SlideShare a Scribd company logo
1 of 68
Download to read offline
adem
                                            www.ademdergisi.com




                                                                  1 Subat 2009 | 5tl
                                                                    .
“Lütfen bel seviyesinden yukarı tutunuz”
quot;Oku, yaratan Rabbin adına! O insanı bir 'alak'tan yarattı. Oku, Rabbin sonsuz ikram sahibidir.
                O ki, kalemle yazmayı öğretti. O öğretti bilmediğini insana! quot;
                                                                                   Alak ( 1-5 )




                                       Adem | Sayfa 02
İmtiyaz Sahibi
                        Markakent
                Reklam ve Tanıtım Hizmetleri

                       Genel Müdür
                            ve
                 Sorumlu Yazı işleri Müdürü
                       Cihan YILDIZ

              Reklam Satış Pazarlama Müdürü
                          Eray BAL

                           Editörler
                       Harun Yigit
                        Volkan Öz
                     Ercüment Ekinci
                         Eray Bal
                       Yavuz Aslan

                        Yazarlar
                    Senai Demirci
                   Mustafa Islamoglu

                         Hattat
                    H. Bengisu Kübra

                         Fotoğraf
                        Harun Yigit
                        Volkan Öz

                       Grafik Tasarım
                        Markakent
                Reklam ve Tanıtım Hizmetleri

                        Merkez İletişim
             www.ademdergisi.com
             bilgi@ademdergisi.com
                Promosyonlar için:
          promosyon@ademdergisi.com
               Tel: 0266 374 32 17

                      İstanbul Şube
                        Said Çetin
            Sultanahmet Binbirdirek mah.
         Şehitmehmetpaşa yokuşu sok. No:40
                Sultanahmet-ISTANBUL
                    0554 289 45 45
                said@ademdergisi.com
               harun@ademdergisi.com

                      Ankara Şube
                        Eray BAL
             İvedik organize sanayi bölgesi
    Melih Gökçek bulvarı 731 / 34 Ostim / Ankara
    Tel : (0312) 395 01 30 Fax : (0312) 394 35 76
               ankara@ademdergisi.com

                       İzmir Şube
                    Ercüment Ekinci
850 Sokak Pekmen İş Merkezi Daire:203 Konak / İZMİR
      Tel: 0(232) 446 08 560 - (232) 457 77 42
               izmir@ademdergisi.com

                          Yayın Türü
                        Yerel Süreli

                      Basımcı ve Adresi
              Neyir Matbaacılık LTD ŞTİ

                           Dağıtım
                         Telekurye

                         Basım Tarihi
                      28 Aralık 2008
      ADEM DERGİSİ’NİN yayın hakkı imtiyaz sahibine aittir.
       Bu dergi ahlaki kurallara ve medya ahlakına uymayı
             milli ve manevi değerlere saygılı olmayı,
           basın meslek ilkelerine uymayı taahhüt eder.
quot;En güzel isimler Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin. Onun isimleri hakkında
eğri yola gidenleri bırakın. Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır.quot;
                                                                                     Araf ( 180 )




                     ALLAH(cc)!
                     Sensin Allah(cc) sanadır kulluğum
                     Sendedir çarem seninledir varlığım
                     Seni arar ruhum seni anar kalbim
                     Baskasina değil sana muhtacım
                     Başkasını değil seni çağırırım
                     Başkası yaratılmıştır sen yaradansın
                     Başkası devamsızdır sen daimsin ve daim eyleyensin
                     Başkaları muhtaçtır sen ihtiyaçsızsın ihtiyaçları görensin
                     Başka ilah yok sen Allah(cc)’sın
                     Sen ki eşi benzeri olmayansın
                     Sen ki bütün eksiksiz sıfatların sahibisin
                     Cemaline çevir yüzümü başkasına rağbet ettirme kalbimi

                                                        Senai DEMİRCİ
03   “ikra” Okumanın Önemi

08   Hz.Adem(a.s.)

11   Şair Nabi

16   Hz.Hatice(r.a.)

19   Çobanın Aşkı

21   Tesettür

24   Veysel Karani

29   Futuhu’l Gayb

35   Kurban

39   Söyleşi

43   Mesnevi-i Şerif (Hz.Mevlânâ)

57   Gülşen-i Raz ( Mahmûd Şebisteri (k.s)
Cihan YILDIZ




 Kabul Olunan Dua
            Yaşanmaz oldu hayat. İnsanlar, aşklar, sevgiler                Ne kadar da çok aciziz değilmi? Ne kadar da
 hatta doğan güneş bile anlamsız geliyor.                       çok ihtiyacımız var? iste iste bitmiyor. Biz istemekten
            Sizde bu yukarıda saydıklarıma katılıyor            bıkıyoruz, ama O vermekten bıkmıyor. Krallar, hüküm-
 musunuz? Hayatınız ekşimiş yoğurt tadında mı? Çıkış            darlar, yada diğer yöneticiler gibi; “-sen kötüsün, sana
 yolunuz, kurtuluşunuz yokmu? Yediğiniz çilekten,               birşey yok” demiyor. Çünkü O herşeyin Rabbi. Dağlar
 çikolatalı pastadan, bitter çikolatadan, iskender kebap-       dik durmak için, kuşlar uçmak için, deniz dağılmamak
 tan, ayrandan, süzme koyun yoğurdundan tat almıyor             için, sonbahar yaprağı düşebilmek için O’na muhtaç. O
 musunuz?                                                       ise hiçbirşeye muhtaç değildir.
            Durun... Sakinleşin... Derin derin nefes alın...               Hani bazen birşey için okadar çok dua ederiz
 Gözünüzü kapatın... Şimdi hayal edin... Gözünüzü               ki; geceler gündüzlere karışır. Ama yinede istediğimiz
 çevirdiğiniz her yer alabildiğine beyaz. Etrafta               olmaz. Biz, duamız kabul olunmadı diye düşünürüz. Yani
 huzurunuzu bozacak hiçbirşey yok. Şimdi kalbinizi              duanın kabul olmasının kıstası dilediğimizin olmasıdır.
 yerinden söküp, en temiz sular ile yıkadığınızı düşünün.       Peki O’nun dileği ve kıstası nedir?
 Kalbinizde eskiye dair hiç birşey kalmasın. Yalan, gıybet,                Bir örnek ile açıklayalım; Örneğin biz bir araba
 iftira, kalp kırma, ihanet, içki, kumar. Kısacası Allah’ın     istiyoruz. Dualarımız hep buna yönelik “ Allahım
 sevmediği herşeyi yıkayıp atın. (Hatta çıkmaz ise kireç        hayırlısıyla bir araba istiyorum, ne olur nasip et.” Ve
 çözücü bile kullanabilirsiniz.)                                duamızın karşılığında arabamız olmadı. bu olayı şöyle
            Kalbiniz artık tertemiz, bütün yüklerinden          değerlendirmeliyiz. Arbayı almak bizim için hayırlı
 arınmış, bize verildiği gibi tertemiz. Ve evet, eller semaya   olmayabilirdi. İşte bu yüzden Allah bize vermemiştir. Yani
 bir olana kalkıyor. İçinizden ne geçiyorsa isteyin. Bakın,     duamız kabul olmuştur.
 size “sıraya gir bakiyim” demeyecek, dilekçe                              Ayet-i kerimede de buyuruyor. “ Sizin hayır
 istemeyecek, “randevu al” demeyecek, sizi eliboş               bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde hayır vardır....”
 çevirmeyecek. Hani bazen kapınıza “-Allah rızası için”
 diye gelenler oluyorya. İşte siz onlar gibi eli boş geri
 döndürülmeyeceksiniz.
 İsteyin, ev, araba, mal, zenginlik, sağlık, sıhhat, hayırlı
 kısmet vs vs vs.. Hatta ayakkabınızın bağını kaybetti-
 yseniz onu bile isteyin.




                                                  Adem | Sayfa 01
i
                                       m
                                      ne
                           Ö
                     et ın
                   Ay an
               il um




         ”
             ve Ok
                 k
      ku
         de



                                                                                                           İlk inen ayetlerden, onun hangi varlık
                                                                                                 sorularını     sorduğunu,      hangi      sancılarla
     iz




                                                                                                 kıvrandığını gayet kolay anlıyorduk. Onun
    im




                                                                                                 yoğunlaştığı iki alan dinle felsefenin buluştuğu
    “O
in




                                                                                                 ender eklem noktalarından biriydi: Varlık ve
                                                 Ramazan         Kur'an     ayıdır.    Çünkü
D




                                                                                                 bilgi. O, quot;ben kimim?quot; ,quot;varoluşun anlamı ne?quot;,
                                      insanlığa gönderilen             tüm ilahi mesajların
                                                                                                 quot;kim, nasıl var etti?quot;, quot;nereden gelip nereye
                                      sertacı olan Kur'an vahyi, yine             Kur'an'ın
                                                                                                 gidiyorum?quot;, quot;hakikati kimden, nasıl, neyle
                                      kendi beyanına göre bir Ramazan ayında
                                                                                                 öğrenebilirim?quot;
                                      inmeye başlamıştır. Leyl suresinde, Kur'an'ın
                                                                                                           Bu sorular varlık sorularıydı. Ayetler, işte
                                      indiği Ramazan gecesine quot;Kadir Gecesiquot; adı
                                                                                                 bu varlık sorularına cevap olarak geliyordu ve
                                      verilmekte ve Kur'an'ın doğumuna şahit olan bu
                                                                                                 quot;Oku!quot; emriyle başlıyordu.
                                      meçhul gecenin quot;bin aydan daha hayırlıquot; olduğu
                                                                                                           O okuyordu elbet. Kendisini okuyordu,
                                      müjdelenmektedir.
                                                                                                 kainatı okuyordu, varlığı ve eşyayı okuyordu.
                                                 Bir geceyi bin aydan daha hayırlı kılan
                                                                                                 Fakat Allah'ın adıyla okumayı beceremiyordu.
                                      da, o gecenin içerisinde yer aldığı bütün bir ayı
                                                                                                 Bu okuyuşu kitapla taçlandırmadıkça yarım
                                      (Ramazan) mübarek kılan da Kur'an'ın o
                                                                                                 kalan bir okuyuş olacaktı. Dolayısıyla, hedefine
                                      gecede/ayda doğmuş olmasıdır. Demek ki,
                                                                                                 varmamış bir okuyuş olacaktı. İşte vahiy bu soylu
                                      parmağın gösterdiği ay burada Kur'an'dır. Rama-
                                                                                                 okuyuşa kutsiyyet kattı ve quot;okunanquot; anlamına
                                      zan da, Kadir Gecesi de, tüm kadr u kıymetini
                                                                                                 gelen Kur'an inmeye başladı.
                                      Kur'an'ın       doğuş       zamanı        olmalarından
                                      almaktadırlar.
                                                                                                 Her kitap bir Kitab'ın anlaşılması için
                                                 Kur'an'ı     bir    tarafa     bırakıp    da
                                      Ramazan'ın ya da Kadir Gecesi'nin bereketine
                                                                                                            Ramazan, aklın, kalbin ve ruhun
                                      nail olmayı istemek, müsebbibe sırt çevirip
                                                                                                 beslenmesi için bedenin aç bırakılmasıdır. Ruh
                                      sebebe sarılmaktır ki, amacı atıp aracı tutmak
                                                                                                 beslenmesi için bulunmaz bir ilahi fırsat olan
                                      kadar abestir.
                                                                                                 Ramazan'ı quot;beslenme ayıquot;na çevirip, sofralarını
                                                 Ramazan iklimi Kur'an iklimidir.
                                                                                                 Karun sofrasına çevirmek için her türlü gıda
                                      Kur'an'ın diriltici soluğunun en ölü yüreklerde bile
                                                                                                 stoklayanların, kitapların şahı olan bir Kitab'ın
                                      çiçeğe durduğu bir özge mevsimdir. Ruhuna
                                                                                                 doğum ayında ruh beslenmesi için kitap
                                      ihanet edilmemiş bir Ramazan, hoyrat eller
                                                                                                 stoklamaları günün anlam ve önemine daha
                                      tarafından kundaklanmış milyonlarca yüreğe bir
                                                                                                 uygun olmaz mıydı?
                                      rahmet sağanağı olup inecek, yaralı gönülleri
                                                                                                            quot;Oku!quot; emrinin tüm bir insanlığa
                                      onaracak, yaslı gönülleri şad ü handan edecek,
                                                                                                 verildiği bu ayı, bu emirden soyutlayarak
                                      umut tohumlarını yakıp kavuracak kadar
                                                                                                 kutlamaya kalkışmanın abesliği üzerinde
                                      kuraklaşıp       çöle     dönen       kalpleri    tekrar
                                                                                                 duracak değilim. Fakat, Ramazan'ın tüm
                                      yeşertecektir.
                                                                                                 bereketini toplayarak gönüllerimize konuk
                                                 Bütün bu güzelliklere vesile olan
                                                                                                 olmayışının sebebini de burada aramak yerinde
                                      Kur'an'ın, bundan yaklaşık 1433 yıl önce,
                                                                                                 olur sanırım.
                                      Hıra'nın baştan ayağa sancılı ve çok farklı
                                                                                                            Ramazan ilahi bir gündemdir. Bu ilahi
                                      konuğuna, hangi cümlelerle inmeye başladığını
                                                                                                 gündem karşısında basit, sentetik ve geçici
    Oku, yaratan Rabbin adına!        özellikle       bugünlerde         hiç       aklımızdan
                                                                                                 gündemlerimiz gün görmüş kar gibi erimiyorsa,
    O insanı bir 'alak'tan yarattı.   çıkarmamamız gerekiyor.
                                                                                                 bu muhteşem imkanı israf ettiğimizin resmidir.
      Oku, Rabbin sonsuz ikram                   İşte son vahiy, Son Elçi'ye quot;oku!quot; emriyle
                                                                                                            Doğduğu      ayı      Ramazan          diye
                         sahibidir    gelmeye başlıyordu. Bu emir quot;ilet, bildir, tebliğ etquot;
                                                                                                 kutladığımız Kur'an'a sunacağımız doğum günü
         O ki, kalemle yazmayı        anlamlarından önce, kelimenin birincil anlamı
                                                                                                 çiçeği kitaplardan oluşmuş bir buket olmalıdır.
                           öğretti    olan quot;okumayaquot; tekabül ediyordu. Çünkü, henüz
                                                                                                 Bu buketi Kur'an'a arz etmeliyiz. Hepsinden öte,
    O öğretti bilmediğini insana!     ortada tebliğ edilecek bir quot;bildiriquot; bulunmuyordu
                                                                                                 Kur'an'la olan ünsiyetimizi bu ayda zirveye
                                      bu bir, ikincisi bu vahiyden sonra aylar süren bir
                                                                                                 çıkarmalı, onunla aramızda bir dostluk peyda
                                      vahiy kesilmesinin ardından Müddessir suresinin
                                                                                                 etmeliyiz. Allah'a karşı quot;esas duruşumuzuquot;
                                      ilk ayetleriyle asıl quot;risaletquot; başlıyor ve quot;kalk, uyar!quot;
                                                                                                 bozmadığımıza Kur'an'ı şahit kılmalı, bu dostluğu
                                      diye emrediliyordu. Anlaşılıyordu ki, Alak suresi-
                                                                                                 bir quot;şahitliğequot; dönüştürmeliyiz.
                                      nin ilk ayetleri quot;nübüvvetequot; ilişkin, Müddessir
                                                                                                            Çeçenistan dağlarında, imanına en
                                      suresinin ilk ayetleri ise quot;risaletequot; ilişkindi.
                                                                                                 değerli varlığı olan canını şahit kılıp quot;aşkınıquot; isbat
                                                                                                 eden 'en büyük aşık'ların şahitliğinden mahrum
                                      İçinde bulunduğu toplumun her alanda iflah
                                                                                                 olabilirsiniz.
                                      olmaz çözülüşünü ve ahlaki kokuşmasını gördük-
                                      ten sonra, başını alıp dağlara vuran sancılı bir
                                                                                                 Fakat, imanınıza Kitab'ı, kitapları, zamanı, günü
                                      yürek, bu kutlu sancının sonunda sadece kendi
                                                                                                 geceyi şahit gösterememek...
                                      'ben'ini doğurmakla kalmıyor, aynı zamanda
                                      insanlığı aydınlatacak bir güneşe de hamile
                                                                                                 İşte en büyük mahrumiyet. ( 20 Aralık 1999 )
                                      kalıyordu.
              Mustafa İSLAMOĞLU


                                                                     Adem | Sayfa 03
Peygamberliğin ve ilk ayetin geldiği mağara, Hira ( Nur) dağında ki mağara...




                              Adem | Sayfa 04
quot;Bilin ki kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulurquot;   (Ra'd, 28)




                       Adem | Sayfa 05
Adem | Sayfa 06
“And olsun, Biz insanı çamurun özünden yarattık. Sonra onu sağlam bir karar yerinde (rahim)
bir nutfe yaptık. Sonra nutfeyi aleka halinde, alekayı mudga halinde yarattık. Mudgayı da kemik
     halinde yarattık; kemiklere ise et giydirdik. Sonra da onu bambaşka yaratışla inşa ettik.
                       Yaratıcıların en güzeli olan Allah’ın şânı en yücedir.”
                                         (Mü’minun, 12-14)
n
                                        sa
                                    İn
                                                                                            halde seni secdeden alikoyan nedir?dedi.Beni




                            em
                                                                                            atesten,onu camurdan yaraddin ben ondan




                                    k
                                                                                            ustunum cevabini verdi. Allah'in oradan,orada




                               il
                                                                                            buyuklenmek sana dusmez,sen alcagin birisin


                         ve
                                                                                            dedi.iblis:Insanlarin tekral dirilecekleri gune
                      r                                                                     kadar beni ertele dedi. Allah:Sen muhlet
                  be
            Ad                                                                              verilenlerdensin dedi.iblis:Beni azdirdigin icin
             am


                                                                                            andolsunki, senin dogru yolun uzerinde
                                                                                            insanlara karsi duracagim;cogunu sana
        yg




                                                                                            sukreder bulamayacaksin dedi.Allah:Yerilmis ve
                                    Hayatı ve Risaleti
    Pe




                                                                                            kovulmussun,oradan defol;andolsunki insan-
                                                                                            lardan sana kim uyarsa, onlari ve sizi hepinizi
  z.
k




                                                                                            cehenneme dolduracagim.dediquot;(Araf,7/11-18)
                                             Adem a.s ilk insan ve ilk peygamberdir.
il




                                    Kur'an-i Kerim,onun topraktan yaratildigini ifade
                                                                                                     Iste boylece, insanla iblis arasindaki
H

                                    ederek,yaratilis safhasini cesitli acilardan anlatir.
                                                                                            mucadelede baslamis oldu.Bu mucadelenin
                                                                                            kiyamete kadar surecegi,yukaridaki ayetler-
                                             Hazreti Adem 'den once Melekler ve
                                                                                            dende acikca anlasilmaktadir.Yuce
                                    Seytan vardi.Insanligin Babasi Ademe ilk ,itiraz
                                                                                            Allah,seytanin aldatma planlarini Kitabinda
                                    Meleklerden gelmisti. Yuce Allah: quot;Ben yeryu-
                                                                                            bizlere haber vermekte ve seytana...
                                    zunde bir halife yaratacagim,
                                    quot;buyurdugunda;Melekler: quot;Orada bozgunculuk
                                                                                                     quot;Kullarim uzerinde senin nufusun
                                    yapacak,kan dokecek birimiyaratacaksin?
                                                                                            olamaz.Ancaksana uyan sapiklar bunun
                                    Oysaki biz,seni overek yuceltiyor ve seni takdis
                                                                                            disindadir,(Hicr,42)uyarisinda
                                    ediyoruz,quot;dediler(Bakara,2/30)
                                                                                            bulunmaktadir.Seytanin insan uzerinde bir nufus
                                                                                            sahibi olmayacagini belirterek biz kullarini
                                               Meleklerin itirazina sebeb,
                                                                                            seytana karsi metin olmaya cagirmaktadir.
                                    quot;Ben,balciktan,islenebilen kara topraktan bir
                                    insan yaratacagim.Onuyaratip,ona ruhumdan
                                    ufledigimde,hemen onasecdeye
                                    kapanin(Hicr,28-29)ayetinden anlasildigi                    SEYTANIN ILK OYUNU VE
                                    uzere,bu yeni yaratilanin,kendilerinden
                                                                                                 INSANIN ILK GUNAHI
                        Şeytanın    farkli.Allah'a halife olmaya layik birisi
        lanetlenmesinin sebebi      olmasindan ileri gelse gerektir.Fakat,Allah,quot;Ben
                                                                                                       Allah, Hazreti Ademe es olarak Havva
  kendisini büyük görmesiydi.       sizin bilmediklerinizi bilirimquot;kelamiyla melekleri
                                                                                            anamizi yaratti.Onlarin cennetteki hayatini ve
              quot;Andolsun ki, sizi    uyarmis ve Adem Aleyhisselama,butun isimleri
                                                                                            seytanin oyununu Kur'an-i Kerim'den dinleyelim:
            yarattik,sonra sekil    ogretmi,sonra onlari,Meleklere gostererek:quot;Eger
                                                                                            quot;Ey Adem! Sen ve esin cennette kalin ve istedig-
                    verdik,sonra    sozunuzde samimi iseniz,bunlarin isimlerini
                                                                                            iniz yerden yiyin,yalniz su agaca yaklasmayin
meleklere,Ademe secde edin          bana soyleyinquot;(Bakara,2/31)buyurmustur.
                                                                                            yoksa zalimlerden olursunuz.seytan,ayip
   dedik;iblis'ten baska hepsi
                                                                                            yerlerini kendilerine gostermek icin onlara
   secde etti,o secde edenler-                Bunun uzerine melekler:
                                                                                            fisildadi: Rabbinizin sizi bu agactan men etmesi
      den olmadi. Allah:'sana       quot;Sen munezzehsin,ogrettigindenbaska bizim bir
                                                                                            melek olmanizi veya burada temelli kalmanizi
         emrettigim halde seni      bilgimiz yoktur.Suphesiz sen hem bilensin,hem
                                                                                            onlemek icindir. Dogrusu ben size ogut veren-
            secdeden alikoyan       Hakimsin,dedilerquot;(bakara,2/32)
                                                                                            lerdenimdiye ikisine yemin etti. Boylece onlarin
 nedir?dedi.Beni atesten,onu        Hadisinin devamini kur'an-i Kerim'den dinleye-
                                                                                            yanilmalarini sagladi. Agactan meyva tattiklar-
      camurdan yaraddin ben         lim:
                                                                                            inda kendilerine ayip yerleri goruldu,cennet
     ondan ustunum cevabini                   quot;Allah:Ey Adem,onlara isimlerini soyle
                                                                                            yapraklarindan oralarini ortmeye koyuldular.
 verdi. Allah'in oradan,orada       dedi.Adem,isimlerini soyleyince,Allah:Ben
                                                                                            Rableri onlara: Ben sizi agactan menetmemis-
            buyuklenmek sana        goklerde veyerde gorunmeyeni biliyorum,sizin
                                                                                            miydim? Seytan sizeapacik dusman oldugunu
   dusmez,sen alcagin birisin       acikladiginizi ve gizlemekte oldugunuzuda
                                                                                            soylememismiydim?diye seslendiHer ikisi:
    dedi.iblis:Insanlarin tekral    biliyorum,diye size soylememismiydim?
                                                                                            Rabbimiz kendimize yazik ettik bizi bagis-
dirilecekleri gune kadar beni       dedi.quot;(Bakara,2/32-33) Neticede Melekler,hep
                                                                                            lamazsanve bize merhamat etmezsen biz
ertele dedi. Allah:Sen muhlet       birlikte Adem Aleyhisselema secde ettiler.
                                                                                            kaybedenlerden oluruz dediler. Allah buyurdu:
                verilenlerdensin    Boyleceinsan,yaratilir yaratilmaz,Allah'in
                                                                                            Birbirinize dusman olarak inin. Siz yeryuzunde
dedi.iblis:Beni azdirdigin icin     lutfuyla,Allah'a halife olabilecegini ispatlamis
                                                                                            bir muddet icin yerlesip gecineceksiniz.orada
      andolsunki, senin dogru       oldu.Topraktan yaratildi ama,Melekler,onundequot;
                                                                                            yasar orada olur ve oradan dirilip
     yolun uzerinde insanlara       secdeye kapandilar.
                                                                                            cikarilirsiniz.(araf,7/19-257)
     karsi duracagim;cogunu
    sana sukreder bulamaya-                    Melekler arasinda bulunan iblis.
                                                                                                     Ayetlerde her sey acikca anlatilmistir.
caksin dedi.Allah:Yerilmis ve       Adem'e secde etmemekte direndi.Tabii ki bu
                                                                                            Demekki Hazreti Adem ile Havva nin yeryuzune
          kovulmussun,oradan        direnis,ayni zamanda Allah'in emrinede karsi
                                                                                            gonderilisine seytan vesile olmustur.Artik
       defol;andolsunki insan-      cikisti. Olayi yine kur'an-i Kerim'den dinleyelim:
                                                                                            kiyamete kadar Adem ve Havva'nin cocuklari
     lardan sana kim uyarsa,
                                                                                            burada dogup burada olecekler;seytanla
          onlari ve sizi hepinizi             quot;Andolsun ki, sizi yarattik,sonra sekil
                                                                                            mucadelelerini burada surdureceklerdir
                     cehenneme      verdik,sonra meleklere,Ademe secde edin
                                                                                            .YuceAllah zaman zaman kendilerine peygam-
dolduracagim.dediquot;(Araf,7/1         dedik;iblis'ten baska hepsi secde etti,o secde
                                                                                            berler gondererek hidayet yolunu gosterecek
                           1-18)    edenlerden olmadi. Allah:'sana emrettigim
                                                                                            seytana karsi kendilerini uyaracaktir.Hidayet


                                                                  Adem | Sayfa 08
yolunu secenler icin ilk defa cennette baslamis                Hz.Ademi Ates yakmaz su bogmazdi o
olan insan macerasi tekral cennette devam            bu dunyanin efendisiydi.Zaten Allah.Kur'an-i
edecektir.                                           Kerim'de dunyayi ve icindekileri insanin emrine
Insanla seytan arasinda mucadele surerken            verdigini ve insani kendisine halife yaptigini
nAdem aleyhisselam'in oglu Habil ile Kabil           beyan buyurmuyormu?Ilk insan olmasi hasebi-
arasinda bir baska mucadele basladi,insanin          yle dunya ve icindekiler Hz.Ademin emrine
insanla olan bu ilk mucadelesi.olumle netice-        muntazirdi.
lendi Kabil Katil,Habil maktul oldu.Kabil Kur'an-i             Hz.Ademin cocuklari cogalip cemaatler
Kerim'in ifadesiyle:quot;Kardesini oldurmekle nefsine    oluncada esya onunla konusmaya devam
uydu ve onu oldurerek zarara ugrayanlardan           etmisti.Kendi soyunu hak dine ve hidayete
oldu.(maide,5/30)                                    cagirmakla vazifalendirilen Hz. Adem zaman
Bu aci hadiseden sonrailk insan olan Hazreti         zaman muftelif bolgelerde yerlesmis kendinden
Adem'e ilk peygamberlik vazifeside verildi.          ureme insan topluluklarina ugrar;onlari
                                                     kotuluklerden menedip iyiligi emreder ve hak
                                                     dine cagirirdi.
       ILK PEYGAMBER
            Ilk peygamber Hz.Adem'le baslayan                  Bir gun hac etmek uzere yola cikan
bumukaddes vazife Hatemulenbiya                      Hz.Adem tastan yapilma putlara tapan insan-
Hz.Muhammet Mustafa'ya(s.a.v)kadar devam             larla karsilasti,insan istemucerredi kavrayamay-
edip gitti.Peygamberler insanlari hidayete           inca musahhasa muracaat eder ve kendine put
cagirip kurtulusa gotururler.Onlari seytandan        yapma yoluna gider.Hz.Adem onlari bu isten
korurlar.Ayni zamanda mucadelelerin en cetini        vaz gecmeye bir ve tek olan Allah'a iman
ve en amansizi olan insanin insanla mucade-          etmeye cagirdi.Kendi sulbunden bu insanlar
lesini bitirip kardeslik baglarini yeniden tesis     onun davetini kabul etmediler.Bunun uzerine
etmek icin ugrasirlar.Ne mutlu onlarin uyarila-      putu getirmelerini soyledi getirdiler.Bu kez Alla'in
                                                                                                            Ilk peygamber Hz.Adem'le
rina kulak verip kurtulusa erenlere.Rivayete gore    daha yarattigi zaman butun ilimlerle mucehhez
                                                                                                            baslayan bumukaddes
Adem aleyhisselam bin yil yasamis ve neslinin        kildigi Hz.Adem nputa hitap etti. Put derhal dile
                                                                                                            vazife Hatemulenbiya
kirk bine ulastigini gormustur.                      gelip konustu ve kendisine tanri diye tapan-
                                                                                                            Hz.Muhammet
                                                     lardan sikayete basladi.quot;ey Resul beni bu
                                                                                                            Mustafa'ya(s.a.v)kadar
                                                     cahillerin elinden kurtarquot;diye yalvardi.Bunun
                                                                                                            devam edip
                                                     uzerine Hz. Adem putu parcaladi puta tapicilar
                                                                                                            gitti.Peygamberler insanlari
                                                     bu manzara karsisinda sasirip kaldilar ve
                                                                                                            hidayete cagirip kurtulusa
       Hz.ADEM’in MUCİZELERİ                         hatalarim kavramakta gecikmediler. ve Babalari
                                                                                                            gotururler.Onlari seytandan
                                                     Adem Aleyhisselama kulak verip hidayete
                                                                                                            korurlar.Ayni zamanda
          Insanligin babasi ve peygamberin ilki      erdiler.
                                                                                                            mucadelelerin en cetini ve
olan Hz.Ademe Yuce Allah elli suhuf vermis ve
                                                                                                            en amansizi olan insanin
seriat sahibi peygamberlerden kilmistir.Oki ilk                Hz.Adem’ki dunyaya dunyanin efendisi
                                                                                                            insanla mucadelesini bitirip
Insan ve ilk peygamber olmasinin                     ve Allahin halifesi olarak gonderilmis. Her seyin
                                                                                                            kardeslik baglarini yeniden
yanisira;cennet hayatini ilk yasayandi,Dunya         ilk kesvedicisi oydu. Kendi soyunun ilk rehberi
                                                                                                            tesis etmek icin
hayatini ilk yasayandi;ilk hata yapandi,ilk tevbe    oydu. Habil ile Kabil arasinda hasetlikle
                                                                                                            ugrasirlar.Ne mutlu onlarin
edendi,ilk ortunendievlat acisini ilk                baslayan mucadele sekilden sekile boyadan
                                                                                                            uyarilarina kulak verip
duyandi...Elhasilher seyde ilk oncu, ilk             boyaya girerek süre geldi, süregidecek. Zaten
                                                                                                            kurtulusa erenlere.Rivayete
yolaciciydi.Ilk imtihan olan ve ilk                  iman-küfür mücadelesi de ta o çağglarda
                                                                                                            gore Adem aleyhisselam bin
kazanandi,seytanla mucadeleyi ilk baslatandi.        başlamammışmıydı?
                                                                                                            yil yasamis ve neslinin kirk
Elbette Hz.Ademin en buyuk mucizesi,su dunya
                                                                                                            bine ulastigini gormustur.
topragini Allah'in lutfuyla ilk defa isleyip ondan             Ilk Insan Ilk Peygamber,ilk ogretici,ilk
                                                                                                            Yuce Allah'in Tin suresinde
yararlanmasini ogretmesidir.Allah'in yeryu-          yolacici Hz.Ademde bu dunyadaki omrunu
                                                                                                            isaret buyurdugu gibi,quot;Insan
zundeki evi Kabe-i Muazzama'yi ilk olarak tastan     tamamladi ve ebediyet alemine geldigi aleme
                                                                                                            en guzel sekilde
yapan odur.ilk evi hemde evlerin en kutsalini        geri dondu. Kabriquot;Ebukubeysquot;dagindadir.
                                                                                                            yaratilmistir.quot;Ne varki bu
yapma serefi ona aittir.                             Kendinden bir yil sonra vefat eden esi Havva
                                                                                                            insan dahaHz.Adem
                                                     anamizinda Ciddede topraga verilmis oldugu
                                                                                                            zamaninda yine ayni surede
           Taslar Hz.Ademin dilegiyle pinar          riyayet edilir. selat ve selam Adem Aleyhisse-
                                                                                                            isaret edildigi uzerequot;asaginin
olurdu lezzetli sular akitirdi.Beraberinde Agaclar   lama olsun Hz.Ademin cocuklari cogalip
                                                                                                            en asagisinaquot;dusmekte kufur
yurur taslar kendiliginden onun istedigi sekilde     cemaatler oluncada esya onunla konusmaya
                                                                                                            batakligina gomulmekte
dizilirdi.Hatta esya Hz.Ademle konusurdu.Zaten       devam etmisti.Kendi soyunu hak dine ve
                                                                                                            gecikmedi.Bir kere ezeli
butun bunlar olmasa boyle mucizeleri su issiz        hidayete cagirmakla vazifalendirilen Hz. Adem
                                                                                                            dusmani seytan vardi ona
dunyada bir basina yasamasi nasil mumkun             zaman zaman muftelif bolgelerde yerlesmis
                                                                                                            her bir tarafindan yakla-
olurdu?Tarlaya ektigi tohumun ayni gun mahsul        kendinden ureme insan topluluklarina
                                                                                                            sarak saptiran ve gunaha
verdigi soylenir.Sayet oyle olmasaydi ilk zaman-     ugrar;onlari kotuluklerden menedip iyiligi
                                                                                                            bulastiran. Hz.Adem
lar gecinmesi ailesini beslemesi mumkun              emreder ve hak dine cagirirdi.
                                                                                                            yasadigi muddetce insanlari
olabilirmiydi?
                                                                                                            seytanin igvalarindan
                                                                                                            kurtarmaya calisti.



                                                        Adem | Sayfa 09
Adem | Sayfa 10
“S
                                                                     “Ş
                                                                       ai
                                                                       ai
                                                                                                            Yu
                                                                                                                su
                                                                          r
                                                                          r
                                                                                                                     f
                                                                                                    Na
                                                                                                    Na
                                                                                                      bi
                                                                                                      bi
                                                                                                         ”
                                                                                                         ”
          Osmanlı şâiri ve velî. İsmi Yûsuf'dur.        olması için hocama baş vurdum. Hocam                Eserlerinden bâzıları şunlardır: 1)
Nâbî, evliyâlar ve enbiyâlar şehri olarak bilinen       benden safını bulamadı da, ders vereceği ve zikr    Türkçe 'Dîvân'ı: Şiirlerinin bir
                                                                                                            kısmının toplandığı bir eserdir.
Rûha (Urfa) da 1642 (H.1052) senesinde                  yaptıracağı yerde, bana hep kuzusunu
                                                                                                            Bulak'da ve İstanbul'da basılmıştır.2)
doğdu.1712 (H.1124) senesi Rebî'ül-evvel ayının         otlattırıyor. Bu iş ne zamâna kadar sürecek? '      Farsça Dîvânçe,3) Tercüme-i Hadîs-i
üçünde Cumartesi günü vefât etti. Üsküdar'daki          diye düşündü. Bu düşüncesi hocasına Allahü          Erba'în,4) Hayriyye: On yedinci
                                                                                                            yüzyılın en mühim, en güzel, en
Karacaahmed kabristanlığına defnedildi. Kabri,          teâlânın izniyle mâlûm oldu. Hocası derhal
                                                                                                            ustaca, bizde ve Avrupa'da en çok
Sultan İkinci Mahmûd ve Sultan İkinci Abdül-            Nâbî'yi yanına çağırdı. Feyz saçan gözlerini        tanınmış mesnevîsi olan bu eser,
hamîd Hân devirlerinde tâmir edildi.                    öğrencisinin gözlerine dikerek; 'Senin bir talebe   ahlâkî yönden Türk edebiyâtında,
                                                        gibi eğitilmeye ihtiyâcın yok. Sen ilimden          çocuğa hitâp eden ilk eser ünvânını
                                                                                                            kazanmıştır. Yedi yaşındaki oğlu
           Nâbî'nin yirmi beş yaşına kadar olan         nasîbini doğuştan almışsın. Çobanlık yaptırarak,
                                                                                                            Ebü'l-Hayr MehmedÇelebi'ye hitâb
hayâtı hakkındaki bilgiler rivâyetlere                  seni denemek istedim. Seni ilmin deryâsı olan       eden bir üslubla yazılmıştır. Oğluna,
dayanmaktadır. Çocukluğunda Arapça ve                   İstanbul'a göndermek istiyorum. Gitmek ister        hayatta gitmesi gerektiği yolu
                                                                                                            göstermek, muvaffakiyetin sırlarını
Farsça'yı, anadili Türkçe ile birlikte en iyi şekilde   misin? ' dedi. Hiç beklemediği durum karşısında
                                                                                                            veİslâm ahlâkını öğretmek
kaynağından öğrendi. Daha sonra Yâkûb Halîfe            şaşıran Nâbî; 'İlmi fazlası ile öğrenmiş yılların   maksadıyla nasîhatlar vererek, her
isimli bir Kâdirî şeyhine talebe oldu. Şeyh Yâkûb       talebeleri dururken, benim gibi üç günlük bir       devirde hüküm süren husûsiyetleri
Halîfe, talebesi Yûsuf Nâbî'yi, ilk önceleri bir        talebenin yüzmeyi bilmeden ilim deryâsına           dile getirmiştir. Nâbî'ye göre, iyi bir
                                                                                                            insan olmanın ilk şartı, her işte ve
kuzusuna bakmakla vazifelendirdi. Kısa bir süre         dalması nasıl olur? ' deyince, Yâkûb Halîfe;
                                                                                                            mevzûda her zaman Allahü telâyı
sonra çobanlıktan usanan Nâbî, kendi kendine            'Sâdece şöyle olur.' diyerek ilim nûru gözlerini    hatırlamaktır.5) Hayrâbâd,6)
nefs muhâsebesi yaptığı sırada; 'Ben bu yola            Nâbî'nin gözlerine birleştirdi. Nâbî o anda ilmin   Sûrnâme,7) Fetih-Nâme-
                                                                                                            iKameniçe,8) Münşeât,9) Tuhfet-ül-
Hakk'ı bulmak ve Hakk'ı bulmamda rehber                 birçok mertebelerini aşarak kemâle erdi.
                                                                                                            Haremeyn,10) Zeyl-i Siyer-i Veysî.




                                                            Adem | Sayfa 11
Sakın terk-i edebden
Sakın terk-i edepten, kûy-i Mahbûb-i Hudâ'dır bu;
 Nazargâh-ı ilâhîdir makam-ı Mustafâ'dır bu.!..

 Felekte mâh-ı nev Bâbu's-selâm'ın sîne-çâkidir;
  Bunun kandîli, cevzâ matla-ı nûr-i ziyâdır bu!

    Habîb-i Kibriyâ'nın, hâbgâhıdır fazîlette;
  Tefevvuk kerde-i arş-ı Cenâb-ı Kibriyâ'dır bu.

 Bu hâkin pertevinden oldu, deycûr-i adem zâil;
  Amâdan açtı mevcûdât, çeşmin tûtiyâdır bu.

  Murââd-ı edeb şartıyla gir Nâbî bu dergâha;
  Metâf-i kudsiyândır, bûsegâh-ı enbiyâdır bu.!




                Adem | Sayfa 12
Sa
                                                                           kı
                                                                              n
                                                                                                        M
                                                                                                         us
                                                                                             Te
                                                                                                               ta
                                                                                                               fa
                                                                                                                    DE
                                                                                               rk
           İnsanoğlunda edep bulunmazsa o




                                                                                                                      M
                                                                                                                       İR
insan değildir. Çünkü insan ile hayvan




                                                                                                 -i
                                                                                                                         Cİ
arasındaki fark edeptir.” Hz. Mevlânâ (k.s)
Serlevhası “Edep Yâ Hû” olan sûfiler sülûk ehlini




                                                                                                    E
hem Hakk (c.c)’a hem de halka karşı, zâhiren ve        davranışlarını gördüm. Yemin ederim ki; hiçbir
bâtınen edepli hale getirmeyi amaç                     krala adamlarının Hz. Muhammed (s.a.v)’in




                                                                                                                      de
edinmişlerdir. Öyle ki, bu gâye ile davet ettikleri    adamlarının kendisine saygı gösterdiği gibi
nurlu yolu edep kelimesiyle tanımlayanlar bile         saygı gösterdiğini görmedim.




                                                                                                                        pt
olmuştur. Ebu Hafs el-Haddâd (k.s) bunlardan                      Şayet tükürse; kimin eline değerse
birisidir. “Tasavvuf edepten ibarettir.” der.          değsin onu tenine yüzüne sürüyor. Muhammed




                                                                                                                          en
“Ziyafete davet etmek” manasındaki “edb” veya          (s.a.v)’in ağzından bir söze çıkmaya görsün onu
“Zarif ve edepli olmak anlamındaki “edeb”              hemen yerine getirmek için herkes birden
masdarından isim olan edep; lügatte “davet, iyi        fırlıyor. Abdest aldığında abdest suyunu
tutum, kibarlık ve incelik, takdir ve hayranlık”       aralarında mücadele ederek kapışıyorlar. Yere
kelimeleriyle ifade edilmiştir.1 “Sevgilim             düşmesine fırsat kalmıyor. Birinin eline bir
konuşunca hep güzelliklerden bahseder.                 damla dahi geçmemişse diğerinin yaş eline elini
Susunca da hep güzel şeyler yapar.” diyen edip         sürerek yüzüne sürüyor. Huzurunda çok alçak
edebi ne güzel anlatır. Marifetulaha talip olan        sesle konuşuyorlar. Önünde asla yüksek sesle
sûfîler bu yakınlığın nasıl elde edileceği             bağırmıyorlar. Edeplerinden dolayı gözlerini
hususunda ciltler dolusu eserler ortaya                dikerek O’na bakmıyorlar. Sakalından veya
koymuşlardır. Her biri meşrebine göre metodlar         başından bir kıl düşse onu yerden hemen
belirlemiştir. Ancak hepsinin buluştuğu ortak          alıyorlar. O’na saygı ve hürmet gösteriyorlar.
nokta “edeb” olmuştur. Çünkü yine hepsinin             Kısacası ben hiçbir lidere Muhammed (s.a.v)’e
ortak hedefi marifetullahtır. Marifetullah ise         olduğu gibi bir saygı ve muhabbet gösterildiğini
kulun sultan ile yakınlaşmasıdır, perdelerin           görmedim.” 3
aralanmasıdır. Bu yakınlık sultanın sarayında                     Bu saygı, muhabbet ve edeb çağlayanı
bulunmak gibidir. Ki; “Kurb-i Sultan, âteş-i           her devirde nefesini hissettirmiş benzersiz
sûzândır.”                                             güzelliklere temel teşkil etmiştir. Edebinden
           Yani sultana yakın olmak yakıcı ateşe       dolayı Allah Rasülü (s.a.v)’nün dolaştığı çöl
yakın olmakla eşanlamlıdır. Huzurda edebe              kumlarına ayakkabılarıyla basmaktan haya
riayetsizliğin bedeli çok ağırdır. Bu sebebledir ki;   eden, yalınayak bir ömür kızgın çöl kumlarında
“Kâmil manada edep, ancak peygamberlerde               dolaşan gönüller sultanı Bişr-i Hafî (k.s) devrinin
ve sıddîklarda olur.”                                  edep şâhikası olarak karşımızda durmaktadır.
Çağımız insanları bütün kavramların içini              Muhabbet bağının güllerini koklayan ve aldıkları
boşaltmış kuru ifadeler manzumesi haline               râyihaları şiirlerle ölümsüzleştiren âşık, şâir
getirmiştir. Bugün edep denilince anlaşılan;           Nâbi, sevgilisi Muhammed Mustafa (s.a.v)’nın
şekillere ve levhalara hapsedilmiş ruhsuz              ravzay-ı pâkine yaklaşınca şehrin girişinde mola
birtakım davranış biçimleridir. Oya bütün              vermişti. Yol arkadaşı yorgunluktan uyuya                “Efendi! Bilmiş ol ki edep;
ilhamını Kur’an-ı Kerim’den ve Sünnet-i                kalınca; onun ayaklarını uzatmasına gönlü razı           insanın bedenindeki ruhtur.
Rasülullah (s.a.v)’tan alan hakikat ehli edebi         olmamış, gayr-i ihtiyâri dilinden şu mısralar            Efendi! Edep; ricalullahın
birçok yönden farklı biçimlerde derin mânâlar          dökülmüştü:                                              göz ve gönlünün nurudur.
yükleyerek hayatına taşımıştır. Onlara göre                       “Sakın terk-i edepten kû-yı mahbûb-i          Eğer şeytanın başını ezmek
edep, kulluğun zîneti, süsüdür. Onlar namazdan         Hüdâdır bu Nazargâh-ı ilâhîdir makâm-ı                   dilersen; gözünü aç ve gör.
başlayarak sefer, hareket, ikâmete kadar               Mustafa’dır bu.” Sevgilisi de onun sözlerini             “Şeytanın katili edeptir.”
uzanan bütün vazifelerini bir edep çizgisi             sabah namazı vakti müezzine rüyasında telkin
dahilinde ifâ etmişlerdir.                             ile onun edebine, ihtiramına müezzinin yanık
           “Beni rabbim terbiye etti ve edebimi        sesiyle şiirini okutturarak karşılık vermiştir. Bu ve
güzel yaptı.”2 buyuran güzeller güzeli Rasülullah      benzeri örnekleri saymakla bitiremeyiz. Bilinmesi
(s.a.v)’ın âşıkları, edebinden, sîretinden nasibdâr    gereken odur ki; gönüllerini Allah (c.c)’a ve
olan sâdıkları, O’nu hakkıyla severek, izini takip     O’nun Rasülüne açabilen iman sahipleri her an
ederek, tarihte eşi-benzeri görülmeyen göz             huzurda olmanın hazzı ile püredep yaşamışlar,
kamaştırıcı edep tabloları çizmişlerdir. Hudey-        bununla da yetinmeyip kıyamete kadar geçerli
biye görüşmeleri sırasında müslüman olmadan            edeb kuralları ile süslenmiş tasavvufî öğretileri
önce Kureyş’in elçiliğini yapan Urve b. Sâkif          insanlığa miras olarak sunmuşlardır. Ne acıdır
(r.a)’in Allah Rasülü (s.a.v) ve ashâbı hakında        ki, bugün edepsizliğin ve hâyâsızlığın hüsnü
anlattıkları çok mühim mesajlar ve numuneler           kabul gördüğü bir dönemin kirli havasında
içermektedir. Urve (r.a), Efendimiz (s.a.v) ve         yaşıyoruz. Ne diyelim?
arkadaşları ile ilgili izlenimlerini şu cümlelerle     Âh Edep!
aktarır: “Ey Kureyş! Ben anlı şanlı kralların          Âh Edep!
huzuruna gittim. Kayser, Kisrâ ve Necâşî’lerin         Âh Edep!..
saraylarında girip onların krallarına                  Selam ve duâ ile...

                                                           Adem | Sayfa 13
“De ki: O Allah, birdir. Allah, Samed'dir (herşey O'na muhtaçtır,
daimdir, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır). O, doğurmamıştır ve
    doğurulmamıştır. Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir. ”
                            İhlas Suresi




                        Adem | Sayfa 14
“Peygamberin hanımlarına, babalarından, oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek
    kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, mümin kadınlardan ve sahip
oldukları cariyelerden ötürü bir günah yoktur. Ey peygamber hanımları! Allah'a karşı gelmekten
                 sakının. Şüphesiz Allah her şeye hakkıyla şahittir.” Ahzab (55)




                                       Adem | Sayfa 15
)
                                                       a.
                              si


                                                       .
                                                    (r
                          ne
                                                                                              Rasûlullah (s.a.s.)'in evlendigi ilk kadin,




                              e
                    An
                                                                                    Huveylid'in kizi Hatice'dir. Hz. Hatice ilk olarak
                                                                                    Atik b. Aziz'le evlendi, ondan bir kizi oldu. Onun




                ic
                                                                                    ölümünden sonra, Temim ogullarindan Ebû Hale
                n                                                                   ile evlendi. Ondan da bir oglu ve bir kizi oldu.
             ri
                                                                                    Onun da ölümünde sonra, Rasûlullah (s.a.s.) ile
             at
         le

                                                                                    evlendi (Ibn Ishak, a.g.e., 229).
    ne


                                                                                             Hz. Hatice'nin Rasûlullah (s.a.s.)'den
                                                                                    Fâtima, Ümmü Gülsüm, Zeyneb ve Rûkiyye
An

    H
                                                                                    adinda dört kizi, Kâsim ve Abdullah adinda da iki
                                                                                    oglu dünyaya geldi. Kelbî'nin rivâyet ettigine
                                         Hz. Hatice, Hz. Muhammed (s.a.s)'in        göre, önce Zeynep, sonra Kâsim, sonra Ümmü
z.

                              temiz, iffetli ve yüce ahlâk sahibi olan hanimlar-    Gülsüm, daha sonra Fâtima, ondan sonra
                              inin ilki. O, Araplarin en asil kavmi olan Kureys     Rûkiyye ve en sonunda Abdullah dünyaya geldi.
                              kavminden ve Kureys kavminin de, en asil, pak         Ali b. Aziz el-Cürcânî de, Kâsim'in Zeynep'ten
H


                              ailelerinden idi. Babasi Huveylid, annesi             daha önce dogdugunu nakletmistir (Ibn el-Esir,
                              Fâtima'dir (Ibn Ishak, es-Sîre, Nesr. Muhammed        Usdü'l-Gâbe, I, 434).
                              Hamidullah, s. 60). Hz. Hatice'nin baba
                              tarafindan soyu Kusay'da Peygamberimizin baba                  Hz. Hatice(r.anha), Rasûlullah (s.a.s.)'e,
                              tarafindan soyu ile birlestigi gibi, annesi           Peygamberliginden evvel son derece saygi
                              tarafindan da soyu yine Peygamberimizin baba          gösterip onu mutlu ettigi gibi, Peygamberligi
                              tarafindan dedesi olan Lüey'de bilesmektedir (M.      döneminde de, ona ilk inanan, onunla beraber
                              Asim köksal, Islâm Tarihi, Mekke Devri, 96).          namaz kilip ona ilk cemaat olan kisi vasfini
                                                                                    kazandi. Daima Hz. Muhammed (s.a.s.)'e destek
    Hz. Hatice(r.anha),                  Hz. Hatice, ticaretle ugrasan zengin,      oldu, ona moral verdi, son derece güzel davranis
                              haysiyetli, serefli bir kadindi. Ücretle tuttugu
   Allah'in selâmina ve                                                             ve sözleri ile, onun basarilarina katkida bulun-
                              adamlarla Sam'a ticaret kervanlari düzenlerdi.        maya çalisti.
   Rasûlullah (s.a.s.)'in     Hz. Muhammed (s.a.s.)'in dogru sözlü, güzel
övgüsüne nâil olacak          ahlâkli ve son derece kendisine güvenilen bir                    Hz. Hatice, Rasûlullah (s.a.s.)'e (Allah
                              insan oldugunu ögrenince, O'na ticaret ortakligi
   derecede faziletli ve                                                            kendisini Peygamberlikle sereflendirdigi zaman)
                              önerdi. Hz. Muhammed (s.a.s) Hz. Hatice'nin bu        teskin etmek için; quot;ey amca oglu, beni melek
serefli bir kadindi. O,       teklifini kabul etti. Hz. Hatice O'nun baskanlig-     geldigi zaman haberdar edebilir misin?quot; diye
      imanda, sabirda,        inda bir ticaret kervanini Sam'a gönderdi. Ayni       sordu. Resûlullah (s.a.s.); quot;evetquot; cevabini verdi.
                              zamanda kölesi Meysere'yi de O'nunla beraber
 iffette, güzel ahlâkta,                                                            Bir gün Hatice'nin yaninda iken, ona Cibril geldi
                              gönderdi. Meysere, yolculuk sirasinda Hz.             ve; quot;Ey Hatice! Iste bu Cibril'dir, bana geldiquot; dedi.
  kisacasi her yönü ile       Muhammed (s.a.s.)'de harikulade hallere sâhid         Hatice quot;Su anda onu görüyor musun?quot; diye
          örnek olan bir      oldu. Gittikleri yerde, Peygamberimiz (s.a.s.)        sordu. quot;Evetquot; karsiligini verdi. Hatice bu kez sag
                              satacaklarini satti ve alacaklarini da aldi. Ondan
   anneydi. Rasûlullah                                                              tarafina oturmasini söyledi. Rasûlullah (s.a.s.)
                              sonra geri döndüler. Hz. Hatice bu ticaret            Hatice'nin sag tarafina oturdu. Hz. Hatice; quot;Simdi
       (s.a.s.); quot;hristiyan   kervanindan çok memnun oldu. Daha önce                görüyor musunquot; sorusunu tekrarladi. Rasûlullah
         kadinlarinin en      gönderdigi ticaret kervanlarina nazaran, bu sefer     (s.a.s.) yine olumlu cevap verince, Hz. Hatice
                              daha fazla kâr elde etti. Hz. Peygamber (s.a.s.)
  hayirlisi Imrân'in kizi                                                           örtüsünü çikarip atti. O sirada Rasûlullah
                              hakkinda Meysere'yi de dinleyince, O'na olan          (s.a.s.)in hâlâ kucaginda oturuyordu. quot;Onu,
   Meryem, müslüman           itimadi ve sevgisi daha da artti. O'na anlastiklari   simdi görüyor musun?quot; diye tekrar sordu.
         kadinlarinin en      ücretten fazlasini verdi ve Hz. Muhammed              Rasûlullah (s.a.s.) bu kez quot;hayirquot; cevabini yerince,
                              (s.a.s)'e evlenme teklifinde bulundu (Ibn Ishak,
             hayirlisi ise.                                                         Hz. Hatice; quot;Bu seytan degil; bu kesinlikle melek,
                              a.g.e., 59).                                          ey amca oglu! Sebat et, seni müjdelerimquot; dedi
          Hüveylid'in kizi                                                          (Ibn Ishâk, a.g.e., 114).
   Hatice'dirquot; buyurdu.                 Hz. Peygamber (s.a.s.) durumu amcasi
                              Ebu Talib'e anlatti. Ebu Talib Hz. Hatice'yi Hz.
     Bu konudaki diger                                                                        Bir gün Cebrâil (a.s.) Rasûlullah
                              Muhammed (s.a.s.) için istedi. Iki aile anlasti.      (s.a.s.)'e gelerek söyle buyurdu: quot;Hatice'ye
    bir hadisinin meali       Dügünleri o zamanin örf ve adetlerine göre, Hz.       Allah'in selâmlarini söyle.quot; Rasûlullah (s.a.s.): quot;Ya
   söyledir: quot; Dünya ve       Hatice'nin evinde yapildi. dügünde Ebû Talib ve       Hatice, bu Cebrâil'dir, sana Allah'tan selam
                              Hz. Hatice'nin amcasi Amr b. Esed birer konusma
   âhirette degerli dört                                                            getirdiquot; deyince, Hz. Hatice, Allah'in selamini
                              yaptilar. Ikisi de konusmalarinda hikmetli            büyük bir memnuniyetle kabul etti ve Cebrâil'e de
kadin vardir. Imran'in        ifadelerde bulundular ve evlenecekler hakkinda        iadei selâmda bulundu (Ibn Hisâm, es-Sîre,, I,
            kizi Meryem;      güzel seyler söylediler. Ondan sonra misafirlere      257).
                              ikram yapildi, yemekler yenildi. Ebû Talib nikâh-
        Firavun'un karisi
                              larini kiydi. Mehir olarak 500 dirhem altin tesbit    Allah'in rizasini, yuvasinin mutlulugunu, dünya ve
Asiye, Hüveylid'in kizi       edildi (Ibn, Sa'd Tabakat, VIII, 9).                  âhiretin huzur ve saadetini düsünen bütün
                 Hatice ve              O zaman, rivâyetlerin ekseriyetine göre,    anneler için en güzel örnegi teskil eden Hz.
                              Hz. Muhammed (s.a.s.) 25 ve Hz. Hatice 40
Muhammed (s.a.s.)'in                                                                Hatice (r.a.), nübüvvetin onuncu yilinda, Rama-
                              yasinda idiler. Aralarinda 15 yas fark vardi (Ibn     zan ayinda vefât etti ve Mekke'deki Hacun kabris-
        kizi Fâtimaquot; (Ibn     Hacer, el-Isâbe, 539). Bazi rivâyetlerde bu yas       tanina defn edildi
 Ishak, a.g.e. s. 228).       farkinin daha az oldugu kayitlidir.



                                                           Adem | Sayfa 16
Annelerin Annesi
 Hz.Hatice
İsmin insanlığın doğan güneşi,
Billahi,cihanda yoktur bir eşi,
Anaların,anası, Hatice kişi,
İslamın üzerine doğan güneşsin,
Rasullullaha (sav) inanan kutlu bir eşsin.

Allahın Rasulüne gönlünü verdin,
Varlığını Rasulün önüne serdin,
Ebu Cehillere sen göğüs gerdin
İslamın üzerine doğan güneşsin,
Süreyya yıldızına benzer bir eşsin.

Doğuş günlerinden mesaj gönderdin.! .
Herkesten,önce sen,kemale erdin,
İnandın,Muhammed'e Allah bir dedin,
İslamın üzerine doğan güneşsin,
Ümmetin anası cevher bir eşsin.

O gün varlığınla, kutsi, bir ana oldun,
Bu gün varlığınla,kalplere doldun,
Ruhumuzu aydınlatan nurlu bir yoldun,
İslamın üzerine doğan güneşsin,
Cevheri gül olan kutlu bir eşsin.

Ey islamın güneşi,Hatice anam,
Varlığına misyonuna ben kurban olam,
Günahlardan sıyrılıp mağfiret dolam,
Sara'ya,Hacer'e,Meryem'e,Havva'ya eşsin,
Anaların üzerine doğan,doğan güneşsin...




         Nurullah Muslu




         Adem | Sayfa 17
quot;Ve size Resulullah (mal ve diğer hususlardan) ne verirse onu alınız.
     Ve sizi neden men ederse hemen ondan vazgeçinquot; (Haşr, 7)




                          Adem | Sayfa 18
Çobanın Aşkı
           Aşıktı delikanlı. Sevgilisinin isminden başka bir şey              tükendi her şey, hiç tükendi, an bitti, sadece bir söz kaldı: Allah...
bilmediğinden mi, konuşmaya mecali olmadığından mı bilinmez,                      Kırk günün dolmasına üç-beş gün kala, mağaradaki dervişin
arkadaşı anlatıyordu onun halini:                                             namı bütün ülkeyi sarmış, nihayet sarayın koridorlarında
    - Gözleri günlerdir uyku görmedi efendim, diyordu, yemiyor,               konuşulur olmuştu. Meselenin aslını merak eden padişaha, bu
içmiyor, işi gücü, gecesi gündüzü havası suyu o kız oldu sanki. Ne            insanların bir yerde sürekli kalmadıklarından, bulundukları
desem kâr etmiyor, son bir çare diye geldik size. Halbuki quot;sen bir            mekâna bereket getirdiklerinden, ne yapıp edip bu dervişi ülkeler-
garip çobansın, o padişahın kızı, davul bile dengi denginequot; dedim             inde yaşamaya ikna etmeleri gerektiğinden uzun uzun bahsetti
ya, dinlemiyor efendim, ama herhalde aşkın gözü kördür diye de                başveziri. Ne yapması gerektiğini artık bilen padişah, nasıl
buna diyorlar, değil mi efendim...                                            yapması gerektiğini bilemediği bütün zamanlarda yaptığı gibi, dağ
  İhtiyar adam bu esnada gözlerini dikmiş, iskeletinin üstüne deriden         kulübesinin yolunu tuttu. Hürmetle diz çöktü bilge ihtiyarın önünde.
bir zırh giydirilmişcesine zayıf, çelimsiz, saçı sakalına karışmış,           Derdini anlattı, derman diledi. Sarayının yanına bir saray
uzaklara dalıp dalıp giden, gözlerinde aşktan gayrısı kalmayan                yaptırmaktan, o dervişi veziri yapmaya, sancak-tuğ vermeye kadar
diğer çobanı süzüyordu. Sonra bir ah çekti, yüzünü nefes almadan              saydığı her şey, bilgenin:
konuşmasını sürdüren delikanlıya çevirip tebessüm etti.                          - Hünkârım, gönül erleri mala-mülke, makama-mansıba itibar
   - Kolay evlat kolay, dedi, çaresizseniz çare sizsiniz. Ve tane tane        etmezler, demesiyle son buldu.
anlatmaya başladı.                                                              Kaderdi bu, padişahlarla köleleri aynı eteğin önünde diz çöktürür,
   İki genç çobanın, çökmek üzere olan bu kulübesinde dertlerine              birinin derdini diğerine derman eyler, ikisini de aynı tebessümle
derman aradıkları ihtiyar adam, aslında padişahın bütün                       bahtiyar ederdi. Güldü ihtiyar:
dertlerini paylaştığı, her meselesini danıştığı bir bilge idi. Yıllar                 - Neden kerimenizin nikâhını teklif etmiyorsunuz sultanım,
önce padişah kendisini tanıyıp sevdiğinde bir tek şey istemişti                    dedi. Şaşırma sırası padişaha gelmişti.
ondan; burada yaşamaya devam edecekti ve kimsecikler                                   - Nasıl yani, diyebildi, bu şerefi bize lütfederler mi, kabul
bilmeyecekti kim olduğunu. O günden beri de bu kulübede                               ederler mi?
yaşıyar, gelen geçene ikram edip, gül alıp gül satıyordu.                                 Kırkıncı günün güneşi batmak üzereydi genç aşığın
Padişahın kızının aşkıyla eriyip muma dönen genç çoban ve                                 mağarasının üstünden... Padişah ve ihtiyar bilge en
yanındaki kadim dostu nereden bilsindi bu garip ihtiyarın                                     önde, arkalarında vezirler, onların arkasında halktan
padişahın gönlüne sultan olduğunu.                                                              meraklı bir kalabalık ve en arkada da olup biten-
   Aşık genç, ihtiyar adamın anlattıklarını dinledikten                                           lere bir mana vermeye çalışan aşık çobanın
sonra, her şeyin bittiği anda başlayan son ümide                                                    arkadaşı,      mağaraya        doğru      yürümeye
sımsıkı sarılanların o saf ve tertemiz teslimiyetiyle:                                               başladılar. Bu arada bizim aşık kendinden
  - Sahiden bu kadar kolay mı efendim, dedi, yani                                                    öylesine geçmiş, tesbihiyle öylesine bir olmuştu
o mağarada elimde tesbih, kırk gün Allah                                                             ki, gelenler içeri girseler ve bir tesbihten başka
dersem sevdiğime kavuşabilir miyim, onunla                                                           bir şey bulamasalar şaşırmazlardı.
evlenebilir miyim?                                                                                    Padişah edepte kusur etmemeye çalışarak içeri
   - Evet, dedi bilge, kırk gün o mağarada gece                                                      girdi, ellerini birbirine bağladı, duyulması güç
gündüz Allah diyeceksin, kırk gün sonra                                                              bir sesle;
padişahın kızı senindir.                                                                               - Efendim, dedi, sizi ziyarete geldik.
  İki dost hemen yola çıktılar, aşık çobanın yüzüne                                                      Yavaşça başını çevirdi aşık, sonra bütün
kan, dizlerine derman, yüreğine yeniden can                                                         vücuduyla döndü, gözlerinde en ufak bir
gelmişti. Arkadaşına sarılıp, elinde tesbih,                                                      şaşkınlık emaresi yoktu, sapsarı bir heykel gibiydi.
gönlünde aşk, yüzünde ümit çiçeklerinden örülme bir                                             Herkes heyecan içinde. Vezirler, halk, genç çoban,
tebessüm, mağaranın yolunu tuttu. Gelir gelmez hiç                                           mağara, tespih, sessizlik, duvar... Hatta güneş bile
vakit kaybetmeden diz çöktü, dualar etti, gözlerini                                         batmaktan vazgeçmiş, kafasını mağaranın içine doğru
kapattı, kalbini padişahın kızına bağladı, eline tesbihi                                   uzatarak olan biteni görme telaşındaydı.
aldı ve dudakları kıpırdamaya başladı: Allah, Allah,                                       Padişah meramını anlattı, türlü tekliflerde bulundu. Ne
Allah...                                                                               saray, ne vezirlik, ne tuğ ne de sancak, hiç birinde gözü
   Günler günleri padişahın kızının hayaliyle tespih taneleri gibi                   yoktu dervişin.
kovalayadursun, mağaranın yakınındaki köyleri bir söylenti                           - Efendim, diyebildi en son, sessizce, benim bir kızım var
çoktan sarmıştı. Herkes birbirine karşı dağdaki mağarada gece                 efendim, zat-ı âlinize layık değil belki, ama lütfeder nikâhınıza
gündüz Allah diyen gençten bahsediyordu. Cami çıkışında ihtiyar-              alırsanız bizi bahtiyar edersiniz...
lar, çeşme başında kadınlar, tarlada işçiler, top oynarken çocuklar,             Kırk günlük çile nihayet bitmiş, olmaz denilen olmuştu. İşte aşık
herkes onu konuşuyordu:                                                       maşukuna kavuşacak, murad hasıl olacaktı. Bizimkinin arkadaşı
  - Şu karşı mağarada bir genç varmış, kendini Allah'a adamış, gece           sevinçten ağlıyordu. Soru ve cevap sanki bu soru sorulsun, cevabı
gündüz durmadan Allah diyormuş, Allah Allah...quot;                               verilsin diye yaratılmıştı. Sessizlik ilk defa bağırmak, haykırmak
    Aşık dostunun ne halde olduğunu merak eden genç çoban,                    istiyordu ve bütün gözler genç adamdaydı.
mağaraya geldiğinde üç hafta geride kalmıştı bile. Bizimkinin                    Usulca doğruldu oturduğu yerden, etrafını şöyle bir süzdükten
gözleri kapalıydı, dudaklarının da kıpırdamadığını görünce,                   sonra, gözlerini padişahın gözlerine dikti, sarhoş gibiydi. Kend-
uyuyakaldı       herhalde    diye     düşündü.      Tespih      tanelerinin   inden emin bir ifadeyle:
parmaklarının arasında dolaşmaya devam ettiğini görünce de, bu                  - Hayır, dedi, kızınızı istemiyorum.
nasıl uyku diye sordu kendine. Bu sırada gözlerini açan genç adam,              Birden ortalığı bir sessizlik kaplayıverdi. Padişah mahzundu, halk
karşısında arkadaşını görünce, günlerdir yalnızlığıyla paylaştıklarını        hayret içindeydi, vezirler şaşkınlıkla birbirine bakıyor, bilge
birbiri ardına anlatmaya başladı: Kırk günün yarıdan fazlası                  tebessüm ediyordu. Aşık çobanın genç arkadaşı yaşlı gözlerini
geçmişti, o durmadan Allah diyordu, ama ne padişahın kızı vardı,              silip, birden ileri atılarak bozdu sessizliği. Dostunun yanına geldi,
ne bir haber, ne bir ümit kırıntısı... Acaba, diyecek oluyor,                 kulağına eğilip:
yutkunuyor, hayır diyor, tespihine bakıyor, bir kalp gibi atan sağ el           - Sen ne yapıyorsun, dedi, kırk gündür bu çileyi ne diye çektin sen,
işaret parmağını sabitlemeye çalışıyor, avuçlarını sıkıyor, gözleri           neyi reddettiğinin farkında mısın?
doluyordu. Vedalaştılar. Ay ışığında dostunun gözlerine yayılan                 Güldü aşık çoban gözleriyle ihtiyar bilgeyi arayarak:
başkalık dikkatini çekmişti genç çobanın.                                        - A dostum, dedi, ben kırk gün padişahın kızı için Allah dedim,
  Aşık çoban yeniden eline tesbihini aldı, gözlerini kapattı, boynunu         Allah padişahla vezirlerini ayağıma getirdi. Ya bir de Allah için
neye bağlayacağını bilemediği kalbine doğru büktü, dudakları                  Allah deseydim...                                       Adem | Sayfa 19
kıpırdamıyordu artık, sustu gece, mağaranın duvarları sustu,
Adem | Sayfa 20
“Ey Ademoğulları! Şeytan ana ve babanızı kötü yerlerini kendilerine göstermek için
 elbiselerini soyarak nasıl cennetten çıkardıysa, sizi de aldatmasın.” (el-A’râf, 7/27)




                                   Adem | Sayfa 21
Ademoğulları! Her mescide gelişte zinetinizi




                     e
                                                                                           giyin.” (el-A’raf, 7/31.) Ayet, tavafı ve namaz
                                                                                           için mescide gelmeyi kapsamına alır. Buradaki




                   nm
                                                                                           “zinet” sözcüğü “elbise, giysi” olarak tefsir
                                                                                           edilmiştir. Böylece namaz ve tavaf gibi ibade-
                      ür                                                                   tlerde avret yerlerinin örtülmesi farîzasını İslam
                   tt
                                                                                           getirmiş oldu. (bk. Ebu Bekr el-Cassas,
                se

                                                                                           Ahkamu’l-Kur’an. tahk. M. es-Sadık Kamhavî
           Te



                                                                                           Kahire (t.y.), IV, 205 vd.; Elmalılı, a.g.e. 2. baskı,
    ü
                                                                                           istanbul 1960, III, 2151, 2152.) Başka bir
                                                                                           ayette; gizli yerlerini örtüp koruyan erkeklerle
                                    1) Tesettürün niteliği:                                kadınların Yüce Allah’ın affına ve büyük bir
 rt
                                                                                           mükafata ulaşacakları belirtilir. (bk. el-Ahzab,
                                              Bir kimsenin örtmesi gereken ve
                                                                                           33/35.)
                                    başkasının bakması haram olan yerlerine “avret
                                                                                                      Örtünmede karşı cinsin bakışlarından
Ö

                                    yeri” denir. Gerektiğinde evlenmeleri caiz olan,
                                                                                           korunmak söz konusu olunca, İslam bakanla
                                    karşı cinslerin biri diğerinin yanında olunca avret
                                                                                           ilgili olarak da bir sınırlama getirmiştir.
                                    yerlerini örtmesi gerektiğinde görüş birliği vardır.
                                                                                           Erkeklerin gözlerini sakınması, kadınların iffetini
                                    Sağlam görüşe göre, bir kimse tek başına
                                                                                           korumak içindir. Ayette şöyle buyurulur:
                                    olduğu zaman da örtünmelidir. Buna göre; bir
                                                                                           “Mü’min erkeklere söyle. Gözlerini zinadan
                                    kimsenin temiz elbisesi bulunduğu halde,
                                                                                           sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu, kendileri
                                    kimsenin olmadığı yalnız başına bir odada
                                                                                           için daha temizdir.” (en-Nûr, 24/30.)
                                    çıplak olarak kılacağı namaz sahih olmaz. (İbn
                                                                                           Kadınların örtünmesi konusunda ise şöyle
                                    Âbidin, Reddü’l-Muhtar, Mısır (t.y.), I, 375)
                                                                                           buyurulur: “Mü’min kadınlara da söyle:
                                    Yıkanma, tuvalet ihtiyacı ve taharetlenme gibi
                                                                                           Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını
                                    ihtiyaçlar dışında, bir yerde de bulunulsa,
                                                                                           korusunlar. Zinet yerlerini açmasınlar.
                                    mü’minin namaz içinde veya namaz dışında
                                                                                           Bunlardan kendiliğinden görünen kısmı
                                    avret yerlerini örtmesi farzdır. Bunun delili
                                                                                           müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üstüne
                                    Kur’an, Sünnet ve sahabe uygulamasıdır.
                                                                                           koysunlar. Zinet yerlerini kendi kocalarından,
                                                                                           kocakarının babalarından, oğullarından,
                                    2) Tesettürün dayandığı deliller                       kocalarının oğullarından, kendi erkek
                                                                                           kardeşlerinden, kendi kardeşlerinin
                                                a) Kur’an-ı Kerim’den deliller:
                                                                                           oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından,
                                    İnsanın örtünme ihtiyacının ilk insan Adem ve
                                                                                           kendi kadınlarından, kölelerinden, erkeklik
                                    Havva ile başladığı, çıplaklığın çirkin bir şey
                                                                                           duygusu kalmayan hizmetçilerden veya henüz
                                    olduğu ayette şöyle belirtilir: “Ey Ademoğulları!
                                                                                           kadınların gizli yerlerine muttali olmayan
                                    Şeytan ana ve babanızı kötü yerlerini kendilerine
                                                                                           çocuklardan başkasına göstermesinler.
                                    göstermek için elbiselerini soyarak nasıl cennet-
                                                                                           Gizleyecekleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını da
                                    ten çıkardıysa, sizi de aldatmasın.” (el-A’râf,
                                                                                           vurmasınlar. Ey mü’minler! Hepiniz Allah’a
                                    7/27) “Ey Ademoğulları! Size çirkin yerlerinizi
                                                                                           tevbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin,
                                    örtecek bir giysi, bir de giyip süsleneceğiniz bir
                                                                                           umduğunuza nail olursunuz.” (( en-Nûr, 24/31.)
                                    giysi indirdik. Takva örtüsü ise daha hayırlıdır.”
                                                                                           Ayetteki “humur (baş örtüleri)” sözcüğünün tekili
                                    (el-A’râf, 7/26) Hayvan yünlerinden giysi için
                                                                                           “hımar” olup, sözlü-te; kadının kendisi ile başını
                                    yararlanmanın gereğine şöyle işaret edilir:
                                                                                           örttüğü şey, demektir. Saîd b. Cübeyr (Ö.
                                    “Davarları da o yaratmıştır ki, bunlarda sizin için
                                                                                           95/713), baş örtüsünün kadının boyun ve göğüs
                                    ısıtıcı ve koruyucu maddeler ve nice nice yararlar
                                                                                           kısımlarını örtecek ve bunlardan hiçbir şey
                                    vardır.” (en-Nahl, 16/5)
                                                                                           göstermeyecek nitelikte olması gerektiğini
                                                Örtünmenin gayesi başkasının
                                                                                           söylemiştir. (bk. el-Kurtubî, a.g.e., XII, 153; İbn
                                    bakışlarından korunmak ve ırzı meşru olmayan
                                                                                           Kesir, Muhtasar Tefsir, thk. M. Ali es-Sabünî, 7.
                                    cinsel isteklerden sakınmaktır. İnsandaki edep ve
                                                                                           baskı, Beyrut 1402/1981, II, 600, Elmalılı,
                                    haya duygusu örtünmeyi gerektirir. Ancak
                                                                                           a.g.e. İst. (t.y.), VI, 15.)
                                    mü’min erkek ve kadınların örtünmede asıl
                                                                                                      Kadınların ev dışında veya yabancı
                                    gayesi Yüce Allah’ın rızasını kazanmak
                                                                                           erkeklerin yanına çıkarken normal ev içi
      Tesettür, arapça “setere”     olmalıdır. Çünkü Allahü Teala’nın emir ve
                                                                                           giysilerinin üstüne bir dış elbise daha giymeleri
 kökünden “tefe’ul” vezninde        yasaklarına uymak bir ibadettir. Namaz ve oruç
                                                                                           gerekir. Ayette şöyle buyurulur: “Ey Peygamber!
     bir mastar olup, sözlükte;     gibi ibadetleri emreden Allah (c.c), ibadet içinde
                                                                                           Eşlerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına
     örtünmek, gizlenmek, bir       ve dışında örtünmenin şekil ve sınırlarını da
                                                                                           dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu,
  şeyin içinde veya arkasında       belirlemiştir.
                                                                                           onların tanınıp kendilerine sarkıntılık edilmemesi
       saklanmak anlamlarına        Cahiliye döneminde Arap toplumu Kabe’yi
                                                                                           için daha uygundur. Allah çok yarlığayıcı ve çok
   gelir. Bir fıkıh terimi olarak   çıplak tavaf ederlerdi. Gündüz erkekler, gece
                                                                                           esirgeyicidir.” (el-Ahzâb, 33/59)
  tesettür, erkek veya kadının      kadınlar gelir ve tavaflarını anadan doğma
                                                                                           Ahzab suresi ve dolayısı ile yukarıdaki ayet,
     şer’an örtülmesi gereken       yaparlardı. Onlar; “içinde günah işlediğimiz
                                                                                           Medine’de 5-7. hicret yılları arasında inmiştir.
    yerlerini örtmesi demektir.     giysilerimizle tavaf yapamayız” diye bir gerekçe
                                                                                           Ayetteki “celabîb” sözcüğü “cilbab”‘ın çoğulu
  Günümüzde çok dündemde            de gösterirlerdi.
                                                                                           olup sözlükte; geniş elbise, gömlek ve baş
   olan TÜRBAN ( baş örtüsü)                    İşte daha Mekke döneminde İslam
                                                                                           örtüşü gibi anlamlara gelir. Kadını baştan aşağı
 tesettürün sadece bir kısmını      toplumunun tavaf sırasında ve namazda
                                                                                           örten çarşaf, ferace, manto gibi giysiler de
               oluşturmakta dır.    örtünmesi gerektiğini bildiren şu ayet indi: “Ey
                                                                                           cilbab kapsamına girer, “Cilbab” bir fıkıh terimi


                                                                 Adem | Sayfa 21
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi
Adem Dergisi

More Related Content

What's hot (10)

4.Lema
4.Lema4.Lema
4.Lema
 
Zeyl Ul Hubab
Zeyl Ul HubabZeyl Ul Hubab
Zeyl Ul Hubab
 
Katre
KatreKatre
Katre
 
23.Mektup
23.Mektup23.Mektup
23.Mektup
 
30.Soz
30.Soz30.Soz
30.Soz
 
Peygamberimizi Ogreniyorum (Cocuklar Icin)
Peygamberimizi Ogreniyorum (Cocuklar Icin)Peygamberimizi Ogreniyorum (Cocuklar Icin)
Peygamberimizi Ogreniyorum (Cocuklar Icin)
 
Kuranda Seytan
Kuranda SeytanKuranda Seytan
Kuranda Seytan
 
Habbe
HabbeHabbe
Habbe
 
6.Sua
6.Sua6.Sua
6.Sua
 
İş Hayatına İlkadım
İş Hayatına İlkadımİş Hayatına İlkadım
İş Hayatına İlkadım
 

Similar to Adem Dergisi (11)

Dini Hikayeler
Dini HikayelerDini Hikayeler
Dini Hikayeler
 
Katrenin Zeyli
Katrenin ZeyliKatrenin Zeyli
Katrenin Zeyli
 
Hubab
HubabHubab
Hubab
 
22.Mektup
22.Mektup22.Mektup
22.Mektup
 
4.Mektup
4.Mektup4.Mektup
4.Mektup
 
1.Soz
1.Soz1.Soz
1.Soz
 
2.Lema
2.Lema2.Lema
2.Lema
 
32.Soz
32.Soz32.Soz
32.Soz
 
28.Lema
28.Lema28.Lema
28.Lema
 
15.Mektup
15.Mektup15.Mektup
15.Mektup
 
Ibadetin Hakikati
Ibadetin HakikatiIbadetin Hakikati
Ibadetin Hakikati
 

More from haber

Filistinde Direniş Tarihi
Filistinde Direniş TarihiFilistinde Direniş Tarihi
Filistinde Direniş Tarihihaber
 
Şeyh Ahmed Yasin
Şeyh Ahmed YasinŞeyh Ahmed Yasin
Şeyh Ahmed Yasinhaber
 
Sivil Darbe Gunlukleri
Sivil Darbe GunlukleriSivil Darbe Gunlukleri
Sivil Darbe Gunluklerihaber
 
SÖMÜRÜ AJANI İNGİLİZ MİSYONERLERİ
SÖMÜRÜ AJANI İNGİLİZ MİSYONERLERİSÖMÜRÜ AJANI İNGİLİZ MİSYONERLERİ
SÖMÜRÜ AJANI İNGİLİZ MİSYONERLERİhaber
 
SÖMÜRÜ AJANI İNGİLİZ MİSYONERLERİ
SÖMÜRÜ AJANI İNGİLİZ MİSYONERLERİSÖMÜRÜ AJANI İNGİLİZ MİSYONERLERİ
SÖMÜRÜ AJANI İNGİLİZ MİSYONERLERİhaber
 
Resimlerle Bebek Bakımı
Resimlerle Bebek BakımıResimlerle Bebek Bakımı
Resimlerle Bebek Bakımıhaber
 
II. Abdulhamidin islam birliği siyaseti
II. Abdulhamidin islam birliği siyasetiII. Abdulhamidin islam birliği siyaseti
II. Abdulhamidin islam birliği siyasetihaber
 
Safranbolu
SafranboluSafranbolu
Safranboluhaber
 
Şadiye OsmanoğLu Babam Abdulhamid Saray Ve Sürgün Yılları
Şadiye OsmanoğLu Babam Abdulhamid Saray Ve Sürgün YıllarıŞadiye OsmanoğLu Babam Abdulhamid Saray Ve Sürgün Yılları
Şadiye OsmanoğLu Babam Abdulhamid Saray Ve Sürgün Yıllarıhaber
 
Hanzala Naci El Ali
Hanzala Naci El AliHanzala Naci El Ali
Hanzala Naci El Alihaber
 
Gaza Cartoons
Gaza CartoonsGaza Cartoons
Gaza Cartoonshaber
 
Gizli Düşman Siyonizm
Gizli Düşman SiyonizmGizli Düşman Siyonizm
Gizli Düşman Siyonizmhaber
 
Aid Al Adha
Aid Al AdhaAid Al Adha
Aid Al Adhahaber
 
What Do Muslims Believe About Allah
What Do Muslims Believe About AllahWhat Do Muslims Believe About Allah
What Do Muslims Believe About Allahhaber
 
What Is The Purpose Of Life
What Is The Purpose Of LifeWhat Is The Purpose Of Life
What Is The Purpose Of Lifehaber
 
Kur’An Ve SüNnette Aile BirliğInin Korunmasi
Kur’An Ve SüNnette Aile BirliğInin KorunmasiKur’An Ve SüNnette Aile BirliğInin Korunmasi
Kur’An Ve SüNnette Aile BirliğInin Korunmasihaber
 
Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 1 100
Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 1 100Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 1 100
Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 1 100haber
 
Miracle Of Kaaba
Miracle Of KaabaMiracle Of Kaaba
Miracle Of Kaabahaber
 
Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 301 428
Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 301 428Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 301 428
Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 301 428haber
 
Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 201 300
Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 201 300Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 201 300
Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 201 300haber
 

More from haber (20)

Filistinde Direniş Tarihi
Filistinde Direniş TarihiFilistinde Direniş Tarihi
Filistinde Direniş Tarihi
 
Şeyh Ahmed Yasin
Şeyh Ahmed YasinŞeyh Ahmed Yasin
Şeyh Ahmed Yasin
 
Sivil Darbe Gunlukleri
Sivil Darbe GunlukleriSivil Darbe Gunlukleri
Sivil Darbe Gunlukleri
 
SÖMÜRÜ AJANI İNGİLİZ MİSYONERLERİ
SÖMÜRÜ AJANI İNGİLİZ MİSYONERLERİSÖMÜRÜ AJANI İNGİLİZ MİSYONERLERİ
SÖMÜRÜ AJANI İNGİLİZ MİSYONERLERİ
 
SÖMÜRÜ AJANI İNGİLİZ MİSYONERLERİ
SÖMÜRÜ AJANI İNGİLİZ MİSYONERLERİSÖMÜRÜ AJANI İNGİLİZ MİSYONERLERİ
SÖMÜRÜ AJANI İNGİLİZ MİSYONERLERİ
 
Resimlerle Bebek Bakımı
Resimlerle Bebek BakımıResimlerle Bebek Bakımı
Resimlerle Bebek Bakımı
 
II. Abdulhamidin islam birliği siyaseti
II. Abdulhamidin islam birliği siyasetiII. Abdulhamidin islam birliği siyaseti
II. Abdulhamidin islam birliği siyaseti
 
Safranbolu
SafranboluSafranbolu
Safranbolu
 
Şadiye OsmanoğLu Babam Abdulhamid Saray Ve Sürgün Yılları
Şadiye OsmanoğLu Babam Abdulhamid Saray Ve Sürgün YıllarıŞadiye OsmanoğLu Babam Abdulhamid Saray Ve Sürgün Yılları
Şadiye OsmanoğLu Babam Abdulhamid Saray Ve Sürgün Yılları
 
Hanzala Naci El Ali
Hanzala Naci El AliHanzala Naci El Ali
Hanzala Naci El Ali
 
Gaza Cartoons
Gaza CartoonsGaza Cartoons
Gaza Cartoons
 
Gizli Düşman Siyonizm
Gizli Düşman SiyonizmGizli Düşman Siyonizm
Gizli Düşman Siyonizm
 
Aid Al Adha
Aid Al AdhaAid Al Adha
Aid Al Adha
 
What Do Muslims Believe About Allah
What Do Muslims Believe About AllahWhat Do Muslims Believe About Allah
What Do Muslims Believe About Allah
 
What Is The Purpose Of Life
What Is The Purpose Of LifeWhat Is The Purpose Of Life
What Is The Purpose Of Life
 
Kur’An Ve SüNnette Aile BirliğInin Korunmasi
Kur’An Ve SüNnette Aile BirliğInin KorunmasiKur’An Ve SüNnette Aile BirliğInin Korunmasi
Kur’An Ve SüNnette Aile BirliğInin Korunmasi
 
Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 1 100
Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 1 100Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 1 100
Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 1 100
 
Miracle Of Kaaba
Miracle Of KaabaMiracle Of Kaaba
Miracle Of Kaaba
 
Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 301 428
Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 301 428Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 301 428
Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 301 428
 
Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 201 300
Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 201 300Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 201 300
Kuran Ve SüNnette Evlilik Dr Muhammed Ebun Nur 201 300
 

Adem Dergisi

  • 1. adem www.ademdergisi.com 1 Subat 2009 | 5tl . “Lütfen bel seviyesinden yukarı tutunuz”
  • 2. quot;Oku, yaratan Rabbin adına! O insanı bir 'alak'tan yarattı. Oku, Rabbin sonsuz ikram sahibidir. O ki, kalemle yazmayı öğretti. O öğretti bilmediğini insana! quot; Alak ( 1-5 ) Adem | Sayfa 02
  • 3. İmtiyaz Sahibi Markakent Reklam ve Tanıtım Hizmetleri Genel Müdür ve Sorumlu Yazı işleri Müdürü Cihan YILDIZ Reklam Satış Pazarlama Müdürü Eray BAL Editörler Harun Yigit Volkan Öz Ercüment Ekinci Eray Bal Yavuz Aslan Yazarlar Senai Demirci Mustafa Islamoglu Hattat H. Bengisu Kübra Fotoğraf Harun Yigit Volkan Öz Grafik Tasarım Markakent Reklam ve Tanıtım Hizmetleri Merkez İletişim www.ademdergisi.com bilgi@ademdergisi.com Promosyonlar için: promosyon@ademdergisi.com Tel: 0266 374 32 17 İstanbul Şube Said Çetin Sultanahmet Binbirdirek mah. Şehitmehmetpaşa yokuşu sok. No:40 Sultanahmet-ISTANBUL 0554 289 45 45 said@ademdergisi.com harun@ademdergisi.com Ankara Şube Eray BAL İvedik organize sanayi bölgesi Melih Gökçek bulvarı 731 / 34 Ostim / Ankara Tel : (0312) 395 01 30 Fax : (0312) 394 35 76 ankara@ademdergisi.com İzmir Şube Ercüment Ekinci 850 Sokak Pekmen İş Merkezi Daire:203 Konak / İZMİR Tel: 0(232) 446 08 560 - (232) 457 77 42 izmir@ademdergisi.com Yayın Türü Yerel Süreli Basımcı ve Adresi Neyir Matbaacılık LTD ŞTİ Dağıtım Telekurye Basım Tarihi 28 Aralık 2008 ADEM DERGİSİ’NİN yayın hakkı imtiyaz sahibine aittir. Bu dergi ahlaki kurallara ve medya ahlakına uymayı milli ve manevi değerlere saygılı olmayı, basın meslek ilkelerine uymayı taahhüt eder.
  • 4. quot;En güzel isimler Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin. Onun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın. Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır.quot; Araf ( 180 ) ALLAH(cc)! Sensin Allah(cc) sanadır kulluğum Sendedir çarem seninledir varlığım Seni arar ruhum seni anar kalbim Baskasina değil sana muhtacım Başkasını değil seni çağırırım Başkası yaratılmıştır sen yaradansın Başkası devamsızdır sen daimsin ve daim eyleyensin Başkaları muhtaçtır sen ihtiyaçsızsın ihtiyaçları görensin Başka ilah yok sen Allah(cc)’sın Sen ki eşi benzeri olmayansın Sen ki bütün eksiksiz sıfatların sahibisin Cemaline çevir yüzümü başkasına rağbet ettirme kalbimi Senai DEMİRCİ
  • 5. 03 “ikra” Okumanın Önemi 08 Hz.Adem(a.s.) 11 Şair Nabi 16 Hz.Hatice(r.a.) 19 Çobanın Aşkı 21 Tesettür 24 Veysel Karani 29 Futuhu’l Gayb 35 Kurban 39 Söyleşi 43 Mesnevi-i Şerif (Hz.Mevlânâ) 57 Gülşen-i Raz ( Mahmûd Şebisteri (k.s)
  • 6. Cihan YILDIZ Kabul Olunan Dua Yaşanmaz oldu hayat. İnsanlar, aşklar, sevgiler Ne kadar da çok aciziz değilmi? Ne kadar da hatta doğan güneş bile anlamsız geliyor. çok ihtiyacımız var? iste iste bitmiyor. Biz istemekten Sizde bu yukarıda saydıklarıma katılıyor bıkıyoruz, ama O vermekten bıkmıyor. Krallar, hüküm- musunuz? Hayatınız ekşimiş yoğurt tadında mı? Çıkış darlar, yada diğer yöneticiler gibi; “-sen kötüsün, sana yolunuz, kurtuluşunuz yokmu? Yediğiniz çilekten, birşey yok” demiyor. Çünkü O herşeyin Rabbi. Dağlar çikolatalı pastadan, bitter çikolatadan, iskender kebap- dik durmak için, kuşlar uçmak için, deniz dağılmamak tan, ayrandan, süzme koyun yoğurdundan tat almıyor için, sonbahar yaprağı düşebilmek için O’na muhtaç. O musunuz? ise hiçbirşeye muhtaç değildir. Durun... Sakinleşin... Derin derin nefes alın... Hani bazen birşey için okadar çok dua ederiz Gözünüzü kapatın... Şimdi hayal edin... Gözünüzü ki; geceler gündüzlere karışır. Ama yinede istediğimiz çevirdiğiniz her yer alabildiğine beyaz. Etrafta olmaz. Biz, duamız kabul olunmadı diye düşünürüz. Yani huzurunuzu bozacak hiçbirşey yok. Şimdi kalbinizi duanın kabul olmasının kıstası dilediğimizin olmasıdır. yerinden söküp, en temiz sular ile yıkadığınızı düşünün. Peki O’nun dileği ve kıstası nedir? Kalbinizde eskiye dair hiç birşey kalmasın. Yalan, gıybet, Bir örnek ile açıklayalım; Örneğin biz bir araba iftira, kalp kırma, ihanet, içki, kumar. Kısacası Allah’ın istiyoruz. Dualarımız hep buna yönelik “ Allahım sevmediği herşeyi yıkayıp atın. (Hatta çıkmaz ise kireç hayırlısıyla bir araba istiyorum, ne olur nasip et.” Ve çözücü bile kullanabilirsiniz.) duamızın karşılığında arabamız olmadı. bu olayı şöyle Kalbiniz artık tertemiz, bütün yüklerinden değerlendirmeliyiz. Arbayı almak bizim için hayırlı arınmış, bize verildiği gibi tertemiz. Ve evet, eller semaya olmayabilirdi. İşte bu yüzden Allah bize vermemiştir. Yani bir olana kalkıyor. İçinizden ne geçiyorsa isteyin. Bakın, duamız kabul olmuştur. size “sıraya gir bakiyim” demeyecek, dilekçe Ayet-i kerimede de buyuruyor. “ Sizin hayır istemeyecek, “randevu al” demeyecek, sizi eliboş bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde hayır vardır....” çevirmeyecek. Hani bazen kapınıza “-Allah rızası için” diye gelenler oluyorya. İşte siz onlar gibi eli boş geri döndürülmeyeceksiniz. İsteyin, ev, araba, mal, zenginlik, sağlık, sıhhat, hayırlı kısmet vs vs vs.. Hatta ayakkabınızın bağını kaybetti- yseniz onu bile isteyin. Adem | Sayfa 01
  • 7. i m ne Ö et ın Ay an il um ” ve Ok k ku de İlk inen ayetlerden, onun hangi varlık sorularını sorduğunu, hangi sancılarla iz kıvrandığını gayet kolay anlıyorduk. Onun im yoğunlaştığı iki alan dinle felsefenin buluştuğu “O in ender eklem noktalarından biriydi: Varlık ve Ramazan Kur'an ayıdır. Çünkü D bilgi. O, quot;ben kimim?quot; ,quot;varoluşun anlamı ne?quot;, insanlığa gönderilen tüm ilahi mesajların quot;kim, nasıl var etti?quot;, quot;nereden gelip nereye sertacı olan Kur'an vahyi, yine Kur'an'ın gidiyorum?quot;, quot;hakikati kimden, nasıl, neyle kendi beyanına göre bir Ramazan ayında öğrenebilirim?quot; inmeye başlamıştır. Leyl suresinde, Kur'an'ın Bu sorular varlık sorularıydı. Ayetler, işte indiği Ramazan gecesine quot;Kadir Gecesiquot; adı bu varlık sorularına cevap olarak geliyordu ve verilmekte ve Kur'an'ın doğumuna şahit olan bu quot;Oku!quot; emriyle başlıyordu. meçhul gecenin quot;bin aydan daha hayırlıquot; olduğu O okuyordu elbet. Kendisini okuyordu, müjdelenmektedir. kainatı okuyordu, varlığı ve eşyayı okuyordu. Bir geceyi bin aydan daha hayırlı kılan Fakat Allah'ın adıyla okumayı beceremiyordu. da, o gecenin içerisinde yer aldığı bütün bir ayı Bu okuyuşu kitapla taçlandırmadıkça yarım (Ramazan) mübarek kılan da Kur'an'ın o kalan bir okuyuş olacaktı. Dolayısıyla, hedefine gecede/ayda doğmuş olmasıdır. Demek ki, varmamış bir okuyuş olacaktı. İşte vahiy bu soylu parmağın gösterdiği ay burada Kur'an'dır. Rama- okuyuşa kutsiyyet kattı ve quot;okunanquot; anlamına zan da, Kadir Gecesi de, tüm kadr u kıymetini gelen Kur'an inmeye başladı. Kur'an'ın doğuş zamanı olmalarından almaktadırlar. Her kitap bir Kitab'ın anlaşılması için Kur'an'ı bir tarafa bırakıp da Ramazan'ın ya da Kadir Gecesi'nin bereketine Ramazan, aklın, kalbin ve ruhun nail olmayı istemek, müsebbibe sırt çevirip beslenmesi için bedenin aç bırakılmasıdır. Ruh sebebe sarılmaktır ki, amacı atıp aracı tutmak beslenmesi için bulunmaz bir ilahi fırsat olan kadar abestir. Ramazan'ı quot;beslenme ayıquot;na çevirip, sofralarını Ramazan iklimi Kur'an iklimidir. Karun sofrasına çevirmek için her türlü gıda Kur'an'ın diriltici soluğunun en ölü yüreklerde bile stoklayanların, kitapların şahı olan bir Kitab'ın çiçeğe durduğu bir özge mevsimdir. Ruhuna doğum ayında ruh beslenmesi için kitap ihanet edilmemiş bir Ramazan, hoyrat eller stoklamaları günün anlam ve önemine daha tarafından kundaklanmış milyonlarca yüreğe bir uygun olmaz mıydı? rahmet sağanağı olup inecek, yaralı gönülleri quot;Oku!quot; emrinin tüm bir insanlığa onaracak, yaslı gönülleri şad ü handan edecek, verildiği bu ayı, bu emirden soyutlayarak umut tohumlarını yakıp kavuracak kadar kutlamaya kalkışmanın abesliği üzerinde kuraklaşıp çöle dönen kalpleri tekrar duracak değilim. Fakat, Ramazan'ın tüm yeşertecektir. bereketini toplayarak gönüllerimize konuk Bütün bu güzelliklere vesile olan olmayışının sebebini de burada aramak yerinde Kur'an'ın, bundan yaklaşık 1433 yıl önce, olur sanırım. Hıra'nın baştan ayağa sancılı ve çok farklı Ramazan ilahi bir gündemdir. Bu ilahi konuğuna, hangi cümlelerle inmeye başladığını gündem karşısında basit, sentetik ve geçici Oku, yaratan Rabbin adına! özellikle bugünlerde hiç aklımızdan gündemlerimiz gün görmüş kar gibi erimiyorsa, O insanı bir 'alak'tan yarattı. çıkarmamamız gerekiyor. bu muhteşem imkanı israf ettiğimizin resmidir. Oku, Rabbin sonsuz ikram İşte son vahiy, Son Elçi'ye quot;oku!quot; emriyle Doğduğu ayı Ramazan diye sahibidir gelmeye başlıyordu. Bu emir quot;ilet, bildir, tebliğ etquot; kutladığımız Kur'an'a sunacağımız doğum günü O ki, kalemle yazmayı anlamlarından önce, kelimenin birincil anlamı çiçeği kitaplardan oluşmuş bir buket olmalıdır. öğretti olan quot;okumayaquot; tekabül ediyordu. Çünkü, henüz Bu buketi Kur'an'a arz etmeliyiz. Hepsinden öte, O öğretti bilmediğini insana! ortada tebliğ edilecek bir quot;bildiriquot; bulunmuyordu Kur'an'la olan ünsiyetimizi bu ayda zirveye bu bir, ikincisi bu vahiyden sonra aylar süren bir çıkarmalı, onunla aramızda bir dostluk peyda vahiy kesilmesinin ardından Müddessir suresinin etmeliyiz. Allah'a karşı quot;esas duruşumuzuquot; ilk ayetleriyle asıl quot;risaletquot; başlıyor ve quot;kalk, uyar!quot; bozmadığımıza Kur'an'ı şahit kılmalı, bu dostluğu diye emrediliyordu. Anlaşılıyordu ki, Alak suresi- bir quot;şahitliğequot; dönüştürmeliyiz. nin ilk ayetleri quot;nübüvvetequot; ilişkin, Müddessir Çeçenistan dağlarında, imanına en suresinin ilk ayetleri ise quot;risaletequot; ilişkindi. değerli varlığı olan canını şahit kılıp quot;aşkınıquot; isbat eden 'en büyük aşık'ların şahitliğinden mahrum İçinde bulunduğu toplumun her alanda iflah olabilirsiniz. olmaz çözülüşünü ve ahlaki kokuşmasını gördük- ten sonra, başını alıp dağlara vuran sancılı bir Fakat, imanınıza Kitab'ı, kitapları, zamanı, günü yürek, bu kutlu sancının sonunda sadece kendi geceyi şahit gösterememek... 'ben'ini doğurmakla kalmıyor, aynı zamanda insanlığı aydınlatacak bir güneşe de hamile İşte en büyük mahrumiyet. ( 20 Aralık 1999 ) kalıyordu. Mustafa İSLAMOĞLU Adem | Sayfa 03
  • 8. Peygamberliğin ve ilk ayetin geldiği mağara, Hira ( Nur) dağında ki mağara... Adem | Sayfa 04
  • 9. quot;Bilin ki kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulurquot; (Ra'd, 28) Adem | Sayfa 05
  • 11. “And olsun, Biz insanı çamurun özünden yarattık. Sonra onu sağlam bir karar yerinde (rahim) bir nutfe yaptık. Sonra nutfeyi aleka halinde, alekayı mudga halinde yarattık. Mudgayı da kemik halinde yarattık; kemiklere ise et giydirdik. Sonra da onu bambaşka yaratışla inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah’ın şânı en yücedir.” (Mü’minun, 12-14)
  • 12. n sa İn halde seni secdeden alikoyan nedir?dedi.Beni em atesten,onu camurdan yaraddin ben ondan k ustunum cevabini verdi. Allah'in oradan,orada il buyuklenmek sana dusmez,sen alcagin birisin ve dedi.iblis:Insanlarin tekral dirilecekleri gune r kadar beni ertele dedi. Allah:Sen muhlet be Ad verilenlerdensin dedi.iblis:Beni azdirdigin icin am andolsunki, senin dogru yolun uzerinde insanlara karsi duracagim;cogunu sana yg sukreder bulamayacaksin dedi.Allah:Yerilmis ve Hayatı ve Risaleti Pe kovulmussun,oradan defol;andolsunki insan- lardan sana kim uyarsa, onlari ve sizi hepinizi z. k cehenneme dolduracagim.dediquot;(Araf,7/11-18) Adem a.s ilk insan ve ilk peygamberdir. il Kur'an-i Kerim,onun topraktan yaratildigini ifade Iste boylece, insanla iblis arasindaki H ederek,yaratilis safhasini cesitli acilardan anlatir. mucadelede baslamis oldu.Bu mucadelenin kiyamete kadar surecegi,yukaridaki ayetler- Hazreti Adem 'den once Melekler ve dende acikca anlasilmaktadir.Yuce Seytan vardi.Insanligin Babasi Ademe ilk ,itiraz Allah,seytanin aldatma planlarini Kitabinda Meleklerden gelmisti. Yuce Allah: quot;Ben yeryu- bizlere haber vermekte ve seytana... zunde bir halife yaratacagim, quot;buyurdugunda;Melekler: quot;Orada bozgunculuk quot;Kullarim uzerinde senin nufusun yapacak,kan dokecek birimiyaratacaksin? olamaz.Ancaksana uyan sapiklar bunun Oysaki biz,seni overek yuceltiyor ve seni takdis disindadir,(Hicr,42)uyarisinda ediyoruz,quot;dediler(Bakara,2/30) bulunmaktadir.Seytanin insan uzerinde bir nufus sahibi olmayacagini belirterek biz kullarini Meleklerin itirazina sebeb, seytana karsi metin olmaya cagirmaktadir. quot;Ben,balciktan,islenebilen kara topraktan bir insan yaratacagim.Onuyaratip,ona ruhumdan ufledigimde,hemen onasecdeye kapanin(Hicr,28-29)ayetinden anlasildigi SEYTANIN ILK OYUNU VE uzere,bu yeni yaratilanin,kendilerinden INSANIN ILK GUNAHI Şeytanın farkli.Allah'a halife olmaya layik birisi lanetlenmesinin sebebi olmasindan ileri gelse gerektir.Fakat,Allah,quot;Ben Allah, Hazreti Ademe es olarak Havva kendisini büyük görmesiydi. sizin bilmediklerinizi bilirimquot;kelamiyla melekleri anamizi yaratti.Onlarin cennetteki hayatini ve quot;Andolsun ki, sizi uyarmis ve Adem Aleyhisselama,butun isimleri seytanin oyununu Kur'an-i Kerim'den dinleyelim: yarattik,sonra sekil ogretmi,sonra onlari,Meleklere gostererek:quot;Eger quot;Ey Adem! Sen ve esin cennette kalin ve istedig- verdik,sonra sozunuzde samimi iseniz,bunlarin isimlerini iniz yerden yiyin,yalniz su agaca yaklasmayin meleklere,Ademe secde edin bana soyleyinquot;(Bakara,2/31)buyurmustur. yoksa zalimlerden olursunuz.seytan,ayip dedik;iblis'ten baska hepsi yerlerini kendilerine gostermek icin onlara secde etti,o secde edenler- Bunun uzerine melekler: fisildadi: Rabbinizin sizi bu agactan men etmesi den olmadi. Allah:'sana quot;Sen munezzehsin,ogrettigindenbaska bizim bir melek olmanizi veya burada temelli kalmanizi emrettigim halde seni bilgimiz yoktur.Suphesiz sen hem bilensin,hem onlemek icindir. Dogrusu ben size ogut veren- secdeden alikoyan Hakimsin,dedilerquot;(bakara,2/32) lerdenimdiye ikisine yemin etti. Boylece onlarin nedir?dedi.Beni atesten,onu Hadisinin devamini kur'an-i Kerim'den dinleye- yanilmalarini sagladi. Agactan meyva tattiklar- camurdan yaraddin ben lim: inda kendilerine ayip yerleri goruldu,cennet ondan ustunum cevabini quot;Allah:Ey Adem,onlara isimlerini soyle yapraklarindan oralarini ortmeye koyuldular. verdi. Allah'in oradan,orada dedi.Adem,isimlerini soyleyince,Allah:Ben Rableri onlara: Ben sizi agactan menetmemis- buyuklenmek sana goklerde veyerde gorunmeyeni biliyorum,sizin miydim? Seytan sizeapacik dusman oldugunu dusmez,sen alcagin birisin acikladiginizi ve gizlemekte oldugunuzuda soylememismiydim?diye seslendiHer ikisi: dedi.iblis:Insanlarin tekral biliyorum,diye size soylememismiydim? Rabbimiz kendimize yazik ettik bizi bagis- dirilecekleri gune kadar beni dedi.quot;(Bakara,2/32-33) Neticede Melekler,hep lamazsanve bize merhamat etmezsen biz ertele dedi. Allah:Sen muhlet birlikte Adem Aleyhisselema secde ettiler. kaybedenlerden oluruz dediler. Allah buyurdu: verilenlerdensin Boyleceinsan,yaratilir yaratilmaz,Allah'in Birbirinize dusman olarak inin. Siz yeryuzunde dedi.iblis:Beni azdirdigin icin lutfuyla,Allah'a halife olabilecegini ispatlamis bir muddet icin yerlesip gecineceksiniz.orada andolsunki, senin dogru oldu.Topraktan yaratildi ama,Melekler,onundequot; yasar orada olur ve oradan dirilip yolun uzerinde insanlara secdeye kapandilar. cikarilirsiniz.(araf,7/19-257) karsi duracagim;cogunu sana sukreder bulamaya- Melekler arasinda bulunan iblis. Ayetlerde her sey acikca anlatilmistir. caksin dedi.Allah:Yerilmis ve Adem'e secde etmemekte direndi.Tabii ki bu Demekki Hazreti Adem ile Havva nin yeryuzune kovulmussun,oradan direnis,ayni zamanda Allah'in emrinede karsi gonderilisine seytan vesile olmustur.Artik defol;andolsunki insan- cikisti. Olayi yine kur'an-i Kerim'den dinleyelim: kiyamete kadar Adem ve Havva'nin cocuklari lardan sana kim uyarsa, burada dogup burada olecekler;seytanla onlari ve sizi hepinizi quot;Andolsun ki, sizi yarattik,sonra sekil mucadelelerini burada surdureceklerdir cehenneme verdik,sonra meleklere,Ademe secde edin .YuceAllah zaman zaman kendilerine peygam- dolduracagim.dediquot;(Araf,7/1 dedik;iblis'ten baska hepsi secde etti,o secde berler gondererek hidayet yolunu gosterecek 1-18) edenlerden olmadi. Allah:'sana emrettigim seytana karsi kendilerini uyaracaktir.Hidayet Adem | Sayfa 08
  • 13. yolunu secenler icin ilk defa cennette baslamis Hz.Ademi Ates yakmaz su bogmazdi o olan insan macerasi tekral cennette devam bu dunyanin efendisiydi.Zaten Allah.Kur'an-i edecektir. Kerim'de dunyayi ve icindekileri insanin emrine Insanla seytan arasinda mucadele surerken verdigini ve insani kendisine halife yaptigini nAdem aleyhisselam'in oglu Habil ile Kabil beyan buyurmuyormu?Ilk insan olmasi hasebi- arasinda bir baska mucadele basladi,insanin yle dunya ve icindekiler Hz.Ademin emrine insanla olan bu ilk mucadelesi.olumle netice- muntazirdi. lendi Kabil Katil,Habil maktul oldu.Kabil Kur'an-i Hz.Ademin cocuklari cogalip cemaatler Kerim'in ifadesiyle:quot;Kardesini oldurmekle nefsine oluncada esya onunla konusmaya devam uydu ve onu oldurerek zarara ugrayanlardan etmisti.Kendi soyunu hak dine ve hidayete oldu.(maide,5/30) cagirmakla vazifalendirilen Hz. Adem zaman Bu aci hadiseden sonrailk insan olan Hazreti zaman muftelif bolgelerde yerlesmis kendinden Adem'e ilk peygamberlik vazifeside verildi. ureme insan topluluklarina ugrar;onlari kotuluklerden menedip iyiligi emreder ve hak dine cagirirdi. ILK PEYGAMBER Ilk peygamber Hz.Adem'le baslayan Bir gun hac etmek uzere yola cikan bumukaddes vazife Hatemulenbiya Hz.Adem tastan yapilma putlara tapan insan- Hz.Muhammet Mustafa'ya(s.a.v)kadar devam larla karsilasti,insan istemucerredi kavrayamay- edip gitti.Peygamberler insanlari hidayete inca musahhasa muracaat eder ve kendine put cagirip kurtulusa gotururler.Onlari seytandan yapma yoluna gider.Hz.Adem onlari bu isten korurlar.Ayni zamanda mucadelelerin en cetini vaz gecmeye bir ve tek olan Allah'a iman ve en amansizi olan insanin insanla mucade- etmeye cagirdi.Kendi sulbunden bu insanlar lesini bitirip kardeslik baglarini yeniden tesis onun davetini kabul etmediler.Bunun uzerine etmek icin ugrasirlar.Ne mutlu onlarin uyarila- putu getirmelerini soyledi getirdiler.Bu kez Alla'in Ilk peygamber Hz.Adem'le rina kulak verip kurtulusa erenlere.Rivayete gore daha yarattigi zaman butun ilimlerle mucehhez baslayan bumukaddes Adem aleyhisselam bin yil yasamis ve neslinin kildigi Hz.Adem nputa hitap etti. Put derhal dile vazife Hatemulenbiya kirk bine ulastigini gormustur. gelip konustu ve kendisine tanri diye tapan- Hz.Muhammet lardan sikayete basladi.quot;ey Resul beni bu Mustafa'ya(s.a.v)kadar cahillerin elinden kurtarquot;diye yalvardi.Bunun devam edip uzerine Hz. Adem putu parcaladi puta tapicilar gitti.Peygamberler insanlari bu manzara karsisinda sasirip kaldilar ve hidayete cagirip kurtulusa Hz.ADEM’in MUCİZELERİ hatalarim kavramakta gecikmediler. ve Babalari gotururler.Onlari seytandan Adem Aleyhisselama kulak verip hidayete korurlar.Ayni zamanda Insanligin babasi ve peygamberin ilki erdiler. mucadelelerin en cetini ve olan Hz.Ademe Yuce Allah elli suhuf vermis ve en amansizi olan insanin seriat sahibi peygamberlerden kilmistir.Oki ilk Hz.Adem’ki dunyaya dunyanin efendisi insanla mucadelesini bitirip Insan ve ilk peygamber olmasinin ve Allahin halifesi olarak gonderilmis. Her seyin kardeslik baglarini yeniden yanisira;cennet hayatini ilk yasayandi,Dunya ilk kesvedicisi oydu. Kendi soyunun ilk rehberi tesis etmek icin hayatini ilk yasayandi;ilk hata yapandi,ilk tevbe oydu. Habil ile Kabil arasinda hasetlikle ugrasirlar.Ne mutlu onlarin edendi,ilk ortunendievlat acisini ilk baslayan mucadele sekilden sekile boyadan uyarilarina kulak verip duyandi...Elhasilher seyde ilk oncu, ilk boyaya girerek süre geldi, süregidecek. Zaten kurtulusa erenlere.Rivayete yolaciciydi.Ilk imtihan olan ve ilk iman-küfür mücadelesi de ta o çağglarda gore Adem aleyhisselam bin kazanandi,seytanla mucadeleyi ilk baslatandi. başlamammışmıydı? yil yasamis ve neslinin kirk Elbette Hz.Ademin en buyuk mucizesi,su dunya bine ulastigini gormustur. topragini Allah'in lutfuyla ilk defa isleyip ondan Ilk Insan Ilk Peygamber,ilk ogretici,ilk Yuce Allah'in Tin suresinde yararlanmasini ogretmesidir.Allah'in yeryu- yolacici Hz.Ademde bu dunyadaki omrunu isaret buyurdugu gibi,quot;Insan zundeki evi Kabe-i Muazzama'yi ilk olarak tastan tamamladi ve ebediyet alemine geldigi aleme en guzel sekilde yapan odur.ilk evi hemde evlerin en kutsalini geri dondu. Kabriquot;Ebukubeysquot;dagindadir. yaratilmistir.quot;Ne varki bu yapma serefi ona aittir. Kendinden bir yil sonra vefat eden esi Havva insan dahaHz.Adem anamizinda Ciddede topraga verilmis oldugu zamaninda yine ayni surede Taslar Hz.Ademin dilegiyle pinar riyayet edilir. selat ve selam Adem Aleyhisse- isaret edildigi uzerequot;asaginin olurdu lezzetli sular akitirdi.Beraberinde Agaclar lama olsun Hz.Ademin cocuklari cogalip en asagisinaquot;dusmekte kufur yurur taslar kendiliginden onun istedigi sekilde cemaatler oluncada esya onunla konusmaya batakligina gomulmekte dizilirdi.Hatta esya Hz.Ademle konusurdu.Zaten devam etmisti.Kendi soyunu hak dine ve gecikmedi.Bir kere ezeli butun bunlar olmasa boyle mucizeleri su issiz hidayete cagirmakla vazifalendirilen Hz. Adem dusmani seytan vardi ona dunyada bir basina yasamasi nasil mumkun zaman zaman muftelif bolgelerde yerlesmis her bir tarafindan yakla- olurdu?Tarlaya ektigi tohumun ayni gun mahsul kendinden ureme insan topluluklarina sarak saptiran ve gunaha verdigi soylenir.Sayet oyle olmasaydi ilk zaman- ugrar;onlari kotuluklerden menedip iyiligi bulastiran. Hz.Adem lar gecinmesi ailesini beslemesi mumkun emreder ve hak dine cagirirdi. yasadigi muddetce insanlari olabilirmiydi? seytanin igvalarindan kurtarmaya calisti. Adem | Sayfa 09
  • 15. “S “Ş ai ai Yu su r r f Na Na bi bi ” ” Osmanlı şâiri ve velî. İsmi Yûsuf'dur. olması için hocama baş vurdum. Hocam Eserlerinden bâzıları şunlardır: 1) Nâbî, evliyâlar ve enbiyâlar şehri olarak bilinen benden safını bulamadı da, ders vereceği ve zikr Türkçe 'Dîvân'ı: Şiirlerinin bir kısmının toplandığı bir eserdir. Rûha (Urfa) da 1642 (H.1052) senesinde yaptıracağı yerde, bana hep kuzusunu Bulak'da ve İstanbul'da basılmıştır.2) doğdu.1712 (H.1124) senesi Rebî'ül-evvel ayının otlattırıyor. Bu iş ne zamâna kadar sürecek? ' Farsça Dîvânçe,3) Tercüme-i Hadîs-i üçünde Cumartesi günü vefât etti. Üsküdar'daki diye düşündü. Bu düşüncesi hocasına Allahü Erba'în,4) Hayriyye: On yedinci yüzyılın en mühim, en güzel, en Karacaahmed kabristanlığına defnedildi. Kabri, teâlânın izniyle mâlûm oldu. Hocası derhal ustaca, bizde ve Avrupa'da en çok Sultan İkinci Mahmûd ve Sultan İkinci Abdül- Nâbî'yi yanına çağırdı. Feyz saçan gözlerini tanınmış mesnevîsi olan bu eser, hamîd Hân devirlerinde tâmir edildi. öğrencisinin gözlerine dikerek; 'Senin bir talebe ahlâkî yönden Türk edebiyâtında, gibi eğitilmeye ihtiyâcın yok. Sen ilimden çocuğa hitâp eden ilk eser ünvânını kazanmıştır. Yedi yaşındaki oğlu Nâbî'nin yirmi beş yaşına kadar olan nasîbini doğuştan almışsın. Çobanlık yaptırarak, Ebü'l-Hayr MehmedÇelebi'ye hitâb hayâtı hakkındaki bilgiler rivâyetlere seni denemek istedim. Seni ilmin deryâsı olan eden bir üslubla yazılmıştır. Oğluna, dayanmaktadır. Çocukluğunda Arapça ve İstanbul'a göndermek istiyorum. Gitmek ister hayatta gitmesi gerektiği yolu göstermek, muvaffakiyetin sırlarını Farsça'yı, anadili Türkçe ile birlikte en iyi şekilde misin? ' dedi. Hiç beklemediği durum karşısında veİslâm ahlâkını öğretmek kaynağından öğrendi. Daha sonra Yâkûb Halîfe şaşıran Nâbî; 'İlmi fazlası ile öğrenmiş yılların maksadıyla nasîhatlar vererek, her isimli bir Kâdirî şeyhine talebe oldu. Şeyh Yâkûb talebeleri dururken, benim gibi üç günlük bir devirde hüküm süren husûsiyetleri Halîfe, talebesi Yûsuf Nâbî'yi, ilk önceleri bir talebenin yüzmeyi bilmeden ilim deryâsına dile getirmiştir. Nâbî'ye göre, iyi bir insan olmanın ilk şartı, her işte ve kuzusuna bakmakla vazifelendirdi. Kısa bir süre dalması nasıl olur? ' deyince, Yâkûb Halîfe; mevzûda her zaman Allahü telâyı sonra çobanlıktan usanan Nâbî, kendi kendine 'Sâdece şöyle olur.' diyerek ilim nûru gözlerini hatırlamaktır.5) Hayrâbâd,6) nefs muhâsebesi yaptığı sırada; 'Ben bu yola Nâbî'nin gözlerine birleştirdi. Nâbî o anda ilmin Sûrnâme,7) Fetih-Nâme- iKameniçe,8) Münşeât,9) Tuhfet-ül- Hakk'ı bulmak ve Hakk'ı bulmamda rehber birçok mertebelerini aşarak kemâle erdi. Haremeyn,10) Zeyl-i Siyer-i Veysî. Adem | Sayfa 11
  • 16. Sakın terk-i edebden Sakın terk-i edepten, kûy-i Mahbûb-i Hudâ'dır bu; Nazargâh-ı ilâhîdir makam-ı Mustafâ'dır bu.!.. Felekte mâh-ı nev Bâbu's-selâm'ın sîne-çâkidir; Bunun kandîli, cevzâ matla-ı nûr-i ziyâdır bu! Habîb-i Kibriyâ'nın, hâbgâhıdır fazîlette; Tefevvuk kerde-i arş-ı Cenâb-ı Kibriyâ'dır bu. Bu hâkin pertevinden oldu, deycûr-i adem zâil; Amâdan açtı mevcûdât, çeşmin tûtiyâdır bu. Murââd-ı edeb şartıyla gir Nâbî bu dergâha; Metâf-i kudsiyândır, bûsegâh-ı enbiyâdır bu.! Adem | Sayfa 12
  • 17. Sa kı n M us Te ta fa DE rk İnsanoğlunda edep bulunmazsa o M İR insan değildir. Çünkü insan ile hayvan -i Cİ arasındaki fark edeptir.” Hz. Mevlânâ (k.s) Serlevhası “Edep Yâ Hû” olan sûfiler sülûk ehlini E hem Hakk (c.c)’a hem de halka karşı, zâhiren ve davranışlarını gördüm. Yemin ederim ki; hiçbir bâtınen edepli hale getirmeyi amaç krala adamlarının Hz. Muhammed (s.a.v)’in de edinmişlerdir. Öyle ki, bu gâye ile davet ettikleri adamlarının kendisine saygı gösterdiği gibi nurlu yolu edep kelimesiyle tanımlayanlar bile saygı gösterdiğini görmedim. pt olmuştur. Ebu Hafs el-Haddâd (k.s) bunlardan Şayet tükürse; kimin eline değerse birisidir. “Tasavvuf edepten ibarettir.” der. değsin onu tenine yüzüne sürüyor. Muhammed en “Ziyafete davet etmek” manasındaki “edb” veya (s.a.v)’in ağzından bir söze çıkmaya görsün onu “Zarif ve edepli olmak anlamındaki “edeb” hemen yerine getirmek için herkes birden masdarından isim olan edep; lügatte “davet, iyi fırlıyor. Abdest aldığında abdest suyunu tutum, kibarlık ve incelik, takdir ve hayranlık” aralarında mücadele ederek kapışıyorlar. Yere kelimeleriyle ifade edilmiştir.1 “Sevgilim düşmesine fırsat kalmıyor. Birinin eline bir konuşunca hep güzelliklerden bahseder. damla dahi geçmemişse diğerinin yaş eline elini Susunca da hep güzel şeyler yapar.” diyen edip sürerek yüzüne sürüyor. Huzurunda çok alçak edebi ne güzel anlatır. Marifetulaha talip olan sesle konuşuyorlar. Önünde asla yüksek sesle sûfîler bu yakınlığın nasıl elde edileceği bağırmıyorlar. Edeplerinden dolayı gözlerini hususunda ciltler dolusu eserler ortaya dikerek O’na bakmıyorlar. Sakalından veya koymuşlardır. Her biri meşrebine göre metodlar başından bir kıl düşse onu yerden hemen belirlemiştir. Ancak hepsinin buluştuğu ortak alıyorlar. O’na saygı ve hürmet gösteriyorlar. nokta “edeb” olmuştur. Çünkü yine hepsinin Kısacası ben hiçbir lidere Muhammed (s.a.v)’e ortak hedefi marifetullahtır. Marifetullah ise olduğu gibi bir saygı ve muhabbet gösterildiğini kulun sultan ile yakınlaşmasıdır, perdelerin görmedim.” 3 aralanmasıdır. Bu yakınlık sultanın sarayında Bu saygı, muhabbet ve edeb çağlayanı bulunmak gibidir. Ki; “Kurb-i Sultan, âteş-i her devirde nefesini hissettirmiş benzersiz sûzândır.” güzelliklere temel teşkil etmiştir. Edebinden Yani sultana yakın olmak yakıcı ateşe dolayı Allah Rasülü (s.a.v)’nün dolaştığı çöl yakın olmakla eşanlamlıdır. Huzurda edebe kumlarına ayakkabılarıyla basmaktan haya riayetsizliğin bedeli çok ağırdır. Bu sebebledir ki; eden, yalınayak bir ömür kızgın çöl kumlarında “Kâmil manada edep, ancak peygamberlerde dolaşan gönüller sultanı Bişr-i Hafî (k.s) devrinin ve sıddîklarda olur.” edep şâhikası olarak karşımızda durmaktadır. Çağımız insanları bütün kavramların içini Muhabbet bağının güllerini koklayan ve aldıkları boşaltmış kuru ifadeler manzumesi haline râyihaları şiirlerle ölümsüzleştiren âşık, şâir getirmiştir. Bugün edep denilince anlaşılan; Nâbi, sevgilisi Muhammed Mustafa (s.a.v)’nın şekillere ve levhalara hapsedilmiş ruhsuz ravzay-ı pâkine yaklaşınca şehrin girişinde mola birtakım davranış biçimleridir. Oya bütün vermişti. Yol arkadaşı yorgunluktan uyuya “Efendi! Bilmiş ol ki edep; ilhamını Kur’an-ı Kerim’den ve Sünnet-i kalınca; onun ayaklarını uzatmasına gönlü razı insanın bedenindeki ruhtur. Rasülullah (s.a.v)’tan alan hakikat ehli edebi olmamış, gayr-i ihtiyâri dilinden şu mısralar Efendi! Edep; ricalullahın birçok yönden farklı biçimlerde derin mânâlar dökülmüştü: göz ve gönlünün nurudur. yükleyerek hayatına taşımıştır. Onlara göre “Sakın terk-i edepten kû-yı mahbûb-i Eğer şeytanın başını ezmek edep, kulluğun zîneti, süsüdür. Onlar namazdan Hüdâdır bu Nazargâh-ı ilâhîdir makâm-ı dilersen; gözünü aç ve gör. başlayarak sefer, hareket, ikâmete kadar Mustafa’dır bu.” Sevgilisi de onun sözlerini “Şeytanın katili edeptir.” uzanan bütün vazifelerini bir edep çizgisi sabah namazı vakti müezzine rüyasında telkin dahilinde ifâ etmişlerdir. ile onun edebine, ihtiramına müezzinin yanık “Beni rabbim terbiye etti ve edebimi sesiyle şiirini okutturarak karşılık vermiştir. Bu ve güzel yaptı.”2 buyuran güzeller güzeli Rasülullah benzeri örnekleri saymakla bitiremeyiz. Bilinmesi (s.a.v)’ın âşıkları, edebinden, sîretinden nasibdâr gereken odur ki; gönüllerini Allah (c.c)’a ve olan sâdıkları, O’nu hakkıyla severek, izini takip O’nun Rasülüne açabilen iman sahipleri her an ederek, tarihte eşi-benzeri görülmeyen göz huzurda olmanın hazzı ile püredep yaşamışlar, kamaştırıcı edep tabloları çizmişlerdir. Hudey- bununla da yetinmeyip kıyamete kadar geçerli biye görüşmeleri sırasında müslüman olmadan edeb kuralları ile süslenmiş tasavvufî öğretileri önce Kureyş’in elçiliğini yapan Urve b. Sâkif insanlığa miras olarak sunmuşlardır. Ne acıdır (r.a)’in Allah Rasülü (s.a.v) ve ashâbı hakında ki, bugün edepsizliğin ve hâyâsızlığın hüsnü anlattıkları çok mühim mesajlar ve numuneler kabul gördüğü bir dönemin kirli havasında içermektedir. Urve (r.a), Efendimiz (s.a.v) ve yaşıyoruz. Ne diyelim? arkadaşları ile ilgili izlenimlerini şu cümlelerle Âh Edep! aktarır: “Ey Kureyş! Ben anlı şanlı kralların Âh Edep! huzuruna gittim. Kayser, Kisrâ ve Necâşî’lerin Âh Edep!.. saraylarında girip onların krallarına Selam ve duâ ile... Adem | Sayfa 13
  • 18. “De ki: O Allah, birdir. Allah, Samed'dir (herşey O'na muhtaçtır, daimdir, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır). O, doğurmamıştır ve doğurulmamıştır. Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir. ” İhlas Suresi Adem | Sayfa 14
  • 19. “Peygamberin hanımlarına, babalarından, oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, mümin kadınlardan ve sahip oldukları cariyelerden ötürü bir günah yoktur. Ey peygamber hanımları! Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah her şeye hakkıyla şahittir.” Ahzab (55) Adem | Sayfa 15
  • 20. ) a. si . (r ne Rasûlullah (s.a.s.)'in evlendigi ilk kadin, e An Huveylid'in kizi Hatice'dir. Hz. Hatice ilk olarak Atik b. Aziz'le evlendi, ondan bir kizi oldu. Onun ic ölümünden sonra, Temim ogullarindan Ebû Hale n ile evlendi. Ondan da bir oglu ve bir kizi oldu. ri Onun da ölümünde sonra, Rasûlullah (s.a.s.) ile at le evlendi (Ibn Ishak, a.g.e., 229). ne Hz. Hatice'nin Rasûlullah (s.a.s.)'den Fâtima, Ümmü Gülsüm, Zeyneb ve Rûkiyye An H adinda dört kizi, Kâsim ve Abdullah adinda da iki oglu dünyaya geldi. Kelbî'nin rivâyet ettigine Hz. Hatice, Hz. Muhammed (s.a.s)'in göre, önce Zeynep, sonra Kâsim, sonra Ümmü z. temiz, iffetli ve yüce ahlâk sahibi olan hanimlar- Gülsüm, daha sonra Fâtima, ondan sonra inin ilki. O, Araplarin en asil kavmi olan Kureys Rûkiyye ve en sonunda Abdullah dünyaya geldi. kavminden ve Kureys kavminin de, en asil, pak Ali b. Aziz el-Cürcânî de, Kâsim'in Zeynep'ten H ailelerinden idi. Babasi Huveylid, annesi daha önce dogdugunu nakletmistir (Ibn el-Esir, Fâtima'dir (Ibn Ishak, es-Sîre, Nesr. Muhammed Usdü'l-Gâbe, I, 434). Hamidullah, s. 60). Hz. Hatice'nin baba tarafindan soyu Kusay'da Peygamberimizin baba Hz. Hatice(r.anha), Rasûlullah (s.a.s.)'e, tarafindan soyu ile birlestigi gibi, annesi Peygamberliginden evvel son derece saygi tarafindan da soyu yine Peygamberimizin baba gösterip onu mutlu ettigi gibi, Peygamberligi tarafindan dedesi olan Lüey'de bilesmektedir (M. döneminde de, ona ilk inanan, onunla beraber Asim köksal, Islâm Tarihi, Mekke Devri, 96). namaz kilip ona ilk cemaat olan kisi vasfini kazandi. Daima Hz. Muhammed (s.a.s.)'e destek Hz. Hatice(r.anha), Hz. Hatice, ticaretle ugrasan zengin, oldu, ona moral verdi, son derece güzel davranis haysiyetli, serefli bir kadindi. Ücretle tuttugu Allah'in selâmina ve ve sözleri ile, onun basarilarina katkida bulun- adamlarla Sam'a ticaret kervanlari düzenlerdi. maya çalisti. Rasûlullah (s.a.s.)'in Hz. Muhammed (s.a.s.)'in dogru sözlü, güzel övgüsüne nâil olacak ahlâkli ve son derece kendisine güvenilen bir Hz. Hatice, Rasûlullah (s.a.s.)'e (Allah insan oldugunu ögrenince, O'na ticaret ortakligi derecede faziletli ve kendisini Peygamberlikle sereflendirdigi zaman) önerdi. Hz. Muhammed (s.a.s) Hz. Hatice'nin bu teskin etmek için; quot;ey amca oglu, beni melek serefli bir kadindi. O, teklifini kabul etti. Hz. Hatice O'nun baskanlig- geldigi zaman haberdar edebilir misin?quot; diye imanda, sabirda, inda bir ticaret kervanini Sam'a gönderdi. Ayni sordu. Resûlullah (s.a.s.); quot;evetquot; cevabini verdi. zamanda kölesi Meysere'yi de O'nunla beraber iffette, güzel ahlâkta, Bir gün Hatice'nin yaninda iken, ona Cibril geldi gönderdi. Meysere, yolculuk sirasinda Hz. ve; quot;Ey Hatice! Iste bu Cibril'dir, bana geldiquot; dedi. kisacasi her yönü ile Muhammed (s.a.s.)'de harikulade hallere sâhid Hatice quot;Su anda onu görüyor musun?quot; diye örnek olan bir oldu. Gittikleri yerde, Peygamberimiz (s.a.s.) sordu. quot;Evetquot; karsiligini verdi. Hatice bu kez sag satacaklarini satti ve alacaklarini da aldi. Ondan anneydi. Rasûlullah tarafina oturmasini söyledi. Rasûlullah (s.a.s.) sonra geri döndüler. Hz. Hatice bu ticaret Hatice'nin sag tarafina oturdu. Hz. Hatice; quot;Simdi (s.a.s.); quot;hristiyan kervanindan çok memnun oldu. Daha önce görüyor musunquot; sorusunu tekrarladi. Rasûlullah kadinlarinin en gönderdigi ticaret kervanlarina nazaran, bu sefer (s.a.s.) yine olumlu cevap verince, Hz. Hatice daha fazla kâr elde etti. Hz. Peygamber (s.a.s.) hayirlisi Imrân'in kizi örtüsünü çikarip atti. O sirada Rasûlullah hakkinda Meysere'yi de dinleyince, O'na olan (s.a.s.)in hâlâ kucaginda oturuyordu. quot;Onu, Meryem, müslüman itimadi ve sevgisi daha da artti. O'na anlastiklari simdi görüyor musun?quot; diye tekrar sordu. kadinlarinin en ücretten fazlasini verdi ve Hz. Muhammed Rasûlullah (s.a.s.) bu kez quot;hayirquot; cevabini yerince, (s.a.s)'e evlenme teklifinde bulundu (Ibn Ishak, hayirlisi ise. Hz. Hatice; quot;Bu seytan degil; bu kesinlikle melek, a.g.e., 59). ey amca oglu! Sebat et, seni müjdelerimquot; dedi Hüveylid'in kizi (Ibn Ishâk, a.g.e., 114). Hatice'dirquot; buyurdu. Hz. Peygamber (s.a.s.) durumu amcasi Ebu Talib'e anlatti. Ebu Talib Hz. Hatice'yi Hz. Bu konudaki diger Bir gün Cebrâil (a.s.) Rasûlullah Muhammed (s.a.s.) için istedi. Iki aile anlasti. (s.a.s.)'e gelerek söyle buyurdu: quot;Hatice'ye bir hadisinin meali Dügünleri o zamanin örf ve adetlerine göre, Hz. Allah'in selâmlarini söyle.quot; Rasûlullah (s.a.s.): quot;Ya söyledir: quot; Dünya ve Hatice'nin evinde yapildi. dügünde Ebû Talib ve Hatice, bu Cebrâil'dir, sana Allah'tan selam Hz. Hatice'nin amcasi Amr b. Esed birer konusma âhirette degerli dört getirdiquot; deyince, Hz. Hatice, Allah'in selamini yaptilar. Ikisi de konusmalarinda hikmetli büyük bir memnuniyetle kabul etti ve Cebrâil'e de kadin vardir. Imran'in ifadelerde bulundular ve evlenecekler hakkinda iadei selâmda bulundu (Ibn Hisâm, es-Sîre,, I, kizi Meryem; güzel seyler söylediler. Ondan sonra misafirlere 257). ikram yapildi, yemekler yenildi. Ebû Talib nikâh- Firavun'un karisi larini kiydi. Mehir olarak 500 dirhem altin tesbit Allah'in rizasini, yuvasinin mutlulugunu, dünya ve Asiye, Hüveylid'in kizi edildi (Ibn, Sa'd Tabakat, VIII, 9). âhiretin huzur ve saadetini düsünen bütün Hatice ve O zaman, rivâyetlerin ekseriyetine göre, anneler için en güzel örnegi teskil eden Hz. Hz. Muhammed (s.a.s.) 25 ve Hz. Hatice 40 Muhammed (s.a.s.)'in Hatice (r.a.), nübüvvetin onuncu yilinda, Rama- yasinda idiler. Aralarinda 15 yas fark vardi (Ibn zan ayinda vefât etti ve Mekke'deki Hacun kabris- kizi Fâtimaquot; (Ibn Hacer, el-Isâbe, 539). Bazi rivâyetlerde bu yas tanina defn edildi Ishak, a.g.e. s. 228). farkinin daha az oldugu kayitlidir. Adem | Sayfa 16
  • 21. Annelerin Annesi Hz.Hatice İsmin insanlığın doğan güneşi, Billahi,cihanda yoktur bir eşi, Anaların,anası, Hatice kişi, İslamın üzerine doğan güneşsin, Rasullullaha (sav) inanan kutlu bir eşsin. Allahın Rasulüne gönlünü verdin, Varlığını Rasulün önüne serdin, Ebu Cehillere sen göğüs gerdin İslamın üzerine doğan güneşsin, Süreyya yıldızına benzer bir eşsin. Doğuş günlerinden mesaj gönderdin.! . Herkesten,önce sen,kemale erdin, İnandın,Muhammed'e Allah bir dedin, İslamın üzerine doğan güneşsin, Ümmetin anası cevher bir eşsin. O gün varlığınla, kutsi, bir ana oldun, Bu gün varlığınla,kalplere doldun, Ruhumuzu aydınlatan nurlu bir yoldun, İslamın üzerine doğan güneşsin, Cevheri gül olan kutlu bir eşsin. Ey islamın güneşi,Hatice anam, Varlığına misyonuna ben kurban olam, Günahlardan sıyrılıp mağfiret dolam, Sara'ya,Hacer'e,Meryem'e,Havva'ya eşsin, Anaların üzerine doğan,doğan güneşsin... Nurullah Muslu Adem | Sayfa 17
  • 22. quot;Ve size Resulullah (mal ve diğer hususlardan) ne verirse onu alınız. Ve sizi neden men ederse hemen ondan vazgeçinquot; (Haşr, 7) Adem | Sayfa 18
  • 23. Çobanın Aşkı Aşıktı delikanlı. Sevgilisinin isminden başka bir şey tükendi her şey, hiç tükendi, an bitti, sadece bir söz kaldı: Allah... bilmediğinden mi, konuşmaya mecali olmadığından mı bilinmez, Kırk günün dolmasına üç-beş gün kala, mağaradaki dervişin arkadaşı anlatıyordu onun halini: namı bütün ülkeyi sarmış, nihayet sarayın koridorlarında - Gözleri günlerdir uyku görmedi efendim, diyordu, yemiyor, konuşulur olmuştu. Meselenin aslını merak eden padişaha, bu içmiyor, işi gücü, gecesi gündüzü havası suyu o kız oldu sanki. Ne insanların bir yerde sürekli kalmadıklarından, bulundukları desem kâr etmiyor, son bir çare diye geldik size. Halbuki quot;sen bir mekâna bereket getirdiklerinden, ne yapıp edip bu dervişi ülkeler- garip çobansın, o padişahın kızı, davul bile dengi denginequot; dedim inde yaşamaya ikna etmeleri gerektiğinden uzun uzun bahsetti ya, dinlemiyor efendim, ama herhalde aşkın gözü kördür diye de başveziri. Ne yapması gerektiğini artık bilen padişah, nasıl buna diyorlar, değil mi efendim... yapması gerektiğini bilemediği bütün zamanlarda yaptığı gibi, dağ İhtiyar adam bu esnada gözlerini dikmiş, iskeletinin üstüne deriden kulübesinin yolunu tuttu. Hürmetle diz çöktü bilge ihtiyarın önünde. bir zırh giydirilmişcesine zayıf, çelimsiz, saçı sakalına karışmış, Derdini anlattı, derman diledi. Sarayının yanına bir saray uzaklara dalıp dalıp giden, gözlerinde aşktan gayrısı kalmayan yaptırmaktan, o dervişi veziri yapmaya, sancak-tuğ vermeye kadar diğer çobanı süzüyordu. Sonra bir ah çekti, yüzünü nefes almadan saydığı her şey, bilgenin: konuşmasını sürdüren delikanlıya çevirip tebessüm etti. - Hünkârım, gönül erleri mala-mülke, makama-mansıba itibar - Kolay evlat kolay, dedi, çaresizseniz çare sizsiniz. Ve tane tane etmezler, demesiyle son buldu. anlatmaya başladı. Kaderdi bu, padişahlarla köleleri aynı eteğin önünde diz çöktürür, İki genç çobanın, çökmek üzere olan bu kulübesinde dertlerine birinin derdini diğerine derman eyler, ikisini de aynı tebessümle derman aradıkları ihtiyar adam, aslında padişahın bütün bahtiyar ederdi. Güldü ihtiyar: dertlerini paylaştığı, her meselesini danıştığı bir bilge idi. Yıllar - Neden kerimenizin nikâhını teklif etmiyorsunuz sultanım, önce padişah kendisini tanıyıp sevdiğinde bir tek şey istemişti dedi. Şaşırma sırası padişaha gelmişti. ondan; burada yaşamaya devam edecekti ve kimsecikler - Nasıl yani, diyebildi, bu şerefi bize lütfederler mi, kabul bilmeyecekti kim olduğunu. O günden beri de bu kulübede ederler mi? yaşıyar, gelen geçene ikram edip, gül alıp gül satıyordu. Kırkıncı günün güneşi batmak üzereydi genç aşığın Padişahın kızının aşkıyla eriyip muma dönen genç çoban ve mağarasının üstünden... Padişah ve ihtiyar bilge en yanındaki kadim dostu nereden bilsindi bu garip ihtiyarın önde, arkalarında vezirler, onların arkasında halktan padişahın gönlüne sultan olduğunu. meraklı bir kalabalık ve en arkada da olup biten- Aşık genç, ihtiyar adamın anlattıklarını dinledikten lere bir mana vermeye çalışan aşık çobanın sonra, her şeyin bittiği anda başlayan son ümide arkadaşı, mağaraya doğru yürümeye sımsıkı sarılanların o saf ve tertemiz teslimiyetiyle: başladılar. Bu arada bizim aşık kendinden - Sahiden bu kadar kolay mı efendim, dedi, yani öylesine geçmiş, tesbihiyle öylesine bir olmuştu o mağarada elimde tesbih, kırk gün Allah ki, gelenler içeri girseler ve bir tesbihten başka dersem sevdiğime kavuşabilir miyim, onunla bir şey bulamasalar şaşırmazlardı. evlenebilir miyim? Padişah edepte kusur etmemeye çalışarak içeri - Evet, dedi bilge, kırk gün o mağarada gece girdi, ellerini birbirine bağladı, duyulması güç gündüz Allah diyeceksin, kırk gün sonra bir sesle; padişahın kızı senindir. - Efendim, dedi, sizi ziyarete geldik. İki dost hemen yola çıktılar, aşık çobanın yüzüne Yavaşça başını çevirdi aşık, sonra bütün kan, dizlerine derman, yüreğine yeniden can vücuduyla döndü, gözlerinde en ufak bir gelmişti. Arkadaşına sarılıp, elinde tesbih, şaşkınlık emaresi yoktu, sapsarı bir heykel gibiydi. gönlünde aşk, yüzünde ümit çiçeklerinden örülme bir Herkes heyecan içinde. Vezirler, halk, genç çoban, tebessüm, mağaranın yolunu tuttu. Gelir gelmez hiç mağara, tespih, sessizlik, duvar... Hatta güneş bile vakit kaybetmeden diz çöktü, dualar etti, gözlerini batmaktan vazgeçmiş, kafasını mağaranın içine doğru kapattı, kalbini padişahın kızına bağladı, eline tesbihi uzatarak olan biteni görme telaşındaydı. aldı ve dudakları kıpırdamaya başladı: Allah, Allah, Padişah meramını anlattı, türlü tekliflerde bulundu. Ne Allah... saray, ne vezirlik, ne tuğ ne de sancak, hiç birinde gözü Günler günleri padişahın kızının hayaliyle tespih taneleri gibi yoktu dervişin. kovalayadursun, mağaranın yakınındaki köyleri bir söylenti - Efendim, diyebildi en son, sessizce, benim bir kızım var çoktan sarmıştı. Herkes birbirine karşı dağdaki mağarada gece efendim, zat-ı âlinize layık değil belki, ama lütfeder nikâhınıza gündüz Allah diyen gençten bahsediyordu. Cami çıkışında ihtiyar- alırsanız bizi bahtiyar edersiniz... lar, çeşme başında kadınlar, tarlada işçiler, top oynarken çocuklar, Kırk günlük çile nihayet bitmiş, olmaz denilen olmuştu. İşte aşık herkes onu konuşuyordu: maşukuna kavuşacak, murad hasıl olacaktı. Bizimkinin arkadaşı - Şu karşı mağarada bir genç varmış, kendini Allah'a adamış, gece sevinçten ağlıyordu. Soru ve cevap sanki bu soru sorulsun, cevabı gündüz durmadan Allah diyormuş, Allah Allah...quot; verilsin diye yaratılmıştı. Sessizlik ilk defa bağırmak, haykırmak Aşık dostunun ne halde olduğunu merak eden genç çoban, istiyordu ve bütün gözler genç adamdaydı. mağaraya geldiğinde üç hafta geride kalmıştı bile. Bizimkinin Usulca doğruldu oturduğu yerden, etrafını şöyle bir süzdükten gözleri kapalıydı, dudaklarının da kıpırdamadığını görünce, sonra, gözlerini padişahın gözlerine dikti, sarhoş gibiydi. Kend- uyuyakaldı herhalde diye düşündü. Tespih tanelerinin inden emin bir ifadeyle: parmaklarının arasında dolaşmaya devam ettiğini görünce de, bu - Hayır, dedi, kızınızı istemiyorum. nasıl uyku diye sordu kendine. Bu sırada gözlerini açan genç adam, Birden ortalığı bir sessizlik kaplayıverdi. Padişah mahzundu, halk karşısında arkadaşını görünce, günlerdir yalnızlığıyla paylaştıklarını hayret içindeydi, vezirler şaşkınlıkla birbirine bakıyor, bilge birbiri ardına anlatmaya başladı: Kırk günün yarıdan fazlası tebessüm ediyordu. Aşık çobanın genç arkadaşı yaşlı gözlerini geçmişti, o durmadan Allah diyordu, ama ne padişahın kızı vardı, silip, birden ileri atılarak bozdu sessizliği. Dostunun yanına geldi, ne bir haber, ne bir ümit kırıntısı... Acaba, diyecek oluyor, kulağına eğilip: yutkunuyor, hayır diyor, tespihine bakıyor, bir kalp gibi atan sağ el - Sen ne yapıyorsun, dedi, kırk gündür bu çileyi ne diye çektin sen, işaret parmağını sabitlemeye çalışıyor, avuçlarını sıkıyor, gözleri neyi reddettiğinin farkında mısın? doluyordu. Vedalaştılar. Ay ışığında dostunun gözlerine yayılan Güldü aşık çoban gözleriyle ihtiyar bilgeyi arayarak: başkalık dikkatini çekmişti genç çobanın. - A dostum, dedi, ben kırk gün padişahın kızı için Allah dedim, Aşık çoban yeniden eline tesbihini aldı, gözlerini kapattı, boynunu Allah padişahla vezirlerini ayağıma getirdi. Ya bir de Allah için neye bağlayacağını bilemediği kalbine doğru büktü, dudakları Allah deseydim... Adem | Sayfa 19 kıpırdamıyordu artık, sustu gece, mağaranın duvarları sustu,
  • 25. “Ey Ademoğulları! Şeytan ana ve babanızı kötü yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak nasıl cennetten çıkardıysa, sizi de aldatmasın.” (el-A’râf, 7/27) Adem | Sayfa 21
  • 26. Ademoğulları! Her mescide gelişte zinetinizi e giyin.” (el-A’raf, 7/31.) Ayet, tavafı ve namaz için mescide gelmeyi kapsamına alır. Buradaki nm “zinet” sözcüğü “elbise, giysi” olarak tefsir edilmiştir. Böylece namaz ve tavaf gibi ibade- ür tlerde avret yerlerinin örtülmesi farîzasını İslam tt getirmiş oldu. (bk. Ebu Bekr el-Cassas, se Ahkamu’l-Kur’an. tahk. M. es-Sadık Kamhavî Te Kahire (t.y.), IV, 205 vd.; Elmalılı, a.g.e. 2. baskı, ü istanbul 1960, III, 2151, 2152.) Başka bir ayette; gizli yerlerini örtüp koruyan erkeklerle 1) Tesettürün niteliği: kadınların Yüce Allah’ın affına ve büyük bir rt mükafata ulaşacakları belirtilir. (bk. el-Ahzab, Bir kimsenin örtmesi gereken ve 33/35.) başkasının bakması haram olan yerlerine “avret Örtünmede karşı cinsin bakışlarından Ö yeri” denir. Gerektiğinde evlenmeleri caiz olan, korunmak söz konusu olunca, İslam bakanla karşı cinslerin biri diğerinin yanında olunca avret ilgili olarak da bir sınırlama getirmiştir. yerlerini örtmesi gerektiğinde görüş birliği vardır. Erkeklerin gözlerini sakınması, kadınların iffetini Sağlam görüşe göre, bir kimse tek başına korumak içindir. Ayette şöyle buyurulur: olduğu zaman da örtünmelidir. Buna göre; bir “Mü’min erkeklere söyle. Gözlerini zinadan kimsenin temiz elbisesi bulunduğu halde, sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu, kendileri kimsenin olmadığı yalnız başına bir odada için daha temizdir.” (en-Nûr, 24/30.) çıplak olarak kılacağı namaz sahih olmaz. (İbn Kadınların örtünmesi konusunda ise şöyle Âbidin, Reddü’l-Muhtar, Mısır (t.y.), I, 375) buyurulur: “Mü’min kadınlara da söyle: Yıkanma, tuvalet ihtiyacı ve taharetlenme gibi Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını ihtiyaçlar dışında, bir yerde de bulunulsa, korusunlar. Zinet yerlerini açmasınlar. mü’minin namaz içinde veya namaz dışında Bunlardan kendiliğinden görünen kısmı avret yerlerini örtmesi farzdır. Bunun delili müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üstüne Kur’an, Sünnet ve sahabe uygulamasıdır. koysunlar. Zinet yerlerini kendi kocalarından, kocakarının babalarından, oğullarından, 2) Tesettürün dayandığı deliller kocalarının oğullarından, kendi erkek kardeşlerinden, kendi kardeşlerinin a) Kur’an-ı Kerim’den deliller: oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, İnsanın örtünme ihtiyacının ilk insan Adem ve kendi kadınlarından, kölelerinden, erkeklik Havva ile başladığı, çıplaklığın çirkin bir şey duygusu kalmayan hizmetçilerden veya henüz olduğu ayette şöyle belirtilir: “Ey Ademoğulları! kadınların gizli yerlerine muttali olmayan Şeytan ana ve babanızı kötü yerlerini kendilerine çocuklardan başkasına göstermesinler. göstermek için elbiselerini soyarak nasıl cennet- Gizleyecekleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını da ten çıkardıysa, sizi de aldatmasın.” (el-A’râf, vurmasınlar. Ey mü’minler! Hepiniz Allah’a 7/27) “Ey Ademoğulları! Size çirkin yerlerinizi tevbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin, örtecek bir giysi, bir de giyip süsleneceğiniz bir umduğunuza nail olursunuz.” (( en-Nûr, 24/31.) giysi indirdik. Takva örtüsü ise daha hayırlıdır.” Ayetteki “humur (baş örtüleri)” sözcüğünün tekili (el-A’râf, 7/26) Hayvan yünlerinden giysi için “hımar” olup, sözlü-te; kadının kendisi ile başını yararlanmanın gereğine şöyle işaret edilir: örttüğü şey, demektir. Saîd b. Cübeyr (Ö. “Davarları da o yaratmıştır ki, bunlarda sizin için 95/713), baş örtüsünün kadının boyun ve göğüs ısıtıcı ve koruyucu maddeler ve nice nice yararlar kısımlarını örtecek ve bunlardan hiçbir şey vardır.” (en-Nahl, 16/5) göstermeyecek nitelikte olması gerektiğini Örtünmenin gayesi başkasının söylemiştir. (bk. el-Kurtubî, a.g.e., XII, 153; İbn bakışlarından korunmak ve ırzı meşru olmayan Kesir, Muhtasar Tefsir, thk. M. Ali es-Sabünî, 7. cinsel isteklerden sakınmaktır. İnsandaki edep ve baskı, Beyrut 1402/1981, II, 600, Elmalılı, haya duygusu örtünmeyi gerektirir. Ancak a.g.e. İst. (t.y.), VI, 15.) mü’min erkek ve kadınların örtünmede asıl Kadınların ev dışında veya yabancı gayesi Yüce Allah’ın rızasını kazanmak erkeklerin yanına çıkarken normal ev içi Tesettür, arapça “setere” olmalıdır. Çünkü Allahü Teala’nın emir ve giysilerinin üstüne bir dış elbise daha giymeleri kökünden “tefe’ul” vezninde yasaklarına uymak bir ibadettir. Namaz ve oruç gerekir. Ayette şöyle buyurulur: “Ey Peygamber! bir mastar olup, sözlükte; gibi ibadetleri emreden Allah (c.c), ibadet içinde Eşlerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına örtünmek, gizlenmek, bir ve dışında örtünmenin şekil ve sınırlarını da dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu, şeyin içinde veya arkasında belirlemiştir. onların tanınıp kendilerine sarkıntılık edilmemesi saklanmak anlamlarına Cahiliye döneminde Arap toplumu Kabe’yi için daha uygundur. Allah çok yarlığayıcı ve çok gelir. Bir fıkıh terimi olarak çıplak tavaf ederlerdi. Gündüz erkekler, gece esirgeyicidir.” (el-Ahzâb, 33/59) tesettür, erkek veya kadının kadınlar gelir ve tavaflarını anadan doğma Ahzab suresi ve dolayısı ile yukarıdaki ayet, şer’an örtülmesi gereken yaparlardı. Onlar; “içinde günah işlediğimiz Medine’de 5-7. hicret yılları arasında inmiştir. yerlerini örtmesi demektir. giysilerimizle tavaf yapamayız” diye bir gerekçe Ayetteki “celabîb” sözcüğü “cilbab”‘ın çoğulu Günümüzde çok dündemde de gösterirlerdi. olup sözlükte; geniş elbise, gömlek ve baş olan TÜRBAN ( baş örtüsü) İşte daha Mekke döneminde İslam örtüşü gibi anlamlara gelir. Kadını baştan aşağı tesettürün sadece bir kısmını toplumunun tavaf sırasında ve namazda örten çarşaf, ferace, manto gibi giysiler de oluşturmakta dır. örtünmesi gerektiğini bildiren şu ayet indi: “Ey cilbab kapsamına girer, “Cilbab” bir fıkıh terimi Adem | Sayfa 21