2. Gök cisimlerini ve gök olaylarını inceleyen astronomi
sayesinde günümüzde yıldızlar, gezegenler, meteorlar
gibi gök cisimleri ya da gök olayları hakkında önemli
bilgilere ulaşılmıştır. Astronomi bilimi gök cisimlerini inceler ve
onları yıldız, gezegen, kuyruklu yıldız, takım yıldızı, meteor,
gökada gibi sınıflara ayırır. Temel bilimleri kullanarak gök
cisimlerini gözlemleyen ve inceleme
yapan bilim adamlarına ise astronom denir. Bu bilim
insanlarının yapmış olduğu çalışmalar, evrene bakıp
açımızı değiştirmekte ve bizlere yön vermektedir.
3. Yıldızlar ve bütün gök cisimlerini, gök
kubbesi ya da
gök küresi denen bir yarım kürenin iç
yüzüne serpilmiş gibi görürüz. Gerçekte
gök küresi dediğimiz bu
küre, geometrik, düzgün bir küre
değildir.
İnsan gözü sınırlı uzaklıklar için
karşılaştırma yapabilir,
büyük uzaklıklar için bu karşılaştırma
gücü biter. Gök
cisimleri, bu nedenle büyük bir yarım
küre üzerinde
eşit uzaklıktalarmış gibi görünür,
gözlemci her zaman
Gök küresinin merkezinde bulunur.
4. Gökadalar sarmal, eliptik ve düzensiz şekillerde olabilir. Samanyolu
gökadasından başka Andromeda ve Sombrero gökadaları da vardır.
Gezegenler yuvarlak bir disk şeklinde görünürler. Yıldızlar ise yanıp sönen
ışık noktaları gibi görünürler.Gezegenler, güneş çevresinde dönerler.
Gezegenler, ısı ve ışık kaynağı değilken, yıldızlar ısı ve ışık kaynağıdır.
Çıplak gözle görebildiğimiz
gök cisimleri arasında belki de en önemlisi olan, günlük
yaşantımızın bir parçası olmasının yanı sıra sağladığı
yenilenebilir enerji sayesinde yaşamımızın devamlılığını sağlayan
tek yıldız Güneştir. Güneş, Dünya üzerindeki
canlı yaşamının sürmesi için gerekli enerjinin büyük bir
Kısmını ışıma yoluyla ulaştırır. Dünya üzerinde iklimlerin oluşması, bitki
örtülerinin gelişmesi, meteorolojik olayların tümünde
Güneşin etkisi vardır.
5.
6. Uzaydaki maddeler, çok küçük toz parçacıklar, hidrojen
gazlarından ve çok küçük miktarlardaki elementlerden
oluşmaktadır. Uzaydaki çok geniş bir alana yayılmış toz ve
gaz bulutlarına nebula denir. Tüm yıldızlar oluşumlarına bir
nebula içinde başlar.
7. Yapılan gözlemlere göre, uzayın her noktasında bu
gaz bulutlarının aynı yoğunlukta olmadığı tespit
edilmiştir. Yoğunlaşmanın olduğu yerlerde kütle çekiminin
daha kuvvetli olması gaz bulutunun kendini
daha da sıkıştırarak çok yüksek yoğunluklara ulaşmasını
sağlar. Çünkü, kütle çekimi etkisi ile bu tanecikler birbirini
çekerek bir yoğunlaşma başlatır. Birbirini
çeken taneciklerin kütlesi artmaya ve daha fazla tanecik
çekmeye başlar. Bu şekilde kütle ve çekim kuvvetinin
artması ile yoğunlaşan madde bulutu, kendini daha da
sıkıştırarak çok yüksek yoğunluklara ulaşmış olur.
8. Bulutsuz bir gece gökyüzüne baktığımızda parlak küçük
noktalar görürüz. Bu ışık noktacıkları, var olduğundan
beri insanların ilgisini çekmiştir. Yıldızlar çok
büyük kütleye sahip olan çok sıcak ve çok parlak ateş
küreleridir. Yıldızlar bizden çok uzakta olduklarından
onları küçük ışık noktacıkları şeklinde görürüz. Örneğin
Güneş’ten sonra en yakın yıldızın bize uzaklığı 40
trilyon km’dir
9. Gökyüzünde çıplak gözle görülebilecek yıldız sayısı
2000 civarındadır. Ancak bu ünite sonunda evrende
milyarlarca yıldızın olduğu, yıldızların nasıl oluştuğu,
ne gibi yaşam evrelerinden geçtikleri, yıldızların hangi
özelliklerine göre sınıflandırıldıkları hakkında bilgi sahibi
olacağız.
Çok sıcak gazlardan oluşan ve etrafına ışık ve enerji
saçan çok büyük kütleli gök cisimlerine yıldız denildiğini
öğrenmiştik.
Yıldızların yapısındaki gazlar plazma hâldedir.
Yıldızların yapısı gaz hâldeki farklı elementlerden oluşur. Bu
elementlerin oranları yaklaşık olarak %71 hidrojen, %27
helyum, %2 karbon, bakır, çinko, alüminyum, altın, demirdir.
10. Evrenin oluşumu ile ilgili en çok kabul gören görüş büyük
patlama teorisidir. Bu teoriye göre evrendeki tüm
madde başlangıçta bir aradaydı ve büyük bir patlama
ile bu büyük kütle genişlemeye başladı. Büyük patlamanın
etkisi ile evrenin bazı bölgelerinde toz ve gaz
kümeleri oluştu. Sınırları çok büyük olan bu toz ve gaz
bulutlarına nebula denir. Yıldızların oluşmaya
başladıkları yerler nebulalardır
11. Güneş, etrafındaki gezegenler ile birlikte Güneş sistemini oluşturur
ve bu sistemin yıldızıdır. Dünya Güneş sisteminin bir gezegenidir.
Gökyüzünde her parlayan cisim yıldız değildir. Onlardan bazıları
gezegen de olabilir. Yıldızlar ve gezegenler arasında bazı farklar
vardır. Yıldızların kendisi ısı ve ışık kaynağı olduğu hâlde, gezegenler
yıldızlardan Aldığı ışığı yansıtır. Gezegenler yıldızlardan daha
soğuk ve küçüktür. Bir yıldız olarak Güneş Dünya’daki yaşam için en önemli
enerji kaynağıdır. Mevsimlerin oluşması, bitkilerin fotosentez
yapabilmesi, buharlaşmanın gerçekleşmesi ve dolayısıyla
yağışların gerçekleşmesi Güneş’ten gelen
enerji ile gerçekleşir. Günlük yaşam tarzımız üzerinde
de Güneþ’in önemli etkileri vardýr. Farklý ülkelerde
yaşayan insanlar evlerinin yapılarını ve giysilerini
Güneş’ten enerji alma durumuna göre düzenler.
12. Güneş’in çapı 1,39.106 km, yüzey sıcaklığı 5500 K,
merkezindeki sıcaklık 15 milyon K, kütlesi 1,98.1030 kg
ve Dünya’ya uzaklığı 149,6.106 km’dir. Güneş enerjisi
Bize ışıma yoluyla ulaşır. Güneşten çıkan ışık ışınları bize
8,5 dakikada ulaşır.
Güneş’in yapısı, bazı katmanlara ayrılarak incelenir.
En içte füzyon reaksiyonlarının meydana geldiği çekirdeğe
nükleer tepkime merkezi denir. Bu bölgedeki
sıcaklık yaklaşık 15 milyon k’dir. Kalınlığı Güneş yarıçapının
dörtte biri kadardır.
Merkezde açığa çıkan büyük enerjiyi elektromanyetik
ışıma yoluyla dış katmana ileten orta katmana ışıma
bölgesi denir. Kalınlığı 0,25 Güneş yarıçapından 0,7
yarıçapına kadardır. Sıcaklık 2 ile 7 Milyon K arasında
değişir.
13.
14. Işıma bölgesinin elektromanyetik ışıma olarak taşıdığı
enerji, en dış katmanda madde hareketi ile taşınır. Bu
nedenle bu katmana taşıma bölgesi denir. Kalınlığı
200.000 km kadardır. Yüzeyinde sıcaklık 5700 K
civarındadır.
15. Füzyon reaksiyonlarının başlaması ile yıldız özelliği
kazanan bebek yıldız bu andan itibaren kütle
kaybetmeye başlar. Bu durum aynı zamanda yıldızın
yaşlanmasının da başlangıcıdır. Yıldızların bundan
sonraki yaşam süreçleri yıldızın kütlesine göre
farklılık gösterir. Küçük kütleli ve orta kütleli
yıldızlar farklı bir yaşam süreci izlerken büyük kütleli
yıldızlar daha farklı bir yaşam süreci izler.
16. Küçük kütleli ve orta kütleli yıldızların yaşam süreci:
Füzyon reaksiyonu sonucu yıldızlar kütle kaybetmeye
başlar. Kütlesi küçük olan yıldızların ömürlerinin
kısa olacağı zannedilebilir. Ancak durum bunun tam
tersidir. Örneğin kütlesi Güneş’in kütlesinden küçük
olan bir yıldızın ömrü yaklaşık 200 milyar yıl iken Güneş
büyüklüğündeki bir yıldızın ömrü 10 milyar yıl olabilir.
Kütlesi 10 Güneş kütlesi kadar olan bir yıldızın
ömrü ise 10 milyon yıl kadardır.
17. Merkez yoğunluğu ve sıcaklığının
artmasıyla yıldız genişlemeye başlar. Örneğin Güneş
bu genişlemeyi gerçekleştirdiğinde dış yüzeyi Dünya’ya kadar uzanabilir.
İç basıncın artışı sonucu bu şekilde
büyümüş olan yıldıza kızıl dev adı verilir.
18. Kahverengi cüceler :1995 yılında keşfedilmişlerdir.
Kütleleri yaklaşık 80 Jüpiter kütlesi kadardır. Bu
miktardaki kütle, füzyon reaksiyonlarını başlatamaz.
Ancak yoğun ve sıcak olan kahverengi cüceler
etraflarına ışık saçarlar. Küçük olmaları ve parlak
olmamaları nedeniyle tespit edilmeleri zordur.
19. Büyük kütleli yıldızların yaşam süreci: Büyük kütleli
yıldızların doğuşu, enerji yaymaya başlaması ve
genişleyerek
kızıl dev oluşuna kadar gelişim evreleri küçük
kütleli yıldızların evrelerine benzer. Ancak büyük
kütleli yıldızların kızıl devi çok daha büyük
olduğundan
bu aşamadaki yıldıza süper dev denir.
20.
21. Kütle çekim kuvveti ile birbirlerine bağlı olarak hareket
eden çok büyük yıldız topluluğuna gök ada (galaksi)
denir. Galaksilerde milyarlarca yıldız olduğu hesaplanmıştır.
Galaksilerin yapısında yıldızlar haricinde uçsuz
bucaksız toz ve gaz bulutları da bulunur. Bilim insanları
evrende 100 milyar galaksi olduğunu tahmin etmektedirler.
Bir galakside 100 milyardan fazla yıldız olduğu
düşünüldüğünde evrenin ne kadar dev boyutlarda olduğu
anlaşılabilir.
22. Galaksi kelimesi genelde zihnimizde sarmal
kollardan
oluşan yıldız topluluğu şeklinde belirir. Ancak farklı
yapılarda
da gök adalar vardır.
Gök adalar şekillerine göre üç gruba ayrılır. Bunlar;
sarmal, eliptik ve düzensiz gök adalardır.
23. Sarmal gök adalar: Merkeze doğru sarılan iki ya
da daha fazla kola sahiptir. Merkezi şişkin bir disk şeklindedir.
Gök adanın kollarında genç yıldızlar, merkeze doğru ise daha yaşlı yıldızlar
yer alır. Sarmal gök adalar merkezlerinin büyüklüğüne göre ve kollarının
Özelliklerine göre alt sınıflara ayrılırlar. Büyük çekirdek ve sıkıca sarılmış
kolları olan sarmal gök adalar Sa, orta büyüklükte çekirdek ve sıkıca
sarılmış kolları olan sarmal gök adalar Sb, küçük çekirdek ve gevşek sarılmış
kolları olan sarmal gök adalar Sc, çok küçük çekirdek ve çok gevşek sarılmış
kolları olan sarmal gök adalar Sd olarak isimlendirilir. Sarmal gök adalar
sarmal kolların başlangıç şekline göre eksenel simetrik ve çubuklu sarmal
olarak da iki gruba ayrılır.
24. Eliptik gök adalar: En büyük ve en fazla bulunan
gök ada türüdür. Bir çoğu küre şeklindedir. Ancak bazıları
basık küre şeklinde de olabilir. Eliptik şekillerinin basıklık durumlarına
göre sınıflandırılır. Merkezleri çok parlaktır.
Yapılarında çok az toz ve gaz bulunur. Genelde
yaşlı yıldızlardan oluşur. Toz ve gazın az olması nedeniyle
yeni yıldız oluşumu nadiren gerçekleşir.
25. Güneş ve etrafındaki gezegenlerden oluşan Güneş
sistemi, Samanyolu gök adası içinde yer alır. Çapı
yaklaşık 100 000 ışık yılı olan Samanyolu gök adasında
yaklaşık 100 milyar yıldız olduğu hesaplanmaktadır.
Samanyolu gök adası üstten bir merkez etrafına
sarılmış kollar, yandan bakıldığında bir disk şeklindedir.
Güneş sisteminin gök ada merkezine uzaklığı 25.000
ışık yılıdır.