12. Meme parankimi normal fazları
• Aktif: gland/stroma oranı %50=50
• Laktasyon:gland (tiroid benzeri)
>>>%50/50
• Atrofi: stroma <<< %50/50
13. Tarihçe
• Deri bulgusuyla varlığı anlaşılan kokan, ülserleşen ve nekroza
giden içinden kokuşan karanlık sıvının aktığı ölümcül bir
hastalık ve ilahi bir ceza (17th) 18. yüzyılda ise neden olarak
çok seks yapmanın, cinsel aktivite eksikliği, lenfatik drenajı
bozan sıkı kıyafetlerin giyilmesi, anne sütünün pıhtılaşması,
meme fiziksel yaralanması vb. nedenlerle oluştuğu ileri
sürüldü. 19. yüzyılda da İskoç cerrah John Rodman kanser
korkusunun kansere yol açtığını annesi kanser olan olgudaki
gibi ailesel bir geçişin öğrenildiğini ileri sürmüştür.
• İlk olarak eski Mısır’da millattan önce 1600’lü yıllarda Edwin
Smith Papyrus (eski Mısır’da tedavi rehberi)’da bahsi geçen
ve tedavisi aslında olmayan 8 olguda koterizasyonun
uygulandığı bir hastalık.
• İlk mastektomide millattan sonra 568’li yıllarda Amida’lı
(Diyarbakırlı) doktor ve filozof Aetius tarafından Bizans
İmparatoru I. Justinian’in eşi Theodora’ ya yapılmıştır.
14. Tarihçe
• 17. yüzyılda dolaşım sisteminin ve meme kanserinde
lenfatik yayılımın bağlantısının anlaşılması sonucu
Fransız cerrah Jean Louis Petit (1674–1750) ve sonra
İskoçyalı cerrah Benjamin Bell (1749–1806)
tarafından meme kanserinde ilk lenf nodu
diseksiyonu yapılmıştır.
• İlk başarılı radikal mastektomiyi, anestezi ve aseptik
şartlarda, Amerikalı cerrah William Stewart Halsted
tarafından yapılmıştır (1882).
• İlk Meme kanseri evrelemesi de 1920-1930’lu yıllarda
yapılıyor.
15. Meme Kanseri
• Epidemiyoloji:
– Meme kanseri dünyada kadınlar arasında en sık görülen ve ölüme
neden olan kanser tipidir. WHO ve IARC’ın (International Agency for
Research on Cancer) ortak raporuna göre her yıl dünyada ortalama
1.000.000 kadında meme kanseri gelişmekte ve 370.000 kadın ise bu
hastalıktan ölmektedir.
– Avrupa’da her yıl ortalama 340.000 yeni meme kanseri olgusu
gözlenmektedir. ABD’de ise yılda ortalama 184.000 yeni meme kanseri
gözlenmekte olup, akciğer kanserinden sonra tüm kanser ölümleri
arasında %13 ile kadınlarda ikinci ölüm nedeni olarak bildirilmektedir.
– Dünya genelinde, kadınlarda görülen tüm kanserlerin %23’ünü
oluşturmakta, gelişmiş zengin toplumlarda bu oran %27.
– Avrupa, Avustralya ve Kuzey Amerika gibi zengin gelişmiş toplumlarda
kadınlarda 75 yaş öncesinde invaziv meme neoplazmı gelişme oranı
%6’dır.
16. FIGURE 1. Ten Leading Cancer Types for the Estimated New Cancer Cases and Deaths by Sex, United States, 2012.
*Estimates are rounded to the nearest 10 and exclude basal and squamous cell skin cancers and in situ carcinoma except urinary bladder.
17.
18. Meme Kanseri Risk Faktörleri
• Incidence increases with age – Peaks at
75 – 80 yrs.YAŞ
• Only 1 % incidence men.
CİNSİYET
• Early menarche, Late menopause
increased risk.
MENARŞ VE MENAPOZ
YAŞI
• Nulliparous women /Late pregnancy
proliferation of cells with pre
neoplastic changes.
İLK GEBELİK YAŞI
• Mother,sister increased risk.1. DERECE
AKRABALARDA MEME CA
19. Meme Kanseri Risk Faktörleri
• In previous biopsies => increased risk.
Proliferative breast changes without
atypia – smaller risk.
ATİPİK HİPERPLAZİ
• Non-Hispanic white women highest rates
of breast cancer.ETNİK KÖKEN
• Increases the risk of breast cancer.
POSTMENAPOZAL HRT
• High breast density --d/t less complete
involution of lobules at the end of each
menstrual cycle increases no. of cells
potentially susceptible to neoplastic
transformation.
MEME DANSİTESİ
• To chest - d/t cancer therapy, atomic
bomb exposure, or nuclear accidents.
RADYASYON
MARUZİYETİ
20. Meme Kanseri Risk Faktörleri
• 1% of women with breast cancer second
contralateral breast carcinoma / year. Risk - higher for
women with germline mutations in BRCA1 and BRCA2
KARŞI TARAF MEME CA VEYA
ENDOMETRİUM CA
• United States and Europe – higher
incidence.
COĞRAFYA
• Alcohol consumption higher estrogen levels
and lower folate levels.
DİET
• Postmenopausal obese women increased synthesis
of estrogens in fat depots.OBESİTE
• The longer women breastfeed, the greater the
reduction in riskEMZİRME SÜRESİ
• Organochlorine pesticides estrogenicÇEVRESEL TOKSİNLER
• Increased risk.
TÜTÜN VE SİGARA
22. HORMON
MARUZİYETİ
GENETİK FAKTÖR
EN ÖNEMLİ
RİSK
FAKTÖRLERİ
•onkogenler (ras, c-myc genleri), tümör
supresör genleri (p53, BRCA1, BRCA2, nm23),
•büyüme faktörü reseptör genleri (HER2),
hücre döngüsünün düzenlenmesinde rol alan
genler
•(telomeraz) ve apopitoziste rol alan genler
(bcl gen ailesi) sayılabilir.22.kr17.kr
17.kr 13.kr
23. LCIS, ILC, FEA, ADH, DCIS, düşük dereceli IDC’larda aynı
moleküler değişiklikler, 1p kromozonunda artış 16q
delesyonu izlenir.( lobuler neoplazide özellikle pleomorfik
tipte artmış kayıpları söz konusu)
CHD1 ve CHK2 germline mutasyonu familyal lobüler
neoplazilere yol açar.
BRCA1, BRCA2, MLH1 ve MSH2 ile ilgili familyal lobüler
neoplazilere yol açtığına dair kanıt bulunmamaktadır.
24. Breast profile:
A ducts
B lobules
C dilated section of duct to hold
milk
D nipple
E fat
F pectoralis major muscle
G chest wall/rib cage
Enlargement:
A normal lobular cells
B lobular cancer cells
C basement membrane
LCIS ILC
28. İnvaziv Lobüler Karsinom
• İlk olarak 1941 yılında LCIS ardından ILC 1946 yılında
Foote ve Stewart tarafından tanımlanmıştır.
• Epidemiyoloji:
– İnvaziv meme karsinomlarının %5-15
– Yeni çalışmalarda insidansı: %5 (varyant vakalar
eklendiğinde %10-15 yaklaşmakta)
– İnsidansın artmasının nedeni son zamanlarda artmış
hormon replasman tadavisi olabilir.
– 2003 verilerine göre 5 yıllık overall survi %85 yaklaşmakta.
29. İnvaziv Lobüler Karsinom
• Klinik Bulgular:
– Bir çok vaka düzensiz sınırlı palpabl kitle şeklinde,
– Bulgular değişken olabilir; tümör saptanabilir bir boyutta
olabileceği gibi dens ve yaygın nodüler görünümde olabilir,
mamografi ile korele edilmezse tanıda geçikmelere yol
açabilir.
– Yaş :duktal ve mikst karsinomlardan daha ileri, (50-59 yaş)
– Memenin tüm kadranlarını tutabilir; fakat IDC’a göre daha
sık santral yerleşimlidir.
– Daha sık multifokal ve bilateraldir (multisentrisite klasik
tip ILC’da daha sık izlenir).
30. İnvaziv Lobüler Karsinom
• Görüntüleme:
– Mamografi:
• Belirsiz, asimetrik sınırlı dansite şeklinde (%24-63)
• Diffüz büyüme patterni nedeniyle İndirekt malignite bulguları:
yapısal distorsiyon (%10-28), kalsifikasyon (genellikle olmamakla
birlikte %4-24)
• Multiple nodüller oluşum yapma eğilimi nedeniyle düşük
radyoopasite izlenir.
• Sensitivitesi düşük (%41 yalancı negatif)
• Retrospektif bir çalışmada ILC vakalarda ≤%29 oranında tespit
• Tümör gerçek boyutunu saptamada başarısız ( 29 vakada
literatürde sadece %4 oranında başarı)
31. İnvaziv Lobüler Karsinom
• Görüntüleme:
– USG:
• Rutin değerlendirmede mamografiye ek olarak kullanılabilir.
• Tümör boyutunu ve multifokaliteyi saptamada mamografiden daha
sensitif ve doğru. ( literatürde mamografik olarak negatif 11
vakanın 9’unun USG ile pozitif)
• Sensitivitesi mamografi ile birlikte %94,7’dir.
• %60’a yakın sonografik olarak belirsiz sınırlı, posterior akustik
gölgelenmenin izlendiği hipoekoik kitle şeklinde görülür.
• %9-13 oranında iyi sınırlı bir kitle şeklinde,
• %15-18 oranında posterior akustik gölgelenmenin olmadığı bir kitle
şeklinde,
• Yaklaşık %10 oranında da sonografik olarak kitle izlenemez.
• %36 yalancı negatiflik.
32. İnvaziv Lobüler Karsinom
• Görüntüleme :
– MRI:
• Tümör boyutu, sınırları ve multifokaliteyi USG ve mamografiden
daha iyi belirleyebilme.
• MRI segmental rezeksiyon sonrası rezüdüel tümörü belirlemede
daha efektif.
• Literatürde vakaların %95’inde spiküle ve diğer yöntemlerden daha
heterojen kontraslanan kitleler şeklinde görülür, bu yüzden küçük
odaklar gizli kalabilir.
• MRI görüntülenme patternleriyle histolojik ILCs subtiplerinde bazı
eşleşmeler söz konusudur: ayna izdüşümü büyüme patterni,
dominant nodül olmaksızın septa formasyonu, akustik gölge ve
asimetrik dansite klasik ILC düşündürürken; iyi sınırlı kitle ILC
varyantlarını düşündürür.
• Yanlış negatifliği ile ilgili yeterli veri bulunmuyor.
33. EN SIK RASTLANAN
MAMOGRAFİ BULGUSU
SPİKÜLE KİTLE VE YAPISAL
DİSTORSİYON
EN SIK USG
BULGUSU
GÖLGELENME VE
HİPOEKOİK KİTLE
34. İnvaziv Lobüler Karsinom
• Makroskopi:
– Orta-sert, irregüler-belirsiz sınırlı kitle şeklinde görülür.
– Tümör boyutu, mikroskopik boyuttan tüm memeyi
dolduran büyüklüğe kadar ulaşabilir. (bazı serilerde ILC
tümör boyutu IDC boyutundan büyüktür).
– Bazen tümör boyutunu saptamada inspeksiyon yetersiz
olabilir palpasyonla tespit etmek daha doğru olabilir,
– Hatta görünen tümör olmayabilir; meme parankiminde ve
yağ dokuda küçük, hafif sert alanlar veya mikroskopik
diffüz tutulum izlenebilir.
– Bu nedenlerle intraoperatif değerlendirme tanı ve tümör
boyutunu belirlemede geçikmelere yol açabilir.
36. İnvaziv Lobüler Karsinom
• Mikroskopi:
• Klasik Varyant:
– Hiposellüler tümörler, küçük-orta büyüklükte, yuvarlak
diskoheziv, belli belirsiz nükleollü hücrelerden oluşur,
– Tümör hücreleri fibrokonnektif doku içine gömülü tek tek
sıra halinde izlenir “indian file pattern”
– Tümör hücreleri rezidüel duktal ve lobüler yapılarda
destrüksiyon yapmadan invazyon yapar,
– Bazen hafif reaktif değişiklikler gözlenir,
– Genellikle desmoplazi ve lenfosit infiltrasyonu eşlik etmez,
– İnfiltratif hücreler duktuslar çevresinde konsantrik sıralanma
gösterir “targetoid pattern”
37. İnvaziv Lobüler Karsinom/Klasik Varyant:
• Lobuler hücrelerde
“intrasitoplazmik lümen”
(müsin droplet) oluşumu
hatta bazen taşlı yüzük
görünümünün baskın oluşu
izlenir.
• Sitolojik olarak LCIS
hücreleri ile aynı özelliklere
sahiptir.
• Bu hücrelerin düşük
dereceli nükleer atipi ve
ince kenarlı, bol
sitoplazmalı, yuvarlak veya
çentikli oval nükleusları var.
• Mitoz izlenmekle birlikte
kolayca bulunamaz!
• Klasik ILC olgularının
çoğunda morfoloji genellikle
LCIS ile ilişkilidir; fakat
Pleomorfik tipte de bu ilişki
görülebilir!
38.
39. İnvaziv Lobüler Karsinom/Klasik Varyant:
• DCIS ve FEA eşlik edebilir;
ama özellikle klasik
varyantta mutat değildir.
• Olguların çoğunda mikst
büyüme patterni
izlenmekte olup bu tanı
problemlerine yol açar!
• Bu nedenle tümörü
oluşturan patternin en az
%70’i klasik görünümde
olmalıdır.
• Bazı otörler konservativ
bir yaklaşım sergileyip
klasik varyant ILC nükleer
grade 1 olgular olarak
klasifiye etmektedir. Bu
yaklaşım klinik olarak ve
subklasifikasyon açısından
kullanışsızdır; çünkü
vakaların çoğunun (%75)
nükleer grade 2’dir.
40. İnvaziv Lobüler Karsinom/Diğer Histolojik
Varyantları:
• Trabeküler varyantta
invaziv tümör hücreleri
klasik varyant gibi olup,
band tarzında geniş
infiltrasyon oluşturur.
• Alveoler varyantta
globuler tarzda en az 20
hücreden oluşan
aggregatlar ince fibröz bir
stromayla ayrılmıştır.
• Solid varyant belkide
ayrımı en zor varyant
olup, büyük kümeler
şeklinde araya az
miktarda stromanın
girdiği lobüler
morfolojide uniform
hücrelerden oluşur.
• Tümör hücrelerinde
homojenite, diskohesivlik
ve intrasitoplazmik lümen
oluşumu yardımcı olabilir.
42. İnvaziv Lobüler Karsinom/Diğer Histolojik
Varyantları
• Pleomorfik varyant
mitotik olarak aktif, daha
yüksek oranda pleomorfizmin
görüldüğü, apokrin hücre
değişikliğinin, tipik single-file
patterni ile targetoid büyüme
patternin ve solid büyüme
patterninin genellikle izlendiği
ILC olup,
• Hücreler daha geniş
sitoplazmalı, histiositoid ve
plamositoid görünümdedir.
• Pleomorfik tümöre PLCIS
alanları ve solid ILC alanları eşlik
edebilir overlaplar görülebilir.
• Mikst varyantta farklı
büyüme patternleri izlenir
ve baskın pattern yoktur.
• Tubülolobüler varyantta
düşük dereceli tübül benzeri
glandlar ile diskohesiv
lobule benzeri hücrelerin
single-file patterni izlenir.
Tubul alanları tipik tübüler
karsinomaya göre daha
küçük, kapalı ve oval
görünümdedir. (E-cadherin
/b-catenin membranöz +)
43. İnvaziv Lobüler Karsinom/Diğer Histolojik
Varyantları
• Sınıflamada, literatürde ve raporlamada ,yetersiz
data ve klinik deneyim, nedeniyle yer almayan
sitolojiye göre tiplendirmeler de yapılmıştır: Taşlı
yüzük hücreli, apokrin ve histiyositoid varyantlar.
• Son çalışmalar solid varyant ve özellikle pleomorfik
varyantın kötü prognozla ilişkili olduğunu
göstermiştir.
45. Type Prevalence Description
Classical 40%
round or ovoid cells with
little cytoplasm in a single-
file infiltrating pattern,
sometimes concentrically
giving a targetoid pattern
Alveolar 5%
Aggregates of classical-
appearing cells
Solid 10%
Sheets of classical-
appearing cells with little
intervening stroma
Tubulolobular 5%
Cells form microtubules in
>90% of tumor (smaller
than in tubular carcinoma)
Pleomorphic
Classical-appearing but
with pleomorphic cells
Mixed 40% No dominant pattern
46. İnvaziv Lobüler Karsinom/Histolojik Grade
• Histolojik gradeleme The Nottingham (Elston-Ellis, modifiye Scarff-
Bloom-Richardson) modifikasyonuna göre yapılmalıdır.
• ILC karsinomlu vakaların literatürde daha çok Grade 2 tümörler
olduğu izlenmiştir.
• Yapılan çalışmalar nükleer gradelemenin tek başına yetersiz olduğu
göstermiştir.
• Özellikle gradeleme parametrelerinden en öne çıkanı mitotik
indekstir.
• Çalışmalar göstermiştir ki raporlamada grade ve ILC varyantı
verilmelidir. Tek başına gradelemede yeterli olmayabilir, çünkü
serilerde grade2 pleomorfik ILC vakaları bildirilmiştir.
• Solid ve pleomorfik varyanttlar daha yüksek grade sahipken;
tubulo-lobüler, alveoler ve kalsik varyattanlar görece daha düşük
gradelidir.
48. İnvaziv Lobüler Karsinom/İHK
• LCIS ile aynı immünprofili
sergiler:
– ER(+)
– PR(+)
• %82-94 arası değişir (%70-
80 duktal lezyonlarda)
– Her-2(-)
• Her-2 %5’i geçmeyen
oranda pozitif izlenebilir
(literatürde grade1-2
vakalarda)
• Literatürde grade-3
vakalarda % 50-80 arasında
bildirilmiştir.
• Pleomorfik varyantta ER
ve PR hormon reseptör
ekspresyonu daha düşük
(∼%75) olup, HER-2 over
ekspresyonu vakaların
%15 inde izlenmektedir.
• Bazı pür klasik varyant
ILC’larda hormon
reseptörleride negatif
olabilmektedir ve bu
durum karışıklığa yol
açabilir.
• Klasik LN/LKİS:
• ER: %90 (+)
• PR: %90 (+)
• c-erbB2 (HER2): (-)
• p53: (-)
• Ki67: Düşük
- E-kaderin: %80-90 (-)
- Beta-katenin: (-)
• Pleomorfik LN/LKİS
• ER: (-)
• PR: (-)
• c-erbB2 (HER2): (+)
• p53: (+)
• Ki67: Yüksek
- E-kaderin: (-)
- Apokrin diferansiasyon
(+) GCDFP-15 (+)
49. İnvaziv Lobüler Karsinom/İHK
• Pleomorfik ILCmun %15
inde p53 ekspresyonu
bildirilmiştir. (p53+)
• Pleomorfik ILC GCDFP-
15 (+) (%70)
• Ki-67 proliferasyon
indeksi duktal
lezyonlarda düşük!
– %15-20 klasik ILC
– %30 nonklasik ILC
• E-cadherin kaybı izlenir,
diğer adhezyon
molekülleri
(p120catenin*, β-
catenin ve α-catenin)
• E-cadherin zayıf ve
aberan membranöz
ekspresyonu duktal
lezyonların eşlik ettiği
vakalardaki gibi (%5-15
arası) görülebilir.
50. İnvaziv Lobüler Karsinom/Ayrıcı Tanı
ILC IDC
ER +++ +++
PR +++ +++
GCDFP-15 -/+ -/+
Her 2/Neu - -/+
E-cadherin - +
Katepsin D + ++
• ILC’un IDC ile ayrımı önemlidir. İkisinde de targetoid pattern ve tubul
yapabilir, çevre stromayı infiltre edebilir, benzer histomorfoloji gösterebilr.
Ancak artefektüel sorunlar, neoadjuvan kemoterapi değişiklikleri ve
fiksasyon sorunları olmadığı müddetçe diskohezivlik ILC gösterir.
• ILC hücreleri pleomorfik varyantı dışında, küçük ve IDC’a göre daha az
pleomorfiktir. Bunun yanı sıra intrasitoplazmik vakuol de ILC’un sitolojik
özelliğidir.
Normal E-cadherin
boyanması
51. İnvasiv Lobüler Karsinom/Ayrıcı Tanı
Clasic ILC Pleomorfic IDC
ER +++ ++
PR +++ ++
GCDFP-15 -/+ ++
Her 2/Neu - -/+ (%81)
E-cadherin - -
ER
Non klasik ILC’lar içinde ER pozitifliği
en yüksek (%100) alveoler tipte
görünürken, en düşük (%10)
pleomorfik tipte izlenir.
52. İnvasiv Lobüler Karsinom/Ayrıcı Tanı
• İHKsal olarak E-cadherin, β-catenin ve p120
catenin yardımcıdır; ama dikkatli
değerlendirilmelidir. β-catenin fiksasyon
problemlerinde endotelyal hücreleri güzel
gösterir. p120 catenin kuvvetli sitoplazmik
pozitifliği LC tipleri lehinedir.
• E-cadhherin down regülasyonundan TGF-b
aktivasyonu sorumludur, E-cadherin
azalışıyla negatif feed back ile diğer
adhezyon molekülleri artar (özellikle p120
catenin)
• Adhezyon molekülü olan , β-catenin ve α-
catenin lobuler lezyonlarda ekspresyonu
azalırken, p120 catenin’in lobuler
lezyonlarda ekspresyonu artar.
β-catenin
54. İnvaziv Lobüler Karsinom/Ayrıcı Tanı
• Küçük hücreli, sınırlı pleomorfik ve diskohesiv oluşu nedeniyle
lenfositik-lenfohistiositik bir lezyon sanılabilir!
Değerlendirmek için;
• Mikroinvazyon (<1mm küçük invaziv alan)
değerlendirmek için;
• Metastazları değerlendirmek için;
• Yardımcı İHK markerlar:
– (-)P53 ve Bazal markerlar(CK14, CK5/6, EGFR)
– (-)P63 ve SMA (myoepitelyal marker)
– (+)Sitokeratinler(panck, CK8/18 )
– (-/+)GCDFP-15,
– CD45(LCA), Lizozim, CD68, Alfa1 antitripsin (+) (lenfohistiositik
lezyonlarda)
55. İnvaziv Lobüler Karsinom/Ayrıcı Tanı
• Tubul formasyonu göstermeyen diffüz tutulum yapan
nonepiteloid proliferasyonlar da E-cadherin negatif
olabilir.
• Epiteloid Myofibroblastom gibi diffüz stromal
proliferasyon gösteren, ER ve PR pozitifliğinin
izlendiği epiteloid tümörlerden ayırmada çoğunlukla
iyi sınırlı rezidüel meme dokusu yapıları LCIS
lehinedir; fakat infiltratif alanlar olabilir. Bu alanlar
keratinlerle pozitiftir. Miyofibroblastom da vimentin,
SMA, desmin ve CD34 ile pozitifliği izlenir.
56.
57. • Çalışmalarda lobüler neoplazilere FEA (flat epitelyal atipi)’lerin eşlik
ettiği ve bunların benzer immün markerları eksperese ettiği
izlenmiştir:
• ER
• Sitokeratinler (19 ve 8/18)
• Bcl2 ve cyclin-D1
• Azalmış eks: Her-2 ve p53 ve bazal myoepitelyal marker.
58.
59.
60.
61. • Lobüler karsinom diğer meme karsinomları ile
karşılaştırıldığında farklı metastaz patternine sahiptir. Bu
karsinomlar akciğer ve plevraya daha az metastaz yapar.
Periton, retropaeriton, leptomeninksler (karsinomatöz
menenjit), GİS, GÜS daha sık metastaz yapabilirler.
• Aksiller lenf nodu metaztazı sıklığı invaziv karsinoma
NST’den daha düşük olabilir.
• Uzun süreli takiplerinde daha sık uzak metastaz yapma
eğilimindedirler ve özellikle 10 yıllın üzerindeki survi
karşılaştırmalarında daha kötü seyirlidirler.
64. Kaynakça
• Breast Pathology By David J. Dabbs, MD
• O’Malley Breast Pathology, 2nd Edition By By Frances P.
O'Malley, MB, FRCPC, FCAP, Sarah E. Pinder, MBChB, FRCPath
and Anne Marie Mulligan
• WHO Classification of Tumours of the Breast
• Invasive lobular carcinoma: to grade or not to grade; Modern
Pathology (2005) 18 621–628
• Invasive lobular breast cancer: subtypes and outcome; Breast
Cancer Res Treat (2012) 133:713–723
• Immunohistochemical Visualisation of Cathepsin-D Expression
in Breast Cancer ANTICANCER RESEARCH 27: 2035-2040
(2007)
• Histologic grading is an independent prognostic factor in
invasive lobular carcinoma of the breast; Breast Cancer Res
Treat (2008) 111:121–127
• Cancer Statistics, 2012; CA CANCER J CLIN 2012;00:000–000
• Memenin invazif lobüler karsinomu: mamografi ve sonografi
ile değerlendirme; Diagn Interv Radiol 2011; 17:232–238
• http://www.slideshare.net, http://www.dermprep.com
• Wikipedia, the free encyclopedia