1. KEMİK TÜMÖRLERİ
Kemiğin primer tümörleri oldukça nadirdir
Malign kemik tümörleri, bütün tümör
ölümlerinin % 1 ini oluşturur
Kemik sarkomatö tümörlerin en sık görüldüğü
yerlerden biridir
15-20 yaş arasında sık görülür
Etyolojisi tam olarak bilinmemektedir
Tanı ve tedavide kliniko-patolojik yaklaşım
önemlidir
2. Diğer bütün tip kanserlerde yaşın artışı ile
paralellik gösteren bir artma bulunduğu halde,
malign kemik tümörlerinde hiç beklenmedik
bir şekilde 15-20 yaş arasında hızlı bir artış
görülür.
20 yaştan sonra tekrar azalma gösteren
kemik tümörleri 30 yaş civarında yeni bir
yükselme göstererek, ömür boyunca buna
yakın değerlerde devam eder.
3. Kemik tümörlerinin etyolojisi tam olarak
bilinmemektedir.
Deneysel olarak iyonizan radyasyon,
karsinojenik hidrokarbonlar, berilyum, diğer
ağır metaller ve viruslarla kemik tümörleri
meydana getirilmekle birlikte, insanlarda
kendiliğinden ortaya çıkan kemik tümörlerinde
rol oynayan çevresel faktörün bunlardan
hangisi olduğu tam olarak bilinmemektedir.
4. Kemik tümörlerinin tanı ve tedavisinde
kliniko-patolojik yaklaşım son derece
önemlidir.
Bu nedenle klinisyen, patolog, radyolog
ve onkologlar birlikte vakaları
değerlendirmelidir.
5. Kemik tümörlerinin diğer tümörlerden farklı
olarak yaş ve yerleşim yeri özellikleri oldukça
kararlıdır.
Bu nedenle patolog bir kemik tümörünün
mikroskobisine bakmadan önce hastanın yaş
ve cinsini, tümörün hangi kemikte olduğunu
ve kemik içindeki özel yerleşim bölgesini
( epifiz, metafiz, diafiz, korteks, medulla,
periost gibi..) bilmek durumundadır.
6. Bunların bilinmediği bir durumda bir
kemik tümörüne sadece histopatolojik
özelliklerine bakarak doğru tanı vermek
ancak % 25 oranında mümkün
olabilmektedir.
7.
8.
9.
10.
11.
12. I - KEMİK OLUŞTURAN
TÜMÖRLER
A. BENİGN
1. Osteoma
2. Osteoid osteoma ve osteoblastom
B. MALİGN
1. Osteosarkom
2. Jukstakortikal osteosarkom
13. II - KIKIRDAK
OLUŞTURAN TÜMÖRLER
A. BENİGN
1. Kondrom
2. Osteokondrom
3. Kondroblastom
4. Kondromiksoid fibrom
B. MALİGN
1. Kondrosarkom
2. Juktstakortikal kondrosarkom
3. Mezenşimal kondrosarkom
14. III – DEV HÜCRELİ TÜMÖR
KEMİĞİN DEV HÜCRELİ TÜMÖRÜ
(OSTEOKLASTOM)
21. osteom
İyi diferansiye olmuş olgun kemik
dokusunu içeren benign bir lezyondur.
Yalnızca kafa kemikleri ve mandibulada
görülür.
Fildişine benzer yoğun kemik kitleleri
şeklindedir.
Kemik lameller niteliktedir.
22. Osteoid osteoma
Genellikle çapı 1-1,5 cm. dir.
Benign osteoblastik bir lezyondur.
Çevresinde sklerotik reaktif bir kemik dokusu
bulunur ve keskin sınırlıdır.
Histolojik olarak, ortada nidus adı verilen
immatür kemik dokusu ve osteoid doku ile
karışık bol damarlı bir doku bulunur.
Uzun kemiklerin diafizinde yerleşir. En sık
olarak femur ve tibia yı tutar.
24. Osteoid osteoma
Ergenlik çağı ya da genç erişkinlerde
görülür.
Erkek/kadın oranı 2/1 dir.
Lezyon ağrılıdır. Ağrı uykuda görülür
Aspirinle kaybolur.
Tümör büyüme göstermez.
26. osteoblastom
Histolojik olarak osteoid osteoma
benzer.
1.5 cm. den daha büyüktür ve
çevresinde reaktif kemik dokusu
bulunmaz.
Yassı kemiklerde daha sık görülür.
Ağrı yapmaz.
Osteosarkomla karışır.
28. osteosarkom
Tümör hücrelerinin kemik ya da osteoid
yapması ile karakterli malign bir tümördür.
En sık görülen primer malign kemik
tümörüdür.
Hastaların çoğu 10-20 yaş arasındadır.
Uzun kemiklerin metafizleri, özellikle femur alt
ucu, tibia üst ucu ve humerus üst ucu en sık
yerleşim yeridir.
Medulla kökenli olduğu için kemiği şişirir ve
çevre dokulara yayılır.
31. OSTEOSARKOM
Malignitesi yüksek bir tümördür.
Histolojisinde belirgin atipi kriterleri taşıyan
tümör hücrelerinin kemik ve osteoid doku
ürettikleri dikkati çeker.
Ayrıca tümör dokusunda kıkırdak, fibröz doku
ve miksoid alanlar görülebilir. Anaplazi, mitoz
ve sellülaritesine bağlı olarak yüksek ya da
düşük derece olarak sınıflandırılabilir.
34. JUKSTAKORTİKAL
OSTEOSARKOM
Parosteal, periosteal osteosarkom olarak da
isimlendirilebilir.
Kemiğin dış yüzünden köken alır ve oldukça
diferansiye bir tümördür.
Yavaş gelişir ve prognozu daha iyidir.
Histolojik olarak, tümör dokusu kemik
trabeküllerinin oluşturduğu bir kitleden
ibarettir.
Tümör çoğunlukla fibröz doku bazen de
kıkırdak doku içerir.
35. KONDROM
Enkondrom adı da verilir.
Olgun kıkırdak dokusu oluşturan benign bir
tümördür.
En sık olarak el ve ayakların kısa tübüler
kemiklerinde daha seyrek olarak da kostalar
ve uzun kemiklerde görülür.
Genellikle soliter lezyonlardır. Çoğul olduğu
zaman enkondromatozis adı verilir.
Ollier hastalığı multipl unilateral
enkodromatozis
36. KONDROM
Maffucci sendromu multipl enkondromatozis
ve yumuşak doku hemanjiomları ile birliktedir.
Her yaşta görülebilir, en sık olarak 30-40
yaşlarında görülür.
Makroskobik olarak, lobüllü bir kıkırdak
dokusu görünümündedir. Bazen nekroz ve
kalsifikasyon görülebilir.
Mikroskobik olarak lobülasyon görülür.
Normal kıkırdak dokusu görünümündedir.
Anaplazi ve mitoz yoktur. Lakünlerde tek tük
birden fazla nükleus görülebilir.
39. OSTEOKONDROM
Osteokartilajinö eksostoz adı da verilir.
Kemiklerin dış yüzüne yerleşmiş, kıkırdak bir
takke ile örtülü kemik çıkıntılarıdır.
Çok sık görülen bir kemik lezyonudur. Tek ya
da multipl olabilir.
Çoğunlukla uzun kemiklerin metafiz bölgesine
yerleşir.
En sık olarak da femur alt uç, tibia üst uç ve
humerus üst ucunda görülür.
40. OSTEOKONDROM
Tek olan lezyonlar alttaki kemiğe ince
bir sap ya da geniş bir tabanla otururlar.
Multipl olanlarda bir kemiğin metafiz
bölgesi tamamen tutulmuş olabilir
Malign trasformasyon multipl olanlarda
daha sıktır
42. KONDROBLASTOM
Uzun kemiklerin epifiz bölgesinde yerleşir.
Tibia, femur ve humerus üst ucu en sık
yerleşme yeridir.
20 yaş altında daha sık olarak görülür.
Tümör histolojik olarak, keskin sınırlı, yuvarlak
ya da poligonal kondroblastlara benzer
hücrelerin oluşturduğu sellüler bir doku ile
karakterizedir.
Lezyon içinde tek tek ya da gruplar halinde
osteoklast tipi dev hücreleri bulunur.
44. KONDROBLASTOM
Ayrıca küçük kıkırdak intersellüler
matriks alanları vardır
Hücreleri tek tek saran kalsifikasyon
tipiktir ve lezyona chiken-wire adı
verilen bir görünüm ortaya çıkarır.
46. KONDROMİKSOİD FİBROM
Kondroid ya da miksoid bir matriks
içerisinde yer alan mekik ya da yıldız
şeklinde hücrelerin oluşturduğu
lobüllerle karakterli benign bir kıkırdak
tümörüdür.
Lobülleri birbirinden ayıran septal doku
daha sellülerdir ve çok sayıda osteoklast
tipi dev hücre içerir..
47. KONDROMİKSOİD FİBROM
Uzun kemiklerin metafizinde yerleşir, en
sık olarak da tibia üst uçta görülür.
Adolesan ya da genç erişkin döneminde
daha sık görülür.
49. KONDROSARKOM
Tümör hücrelerinin kıkırdak oluşturmasıyla
karakterli malign bir tümördür.
Kondromlardan daha sellüler, pleomorfik ve
daha çok mitoz içermesiyle ayırdedilir.
Ayrıca tek bir lakün içerisinde birden fazla
nükleus oldukça sıktır.
30-60 yaş arasında sık rastlanır. Pelvis.
Kostalar, omuz kuşağı , femur ve humerusta
sık görülür.
54. JUKSTAKORTİKAL
KONDROSARKOM
Kemiğin dış yüzünden gelişen ve
kıkırdak oluşturan malign bir tümördür.
Histolojik görünümü benzerdir.
Daha yavaş gelişir ve prognozu daha
iyidir.
55. MEZENŞİMAL
KONDROSARKOM
İçinde yer yer az ya da diferansiye
dağınık kıkırdak adaları bulunan iğ
şeklinde ya da yuvarlak hücrelerden
oluşmuş, bol damarlı mezenşimal doku
ile karakterli malign bir tümördür.
Oldukça nadir rastlanır
58. DEV HÜCRELİ TÜMÖR
Osteoklastom adı da verilir.
Çoğunlukla 30-40 yaşları arasında
görülür.
En sık yerleşim yeri uzun kemikrlerin
epifiz bölgeleridir.
En sık tutulan kemikler, tibia üst uç,
radyus alt ucudur.
Osteolitik bir lezyondur.
59. DEV HÜCRELİ TÜMÖR
Histolojik olarak, oval ya da iğ şeklinde
hücrelerin oluşturduğu sellüler bir
stroma içinde üniform dağılmış
osteoklast tipi dev hücreleri ile
karakterlidir.
Çok sayıda damar ve kanama alanları
da içerir
60. DEV HÜCRELİ TÜMÖR
Lokal agresif bir tümördür.
Histolojik görünümü ile prognozu arasında bir
ilişki kurulamamıştır.
Küretaj ile tedaviden sonra nüks oranı % 50
ye yakındır.
Nadiren akciğer metastazları görülebilir. Bu
nedenle malign potansiyel taşır
Klinik davranışına göre karar vermek gerekir.
64. EWİNG SARKOMU/PNET
En sık 5-15 yaşlarında görülür.
Femur, tibia, humerus, fibula gibi uzun
kemiklerin diafiz ve metafizleri en sık
yerleştiği yerlerdir.
Radyolojik olarak osteolitik bir lezyondur
Ewing sarkomu erkenden akciğer,
karaciğer ve diğer kemiklere metastaz
yapar.
65. EWİNG SARKOMU/PNET
Sitoplazma sınırları belli olmayan, yuvarlak
nükleuslu, küçük hücrelerin bir araya
toplanmasıyla ortaya çıkan üniform
görünümlü malign bir tümördür.
Tümör dokusu fibröz septumlarla düzensiz
kitlelere bölünmüştür.
Hücrelerin dar olan sitoplazmalarında glikojen
vardır.
71. KORDOMA
Vakuollü hücreler ve mukoid ya da kondroid
bir ara maddenin oluşturduğu lobüler
dokularla karakterli malign bir tümördür.
Bu tümörler sadece iskeletin ekseni boyunca
görülürler.
Gerek bu yerleşim özelliği, gerekse histolojik
yapısı bu tümörlerin notokord kalıntılarından
köken aldığını düşündürür.
72. KORDOMA
Histolojik olarak, mukoid ya da
kondroid bir ara madde içerisinde
sitoplazmaları geniş ve çok sayıda
vakuol içeren nükleusları merkezde yer
alan hücreler ( fizaliferöz) den oluşur.
Makroskobik olarak lobüle büyük kitleler
oluşturabilir
73. KORDOMA
Kordomalar yavaş gelişen tümörlerdir. Komşu
dokuları invaze ederler ve lokal rezeksiyondan
sonra nüks ederler.
Tümör yerleşim yeri özelliği ile fetal
sonlanabilir ancak metastazlar son derece
nadirdir.
Kondrosarkom ve mukoid adenokarsinomdan
histolojik olarak ayrılmaları gerekir
74. KORDOMA
Genellikle 40 yaşın üzerinde ve
erkeklerde daha sıktır.
En sık yerleşim yerleri sırasıyla,
sakrum, sfenooksipital bölge ve aradaki
vertebralardır.
77. MYELOM
Çoğunlukla multipl ya da diffüz kemik
tutulumu ile karakterli malign bir tümördür.
Tümör plazma hücreleri ile akraba ancak
değişik derecelerde immatürite ve atipik
formlar gösteren yuvarlak, oval ve nükleusları
eksantrik yerleşmiş hücrelerden oluşur.
Bu hastaların kan ve idrarlarında anormal
proteinler bulunur.
78. MYELOM
Multipl kemik lezyonları bulunur. Bu
nedenle multipl myelom olarak da bilinir
Bu hastalık iskelet sisteminde görülen
en sık malign lezyondur.
50-70 yaşları
En sık tutulan kemikler, vertebralar,
pelvis, kostalar, sternum ve kafa
kemikleridir.
79. MYELOM
Böbrek tutulumu hastalığın en önemli
komplikasyonlarından biridir.
Tek bir lezyon varsa, soliter myelom
adını alır. Ancak genellikle multipl
myelom şeklindedir.
81. Soliter kemik kisti
Bu kistler berrak ya da kanlı bir sıvı ile dolu
tek gözlü boşluklardır. Patolojik kırık sık
görülür.
Basit kemik kisti en sık humerus ve femurun
üst diafiz bölgesinde yerleşir.
Bu lezyonlar sıklıkla hayatın ilk iki dekadında
görülür..
Tedavisi daha eskiden küretaj ve kemik grefti
iken, bugün kortizon enjeksiyonları ile %90
lara varan sonuçlar bildirilmektedir.
83. Anevrizmal kemik kisti
Kemiği şişiren osteolitik bir lezyondur.
Anevrizmal kemik kisti sıklıkla 30 yaşın
altındaki kimselerde görülür.
Uzun kemiklerin diafizi ya da vertebral kolonu
tutar. Sıklıkla eksantrik bir yerleşim
gösterirler. Bu nedenle periostu bir balon gibi
şişirirler.Lezyona anevrizmal kemik kisti
adının verilmesi bu özelliği neden olmuştur
Tedavi küretaj ve kemik greftidir. İlave olarak
likid nitrojen ve fenol de kullanılmaktadır.
Prognozu iyidir.
86. Juksta-artiküler kemik kisti
Ekleme komşu subkondral kemik içerisinde
yerleşen kistik çok gözlü,
Orta yaşlı kişilerde görülen bir lezyondur.
Genellikle tibia ve humerusun alt ucunu tutar.
Radrografide sklerotik bir kemik tabakası ile
çevrili iyi sınırlı osteolitik lezyon olarak
görülür.
87. Metafiziel fibröz defekt
Histolojik olarak multinükleer dev
hücreleri, hemosiderin ve lipidle yüklü
histiositler ile girdap formasyonu
oluşturan fibröz dokuyla karakterizedir.
Sıklıkla çocukluk ya da ergenlik
çağındaki kişilerin uzun kemiklerinin
metafiziel bölgelerini tutar.
89. Fibröz displazi
Genellikle gelişme kusuru olarak kabul edilen
benign bir lezyondur.
İmmatür nonlameller kemik trabekülleri içeren
ve karakteristik olarak girdap formasyonları
oluşturan fibröz bağ dokusu vardır.
Lezyonlar tek ya da poliostatik olabilir..
Sık olarak tutulan kemikler femur, tibia, yüz
kemikleri ve kostalardır.
Radyolojik olarak lezyon karakteristik sayılan
buzlu cam görünümü ortaya koyar.
91. Myositis ossifikans
Bazen travmadan sonra ortaya çıkan
nonneoplastik bir lezyondur.
Bu lezyon bir kemiğin dış yüzünde ya da
periostal yüzden oldukça uzak yumuşak
dokular içinde görülebilir.
Histopatolojik olarak fibröz doku
proliferasyonu ve bol miktarda yeni kemik
yapımı ile karakterlidir. Arada kıkırdak da
bulunabilir.
92. Myositis ossifikans
Osteosarkomun aksine zonal bir yapının
olması ile ondan ayrılır. Lezyonun ortasında
fibroblastik proliferasyon ve damarlardan
oluşan hipersellüler bir alan ve çevrede
giderek olgunlaşan osteoblastik aktivite,
osteoid doku ve kıkırdak alanları, en dışta ise
matür kemik trabekülleri izlenir.
Kas dokusunun tutulması şart değildir.
İltihabi bir doğası olmadığından 'myositis
ossifikans' deyimi pek uygun değildir.
96. Brown tümörü
Yer yer yeni kemik yapım alanları da içeren
bol damarlı fibröz bir doku ile ayrılmış çok
sayıda osteoklast tipi dev hücreleri de içeren
sınırları belirli bir doku kitlesi ile karakterlidir
Brown tümörü kolaylıkla dev hücreli tümörle
karıştırılabilir. Ayırcı tanıda lezyonların
iskeletteki dağılımı yardımcı olabilir.
Uzun kemiklerde lezyon dev hücreli tümörün
aksine diafizde yerleşir.
97. Brown tümörü
Ayrıca hiperparatiroidizmin radyolojik ve
biokimyasal kanıtlarının da bulunuşu
tanıda büyük önem taşır.
Çene kemiklerinde bu lezyonun dev
hücreli reparatif granülomdan ayrılması
olanaksız olabilir
Fig. 24.16 Low-power microscopic view showing a wedge-shaped nidus protruding slightly above the surface and surrounded by sclerotic bone.
Fig. 24.17 Medium-power ( A ) and high-power ( B ) microscopic views of osteoid osteoma. There is exuberant new osteoid and bone formation by plump osteoblasts. The stroma is cellular and well vascularized.
Fig. 24.18 Microscopic appearance of recurrent osteoblastoma. The appearance is similar to that of osteoid osteoma.
Fig. 24.19 A and B, Gross appearances of osteosarcoma of femur. In both instances the tumor is located at the classic metaphyseal site. The tumor shown in A is largely restricted to bone, whereas that illustrated in B is accompanied by massive soft tissue extension.
Fig. 24.19 A and B, Gross appearances of osteosarcoma of femur. In both instances the tumor is located at the classic metaphyseal site. The tumor shown in A is largely restricted to bone, whereas that illustrated in B is accompanied by massive soft tissue extension.
Fig. 24.23 Malignant bone formation by the tumor cells of osteosarcoma without interposition of cartilage.
Fig. 24.24 Microscopic appearance of osteosarcoma showing characteristic basophilic thin trabeculae of neoplastic bone with an appearance that is reminiscent of fungal hyphae.
Fig. 24.33 B, Gross appearance of head of humerus affected by multiple chondromas in a patient with Ollier’s disease. (Courtesy of Dr. RA Cooke, Brisbane, Australia; from Cooke RA, Stewart B: Colour Atlas of Anatomical Pathology. Edinburgh, Churchill Livingstone, 2004.)
Fig. 24.36 Enchondroma of phalanx. The tumor has a typical lobulated appearance.
Fig. 24.38 Gross and whole-mount appearance of osteochondroma. Mature bone is covered by a well-differentiated cartilaginous cap.
Fig. 24.39 Gross appearance of chondroblastoma of upper end of the humerus, associated with aneurysmal bone cyst-like changes.
Fig. 24.42 Histiocyte-like appearance of the nuclei of chondroblastoma cells.
Fig. 24.45 Chondromyxoid fibroma. The tumor has a lobulated appearance, in which myxochondroid islands alternate with more cellular foci.
Fig. 24.46 Gross appearances of central chondrosarcoma: A to D, all of these tumors were located in the femur, the single most common site of occurrence.
Fig. 24.50 Well-differentiated chondrosarcoma. The tumor has a distinctly lobulated quality.
Fig. 24.51 Microscopic appearance of well-differentiated chondrosarcoma. The tumor retains a lobulated appearance, but nuclear atypicality is obvious.
Fig. 24.52 Chondrosarcoma of bone. There is both cytoplasmic and nuclear staining for S-100 protein.
Fig. 24.56 Mesenchymal chondrosarcoma: B shows an island of well-differentiated cartilage in the center.
Fig. 24.55 Microscopic appearance of dedifferentiated chondrosarcoma. The edge of an island of well-differentiated cartilage (upper left) is surrounded by highly pleomorphic sarcoma containing tumor giant cells.
Fig. 24.58 B, Giant cell tumor of lower end of femur. The lesion, which has a very hemorrhagic quality, has destroyed the cortex and extended into the adjacent soft tissues. (Courtesy of Dr. RA Cooke, Brisbane, Australia; from Cooke RA, Stewart B: Colour Atlas of Anatomical Pathology. Edinburgh, Churchill Livingstone, 2004.)
Fig. 24.60 Giant cell tumor of bone: A, microscopic appearance.
Fig. 24.60 Giant cell tumor of bone: B, cytologic preparation.
Fig. 24.64 Gross appearance of Ewing’s sarcoma. It has a typical ill-defined quality, with extensive involvement of medulla and cortex associated with elevation of periosteum.
Fig. 24.68 PAS stain in Ewing’s sarcoma/PNET showing large amounts of cytoplasmic glycogen. The material was entirely removed by diastase treatment.
Fig. 24.65 Diffuse pattern of growth and monotonous cytologic appearance in Ewing’s sarcoma/PNET.
Fig. 24.66 Microscopic appearance of Ewing’s sarcoma/PNET. Uniform cells with darkly staining nuclei and very scanty cytoplasm infiltrate the marrow spaces around bone trabeculae.
Fig. 24.70 CD99(013) stain in Ewing’s sarcoma/ PNET. All of the tumor cells show strong membrane immunoreactivity for this marker.
Fig. 24.86 Microscopic appearance of chordoma. The bubbly appearance of the myxoid stroma is evident.
Fig. 24.96 A and B, Gross appearances of solitary bone cyst. B, A triangular lesion located in the upper end of the tibia. There has been secondary hemorrhage, leading to an appearance not too dissimilar to that of an aneurysmal bone cyst.
Fig. 24.98 A and B, Aneurysmal bone cyst of lower end of ulna. A, The large blood-filled cavities expand the metaphysis. (Courtesy of Dr. RA Cooke, Brisbane, Australia; from Cooke RA, Stewart B: Colour Atlas of Anatomical Pathology. Edinburgh, Churchill Livingstone, 2004.)
Fig. 24.98 A and B, Aneurysmal bone cyst of lower end of ulna. B, Microscopic appearance, showing two cavities lined by osteoclast-like multinucleated giant cells. The intervening stroma is cellular but contains no neoplastic osteoid.
Fig. 24.104 Metaphyseal fibrous defect. The predominant element is a spindle cell of fibroblastic appearance. There are also irregularly scattered osteoclasts.
Fig. 24.108 Typical low-power appearance of fibrous dysplasia.
Fig. 24.113 A to C, Various appearances of myositis ossificans. C, Peripheral portion showing a shell of well-formed bone.
Fig. 24.113 A to C, Various appearances of myositis ossificans. B, Midportion showing osteoid formation by plump osteoblasts.
Fig. 24.113 A to C, Various appearances of myositis ossificans. A, Deep region showing a highly cellular appearance that can simulate a soft tissue sarcoma.
Fig. 24.88 Strong immunoreactivity of chordoma for keratin. This tumor was also positive for S-100 protein.
Fig. 24.89 Adamantinoma of tibia. Lack of cohesiveness of tumor cells in some of the islands results in a pseudovascular appearance.
Fig. 24.91 Immunoreactivity for keratin in the tumor cells of adamantinoma of tibia.
Fig. 24.93 B, Microscopic appearance. The optically clear appearance of the cytoplasm and the extensive hemorrhage are characteristic features.
Fig. 24.114 Langerhans’ cell histiocytosis. Polymorphic appearance resulting from an admixture of Langerhans’ cells, nonspecific histiocytes, lymphocytes, and eosinophils. There is a mild atypia in the Langerhans’ cells that can simulate a malignant process.
Fig. 24.115 High-power view showing elongated nuclei with occasional longitudinal grooves in the Langerhans’ cells.
Table 24.1 Usual age and sex of patient and location and behavior of most common primary bone tumors and tumorlike lesions*