1. BEN EĞİLMEM Mustafa Kemal’in çocukluk arkadaşı Asaf İlbay, okula gittiği günlere ilişkin iki anısını şöyle anlatır : “Evimizin bahçesi büyüktü. Sık sık mahalle arkadaşları toplanır ve o zamanlar Selanik’te pek yaygın olan ‘mancık’ oyunu oynardık. Bu bir tür ‘birdirbir’ oyunuydu. Bir kişi eğiliyor, öbürleri sırayla onun üzerinden atlıyorlardı. Mustafa oyuna katılmazdı ancak izlemeye de bayılırdı. Bir gün kararlaştırdık. Mustafa’yı yaka paça zorla oyuna soktuk. Sırayla hepimizin üzerinden atladı. Eğilme sırası kendisine gelince de dimdik durarak “Haydi atlayın!” dedi. Biz başını yere eğmesi için ısrar ettikçe “Ben eğilmem. Böyle atlarsanız atlayın.” diyordu. Bir türlü başını eğdiremedik.
2.
3. 6. Arkadaşları Mustafa’yı nasıl oyuna sokmuşlardır? 7. Eğilme sırası Mustafa Kemal’e gelince ne yaptı? 8. Israrla başını eğmesini isteyen arkadaşlarına ne söyledi? 9. Okuduğunuz yazının başlığı nedir?
4. BEN EĞİLMEM Mustafa Kemal’in çocukluk arkadaşı Asaf İlbay , okula gittiği günlere ilişkin iki anısını şöyle anlatır : “Evimizin bahçesi büyüktü. Sık sık mahalle arkadaşları toplanır ve o zamanlar Selanik’te pek yaygın olan ‘mancık’ oyunu oynardık. Bu bir tür ‘birdirbir’ oyunuydu. Bir kişi eğiliyor, öbürleri sırayla onun üzerinden atlıyorlardı. Mustafa oyuna katılmazdı ancak izlemeye de bayılırdı. Bir gün kararlaştırdık. Mustafa’yı yaka paça zorla oyuna soktuk. Sırayla hepimizin üzerinden atladı. Eğilme sırası kendisine gelince de dimdik durarak “Haydi atlayın!” dedi. Biz başını yere eğmesi için ısrar ettikçe “Ben eğilmem. Böyle atlarsanız atlayın.” diyordu. Bir türlü başını eğdiremedik.
5. BEN EĞİLMEM Mustafa Kemal’in çocukluk arkadaşı Asaf İlbay, okula gittiği günlere ilişkin iki anısını şöyle anlatır : “Evimizin bahçesi büyüktü. Sık sık mahalle arkadaşları toplanır ve o zamanlar Selanik’te pek yaygın olan ‘mancık’ oyunu oynardık. Bu bir tür ‘birdirbir’ oyunuydu. Bir kişi eğiliyor, öbürleri sırayla onun üzerinden atlıyorlardı. Mustafa oyuna katılmazdı ancak izlemeye de bayılırdı. Bir gün kararlaştırdık. Mustafa’yı yaka paça zorla oyuna soktuk. Sırayla hepimizin üzerinden atladı. Eğilme sırası kendisine gelince de dimdik durarak “Haydi atlayın!” dedi. Biz başını yere eğmesi için ısrar ettikçe “Ben eğilmem. Böyle atlarsanız atlayın.” diyordu. Bir türlü başını eğdiremedik.
6. BEN EĞİLMEM Mustafa Kemal’in çocukluk arkadaşı Asaf İlbay, okula gittiği günlere ilişkin iki anısını şöyle anlatır : “ Evimizin bahçesi büyüktü . Sık sık mahalle arkadaşları toplanır ve o zamanlar Selanik’te pek yaygın olan ‘mancık’ oyunu oynardık. Bu bir tür ‘birdirbir’ oyunuydu. Bir kişi eğiliyor, öbürleri sırayla onun üzerinden atlıyorlardı. Mustafa oyuna katılmazdı ancak izlemeye de bayılırdı. Bir gün kararlaştırdık. Mustafa’yı yaka paça zorla oyuna soktuk. Sırayla hepimizin üzerinden atladı. Eğilme sırası kendisine gelince de dimdik durarak “Haydi atlayın!” dedi. Biz başını yere eğmesi için ısrar ettikçe “Ben eğilmem. Böyle atlarsanız atlayın.” diyordu. Bir türlü başını eğdiremedik.
7. BEN EĞİLMEM Mustafa Kemal’in çocukluk arkadaşı Asaf İlbay, okula gittiği günlere ilişkin iki anısını şöyle anlatır : “Evimizin bahçesi büyüktü. Sık sık mahalle arkadaşları toplanır ve o zamanlar Selanik’te pek yaygın olan ‘mancık’ oyunu oynardık. Bu bir tür ‘birdirbir’ oyunuydu. Bir kişi eğiliyor, öbürleri sırayla onun üzerinden atlıyorlardı. Mustafa oyuna katılmazdı ancak izlemeye de bayılırdı. Bir gün kararlaştırdık. Mustafa’yı yaka paça zorla oyuna soktuk. Sırayla hepimizin üzerinden atladı. Eğilme sırası kendisine gelince de dimdik durarak “Haydi atlayın!” dedi. Biz başını yere eğmesi için ısrar ettikçe “Ben eğilmem. Böyle atlarsanız atlayın.” diyordu. Bir türlü başını eğdiremedik.
8. BEN EĞİLMEM Mustafa Kemal’in çocukluk arkadaşı Asaf İlbay, okula gittiği günlere ilişkin iki anısını şöyle anlatır : “Evimizin bahçesi büyüktü. Sık sık mahalle arkadaşları toplanır ve o zamanlar Selanik’te pek yaygın olan ‘mancık’ oyunu oynardık. Bu bir tür ‘birdirbir’ oyunuydu. Bir kişi eğiliyor, öbürleri sırayla onun üzerinden atlıyorlardı . Mustafa oyuna katılmazdı ancak izlemeye de bayılırdı. Bir gün kararlaştırdık. Mustafa’yı yaka paça zorla oyuna soktuk. Sırayla hepimizin üzerinden atladı. Eğilme sırası kendisine gelince de dimdik durarak “Haydi atlayın!” dedi. Biz başını yere eğmesi için ısrar ettikçe “Ben eğilmem. Böyle atlarsanız atlayın.” diyordu. Bir türlü başını eğdiremedik.
9. BEN EĞİLMEM Mustafa Kemal’in çocukluk arkadaşı Asaf İlbay, okula gittiği günlere ilişkin iki anısını şöyle anlatır : “Evimizin bahçesi büyüktü. Sık sık mahalle arkadaşları toplanır ve o zamanlar Selanik’te pek yaygın olan ‘mancık’ oyunu oynardık. Bu bir tür ‘birdirbir’ oyunuydu. Bir kişi eğiliyor, öbürleri sırayla onun üzerinden atlıyorlardı. Mustafa oyuna katılmazdı ancak izlemeye de bayılırdı. Bir gün kararlaştırdık. Mustafa’yı yaka paça zorla oyuna soktuk. Sırayla hepimizin üzerinden atladı. Eğilme sırası kendisine gelince de dimdik durarak “Haydi atlayın!” dedi. Biz başını yere eğmesi için ısrar ettikçe “Ben eğilmem. Böyle atlarsanız atlayın.” diyordu. Bir türlü başını eğdiremedik.
10. BEN EĞİLMEM Mustafa Kemal’in çocukluk arkadaşı Asaf İlbay, okula gittiği günlere ilişkin iki anısını şöyle anlatır : “Evimizin bahçesi büyüktü. Sık sık mahalle arkadaşları toplanır ve o zamanlar Selanik’te pek yaygın olan ‘mancık’ oyunu oynardık. Bu bir tür ‘birdirbir’ oyunuydu. Bir kişi eğiliyor, öbürleri sırayla onun üzerinden atlıyorlardı. Mustafa oyuna katılmazdı ancak izlemeye de bayılırdı. Bir gün kararlaştırdık. Mustafa’yı yaka paça zorla oyuna soktuk. Sırayla hepimizin üzerinden atladı. Eğilme sırası kendisine gelince de dimdik durarak “Haydi atlayın!” dedi. Biz başını yere eğmesi için ısrar ettikçe “Ben eğilmem. Böyle atlarsanız atlayın.” diyordu. Bir türlü başını eğdiremedik.
11. BEN EĞİLMEM Mustafa Kemal’in çocukluk arkadaşı Asaf İlbay, okula gittiği günlere ilişkin iki anısını şöyle anlatır : “Evimizin bahçesi büyüktü. Sık sık mahalle arkadaşları toplanır ve o zamanlar Selanik’te pek yaygın olan ‘mancık’ oyunu oynardık. Bu bir tür ‘birdirbir’ oyunuydu. Bir kişi eğiliyor, öbürleri sırayla onun üzerinden atlıyorlardı. Mustafa oyuna katılmazdı ancak izlemeye de bayılırdı. Bir gün kararlaştırdık. Mustafa’yı yaka paça zorla oyuna soktuk. Sırayla hepimizin üzerinden atladı. Eğilme sırası kendisine gelince de dimdik durarak “Haydi atlayın!” dedi. Biz başını yere eğmesi için ısrar ettikçe “Ben eğilmem. Böyle atlarsanız atlayın.” diyordu. Bir türlü başını eğdiremedik.
12. ÇİFTÇİNİN OĞULLARI Bir çiftçinin birkaç oğlu varmış. Birbirleriyle geçinemez , kavga ederlermiş. Babaları : “ Birbirinizi sevin , yardımlaşın ” dermiş. Ama çocuklar , babalarının bu güzel öğütlerini tutmazlarmış. Çiftçi bir gün çocuklarını çağırmış : - Bana , bir ağaçtan on çubuk kesip getirin , demiş. Çocuklar çubukları getirmişler. Çiftçi , çubukları birbirlerine bağlayarak , oğullarına vermiş. - Hadi kırın bunları , demiş. Oğlanlar , çubuk demetini kırmaya çalışmışlar. Ama kıramamışlar. Çiftçi , demeti alıp çözmüş. Çubukları oğullarına birer birer vermiş. Onlar da kendilerine verilen çubukları kolayca kırmışlar. Bu olay üzerine çiftçi çocuklarına şöyle demiş : - Görüyorsunuz ya , birleşmek güç yaratıyor. Birbirinizle anlaşmaya çalışınız. O zaman size kimsenin gücü yetmez. Siz de her güçlüğü yenersiniz
13.
14. 6. Çubukları kolayca kırmalarının nedeni nedir? 7. Parçanın ana fikri nedir? 8. Parçanın kahramanları kimlerdir? 9. Çiftçinin oğullarının yerinde siz olsanız ne yapardınız? 10. Parçaya başlık olarak siz ne koyardınız?
15. ÇİFTÇİNİN OĞULLARI Bir çiftçinin birkaç oğlu varmış. Birbirleriyle geçinemez , kavga ederlermiş. Babaları : “ Birbirinizi sevin , yardımlaşın ” dermiş. Ama çocuklar , babalarının bu güzel öğütlerini tutmazlarmış. Çiftçi bir gün çocuklarını çağırmış : - Bana , bir ağaçtan on çubuk kesip getirin , demiş. Çocuklar çubukları getirmişler. Çiftçi , çubukları birbirlerine bağlayarak , oğullarına vermiş. - Hadi kırın bunları , demiş. Oğlanlar , çubuk demetini kırmaya çalışmışlar. Ama kıramamışlar. Çiftçi , demeti alıp çözmüş. Çubukları oğullarına birer birer vermiş. Onlar da kendilerine verilen çubukları kolayca kırmışlar. Bu olay üzerine çiftçi çocuklarına şöyle demiş : - Görüyorsunuz ya , birleşmek güç yaratıyor. Birbirinizle anlaşmaya çalışınız. O zaman size kimsenin gücü yetmez. Siz de her güçlüğü yenersiniz
16. ÇİFTÇİNİN OĞULLARI Bir çiftçinin birkaç oğlu varmış. Birbirleriyle geçinemez , kavga ederlermiş. Babaları : “ Birbirinizi sevin , yardımlaşın ” dermiş. Ama çocuklar , babalarının bu güzel öğütlerini tutmazlarmış. Çiftçi bir gün çocuklarını çağırmış : - Bana , bir ağaçtan on çubuk kesip getirin , demiş. Çocuklar çubukları getirmişler. Çiftçi , çubukları birbirlerine bağlayarak , oğullarına vermiş. - Hadi kırın bunları , demiş. Oğlanlar , çubuk demetini kırmaya çalışmışlar. Ama kıramamışlar. Çiftçi , demeti alıp çözmüş. Çubukları oğullarına birer birer vermiş. Onlar da kendilerine verilen çubukları kolayca kırmışlar. Bu olay üzerine çiftçi çocuklarına şöyle demiş : - Görüyorsunuz ya , birleşmek güç yaratıyor. Birbirinizle anlaşmaya çalışınız. O zaman size kimsenin gücü yetmez. Siz de her güçlüğü yenersiniz
17. ÇİFTÇİNİN OĞULLARI Bir çiftçinin birkaç oğlu varmış. Birbirleriyle geçinemez , kavga ederlermiş. Babaları : “ Birbirinizi sevin , yardımlaşın ” dermiş. Ama çocuklar , babalarının bu güzel öğütlerini tutmazlarmış. Çiftçi bir gün çocuklarını çağırmış : - Bana , bir ağaçtan on çubuk kesip getirin , demiş. Çocuklar çubukları getirmişler. Çiftçi , çubukları birbirlerine bağlayarak , oğullarına vermiş. - Hadi kırın bunları , demiş. Oğlanlar , çubuk demetini kırmaya çalışmışlar. Ama kıramamışlar. Çiftçi , demeti alıp çözmüş. Çubukları oğullarına birer birer vermiş. Onlar da kendilerine verilen çubukları kolayca kırmışlar. Bu olay üzerine çiftçi çocuklarına şöyle demiş : - Görüyorsunuz ya , birleşmek güç yaratıyor. Birbirinizle anlaşmaya çalışınız. O zaman size kimsenin gücü yetmez. Siz de her güçlüğü yenersiniz
18. ÇİFTÇİNİN OĞULLARI Bir çiftçinin birkaç oğlu varmış. Birbirleriyle geçinemez , kavga ederlermiş. Babaları : “ Birbirinizi sevin , yardımlaşın ” dermiş. Ama çocuklar , babalarının bu güzel öğütlerini tutmazlarmış. Çiftçi bir gün çocuklarını çağırmış : - Bana , bir ağaçtan on çubuk kesip getirin , demiş. Çocuklar çubukları getirmişler. Çiftçi , çubukları birbirlerine bağlayarak , oğullarına vermiş. - Hadi kırın bunları , demiş. Oğlanlar , çubuk demetini kırmaya çalışmışlar. Ama kıramamışlar. Çiftçi , demeti alıp çözmüş. Çubukları oğullarına birer birer vermiş . Onlar da kendilerine verilen çubukları kolayca kırmışlar. Bu olay üzerine çiftçi çocuklarına şöyle demiş : - Görüyorsunuz ya , birleşmek güç yaratıyor. Birbirinizle anlaşmaya çalışınız. O zaman size kimsenin gücü yetmez. Siz de her güçlüğü yenersiniz
19. ÇİFTÇİNİN OĞULLARI Bir çiftçinin birkaç oğlu varmış. Birbirleriyle geçinemez , kavga ederlermiş. Babaları : “ Birbirinizi sevin , yardımlaşın ” dermiş. Ama çocuklar , babalarının bu güzel öğütlerini tutmazlarmış. Çiftçi bir gün çocuklarını çağırmış : - Bana , bir ağaçtan on çubuk kesip getirin , demiş. Çocuklar çubukları getirmişler. Çiftçi , çubukları birbirlerine bağlayarak , oğullarına vermiş. - Hadi kırın bunları , demiş. Oğlanlar , çubuk demetini kırmaya çalışmışlar. Ama kıramamışlar. Çiftçi , demeti alıp çözmüş. Çubukları oğullarına birer birer vermiş. Onlar da kendilerine verilen çubukları kolayca kırmışlar. Bu olay üzerine çiftçi çocuklarına şöyle demiş : - Görüyorsunuz ya , birleşmek güç yaratıyor. Birbirinizle anlaşmaya çalışınız. O zaman size kimsenin gücü yetmez. Siz de her güçlüğü yenersiniz