1. PROF DR. COŞKUN CAN AKTAN
İKTİSAT ve MATEMATİK
İktisadın Matematizasyonu
Bu sunum şu kaynaktan yararlanarak hazırlanmıştır: Coşkun Can
Aktan, İktisat Nereye Gidiyor, Ankara: Astana Yayınları, 2021.
Hazırlayan: Burak Toktaş
2. Kenneth Boulding durumu şu sözlerle çok etkileyici bir
biçimde ortaya koymuştur:
“Matematik iktisada yüksek standart (rigor)
getirdi. Maalesef aynı zamanda ölüm
(mortis) de getirdi.”
3. İktisat bilimindeki bu matematik virüsünün yayılarak bir pandemiye dönüşmesi ve sonuçta iktisadın ölümüne
yol açması gerçeğini dile getirmek önce dürüstlük ve samimiyet, sonra cesaret gerektirir.
Maalesef iktisatçılar bu gerçeği dile getirmekte dürüst davranmadılar, matematiksel formalizme eleştiri
yöneltmenin deterministik bilime karşı olmak anlamına geleceğini düşünerek ürkek ya da korkak
davrandılar.
4. “Matematik bilimdir”,
“matematik gerçektir”,
“matematik kesinliktir”,
“matematiğin yasaları kesin doğru
ve tartışılmazdır”,
“matematik katıksız şiirdir”
ve saire şeklinde devam eden bu
matematikçilik ve ekonometri akımı
iktisadı iktisat olmaktan tamamen
uzaklaştırmıştır.
Saçma-sapan grafikler, geometrik yorumlar, anlaşılmaz
ve karmaşık denklemler, formüller iktisat biliminin içine
düştüğü durumu açık biçimde ortaya koymaktadır.
5. Bugüne değin iktisatta kullanılan aşırı teorik, soyut, yapay modeller, denklemler, formüller, grafikler ne işe
yaradığını çok uzun yıllar sorgulama cesaretini gösteremeyen iktisatçılar sonuçta iktisadı bir bataklıkta
bulmuşlardır.
Doğa bilimlerinin deterministik aracı olan aşırı matematiksel formalizme birçok ünlü iktisatçıyı fazlasıyla
rahatsız etmiştir. Bunların başında John Maynard Keynes gelmektedir.
6. Bugün iktisat denildiğinde ilk akla gelen isimlerin en başında
gelen John Maynard Keynes matematiksel iktisattan hoşnut
olmadığını “Beynim sarhoş gibi, aklımı mahvediyorum, tüm
varlığımı bir panik içerisinde matematiğin temel konularını
anlamaya çalışıyorum.” sözleriyle dile getirmiştir.
John Maynard Keynes bir başka çalışmasında şöyle
demektedir: “İktisadi analizin sembolik sahte-
matematik yöntemlerle formel bir hale getirilmesi
büyük bir hatadır. …“Son zamanlarda (popüler bir
hale gelen) "matematiksel" iktisadın çok büyük bir
kısmı, dayandıkları ilk varsayımlar kadar kesin
olmayan ve yazarın iddialı ve yararsız semboller
labirentinde gerçek dünyanın karmaşıklıklarını ve
karşılıklı bağımlılıklarını gözden kaçırmasına izin
veren, yalnızca uydurmalardır."
7. Keynes’in aynı zamanda hocası olan Alfred Marshall da
matematiksel formalizme muhtelif eleştiriler yöneltmiştir.
Marshall’dan yaptığımız şu iki alıntı onun matematiksel
formalizme bakış açısını ortaya koymaktadır:
“Benim görüşüme göre, rakamlarla ifade
edilebilecek yapıda olsun ya da olmasın, her
iktisadi olgu diğer pek çok olguyla neden-
sonuç ilişkisi içindedir. Bu olguların hepsini
rakamsal olarak ifade etmek hiçbir zaman
mümkün olmadığına göre, bunun mümkün
olduğu olgulara kesin matematiksel
yöntemlerin uygulanması neredeyse daima
vakit kaybından ibarettir; pek çok durumda da
kesinlikle yanıltıcıdır. Bu türden çalışmalar
hiç yapılmamış olsaydı, dünya daha fazla
ilerlemiş olurdu.”
8. Friedrich A. von Hayek bilim
insanlarının bu hastalığını “bilimcilik”
(scientism) olarak ifade etmektedir:
“Sanırım son yirmi ila otuz yıl içinde bilimsel yaklaşım
mesleğe nüfuz etmeye ve kısa sürede hakim olmaya
başladı. Bu, kısmen çeşitli türlerde matematiksel analizin
"icadı" ve gerçekten de önemli gelişmeler nedeniyle ortaya
çıktı. Yaşadığımız çağ yalnızca daha fazla veriye değil, aynı
zamanda daha karmaşık veri kullanımına sahip olduğumuz
bir çağdır. Veri yüklü bir bilim çağında yaşıyoruz; bu,
katıksız sayısallar, katıksız denklemler ve dergi sayfalarını
kaplayan saysallar sanki bilimle belli bir benzerlik
gösteriyor. . . Bu tek merkezi faaliyet bilimselmiş gibi
görünüyor. Onu anlıyorum. Bu (matematikçilik) evrensel
bir eğilim olarak görünüyor. Ancak bir bilime benzemek
bilim olmaktan farklıdır.”
10. Matematik, istatistik, ekonometri vs. iktisat biliminde yeri geldiğinde
yararlanılabilecek ve yarar sağlayabilecek araçlardır. Ancak sadece
araçlardır, fakat amaç değildir. Matematiksel iktisada gönülden
inanmış Paul A. Samuelson’un bu alanda söylediği şu söz fevkalade
kıymetlidir.
‘’Ekonomi teorisi alanında verimli
bir kariyere sahip olmak için
matematik ne gereklidir, ne de
yeterlidir”
11. İyi bir iktisatçı olmanın “mutlak surette” matematik bilme koşuluna bağlanması fevkalade yanlıştır;
ya da matematik bilmeden iyi bir iktisatçı olunamayacağını iddia etmek ciddiye alınacak bir ifade
değildir.
Aynı şekilde matematiğin gereksiz olduğunu söylemek ve tümüyle reddetmek de bir o kadar yanlıştır.
Matematiksel formalizm haddini ve sınırlarını aşmış ve iktisat bilimini bir bataklığa sürüklemiştir.
12. Nobel ekonomi ödülü sahibi Paul Krugman’ın
“İktisatta matematik kullanalım, fakat onun hizmetçisi
değil, efendisi olalım.”
Krugman bir yazısında durumu şöyle değerlendirir :
“Öyleyse, anlamsız matematiksel oyunlarla uğraşan bir kabile olarak
iktisatçıların bu eğilimi nereden geliyor? Belki de meselenin özünde
çoğu iktisatçının birinci sınıf araştırma yapmadığı ve pek çok ilgisiz-
alakasız matematiksel modelleme ile uğraştıkları gerçeği yatmaktadır.
(…) Ve birisi okunmayacak veya alıntı yapılmayacak bir araştırma
yapıyorsa, (bu ister sıkıcı edebi bir çalışma (birçok beşeri bilimde
olduğu gibi) olsun, ister sıkıcı deneysel çalışma (birçok fizik biliminde
olduğu gibi) olsun veya ister sıkıcı matematiksel modelleme olsun, ne
fark eder? Konunun önemi göz önüne alındığında, ekonominin
entelektüel seviyesinin olması gerektiği kadar yüksek olmadığı
aşikardır. Ancak bu, formalizmden ziyade kalite ile ilgili bir
eleştiridir. İşte bu nedenle aşırı formalizm böylesine öfkeli
suçlamalarına maruz kalır?”
13. Evrimsel iktisat ve kurumsal iktisat alanındaki
çalışmaları ile tanınan İngiliz iktisatçı Geoffrey
M.Hodgson da Krugman’la tamamen aynı görüşleri
paylaşmakta ve benzer bir tespiti yapmaktadır.
Formel teknikler bilimsel
araştırmaların efendisi
değil, hizmetçisi olmalıdır.
Geoffrey M. Hodgson bugünkü iktisat eğitiminin de
adeta bir bataklık içindeki çırpınmadan başka bir şey
olmadığını ifade etmektedir.
Matematik, üniversitelerdeki
müfredatı bir bataklığa
dönüştürmüştür ; lisans-üstü eğitim
alan iktisat öğrencileri, gerçek
dünyayı ve kurumları anlamak
konusunda ne bir donanıma sahiptirler
ne de bu konuda bir şekilde teşvik
edilmektedirler.
14. 2011 yılında Nobel ekonomi ödülü kazanan Thomas
Sargent’in aşağıdaki kısa ve özlü ifadesi de Krugman
ve Hodgson ile aynı paraleldedir.
“Belki sahip olduğumuz araçların
esiri olmasak da, onları kullanan
iktisatçılarız.”