SlideShare une entreprise Scribd logo
1  sur  169
Télécharger pour lire hors ligne
1
2 3
YILDIRIM
Bursa’nın Kartalı
Yayımlayan / Published
Yıldırım Belediyesi
Bursa-Türkiye
Tel: 0216 559 39 47
Faks: 0216 596 49 59
e-mail: info@yildirimbelediyesi.com
Fotoğraflar / Photography
Erdin Hasdemir
Sanat Yönetmeni / Art Director
Özlem Dikel
Yayına Hazırlayan / Editor
Ömer Kaptan
Çeviri / English Text
XXXXX
Baskı / Printing
XXXX Matbaa
Baskı Adedi / Copies
XXXX
Baskı Tarihi / Print on
2015
© Yıldırım Belediyesi
Bütün hakları mahfuzdur. Bu yayının tamamı veya bir bölümü,
yayımcının yazılı izni olmaksızın, fotokopi dahil herhangi
bir yolla çoğaltılamaz, yeniden basılamaz.
All rights reserved. No parts of this publication may be
reproduced or transmitted in any form or by any means,
including photocopy, recording or any other information
storage and retrieval system, without prior permission in
writing from the publisher.
4 5
6 7
Defining and explaining ourselves necessitates
a wide time perspective. We should go back a
thousand years by turning the pages of a history
book and start reading about ourselves from the-
re. The book in question has not been written
only on paper. On the contrary, books that have
been least damaged are the ones that were writ-
ten on stones, granite and marble columns. Me-
anings that could not be explained in words have
been expressed in architecture and art. Reading
about the past should be assessed in this way. We
are opening our book of civilization and reading
it by visiting all neighborhoods and streets in the
beautiful district of Yıldırım.
Yıldırım that has an important place in the fo-
undation of the Ottoman State- a great state
that has deeply influenced and shaped the last
seven centuries in history by providing material
and moral support, hosts significant structures
dating back to the foundation of the Ottoman
State. Yıldırım has a unique treasure with its so-
cial complexes, mosques, madrasas, almshouses,
tombs, baths and similar structures that embody
our universal vision and perception of civiliza-
tion most gracefully. This book that has been
written to bring this treasure to light once again,
read and explain it, will shed light on our journey
to the depths of history.
I would like to express my heartfelt thanks to
everyone who contributed to this book, particu-
larly our photographer-artist Mr. Erdin Has-
demir who worked meticulously while taking
pictures of historical structures and Mr. Ömer
Kaptan who carried out the editorial work me-
ticulously.
Yours faithfully,
İsmail Hakkı Edebali
The Mayor of Yıldırım
Kendimizi ve günümüzü tanımlamak ve an-
lamlandırmak geniş bir zaman perspektifine
sahip olmayı gerektirir. Tarih kitabının sayfala-
rında bin yıl geriye gitmek ve kendimizi oradan
itibaren okumak gerekir. Bahsettiğimiz kitap
yalnızca kağıda yazılmamıştır. Bilakis, günümü-
ze en az tahribatla gelen kitaplar taşlara, granit
kayalara, mermer sütunlara yazılmıştır. Keli-
melere dökülemeyen manalar, mimaride ve sa-
natta tebarüz etmiştir. Zamanda geriye doğru
yapacağımız okumaları bu minvalde değerlen-
dirmek gerekir. Güzel ilçemiz Yıldırım’ı ma-
halle mahalle, sokak sokak gezerek medeniyet
kitabımızın sayfalarını aralıyor ve okuyoruz.
Tarihin son yedi yüzyılına derinden tesir et-
miş ve yön vermiş büyük bir devletin; Devlet-i
Âli Osmanî’nin maddi ve manevi inşaasın-
da önemli bir yer tutan Yıldırım, Kuruluş
Devri’nin önemli yapılarına ev sahipliği yap-
maktadır. Alem tasavvurumuzun ve medeni-
yet algımızın en zarif haliyle tecessüm ettiği
külliyeler, camiler, medreseler, imarethaneler,
türbeler, hamamlar ve benzeri eserler açısın-
dan Yıldırım benzersiz bir hazineye sahiptir.
Bu hazineyi yeniden gün yüzüne çıkarmak,
okumak ve anlamlandırmak üzere hazırlanan
bu çalışma, tarihin derinliklerine yapacağımız
yürüyüşte bizlere ışık tutacaktır.
Bu kitabın hazırlanmasında ve sizlere ulaş-
masında emeği geçen herkese; özellikle tarihi
yapıların fotoğraflanmasında çok titiz bir ça-
lışma yürüten fotoğraf sanatçımız Erdin Has-
demir Beyefendi’ye ve aynı titizlikle kitabın
editöryal çalışmasını sürdüren Ömer Kaptan
Beyefendi’ye çok teşekkür ediyorum.
Selam ve hürmetlerimle...
İsmail Hakkı Edebali
Yıldırım Belediye Başkanı
8 9
Yedi yüz bine yakın nüfusuyla Türkiye’nin en ka-
labalık ilk on ilçesinden biri olan Yıldırım, ismini
Sultan Yıldırım Bâyezid’den alıyor. Türkiye’nin
pek çok şehrinden göç aldığı için oldukça zen-
gin sosyo-kültürel alt yapı zenginliğine sahip
olsa da Yıldırım’ın asıl zenginliği tarihinden ge-
liyor. Dünya çapında önemsenen tarihi eserle-
riyle bu yıl UNESCO Dünya Mirası listesine de
giren Yıldırım, hak ettiği değeri artık daha fazla
görüyor. Yalnızca listeye giren Cumalıkızık’ı ve
Külliyesi ile mi? Hayır. Dünyanın en eski çarşı-
lı köprüsü olan Irgandı’sıyla, Dünyanın en uzun
hattına sahip olan Teleferiğiyle, Osmanlının ilk
Namazgâhı olan açık mescidiyle, padişahları mi-
safir eden Hünkâr Köşkü’yle, Osmanlı’dan bu
yana en meşhur tarikatlardan olan Bektaşilik’in
kurucusu kabul edilen Musa Baba’sıyla ve daha
pek çok yapısıyla Yıldırım, yanı başımızda du-
ran ama farkında olmadığımız bir hazine gibi-
dir. Yıldırım’da derya içinde olduğunu bilmeyen
mâhiler gibiyizdir. Sadece ismiyle bile enerji ve-
ren Yıldırım’ın, Davutkadı’da heykeliyle karşılaş-
tığımızda hangimiz heyecanlanmayız? Modern
binalarımızın arasında karşılaştığımız mezarla-
rıyla Karadavut’u, Bursalı Âşık Yunus’u, Molla
Hüsrev’i, Sinan Dede’yi gördüğümüzde hangi-
miz maziyi yâd etmez, maneviyatın ruhumuzu
sardığını fark etmeyiz?
Yıldırım ilçesi, Sultan Yıldırım Bayezid’den ismi-
ni alıyor. Sultan Beyazıt; çevik, atılgan, cesur ve
ordusunu süratle sevk eden yapısıyla askerlerinin
hayranlığını kazanmış ve kendisine “Yıldırım” la-
kabı verilmişti. Daha sonra bu isim, gerçek ismi-
nin önüne geçti. Sultan Yıldırım Bayezid, kuruluş
döneminin en haşmetli hükümdarı ve hepsi bir-
birinden kıymetli olan kuruluş devri sultanlarının
en mağrur olanı ve bunu kendisine yakıştıranıydı.
14. yüzyılın en büyük savaşı (Niğbolu) ile 15. yüz-
yılın en büyük meydan muharebesinde (Ankara
savaşı) başrol oynamış ve bunu on üç yıllık kısa
saltanat hayatına sığdırmış bir kumandandı Yıldı-
rım Bayezid. Dört defa İstanbul’u kuşatmış olan,
Bursa’nın Kartalı The Eagle of Bursa
Yıldırım, which is one of the ten most densely
populated districts in Turkey with a populati-
on of about seven hundred thousand, takes its
name from Sultan Yıldırım Bayezid. Although
it has a quite rich socio- cultural infrastructure
due to immigration from many cities in Turkey,
Yıldırım’s main richness stems from its history.
Yıldırım has been included in a list of UNES-
CO WORLD Heritage this year with its world-
renowned historical works and the value it deser-
ves is recognized more. Only with Cumalıkızık
and its social complex that have been included
in the list? No. Yıldırım, with its Irgandı bridge
which is the oldest bridge with a covered bazaar
in the world, the longest cable car system in the
world, the first open-air mosque built by Otto-
mans (Namazgah) , a royal residence that hosted
Sultans, Musa Baba accepted as the founder of
the Bektashi Order which has been one of the
most well-known religious orders since Otto-
mans, and many other structures is like a treasu-
re that stands just beside us but we are not aware
of it. We are like mahis who do not know that we
are living in the sea in Yıldırım. Yıldırım even gi-
ves us energy with its name and which one of us
is not excited when we see the statue of Yıldırım
in Davutkadı ? Which one of us does not recall
the past and notice that spirituality fills our soul
when we see the tombs of Karadavut, Minstrel
Yunus from Bursa, Mollah Hüsrev and Sinan
Dede among modern buildings?
The district of Yıldırım takes its name from Sul-
tan Yıldırım Bayezid. Sultan Bayezid won the
admiration of his soldiers with his agility, bold-
ness, braveness and good commanding skills
and was given the title of ‘Yıldırım’, which me-
ans ‘Thunderbolt.’ Afterwards, this name was
mentioned before his real name. Sultan Yıldırım
Bayezid was the most stately ruler during the
foundation of the empire and the mightiest of
sultans during the foundation of the empire and
the one who ascribed this to himself. Yıldırım
10 11
torunu Fatihe ilhamlar veren ve Anadolu hisarını
İstanbul Boğazı’nda yaptıran, fethin hazırlayıcı
padişahıydı. Tuna nehrini ilk geçen Osmanlı pa-
dişahı, Avrupa’nın içine girerken Niğbolu sava-
şında yendiği şövalyeleri esir ettikten sonra ver-
diği bir yemekte “Gidiniz, yeniden ordular toplayınız
ve bizim üzerimize geliniz. Bana bir kere daha zafer
kazanmak imkânı sağlamış olursunuz” diyen bir gu-
rur abidesiydi.
Bu haşmetli hükümdar Bursa’da iki külliye yap-
tıran da tek padişahtı. Ulucami külliyesini yap-
tırmadan evvel, iktidara gelişinden kısa bir süre
sonra (1390) şehrin doğusunda bir külliye yaptır-
maya karar verdi. Dedesi Orhan’ın şehri surların
dışında geliştirme projesine uygun olarak, ba-
bası sultan Murad’ın şehrin batısında yaptırdığı
Hüdavendigâr külliyesinin tam zıddında, şehrin
en doğusunda bir tepenin üzerinde Kartal gibi
duracak olan kendi külliyesini yaptırdı. Hisarı,
bir hilal gibi içine alacak olan külliyeler dizisinin
doğu ucunu oluşturdu. Haliyle Bursa kalesi de bu
hilalin yıldızı oldu.
Yıldırım Külliyesi yapıldıktan sonra etrafında bir
mahalle belirmeye başladı. Merkezine mabedi
alacak olan bu mahallenin Osmanlı zamanında
çekilmiş görüntüleri Osmanlı şehirleşmesinin en
güzel örneklerinden birinin Yıldırım Külliyesi ve
çevresi olduğunu bize gösterir. Yıldırım mahalle-
si Bursa’nın en eski mahallelerinden biridir. Eski
yıllarda bölge, ağaçlar içinde güzel bir av alanıdır.
Bursa ansiklopedisinin verdiği bilgiye göre 1530
yılında 62 hane olan mahalle, 1573 yılında 257
haneye yükselmiştir ki bu hane sayısıyla Yıldırım,
Emir Sultan’dan sonra Bursa’nın ikinci büyük
mahallesi demektir. 16. yüzyılın ikinci yarısında
Emir Sultan ile Yıldırım arasında bir kopukluk
yoktur. Ancak sonraki yıllarda Yıldırım adeta
kentten uzak bir köy gibi kalmıştır. Nitekim 1862
yılı Bursa planında bu açıkça görünür. Bu planda
Yıldırım ve çevresinde hiçbir ev görünmez. 19.
Yüzyıla kadar da bu bölgede mahalle kurulama-
mıştı. 1877-1878 Osmanlı - Rus savaşı sonrasın-
da mahalleye Batum’dan gelen göçmenler yerleş-
tirilmiştir. Böylece Yıldırım Mahallesi ikinci kez
Kafkas göçmenleri ile kurulmuştur. 1889 yılında
mahalleye 110 hane Batum ve Rumeli göçme-
ni yerleştirilmiştir. Bugün mahallede çoğunluk-
la 1880’li yıllarda gelen Gürcü göçmenler yaşa-
maktadır. Bursa, Büyükşehir Belediyesi olunca
merkez ilçelerden biri bu mahallenin adını almış
olup, kaymakamlık ve belediye de bu mahallede
kurulmuştur.(Kaplanoğlu)
Yıldırım mahallesi merkezinde gelişen Yıldırım
ilçesi, şu anda doğusunda Kestel ve Gürsu ilçele-
ri, batısında Osmangazi ilçesi, güneyinde Uludağ
ve kuzeyinde Bursa ovasının yer aldığı Bursa’nın
şehir merkezini oluşturan üç büyük ilçesinden
biridir. İdari olarak 1987’de kurulan ilçe, nüfus
bakımından Türkiye’nin pek çok ilinden büyük-
tür. Yüzölçümü 399 kilometrekaredir. Denizden
yüksekliği 150 metredir. İlçenin ortasından Bur-
sa-Ankara otoyolu geçer.
Bayezid was a commander who played the lea-
ding role in the biggest battle in the 14th cen-
tury (Niğbolu) and the biggest battle in the 15th
century (Ankara battle) and achieved this only
during his 13-year rule. He was a sultan who
besieged İstanbul four times, gave inspiration to
his grandson Fatih, had the Anatolian fortress
built in the Bosphorus and paved the way for the
conquest of the city. He was an Ottoman sultan
who crossed the Danube River for the first time
and a source of pride who said as follows at a
dinner after enslaving knights that he defeated in
Niğbolu battle “Go and build your armies once again
and attack us. You will give me the opportunity to win a
victory once again.”
This stately ruler was the only sultan who had
two social complexes built in Bursa. He decided
to have a social complex built in the eastern part
of the city shortly after ascending the throne
(1390) after having Ulucami social complex bu-
ilt. He had his own social complex that would
stand like an Eagle on a hill in the easternmost
point in the city built on the opposite side of
Hüdavendigar social complex that his father sul-
tan Murad had built in the western part of the
city according to his grandfather Orhan’s project
to expand the city beyond city walls. He formed
the eastern point of a series of social complexes
that would embody the fortress in like a cres-
cent. Naturally, Bursa Castle became the star of
this crescent.
A neighborhood started to appear around Yıldı-
rım social complex after its construction. Pictu-
res taken of this neighborhood that would have
this shine at its center during Ottoman times in-
dicate that Yıldırım social complex and the area
around it are one of the most beautiful examples
of Ottoman urbanization. Yıldırım neighborho-
od is one of the oldest neighborhoods in Bur-
sa. In the past, the area was a beautiful wooded
hunting area. According to information given by
Bursa encyclopedia, the number of houses in the
neighborhood that was 62 in 1530 rose to 257
in 1573 and this means that Yıldırım was the se-
cond largest neighborhood in Bursa after Emir
Sultan. There was no disconnection between
Emir Sultan and Yıldırım in the second half of
the 16th century. However, in later years, Yıldı-
rım was like a village far away from the city. This
is openly seen in 1862 Bursa plan. No houses
are seen in Yıldırım and the area around in this
plan. No neighborhoods were built in the area
until the 19th century. Immigrants from Batumi
were allowed to settle in the neighborhood af-
ter the Ottoman-Russian war between 1877 and
1878. Thus, Yıldırım neighborhood was built
with Caucasian immigrants for the second time.
Immigrants from Batumi and Rumelia were allo-
wed to settle in 110 houses in the neighborhood
in 1889. Today, Georgian immigrants who came
in the 1880s live predominantly in the neighbor-
hood. One of the central districts took the name
of this neighborhood after Bursa became a met-
12 13
İlçede sanayi gelişmiştir. Duaçınarı Mahallesinde
dokuma sanayi gelişmiştir. Havlu, kumaş, astar,
perde üretimi yaygındır. Vişne caddesi, tekstil
sanayi merkezi konumundadır. Tekstil haricinde
pek çok sanayi dalına ait tesis ve dükkânlar da
ilçede bulunmaktadır.
Yıldırım’ın, zenginliğini öncelikle tarihinden al-
dığını söylemiştik. İlçedeki tarihi yapılara baktı-
ğımızda, ülkemizin en zengin tarihe sahip ilçele-
rinden biri olduğunu görürüz: Yıldırım Külliyesi,
Yeşil Külliyesi ve Emir Sultan Külliyesi haricinde
Zeyniler Külliyesi, Umurbey Külliyesi, Piremir
Camii, İbn Bezzaz Camii, Balaban Bey Kale-
si, Hüsamettin Tekke Camii, Meydancık Camii,
Emir Sultan Çeşmesi, Zehra Hanım Çeşmesi,
Devlet Hatun Türbesi, Darüssaade Ağası Çeş-
mesi, Ümmügülsüm Çeşmesi, Hünkâr Çeşmesi,
Beşir Ağa Çeşmesi, Türk-İslam Eserleri Müzesi,
Cumalıkızık Köyü, Irgandı Köprüsü, Namazgâh
semtindeki Namazgâh, Mahfel, Kozaklık Han,
Namazgâh Camii, Bursa Şehir Kütüphanesi,
İpekçilik Okulu ve tüm bu tarihi yapıların hari-
cinde tarihi yapıların küçük maketlerinin yer aldı-
ğı Miniatürk Parkı, içerisinde dev bir akvaryumun
da yer aldığı Kaplıkaya Cazibe Merkezi ve Telefe-
rik, turistik mekânlar olarak ilgi çekmektedir.
ropolitan municipality and the district governorship
and municipality were established in this neighbor-
hood. (Kaplanoğlu)
The district of Yıldırım that developed at the cen-
ter of Yıldırım neighborhood, is at present one of
Bursa’s three largest districts that form the city cen-
ter with the districts of Kestel and Gürsu to the
east, the district of Osmangazi to the west, Mount
Uludağ to the south and Bursa plain to the north.
The district, which was established administratively
in 1987, is bigger than any other provinces in Tur-
key in terms of its population. It has a surface area
of 399 km2. It is 150 m above sea level. A highway
connecting Bursa and Ankara passes through the
district.
Industry has developed in the district. Textile in-
dustry has developed in Duaçınarı neighborhood.
There is widespread production of towels, fabric,
lining and curtains. Vişne Avenue is the center of
textile industry. There are also many facilities and
shops selling other industrial products besides tex-
tiles.
We have already said that Yıldırım’s richness stems
primarily from its history. When we look at histori-
cal structures in the district we see that it is one of
the districts that has the richest history in our co-
untry: Yıldırım social complex, Yeşil social complex,
Emir Sultan social complex, Zeyniler social comp-
lex, Umurbey social complex, Piremir Mosque, İbn
Bezzaz Mosque, Balaban Bey Castle, Hüsamettin
Tekke Mosque, Meydancık Mosque, Emir Sultan
Fountain, Zehra Hanım Fountain, Devlet Hatun’s
Tomb, Darüssaade Ağası Fountain, Ümmügülsüm
Fountain, Hünkar Fountain, Beşir Ağa Fountain,
Turkish and Islamic Arts Museum, Cumalıkızık Vil-
lage, Irgandı Bridge, an open-air mosque (Namaz-
gah) in the district of Namazgah, Officers’ Club
(Mahfel), Kozaklık Inn , Namazgah mosque, Bursa
City Library, Sericulture School, as well as a Minia-
turk Park where models of historical structures are
exhibited, Kaplıkaya Attraction Center that has a
huge aquarium and Cable Car are notable tourist
attractions.
Yeşil Külliyesi
Bursa’nın en güzel külliyesi kabul edilir. Beşinci
Osmanlı padişahı Çelebi Mehmed’in yaptırdığı
külliyede Bursa’nın simgelerinden Yeşil Türbe,
Yeşil Camii, Yeşil Medrese, (Türk İslam Eserle-
ri Müzesi) Yeşil Hamamı ve Yeşil İmarethanesi
bulunmaktadır; ismini yeşil çinilerden alır. Vezir
Hacı İvaz Paşa’nın mimarlık yaptığı külliyenin
çini işlerini, Mehmet Mecnun Dede önderliğinde
Tebrizli Ustalar, Mermer oymacılığını ise Bursalı
ünlü şair Lamii Çelebi’nin dedesi Nakkaş Ali dede
yapmıştır. Fetret döneminin ardından devletin
gücünden hiçbir şey kaybetmediğini vurgulamak
amacıyla olabildiğince şaşaalı yapılan külliye, tüm
yapılarındaki tezyinatı ile göz doldurmaktadır.
1419 yılında tamamlandığı sanılan külliye yeşiliyle
ve tarihiyle Bursa’yla özdeşleşmiş durumdadır.
Yeşil Socıal Complex
It is accepted as the most beautiful social com-
plex in Bursa. The social complex commissioned
by the fifth Ottoman Sultan Çelebi Mehmed in-
cludes Yeşil Tomb, Yeşil Mosque, Yeşil Madrasa
(The Turkish and Islamic Arts Museum), Yeşil
Bath and Yeşil Soup kitchen, which are the sym-
bols of Bursa. The social complex takes its name
from green glazed tiles. Glazed tile work of the
social complex, the architect of which was Vizier
Hacı İvaz Pasha, was done by Masters from Ta-
briz led by Mehmet Mecnun Dede and marble
carving was done by the famous poet from Bursa
Lamii Çelebi’s grandfather Ali Dede who was
a painter. The social complex, which was built
splendidly after interregnum to emphasize that
the state had not lost its power, is eye-catching
with decorations in all its structures. The social
complex, believed to have been completed in
1419, is identified with Bursa, its green environ-
ment and history.
14 15
Yeşil Camii
Külliyenin merkezinde yer alan yapı, Ters T plan-
lı – Kanatlı camilerin en güzel örneği kabul edilir.
Zaviye planlı ya da tâbhaneli camiler de denilen
bu camilerde, yapı yalnızca namaz kılmak için
değil çok amaçlı olarak inşa edilmişlerdir. İlk dö-
nemde yalnızca ön tarafta bulunan ve basamakla
çıkılan bölüm mescid olarak kullanılırken günü-
müzde yapının tamamı camiye dönüştürülmüş-
tür. İlk yapıldığı dönemlerde sağ ve sol taraflarda
bulunan odacıkların Anadolu’da gezgin olarak
dolaşan dervişlerin (Seyyahun) misafir edildikleri
misafirhaneler olarak kullanıldıkları düşünülmek-
tedir. Aynı şekilde bu odaların gerisinde bulunan
eyvanların mahkeme salonu olarak ve devlet
adamlarının istişarelerini gerçekleştirdikleri oda-
lar olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Yapının
üst katı tüm eyvanları ve ana sahanlığı görecek
şekilde hünkâr mahfili olarak tasarlanmıştır. Di-
ğer camilerdeki hünkâr mahfillerinden farklı ola-
rak padişah burayı yalnızca namaz kılmak için
kullanmamış, geceleri ailesiyle birlikte burada
kalmıştır. Bu da Yeşil Camii’nin hem cami hem
saray olarak anılmasına sebep olmuştur. Caminin
ortasındaki şadırvan ve tek parça mermerden
oluşan fıskiyesi tam da bu amaçla caminin içine
konmuştur. Cami çok amaçlı olarak kullanıldığı
için, kalabalığın çıkardığı gürültünün ön tarafta
namaz kılanları rahatsız etmemesi düşüncesiyle
fıskiye açılmış ve su sesi diğer sesleri bastırmıştır.
Yeşil Camii, çinilerinin güzelliğiyle ön plana çık-
mıştır. 15 ve 16. yüzyılda sanatının zirvesine çı-
kan İznik çinilerinin en güzel örneklerinin ser-
gilendiği camilerden biridir. Özellikle altın varak
kaplı çiniler, eyvanların üç yanında göz kamaştı-
rıcıdır. Çinilerinin bu güzelliği pek çok ressama
ilham kaynağı olmuştur. Ressam Osman Hamdi
Bey, Kaplumbağa Terbiyecisi resmi başta olmak
üzere pek çok tablosunu Yeşil Camii’nin içinden
görüntülerle çizmiştir. Kaplumbağa Terbiyecisi
resmindeki mekân, Yeşil Camii hünkâr mahfeli
balkonunun hemen arka kısmıdır.
Yeşil Mosque
The structure located in the center of the so-
cial complex, is accepted as the most beautiful
example of mosques with a reverse T-plan- and
wings. These mosques also called mosques with
a plan of a small Islamic monastery or guestho-
use have been constructed not only for perfor-
ming prayers but also for different purposes. At
first, the praying hall was at the front and reac-
hed by staircases. Today, the structure has been
fully converted into a mosque. It is believed that
small rooms on the right and left sides were used
as guesthouses for dervishes who travelled thro-
ugh Anatolia when the structure was first built.
It is also believed that iwans at the back of the-
se rooms were used as courtrooms and rooms
where statesmen held consultations. The upper
floor of the structure overlooking all iwans and
the main landing have been planned as a gathe-
ring place for Sultans. Differently from other
gathering places for Sultans in other mosques,
the sultan did not only use this place for perfor-
ming prayers but he would also stay here with
his family. This resulted in Yeşil Mosque being
called both a mosque and palace. A fountain and
a one-piece marble sprinkler in the center of the
mosque have been placed in the mosque for this
purpose. As the mosque was used for different
purposes, the sound of water from the sprink-
ler suppressed noise made by people and those
performing their prayers at the front were not
disturbed.
Yeşil Mosque comes to the fore with beauty of
its glazed tiles. It is a mosque where the most be-
autiful examples of İznik glazed tiles that hit the
top in the 15th and 16th centuries are displayed.
Particularly gold foil tiles on the three sides of
iwans are eye-catching. Beauty of these tiles has
been a source of inspiration for many painters.
Many of Osman Hamdi Bey’s paintings, particu-
larly The Tortoise Trainer have scenes depicting
Yeşil Mosque. The place in The Tortoise Trainer
is the back of the balcony of the gathering place
16 17
Yeşil Camii’yi ve içindeki meşhur Bursa kemerle-
rini Nobel ödüllü yazar Andre Gide şöyle anla-
tır: “Dinlenme, aydınlığa dalma, denge yeri, kutsal gök
mavisi, kırışıksız gök mavisi, zihnin yetkin sağlığına
kavuştuğu yer… Enfes bir tanrı yerleşmiş senin içine ey
cami. Sivri kemerin silmesinin ortasında ve onu kıra-
rak bu çakışma ve sevgi yerinde rahatlayan, çatışmaya
ara verip dinlenmeye soyunan iki eğrinin tam kesişme-
leri gereken bu gizli etkin yerde, insanlara öğüt veren ve
bu yassı taşın manevi asılışını sağlayan o tanrıdır. Ey
ince gülümseyiş! Parça aralıkları tam kıvamında ayarlı
kemer! Karşılarında ne kadar da rahatça kuruluyorsun
zihnimin zarif inceliği! Uzun süre bu kutsal mekânda
derin derin düşündüm ve sonunda anladım ki ibadetle-
rimizi bekleyen kusur bulma tanrısı buradadır ve bizi
arınmaya çağırmaktadır.” (Andre Gide, Le Jurnal, çeviren
Ali AKTOĞU)
Caminin içini dolaşan çini yazı şeridi, sadaka, cö-
mertlik, yardımseverlik, misafirperverlik konula-
rıyla ilgili hadisleri içerir. Fetret döneminden son-
ra yapıldığı için insanlar arasında unutulmuş veya
göz ardı edilmeye başlanmış değerleri, yeniden
Müslüman cemaate hatırlatmak hedeflenmiş-
tir. Caminin her köşesinde bu vurguları görmek
mümkündür. Caminin on metreden yüksek olan
mihrabı bilinen en büyük çinili mihraptır. Camide
devşirme mimari de vardır. Bizans döneminden
kalma sütun başlıklarını caminin girişinde sağ ve
sol merdiven altlarında görmek mümkündür.
Caminin girişindeki taç kapı mukarnaslarıyla, sü-
lüs ve kûfi yazılarıyla ve şahane motifleriyle tam
bir şaheserdir. Evliya Çelebi kapıyı şöyle anlatır:
“Öyle bir kıble kapısı vardır ki, sağında ve solunda yük-
sek kemerine varıncaya kadar kat kat düğüm düğüm
rumîler ve zülüf Nigar fevkalade nakışlar vardır. Bun-
lar öyle nakışlar ki, kâğıt üzerine hiç kimse kıl kalemle
bile yazamaz amma mermer üstadı bu kapıya tam üç yıl
ham mermer üzerine keser vurarak ustalığını göstermiş,
binanın sahibi Mehmet Han’dan üç sene zarfında kırk
bin altın almıştır, kara ve deniz seyyahları tarafından
methedilmiş yüksek bir kapıdır.”
“Bu cennete benzer camide güzel sanatkârlar çeşitli
işler yapmışlardır ki insan medihten acizdir. Güzel-
liği ve letafeti yönünden yeryüzünde böyle bir insan işi
yapılmamıştır.’’(Seyahatname)
for sultans in Yeşil Mosque.
Nobel prize winning author Andre Gide desc-
ribed Yeşil Mosque and famous Bursa vaults in
it as follows: “A place to rest, plunge into brightness,
a place of balance, holy sky blue, smooth sky blue and a
place where the mind attains a more harmonious state…
A gorgeous God has been placed in you, mosque. It is this
God who relaxes in this place of convergence and love by
breaking the archivolt in the pointed vault, advises people
at this secret place where two curved lines are supposed to
intersect by taking a break and resting and enables spi-
ritual hanging of this flagstone. This thin smile! A vault
in which pieces have been adjusted properly! My graceful
mind is so carefree before them! I contemplated for a long
time in this holy site and in the end I understood that the
God who waits for our prayers and finds faults is here
calls on us to purify ourselves.” (Andre Gide, Le Journal)
A string of writing on glazed tiles in the mosque
includes hadiths about alms giving, generosity,
benevolence and hospitality. The objective was
to remind the Muslim community about values
that were forgotten or ignored by people after
interregnum. It is possible to see these hadiths
in every corner of the mosque. The niche of the
mosque, which is higher than ten meters, is the
biggest known niche with glazed tiles. Spolia has
been used in the mosque. It is possible to see
Byzantine column heads under the right and left
staircases at the entrance to the mosque.
The crown gate at the entrance to the mosque
is a real masterpiece with its muqarnas and ku-
fic calligraphic writing. Evliya Çelebi defined the
gate as follows: “There is such a qibla gate that there
are rumi motifs in layers and excellent carvings like a
lock of hair of the beloved on its right and left until its
high vault. These are such carvings that no one can even
write in a quill pen on paper but the marble master has
shown his mastership by using his hatchet for three years
and was given forty thousand gold coins by the owner of
the building Mehmet Han in three years. This is a high
gate that has been highly praised by travellers.”
“Artists have shown their exceptional skills in the mos-
que that resembles heaven and their work is beyond prai-
se. Such manmade work does not exist anywhere on earth
from the standpoint of its beauty and grace.”
18 19
20 21
22 23
24 25
26 27
28 29
30 31
32 33
34 35
36 37
38 39
40 41
42 43
44 45
46 47
48 49
50 51
52 53
54 55
56 57
58 59
60 61
Yeşil Türbe
Konya Mevlana türbesinden sonra, Türkiye’nin
en çok ziyaret edilen ikinci türbesidir. Beşin-
ci Osmanlı padişahı Sultan Çelebi Mehmet ve
çocuklarının yattığı türbedir. Hiçbir Osmanlı
padişahının türbesinde görülmeyen özelliklere
sahiptir. Sandukası ve dış cephesi çini kaplı tek
padişah türbesidir. Timur’un bölgeyi işgalinden
sonra Semerkant’a götürülen ve Timur’un vefa-
tından sonra Tebrizli ustalarla birlikte geri dönen
çini ustaları tarafından yapıldığı için türbede, Sel-
çuklu ve Orta Asya mimarisinin etkileri görülür.
Pencereleri üzerinde dünyanın geçiciliğini, ahre-
tin ise bekasını anlatan hadisi şerifler yazılmıştır.
Mihrap sır tekniğiyle yapılmış çinilerinin görsel
zenginliğiyle bilinen en güzel türbe mihrapların-
dan biridir. 1421 yılında tamamlanan türbe, iki
katlı olarak inşa edilmiştir. Alt kat ziyarete açık
olmayıp, mevtaların gömülü olduğu yer bodrum
katıdır. Türbenin içinde, yeşilin beyaz, sarı, la-
civert, bordo ve mavi renkte birbi-
rinden güzel çiniler kullanılmıştır.
Türbenin avlusunda Yavuz Sultan
Selim’in nedimi Hasan Can başta
olmak üzere pek çok devlet adamı
metfundur.
Yeşil türbesini gezdik dün akşam
Duyduk bir musiki gibi zamandan
Çinilere sinmiş Kuran sesini
Fetih günlerinin saf neşesini…
(Ahmet Hamdi Tanpınar)
Yeşil Türbe
It is the second most visited tomb in Turkey af-
ter Mevlana’s tomb in Konya. It is a tomb crea-
ted by the fifth Ottoman Sultan Çelebi Mehmet
and his children. It has features not seen in any
Ottoman Sultan’s tomb. It is the only Sultan’s
tomb, the coffin and exterior of which have
glazed tiled. As it was built by glazed tile mas-
ters who were taken to Samarkand after Timur
occupied the region and returned with masters
from Tabriz after Timur’s death, the influen-
ce of Seljuk and Central Asian architecture is
seen in the tomb. Hadiths about temporariness
of this world and permanence of afterlife have
been written on windows. The niche is one of
the most beautiful niches known for visual rich-
ness of glazed tiles made with glazing techni-
que. The tomb h was completed in 1421 and
built as a two-storey structure. The ground floor
is not open for visitors and corpses are buried
in the basement. Green, white, yel-
low, navy blue, maroon and blue ti-
les have been used inside the tomb.
Many statesmen including Yavuz
Sultan Selim’s courtier Hasan Can
are buried in the courtyard of the
tomb.
We visited Yeşil tomb last night
We heard recitations of the Quran
Like music from time
The joy of conquest days…
(Ahmet Hamdi Tanpınar)
62 63
64 65
66 67
68 69
70 71
72 73
74 75
Yeşil Medrese
(Türk İslam Eserleri Müzesi)
Yeşil Camii’nin batısında yer alır. Günümüzde
Türk İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılmakta-
dır. Avlusunda birbirinden kıymetli kitabeleriyle
mezar taşlarını barındıran bu yapı Osmanlı dö-
neminde şöhretli bir medrese idi. Bilhassa Molla
Hayali, Molla Hüsrev gibi dönemin en meşhur
âlimlerinin müderrislik (profesörlük) yaptığı za-
manlarında bu medresenin şânı diğer İslam ülke-
lerine kadar yayılmıştı. Yeşil Medrese ve Sultaniye
Medresesi olarak anılan bu yapının Orta Asya’da-
ki İslam ülkelerinde dahi tanınır, bilinir olduğunu
gösteren çok ilginç bir darb-ı mesel vardı. Günü-
müz tabiriyle havalı ve gösterişli bir şekilde yü-
rüyen hocalara “Hayrola, Sultaniye Medresesi’ne mü-
derris mi oldun!” derlerdi ki kastettikleri medrese
Bursa/Yeşil’deki Sultaniye Medresesi idi. Bu gün
müze olarak kullanılan bu medresenin içinde el
yazması Kur’an-ı Kerimler, el yapımı Osmanlı el-
biseleri, çiniler vb. materyaller sergilenmektedir.
Yeşil Madrasa
(The Turkısh and Islamıc
Arts Museum)
It is situated west of Yeşil Mosque. It renders
service as the Turkish and Islamic Arts Muse-
um today. The structure that has many valuable
epitaphs and tombstones in its courtyard, was a
well-known madrasa in the Ottoman period. Its
fame had spread as far as other Islamic count-
ries when the then famous scholars like Mollah
Hayali and Molla Hüsrev were professors at the
madrasa. There are many interesting sayings in-
dicating that this structure known as Yeşil Mad-
rasa and Sultaniye Madrasa was even known in
Islamic countries in Central Asia. Professors
who walked ostentatiously were asked whether
they had become “professors at Sultaniye Madrasa”
and the madrasa they meant was Sultaniye Mad-
rasa in Bursa/Yeşil. Materials like handwritten
Qurans, handmade Ottoman clothing, tiles and
so on are exhibited at this madrasa that serves as
a museum today.
76 77
1
8180
84 85
86 87
88 89
90 91
Yeşil İmarethanesi
1420 yılında yaptırılan imarethane, külliyenin doğusundadır. Halktan fakir
fukara kimselere ve medresedeki öğrencilere yemek verilmesi için yapılan
imarethanede bazen bizzat padişah gelip kendi elleriyle yemek dağıtmış,
böylece halkla bir araya gelmiştir.
Yeşil Soup Kitchen
The soup kitchen built in 1420 is located east of the social complex. Food
was offered to the poor and students at the madrasa at the soup kitchen and
sultans personally came to the soup kitchen, distributed food, and in this way
came together with people.
92 93
94 95
Yıldırım Külliyesi
Yıldırım Külliyesi, şehrin doğusunda dördüncü
Osmanlı padişahı Sultan Yıldırım Bayezid tara-
fından 1390-1395 yılları arasında yaptırılmıştır.
Bursa’nın en büyük külliyelerinden biridir. Kül-
liyenin görkemi, “Beylik”ten “Devlet”e geçişin
mimariye yansıması olarak görülmüştür. Cami,
türbe, medrese, hamam ve darüşşifadan oluşan
külliye, ufak bir tepenin üzerinde inşa edilmiştir.
Külliyenin niçin bu tepede inşa edildiği ile ilgili
Sultan Yıldırım Bayezid’in ilginç bir uygulama-
sı rivayet edilir. Bu rivayete göre, Sultan Bayezid
yaptıracağı külliyeyi şehrin en havadar tepesinde
yaptırmaya niyetlenir. En havadar, güzel tepeyi
tespit edebilmek için de şehrin birkaç yüksek
noktasına et astırır. Ve birkaç gün sonra etler
sırayla çürümeye başlar. En son etin çürüdüğü
tepe de, havası en güzel tepe olmalıdır. O tepe,
Yıldırım Camii’nin bulunduğu tepedir ve padişa-
hın isteğiyle külliyesi burada inşa ettirilir.
Yıldırım Külliyesi burada 1390-95 yılları arasın-
da inşa edilirken, elbette görüntüsü şimdiki gibi
değildir. Caminin hemen altında bulunan Yıldı-
rım İlkokulu’nun olduğu yerde, günümüze ula-
şamamış olan imarethane ve padişahın av köşkü,
bir zamanlar buralarda padişahın av yapabileceği
cennet gibi bir yeşillik olduğunu hatırlatmaktadır.
1890’larda çekilmiş Bursa resimlerinde Yıldırım
civarının ne kadar yeşil olduğu ve Gökdere’nin
külliyenin yanından büyük bir ırmak olarak aktı-
ğı açıkça görülebilmektedir. Evliya çelebi de bu
camiyi “Cennet bahçesine benzer bir gül, gülistan içinde
bir cami” olarak anlatır.
Karargâh Külliye
Yıldırım Külliyesi ufak bir kale gibi inşa edilmiştir.
Genellikle yüksek yerlere konumlandırılan külli-
yeler etraflarındaki külliye duvarlarıyla adeta kü-
çük bir kale gibidirler. Neşri’nin “İkindiden sonra
o bölgeye gitmek isteyenler tereddüt ederlerdi”
dediği ıssız ormanlık alanda bu külliye duvarının
yapılması bir zorunluluktu. Günümüze ulaşmış
olan tek külliye duvarı da Yıldırım Külliyesi’nin
duvarlarıdır. Kuzey kısmında külliyenin giriş ka-
Yıldırım Mosque and
Its Social Complex
Yıldırım social complex was commissioned by
the IV Ottoman Sultan Yıldırım Bayezid betwe-
en 1390-1395 in the eastern area of the city. It
is one of the biggest social complexes in Bursa.
Magnificence of the social complex was a reflec-
tion in architecture of transition from “Princi-
pality” to “State.” The social complex consisting
of a mosque, tomb, madrasa and a hospital has
been built on a small hill.
A story is told about Sultan Yıldırım Bayezid’s
interesting practice as to why the social complex
was built on this hill. According to the story, Sul-
tan Bayezid intended to have the social complex
built on the airiest hill in the city. He had meat
hanged on a few high points in the city to find
the airiest and most beautiful hill. A few days
later, the pieces of meat started to spoil one by
one. The hill where meat spoiled the last had to
be the most beautiful hill. That hill is where Yıl-
dırım Mosque is located and the social complex
was built here as the Sultan wished. Yıldırım so-
cial complex was built between 1390 and 1395
and naturally, its appearance was not like as it is
now. The place where Yıldırım Primary School
is located just below the mosque reminds us of
the hospital and the Sultan’s hunting summer-
house that have not remained intact up until the
present day and verdant surroundings where the
sultan went hunting once upon a time. In pic-
tures of Bursa taken in the 1880s it is openly
seen how Yıldırım and the area around it was
verdant and Gökdere flowed as a large river be-
side the social complex. Evliya Çelebi described
this mosque as “a rose similar to the garden of Eden
and a mosque in a rose garden.”
Social Complex as Headquarters
Yıldırım social complex was built as a small fort-
ress. Generally, social complexes built on high
places are like small fortresses with walls sur-
rounding them. Building walls around a comp-
lex was mandatory in a deserted wooded area
96 97
pısı hâlâ bulunmaktadır. Yıldırım’dan başka, bu
yönünü muhafaza eden külliye kalmamıştır. Bu
yönleri itibariyle külliyeler Ribat bölgesi konu-
munda da olmuşlardır. Yani uç noktada askerle-
rin karargâh merkezi, karar alma mekânı. Yıldı-
rım Camisi’nin Yunan işgali yıllarında karargâh
olarak kullanıldığını bilinmektedir. Aynı şekilde
darüşşifa da Baruthane olarak kullanılmıştır. Bu
karargâh cami için Kazım Baykal: “Şehrin en
heybetli camisi” demiştir. Heybetli caminin bir
asker gibi doğu sınırında yüksekte nöbet tutma-
sından dolayı, Alman Mareşali Moltke: “Bursa’da-
ki camiler arasında İnşa tarzı bakımından bana en
mükemmel gibi görünen, Türklerin ‘Yıldırım’ dedikleri
Bayezid’in camisidir” demiştir.
“Cedlerimiz inşa etmiyorlar, ibadet ediyorlardı. Maddeye
geçmesini ısrarla istedikleri bir ruh ve imanları vardı.
Taş, ellerinde canlanıyor, bir ruh parçası kesiliyordu.
Duvar, kubbe, kemer, mihrap, çini, hepsi Yeşil’de dua
eder, Muradiye’de düşünür ve Yıldırım’da harekete ha-
zır, göklerin derinliğine susamış bir kartal hamlesiyle
ovanın üstünde bekler. Hepsinde tek bir ruh terennüm
eder.”(Ahmet Hamdi Tanpınar)
Yıldırım külliyesi ilklerin külliyesidir. Ramazan
aylarında minareler arasına gerilen mahyalar ilk
defa bu camide görülmüştür. Yük taşımayan, an-
cak süs kemeri olarak kullanılan ve çok güzel bir
görüntüye sahip olan Bursa kemerleri ilk defa bu
camide ortaya çıkmıştır. Yine ilk Osmanlı hasta-
nesi olan Yıldırım Darüşşifası bu külliyenin ya-
pılarından biridir. Ortası bahçeli, önü kapalı ilk
Osmanlı medresesi Yıldırım Medresesi iken, İlk
revaklı türbe de sultan Yıldırım Bayezid’in türbe-
sidir. Bu ilklere şimdi biraz daha yakından baka-
lım.
as Neşri said: “Those who wanted to go to that
area after the mid-afternoon prayer hesitated.”
The only walls of a social complex that have re-
mained intact up until the present day are those
of Yıldırım social complex. The entrance gate
of the social complex on its northern part is still
intact. No other social complex besides Yıldırım
has preserved its entrance gate. From this aspect,
social complexes were like strongholds. That is
to say they were the headquarters and decision
making places of soldiers. Yıldırım Mosque was
used as headquarters during the occupation of
Greeks. In the same way, the hospital was used
as a gunpowder factory. Kazım Baykal defined
this mosque used as headquarters as the “state-
liest mosque in the city.” The German Marshall
Moltke said as follows due to this stately mosque
keeping watch like a soldier at a high place on the
eastern border: “It seems to me that the best mosque in
terms of its style of construction among the ones in Bursa
is the mosque commissioned by Bayezid whom Turks call
“Thunderbolt”.
“Our forefathers did not build but prayed. They had a
soul and faith that they insistently wanted to pass to mat-
ter. A stone came to life in their hands and became a part
of soul. Walls, domes, arches, niches and glazed tiles all
prayed in Yeşil mosque, contemplated in Muradiye and
waited in Yıldırım like an eagle on a hill ready to take
action towards the depths of skies. A single soul sang ple-
asantly in all of them.” (Ahmet Hamdi Tanpınar)
Yıldırım social complex was the first of its kind.
Mahyas that are strings of light strung between
two minarets and the lights of which either form
words or pictures were seen for the first time in
this mosque. Bursa arches that did not carry any-
thing but were used for decoration purpose and
looked beautiful, appeared in this mosque for
the first time. Yıldırım hospital that was the first
Ottoman hospital was one of the structures of
this social complex. Yıldırım madrasa with a gar-
den in the center and an enclosed façade was the
first Ottoman madrasa and the first tomb with a
porch was that of Sultan Yıldırım Bayezid. Let’s
take a closer look at these innovations.
98 99
100 101
Caminin İlkleri
Her külliyede olduğu gibi Yıldırım Külliyesi’nin
merkezinde de camii bulunmaktadır. Bursa mi-
marisinin zaviye planlı, kanatlı, ters T planlı,
tabhaneli olarak anılan yapılarından olan Yıldı-
rım Camii bu modelin Bursa’da en olgun haliy-
le kendini gösterdiği iki yerinden biridir. Yeşil
Camii’nin ön hazırlık aşamasıdır. Yeşil Camii’nde
zirveye varacak olan bu kanatlı cami sisteminde,
iki kubbe arasında Bursa kemeri yer alır. Yıldı-
rım Camii’nde, Yeşil Camii’nden daha etkileyici
duran bu süs kemeri, ön taraftaki namaz kılma
bölümüyle, arkada kalan ve çok amaçlı olarak
kullanılmış olan eyvan ve odaları birbirinden
ayırmaktadır. İlk yapıldığı dönemlerde bu cami-
lerde yalnızca bu ön kısımlarda namaz kılınmak-
taydı. Bunun en belirgin göstergesi, hat yazı ve
süslemelerinin yalnızca bu ön kısımda yer alıyor
olmasıdır. Geride kalan kısımlar ise tamamen
süssüz ve sadedir.
Caminin mihrap duvarında, boydan boya yer
alan birbirinden güzel mesajlar bir bütünlük teş-
kil edecek şekilde sunulmuştur. Mihrabın sağın-
daki dairenin içinde şu ayet yazılıdır: “Fetekabbe-
leha rabuha bikabulin hasenin” anlamı: “Rabbi onu en
güzel bir biçimde kabul etti.” Mihrabın sol tarafında
İhlas Suresi yazılmıştır. En alt kısımdan başlaya-
rak, sol taraftan yukarıya doğru saatin dönüşü is-
tikametinde bir daire çizerek çok güzel bir istifle
sure yazılmış ve orta kısmında bir Davut Yıldızı
oluşturulmuştur.
Mihrabın sağ alt kısmındaki dikdörtgen şeklin
içinde, bir başka güzel sülüs yazı bulunur. Yine
derin manaları ihtiva eden bu yazıda “Fe eynema
tuvellu fe seme vechullah“ ayeti yazılıdır. Yani “Yüzü-
nüzü nereye dönerseniz dönün Allah’ın yüzü de
oradadır.” Bu ayet, İslam’ın hayatın her alanına
ve her anına müdahil bir din olduğunu anlatan en
veciz ifadelerden biridir. Bu ayetin gereği olarak
da mihrabın diğer yanındaki dikdörtgen şeklin
içindeki yazıda: “Ekmelül müminine imanen ehsenu-
hum hulukan” “Müminlerin iman yönünden en kâmil,
Innovations in the Mosque
There is a mosque in the center of Yıldırım so-
cial complex as in every social complex. Yıldırım
Mosque which is one of the structures with a
plan of a small Islamic monastery, wings, reverse
T-plan and guesthouse, is one of the two places
in Bursa where this model shows itself in the
maturest way. It is the preparatory stage of Yeşil
Mosque. There is a typical Bursa vault between
two domes in this mosque system with wings
that was highly developed in Yeşil Mosque. This
decorative vault that is more impressive in Yıl-
dırım Mosque than Yeşil Mosque separates the
praying hall at the front and the iwan and rooms
at the back that are used for different purposes.
When these mosques were first built, prayers
were performed only at the front part. The most
notable indication of this is that only the front
part has calligraphic writing and decorations.
The remaining parts are simple and without any
decorations.
Beautiful messages adorn the wall of the niche
in the mosque. The following verse is written in
a circle on the right side of the niche: “Allah ac-
cepted him in the most beautiful way.” Surah Ihlas is
written on the left side of the niche. The surah
has been written beautifully by starting from the
lowest part, from the left side upwards, forming
a circle clockwise and there is a star of David in
the middle.
There is another beautiful calligraphic writing in
a rectangular shape on the right lower part of the
niche. This is another verse that has a deep me-
aning and says as follows: “Wherever you turn your
faces there is the Face of Allah.” This verse is one of
the most concise verses explaining that Islam is a
religion that intervenes in all fields and moments
of life. As part of this verse, a hadith is written
in a rectangular shape on the other side of the
niche. The hadith says as follows: “ The most
perfect believer in respect of faith is he who is
best of them in manners.” These writings that
102 103
en olgun olanı ahlâkı en güzel olanıdır” hadisi yazıl-
mıştır. Birbiriyle bağlantılı olarak yazılmış, ade-
ta biri diğerini şerh ediyor gibi duran bu yazılar,
Yıldırım Camii’ne gelen ziyaretçileri gönüllerini
doldurarak uğurlar.
Dikkat çekici bu yazılar, caminin sadece mihrap
duvarında yazılı değildir. Kenar duvarlarda da
etkileyici istifler görülebilir. 1855 depreminden
sonra yenilendiği tahmin edilen yazılarda, sağ ve
sol duvarlarda karşılıklı olarak yazılmış olan Nebe
Suresi istifiyle göz kamaştırır. Yine ortada bir yıl-
dız oluşturarak daire çizen bu yazının yanında
balık şekli oluşturarak yazılmış olan müsenna (si-
metrik) yazıda ise Besmele-i Şerifler vardır. Yine
bunların üst kısmında zarif süslemelerin içinde
Cihar-ı yar-i güzin Efendilerimizin isimleri yazıl-
mıştır.
İlk mahya süslemesi, Koca Mustafa Paşa zaviyesi
Şeyhi Hasan Efendi tarafından kandilleri yakı-
larak bu camide yapılmış, daha sonra sultan 4.
Murat bu uygulamayı tüm Osmanlı topraklarına
yaymıştır. 2012 yılında, Yıldırım Belediyesi tara-
fından yenilenen Yıldırım minareleri bu güzel ge-
leneğin ilk başladığı yerdir.
Yıldırım Camii’nin ilkleri sadece mahyaları
da değildir. Mimaride “Bursa Kemeri” olarak
ismi geçen hoş görünümlü süs kemerleri, Ye-
şil Camii’nde bolca örneği sergilenmeden evvel
bu camide kullanılmıştır. Caminin en etkileyici
kısımlarından olan son cemaat mahfilindeki re-
vakları süsleyen bu kemerler için Oktay Aslana-
pa: “Uzaktan mermeri andıran gri kesme taşla kaplı
gösterişli ve bir benzeri olmayan son cemaat yeri. Bursa
kemerleri burada kullanılmıştır. Cami, en çok bu son ce-
maat yeriyle dikkat çeker ve unutulmaz bir etki bırakır
”demiştir.
Caminin en dikkat çekici özelliklerinden biri de
taş oymacılığıdır. Yapının iç ve dış cephelerinde
taş ve mermer işçiliğinin bolca güzel örneğini
görmek mümkündür.
are associated with one another and as if expo-
und one another see visitors to Yıldırım mosque
off by filling their hearts.
These writings that draw attention are not only
written on the wall of the niche. Impressive wri-
tings can also be seen on the sidewalls. Among
these writings believed to have been rewritten
after the 1855 earthquake, Surah Nebe written
on the right and left walls impresses visitors.
Basmala-i Sharif is written in a symmetrical way
in the shape of a fish beside this circular writing
in the shape of a star. The names of four great
caliphs are written within graceful decorations
on the upper parts of these names.
The first mahya decorations were made in this
mosque and Sheikh Hasan Efendi who was in
charge of Koca Mustafa Pasha Lodge lit the oil
lamps. Afterwards, this practice spread to all Ot-
toman lands under the reign of Murat IV. Yıldı-
rım minarets that were restored by Yıldırım mu-
nicipality in 2012 are places where this beautiful
tradition started for the first time.
Mahyas were not the only innovations in Yıldı-
rım mosque .Decorative vaults known as “Bursa
vaults” in architecture, were used in this mosque
before being displayed in Yeşil mosque. These
vaults decorate porticos in the gathering place
where people perform their prayers in congre-
gation and which is the most impressive place
in the mosque. Oktay Aslanapa said as follows
about these vaults: “An unprecedented gathering place
covered with gray cut stone that resembles marble from a
distance. Bursa vaults have been used here. The mosque
draws attention with this gathering place and leaves an
unforgettable impression.”
One of the most impressive features of the mos-
que is stone carving. It is possible to see many
beautiful examples of stonemasonry and marble
workmanship on the interior and exterior sides
of the structure.
106 107
106 107
108 109
110 111
112 113
114 115
38 39
Türkmen aşiretleri kendilerine yerleşecek yer arayışları sırasında Osman gazinin egemenliği altındaki to-
praklara ulaşmışlardır. Bu dönemde Kızık köylerinin Bursa yakınında kurulması bölgede Müslü-
man nüfusu arttırarak kentin Osmanlı topraklarına katılma sürecinde kolaylaştırıcı rol oynamıştır. 1301
yılından sonra Bursa ovasının Türkmenlerin yerleşimine açıldığı 1302 yılı olabileceği vurgulanmaktadır.
118 119
120 121
122 123
124 125
128 129
50 51
132 133
134 135
136 137
Yıldırım Darüşşifası / İlk Osmanlı
Hastanesi
Yıldırım Külliyesi’nden önce yapılmış olan kül-
liyelerde pek çok yapı inşa edilmiş olmasına
rağmen bir darüşşifa/hastane yapılmamıştır. İlk
yapılan hastane Yıldırım Darüşşifası’ dır. Külli-
yenin iki yüz metre kadar doğusunda, bir rivayete
göre hastaların külliye merkezindeki kalabalıktan
rahatsız olmamaları için, diğer bir rivayete göre
ise külliye merkezinde bulaşıcı hastalık riski bu-
lunmasın veyahut insanları rahatsız etme endişesi
olmasın diye külliyenin biraz uzağında yapılmış-
tır. Bu gün Göz Hastanesi olarak hizmet vermek-
tedir. Bu hastane tarih boyunca hem bedeni hem
de rûhi marazların şifasının arandığı bir merkez
olmuştur. Bu yüzden darüşşifada delilerin de te-
davi görüyor oluşu burasının ‘Bimârhane’ veya
‘Tımarhâne’ olarak anılmasına sebep olmuştur.
Yıldırım Darüşşifası 1855 depreminde yıkılınca
bir daha tamir edilip hastane olarak kullanılma-
mıştır. Bu yıkık bina ordu tarafından Baruthâne
olarak kullanılmıştır. Bu nedenle yanındaki me-
zarlığın adı “Baruthane Mezarlığı” etrafındaki ma-
halle de “Baruthânemahallesi”dir.
Yıldırım Hospital / The First Ottoman
Hospital
Although many structures had been built in social
complexes built before Yıldırım, a social complex
and hospital had not been built. Yıldırım hospital
was the first one. According to a story, the hospi-
tal was built two hundred meters east of the soci-
al complex for patients not being disturbed by the
crowded social complex and according to another
story the hospital was built a bit further due to the
risk of infectious diseases or not to disturb peop-
le. Today, it offers service as an Eye Hospital. This
hospital has been a center where people were cured
for their physical as well as mental illnesses throug-
hout history. Therefore, this place was also called a
mental hospital as people with mental illnesses un-
derwent treatment. Yıldırım hospital was destroyed
in an earthquake in 1855 and after that, it was not
repaired or used as a hospital. This building was
used as a gunpowder factory by the army. Therefo-
re, a cemetery beside the hospital is called “Gunpow-
der Factory” cemetery and the neighborhood around
it “Gunpowder Factory neighborhood.”
138 139
140 141
142 143
144 145
Yıldırım Medresesi
Yıldırım Medresesi yapılmadan evvel hem Orhan
Gazi, hem de Sultan 1. Murad (Hüdavendigâr
Camisinin üst katında) Bursa’da medreseler yap-
tırmışlardı. Fakat Osmanlı medreseleri olarak
bilinen ortası bahçeli etrafında sınıf ve eyvanla-
rın yer aldığı klasik Osmanlı medrese üslûbu ilk
defa Yıldırım Medresesi’nde uygulanmıştır. Bah-
çe ortadadır. Böylece öğrenci hava alma ihtiyacı
duyduğunda dışarıya çıkıp zihnini dağıtmayacak
medresenin içinde ferahlayabilecektir. Yıldırım
Medresesi, Selçuklu geleneğinin bir devamı ol-
masına rağmen önü kapalı, ortası bahçeli ilk Os-
manlı medresesi olmuştur.
Yıldırım Madrasa
Both Orhan Gazi and Sultan Murad I had mad-
rasas built in Bursa (on the upper floor of Hüda-
vendigar mosque) before Yıldırım madrasa was
constructed. However, the classical Ottoman
madrasa style with a garden in the center sur-
rounded by classrooms and iwans was put into
practice in Yıldırım madrasa for the first time.
The garden is in the center. Thus, students could
go out for fresh air without being distracted and
feel relieved in the madrasa. Although Yıldırım
Madrasa maintained Seljuk tradition, it was the
first Ottoman madrasa with an enclosed façade
and a garden in the center.
146 147
148 149
150 151
152 153
154 155
156 157
İlk Revaklı Türbe
Timur’un esiri iken Akşehir’de vefat eden Sultan
Yıldırım Bayezid, oğlu Emir Süleyman Çelebi ta-
rafından yaptırılan 1406 yılında bu türbeye ge-
tirilmiştir. Külliyenin en sevimli ve küçük yapısı
olan Yıldırım Türbesi, kare planının önüne Os-
manlı mimarisinin en güzel yanlarından biri olan
revakların konmasıyla, başka bir ilki bu külliyeye
yaşatmıştır. Türbede padişahın haricinde oğulları
da yatmaktadır.
The First Tomb with a Porch
When Sultan Yıldırım Bayezid passed away in
Akşehir where he was enslaved by Timur, his son
Emir Süleyman Çelebi brought his body to this
tomb built in 1406. Yıldırım tomb which is the
smallest structure in the social complex inclu-
ded another innovation –porches, which are the
most beautiful aspect of Ottoman architecture,
placed in front of the square plan. Besides the
sultan, his sons are also buried in the tomb.
162 163
158 159
160 161
164 165
1
166 167
Emir Sultan Külliyesi
Emir Sultan Külliyesi, Bursa’nın en doğusundaki
külliyelerden biridir. Bir padişah külliyesi olma-
masına rağmen Bursa’da Osmanlı sultanlarının
yaptırdığı külliyeler kadar büyük olan tek külli-
yedir. Tüm külliyelerde olduğu gibi cami mer-
kezdedir. Caminin haricinde türbe, imarethane,
hamam, medrese gibi yapıların bulunduğu bir
kompleks olarak inşa edilmiştir. Ancak medrese
günümüze ulaşamamıştır. Dergâhında, yalnızca
bir binası günümüze ulaşmış ve restore edilerek
kültür merkezi olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Hamam da günümüzde kültür merkezi olarak
kullanılırken, imarethane büyük değişikliğe uğ-
ramış ve günümüzde sağlık ocağına dönüştürül-
müştür.
Emir Sultan Külliyesi Sultan Yıldırım Bayezid’in
kızı Hûndi Fatıma Hatun tarafından, Emir Sultan
hazretlerinin 1429 yılındaki vefatından sonra inşa
edilmiştir. Emir Sultan Hazretleri’nin yaşadığı
dönemde yalnızca talebelerini yetiştirdiği dergâhı
bulunmakta iken, vefatından sonra önce türbesi
daha sonra ise külliyenin diğer yapıları inşa edil-
miştir. İlk yapılan cami şimdiki camiden farklı
olarak çok kubbeli bir yapı iken, 1795 yılındaki
bir yangında hasar görünce 1800’lerin başında
Sultan 3. Selim zamanında yeniden yapılmıştır.
Bu onarımın kitabesi, caminin giriş kapısının he-
men üzerinde durmaktadır. Fakat bir süre sonra,
1855 yılındaki büyük Bursa depreminde cami ye-
niden ciddi bir hasara uğrayınca, Sultan Abdüla-
ziz zamanında 1868 yılında baştan sona yenilen-
miş ve külliye bugünkü görüntüsüne bu onarım
zamanında kavuşmuştur. Sultan Abdülaziz’in
tuğrasıyla birlikte bu onarımın kitabesi de türbe-
nin penceresinin hemen üzerinde yer almaktadır.
Emir Sultan Külliyesi, Bursa’nın maneviyat mer-
kezidir. Her gün mevlit okutulan camisi, yerli ve
yabancı turistler tarafından sürekli olarak ziyaret
edilmektedir. Sünnet düğünlerinde adet olarak
çocuklar buraya getirilerek dua edilir. Yeni evli
çiftlerin de, dua etmek için buraya geldiğini gör-
mek mümkündür. Uludağ’ın yamaçlarındaki bir
Emir Sultan Social Complex
Emir Sultan Social Complex is one of the soci-
al complexes on the easternmost part of Bursa.
Although it is not a social complex commissio-
ned by a sultan, it is the only social complex as
big as social complexes commissioned by Otto-
man sultans in Bursa. The mosque is in the cen-
ter as in all social complexes. Besides a mosque,
the social complex consists of a tomb, soup kitc-
hen, bath and madrasa. However, the madrasa
has not remained intact up until the present day.
Only one building has remained intact up until
the present day and this building has been resto-
red and renders service as a cultural center today.
The bath, too, renders service as a cultural center
today. The soup kitchen has undergone a major
change and converted into a health care center.
Sultan Yıldırım Bayezid’s daughter Hundi Fatima
Hatun commissioned Emir Sultan Social Comp-
lex after the death of Emir Sultan in 1429. When
Emir Sultan was alive, the social complex only
and a lodge where students received education;
after his death first his tomb and then the other
structures in the social complex were built. Unli-
ke the present day mosque, the first mosque was
a multi-domed structure and when it was dama-
ged in a fire in 1795 it was rebuilt by Sultan Selim
III in the early 1800s. The epitaph about repairs
stands on the entrance gate of the mosque. Ho-
wever, after some time when the mosque was se-
riously damaged in a massive earthquake that hit
Bursa in 1855 it was completely renewed during
the reign of Sultan Abdulaziz in 1868 and the
social complex attained its present appearance.
The tughra (the official signature of the Sultan)
of Sultan Abdülaziz and the epitaph about repa-
irs are on the window of the tomb.
Emir Sultan Social Complex is the spiritual cen-
ter of Bursa. Local and foreign tourists, conti-
nuously visit the mosque where Mevlid is recited
every day. Children are brought here at circum-
cision feasts as part of tradition and prayers are
recited. It is possible to see newly-wed couples
168 169
tepe üzerine kurulduğu için, dinlenmek ve man-
zara seyretmek isteyenlerin gelmeyi en çok sevdi-
ği yerlerin başında Emir Sultan Külliyesi gelmek-
tedir. Bursa’daki tek etrafı revaklı kapalı avlu olan
cami avlusunun ortasında sürekli akan mütevazı
bir şadırvan ve fıskiyesi bulunur. Caminin çev-
resinde de farklı zamanlarda yapılmış altı güzel
çeşme vardır.
who come here to pray. As it stands on a hill on
the slopes of Mount Uludağ, Emir Sultan Social
Complex is also a popular destination for those
who want to rest and enjoy the spectacular sce-
nery. There is a simple fountain and its sprinkler
from which water flows continuously in the cen-
ter of the enclosed courtyard with a porch. Six
beautiful fountains have been built at different
times around the mosque.
172 173
170 171
170 171
170 171
170 171
170 171
170 171
174 175
Emir Sultan Hazretleri
Külliyeye ismini veren Emir Sultan Hazretleri,
1368-1429 yılları arasında yaşamış bir sûfidir.
Orta Asya’nın tanınmış mutasavvıflarından Sey-
yid Ali Efendi’nin oğlu olarak Buhara’da dünyaya
gelmiştir. Gerçek ismi Muhammed Şemsettin el
Buhari iken, Emir Sultan ismiyle meşhur olmuş-
tur. Peygamberimizin soyundan geldiği için ismi-
nin başında “Seyyid” ibaresi vardır. Çocukluk yıl-
larını, hem hocası hem de mürşidi olan babasının
yanında geçirmiş ve ondan çömlekçilik yapmayı
öğrenmiştir. Babasının vefatından sonra bir kafi-
leyle birlikte Buhara’dan yola çıkmış ve Mekke’ye
gelmiştir. Burada hac farizasını yerine getirir. Ar-
dından Medine’ye gider. Rivayete göre, Medine’yi
çok seven Emir Sultan Hazretleri hayatının so-
nuna kadar büyük dedesi olan Hz. Peygamber’in
(sallallahu aleyhi ve sellem) yanında kalmaya
niyetlenir. Ancak gördüğü bir rüya üzerine Ku-
düs, Şam ve Bağdat duraklarına uğradıktan sonra
Rum diyarına kadar gelecektir. Rivayete göre rü-
yasında peygamberimiz “Ey oğul, Hak tarafından
sana işaret olundu ki, Anadolu’ya varıp ceddin Hz.
Muhammed’in sünnetinin adabını Müslümanlara takva
yolu ile açıklayasın!” diyerek onu yeni hizmet sa-
hasına yönlendirirler. (Baldırzade’den nakleden Hüseyin
ALGÜL, Gönül Sultanlarımız, Timaş yayınları, s.89)
Bursa’ya 1390’lı yıllarda varmıştır. Rivayete göre
üç nurlu kandil kendisine eşlik eder. Bursa’ya
vardıktan sonra, üç padişah döneminde yaşamış
ve 1429 yılındaki veba salgınında vefat edinceye
kadar Bursa’dan hiç ayrılmamıştır. Yaklaşık 40 yıl
kadar Bursa’da kalmış ve şehrin manevi açıdan
imarına çok önemli katkıları olmuştur.
Yıldırım Bayezid döneminde geldiği Bursa’da, ilk
olarak Molla Fenari Hazretleri ile tanışır. Mol-
la Fenari Hazretleri’nden Sadrettin Konevi’nin
“Miftah’ul Gayb” adlı eserini okur. Emir Sultan
Hazretleri’ni çok seven ve ona muhabbet besle-
yen Molla Fenari, padişaha mektup yazarak Emir
Sultan’dan övgüyle bahseder. Sultan Yıldırım Ba-
yezid, Emir Sultan’la tanıştıktan sonra yanından
Emir Sultan
Emir Sultan after whom the social complex was
named, was a sufi who was born in 1368 and
died in 1429. He was born in Bukhara. His fat-
her, Sayyid Ali Efendi was a well-known sufi in
Central Asia. Although his real name was Mu-
hammad Şemşettin al-Bukhari he became famo-
us with the name Emir Sultan. The term Sayyid
which is an honorific title to denote descendants
of Prophet Muhammad is used before his name.
He spent his childhood with his father who was
both his teacher and guide and learned how to
make pottery from him. After his father’s death,
he set off for Mecca from Bukhara with a ca-
ravan. He performed the Hajj in Mecca. Then
he went to Medina. According to a story, Emir
Sultan who loved Mecca intended to stay with
his great grandfather Prophet Muhammad (saw)
until the end of his life. However, after a dream
that he had, he would travel as far as Greek lands
after stopping over in Damascus and Baghdad.
According to the story, Prophet Muhammad gu-
ided him and sent him to serve by saying: “Son,
this is a sign for you from God, you will go to Anatolia
and explain Prophet Muhammad’s sunnah ( the way of
life prescribed for Muslims on the basis of the teachings
and practices of Prophet Muhammad) by way of taqwa
(being constantly aware of both Allah’s presence and att-
ributes).’’ (Hüseyin ALGÜL based on Baldırzade, Sultans of
the Heart, Timaş Publications, p.89)
He arrived in Bursa in the 1390s. According to
the story, three heavenly lights accompanied him.
He lived in Bursa during the reign of three sul-
tans and did not leave the city until his death in
an outbreak of plague in 1429. He lived in Bursa
for about 40 years and significantly contributed
to the construction of the city spiritually.
He arrived in Bursa under the reign of Yıldı-
rım Bayezid and first met Mollah Fenari who
made him read Sadrettin Konevi’s work called
“ Miftah’ul Gayb.” Mollah Fenari who was fond
of Emir Sultan wrote a letter to the sultan pra-
177176
ayırmaz ve pek çok işinde kendisine danışır. Sul-
tanın kızı Hûndi Fatıma Hatun ile evlendirilir ve
bu izdivaçtan iki kız bir erkek, üç çocuk dünyaya
gelir. Bu gün Hûndi Fatıma Hatun ve üç çocuk-
ları da Emir Sultan hazretlerinin türbesinde yat-
maktadır.
Fetret döneminde ve Çelebi Mehmet zamanında
da Bursa’da bulunan Emir Sultan Hazretleri’nin,
Anadolu’da tanınırlığının artmasıyla birlikte ken-
disine özel ziyaretler başlar. Bu özel ziyaretler
Erguvan Faslı, Erguvan Bayramı olarak anılmış
ve Anadolu’nun dört bir yanındaki tekkelerden
zaviyelerden toplanan dervişler, Emir Sultan
Hazretleri’ni ziyaret etmişlerdir. Bir hafta süren
bu ziyaretlerde dervişler Emir Sultan Külliyesi
civarında misafir edilerek ibadet ü taatle, zikir ve
virdleriyle vakit geçirirlermiş. Bu gelenek Emir
Sultan Hazretleri’nin vefatından sonra da devam
etmiş ve tekkelerin kapatıldığı 1920‘lere kadar
yüzyıllar boyunca sürmüştür.
Emir Sultan Hazretleri, Kübreviye tarikatından-
dır. Tarikatın piri olan ve Moğollara karşı savaşır-
ken şehit olan Necmüddin-i Kübra gibi o da, fiili
cihada iştirak edecek ve Sultan 2. Murat zama-
nında İstanbul’un kuşatmasına katılacaktır. Yani
o, bir yandan etrafına hikmet saçan bir bilge sûfî
iken diğer yandan da bir aksiyon insanı olarak
sürekli halkın ve padişahların yanında bulunmuş
onlara vaazu nasihatlerde bulunmuş bir mücahid-
dir. Katılmış olduğu bu kuşatmada dergâhından
götürdüğü bazı talebeleri de şehit olmuşlardır.
Emir Sultan Hazretleri Bursa’ya döndükten kısa
bir süre sonra, 1429 yılında vefat etmiştir.
ising Emir Sultan. After meeting Emir Sultan,
Sultan Yıldırım Bayezid asked him to stay and
consulted him in many matters. He married the
Sultan’s daughter Hundi Fatıma Hatun and had
three children, two girls and a boy. Today, Hundi
Fatıma Hatun and her three children are buried
in Emir Sultan’s tomb.
As more people came to know about Emir Sul-
tan who was in Bursa during interregnum and
during the reign of Çelebi Mehmet, he started
receiving special visits. These special visits were
known as Erguvan (redbud) Faslı and Erguvan
Feast and dervishes who gathered in lodges and
zawiyahs (monastic complexes) across Anatolia
visited Emir Sultan. The dervishes were hosted
in Emir Sultan social complex during these vi-
sits that lasted one week and spent their time
praying, doing zikr (remembrance of Allah) and
Daily Islamic practices. This tradition continued
for centuries after Emir Sultan’s death until the
1920s when lodges were closed down.
Emir Sultan was from Kübreviye sect. Just like
Necmüddin-Kübra who was the founder of the
sect and was martyred while fighting against the
Moghuls, Emir Sultan too would take part in
jihad and the conquest of İstanbul during the
reign of Sultan Murat II. That is to say, on the
one hand he was a sage sufi who spread wisdom
to those around him and on the other hand he
was a mujahid who always stood by people and
sultans and advised them. Some of his students
whom he took with him from his lodge to the
siege of the city were also martyred. Emir Sultan
passed away in 1429 shortly after returning to
Bursa.
179178
Gerçi âşıklara salâ dinüldi
Derdi olan gelsin dermanı buldum
Ah ile vah ile cevlan ederken
Cânımun içinde cânânı buldum
Açılmış dükkânlar kurulmuş bâzâr
Canlar mezâd olmuş dellâlda gezer
Oturmış ümmetün beratın yazar
Cevahir bahş iden dükkânı buldum
Erenler meydana doğru varurlar
Anda cem’oluban virür alurlar
Cümle enbiyalar divan dururlar
Hakk’a mahbûb olan sultanı buldum
Akar gözlerimden yaş yerine kan
Zerrece görünmez gözüme cihan
Deryalar nûşidüb kanmaz iken can
Âşıklar kandıran ummanı buldum
Emir Sultan der ne hoş bâzâr imiş
Âşıklar seyridüb gezerler imiş
Cümlenün maksûdı ol dîdar imiş
Hakk’a karşı duran dîvânı buldum
(Emir Sultan)
All lovers have been informed of
Let the ones who are troubled come and find a cure
While roaming in pain
I have found my beloved
A bazaar with shops has been set up
Souls are sold at auction by sellers
As the congregation sits
I have found a shop distributing jewels
Pious people go towards the square
Where they act in unison
All holy men are standing up out of respect
I have found my real sultana
My eyes shed blood instead of tears
The world has no importance to me
As the soul drinks all sea water and is still thirsty
I have found the ocean that deceives lovers
Emir Sultan says it is such a pleasant bazaar
Where lovers roam
Everyone desires that beloved with beautiful eyes
I have found the right assembly
(Emir Sultan)
181180
185184
Emir kültür merkezi metni ilave metnin içinden! hamam
183182
187186
Zeyniler Cami ve Haziresi
Emir Sultan külliyesinin doğusunda,
Derebahçe yolu üzerinde, II. Murad dö-
neminde Abdüllatif-i Kudsî Hazretleri
adına, Hoca Ramazan tarafından mescid
olarak yaptırılmıştır. Osmanlı devrinin
en meşhur tarikatlarından olan Zeyniyye
tarikatının merkezidir. İsmini Zeynüddin
Hafi’den alır. Tarikatı Bursa’ya getiren
kişi de, Zeyniler Camii’nin hemen arka-
sında türbesi bulunan Abdüllatif-i Kudsî
Hazretleridir.
“Abdüllatif-i Kudsî 1384’ te Kudüs’te
doğdu. Kudüslü olanlara, Kudsî ya da
Makdisî denirdi. Tanınmış bir ailenin ço-
cuğu idi. Zekâ ve kabiliyeti ile hocaları-
nın dikkatini çektiği yıllarda zahiri ilim-
leri tahsil etti. Daha sonra tasavvufa ilgi
duydu. Hacca giderken Kudüs’e uğrayan
Zeyniyye tarikatının kurucusu Zeynüd-
din Hafi’yi evinde misafir ederek sohbet-
lerinden faydalandı.
Sonra onunla birlikte Horasan’a gitmiş ve
seyr-i süluk’u başlamıştır. Şeyhinden ica-
zet aldıktan sonra yeniden Kudüs’e gider
ve 1448’de Konya üzerinden Bursa’ya
varır. Evliya Çelebi’nin “büyük bir asita-
ne” diye övdüğü Zeyniyye dergâhında ir-
şat faaliyetlerini sürdürürken vefat eder.
Kabri Bursa’da Zeyniler Camii haziresin-
dedir. Abdullatif Kutsi’nin tasavvuf tari-
hi açısından en önemli özelliği, Zeyniyye
tarikatını Anadolu’ya getirmiş olmasıdır.
Zahiri ve bâtıni ilimleri şahsında birleş-
tirerek yalnızca dervişleri değil, zamanın
güçlü âlimlerini de kendisine bağlayan
Kudsî, bu özellikleriyle Osmanlı devleti-
nin temelinde bulunan dini, fikri yapının
mimarlarından biri sayılabilir.”
(Mustafa Kara, D.İ.A., Kudsî Abdullatif maddesi)
Zeyniler Mosque and Hazire
(Cemetery)
It was built east of Emir Sultan social complex,
on Derebahçe road by Hoca Ramazan on behalf
of Abdüllatif-i Kudsî during the reign of Mu-
rad II. It was the center of Zeyniyye sect, which
was the most well-known sect in the Ottoman
period. It takes its name from Zeynüddin Hafi.
The person who introduced this sect in Bursa
was Abdüllatif-i Kudsî whose tomb is behind
Zeyniler Mosque.
Abdüllatif-i Kudsî was born in Jerusalem in
1384. Those from Jerusalem were called Kud-
sî or Makdisî. He was the son of a well-known
family. He studied Zahiri - sticking to the mani-
fest or apparent meaning of expressions in the
Qur’an and the Sunnah during years when he
draw his teachers’ attention with his intelligence
and ability. Then he took an interest in sufism.
He hosted in his home the founder of Zeyni-
yye sect Zeynüddin Hafi who stopped over in
Jerusalem while going to perform the Hajj and
benefited from his conversation.
Then he went to Khorasan along with him and
embarked on his spiritual journey. He went to
Jerusalem once again after receiving consent
from his sheikh and arrived in Bursa via Konya
in 1448. He passed away while being engaged
in spiritual activities in Zeyniyye lodge that he
praised as “a big lodge.” His tomb is in the cem-
etery of Zeyniler mosque in Bursa. Abdüllatif-i
Kudsî’s most important characteristic was intro-
ducing Zeyniyye sect in Anatolia. “Kudsî who com-
bined zahiri (the Quran’s exterior or apparent meaning)
and bâtın (the interior or hidden meaning of the Quran)
sciences did not only influence dervishes but also the then
well-known scholars. Therefore, with these characteristics
he can be considered one of the architects of religious and
intellectual structure that was the basis of the Ottoman
state.” (Mustafa Kara, D.İ.A., Kudsî Abdullatif)
189188
Haziresi
Hazire, etrafı çevrili mezarlık demektir. Genellik-
le külliye, cami, mescit, tekke gibi dini yapıların
avlularında yer alan etrafı duvar veya parmaklıkla
çevrili mezarlıklara verilen isimdir.
Bursa’mızda pek çok külliyenin önemli hazire-
si vardır. Ancak Zeyniler Haziresi, medfeninde
bulunan büyük âlimlerin ve ünlü isimlerin şöh-
retiyle tarih boyunca hep özenle anıla gelmiş-
tir. İlk yapıldığında sadece Abdüllatif-i Kudsî
Hazretleri’nin ebedi istirâhâtgâhı iken zamanla
öyle genişlemiş ve öyle önemli isimleri medfe-
ninde misafir etmiştir ki, Mustafa Kara’nın de-
yimiyle Osmanlı döneminde sadece bu caminin
haziresinde yatanları anlatan özel eserler, risaleler
kaleme alınmıştır. Bir dönem herkesin defnedil-
mek istediği bir yerdi Zeyniler haziresi.
Bu hazire esasında şimdi görüldüğü kadar kü-
çük değildi. Molla Hüsrev hazretlerinin şimdi
mezarının olduğu yeri kapsayan medreseyi ve
Abdüllatif-i Kudsî’nin türbesini de içine alan
büyük bir hazire idi. Abdüllatif-i Kudsî Hazret-
lerinin türbesi, şu an mezarlığın dışında, binala-
rın ortasında kalmış durumdadır. Yani şimdiki
mezarlığın etrafındaki binalar gerçek mezarlığın
üzerinde sonradan yapılmışlardır.
Büyük tarikatın başına Abdüllatif-i Kudsî haz-
retlerinden sonra geçen Şeyh Tacettin, İbrahim
Karamani ve ondan sonra geçen Şeyh Hacı Ha-
life Kastamoni bu hazirenin diğer ulularındandır.
Daha pek çok âlim, müderris, kadı, sûfî ve gönül
ehli şair insanlar burada medfundurlar. Hazirede
Fatih Sultan Mehmet’in hocaları Molla Hüsrev
ve Molla Hayali’de yatmaktadır.
Hazire (Cemetery)
Hazire means an enclosed cemetery. It is gen-
erally a name given to cemeteries surrounded
by a wall or railing in the courtyard of religious
structures like social complexes, mosques, small
mosques and lodges.
Many social complexes in Bursa have cemeter-
ies. However, Zeyniler cemetery has been con-
sidered an important cemetery throughout his-
tory due to great scholars and well-known names
who have been buried here. When it was first
built, it was a place for only Abdüllatif-i Kudsî’s
eternal rest but in the course of time it expand-
ed to such an extent that it was a burial place
for so many well-known people that as Mustafa
Kara has said, only special works about those
entombed in the cemetery of this mosque were
written in the Ottoman period. Zeyniler ceme-
tery was once upon a time a place where every-
one wanted to be buried in.
This cemetery was in fact not as small as it is
today. It was a large cemetery that included a
madrasa where Mollah Hüsrev’s tomb is located
today and the tomb of Abdüllatif-i Kudsî. To-
day the tomb of Abdüllatif-i Kudsî is outside the
cemetery in the middle of buildings. Buildings
around the present day cemetery were built on
the old cemetery afterwards.
Sheikh Tacettin, İbrahim Karamani and Sheikh
Hacı Halife Kastamoni who led the sect after
Abdüllatif-i Kudsî were also buried in this cem-
etery. Many other scholars, professors, Muslim
judges, Sufis and poets were also buried here.
The teachers of Fatih Sultan Mehmet (The Con-
queror), Mollah Hüsrev and Mollah Hayali were
also buried here.
191190
193192
Molla Hüsrev
Molla Hüsrev (Ö.1480) Osmanlı’da müderrislik,
kazaskerlik ve en yüksek dini mevki olan şeyhü-
lislamlık mertebesine yükselmiş ulu bir âlimdir.
Fatih Sultan Mehmet’in hocalarındandır. Yazdı-
ğı pek çok ünlü eseriyle meşhurdur ki bunların
en önemlisi, İslam hukuku metodolojisine dair
yazdığı “Gürer” ve onun şerhi olan “Dürer”
kitaplarıdır. İstanbul’da padişahın himayesinde
iken, Molla Hüsrev’in Ayasofya’ya her girişinde
halkın ayağa kalkması ve ona hürmet etmesini
gören Fatih Sultan Mehmet onunla ilgili olarak
“Zamanımızın Ebu Hanife’si Molla Hüsrev’dir “
demiştir.
İbretlik Bir Hikâye
“Avusturyalı bir Profesör Molla Hüsrev’in Dürer
ve Gürer adlı eserini okur ve hayran kalır. 1940’lı
yıllarda ta Avusturya’dan kalkar Türkiye’ye
Bursa’ya gelir. Çelik Palas’a yerleşir. Çelik Palas o
senelerde yeni yapılmıştır. Geldiği günün sabahı
smokinlerini giyer. Ve Çelik Palas yöneticilerine,
-“Ben Molla Hüsrev’in mezarını, türbesini zi-
yaret etmek istiyorum bana bir fayton tutar mı-
sınız?” der. Otel idarecileri birbirlerine şaşkın
şaşkın bakarlar bu isimde bir türbe bilmiyoruz
derler. Otel idaresi önce vilayete sonra Vakıflar
Müdürlüğü’ne ve Müze Müdürlüğü’ne sorarlar.
Cevap aynı:
-Bilmiyoruz.
Bunun üzerine otel idaresi Maarif (milli eğitim)
Müdürlüğü’ne müracaat eder, Maarif Müdürlü-
ğü:
– “Araştıralım” der.
Evvelce Ulucami imam-ı salisi (üçüncü imamı)
olarak görev yaparken Maarif Müdürlüğü’ne
müfettiş olarak getirilen hafız Necip Aksoy Bey’e
sorarlar ve nihayet ondan cevap alırlar. Necip
Bey:
-“Molla Hüsrev, Emir Sultan Zeyniler Camii
bahçesinde medfundur” der. Ve misafir profesö-
rü ile beraber kabri ziyarete giderler.
Avusturyalı profesör kabri görünce şaşkına dö-
ner çünkü gördüğü manzara yürekler acısıdır.
Mezarın başında kitabeyi ihtiva eden sadece ba-
sit bir taş kalmıştır. Mezarın ortasında bir köpek
yatmış güneşlenmektedir. Civarında da tavuklar
eşinmektedir.
Profesör renkten renge girer. Misafir olduğu için
fazla konuşmaz. Sadece:
-“Bu bilim adamı bizde olsa biz buna büyük bir
anıt yaptırırız” der. Aynı gün Bursa’dan ayrılır.
Bu olayı maarif müfettişi Necip Aksoy Bey’den
ve Bursa’da uzun yıllar Milli Eğitim Müdürlüğü
ve daha sonra da Milli Eğitim Bakanlığı İlköğ-
retim Genel Müdürlüğü yapan Ertuğrul Seyhan
Bey’den dinledim.”(Bayram Sarıcan, Bursa’da
dini hayat)
Zeyniler (Beşevler) Köyü
Bursa’da şehir merkezinden dağa doğru bakıl-
dığında görülen bir yol vardır. Bu yol başlangı-
cındaki zikzaktan dolayı ‘Z’ harfine benzediği
için halk arasında “Z” yolu olarak bilinir. Bu yol
yamaç paraşütçülerinin atladığı yerde son bulur
ve arkasındaki üç beş tane evin oluşturduğu kü-
çük bir köyle biter. Bu yüzden buraya daha sonra
Beşevler Köyü denmiştir. Burasının asıl ismi ise
Zeyniler Köyü’dür. Zeyniler Köyü, Bir zamanla-
rın Zeyniler Yaylası’dır. Yüzyıllar önce Zeyniyye
dergâhı dervişlerinin ibadet, tefekkür için çıktık-
ları bu yayla, zamanla mamur bir hale gelmiş ve
şimdiki Zeyniler Köyü oluşmuştur. Reşat Nuri
Güntekin’in “Çalıkuşu” romanında Feride’nin
gittiği, , kuş uçmaz kervan geçmez, çocuklarının
çoğunun adının Ayşe ve Zehra olduğu o ilginç
köy işte bu Zeyniler Köyü’dür…
Mollah Hüsrev
Mollah Hüsrev who died in 1480, was a great
scholar who was a professor, judge of the army
and rose to the position of Sheikh ul-Islam who
held the highest rank. He was the teacher of
Fatih Sultan Mehmet (The Conqueror). He is
known for many famous works, the most impor-
tant of them being his books on methodology of
Islamic law called “Gürer” and its commentary
“Dürer.” When he was under the sultan’s care in
İstanbul, Fatih Sultan Mehmet (The Conqueror)
who saw that everyone stood up and showed
respect for Mollah Hüsrev every time he entered
Hagia Sophia said: “ Mollah Hüsrev is Abu Ha-
nifa of our time.”
An Exemplary Story
“An Australian Professor read Mollah Hüsrev’s
book Dürer and Gürer and was impressed by it.
He came to Bursa, Turkey all the way from Aust-
ralia in the 1940s. He stayed in Çelik Palas hotel.
Çelik Palas had newly been built in those years.
The next morning he wore his tuxedo and told
Çelik Palas managers as follows: “I want to visit
Mollah Hüsrev’s tomb, can you get me a phae-
ton?”
Hotel managers stared wonderingly at each ot-
her and said that they did not know such a tomb.
They first asked the province and then to the
Directorate of Foundations and Museums. They
gave the same answer:
-“We don’t know.”
Then, hotel management consulted the Direc-
torate of National Education. Officials said that
they would search for it.
They asked Mr. Necip Aksoy, a hafiz who was
appointed as an inspector at the Directorate of
National Education when he was the third imam
at Ulumosque. He said:
-“Mollah Hüsrev is buried in the garden of Emir
Sultan Zeyniler Mosque.” He and the guest pro-
fessor visited the tomb together.
The Australian professor was astonished when
he saw the tomb because it was in a terrible con-
dition. There was only a simple headstone with
an epitaph on it left. A dog was lying in the sun
in the middle of the tomb and there were chic-
kens around it.
The professor was upset but did not speak much
as he was a guest. He only said:
-“If this scholar was Australian, we would have
a memorial erected to honor him.” He left Bursa
on the same day.
I have listened to this incident from Mr. Necip
Aksoy who is an inspector at the Directorate of
National Education and Mr. Ertuğrul Seyhan
who was the director of national Education in
Bursa for long years and was then appointed
as the Ministry of National Education Primary
Education Director General.” (Bayram Sarıcan,
Religious Life in Bursa)
Zeyniler (Beşevler) Köyü
There is a road that is seen when one looks to-
wards the mountain from the center of Bursa. As
this road resembles the letter “Z” due to a zig-
zag at its beginning, it is known as the “Z” road
among people. This road ends where paragliders
jump and in a small village consisting of three to
five houses. Therefore, this place was called Be-
şevler (Five Houses) Village. The real name of
this village is Zeyniler Village which was, once
upon a time, Zeyniler Plateau. This plateau whe-
re dervishes in Zeyniyye lodge came for praying
and contemplation, prospered in the course of
time and Zeyniler Village was formed. The off
the beaten track and interesting village where
Feride the protagonist in Reşat Nuri Güntekin’s
novel “The Wren” went to and where the names
of most of girls are Ayşe and Zehra is Zeyniler
Village…
195194
Namazgâh Camii ve Sofu Mehmet
Dede Mezarı
Namazgâh açık mescidinin kuzeyinde, Emir Sul-
tan Hazretleri’nin hizmetkârlarından Sofu Meh-
met Efendi tarafından yaptırılmış olan mescid
bulunur. 14. Yüzyıl sonlarında yapıldığı tahmin
edilen yapı 1977 yılında büyük bir onarım geçir-
miştir. Minaresi eski ve orijinaldir. Caminin ya-
nında, üzeri açık bir hazire içinde mezarlar vardır.
Büyük olan mezar, kasaplıkla uğraştığı için “Etçi
Dede” olarak da bilinen Sofu Mehmet Efendi’nin
mezarıdır. Sofu Mehmet Efendi hizmetkârı oldu-
ğu Emir Sultan Hazretleri’yle aynı tarihte, 1429
yılında vefat etmiştir.
Namazgâh Mosque and Sofu Mehmet
Dede’s Tomb
A small mosque commissioned by Sofu Mehm-
et Efendi who was one of the attendants of
Emir Sultan is located north of the namazgâh.
The structure believed to have been built in the
late 14th century underwent major repairs in
1977. Its minaret is old and original. There are
tombs in a cemetery next to the mosque. The
big tomb is that of Sofu Mehmet Efendi who
was known as “Etçi (meat seller) Dede” as he was
a butcher. Sofu Mehmet Efendi passed away in
1429, on the same date as Emir Sultan.
197196
199198
Namazgâh
Namazgâh, cuma ve bayram namazları gibi top-
luca kılınan namazlarda kalabalık cemaatin iştirak
edebilmesi için oluşturulmuş açık mescitlere de-
nir. Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk dönemlerin-
de ordunun savaşa giderken bu namazgâhları kul-
landıkları bilinir. Bursa Yıldırım’daki namazgâh,
Türkiye’de açık namazgâh olarak inşa edilmiş
olan yapıların ilki ve en güzelidir. Bursa’nın fet-
hinden sonra, fetihlere gitmeden önce namaz
kılmak için inşa edilen namazgâh günümüzde
içinde bulunduğu mahalleye de ismini vermiştir.
Namazgâh, Yıldırım ilçesinin güneybatısında,
Yeşil Külliyesi’nin üst kısmında bulunur. Düz bir
alanda yer alan bu açık ibadet mekânını, Umur
Bey yaptırmıştır. Kare planlı sahanın etrafı alçak
duvarla çevrili olup yapıldığı dönemde beş ka-
pılı olduğu kayıtlıdır. Mihrab, Minber ve zemini
mermerdir. Mihrapta altı sıra mukarnaslı kavsara
vardır. Minber, 10 basamaklı, sekiz köşeli külahlı
ve taç kapılıdır.
Açık Namazgâh bir dönem metruk vaziyette
iken, bugün Büyükşehir Belediyesi tarafından
çalışmaları ile asıl işlevi yeniden kazandırılmıştır.
Ramazan ayında Teravih namazları burada kılın-
maktadır.
Namazgâh
(Open-air Mosque)
Open-air mosques to enable a large number
of people to take part in congregational pra-
yers performed on Fridays and religious festi-
vals are called Namazgâhs. In earlier periods of
Ottoman history, the Ottoman army used the-
se Namazgâhs when it was going to battle. The
namazgâh in Yıldırım, Bursa is the first and most
beautiful of structures built as an open-air mos-
que in Turkey. The namazgâh was built after the
conquest of Bursa for performing prayers befo-
re expeditions and the neighborhood where it is
located has been named after it.
Namazgâh is situated southwest of Yıldırım dist-
rict on the upper part of Yeşil Social complex.
This open-air praying area situated in flatland
was built by Umur bey. Low walls surround the
area with a square plan and it is registered that
there were five gates during the period when it
was built. The niche, minbar (a raised platform in
the front area of a mosque, from which sermons
or speeches are given) and the floor are marble.
There is a portal with six lines of muqarnas in
the niche. The minbar has ten flights of stairs, is
octagonal and has a portal.
The Namazgâh was not in a good condition in
the past but it has started refunctioning as a result
of work carried out by the Metropolitan Muni-
cipality. The Teraveh Prayers are performed here
during the holy month of Ramadan.
203202
205204
Pir Emir Camii ve Türbesi
Buhara’dan gelip Emir Sultan Hazretleri’nin akrabası ol-
duğunu bildiren ve dergâhta postnişin olmak isteyen Pir
Emir adlı seyyid için yapılmıştır. O sırada, Emir Sultan’ın
dergâhında Abdullah Efendi bulunmaktaydı. Bunun üzeri-
ne Hoca Alizade Efendi, Pir Emir Sultan adına Mûsâ Baba
semti civarında bir mescid ve bir dergâh inşa ettirdi. Pîr Emir
Sultan, bu dergâhta ders verip talebe yetiştirmekle meşgul
oldu. Vefat edince dergâhının bahçesine defnedildi. Molla
Yegân’ın torunlarından Ahmet Efendi, mescidi camiye çe-
virerek, kubbeli bir yapıya dönüştürmüştür. 1961 yılında bü-
yük ölçüde harap durumda olan yapı, Eski Eserleri Sevenler
Kurumu tarafından aslına uygun olarak onarılmıştır. Revak
ve pencere kemerleri, saçaklar ve duvardaki tuğla rozetler,
camiye bitişik minaresi ile merdiven başları o devir mimari
modelidir. Yapının duvarları üç sıra tuğla ve bir sıra moloz
taşıyla örülmüştür.
Toplam cemaat kapasitesi 200 kişi olan caminin, vakit na-
mazlarında ortalama 40, cuma namazlarında 250, bayram
namazlarında ise 500 kadar cemaati vardır.
Pir Emir Mosque and Tomb
It was built for a sayyid named Pir Emir who came from
Bukhara and said that he was a relative of Emir Sultan and
wanted to be the sheikh of the lodge. Abdullah Efendi was
in Emir Sultan’s lodge at that time. Therefore, Hoca Alizade
Efendi commissioned a small mosque and lodge in the area
around Mûsâ Baba neighborhood for Pir Emir Sultan. Pir
Emir Sultan started giving lessons to students in this lodge.
He was buried in the garden of the lodge after he passed
away. Ahmet Efendi who was one of the grandsons of Mol-
la Yegân converted the small mosque into a domed mosque.
The Association of Lovers of Antiquities had the structure
that was seriously damaged in 1961 repaired. The porch
and window arches, eaves and brick rosettes on the walls,
its minaret and over easing reflect architecture of that time.
Three layers of bricks and one layer of rubble stones were
used in the construction of its walls.
The mosque with a total congregational capacity of 200
people, has a congregation of about 40 at prayer times, 250
on Friday prayers and 500 on Eid prayers.
207206
209208
213212
Meydancık Camii
Gökdere kavşağından incirli caddesine dönüş nok-
tasında, Devlet Hatun türbesinin batısında bulunan
cami, Bursa’nın kalkan duvarlı camilerinin en güzelle-
rinden biridir. Meydancık Mahallesi Alancık Sokak’ta-
dır. Fatih döneminde, Sole Mehmet Paşa tarafından
15. Yüzyıl sonlarında yaptırılmıştır. Kare planlı bir
mahalle mescidi konumundadır. Caminin girişi sivri
kemerli olup, duvarları üç sıra tuğla, bir sıra kesme
taş ile örülmüştür. Asıl ibadet alanının üzeri büyük
bir kubbe ile son cemaat yerinin üzeri ise tonoz ile
örtülmüştür. Birçok kez onarımdan geçen Meydan-
cık Camii, halen sağlam ve ibadete açık durumdadır.
Girişinde tamirat kitabesi bulunmaktadır. Mescidin
önünde tarihi bir çınar ağacı vardır. Caminin batısın-
daki minare 1913 yılındaki onarımda yenilenmiştir.
“Caminin toplam cemaat kapasitesi 175 kişi olup, vakit na-
mazlarında 50. cuma namazlarında 100 ve bayram namaz-
larında ise yaklaşık 150 kişi ibadet etmektedir.“ (Yıldırım
Müftülüğü)
Meydancık Mosque
The mosque is situated at the turning point to İncirli
road from Gökdere junction to the west of Devlet
Hatun’s tomb. It is one of the most beautiful mosqu-
es with gable walls in Bursa. It is in Alancık street in
Meydancık neighborhood. It was commissioned by
Sole Mehmet Pasha in the late 15th century during
the reign of Fatih Sultan Mehmet (The Conqueror).
It has a square plan. The entrance to the mosque is
a pointed arch and three layers of bricks and one
layer of cut stones were used in the construction of
its walls. The main prayer hall is covered with a big
dome and the gathering place where people perform
their prayers in congregation has been covered with
vault. Meydancık mosque that underwent repairs
many times is still intact and open for prayers. There
is an epitaph about repairs at the entrance. There is a
centuries-old plane tree in front of the mosque. The
minaret to the west of the mosque was repaired in
1913.
“The mosque with a total congregational capacity of 175 pe-
ople, has a congregation of about 50 at prayer times, 100 on
Friday prayers and 150 on Eid prayers.” (office of Yıldırım
Mufti)
215214
Bursa İpekçilik Enstitüsü
Tarihi İpek Yolu üzerinde yer alan Bursa, tarih
boyunca hep ipekle birlikte anılmıştır. En güzel
Han’ının ismi ipek kozalarının toplanma ve sa-
tış yeri olduğu için Koza Han olan Bursa’da ipek
böcekçiliği de her zaman önemli bir meslek dalı
olmuştur. Bursa İpekçilik Enstitüsü de Bursa’da
ipek üretimi üzerine eğitim veren, 2 Nisan 1888
tarihinde kurulmuş önemli mekânlardan biridir.
İpekçilik Mektebi, Tohum Mektebi, Böcekha-
ne gibi adlarla da anılmıştır. Kent kültüründe
önemli bir role sahip olan İpekçilik Enstitüsü,
bulunduğu mevki itibariyle ve ahşap binasının
güzelliğiyle, Bursa’nın gözbebeği yapılarından
biridir. Ünlü vali Ahmet Vefik Paşa dönemin-
de yapılmıştır. İpekçilik Enstitüsü’nün ilk binası
Şehreküstü Mahallesi’nde Kazaz Ahmet Muhtar
Efendi’nin kiralanan evi iken, 1894 yılında şimdi-
ki yerine taşınmış ve o güne kadar “Harir Dar-üt
ta’limi” olan adı “İpek Böcekçiliği Enstitüsü” olarak
değiştirilmiştir.
Türkiye’de kalorifer sisteminin ilk geldiği bina
olarak bilinen enstitüde, tohum üretimi ve ipek
böceği beslemesi üzerinde çalışılmış, Avrupa ve
Orta Asya’ya uzman yetiştirilmişti. Cumhurbaş-
kanlarımızdan Celal Bayar da, bu okulun mezun-
ları arasındaydı.
1976 yılına kadar ipek böcekçiliği konusunda hiz-
met veren bu yapı, 1983-85 yılları arasında Yük-
sek İslam Enstitüsü olarak hizmet verdi. Kendi
kaderine terk edilmiş haldeyken, Yıldırım Bele-
diyesi tarafından restore edilerek 2010 yılında zi-
yarete açılmıştır. İpekçilik Anadolu İmam Hatip
Lisesi’nin bahçesinde bulunan ve aslına uygun
olarak restore ettirilen binada, Türk İslam sanat-
ları ile ilgili bölümler bulunuyor. İpekçilik Ana-
dolu İmam Hatip Lisesi tarafından kullanılan ta-
rihi binada hat, tezhip, musiki odalarının yanında
kütüphane ve ipekçiliğin tarihi ile ilgili sergi odası
da yer almaktadır.
Bursa Sericulture Institute
Bursa situated on the historic Silk Road has
been associated with silk throughout history.
The most beautiful inn was called Koza (Coco-
on) Inn because it was the place where silkworm
cocoons were collected and sold. Sericulture has
always been an important profession in Bursa.
Bursa Sericulture Institute established on April
2,1888, is a significant institute that provides tra-
ining regarding sericulture. It was called Sericul-
ture School, Seed School and Silk Farming Place.
Sericulture Institute that plays an important role
in urban culture is the apple of Bursa’s eye with
its location and beauty of its wooden buildings.
The well-known governor Ahmet Vefik Pasha
commissioned it. The first building of Sericul-
ture Institute was Kazaz Ahmet Muhtar Efendi’s
house that was rented in Şehreküstü Neighbor-
hood. It was moved to its present location in
1894 and its name was changed to “Sericulture
Institute.”
Seeds were produced, silkworms were raised
and experts were trained for Europe and Central
Asia at the Institute known as the first building
where the heating system was installed. Turkey’s
third President Celal Bayar graduated from this
school.
The structure that served as a Sericulture Ins-
titute until 1976, rendered service as a high Is-
lamic Institute between 1983 and 1985. It was
abandoned to its fate until it was restored by
Yıldırım Municipality and opened for visitors in
2010. There are sections about Turkish and Isla-
mic Arts at the building situated in the garden of
sericulture Anatolian İmam Hatip High School
(Religious vocational high school).Besides callig-
raphy, ornamentation and music rooms, there is
also a library and a room where the history of
sericulture is exhibited at the historical building
used by Anatolian İmam Hatip High School.
217216
219218
221220
223222
Umur Bey Külliyesi
Umur Bey Camii, tarihi Umur Bey hamamıy-
la birlikte Umur Bey tarafından yaptırılmıştır.
Bursa’nın en güzel yeşillik alanlarından biri olan
Umur Bey’in bahçesinde Tofaş Anadolu Araba-
ları Müzesi de bulunmaktadır.
Umur Bey, bir komutan ve devlet adamı oluşu-
nun yanında bir aydın ve kitaplık kurucusu bir
kitapsever olarak çok özel bir kimsedir. Bursa’da,
hamamı başta olmak üzere yaptırdığı pek çok
eserle tanınan Kara Timurtaş Paşa’nın(Demirtaş)
oğludur. Asker olarak pek çok savaşa katılmış,
Çelebi Mehmet zamanında Rumeli beylerbeyi, 2.
Murat zamanında ise vezir olmuştur.
Umur Bey’in en önemli yanlarından biri, Türk
diline yaptığı katkıdır. Pek çok önemli Arapça
ve Farsça eseri çevirtmek için döneminin ünlü
Umur Bey Social Complex
Umur Bey Mosque and the historical Umur Bey
bath were commissioned by Umur Bey. Tofaş
Anatolian Cars Museum is located in the garden
of Umur Bey, which is one of the most beautiful
green areas in Bursa.
Umur Bey was a special person. Besides being
a commander and a statesman, he was also an
intellectual and a bibliophile who established a
library. He was the son of Kara Timurtaş Pasha
(Demirtaş) known for having built many struc-
tures in Bursa including a bath. He took part in
many battles and was appointed the governor of
Rumelia during the reign of Çelebi Mehmet and
a vizier during the reign of Murat II.
Umur bey contributed significantly to the Tur-
kish language. He charged the then famous wri-
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )
Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )

Contenu connexe

Tendances

Karadeniz bölgesi turizm merkezleri slayt
Karadeniz bölgesi turizm merkezleri slaytKaradeniz bölgesi turizm merkezleri slayt
Karadeniz bölgesi turizm merkezleri slaytEmrah Aktaş
 
Once upon a time in Turkey
Once upon a time in TurkeyOnce upon a time in Turkey
Once upon a time in Turkeyercanelmas
 
Efsanel diyarı kazdağları..pp sunum
Efsanel diyarı kazdağları..pp sunumEfsanel diyarı kazdağları..pp sunum
Efsanel diyarı kazdağları..pp sunumbulka59
 
Buca ve Bornova Evleri
Buca ve Bornova EvleriBuca ve Bornova Evleri
Buca ve Bornova EvleriVural Yigit
 

Tendances (8)

05 amasya
05 amasya05 amasya
05 amasya
 
Karadeniz bölgesi turizm merkezleri slayt
Karadeniz bölgesi turizm merkezleri slaytKaradeniz bölgesi turizm merkezleri slayt
Karadeniz bölgesi turizm merkezleri slayt
 
Ali Rıza
Ali RızaAli Rıza
Ali Rıza
 
Once upon a time in Turkey
Once upon a time in TurkeyOnce upon a time in Turkey
Once upon a time in Turkey
 
Efsanel diyarı kazdağları..pp sunum
Efsanel diyarı kazdağları..pp sunumEfsanel diyarı kazdağları..pp sunum
Efsanel diyarı kazdağları..pp sunum
 
GOP+ 2015/1
GOP+ 2015/1GOP+ 2015/1
GOP+ 2015/1
 
Buca ve Bornova Evleri
Buca ve Bornova EvleriBuca ve Bornova Evleri
Buca ve Bornova Evleri
 
Kadıköy'ü Anlamak
Kadıköy'ü AnlamakKadıköy'ü Anlamak
Kadıköy'ü Anlamak
 

En vedette (10)

Kula
KulaKula
Kula
 
Country turkey
Country turkeyCountry turkey
Country turkey
 
Bursa Ulucami-1
Bursa Ulucami-1Bursa Ulucami-1
Bursa Ulucami-1
 
Istanbul Power in Architecture
Istanbul Power in ArchitectureIstanbul Power in Architecture
Istanbul Power in Architecture
 
New durgapur urban haat
New durgapur urban haatNew durgapur urban haat
New durgapur urban haat
 
Turkish architecture
Turkish architectureTurkish architecture
Turkish architecture
 
Pazarlama i̇lkeleri Sunumu
Pazarlama i̇lkeleri SunumuPazarlama i̇lkeleri Sunumu
Pazarlama i̇lkeleri Sunumu
 
Istanbul Presentation
Istanbul PresentationIstanbul Presentation
Istanbul Presentation
 
Osmanlı mimarisi
Osmanlı mimarisiOsmanlı mimarisi
Osmanlı mimarisi
 
Bursa
BursaBursa
Bursa
 

Similaire à Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )

Dunden e dergi (1)
Dunden e dergi (1)Dunden e dergi (1)
Dunden e dergi (1)onurakko
 
Ibni batuta'nın karadeniz seyahatnamesi
Ibni batuta'nın karadeniz seyahatnamesiIbni batuta'nın karadeniz seyahatnamesi
Ibni batuta'nın karadeniz seyahatnamesiAhmet Türkan
 
Listing Turkey - DUNYASEHIR Kartal KATALOG_EN-TR.pdf
Listing Turkey - DUNYASEHIR Kartal KATALOG_EN-TR.pdfListing Turkey - DUNYASEHIR Kartal KATALOG_EN-TR.pdf
Listing Turkey - DUNYASEHIR Kartal KATALOG_EN-TR.pdfListing Turkey
 
Kemal Reisin Hayatı Ve TüRk Denizciligine KatkıLarı
Kemal Reisin Hayatı Ve TüRk Denizciligine KatkıLarıKemal Reisin Hayatı Ve TüRk Denizciligine KatkıLarı
Kemal Reisin Hayatı Ve TüRk Denizciligine KatkıLarıAhmet Türkan
 
Anadolu’da kurulan i̇lk türk devletleri̇-beylikleri
Anadolu’da kurulan i̇lk türk devletleri̇-beylikleri Anadolu’da kurulan i̇lk türk devletleri̇-beylikleri
Anadolu’da kurulan i̇lk türk devletleri̇-beylikleri Adıyamanlı RÜZGAR
 
Zekeriya kitapçı yeni i̇slam tarihi ve türkler 2 (hz. peygamberin yaşamı ve...
Zekeriya kitapçı   yeni i̇slam tarihi ve türkler 2 (hz. peygamberin yaşamı ve...Zekeriya kitapçı   yeni i̇slam tarihi ve türkler 2 (hz. peygamberin yaşamı ve...
Zekeriya kitapçı yeni i̇slam tarihi ve türkler 2 (hz. peygamberin yaşamı ve...Selçuk Sarıcı
 
Zekeriya kitapçı türkler nasıl müslüman oldu
Zekeriya kitapçı   türkler nasıl müslüman olduZekeriya kitapçı   türkler nasıl müslüman oldu
Zekeriya kitapçı türkler nasıl müslüman olduSelçuk Sarıcı
 

Similaire à Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım ) (9)

Dunden e dergi (1)
Dunden e dergi (1)Dunden e dergi (1)
Dunden e dergi (1)
 
8 hafta
8 hafta8 hafta
8 hafta
 
Ibni batuta'nın karadeniz seyahatnamesi
Ibni batuta'nın karadeniz seyahatnamesiIbni batuta'nın karadeniz seyahatnamesi
Ibni batuta'nın karadeniz seyahatnamesi
 
Zonguldak
ZonguldakZonguldak
Zonguldak
 
Listing Turkey - DUNYASEHIR Kartal KATALOG_EN-TR.pdf
Listing Turkey - DUNYASEHIR Kartal KATALOG_EN-TR.pdfListing Turkey - DUNYASEHIR Kartal KATALOG_EN-TR.pdf
Listing Turkey - DUNYASEHIR Kartal KATALOG_EN-TR.pdf
 
Kemal Reisin Hayatı Ve TüRk Denizciligine KatkıLarı
Kemal Reisin Hayatı Ve TüRk Denizciligine KatkıLarıKemal Reisin Hayatı Ve TüRk Denizciligine KatkıLarı
Kemal Reisin Hayatı Ve TüRk Denizciligine KatkıLarı
 
Anadolu’da kurulan i̇lk türk devletleri̇-beylikleri
Anadolu’da kurulan i̇lk türk devletleri̇-beylikleri Anadolu’da kurulan i̇lk türk devletleri̇-beylikleri
Anadolu’da kurulan i̇lk türk devletleri̇-beylikleri
 
Zekeriya kitapçı yeni i̇slam tarihi ve türkler 2 (hz. peygamberin yaşamı ve...
Zekeriya kitapçı   yeni i̇slam tarihi ve türkler 2 (hz. peygamberin yaşamı ve...Zekeriya kitapçı   yeni i̇slam tarihi ve türkler 2 (hz. peygamberin yaşamı ve...
Zekeriya kitapçı yeni i̇slam tarihi ve türkler 2 (hz. peygamberin yaşamı ve...
 
Zekeriya kitapçı türkler nasıl müslüman oldu
Zekeriya kitapçı   türkler nasıl müslüman olduZekeriya kitapçı   türkler nasıl müslüman oldu
Zekeriya kitapçı türkler nasıl müslüman oldu
 

Osmanlı Mirası Yıldırm ( An Ottoman Herritage Yıldırım )

  • 1.
  • 2. 1
  • 3. 2 3 YILDIRIM Bursa’nın Kartalı Yayımlayan / Published Yıldırım Belediyesi Bursa-Türkiye Tel: 0216 559 39 47 Faks: 0216 596 49 59 e-mail: info@yildirimbelediyesi.com Fotoğraflar / Photography Erdin Hasdemir Sanat Yönetmeni / Art Director Özlem Dikel Yayına Hazırlayan / Editor Ömer Kaptan Çeviri / English Text XXXXX Baskı / Printing XXXX Matbaa Baskı Adedi / Copies XXXX Baskı Tarihi / Print on 2015 © Yıldırım Belediyesi Bütün hakları mahfuzdur. Bu yayının tamamı veya bir bölümü, yayımcının yazılı izni olmaksızın, fotokopi dahil herhangi bir yolla çoğaltılamaz, yeniden basılamaz. All rights reserved. No parts of this publication may be reproduced or transmitted in any form or by any means, including photocopy, recording or any other information storage and retrieval system, without prior permission in writing from the publisher.
  • 4. 4 5
  • 5. 6 7 Defining and explaining ourselves necessitates a wide time perspective. We should go back a thousand years by turning the pages of a history book and start reading about ourselves from the- re. The book in question has not been written only on paper. On the contrary, books that have been least damaged are the ones that were writ- ten on stones, granite and marble columns. Me- anings that could not be explained in words have been expressed in architecture and art. Reading about the past should be assessed in this way. We are opening our book of civilization and reading it by visiting all neighborhoods and streets in the beautiful district of Yıldırım. Yıldırım that has an important place in the fo- undation of the Ottoman State- a great state that has deeply influenced and shaped the last seven centuries in history by providing material and moral support, hosts significant structures dating back to the foundation of the Ottoman State. Yıldırım has a unique treasure with its so- cial complexes, mosques, madrasas, almshouses, tombs, baths and similar structures that embody our universal vision and perception of civiliza- tion most gracefully. This book that has been written to bring this treasure to light once again, read and explain it, will shed light on our journey to the depths of history. I would like to express my heartfelt thanks to everyone who contributed to this book, particu- larly our photographer-artist Mr. Erdin Has- demir who worked meticulously while taking pictures of historical structures and Mr. Ömer Kaptan who carried out the editorial work me- ticulously. Yours faithfully, İsmail Hakkı Edebali The Mayor of Yıldırım Kendimizi ve günümüzü tanımlamak ve an- lamlandırmak geniş bir zaman perspektifine sahip olmayı gerektirir. Tarih kitabının sayfala- rında bin yıl geriye gitmek ve kendimizi oradan itibaren okumak gerekir. Bahsettiğimiz kitap yalnızca kağıda yazılmamıştır. Bilakis, günümü- ze en az tahribatla gelen kitaplar taşlara, granit kayalara, mermer sütunlara yazılmıştır. Keli- melere dökülemeyen manalar, mimaride ve sa- natta tebarüz etmiştir. Zamanda geriye doğru yapacağımız okumaları bu minvalde değerlen- dirmek gerekir. Güzel ilçemiz Yıldırım’ı ma- halle mahalle, sokak sokak gezerek medeniyet kitabımızın sayfalarını aralıyor ve okuyoruz. Tarihin son yedi yüzyılına derinden tesir et- miş ve yön vermiş büyük bir devletin; Devlet-i Âli Osmanî’nin maddi ve manevi inşaasın- da önemli bir yer tutan Yıldırım, Kuruluş Devri’nin önemli yapılarına ev sahipliği yap- maktadır. Alem tasavvurumuzun ve medeni- yet algımızın en zarif haliyle tecessüm ettiği külliyeler, camiler, medreseler, imarethaneler, türbeler, hamamlar ve benzeri eserler açısın- dan Yıldırım benzersiz bir hazineye sahiptir. Bu hazineyi yeniden gün yüzüne çıkarmak, okumak ve anlamlandırmak üzere hazırlanan bu çalışma, tarihin derinliklerine yapacağımız yürüyüşte bizlere ışık tutacaktır. Bu kitabın hazırlanmasında ve sizlere ulaş- masında emeği geçen herkese; özellikle tarihi yapıların fotoğraflanmasında çok titiz bir ça- lışma yürüten fotoğraf sanatçımız Erdin Has- demir Beyefendi’ye ve aynı titizlikle kitabın editöryal çalışmasını sürdüren Ömer Kaptan Beyefendi’ye çok teşekkür ediyorum. Selam ve hürmetlerimle... İsmail Hakkı Edebali Yıldırım Belediye Başkanı
  • 6. 8 9 Yedi yüz bine yakın nüfusuyla Türkiye’nin en ka- labalık ilk on ilçesinden biri olan Yıldırım, ismini Sultan Yıldırım Bâyezid’den alıyor. Türkiye’nin pek çok şehrinden göç aldığı için oldukça zen- gin sosyo-kültürel alt yapı zenginliğine sahip olsa da Yıldırım’ın asıl zenginliği tarihinden ge- liyor. Dünya çapında önemsenen tarihi eserle- riyle bu yıl UNESCO Dünya Mirası listesine de giren Yıldırım, hak ettiği değeri artık daha fazla görüyor. Yalnızca listeye giren Cumalıkızık’ı ve Külliyesi ile mi? Hayır. Dünyanın en eski çarşı- lı köprüsü olan Irgandı’sıyla, Dünyanın en uzun hattına sahip olan Teleferiğiyle, Osmanlının ilk Namazgâhı olan açık mescidiyle, padişahları mi- safir eden Hünkâr Köşkü’yle, Osmanlı’dan bu yana en meşhur tarikatlardan olan Bektaşilik’in kurucusu kabul edilen Musa Baba’sıyla ve daha pek çok yapısıyla Yıldırım, yanı başımızda du- ran ama farkında olmadığımız bir hazine gibi- dir. Yıldırım’da derya içinde olduğunu bilmeyen mâhiler gibiyizdir. Sadece ismiyle bile enerji ve- ren Yıldırım’ın, Davutkadı’da heykeliyle karşılaş- tığımızda hangimiz heyecanlanmayız? Modern binalarımızın arasında karşılaştığımız mezarla- rıyla Karadavut’u, Bursalı Âşık Yunus’u, Molla Hüsrev’i, Sinan Dede’yi gördüğümüzde hangi- miz maziyi yâd etmez, maneviyatın ruhumuzu sardığını fark etmeyiz? Yıldırım ilçesi, Sultan Yıldırım Bayezid’den ismi- ni alıyor. Sultan Beyazıt; çevik, atılgan, cesur ve ordusunu süratle sevk eden yapısıyla askerlerinin hayranlığını kazanmış ve kendisine “Yıldırım” la- kabı verilmişti. Daha sonra bu isim, gerçek ismi- nin önüne geçti. Sultan Yıldırım Bayezid, kuruluş döneminin en haşmetli hükümdarı ve hepsi bir- birinden kıymetli olan kuruluş devri sultanlarının en mağrur olanı ve bunu kendisine yakıştıranıydı. 14. yüzyılın en büyük savaşı (Niğbolu) ile 15. yüz- yılın en büyük meydan muharebesinde (Ankara savaşı) başrol oynamış ve bunu on üç yıllık kısa saltanat hayatına sığdırmış bir kumandandı Yıldı- rım Bayezid. Dört defa İstanbul’u kuşatmış olan, Bursa’nın Kartalı The Eagle of Bursa Yıldırım, which is one of the ten most densely populated districts in Turkey with a populati- on of about seven hundred thousand, takes its name from Sultan Yıldırım Bayezid. Although it has a quite rich socio- cultural infrastructure due to immigration from many cities in Turkey, Yıldırım’s main richness stems from its history. Yıldırım has been included in a list of UNES- CO WORLD Heritage this year with its world- renowned historical works and the value it deser- ves is recognized more. Only with Cumalıkızık and its social complex that have been included in the list? No. Yıldırım, with its Irgandı bridge which is the oldest bridge with a covered bazaar in the world, the longest cable car system in the world, the first open-air mosque built by Otto- mans (Namazgah) , a royal residence that hosted Sultans, Musa Baba accepted as the founder of the Bektashi Order which has been one of the most well-known religious orders since Otto- mans, and many other structures is like a treasu- re that stands just beside us but we are not aware of it. We are like mahis who do not know that we are living in the sea in Yıldırım. Yıldırım even gi- ves us energy with its name and which one of us is not excited when we see the statue of Yıldırım in Davutkadı ? Which one of us does not recall the past and notice that spirituality fills our soul when we see the tombs of Karadavut, Minstrel Yunus from Bursa, Mollah Hüsrev and Sinan Dede among modern buildings? The district of Yıldırım takes its name from Sul- tan Yıldırım Bayezid. Sultan Bayezid won the admiration of his soldiers with his agility, bold- ness, braveness and good commanding skills and was given the title of ‘Yıldırım’, which me- ans ‘Thunderbolt.’ Afterwards, this name was mentioned before his real name. Sultan Yıldırım Bayezid was the most stately ruler during the foundation of the empire and the mightiest of sultans during the foundation of the empire and the one who ascribed this to himself. Yıldırım
  • 7. 10 11 torunu Fatihe ilhamlar veren ve Anadolu hisarını İstanbul Boğazı’nda yaptıran, fethin hazırlayıcı padişahıydı. Tuna nehrini ilk geçen Osmanlı pa- dişahı, Avrupa’nın içine girerken Niğbolu sava- şında yendiği şövalyeleri esir ettikten sonra ver- diği bir yemekte “Gidiniz, yeniden ordular toplayınız ve bizim üzerimize geliniz. Bana bir kere daha zafer kazanmak imkânı sağlamış olursunuz” diyen bir gu- rur abidesiydi. Bu haşmetli hükümdar Bursa’da iki külliye yap- tıran da tek padişahtı. Ulucami külliyesini yap- tırmadan evvel, iktidara gelişinden kısa bir süre sonra (1390) şehrin doğusunda bir külliye yaptır- maya karar verdi. Dedesi Orhan’ın şehri surların dışında geliştirme projesine uygun olarak, ba- bası sultan Murad’ın şehrin batısında yaptırdığı Hüdavendigâr külliyesinin tam zıddında, şehrin en doğusunda bir tepenin üzerinde Kartal gibi duracak olan kendi külliyesini yaptırdı. Hisarı, bir hilal gibi içine alacak olan külliyeler dizisinin doğu ucunu oluşturdu. Haliyle Bursa kalesi de bu hilalin yıldızı oldu. Yıldırım Külliyesi yapıldıktan sonra etrafında bir mahalle belirmeye başladı. Merkezine mabedi alacak olan bu mahallenin Osmanlı zamanında çekilmiş görüntüleri Osmanlı şehirleşmesinin en güzel örneklerinden birinin Yıldırım Külliyesi ve çevresi olduğunu bize gösterir. Yıldırım mahalle- si Bursa’nın en eski mahallelerinden biridir. Eski yıllarda bölge, ağaçlar içinde güzel bir av alanıdır. Bursa ansiklopedisinin verdiği bilgiye göre 1530 yılında 62 hane olan mahalle, 1573 yılında 257 haneye yükselmiştir ki bu hane sayısıyla Yıldırım, Emir Sultan’dan sonra Bursa’nın ikinci büyük mahallesi demektir. 16. yüzyılın ikinci yarısında Emir Sultan ile Yıldırım arasında bir kopukluk yoktur. Ancak sonraki yıllarda Yıldırım adeta kentten uzak bir köy gibi kalmıştır. Nitekim 1862 yılı Bursa planında bu açıkça görünür. Bu planda Yıldırım ve çevresinde hiçbir ev görünmez. 19. Yüzyıla kadar da bu bölgede mahalle kurulama- mıştı. 1877-1878 Osmanlı - Rus savaşı sonrasın- da mahalleye Batum’dan gelen göçmenler yerleş- tirilmiştir. Böylece Yıldırım Mahallesi ikinci kez Kafkas göçmenleri ile kurulmuştur. 1889 yılında mahalleye 110 hane Batum ve Rumeli göçme- ni yerleştirilmiştir. Bugün mahallede çoğunluk- la 1880’li yıllarda gelen Gürcü göçmenler yaşa- maktadır. Bursa, Büyükşehir Belediyesi olunca merkez ilçelerden biri bu mahallenin adını almış olup, kaymakamlık ve belediye de bu mahallede kurulmuştur.(Kaplanoğlu) Yıldırım mahallesi merkezinde gelişen Yıldırım ilçesi, şu anda doğusunda Kestel ve Gürsu ilçele- ri, batısında Osmangazi ilçesi, güneyinde Uludağ ve kuzeyinde Bursa ovasının yer aldığı Bursa’nın şehir merkezini oluşturan üç büyük ilçesinden biridir. İdari olarak 1987’de kurulan ilçe, nüfus bakımından Türkiye’nin pek çok ilinden büyük- tür. Yüzölçümü 399 kilometrekaredir. Denizden yüksekliği 150 metredir. İlçenin ortasından Bur- sa-Ankara otoyolu geçer. Bayezid was a commander who played the lea- ding role in the biggest battle in the 14th cen- tury (Niğbolu) and the biggest battle in the 15th century (Ankara battle) and achieved this only during his 13-year rule. He was a sultan who besieged İstanbul four times, gave inspiration to his grandson Fatih, had the Anatolian fortress built in the Bosphorus and paved the way for the conquest of the city. He was an Ottoman sultan who crossed the Danube River for the first time and a source of pride who said as follows at a dinner after enslaving knights that he defeated in Niğbolu battle “Go and build your armies once again and attack us. You will give me the opportunity to win a victory once again.” This stately ruler was the only sultan who had two social complexes built in Bursa. He decided to have a social complex built in the eastern part of the city shortly after ascending the throne (1390) after having Ulucami social complex bu- ilt. He had his own social complex that would stand like an Eagle on a hill in the easternmost point in the city built on the opposite side of Hüdavendigar social complex that his father sul- tan Murad had built in the western part of the city according to his grandfather Orhan’s project to expand the city beyond city walls. He formed the eastern point of a series of social complexes that would embody the fortress in like a cres- cent. Naturally, Bursa Castle became the star of this crescent. A neighborhood started to appear around Yıldı- rım social complex after its construction. Pictu- res taken of this neighborhood that would have this shine at its center during Ottoman times in- dicate that Yıldırım social complex and the area around it are one of the most beautiful examples of Ottoman urbanization. Yıldırım neighborho- od is one of the oldest neighborhoods in Bur- sa. In the past, the area was a beautiful wooded hunting area. According to information given by Bursa encyclopedia, the number of houses in the neighborhood that was 62 in 1530 rose to 257 in 1573 and this means that Yıldırım was the se- cond largest neighborhood in Bursa after Emir Sultan. There was no disconnection between Emir Sultan and Yıldırım in the second half of the 16th century. However, in later years, Yıldı- rım was like a village far away from the city. This is openly seen in 1862 Bursa plan. No houses are seen in Yıldırım and the area around in this plan. No neighborhoods were built in the area until the 19th century. Immigrants from Batumi were allowed to settle in the neighborhood af- ter the Ottoman-Russian war between 1877 and 1878. Thus, Yıldırım neighborhood was built with Caucasian immigrants for the second time. Immigrants from Batumi and Rumelia were allo- wed to settle in 110 houses in the neighborhood in 1889. Today, Georgian immigrants who came in the 1880s live predominantly in the neighbor- hood. One of the central districts took the name of this neighborhood after Bursa became a met-
  • 8. 12 13 İlçede sanayi gelişmiştir. Duaçınarı Mahallesinde dokuma sanayi gelişmiştir. Havlu, kumaş, astar, perde üretimi yaygındır. Vişne caddesi, tekstil sanayi merkezi konumundadır. Tekstil haricinde pek çok sanayi dalına ait tesis ve dükkânlar da ilçede bulunmaktadır. Yıldırım’ın, zenginliğini öncelikle tarihinden al- dığını söylemiştik. İlçedeki tarihi yapılara baktı- ğımızda, ülkemizin en zengin tarihe sahip ilçele- rinden biri olduğunu görürüz: Yıldırım Külliyesi, Yeşil Külliyesi ve Emir Sultan Külliyesi haricinde Zeyniler Külliyesi, Umurbey Külliyesi, Piremir Camii, İbn Bezzaz Camii, Balaban Bey Kale- si, Hüsamettin Tekke Camii, Meydancık Camii, Emir Sultan Çeşmesi, Zehra Hanım Çeşmesi, Devlet Hatun Türbesi, Darüssaade Ağası Çeş- mesi, Ümmügülsüm Çeşmesi, Hünkâr Çeşmesi, Beşir Ağa Çeşmesi, Türk-İslam Eserleri Müzesi, Cumalıkızık Köyü, Irgandı Köprüsü, Namazgâh semtindeki Namazgâh, Mahfel, Kozaklık Han, Namazgâh Camii, Bursa Şehir Kütüphanesi, İpekçilik Okulu ve tüm bu tarihi yapıların hari- cinde tarihi yapıların küçük maketlerinin yer aldı- ğı Miniatürk Parkı, içerisinde dev bir akvaryumun da yer aldığı Kaplıkaya Cazibe Merkezi ve Telefe- rik, turistik mekânlar olarak ilgi çekmektedir. ropolitan municipality and the district governorship and municipality were established in this neighbor- hood. (Kaplanoğlu) The district of Yıldırım that developed at the cen- ter of Yıldırım neighborhood, is at present one of Bursa’s three largest districts that form the city cen- ter with the districts of Kestel and Gürsu to the east, the district of Osmangazi to the west, Mount Uludağ to the south and Bursa plain to the north. The district, which was established administratively in 1987, is bigger than any other provinces in Tur- key in terms of its population. It has a surface area of 399 km2. It is 150 m above sea level. A highway connecting Bursa and Ankara passes through the district. Industry has developed in the district. Textile in- dustry has developed in Duaçınarı neighborhood. There is widespread production of towels, fabric, lining and curtains. Vişne Avenue is the center of textile industry. There are also many facilities and shops selling other industrial products besides tex- tiles. We have already said that Yıldırım’s richness stems primarily from its history. When we look at histori- cal structures in the district we see that it is one of the districts that has the richest history in our co- untry: Yıldırım social complex, Yeşil social complex, Emir Sultan social complex, Zeyniler social comp- lex, Umurbey social complex, Piremir Mosque, İbn Bezzaz Mosque, Balaban Bey Castle, Hüsamettin Tekke Mosque, Meydancık Mosque, Emir Sultan Fountain, Zehra Hanım Fountain, Devlet Hatun’s Tomb, Darüssaade Ağası Fountain, Ümmügülsüm Fountain, Hünkar Fountain, Beşir Ağa Fountain, Turkish and Islamic Arts Museum, Cumalıkızık Vil- lage, Irgandı Bridge, an open-air mosque (Namaz- gah) in the district of Namazgah, Officers’ Club (Mahfel), Kozaklık Inn , Namazgah mosque, Bursa City Library, Sericulture School, as well as a Minia- turk Park where models of historical structures are exhibited, Kaplıkaya Attraction Center that has a huge aquarium and Cable Car are notable tourist attractions. Yeşil Külliyesi Bursa’nın en güzel külliyesi kabul edilir. Beşinci Osmanlı padişahı Çelebi Mehmed’in yaptırdığı külliyede Bursa’nın simgelerinden Yeşil Türbe, Yeşil Camii, Yeşil Medrese, (Türk İslam Eserle- ri Müzesi) Yeşil Hamamı ve Yeşil İmarethanesi bulunmaktadır; ismini yeşil çinilerden alır. Vezir Hacı İvaz Paşa’nın mimarlık yaptığı külliyenin çini işlerini, Mehmet Mecnun Dede önderliğinde Tebrizli Ustalar, Mermer oymacılığını ise Bursalı ünlü şair Lamii Çelebi’nin dedesi Nakkaş Ali dede yapmıştır. Fetret döneminin ardından devletin gücünden hiçbir şey kaybetmediğini vurgulamak amacıyla olabildiğince şaşaalı yapılan külliye, tüm yapılarındaki tezyinatı ile göz doldurmaktadır. 1419 yılında tamamlandığı sanılan külliye yeşiliyle ve tarihiyle Bursa’yla özdeşleşmiş durumdadır. Yeşil Socıal Complex It is accepted as the most beautiful social com- plex in Bursa. The social complex commissioned by the fifth Ottoman Sultan Çelebi Mehmed in- cludes Yeşil Tomb, Yeşil Mosque, Yeşil Madrasa (The Turkish and Islamic Arts Museum), Yeşil Bath and Yeşil Soup kitchen, which are the sym- bols of Bursa. The social complex takes its name from green glazed tiles. Glazed tile work of the social complex, the architect of which was Vizier Hacı İvaz Pasha, was done by Masters from Ta- briz led by Mehmet Mecnun Dede and marble carving was done by the famous poet from Bursa Lamii Çelebi’s grandfather Ali Dede who was a painter. The social complex, which was built splendidly after interregnum to emphasize that the state had not lost its power, is eye-catching with decorations in all its structures. The social complex, believed to have been completed in 1419, is identified with Bursa, its green environ- ment and history.
  • 9. 14 15 Yeşil Camii Külliyenin merkezinde yer alan yapı, Ters T plan- lı – Kanatlı camilerin en güzel örneği kabul edilir. Zaviye planlı ya da tâbhaneli camiler de denilen bu camilerde, yapı yalnızca namaz kılmak için değil çok amaçlı olarak inşa edilmişlerdir. İlk dö- nemde yalnızca ön tarafta bulunan ve basamakla çıkılan bölüm mescid olarak kullanılırken günü- müzde yapının tamamı camiye dönüştürülmüş- tür. İlk yapıldığı dönemlerde sağ ve sol taraflarda bulunan odacıkların Anadolu’da gezgin olarak dolaşan dervişlerin (Seyyahun) misafir edildikleri misafirhaneler olarak kullanıldıkları düşünülmek- tedir. Aynı şekilde bu odaların gerisinde bulunan eyvanların mahkeme salonu olarak ve devlet adamlarının istişarelerini gerçekleştirdikleri oda- lar olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Yapının üst katı tüm eyvanları ve ana sahanlığı görecek şekilde hünkâr mahfili olarak tasarlanmıştır. Di- ğer camilerdeki hünkâr mahfillerinden farklı ola- rak padişah burayı yalnızca namaz kılmak için kullanmamış, geceleri ailesiyle birlikte burada kalmıştır. Bu da Yeşil Camii’nin hem cami hem saray olarak anılmasına sebep olmuştur. Caminin ortasındaki şadırvan ve tek parça mermerden oluşan fıskiyesi tam da bu amaçla caminin içine konmuştur. Cami çok amaçlı olarak kullanıldığı için, kalabalığın çıkardığı gürültünün ön tarafta namaz kılanları rahatsız etmemesi düşüncesiyle fıskiye açılmış ve su sesi diğer sesleri bastırmıştır. Yeşil Camii, çinilerinin güzelliğiyle ön plana çık- mıştır. 15 ve 16. yüzyılda sanatının zirvesine çı- kan İznik çinilerinin en güzel örneklerinin ser- gilendiği camilerden biridir. Özellikle altın varak kaplı çiniler, eyvanların üç yanında göz kamaştı- rıcıdır. Çinilerinin bu güzelliği pek çok ressama ilham kaynağı olmuştur. Ressam Osman Hamdi Bey, Kaplumbağa Terbiyecisi resmi başta olmak üzere pek çok tablosunu Yeşil Camii’nin içinden görüntülerle çizmiştir. Kaplumbağa Terbiyecisi resmindeki mekân, Yeşil Camii hünkâr mahfeli balkonunun hemen arka kısmıdır. Yeşil Mosque The structure located in the center of the so- cial complex, is accepted as the most beautiful example of mosques with a reverse T-plan- and wings. These mosques also called mosques with a plan of a small Islamic monastery or guestho- use have been constructed not only for perfor- ming prayers but also for different purposes. At first, the praying hall was at the front and reac- hed by staircases. Today, the structure has been fully converted into a mosque. It is believed that small rooms on the right and left sides were used as guesthouses for dervishes who travelled thro- ugh Anatolia when the structure was first built. It is also believed that iwans at the back of the- se rooms were used as courtrooms and rooms where statesmen held consultations. The upper floor of the structure overlooking all iwans and the main landing have been planned as a gathe- ring place for Sultans. Differently from other gathering places for Sultans in other mosques, the sultan did not only use this place for perfor- ming prayers but he would also stay here with his family. This resulted in Yeşil Mosque being called both a mosque and palace. A fountain and a one-piece marble sprinkler in the center of the mosque have been placed in the mosque for this purpose. As the mosque was used for different purposes, the sound of water from the sprink- ler suppressed noise made by people and those performing their prayers at the front were not disturbed. Yeşil Mosque comes to the fore with beauty of its glazed tiles. It is a mosque where the most be- autiful examples of İznik glazed tiles that hit the top in the 15th and 16th centuries are displayed. Particularly gold foil tiles on the three sides of iwans are eye-catching. Beauty of these tiles has been a source of inspiration for many painters. Many of Osman Hamdi Bey’s paintings, particu- larly The Tortoise Trainer have scenes depicting Yeşil Mosque. The place in The Tortoise Trainer is the back of the balcony of the gathering place
  • 10. 16 17 Yeşil Camii’yi ve içindeki meşhur Bursa kemerle- rini Nobel ödüllü yazar Andre Gide şöyle anla- tır: “Dinlenme, aydınlığa dalma, denge yeri, kutsal gök mavisi, kırışıksız gök mavisi, zihnin yetkin sağlığına kavuştuğu yer… Enfes bir tanrı yerleşmiş senin içine ey cami. Sivri kemerin silmesinin ortasında ve onu kıra- rak bu çakışma ve sevgi yerinde rahatlayan, çatışmaya ara verip dinlenmeye soyunan iki eğrinin tam kesişme- leri gereken bu gizli etkin yerde, insanlara öğüt veren ve bu yassı taşın manevi asılışını sağlayan o tanrıdır. Ey ince gülümseyiş! Parça aralıkları tam kıvamında ayarlı kemer! Karşılarında ne kadar da rahatça kuruluyorsun zihnimin zarif inceliği! Uzun süre bu kutsal mekânda derin derin düşündüm ve sonunda anladım ki ibadetle- rimizi bekleyen kusur bulma tanrısı buradadır ve bizi arınmaya çağırmaktadır.” (Andre Gide, Le Jurnal, çeviren Ali AKTOĞU) Caminin içini dolaşan çini yazı şeridi, sadaka, cö- mertlik, yardımseverlik, misafirperverlik konula- rıyla ilgili hadisleri içerir. Fetret döneminden son- ra yapıldığı için insanlar arasında unutulmuş veya göz ardı edilmeye başlanmış değerleri, yeniden Müslüman cemaate hatırlatmak hedeflenmiş- tir. Caminin her köşesinde bu vurguları görmek mümkündür. Caminin on metreden yüksek olan mihrabı bilinen en büyük çinili mihraptır. Camide devşirme mimari de vardır. Bizans döneminden kalma sütun başlıklarını caminin girişinde sağ ve sol merdiven altlarında görmek mümkündür. Caminin girişindeki taç kapı mukarnaslarıyla, sü- lüs ve kûfi yazılarıyla ve şahane motifleriyle tam bir şaheserdir. Evliya Çelebi kapıyı şöyle anlatır: “Öyle bir kıble kapısı vardır ki, sağında ve solunda yük- sek kemerine varıncaya kadar kat kat düğüm düğüm rumîler ve zülüf Nigar fevkalade nakışlar vardır. Bun- lar öyle nakışlar ki, kâğıt üzerine hiç kimse kıl kalemle bile yazamaz amma mermer üstadı bu kapıya tam üç yıl ham mermer üzerine keser vurarak ustalığını göstermiş, binanın sahibi Mehmet Han’dan üç sene zarfında kırk bin altın almıştır, kara ve deniz seyyahları tarafından methedilmiş yüksek bir kapıdır.” “Bu cennete benzer camide güzel sanatkârlar çeşitli işler yapmışlardır ki insan medihten acizdir. Güzel- liği ve letafeti yönünden yeryüzünde böyle bir insan işi yapılmamıştır.’’(Seyahatname) for sultans in Yeşil Mosque. Nobel prize winning author Andre Gide desc- ribed Yeşil Mosque and famous Bursa vaults in it as follows: “A place to rest, plunge into brightness, a place of balance, holy sky blue, smooth sky blue and a place where the mind attains a more harmonious state… A gorgeous God has been placed in you, mosque. It is this God who relaxes in this place of convergence and love by breaking the archivolt in the pointed vault, advises people at this secret place where two curved lines are supposed to intersect by taking a break and resting and enables spi- ritual hanging of this flagstone. This thin smile! A vault in which pieces have been adjusted properly! My graceful mind is so carefree before them! I contemplated for a long time in this holy site and in the end I understood that the God who waits for our prayers and finds faults is here calls on us to purify ourselves.” (Andre Gide, Le Journal) A string of writing on glazed tiles in the mosque includes hadiths about alms giving, generosity, benevolence and hospitality. The objective was to remind the Muslim community about values that were forgotten or ignored by people after interregnum. It is possible to see these hadiths in every corner of the mosque. The niche of the mosque, which is higher than ten meters, is the biggest known niche with glazed tiles. Spolia has been used in the mosque. It is possible to see Byzantine column heads under the right and left staircases at the entrance to the mosque. The crown gate at the entrance to the mosque is a real masterpiece with its muqarnas and ku- fic calligraphic writing. Evliya Çelebi defined the gate as follows: “There is such a qibla gate that there are rumi motifs in layers and excellent carvings like a lock of hair of the beloved on its right and left until its high vault. These are such carvings that no one can even write in a quill pen on paper but the marble master has shown his mastership by using his hatchet for three years and was given forty thousand gold coins by the owner of the building Mehmet Han in three years. This is a high gate that has been highly praised by travellers.” “Artists have shown their exceptional skills in the mos- que that resembles heaven and their work is beyond prai- se. Such manmade work does not exist anywhere on earth from the standpoint of its beauty and grace.”
  • 11. 18 19
  • 12. 20 21
  • 13. 22 23
  • 14. 24 25
  • 15. 26 27
  • 16. 28 29
  • 17. 30 31
  • 18. 32 33
  • 19. 34 35
  • 20. 36 37
  • 21. 38 39
  • 22. 40 41
  • 23. 42 43
  • 24. 44 45
  • 25. 46 47
  • 26. 48 49
  • 27. 50 51
  • 28. 52 53
  • 29. 54 55
  • 30. 56 57
  • 31. 58 59
  • 32. 60 61 Yeşil Türbe Konya Mevlana türbesinden sonra, Türkiye’nin en çok ziyaret edilen ikinci türbesidir. Beşin- ci Osmanlı padişahı Sultan Çelebi Mehmet ve çocuklarının yattığı türbedir. Hiçbir Osmanlı padişahının türbesinde görülmeyen özelliklere sahiptir. Sandukası ve dış cephesi çini kaplı tek padişah türbesidir. Timur’un bölgeyi işgalinden sonra Semerkant’a götürülen ve Timur’un vefa- tından sonra Tebrizli ustalarla birlikte geri dönen çini ustaları tarafından yapıldığı için türbede, Sel- çuklu ve Orta Asya mimarisinin etkileri görülür. Pencereleri üzerinde dünyanın geçiciliğini, ahre- tin ise bekasını anlatan hadisi şerifler yazılmıştır. Mihrap sır tekniğiyle yapılmış çinilerinin görsel zenginliğiyle bilinen en güzel türbe mihrapların- dan biridir. 1421 yılında tamamlanan türbe, iki katlı olarak inşa edilmiştir. Alt kat ziyarete açık olmayıp, mevtaların gömülü olduğu yer bodrum katıdır. Türbenin içinde, yeşilin beyaz, sarı, la- civert, bordo ve mavi renkte birbi- rinden güzel çiniler kullanılmıştır. Türbenin avlusunda Yavuz Sultan Selim’in nedimi Hasan Can başta olmak üzere pek çok devlet adamı metfundur. Yeşil türbesini gezdik dün akşam Duyduk bir musiki gibi zamandan Çinilere sinmiş Kuran sesini Fetih günlerinin saf neşesini… (Ahmet Hamdi Tanpınar) Yeşil Türbe It is the second most visited tomb in Turkey af- ter Mevlana’s tomb in Konya. It is a tomb crea- ted by the fifth Ottoman Sultan Çelebi Mehmet and his children. It has features not seen in any Ottoman Sultan’s tomb. It is the only Sultan’s tomb, the coffin and exterior of which have glazed tiled. As it was built by glazed tile mas- ters who were taken to Samarkand after Timur occupied the region and returned with masters from Tabriz after Timur’s death, the influen- ce of Seljuk and Central Asian architecture is seen in the tomb. Hadiths about temporariness of this world and permanence of afterlife have been written on windows. The niche is one of the most beautiful niches known for visual rich- ness of glazed tiles made with glazing techni- que. The tomb h was completed in 1421 and built as a two-storey structure. The ground floor is not open for visitors and corpses are buried in the basement. Green, white, yel- low, navy blue, maroon and blue ti- les have been used inside the tomb. Many statesmen including Yavuz Sultan Selim’s courtier Hasan Can are buried in the courtyard of the tomb. We visited Yeşil tomb last night We heard recitations of the Quran Like music from time The joy of conquest days… (Ahmet Hamdi Tanpınar)
  • 33. 62 63
  • 34. 64 65
  • 35. 66 67
  • 36. 68 69
  • 37. 70 71
  • 38. 72 73
  • 39. 74 75 Yeşil Medrese (Türk İslam Eserleri Müzesi) Yeşil Camii’nin batısında yer alır. Günümüzde Türk İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılmakta- dır. Avlusunda birbirinden kıymetli kitabeleriyle mezar taşlarını barındıran bu yapı Osmanlı dö- neminde şöhretli bir medrese idi. Bilhassa Molla Hayali, Molla Hüsrev gibi dönemin en meşhur âlimlerinin müderrislik (profesörlük) yaptığı za- manlarında bu medresenin şânı diğer İslam ülke- lerine kadar yayılmıştı. Yeşil Medrese ve Sultaniye Medresesi olarak anılan bu yapının Orta Asya’da- ki İslam ülkelerinde dahi tanınır, bilinir olduğunu gösteren çok ilginç bir darb-ı mesel vardı. Günü- müz tabiriyle havalı ve gösterişli bir şekilde yü- rüyen hocalara “Hayrola, Sultaniye Medresesi’ne mü- derris mi oldun!” derlerdi ki kastettikleri medrese Bursa/Yeşil’deki Sultaniye Medresesi idi. Bu gün müze olarak kullanılan bu medresenin içinde el yazması Kur’an-ı Kerimler, el yapımı Osmanlı el- biseleri, çiniler vb. materyaller sergilenmektedir. Yeşil Madrasa (The Turkısh and Islamıc Arts Museum) It is situated west of Yeşil Mosque. It renders service as the Turkish and Islamic Arts Muse- um today. The structure that has many valuable epitaphs and tombstones in its courtyard, was a well-known madrasa in the Ottoman period. Its fame had spread as far as other Islamic count- ries when the then famous scholars like Mollah Hayali and Molla Hüsrev were professors at the madrasa. There are many interesting sayings in- dicating that this structure known as Yeşil Mad- rasa and Sultaniye Madrasa was even known in Islamic countries in Central Asia. Professors who walked ostentatiously were asked whether they had become “professors at Sultaniye Madrasa” and the madrasa they meant was Sultaniye Mad- rasa in Bursa/Yeşil. Materials like handwritten Qurans, handmade Ottoman clothing, tiles and so on are exhibited at this madrasa that serves as a museum today.
  • 40. 76 77
  • 41. 1
  • 42. 8180
  • 43.
  • 44. 84 85
  • 45. 86 87
  • 46. 88 89
  • 47. 90 91 Yeşil İmarethanesi 1420 yılında yaptırılan imarethane, külliyenin doğusundadır. Halktan fakir fukara kimselere ve medresedeki öğrencilere yemek verilmesi için yapılan imarethanede bazen bizzat padişah gelip kendi elleriyle yemek dağıtmış, böylece halkla bir araya gelmiştir. Yeşil Soup Kitchen The soup kitchen built in 1420 is located east of the social complex. Food was offered to the poor and students at the madrasa at the soup kitchen and sultans personally came to the soup kitchen, distributed food, and in this way came together with people.
  • 48. 92 93
  • 49. 94 95 Yıldırım Külliyesi Yıldırım Külliyesi, şehrin doğusunda dördüncü Osmanlı padişahı Sultan Yıldırım Bayezid tara- fından 1390-1395 yılları arasında yaptırılmıştır. Bursa’nın en büyük külliyelerinden biridir. Kül- liyenin görkemi, “Beylik”ten “Devlet”e geçişin mimariye yansıması olarak görülmüştür. Cami, türbe, medrese, hamam ve darüşşifadan oluşan külliye, ufak bir tepenin üzerinde inşa edilmiştir. Külliyenin niçin bu tepede inşa edildiği ile ilgili Sultan Yıldırım Bayezid’in ilginç bir uygulama- sı rivayet edilir. Bu rivayete göre, Sultan Bayezid yaptıracağı külliyeyi şehrin en havadar tepesinde yaptırmaya niyetlenir. En havadar, güzel tepeyi tespit edebilmek için de şehrin birkaç yüksek noktasına et astırır. Ve birkaç gün sonra etler sırayla çürümeye başlar. En son etin çürüdüğü tepe de, havası en güzel tepe olmalıdır. O tepe, Yıldırım Camii’nin bulunduğu tepedir ve padişa- hın isteğiyle külliyesi burada inşa ettirilir. Yıldırım Külliyesi burada 1390-95 yılları arasın- da inşa edilirken, elbette görüntüsü şimdiki gibi değildir. Caminin hemen altında bulunan Yıldı- rım İlkokulu’nun olduğu yerde, günümüze ula- şamamış olan imarethane ve padişahın av köşkü, bir zamanlar buralarda padişahın av yapabileceği cennet gibi bir yeşillik olduğunu hatırlatmaktadır. 1890’larda çekilmiş Bursa resimlerinde Yıldırım civarının ne kadar yeşil olduğu ve Gökdere’nin külliyenin yanından büyük bir ırmak olarak aktı- ğı açıkça görülebilmektedir. Evliya çelebi de bu camiyi “Cennet bahçesine benzer bir gül, gülistan içinde bir cami” olarak anlatır. Karargâh Külliye Yıldırım Külliyesi ufak bir kale gibi inşa edilmiştir. Genellikle yüksek yerlere konumlandırılan külli- yeler etraflarındaki külliye duvarlarıyla adeta kü- çük bir kale gibidirler. Neşri’nin “İkindiden sonra o bölgeye gitmek isteyenler tereddüt ederlerdi” dediği ıssız ormanlık alanda bu külliye duvarının yapılması bir zorunluluktu. Günümüze ulaşmış olan tek külliye duvarı da Yıldırım Külliyesi’nin duvarlarıdır. Kuzey kısmında külliyenin giriş ka- Yıldırım Mosque and Its Social Complex Yıldırım social complex was commissioned by the IV Ottoman Sultan Yıldırım Bayezid betwe- en 1390-1395 in the eastern area of the city. It is one of the biggest social complexes in Bursa. Magnificence of the social complex was a reflec- tion in architecture of transition from “Princi- pality” to “State.” The social complex consisting of a mosque, tomb, madrasa and a hospital has been built on a small hill. A story is told about Sultan Yıldırım Bayezid’s interesting practice as to why the social complex was built on this hill. According to the story, Sul- tan Bayezid intended to have the social complex built on the airiest hill in the city. He had meat hanged on a few high points in the city to find the airiest and most beautiful hill. A few days later, the pieces of meat started to spoil one by one. The hill where meat spoiled the last had to be the most beautiful hill. That hill is where Yıl- dırım Mosque is located and the social complex was built here as the Sultan wished. Yıldırım so- cial complex was built between 1390 and 1395 and naturally, its appearance was not like as it is now. The place where Yıldırım Primary School is located just below the mosque reminds us of the hospital and the Sultan’s hunting summer- house that have not remained intact up until the present day and verdant surroundings where the sultan went hunting once upon a time. In pic- tures of Bursa taken in the 1880s it is openly seen how Yıldırım and the area around it was verdant and Gökdere flowed as a large river be- side the social complex. Evliya Çelebi described this mosque as “a rose similar to the garden of Eden and a mosque in a rose garden.” Social Complex as Headquarters Yıldırım social complex was built as a small fort- ress. Generally, social complexes built on high places are like small fortresses with walls sur- rounding them. Building walls around a comp- lex was mandatory in a deserted wooded area
  • 50. 96 97 pısı hâlâ bulunmaktadır. Yıldırım’dan başka, bu yönünü muhafaza eden külliye kalmamıştır. Bu yönleri itibariyle külliyeler Ribat bölgesi konu- munda da olmuşlardır. Yani uç noktada askerle- rin karargâh merkezi, karar alma mekânı. Yıldı- rım Camisi’nin Yunan işgali yıllarında karargâh olarak kullanıldığını bilinmektedir. Aynı şekilde darüşşifa da Baruthane olarak kullanılmıştır. Bu karargâh cami için Kazım Baykal: “Şehrin en heybetli camisi” demiştir. Heybetli caminin bir asker gibi doğu sınırında yüksekte nöbet tutma- sından dolayı, Alman Mareşali Moltke: “Bursa’da- ki camiler arasında İnşa tarzı bakımından bana en mükemmel gibi görünen, Türklerin ‘Yıldırım’ dedikleri Bayezid’in camisidir” demiştir. “Cedlerimiz inşa etmiyorlar, ibadet ediyorlardı. Maddeye geçmesini ısrarla istedikleri bir ruh ve imanları vardı. Taş, ellerinde canlanıyor, bir ruh parçası kesiliyordu. Duvar, kubbe, kemer, mihrap, çini, hepsi Yeşil’de dua eder, Muradiye’de düşünür ve Yıldırım’da harekete ha- zır, göklerin derinliğine susamış bir kartal hamlesiyle ovanın üstünde bekler. Hepsinde tek bir ruh terennüm eder.”(Ahmet Hamdi Tanpınar) Yıldırım külliyesi ilklerin külliyesidir. Ramazan aylarında minareler arasına gerilen mahyalar ilk defa bu camide görülmüştür. Yük taşımayan, an- cak süs kemeri olarak kullanılan ve çok güzel bir görüntüye sahip olan Bursa kemerleri ilk defa bu camide ortaya çıkmıştır. Yine ilk Osmanlı hasta- nesi olan Yıldırım Darüşşifası bu külliyenin ya- pılarından biridir. Ortası bahçeli, önü kapalı ilk Osmanlı medresesi Yıldırım Medresesi iken, İlk revaklı türbe de sultan Yıldırım Bayezid’in türbe- sidir. Bu ilklere şimdi biraz daha yakından baka- lım. as Neşri said: “Those who wanted to go to that area after the mid-afternoon prayer hesitated.” The only walls of a social complex that have re- mained intact up until the present day are those of Yıldırım social complex. The entrance gate of the social complex on its northern part is still intact. No other social complex besides Yıldırım has preserved its entrance gate. From this aspect, social complexes were like strongholds. That is to say they were the headquarters and decision making places of soldiers. Yıldırım Mosque was used as headquarters during the occupation of Greeks. In the same way, the hospital was used as a gunpowder factory. Kazım Baykal defined this mosque used as headquarters as the “state- liest mosque in the city.” The German Marshall Moltke said as follows due to this stately mosque keeping watch like a soldier at a high place on the eastern border: “It seems to me that the best mosque in terms of its style of construction among the ones in Bursa is the mosque commissioned by Bayezid whom Turks call “Thunderbolt”. “Our forefathers did not build but prayed. They had a soul and faith that they insistently wanted to pass to mat- ter. A stone came to life in their hands and became a part of soul. Walls, domes, arches, niches and glazed tiles all prayed in Yeşil mosque, contemplated in Muradiye and waited in Yıldırım like an eagle on a hill ready to take action towards the depths of skies. A single soul sang ple- asantly in all of them.” (Ahmet Hamdi Tanpınar) Yıldırım social complex was the first of its kind. Mahyas that are strings of light strung between two minarets and the lights of which either form words or pictures were seen for the first time in this mosque. Bursa arches that did not carry any- thing but were used for decoration purpose and looked beautiful, appeared in this mosque for the first time. Yıldırım hospital that was the first Ottoman hospital was one of the structures of this social complex. Yıldırım madrasa with a gar- den in the center and an enclosed façade was the first Ottoman madrasa and the first tomb with a porch was that of Sultan Yıldırım Bayezid. Let’s take a closer look at these innovations.
  • 51. 98 99
  • 52. 100 101 Caminin İlkleri Her külliyede olduğu gibi Yıldırım Külliyesi’nin merkezinde de camii bulunmaktadır. Bursa mi- marisinin zaviye planlı, kanatlı, ters T planlı, tabhaneli olarak anılan yapılarından olan Yıldı- rım Camii bu modelin Bursa’da en olgun haliy- le kendini gösterdiği iki yerinden biridir. Yeşil Camii’nin ön hazırlık aşamasıdır. Yeşil Camii’nde zirveye varacak olan bu kanatlı cami sisteminde, iki kubbe arasında Bursa kemeri yer alır. Yıldı- rım Camii’nde, Yeşil Camii’nden daha etkileyici duran bu süs kemeri, ön taraftaki namaz kılma bölümüyle, arkada kalan ve çok amaçlı olarak kullanılmış olan eyvan ve odaları birbirinden ayırmaktadır. İlk yapıldığı dönemlerde bu cami- lerde yalnızca bu ön kısımlarda namaz kılınmak- taydı. Bunun en belirgin göstergesi, hat yazı ve süslemelerinin yalnızca bu ön kısımda yer alıyor olmasıdır. Geride kalan kısımlar ise tamamen süssüz ve sadedir. Caminin mihrap duvarında, boydan boya yer alan birbirinden güzel mesajlar bir bütünlük teş- kil edecek şekilde sunulmuştur. Mihrabın sağın- daki dairenin içinde şu ayet yazılıdır: “Fetekabbe- leha rabuha bikabulin hasenin” anlamı: “Rabbi onu en güzel bir biçimde kabul etti.” Mihrabın sol tarafında İhlas Suresi yazılmıştır. En alt kısımdan başlaya- rak, sol taraftan yukarıya doğru saatin dönüşü is- tikametinde bir daire çizerek çok güzel bir istifle sure yazılmış ve orta kısmında bir Davut Yıldızı oluşturulmuştur. Mihrabın sağ alt kısmındaki dikdörtgen şeklin içinde, bir başka güzel sülüs yazı bulunur. Yine derin manaları ihtiva eden bu yazıda “Fe eynema tuvellu fe seme vechullah“ ayeti yazılıdır. Yani “Yüzü- nüzü nereye dönerseniz dönün Allah’ın yüzü de oradadır.” Bu ayet, İslam’ın hayatın her alanına ve her anına müdahil bir din olduğunu anlatan en veciz ifadelerden biridir. Bu ayetin gereği olarak da mihrabın diğer yanındaki dikdörtgen şeklin içindeki yazıda: “Ekmelül müminine imanen ehsenu- hum hulukan” “Müminlerin iman yönünden en kâmil, Innovations in the Mosque There is a mosque in the center of Yıldırım so- cial complex as in every social complex. Yıldırım Mosque which is one of the structures with a plan of a small Islamic monastery, wings, reverse T-plan and guesthouse, is one of the two places in Bursa where this model shows itself in the maturest way. It is the preparatory stage of Yeşil Mosque. There is a typical Bursa vault between two domes in this mosque system with wings that was highly developed in Yeşil Mosque. This decorative vault that is more impressive in Yıl- dırım Mosque than Yeşil Mosque separates the praying hall at the front and the iwan and rooms at the back that are used for different purposes. When these mosques were first built, prayers were performed only at the front part. The most notable indication of this is that only the front part has calligraphic writing and decorations. The remaining parts are simple and without any decorations. Beautiful messages adorn the wall of the niche in the mosque. The following verse is written in a circle on the right side of the niche: “Allah ac- cepted him in the most beautiful way.” Surah Ihlas is written on the left side of the niche. The surah has been written beautifully by starting from the lowest part, from the left side upwards, forming a circle clockwise and there is a star of David in the middle. There is another beautiful calligraphic writing in a rectangular shape on the right lower part of the niche. This is another verse that has a deep me- aning and says as follows: “Wherever you turn your faces there is the Face of Allah.” This verse is one of the most concise verses explaining that Islam is a religion that intervenes in all fields and moments of life. As part of this verse, a hadith is written in a rectangular shape on the other side of the niche. The hadith says as follows: “ The most perfect believer in respect of faith is he who is best of them in manners.” These writings that
  • 53. 102 103 en olgun olanı ahlâkı en güzel olanıdır” hadisi yazıl- mıştır. Birbiriyle bağlantılı olarak yazılmış, ade- ta biri diğerini şerh ediyor gibi duran bu yazılar, Yıldırım Camii’ne gelen ziyaretçileri gönüllerini doldurarak uğurlar. Dikkat çekici bu yazılar, caminin sadece mihrap duvarında yazılı değildir. Kenar duvarlarda da etkileyici istifler görülebilir. 1855 depreminden sonra yenilendiği tahmin edilen yazılarda, sağ ve sol duvarlarda karşılıklı olarak yazılmış olan Nebe Suresi istifiyle göz kamaştırır. Yine ortada bir yıl- dız oluşturarak daire çizen bu yazının yanında balık şekli oluşturarak yazılmış olan müsenna (si- metrik) yazıda ise Besmele-i Şerifler vardır. Yine bunların üst kısmında zarif süslemelerin içinde Cihar-ı yar-i güzin Efendilerimizin isimleri yazıl- mıştır. İlk mahya süslemesi, Koca Mustafa Paşa zaviyesi Şeyhi Hasan Efendi tarafından kandilleri yakı- larak bu camide yapılmış, daha sonra sultan 4. Murat bu uygulamayı tüm Osmanlı topraklarına yaymıştır. 2012 yılında, Yıldırım Belediyesi tara- fından yenilenen Yıldırım minareleri bu güzel ge- leneğin ilk başladığı yerdir. Yıldırım Camii’nin ilkleri sadece mahyaları da değildir. Mimaride “Bursa Kemeri” olarak ismi geçen hoş görünümlü süs kemerleri, Ye- şil Camii’nde bolca örneği sergilenmeden evvel bu camide kullanılmıştır. Caminin en etkileyici kısımlarından olan son cemaat mahfilindeki re- vakları süsleyen bu kemerler için Oktay Aslana- pa: “Uzaktan mermeri andıran gri kesme taşla kaplı gösterişli ve bir benzeri olmayan son cemaat yeri. Bursa kemerleri burada kullanılmıştır. Cami, en çok bu son ce- maat yeriyle dikkat çeker ve unutulmaz bir etki bırakır ”demiştir. Caminin en dikkat çekici özelliklerinden biri de taş oymacılığıdır. Yapının iç ve dış cephelerinde taş ve mermer işçiliğinin bolca güzel örneğini görmek mümkündür. are associated with one another and as if expo- und one another see visitors to Yıldırım mosque off by filling their hearts. These writings that draw attention are not only written on the wall of the niche. Impressive wri- tings can also be seen on the sidewalls. Among these writings believed to have been rewritten after the 1855 earthquake, Surah Nebe written on the right and left walls impresses visitors. Basmala-i Sharif is written in a symmetrical way in the shape of a fish beside this circular writing in the shape of a star. The names of four great caliphs are written within graceful decorations on the upper parts of these names. The first mahya decorations were made in this mosque and Sheikh Hasan Efendi who was in charge of Koca Mustafa Pasha Lodge lit the oil lamps. Afterwards, this practice spread to all Ot- toman lands under the reign of Murat IV. Yıldı- rım minarets that were restored by Yıldırım mu- nicipality in 2012 are places where this beautiful tradition started for the first time. Mahyas were not the only innovations in Yıldı- rım mosque .Decorative vaults known as “Bursa vaults” in architecture, were used in this mosque before being displayed in Yeşil mosque. These vaults decorate porticos in the gathering place where people perform their prayers in congre- gation and which is the most impressive place in the mosque. Oktay Aslanapa said as follows about these vaults: “An unprecedented gathering place covered with gray cut stone that resembles marble from a distance. Bursa vaults have been used here. The mosque draws attention with this gathering place and leaves an unforgettable impression.” One of the most impressive features of the mos- que is stone carving. It is possible to see many beautiful examples of stonemasonry and marble workmanship on the interior and exterior sides of the structure.
  • 60. 38 39 Türkmen aşiretleri kendilerine yerleşecek yer arayışları sırasında Osman gazinin egemenliği altındaki to- praklara ulaşmışlardır. Bu dönemde Kızık köylerinin Bursa yakınında kurulması bölgede Müslü- man nüfusu arttırarak kentin Osmanlı topraklarına katılma sürecinde kolaylaştırıcı rol oynamıştır. 1301 yılından sonra Bursa ovasının Türkmenlerin yerleşimine açıldığı 1302 yılı olabileceği vurgulanmaktadır.
  • 66. 50 51
  • 69. 136 137 Yıldırım Darüşşifası / İlk Osmanlı Hastanesi Yıldırım Külliyesi’nden önce yapılmış olan kül- liyelerde pek çok yapı inşa edilmiş olmasına rağmen bir darüşşifa/hastane yapılmamıştır. İlk yapılan hastane Yıldırım Darüşşifası’ dır. Külli- yenin iki yüz metre kadar doğusunda, bir rivayete göre hastaların külliye merkezindeki kalabalıktan rahatsız olmamaları için, diğer bir rivayete göre ise külliye merkezinde bulaşıcı hastalık riski bu- lunmasın veyahut insanları rahatsız etme endişesi olmasın diye külliyenin biraz uzağında yapılmış- tır. Bu gün Göz Hastanesi olarak hizmet vermek- tedir. Bu hastane tarih boyunca hem bedeni hem de rûhi marazların şifasının arandığı bir merkez olmuştur. Bu yüzden darüşşifada delilerin de te- davi görüyor oluşu burasının ‘Bimârhane’ veya ‘Tımarhâne’ olarak anılmasına sebep olmuştur. Yıldırım Darüşşifası 1855 depreminde yıkılınca bir daha tamir edilip hastane olarak kullanılma- mıştır. Bu yıkık bina ordu tarafından Baruthâne olarak kullanılmıştır. Bu nedenle yanındaki me- zarlığın adı “Baruthane Mezarlığı” etrafındaki ma- halle de “Baruthânemahallesi”dir. Yıldırım Hospital / The First Ottoman Hospital Although many structures had been built in social complexes built before Yıldırım, a social complex and hospital had not been built. Yıldırım hospital was the first one. According to a story, the hospi- tal was built two hundred meters east of the soci- al complex for patients not being disturbed by the crowded social complex and according to another story the hospital was built a bit further due to the risk of infectious diseases or not to disturb peop- le. Today, it offers service as an Eye Hospital. This hospital has been a center where people were cured for their physical as well as mental illnesses throug- hout history. Therefore, this place was also called a mental hospital as people with mental illnesses un- derwent treatment. Yıldırım hospital was destroyed in an earthquake in 1855 and after that, it was not repaired or used as a hospital. This building was used as a gunpowder factory by the army. Therefo- re, a cemetery beside the hospital is called “Gunpow- der Factory” cemetery and the neighborhood around it “Gunpowder Factory neighborhood.”
  • 73. 144 145 Yıldırım Medresesi Yıldırım Medresesi yapılmadan evvel hem Orhan Gazi, hem de Sultan 1. Murad (Hüdavendigâr Camisinin üst katında) Bursa’da medreseler yap- tırmışlardı. Fakat Osmanlı medreseleri olarak bilinen ortası bahçeli etrafında sınıf ve eyvanla- rın yer aldığı klasik Osmanlı medrese üslûbu ilk defa Yıldırım Medresesi’nde uygulanmıştır. Bah- çe ortadadır. Böylece öğrenci hava alma ihtiyacı duyduğunda dışarıya çıkıp zihnini dağıtmayacak medresenin içinde ferahlayabilecektir. Yıldırım Medresesi, Selçuklu geleneğinin bir devamı ol- masına rağmen önü kapalı, ortası bahçeli ilk Os- manlı medresesi olmuştur. Yıldırım Madrasa Both Orhan Gazi and Sultan Murad I had mad- rasas built in Bursa (on the upper floor of Hüda- vendigar mosque) before Yıldırım madrasa was constructed. However, the classical Ottoman madrasa style with a garden in the center sur- rounded by classrooms and iwans was put into practice in Yıldırım madrasa for the first time. The garden is in the center. Thus, students could go out for fresh air without being distracted and feel relieved in the madrasa. Although Yıldırım Madrasa maintained Seljuk tradition, it was the first Ottoman madrasa with an enclosed façade and a garden in the center.
  • 79. 156 157 İlk Revaklı Türbe Timur’un esiri iken Akşehir’de vefat eden Sultan Yıldırım Bayezid, oğlu Emir Süleyman Çelebi ta- rafından yaptırılan 1406 yılında bu türbeye ge- tirilmiştir. Külliyenin en sevimli ve küçük yapısı olan Yıldırım Türbesi, kare planının önüne Os- manlı mimarisinin en güzel yanlarından biri olan revakların konmasıyla, başka bir ilki bu külliyeye yaşatmıştır. Türbede padişahın haricinde oğulları da yatmaktadır. The First Tomb with a Porch When Sultan Yıldırım Bayezid passed away in Akşehir where he was enslaved by Timur, his son Emir Süleyman Çelebi brought his body to this tomb built in 1406. Yıldırım tomb which is the smallest structure in the social complex inclu- ded another innovation –porches, which are the most beautiful aspect of Ottoman architecture, placed in front of the square plan. Besides the sultan, his sons are also buried in the tomb.
  • 84. 1
  • 85. 166 167 Emir Sultan Külliyesi Emir Sultan Külliyesi, Bursa’nın en doğusundaki külliyelerden biridir. Bir padişah külliyesi olma- masına rağmen Bursa’da Osmanlı sultanlarının yaptırdığı külliyeler kadar büyük olan tek külli- yedir. Tüm külliyelerde olduğu gibi cami mer- kezdedir. Caminin haricinde türbe, imarethane, hamam, medrese gibi yapıların bulunduğu bir kompleks olarak inşa edilmiştir. Ancak medrese günümüze ulaşamamıştır. Dergâhında, yalnızca bir binası günümüze ulaşmış ve restore edilerek kültür merkezi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Hamam da günümüzde kültür merkezi olarak kullanılırken, imarethane büyük değişikliğe uğ- ramış ve günümüzde sağlık ocağına dönüştürül- müştür. Emir Sultan Külliyesi Sultan Yıldırım Bayezid’in kızı Hûndi Fatıma Hatun tarafından, Emir Sultan hazretlerinin 1429 yılındaki vefatından sonra inşa edilmiştir. Emir Sultan Hazretleri’nin yaşadığı dönemde yalnızca talebelerini yetiştirdiği dergâhı bulunmakta iken, vefatından sonra önce türbesi daha sonra ise külliyenin diğer yapıları inşa edil- miştir. İlk yapılan cami şimdiki camiden farklı olarak çok kubbeli bir yapı iken, 1795 yılındaki bir yangında hasar görünce 1800’lerin başında Sultan 3. Selim zamanında yeniden yapılmıştır. Bu onarımın kitabesi, caminin giriş kapısının he- men üzerinde durmaktadır. Fakat bir süre sonra, 1855 yılındaki büyük Bursa depreminde cami ye- niden ciddi bir hasara uğrayınca, Sultan Abdüla- ziz zamanında 1868 yılında baştan sona yenilen- miş ve külliye bugünkü görüntüsüne bu onarım zamanında kavuşmuştur. Sultan Abdülaziz’in tuğrasıyla birlikte bu onarımın kitabesi de türbe- nin penceresinin hemen üzerinde yer almaktadır. Emir Sultan Külliyesi, Bursa’nın maneviyat mer- kezidir. Her gün mevlit okutulan camisi, yerli ve yabancı turistler tarafından sürekli olarak ziyaret edilmektedir. Sünnet düğünlerinde adet olarak çocuklar buraya getirilerek dua edilir. Yeni evli çiftlerin de, dua etmek için buraya geldiğini gör- mek mümkündür. Uludağ’ın yamaçlarındaki bir Emir Sultan Social Complex Emir Sultan Social Complex is one of the soci- al complexes on the easternmost part of Bursa. Although it is not a social complex commissio- ned by a sultan, it is the only social complex as big as social complexes commissioned by Otto- man sultans in Bursa. The mosque is in the cen- ter as in all social complexes. Besides a mosque, the social complex consists of a tomb, soup kitc- hen, bath and madrasa. However, the madrasa has not remained intact up until the present day. Only one building has remained intact up until the present day and this building has been resto- red and renders service as a cultural center today. The bath, too, renders service as a cultural center today. The soup kitchen has undergone a major change and converted into a health care center. Sultan Yıldırım Bayezid’s daughter Hundi Fatima Hatun commissioned Emir Sultan Social Comp- lex after the death of Emir Sultan in 1429. When Emir Sultan was alive, the social complex only and a lodge where students received education; after his death first his tomb and then the other structures in the social complex were built. Unli- ke the present day mosque, the first mosque was a multi-domed structure and when it was dama- ged in a fire in 1795 it was rebuilt by Sultan Selim III in the early 1800s. The epitaph about repairs stands on the entrance gate of the mosque. Ho- wever, after some time when the mosque was se- riously damaged in a massive earthquake that hit Bursa in 1855 it was completely renewed during the reign of Sultan Abdulaziz in 1868 and the social complex attained its present appearance. The tughra (the official signature of the Sultan) of Sultan Abdülaziz and the epitaph about repa- irs are on the window of the tomb. Emir Sultan Social Complex is the spiritual cen- ter of Bursa. Local and foreign tourists, conti- nuously visit the mosque where Mevlid is recited every day. Children are brought here at circum- cision feasts as part of tradition and prayers are recited. It is possible to see newly-wed couples
  • 86. 168 169 tepe üzerine kurulduğu için, dinlenmek ve man- zara seyretmek isteyenlerin gelmeyi en çok sevdi- ği yerlerin başında Emir Sultan Külliyesi gelmek- tedir. Bursa’daki tek etrafı revaklı kapalı avlu olan cami avlusunun ortasında sürekli akan mütevazı bir şadırvan ve fıskiyesi bulunur. Caminin çev- resinde de farklı zamanlarda yapılmış altı güzel çeşme vardır. who come here to pray. As it stands on a hill on the slopes of Mount Uludağ, Emir Sultan Social Complex is also a popular destination for those who want to rest and enjoy the spectacular sce- nery. There is a simple fountain and its sprinkler from which water flows continuously in the cen- ter of the enclosed courtyard with a porch. Six beautiful fountains have been built at different times around the mosque.
  • 94. 174 175 Emir Sultan Hazretleri Külliyeye ismini veren Emir Sultan Hazretleri, 1368-1429 yılları arasında yaşamış bir sûfidir. Orta Asya’nın tanınmış mutasavvıflarından Sey- yid Ali Efendi’nin oğlu olarak Buhara’da dünyaya gelmiştir. Gerçek ismi Muhammed Şemsettin el Buhari iken, Emir Sultan ismiyle meşhur olmuş- tur. Peygamberimizin soyundan geldiği için ismi- nin başında “Seyyid” ibaresi vardır. Çocukluk yıl- larını, hem hocası hem de mürşidi olan babasının yanında geçirmiş ve ondan çömlekçilik yapmayı öğrenmiştir. Babasının vefatından sonra bir kafi- leyle birlikte Buhara’dan yola çıkmış ve Mekke’ye gelmiştir. Burada hac farizasını yerine getirir. Ar- dından Medine’ye gider. Rivayete göre, Medine’yi çok seven Emir Sultan Hazretleri hayatının so- nuna kadar büyük dedesi olan Hz. Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve sellem) yanında kalmaya niyetlenir. Ancak gördüğü bir rüya üzerine Ku- düs, Şam ve Bağdat duraklarına uğradıktan sonra Rum diyarına kadar gelecektir. Rivayete göre rü- yasında peygamberimiz “Ey oğul, Hak tarafından sana işaret olundu ki, Anadolu’ya varıp ceddin Hz. Muhammed’in sünnetinin adabını Müslümanlara takva yolu ile açıklayasın!” diyerek onu yeni hizmet sa- hasına yönlendirirler. (Baldırzade’den nakleden Hüseyin ALGÜL, Gönül Sultanlarımız, Timaş yayınları, s.89) Bursa’ya 1390’lı yıllarda varmıştır. Rivayete göre üç nurlu kandil kendisine eşlik eder. Bursa’ya vardıktan sonra, üç padişah döneminde yaşamış ve 1429 yılındaki veba salgınında vefat edinceye kadar Bursa’dan hiç ayrılmamıştır. Yaklaşık 40 yıl kadar Bursa’da kalmış ve şehrin manevi açıdan imarına çok önemli katkıları olmuştur. Yıldırım Bayezid döneminde geldiği Bursa’da, ilk olarak Molla Fenari Hazretleri ile tanışır. Mol- la Fenari Hazretleri’nden Sadrettin Konevi’nin “Miftah’ul Gayb” adlı eserini okur. Emir Sultan Hazretleri’ni çok seven ve ona muhabbet besle- yen Molla Fenari, padişaha mektup yazarak Emir Sultan’dan övgüyle bahseder. Sultan Yıldırım Ba- yezid, Emir Sultan’la tanıştıktan sonra yanından Emir Sultan Emir Sultan after whom the social complex was named, was a sufi who was born in 1368 and died in 1429. He was born in Bukhara. His fat- her, Sayyid Ali Efendi was a well-known sufi in Central Asia. Although his real name was Mu- hammad Şemşettin al-Bukhari he became famo- us with the name Emir Sultan. The term Sayyid which is an honorific title to denote descendants of Prophet Muhammad is used before his name. He spent his childhood with his father who was both his teacher and guide and learned how to make pottery from him. After his father’s death, he set off for Mecca from Bukhara with a ca- ravan. He performed the Hajj in Mecca. Then he went to Medina. According to a story, Emir Sultan who loved Mecca intended to stay with his great grandfather Prophet Muhammad (saw) until the end of his life. However, after a dream that he had, he would travel as far as Greek lands after stopping over in Damascus and Baghdad. According to the story, Prophet Muhammad gu- ided him and sent him to serve by saying: “Son, this is a sign for you from God, you will go to Anatolia and explain Prophet Muhammad’s sunnah ( the way of life prescribed for Muslims on the basis of the teachings and practices of Prophet Muhammad) by way of taqwa (being constantly aware of both Allah’s presence and att- ributes).’’ (Hüseyin ALGÜL based on Baldırzade, Sultans of the Heart, Timaş Publications, p.89) He arrived in Bursa in the 1390s. According to the story, three heavenly lights accompanied him. He lived in Bursa during the reign of three sul- tans and did not leave the city until his death in an outbreak of plague in 1429. He lived in Bursa for about 40 years and significantly contributed to the construction of the city spiritually. He arrived in Bursa under the reign of Yıldı- rım Bayezid and first met Mollah Fenari who made him read Sadrettin Konevi’s work called “ Miftah’ul Gayb.” Mollah Fenari who was fond of Emir Sultan wrote a letter to the sultan pra-
  • 95. 177176 ayırmaz ve pek çok işinde kendisine danışır. Sul- tanın kızı Hûndi Fatıma Hatun ile evlendirilir ve bu izdivaçtan iki kız bir erkek, üç çocuk dünyaya gelir. Bu gün Hûndi Fatıma Hatun ve üç çocuk- ları da Emir Sultan hazretlerinin türbesinde yat- maktadır. Fetret döneminde ve Çelebi Mehmet zamanında da Bursa’da bulunan Emir Sultan Hazretleri’nin, Anadolu’da tanınırlığının artmasıyla birlikte ken- disine özel ziyaretler başlar. Bu özel ziyaretler Erguvan Faslı, Erguvan Bayramı olarak anılmış ve Anadolu’nun dört bir yanındaki tekkelerden zaviyelerden toplanan dervişler, Emir Sultan Hazretleri’ni ziyaret etmişlerdir. Bir hafta süren bu ziyaretlerde dervişler Emir Sultan Külliyesi civarında misafir edilerek ibadet ü taatle, zikir ve virdleriyle vakit geçirirlermiş. Bu gelenek Emir Sultan Hazretleri’nin vefatından sonra da devam etmiş ve tekkelerin kapatıldığı 1920‘lere kadar yüzyıllar boyunca sürmüştür. Emir Sultan Hazretleri, Kübreviye tarikatından- dır. Tarikatın piri olan ve Moğollara karşı savaşır- ken şehit olan Necmüddin-i Kübra gibi o da, fiili cihada iştirak edecek ve Sultan 2. Murat zama- nında İstanbul’un kuşatmasına katılacaktır. Yani o, bir yandan etrafına hikmet saçan bir bilge sûfî iken diğer yandan da bir aksiyon insanı olarak sürekli halkın ve padişahların yanında bulunmuş onlara vaazu nasihatlerde bulunmuş bir mücahid- dir. Katılmış olduğu bu kuşatmada dergâhından götürdüğü bazı talebeleri de şehit olmuşlardır. Emir Sultan Hazretleri Bursa’ya döndükten kısa bir süre sonra, 1429 yılında vefat etmiştir. ising Emir Sultan. After meeting Emir Sultan, Sultan Yıldırım Bayezid asked him to stay and consulted him in many matters. He married the Sultan’s daughter Hundi Fatıma Hatun and had three children, two girls and a boy. Today, Hundi Fatıma Hatun and her three children are buried in Emir Sultan’s tomb. As more people came to know about Emir Sul- tan who was in Bursa during interregnum and during the reign of Çelebi Mehmet, he started receiving special visits. These special visits were known as Erguvan (redbud) Faslı and Erguvan Feast and dervishes who gathered in lodges and zawiyahs (monastic complexes) across Anatolia visited Emir Sultan. The dervishes were hosted in Emir Sultan social complex during these vi- sits that lasted one week and spent their time praying, doing zikr (remembrance of Allah) and Daily Islamic practices. This tradition continued for centuries after Emir Sultan’s death until the 1920s when lodges were closed down. Emir Sultan was from Kübreviye sect. Just like Necmüddin-Kübra who was the founder of the sect and was martyred while fighting against the Moghuls, Emir Sultan too would take part in jihad and the conquest of İstanbul during the reign of Sultan Murat II. That is to say, on the one hand he was a sage sufi who spread wisdom to those around him and on the other hand he was a mujahid who always stood by people and sultans and advised them. Some of his students whom he took with him from his lodge to the siege of the city were also martyred. Emir Sultan passed away in 1429 shortly after returning to Bursa.
  • 96. 179178 Gerçi âşıklara salâ dinüldi Derdi olan gelsin dermanı buldum Ah ile vah ile cevlan ederken Cânımun içinde cânânı buldum Açılmış dükkânlar kurulmuş bâzâr Canlar mezâd olmuş dellâlda gezer Oturmış ümmetün beratın yazar Cevahir bahş iden dükkânı buldum Erenler meydana doğru varurlar Anda cem’oluban virür alurlar Cümle enbiyalar divan dururlar Hakk’a mahbûb olan sultanı buldum Akar gözlerimden yaş yerine kan Zerrece görünmez gözüme cihan Deryalar nûşidüb kanmaz iken can Âşıklar kandıran ummanı buldum Emir Sultan der ne hoş bâzâr imiş Âşıklar seyridüb gezerler imiş Cümlenün maksûdı ol dîdar imiş Hakk’a karşı duran dîvânı buldum (Emir Sultan) All lovers have been informed of Let the ones who are troubled come and find a cure While roaming in pain I have found my beloved A bazaar with shops has been set up Souls are sold at auction by sellers As the congregation sits I have found a shop distributing jewels Pious people go towards the square Where they act in unison All holy men are standing up out of respect I have found my real sultana My eyes shed blood instead of tears The world has no importance to me As the soul drinks all sea water and is still thirsty I have found the ocean that deceives lovers Emir Sultan says it is such a pleasant bazaar Where lovers roam Everyone desires that beloved with beautiful eyes I have found the right assembly (Emir Sultan)
  • 98. 185184 Emir kültür merkezi metni ilave metnin içinden! hamam
  • 100. 187186 Zeyniler Cami ve Haziresi Emir Sultan külliyesinin doğusunda, Derebahçe yolu üzerinde, II. Murad dö- neminde Abdüllatif-i Kudsî Hazretleri adına, Hoca Ramazan tarafından mescid olarak yaptırılmıştır. Osmanlı devrinin en meşhur tarikatlarından olan Zeyniyye tarikatının merkezidir. İsmini Zeynüddin Hafi’den alır. Tarikatı Bursa’ya getiren kişi de, Zeyniler Camii’nin hemen arka- sında türbesi bulunan Abdüllatif-i Kudsî Hazretleridir. “Abdüllatif-i Kudsî 1384’ te Kudüs’te doğdu. Kudüslü olanlara, Kudsî ya da Makdisî denirdi. Tanınmış bir ailenin ço- cuğu idi. Zekâ ve kabiliyeti ile hocaları- nın dikkatini çektiği yıllarda zahiri ilim- leri tahsil etti. Daha sonra tasavvufa ilgi duydu. Hacca giderken Kudüs’e uğrayan Zeyniyye tarikatının kurucusu Zeynüd- din Hafi’yi evinde misafir ederek sohbet- lerinden faydalandı. Sonra onunla birlikte Horasan’a gitmiş ve seyr-i süluk’u başlamıştır. Şeyhinden ica- zet aldıktan sonra yeniden Kudüs’e gider ve 1448’de Konya üzerinden Bursa’ya varır. Evliya Çelebi’nin “büyük bir asita- ne” diye övdüğü Zeyniyye dergâhında ir- şat faaliyetlerini sürdürürken vefat eder. Kabri Bursa’da Zeyniler Camii haziresin- dedir. Abdullatif Kutsi’nin tasavvuf tari- hi açısından en önemli özelliği, Zeyniyye tarikatını Anadolu’ya getirmiş olmasıdır. Zahiri ve bâtıni ilimleri şahsında birleş- tirerek yalnızca dervişleri değil, zamanın güçlü âlimlerini de kendisine bağlayan Kudsî, bu özellikleriyle Osmanlı devleti- nin temelinde bulunan dini, fikri yapının mimarlarından biri sayılabilir.” (Mustafa Kara, D.İ.A., Kudsî Abdullatif maddesi) Zeyniler Mosque and Hazire (Cemetery) It was built east of Emir Sultan social complex, on Derebahçe road by Hoca Ramazan on behalf of Abdüllatif-i Kudsî during the reign of Mu- rad II. It was the center of Zeyniyye sect, which was the most well-known sect in the Ottoman period. It takes its name from Zeynüddin Hafi. The person who introduced this sect in Bursa was Abdüllatif-i Kudsî whose tomb is behind Zeyniler Mosque. Abdüllatif-i Kudsî was born in Jerusalem in 1384. Those from Jerusalem were called Kud- sî or Makdisî. He was the son of a well-known family. He studied Zahiri - sticking to the mani- fest or apparent meaning of expressions in the Qur’an and the Sunnah during years when he draw his teachers’ attention with his intelligence and ability. Then he took an interest in sufism. He hosted in his home the founder of Zeyni- yye sect Zeynüddin Hafi who stopped over in Jerusalem while going to perform the Hajj and benefited from his conversation. Then he went to Khorasan along with him and embarked on his spiritual journey. He went to Jerusalem once again after receiving consent from his sheikh and arrived in Bursa via Konya in 1448. He passed away while being engaged in spiritual activities in Zeyniyye lodge that he praised as “a big lodge.” His tomb is in the cem- etery of Zeyniler mosque in Bursa. Abdüllatif-i Kudsî’s most important characteristic was intro- ducing Zeyniyye sect in Anatolia. “Kudsî who com- bined zahiri (the Quran’s exterior or apparent meaning) and bâtın (the interior or hidden meaning of the Quran) sciences did not only influence dervishes but also the then well-known scholars. Therefore, with these characteristics he can be considered one of the architects of religious and intellectual structure that was the basis of the Ottoman state.” (Mustafa Kara, D.İ.A., Kudsî Abdullatif)
  • 101. 189188 Haziresi Hazire, etrafı çevrili mezarlık demektir. Genellik- le külliye, cami, mescit, tekke gibi dini yapıların avlularında yer alan etrafı duvar veya parmaklıkla çevrili mezarlıklara verilen isimdir. Bursa’mızda pek çok külliyenin önemli hazire- si vardır. Ancak Zeyniler Haziresi, medfeninde bulunan büyük âlimlerin ve ünlü isimlerin şöh- retiyle tarih boyunca hep özenle anıla gelmiş- tir. İlk yapıldığında sadece Abdüllatif-i Kudsî Hazretleri’nin ebedi istirâhâtgâhı iken zamanla öyle genişlemiş ve öyle önemli isimleri medfe- ninde misafir etmiştir ki, Mustafa Kara’nın de- yimiyle Osmanlı döneminde sadece bu caminin haziresinde yatanları anlatan özel eserler, risaleler kaleme alınmıştır. Bir dönem herkesin defnedil- mek istediği bir yerdi Zeyniler haziresi. Bu hazire esasında şimdi görüldüğü kadar kü- çük değildi. Molla Hüsrev hazretlerinin şimdi mezarının olduğu yeri kapsayan medreseyi ve Abdüllatif-i Kudsî’nin türbesini de içine alan büyük bir hazire idi. Abdüllatif-i Kudsî Hazret- lerinin türbesi, şu an mezarlığın dışında, binala- rın ortasında kalmış durumdadır. Yani şimdiki mezarlığın etrafındaki binalar gerçek mezarlığın üzerinde sonradan yapılmışlardır. Büyük tarikatın başına Abdüllatif-i Kudsî haz- retlerinden sonra geçen Şeyh Tacettin, İbrahim Karamani ve ondan sonra geçen Şeyh Hacı Ha- life Kastamoni bu hazirenin diğer ulularındandır. Daha pek çok âlim, müderris, kadı, sûfî ve gönül ehli şair insanlar burada medfundurlar. Hazirede Fatih Sultan Mehmet’in hocaları Molla Hüsrev ve Molla Hayali’de yatmaktadır. Hazire (Cemetery) Hazire means an enclosed cemetery. It is gen- erally a name given to cemeteries surrounded by a wall or railing in the courtyard of religious structures like social complexes, mosques, small mosques and lodges. Many social complexes in Bursa have cemeter- ies. However, Zeyniler cemetery has been con- sidered an important cemetery throughout his- tory due to great scholars and well-known names who have been buried here. When it was first built, it was a place for only Abdüllatif-i Kudsî’s eternal rest but in the course of time it expand- ed to such an extent that it was a burial place for so many well-known people that as Mustafa Kara has said, only special works about those entombed in the cemetery of this mosque were written in the Ottoman period. Zeyniler ceme- tery was once upon a time a place where every- one wanted to be buried in. This cemetery was in fact not as small as it is today. It was a large cemetery that included a madrasa where Mollah Hüsrev’s tomb is located today and the tomb of Abdüllatif-i Kudsî. To- day the tomb of Abdüllatif-i Kudsî is outside the cemetery in the middle of buildings. Buildings around the present day cemetery were built on the old cemetery afterwards. Sheikh Tacettin, İbrahim Karamani and Sheikh Hacı Halife Kastamoni who led the sect after Abdüllatif-i Kudsî were also buried in this cem- etery. Many other scholars, professors, Muslim judges, Sufis and poets were also buried here. The teachers of Fatih Sultan Mehmet (The Con- queror), Mollah Hüsrev and Mollah Hayali were also buried here.
  • 102. 191190
  • 103. 193192 Molla Hüsrev Molla Hüsrev (Ö.1480) Osmanlı’da müderrislik, kazaskerlik ve en yüksek dini mevki olan şeyhü- lislamlık mertebesine yükselmiş ulu bir âlimdir. Fatih Sultan Mehmet’in hocalarındandır. Yazdı- ğı pek çok ünlü eseriyle meşhurdur ki bunların en önemlisi, İslam hukuku metodolojisine dair yazdığı “Gürer” ve onun şerhi olan “Dürer” kitaplarıdır. İstanbul’da padişahın himayesinde iken, Molla Hüsrev’in Ayasofya’ya her girişinde halkın ayağa kalkması ve ona hürmet etmesini gören Fatih Sultan Mehmet onunla ilgili olarak “Zamanımızın Ebu Hanife’si Molla Hüsrev’dir “ demiştir. İbretlik Bir Hikâye “Avusturyalı bir Profesör Molla Hüsrev’in Dürer ve Gürer adlı eserini okur ve hayran kalır. 1940’lı yıllarda ta Avusturya’dan kalkar Türkiye’ye Bursa’ya gelir. Çelik Palas’a yerleşir. Çelik Palas o senelerde yeni yapılmıştır. Geldiği günün sabahı smokinlerini giyer. Ve Çelik Palas yöneticilerine, -“Ben Molla Hüsrev’in mezarını, türbesini zi- yaret etmek istiyorum bana bir fayton tutar mı- sınız?” der. Otel idarecileri birbirlerine şaşkın şaşkın bakarlar bu isimde bir türbe bilmiyoruz derler. Otel idaresi önce vilayete sonra Vakıflar Müdürlüğü’ne ve Müze Müdürlüğü’ne sorarlar. Cevap aynı: -Bilmiyoruz. Bunun üzerine otel idaresi Maarif (milli eğitim) Müdürlüğü’ne müracaat eder, Maarif Müdürlü- ğü: – “Araştıralım” der. Evvelce Ulucami imam-ı salisi (üçüncü imamı) olarak görev yaparken Maarif Müdürlüğü’ne müfettiş olarak getirilen hafız Necip Aksoy Bey’e sorarlar ve nihayet ondan cevap alırlar. Necip Bey: -“Molla Hüsrev, Emir Sultan Zeyniler Camii bahçesinde medfundur” der. Ve misafir profesö- rü ile beraber kabri ziyarete giderler. Avusturyalı profesör kabri görünce şaşkına dö- ner çünkü gördüğü manzara yürekler acısıdır. Mezarın başında kitabeyi ihtiva eden sadece ba- sit bir taş kalmıştır. Mezarın ortasında bir köpek yatmış güneşlenmektedir. Civarında da tavuklar eşinmektedir. Profesör renkten renge girer. Misafir olduğu için fazla konuşmaz. Sadece: -“Bu bilim adamı bizde olsa biz buna büyük bir anıt yaptırırız” der. Aynı gün Bursa’dan ayrılır. Bu olayı maarif müfettişi Necip Aksoy Bey’den ve Bursa’da uzun yıllar Milli Eğitim Müdürlüğü ve daha sonra da Milli Eğitim Bakanlığı İlköğ- retim Genel Müdürlüğü yapan Ertuğrul Seyhan Bey’den dinledim.”(Bayram Sarıcan, Bursa’da dini hayat) Zeyniler (Beşevler) Köyü Bursa’da şehir merkezinden dağa doğru bakıl- dığında görülen bir yol vardır. Bu yol başlangı- cındaki zikzaktan dolayı ‘Z’ harfine benzediği için halk arasında “Z” yolu olarak bilinir. Bu yol yamaç paraşütçülerinin atladığı yerde son bulur ve arkasındaki üç beş tane evin oluşturduğu kü- çük bir köyle biter. Bu yüzden buraya daha sonra Beşevler Köyü denmiştir. Burasının asıl ismi ise Zeyniler Köyü’dür. Zeyniler Köyü, Bir zamanla- rın Zeyniler Yaylası’dır. Yüzyıllar önce Zeyniyye dergâhı dervişlerinin ibadet, tefekkür için çıktık- ları bu yayla, zamanla mamur bir hale gelmiş ve şimdiki Zeyniler Köyü oluşmuştur. Reşat Nuri Güntekin’in “Çalıkuşu” romanında Feride’nin gittiği, , kuş uçmaz kervan geçmez, çocuklarının çoğunun adının Ayşe ve Zehra olduğu o ilginç köy işte bu Zeyniler Köyü’dür… Mollah Hüsrev Mollah Hüsrev who died in 1480, was a great scholar who was a professor, judge of the army and rose to the position of Sheikh ul-Islam who held the highest rank. He was the teacher of Fatih Sultan Mehmet (The Conqueror). He is known for many famous works, the most impor- tant of them being his books on methodology of Islamic law called “Gürer” and its commentary “Dürer.” When he was under the sultan’s care in İstanbul, Fatih Sultan Mehmet (The Conqueror) who saw that everyone stood up and showed respect for Mollah Hüsrev every time he entered Hagia Sophia said: “ Mollah Hüsrev is Abu Ha- nifa of our time.” An Exemplary Story “An Australian Professor read Mollah Hüsrev’s book Dürer and Gürer and was impressed by it. He came to Bursa, Turkey all the way from Aust- ralia in the 1940s. He stayed in Çelik Palas hotel. Çelik Palas had newly been built in those years. The next morning he wore his tuxedo and told Çelik Palas managers as follows: “I want to visit Mollah Hüsrev’s tomb, can you get me a phae- ton?” Hotel managers stared wonderingly at each ot- her and said that they did not know such a tomb. They first asked the province and then to the Directorate of Foundations and Museums. They gave the same answer: -“We don’t know.” Then, hotel management consulted the Direc- torate of National Education. Officials said that they would search for it. They asked Mr. Necip Aksoy, a hafiz who was appointed as an inspector at the Directorate of National Education when he was the third imam at Ulumosque. He said: -“Mollah Hüsrev is buried in the garden of Emir Sultan Zeyniler Mosque.” He and the guest pro- fessor visited the tomb together. The Australian professor was astonished when he saw the tomb because it was in a terrible con- dition. There was only a simple headstone with an epitaph on it left. A dog was lying in the sun in the middle of the tomb and there were chic- kens around it. The professor was upset but did not speak much as he was a guest. He only said: -“If this scholar was Australian, we would have a memorial erected to honor him.” He left Bursa on the same day. I have listened to this incident from Mr. Necip Aksoy who is an inspector at the Directorate of National Education and Mr. Ertuğrul Seyhan who was the director of national Education in Bursa for long years and was then appointed as the Ministry of National Education Primary Education Director General.” (Bayram Sarıcan, Religious Life in Bursa) Zeyniler (Beşevler) Köyü There is a road that is seen when one looks to- wards the mountain from the center of Bursa. As this road resembles the letter “Z” due to a zig- zag at its beginning, it is known as the “Z” road among people. This road ends where paragliders jump and in a small village consisting of three to five houses. Therefore, this place was called Be- şevler (Five Houses) Village. The real name of this village is Zeyniler Village which was, once upon a time, Zeyniler Plateau. This plateau whe- re dervishes in Zeyniyye lodge came for praying and contemplation, prospered in the course of time and Zeyniler Village was formed. The off the beaten track and interesting village where Feride the protagonist in Reşat Nuri Güntekin’s novel “The Wren” went to and where the names of most of girls are Ayşe and Zehra is Zeyniler Village…
  • 104. 195194 Namazgâh Camii ve Sofu Mehmet Dede Mezarı Namazgâh açık mescidinin kuzeyinde, Emir Sul- tan Hazretleri’nin hizmetkârlarından Sofu Meh- met Efendi tarafından yaptırılmış olan mescid bulunur. 14. Yüzyıl sonlarında yapıldığı tahmin edilen yapı 1977 yılında büyük bir onarım geçir- miştir. Minaresi eski ve orijinaldir. Caminin ya- nında, üzeri açık bir hazire içinde mezarlar vardır. Büyük olan mezar, kasaplıkla uğraştığı için “Etçi Dede” olarak da bilinen Sofu Mehmet Efendi’nin mezarıdır. Sofu Mehmet Efendi hizmetkârı oldu- ğu Emir Sultan Hazretleri’yle aynı tarihte, 1429 yılında vefat etmiştir. Namazgâh Mosque and Sofu Mehmet Dede’s Tomb A small mosque commissioned by Sofu Mehm- et Efendi who was one of the attendants of Emir Sultan is located north of the namazgâh. The structure believed to have been built in the late 14th century underwent major repairs in 1977. Its minaret is old and original. There are tombs in a cemetery next to the mosque. The big tomb is that of Sofu Mehmet Efendi who was known as “Etçi (meat seller) Dede” as he was a butcher. Sofu Mehmet Efendi passed away in 1429, on the same date as Emir Sultan.
  • 105. 197196
  • 106. 199198 Namazgâh Namazgâh, cuma ve bayram namazları gibi top- luca kılınan namazlarda kalabalık cemaatin iştirak edebilmesi için oluşturulmuş açık mescitlere de- nir. Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk dönemlerin- de ordunun savaşa giderken bu namazgâhları kul- landıkları bilinir. Bursa Yıldırım’daki namazgâh, Türkiye’de açık namazgâh olarak inşa edilmiş olan yapıların ilki ve en güzelidir. Bursa’nın fet- hinden sonra, fetihlere gitmeden önce namaz kılmak için inşa edilen namazgâh günümüzde içinde bulunduğu mahalleye de ismini vermiştir. Namazgâh, Yıldırım ilçesinin güneybatısında, Yeşil Külliyesi’nin üst kısmında bulunur. Düz bir alanda yer alan bu açık ibadet mekânını, Umur Bey yaptırmıştır. Kare planlı sahanın etrafı alçak duvarla çevrili olup yapıldığı dönemde beş ka- pılı olduğu kayıtlıdır. Mihrab, Minber ve zemini mermerdir. Mihrapta altı sıra mukarnaslı kavsara vardır. Minber, 10 basamaklı, sekiz köşeli külahlı ve taç kapılıdır. Açık Namazgâh bir dönem metruk vaziyette iken, bugün Büyükşehir Belediyesi tarafından çalışmaları ile asıl işlevi yeniden kazandırılmıştır. Ramazan ayında Teravih namazları burada kılın- maktadır. Namazgâh (Open-air Mosque) Open-air mosques to enable a large number of people to take part in congregational pra- yers performed on Fridays and religious festi- vals are called Namazgâhs. In earlier periods of Ottoman history, the Ottoman army used the- se Namazgâhs when it was going to battle. The namazgâh in Yıldırım, Bursa is the first and most beautiful of structures built as an open-air mos- que in Turkey. The namazgâh was built after the conquest of Bursa for performing prayers befo- re expeditions and the neighborhood where it is located has been named after it. Namazgâh is situated southwest of Yıldırım dist- rict on the upper part of Yeşil Social complex. This open-air praying area situated in flatland was built by Umur bey. Low walls surround the area with a square plan and it is registered that there were five gates during the period when it was built. The niche, minbar (a raised platform in the front area of a mosque, from which sermons or speeches are given) and the floor are marble. There is a portal with six lines of muqarnas in the niche. The minbar has ten flights of stairs, is octagonal and has a portal. The Namazgâh was not in a good condition in the past but it has started refunctioning as a result of work carried out by the Metropolitan Muni- cipality. The Teraveh Prayers are performed here during the holy month of Ramadan.
  • 107. 203202
  • 108. 205204 Pir Emir Camii ve Türbesi Buhara’dan gelip Emir Sultan Hazretleri’nin akrabası ol- duğunu bildiren ve dergâhta postnişin olmak isteyen Pir Emir adlı seyyid için yapılmıştır. O sırada, Emir Sultan’ın dergâhında Abdullah Efendi bulunmaktaydı. Bunun üzeri- ne Hoca Alizade Efendi, Pir Emir Sultan adına Mûsâ Baba semti civarında bir mescid ve bir dergâh inşa ettirdi. Pîr Emir Sultan, bu dergâhta ders verip talebe yetiştirmekle meşgul oldu. Vefat edince dergâhının bahçesine defnedildi. Molla Yegân’ın torunlarından Ahmet Efendi, mescidi camiye çe- virerek, kubbeli bir yapıya dönüştürmüştür. 1961 yılında bü- yük ölçüde harap durumda olan yapı, Eski Eserleri Sevenler Kurumu tarafından aslına uygun olarak onarılmıştır. Revak ve pencere kemerleri, saçaklar ve duvardaki tuğla rozetler, camiye bitişik minaresi ile merdiven başları o devir mimari modelidir. Yapının duvarları üç sıra tuğla ve bir sıra moloz taşıyla örülmüştür. Toplam cemaat kapasitesi 200 kişi olan caminin, vakit na- mazlarında ortalama 40, cuma namazlarında 250, bayram namazlarında ise 500 kadar cemaati vardır. Pir Emir Mosque and Tomb It was built for a sayyid named Pir Emir who came from Bukhara and said that he was a relative of Emir Sultan and wanted to be the sheikh of the lodge. Abdullah Efendi was in Emir Sultan’s lodge at that time. Therefore, Hoca Alizade Efendi commissioned a small mosque and lodge in the area around Mûsâ Baba neighborhood for Pir Emir Sultan. Pir Emir Sultan started giving lessons to students in this lodge. He was buried in the garden of the lodge after he passed away. Ahmet Efendi who was one of the grandsons of Mol- la Yegân converted the small mosque into a domed mosque. The Association of Lovers of Antiquities had the structure that was seriously damaged in 1961 repaired. The porch and window arches, eaves and brick rosettes on the walls, its minaret and over easing reflect architecture of that time. Three layers of bricks and one layer of rubble stones were used in the construction of its walls. The mosque with a total congregational capacity of 200 people, has a congregation of about 40 at prayer times, 250 on Friday prayers and 500 on Eid prayers.
  • 109. 207206
  • 110. 209208
  • 111. 213212 Meydancık Camii Gökdere kavşağından incirli caddesine dönüş nok- tasında, Devlet Hatun türbesinin batısında bulunan cami, Bursa’nın kalkan duvarlı camilerinin en güzelle- rinden biridir. Meydancık Mahallesi Alancık Sokak’ta- dır. Fatih döneminde, Sole Mehmet Paşa tarafından 15. Yüzyıl sonlarında yaptırılmıştır. Kare planlı bir mahalle mescidi konumundadır. Caminin girişi sivri kemerli olup, duvarları üç sıra tuğla, bir sıra kesme taş ile örülmüştür. Asıl ibadet alanının üzeri büyük bir kubbe ile son cemaat yerinin üzeri ise tonoz ile örtülmüştür. Birçok kez onarımdan geçen Meydan- cık Camii, halen sağlam ve ibadete açık durumdadır. Girişinde tamirat kitabesi bulunmaktadır. Mescidin önünde tarihi bir çınar ağacı vardır. Caminin batısın- daki minare 1913 yılındaki onarımda yenilenmiştir. “Caminin toplam cemaat kapasitesi 175 kişi olup, vakit na- mazlarında 50. cuma namazlarında 100 ve bayram namaz- larında ise yaklaşık 150 kişi ibadet etmektedir.“ (Yıldırım Müftülüğü) Meydancık Mosque The mosque is situated at the turning point to İncirli road from Gökdere junction to the west of Devlet Hatun’s tomb. It is one of the most beautiful mosqu- es with gable walls in Bursa. It is in Alancık street in Meydancık neighborhood. It was commissioned by Sole Mehmet Pasha in the late 15th century during the reign of Fatih Sultan Mehmet (The Conqueror). It has a square plan. The entrance to the mosque is a pointed arch and three layers of bricks and one layer of cut stones were used in the construction of its walls. The main prayer hall is covered with a big dome and the gathering place where people perform their prayers in congregation has been covered with vault. Meydancık mosque that underwent repairs many times is still intact and open for prayers. There is an epitaph about repairs at the entrance. There is a centuries-old plane tree in front of the mosque. The minaret to the west of the mosque was repaired in 1913. “The mosque with a total congregational capacity of 175 pe- ople, has a congregation of about 50 at prayer times, 100 on Friday prayers and 150 on Eid prayers.” (office of Yıldırım Mufti)
  • 112. 215214 Bursa İpekçilik Enstitüsü Tarihi İpek Yolu üzerinde yer alan Bursa, tarih boyunca hep ipekle birlikte anılmıştır. En güzel Han’ının ismi ipek kozalarının toplanma ve sa- tış yeri olduğu için Koza Han olan Bursa’da ipek böcekçiliği de her zaman önemli bir meslek dalı olmuştur. Bursa İpekçilik Enstitüsü de Bursa’da ipek üretimi üzerine eğitim veren, 2 Nisan 1888 tarihinde kurulmuş önemli mekânlardan biridir. İpekçilik Mektebi, Tohum Mektebi, Böcekha- ne gibi adlarla da anılmıştır. Kent kültüründe önemli bir role sahip olan İpekçilik Enstitüsü, bulunduğu mevki itibariyle ve ahşap binasının güzelliğiyle, Bursa’nın gözbebeği yapılarından biridir. Ünlü vali Ahmet Vefik Paşa dönemin- de yapılmıştır. İpekçilik Enstitüsü’nün ilk binası Şehreküstü Mahallesi’nde Kazaz Ahmet Muhtar Efendi’nin kiralanan evi iken, 1894 yılında şimdi- ki yerine taşınmış ve o güne kadar “Harir Dar-üt ta’limi” olan adı “İpek Böcekçiliği Enstitüsü” olarak değiştirilmiştir. Türkiye’de kalorifer sisteminin ilk geldiği bina olarak bilinen enstitüde, tohum üretimi ve ipek böceği beslemesi üzerinde çalışılmış, Avrupa ve Orta Asya’ya uzman yetiştirilmişti. Cumhurbaş- kanlarımızdan Celal Bayar da, bu okulun mezun- ları arasındaydı. 1976 yılına kadar ipek böcekçiliği konusunda hiz- met veren bu yapı, 1983-85 yılları arasında Yük- sek İslam Enstitüsü olarak hizmet verdi. Kendi kaderine terk edilmiş haldeyken, Yıldırım Bele- diyesi tarafından restore edilerek 2010 yılında zi- yarete açılmıştır. İpekçilik Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin bahçesinde bulunan ve aslına uygun olarak restore ettirilen binada, Türk İslam sanat- ları ile ilgili bölümler bulunuyor. İpekçilik Ana- dolu İmam Hatip Lisesi tarafından kullanılan ta- rihi binada hat, tezhip, musiki odalarının yanında kütüphane ve ipekçiliğin tarihi ile ilgili sergi odası da yer almaktadır. Bursa Sericulture Institute Bursa situated on the historic Silk Road has been associated with silk throughout history. The most beautiful inn was called Koza (Coco- on) Inn because it was the place where silkworm cocoons were collected and sold. Sericulture has always been an important profession in Bursa. Bursa Sericulture Institute established on April 2,1888, is a significant institute that provides tra- ining regarding sericulture. It was called Sericul- ture School, Seed School and Silk Farming Place. Sericulture Institute that plays an important role in urban culture is the apple of Bursa’s eye with its location and beauty of its wooden buildings. The well-known governor Ahmet Vefik Pasha commissioned it. The first building of Sericul- ture Institute was Kazaz Ahmet Muhtar Efendi’s house that was rented in Şehreküstü Neighbor- hood. It was moved to its present location in 1894 and its name was changed to “Sericulture Institute.” Seeds were produced, silkworms were raised and experts were trained for Europe and Central Asia at the Institute known as the first building where the heating system was installed. Turkey’s third President Celal Bayar graduated from this school. The structure that served as a Sericulture Ins- titute until 1976, rendered service as a high Is- lamic Institute between 1983 and 1985. It was abandoned to its fate until it was restored by Yıldırım Municipality and opened for visitors in 2010. There are sections about Turkish and Isla- mic Arts at the building situated in the garden of sericulture Anatolian İmam Hatip High School (Religious vocational high school).Besides callig- raphy, ornamentation and music rooms, there is also a library and a room where the history of sericulture is exhibited at the historical building used by Anatolian İmam Hatip High School.
  • 113. 217216
  • 114. 219218
  • 115. 221220
  • 116. 223222 Umur Bey Külliyesi Umur Bey Camii, tarihi Umur Bey hamamıy- la birlikte Umur Bey tarafından yaptırılmıştır. Bursa’nın en güzel yeşillik alanlarından biri olan Umur Bey’in bahçesinde Tofaş Anadolu Araba- ları Müzesi de bulunmaktadır. Umur Bey, bir komutan ve devlet adamı oluşu- nun yanında bir aydın ve kitaplık kurucusu bir kitapsever olarak çok özel bir kimsedir. Bursa’da, hamamı başta olmak üzere yaptırdığı pek çok eserle tanınan Kara Timurtaş Paşa’nın(Demirtaş) oğludur. Asker olarak pek çok savaşa katılmış, Çelebi Mehmet zamanında Rumeli beylerbeyi, 2. Murat zamanında ise vezir olmuştur. Umur Bey’in en önemli yanlarından biri, Türk diline yaptığı katkıdır. Pek çok önemli Arapça ve Farsça eseri çevirtmek için döneminin ünlü Umur Bey Social Complex Umur Bey Mosque and the historical Umur Bey bath were commissioned by Umur Bey. Tofaş Anatolian Cars Museum is located in the garden of Umur Bey, which is one of the most beautiful green areas in Bursa. Umur Bey was a special person. Besides being a commander and a statesman, he was also an intellectual and a bibliophile who established a library. He was the son of Kara Timurtaş Pasha (Demirtaş) known for having built many struc- tures in Bursa including a bath. He took part in many battles and was appointed the governor of Rumelia during the reign of Çelebi Mehmet and a vizier during the reign of Murat II. Umur bey contributed significantly to the Tur- kish language. He charged the then famous wri-