1. CALATİA 'DAN KİLİKİA'YA
İskender Galatia'nın en önemli kenti Ankyra'ya (Ankara) gelir. Orada onu Pahlagonialılardan oluşan bir heyet karşılar.
İskender'in egemenliğini tanıyacaklannı fakat ordusuyla topraklarına girmemelerini isterler. İskender, onlara Phrygia
Satrabı Kalas'a itaat etmelerini söyleyerek Kappadokia'ya doğru yola çıkar. Böylece Halys lrmağı'na (Kızılırmak) kadar
Küçük Asya'nın önemli bir bölümü İskender'in egemenliğine girmiş oldu. Sabiktas'ı Kappadokia satrabı olarak atayarak,
Kilikia geçitlerine dayandı. Daha önce Ksenophon ile birlikte Pers Büyük Kralı II Artakserkses'e karşı sefere katılmış
olan Kyros'un kampına vardığında, Kilikia Kapılan (Gülek Boğazı) olarak bilinen geçitin Perslerce tutulmuş olduğunu
gördü. Kampın bulunduğu yerde Parmenion'u bırakarak kendisi gece boyunca boğaza doğru ilerledi.
İskender'in ilerlediğini gören Pers nöbetçiler bulunduklan yerleri terkederek kaçtılar; İskender ertesi gün şafakta
emrindeki orduyla kolayca boğazdan geçerek Kilikia'ya girdi. Bu sırada ona ulaşan bir habere göre, İskender'in
boğazdan geçtiğini öğrenen Satrap Arsames, önce Tarsos'u savunmaya niyetlendiyse de sonradan fikir değiştirerek
kentten kaçmaya hazırlanıyordu. Tarsoslular, Arsames'in kaçmadan önce kentlerini yağmalayacağından endişe
ediyorlardı. Bunu öğrenen İskender, süvari birlikleri ve hafif silahlı piyadelerle çabucak Tarsos'a yürüdü. Arsames de
kenti yağmalamaya fırsat bulamadan Pers Büyük Kralı III. Dareios'un yanına kaçmak zorunda kaldı. Antik kaynaklarda
Tarsos'a giren İskender'in yorgunluktan bitap düştüğü; Kydnos lrmağı'nda (Tarsus Çayı) yüzdükten sonra ateşlendiği ve
uyuyamadığı anlatılmaktadır. Doktorları ona Akarnanialı hekim Philippos'u önerdiler. lskender, Philippos'u tanıyor ve
ona güveniyordu.
2. Philippos, İskender'e güçlü bir ilaç önerdi. İskender de hemen hazırlamasınıistedi. Philippos ilacı
hazırlayıp lskender'e verdiği sırada, Parmenion'dan İskender'e bir mesaj gelir: "Philippos'a dikkat et!
Öğrendiğime göre Perskralı Dareios seni öldürmesi için ona bir ödül verdi." İskender mesajı okur ve
Philippos'a verir. Hekim mesajı okurken İskender ilacı içer. Philippos derhal her şeyin iyi gideceğini
söyleyerek lskender'den mesaja inanmamasın ıister. Güven, iyileşmesi demekti. Gerçekten de ilaç
etkisini gösterdi ve İskender iyileşti. Daha sonra İskender, Kilikia ve Assur topraklarını ayıran diğer bir
boğazı ele geçirmesi için Parmenion'u gönderdi.
Emrine Yunan ücretli askerlerini ve Sitalkes'in yönetiminde Trakyalılara verdi. Kendisi de Tarsos'tan
ayrılarak, efsaneye göre Assur Kralı Sardanapalos tarafından kurulmuş olan Ankhiale (Mersin civannda)
kentine geldi. Sardanapalos'un mezan da kentin surlarının yakınındaydı. Mezarın üstünde
Sardanapalos'un tasviri ile Assurca bir mezar kitabesi yer alıyordu. Kitabede şu yazıyordu:
"Anakyndarakses'in oğlu Sardanapalos, Ankhiale ve Tarsos'u bir günde inşa etti; sen yabancı, ye, iç ve
neşeli ol; çünkü. insana özgü diğer şeyler hiç de bundan daha değerli değildir."
3. Ankhiale'den aynlan İskender, Soloi'a (Mezitli, Viranşehir) geldi; orada bir muhafız birliği bırakarak,
kenti iki yüz gümüş talanton para cezası ödemeye mahkum etti. Çünkü. kent hala Perslere sempati
duyuyordu. Oradan dağlarda pusu kurmuş olan Kilikialıların üzerine yöneldi. Bir haftada onları
püskürtmeyi başardı, bir kısmım esir aldı ve Soloi'a döndü. Burada Sağlık Tanrısı Asklepios'a kurban
adadıktan sonra askerlerini teftişten geçirmek üzere meşale yarışı, spor ve edebiyat yanşmaları
düzenledi. Soloi'dan ayrılan İskender Tarsos'a doğru yola çıktı. Bu arada Magarsos'a (Karataş
yakınlannda Dörtdirek) uğrayarak, Athena Magarsia'ya adakta bulundu.
Mallos'a (Kızıltahta yakınlarında) vardığında Kahraman Amphilokhos'a saygı gösterdi. Malloslulann
bir iç savaşın eşiğinde olduklarının farkına varan İskender, bu kargaşaya son vermelerini istedi. Pers
Kralı Dareios'a ödedikleri vergiden muaf tuttu, çünkü. Mallos bir Argos kolonisiydi ve İskender'in
kendisi de Argoslu Heraklesogulları soyundan geliyordu.
4. ISSOS SAVAŞI
İskender Mallos'tayken Dareios'un Assur topraklarında Sokhoi'da karargah kurdugu haberini aldı ve komutanlarını
toplayarak onlara bilgi verdi.Ertesi gün de yola çıktı. Önce Myriandros yakınında kamp kurdu. Gece çıkan şiddetli
bir fırtına ve yağmur nedeniyle bir sü.re kampta mahsur kaldı. Bu sırada Dareios askeri ve stratejik açıdan elverişli
düzlükte askerleriyle vakit geçiriyordu. İskender ise rahatsızlığından dolayı Tarsos'ta ve teftişten dolayı da bir sü.re
Soloi'da kaldıktan sonra tepelerdeki Kilikialılara tekrar akın yaptı. Dareios ise lssos'a (Yeşil Höyük, eski adıyla
Kinet Höyük) doğru yola çıktı ve farkında olmadan daha önce İskender'in geçtigi yoldan geçerek onun arkasına
sarktı ve Pinaros lrmagı'na yöneldi. Böylece Pers ordusu kuzeyde, Makedonya ordusu ise güneyde kalmıştı.
Durumun farkına varan İskender hemen geriye dönerek Pinaros lrmagı kıyısına vardı.
Dareios'un ordusu Pinaros lrmagı'nın (Deliçay veya Payas Çayı?) kuzeyinde, İskender'in ordusu ise güneyinde
mevzilendi. Birtakım manevralardan sonra ordusunu savaş düzenine soktu. Sağ ve sol kanatlara komutanları
görevlenlirdi. İskender'in saldırıya geçtiğini öğrenen Dareios ordusunun bir bölümüne karşı taarruz emri verdi.
Şiddetli bir savaş oldu. İskender, sayıca daha fazla askere sahip olan Dareios'un ordusu karşısında üstünlüğü ele
geçirdi. Dareios, kalkanını, pelerinini ve hatta yayını bile savaş arabasında bırakarak atına atlayıp kaçtı. Hava
kararıncaya kadar Makedonyalılar Pers askerlerini izlediler ve onlara çok sayıda kayıp verdirdiler.
6. Havanın kararması Dareios'u İskender'in eline esir düşmekten kurtardı. İskender, Pers kralının bıraktığı
eşyaları alarak karargahına döndü. Dareios'un çadırında bulunan annesi, kansı ve üç çocuğunu esir aldı
(M.Ö. 333). lssos zaferinden sonra İskender, kendi adını taşıyan Aleksandreia (bugünkü Esentepe /
İskenderun)kentini kurdu. Çok geçmeden Dareios, lskender'e haber göndererek banş yapılmasını teklif
etti. Dareios'un barış önerisini geri çeviren İskender, Suriye'ye (Syria) girerek Perslerin en önemli
donanma üslerinden Fenike'ye (Phoinikia) girdi.
Sidon, karşı koymadan alındı, Tyros (Sur) ise kuşatma sonunda ele geçirildi (M.Ö. 332) ; Filistin de
lskender'in kontrolüne girdi. İskender 332 sonbaharında Mısır'a yöneldi. Başkent Memphis'teki Pers
Satrabı Mazakes karşı koymadan teslim oldu. Mısır ele geçirildi ve burada, Nil Deltası'nda, kendi adını
taşıyan bir kent kurdu: Aleksandreia (İskenderiye) İskender, Mısır'da çok iyi karşılandı; Mısır Tanrısı
Amman ile özdeşleştirildi. Mısır'da yönetimi, adet olduğu üzere, yerli bir yöneticiye bıraktı; fakat yine
mali ve askeri kontrol Yunan ya da Makedon kişilerin elindeydi.
7. 9. yüzyılın sonlannda, o zamanki İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nin Müdürü Osman Hamdi
Bey tarafından Sidon (şimdi Saida, Lübnan) Krallar Nekropolü'nde yapılan kazılarda
ortaya çıkanlan ve üzerinde Büyük İskender'in tasviri olduğu için İskender Lahdi" olarak
adlandırılan lahit, gerçekte İskender'e ait değildir. Üzerinde herhangi bir yazıt olmadığı için
kime ait olabileceği konusunda ancak tahminler yürütülmüştür. Bugün için en güçlü
olasılık, lahdin, Sidon'unson kralı Abdalonymos'a ait olabileceğidir. Abdalonymos, tahta
geçmesini İskender'e borçluydu. Pentelikon mermerinden yapılmış olan lahit, M .Ö. 4.
yüzyılın son çeyreğine tarihlendirilmektedir.
8. Yüksek kabartmalı ve boyalı olan lahdinuzun kenarlarından birindeki kabartmalardaEski
Yunanların Perslerle olan savaşı (Gaugamela Savaşı ?) tasvir edilmiştir. Sahnenin en solunda,
başında aslan postuyla ve şahlanmış olan atının üzerinde İskender yer almakta olup mızrağını
öndeki Pers süvarisine fırlatmak üzeredir. Benzer sahne, yani iki atlı figürün mücadelesi bu kez sağ
uçta tekrarlanmaktadır. Burada bir Makedonyalı süvari şahlanmış atıyla yine bir Persi
öldürmektedir. Dolayısıyla sol uçtaki İskender ile sağ uçtaki Makedonyalı bir simetri oluşturarak,
sahneyi adeta bir çerçeve içine almaktadırlar. Sahnenin geri kalan orta kısmında ise Eski Yunanlarla
Persler arasındaki şiddetli mücadele betimlenmektedir.
9. Lahdin öteki uzun yüzünde av sahnesi yer almaktadır. Sahnenin sol tarafında aslan avı, sağ tarafında geyik avı
resmedilmiştir. Aslan avındaki atlı figürlerden birinin (soldaki) İskender, onun önündeki aslana saldıran Pers
kıyafetli atlı figürün ise Abdalonymos'u temsil ettiği düşünülür. Lahdin dar yüzleriden birinde bir savaşsahnesi,
diğerinde bir pars avı tasvir edilmiştir. Lahit kapağının dar yüzlerindeki alınlıklarda savaş sahnesi yer almaktadır.
10. CAUGAMELA SAVAŞI
İskender, M.Ö. 33 l'de Mısır'dan ayrılarak, Pers Kralı Dareios'un asıl ordusunun bulunduğu
Babylonia'ya girdi. İki ordu Mezopotamya'da Arbela (Erbil) yöresindeki Gaugamela Ovası'nda
karşılaştı. Savaş taktiği ve İskender'in zekası, Pers ordusunun bozguna uğramasına neden oldu;
Dareios kaçtı. Gaugamela Savaşı'ndan sonra İskender, "Asya Kralı" ilan edildi; Persler ise bir
daha toparlanamadılar.
İskender, İran (Persia) içlerine girerek Pers İmparatorluğu'nun başkentleri olan Babylon, Susa,
Persepolis ve Ekbatana'yı (bugün Hemedan) ele geçirdi; imparatorluğun hazinelerine el koydu.
Antik kaynaklarda İskender'in eline geçen Pers servetinin 40-50 bin talanton (yaklaşık 1.000
ton altın) arasında olduğu öne sürülmektedir. Bir süre sonra Dareios, kendi adamlarından biri
olan Baktria Satrabı Bessos tarafından öldürüldü. İskender, M.Ö. 330-329 yıllarında herhangi
bir karşı koyma ile karşılaşmadan Hindi kuş dağlarına kadar ilerledi. Fakat Baktria ve
Sogdiana'ya (Türkistan) savaşarak boyun eğdirdi. Bu arada Sogdianalı prenses Roksane ile
evlendi.
11. MÖ. 327-325 yılları İskender'in Hindistan seferine çıktığı yıllardır. Böylece imparatorluğun doğu
sınırlarını Hyphasis ve Aşağı Indos (Sind) havzasına değin genişletti. Kuzeybatı Hindistan'da Paurava
Kralı Poros'un karşı koymasıyla karşılaşan İskender, Hydaspes Irmağı yakınında Poros'u yenilgiye
uğrattı. Hydaspes Savaşı zaferinden sonra Pencap'a girdi. Fakat yorgun düşen askerlerinin daha fazla
ilerlemek istememeleri nedeniyle geri dönmek zorunda kaldı. Ordusunun bir kısmı Indos Irmağı'ndan
gemilerle, bir kısmı da kara yoluyla Indos deltasına vardı. Daha sonra ordunun yine bir kısmı deniz
yoluyla, bir kısmı da kara yoluyla Persia'ya döndü (M.Ö. 325 / 324). Ne var ki, İskender çok
geçmeden ateşli bir hastalığa yakalandı. Arrianos (İskendenn Anabasisi, VII.25.6, çev. H. Örs) kralın
kroniklerine atıfta bulunarak onun son günlerini şöyle anlatır.
" . . . Anık hali çok fena idi. Kendisini parktan kral sarayına taşıttırdı. Kumandanları
yanına girince onları tanımasına tanıdı ama ağzından hiçbir ses çıkmadı. Artık konuşacak halde
değildi. Geceleyin ateşi çok fena idi. Ertesi gün de, onun gecesi de, ertesi gün de böyle oldu.
İskender, M.Ö. 323'te, henüz 33 yaşındayken Babylon'da (Babil) öldü.
12. BÜYÜK İSKENDER İMPARATORLUĞU'NUN YAPISI VE NİTELİĞİ
14 yaşındayken başkent Pella yakınındaki Mieza'da Aristoteles'ten felsefe ve siyaset bilimi dersleri
almaya başlayan İskender, genç yaşta olmasına karşın, büyük bir komutan, zeki ve ileri görüşlü bir
kişiydi. Yunan edebiyatını iyi biliyordu; Homeros'un destanlarını yastığının altından hiç eksik etmediği,
Euripides'in dramalarını ezbere bildiği söylenir. Kurduğu imparatorluğunun yönetiminde Pers
sisteminden de yararlanmış, Perslerin satraplık idaresini benimsemişti; çünkü, bu denli geniş bir
coğrafyada egemenliğin tek merkezden yönetiminde güçlüklerin olacağı kesindi. Oysa bir tür yerel
yönetim örgütü olan satraplıklar ile bu işi çözümlemek daha kolaydı. Satraplıkların başına önceleri Pers
yöneticiler geçirmişse de, zamanla Makedon yöneticileri atamıştır.
İskender, imparatorluğunun başkenti olarak Babylon'u (Babil)seçmişti. Askeri ve sivil yönetimi
birbirinden ayıran İskender, bir de maliye örgütü kurmuştu. Devletin resmi dilinin Eski Yunanca (Attika
lehçesi) olması kararlaştınlmıştı. Pers seferi sırasında İskender'in yaptığı en büyük işlerden biri de yeni
kentler kurmasıdır. Bu kentlerin çoğu Tigris'in (Dicle) doğusunda bulunuyordu. En önemlilerinin
başında, hiç kuşkusuz, Mısır'daki Aleksandreia (İskenderiye) gelmektedir. İskender, ticaret ve ulaşıma
da önem vermiş, Perslerin yol şebekesini daha da geliştirmiştir. İskender, bir kültür birliği oluşumunu
sağlamak için Makedonlar ile Perslerin evlilik yapmalarını istiyordu. Nitekim, Arrianos'tan
öğrendiğimize göre 10.000 Makedonyalı asker, Anadolu ve İran'daki yerli halktan kişilerle evlenmişti.
İskender'in kendisi de, Susa'da yapılan bir törenle iki Pers prensesini eş olarak aldı.
13. İskender'in zaferlerindeki en önemli unsurlardan biri, daha önce babası II. Philippos tarafından kullanılmış
olan ve sarissa adını taşıyan uzun mızraklı (5 m. den fazla) "hoplit" denen askerlerden oluşan phalanks'tır.
Hızlı ve hareket yeteneği yüksek bu askeri birlik, hantal Pers güçleri karşısında kolaylıkla zafere
ulaşabiliyordu. O sıralar henüz 1 6 yaşında olan İskender, babası II. Philippos'un Yukarı Strymon'daki
Maid'lara ve M.Ö. 339'da kuzeydeki kabilelere karşı yaptığı savaşlarda bulunmuştu. Babasının, Atina ve
müttefiklerine karşı kesin zaferini elde ettiği Khaironeia Savaşı'nda sol kanatta mevzilenen Makedonlar'a
komuta etmişti. Kısacası, Doğu seferi öncesi kazandığı bir deneyimi vardı. İskender, bir "dünya
imparatorluğu" niteliğini taşıyan devletinde tek bir para sistemi kabul etmiş olup Makedonya'dan İran ve
Fenike topraklarına kadar yayılan darphanelerde bastırmış olduğu sikkelerde ön yüzde Herakles başı, arka
yüzde ise tahtta oturan Zeus vardır.
Büyük İskender'in Anadolu'daki ilk darphanesi olasılıkla Tarsos idi. Birim ise esas olarak drahmi ve
tetradrahmi'dir. Giderek, sikkelerinde "basileus" (kral) unvanını da kullanır. Bu unvan, ölümünden sonra da
pek çok kral tarafından kullanılmıştır. İskender, beraberinde götürdüğü bilim adamlarına, fethettiği
ülkelerdeki hayvanlar ve bitkiler üzerinde gözlemlerde bulunma ve coğrafi araştırmalar yapma olanağı
sağlayarak bilimsel çalışmaları da desteklemiştir.
17. Büyük lskender'den sonra: İskender'in ardılları (Diadokhos'lar)
Büyük İskender'in M.Ô. 13 Haziran 323'te Babylon'da (Babil) ölümünden sonra, meydana getirilmiş
olan imparatorluğun başına kimin geçeceği sorun oldu; çünkü İskender, tahta varis bırakmamıştı. Bu
belirsizlik nedeniyle kısa bir süre sonra taht kavgası başladı. İskender'e en yakın olan komutanlar,
imparatorluğun başına geçmek ya da belirli bölgelerde yönetimi elealmak için birbirleriyle mücadeleye
başladılar. Çok geçmeden, "Diadokhlar"(Diadokhoi; tekili diadokhos) adı verilen İskender'in ardılları,
yani ona yakın olan komutanlar, Babylon'da bir Devlet Konseyi oluşturarak, imparatorluğun yönetim
biçiminin nasıl olacağı konusunu tartıştılar.
İmparatorluğun başına vekaleten atanacak adaylar arasında adı en çok geçenler
Perdikkas,Ptolemaios,Seleukos, Lysimakhos, Antipatros, Krateros ve Antigonos idi. Fakat, Antipatros,
Krateros ve Antigonos, Konsey'e katılmamışlardı. Bu arada, İskender'in karısı Roksane'nin doğacak
çocuğunun erkek olması halinde, Konsey onu kral seçecekti. Bu bekleyiş sırasında imparatorluğu
başıboş kalmaması için devletin başına geçici olarak Perdikkas atandı.
19. Taht için beklenen Roksane'nin bebeğinin yanı sıra, bir de lskender'in üvey kardeşi lll. Philippos Arrhidaios
vardı. Fakat Arrhidaios taht için henüz çocuk yaştaydı. Çok geçmeden Roksane bir oğlan bebek dünyaya
getirdi;babasından dolayı adım Aleksandros koydular. Bundan böyle tahtın meşru mirasçısı olan
Aleksandros ve Arrhidaios büyüyünceye değin, Devlet Konseyi, imparatorluk topraklarının yönetimini
komutanlar arasında bölüştürdü.
İmparatorluk ordusunun ve Asya'nın yönetimi Perdikkas'a verildi. Dolayısıyla, en büyük güç Perdikkas'ın
elinde toplanmış oluyordu. Krateros ve Antipatros, Makedonya ve Yunanistan'ı; Antigonos Monophthalmos
(anlamı, 'tek gözlü'), Büyük Phrygia, Lykia ve Pamphylia'yı; Leonnatos, Hellespontos Phrygiası'm (Küçük
Phrygia) ; Menandros, Lydia'yı; Lysimakhos, Trakya'yı; Philotas, Kilikia'yı; Laomedon, Suriye'yi; Eumenes,
Kappadokia ve Paphlagonia'yı; Ptolemaios da Mısır'ı aldı. Seleukos ise şimdilik bu paylaşımın dışında kaldı.
Kendisine, Perdikkas'ın sağ kolu olarak, Süvari Birliği'nin komutası verildi.
20. Perdikkas‘ın güçlenmesi diğer komutanları rahatsız ediyordu. Perdikkas, İskender'in cesedini Babylon'dan
Makedonya'ya götürmek isteyince, Ptolemaios, lskender'in Mısır'da (Siva'da) gömülmesini vasiyet ettiğini
öne sürerek, cesedi Memphis'te alıkoydu ve Aleksandreia'da (İskenderiye) bir anıt mezar inşa ettirmeye
başladı. Böylece Diadokhlar arasındaki ilk sürtüşme başladı. Bu arada, bir iç savaş yaşayan Kyrene,
Ptolemaios'tan yardım isteyince, Ptolemaios bunu fırsat bilerek (Perdikkas'ın iznini almaksızın) Kyrene'ye
geldi ve kenti ele geçirdi. Ptolemaios'un, kendisine karşı bir tavır takındığını sezen Perdikkas da M.Ö. 321
bahannda Mısır'a girdi. Böylece İskender'in cesedini de almayı düşünüyordu. Fakat Nil Nehri'ni geçmek
üzere Memphis yakınında kurduğu kampta, içlerinde Seleukos'un da olduğu subayları tarafından
öldürüldü. Perdikkas'ın askerleri Ptolemaios'un tarafına geçtiler. Bundan böyle devlete yeni bir düzen
vermek ve yönetim şeklini belirlemek üzere aynı yıl (M.Ö. 321) Suriye'deki Triparadeisos'ta, Antipatrosve
Antigonos'un da katılmasıyla ikinci bir Devlet Konseyi toplandı. Bu toplantıda alınan karar uyarınca
Antipatros imparator vekili; Antigonos iseAsya'daki büyük ordunun komutanı seçildi. Seleukos, Babylonia
Satraphğı'nı; Ptolemaios da Mısır ve Kyrenaika'yı aldı.
TRİPARADEİSOS'TAKİ DEVLET KONSEYİ
21. GAZA SAVAŞI
Fakat birkaç yıl sonra, M.Ö. 3 1 9'da Antipatros öldü. Antigonos en güçlü kişi durumuna geldi. Mısır'da
Ptolemaios, Trakya'da Lysimakhos, Makedonya'da ise Kassandros, Antigonos'a karşı bir koalisyon oluşturdular.
O sıralar Ptolemaios'un yanında bulunan Seleukos da koalisyonda yer aldı. İskender'in fethettiği yerlerden daha
fazla pay isteyen, hüküm sürdükleri toprakların sahipliğini isteyen müttefikler, M.Ô. 315'te Antigonos'a bu
isteklerini ileten bir heyet gönderdiler. Antigonos bu isteği reddedince, savaş başlamış oldu. Antigonos,
Makedonya'daki Kassandros'a karşı savaş hazırlıkları yaparken, oğlu Demetrios'u da Suriye'ye gönderdi. Amacı
güneydekikanadı da Ptolemaios'a karşı güçlendirmekti. M.Ô. 3 1 2'de Ptolemaios, Demetrios'un üzerine yürüdü.
Filistin'de Gaza'da (Gazze) yapılan savaşta Demetrios yenildi ve kaçtı. Gaza Savaşı'ndan sonra Diadokhlar
arasındaki savaş devam etti.