• Genel olarak felsefenin mitos, din ve şiirden doğduğu kabul
edilir.
• İlk zamanlar tüm bilimleri kapsayan felsefeden zamanla
matematik, fizik, antropoloji, biyoloji, kimya, astronomi,
sosyoloji ve psikoloji gibi kimi bilimler ayrılmıştır.
• Tarihsel olarak bakıldığında felsefe teriminin ilk kez
Pythagoras’ın kullandığı belirtilmekle birlikte felsefe
(Philosophia) terimi kesin anlamını Platon ve Aristoteles
felsefesinde kazanmıştır.
BİLİM FELSEFE
Gerçeği parçalara ayırarak inceler. Gerçeği bir bütün olarak ele alır
inceler.
Bilimsel yöntemi kullanır ve
objektiftir.
Felsefe temellendirmeyi amaçlar.
Akıl yürütme yollarını kullanır.
Önermeler genellikle sentetiktir. Felsefi önermeler genellikle analitik
ve bazen de metafiziktir.
Elde edilen bilginin kesinliği
kanıtlanır.
Elde edilen bilginin kesinliğini
kanıtlamak olanaklı olmayabilir.
Bilim ölçer ve ‘güç’ oluşturur. Pratik yarar ve çıkar yoktur.
Bilimsel araştırma süreçtir. Felsefi etkinlikler bir süreçtir.
Eleştirel yaklaşım egemendir. Eleştirel yaklaşım egemendir.
Sorular önemlidir. Sorular önemlidir.
Zihinsel süreçleri işe koşar. Zihinsel süreçleri işe koşar.
Ontoloji (Varlık Bilgisi):
• Ontoloji varlık bilgisi, varlık sorunu ya da varlık felsefesi adlarıyla
da bilinir. Varlığı kendinde ele alarak kaynağını, özünü, nitelik ve
kategorilerini ele alan felsefe dalıdır.
• Ontoloji varlığı, mikro makro boyutlarda, nicelik, nitelik açısından
somut, soyut planlarda ele alan oluşum ve içerik açılarından
inceleyen felsefi bir çalışma alanıdır .
• Bu anlamda felsefenin ilk ve temel uğraş alanlarından biri olup
tüm varlık alanını, kozmosu, doğayı ve evreni, bunların oluşum,
dönüşüm ve değişimi konularını inceler .
• Bu kavramı ilk kez Aristo ortaya atmıştır.
• Aristo ontolojiyi var olanı, var olan olarak ele alama olarak
tanımlar.
• Ontoloji boyutunda yanıt aranan sorulardan ilki ‘arke’ye
ilişkindir. Yani “Tüm var olanların başlangıcı, ilk tözü nedir?”
sorusuna yanıt aranır. Felsefeciler bu soruya yanıt vererek
felsefelerini temellendirilir.
• Arke (töz, köz) evrende hiç bir şey yokken var olduğuna
inanılan ya da var olduğu kabul edilendir.
• Tarihsel gelişim içinde
– Thales su
– Platon idea
– Heraklitos ateş
– Pythagoras sayı
– Descartes Tanrı,
– Hobbes madde,
– Spinoza Tanrı ya da doğa,
– Marx madde ve değişme,
– Dewey değişme
– Satre insanı
arke olarak kabul etmişlerdir .
• Felsefeler genel bir yaklaşımla bu soruya verdiği yanıta
göre gruplanabilir.
• Örneğin soyut ya da manevi ögelerden birini arke olarak
belirleyen felsefi yaklaşımlar idealist anlayış olarak
değerlendirilir.
• Buna karşılık somut ya da maddi ögelerden bir ögeyi ‘arke’
olarak belirleyen felsefi yaklaşımlar ise materyalist anlayış
olarak belirlenir. Marx
• Felsefenin bu dalı şu sorulara yanıt aramaya çalışır:
1. Varlıkların kökeninde bir tek nesne mi, yoksa ruh ve madde
diye iki ayrı nesne mi vardır? Ruh ve madde diye iki ayrı
nesne varsa bunların nitelikleri ve birbirleriyle ilişkisi nedir?
2. Evrende olup bitenlerin belli bir amacı ve bütünlüğü var
mıdır?
3. Doğa yasaları denen zorunlu ilişkilerin varlık nedeni nedir?
BBİİLLGGİİ
FFEELLSSEEFFEE
BBİİLLİİMM
ELDE ETME YÖNTEMLERİ
•BİLİMSEL YÖNTEM ÖNERMELER
•
* BİLİMSEL BİLGİ NEDİR? * BİLGİ NEDİR?
* KAYNAĞI
* SINIRLIKLARI
* DOĞRULUĞU
İLE İLGİLİ SORULAR SORAR
• Epistemolojiyle enine boyuna meşgul olan ilk filozof, ünlü
Yunan düşünürü Platon olmuştur.
• Ondan sonra da antik Yunan’da başta Aristoteles ve
Pyrrhon benzeri Yunan kuşkucularıyla, Orta Çağ’da Aziz
Augustinus (354-430), Aquinalı Thomas ile İbn Sina (980-
1037) ve Farabi gibi filozoflar bilgi konusunu enine boyuna
ele almışlardır.
• Bununla birlikte, epistemolojinin bir felsefe disiplini ya da dalı
olarak esas modern felsefede ve bu arada yirminci yüzyılın
analitik felsefesinde öne çıktığı söylenebilir. Bunun nedeni ise
elbette, modern uygarlığı belirleyen en önemli şeyin bilim ve
bilgi olmasıdır. Bu dönemde, en ön sırada Descartes,
Leibniz, John Locke (1632-1704), Hume, Kant ve Russell
gelecek şekilde, pek çok filozof bilgi konusuna eğilmiş,
epistemolojinin kapsamı içinde kalan problemler üzerinde
yoğunlaşmıştır.
Bilgi türleri
1. Günlük bilgi
2. Gelenek ve göreneğin bilgisi
3. Düzmece bilgi
4. Politik bilgi
5. Sanatsal bilgi
6. Bilimsel bilgi
7. Dinsel bilgi
8. Felsefi bilgi
Günlük bilgi
•Bir gün içerisinde öğrenilen bilgilerdir. Ali Ayşe’yi seviyor. Bugün
ders yokmuş. gibi
•Günlük bilginin doğruluk değeri bazen yüksek bazen düşük
olabilir.
Geleneğin ve göreneğin bilgisi
•Gerçekle, geçmişten günümüze gelen deyimlerle bağ kurmadır.
Büyüklerin karşında ayak ayak üstüne atılmaz.
•Bu tür bilgilerin doğruluk değeri düşüktür. Çünkü geçmişte
ortaya atılan düşünce bugün doğru olmayabilir.
•Yani geleneğin ve göreneğin bilgisi görecelidir. Toplumdan
topluma, kişiden kişiye, zamandan zamana değişiklik
gösterebilir.
• Düzmece bilgi
• Gerçekle, gerçeğin çarpıtılmasının bağ kurulması sonucunda
oluşan bilgilidir. Masalımsı bilgi olarakta bilinir.
• Bu tür bilgilerde saçma özellikler yoğundur.
• Amaç gerçeğe uygunluk yada uygunsuzluk değil, olağanüstü
hallerin ortaya atılmasıdır. Fakat doğruluk değeri yüksek
önermelere de rastlanılabilir.
• Politik bilgi
• Gerçekle, bir ideoloji arasında bağ kurmadır.
• İdeoloji: Yaşamı tümüyle düzenlemeye çalışan ve kendi
içinde tutarlı olan önermeler bütünüdür.
• Her ideoloji tek başına yaşamı tamamen kapsayamaz.
Komünizm, kapitalizm, faşizm, liberalizm gibi.
• Her ideolojinin felsefi ve bilimsel dayanağı mutlaka vardır.
Fakat bu önermeler kendini yenileyemedikleri için her zaman
toplumun ihtiyaçlarına cevap veremezler.
• Sanatsal Bilgi
• Gerçekle, estetik bir bağ kurma sonucu oluşan bilgi
türüdür.
• Sanatsal bilgide doğruluk, yanlışlık, saçmalık, olasılık,
belirsizlik gibi ölçütler aranmaz. Amacı gerçeğin estetik
boyutu yakalamaktır. Yani sanatta doğrudur, yanlıştır
diye bir olgu olamaz. Olsa da bir anlam taşımaz.
• Bilimsel Bilgi
• Gerçeğin bir parçasıyla, kanıtlanmaya dayalı bir bağ
kurmadır
• Bu tür bilgi bilimsel yöntemle elde edilir.
• Bilimsel bilgilerin doğruluğu yüzde yüz değildir. Mutlak
değildir. Olası bir bilgidir. Yani doğruluk değeri yüksek bir
bilgidir.
• Dinsel Bilgi
• Gerçekle, kutsal bir varlığa göre bağ kurmadır.
• Bu tür bilgi inanca dayanır. İleri sürülen önermeler için
ispatlama ve temellendirme gerekmez. Fakat hiç
değişmez değildir.
• İnanıldığında mutlak doğru, inanılmadığında kesin yanlış
olarak kabul edilir.
• Felsefi bilgi
• Gerçeğin tümüyle, temellendirmeye dayanarak bağ
kurmadır.
FFEELLSSEEFFİİ AAKKIIMMLLAARR
İİDDEEAALLİİZZMM
VARLIK
EVRENDEKİ OLUŞUM BİREYİN İÇİNDE DE OLUŞMAKTA
BİREYSEL ZİHİN EVRENSEL ZİHİNLE İLİŞKİLİ
EVRENSEL BİR VARLIK
İNSAN ZİHNİ DIŞINDA BAĞIMSIZ OLARAK VAR
NESNELER, MADDE VE BİÇİM OLARAK İKİ BOYUTTAN
OLUŞUR
MADDELER DÜZEN İÇİNDE BİRARADADIRLAR
GÖRÜNEN ŞEYDİR DOĞADIR
DOĞA DOĞRUNUN KAYNAĞIDIR
DOĞA KANUNLARI HER ALANA UYGULANMALI
DENEY VE ARAŞTIRMALARLA KANITLANDIĞINDA
GERÇEKTİR
İNSANIN RUHSAL YÖNÜ YOKTUR
MUTLAK DOĞRU VEYA MUTLAK YANLIŞ YOKTUR.
ÇEVRE İLE ETKİLEŞİMİN BİR BİÇİMİ OLAN ARAŞTIRMA
VARDIR
İÇSEL VE DIŞSAL DİYE İKİLİK YOKTUR
VARLIK GÖRÜNÜŞTEN İBARETTİR
GÖRÜNÜŞÜN KENDİSİ ÖZDÜR
İNSANIN KENDİ VARLIĞININ FARKINA VARMASIYLA
DÜŞÜNME ORTAYA ÇIKMIŞTIR
İNSAN, KİŞİLİĞİNİ OLUŞTURAN NİTELİKLERİ ETKİLEŞİMLE
KAZANIR
RREEAALLİİZZMM
NNAATTÜÜRRAALLİİZZMM
PPRRAAGGMMAATTİİZZMM
VVAARROOLLUUŞŞÇÇUULLUUKK
EĞİTİM
AMAÇ, ÖĞRENCİLERE DOĞRUYU AARRAAMMAAYYII ÖÖZZEENNDDİİRRMMEEKK..
EEĞĞİİTTİİMM İİLLEE DDOOĞĞUUŞŞTTAANN GGEELLEENN YYEETTEENNEEKKLLEERRİİNN FFAARREEKKIINNAA
VVAARRMMAASSII SSAAĞĞLLAANNIIRR.. OOKKUULL,, KKÜÜLLTTÜÜRREELL DDEEĞĞEERRLLEERRİİ
ÖÖĞĞRREETTMMEELLİİ.... BBUU DDEEĞĞEERRLLEERR YYEERR,, ZZAAMMAANN VVEE KKOOŞŞUULLLLAARRAA GGÖÖRREE
DDEEĞĞİİŞŞMMEEZZ,, EEVVRREENNSSEELLDDİİRR..
SSOORRUU--CCEEVVAAPP TTEEKKNNİİĞĞİİ KKUULLLLAANNIILLMMAALLII.. UUYYGGUUNN SSOORRUULLAARRLLAA
CCEEVVAABBAA YYÖÖNNEELLTTMMEELLİİ..
AMAÇ, BİLGİYİ KEŞFETMEK, KULLANMAK VE TRANSFER
ETMEK. ANLATIM, TARTIŞMA, GÖZLEM VE DENEY GİBİ
YÖNTEMLER KULLANILIR. EĞİTİM BİREYİ
TOPLUMSALLAŞTIRMA SÜRECİDİR. KÜLTÜREL MİRASI
AKTARARAK ONLARI TOPLUMA UYUMLU HALE GETİRİR.
AMAÇ, İNSANLARI DOĞASININ GEREKTİRDİĞİ ŞEKİLDE VE
DOĞAYA UYGUN BİR YAŞAM DOĞRULTUSUNDA
YETİŞTİRMEK.EĞİTİMİN AMAÇLARININ BELİRLENMESİNDE
DOĞA VE İNSAN DOĞASI GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMALIDIR.
ÇOCUK BÜYÜYENE KADAR HİÇBİR DİNİ İNANÇ VE AHLAKİ
DEĞER YARGISI VERİLMEMELİ.
KENDİ MANTIĞI İLE BULMALIDIR. ÖĞRETMEN ZORLAYICI
OLMAMALI, ÖĞRENCİYE SEÇENEKLER SUNMALIDIR.
BULUŞ YOLUYLA ÖĞRETİM TEKNİĞİ KULLANILMALIDIR.
FFEELLSSEEFFİİ AAKKIIMMLLAARR
İDEALİZM
REALİZM
NATÜRALİZM
EĞİTİM
AMAÇ, BİREYLERİ YETİŞTİRMEKTİR.
YETİŞME, DEĞİŞİK DENEYİMLER VE
ÖĞRENİLENLERARASINDAKİ BAĞLANTILARI VE İLİŞKİLERİ
ANLAMA YETENEĞİ KAZANMAKTIR.
GELECEK YAŞANTISINI YÖNLENDİRECEK VE KONTROL
EDECEK BİLGİLER VERİLMELİDİR.
OKUL, DENEYSEL ÖĞRENME İÇİN EN UYGUN ÇEVREDİR.
BİLİM VE TEKNOLOJİ SÜREKLİ DEĞİŞTİĞİNDEN DOLAYI
EĞİTİMDE BİREYLERE DEĞİŞMEZ BİLGİLER VERMEK YERİNE
DEĞİŞİME KARŞI UYUMU ÖĞRETMEK GEREKİR.
AMAÇ, BİREYE İNSAN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN HER ŞEYDEN ÜSTÜN
OLDUĞUNU ÖĞRETMEK, BİREYSELLİĞİ GELİŞTİRMEK.
EĞİTİM, BİREYİN KİŞİLİK OLUŞUMUNU SAĞLAMAK
AMACIYLA VERİLİR.
EĞİTİM ORTAMI ÖZGÜR GELİŞİMİ SAĞLAYACAK ŞEKİLDE
DÜZENLENMELİDİR.
AÇIK SINIF KAVRAMI GETİRİLMİŞTİR.
SORU-CEVAP TEKNİĞİ KULLANILMAKTADIR.
ANCAK SORULAN SORUNUN CEVABINI ÖĞRETMEN DE
BİLMEMELİDİR.
FFEELLSSEEFFİİ AAKKIIMMLLAARR
PRAGMATİZM
VAROLUŞÇULUK