1. ÜNİTE 7
Sindirim Sistemi
Amaçlar
Bu üniteyi çalıştıktan sonra,
■ Ağız boşluğunu,
■ Yutak ve yemek borusunu,
■ Mideyi,
■ İnce ve kalın barsağı,
■ Karaciğer ve pankreası,
■ Karın boşluğu ve periton'u öğrenmiş olacaksınız.
İçindekiler
■ Ağız Boşluğu
■ Yutak
■ Yemek Borusu
■ Mide
■ İnce Barsaklar
■ Kalın Barsaklar
■ Karaciğer
■ Karın Boşluğu ve Periton
■ Özet
■ Değerlendirme Soruları
■ Sözlük
Öneriler
■ Lise yıllarında görmüş olduğunuz anatomi ders notlarını gözden geçirmeniz, konuyu
anlamanızı kolaylaştıracaktır.
■ Ünite sonundaki soruları lütfen yardımcısız cevaplamaya çalışınız. Eğer cevaplayamı-
yorsanız üniteyi tekrar çalışınız.
2. 1. SİNDİRİM SİSTEMİ (Systema digestorium)
Organizmanın canlılığı için gerekli gıdanın dışarıdan alınması, ilgili yerlere iletilmesi ve belli
yerlerde birtakım değişikliklere uğratılması gerekmektedir. Gıda maddelerinin değişiklikle-
re uğratılarak (kimyasal, fiziksel ve biyolojik) sindirilmesi işlemi, değişik kademelerde ve bir-
birlerini bu fonksiyon içerisinde tamamlayan organların bir araya gelişi ile mümkün olabilir.
Bunun için aynı işe yönelik olmak üzere, değişik organlar biraraya gelerek sindirim sistemini
(systema digestorium) oluşturmuşlardır. Bu sistem, birbirlerini tamamlayan bölümler halin-
de; ağız boşluğu, yutak, yemek borusu, mide ve barsaklar olmak üzere ayrılır. Bunlara ek
olarak karaciğer ve pankreas, sindirimde önemli görevler yüklenmiş salgı bezleri olarak
fonksiyon görürler.
2. AĞIZ BOŞLUĞU (Cavitas oris)
Sindirim apereyinin başlangıç kısmı ağız boşluğudur. Ağız boşluğunun duvarları; yanda ya-
naklar, önde dudaklar, yukarıda sert ve yumuşak damak, tabanda ise dil ve ağız tabanı kas-
larından oluşur. Önde ağız açıklığı (rima oris) ile dışarıya, arkada yutak darlığı (isthmus fau-
cium) ile yutağa bağlantı sağlayan bu boşluk, bütün olarak cavitas oris adı ile belirtilir. Ancak
bu büyük boşluk, diş kemerleri ve dişler ile yeniden ikiye ayrılır. Buna göre dudaklar ve ya-
naklar ile diş kavisleri arasında kalan dar aralığa vestibulum oris, diş kemerleri ve dişlerin
ardından yutağa kadar uzanan geniş aralığa ise cavitas oris propria adı verilir. Arkadaki
büyük boşluğu yutağa bağlayan isthmus faucium denilen darlık, yukarıdan küçük dil (uvu-
la), yanlardan ise küçük dilden aşağıya doğru uzanan iki çıkıntılı kemer tarafından (arcus
palatoglossus ve arcus palatopharyngeus) kuşatılır. Bu iki çıkıntı arasındaki boşlukta ise,
yutağın yan duvarlarına isabet etmek üzere bademcikler (tonsilla palatina) yer almıştır. Ca-
vitas oris propria'nın tabanı arkada, dil kökü tarafından yapılır.
2.1. Dişler = Dentes
Her diş gıdaların öğütülme veya kesilme işleminin yapıldığı bir taç kısmına sahiptir. Çene
kemiklerinin çıkıntıları (arcus alveolaris) üzerine oturmuş ve eklem yapmış kök kısmı ile,
kök ve taç kısmı arasındaki boyun bölümü olmak üzere bir diş üç bölümden oluşur.
Yetişkin bir insanda toplam 32 adet diş vardır. Dişler yapısal (morfolojik) olarak dört gruba
ayrılır.
- 130 -
3. ■ Kesici dişler = Dentes incisivi
■ Köpek dişleri = Dentes canini
■ Küçük azılar = Dentes praemolares
■ Büyük azılar = Dentes molares
İnsanlarda diş çıkarma iki aşamada olur. İlk defa süt dişleri çıkar. Daha sonra gelişimin de-
vamı içerisinde süt dişlerinin yerini daimi (kalıcı) dişler alır. Bir çocukta ilk dişin çıkışı yak-
laşık olarak 6. ayda görülür ve bunu diğer süt dişlerin çıkışı izler. İki yaşını aşan bir çocukta
normal olarak 20 adet süt dişi bulunur. Dişlerinin çıkışı tamamlanmış normal bir çocuğun çe-
nesinin sadece bir yarısı düşünüldüğünde; 2 adet kesici diş, 1 adet köpek dişi ve 2 adet de
öğütücü diş (azı diş) bulunur. Böylece çenelerin her yarısında 5 adet olmak üzere, toplam
20 adet diş bulunur.
Süt dişleri ile kalıcı dişlerin değişimi yaklaşık olarak 7 yaşında başlar ve bu değişim 15/16
yaşına kadar devam eder. Bu dişlerin dışında yirmiyaş dişi adı verilen dördüncü bir azı dişi
daha vardır. Yirmi yaş dişinin çıkışı daha ileriki yaşlarda olur.
? Dişlerin yapısını ve özelliklerini özetleyiniz.
2.2. Cavitas oris propria
Ağız boşluğunun bu kısmı, dişler ve diş kemerlerinin arkasından, yutak darlığına (ısthmus
faucium) kadar devam eder. Boşluğun tabanı özellikle başta M. mylohyoideus olmak üzere,
diğer bazı kaslar tarafından yapılmıştır. Boşluğun tavanı ise önde sert damak ve arkada ise
yumuşak damaktan oluşur. Yumuşak damağın arkasında ve serbest kısmın ortasında ileri-
ye doğru uzanan çıkıntıya küçük dil (uvula) denir. Uvula'nın her iki yanında, birbiri arkasında
olmak üzere yana ve aşağıya doğru devam eden çıkıntılı mukoza kabartılarından birisi dile,
diğeri ise yutağın yan duvarına kadar ilerler (arcus palatoglossus ve palatopharyngeus). Bu
iki çıkıntı arasında oluşan boşluk (fossa tonsillaris) içine de bademcikler (tonsilla palatinae)
oturmuştur.
Ağız boşluğu çevresinde birçok salgı bezi bulunur. Salgı bezlerinden bir bölümü müköz
salgı, diğer bir bölümü ise akıcılığı daha fazla olan seröz salgı yaparlar. Müköz salgı ile
çiğneme sırasında ağıza alınan gıda parçaları karışarak, lokmanın kolayca yemek borusu-
na gönderilmesi sağlanır. Seröz salgı içinde ise önemli bir yapı (ferment) pityalin (ptyalin)
bulunur. Bu şekilde çok sayıda küçük tükrük bezlerine dudaklarda, damakta, yanakta ve di-
- 131 -
4. lin arka kısımlarında da rastlanır. Bu küçük bezlerin yanısıra, salgılarını ağız boşluğuna ve-
ren büyük tükrük bezleri de vardır. Kendilerine ait yerleri ve oldukça büyük salgı kanalları
bulunur ve bu kanallar yardımı ile, salgı ağız boşluğuna iletilir. Büyük salgı bezlerinden olan
parotis (glandula parotidea) seröz salgı yapar. Glandula submandibularis ve glandula sub-
lingualis (dil altı bezi) ise karışık salgı yaparlar. Bu bezlerin salgı kanallarının topoğrafisi ve
komşulukları, özellikle cerrahi tedavilerde önem kazanır. Parotis (kulak altı) bezinin cerrahi-
sinde mimik kasların motor siniri kesildiğinde (N. facialis), tek taraflı yüz felçleri ortaya çıkar.
Ağız boşluğu çevresinde ve özellikle dil, pharynx ve larynx'de tat cisimcikleri de bulunur.
Tad cisimcikleri dilde değişik yerlerde, değişik tad özelliklerini almak üzere özel bir dağılma
gösterirler.
? Ağız boşluğu nelerden oluşmuştur? Özetleyin.
2.2.1. Dil = Lingua
Ağız boşluğunun en önemli organı olan dil, üzeri mukoza tarafından döşenmiş, kas yapılı bir
organdır. Yapısına bağlı olarak son derece çeşitli hareketler yaptığı için, dili belirli bir biçim-
de tarif etmek oldukça zordur. Dilin yapısı içinde yer alan kasların bir bölümü doğrudan dilin
kendine ait olup, buradan başlayarak uzanırlar. Diğer bir kısmı ise, dışarıdan gelerek dile
kadar uzanan kaslardır. Dilin kendisine ait olan kaslar, üç ana yöne uzanır ve böylece çok
çeşitli hareketlerin yapılmasını temin ederler. Dışarıdan gelen kaslar, alt çene kemiği (man-
dibula), os hyoideum ve processus styloideus'dan başlayarak buraya kadar uzanır.
Dil şu bölümlerde incelenir :
■ Dilin ucu (apex linguae)
■ Dilin gövdesi (corpus linguae)
■ Dilin kökü (radix linguae)
■ Dilin sırtı (dorsum linguae)
Dilin üst yüzeyinde ve kenarlarında, değişik yerlere lokalize olmuş, çıkıntı şeklinde bazı dil
papilllaları vardır. Bunların bir kısmı ağıza alının gıdalar üzerine mekanik etki yaparak fonk-
siyon görürler. Bazıları ise doğrudan tat alma işi ile görevlendirilmiştir. İnsan dilinde papillae
filiformes, papillae fungiformes, papillae vallatae ve papillae foliatae olmak üzere dört esas
yapı bulunur. Dilin ön kısmında bulunan papillae fungiformes ve arka bölümünde yer ala pa-
- 132 -
5. pillae vallatae ve papillae folitae'ler tat tomurcukları ihtiva ederler. Papillae filiformesler ise
alınan gıdalar üzerine mekanik etki yaparak, lokmanın hazırlanmasına yardım ederler.
? Dilin görevi nedir ve hangi bölümlerde incelenir. Özetleyiniz.
2.2.2. Bademcik = Tonsilla palatina
Bademcik ağız boşluğu ve yutak arasında yer alır. Her iki yanda birer tane olmak yer alan
bademcikler, limfoit organladır. Bulundukları yerde kendilerine ait birer çukur içersindedir-
ler (fossa tonsillaris). Bu çukur önden arcus palatoglossus ve arkadan ise arcus palatop-
haryngeus tarafından sınırlanmıştır. Bu mukoza çıkıntıları (kıvrımları) damaktan, dile ve yu-
tak yan duvarlarına uzanan yapılar halinde oluşmuşlardır.
3. YUTAK (Pharynx)
Yutak, bulunduğu yer itibariyle hem solunum ve hem de sindirim sistemlerini ilgilendiren bir
organdır. Bu yapı hakkında gerekli bilgiler daha önce solunum sisteminde verilmişti.
4. YEMEK BORUSU (Oesophagus)
Ağız boşluğu ile mide arasında bağlantıyı sağlayan, kas yapılı boru şeklinde bir organdır. İç
yüzü ince bir mukoza örtüsü ile döşenmiştir. Mukozada bulunan salgı bezleri, burasının
ıslaklığını ve kayganlığını sağlar. Yemek borusu sadece bir geçiş yolu olarak fonksiyon
görür. Boyu yaklaşık 25 cm kadardır. Boyun, göğüs ve karın olmak üzere üç bölüme ayrılır.
Yemek borusu, uzunluğu içinde üç yerde darlık gösterir :
■ Üst darlık : Başlangıç yerinde, farenksin hemen altındadır.
■ Orta darlık : Trachea'nın ikiye ayrıldığı yer hizasındadır.
■ Alt darlık : Diaphragma'yı geçtiği yerdedir.
Bunlar içinde en dar olan yeri, üst darlıktır. Burasının çapı yaklaşık 14-15 mm kadardır. Mi-
deye ulaşmak için yapılan sonda uygulamasında yemek borusunun darlıkları unutulma-
malıdır. Buralar pratik bakımdan önemlidir.
- 133 -
6. Yemek borusunun duvar yapısı içindeki kas tabakası özellik gösterir. Kas liflerinin
uzanışlarına göre, kas katı iki ayrı tabaka halinde düzenlenmiştir. İçte dairesel (sirkuler),
dışta ise uzunluğuna (longitudinal) devam ederler. Histolojik (ince yapı) olarak ise, üst
kısımlar çizgili kas yapısındadır. Bu yapı ortalarda yavaş yavaş düz kas yapısına dönüşür
ve alt bölümde ise tamamen düz kas özelliğini kazanır. Kas yapısının çeşitliliği, innervasyon
ve fonksiyon bakımından önemlidir. Nitekim, yutak borusunun üst kısımlarında kasılmalar
daha çabuk, aşağılarda ise yavaş meydana gelir.
? Yemek borusunu özetleyin
5. MİDE (Ventriculus)
ünüm ortay koyar. Bu bakımdan çeşitli şekillerde tarif edilebilir. Yemek borusu ile barsak-
ların ilk kısmı arasında bulunur ve bir bakıma sindirime hazırlanan gıdaların depo edildiği
yer olarak görev yapar. Genel olarak dolu bir mide, olta iğnesine benzetilir. Ancak, yaşa ve
cinse göre de midenin şeklinde değişiklikler görülür. Ağızda parçalanarak küçük bölümlere
ayrılan ve tükrük ile yumuşatılan gıdalar, yemek borusu ile mideye aktarılır. Burada topla-
nan gıdalar bir süre daha belirli işlemlere tabi tutulur ve daha sonra belirli aralıklar ile bar-
sağın birinci kısmına aktarılır.
Midenin iki açıklığı vardır. Yemek borusunu mide ile birletiren açıklığa (bölüme) cardia de-
nir. Barsağın başlangıç kısmı ile birleştiren açıklığa (bölüme) ise pylorus (ostium pyloricum)
adı verilir. Pylorus sıkı oluşmuş sirküler kas liflerinden meydana gelmiştir (musculus sphinc-
ter pyloricus).
Dış görünüşüne göre mide üç kısma ayrılır. Bu bölümler; fundus, corpus ve pars pylorica
adını alır. Midenin iki yüzü ve iki kenarı bulunur. Normal olarak soldan sağa doğru bükülmüş
bir durum gösterir. Bu durumda ön duvarı öne ve biraz yukarıya, arka duvarı ise aşağıya ve
arkaya bakar. Midenin kardia ve pilor kısımlarını birleştiren sağ kenara, küçük kenar (curva-
tura ventriculi minor) denir. Daha uzunca olan sol kenara ise, büyük kenar (curvatura ventri-
culi major) adı verilir. Midenin ana bölümü korpus kısmıdır. Bu bölümün yukarıya doğru kub-
be şeklinde yapmış olduğu çıkıntılı kısım diaphragma'nın altına sokulmuştur. Buraya fun-
dus adı verilir. Gıdaların yutulması sırasında alınan hava, midenin fundus kısmında top-
lanır. Mide korpusunun alt kısmı gittikçe daralır. Burası özel bir yapı kazanmış olan pylorus
kısmıdır. Düz kas liflerinden medana gelmiş kuvvetli bir duvara sahiptir. Pylorus kısmının
- 134 -
7. pankreas ve karaciğer ile yakın komşulukları vardır.
Midenin iç yüzü ince bir mukoza örtüsü tarafından döşenmiştir. Bu örtü içinde midenin
önemli salgı bezleri bulunur. Boş durumda olan bir midenin mukozasında uzunluğuna bir-
takım çıkıntılar oluşur. Dolu olan midede bu kıvrımlar kaybolur. Küçük kenara isabet eden
yerde bu kıvrımlar kenar boyunca kesintisiz devam ederler ve aralarında geniş boşluklar
oluştururlar. Bu boşluklara mide caddesi adı verilir.
Mide içinde emilime hazır hale getirilen gıda maddesi, buradan pylorus yolu ile duedonum'a
aktarılır. Bunun için midenin pylorus bölümünde peristaltik hareketler yapılır.
Midenin duvar yapısı içinde kas tabakası, değişik yönde uzanan kas liflerinden meydana
gelmiştir ve midenin özel hareketlerine imkan sağlar. Kas lifleri; sirküler, uzunlamasına ve
oblik yönlerde uzanırlar. En dışta uzanluğuna devam eden (longutidinal) kas lifleri bulunur.
Bu lifler yukarıda özofagus'tan başlar ve mide üzerinden duedonum'a kadar devam ederek,
barsak yapısında da yer bulurlar. Uzunluğuna devam eden bu liflerin altında sirküler kaslar
ve en içte ise oblik kas lifleri yer alır. Oblik kas lifleri midenin fundus kısmından başlayarak
pylorus'a kadar devam ederler. Liflerin uzanış yönleri ve oluşturdukları kas tabakalarının
durumları, mide hareketleri bakımından önemlidir. Çünkü midenin çeşitli hareketleri, duvar
yapısındaki kas liflerinin uzanış özellikleri ile sağlanır (peristaltik hareketler).
Yaklaşık olarak her 15-20 saniyede bir olmak üzere midenin yemek borusu ile birleştiği yer-
den (cardia) başlayan bir peristaltik hareket, aşağıda pylorus'a kadar devam eder. Fakat,
her peristaltik hareketin pylorus'a gelmesi ile midenin pylorus'u (ostium pyloricum) açılmaz.
Burasının açılması ve midede emilime hazır hale getirilmiş olan gıdanın duedonum'a akta-
rılması, barsak mukozasından gelen kimyasal bir uyarı sonucu refleks ile sağlanır.
? Mideyi özetleyin.
6. İNCE BARSAK (İntestinum Tenue)
İnce barsaklar midenin pylorus kısmından başlayıp, kalın barsaklara kadar uzanırlar. Yak-
laşık olarak 6 metre kadar uzunluğa sahip bir sindirim organıdır. Bu uzunluk taze kadavralar
için geçerlidir. Canlılarda barsak yapısındaki kasın tonusu nedeni ile 3-4 metre kadar bir
uzunluk gösterir. Hemen bütün uzunluk boyunca, ince yapıdaki bir örtü (periton) içinde yer
alır. Bu örtü ile sarılmış olan barsak, yelpaze şeklinde bir yapılaşma ile karın arka duvarına
asılmış durumdadır. İnce barsağın kan damarları, sinirleri ve limfa yolları bu ince örtü içinde
- 135 -
8. gelirler.
Barsak boşluğunun (lümen) çapı yukarılarda daha geniş olup 3-4 cm kadardır. Aşağılarda
ise 2-3 cm civarındadır. İnce barsağın iç yüzünde, barsak boşluğuna doğru çıkıntı yapmış,
sirküler tarzda mukoza plikaları görülür. Bunlara plicae circulares adı verilir. Bu yapılar bar-
sak yüzeyinin genişlemesini sağlarlar. Bu çıkıntıların yanısıra, daha ince yapıdaki uzantıla-
ra ise villi intestinales denir. İnce barsak mukozasında önemli salgı bezleri ve küçük limfa
düğümcükleri de bulunur.
İnce barsak uzunluğu boyunca üç bölümde ele alınır. Bu bölümler şunlardır :
■ Duodenum
■ Jejunum
■ İleum
6.1. Duodenum (Onikiparmak Barsağı)
İnce barsağın mideden sonra gelen ilk kısmıdır. Yaklaşık boyu 25-30 cm kadardır ve "C"
harfi şeklinde görülür. Açıklığı sola doğru olmak üzere bir büklüm yapar. Başlangıç kısmı
hafif şişkincedir ve bulbus adını alır. Üst bölüm, inen bölüm, yatay bölüm ve çıkan bölüm ol-
mak üzere dört kısımda incelenir. Hemen bütün bölümler arka yüzden önemli oluşumlar ile
komşuluk yaparlar. İnen bölümün arka yüzüne pankreas ve safra kesesi kanalları bir-
leşerek açılırlar. Bazen ayrı ayrı da açıldıkları görülür. Açılma yerinde uzunluğuna bir muko-
za çıkıntısı meydana gelir. Buna plica longitudinalis duodeni adı verilir. Duodenum, yaklaşık
olarak solda ikinci lumbal vertebra hizasında hafif bir kıvrım yaparak, ince barsağın jejunum
bölümü ile devam eder.
6.2. Jejunum
İnce barsağın duodenum'dan sonra gelen kısmıdır. İki yapraktan meydana gelmiş olan bir
periton örtüsü ile (mesenterium) karın arka duvarına asılmış durumdadır. Kendisi ile birlikte
bu periton yaprakları arasında, ince barsağın üçüncü kısmı da bulunur. Kesin bir sınır
göstermeden ileum ile devam eder.
6.3. Ileum
Jejunum'un devamı şeklindedir. Bu iki bölüm arasında kesin bir sınır yoktur. Ancak bazı
- 136 -
9. yapısal farklılıklar ile birbirlerinden ayrılırlar. Örneğin; jejunum, ileum'a göre daha kalın bir
duvar yapısına sahiptir.
Aynı zamanda, kan damarlarından daha zengin olan jejunum biraz daha kırmızı görülür. İle-
um'un sonlanma yerinden bazen 60 cm kadar yukarıda barsak duvarından oluşmuş bir
yapıya rastlanır. Bu durum yaklaşık %2 vakada görülür. Yapının bir fonksiyonu yoktur. Fa-
kat bazen iltihaplanması veya karın iç duvarına tutunması ile barsak düğümlenmesine yol
açabilir.
İleum kapak yapıda bir oluşum ile kalın barsağa açılır. Bu kapağa valva ileocaecalis (Bau-
hin) adı verilir. Bu birleşme yeri karnın sağ alt bölümünde ve fossa iliaca dextra'dadır.
? İnce barsağı özetleyin.
7. KALIN BARSAK (Intestinum crassum)
Karın boşluğunun büyük bölümü ince barsak tarfından doldurulmuştur. Kalın barsak, ancak
bir çerçeve gibi bu yapıyı dışarıdan kuşatacak şekilde yer alır. Kalın barsağın toplam uzun-
luğu yaklaşık 120-150 cm kadardır. Caecum, colon ve rectum olmak üzere üç bölümde in-
celenir. Kalın barsak duvarının dış yüzü, ince barsakta olduğu gibi düz bir yapı göstermez.
Yer yer boğumlar halinde bir yapılaşma vardır. Bu boğumlara haustra coli adı verilir. Kalın
barsak iç yüzünde ise bu boğumlar, yarım ay şeklinde oluşmuş mukoza çıkıntıları ile birbir-
lerinden ayrılmışlardır (plicae semilunares coli). Bu çıkıntıların yerleri sabit değildir. Peris-
taltik hareketlere uygun olmak üzere, bir yerde kaybolur, diğer bir yerde tekrar meydana ge-
lirler. Kalın barsak duvarının yapısında bulunan düz kas lifleri, her yerde eşit olarak
dağılmamışlardır. Aksine, bu kas lifleri barsak duvar yapısı içinde üç ana yerde toplanarak,
barsak boyunca uzanan sağlam yapıda üç şerit oluştururlar. Bunlara teniae coli adı verilir.
Bu, biraraya toplanmış kas liflerinin oluşturdukları yapılar, appendix vermiformis'ten
başlayıp rectum'a kadar devam ederler. Ancak appendix'te tenya bulunmaz.
Kalın barsak iç yüzeyini döşeyen epitel, çok miktarda kadeh hücreler ihtiva eder. Bu hücre-
ler koyu ve müköz salgı yaparlar. Böylece kalın barsakta bulunan sindirim artıkları,
sürtünme yapmadan, kolayca dışarıya atılabilir.
7.1. Caecum
Kalın barsağın, ince barsak ile birleştiği yerin altında kalan kısmıdır. Barsak duvarında mey-
- 137 -
10. dana gelmiş kör bir çıkıntı halindedir. Karın boşluğunun sağ alt kısmında yer alır. Yaklaşık 6-
7 cm kadar boyundadır ve kalın barsağın hemen hemen en geniş kısmını oluşturur. Bu
kısmın arka yüzünde solucan görünümünde, boyu yaklaşık 7-12 cm kadar olan bir çıkıntı
daha vardır. Buna appendix vermiformis adı verilir. Appendix limfoid bir organ olarak kabul
edilir ve hatta bunun için "barsak bademciği" adı dahi verilir. Lokalizasyonu caecum'un
değişik yerlerinde olabilir. Bu durum özellikle appendix iltihaplarında önem kazanır.
7.2. Colon
Bu kısım kalın barsağın caecum'dan sonra gelen bölümüdür. Kendi içinde :
■ Colon ascendens = yükselen kolon
■ Colon transversum = enine kolon
■ Colon descendens = inen kolon
■ Colon sigmoideum = "S" şeklindeki kolon
olmak üzere dört bölümde ele alınır. Bütün bu bölümler sanki bir resim çerçevesi gibi, ince
barsak kıvrımlarını dışarıdan kuşatmış durumdadır. Bölümlerin bazıları karın arka duvarına
yapışmış halde iken, bir kısmı da periton örtüsü içinde bulunur. Son kısım olan colon sigmoi-
deum, rectum ile devam eder.
7.3. Rectum
Kalın barsağın son bölümüdür. Aşağıya ve biraz da arkaya doğru devam ederek anüs ile
sonlanır. Ön yüzden, erkeklerde mesane, kadınlarda ise uterus ve vagina'nın arka kısmı ile
komşuluktadır. Rectum'un şişkince olan alt kısmına ampulla recti denir. Burada, dışarıya
atılmak üzere, barsaktaki artık maddeler toplanır. Kalın barsağın diğer bölümlerinde
görülen haustra ve teniae'lara burada rastlanmaz. Duvar yapısı içinde, hem uzunluğuna ve
hem de sirküler kas tabakası iyi şekilde gelişmiştir. Özellikle dairesel (sirküler) kas tabakası
rectum'un alt kısımlarında daha da kalınlaşarak kuvvetli sirküler bir kas bölümü oluşturur.
Buna musculus sphincter ani internus adı verilir. Düz kas liflerinden oluşmuş bu kas yapı,
irade dışı çalışır. Anüsü kapatan kaslardan birisidir.
? Kalın barsağı özetleyin.
- 138 -
11. 8. KARACİĞER (Hepar)
İnsan vücudunun en büyük bezi olarak kabul edilir. Karın boşluğunun sağ üst ve orta
bölümünü doldurur. Diaphragmanın hemen altındadır ve bu bölme ile sıkı bir komş;uluğu
vardır. Ağırlığı yaklaşık 1500 gr kadardır. Diaphragma ile komşu olan yüzü konveks bir yapı
gösterir ve facies diaphragmatica adını alır. Konkav durum gösteren alt yüz önemli karın or-
ganları ile komşuluktadır. Bu yüze facies visceralis denir. Önemli organların izlerini de bura-
da görmek mümkündür.
Karaciğeri örten periton yaprağı, bazı yerler dışında; organın büyük kısmını sardıktan sonra
orak şeklinde, oldukça kuvvetli bir bağ meydana getirir. Buna ligamentum falciforme adı ve-
rilir. Bu yapı karaciğeri, lobus dexter ve lobus sinister olmak üzere iki büyük loba ayırır. Kara-
ciğerin konkav alt yüzü ise, derin bir oluk ile ikiye ayrılmış durumdadır. Bu derin oluk fissura
sagittalis (sinistra) adını alır. Soldaki bu oluğa paralel olmak üzere sağda ise, karaciğerin alt
yüzündeki organların oturdukları çukur bölümler birbirlerini tamamlar şekilde görülür. Bura-
da önde safra kesesi, arka ise vena cava inferior bulunur. Karaciğer loblarının visseral
yüzünde böbrek, böbreküstü bezi, barsak, mide gibi organların izlerini de açıkca görmek
mümkündür.
Karaciğerin alt (visseral) yüzünde enine derin bir yarık görülür. Bu açıklık karaciğer kapısı
(porta hepatis) adı ile isimlendirilir. Buradan karaciğere önemli oluşumlar girer ve çıkarlar.
Bu yapılar şunlardır.
■ Vena portae
■ Arteria hepatica
■ Ductus hepaticus
■ Sinirler
■ Limfa damarları
Yukarıda verilen oluşumların yanısıra karaciğerin alt yüzünde safra kesesi ve vena cava in-
ferior'de kendilerine ait çukurluklarda bulunurlar.
Karaciğerin fonksiyonu ile safra yapılır. Buradan, kendine ait bir takım yolları takip ederek,
safra karaciğerden dışarıya çıkar. Sağ ve sol karaciğer loblarından gelen oldukça büyük
safra yolları (ductus hepaticus dexter ve sinister) karaciğer kapısında birleşirler.
Böylece daha büyük safra kanalı (ductus hepaticus communis) meydana gelir.
Karaciğere kan iki önemli yol üzerinden gelir. Bunlardan;
- 139 -
12. Arteria hepatica: Oksijenden zengin kanı, büyük dolaşımdan karaciğere iletir.
Vena portae : Özellikle barsak duvarından gelen ve gıda maddelerinin emilimi ile
zenginleştirilmiş kanı karaciğere iletir.
Karaciğerin venleri ise (Vv. hepaticae), organı arka taraftan terkederek, doğrudan vena ca-
va inferior'e açılırlar.
8.1. Safra kesesi (Vesica fellea)
Armut şeklinde bir organdır. Karaciğerin alt yüzünde ve kendisine ait bir çukurlukta bulunur.
Boyu yaklaşık 8-10 cm ve hacmi de 150 cm3 dür. İç yüzünü döşeyen mukoza örtüsü,
değişik yönlerde uzanan plikalar yapar. Duvar yapısı içinde yer bulan kas lifleri ise düz kas
yapısındadır. Fakat oldukça zayıf bir kas sistemi oluşturmuşlardır. İçte longitudinal, dışta
ise birbirlerini çaprazlayarak uzanan bir durum gösterirler. Bu kas liflerinin çalışmaları ile ke-
se içindeki safra barsağa (duodenum) akıtılır. Fakat safranın akıtılmasında daha başka et-
kenler de rol oynar (Oddi sphincteri gibi).
Karaciğer tarafından yapılan safrayı dışarıya ileten safra yolları, porta hepatis'de birleşerek
ductus hepaticus communis adı verilen kanalı meydana getirirler. Bu kanal, aşağıya ve bi-
raz da sola doğru devam ederken; safra kesesinden gelen, daha ince diğer bir safra kanalı
ile (ductus cysticus) birleşir. Böylece daha da kalınlaşan safra kanalı ductus choledochus
adını alır. Ductus choledochus en büyük safra kanalıdır. Yaklaşık 4 mm kadar çapında ve
10 cm kadar uzunluktadır. Duodenum ve pankreas başının arka yüzleri ile sıkı bir komşuluk
içinde aşağıya doğru uzanan bu büyük safra kanalı duodenum'un ikinci bölümüne açılarak
sonlanır. Bazen dustus cholodechus, pankreasın kanalı ile birleşerek, tek bir kanal halinde
de barsağa açılabilir.
Safra kanalının duvar yapısı içinde bulunan sirküler kas lifleri, kanalın sonlarına doğru daha
fazla yoğunlaşırlar. Yoğunlaşan sirküler lifler, kanalın barsak boşluğuna açılma deliğinin et-
rafında çok kuvvetli dairesel bir kas tabakası oluştururlar. Fonksiyonel özelliği olan bu yapı-
ya "Oddi sphincteri" adı verilir. Safranın barsak boşluğuna akıtılmasında bu sifinkterin kasıl-
maları önemli rol oynar.
Safra kesesi ve yolları klinik rahatsızlıkları bakımından önemli yer tutar. Ayrıca, safra yolları
ve pankreas kanalının çok yakın komşuluğu dolayısı ile karaciğer hastalıklarının çokyanlı
ortaya çıkışı da unutulmamaldır.
- 140 -
13. ? Karaciğeri özetleyin
9. PANKREAS
Pankreas çift fonksiyonlu bir bezdir. Biryandan sindirim sistemi ile ilgili bir organ olarak fonk-
siyon görür. Öteyandan iç salgı yapan bir bez olarak görülür. Karın arka duvarına tutun-
muştur. Orta çizgiyi sağdan sola doğru çaprazlayarak uzanır. Daha genişçe olan baş kısmı
sağ yanda duodenum'un kavisi içinde yer almıştır. Sola ve yukarıya doğru uzanan kuyruk
bölümü ise bazen dalak ile çok yakından komşuluk yapar. Böylece pankreas'ın gövdesi
(corpus) omurganın önünde ve yaklaşık birinci ve ikinci lumbal vertebralar hizasında bulu-
nur.
Pankreas'ın kuyruğundan başlayan boşaltıcı kanalı, yan uzantıları da alarak, soldan sağa
doğru, organın uzunluğu boyunca devam eder. Bu kanala ductus pancreaticus adı verilir.
Bazen müstakil olmakla beraber, genellikle safra yollarının son bölümü olan ductus chole-
dochus ile birleşerek, beraberce duodenum'a açılır. Pankreas'ın yapısı içinde bulunan
değişik hücre tipleri, kan şekeri üzerine etki yapan önemli hormonları yaparlar (Insülin ve
Glukagon hormonları).
? Pankreas'ı özetleyin
10. KARIN BOŞLUĞU (ABDOMEN) VE PERİTON
Karın boşluğu (abdomen) büyük kısmı kas yapıdan oluşmuş, vücudun bir bölümüdür. Ön ve
yanlardan önemli ve kuvvetli kaslar ile çevrilmiştir. Bu boşluğu göğüs boşluğundan, diaph-
ragma ayırır. Aşağıda ise pelvis ile devam eder. Tarif edilen bu boşluk içinde; birbirleri ile
önemli topoğrafik ilişkide bulunan karın organları yer alır.
Karın duvarı iç yüzden ince bir örtü (periton) ile döşenmiştir. Bu örtü, bazı yerleden karın
boşluğu içinde bulunan organların üzerine de atlar. Organların bazılarını tamamen kuşatır.
Bu organlara periton içi oluşumlar denir. Fakat bazen de periton örtüsü ya organı sadece bir
bölümü ile örter, veya hiç örtmeden (sarmadan) devam eder. Normal olarak bu seröz örtü
içinde ve karın boşluğunda az miktarda seröz sıvı bulunur. Böylece, birbirleri ile bazen çok
sıkı komşuluk durumunda bulunan organların, lüzumlu hareketleri kolaylaştırılır. Bazı has-
talık durumlarında karın boşluğu içinde, litreler ile belirtilebilecek kadar fazla sıvı toplandığı
- 141 -
14. da görülür.
Karın duvarlarının iç yüzeyini ve yer yer de bazı organları döşeyen peritonun klinik bakım-
dan çok önemli bir özelliği vardır. Karın içi hastalık etkenlerinin tesiri ile, periton örtüsü ilgili
bölgede birbiri üzerine yapışarak bu etkenlerin sınırlı kalmasını sağlar. Ancak, peritonun
genel iltihabi bir durumu (diffus peritonitis) söz konusu ise, çok kuvvetli bir hastalık tablosu
ortaya çıkar.
? Karın boşluğu ve periton'u özetleyin.
Özet
Sindirimde görev alan organlar, bu fonksiyon içinde birbirlerini tamamlayarak "Sindirim Sis-
temi" ni oluşturur. Sindirim Sistemi, ağızdan başlayıp anüse kadar uzanan bir durum göste-
rir. Bu fonksiyonel zincir içerisinde; ağız boşluğu, yutak, yemek borusu, mide ve barsaklar
(ince ve kalın) temel organlar olarak görev yaparlar. Ancak; karaciğer ve pankreas da bu
fonksiyon içerisinde, yapmış oldukları salgıları ile önemli yer tutarlar. Ağız boşluğu ve yutak
ise aynı zamanda solunum işinde yer alan organlar olarak görülürler.
Sindirim sisteminin esas görevi, canlı organizma için gerekli olan yapı materyali ve enerjinin
sağlanmasını temin etmektir. Bunun için, dışarıdan alının gıdalar, sistemi oluşturan organ-
lar tarafından bir seri işleme tabi tutulurlar. Herbir organın görevi, ayrı olarak planlanmıştır.
Bunun için çoğu zaman müstakil oluşumlar olarak da görülebilir ve buna göre ayrı ayrı ele
alınarak incelenirler.
- 142 -
15. Değerlendirme Soruları
1. Dişleri tamamlanmış bir çocukta kaç adet süt dişi bulunur?
A) 12 adet B) 16 adet C) 25 adet
D) 20 adet E) 32 adet
2. Aşağıdaki dil papillalarından hangisi gıdalar üzerine mekanik etki yapar?
A) Papilla filiformes B) Papilla fungiformes C)Papilla vallatae
D) Papilla foliatae
3. Safra kanalı nereye açılır?
A) Midenin fundus kısmına B) Kalın barsağın birinci kısmına
C) Duodenum'un birinci kısmına D) Duodenum'un ikinci kısmına
4. Kalın barsak üzerindeki boğumlara hangi ad verilir?
A) Haustra coli B) Plica semilunares
C) Tenia coli D) Vİlli intestinales
5. Porta hepatis'te (karaciğer kapısı) hangisi bulunmaz?
A) Vena portae B) Arteria hepatica
C) Vena cava inferior D) Ductus hepaticus
6. Hangisi pankreas tarafından yapılır?
A) Glukagon B) Adrenalin
C) Testosteron D) Estrogen (Östrogen)
- 143 -
16. Sözlük ve Kavram Dizini
Appendix : Ek, ilave
Appendix vermiformis : Solucansı ek
Bulbus duodeni: Oniki parmak barsağının şişkince yapıdaki başlangıç kısmı
Caecum : Kör bağırsak
Cardia (ostium cardia) : Midenin başlangıç ağzı
Colon : Kalın bağırsak
Ductus choledochus : Büyük safra kanalı
Ductus cysticus : Safra kesesi kanalı
Duodenum : Onikiparmak bağırsağı
Haustrum : Kova, anatomide kalın barsaktaki şişkin kısımlar.
Hepar : Karaciğer
Oesophagus : Yemek borusu
Pancreas : Karın boşluğunda bulunan iç ve dış salgı yapan bez
Peristalticus (Peristaltik) : Dalgasal kontraksiyonlar ile ortaya çıkan hareket
Peritoneum (Periton) : Karın zarı
Pharynx : Yutak
Pylorus : Mide çıkışı, midenin bağırsak ile birleştiği yer
Rectum : Son bağırsak, düz bağırsak
Ventriculus : Küçük boşluk (anatomide çeşitli yerlerde kullanılır.)
Vesicae : Kese
Vesica fellae : Safra kesesi
- 144 -