2. 15 Ekim 1926 - 26 Haziran 1984
Fransız Dil Bilimci – Filozof
Gençliğinde ateşli bir Marksist ve
Fransız Komünist Partisi üyesi
Sonra kendi düşünce sistemini
oluşturmuş, şiddetli bir
antikomünist.
Fransa’ daki 1968 yılı olaylarında
önde gelen isimlerden.
3. Toplumda var olan güç ilişkilerini söylem analizi yaparak çeşitli sosyal yapı ve kurumlara
(hastana, bürokrasi, okul, genelev vs. ) odaklanarak ve toplumsal normlar ile iktidar
odakları tarafından “anormal” olarak nitelendirilen marjinal grupları, düşünceleri
inceleyerek açığa çıkarmaya çalıştı.
Cinsellik üzerine yaptığı araştırmalar nedeniyle Paris bordello’ larında sıkça
bulunmuş, bir süre San Francisco’ nun elit gay komünitesine de girmiş ve 1984’ te o
zamanlar henüz ne olduğu bilinmeyen AIDS hastalığından ölmüştür.
4. SÖYLEM
Tüm dünyayı ve insanları şekillendiren,
karşı sözler söylendiğinde dahi dışına
çıkılamayan, ancak sınırları
belirlenebilecek ve temeli
sarsılabilecek olan düşünceler,
inanışlar, yargılar, değerler, semboller,
kelimeler, harfler, kurumlar, normlar ve
geleneklerden oluşan ve içerisinde bir
çok güç ilişkilerini bulunduran devasa
ve yaşayan bir organizmadır.
Foucault’ cu düşüncede söylem her
yerdedir ve herkesi adeta esiri
yapmıştır. Söylemi üretenlerin dahi
onun dışında kalabilmesi mümkün
değildir.
5. SEMBOL
Foucault’ ya göre tüm semboller,
anlamlar, hakim olan söyleme göre
şekillenmiş ve insanların aklında o
şekilde yer etmiştir.
Bir bayrak, onu görenler için belirli
değerleri (ülkenin bağımsızlığı, milli
mücadeleleri vs.) sembolize eden ve
insanın uğrunda canını feda edebileceği,
korunması için insan öldüreceği veya
cinayet işleyeceği kadar kutsal
nesnelerdir.
6. ENTELEKTÜEL
Sembollerin anlaşılabilmesi için yapı
bozumlarının (deconstruction) yapılması
gerekmektedir.
Entelektüel denilen ayrıcalıklı kişi, bilginin
arkeoloğu olmalı, bilimsel olarak doğru
kabul edilen şeylerin dahi altını kazmalı,
derinliğe ulaşmalı ve sorgulamalıdır.
Entelektüel bunu yaparsa her
düşüncenin, sembolün merkezinde bir
güç ilişkisi bulacaktır.
Resim: Diego Valezquez’ in meşhur
tablosu: “Las Meninas”
7. GÜÇ
Foucault’ cu anlayışta ön plana çıkan güç
kavramı, bir köle ve sahip arasındaki ilişki
gibi değildir.
3 TİP GÜÇ VARDIR:
1. Klasik disipline etme yöntemi.
2. Panoptik Güç
3. Veba Gücü
8. 1 Klasik disipline etme yöntemi olan fiziksel ve
(daha çok) ruhsal cezalandırmaya dayalıdır.
Buna göre hata yapanın cezalandırılması ve bu yolla disipline dilmesi, kontrol altına alınması, güç
uygulamanın eski bir yöntemidir. Ancak modern toplumların karmaşık yapısında artık bu güç
kavramı yerini “panoptik” güç kullanımına bırakmıştır.
9. 2 Panoptik Güç, Jeremy Bentham’ ın geliştirdiği bir
hapishane mimarisi tipi ve genel anlamıyla
modern toplum düzeni modelidir.
İçerisi görünmeyen bir kule etrafında yan yana dizilmiş hücrelerde bulunan mahkûmlar, bu kule
vasıtasıyla daima gözetlendiklerini bilecekler ve bu gözetlenme korkusunu (güdüsünü) içselleştirerek
toplumsal hayatta istenmeyen hareketlerden uzak duracaklardır.
Bu içselleştirilmiş korku, hapishane çıkışı da etkilerini gösterecek ve toplumsal normlara, devlet
kurallarına uygun hareket eden bireyler oluşturulacaktır. Modern toplum da çeşitli
mekanizmalarıyla (kamera sistemi, mahkeme, polis, kredi kartları, banka hareketleri,
GSM sinyalleri) bireyi sarıp sarmalamakta ve her hareketi kontrol altına almaktadır.
Foucault’ cu bakış açısına göre kesin bir şekilde doğru-yanlış ayrımı yapan ve öbür dünyaya dair vaatleri
ve uygulamaları nedeniyle bireyi kontrol altına almaya çalışan “dini sistemler” de panoptik güç
uygulanmaktadır.
10. 3 Veba gücü: Bu sistem ismini, Avrupa toplumlarında
Orta Çağdan başlayarak vebalı ve cüzamlı hastaların
kayıtlarının tutulması ve toplumdan ayrı konutlarda
kontrol altında bulundurulmasından almaktadır.
Buna göre Foucault’ nun düşüncesinde söyleme karşı tavır alanlar toplumdan uzaklaştırılmakta,
dışlanmakta, deli, suçlu, ahlaksız, sapık, hasta şeklinde damgalanmaktadır. Foucault, buna örnek olarak
tarihten Socrates ve Galileo gibi isimleri vermektedir.
11. MİCHEL FOUCAULT VE SÖYLEM
SON SÖZ
Foucault’ a göre egemen söylem ile mücadele etmek imkansızdır, çünkü
insanların söyleme olan karşıtlığı dahi söyleme göre belirlenmektedir. Söylem,
karşıt görüşleri de içine katarak sisteme entegre ederek büyür.
12. Temel Kaynak
Teşekkürler
Mustafa CINGI
Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi
Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü
Popüler Kültür Dersi
Foucault ve Söylem Sunumu
Popüler Kültür / Ozan ÖRMECİ