KARAKTERLER
BRUNO : Macerayı seven, arkadaş
canlısı iyilik yapmayı seven, savaş
karşıtı dokuz yaşında bir çocuktur.
Babası Nazi komutanıdır. Shmuel:
Yahudi asıllı olduğu için kampta
tutulan, iyi kalpli, cana yakın ve Bruno
ile aynı yaştaki arkadaşıdır.
Shell : Yahudi asıllı olduğu için
kampta tutulan, iyi kalpli, cana
yakın ve Bruno ile aynı yaştaki
arkadaşıdır. Gretel: On iki yaşında,
Nazi sempatisi olan, yaşından büyük
davranmayı seven bir çocuktur. Yıl
1943, Olayın geçtiği yer Berlin ve
Auschwitz toplama kampı.
ELSA : Bruno’nun annesi. Anne
zamanını çocuklarına bakmakla, ailenin
hizmetçilerini yönetmekle zamanını
geçiriyor. Kocasının kariyerine olan
kararlı bağlılığına kızıyor ve işi için
ailenin Berlin’i terk etmesini
gerektirdiğinde bu karara uysa da, bu
durumdan hiç memnun değil. Auschwitz
Kampı yakınlarındaki ailenin yeni
evinde, depresyonu ve endişesiyle başa
çıkmak için çok fazla uyurmaktadır.
Ralf: Bruno’nun babası. Polonya’daki Out-With
(Auschwitz) Kampının operasyonlarından sorumlu
olan Nazi Partisi içinde bir komutan. Almanya’nın
kültürel ve politik üstünlüğüne ve “Anavatan” için
yaptığı çalışmanın doğruluğuna şiddetle inanıyor.
Komutan olarak pozisyonunda büyük bir güç ve
otorite yansıtıyor, ancak mesleki görevlerinin doğası
hem karısıyla hem de annesiyle gerginliğe neden
oluyor. Çocuklarını sevmesine rağmen, onlarla
büyük ölçüde soğuk ve katı bir ilişkisi var.
Bruno, Almanya'nın Berlin kentinde "Umutsuz Vaka"
olarak nitelendirdiği on iki yaşındaki ablası, annesi ve bir
Nazi subayı olan babasıyla beş katlı bir evde yaşayan dokuz
yaşındaki bir çocuktur.
Bir gün Führer -Bruno adını Fury sanmaktadır- Bruno'ların
evine akşam yemeğine gelir. Anne ve babası çok
heyecanlıdır, çünkü görünüşe göre Fury önemli biridir. O
akşam yemeğinden sonra Bruno babasının işinde terfi
ettiğini, bu yüzden Out-with (Auschwitz) denen bir yere
taşınacaklarını öğrenir. Buna çok üzülür, çünkü oturdukları
çevreyi ve arkadaşlarını çok sevmektedir.
Out-with'e taşıdıklarında, eve birçok asker girip çıkmaya
başlar. Bruno bundan oldukça rahatsız olmaktadır çünkü
askerleri hiçbir zaman sevmemiştir. Her gün bir öğretmen
evlerine gelmekte, ablası ve Bruno'ya bazı dersler
vermektedir. Öğretmenleri tarih dersine önem verse ve
sanat ile okumayı zaman kaybı olarak görse de, Bruno
macera kitapları okumayı çok sevmekte ve tarihten nefret
etmektedir. Fakat ablası öğretmenleri ve yaşadıkları yerin
de etkisiyle, tam bir Naziye dönüşmektedir. Bruno çok
yalnızdır, evlerinin çevresinde bir tek ev bile yoktur ancak
bahçenin etrafındaki tel örgütlerin ardında hepsi birbirinin
aynı çizgili pijamaları giyen binlerce adam ve çocuk vardır.
Bruno tüm bunları odasındaki pencereden görmüştür.
Bruno bir gün, okuduğu macera kitaplarının da etkisiyle bahçede
bir keşif gezisine çıkmaya karar verir. Tel örgülerin yanı boyunca
epey bir yol aldıktan sonra, örgünün diğer tarafında yere çökmüş
oturan çizgili pijamalı ve kafası tıraş edilmiş bir çocuk görür. Çocuk
çok zayıf ve hayli üzgün görünüşlüdür. Bruno da tel örgülerin kendi
tarafına aynı diğer çocuk gibi oturur ve çocukla sohbet etmeye
başlarlar. Çocuğun adının Schmuel olduğunu öğrenir. Kısa bir süre
sonra Bruno'nun her öğleden sonra tel örgü boyunca yürüyüp yere
oturarak Schmuel ile sohbet etmesi bir rutine dönüşmüş, ikisi çok
iyi iki arkadaş olmuşlardır. Bazen mutfaktan alıp cebine
sıkıştırdığı yiyecekleri Schmuel'e götürmektedir, çocuğun
yüzündeki mutluluğu gördükçe kendi de mutlu olmaktadır. Bruno
Out-With'e taşınmadan önceki en iyi arkadaşlarını artık o kadar da
özlemiyor, hatta isimlerini bile hatırlayamıyordur. Artık en iyi ve
tek arkadaşı Schmuel dir.
Zaman geçtikçe çevrelerinde askerlerden başka hiç
kimse bulunmadığından yakınmaya başlayan ve
böyle bir çevrede iki çocuk yetiştirilemeyeceğini
söyleyen Bruno'nun annesi, babasına Berlin'e geri
dönmek istediğini söyler. Babası ilk duyduğunda
bunu kabul etmese de, sonraları bunun mantıklı bir
fikir olduğunu, herkesin orada daha mutlu olduğunu
kabul eder. Böylece yeniden taşınma hazırlıklarına
başlarlar. Fakat ne var ki Bruno Berlin'e geri
dönmeye o kadar da hevesli değildir. Schmuel'den
ayrılmak istememektedir.
Taşınmadan bir gün önce, Bruno Schmuel'i görmeye
gittiğinde, onu olduğundan daha da üzgün bir halde
bulur. Söylediğine göre babası çalışmaya götürülmüş,
sonra da geri dönmemiştir. Bunun üzerine Bruno'nun da
o çizgili pijamalarla giyerek beraber Schmuel'in babasını
aramalarına karar verirler. Fakat saatlerce
araştırmalarına rağmen babasından bir iz bulamazlar.
Tam Bruno'nun eve geri döneceği sırada askerler
etraflarını sarar ve yürüyüşe götürüleceklerini söylerler.
İkisinin de yürüyüşün ne olduğu konusunda bir fikri
yoktur. Fakat Bruno da Schmuel de o yürüyüşten bir
daha geri dönmezler.