1. İÇİNDEKİLER
BÖLÜM 1..........................................................1
İŞLETME BİLİMLERİNDE ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ.1
İŞLETMELERDE ARAŞTIRMA VE ÇERÇEVESİ.........1
İŞLETME ARAŞTIRMASININ TANIMI....................2
TEMEL ve UYGULAMALI ARAŞTIRMALAR..............2
İŞLETME ARAŞTIRMALARININ YÖNETSEL AÇIDAN
DEĞERİ..........................................................3
Sorun ve Fırsatların Belirlenmesi.....................4
Çözüm Yönteminin Saptanması ve Uygulanması 4
Sonuçların Değerlendirilmesi..........................5
Yönetim Açısından Araştırmaya Karar Verme
Koşulları......................................................5
BÖLÜM 2........................................................10
KURAM (TEORİ) OLUŞTURMA SÜRECİ............10
KURAMIN AMAÇLARI.....................................10
KURAMIN ANLAMI..........................................11
KAVRAMLAR..................................................11
ÖNERMELER..................................................15
BİLİMSEL YÖNTEM ........................................17
KURAMIN KANITLANMASI................................19
KURAMLAR NASIL OLUŞTURULUR?...................20
Bilimsel Yöntemin Aşamaları.........................21
KURAMLARIN PRATİK DEĞERİ..........................21
BÖLÜM 3........................................................23
ARAŞTIRMA SÜRECİ.......................................23
İŞLETMELERDE ARAŞTIRMA TÜRLERİ................23
Keşifsel Araştırmalar....................................24
Açıklayıcı Araştırmalar..................................24
Neden Sonuç Araştırmaları...........................25
BELİRSİZLİK VE ARAŞTIRMA TÜRÜ...................27
ARAŞTIRMA SÜRECİ VE AŞAMALARI.................28
ARAŞTIRMA SÜRECİNDE KARAR SEÇENEKLERİ...30
ARAŞTIRMA SORUNUNUN SAPTANMASI VE
TANIMLANMASI.............................................32
Doğru Tanımlanmış Araştırma Sorunu...........34
I
2. Keşifsel Araştırmalar....................................35
İkincil Veriler..............................................35
Deneyimli Kişilerle Görüşmeler......................36
Pilot Çalışmalar...........................................37
Araştırma Hedeflerinin Açıklanması................38
ARAŞTIRMA TASARIMININ PLANLAMASI............38
Uygun Araştırma Tasarımının Belirlenmesi......38
Anket Yöntemi............................................39
Deneysel Araştırmalar..................................39
İkincil Veriler..............................................40
Gözlem Yapma Tekniği.................................41
Araştırma Tasarımının Değerlendirilmesi.........42
ÖRNEKLEM....................................................42
VERİLERİN TOPLANMASI.................................44
VERİLERİN İŞLENMESİ VE ANALİZİ...................46
Düzeltme ve Kodlama..................................46
Analiz........................................................46
ARAŞTIMA SONUÇLARI VE RAPORUN HAZIRLANMASI
...................................................................47
ARAŞTIRMA PROJESİ VE ARAŞTIRMA PROGRAMI 47
ARAŞTIRMALARDA ETİK KARARLAR..................48
İşletme Araştırmasını Talep Edenlerin Hakları Ve
Sorumlulukları............................................50
BÖLÜM 4........................................................52
ARAŞTIRMA SORUNUN TANIMLANMASI VE
ARAŞTIRMA ÖNERİSİ.....................................52
İŞLETME YÖNETİCİLERİNİN HEDEFLERİ.............52
ARAŞTIRMA SORUNUNUN TANIMLANMASI VE ÖNEMİ
...................................................................52
Buz Dağı Prensibi........................................53
Sorunun Geçmişini Anlamak ........................53
Sorunun Göstergelerden Ayrılması ................54
Analiz Birimi ..............................................55
Araştırma Değişkenleri.................................55
Araştırma Sorunun Netleştirilmesi..................56
İşletme Kararlarına Odaklı Araştırma Hedefleri 57
ARAŞTIRMA ÖNERİSİ .....................................59
II
4. ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 1. İşletme Araştırmasına Karar Verme Aşamaları7
Şekil 2. Kavramlardaki Soyutluk Düzeyi.........12
Şekil 3. Hipotezler Önermelerin Ampirik Karşılıklarıdır.
......................................................................13
Şekil 4. Kuram Oluşturma Süreci....................16
Şekil 5. Hipotezler ve Ampirik Önermeler.......18
Şekil 6. İşten Ayrılma Kuramı........................19
Şekil 7. İşletme Araştırması Türleri................28
Şekil 8. Araştırma Sürecinin Aşamaları..........29
Şekil 9. Araştırma Sürecinin Akışı..................31
Şekil 10. Yönetsel Sorunun Araştırma Sorusu ve
Hipotez Olarak İfade Edilmesi .......................33
Şekil 11. Buzdağı İlkesi..................................53
Şekil 12. Semptomlar Yanlış Yönlendirebilir...54
Şekil 13. Karar Sorunun Tanımlanma Süreci...58
Şekil 14. İşletme Sorunun Tanımlanması Diğer
Araştırma Aşamalarındaki Etkileri..................59
Şekil 15. Araştırma Tasarımında Önemli Sorular62
VIII
5. BÖLÜM 1
İŞLETME BİLİMLERİNDE ARAŞTIRMANIN
ÖNEMİ
İşletme ve yönetim bilimlerinde araştırmalar, karar
süreçlerine temel oluşturmaktadır. Bu bölümde işletme ve
yönetim bilimlerinde araştırmanın anlamı üzerinde durularak,
temel ve uygulamalı araştırma arasındaki fark irdelenecektir.
Aynı zamanda araştırmaların yönetsel ve stratejik önemi ile
temel araştırma alanları ele alınacaktır.
İŞLETMELERDE ARAŞTIRMA VE ÇERÇEVESİ
İşletmelerin varlığı, yönetimin etkin gerçekleşmesine bağlıdır.
Bu nedenle işletmelerde araştırmanın sınırını “yönetim”
sözcüğü belirler. Örneğin işletmenin üretim, finans,
pazarlama ve diğer faaliyetlerine ilişkin kararları da yönetim
araştırması bağlamında düşünmek mümkündür. Ayrıca
yönetim araştırması sadece kar amaçlı kurumlara has bir
olgu olarak da görülmemelidir. Her türden kurum için
yönetim araştırması söz konusu olabilir.
Yöneticiler açısından bakıldığında araştırmanın amacı
karar alma sürecinde gerekli bilgiyi elde etmektir. Örneğin şu
araştırma sorularının hepsinde bilgi ihtiyacı söz konusudur:
Uzun dönemli finansman sağlamadaki sorunlar iki yıl
içinde aşılabilir mi?
Üretim birimlerinde çalışan personelin eğitim ihtiyaçları
nelerdir?
Şirket çalışanlarının işten ayrılma nedenleri nelerdir?
Perakende satış faaliyetleri nasıl yönlendirilmelidir?
6. İŞLETME ARAŞTIRMASININ TANIMI
İşletme yönetimi açısından bakıldığında, araştırmanın işlevi
karar verme sürecinde doğru bilgi kullanımına fırsat
vermesidir. Buradan hareketle işletme yönetimi araştırmasını
“yönetim kararlarına yardım etmek amacıyla sistematik ve
objektif biçimde doğru bilginin toplanması, kaydedilmesi ve
analiz edilmesi süreci” olarak tanımlayabiliriz.
Bu tanımdan hareketle, şu noktalara tekrar vurgu
yapmak gerekir:
Bilginin toplanması bir yöntem ve sistem dahilinde
olmalıdır.
Bilginin toplanması, kayıt edilmesi ve analizinde objektif
olunmalıdır.
Araştırmanın hedefi yönetsel karar süreçlerini
desteklemek ve kolaylaştırmak olmalıdır.
TEMEL ve UYGULAMALI ARAŞTIRMALAR
Araştırmanın işlevlerinden biri kavram ve kuramları
geliştirmek, değerlendirmek ve bilginin sınırlarını
genişletmektir. Temel araştırmaların mevcut olan sorunlara
pratik çözümler geliştirmek gibi pratik kaygısı ve amacı
yoktur. Temel araştırmalar bilinen bir kuramın kabul
edilmesinin kanıtlarını ortaya koyduğu gibi, bilinen bir
kavramı daha da derinleştirme amacını da taşıyabilir. Temel
araştırmalar çok fazla kaynak gerektirdiği için genellikle
üniversiteler tarafından gerçekleştirilir. Örneğin evrim
kuramına ilişkin araştırmalar temel araştırma olarak
adlandırılmaktadır.
Uygulamalı araştırmalar ise yaşamdaki özel bir sorunun
yanıtını bulmak için yapılan araştırmalardır. Günümüzde
işletmelerde gerçekleşen araştırmaların çoğu uygulamalı
2
7. araştırmalardır. Bu araştırmaların temel işlevi yönetsel
kararları daha doğru biçimde almayı kolaylaştırmaktır.
Örneğin bir işletme, ürününün satış miktarını arttırmak için
uygulamalı araştırma yapmak isteyebilir.
Kullanılan yöntem açısından irdelendiğinde temel ve
uygulamalı araştırmalar arasında önemli farklılıklar söz
konusu değildir. Her iki araştırma da araştırma sorularının
yanıtlanması için bilimsel yönteme başvurur. Bilimsel yöntem
genellikle araştırma sorularını yanıtlarken kullanılması
gereken teknik ve işlemleri içermektedir.
Bilimsel yöntem karşılaşılan sorunlarla ilgili toplanan
verilerin sistematik analizini ve mantıksal yorumunu gerekli
kılmaktadır. Bilimsel yöntem aynı zamanda kavramların
doğruluğunu veya yanlışlığını saptamak için kullanılmaktadır.
Temel araştırmalar bağlamında düşünüldüğünde, bir olay
veya olgu ile ilgili olarak önce kavramlar veya varsayımlar
test edilir, sonra genellemelere gidilir ve sonuca varılır. Bu
aşamadan sonra olay veya sorunla ilgili genel yasalar ve
kurallar ortaya çıkarılabilir.
İŞLETME ARAŞTIRMALARININ YÖNETSEL AÇIDAN
DEĞERİ
Araştırma, yönetsel etkinliği artıran ve geliştiren bir olgudur.
Bilimsel yönteme uygun yapılan bir araştırma, belirsizliği
azaltarak kararların doğru alınmasını sağlayabilir. Yönetsel
kararlar açısından bakıldığında herhangi bir işletme
stratejisinin geliştirilmesi ve uygulanması üç aşamada
gerçekleşmektedir. Bu aşamalar:
1. Sorun ve fırsatların belirlenmesi
2. Çözüm yönteminin saptanması ve uygulanması
3. Sonuçların değerlendirilmesi
3
8. Araştırma ile yöneticilere sunulan bilgi ve veriler, bu
aşamaların hepsinde belirsizliği azaltarak daha doğru kararlar
alınmasına yardım etmektedir.
Sorun ve Fırsatların Belirlenmesi
İşletme yöneticileri herhangi bir stratejiyi uygulamaya
geçirmeden önce ulaşmak istedikleri sonucu ve o sonuca
nasıl ulaşacaklarını belirlemelidirler. Yöneticiler ulaşmak
istedikleri sonuca ilişkin sorun ve fırsatları belirleyip
stratejilerini oluşturabilirler.
Bu bağlamda işletme araştırmaları karşılaşılan durum,
sorun ve fırsatları teşhis etmeye yardım etmektedir. Örneğin
işletmenin çevresindeki sosyal ve ekonomik gelişmeler ve
değişmeler araştırma ile ortaya çıkarılmaktadır. İşletmenin
çevresinde hem sorunlar hem de fırsatlar oluşmaktadır.
Araştırma ile ortaya çıkan sorun ve fırsatlar işletme ile ilgili
kararların alınmasında yöneticilere yardım edecektir.
Çözüm Yönteminin Saptanması ve Uygulanması
İşletmeler araştırma ile karmaşık çevresel koşullarda hangi
davranış seçeneklerinin olduğunu ortaya çıkarabilmektedir.
Söz konusu davranış seçenekleri açısından uygulamaya
konulacak seçeneğin belirlenmesi amacıyla da araştırma
yapılabilir. Örneğin bir işletme ürününün piyasadaki payını
geliştirtmek için yeni üretim tesisi kurmayı düşünmektedir.
Araştırma sonuçları üretim tesisinin Adana, Gaziantep ve
Malatya’da kurulabileceğini işaret etmektedir. Bu üç kentten
hangisinin daha avantajlı olacağını, işletme araştırma
yaparak belirleyebilir.
Seçeneklerin değerlendirilmesinde farklı performans
ölçütleri kullanmak mümkündür. Örneğin ürünün piyasada
4
9. elde edeceği potansiyelin tahminini yapmak için satış hasılatı
ölçütü kullanılabilir. Ürüne ilişkin araştırmayla elde edilen
piyasa potansiyeli bilgisi ise yöneticilerin planlama faaliyetleri
için kritik veri oluşturacaktır. Araştırma ile ortaya çıkarılan ve
işletmenin çevresinde gelişen olayları tahmin etmeye yarayan
bilgiler, plan ve stratejilerin saptanmasında yön gösterici
olacaktır.
Sonuçların Değerlendirilmesi
İşletme yöneticileri belli plan ve stratejileri uygulamaya
geçirdikten sonra bu plan ve stratejilerin etkinliğini anlamak
için yine araştırma sürecini kullanmak zorundadırlar. Bu
durum araştırma uygulamalarının değerlendirilmesine yardım
edecek yeni kararlara geri bildirim sağlayacaktır.
Değerlendirme araştırmaları olarak bilinen bu araştırmalar
plan, proje ve programların objektif biçimde ölçümüne olanak
vermektedirler.
Yönetim Açısından Araştırmaya Karar Verme
Koşulları
Araştırma kararı şu soruların olumlu yanıtlanması durumunda
uygulamaya geçirilebilir.
İşletme yöneticileri her gün sorun ve fırsatlarla karşı
karşıyadır. Elbette karşılaşılan her sorun veya algılanan fırsat
araştırmaya tabi tutulmamaktadır. İşletmenin karşılaştığı
sorun veya fırsatı araştırma projesi olarak değerlendirmesi
için bazı kriterler vardır. Bu kriterlere uygunluk göstermeyen
durumlar (sorun ve fırsatlar) araştırmaya tabi değildir.
Örneğin herhangi bir soruna yönelik karar verirken sorunun
araştırma ile incelenebilmesi için yeterli zaman olmalıdır.
Soruna hemen karar verilecekse araştırma gereksizdir. Diğer
5
10. bir kriter ise sorunla ilgili kararlarda kullanılacak bilginin
yeterli olup olmadığıdır. Mevcut bilgi soruna ilişkin ve karar
için yeterli ise araştırmaya gerek kalmayacaktır. Araştırma
bilgisinin yetersiz olduğu durumlarda araştırmaya ihtiyaç
vardır. Kapsamlı işletme araştırmaları için kullanılan bir diğer
kriter soruna ilişkin kararın stratejik nitelikte olup
olmadığıdır. Eğer karar stratejik nitelikte değilse, araştırmaya
gerek kalmayabilir. Son olarak araştırma maliyetinden daha
fazla yarar sağlamalıdır. Aksi halde işletme gereksiz yere
kaynak sarf edecek, araştırmadan bir yarar elde
edemeyecektir. Şekil 1 araştırma karar sürecini
göstermektedir
6
11. Yönetimsel Araştırmada
Karar Karar
bir karar n elde
vermek için stratejik İşletme
vermeden edilecek bilgi
Evet eldeki bilgi veya taktik araştırması
önce yeterli Evet Evet araştırma Evet
yetersiz açıdan kararı
zaman var masraflarına
mi? önemli mi?
mı? değer mi?
Hayır Hayır Hayır Hayır
İşletme Araştırması Yapılmamalı
Şekil 1. İşletme Araştırmasına Karar Verme Aşamaları
7
12. Yukarıda belirtilen sorular çerçevesinde yöneticiler bir
araştırmanın yapılmasını gerekli görebilirler. İşletme
biliminde yapılan bazı araştırma konuları şunlardır:
İşletmecilik ve Ekonomi Araştırmaları
Sektörel eğilim ve göstergeler
Fabrika kurmak için yer ve bölge seçimi
Şirket satın alma stratejileri
Uluslar arası ticaret araştırmaları
Muhasebe ve Finansman Araştırmaları
Faiz oranlarının tahmini
Sermaye toplama seçenekleri
Şirket evlilikleri
Finansal yatırımların getirisi ve risk
Finansal kurumlar
Portföy analizleri
Maliyet analizleri
Verginin yatırımlar üzerindeki etkileri
Satış ve Pazarlama Araştırmaları
Pazar potansiyelinin ölçümü
Pazar payı analizleri
Piyasa bölümlendirmesi analizleri
Piyasa özellikleri analizleri
Dağıtım kanalı araştırmaları
Yeni ürün konseptlerinin test edilmesi
Reklam araştırmaları
Satın alma davranışı araştırmaları
Yönetim ve Organizasyon Araştırmaları
Moral ve iş tatmini
Önderlik biçimleri
Verimlilik
Örgütsel etkinlik
8
13. Örgüt yapıları ve analizi
İşe gelmeme ve işi bırakma
Örgütsel iklim
Örgütsel iletişim
İş ve zaman etütleri
Sendikalaşma eğilimleri
Çevresel etki araştırmaları
Toplumsal değerler ve etik
9
14. BÖLÜM 2
KURAM (TEORİ) OLUŞTURMA SÜRECİ
Bu bölümde kuram kavramı tanımlanarak, kuramın amacı
tartışılacaktır. Kuram oluşturma kapsamında kavram, öneri,
değişken ve varsayım sözcükleri kısaca ele alınacaktır.
Kavramlar soyut gerçeklerin bir yansıması olduğu için farklı
soyutluk düzeyleri incelenecektir. Bu çerçevede bilimsel
yöntem ve kuram oluşturma üzerinde durulacaktır.
KURAMIN AMAÇLARI
İşletmecilik alanındaki araştırma konularından biri
enflasyonun nedenleridir. Diğer taraftan örgüt yapısının
liderlik biçimini nasıl etkilediği de başka bir araştırma
konusudur. Her gruptaki araştırmayı yapan bilim insanlarının
amacı geleceği tahmin edebilmektir. Bir başka ifadeyle belli
nedenlerin belli sonuçları doğuracağı öngörüsü
amaçlanmaktadır.
Kuramın amacı anlamak ve tahmin etmektir. Tahmin,
araştırmacıya bir olay veya olguya ait özelliklerden hareket
ederek, başka bir olay veya olguya ait özellikleri öngörme
fırsatı vermektedir. Örneğin işletmecilik araştırması yapan bir
akademisyen, yaşlı yatırımcıların genç yatırımcılardan daha
fazla yatırım gelirleriyle ilgileneceğini öngörmektedir. Bu
öngörü bir kuramdır. Kanıtlandıktan sonra bu kuramdan
hareket ederek araştırmacılar, yatırım araçlarından beklenen
gelirle bireyin yaşı arasında bir ilişki olup olmadığını
araştırabilirler. Bireyin ve işletmenin çevresinde gelecekte
oluşacak koşulların tahmin edilmesi elbette çok önemlidir.
Ancak araştırmanın ve kuramın amacı sadece olacakları
önceden tahmin etmek değildir.
15. Kuramın amacı aynı zamanda olay veya olguyu
anlamaktır. Çoğu durumda tahmin ve anlama birliktedir,
birbirini tamamlamaktadır. Bir olay veya olguyu tahmin
etmek için değişkenlerin neden belli davranışı gösterdiklerini
açıklamak gerekir. Kuramlar işte bu davranışları veya
açıklamaları sağlamaktadırlar.
KURAMIN ANLAMI
Araştırma olgusu bağlamında düşünürsek kuram birbiriyle
ilişkili ve tutarlı önermelerden ibarettir. Önermeler,
gözlenebilen olay ve olgular arasındaki ilişkinin ilkeleridir.
Kuramlar, gözlenebilen bir olay veya durumla ilgili tutarlı
önermelerdir. Bu öneriler gözlenebilen olay ve durumun
açıklanmasına ilke oluşturmaktadır.
Kuramın iki amacı vardır:
Öngörme, tahmin
Anlama
KAVRAMLAR
Kuram geliştirme özünde bir olay veya olguyu artan soyutluk
düzeylerinde açıklama sürecidir. Şekil 2 farklı soyutluk
düzeylerine işaret etmektedir. Gözleyebildiğimiz bütün olaylar
düşünce ve kavramlar olarak sınıflanabilir. Kavram belli bir
grup nesne, özellik, olgu ve sürece ilişkin kullanılan
isimlerdir. Eğer kuramla uğraşan bir araştırmacı iseniz
yapmanız gereken ampirik olguları veya gerçekleri
kavramlara dönüştürmektir. Kavramlar kuramın yapı
taşlarıdır. Liderlik, moral, iş tatmini, etik gelişim vs.
kavramlara birer örnektir.
11
16. Bitki
Artan soyutluk
Meyve
düzeyi
Muz
Gerçeklik
Şekil 2. Kavramlardaki Soyutluk Düzeyi
Soyutluk dereceleri açısından kavramlar değişebilir.
Örneğin “muz” sözcüğü üzerinden gidersek, farklı soyutluk
düzeylerinde şöyle açıklayabiliriz.
Muz Meyve Bitki
Somut Soyut
Kavramlar gerçeğin soyut ifadeleridir. Başka bir deyişle
kavramlar sözcüklerle ifade edilir ve farklı olay ve nesnelere
atfen kullanılır. Örneğin “şirketin varlıkları” soyut bir
kavramdır. Gerçek anlamda şirketin sahip olduğu bir tezgaha,
binaya veya arsaya ilişkin kullanılmaktadır.
Kavramlar soyutluk düzeyi açısından değişebilirler.
Soyutluk düzeyinde yukarı doğru hareket ettikçe temel
kavram daha da soyutlaşmakta, genişlemekte ve ölçülmesi
zorlaşmaktadır. Bilimsel araştırma ile uğraşan araştırmacılar
iki farklı düzeyde işlem yapmak durumundadırlar. Soyut
düzeyde kavram ve önermelerle, somut düzeyde ise değişken
12
17. ve hipotezlerle çalışırlar. Soyut düzeyde araştırma, gerçek
olay, olgu ve nesnelerin gözlemlenmesini, koşulların ve
özelliklerin değiştirilmesini mümkün kılmaktadır (Bakınız Şekil
3).
Soyut düzey Kavramlar
Ampirik (Somut) düzey
Olayların ve nesnelerin gözlemlenmesi
Şekil 3. Hipotezler Önermelerin Ampirik Karşılıklarıdır.
Yönetim ve organizasyon araştırmaları yapan bir
akademisyen şöyle bir önerme yapabilir: “Özlük hakları
konusunda yaşlı ve genç çalışanların farklı tercihleri
olacaktır.” Bu önermede iki önemli kavram, çalışanın yaşı ve
özlük haklarına ilişkin tercih, yapılan önermenin soyut
düzeydeki boyutlarıdır. Eğer araştırmacı bu hipotezi sınamak
isterse, farklı yaşlardaki çalışanlara özlük haklarına ilişkin
tercihlerini (maaş, emeklilik planı, sağlık sigortası vs.)
soracaktır. Çalışanların yaşları ile özlük haklarını birlikte ele
almak ampirik düzeyde gerçekleşen bir araştırmayı
gerektirecektir.
Araştırmacılar genellikle gözlenebilen olay, olgu ve
nesnelerle yani “gerçekle” ilgilenirler. Ancak kuram
geliştirmek için ampirik araştırmaların veya gerçeğin
13
18. kavramlaştırılarak soyut düşüncelerin oluşturulması
gerekmektedir. Dolayısıyla kuramın temel faaliyet alanı
“gerçeği” yüksek soyutluk düzeyinde açıklamaktır. Kavramlar
diğer kavramlarla ilişkilendirilmeye başlandığında kuramlar
oluşmaktadır.
Muz kolayca algılanabilen ve soyutluk düzeyi düşük bir
kavramdır. Meyvenin soyutluk düzeyi muzdan daha yüksektir
ama bitkiden düşüktür.
Soyutluk düzeyi açısından bakarsak, temel kavramların
soyutluğu yüksek ve ölçülmesi zordur. Örneğin muz kavramı
ile ilgili gözlem ve ölçüm yapmak, görece olarak, bitki
kavramı ile gözlem ve ölçüm yapmaktan daha kolaydır.
Araştırmacı, araştırma sürecinde iki yaklaşımla süreci
başlatabilir: soyut kavramlar düzeyi ve ampirik düzey.
Kavramsal düzeyden hareket ederken önermeler; ampirik
düzeyden hareket ederken de varsayımlar (hipotezler)
başlangıç noktalarıdır. Ampirik araştırmalar gerçeğe daha
yakın değişkenleri kullanarak gözlemeye ve ölçmeye
odaklıdır. Olgular ve nesnelerin özellikleri ile oynayıp
değiştirmek mümkündür.
“Yaşlı çalışanların işten ayrılma davranışı genç
çalışanlardan daha düşüktür” bir varsayımdır. Bu varsayımı
oluşturan iki kavram “işten ayrılma davranışı” ve “yaş” tır. Bu
kavramlar araştırma sürecinde değişken olarak da
adlandırılacaktır. Varsayım bu haliyle soyut düzeydedir,
ancak işten ayrılma ve yaş değişkenlerine ilişkin veri
toplayarak varsayımı görgül olarak test etmek mümkündür
Araştırmacılar gözlenebilen ve ölçülebilenle ilgilenirler,
çünkü gözlenebilen ve ölçülebilen gerçektir veya gerçeğe
yakındır. Kuramcılar ise gerçekle ilgili kavramları soyut
düşünceye çevirmeye çalışırlar. Böylece daha genel ve soyut
14
19. ifadeler ile olayları ve olaylar arasındaki ilişkileri anlamak
kolaylaşır. Dolayısıyla denilebilir ki kuram somut şeylerle
değil düşüncelerle ilgilidir. Kavramlar kendi başına kuram
oluşturmaz. Kuram oluşturmak için kavramların birbiriyle
olan ilişkilerini anlamak ve açıklamak gerekmektedir.
ÖNERMELER
Kuram geliştirme sürecinin temel unsurlarından biri
kavramlardır. Ancak kuram oluşturabilmek için kavramlar
arasındaki ilişkilerin de anlaşılması şarttır. Dolayısıyla, gerçek
(ampirik bilgi) soyut kavramlara dönüştürüldükten sonra,
bilim insanı farklı kavramlar arasındaki ilişki ile ilgilenmeye
başlamaktadır. Kavramlar arasındaki ilişki önerme olarak
adlandırılır. Bir başka ifadeyle önerme, kavramlar arasındaki
mantıksal ilişkidir.
Önerme, eşya veya olguya ait özellikler arasında ilişki
olduğunu varsayar. Önerme her olgu veya nesnenin belli
özelliklerinin bulunduğunu, başka olgu veya objenin
özellikleriyle ilişkili olduğunu ileri sürer. Aşağıdaki önerme
çok sayıda yönetim kuramında yer almaktadır.
“Diğer koşullar sabit tutulduğunda, bireyin bazı
davranışları belli aralıklarla desteklenirse, bireyin o davranışı
gösterme olasılığı artacaktır.”
15
20. Soyutluk derecesi
Kuramlar
Önermeler
Kavramlar
Nesne ve olayların gözlenmesi
(Gerçek)
Şekil 4. Kuram Oluşturma Süreci
Bu önermede “destekleme” ve “alışkanlık” kavramları
arasında kuramsal ilişki olduğuna işaret edilmektedir.
Önerme, destekleme ve alışkanlık kavramları arasındaki
ilişkinin yönünü ve büyüklüğüne de işaret etmektedir.
Kısaca denilebilir ki kuram oluşturma süreci, kavramların
soyutluk düzeyini artırma arayışından ibarettir. Özet olarak
“gözlem” den “kavramlara”, “önermelere” ve “kurama” doğru
bir yolculuktur kuram oluşturma süreci. Şekil 4 kuram
oluşturma sürecinin unsurlarını göstermektedir.
Özet olarak kuramsal araştırmalar ile ampirik
araştırmalar terimlerin adlandırılması itibariyle farklılık
gösterir. Kuramsal çalışmalarda “kavram” ve “önerme”
16
21. terimleri kullanılırken, ampirik araştırmalarda “değişken” ve
“hipotez” terimleri kullanılmaktadır.
BİLİMSEL YÖNTEM
Bilimsel yöntem kuramsal açıklamaların bilinen teknik ve
prosedürler çerçevesinde oluşturulması ve
ilişkilendirilmesidir. Bilimsel yöntemin amacı kuramsal bir
yapı çerçevesinde olguları, olayları anlamak ve tahmin
etmektir. Bilimsel çerçeve içinde anlama, olayların nasıl
meydana geldiğini görmekten daha ileride bir anlam taşır.
Yani anlama, olayın gerçekleşme gerekliliğinin kavranmasıdır.
Bilimsel yöntemin tanımıyla ilgili tam bir fikir birliğine
ulaşılmasa da, “ampirik deneme” unsurunda önemli düzeyde
anlaşma oluşmuştur. Bu bağlamda “ampirik” sözcüğünden
kasıt herhangi bir nesne veya olgunun gözlem, deneme ve
deneyim yoluyla doğruluğunun kanıtlanmasıdır.
Hipotez (ya da varsayım) ampirik denemeye tabi
tutulabilecek önermedir. Bir başka ifade ile hipotez iki
değişken arasında var olan ilişkiye yönelik ampirik bir
açıklamadır. Örneğin soyut öneri “herhangi bir davranışı
ödüllendirme, o davranışı pekiştirecektir” bir hipotezle
sınanabilir.
17
22. Önermeler
Soyut
Düzey Kavram A Kavram B
(Pekiştirme) (Alışkanlıklar)
Hipotezler
Ampirik Günlük Kota üzerinde
Düzey planlanmış satışlar için
çalışma düzeyi komisyon
Şekil 5. Hipotezler ve Ampirik Önermeler
Ampirik düzey bilimin gözlem ve deney tarafına
odaklanırken, soyut veya kuramsal düzey, gerçeği anlamaya
odaklanmakta, bulguları tutarlı ve mantıksal bir çerçeveye
yerleştirmeyi hedeflemektedir. Şekil 5 bilimsel yöntemin iki
düzeyini göstermektedir. Aşağıdaki Şekil 6 gönüllü işten
ayrılma davranışını açıklayan bir kurama ilişkin modeli
açıklamaktadır.
18
23. İstihdam
piyasalarının
koşulları
Algılanan iş
bulma kolaylığı
İşten ayrılma Gönüllü iş
Performans
niyeti bırakma
Beklenen iş
tatmini
Ücret ve işe
ilişkin diğer
hususlar
Şekil 6. İşten Ayrılma Kuramı
Modelde işten ayrılmayı belirleyici etkenler, algılanan iş
bulma kolaylığı ve beklenen iş tatmini olarak belirlenmiştir.
İşten ayrılma niyeti de gönüllü bırakma davranışını etkileyen
bir faktör olarak değerlendirilmiştir. Diğer taraftan bireyin
mevcuttaki iş performansı da işten ayrılma davranışını
belirleyen bir etken olarak modelde yerini almıştır.
KURAMIN KANITLANMASI
Çoğu durumu açıklayabilecek alternatif bilimsel kuramlar
vardır. Hangi kuramın daha iyi olduğunu saptamak için bilim
insanları verileri kullanır, ya da gözlem yapar.
Örneğin, Maslow’un güdüleme kuramı insan davranışını
açıklayan temel yaklaşımlarından biridir. Maslow’a göre
19
24. insanlar daha üst düzeydeki saygınlık ve kendini
gerçekleştirme gibi ihtiyaçlardan önce, fiziksel ihtiyaçlarını
karşılamak isterler.
Maslow’un kuramına alternatif kuram Freud’un bilinçaltı
veya itici güç kuramıdır. Bu kurama göre insan davranışına
yön veren güç bilinçaltındaki duygu, düşünce ve isteklerdir.
Bilimin temel görevlerinden biri kuramsal önermelerin
yanlış olup olmadığını belirlemektir. Buna alternatif
kuramların tutarsız olup olmadığını belirlemek de diyebiliriz.
Böylece bilim, var olan kuramların sürekli denenmesi yolu ile
gerçeğe bir adım daha yaklaşma faaliyeti olarak karşımıza
çıkmaktadır. Olimpiyat oyunlarında sürekli kırılan yeni
rekorlar gibi kuramlar da sürekli sınanmak için geliştirilir.
Yönetim ve işletmecilik araştırmaları, verileri kullanarak
mevcut kuramları kanıtlamayı amaçlar. Ancak araştırmacı bir
kuramdaki tutarsızlıkları belirlemeye gayret ederken, veri,
gerçek ve kuram arasındaki farkı anlamalıdır.
Veri, gerçek ve kuram birbirinden farklı kavramlardır.
Gerçek, yaşamla ilgili veriyi ifade etmektedir. Diğer taraftan
veri, gerçeğin bir kısmını açıklayabilir. Kuram ise gerçeği
açıklamak ve yorumlamak için oluşturulmuş düşünsel yapıları
ifade eder. Bilim insanları alternatif kuramları oluşturup
açıkladığında gerçek yok olmaz, değişmez.
KURAMLAR NASIL OLUŞTURULUR?
Kuramların nasıl oluştuğunu yanıtlamak kolay değildir. Daha
önceden de bahsedildiği gibi kuram oluşturma ve geliştirme
soyut (kavramsal) ve somut (ampirik) düzeylerde
yapılmaktadır.
Soyut ya da kavramsal kuram geliştirme biçiminde
genelden özele doğru bir yol izlenir. Yani, önce genel bir
20
25. açıklama sonra da özel iddialar gelir. Buna doğrudan mantık
(deductive reasoning) denir. Örneğin “Bütün yöneticiler
insandır.” “Azim yöneticidir.” “Azim bir insandır.”
Ampirik düzeyde kuram geliştirme dolaylı mantık veya
tüme varım (inductive reasoning) yaklaşımıyla
gerçekleşebilir. Tüme varım yada ampirik düzeyde kuram
geliştirilirken, belli gözlem ve gerçeklerden hareket ederek
genel önermeye ulaşılır. Örneğin “Bu zamana kadar
gördüğüm yöneticiler insandır.” “Dolayısıyla bütün yöneticiler
insandır.”
Kuram oluşturma çoğunlukla hem kavramsal (tümden
gelim), hem de ampirik (tümevarım) yöntemlerin sonucu
olarak karşımıza çıkmaktadır. Deneyimlerimiz göstermiştir ki
insan çoğu kez önce sonuca varmakta, sonra bu sonucun
doğruluğunu bilimsel yöntemle kanıtlamaya çalışmaktadır.
Bilimsel Yöntemin Aşamaları
Analitik bir yaklaşımla bakıldığında kuram oluşturma birbiri
ardından gelen şu aşamaları tamamlamakla mümkün
görünmektedir.
Mevcut bilginin belirlenmesi
Kavram ve önerilerin oluşturulması
Varsayımların belirlenmesi
Varsayımları sınamak için araştırmanın tasarımı
Verilerin toplanması
Verilerin analizi ve değerlendirilmesi
Açıklamaların yapılması ve yeni sorunların ortaya konulması
KURAMLARIN PRATİK DEĞERİ
Kuramlar bireysel gözlem ve deneyimin ötesinde olay, olgu
ve nesnelere ilişkin genellemelerdir. Kuramlar yönetsel
21
26. kararlara gerekli çerçeveyi ve ilkeleri sağlar. İyi bir kuram,
tek başına gerçeklerin ötesinde genel gidişatın ve çerçevenin
anlaşılmasını, tahmin edilmesini mümkün kılmaktadır.
Dolayısıyla, özdeyiş olarak söylendiği gibi, “iyi bir kuramdan
daha pratik başka bir şey yoktur!”
22
27. BÖLÜM 3
ARAŞTIRMA SÜRECİ
Bu bölümde araştırma türleri üzerinde durulacaktır. Kapsam
ve süreç bakımından birbirinden farklı fakat biri diğeri ile ilgili
üç araştırma türü açıklanacak ve tartışılacaktır. Ayrıca
araştırma süreci ve aşamaları ele alınmıştır. Diğer taraftan
araştırma sorunu birincil ve ikincil verilerin işlevleri
açıklanmıştır. Son olarak örneklem kavramı açıklanmış,
araştırma etiği tartışılmıştır.
İŞLETMELERDE ARAŞTIRMA TÜRLERİ
Genellikle araştırmacılar ele aldıkları sorunun tanımını
yapabilmekte ve belirli hipotezleri sınayabilmektedirler.
Örneğin bisküvi üreten bir işletme yeni bir ürün tasarlarken
nasıl bir ambalajın tüketicilerin dikkatini daha çok çekeceğini
bilmek isteyebilir. Bu durumda sorun tam olarak
tanımlanmıştır ve ön araştırma yapılmaksızın doğrudan
sorunun çözümüne yönelik çabalara başlanabilir. Ancak bazı
durumlarda araştırma talep eden yöneticinin kendisi bile
sorunun tanımını tam olarak yapamamaktadır. Örneğin bir
işletme, çalışanların iş devrinin hızla arttığını fark edebilir;
ancak yöneticiler iş devrinin neden bu kadar arttığına dair
fikir sahibi olmayabilirler. Böyle durumlarda araştırmacılar
sorunu anlayabilmek için keşifsel araştırma yaparlar.
İşletme araştırmaları farklı gruplarda toplanabilir. Çok
bilinen işletme araştırma yöntemlerinin başında deneyler,
gözlemler, anketler gelir. İşletme araştırmaları keşifsel,
tanımlayıcı, neden-sonuç araştırması olarak sınıflandırılabilir.
28. Keşifsel Araştırmalar
Keşifsel araştırmalar sorunun niteliğini anlamayı
amaçlamaktadır. İşletme yöneticileri bir sorunun varlığının
farkında olabilir ancak sorunun boyutları hakkında araştırma
yapmak gerekmektedir. Böyle durumlarda detaylı analiz için
ek bilgiye ihtiyaç duyulur. Keşifsel araştırmanın amacı çözüm
için gerekli nihai karara ulaşmak değildir. Genellikle keşifsel
araştırma daha sonra yapılacak olan araştırmalara yön verici
niteliktedir. Ancak ucuz bir şekilde elde edebilecek veya
hazırda var olan bilgilerden yararlanmadan doğrudan detaylı
araştırmalara yönelmek sıkça görülen bir hatadır.
Çalışanların çocuklarına bakım konusunda kolaylık
sağlamak isteyen bir işletme, az sayıdaki çalışan çift ile
görüşerek sorunun boyutlarını kolaylıkla ortaya koyabilir.
Böyle bir keşifsel araştırma sorunun sınırlarını belirlemeyi ve
gelecekte yapılacak araştırmalar için gerekli bilgiyi de
sağlayacaktır.
Açıklayıcı Araştırmalar
Açıklayıcı araştırmaların temel amacı, bir durumun
özelliklerinin tanımlanmasıdır. Açıklayıcı araştırmalar kim, ne,
ne zaman, nerede ve nasıl sorularının cevaplarını arar.
Örneğin bir üniversite sunduğu hizmetlerin ve eğitimin
yeterlilik durumunu öğrenmek isteyebilir. Bu durumda kaç
öğrenci ile hangi zaman aralıklarında görüşme yapılacağı,
öğrencilerin fiziksel donanımla ilgili sorunlarının olup olmadığı
gibi konularda açıklayıcı araştırma projesi hazırlayabilir.
Açıklayıcı araştırmalar işletme sorunlarına her ne kadar
“niçin” sorusu açısından cevap bulamasa da pek çok durumda
sorunu çözebilecek cevapları sunmaktadır.
24
29. Doğruluk, açıklayıcı araştırmaların temel taşıdır. Hatalar
tam olarak ayıklanamasa da, iyi araştırmacılar hatadan
kaçınmak için çabanın öneminin bilincindedirler. Örneğin
bilgisayar yazıcısı için pazar araştırması gerekli olsun. Eğer
araştırma, satış hacimleri, üretim miktarı, üretimin
zamanlaması gibi konularda bilgi üretmezse, yöneticiler
yanlış kararlar verebilir.
Keşifsel araştırmalardan farklı olarak açıklayıcı
araştırmalarda “araştırma sorunu” niteliksel açıdan ortaya
konulmuştur. Açıklayıcı araştırmalarda yüzdeler, farklılıklar,
merkezi dağılım ölçüleri vb. istatistikler kullanılmaktadır.
Pek çok işletme araştırması çalışanların algılamalarını
anlamaya çalışmaktadır. Başka bir anlatımla çalışanlarla ilgili
“durum analizi” yapılmaktadır. Örneğin herhangi bir konuya
yönelik “niçin böyle hissediyorsunuz?” sorusu sorulabilir. Her
ne kadar çalışanların duygularını tanımlamak mümkünse de,
açıklayıcı araştırmaların bulguları neden-sonuç ilişkilerine dair
bilgi sağlamaya uygun değildir.
Neden Sonuç Araştırmaları
Değişkenler arasında neden sonuç ilişkisini belirlemeyi
amaçlayan araştırmalar, neden-sonuç araştırmaları olarak
adlandırılmaktadır. Genellikle neden-sonuç araştırmaları
keşifsel ve açıklayıcı araştırmalardan sonra yapılmalıdır.
Bu tür araştırmalarda genellikle iki değişken arasındaki
ilişkinin tabiatına ait araştırmacının bir tahmini vardır. Neden
sonuç araştırmalarının amacı bu ilişkiyi açıklamak veya
kanıtlamaktır. Örneğin bir ürünün satışı ile o ürüne ait
reklam, paketleme ve fiyat arasındaki ilişkiyi araştırmacı
tahmin etmek isteyebilir. Böyle bir araştırma
25
30. gerçekleştirebilmek için araştırmacı, araştırma konusu
hakkında bilgi edinmelidir.
Tipik bir neden sonuç araştırmasında bir değişkenin
(eğitim düzeyi) başka bir değişkeni (verimlilik) etkileyip
etkilemediği anlaşılmaya çalışılır. Böyle bir durumda neden-
sonuç ilişkisine ait bir kanıt vardır; çünkü neden (eğitim
düzeyi) sonuçtan (verimlilik) önce gelmektedir. Bir başka
ifade ile olayların nedeninin, sonuçtan önce gelmesi bu tür
araştırmaların tercih edilmesi bakımından ön koşuldur. Eğer
örgütsel davranış kuramını inceleyen biri, tutumlarda
değişmenin davranış değişikliğine neden olduğunu göstermek
isterse, kullanacağı ölçüt tutum değişikliğinin davranış
değişikliğinden önce geldiğini kanıtlamaktır.
Ayrıca yukarıdaki örnekte birlikte değişmenin kanıtı da
söz konusudur; eğitim ve verimlilik artışı birbiriyle ilişkili
görülmektedir. Birlikte değişmenin bu bağlamda anlamı iki
olay veya olgunun aynı anda değişmesidir. Eğer birlikte
değişme söz konusu değilse, mantıken değişkenler arasında
neden sonuç ilişkisi de söz konusu değildir. Eğer iki olay veya
olgu birlikte değişiyorsa, biri diğerinin nedeni olabilir. Ancak
tek başına bu tespit neden sonuç ilişkisine varmak için yeterli
değildir. Çünkü her iki olayın da başka bir nedeni olabilir;
yani her iki değişken de üçüncü bir değişken tarafından
etkilenebilir.
Özet olarak, neden sonuç araştırmalarında şu hususlar
göz ardı edilmemelidir:
1. Neden ve sonuç ilişkisinin uygun biçimde kurgulanması
2. Varsayılan neden ve sonucun birlikte değişime tabi
olup olmadığının ölçülmesi
3. Olası başka nedenlerin olup olmadığının ve miktarının
belirlenmesi
26
31. Bu ölçütler karşılandığında bile, araştırmacı her zaman
incelediği konuya ilişkin değişkenler arasında neden sonuç
ilişkisinin var olduğundan emin olamaz. Yönetim ve
Organizasyon alanındaki bilimsel araştırmaların çoğu (örneğin
örgüt iklimi kuramı geliştirme) neticede neden ve sonuç
ilişkisini saptamayı amaçlamaktadır.
Özünde bilimi niteleyen en belirgin özellik olguların
deneylerle sınanmasıdır. Dolayısıyla, eğitim ve verimlilik
arasındaki ilişkiyi tespit etmek için neden sonuç araştırmaları,
sıklıkla karşılaştırma grupları oluşturarak istatistiksel sınama
yöntemlerini tercih edebilir.
BELİRSİZLİK VE ARAŞTIRMA TÜRÜ
Araştırma sorusuna ait belirsizlik ile araştırma türü arasında
ilişki vardır. Şekil 7’de de görüldüğü gibi keşifsel araştırmalar
sorun açık ve net biçimde tanımlanmamışken yapılmaktadır.
Ancak keşifsel araştırmadan sonra elde edilen bilgileri
kullanarak açıklayıcı araştırmalara geçilebilir. Buna karşın,
neden sonuç araştırmalarını gerçekleştirmek için çok iyi
tanımlanmış araştırma sorununa ihtiyaç vardır.
27
32. Araştırma Türü
Keşifsel Açıklayıcı Neden-sonuç
Sorun Sorun Belirsiz Sorunun Belirgin Sorun’un Tanımı
Tanımlama Yapılmış
Düzeyi
Çalışanlar işten Rekabet Hangi eğitim
ayrılıyor, ama istemeyen sistemi daha
Olası durumlar nedenleri yöneticilerin etkilidir?
bilinmiyor özellikleri
nelerdir?
Yeni ürün Ürün iadeleri Çimento
tasarımını hisse senedi hisselerinin
müşteri fiyatlarını etkiler değeri İMKB
benimseyecek mi? indeksinden
mi? tahmin edilebilir
mi?
Şekil 7. İşletme Araştırması Türleri
ARAŞTIRMA SÜRECİ VE AŞAMALARI
Daha önceki aşamalarda da vurgulandığı gibi, araştırmalar
farklı biçim veya türde gerçekleşebilir. Ancak sistematik bir
yol izlenmesi bütün araştırmalar için vazgeçilmez koşuldur.
Sistematik bir yol izlemek için dikkatli bir araştırma planı
yapılmalıdır. Bütün bilimsel araştırmalar, birbiri ile ilişkili ve
birbirini takip eden araştırmalardan ibaret faaliyetleri içerir.
Ancak araştırma sürecinin farklı aşamaları sık sık
çakışabilmektedir. Dolayısıyla araştırma sürecinin aşamalarını
kesin bir sıralamaya koymak uygulamada zor bir iştir. Özet
olarak araştırma süreci şu aşamalardan oluşur:
1. Araştırma sorusunun tanımlanması,
2. Araştırma tasarımının planlanması,
3. Örneklemin planlanması,
4. Verilerin toplanması,
5. Verilerin analizi,
28
33. 6. Sonuçların düzenlenmesi ve araştırma raporunun
hazırlanması
Bu aşamalar aşağıdaki Şekil 8’de görülmektedir.
Araştırma süreci sürekli bir döngüdür. Görüldüğü gibi, bitmiş
bir araştırma yeni bir araştırmanın başlamasını
tetiklemektedir.
Araştırma Sonuç ve raporun
sorununun hazırlanması
tanımı
Yeni araştırma
sorunun Verilerin
Tasarımın tanımlanması analizi
planlanması
Verilerin
toplanması
Örneklemin
planlanması
Şekil 8. Araştırma Sürecinin Aşamaları
Uygulamada araştırma aşamaları sık sık iç içe
geçebilmektedir. Çünkü araştırma aşamaları işlevsel olarak
birbirleri ile karşılıklı ilişki halindedir. Öyle ki, bazı durumlarda
daha sonraki bir aşama, daha önceki aşamalardan önce
tamamlanabilmektedir.
İşletme araştırmalarının bu özelliği ileri doğru bağlantı
ve geriye doğru bağlantı kavramları ile ifade edilmektedir.
İleri doğru bağlantı, araştırmanın ilk aşamalarının
kurgulama biçiminin daha sonraki aşamalardaki kurgulamayı
29
34. etkileyeceğine işaret etmektedir. Örneğin araştırma sorunu
açıklamasındaki araştırma amacı, örneklem seçimini ve
verilerin nasıl toplanacağını belirleyen bir unsurdur. Diğer
taraftan geriye doğru bağlantı ise daha sonraki aşamaların
veya adımların araştırmanın ilk aşamalarını etkileyeceğini
ifade etmektedir. Bu duruma ilişkin en iyi örnek belki de
araştırma sonuçlarını okuyacak bir yetkilinin olacağının
bilinmesi ve yetkilinin ihtiyacına göre bilgilerin ve tabloların
sunulması gereğidir. Dolayısıyla iyi bir araştırmacı yetkilinin
ihtiyaç duyduğu bilgiyi planlama sürecine dahil eder ve
verilerin analizinde bu ihtiyaca yanıt verir.
ARAŞTIRMA SÜRECİNDE KARAR SEÇENEKLERİ
Araştırma sürecinin planı, yol gösteren bir haritaya
benzetilebilir. Haritalarda bazı yollar diğerlerine göre daha
belirgindir. Seçilen bazı yollarda yolculuk yapmak daha zor
ama görülmedik, bilinmedik yerlere, güzelliklere götürür
insanı. Böyle bir yolculuk yorucu da olsa insana heyecanlı
anlar yaşatacak, deneyimler sağlayacaktır.
Denilebilir ki bütün yolculuklar için geçerli bir tek yol söz
konusu değildir. Yol seçimi gidilecek yere ve eldeki olanaklara
göre (para, zaman vs.) değişir.
Kısacası araştırmacı için bazı durumlarda en kısa yolu
seçmek mümkünken, diğer durumlarda daha detaylı yollar
seçilebilir. Amaç farklı yolların mevcut olduğunu bilmek ve bu
yolları bulmak olmalıdır.
30
35. Problemin ortaya Örnekleme Örneklem
çıkması
tasarımının seçimi
Açıklayıcı araştırmanın
seçimi Veri toplama Olasılıklı Olasılık
dışı
İkincil veri Deneyim Pilot
araştırması çalışma
Verinin toplanması
Veri analizi (alan çalışması)
Sorunun tanımı (araştırma Verinin kodlanması
Araştırma tasarımı hedeflerinin belirtilmesi)
Temel araştırma metodunun
Sonuç ve öneriler Verinin işlenmesi
seçimi
Bulguların analizi
Deney Araştırma Gözlem İkincil veri
Şekil 9. Araştırma Sürecinin Akışı Kişisel
Lab. Alan Telefonla Mail çalışması
görüşme görüşme Rapor
31
36. Şekil 9 araştırma aşamalarında verilecek kararı
açıklamaktadır. Araştırma süreci sorun tespiti ve tanımı ile
başlayan bir olgudur. İşletme yönetimi açısından bakıldığında
araştırmalar işletmede veya çevrede ortaya çıkan
belirsizlikler tarafından başlatılır.
ARAŞTIRMA SORUNUNUN SAPTANMASI VE
TANIMLANMASI
Şekil 9 araştırma sürecinin sorun tespiti ve sorunun
tanımlanmasıyla başladığını göstermektedir. Genellikle
“sorun” sözcüğü bir şeylerin yanlış gidiyor olmasını çağrıştırır
fakat beraberinde fırsat sözcüğü akla gelmez. Bu durum
işletme ve yönetim araştırmalarında da geçerlidir. Oysa
burada kullanılan “sorun” sözcüğü “yeni bir fırsat”ı da
içermektedir. Çünkü araştırmalar sadece sorunlara cevap
aramak için değil, fırsatları görmek amacıyla da
gerçekleştirilmektedir. Aslında araştırmanın işlevi bir soruna
açıklık getirmek olacağı gibi yeni bir programı ya da projeyi
değerlendirmek veya yeni bir fırsatı ortaya çıkarmak olabilir.
Ancak araştırma sürecine sistematik yaklaştığımızda, bir
araştırma sorunun tespiti ile başlar, tanımı ile ilerler (Bakınız
Şekil 10).
32
37. Durum:
Adana’da erkek giysileri üreten küçük bir işletme satışların düştüğünü
anlamıştır. İşletme potansiyel müşteriler arasındaki imajını anlamak
istemektedir.
Yönetsel Sorun:
Pazar payını ve karı arttırmak için hangi üretim, satış, stok stratejileri
izlenmelidir? Müşteri memnuniyeti ve işletme imajı üzerinde kalite, fiyat ve
müşteri hizmetleri ne kadar önemlidir?
Araştırma Sorularının Yeniden Tanımlanması
Erkek giysileri satın alanların satın alma alışkanlıkları nedir? Bu bağlamda;
Kaliteli kıyafet satın almak istediklerinde müşterilerimiz hangi markaları tercih
etmektedir?
Kaliteli kıyafeti hangi sıklıkta satın alınmaktadır?
Günlük kıyafetlerinde erkekler hangi tarzı tercih ediyorlar?
Günlük erkek kıyafetleri kim için satın alınıyor?
Erkek kıyafetleri için ortalama ne kadar harcanmaktadır?
Günlük kıyafetleri satın alınırken mağazadan hangi hizmetler ve neler
beklenmektedir?
Hali hazırdaki müşteriler belirli hizmetlerde ve konularda işletmenin
performansını nasıl değerlendirmektedirler?
Araştırma Hipotezlerinin Yeniden Tanımlanması
Müşteri sadakati ile ürün kalitesi arasında pozitif bir ilişki vardır.
Rekabetçi fiyatlar hizmet kalitesinden daha fazla müşteri çekmektedir.
Bilgisiz satıcılar mağaza içindeki müşterinin satın alma motivasyonunu
düşürmektedir.
Araştırma Amaçları
Erkek kıyafetleri konusunda müşterilerin satın alma davranışındaki belirli tutum,
tercih ve satın alma alışkanlıkları ile ilgili bilgi toplamak
Uygulanan pazarlama ve işlemsel stratejileri değerlendirmek için belirli bir
hizmete, ürüne, işleme dair performans bilgisi toplamak
İşletmenin bütün olarak imajını ve tanınmışlığını ölçebilmek için tutumlara ilişkin
bilgi toplamak
Şekil 10. Yönetsel Sorunun Araştırma Sorusu ve Hipotez
Olarak İfade Edilmesi
Genellikle araştırmalar “sorun” üzerine kurgulanır oysa göz
önünde olan sorundan çok “soruna ilişkin ipuçları” dır
(symptoms). Örneğin işletme çalışanları arasında işten
ayrılmalar artmış olabilir, ancak bu durum sorunun tam
olarak saptanmış olduğu anlamına gelmez. Dolayısıyla
33
38. araştırma sorusuna ilişkin açıklama sadece geçici bir açıklama
niteliğindedir. Araştırılacak olan sorun, tam bir açıklıkla
belirlenmemiştir.
Einstein'ın söylediği gibi, “sorunun belirlenmesi
çözümden daha önemlidir.” Çoğu zaman işletme yöneticileri
doğru cevabı bulmaya odaklanırlar; oysa doğru soruları
sormaları daha önemlidir ve insanlar sorunu tanımlamanın
öneminin farkında olmalıdır. İşletmecilik ve yönetim
araştırmalarında bilgi ve veri toplama, sorunun
tanılanmasından önce gerçekleştirildiğinde araştırma
sorusunun çözümü mümkün değildir.
Doğru Tanımlanmış Araştırma Sorunu
Araştırma yazınında çok iyi bilinen deyimlerden biri “eğer
sorunun tanımı doğru yapılmışsa, sorunun yarısı
çözülmüştür.” olarak ifade edilmiştir. Gerçekten sorun doğru
tanımlanmışsa araştırmacının ne yapacağına karar vermesi
daha kolay olacaktır. Her şeyden önce, araştırmacı araştırma
sorununu doğru tanımlayarak araştırmanın amacını uygun
biçimde belirleyebilir. Araştırma sorununun tanımı ve
araştırma amacı arasındaki bu ilişki önemlidir. Zira araştırma
amacı açık bir şekilde belirlenmediğinde, araştırma ile ilgili
doğru ve gerekli verilerin toplanması mümkün değildir.
Sorunun doğru tanımlanmış olması araştırma sürecinin
en önemli aşaması olmasına rağmen, araştırmalarda sıklıkla
göz ardı edilmektedir. Deneyimli araştırmacılar genellikle
araştırmaya en sondan başlamanın en iyi yöntem olduğunu
savunurlar.
Araştırmanın sonunda ne elde edileceğini, nereye
varılacağını bilmek araştırma sürecini belirlemektedir.
Dolayısıyla, araştırma sonucunu hatalı ve eksik biçimde
34
39. ortaya koymak, daha sonraki aşamalarda düzeltilmesi
olanaksız yanlışlıklara neden olmaktadır.
Keşifsel Araştırmalar
Araştırma sorunu doğru tanımlandığında keşifsel araştırmaya
gerek yoktur. Örneğin bazı periyodik araştırmalar (ihracat ve
ithalatın mevcut durumu, sektörün istihdam kapasitesi vs.)
keşifsel araştırma yapmadan da gerçekleştirilebilir. Ancak
çoğu durumda keşifsel araştırma yapmadan araştırma
sorununu doğru biçimde tanımlamak mümkün olmamaktadır.
Keşifsel araştırma çoğu kez araştırma sürecinin başında
yapılmaktadır. Araştırma sorununu netleştirmek amacıyla
girişilen çoğu işlemin tam olarak yapılması gerekmemektedir.
Keşifsel araştırmanın amacı araştırma konusunun
netleştirilmesi, ortaya çıkan sorunların tanımlanması ve
araştırma hedeflerinin düzenlenmesidir. Örneğin
araştırmacının konu ile ilgili önceden yapılmış araştırmaları
incelemesi, araştırma konusunda çalışmış diğer
araştırmacılarla görüşmesi ve durumu enformel biçimde
irdelemesi keşifsel araştırmalara ait unsurlardır. Bu işlemleri
gerçekleştirecek araştırmacı konu ile ilgili kavramları
netleştirebilir. Bu işlemleri yaptıktan sonra araştırmacı nasıl
ve ne türden veri toplayacağını tam olarak bilebilir,
araştırmanın nasıl yapılacağına ilişkin görüşünü netleştirebilir.
Keşifsel araştırmayı gerçekleştirmek için araştırmacı üç
farklı yol ya da yönteme yönelebilir. Bunlar; ikincil veriler,
deneyim anketleri ve pilot çalışmalardır.
İkincil Veriler
İkincil veriler daha önceden başka bir araştırma çalışması için
toplanmış ve kullanılmıştır. Birincil veriler ise araştırmacı
35
40. tarafından mevcutta yürütülen araştırma için toplanmış
verilerdir. İkincil veriler işletme arşivinden ve kütüphaneden
elde edilebilir ya da satın alınabilir. Örneğin Merkez Bankası,
İstatistik Kurumu, Devlet Planlama Teşkilatı gibi kamu
kuruluşları araştırmacılara ikincil veri sağlayan kuruluşlardır.
Araştırmacının konu ile ilgili yapılmış önceki çalışmaları
incelemesi de ikincil veri toplama sürecinin bir biçimidir.
Ancak önceden yapılan bu araştırmaların özellikle ampirik
olanları incelenmelidir. Konu ile ilgili başkaları tarafından
önceden yapılmış araştırmaları incelemek araştırmacı için
kolay ve ekonomik yöntemlerden birisidir.
İkincil verileri toplamak zaman ve maliyet açısından
genellikle daha elverişlidir. Ancak bu türden veriler kullanmak
isteyen araştırmacılar, iki şeye dikkat etmelidirler: birincisi,
veriler çok eski ve zamanı geçmiş olabilir. İkincisi, verilerin
toplanma amacı mevcut araştırmaya uygun olmayabilir. Her
şeye rağmen, ikincil veriler keşifsel araştırmalar için
değerlidir ve araştırmacıyı “tekerleği yeniden keşfetmek”
zaruretinden alıkoyar.
Deneyimli Kişilerle Görüşmeler
Çoğunlukla araştırma konusu hakkında deneyimli ve bilgisi
olan insanlar araştırmacıya yardım etmek için gönüllüdürler.
Bu türden görüşme ve anketler işletme içinden ve dışından
deneyimli kişilere yönlendirilerek, araştırma konusu ve
değişkenlerinin etraflıca incelenmesine yardım edebilir. Bu
görüşmeler, birincil verileri toplamaya geçmeden, konuya
ilişkin mevcut bilgilerin toplanması ile olası maliyeti daha da
düşürebilir. Neticede, elde edilen bilgilerle araştırma sorunu
daha da netleşecektir.
36
41. Pilot Çalışmalar
Pilot çalışmalar yapılması planlanan araştırmadan önce
yapılan, fazla detaya girmeyen ve planlanan çalışmaya yön
vermesi amacıyla gerçekleştirilen, küçük ölçekli
araştırmalardır. Keşifsel araştırma bağlamında pilot
çalışmalardan söz edildiğinde bilinmelidir ki veriler enformel
biçimde toplanmakta, sonuçların yorumlanmasında sıkı ilke
ve standartlar uygulanmamaktadır. Örneğin işletmede ne
türden liderlik biçimlerinin etkili olacağını incelemek isteyen
bir araştırmacı, açık uçlu sorularla çalışanlardan görüş
toplamaya yönelebilir. Bu görüşmeler sonucunda, çalışanların
benimsediği liderlik biçimleri daha da netleştirilip detaylı
araştırmaya tabi tutulabilir.
Diğer taraftan odak grubu çalışmaları da pilot
araştırmalar bağlamında düşünülebilir. Son yıllarda kullanımı
artan odak grubu çalışmaları, en fazla sekiz kişiden oluşan
grupların rahat ve resmi olmayan bir ortamda toplanıp,
araştırma konusuna ilişkin görüşlerini paylaşma sürecidir.
Odak grubu çalışmaları niteliksel araştırma türü olarak
görülür. Ancak buradan elde edilen sonuçlar niceliksel
araştırmalara yol gösterici niteliktedir.
Bu zamana kadar üç türden keşifsel araştırmadan söz
edildi, ancak bu tür çalışmalar için her hangi bir standarttan
söz etmek mümkün değildir. Keşifsel araştırmaların amacı
yeni düşünce ve yaklaşımları ortaya çıkarmak olduğu için,
araştırmacılar daha yaratıcı ve esnek yollar deneyebilirler.
Farklı keşifsel araştırma türlerini kullanarak veri toplamak
mümkündür.
37
42. Araştırma Hedeflerinin Açıklanması
Araştırma ile neyin ortaya çıkarılacağı konusu tam olarak
açıklığa kavuşturulmalıdır. Araştırma sorusu belirlendikten
sonra, keşifsel araştırmaya gerek duyulsun ya da
duyulmasın, geleceğe ilişkin tahminler yapılabilir. Gerekli
bireysel gelir düzeyine ilişkin veriler, devlet kurumlarından
sağlanabilir. Veriler matematiksel işlemlere tabi tutularak
gelecekte oluşacak satış tahminleri yapılabilir. Elbette ikincil
verilerin kullanımının bazı avantaj ve dezavantajları vardır.
Çünkü ikincil verilerin analizinde sayısal işlemlerin
karmaşıklık düzeyi daha da artmaktadır.
ARAŞTIRMA TASARIMININ PLANLAMASI
Araştırma sorunu belirlendikten sonra araştırma tasarımını
oluşturma çabaları başlatılabilir. Araştırma tasarımı verilerin
toplanması ve analizi ile ilgili yöntem ve işlemleri kapsar. Bir
başka ifade ile araştırma tasarımı araştırma faaliyetlerinin
çerçevesini oluşturmaktadır. Daha erken aşamalarda
belirlenen araştırma hedefleri de bu faaliyet planı içinde yer
alır zira hedefler olmadan toplanan bilgi ile hedefler uyumlu
olmayabilir. Bu aşamada araştırmayı yapmakla yükümlü kişi
toplayacağı bilgilerin kaynağını, araştırma tasarımının
tekniğini (anket veya deney) ve örneklem yöntemini de
belirlemelidir.
Uygun Araştırma Tasarımının Belirlenmesi
Açıklayıcı ve neden-sonuç araştırmalarında dört tasarım
tekniği kullanılır. Bunlar anket yöntemi, deneysel yöntem,
ikincil verilerin toplanması ve gözlem yöntemleridir. Bu
yöntemlerden hangisinin seçileceği araştırma hedefleri ve
veri toplamanın maliyetine göre değişmektedir. Yönetsel
38
43. açıdan araştırma tasarımı daha sonraki bölümlerde
incelenecektir.
Anket Yöntemi
Birincil verilerin oluşturulması amacıyla gerçekleştirilen
araştırmaların büyük çoğunluğunda anket yöntemi
kullanılmaktadır. Popüler basın ve medyada siyasi tercihlerle
ilgili anketler sıkça yer almaktadır. Anket yönteminde
örnekleme katılan kişilere bir takım sorular yöneltilir ve bu
sorulara cevaplar istenir. Soruların yazılması, sırasının
belirlenmesi, yazılı soruların biçiminin belirlenmesi anket
yönteminin temel unsurlarıdır. Anket yönteminde
katılımcılara ulaşmak için telefon, mektup, internet ve yüz
yüze görüşme yöntemleri kullanılabilir. Örneğin Galatasaray–
Fenerbahçe maçında reklamı yapılan bir ürünün üreticisi,
maçın hemen ardından potansiyel müşterilere telefonla
ulaşarak reklama olan tepkilerini ölçebilir. Diğer taraftan
üniversitede tez hazırlayan bir doktora öğrencisi işletme
yöneticilerinin rekabet stratejilerini belirlemek için mektup
veya internet aracılığıyla anket sorularına cevap elde etmeye
çalışacaktır. Zira yöneticilere telefon aracılığı ile ulaşmak
daha zordur. Çalışanların işletmeden memnuniyet düzeylerini
anlamaya çalışan bir araştırmacı ise çalışanlarla yüz yüze
görüşmeyi tercih edecektir çünkü, yüz yüze görüşme yöntemi
ile daha derinlemesine sorular sorabilir.
Deneysel Araştırmalar
Neden sonuç araştırmaları potansiyel değeri ve içeriği
açısından en önemli araştırmalardır çünkü bu araştırmalar
somut biçimde neden ve sonuç ilişkisini açıklayabilirler.
Araştırmanın deneysel bir perspektifte yapılması, bir
39
44. değişkendeki farklılaşmayı, bir ya da daha fazla sayıdaki
diğer değişkenleri değiştirerek incelemeye kontrollü bir
ortamda imkan vermektedir. Örneğin bir değişken olarak
verimlilik, sosyal ve parasal ödüllere göre farklılık
gösterecektir. Bir başka ifade ile bireyin verimliliği, bireye
tanınan sosyal ve ekonomik haklar ile değişecektir. İdeal
koşullar sağlanabildiği durumlarda, yani araştırmacı tüm
dışsal etkenleri ayıkladığında, değişkenler arası (verimlilik ve
sosyal ve ekonomik haklar) neden sonuç ilişkisi tam olarak
ortaya çıkabilecektir.
Deneysel araştırmalarda araştırmacı araştırma
koşullarını kontrol edebilecek durumdadır. Yani araştırma
varsayımlarını test etmek için araştırmacı değişkenleri miktar
veya başka özellikleri açısından ayarlayabilir. Ama bütün
itinalı gayretlere rağmen, dışsal etkenlerin neden sonuç
ilişkisi kurulmaya çalışılan değişkenler üzerindeki etkilerinden
arındırmak mümkün değildir.
İkincil Veriler
Keşifsel araştırmalarda olduğu gibi açıklayıcı ve neden sonuç
araştırmalarında da daha önceden başka amaçlar için
toplanmış veriler kullanılabilir. Bir örnek vermek gerekirse,
geçmişte yapılan araştırmalardan elde edilen verilerle
bugünkü satışı tahmin etmek için matematiksel bir model
tasarlanabilir, bu da yeni bir neden sonuç araştırması
gerçekleştirmek için kullanılabilir. Örneğin otomobil imalatçısı
firmalar otomobil satışları ile bireylerin gelir artışı arasındaki
ilişkiden hareket ederek, geleceğe yönelik otomobil satışı
tahmini yapabilmektedirler.
Neden sonuç araştırmalarında bağımlı ve bağımsız
değişkenler vardır. Bağımlı değişken tahmin edilmeye ve
40
45. anlaşılmaya çalışılan değişkendir. Bağımlı değişken, kriter
değişken olarak da bilinmektedir. Bağımsız değişken ise
bağımlı değişken üzerinde etkisi olan değişkendir. Ya da
bağımlı değişken üzerinde etkili olacağı düşünülen
değişkendir. Örneğin çalışanların ücretlerini bağımlı değişken
olarak düşünürsek, bu değişken üzerinde etkisi olması
beklenen değişkenlerden biri, çalışanın deneyim süresidir.
Deneyim süresi bu durumda bağımsız değişkendir.
Gözlem Yapma Tekniği
Bazı durumlar vardır ki araştırmacının amacı sadece
gördüğünü kaydetmektir. Örneğin otomobilin bir litre
benzinle ne kadar mesafe gittiğini gözleyip kaydetmek,
gözlem yöntemini kullanarak ölçme işlemidir. Böyle bir
durum elektronik, mekanik ve insan gözlemiyle ölçülebilir
veya araştırılabilir. İşletme yönetimi alanında çok incelenen
hareket-zaman araştırmaları da gözlem tekniği ile
yapılmaktadır. Kendisine verilen bir işi ne kadar zamanda
bitirebileceğini görmek için çalışan bir insan da gözleme tabi
tutulabilmektedir. Günümüzde işletmelerin araştırma
elemanları müşteri kılığına girerek, satış elemanlarının
davranış ve performansını gözlemlemektedir.
Gözlem yönteminde çoğunlukla gözlenen kişiden
habersiz, kişinin kendisi ile ilgili bilgi toplanabilir. Gözlem
yöntemi kullanılarak gerçekleştirilen en çok bilinen örnek
televizyonlara takılan bir cihazla hangi programın görece
daha çok seyredildiğini ölçerek “reyting” sonuçlarının
açıklanmasıdır.
Gözlem yöntemi sadece görüleni kaydetmek olmayıp
karmaşık bir tekniktir. Yönetim biliminde ilgi ve araştırma
konusu olan tutumlar, algılamalar, güdüleme ve daha birçok
41
46. kavram sadece gözlem yöntemi ile incelenmeye uygun
değildir.
Araştırma Tasarımının Değerlendirilmesi
Bütün durumlar için geçerli ve etkili tek araştırma
yönteminden bahsedilemez. Araştırma sürecinde vazgeçilmez
kurallardan söz etmek mümkün değildir. Ama çok katı
kuralların olmayışı araştırmayı belirsizliğe itecek diye bir
sonuca da götürmemelidir. Kuralların olmayışı demek,
araştırmacının karşı karşıya kaldığı sorunu çözmesi için
araştırma tasarımına ilişkin başka seçeneklerin de olduğunu
göstermektedir.
Amaca uygun araştırma tasarımının belirlenmesi
zamanla geliştirilecek bir yetenektir. Çoğu deneyimsiz
araştırmacı genellikle anket yönteminin en iyi yöntem
olduğunu düşünebilir çünkü anket yöntemine aşinadır.
ÖRNEKLEM
Örneklemi belirleme, araştırma sürecinin önemli bir
aşamasını oluşturur. Nedir örneklem? Önünüze getirilmiş bir
kase çorbadan bir kaşık içersiniz ve tuzunu yeterli
görmezseniz, ikinci kaşığı denemeden çorbaya tuz atarsınız.
Bu durum örneklemin ne olduğuna dair fikir vermektedir.
Örneklem her hangi bir nesne, olgu veya insan
grubunun bir bölümünü ele alarak, nesne, olgu veya insan
grubu hakkında genel bir sonuca varmamız için gereklidir.
Daha kitabi bir deyimle örneklem anlaşılması hedeflenen
kitleyi temsil eden alt kitledir. Eğer gerekli istatistiksel
işlemler takip edilirse, her hangi bir kitlenin tamamını
incelemeye gerek kalmaz, çünkü iyi belirlenmiş bir örneklem
içinden çıktığı kitlenin bütün özelliklerine sahiptir. Elbette
42
47. örneklem sürecinde hata yapılırsa, örneklem alındığı veya
çıktığı kitleyi temsil edemez. Örneğin öğrencilerin kampüs
yaşamından memnuniyet düzeylerini incelemek için sadece
bir fakülte veya bölüm öğrencilerinden elde edilen bilgilere
dayanarak, bütün öğrencilerin kampüs yaşamından memnun
veya memnun olmadıklarını söylemek mümkün değildir.
Örneklem belirlenirken sorulacak ilk soru neyin veya
kimin örneklemi oluşturacağıdır. Araştırmacı, kimlerin
örnekleme dahil olacağını belirlemek için öncelikle hedef
kitleye ilişkin karar vermelidir.
Bu aşamada araştırma evreninin (kitlesi) ve örneklem
biriminin tanımlanması henüz açıklığa kavuşmamıştır.
Örneğin bir firma kendi imajı ile ilgili yaptığı bir araştırmada
sadece kendi personelinden veya müşterilerinden aldığı
görüşlere dayanarak, bunların olası yeni müşterilerinin
görüşlerini de temsil ettiğini söyleyemez. Çünkü seçtiği
örneklem birimi içine henüz müşterisi olmamış potansiyel
müşteriler dahil edilmemiştir. Dolayısıyla hedef kitlenin
belirlenmesi örneklem planlaması sürecinin önemli bir
unsurudur.
Örneklem belirleme sürecinde bir başka kritik etken
örneklemin büyüklüğü veya sayısı ile ilgilidir. Örneklemin
büyüklüğü ne olmalıdır? Bazı durumlarda yöneticiler
örneklemi göz ardı edip, bütün evreni araştırmanın içine dahil
etmenin doğru olacağını düşünürler. Ancak söz konusu bütün
ürünlerin, satışların ve hisse sahiplerinin araştırmaya dahil
edilmesinin bir anlamı yoktur. Elbette ki örneklemin
büyüklüğü arttıkça olası hatalar nispeten azalmaktadır; ancak
uygun örneklem tasarımı ile evrene ait küçük bir örneklem de
güvenilir sonuçlar verecektir.
43
48. Sonuç olarak, örneklem seçiminin önemli süreçlerinden
biri örneklem birimlerinin nasıl saptanacağı ile ilgilidir.
Üniversitede sunulan ilk istatistik derslerinde açıklandığı gibi
basit tesadüfi örneklem, yani evrendeki her birimin eşit
seçilme şansına sahip olduğu yöntem sık kullanılmaktadır.
Ancak örneklem belirleme veya örneklem birimi seçme
süreçleri basit tesadüfi yöntemle sınırlı değildir. Küme ya da
tabakalama örnekleme yöntemi tercih edilerek veri toplama
işlemleri etkinleştirilip, maliyet düşürülebilir. Örneğin ülke
ölçeğinde gerçekleştirilecek bir araştırma için örneklem
birimlerini seçerken, bütün Türkiye'den 10.000 kişi seçmek
yerine 15 ilden 1500 kişi seçmek daha ekonomik olur. Çünkü
böyle bir uygulama seyahat, personel ve eğitim giderlerini
düşürecektir. Uygun örneklem yöntemini belirleyerek
araştırmacı araştırma hedeflerinin başarılı olmasını da
güvenceye almış olmaktadır. Temelde iki örnekleme yöntemi
vardır; tesadüfi ve tesadüfi olmayan örnekleme. Tesadüfi
örnekleme yönteminde bütün örneklem birimlerinin eşit
seçilme ihtimali vardır. Tesadüfi olmayan örnekleme
yönteminde ise örneklem birimlerinin belirlenmesi
araştırmacının tercihindedir. Gerçekte araştırmacıların bu iki
yöntemden daha fazla seçenekleri vardır. Basit tesadüfi
örnekleme, tabakalı örnekleme, kota örnekleme, küme
örnekleme ve yargısal örnekleme bunlardan bazılarıdır.
VERİLERİN TOPLANMASI
Araştırmanın tasarımına karar verdikten sonra, araştırmacı
katılımcılardan verileri veya cevapları toplamaya başlayabilir.
Farklı araştırma yöntemleri olduğu gibi, farklı veri toplama
yöntemleri de vardır. Anket yöntemi katılımcılarla doğrudan
etkileşim gerektirmektedir. Doğrudan etkileşim, yazılı
44
49. sorulara cevap verilmesi veya yüz yüze görüşme ile
düşüncelerin belirlenmesi şeklinde gerçekleşir. Diğer taraftan
araştırmacının dikkat çekmeden veri toplamaya çalıştığı
durumlar da vardır. Lokanta için yer belirlemeye çalışan bir
araştırmacı, önerilen bölgede veya adreste trafik
yoğunluğunu belirlemek için gelip geçenlerin haberi olmadan
sayım yapabilir. Veriler nasıl toplanırsa toplansın önemli olan,
hataların asgariye indirilmesidir. Coğrafi bölgeler dikkate
alınarak bir araştırma yapılıyorsa, veri toplama her yerde
aynı biçimde gerçekleştirilmelidir. Ayrıca görüşme yöntemi ile
veri toplarken görüşmeci yanlış yönlendirme yaparsa ya da
yanlış biçimde yanıtları kaydederse veri toplama hatalı
olacaktır.
Çoğu kez veri toplama sürecinde iki aşama takip edilir;
ön test ve temel çalışma. Ön test aşaması ile küçük bir
örneklem kullanılarak veri toplama planının araştırma
amacına hizmet edip etmeyeceğini belirlemek mümkündür.
Dolayısıyla, küçük ölçekli bir ön çalışma ile veri toplama
yöntemi denetlenip, hatalar asgariye indirilebilir. Ayrıca çok
net olmayan yönergeleri, soruların yanıtlanmasının zaman
alıp almayacağını ve diğer uygulama hatalarını saptamak
mümkün olacaktır. Ön çalışmada elde edilen veriler üzerinde
bazı istatistiksel işlemlerle gerçekleştirilecek temel çalışmanın
potansiyelini anlamak mümkündür. Eğer araştırmacının
beklentileri ön çalışma ile desteklenmiyorsa, araştırma
tasarımını tekrar gözden geçirmelidir.
45
50. VERİLERİN İŞLENMESİ VE ANALİZİ
Düzeltme ve Kodlama
Veriler katılımcılardan toplandıktan sonra araştırma
sorularına yanıt verecek bir biçime dönüştürülmelidir.
Verilerin incelenmesi, verilerin düzeltilmesi ve kodlanması ile
başlayan bir süreçtir. Verilerin düzeltilmesi elde edilen veri
formlarının eksik yanıtlar, talimatlara uygunluk ve tutarlılık
bakımından denetlenmesidir. Gerekli düzeltmeler yapılmadan
verilerin bilgisayara geçirilmesi elbette yanlış sonuçlar
verecektir.
Verileri bilgisayara girmeden önce, belli özellikteki
katılımcılar için bazı gruplamalar ve kodlamalar yapılmalıdır.
Verilerin yorumlanması, gruplanması, kaydedilmesi ve
bilgisayara aktarılması ile ilgili kurallar veri kodlaması olarak
adlandırılmaktadır. Kodlama süreci hem bilgisayar girişi hem
de tablo oluşturmayı kolaylaşmaktadır.
Analiz
Analiz süreci, verileri anlamak ve yorumlamak için uygulanan
bütün mantıksal teknikleri içermektedir. Basit bir tanımdan
hareket edersek, tutarlı şablonları, biçim ve durumları
saptamak, detayları özetlemek analizdir. Verilerin analizinde
kullanılacak yöntem ya da tekniği, araştırmanın amacı,
soruları veya hipotezleri belirler. Diğer taraftan araştırmanın
tasarımı ve toplanan verilerin özellikleri de analiz tekniğini
belirlemede etkendir. Analiz amacıyla uygulanacak
istatistiksel yöntemler ise basit frekans dağılımından, çok
değişkenli istatiksel analizlere kadar uzanan bir yelpazeden
seçilebilir.
46
51. ARAŞTIMA SONUÇLARI VE RAPORUN
HAZIRLANMASI
İşletme ve yönetim araştırmalarının büyük bölümü
uygulamalı araştırmalardır. Bir başka ifade ile araştırmalar
karar süreçlerine destek oldukları için yapılmaktadır. Sık sık
göz ardı edilen fakat araştırmacı açısından önemli olan soru
şudur: “Bütün bunların işletme yönetimi için anlamı nedir?”
Araştırma sürecinin son aşamasında analize tabi tutulan
verilerin ortaya koyduğu bilginin yorumlanması ve sonuca
ulaşması vardır. Araştırma raporu, araştırma sonuçlarını etkili
biçimde aktarmalıdır. Sık karşılaşılan durum ise raporun
teknik detaylarla, karmaşık yöntem açıklamalarıyla
doldurulmasıdır.
Genellikle araştırma sonuçlarını karar verme sürecinde
kullanmak isteyen yöneticiler teknik detaylarla, karmaşık
yöntemlerle pek ilgili değildirler. Aslında ilgilendikleri
bulguların özetidir. Eğer araştırma bulguları karar vericiler
tarafından kullanılmıyorsa, araştırma beklenen faydayı
sağlayamamış demektir. İşletme ve yönetim araştırması ile
meşgul olanlar, ulaştıkları sonuçları karar verici konumundaki
insanlara aktarmalıdırlar. Yazılı raporlar da yöneticilerin bilgi
ihtiyaçlarına göre değerlendirilmelidir. Yazılı raporların bir
diğer işlevi ise doküman olarak kullanılabilmesi ya da yeni
araştırmalara veri sağlamasıdır.
ARAŞTIRMA PROJESİ VE ARAŞTIRMA PROGRAMI
Araştırma süreci, araştırmacının belli bir hedefinin olduğu ve
bu hedefi doğrultusunda bilgi toplama ihtiyacının doğduğu
varsayımı ile başlar. Araştırmacı tek boyutlu sorunları
incelerken özellikli yöntemlere veya tekniklere ihtiyaç duyar.
Örneğin verim düzeyi yüksek çalışanların özelliklerinin
47
52. araştırılması, en uygun ambalaj yönteminin belirlenmesi,
hisse senetleri değerlerinin tahmin edilmesi gibi sorunlar tek
boyutlu sorunlardır.
Ancak bir kurumun belirli bir dönemdeki stratejik
faaliyetleri araştırma konusu olduğunda, araştırma süreci bir
defada tamamlanamaz. Aslında araştırma bir süreç olarak
süreklilik arz eden bir olgudur. Örneğin bazı kurumlarda
araştırma keşifsel araştırma ile başlar, ardından anket
çalışmasına geçilir. Diğer taraftan bazı işletme
programlarında araştırmanın her bir unsuru veya aşaması için
araştırma projesi geliştirmek gerekebilir. Örneğin bir işletme
yeni ürün geliştirme sürecine geçtiğinde ürünün pazar
potansiyelini, pazarın büyüklüğünü ve özelliklerini araştırma
projesi olarak tasarlayabilir. Diğer taraftan ürünün kullanım
testleri, ayrı bir araştırma projesi olarak görülebilir. Aynı
şekilde bir araştırma projesi de ürünün ismi ve paketlenmesi
için hazırlanabilir. Elbette böyle bir ürün geliştirme
programının son aşaması da piyasada denenmesi (test
market) aşaması olabilir.
Günümüz işletmelerinde araştırma süreklilik arz
etmelidir. Bu demektir ki işletme yönetimi araştırmayı sürekli
kılmalı, stratejik planlama sürecinin bir unsuru haline
dönüştürmelidir. Böyle olduğunda araştırma programı
stratejisi, işletmenin araştırmadan faydalanma amaçlı genel
planını ifade etmektedir. Bu koşullarda araştırma programı
planlama sürecinin bir parçasıdır ve her araştırma projesini
işletme stratejisinde bir yere yerleştirmiştir.
ARAŞTIRMALARDA ETİK KARARLAR
İşletmelerde araştırma yapılırken belli etik kural veya ilkelere
sadık kalınmalıdır. Her şeyden önce araştırmacı hiç bir
48
53. koşulda yansızlık ilkesini göz ardı etmeden araştırmasını
hazırlamalıdır. Yansızlık ilkesi verilerin doğru ve geçerli
olmasını ifade etmektedir. Ayrıca bu ilke bilimsel
araştırmaların politik amaçları destekleme amacıyla
kullanılmamasını da kapsamaktadır.
Araştırmacılar verilerin doğruluğu konusunda dürüst
olmalıdırlar ve verilerin sonuçlarıyla oynayarak önem
derecelerini değiştirmemelidirler. Temel olarak
araştırmacıların istatistiki analizi dürüst bir şekilde yaptıkları,
doğru veri toplama yöntemlerini kullandıkları ve verileri de
kurallara uygun bir şekilde yorumladıkları varsayılır. Örneğin
teknik olarak doğru bir örneklemden elde edilen farklılaşma
derecesinin verilmemesi etik açıdan sorgulanmalıdır. Benzer
şekilde araştırma aşamasında ortaya çıkan herhangi önemli
bir hata araştırmacılar tarafından saklanmamalı, araştırmayı
talep edenlere veya yöneticilere bildirilmelidir. Hataların veya
değişmelerin saklanması, sonuçların doğruluğunu
gölgeleyecektir. Bilimsel araştırmalarda etik açıdan önemli bir
diğer husus da, araştırmacının kişisel nedenlerle verileri
değiştirmemesidir.
Aynı şekilde araştırmacı, veri ve bilgi aldığı kişilere veya
müşterilere ilişkin gizli bilgileri açıklayamaz. Örnekleme dahil
olan kişi veya kurumların gizliliğini korumak araştırmacının
sorumluluğundadır. Örneğin çeşitli araştırmalara katılan
kişilerin e-posta adresleri ve telefon numaraları reklam
yapmak amacıyla bunları kullanacak olan satış şirketlerine
verilmemelidir. Bir işletme araştırmasında kullanıcıların ve
katılımcıların çeşitli hakları olduğu unutulmamalıdır.
Araştırmayı talep edenlerin temel hakkı ise tarafsız ve doğru
bilginin kendilerine sunulmasıdır.
49
54. Araştırmalarda karşımıza çıkabilecek etik açıdan önemli
konulardan bir diğeri yanlış sonuçlardır. Bir araştırma projesi
gerçekleştirildikten sonra araştırma ile ilgili olmayan veri ve
bulguların çıkarılması araştırmanın doğruluğu açısından
önemlidir. Örneğin iki markayı satın alma eğilimi açısından
karşılaştıran bir araştırma, bir markanın diğerine göre %65
oranında daha fazla tercih edildiğini ileri sürebilir. Burada
gerçekleştirilen hata araştırmaya katılıp da her iki markadan
birini seçmeyip, her ikisinin de benzer olduğunu söyleyerek
tarafsız kalan katılımcıların sonuçlarda yer almamasıdır.
Dolayısıyla araştırma sonucu sadece her iki marka arasından
kesin bir tercih yapanları yansıttığı için tarafsız olarak
görülemez; çünkü yanlış yönlendirme söz konusudur.
İşletme Araştırmasını Talep Edenlerin Hakları Ve
Sorumlulukları
Bir işletme araştırmasını talep eden ile söz konusu
araştırmayı yapan taraf arasında temel etik ilkelerin geçerli
olduğu varsayılır. Örneğin bir işletme tanıdığı bir kişiden veya
işletmeden araştırma satın almaya karar verebilir. Ancak, sırf
ihalede en az üç rakip firmanın teklif vermesine dair bir kural
olduğu için kazanma şansı olmadığı halde diğer araştırma
kuruluşlarını da davet etmesi etik değildir.
Bir işletme araştırmasını talep eden kişi veya kurum
araştırma sonuçlarının tarafsız bir şekilde doğruyu yansıtması
için araştırmacıyı cesaretlendirmelidir. Bu tarafsızlığın
sağlanması amacıyla sorunun tam ve açık bir tanımı
yapılmalı, zaman ve para kısıtları belirtilmeli ve diğer olası
sorunlar hakkında araştırmacı aydınlatılmalıdır. Bir başka
anlatımla araştırmayı talep eden kişi veya kurum,
50
55. önyargılardan uzak bir şekilde gerçekleri yansıtma yönündeki
çabaları desteklemelidir.
Araştırma sonuçları araştırma sürecinden elde edilen
bilgilerden çıkarılmış olmalıdır. Verilerin desteklemediği ya da
verilerle tutarlı olmayan çıkarımlar yapılamaz. Örneğin
verilerle desteklenmeyen bir politik seçim araştırmasının ne
kadar etik olduğu sorgulanmalıdır.
İşletme araştırmalarında ana kitlenin ya da örneklemin
tespiti genellikle zordur ve bu nedenle araştırmacılar, diğer
kişi veya kurumlardan ana kitleye ilişkin bilgileri talep
edebilirler. Örneğin bir işletme potansiyel müşterilerinin
adreslerini tespit etmek amacıyla başka bir işletmeye
başvurmuş olsun. Adres sağlayan işletmenin bu bilgileri etik
dışı yollardan elde ettiğini öğrenmesine rağmen gene de bu
bilgileri kullanması ne derece etiktir? Araştırmanın
geçerliliğini ve güvenirliliğini arttırma amacıyla olası
katılımcılara araştırmaya katılmaları yönünde baskı yapmak
da etik görülmemektedir.
Araştırmaların sonuçlarından yararlanma amacı
güdülmemesine rağmen araştırma yapılması da etik dışı
görülmektedir. Örneğin işe alım amacı olmaksızın işletmenin
halkın gözünde marka imajını anlamak gibi nedenlerle işe
alım ilanlarının vermesi de etik dışıdır.
51
56. BÖLÜM 4
ARAŞTIRMA SORUNUN TANIMLANMASI VE ARAŞTIRMA
ÖNERİSİ
Bu bölümde araştırma sorununun tanımlanmasına, soruna ilişkin göstergelerle,
gerçek sorunun birbirinden ayrılması gereğine vurgu yapılmıştır. Ayrıca analiz
birimi, araştırma değişkenleri ve araştırma önerisi kavramlarına açıklık
getirilmiştir.
İŞLETME YÖNETİCİLERİNİN HEDEFLERİ
İşletmelerde araştırmalar yöneticilerin karşılaştıkları sorunlara cevap bulabilmek
amacıyla yapılır. Dolayısıyla araştırma talep eden yöneticiler ne istedikleri
hususunda açık ve net olmalıdır. Araştırma terminolojisi ile konuşacak olursak
yönetici isteğini ölçülebilir kavramlarla araştırmacıya açıklamalıdır.
Ancak çoğu zaman araştırmacı tarafından yöneticiye sorulan “Araştırma ile
hangi soruya cevap arıyorsunuz? Araştırmanın hedefi nedir?” soruları bile tam bir
yanıt alacağını garanti etmemektedir. Buna rağmen, araştırmacı ile yönetici
olabildiğince araştırmanın amacını açıklığa kavuşturmak için gayret etmelidirler.
Bu bağlamda düşünüldüğünde keşifsel araştırmalar, araştırma amacının daha
açık bir şekilde anlaşılmasına hizmet edebilecek bir araç olarak görülebilir.
ARAŞTIRMA SORUNUNUN TANIMLANMASI VE ÖNEMİ
Araştırma süreci araştırma sorununun uygun biçimde tanımlanmasıyla
başlamaktadır. Araştırma sorusunun uygun biçimde tanımlanması elbette kolay
değildir. İşletmenin faaliyetleri normal biçimde ilerlerken karşılaşılan bir sorun
veya fırsat karmaşık bir bütünün bulanık göstergeleri olarak ortaya
çıkabilmektedir. Örneğin işletmede personelin morali gün geçtikçe düşüş
gösteriyor olabilir; yöneticiler de moral düşüklüğünün nedenlerini bilmek
isteyebilir. Moral düşüklüğünün nedenlerini anlamak için iki yaklaşım
geliştirilebilir; ya hemen bir anket geliştirilir ya da gerekli ön araştırmaları
yapıldıktan sonra anket geliştirip analiz edilir. Birinci durumda araştırma bulguları
beklenen sonuçları vermeyebilir. Çünkü ön araştırma yapmadan gerekli
değişkenler belirlenemez. İkinci durumda ise ön araştırma ile araştırma sorununa
ilişkin olası değişkenler gözden geçirildiği için daha sağlıklı sonuçlara ulaşılabilir.
Yanlış bir soruya verilen doğru yanıtın hiçbir değeri yoktur; yanlış bir soruna
çözüm olarak alınan bir karar da işletme açısından zararlı olabilir. Özet olarak
işletmelerde karşılaşılan sorunların veya fırsatların ortaya çıkması, sorun ve
fırsatın halihazırda tanımlanmış olması anlamına gelmemektedir. Sorunun
tanımlanması demek yönetsel karar gerektiren bir hususta soruların sorulması ve
yanıtlanmasıdır.
52
57. Buz Dağı Prensibi
Birçok işletmede başlatılan yeni projelerin önemli bir bölümü sorun tanımlama
kısmından yoksundur. Yönetici konumundaki insanların rasyonel düşündükleri
varsayılmasına rağmen, üstlenilen projelerin çoğunda sorunun tanımlanması
konusuna yeterince önem verilmemektedir. Detaylı bilgi eksikliğinden dolayı,
yöneticiler ve araştırmacılar gerçek soruna ulaşamazlar. Gerçek soruna
ulaşmanın zor olduğu durumlarda buz dağı prensibinden yararlanmak gerekir.
Açık denizde seyahat ederken buz dağını görenler, buzdağının sadece %10'u
gördüklerini hatırlamalıdır. Buz dağının büyük kısmı suyun altındadır.
İşletmelerde araştırmaya konu olabilecek sorunlar da böyledir; sorunun büyük
kısmı tam olarak görülüp anlaşılmış değildir (Bakınız Şekil 13). Eğer sorunun
görünmeyen kısmı, sorun tanımlama sürecine dahil edilmezse, ortaya çıkacak
durumlara göre karar vermek pek sağlıklı olmayacaktır.
SORUNA İLİŞKİN
GÖSTERGELER
Satışlardaki düşüş
Düşük hareketlilik
Artan çalışan şikâyetleri Artan borçlar
Memnuniyetsiz müşteriler
Satışçıların düşük performansı
Düşük ürün kalitesi
Müşterilere karşı kötü davranış Geç teslimat
Liderlik eksikliği
SORUNUN
Kötü finansal yönetim GERÇEK
NEDENLERİ
Şekil 11. Buzdağı İlkesi
Sorunun Geçmişini Anlamak
İşletme sorunlarının nasıl görüleceği, saptanacağı ve tanımlanacağına ilişkin
herhangi bir bilgi kaynağı yoktur. Ancak buzdağı ilkesinden yola çıkılırsa, sorunun
geçmişine bakmanın önemli ve yararlı olacağını düşünebiliriz. Araştırma hedefinin
net ve açık olduğu durumlarda, sorunun tanımlanması için yönetsel birikim ve
deneyim yeterlidir. Harici durumlarda, yani sorunun geçmişine ilişkin bilginin
53
58. yetersiz olduğu durumlarda, yöneticiler sorunu tanımlamak için “durum analizi”
yapmalıdır. Durum analizi yapılırken araştırılması planlanan sorunun geçmişi
incelenir. Durum analizi, araştırmacıların ve karar verici konumda olanların
sorunla daha yakından ilgilenmesine olanak tanır. Durum analizi keşifsel
araştırmanın bir biçimi olarak da düşünülmelidir ve araştırma sorununun
tanımlanmasında kullanılan bir tekniktir.
Sorunun Göstergelerden Ayrılması
Bir sorunun bütün boyutları ile ele alınması araştırma açısından mümkün değildir.
Örneğin bir işletme kullandığı reklamların etkinliği ile ilgili sorun tespit edebilir.
Reklam etkinliğinin düşük olmasının nedenleri arasında markanın iyi
tanınmaması, yanlış marka algılaması, yanlış medya seçimi veya reklam
bütçesinin düşüklüğü gösterilebilir. Böyle bir durumda yönetsel karar verme
aşamasında olanların önceliği, reklam etkinliğini düşüren faktörleri diğerlerinden
ayıklamaktır. Burada dikkat edilecek husus, sorun olarak görülen olgunun soruna
ilişkin semptom veya gösterge olmasıdır.
Örgüt Göstergeler Göstergelere Gerçek Sorun
göre sorunun
tanımı
Televizyon Çok az sayıda Kazanç getirici Emekliliği yakın
İstasyonu çalışan diğer yatırım araçları olanlar hariç az
yatırım araçlarına değiştirilmelidir. sayıda çalışan
bakarak emeklilik detaylı emeklilik
planlarını planlarıyla ile
değiştirmektedir. ilgilenmektedir.
Bira Fabrikası Tüketiciler rakip Üretilen biranın Eski tarzdaki şişe
firmanın birasını tadı lezzete ilişkin
tercih etmektedir değiştirilmelidir. algılamayı
etkilemektedir.
Cep Telefonu Kadın çalışanlar YanMaaşlar endüstri
ödemeler
Üreticisi maaşların düşük düzeyine
kadın çalışanların
olmasından çekilmelidir.
gerçek ihtiyaçları
şikâyetçi doğrultusunda
düzenlenmemiş
(doğum izni…)
Şekil 12. Semptomlar Yanlış Yönlendirebilir
Şekil 12 sorun ve semptomlar arasındaki ilişkiyi açıklamaktadır. Araştırma
sorununu tanımlamanın en doğru yolu, konu ile ilgili geçmişte yapılan çalışmaları
incelemek ve keşifsel araştırma yapmaktan geçer. Her şeye rağmen araştırma
sorununu tanımlamanın kesin bir yolu yoktur. Deneyim ve yaratıcılık araştırma
sorunlarının tanımlanmasında kullanılmalıdır. Denilebilir ki iyi bir araştırmacı bir
yandan araştırma yöntem ve prosedürleri açısından donanımlı olmalı, diğer
yandan da yaratıcı düşünerek karşılaşılan sorunu anlamaya gerekli yaklaşımları
geliştirmelidir.
54
59. Analiz Birimi
Araştırma sorununun tanımlanmasında önemli hususlardan biri, analiz biriminin
ne olacağına karar vermektir. Araştırmacı, araştırmanın odaklanacağı birimin
kurum, bölüm, çalışma grubu, birey veya diğer nesnelerden hangisinin olacağına
karar vermelidir. Örneğin ev veya mobilya satın alma davranışına ilişkin bir
araştırmada analiz birimi evli çiftlerdir. Çünkü satın alma kararı birlikte
verilmektedir. Analiz birimini belirlemek karmaşık bir işlem olmamasına rağmen,
araştırma sorununun tanımlanmasında göz ardı edilmemelidir.
Araştırma Değişkenleri
Araştırma sorununun tanımlanmasında bir diğer önemli husus araştırma
değişkenlerinin belirlenmesidir. Değişken, araştırmada anlamaya çalıştığımız
kavramdır. Değişken nitelikte değişmeyi ve farklılaşmayı boyut ve güç açısından
ifade ettiği için, denilebilir ki değişken sayısal veya kategorik değerlerle
tanımlanır.
Araştırma sorunu açıklanırken, araştırmanın değişkenleri belirlenmeli ve
tanımlanmalıdır. Örneğin iş yerindeki insanların yöneticilerine ilişkin tutumları
çalışandan çalışana değişebilir. Bazı çalışanlar yöneticilerine karşı olumlu bir
tutum gösterirken, diğerleri olumsuz tutum gösterebilir. Çalışanın yöneticiye karşı
tutumunu belirleyen iletişim, liderlik biçimi, güdülendirme vs. araştırmanın
değişkenlerini oluşturmaktadır. İstatistiksel analiz bağlamında değişkenler “X” ile
temsil edilmektedir. Değişkenlere kategorik veya sayısal değerler atanır. Örneğin
cinsiyet değişkeni kategorik bir değişkendir. Araştırmaya katılanların bir kısmı
“erkek” bir kısmı “kadın” olarak iki kategoride toplanırlar. Cinsiyet kategorik bir
değişkendir çünkü bireyin cinsiyeti ya erkek ya da kadın olabilir. Diğer taraftan
satış hacmi sürekli değişken olarak tanımlanmıştır. Çünkü bireyin veya firmanın
satış performansı çok farklı sayısal değerlerle gösterilebilir. Sürekli değişkenler
ihtiva edebilecekleri sayısal değer açısından sonsuzluk içermektedirler.
Araştırma sorununun netleştirilebilmesi için araştırmayı yapanlar, araştırma
sorununa ilişkin bütün değişkenlerini araştırmaya dahil ettiklerinden emin
olmalıdırlar. Olası bütün değişkenlerin araştırmaya dahil edilmesi, araştırmanın
sağlıklı sonuçlar vermesinde yardımcı olacaktır. Aynı şekilde, araştırma sorunu ile
ilişkisi olmayan değişkenler de araştırmanın dışına çıkarılmalıdır.
Neden sonuç araştırmalarında bağımlı ve bağımsız değişkenler vardır.
Bağımlı değişken tahmin edilmeye ve anlaşılmaya çalışılan değişkendir. Bağımlı
değişken “kriter değişken” olarak da bilinmektedir. Bağımsız değişken ise bağımlı
değişken üzerinde etkisi olan değişkendir. Başka bir ifade ile bağımsız değişken,
bağımlı değişken üzerinde etkili olması düşünülen değişkendir. Örneğin
çalışanların ücretlerini bağımlı değişken olarak düşünürsek, bu değişken üzerinde
etkisi olması beklenen değişkenlerden biri çalışanın deneyim süresidir. Deneyim
süresi bu durumda bağımsız değişkendir.
55