2. Mülakat...• - 100 yaşınızı nasıl kutlayacaksınız?
• - Ah, bu yaşa kadar yaşayıp
yaşamayacağımı bilmiyorum, ayrıca
kutlamalar da hoşuma gitmiyor. Beni
ilgilendiren ve hoşuma giden şeyler,
her gün yaptığım şeylerdir.
• - Neler yapıyorsunuz?
• - Afrikalı kızların, okuyup
ülkelerinin gelişmesinde rol almaları
için burs temin etmeye çalışıyorum.
Jaraştırmalarıma ve düşünmeye
devam ediyorum.
• - Emekliye ayırmadınız mı
kendinizi?
• - Asla ! Emeklilik beyni harap eder.
Bunu yapan bir çok kişi dünyayı terk
ettiler, bu beyni öldürür, hasta eder.
3. • - Beyniniz nasıl çalışıyor?
• - Tam 20 yaşımdaki gibi. Arzu
ve yeteneklerimde hiçbir fark
görmüyorum. Yarın tıbbi bir
kongreye katılacağım.
• - Ama genetik bir sınırı da yok
mu bunun?
• - Hayır. Beynim yakında bir
asırlık olacak…, ama henüz
yaşlanmadı. Kaçınılmaz olarak
vücudumda kırışıklıklar var,
ama beynimde değil.
•
4. • - peki nasıl oluyor bu?
• - Nöronlarla ilgili önemli bir
esneklikten yararlanıyoruz:
Nöronlar ölmüş olsalar bile,
kalanlar görevlerini
sürdürebilmek için yeniden
organize olurlar, ancak yine de
onları uyarmak gerekir.
• - Bunun olacağını söylemisiniz .
• - Arzu etmeye devam ediniz,
beyninizi faal tutunuz, onu
çalıştırınız, bu suretle asla
bozulmaz.
5. • - Uzun yaşayacak mıyım?
• - Yaşadığınız yıllardan daha iyi
yaşayacaksınız, ve işin ilginç tarafı da bu .
Bunun sırrı da meraklı, istekli ve de sevgi
ile dolu olmaktır.
• - Yaptığınız şey ilmi bir araştırma oldu.
• - Evet, ve de coşkulu olmayı
sürdürüyorum.
• -Siz, sinir sistemi hücrelerinin nasıl
geliştiklerini ve bu hücrelerin nasıl
yenilendiklerini keşfettiniz.
• - Evet, 1942 de. Ben bunu: ‘‘nerve growth
factor NGF’’ (yani sinirlerin gelişiminin
etkenleri), ve hemen hemen elli yıl kadar,
yani keşfimin geçerliliği kabul edilene
kadar toplum dışında bırakıldım. Ta ki
1986 yılında Nobel ödülünü alana kadar.
6. • - 20 li yıllarda genç bir İtalyan
kızı olarak nasıl oldu da bir
nöroloji alimi olmayı
başardınız?
• - Çocukluğumdan beri kendimi
okumaya verdim. Babam, hep
iyi bir evlilik yapmamı, iyi bir
eş ve iyi bir anne olmamı
istiyordu…ama ben onu
dinlemedim . Ona karşı geldim
ve okumak istediğimi
söyledim…
• - Babanız buna çok kızdı
mı?
• - Evet, çünkü kendimi mutlu bir
çocuk olarak hissetmiyordum.
Kendimi tıpkı küçük yaramaz
bir ördek, budala ve bir işe
yaramaz olarak kabul ettiğini
sanıyordum. Benden büyüklerin
hepsi de parlaktılar ve ben
aşağılık kompleksine
kapılıyordum.
7. • - Öyle sanıyorum ki bütün
bunlar sizin için bir uyarıcı
olmuş.
• - Evet, ama Afrika da cüzam
üzerine araştırmalar yapan Dr.
Albert Schweitzer in çalışmaları
da beni çok etkiledi. Bende acı
çekenlere yardım etmeyi
seçtim, zira en büyük hayalim
buydu.
• - İlim alanında…, bunu
başardınız.
• - Ve bugün de Afrikalı kızların
eğitimlerine katkıda bulunmak
için çalışıyorum. Hastalıklarla
da mücadele ediyoruz, ama
İslam ülkelerinde kadınların
maruz kaldığı zulüm ile de
mücadele etmek zorundayız.
8. • - Din, bilimin gelişmesi engelliyor
mu? Öğrenmenin önünde bir engel
mi teşkil ediyor?
• -Evet din, erkek karşısında kadının
etkisini yok ediyor,onu bilimin,
her türlü gelişmenin dışında
tutuyor.
• -Bir erkeğin beyni ile bir kanın
beyni arasında bir fark var mıdır?
• - Sadece, salgısal sisteme bağlı
heyecanlarla ilgili beyin
fonksiyonları bakımından. Ama
öğrenme ve bilme yeteneği
bakımından hiçbir fark yoktur,
yani her ikisi de aynıdır.
9. • - Neden hala bilimle uğraşan çok az
sayıda kadın var?
• - Hayır, bu doğru değil ! Erkekler
tarafından yapıldığı söylenen ilmi
keşiflerin bir çoğunda da kız
kardeşlerinin, eşlerinin ve
kızlarının katkıları vardır
• - Bu gerçek mi?
• - Kadın zekası kabul edilmiyor ve
hep arka planda bırakılıyor. Ama
bereket versin ki bu gün, ilmi
araştırmalar da erkeklerden daha
fazla kadın var: Bunlar Hypatia ‘
• nın mirasçılarıdır.
• - 4 ncü yüzyıldaki bilim kadını
Alexandrin…
• - Şimdi, eskiden olduğu gibi
sokaklarda kadın düşmanı
Hıristiyanlar tarafında
öldürülmüyoruz. Dünyada bir çok
şey değişti artık.
10. • - Hiç kimse sizi katletmeyi denemedi
mi…
• - Faşizmin iktidarda olduğu
tarihlerde, Mussolini de Hitler’in
Yahudi zulmünü taklit etmek istedi…,
bir süre saklanmak zorunda kaldım.
Ama araştırmalarımı durdurmadım:
Yatak odama bir laboratuar
kurdum…ve bu sıralarda “apoptosis”
yani hücrelerin programlanmış
ölümlerini keşfettim.
• - Yahudilerde bilim adamı ve
entelektüel oranının yüksek olmasını
neye bağlıyorsunuz?
• - Sürgünler Yahudileri entelektüel
çalışmalara yöneltti: Zira düşünce
dışında her şey yasaklanabilir.
Bilindiği gibi Yahudiler arasında
Nobel ödülü kazanmış bir çok kişi
vardır.
11. • - Nazi çılgınlığını nasıl izah
ediyorsunuz?
• - Hitler et Mussolini hep
kalabalıklara karşı konuştular. Bu
durumda, beyni entelektüel
faaliyetlerine daima hakim olan
heyecan verici bölümü hemen
faaliyete geçer. Bunlarda heyecanları
sebepsiz de olsa tetiklerler.
• - Günümüzde de böyle mi?
• - A.B.D. de ki bir çok okulda, halen
Evrim Teorisi yerine Yaratılış
Teorisinin okutulduğunu
sanıyorsunuz?
12. • - İdeoloji heyecandır,
sebepsizdir.
• - Sebep, eksikliğin çocuğudur.
Omurgasızlarda her şey
programlıdır: mükemmeldirler.
Biz hayır! Kusurlu yaratıklar
olarak biz, iyi ile kötüyü ayırt
etmek için sebeplere,değerlere,
ahlaka başvururuz ki bu Darvin
teorisinin en uç noktasıdır!
• - Hiç evlenmediğinizi biliyoruz,
çocuğunuz oldu mu?
• - Hayır. Bene, nörolojinin cangıl
ormanlarına girdim .
Güzelliliğine hayran kaldım ve
bütün zamanımı ona vakfetmeye
karar verdim.
13. • Bir gün,Alzheimeur’ın, Parkinson’
un, yaşlılığa bağlı bunamanın çaresi
bulunacak mı?
• - İyileştirmek mi…? Tüm bu
hastalıkları durdurmayı, geciktirmeyi
ve en aza indirmeyi başaracağız.
• - Bu gün en büyük hayaliniz nedir?
• Bir gün beynimizi tüm kapasiteleri
ile tanıyabilmek.
• -Kendinizi yaramaz bir çocuk olarak
hissetmekten ne zaman vazgeçtiniz?
• -Henüz limitlerimin bilincindeyim.
14. • - Hayatınız boyunca yaptığınız en güzel şey
• - Başkalarına yardım etmek.
• - Bu gün 20 yaşında olsaydınız ne yapardınız?
• - Aynı şeyleri !
15. Kendilerine yardım etmeleri için
başkalarına yardım et.
Rita Levi-Montalcini, Nörolog.
Tercüme:Yusuf Haznedaroğlu