2. Bilişsel Yük Teorisi, öğrenme görevlerinin oluşturduğu
bilişsel yükün öğrencilerin yeni bilgi işleme ve uzun süreli
bellek yaratma becerisini nasıl engelleyebileceğini
anlamaya çalışır. Öğrenci gereksiz istemlere maruz
bırakıldığında bilgi işleme görevi, olduğundan daha
karmaşık hale gelerek bilişsel yükün artmasına neden olur.
Bu istemler arasında bir sınıftaki gereksiz dikkat dağıtıcılar
ve öğretmenlerin bir konuyu anlatmak için kullandıkları
yetersiz metotlar sayılabilir. Bilişsel yük iyi bir şekilde
yönetildiğinde öğrenciler aşırı bilişsel yükün yeni bellek
oluşumuna engel olduğu durumlara kıyasla yeni becerileri
daha kolay öğrenebilirler. Öğretmenler, bilişsel yük
teorisinin ardındaki ilkeleri anlayarak, yeni fikirleri sunmak
için kullandıkları yolu optimize edip öğrencilerin bu
fikirleri anlamasını daha kolay hale getirebilirler.
Bilişsel Yük Teorisi Nedir?
3. Bilişsel yük teorisi ilk kez 1988'de New South Wales
Üniversitesi'nde eğitim psikoloğu olan John Sweller
tarafından ana hatlarıyla belirlendi. Sweller, çalışma
belleği modeli üzerine ekleme yaparak bu modeli
geliştirdi. Bu model uzun süreli hafızanın, işitsel ve
görsel bilgi günlük gözlemlerden daha fazla miktarda
işlendiğinde (veya tekrarlandığında) geliştiğini öne
sürer (Baddeley ve Hitch, 1974). Sweller, öğrenmeyi
gereksiz şekilde karmaşık hale getiren veya biz bilgiye
odaklanmaya çalışırken dikkatimizi dağıtan faktörlerin
bilişsel yükü arttırdığına inanır. Bilişsel yükün
artmasının bir sonucu olarak, bir uyarıcıya odaklanmak,
onu tekrar etmek ve hatırlamak daha da zorlaşır, bu da
öğrenmeyi daha az etkin hale dönüştürür (Sweller,
1988). John Sweller ve diğer araştırmacılar bilişsel
yükün azaltılmasıyla ilgili çeşitli yollar belirlediler.
Buna göre bilişsel yük öğrenme ortamında daha etkili
öğretme metotları kullanarak azaltılabilir. Bu durum da
yeni bellek oluşumunu destekler.
4. Bilişsel Yük Çeşitleri
Bilişsel yük; asıl (içsel), konu dışı (dışsal) veya etkili
(ilişik) yük olmak üzere üç şekilden birini alır.
Asıl Bilişsel Yük
Bu tür bilişsel yük, öğrenilen bilginin içsel niteliği
tarafından kişide oluşturulan yüke karşılık gelir. Bu yük,
görev seti veya sunulan kavramın karmaşıklığı ile
kişinin yeni bilgiyi öğrenme yeterliliğine bağlıdır. Bu
tür bilişsel yükün iç doğası onu elemeyi zorlaştırır. Yeni,
zor bir aktivite (karmaşık bir denklem çözmek gibi) her
zaman basit bir işlemden (iki küçük sayıyı toplamak
gibi) daha uğraştırıcı gelir. Bununla birlikte, karmaşık
bir görevden kaynaklanan bilişsel yük, bu görevin daha
küçük ve basit adımlara bölünmesiyle kişi için
tamamlanması daha kolay hale getirilebilir. Mesela
demonte mobilyaları birleştirme işine muhtemelen
aşinasınızdır. Her parçanın birbirine nasıl takıldığını
gösteren büyük bir şema yerine, üreticiler süreci adım
adım ilerleyen görevlere bölerek basitleştirir.
5. Konu Dışı Bilişsel Yük
Konu dışı bilişsel yük, öğretmenlerin veya takip
edilmesi gereken talimatların öğrenciler üzerinde
oluşturduğu beklentilerden meydana gelir. Bu tür
bilişsel yük öğrenilecek konunun dışında kalır ve
istemeden öğrencileri dikkat dağıtıcı bilgilere
yönlendiren veya görevi gereğinden fazla karmaşık hale
getiren etkisiz öğrenme metotları nedeniyle artar.
Öğrencileri bir dersi tekrar etmek ve hatırlamak
konusunda serbest bırakmaktansa etkili sunum metotları
kullanmak, onlara yüklenen konu dışı yükün azalmasına
yardım edebilir. Mesela bazı bilgiler yazılı olarak
sunulduğunda değil de bir şekille resmedildiğinde daha
iyi anlaşılır. Örneğin, Ay’ın Dünya etrafındaki
yörüngesi, şekil kullanılmadan yazılı bir biçimde değil,
görsel olarak sunulduğunda daha kolay anlaşılır. Bunun
için Güneş sistemi modeli veya video kullanılabilir.
Güneş sistemi gibi kavramların görsel sunumu, kişinin
bir paragraftaki son cümleyi anlaması için paragrafın
başında açıklanan düşünceleri aklında tutmak zorunda
olmadığı anlamına gelir. Böylece akılda tutmak yerine
bir şekle bakarak çabucak bu düşünceler hatırlanabilir.
6. Etkili Bilişsel Yük
Bu üçüncü tür bilişsel yük, şemaların oluşumuyla ortaya
çıkar. Yeni beceri ve başka bilgilerin öğrenilmesine
yardımcı olduğundan, istenen türden bir yüktür. Bellek
şeması belirli bir düşüncenin veya nesnenin
kavramsallaştırılmasıdır. Bu kavramsallaştırma
gelecekte bu düşünce veya nesneyle karşılaştığımızda
durumdan ne beklememiz gerektiğini söyler. İnsanlar,
evde kullandığımız nesneler için şemalar
oluşturduğumuz gibi günlük iş veya olaylar için de
‘senaryo şemaları’ oluştururuz. Çevremizdeki belirli
‘roller’ için oluşturduğumuz şemalar da bize bu rolleri
üstlenen kişilerden ne tür davranışlar beklediğimizi
söyler. Bir şeyi ilk kez deneyimliyor olmak (örneğin, ilk
kez bir düğüne katılmak), bizi neyin beklediğini
söyleyen bir şema olmadığından, ürkütücü olabilir. İşte
bu noktada deneyimi gözlemleyip öğrendikçe, gelecekte
önceden tahmin edip ona göre davranmamız ve
anlamamızda yardımcı olacak etkili yük oluşturulur.
7. Uygulamalar
Bilişsel yük teorisi herhangi bir eğitici bağlam için
uygulanabilir. Bunu yapmanın yollarından biri
öğrencilere dayatılan konu dışı bilişsel yükü en aza
indirmek, ikincisi ise öğrencileri bir düşüncenin
karmaşıklığıyla boğan araç-amaç analizinden
kaçınmaktır. Bu yollarla öğretmenler bilgi iletiminin
öğrenmeyi engellemediğinden emin olur. Dahası, etkili
bilişsel yükü teşvik eden etkinlikleri geliştirerek uzun
süreli bilgi ve beceri edinimini kolaylaştırabilirsiniz.
Bilişsel yük teorisinin olası uygulamaları, sınıf veya
konferans salonu gibi geleneksel öğrenme ortamlarının
ötesine uzanır. Öğretmenler öğrencileri için bilişsel yük
teorisini kullanırken, siz de konuşma veya sunum
yaparken bu teoriye başvurabilirsiniz. İletmek
istediğiniz düşünceleri basitleştirerek, her durum için
bireysel, anlaşılması kolay açıklamalar sunarak ve
gereksiz detayları çıkararak konu dışı bilişsel yükü
azaltabilirsiniz. Bu, dinleyiciler için sunumunuzu daha
hatırlanabilir hale getirir. Gelin, bilişsel yük teorisine
başvurabileceğiniz belli durumlara bir bakalım.
8. Çalışılmış (Çözülmüş) Örnekler
John Sweller (2006), öğrencilere yeni görevleri nasıl
yerine getirebileceklerini göstermek için çalışılmış
örneklerin (worked examples) kullanımını vurgulamıştır.
Çalışılmış bir örnek öncelikle sürecin tekil eylemlere
indirgendiği adım adım ilerleyen bir gösterimdir.
Burada, görevin karmaşıklığından kaynaklanan asıl
bilişsel yük azaltılmış olur. Örneğin, matematik
öğretmenleri kalanlı bölme işlemlerini göstermek için
çalışılmış örnekleri kullanır. Kalanlı bölme işlemi
dışardan zor görünürken basit adımlara bölündüğünde
çoğu insan tarafından anlaşılabilir hale gelir. Bir görevin
küçük adımlara bölünüp bir uzman tarafından örneklerle
açıklandığı çevrimiçi Kendin Yap projeleri çalışılmış
örnekler için gösterilebilecek başka bir alternatiftir.
9. Bütünleştirme
Çalışma belleği modeline göre işitsel veriler görsel
olanlardan ayrı işlenir. ‘Fonolojik döngü’ konuşma ve
diğer sesleri ele alırken ayrı bir ‘görsel mekânsal yazboz
tahtası’ metni ve diğer görsel uyarıcıları işler (Baddeley
ve Hitch, 1974). Öğrenciye aynı tip iki uyarıcı örneği eş
zamanlı olarak verildiğinde, bu iki uyarıcı da dikkati
kendi üstüne çekmek için yarışır ve konu dışı bilişsel
yük artar. Örneğin, iki kişinin aynı anda size bir şey
açıklamasıyla artan konu dışı bilişsel yük sizi her ikisine
birden odaklanmaktan alıkoyar, her birinin söylediği
şeylerden yalnızca bir kısmını anlayabilirsiniz. Benzer
bir örnek olarak, bir şekildeki sınıflandırmayı farklı
numaralarla tanımladığımızı (1, 2, 3… ve i, ii, iii… gibi)
düşünelim. Numaralar da diğer sayfadaki bir paragrafta
açıklanmış olsun. Her bir numara için iki farklı görsel
uyarı arasındaki göndermelere bakmak bilişsel yükü
arttırır ve bilgiyi anlamak için harcanan çabayı ketler
(aksatır).
10. Bölünmüş Dikkat Etkisi
Bilişsel yük teorisi bölünmüş dikkat etkisinden
kaçınmak için eğitimcilere yarışan uyarıcıları ortadan
kaldırmayı ve öğrencilerin belli bir zamanda tek bir
görsel bilgi kaynağına odaklanmasını önerir. Benzer
şekilde, ders dinlerken veya eğitsel bir video izlerken
öğrencilerin dikkati bir düşüncenin yarışan
açıklamalarıyla dağıtılmamalıdır. Paul Chandler ve John
Sweller, yarışan uyarıcılar tek bir bilgi kaynağı haline
gelecek şekilde bütünleştirildiğinde öğrenmenin arttığını
gösteren bir çalışma sunmuşlardır. Araştırmacıların
bulgularına göre, bir şekle ait yazılı açıklama görselle
birlikte verildiğinde, görsel ve açıklamanın ayrı ayrı
verildiği duruma kıyasla, öğrenciler sunulan bilgiyi
daha iyi anlayabilmişlerdir (Chandler ve Sweller, 1992).
11. Benzer şekilde,öğrencilerine dünya haritası üzerindeki
farklı ülkelerin yerlerini göstermek için kullanacağı
sunumda öğretmen, bu araştırmanın bulgularından
faydalanarak, ülkeleri numaralandırıp ayrı bir anahtar
listeye referans vermektense ülke isimlerini harita
üzerine yazabilir. Bununla birlikte, Baddeley ve
Hitch’in teorisi görsel ve işitsel uyarıcıların ayrı ayrı
işlendiğini göstermesine rağmen, bu uyarıcılar gelişmiş
bir öğrenme deneyimi sağlamak amacıyla
birleştirilebilir.
Tüm Reklamları Kapat
Bu nedenle, video ile sunulan bir görevin görsellerle
açıklanması, izleyicileri yarışan uyarıcılar ile
yüklemeden her bir adımın işitsel anlatımı ile
geliştirilebilir.
12. Dikkat dağıtıcılar
Öğrenme ortamında dikkat dağıtıcılar bulunduğunda
bölünmüş dikkat ilkesi dinleyicileri etkileyebilir. Tıpkı
sinemadayken birinin telefonundan yayılan ışığın
dikkatimizi dağıtması gibi, öğrenme ortamında da
dikkat dağıtıcılar bulunduğunda dikkatimizi
kaybedebiliriz.. Eğitimciler, dinleyenlerin dikkatini
dağıtabilecek bir uyarıcıyı belirleyip ortadan kaldırarak,
maruz kalınan ekstra konu dışı bilişsel yükü azaltabilir.
Sunum yaparken öğretmen, öğrencilerin dikkatini
dağıtıcı işaret veya posterlerin yanında durmadığından
emin olmalıdır. Arka plandaki dikkat dağıtıcı seslerin
yeni bellek oluşumunu engellediği tespit edildiğinden,
işbirlikçi ve sessiz bir dinleyici kitlesi de konuyla ilgisiz
konuşma etkisinden kaçınmaya yardımcı olarak bilişsel
yükü azaltabilir (Jones ve Macken, 1993).