2. KAZA VE KADERE İMAN
Kader sözlükte "ölçü, miktar, bir şeyi belirli ölçüye göre
yapmak ve belirlemek" anlamlarına gelir. Terim olarak "yüce
Allah'ın, ezelden ebede kadar olacak bütün şeylerin zaman ve
yerini, özellik ve niteliklerini, ezelî ilmiyle bilip sınırlaması ve
takdir etmesi" demektir. Sözlükte "emir, hüküm, bitirme ve
yaratma" anlamlarına gelen kaza, Cenâb-ı Hakk'ın ezelde
irade ettiği ve takdir buyurduğu şeylerin zamanı gelince, her
birisini ezelî ilim, irade ve takdirine uygun biçimde meydana
getirmesi ve yaratmasıdır.
Kader ve kazaya inanmak demek, hayır ve şer, iyi ve kötü, acı
ve tatlı, canlı ve cansız, faydalı ve faydasız her ne varsa
hepsinin Allah'ın bilmesi, dilemesi, kudreti, takdiri ve
yaratması ile olduğuna, Allah'tan başka yaratıcı
bulunmadığına inanmak demektir. Dünyada meydana gelmiş
ve gelecek olan her şey, Allah'ın ilmi, dilemesi, takdiri ve
yaratması ile olur. Her şeyin bir kaderi vardır.
ERDEMLER
EĞİTİMİ
ORTAOKUL 2
3. KAZA VE KADERE İMAN
Bunun anlamı ise şudur: Yüce Allah, insanları hür iradeleriyle
seçecekleri şeylerin nerede ve ne şekilde seçileceğini ezelî
yani zamanla sınırlı olmayan mutlak ilmiyle bilir ve bu
bilgisine göre diler, yine Allah bu dilemesine göre takdir
buyurup zamanı gelince kulun seçimi doğrultusunda yaratır.
Bu durumda Allah'ın ilmi, kulun seçimine bağlı olup, Allah'ın
ezelî manada bir şeyi bilmesinin, kulun irade ve seçimi
üzerinde zorlayıcı bir etkisi yoktur. Aslında insanlar, Allah'ın
kendileri hakkında sahip olduğu bilgiden habersizdirler ve
pratik hayatta bu bilginin etkisi altında kalmaksızın kendi
iradeleriyle davranmaktadırlar. Bir başka ifadeyle söylersek
biz, yüce Allah bildiği için belli işleri yapmıyoruz. Bizim bu
işleri yapacağımız, O'nun tarafından ezelî ve mutlak anlamda
bilinmektedir. Allah, kulu seçen ve seçtiklerinden sorumlu
olan bir varlık olarak yaratmış, onu emir ve yasaklarla
sorumlu ve yükümlü tutmuştur. Ayrıca Allah Teâlâ, kulun
seçimine göre fiilin yaratılacağı noktasında bir ilâhî kanun da
belirlemiştir. Kader konusunda bilinmesi gereken bir başka
husus da şudur: Kader iç yüzünü ancak Allah'ın bilebileceği,
mutlak ve kesin bir biçimde çözümlenmesi mümkün olmayan
bir ilâhî sırdır. Zaman ve mekân kavramlarıyla yoğrulmuş
bulunan insan aklı, zaman ve mekân boyutlarının söz konusu
olmadığı bir ilâhî ilmi, irade ve kudreti kavrayabilme güç ve
yeteneğinde değildir. Kader konusunu kesin biçimde çözmeye
girişmek, insanın kapasitesini zorlaması ve imkânsıza talip
olması demektir.
İnsanlar kaderi bahane ederek, kendilerini sorumluluktan
kurtaramazlar.
ERDEMLER
EĞİTİMİ
ORTAOKUL 2
4. KAZA VE KADERE İMAN
Bir insan "Allah böyle yazmış, alın yazım buymuş, bu şekilde
takdir etmiş, ben ne yapayım?" diyerek günah işleyemeyeceği
gibi, günah işledikten sonra da kendisini suçsuz gösteremez,
kaderi mazeret olarak ileri süremez. Çünkü bu fiiller, insanlar
böyle tercih ettikleri için, bu seçime uygun olarak Allah
tarafından yaratılmışlardır. Ayrıca sır olan kaderin iç yüzü
Allah'tan başkası tarafından bilinemez. O halde kader ve
kazaya güvenip çalışmayı bırakmak, olumlu sonucun
sağlanması ya da olumsuz sonuçların önlenmesi için gerekli
sebeplere sarılmamak ve tedbirleri almamak, İslâm'ın kader
anlayışı ile bağdaşmaz. Allah her şeyi birtakım sebeplere
bağlamıştır. İnsan bu sebepleri yerine getirirse Allah da o
sebeplerin sonucunu yaratacaktır. Bu da bir ilâhî kanundur ve
bir kaderdir.
İlgili Ayetler:
…Her şeyi yaratıp ona bir nizam veren ve mukadderatını tayin
eden Allah, yüceler yücesidir.” (Furkan 2)
Hiçbir kimse Allah’ın izni olmadan ölmez. Ölüm, belirli bir
süreye göre yazılmıştır. Kim dünya sevabını isterse, kendisine
ondan veririz; kim de ahiret sevabı dilerse buna da ondan
veririz. Şükredenleri mükâfatlandıracağız. ( Âl-i İmrân 145)
İlgili Hadisler:
Cebrâil (a.s.) Peygamberimiz’e:
“İman nedir?” diye sormuş, o da:
“Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret
gününe, hayır ve şerriyle kadere inanmandır” cevabını
vermiştir. (Müslim, “Îmân”, 1; Ebû Dâvûd, “Sünnet”, 15; İbn
Mâce, “Mukaddime”, 9)
ERDEMLER
EĞİTİMİ
ORTAOKUL 2
5. KAZA VE KADERE İMAN
Hikaye:
HAKKA TESLİM OL
“Bir adam Mûsâ -aleyhisselam-’a gelerek: Ey Kelîmullâh! Bana
hayvanların dillerini öğret! Onların sözlerini anlayayım da
hâllerinden ibret alayım; azamet-i ilâhiyyeyi idrâk edeyim!
dedi.
Hazret-i Mûsâ ona dedi ki: Sen bu hevesten vazgeç; gücünün
üzerindekileri öğrenmeye kalkma! Bir karınca, gölden,
hacminin üzerinde su içmeye kalkarsa, boğulup helâk olur.
Yâni sana takdîr edilen bilginin ötesini zorlama! Zîrâ bunun
birçok tehlikeleri vardır! Sen kâinattaki ilâhî saltanattan
aklının yettiği kadar ibret almaya bak! Kalbini Allâh’a yönelt!
Bil ki ilâhî tecellîlerin sırları selîm bir kalbe âşikâr olur!
Bunun üzerine adam: Hiç olmazsa kapı önünde yatıp duran ev
bekçiliği yapan köpek ile kümes hayvanlarının dillerini öğret!
dedi.
Ne yapsa, adamı istediğinden vazgeçiremeyeceğini anlayan
Mûsâ -aleyhisselâm-, onun son talebini kabul etti.
Ancak:Aklını başına al; bu sır okyanusunda boğulma!» diye
îkazda bulundu.
Adam sabahleyin: Bakalım sâhiden şu hayvanların dillerini
öğrendim mi?» diye denemek için kapı eşiğinde durup
bekledi.O sırada hizmetçi kadın, sofra örtüsünü silkelerken bir
parça bayat ekmek yere düştü.Orada bulunun horoz, bu
ekmek parçasını hemen kaptı.
ERDEMLER
EĞİTİMİ
ORTAOKUL 2
6. KAZA VE KADERE İMAN
ERDEMLER
EĞİTİMİ
ORTAOKUL 2
Köpek ona: Sen bize zulmettin! Çünkü sen buğday tanesi de
yiyebilirsin. Hâlbuki ben yiyemem! Niçin benim nasibim olan
şu parça ekmeği kapıyorsun? dedi.
Horoz ise köpeğe: Dert etme! Yarın ev sahibinin atı ölecek,
sen de doya doya et yersin! dedi.
Horozun, gâibden bir haber verdiğini zanneden ev sahibi bu
sözleri duyunca, hemen atını sattı. Horoz da, köpeğe karşı
mahcûb oldu.
Horozla köpeğin bu menfaat çatışması ardarda üç gün devâm
etti. Birinci gün at, ikinci gün katır ve üçüncü gün kölesinin
öleceğini, horozun konuşmasından öğrenen efendi, ölmeden
evvel atını sattığı gibi, katırını ve kölesini de -uyanıklık
yaptığını düşünerek- satıp elinden çıkardı. Böylece köpek,
hiçbirinden umduğu menfaate kavuşamadı. Horoz her
seferinde köpeği kandırmış oldu. Olanlar yüzünden üç defâ
mahcup hâle düşen horoz, nihâyet dördüncü gün köpeğe
dedi ki:Gerçek şu ki, o açıkgöz efendi güyâ malını kaçırdı.
Fakat bu davranışı ile kendi kanına girdi. Artık yarın kendisi
ölecek! Mirasçıları da feryâd ü figân edecekler. Bir öküz
kesilecek, bundan herkes istifâde edecek; biz de, sen de!..
Atın, katırın ve kölenin ölümleri, bu ham adamın başına
gelecek kötü kazanın siper ve kalkanı idi. Fakat o, malın
ziyanından ve zarara uğramak derdinden kaçtı da kendi
kanına girdi.
7. KAZA VE KADERE İMAN
Ahmak adam, horozun bu laflarına kulak kabarttı. Duyduğu
hakikat karşısında beti-benzi sarardı. İçine müthiş bir kor
düştü. Soluğu Hazret-i Mûsâ’nın yanında aldı ve ona:Ey
Kelîmullâh! Feryâdıma yetiş ve ıztırâbımı dindir! diye
yalvarmaya başladı.
Mûsâ -aleyhisselâm- dedi ki:Sen boyunu aşan işlere girdin.
Şimdi de çıkmazlarda dolaşıyorsun. Sen o hayvanları satmakla
kazançlı çıkacağını mı sanıyordun? Sana kader ve kazânın
sırrını zorlamamanı ısrarla söylemiştim. Akıllı kişiye, sonda
görülecek şey önceden görünür; ahmağa da sonunda!.. Lâkin
iş işten geçmiş olur. Mâdem ticâret ve satış işinde usta oldun;
şimdi de canını sat da kurtul!
Adamın büyük bir pişmanlıkla yalvarması üzerine Hazret-i
Mûsâ -aleyhisselâm-:Ok yaydan fırlamış artık! Onun geriye
dönmesine imkan yoktur. Ancak lutuf sahibi Hak’tan dilerim
ki, ölürken îmanlı gidesin! dedi.
Mûsâ -aleyhisselam-, Cenâb-ı Hakk’a ilticâ etti. Böylece
adamın canı mukabilinde îmanla göçmesi, Kelîmullâh’ın duâsı
bereketiyle müyesser oldu. Ayrıca Allâh Teâlâ, Hazret-i
Mûsâ’ya:Yâ Mûsâ! Dilersen onu dirilteyim… buyurunca
Hazret-i Mûsâ: Yâ Rab! Sana sonsuz hamd ü senâlar olsun!
Sen onu öbür dünyada, o aydınlık ve yüce âlemde dirilt!
Çünkü orası ebedîdir, kazâ ve kaderin esrârının ortaya çıktığı
bir yerdir! dedi.”
ERDEMLER
EĞİTİMİ
ORTAOKUL 2
8. KAZA VE KADERE İMAN
İlgili Çizgi Film:
Kaza Ve Kader - Hayır Ve Şer
https://www.youtube.com/watch?v=zmS0GsBLRf0
İlgili Sohbet:
Kadere Rıza Göstermek
https://www.youtube.com/watch?v=TeNHgF1am6c
Değerlendirme Soruları:
1. Kader nedir?
2. Kaza nedir?
3. İnsan yaptıklarının sorumlusumudur yoksa herşeyden
kader deyip kurtulabilir mi?
ERDEMLER
EĞİTİMİ
ORTAOKUL 2