deriye rengini veren
pigment (melanin) hangi tabakada bulunur?
CEVAP: Stratum basale
68. Langer çizgileri
Langer, cerrahi insizyonlar sonucunda gelişebilecek skarı minimale
indirgemek amacıyla kadavralar üzerinde yaptığı çalışmada birbirine
paralel seyreden çizgiler belirlemiştir.