3. SINIF YÖNETĠMĠNĠN
ÖĞELERĠ
Öğretmenler, yılda aşağı yukarı 180 iş günü,
sınıflarındaki öğrencilere belirli konuları
öğretmek üzere görevlendirilmişlerdir. Ancak
zaman zaman sınıflarındaki öğrencilerin
öğrenme ve davranış sorunlarından dolayı
amaçlarına ulaşma çabalarında sıkıntıya
girerler.
4. Ancak zaman zaman sınıflarındaki öğrencilerin
öğrenme ve davranış sorunlarından dolayı
amaçlarına ulaşma çabalarında sıkıntıya girerler.
Öğretmenliğin ilk yıllarında, sınıf
yönetimi, öğretmenlerin zamanlarının önemli bir
bölümünü alır.
• Davranış yönetimi ile ilgili karşılaşılan
güçlükler deneyimsiz öğretmenlerle sınırlı
olmayıp deneyimli öğretmenlerinde sınıf
yönetimiyle ilgili yöntemlere ihtiyaçları
vardır.
5. “Uyan İdil uyan !”…İdil her zamanki gibi
başına sıraya koymuş ,bilmem kaçıncı
rüyasını görmektedir..Onu da anlamak zor
tabi ,arkada Berkay’ın her söze yaptığı komik
yorumlar Gediz’in her lafın üzerine atıldığı
kahkaları varken uyumak…Serenay ve
Başak’ın kıskançlık krizleri sonucu yapılan
kavgalar bunlara tepki
gösteren(bağırarak)öğretmenler ,ve bu
fırsattan yararlanıp tahtaya şekiller kalpler
çizen yine ve yine Gediz…
6. Gediz…Tüm bu düzenin yanındadersi dinlemek için
yırtınan ,her ünite için farklı renkte kalem kullanacak
kadar titiz Simge ve sınıfımızın muhalefeti Ekin…Kapı
tarafında durmak bilmeyen dedikoduları ve susmak
bilmeyen çeneleri ile birkaç kız grubu ve bunların
arasından sıyrılmaya çalışan her konuda şikayetçi ve
heyacanlı Tuğcan.Ve ben ,herkesin arasında sakin bir
yaşam sürmeye çalışıyorum( derslerin çoğunda revire
gitmem birazı gerçek bazıları kaçış dışında).Şüphesiz
en çok zorlanan sevgili öğretmenlerimiz .İşte bizim
sınıfın halleri…
7. Yukarıdaki örneği arttırmak
mümkündür.Çocukların yaptıkları yada
yapmak isteyecekleri pek çok davranışlar gibi
her birinin kişilikleri okula ve derslere yönelik
tutumları ders izleme ve çalışma alışkanlıkları
,öğrenme stilleri, ailelerinden getirdiği
alışkanlıklar ve davranışlar arkadaşlarıyla
ilişkileri de birbirinden farklıdır.
8. Başka bir deyişle öğretmen sınıfında
öğrencileri kadar farklı kişilik ve özelliklerle
karşı karşıyadır.Bir sınıfta çeşitliliğin
artması öğretmenlik mesleğinin en zor
yanlarındandır.
Birey olarak çocuklar çevrelerinde meydana
gelenlere yanıt vermek konusunda kendilerine
özgü yollar geliştirirler.Bu davranışların çoğu
uygun davranışlardır.
9. Bu davranışların çoğu uygun
davranışlardır.Akranları ve yetişkinler bunları
onayladıklarında daha da gelişir.Bazı davranışlar
ise uygun değildir ve olumsuz davranışlar olarak
adlandırılır.
Öğretmenler sorunlar ortaya çıktığında hazırlıklı
olmalıdır.
10. JONES VE JONES’E (2001)GÖRE KAPSAMLI
BİR SINIF YÖNETİMİ BEŞ BİLGİ VE BECERİ
ALANINI KAPSAMALIDIR. KAPSAMLI BİR SINIF
YÖNETİMİ:
1. Öğrencilerin kişisel ve psikolojik
ihtiyaçları konusunda araştırma ve
kurumlara dayalı olmasını,
2. Öğrencilerin kişisel ihtiyaçlarının
giderilmesin i sağlamak için iyi
yönetilen bir sınıf ortamının
oluşturulmasını ve sınıfta olumlu
öğretmen-öğrenci ve akran ilişkilere
dayalı ortamları,
11. 3. Sınıfta oluşturulacak olumlu sınıf ortamları
yanı sıra öğrencileri ve bir grup olarak sınıfın
akademik gereksinimlerine yanıt verecek
öğrenmeyi kolaylaştırılacak ortamlarının
düzenlenmesi,
4. Öğrenci ihtiyaçlarının anlaşılmasını olumlu ve
etkili öğrenme-öğretme ortamının
oluşturulması yanı sıra organizasyonel ve
grup yönetimi becerilerine de sahip
olunmasını,
12. 5. Problemlere yönelik öğretimsel
çözümsel ve davranışsal standartların
geliştirilmesini içerir.
13. Günümüzde ise sınıf yönetimi kavramına daha
geniş bir bakış açısıyla
yaklaşılmaktadır.Yalnızca öğretmen
otoritesinin sınıfta hakim kılınması anlamında
değil daha çok öğrenmeyi sağlayıcı bir sınıf
ortamının sağlanmasıyla açıklanmaktadır.
Kapsamlı ve etkili bir sınıf yönetiminde
öğrenciler öğrenme için daha çok zaman
harcarken istenmedik davranışlarda da azalma
olmaktadır.
14. SINIF YÖNETĠMĠNĠN
BOYUTLARI
Sınıf yönetimi kavramı sınıf liderliği
öğrenimine ilişkin sınıf atmosferi ve
disiplin ögelerinden oluşur.Öğretmenin
etkili bir lider olması onun olumlu sosyal
fiziksel ve entelektüel çevre sağlama
becerileriyle ilgilenmesini gerektirir.Bu da
etkili iletişim kurma ve öğrenciyi motive
etme becerisine sahip olmakla
mümkündür.
15. Sınıf yönetiminin başka bir boyutu olan sınıf
atmosferi sınıfın fiziksel ve psikolojik çevre
düzenlemesiyle ilgilidir.Sınıf çevresi öğrenci
davranışı üzerinde oldukça etkilidir.Çekici bir
sınıf öğrencileri öğrenmeye
yönlendirilmelidir.Öğretmen psikolojik açıdan
güven veren bir ortam oluşturmalıdır..Sınıf
düzeni öğrenme-öğretme disiplini sağlamada
öğretmene yardımcı olur.İyi organize edilmiş
bir sınıfta öğretmen kontrol edebilir.
16. Sınıf yönetiminin diğer önemli boyutunu
oluşturan ,öğretmen,aile ve yöneticileri
doğrudan ilgilendiren disiplin kavramıdır.
Disiplin eğitimin en zor ve en temel
boyutudur, çünkü disiplin olmadan etkili
öğretim olmaz.
17. DĠSĠPLĠN MODELLERĠ
Sınıfta disiplinin sürekli kılınması konusunda
birçok model ve bunlarla ilgili çalışmalar
vardır.Hiçbir model tek başına eksiksi olarak
koruyucu destekleyici yada düzeltici olarak
düşünülmese de bazıları diğerlerine göre daha
avantajlı olabilir.. Öğretmen eğitiminde ders
programı tasarımında eğitim psikolojisine
kadar pek çok alanda bilgi ve beceri
kazandırılması hedeflenir.Sınıf içi disiplin
sorunlarıyla nasıl baş edebilecekleri
konularının ise ele alınması oldukça sınırlıdır.
18. Öğretmenin liderlik tarzı onun ne tür disiplin
yaklaşımı benimsediğinin bir
göstergesidir..Disiplin anlayışları bakımından
öğretmenler arasında farklılıklar
vardır..Öğretmenler oluşacak istenmeyen bir
davranıs karşısında eylemde bulunmadan
önce hem kendisi hem de çocuk için
oluşabilecek durumlarını farkında olarak
becerilerini kullanabilmeleri ve ne yapacakları
konusunda zekice kararlar verebilmektedir.
19. Davranış Değişikliği Modeli
Davranış değişikliği modeli Skinnerin
“öğrenme teorisi” üzerine temellendirilmiş olsa
da bu model Ivan Pavlov’un çalışmasıyla
başlamıştır.Bu teori davranışlar ve çevre
koşulları arasındaki ilişkileri araştırır.Bu
modelde davranışların hemen hemen tümünün
büyük bir olasılıklar öğrenildiğini bu öğrenme
olayının ve öğrenilen davranışın
sürdürülmesinin çevreden gelen tepkiyi bağlı
olduğunu varsayar.
20. Eğer çocugun çevreden aldığı aldığı tepkileri
denetim altına alırsak o zaman çocuğun
davranışını değiştirebilir yada
denetleyebiliriz..Bu model insan
davranışlarının çevresel etkiye verilen tepkiler
olduğu üzerine temellendirilir.Öğrenmenin
amacı çocuklara yeni bilgi ve beceriler
kazandırmak ise öğrenme davranışta değişimi
getirir demek ise öğretim çocukların
davranışlarında değişiklilik oluşturmak
anlamına gelmektedir.
21. Bu modele göre sınıfta ortaya çıkabilecek
disiplin sorunlarına olumlu bir yaklaşımla
çözüm ve yaklaşımın hem öğrenci hem de
öğretmen için ne denli yararlı olduğunu
gösterir.Olumlu ve etkin çözümlerle
öğretmenlerin azar faslına ve öğretime ayrılan
zamanın istenmeyen davranışlarla uğraşmakla
geçmeyeceği savunulur.
22. Öğretmen istendik davranışları kazandırma
konusunda kuralları açık bir şekilde belirlemeli
her ne kadar zor olsa da rahatsızlık verici
davranışı göz ardı etmeli ve kurallara uyanları
övmelidir.Öğretmenler uyumlu davranışlarda
bulunan öğrencilere pekiştirecek olarak puan
marka oyuncak istedikleri bir etkinliği yapma
vb. verirken diğer öğrenciler bu ödülleri
alamayarak cezalandırılmış olurlar.
23. Öğretmenin ABC’si veya Türkçe deyişi ile
öğretmenin DDT’si bu modelin temel ilkelerini
oluşturulur.(Wheldall,1992).İlkelerin temelinde
bir davranışın üç acıdan analizi yatar.Bu ilkeler
kısaca:
A “antecedent”(“D”davranış):Bu davranış
öncesi koşullardır.Bir davranış yapıldığında o
andaki çevresel koşul ve durumlar davranışın
yapılmadan önceki koşulları içerir.
24. B”behavior”(“D”davranış):Davranış
çocuğun yaptıklarının somut deyişlerle
ifadesidir.Bir öğretmen öğrencisinin
“yaramazlık yaptığını”söylerse bu ifade
davranışın iyi ve kesin bir tanımı
değildir.Dinleyen kişi bu yargıya neyin neden
olduğunu bilemez.Öğretmenin “yaramazlık
yapmak”kavramını daha belirli ve kesin
biçimde ifade ermesi gerekir.Diğer bir konu ise
birkaç gün sonra aynı davranışı yine aynı
kategoride ele alınıp alınamayacaktır.
25. C “consequences (”T” tepki):Davranış
sonrası çocuğa yapılanlar.Bireyin birçok
etkinliklerin üstesinden gelebilmesine yardımcı
olarak en güçlü araç olumlu
pekiştireceklerdir.Sınıf içinde istenmeyen bir
davranış ortaya çıktığında davranış
pekiştirilmezse kuvveti azalır ve
söner.Öğretmen yapması gereken istendik
davranışın arkasından olumlu pekiştireçleri
vermesidir.Başka bir deyişle istenmeyen
davranışa tarafsız tepki vermek demektir.
26. Rudolf Dreikurs’un Sosyal
Disiplin Modeli
Bu modelde disiplin kavramı Rudolf dreikurs
tarafından oluşturulmuştur.Dreikurs Chicago
toplum cocu danışma merkezinin kurucusu ve
tibbi yöneticisidir.Hayatının büyük bölümünü
kuramlarının sınıf yönetimi ve disiplin
uygulamalarına nasıl aktarılabileceğini
açıklayarak ve okullara bu konuda
danışmanlık yaparak geçirmiştir.
27. Psikolog Alfred Adler den etkilenmiştir.Adlere
göre insan sosyal bir varlıktır .Cocuk okul
personeli ve aileleri ile ilişkide bulunarak etkili
yada etkisiz sosyal davranış öğrenir.Temel
aldığı görüş öğrencilerin yanlış davranışları
giderilmeyen ihtiyaçlarının bir sonucudur.
28. Adler, tüm insanların temel motivasyonlarını
başkaları tarafından kabul edilmek ve ait
olunmak isteğinden kaynaklandığını
belirtmiştir. İnsanın sosyal varlık olması onun
tüm yaptığı davranışların düzenli, amaçlı ve
sosyal onay elde edilmesine yöneliktir.
29. Davranışlarımız dünyaya ilişkin
yorumlarımızın sonuçlarıdır.Bizi çevreleyen
gerçeklerden çok ,bu gerçeğe ilişkin öznel
değerlendirilmelerimize göre hareket
ederiz.Tüm insanlar oysal açıdan ait olma ve
kabul edilme ihtiyacındadırlar.Bir öğrenci kabul
görme konusunda başarısız olduğunda ”hatalı
hedefler” adını vereceğimiz yanlış davranış
örüntüsü başlar.Yanlış davranışlar,bir yer
bulma ve statü elde etme konusunda çocuğun
sahip olduğu hatalı görüşlerin sonucudur.
31. İstenmeyen davranışta bulunan çocuk
davranışının altında yatan hedefin bilincinde
olmadığı halde eylemlerinin mantıklı olduğunu
düşünür.
Çocukların çoğu grubun bir parçası
olamayacaklarını anladıkları anda dikkat
çekme davranışında bulunur.Başlangıçta
toplum tarafından benimsenen davranışlarda
bulunsa bile bu durum diğerleri tarafından fark
edilmiyorsa istenmeyen davranışlara
başvurabilir.
32. Öğretmenin kendilerine daha çok ilgi
göstermesini isteyen bu çocuklar arkadaşlarını
daha çok rahatsız ederler,öğretmen yanlarına
gelmeyince çalışmayı reddederler.Yaramazlık
yapan öğrenciye ilgi göstermek onun uygun
davranışlarını geliştirmez aksine bu
davranışlarını pekiştirir.
33. Güç mücadelesine giren öğrenciler büyüklere
meydan okuyarak istedikleri her şeyi elde
edeceğini düşünürler.Güç ihtiyacı öğretmenle
tartışarak ona karşı çıkarak çalışmayarak
sabırsızlıkla ve kabalıkla kendini gösterir.
34. Bu öğrenciler öğretmeni kendileriyle kavga
etmeye çekebilirse onlar kazanır çünkü
öğretmeni güç mücadelesine çekmiş olurlar.
Ne istedikleri önemli değildir. Öyle yada böyle
istediklerini elde etmişlerdir.Öğretmeni üzmeyi
başarmışlardır. Eğer mücadeleyi öğretmen
kazanırsa öğrenciler hayatta gücün her şey
olduğuna daha kesin bir şekilde inanmaya
başlar.
35. Diğer iki aşamada kaybeden öğrenci üçüncü
hedefi uygulamaya çalışır.Öç alma hedefini
seçen çocuk bu aşamada başkalarını inciterek
önem kazanma yeteneğine sahiptir.Bu
aşamadaki yanlış hedef:
37. Öç almayı hedef haline getiren öğrenciler
kendilerini cezalandırılmış hissederler.Bu
oldukça tehlikelidir.Büyüklerin onları
cezalandırması öç almak isteyen öğrenciler
için yeterli bir sebeptir.Bu tür davranışlar daha
çok ergenlik dönemindeki cocuklarda
görülür.Daha küçük çocuklarda görülesi
çocuklarda kişilik problemleri olduğunu
düşündürebilir.
38. Yetersiz görünen öğrenciler kendilerini
yardımsız hissederler ve kendilerini hata
olarak görürler.Başarısız olduklarına o kadar
inanmışlardır ki daha fazla denemenin yararı
yoktur.Kendilerini hata olarak kabul ettiklerini
bütün etkinliklerden geri çekilerek
gösterirler.Öğrenciler bu hedefle “aptal”ı
oynarlar .Cevap vermeyi sınıf etkinliklerine
katılmayı reddederler.Kimseyle
konuşmazlar.Bu çok ciddi bir durumdur ve
bunun üstesinden gelmek hem öğrenci için
hem de öğretmen için zordur.
39. Bu yaklaşıma göre yetiştirilen öğretmenler
öğrencilerin yanlış davranışlarının hangi gruba
dahil olduğunu ve bu davranışların mantıksal
sonuçlarını nasıl yorumlayacaklarını
öğrenirler.Öğrencilere yaklaşımı şekli doğru
olanı belirtmektir.
40. Dreikus yaklaşımı, öğrencilerin kendi
disiplinlerini gerliştirmeleri esnasına dayandığı
için kuralları belirlemede öğrencilerin de söz
sahibi olduğu demokratik sınıflar üzerine
yoğunlaşır. Keyfi cezalandırmadan çok
davranış bozukluklarının mantıklı sonuçları
üzerinde duru.Burada bu konuda kapsamlı bir
eğitim almayan öğretmenlerin sıkıntıya
düştükleri konu öğreninin yanlış davranışına
neden olan güdüleri belirleme becerisini
geliştirmenin zor olduğudur.
41. Örneğin: süöz almadan konuşmak öğretmene
küstahça karşılık vermek koridorda sigara içmek
vb. davranışların mantıksal sonucu ne olabilir?
Yine de gerekli becerilere sahip öğretmenler için
istenmeyen davranışlarla uğraşmada ve onların iç
yönetim becerilerini geliştirmede bu yaklaşım
güçlü bir araç olarak görülebilmektedir.
Bu model kendine özgü bir modeldir.Modelde
yanlış davranışın önlenmesi öğrencilere olumlu
ilişkiler gelişitirilmesinde bağlıdır.. Ancak bu
şekilde öğrenciler kabul görüldüklerini
hissedebilirler.
43. ELEŞTIRILER….
Biçimsel uygunluk: Konu görsel olarak
zenginleştirilebilirdi örneğin pisikolog alfred
adler’in resmi veya bir görseli aşağıdaki slayta
yerleştirilebilirdi bu öğrenmenin kalıcı olması
açısından daha etkili olacaktı..
44. ELEŞTİRİLER…..
Öğretimsel uygunluk: Bu kriter açısından
bilgilerin açıklığı ve genişliği slaytlarda detaylı
olarak anlatılmıştır. Aşağıdaki slaytta da
gördüğmüz gibi.
45. Eleştiriler…..
Araştırma modeli: Konunun araştırılmasında
sadece internetden faydalanılmıştır. Araştırma
kısıtlı tutulmuştur bilgi genişliği için başka
araştırma yöntemleri de kullanılabilirdi.
46. Eleştiriler…..
Örnek Verme: Konu örneklerle
zenginleştirilmemiştir. Slaytlarda 2 kez
örneklere yer verilmiştir. Daha fazla örneğe yer
verilmesi o konunun daha iyi anlaşılmasını
sağlaycaktı.
47. Eleştiriler…
Konunun Bütünlüğü: konunun bütününde
çok fazla slayta ve gereksiz bilgilere yer
verildiği için konu dinleyenler açısından sıkıcı
ve anlaması güç hale gelmiştir.