SlideShare une entreprise Scribd logo
1  sur  81
BARAN ARSLAN 12A 21127
HAYATIN BAŞLANGICI VE EVRİM
HAYATIN BAŞLANGICI
• ABİYOGENEZ
• BİYOGENEZ
• PANSPERMİA
• OTOTROF
• HETEROTROF
• YARATILIŞ GÖRÜŞLERİ
ABİYOGENEZ
• Aristo doğanın basitten karmaşığa doğru değişim gösterdiği fikrini
savunan ve canlıların oluşumu hakkında ilk görüşü ortaya atan bilim
adamıdır.
• Abiyogenez görüşüne göre canlılar,cansız maddelerden kendiliğinden
oluşmuştur.
• Cansız maddeler içinde aktif öz denen bir güç vardır.Bu aktif öz bir
canlıyı oluşturma yeteneğine sahptir.
• Aristo,aktif özü bir madde gibi düşünmeyip iş yapabilme yeteneği
olarak kabul etmiştir.
ABİYOGENEZİ SAVUNAN KİŞİLERİN
DENEY VE GÖRÜŞLERİ
• Aristo abiyogeneze yumurtadan civciv oluşumunu örnek vermiştir.
• 17.yüzyılda yaşayan Van Helmont bir kutu içine koyduğu kirli bir
gömlek ve birkaç buğday başağını 21 gün bekletmiş ve 21 gün sonra
kutuda farelerin bulunduğunu gözleyerek farelerin gömlekten
oluştuğunu düşünmüştür.Kirli gömlekteki insan terini de aktif öz
olarak düşünmüştür.
• Van Helmont un deneyinin kontrol grubunun olmaması ve deney
ortamını sürekli gözleyememesi sonucu bu sonucun ortaya çıkmasına
neden olmuştur.
BİYOGENEZ
• Canlıların kendisi gibi canlılarla üreme yoluyla oluştuğunu ifade eder.
• Cansız ortamın canlı oluşturma potansiyeline sahip olmayıp sadece
canlılara yaşama ve üreme ortamı olarak hizmet ettiğini savunur.
• Bu görüşü ispatlamak için Redi nin yaptığı deney aynı zamanda bilinen
en kontrollü deneydir.
REDİ DENEYİ
• Redi içinde çeşitli besin maddeleri bulunan kavanozların bazılarının
ağzını açık bırakmış bazılarının ağzını ise tel kafesle örtmüştür.Ağzı
açık olanların içine sineklerin girdiğini kapalı olanlara ise girmediğini
saptar.Sineklerin girdiği kavanozlardaki etlere bir süre sonra
kurtçuklar oluşur,diğerlerinde oluşmaz.
• REDİ NE İÇİN TEL KAFES KULLANMIŞTIR??
-O zamanki abiyogenez savunucularının inanışına göre canlı oluşturma
potansiyeline sahip olan aktif öz deney ortamına serbestce girip çıkan
havaydı.Bu nedenle etlerde sinek oluşmamasını havanın etlere temas
etmemesine bağlıyorlardı.Tel kafes sayesinde hava serbestce iki kaba
da girmiştir.
PANSPERMİA GÖRÜŞÜ
• Bu görüşe göre hayat yeryüzünde başka gezegenlerden gelmiştir.
• Bu görüşü savunanlar bilinmeyen bir zamanda uzaya dağılmış olan
spor veya tohumların daha sonra dünyamıza gelerek hayatı başlattığı
kabul edilmektedir.Ancak başka gezegenlerden dünyamıza geldiği
iddia edilen bu spor ve tohumların uzun yolculukları sırasında çok
yüksek ve düşük sıcaklıklara,öldürücü radyasyonlara nasıl
dayanabildiği açıklanamamıştır.
• Bu görüşe görüşle yeryüzüne hayatın başka bir gezegenden geldiği
kabul edilse bile o gezegende hayatın nasıl başladığına yönelik bir
açıklama getirilememiştir.
OTOTROF GÖRÜŞÜ
• Bu görüşe göre:’’Mademki bir canlı yaşamak için besine muhtaçtır ve
bu nedenle canlılar besinlerini ya kendileri yapmakta yada dışarıdan
almaktadır,ilk canlının yiyebileceği başka bir canlı olmadığına göre ilk
canlı kendi besinini kendisi yapan ototrof bir canlı olmalıdır.’’der.
• Ototrof görüşü canlının oluşumunu açıklamaktan ziyade ilk canlının
nasıl beslendiğini açıklayan bir görüştür.
HETERETROF GÖRÜŞÜ
• İlk canlının karmaşık ortam koşullarında ortaya çıkan basit yapılı bir
heteretrof olduğunu,canlılık başlamadan önce cansız ortamda
kimyasal bir evrimin gerçekleştiğini,inorganik maddelerden oluşan
organik moleküllerden bir kısmının ilk sulararda giderek biriktiğini,bu
moleküllerden bir kısmının ilk canlının yapısına girdiğini,kalanların ise
ilk canlıya besin teşkil ettiğini savunur.
• Metan+Amonyak+Su Buharı+Hidrojen=>Amino
asit=>Proteinler=>Nükleoprotein=>Koaservat=>İlk Heteretrof Canlı
ABİYOGENEZ GÖRÜŞÜ VE
HETERETROF GÖRÜŞÜ ARASINDAKİ
FARKLAR
• OLAYIN GERÇEKLEŞME HIZI:Van Helmont un deneyi için 21 gün
gerekliydi heteretrof hipotezinde ilk canlının oluşumu için milyonlarca
yıl sürmüştür.
• OLUŞAN CANLI YAPISI:van Helmont un deneyinde elde edilen fareler
son derece karmaşık yapıdadır,heteretrof hipotezine göre oluşan ilk
canlı son derece basit yapılıdır.
YARATILIŞ GÖRÜŞÜ
• Kutsal kitaplara göre evrendeki bütün canlı ve cansız varlıklar sonsuz
bir güç sahibi bir Yaratıcı tarafından varedilmiştir.
EVRİM
• Canlıların başlangıçtaki durumlarından günümüze kadar geçirdiği
değişimlerin tümü evrim olarak tanımlanır.
• Paleontolojik çalışmalar sonucunda tabakalar arası arasında
birbirinden farklı fosiller bulunduğu ve tabakaların yaşı arttıkça
bulunan fosillerinde günümüzdeki canlılara daha az benzediği
görülmüştür.
LAMARCK’IN GÖRÜŞLERİ
• Lamarck 1809 yılında yayınladığı ‘Zoolojinin Felsefesi’ adlı kitabında
canlıların evrimleşmesi ile ilgili görüşlerini açıklamıştır.
• Lamarck’a göre canlılar,ortam koşulları değiştiğinde içten gelen bir
istek ve değişim ihtiyacı ile değişirler.
• Lamarck bu görüşlerini açıklamak için 2 görüş ortaya atmıştır.
KULLANMA-KULLANMAMA YASASI
• Kullanılan organ zamana bağlı olarak gelişir.
• Kullanılmayan organ ise körelir.
• Lamarck bu ilkeyi,evrimin uyumsal düzeneğinin esası olarak
benimsedi.
KAZANILAN KARAKTERLERİN
KALITIMI
• Bir canlının hayatı boyunca kazandığı karakterlerin tümü aynen oğul
döllere yeni nesillere aktarılır.
LAMARCK’IN GÖRÜŞLERİNİ
AÇIKLAMAK İÇİN VERDİĞİ ÖRNEKLER
• Lamarck birinci görüşüne bağlı olarak ileri sürdüğü ikinci görüşüne örnek
olarak zürafaların boyunlarının uzun olmasını gösterdi.
• Otçul olan zürafalar besinlerini çalı ve ağaçlardan sağlarlar.Lamarck,
ağaçlara ulaşmak için kendini zorlayan zürafaların ön bacak ve boyunlarının
uzadığını,bu özelliğini yavrularına da geçirdiğini,her dölün bacak ve
boyunlarının bu şekilde giderek uzayarak sonuçta bugünkü durumlarına
ulaştıklarını savunmaktaydı.
• Lamarck ayrıca köstebeklerinin atasının gören bir göze sahip olduğunu
ancak yer altında yaşadıkları için gözlerini kullanmadıklarından dolayı
görme özelliklerinin giderek zayıfladığını ve köreldiğini
• Karınca ayısının dişlerini kullanmadığı için köreldiğini
• Su kuşlarının ise sürekli su diplerini karıştırmaları nedeniyle boyunlarının
uzadığını iddia etmiştir.
LAMARCK’IN GÖRÜŞLERİ
• Lamarck’ın 1.görüşü günümüzde daha çok kabul görmüştür.Örneğin
kırık bir kol yada bacak bir süre alçıya alındığında eskiye oranla
zayıflamış olarak alçıdan çıkar ancak 2. görüş kesinlikle
reddedilmektedir.Çünkü kolu kopan birisinin daha sonra olan çocuğu
kopuk kolla doğmamaktadır yada vücut çalışan birinin çocuğu daha
kaslı doğmamaktadır.
• Lamarck ın 2. görüşünün yanlış olduğunu ilk kez Weismann
ispatlamıştır.Farelerin kuyruklarını 21 döl boyunca kesmiş ama yavru
fareler yine kuyruklu doğmaya devam etmiştir.
DARWİN’İN GÖRÜŞLERİ
• Biyolojik ve jeolojik araştırma gezileri yapan bir gemi ile beş yıllık bir araştırma
turuna katılmıştır.
• Bu gezi sırasında bir çok yer gören ve isponoz kuşları,kaplumbağaları gözlemiştir.
• Sonuç olarak türlerin belirli sayıda ve değişmez olmayıp zaman içinde
farklılaşabildiği ve bu farklılaşmanın doğal seçilim yoluyla ortaya çıktığı görüşünü
ileri sürmüştür.
• Darwin,görüşünü desteklemek amacıyla katıldığı geziden bazı veriler elde
etmiştir.Bu verilere dayanarak bitki ve hayvan yetiştiricilerinin seçerek üretim
(yapay seleksiyon) yaptıklarını ve bunun birkaç kuşak sonra evcil hayvan
türlerinde önemli değişikliklere yol açtığını tespit etmiştir.
• Darwin,tür içinde belirli özelliklere sahip bireylerin seçilerek çoğaltılmasını ve
diğer bireylerin popülasyondan ayıklanmasını evrimin temeli olarak görmüştür.
DARWİN’İN GÖZLEMLERİ VE ELDE
ETTİĞİ SONUÇLAR-1
• Her türün bireyleri ergin hale ulaştığında üreme döneme boyunca çok
sayıda gamet üretir.Örneğin bir deniz kurbağası yüzlerce yumurta
yapar.Ancak hiçbir zaman yumurtadan çıkan yavruların tamamı
hayatta kalmaz.Çünkü yiyecek,su ve barınma şartların sınırlı olduğu
durumlarda ortaya çıkan rekabet,yırtıcıların varlığı,hastalıklar
yavruların tamamının hayatta kalmasını engeller.Sonuç olarak
populasyondaki bireyler sınırlı kaynaklar için rekabet eder.
DARWİN’İN GÖZLEMLERİ VE ELDE
ETTİĞİ SONUÇLAR-2
• Aynı türe ait bireyler arasında çevresel şartlara bağlı olarak bir takım
değişiklikler meydana gelir.Böylece aynı popülasyonda bile bireylerin
taşıdıkları karakterler birbirinden farklı olabilir.Bireyler arasındaki bu
genetik farklılığa varyasyon (kalıtsal farklılık) denir.Varyasyonlar
dölden döle aktarılır ve bireyin hayatta kalma şansını arttırır veya
azaltır.Örneğin bazı karakterleri taşıyan bireyler yiyecek
bulma,yırtıcılardan kurtulma,aşırı sıcak yada soğuğa dayanma gibi
özellikleri sayesinde tür içindeki diğer bireylere göre üreme ve yaşama
şansına daha fazla sahip olurlar.Bu özellikler canlıların çeşitli ortam
şartlarına adaptasyon kazanmasını sağlar
• ADAPTASYON:Bir bireyin bulunduğu ortam şartlarında yaşama ve
üreyebilme şansını arttıran kalıtsal özelliklere sahip olması.
DARWİN’E GÖRE EVRİMİN İŞLEYİŞ
MEKANİZMASI
• KALITSAL VARYASYONLAR
• DOĞAL SELEKSİYON
• ADAPTASYON
1)KALITSAL VARYASYONLAR:
• Evrimin hammaddesidir çünkü doğal seleksiyona olanak sağlar.
• Darwin kalıtsal varyasyonların nasıl meydana geldiğini
açıklayamamıştır.
• Bugün ise kalıtsal çeşitliliğin mutasyonlar ve eşeyli üreme sonucu
oluştuğunu biliyoruz.
2)DOĞAL SELEKSİYON
• Evrimin temel mekanizmasıdır.
• Aynı türün bireyleri arasında görülen kalıtsal varyasyonlar,değişik
çevrelerde farklı şekillerde seçilmelere neden olur,zamanla döller
arasında farklar daha büyük hale gelir,sonunda eski türlerden yeni
türler evrimleşir.
• Sonuç olarak ortama uygun özelliklere sahip bireylerin kaldığını diğer
bireylerin ise elendiğini savunur.
3)ADAPTASYON
• Bir türün bazı bireylerinin belli koşullara sahip bir bölgede yaşama ve
üreme şansını arttıran kalıtsal karakterlerin tümüne denir
ADAPTASYON ÖRNEKLERİ
• Zürafaların boyunlarının uzun olmasını Lamarck,onların yüksek
ağaçlara uzana uzana boyunlarını uzatması ve bu özelliklerin oğul
döllere aktarmaları şeklinde açıklıyordu.Darwin ise zürafaların
arasında uzun ve kısa boylu bireylerin olduğunu(kalıtsal
varyasyon),ortamın iklimi değişip sadece uzun boylu ağaçlar ayakta
kalınca kısa boyunlu zürafaların beslenemeyip elendiğini(doğal
seleksiyon),uzun boylu zürafaların kalıtsal olan bu özellikleri nedeniyle
varlıklarını sürdürebildiğini(adaptasyon) savunur.
ADAPTASYON ÖRNEKLERİ
• İngiltere’de sanayi devrimi öncesinde açık renk gövdeli ağaçların
üzerine sıklıkla konan BİSTON BETULARİA kelebeklerinin büyük bir
kısmı açık renkliydi.Çünkü koyu renkli olanların kuşlar tarafından daha
kolay fark edilebildikleri için yaşama ve üreme şansları daha azdı.Bu
nedenle kendileri gibi döller oluşturmaları da olasılıkları da azdı.
• Sanayi devrimine bağlı olarak fabrika bacalarından çıkan çıkan is ve
kumun artması ağaçların gövdelerinin giderek koyulaşması siyah
karakterlerin avantaj kazanmasına neden oldu.Siyah renklilerin sayısı
20.yy ın ikici yarısına dek arttı.Çevreci akımların etkisiyle hava
kirliliğinin azalması ve ağaç gövdelerinin yeniden eski rengine
kavuşmasına bağlı olarak yeniden beyaz renkli kelebekler sayıca
artmaya başladı.
BAZI EKOLOJİK VE EVRİMSEL
GENELLEMELER
• DOLLO KURALI
• COPE KURALI
• JORDAN KURALI
DOLLA KURALI
• Evrim,bazen bir organın kaybı ile sonuçlanabilecek geri mutasyonları
da içermesine rağmen temelde ileri doğru giden bir süreçtir.
COPE KURALI
• Evrimsel süreçte hayvanların hacimleri büyüme
eğilimindedir.Böylelikle hayvan daha fazla besin depo edebildiğinden
çevreye bağımlılık azalır.
JORDAN KURALI
• Yakın türler ve alt türler aynı yerde bulunamazlar,birbirine benzeyen
ama genelde coğrafik bir engelle ayrılmış olan yakın yerlerde
bulunurlar.Çünkü popülasyonun tüm üyeleri birbiriyle gen
alışverişinde bulunuyorsa birinde meydana gelecek kalıtsal bir
değişiklik ,mutlaka çiftleşme yoluyla diğer döllere de geçecektir.Ama
populasyonun coğrafik bir engelle iki yada daha fazla alt birime
ayrılmışsa bu alt birimler arasında gen aktarımı olmayacağından
zamanla bu gruplar birbirinden farklılaşacak,önce alt türler,sonra da
türler ortaya çıkacaktır.Bu yalıtımın türleşmede ne denli etkili
olduğunu gösterir.
EVRİMLEŞME TEORİLERİ
• AÇILAN EVRİM
• DARALAN EVRİM
• PARALEL EVRİM
• GAUS KURALI
AÇILAN EVRİM
• Atası kara hayvanı olan yunus,fok,balina gibi su memelilenin vücutları
kara hayvanlarından oldukça farklıdır.Karadaki akrabalarıyla
arasındaki farklılık giderek artmıştır,yani bir açılma söz
konusudur.Örneğin hepsi de memeli olmakla birlikte uçan yüzen veya
kazan memelilerin özellikle ön üyeleri birbirinden çok farklılaşmıştır.
DARALAN EVRİM
• Su memelileri aslında yakın akraba olmadıkları balıklara görüntü
olarak benzerler.Aynı ortamda yaşadıklarından dolayı balıklarla su
memelileri arasındaki görüntü farklılıkları giderek azalmıştır.
PARALEL EVRİM
• İki akraba tür,aynı çevresel seçilim baskısı nedeniyle uzun bir süre aynı
bölgede yaşadıklarında benzer yapısal özellikler geliştirirler.Örneğin,
her ikiside su memelisi olan yunus ve balinanın vücut yapıları
benzerdir.
GAUS KURALI
• Ekolojik gereksinimleri aynı olan 2 tür genellikle aynı habitatta aynı
nişleri işgal etmezler.Bunlardan biri diğerini ya yok eder yada dışarı
atar.
MODERN EVRİMİN İLKELERİ
• Evrim,bireyler değil popülasyonlar aracılığıyla olur.
• Evrim,farklı jeolojik devirlerde,farklı hızlarda gerçekleşmiştir.
• Her türün evrim hızı değişiktir.
• Yeni türler özelleşmiş formlardan çok basit ve özelleşmemiş
formlardan ortaya çıkarlar.
• Bir tür ilk ortaya çıktığında evrim hızı da yüksektir.Tür yerleşip
kararlılık kazandıkça evrimi yavaşlar.
• Evrim genelde basitten karmaşığa doğru olur ama eğer o türe yeni
yaşam olanakları sağlıyorsa bazen bir yapının kaybedilmesi şeklinde
de evrim görülebilir.
EVRİMİ DESTEKLEYEN KANITLAR
• PALEONTOLOJİK KANITLAR
• MORFOLOJİK KANITLAR
• EMBRİYOLOJİK KANITLAR
• SİTOLOJİK VE GENETİK KANITLAR
• BİYOKİMYASAL KANITLAR
• ENDOKRİNOLOJİK KANITLAR
• BİYOCOĞRAFİK KANITLAR
PALEONTOLOJİK KANITLAR
• Eski devirlerde yaşayan canlıların kalıntılarının bulunması,
sınıflandırılması,dağılımı,yoğunluğu ve yaşantılarına ilişkin yorumlarla
uğraşan bilim dalına paleontoloji denir.
• Evrim teorisine göre oluşan yeni türler,eski türlerin zamanla değişmesi
sonucu ortaya çıkmışlardır.Köken oluşturan bu eski türlerde ya günümüze
dek gelebilmişler yada soyları tükenmiştir.Soyu tükenen bazı canlıların bir
kısmı bize fosil kalıntılarını bırakmışlardır.
• Fosil kalıntılar,araştırmacılara hem akraba türler arasındaki geçiş
formlarına ilişkin bağlantı kanıtları sunar hemde tortul kayaçlarda derinde
basit,üst katmanlarda karmaşık yapılı canlıların fosillerine rastlandığından
canlıların,basitten karmaşığa doğru evrimleştiğini savunan evrim teorisine
destek sağlar.
PALEONTOLOJİK KANITLAR
• Fosiller buğünkü canlılar arasındaki akrabalık ilişkilerini ortaya
çıkarması,evrimsel gelişimin hangi yönde olduğunu göstermesi bakımından
önemlidir.Fosiller sadece canlıların sert kısımlarını değil aynı zamanda
çeşitli organlarıve yaşantıları ile ilgili izler taşıyan kalıpları da içine
alır.Genellikle bir hayvana ait bütün bir fosil bulmak olanasızdır.Vücut
parçalarının şekline göre vücudu ve yaşayışı hakkında yorum yapılabilir.
• Fosillerin en çok bulunduğu ortam killi ve çamurlu ortamdır.Lavlar da fosil
saklayıcı iyi bir kaynaktır.Ayrıca reçine,kehribar,amber gibi maddeler içine
düşen mikroorganizmalar ve de özellikle böcekler çok iyi saklanmıştır.Buzul
kümeleri içinde de fosillere rastlanır.
• Karbon 14 metodu ile fosilin yaklaşık yaşı hesaplanabilmektedir.
MORFOLOJİK KANITLAR
A)HOMOLOG ORGANLAR
B)KÖRELMİŞ ORGANLAR
A)HOMOLOG ORGANLAR
• Sürüngen ve balıklardaki pullar,kuşlardaki tüyler,insandaki dişler
embriyonik olarak aynı kökenden gelmelerine rağmen gelişimleri
tamamlandığında anatomik ve görevsel olarak farklılıklar gösterir.
• Omurgalıların ön ve arka üyeleri,balıklardaki pelvik(karın yüzgeci) ve
pektoral yüzgeç (göğüs yüzgeci) homologdur.
• Yer kabuğunun derinliğinden elde edilen fosiller,bugün tek ve çift
tırnaklı olarak bildiğimiz hayvaların atalarının 5 parmaklı olduğunu
göstermektedir.
B)KÖRELMİŞ ORGANLAR
• APENDİKS
• KULAK KASI
• DERİ-KAS BAĞLANTISI
• YİRMİ YAŞ DİŞİ
• ÜÇÜNCÜ GÖZ KAPAĞI
• KUYRUK
• VÜCUT KILLARI
• KULAK ÇIKINTISI
• ERKEKTE MEME KALINTISI-KADINDA FAZLA MEMELİLİK
• PARMAK KÖRELMESİ
a)APENDİKS
• Bugün kuşlarda,papağanlarda bulunmamasına karşın
tavuklarda,kazlarda ve devekuşlarında bir çift ve oldukça büyük olup
sindirimde rol oynar.Bununla beraber serçeler gibi evrimli kuşlarda
küçülmüş ve bir lenf organına dönüşmüştür.
b)KULAK KASI
• İnsanlar da diğer memelilerde bulunan kulak kaslarının tümünü
bulundurur,fakat kulak kepçesini eğer özel olarak çalışmazsa
oynatamazlar.Buna karşılık atlar,eşekler gibi bir çok memeli kulak
kepçelerini oynatabilirler.Bu özellik sese yönelmeye ve sinek
kovalamaya yarar.
c)DERİ KAS BAĞLANTISI
• İnsanlarda,alın kası hariç deriyi hareket ettiren deri-kas bağlantısı
yitirilmiştir.
d)YİRMİ YAŞ DİŞİ
• Bireylerin durumuna göre farklı zamanlarda,ergenliğin sonuna doğru
ortaya çıkar.Diğer azılara göre daha küçük yapıdadır.Eksikliği önemli
değildir.
e)ÜÇÜNCÜ GÖZ KAPAĞI
• Tüm omurgalı gruplarında gözlenen bir yapıdır,balıklardan
memelilerin çeşitli gruplarına dek bu yapıya rastlanır.Üçüncü göz
kapağı çoğunlukla şeffaf olup su hayvanlarında gözü,suyun çeşitli
etkilerinden korurken,karasal hayvanlarda göze giren tozları siler.
• İnsan gözünün göz pınarı tarafında bulunan yarım ay şeklindeki kas ve
zar kalıntısı,diğer omurgalıların üçüncü göz kapağına homolog olup
körelmiş bir yapıdır
f)KUYRUK
• Kuyruk sokumundaki kemiklerin körelmesiyle ortadan kalkmıştır.
g)VÜCUT KILLARI
• Kıllar ısıyı korumaya yardımcı olurken,daha sonra yapay koruma
nedeniyle insanda giderek azalmıştır.
h)KULAK ÇIKINTISI
• Kulak kıkırdağının üst kısmındaki çıkıntı,uzun kulaklı memelilerin sivri
olan üst kısmının kalıntısıdır.
ı)ERKEKTE MEME KALINTISI-KADINDA
FAZLA MEMELİLİK
• Tüm memeli erkeklerinde körelmiş halde meme kalıntısı bulunur.
• Bazı kadınlarda ise ikiden fazla meme bulunabilir.
i)PARMAK KÖRELMESİ
• Atlar,tek bir tırnağın üzerinde durmasına karşın fosil kalıntılar onların
çok parmaklı atadan geldiğini gösterir.
EMBİRİYONİK KANITLAR
• Bu konuda çalışma yapan bilim adamlarından biri olan Ernest
Haeckel’dır.Heackel çeşitli embriyo örneklerini ve bunların gelişim
süreçlerini incelemiştir.Bu embriyoların başlangıçtaki şekillerinin
birbirine benzediğini ifade etmiştir.Heackel her canlının embriyolojik
gelişimi sırasında,evrimsel olarak geçirdiği farklılaşma basamaklarını
kısaltılmış şekilde tekrar ettiğini söylemektedir.Haeckel buna örnek
olarak omurgalıların çoğunda görülen notokort ve solungaç
yarıklarının ortak olduğunu ve bu yapıların ortak atayı gösterdiğini
ileri sürmüştür.Heackel’e göre gelişimin sonraki aşamalarında
benzerlikler azalır ve türe özgü özellikler ortaya çıkar
EMBRİYONİK KANITLAR
• Michael Richardson da farklı türlere ait omurgalı embriyolarının
fotoğraflarını çekerek embriyoların ilk dönemde de birbirine
benzemediğini tespit etmiştir.
• Günümüzde de evrimsel akrabalıkların açıklanmasında farklı türlere
ait embriyonik gelişim basamaklarının karşılaştırılmasından
yararlanılmaktadır.
SİTOLOJİK VE GENETİK KANITLAR
• Bütün hücrelerde enerji kaynağı olarak ATP kullanılır,ATP’nin yapısı ve
oluşma biçimi aynıdır.
• Bütün canlılarda genetik bilgi DNA tarafından depo edilir ve gerek
DNA gerekse RNA’nın yapısı ve birimleri bütün canlılarda aynıdır.
• Bütün canlılarda enzimler biyokatalizör olarak iş görür ve benzer
reaksiyonlarda kullanılan enzimlerin yapısı da benzerdir.
• Prokaryot ve ökaryot hücreler benzer yapıdaki hücre zarı tarafınadan
çevrilidir.İçlerini benzer yapıdaki sitoplazma doldurur.
• Bütün hücrelerin ribozomları vardır ve protein sentezi benzer bir
mekanizmayla yürür.
BİYOKİMYASAL KANITLAR
• Canlılarda gerçekleşen DNA ve RNA oluşumu,protein sentezi gibi
olayların mekanizması birbirine benzer.
• Ayrıca yakın akraba olan türlerin hatta tür içi akrabalıkların
saptanmasında DNA şifre dizilimi kullanılmaktadır.
• Canlıların benzer kimyasal maddelerden oluşması bazı işlevler için
aynı enzim sisteminin kullanılması,canlıların ortak kökenden geldiğine
kanıt olarak gösterilebilir.Her hayvan türünün kan serumu kendine
özgü protein bileşimine sahiptir.
ENDOKRİNOLOJİK KANITLAR
• Yakın akraba olan türlerde aynı hormonlar benzer bileşime sahiptir ve
aynı olayları denetler.Halkalı solucanlarda,böceklerde,kabuklularda
sinir dokusu yapısında olan salgı bezleri vardır.Omurgalılarda ise
benzer yapıda olmalarına karşın örneğin,böcek büyüme hormonu
memelilerde,memeli büyüme hormonu da böceklerde etkin değildir.
• İnsan ve sığır büyüme hormonlarının ağırlıkları çok farklı olmasına
karşın aktif kısımları benzer olduğundan aynı etkiye sahiptir.
BİYOCOĞRAFYADAN ELDE EDİLEN
KANITLAR
• Biyocoğrafya,canlıların yeryüzündeki dağılımını inceleyen bilim dalıdır.
• Kıtalar bir aradayken o sırada yeryüzünde bulunan canlılar her tarafa
yayılmışlardı.Biz bunu ya o canlıları şimdi de her yerde görerek yada
fosillerini bularak anlıyoruz.Kıtalar ayrıştıktan sonra oluşanlar
oluştuğu yerde sınırlı kaldılar.

Contenu connexe

Similaire à Evrim - Evolution

CHARLES DARWİN VE EVRİM TEORİSİ
CHARLES DARWİN VE EVRİM TEORİSİCHARLES DARWİN VE EVRİM TEORİSİ
CHARLES DARWİN VE EVRİM TEORİSİHear O World
 
İnsan Evrimine Yolculuk
İnsan Evrimine Yolculuk İnsan Evrimine Yolculuk
İnsan Evrimine Yolculuk Vural Yigit
 
Canli ve cansiz varliklar
Canli ve cansiz varliklarCanli ve cansiz varliklar
Canli ve cansiz varliklarSerap Yıldız
 
Tembel hayvan (miskin hayvan) slayt - Benimleyaz.com
Tembel hayvan (miskin hayvan) slayt - Benimleyaz.comTembel hayvan (miskin hayvan) slayt - Benimleyaz.com
Tembel hayvan (miskin hayvan) slayt - Benimleyaz.comBenimleYaz
 
BİYOLOJİ VE İKTİSAT: EVRİMSEL BİYOLOJİDEN EVRİMSEL İKTİSADA
BİYOLOJİ VE İKTİSAT: EVRİMSEL BİYOLOJİDEN EVRİMSEL İKTİSADABİYOLOJİ VE İKTİSAT: EVRİMSEL BİYOLOJİDEN EVRİMSEL İKTİSADA
BİYOLOJİ VE İKTİSAT: EVRİMSEL BİYOLOJİDEN EVRİMSEL İKTİSADACOSKUN CAN AKTAN
 
Bilimsel çalışma ve canlıların ortak özellikleri
Bilimsel çalışma ve canlıların ortak özellikleriBilimsel çalışma ve canlıların ortak özellikleri
Bilimsel çalışma ve canlıların ortak özellikleriMERYANIK
 
Eğitimden Kültüre, Üretimden Gelişmişliğe Kimyanın Yeri
Eğitimden Kültüre, Üretimden Gelişmişliğe Kimyanın YeriEğitimden Kültüre, Üretimden Gelişmişliğe Kimyanın Yeri
Eğitimden Kültüre, Üretimden Gelişmişliğe Kimyanın Yeri Prof.Dr. İbrahim USLU
 
Biyologie süngerler
Biyologie süngerlerBiyologie süngerler
Biyologie süngerlerSenaa Durgut
 
Artropodlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Artropodlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )Artropodlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Artropodlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
Evrim ve tip
Evrim ve tipEvrim ve tip
Evrim ve tipadex25
 
Kuşların Evrimi (Zahide Beyazıt)
Kuşların Evrimi (Zahide Beyazıt)Kuşların Evrimi (Zahide Beyazıt)
Kuşların Evrimi (Zahide Beyazıt)Evrim Ağacı, ODTÜ
 
05 arıların yaşam ortamı
05 arıların yaşam ortamı05 arıların yaşam ortamı
05 arıların yaşam ortamıalikorkmaznet
 
05 bal arılarının yaşam ortamı
05 bal arılarının yaşam ortamı05 bal arılarının yaşam ortamı
05 bal arılarının yaşam ortamıEngin KAHRAMAN
 
Fosiller
FosillerFosiller
FosillerTulay01
 
canlılar dünyasını tanıyalım, gezelim power point sunusu
canlılar dünyasını tanıyalım, gezelim power point sunusucanlılar dünyasını tanıyalım, gezelim power point sunusu
canlılar dünyasını tanıyalım, gezelim power point sunusuebru dirice
 
5- Bal Arılarının Yaşam Ortamları
5- Bal Arılarının Yaşam Ortamları5- Bal Arılarının Yaşam Ortamları
5- Bal Arılarının Yaşam OrtamlarıHasan Tosun
 
Astrobiyoloji dünyası hakkında temel bilgiler.
Astrobiyoloji dünyası hakkında temel bilgiler.Astrobiyoloji dünyası hakkında temel bilgiler.
Astrobiyoloji dünyası hakkında temel bilgiler.MERYANIK
 

Similaire à Evrim - Evolution (20)

CHARLES DARWİN VE EVRİM TEORİSİ
CHARLES DARWİN VE EVRİM TEORİSİCHARLES DARWİN VE EVRİM TEORİSİ
CHARLES DARWİN VE EVRİM TEORİSİ
 
İnsan Evrimine Yolculuk
İnsan Evrimine Yolculuk İnsan Evrimine Yolculuk
İnsan Evrimine Yolculuk
 
Canli ve cansiz varliklar
Canli ve cansiz varliklarCanli ve cansiz varliklar
Canli ve cansiz varliklar
 
Darwinizm
DarwinizmDarwinizm
Darwinizm
 
Tembel hayvan (miskin hayvan) slayt - Benimleyaz.com
Tembel hayvan (miskin hayvan) slayt - Benimleyaz.comTembel hayvan (miskin hayvan) slayt - Benimleyaz.com
Tembel hayvan (miskin hayvan) slayt - Benimleyaz.com
 
BİYOLOJİ VE İKTİSAT: EVRİMSEL BİYOLOJİDEN EVRİMSEL İKTİSADA
BİYOLOJİ VE İKTİSAT: EVRİMSEL BİYOLOJİDEN EVRİMSEL İKTİSADABİYOLOJİ VE İKTİSAT: EVRİMSEL BİYOLOJİDEN EVRİMSEL İKTİSADA
BİYOLOJİ VE İKTİSAT: EVRİMSEL BİYOLOJİDEN EVRİMSEL İKTİSADA
 
Bilimsel çalışma ve canlıların ortak özellikleri
Bilimsel çalışma ve canlıların ortak özellikleriBilimsel çalışma ve canlıların ortak özellikleri
Bilimsel çalışma ve canlıların ortak özellikleri
 
Eğitimden Kültüre, Üretimden Gelişmişliğe Kimyanın Yeri
Eğitimden Kültüre, Üretimden Gelişmişliğe Kimyanın YeriEğitimden Kültüre, Üretimden Gelişmişliğe Kimyanın Yeri
Eğitimden Kültüre, Üretimden Gelişmişliğe Kimyanın Yeri
 
Biyologie süngerler
Biyologie süngerlerBiyologie süngerler
Biyologie süngerler
 
Artropodlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Artropodlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )Artropodlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Artropodlar (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Evrim ve tip
Evrim ve tipEvrim ve tip
Evrim ve tip
 
Yde4 yarasalar
Yde4 yarasalarYde4 yarasalar
Yde4 yarasalar
 
Kuşların Evrimi (Zahide Beyazıt)
Kuşların Evrimi (Zahide Beyazıt)Kuşların Evrimi (Zahide Beyazıt)
Kuşların Evrimi (Zahide Beyazıt)
 
05 arıların yaşam ortamı
05 arıların yaşam ortamı05 arıların yaşam ortamı
05 arıların yaşam ortamı
 
05 bal arılarının yaşam ortamı
05 bal arılarının yaşam ortamı05 bal arılarının yaşam ortamı
05 bal arılarının yaşam ortamı
 
Fosiller
FosillerFosiller
Fosiller
 
canlılar dünyasını tanıyalım, gezelim power point sunusu
canlılar dünyasını tanıyalım, gezelim power point sunusucanlılar dünyasını tanıyalım, gezelim power point sunusu
canlılar dünyasını tanıyalım, gezelim power point sunusu
 
5- Bal Arılarının Yaşam Ortamları
5- Bal Arılarının Yaşam Ortamları5- Bal Arılarının Yaşam Ortamları
5- Bal Arılarının Yaşam Ortamları
 
Hücre
HücreHücre
Hücre
 
Astrobiyoloji dünyası hakkında temel bilgiler.
Astrobiyoloji dünyası hakkında temel bilgiler.Astrobiyoloji dünyası hakkında temel bilgiler.
Astrobiyoloji dünyası hakkında temel bilgiler.
 

Evrim - Evolution

  • 1. BARAN ARSLAN 12A 21127 HAYATIN BAŞLANGICI VE EVRİM
  • 2.
  • 3. HAYATIN BAŞLANGICI • ABİYOGENEZ • BİYOGENEZ • PANSPERMİA • OTOTROF • HETEROTROF • YARATILIŞ GÖRÜŞLERİ
  • 4. ABİYOGENEZ • Aristo doğanın basitten karmaşığa doğru değişim gösterdiği fikrini savunan ve canlıların oluşumu hakkında ilk görüşü ortaya atan bilim adamıdır. • Abiyogenez görüşüne göre canlılar,cansız maddelerden kendiliğinden oluşmuştur. • Cansız maddeler içinde aktif öz denen bir güç vardır.Bu aktif öz bir canlıyı oluşturma yeteneğine sahptir. • Aristo,aktif özü bir madde gibi düşünmeyip iş yapabilme yeteneği olarak kabul etmiştir.
  • 5. ABİYOGENEZİ SAVUNAN KİŞİLERİN DENEY VE GÖRÜŞLERİ • Aristo abiyogeneze yumurtadan civciv oluşumunu örnek vermiştir. • 17.yüzyılda yaşayan Van Helmont bir kutu içine koyduğu kirli bir gömlek ve birkaç buğday başağını 21 gün bekletmiş ve 21 gün sonra kutuda farelerin bulunduğunu gözleyerek farelerin gömlekten oluştuğunu düşünmüştür.Kirli gömlekteki insan terini de aktif öz olarak düşünmüştür. • Van Helmont un deneyinin kontrol grubunun olmaması ve deney ortamını sürekli gözleyememesi sonucu bu sonucun ortaya çıkmasına neden olmuştur.
  • 6.
  • 7. BİYOGENEZ • Canlıların kendisi gibi canlılarla üreme yoluyla oluştuğunu ifade eder. • Cansız ortamın canlı oluşturma potansiyeline sahip olmayıp sadece canlılara yaşama ve üreme ortamı olarak hizmet ettiğini savunur. • Bu görüşü ispatlamak için Redi nin yaptığı deney aynı zamanda bilinen en kontrollü deneydir.
  • 8. REDİ DENEYİ • Redi içinde çeşitli besin maddeleri bulunan kavanozların bazılarının ağzını açık bırakmış bazılarının ağzını ise tel kafesle örtmüştür.Ağzı açık olanların içine sineklerin girdiğini kapalı olanlara ise girmediğini saptar.Sineklerin girdiği kavanozlardaki etlere bir süre sonra kurtçuklar oluşur,diğerlerinde oluşmaz. • REDİ NE İÇİN TEL KAFES KULLANMIŞTIR?? -O zamanki abiyogenez savunucularının inanışına göre canlı oluşturma potansiyeline sahip olan aktif öz deney ortamına serbestce girip çıkan havaydı.Bu nedenle etlerde sinek oluşmamasını havanın etlere temas etmemesine bağlıyorlardı.Tel kafes sayesinde hava serbestce iki kaba da girmiştir.
  • 9.
  • 10. PANSPERMİA GÖRÜŞÜ • Bu görüşe göre hayat yeryüzünde başka gezegenlerden gelmiştir. • Bu görüşü savunanlar bilinmeyen bir zamanda uzaya dağılmış olan spor veya tohumların daha sonra dünyamıza gelerek hayatı başlattığı kabul edilmektedir.Ancak başka gezegenlerden dünyamıza geldiği iddia edilen bu spor ve tohumların uzun yolculukları sırasında çok yüksek ve düşük sıcaklıklara,öldürücü radyasyonlara nasıl dayanabildiği açıklanamamıştır. • Bu görüşe görüşle yeryüzüne hayatın başka bir gezegenden geldiği kabul edilse bile o gezegende hayatın nasıl başladığına yönelik bir açıklama getirilememiştir.
  • 11.
  • 12. OTOTROF GÖRÜŞÜ • Bu görüşe göre:’’Mademki bir canlı yaşamak için besine muhtaçtır ve bu nedenle canlılar besinlerini ya kendileri yapmakta yada dışarıdan almaktadır,ilk canlının yiyebileceği başka bir canlı olmadığına göre ilk canlı kendi besinini kendisi yapan ototrof bir canlı olmalıdır.’’der. • Ototrof görüşü canlının oluşumunu açıklamaktan ziyade ilk canlının nasıl beslendiğini açıklayan bir görüştür.
  • 13. HETERETROF GÖRÜŞÜ • İlk canlının karmaşık ortam koşullarında ortaya çıkan basit yapılı bir heteretrof olduğunu,canlılık başlamadan önce cansız ortamda kimyasal bir evrimin gerçekleştiğini,inorganik maddelerden oluşan organik moleküllerden bir kısmının ilk sulararda giderek biriktiğini,bu moleküllerden bir kısmının ilk canlının yapısına girdiğini,kalanların ise ilk canlıya besin teşkil ettiğini savunur. • Metan+Amonyak+Su Buharı+Hidrojen=>Amino asit=>Proteinler=>Nükleoprotein=>Koaservat=>İlk Heteretrof Canlı
  • 14.
  • 15.
  • 16. ABİYOGENEZ GÖRÜŞÜ VE HETERETROF GÖRÜŞÜ ARASINDAKİ FARKLAR • OLAYIN GERÇEKLEŞME HIZI:Van Helmont un deneyi için 21 gün gerekliydi heteretrof hipotezinde ilk canlının oluşumu için milyonlarca yıl sürmüştür. • OLUŞAN CANLI YAPISI:van Helmont un deneyinde elde edilen fareler son derece karmaşık yapıdadır,heteretrof hipotezine göre oluşan ilk canlı son derece basit yapılıdır.
  • 17. YARATILIŞ GÖRÜŞÜ • Kutsal kitaplara göre evrendeki bütün canlı ve cansız varlıklar sonsuz bir güç sahibi bir Yaratıcı tarafından varedilmiştir.
  • 18. EVRİM • Canlıların başlangıçtaki durumlarından günümüze kadar geçirdiği değişimlerin tümü evrim olarak tanımlanır. • Paleontolojik çalışmalar sonucunda tabakalar arası arasında birbirinden farklı fosiller bulunduğu ve tabakaların yaşı arttıkça bulunan fosillerinde günümüzdeki canlılara daha az benzediği görülmüştür.
  • 19.
  • 20.
  • 21. LAMARCK’IN GÖRÜŞLERİ • Lamarck 1809 yılında yayınladığı ‘Zoolojinin Felsefesi’ adlı kitabında canlıların evrimleşmesi ile ilgili görüşlerini açıklamıştır. • Lamarck’a göre canlılar,ortam koşulları değiştiğinde içten gelen bir istek ve değişim ihtiyacı ile değişirler. • Lamarck bu görüşlerini açıklamak için 2 görüş ortaya atmıştır.
  • 22.
  • 23. KULLANMA-KULLANMAMA YASASI • Kullanılan organ zamana bağlı olarak gelişir. • Kullanılmayan organ ise körelir. • Lamarck bu ilkeyi,evrimin uyumsal düzeneğinin esası olarak benimsedi.
  • 24. KAZANILAN KARAKTERLERİN KALITIMI • Bir canlının hayatı boyunca kazandığı karakterlerin tümü aynen oğul döllere yeni nesillere aktarılır.
  • 25. LAMARCK’IN GÖRÜŞLERİNİ AÇIKLAMAK İÇİN VERDİĞİ ÖRNEKLER • Lamarck birinci görüşüne bağlı olarak ileri sürdüğü ikinci görüşüne örnek olarak zürafaların boyunlarının uzun olmasını gösterdi. • Otçul olan zürafalar besinlerini çalı ve ağaçlardan sağlarlar.Lamarck, ağaçlara ulaşmak için kendini zorlayan zürafaların ön bacak ve boyunlarının uzadığını,bu özelliğini yavrularına da geçirdiğini,her dölün bacak ve boyunlarının bu şekilde giderek uzayarak sonuçta bugünkü durumlarına ulaştıklarını savunmaktaydı. • Lamarck ayrıca köstebeklerinin atasının gören bir göze sahip olduğunu ancak yer altında yaşadıkları için gözlerini kullanmadıklarından dolayı görme özelliklerinin giderek zayıfladığını ve köreldiğini • Karınca ayısının dişlerini kullanmadığı için köreldiğini • Su kuşlarının ise sürekli su diplerini karıştırmaları nedeniyle boyunlarının uzadığını iddia etmiştir.
  • 26.
  • 27. LAMARCK’IN GÖRÜŞLERİ • Lamarck’ın 1.görüşü günümüzde daha çok kabul görmüştür.Örneğin kırık bir kol yada bacak bir süre alçıya alındığında eskiye oranla zayıflamış olarak alçıdan çıkar ancak 2. görüş kesinlikle reddedilmektedir.Çünkü kolu kopan birisinin daha sonra olan çocuğu kopuk kolla doğmamaktadır yada vücut çalışan birinin çocuğu daha kaslı doğmamaktadır. • Lamarck ın 2. görüşünün yanlış olduğunu ilk kez Weismann ispatlamıştır.Farelerin kuyruklarını 21 döl boyunca kesmiş ama yavru fareler yine kuyruklu doğmaya devam etmiştir.
  • 28.
  • 29. DARWİN’İN GÖRÜŞLERİ • Biyolojik ve jeolojik araştırma gezileri yapan bir gemi ile beş yıllık bir araştırma turuna katılmıştır. • Bu gezi sırasında bir çok yer gören ve isponoz kuşları,kaplumbağaları gözlemiştir. • Sonuç olarak türlerin belirli sayıda ve değişmez olmayıp zaman içinde farklılaşabildiği ve bu farklılaşmanın doğal seçilim yoluyla ortaya çıktığı görüşünü ileri sürmüştür. • Darwin,görüşünü desteklemek amacıyla katıldığı geziden bazı veriler elde etmiştir.Bu verilere dayanarak bitki ve hayvan yetiştiricilerinin seçerek üretim (yapay seleksiyon) yaptıklarını ve bunun birkaç kuşak sonra evcil hayvan türlerinde önemli değişikliklere yol açtığını tespit etmiştir. • Darwin,tür içinde belirli özelliklere sahip bireylerin seçilerek çoğaltılmasını ve diğer bireylerin popülasyondan ayıklanmasını evrimin temeli olarak görmüştür.
  • 30.
  • 31. DARWİN’İN GÖZLEMLERİ VE ELDE ETTİĞİ SONUÇLAR-1 • Her türün bireyleri ergin hale ulaştığında üreme döneme boyunca çok sayıda gamet üretir.Örneğin bir deniz kurbağası yüzlerce yumurta yapar.Ancak hiçbir zaman yumurtadan çıkan yavruların tamamı hayatta kalmaz.Çünkü yiyecek,su ve barınma şartların sınırlı olduğu durumlarda ortaya çıkan rekabet,yırtıcıların varlığı,hastalıklar yavruların tamamının hayatta kalmasını engeller.Sonuç olarak populasyondaki bireyler sınırlı kaynaklar için rekabet eder.
  • 32. DARWİN’İN GÖZLEMLERİ VE ELDE ETTİĞİ SONUÇLAR-2 • Aynı türe ait bireyler arasında çevresel şartlara bağlı olarak bir takım değişiklikler meydana gelir.Böylece aynı popülasyonda bile bireylerin taşıdıkları karakterler birbirinden farklı olabilir.Bireyler arasındaki bu genetik farklılığa varyasyon (kalıtsal farklılık) denir.Varyasyonlar dölden döle aktarılır ve bireyin hayatta kalma şansını arttırır veya azaltır.Örneğin bazı karakterleri taşıyan bireyler yiyecek bulma,yırtıcılardan kurtulma,aşırı sıcak yada soğuğa dayanma gibi özellikleri sayesinde tür içindeki diğer bireylere göre üreme ve yaşama şansına daha fazla sahip olurlar.Bu özellikler canlıların çeşitli ortam şartlarına adaptasyon kazanmasını sağlar • ADAPTASYON:Bir bireyin bulunduğu ortam şartlarında yaşama ve üreyebilme şansını arttıran kalıtsal özelliklere sahip olması.
  • 33.
  • 34. DARWİN’E GÖRE EVRİMİN İŞLEYİŞ MEKANİZMASI • KALITSAL VARYASYONLAR • DOĞAL SELEKSİYON • ADAPTASYON
  • 35. 1)KALITSAL VARYASYONLAR: • Evrimin hammaddesidir çünkü doğal seleksiyona olanak sağlar. • Darwin kalıtsal varyasyonların nasıl meydana geldiğini açıklayamamıştır. • Bugün ise kalıtsal çeşitliliğin mutasyonlar ve eşeyli üreme sonucu oluştuğunu biliyoruz.
  • 36.
  • 37. 2)DOĞAL SELEKSİYON • Evrimin temel mekanizmasıdır. • Aynı türün bireyleri arasında görülen kalıtsal varyasyonlar,değişik çevrelerde farklı şekillerde seçilmelere neden olur,zamanla döller arasında farklar daha büyük hale gelir,sonunda eski türlerden yeni türler evrimleşir. • Sonuç olarak ortama uygun özelliklere sahip bireylerin kaldığını diğer bireylerin ise elendiğini savunur.
  • 38.
  • 39. 3)ADAPTASYON • Bir türün bazı bireylerinin belli koşullara sahip bir bölgede yaşama ve üreme şansını arttıran kalıtsal karakterlerin tümüne denir
  • 40.
  • 41. ADAPTASYON ÖRNEKLERİ • Zürafaların boyunlarının uzun olmasını Lamarck,onların yüksek ağaçlara uzana uzana boyunlarını uzatması ve bu özelliklerin oğul döllere aktarmaları şeklinde açıklıyordu.Darwin ise zürafaların arasında uzun ve kısa boylu bireylerin olduğunu(kalıtsal varyasyon),ortamın iklimi değişip sadece uzun boylu ağaçlar ayakta kalınca kısa boyunlu zürafaların beslenemeyip elendiğini(doğal seleksiyon),uzun boylu zürafaların kalıtsal olan bu özellikleri nedeniyle varlıklarını sürdürebildiğini(adaptasyon) savunur.
  • 42.
  • 43. ADAPTASYON ÖRNEKLERİ • İngiltere’de sanayi devrimi öncesinde açık renk gövdeli ağaçların üzerine sıklıkla konan BİSTON BETULARİA kelebeklerinin büyük bir kısmı açık renkliydi.Çünkü koyu renkli olanların kuşlar tarafından daha kolay fark edilebildikleri için yaşama ve üreme şansları daha azdı.Bu nedenle kendileri gibi döller oluşturmaları da olasılıkları da azdı. • Sanayi devrimine bağlı olarak fabrika bacalarından çıkan çıkan is ve kumun artması ağaçların gövdelerinin giderek koyulaşması siyah karakterlerin avantaj kazanmasına neden oldu.Siyah renklilerin sayısı 20.yy ın ikici yarısına dek arttı.Çevreci akımların etkisiyle hava kirliliğinin azalması ve ağaç gövdelerinin yeniden eski rengine kavuşmasına bağlı olarak yeniden beyaz renkli kelebekler sayıca artmaya başladı.
  • 44.
  • 45. BAZI EKOLOJİK VE EVRİMSEL GENELLEMELER • DOLLO KURALI • COPE KURALI • JORDAN KURALI
  • 46. DOLLA KURALI • Evrim,bazen bir organın kaybı ile sonuçlanabilecek geri mutasyonları da içermesine rağmen temelde ileri doğru giden bir süreçtir.
  • 47. COPE KURALI • Evrimsel süreçte hayvanların hacimleri büyüme eğilimindedir.Böylelikle hayvan daha fazla besin depo edebildiğinden çevreye bağımlılık azalır.
  • 48. JORDAN KURALI • Yakın türler ve alt türler aynı yerde bulunamazlar,birbirine benzeyen ama genelde coğrafik bir engelle ayrılmış olan yakın yerlerde bulunurlar.Çünkü popülasyonun tüm üyeleri birbiriyle gen alışverişinde bulunuyorsa birinde meydana gelecek kalıtsal bir değişiklik ,mutlaka çiftleşme yoluyla diğer döllere de geçecektir.Ama populasyonun coğrafik bir engelle iki yada daha fazla alt birime ayrılmışsa bu alt birimler arasında gen aktarımı olmayacağından zamanla bu gruplar birbirinden farklılaşacak,önce alt türler,sonra da türler ortaya çıkacaktır.Bu yalıtımın türleşmede ne denli etkili olduğunu gösterir.
  • 49. EVRİMLEŞME TEORİLERİ • AÇILAN EVRİM • DARALAN EVRİM • PARALEL EVRİM • GAUS KURALI
  • 50. AÇILAN EVRİM • Atası kara hayvanı olan yunus,fok,balina gibi su memelilenin vücutları kara hayvanlarından oldukça farklıdır.Karadaki akrabalarıyla arasındaki farklılık giderek artmıştır,yani bir açılma söz konusudur.Örneğin hepsi de memeli olmakla birlikte uçan yüzen veya kazan memelilerin özellikle ön üyeleri birbirinden çok farklılaşmıştır.
  • 51. DARALAN EVRİM • Su memelileri aslında yakın akraba olmadıkları balıklara görüntü olarak benzerler.Aynı ortamda yaşadıklarından dolayı balıklarla su memelileri arasındaki görüntü farklılıkları giderek azalmıştır.
  • 52. PARALEL EVRİM • İki akraba tür,aynı çevresel seçilim baskısı nedeniyle uzun bir süre aynı bölgede yaşadıklarında benzer yapısal özellikler geliştirirler.Örneğin, her ikiside su memelisi olan yunus ve balinanın vücut yapıları benzerdir.
  • 53. GAUS KURALI • Ekolojik gereksinimleri aynı olan 2 tür genellikle aynı habitatta aynı nişleri işgal etmezler.Bunlardan biri diğerini ya yok eder yada dışarı atar.
  • 54. MODERN EVRİMİN İLKELERİ • Evrim,bireyler değil popülasyonlar aracılığıyla olur. • Evrim,farklı jeolojik devirlerde,farklı hızlarda gerçekleşmiştir. • Her türün evrim hızı değişiktir. • Yeni türler özelleşmiş formlardan çok basit ve özelleşmemiş formlardan ortaya çıkarlar. • Bir tür ilk ortaya çıktığında evrim hızı da yüksektir.Tür yerleşip kararlılık kazandıkça evrimi yavaşlar. • Evrim genelde basitten karmaşığa doğru olur ama eğer o türe yeni yaşam olanakları sağlıyorsa bazen bir yapının kaybedilmesi şeklinde de evrim görülebilir.
  • 55. EVRİMİ DESTEKLEYEN KANITLAR • PALEONTOLOJİK KANITLAR • MORFOLOJİK KANITLAR • EMBRİYOLOJİK KANITLAR • SİTOLOJİK VE GENETİK KANITLAR • BİYOKİMYASAL KANITLAR • ENDOKRİNOLOJİK KANITLAR • BİYOCOĞRAFİK KANITLAR
  • 56. PALEONTOLOJİK KANITLAR • Eski devirlerde yaşayan canlıların kalıntılarının bulunması, sınıflandırılması,dağılımı,yoğunluğu ve yaşantılarına ilişkin yorumlarla uğraşan bilim dalına paleontoloji denir. • Evrim teorisine göre oluşan yeni türler,eski türlerin zamanla değişmesi sonucu ortaya çıkmışlardır.Köken oluşturan bu eski türlerde ya günümüze dek gelebilmişler yada soyları tükenmiştir.Soyu tükenen bazı canlıların bir kısmı bize fosil kalıntılarını bırakmışlardır. • Fosil kalıntılar,araştırmacılara hem akraba türler arasındaki geçiş formlarına ilişkin bağlantı kanıtları sunar hemde tortul kayaçlarda derinde basit,üst katmanlarda karmaşık yapılı canlıların fosillerine rastlandığından canlıların,basitten karmaşığa doğru evrimleştiğini savunan evrim teorisine destek sağlar.
  • 57.
  • 58. PALEONTOLOJİK KANITLAR • Fosiller buğünkü canlılar arasındaki akrabalık ilişkilerini ortaya çıkarması,evrimsel gelişimin hangi yönde olduğunu göstermesi bakımından önemlidir.Fosiller sadece canlıların sert kısımlarını değil aynı zamanda çeşitli organlarıve yaşantıları ile ilgili izler taşıyan kalıpları da içine alır.Genellikle bir hayvana ait bütün bir fosil bulmak olanasızdır.Vücut parçalarının şekline göre vücudu ve yaşayışı hakkında yorum yapılabilir. • Fosillerin en çok bulunduğu ortam killi ve çamurlu ortamdır.Lavlar da fosil saklayıcı iyi bir kaynaktır.Ayrıca reçine,kehribar,amber gibi maddeler içine düşen mikroorganizmalar ve de özellikle böcekler çok iyi saklanmıştır.Buzul kümeleri içinde de fosillere rastlanır. • Karbon 14 metodu ile fosilin yaklaşık yaşı hesaplanabilmektedir.
  • 59.
  • 61. A)HOMOLOG ORGANLAR • Sürüngen ve balıklardaki pullar,kuşlardaki tüyler,insandaki dişler embriyonik olarak aynı kökenden gelmelerine rağmen gelişimleri tamamlandığında anatomik ve görevsel olarak farklılıklar gösterir. • Omurgalıların ön ve arka üyeleri,balıklardaki pelvik(karın yüzgeci) ve pektoral yüzgeç (göğüs yüzgeci) homologdur. • Yer kabuğunun derinliğinden elde edilen fosiller,bugün tek ve çift tırnaklı olarak bildiğimiz hayvaların atalarının 5 parmaklı olduğunu göstermektedir.
  • 62.
  • 63. B)KÖRELMİŞ ORGANLAR • APENDİKS • KULAK KASI • DERİ-KAS BAĞLANTISI • YİRMİ YAŞ DİŞİ • ÜÇÜNCÜ GÖZ KAPAĞI • KUYRUK • VÜCUT KILLARI • KULAK ÇIKINTISI • ERKEKTE MEME KALINTISI-KADINDA FAZLA MEMELİLİK • PARMAK KÖRELMESİ
  • 64. a)APENDİKS • Bugün kuşlarda,papağanlarda bulunmamasına karşın tavuklarda,kazlarda ve devekuşlarında bir çift ve oldukça büyük olup sindirimde rol oynar.Bununla beraber serçeler gibi evrimli kuşlarda küçülmüş ve bir lenf organına dönüşmüştür.
  • 65. b)KULAK KASI • İnsanlar da diğer memelilerde bulunan kulak kaslarının tümünü bulundurur,fakat kulak kepçesini eğer özel olarak çalışmazsa oynatamazlar.Buna karşılık atlar,eşekler gibi bir çok memeli kulak kepçelerini oynatabilirler.Bu özellik sese yönelmeye ve sinek kovalamaya yarar.
  • 66. c)DERİ KAS BAĞLANTISI • İnsanlarda,alın kası hariç deriyi hareket ettiren deri-kas bağlantısı yitirilmiştir.
  • 67. d)YİRMİ YAŞ DİŞİ • Bireylerin durumuna göre farklı zamanlarda,ergenliğin sonuna doğru ortaya çıkar.Diğer azılara göre daha küçük yapıdadır.Eksikliği önemli değildir.
  • 68. e)ÜÇÜNCÜ GÖZ KAPAĞI • Tüm omurgalı gruplarında gözlenen bir yapıdır,balıklardan memelilerin çeşitli gruplarına dek bu yapıya rastlanır.Üçüncü göz kapağı çoğunlukla şeffaf olup su hayvanlarında gözü,suyun çeşitli etkilerinden korurken,karasal hayvanlarda göze giren tozları siler. • İnsan gözünün göz pınarı tarafında bulunan yarım ay şeklindeki kas ve zar kalıntısı,diğer omurgalıların üçüncü göz kapağına homolog olup körelmiş bir yapıdır
  • 69. f)KUYRUK • Kuyruk sokumundaki kemiklerin körelmesiyle ortadan kalkmıştır.
  • 70. g)VÜCUT KILLARI • Kıllar ısıyı korumaya yardımcı olurken,daha sonra yapay koruma nedeniyle insanda giderek azalmıştır.
  • 71. h)KULAK ÇIKINTISI • Kulak kıkırdağının üst kısmındaki çıkıntı,uzun kulaklı memelilerin sivri olan üst kısmının kalıntısıdır.
  • 72. ı)ERKEKTE MEME KALINTISI-KADINDA FAZLA MEMELİLİK • Tüm memeli erkeklerinde körelmiş halde meme kalıntısı bulunur. • Bazı kadınlarda ise ikiden fazla meme bulunabilir.
  • 73. i)PARMAK KÖRELMESİ • Atlar,tek bir tırnağın üzerinde durmasına karşın fosil kalıntılar onların çok parmaklı atadan geldiğini gösterir.
  • 74. EMBİRİYONİK KANITLAR • Bu konuda çalışma yapan bilim adamlarından biri olan Ernest Haeckel’dır.Heackel çeşitli embriyo örneklerini ve bunların gelişim süreçlerini incelemiştir.Bu embriyoların başlangıçtaki şekillerinin birbirine benzediğini ifade etmiştir.Heackel her canlının embriyolojik gelişimi sırasında,evrimsel olarak geçirdiği farklılaşma basamaklarını kısaltılmış şekilde tekrar ettiğini söylemektedir.Haeckel buna örnek olarak omurgalıların çoğunda görülen notokort ve solungaç yarıklarının ortak olduğunu ve bu yapıların ortak atayı gösterdiğini ileri sürmüştür.Heackel’e göre gelişimin sonraki aşamalarında benzerlikler azalır ve türe özgü özellikler ortaya çıkar
  • 75.
  • 76. EMBRİYONİK KANITLAR • Michael Richardson da farklı türlere ait omurgalı embriyolarının fotoğraflarını çekerek embriyoların ilk dönemde de birbirine benzemediğini tespit etmiştir. • Günümüzde de evrimsel akrabalıkların açıklanmasında farklı türlere ait embriyonik gelişim basamaklarının karşılaştırılmasından yararlanılmaktadır.
  • 77. SİTOLOJİK VE GENETİK KANITLAR • Bütün hücrelerde enerji kaynağı olarak ATP kullanılır,ATP’nin yapısı ve oluşma biçimi aynıdır. • Bütün canlılarda genetik bilgi DNA tarafından depo edilir ve gerek DNA gerekse RNA’nın yapısı ve birimleri bütün canlılarda aynıdır. • Bütün canlılarda enzimler biyokatalizör olarak iş görür ve benzer reaksiyonlarda kullanılan enzimlerin yapısı da benzerdir. • Prokaryot ve ökaryot hücreler benzer yapıdaki hücre zarı tarafınadan çevrilidir.İçlerini benzer yapıdaki sitoplazma doldurur. • Bütün hücrelerin ribozomları vardır ve protein sentezi benzer bir mekanizmayla yürür.
  • 78.
  • 79. BİYOKİMYASAL KANITLAR • Canlılarda gerçekleşen DNA ve RNA oluşumu,protein sentezi gibi olayların mekanizması birbirine benzer. • Ayrıca yakın akraba olan türlerin hatta tür içi akrabalıkların saptanmasında DNA şifre dizilimi kullanılmaktadır. • Canlıların benzer kimyasal maddelerden oluşması bazı işlevler için aynı enzim sisteminin kullanılması,canlıların ortak kökenden geldiğine kanıt olarak gösterilebilir.Her hayvan türünün kan serumu kendine özgü protein bileşimine sahiptir.
  • 80. ENDOKRİNOLOJİK KANITLAR • Yakın akraba olan türlerde aynı hormonlar benzer bileşime sahiptir ve aynı olayları denetler.Halkalı solucanlarda,böceklerde,kabuklularda sinir dokusu yapısında olan salgı bezleri vardır.Omurgalılarda ise benzer yapıda olmalarına karşın örneğin,böcek büyüme hormonu memelilerde,memeli büyüme hormonu da böceklerde etkin değildir. • İnsan ve sığır büyüme hormonlarının ağırlıkları çok farklı olmasına karşın aktif kısımları benzer olduğundan aynı etkiye sahiptir.
  • 81. BİYOCOĞRAFYADAN ELDE EDİLEN KANITLAR • Biyocoğrafya,canlıların yeryüzündeki dağılımını inceleyen bilim dalıdır. • Kıtalar bir aradayken o sırada yeryüzünde bulunan canlılar her tarafa yayılmışlardı.Biz bunu ya o canlıları şimdi de her yerde görerek yada fosillerini bularak anlıyoruz.Kıtalar ayrıştıktan sonra oluşanlar oluştuğu yerde sınırlı kaldılar.