SlideShare une entreprise Scribd logo
1  sur  42
Öğrenme Psikolojisi Konular Listesi
    Öğrenme İle İlgili Temel Kavramlar
     • Öğrenme
     • Refleks
     • İçgüdü
     • Dürtü
     • Güdü
     • Yaş
     • Zeka
     • Dikkat
     • Algı
     • Türe özgü hazıroluş
    Öğrenmeyi Etkileyen Faktörler
     • Büyüme
     • Olgunlaşma
     • Hazırbulunuşluk
     • Gelişme
     • Gelişim
     • Kaygı
     • Genel Uyarılmışlık Düzeyi
    Öğrenme Kuramları
         Klasik Koşullanma (Pavlov)
         Edimsel Koşullanma (Skinner)
                Pekiştirme Tarifeleri
         Bitişiklik Kuramı (Watson)
         İşaret Tepki Bitişikliği (Guthrie)
            İstenmeyen Davranışların Ortadan Kaldırılması
         Bağlaşımcılık (Thorndike)
            Seçme ve Bağlama (Deneme – Yanılma)
            Öğrenme Kanunları
            • Hazırbulunuşluk Kanunu
            • Tekrar Kanunu
            • Etki Kanunu
         Sosyal Öğrenme (Bandura)
         Gestalt Psikolojisi
            Algı ve Algı Yasaları
            • Zemin-Şekil Yasası
            • Yakınlık Yasası
            • Süreklilik Yasası
            • Benzerlik Yasası
            • Tamamlama Yasası
            • Basitlik Yasası
            • Pragnaz Yasası
         İçgörüsel Öğrenme (Köhler)
         Hümanistik Psikoloji (Maslow – Rogers)
         Bilgiyi İşleme Kuramı
    Öğrenme Stratejileri
    Öğrenme Stilleri
 Örtük Öğrenme
    Ket Vurma

       ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ

       Bu bölümde Kamu Personeli Seçme Sınavı öğretmen adayları için yapılan Eğitim
Bilimleri Sınavı içerisinde yer alan, sınavın %25’lik dilimini (30 soru) kapsayan öğrenme
psikolojisi ile ilgili konular üzerinde durulacaktır. Konular kavramsal açıklamalar ve
örnekleriyle birlikte verilmeye çalışılacaktır.

             Öğrenme İle İlgili Temel Kavramlar
       •   Öğrenme
       •   Refleks
       •   İçgüdü
       •   Dürtü
       •   Güdü
       •   Zeka
       •   Dikkat
       •   Türe özgü hazıroluş

       Öğrenme: Yaşantı sonucu bireyin davranışlarında yada potansiyel davranışlarında
oluşan kalıcı izli değişikliklerdir. Öğrenmenin gerçekleşebilmesi için bireyin bir uyarıcıya
verdiği tepkiyi benzer durumlarda tekrar etmesi yani kalıcı izli tepkiler vermesi
gerekmektedir. Davranışlarımız geçici ve kalıcı davranışlar olarak ikiye ayrılabilir. Geçici
davranışlar söz konusu olduğunda bireyin herhangi bir uyarıcıya verdiği tepkiyi tekrar etmesi
beklenilmez; alkollü iken normalde gösterilen davranışlardan farklı davranışlar sergilemek,
ilaç veya uyuşturucunun etkisiyle davranışlarda bulunmak ya da yüksek ateş nedeniyle
sayıklamak geçici davranışlar içerisinde sayılabilir. Kalıcı davranışlar söz konusu olduğunda
tepkide bir tutarlık söz konusudur. Trafik kurallarına uygun araba kullanmak, eğitimle ilgili
bir kavramın tanımını yapmak, bir deneyi işlem sırasına göre yapmak kalıcı izli davranışlar
arasında sayılabilir.

        Refleks: Doğuştan getirdiğimiz ve bir uyarıcıya karşı göstermiş olduğumuz basit,
tutarlı ve ani tepkilerdir. Refleks söz konusu olduğunda öğrenmeden söz edilemez. Refleksif
davranışlarımız öğrenmenin etkisi olmadan doğuştan getirilen özellikler taşımaktadır.
     Dizimize vurulduğu zaman ayağımızı kaldırmamız.
     Yüksek ses karşısında irkilme ve o yöne yönelme
refleksif davranışlara örnek olarak gösterilebilir.

       İçgüdü: Türe özgü ve karmaşık bir davranış örüntüsü bulunan öğrenme yerine
olgunlaşma sonucu gelişen, başka türlerde görülmeyen davranışlardır.
       Bu kavram özellikle üzerinde tam bir fikir birliğine varılamamış bir yapı içermektedir.
Bazı bilim adamları insanlarda içgüdünün olmadığını ifade ederken bazıları ise içgüdülerin
insanlarda görülen bazı davranışlarla kendisini gösterdiğini ifade etmektedir. İnsanlarda
içgüdünün olmadığı ancak içgüdüsel bazı davranışların görüldüğü ifade edilmektedir. Örneğin
annelik davranışı, kıskançlık, saldırganlık davranışları içgüdüsel davranışlar arasında
sayılmaktadır.
Bebeğin kokusu, kadının annelik içgüdülerini
                                              hayata geçirir ve bebeğini göğsüne bastırma,
                                              kucağına alıp ninni söyleme ya da yavaşça
                                              sallama davranışları görülür.


     Hayvanlarda gördüğümüz birçok davranış içgüdüseldir.
    Köpeklerin kemikleri toprağın altına gömmek için toprağı kazmaları.
    Karetta karettaların millerce yol kat edip yumurtalarını bırakmak için Patara plajına
     gelmeleri.

        Dürtü: Organizmanın yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan fizyolojik kökenli
ihtiyaçların organizmayı harekete hazır hale getirmesine dürtü denir. Açlık, susuzluk,
cinsellik gibi fizyolojik ihtiyaçlarımızın organizmada rahatsızlık hali yaratması ve
organizmanın bu rahatsızlıktan kurtulmak için harekete geçmesi dürtü olarak ifade edilebilir.
     Susayan birinin su içmek için buzdolabına yönelmesi
     Karnı acıkan bir bireyin yemek yemek için mutfağa yönelmesi dürtüye örnek olarak
        verilebilir.

        Güdü: Güdü kavramı dürtüleri de kapsayan genel bir kavramdır. Organizmanın
ihtiyaçlarını kapsayan ve onu harekete geçirici bir yapı içerir. İlgilerimiz, arzularımız,
isteklerimiz ve dürtülerimiz güdü kavramı içerisinde yer alır. Güdüler organizmayı uyarır ve
harekete geçirir.
        Güdü organizmayı harekete geçirecek bir enerji durumudur ve bu enerji bireyin o anda
ihtiyaç duyduğu etkinliği yapabilmesi için onu tetikler. Biraz önce de ifade edildiği gibi,
güdü, fizyolojik ihtiyaçlarımızın yanında psikolojik ve sosyolojik ihtiyaçlarımızı da içerir.
        Güdülenme ise, organizmanın ihtiyaçları giderilmesi için harekete geçmeye hazır hale
gelmesidir.
        Güdülenme içsel ve dışsal güdülenme olmak üzere ikiye ayrılabilir.
        İçsel güdülenme; organizmanın ihtiyacı kendi hissetmesi ya da bir etkinliği yapmanın
faydalı olacağına kendi inanç getirmesidir.
     Kendini geliştirmek için farklı kitapları okumaya istekli olmak
        Dışsal güdülenme; organizmanın ihtiyacı farklı kaynaklardan hissetmesi ya da bir
etkinliği yapmanın faydalı olacağına dışardan gelen uyarılar sonucunda kanaat getirmesidir.
     Sınavlarda başarılı olmanın koşulunun günde en az bir saat düzenli ders çalışılması
        gerektiği yönündeki uyarıların dikkate alınması.
        “Güdülenme içsel ya da dışsal olsa da unutulmaması gereken bunun içsel bir süreç
olduğudur.”

       Zeka: Üzerinde en çok tartışılan ve tanım birliğine ulaşılamamış ve öğrenmeyle
doğrudan ilişkili kavramlardan biridir. Zeka farklı birçok disiplinden bilim adamı tarafından
tanımlanmıştır. Bu tanımlar içinde görülen ortak nokta, problem çözme, öğrenme ve
adaptasyon olarak karşımıza çıkmaktadır. Çevreye uyma, öğrenme hızı, problem çözme,
kavram üretme, farklı çözüm önerileri sunma zekanın göstergeleri olarak kabul edilmiştir.
Zeka öğrenme ile doğrusal bir ilişki göstermektedir. Zeka düzeyindeki artış öğrenmeyi
kolaylaştırırken, zeka düzeyindeki düşüş öğrenmeyi güçleştirmektedir.
Zeka kalıtım ve çevrenin etkileşimi sonucu ortaya çıkmaktadır. Kalıtım zekanın
sınırlarını çizerken, çevresel faktörler nerede olacağını belirlemektedir.
         Zeka ile ilgili daha ayrıntılı açıklamalar “Yöntem ve Teknikler” bölümünde Çoklu
Zeka Kuramı içerisinde ele alınacaktır.

       Dikkat: Odaklanma durumu olarak ifade edilebilir. Organizmanın belli bir anda bir
durum ya da nesneye odaklanma durumuna dikkat denilmektedir. Dikkat tek boyutlu olup
aynı anda iki farklı duruma odaklanmak mümkün değildir. Yani bir birey hem müzik
dinleyip hem de aynı anda ders çalışamaz. Birey ders çalışırken müzik dinliyorsa ya müziği
dinliyordur ya da ders çalışıyordur.




                                      Odak




        Dikkat sınırı bireyin çevresindeki uyarıcıları alabildiği sınırlardır. Ancak bu sınırlar
içerisinde yoğunlaşılan uyarıcı diğerlerinden ayırt edilir. Bu ayırt etme durumu odaklanma
yani dikkattir.

      Türe Özgü Hazır Oluş: Bir organizma ancak fizyolojik donanımının el verdiği
ölçüde öğrenebilir. Buna türe özgü hazır oluş denilmektedir. Bir tür kendi fiziksel
donanımının el vermediği etkinlikleri gerçekleştiremez.
     Papağan ve muhabbet kuşlarının fizyolojik yapısı insan seslerini taklit etmeye uygun
      olduğundan bu canlılar seslerimizi taklit edebilmektedirler.
     Köpeklere istenilen birçok davranış öğretilebilirken, kedilere bu davranışların bir türlü
      kazandırılamaması türe özgü hazır oluşla açıklanabilir.


    Bölüm Sonu Soruları
1. Aşağıdakilerden hangisi refleksin bir özelliği değildir?
    a) Basit bir davranıştır
    b) Öğrenme yoluyla ortaya çıkar
    c) Doğuştan gelmektedir
    d) Ani bir davranış biçimidir
    e) Tutarlı davranışlar görülür

2. İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özellik hangisidir?
     a) Düşünmesi
     b) İç güdüleri
     c) Refleksleri
     d) Öğrenme ve aktarması
     e) Türe özgü davranışları

3. Organizmanın her türlü hareketine ne ad verilir?
    a) Öğrenme
    b) Davranış
    c) Yaşantı
    d) Duyum
e) Algılama

4. Aşağıdakilerden hangisi öğrenmeyi doğrudan etkileyen etmenlerden değildir?
     a) Yaş
     b) Zeka
     c) Olgunlaşma
     d) Heyecanlar
     e) Güdülenme

5. Hangisi içgüdülere ilişkin bir özelliği ifade etmemektedir?
    a) Doğuştan getirilmektedir.
    b) Öğrenmenin etkisi bulunmamaktadır
    c) Karmaşık bir davranış örüntüsü bulunmaktadır.
    d) Türün tüm üyelerinde görülmektedir.
    e) Olgunlaşma ortaya çıkışını olumlu etkilemektedir.

6. Doğuştan getirdiğimiz ve uyarıcıya karşı verdiğimiz ani ve basit tepki aşağıdaki kavramlardan
hangisiyle ifade edilebilir?
    a) Refleks
    b) Dürtü
    c) Güdü
    d) Kazanım
    e) İçgüdü

7. Şiddetli gürültü karşısında irkilme ne tür bir tepkiye örnektir?
     a) Koşullu
     b) Nötr
     c) Koşulsuz
     d) Refleks
     e) Korku

8. Aşağıdakilerden hangisi zekayı etkileyen en önemli faktördür?
    a) Çevreyle kurulan nitelikli ilişki
    b) Anna ve babanın zeka düzeyi
    c) Ailenin sosyal yapısı
    d) Ailenin ekonomik gelir düzeyi
    e) Öğrenme ortamının düzenlenmesi

9. Dikkat ile ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
    a) Bir uyarıcıdan başka bir uyarıcıya kayabilir
    b) Bir uyarıcıyı tanıyıncaya kadar ikinci uyarıcı seçilmez
    c) Çevredeki uyarıcıların hepsine birden yoğunlaşılır.
    d) Süresi yaşla birlikte değişim gösterir.
    e) Aşırı heyecan durumunda kontrolü güçleşir.

10. Bir öğretmen sınıf ortamında öğrencilerin aşağıdaki özelliklerinden hangisini öncelikli olarak
dikkate almak zorundadır?
    a) Öğrencilerin fiziksel özellikleri
    b) Öğrencilerin Psiko-motor becerileri
    c) Bedensel gelişimleri
    d) Duygusal farklılıkları
    e) Bireysel ayrılıkları
 Öğrenmeyi Etkileyen Faktörler
     • Büyüme
     • Olgunlaşma
     • Hazırbulunuşluk
     • Gelişme
     • Gelişim
     • Kaygı
     • Genel Uyarılmışlık Düzeyi

       Büyüme: Bireyin bedensel yönünde meydana gelen değişimlerdir. Bedenin boy, kilo
ve hacim olarak artması büyüme olarak adlandırılmaktadır. Büyüme yaşla bağlantılı ve
organizmanın niceliksel değişimleridir.

                                                  Büyüme       bireyin     sadece   fizyolojik
                                                  değişimini içerdiğinden öğrenmenin rolü
                                                  yoktur.          Ancak          öğrenmenin
                                                  gerçekleşebilmesi için büyüme gereklidir.
                                                  Büyümeyle          birlikte     öğrenmenin
                                                  gerçekleşmesinde en önemli faktörlerden
                                                  birisi de olgunlaşmadır.

        Olgunlaşma: Organizmanın büyümenin etkisiyle kendisinden beklenilen etkinlikleri
yapabilecek duruma gelmesidir. Bireyin bir etkinliği gerçekleştirebilmesi için fiziksel olarak
bu etkinliği yapabilecek bir duruma gelmesi gerekmektedir. Büyümede olduğu gibi
olgunlaşmada da öğrenmenin rolü yoktur. Olgunlaşma sadece bir etkinliği yapabilecek yeterli
fiziksel ve zihinsel yetiye kavuşmaktır.




                                      Çocukların yürüyebilmesi için yaklaşık 12-14 aylık
                                       olmaları gerekmektedir.
                                      Küçük kas faaliyetleri gelişmeyen bir çocuğun
                                       kalem tutması ya da yazı yazması beklenilemez.




       Hazırbulunuşluk: Bireyin bir öğrenmeyi gerçekleştirebilmesi için gerekli tüm
koşullar hazırbulunuşluk olarak nitelendirilebilir. Yanlış bir kanı hazırbulunuşluğun sadece
öğrenmenin gerçekleşmesi için gerekli olan “ön öğrenmeler” olduğudur. Oysa bu kavram ön
öğrenmelerin yanı sıra, bireyin öğrenebilmesi için psikolojik, fizyolojik ve sosyal yönden
öğrenmeye hazır halde olmasıdır. Hazırbulunuşluk önceki öğrenmelerimizi, ilgilerimizi,
tutumlarımızı, güdülenmişlik düzeyimizi, yeteneklerimizi ve genel sağlık durumumuzu
kapsayan bir kavramdır.
Gelişme : Büyüme, olgunlaşma ve öğrenmenin etkileşimi sonucu sürekli ilerleme
sağlayan değişmedir.

       Gelişim : Organizmanın döllenmede başlayarak bedensel, zihinsel, dilsel, duygusal,
sosyal yönden belli koşulları olan en son aşamasına ulaşıncaya kadar sürekli ilerleme
sağlayan değişimdir.
       Gelişme – Gelişim
        Ürün          Süreç
    • Gelişme, büyüme, olgunlaşma ve öğrenmenin birini etkileyerek devam etmesiyle
       döllenmeden ölüme dek süren yaşam sürecinde bireyin geçirdiği fiziksel, bilişsel,
       duygusal ve sosyal değişikliklerdir.

       Kaygı: Organizmanın nedeni belli
olan ya da olmayan bir durum karşısında
üzüntü, sıkıntı, heyecan, gerilim yaşaması
haline     kaygı     denilebilir.   Kaygı,
organizmanın sonucu bilememe nedeniyle
fizyolojik ve psikolojik durumunda
değişiklikler olmasına neden olmaktadır.




        Kaygı ve öğrenme arasında bir ilişki bulunmaktadır ve bu ilişki normal dağılım
eğrisine benzer bir yapı organize etmektedir. Yani kaygının öğrenmeyi tamamen olumlu ya da
tamamen olumsuz etkilemesi söz konusu değildir. Kaygı öğrenmeyi belli bir noktaya kadar
olumlu yönde etkilemektedir. Kaygının hiç olmaması öğrenmenin gerçekleşmesi için
organizmanın harekete geçme isteğini olumsuz etkilemekte ve öğrenmenin gerçekleşmesini
güçleştirmektedir. Kaygının çok yüksek olması da yine öğrenmeyi olumsuz yönde
etkilemektedir. Bu durumda da organizma öğrenme ortamında çok fazla endişe ve sıkıntı
duyacağından bir türlü öğrenme ortamına adapte olamamakta ve öğrenmenin gerçekleşmesini
olumsuz yönde etkilemektedir. Öğrenmenin gerçekleşebilmesi için kaygının orta düzeyde
olması gerekmektedir.




               x                     x                      x
       Çok düşük                   Orta düzey           Çok yüksek

                                  Şekil 1
                     Kaygı ve öğrenme arasındaki ilişki
Genel Uyarılmışlık Düzeyi: Organizmanın öğrenmeyi gerçekleştirebilmesi için duyu
organlarının dışarıdan gelen uyarıcıları alabilecek şekilde uyarılmış olması gereklidir. Genel
uyarılmışlık düzeyinin çok düşük olması bireyin dışarıdan gelen uyarıcıları almasını
engellemektedir. Örneğin yatarak ders çalışmak bireyin çalıştığı konuya yoğunlaşmasını
engelleyeceği için genel uyarılmışlık düzeyi düşecek ve çalışmaya çok fazla
odaklanamayacaktır. Bunun için en uygun çalışma şekli masa başında ve çok fazla uyarıcının
bulunmadığı bir ortamda çalışmaktır.

    Bölüm Sonu Soruları

1. Aşağıdakilerden hangisi öğrenmeyi doğrudan etkileyen etmenlerden değildir?
    a) Yaş
    b) Zeka
    c) Olgunlaşma
    d) Heyecanlar
    e) Güdülenme

2. Türkiye’de okula gitme yaşı 7’den 6’ya indirilmiştir. Bunun nedeni aşağıdaki kavramlardan hangisi
ile doğrudan ilişkilidir.
     a) Büyüme
     b) Gelişme
     c) Olgunlaşma
     d) Güdülenme
     e) Hazırbulunuşluk

3. Gelişmeyle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
    a) Çevre ve kalıtımın karşılıklı etkileşiminin ürünüdür.
    b) Yaşam boyu devam eden bir süreçtir.
    c) Bireysel ayrılıklar söz konusu değildir.
    d) Fiziksel gelişimle birlikte öğrenme de önemlidir.
    e) Kritik dönemlere sahiptir.

4. Kaygı düzeyi hangi durumda öğrenmeyi olumlu yönde etkiler?
    a) Çok düşük
    b) Çok düşük düzeye yakın
    c) Çok yüksek
    d) Orta düzey
    e) Çok yüksek düzeye yakın

5. Organizmanın belirli bir davranışı yerine getirebilecek yeterliğe gelmesi aşağıdaki kavramlardan
hangisiyle açıklanabilir?
    a) Öğrenme
    b) Büyüme
    c) Olgunlaşma
    d) Gelişme
    e) Hazırolma

6. Öğrenmeyi etkileyen etkenlerle ilgili aşağıdaki anlatımlardan hangisi yanlıştır?
    a) Öğrenenle, öğrenme yöntemi (stratejisi) ve öğrenilecek olanla ilgili etmenler vardır.
    b) Genel uyarılmışlık düzeyi öğrenmeyi doğrudan etkileyen bir etkendir.
    c) Uygun öğrenme ortamı öğrenmeyi kolaylaştırır.
    d) Öğrenilecek olanın kavramsal çağrışımı ne kadar yüksekse o kadar kolay öğrenilir.
    e) Öğrenilecek olanı gruplandırmaktansa tek tek öğrenmek daha kolaydır.
7. Öğretmen sınıfa girdiğinde ilk olarak dikkat çekme etkinliğine yer vermektedir. Bunun nedeni
aşağıdakilerden hangisiyle doğrudan ilişkilidir?
     a) Genel uyarılmışlık hali
     b) Etkinliklere giriş yapma
     c) Türe özgü hazır bulunuşluk
     d) Güdüler
     e) Transfer

8. Bireyin öğrenme ortamında yeni bir öğrenmeyi gerçekleştirmek için ihtiyaç duyduğu ön öğrenmeler
hangi kavramla açıklanmaktadır?
     a) Hazırbulunuşluk
     b) Olgunlaşma
     c) Gelişme
     d) Anlama
     e) Algılama

9. Aşağıdaki ifadelerden hangisi öğrenmeyi en iyi şekilde tanımlar?
    a) Davranışlarda meydana gelen değişimdir
    b) Tekrar sonucu davranışların pekişmesidir
    c) Bireyin yaşantısı sonucu oluşan kalıcı izli değişikliktir
    d) Organizmanın çevreye uyum sürecidir
    e) İstendik yönde davranış değişikliği oluşturma sürecidir

10. Çocuğun kalem tutma becerisinin yeni yeni gelişmesi sonucu düzgün çizgi çizemediği
görülmektedir. Buna karşın öğretmeni öğrenciyi düzgün çizgi çizmesi konusunda sürekli
uyarmaktadır. Öğrencide meydana gelen kızgınlık aşağıdakilerden hangisi ile açıklanabilir?
    a) Ceza
    b) Büyüme
    c) Hazırbulunuşluk
    d) Olgunlaşma
    e) Kaygı
 Öğrenme Kuramları
         Klasik Koşullanma (Pavlov)
         Edimsel Koşullanma (Skinner)
              Pekiştirme Tarifeleri
         Bitişiklik Kuramı (Watson)
         İşaret Tepki Bitişikliği (Guthrie)
          İstenmeyen Davranışların Ortadan Kaldırılması
         Bağlaşımcılık (Thorndike)
          Seçme ve Bağlama (Deneme – Yanılma)
          Öğrenme Kanunları
          • Hazırbulunuşluk Kanunu
          • Tekrar Kanunu
          • Etki Kanunu
         Sosyal Öğrenme (Bandura)
         Gestalt Psikolojisi
          Algı ve Algı Yasaları
          • Zemin-Şekil Yasası
          • Yakınlık Yasası
          • Süreklilik Yasası
          • Benzerlik Yasası
          • Tamamlama Yasası
          • Basitlik Yasası
          • Pragnaz Yasası
         İçgörüsel Öğrenme (Köhler)
         Hümanistik Psikoloji (Maslow – Rogers)
         Bilgiyi İşleme Kuramı




       Klasik Koşullanma (Pavlov):




        Klasik koşullanma Rus bilim adamı Ivan Petrovic Pavlov’un yaptığı çalışmalar
sonucu ortaya koyduğu bir öğrenme kuramıdır. Pavlov yaptığı çalışmada köpeklerin eti
gördüğü zaman ne kadar salya salgıladığını ortaya koymak için bir deney düzeneği hazırlamış
ve köpeğin hareket etmesini engelleyen bir laboratuar ortamı organize etmiştir. Köpeğe her et
verilişinde köpeğin ne kadar salya salgıladığı da düzenli olarak ölçülmüştür. Çalışmanın
ilerleyen aşamalarında Pavlov asistanı köpeğe eti götürdüğünde köpeğin eti görmediği halde
asistanının ayak sesine salya salgıladığını fark ederek çalışmanın yapısını değiştirmiş ve
klasik koşullanma kuramını ileri sürdüğü deney düzeneğini hazırlamıştır.
Pavlov organizmanın başlangıçta nötr olan ve herhangi bir tepkiye yol açmayan bir
uyarıcının organizmanın herhangi bir tepkisine neden olan bir uyarıcıyla birlikte verilmesi
durumunda nötr olan uyarıcıya organizmanın tepki verebileceğini ileri sürmüştür.
        Pavlov deney düzeneğini hazırlarken köpek için herhangi bir şey ifade etmeyen zil
sesini (nötr uyarıcı), köpeğin hoşuna giden eti (koşulsuz – doğal uyarıcı) birlikte ard arda
vererek köpeğin ete karşı göstermiş olduğu salyayı (koşulsuz – doğal tepki) zil sesine
vermesini sağlamıştır.

       Klasik Koşullanma Süreci

                      Koşulsuz uyarıcı              Koşulsuz tepki
                            (et)                          (salya)

               Nötr uyarıcı = zil

       Nötr uyarıcı           Koşulsuz uyarıcı              Koşulsuz tepki
              (zil)                 (et)                    (salya)

                      Koşullu uyarıcı               Koşullu tepki
                        (zil)                         (salya)

        Klasik koşullanma sürecinde köpeğin hoşuna giden ve salya tepkisine neden olan
doğal uyarıcı olan et, zil sesinden hemen sonra verilerek köpeğin zil sesine şartlanması
sağlanılmaktadır. Önce zil sesi, hemen ardından verilen et birkaç kez tekrar edildikten sonra
zil sesi tek başına verilse bile salya tepkisi ortaya çıkmaktadır. Zile karşı gösterilen bu tepki
doğal bir tepki olmadığından bu tepkiye koşullu ya da şartlı tepki denilmektedir. .

       Klasik Koşullanma İlkeleri
      Bitişiklik
      Haber vericilik
      Genelleme
      Ayırt etme
      Sönme
      Kendiliğinden geri gelme

        Bitişiklik: Klasik koşullanmada koşullanmanın gerçekleşmesi için nötr uyarıcı ile
koşulsuz uyarıcının birlikte ve ard arda verilmesidir. Klasik koşullanmanın gerçekleşebilmesi
için temel ilke nötr uyarıcının koşulsuz uyarıcıdan hemen önce verilmesidir.
Haber Vericilik: Koşullanmanın gerçekleşmesinde nötr uyarıcının koşulsuz
uyarıcının geleceğini organizmaya bildirmesi gerekmektedir. Buna haber vericilik ilkesi
denilmektedir. Pavlov’un deneyinde zil sesi köpeğe etin geleceğini haber vermekte ve köpek
salya salgılamaktadır.

       Genelleme: Koşullanmanın gerçekleşmesinin ardından koşullu uyarıcıya gösterilen
tepkinin tüm benzer uyarıcılara gösterilmesine genelleme denilmektedir. Pavlov deneyinde zil
sesine salya tepkisi alındıktan sonra sesin düzeyini değiştirmiş ve sürekli olarak etten önce
verdiği zil sesini değiştirmiş farklı zil seslerinde de köpeğin salya salgıladığını gözlemiştir.
       Sürekli olarak 75 desibel düzeyinde zil sesinde et verildiğinde köpeğin 50 ve 100
desibellik zil sesine de salya salgılaması genellemedir.

       50             Salya
       75             Salya (Koşullu Tepki)
       100            Salya

        Ayırt Etme: Organizmanın koşullanma sürecinde kullanılan koşullu uyarıcıyı
diğerlerinden ayırt ederek tepkide bulunma eğilimidir. Organizma koşullu uyarıcıya benzeyen
uyarıcılar içerisinde koşullu uyarıcıyı seçerek buna tepkide bulunması ve diğerlerini ayırması
durumudur.

        Sönme: Koşullu uyarıcı koşulsuz uyarıcının uzun bir süre birlikte verilmesinin
ardından, koşullu uyarıcının uzun bir süre boyunca koşulsuz uyarıcı olmadan tek başına
verilmesi sonucunda koşullu tepkinin ortadan kalkmasına sönme denilmektedir. Sönmenin
gerçekleşmesi durumunda koşullu uyarıcıya koşullu tepki artık gösterilmez. Köpeğin zil
sesine salya salgılamaktan vazgeçmesi sönmedir.

       Kendiliğinden Geri Gelme: Sönmenin gerçekleşmesinden sonra koşullu uyarıcı ve
koşulsuz uyarıcının birkaç kez birlikte verilmesi durumunda koşullu tepkinin tekrar ortaya
çıkmasına kendiliğinden geri gelme denir.

        Bir örnekle klasik koşullanmayı açıklamaya devam edelim;
        Ayı oynatıcıların ayıları tef sesiyle nasıl oynattığını biliyor musunuz?
        Ayı oynatıcısı tef çaldığında ses başlangıçta ayı için herhangi bir şey ifade etmez tef
sesi ayı için nötr uyarıcıdır. Ayı bir sac üzerine çıkarılıp altı açıldığında ayakları yanmaya
başlayacaktır. Bu da ayı için koşulsuz yani doğal bir uyarıcıdır. Bu uyarıcı karşısında ayı
ayaklarını kaldırma eğilimi gösterecektir. Bu gösterilen tepki koşulsuzdur. Önce tef sesi
verilip hemen ardından ayı kızgın sac ile karşı karşıya kaldığında göstereceği tepki
ayaklarının yanmasından dolayı koşulsuz bir tepki olan ayaklarını kaldırma davranışı
olacaktır. Tef sesi ve kızgın sac yeterince birlikte verildiğinde artık kızgın sac olmasa bie ayı
ayaklarını kaldırma davranışını gösterecektir. Ayının kızgın sac olmadığı halde daha doğrusu
ayakları yanmadığı halde ayaklarını kaldırma davranışı koşullu bir tepki bu koşulu tepkiye
neden olan tef sesi ise koşullu uyarıcı olacaktır.
Tef sesi (nötr uyarıcı)
       Kızgın sac (koşulsuz uyarıcı)
       Ayının ayaklarını kaldırması (koşulsuz tepki)

       Tef sesi               kızgın sac                    ayının ayaklarını kaldırması
       (nötr uy.)             (koşulsuz uy)                 (koşulsuz tepki)

              Tef sesi                        ayının ayaklarını kaldırması
              (koşullu uy.)                   (koşullu tepki)

        Bitişiklik:
        Tef sesi ve kızgın sacın birlikte verilmesi.
        Haber vericilik:
        Tef sesinin kızgın sacın geleceğini bildirmesi.
        Genelleme:
        Tüm tef seslerine (tef sesine benzer diğer vurmalı çalgılar da olabilir) ayının ayak
kaldırma davranışını göstermesi.
        Ayırt etme:
        Ayının sadece kızgın sacın verildiği tef sesine ayaklarını kaldırması diğer benzer
seslere herhangi bir tepkide bulunmaması.
        Sönme:
         Uzun süre sadece tef sesi verilip kızgın sacın verilmemesi durumunda tef sesine
gösterilen ayaklarını kaldıra davranışının ortadan kalkması.
        Kendiliğinden geri gelme:
         Tef sesi ve kızgın sacın sönmenin ardından birkaç kez birlikte verilmesiyle ayının tef
sesine ayaklarını kaldırma davranışını yeniden göstermesi.




                                     Edimsel (Operant) Koşullanma (Skinner):




       Skinner’e göre organizma Pavlov’un klasik koşullanma kuramında ortaya koyduğu
gibi kendisine verilen bir uyarıcıya otomatik tepkiler vermekten daha çok bilinçli tepkiler
vermektedir. Davranışlarımızın çoğu otomatik değil bilinçlidir ve yaptığımız bir davranışın
sonucunda elde ettiğimiz kazanımlar o davranışlarımızı şekillendirir.
        Skinner’in yaptığı çalışmaların temelinde Thorndike’ın etki yasası yatmaktadır. Etki
yasasına göre organizma yaptığı bir davranışın sonucu tatmin edici, haz verici ise uyarıcı ve
tepki arasındaki bağın gücü artar. Tepkinin sonucu rahatsız edici ise uyarıcı ve tepki
arasındaki bağın gücü zayıflar. Bu bağın gücünü artıran uyarıcı pekiştireç, bağın gücünü
azaltan ise cezadır.
        Skinner yaptığı çalışmada deney hayvanının manivelaya basma davranışını kazanıp
kazanmadığını ortaya koymak istemiştir. Aç halde kafeste bulunan bir farenin manivelaya
basma davranışını kazanmasını sağlamak için kafesin bir bölümünde hayvanın erişebileceği
bir noktaya bir manivela koymuş ve bu manivelaya her basılışında önünde bulunan kutuya
yem dökülmesini sağlayan bir düzenek hazırlamıştır. Hayvan bir süre aç bırakıldıktan sonra
kafese konulduğunda doğal olarak yem arama eğiliminde olmuş ve kafes içerisinde
gezinmiştir. Tesadüfen manivelaya bastığında ise kutuya düşen yemleri yiyen hayvan tekrar
aç bırakıldığında yine gezinme eğiliminde olmuş ve yem ararken manivelaya yine basarak
yemi elde etmiştir. Birkaç tesadüften sonra artık hayvan ne zaman yem istese gidip
manivelaya basma davranışını kazanmıştır.




       Klasik koşullanmadaki otomatik tepkiler edimsel koşullanmada yerini bilinçli vücut
hareketlerine bırakmıştır.

       Skinner’in uygulamasının benzeri güvercinler üzerinde de yapılmıştır. Fareler
üzerinde görülen davranışların benzerleri güvercinler üzerinde de görülmüştür.




      Edimsel koşullanmada pekiştirme ve ceza bir davranışa şekil vermede çok büyük
öneme sahiptir.

        Pekiştireç: İstenilen bir davranışın sıklığını artırmak için verilen uyarıcıya
denilmektedir.
        Edimsel koşullanmada bir davranışın sıklığını artırmak için bu davranışın
pekiştirilmesi yani davranışı yapanın hoşuna giden bir uyarıcının verilmesi gerekmektedir.
Ortama sokulan bu uyarıcı pekiştireç, işlemin kendisi pekiştirmedir. Pekiştireçler birincil ve
ikincil pekiştireç olarak iki gruba ayrılmaktadır.
        Birincil pekiştireç; organizmanın ihtiyaçlarını doğrudan gideren fizyolojik kökenli
pekiştireçlerdir. Yiyecek, su, cinsellik birincil pekiştireçtir.
        İkincil pekiştireç; organizmanın ihtiyacını dolaylı olarak gideren psikolojik ve sosyal
kökenli pekiştireçlerdir. Bir öğrencinin derste başarılı olması sonucu öğretmeninin defterine
yıldız atması, küçük bir çocuğun babasından aldığı para ikincil pekiştireçtir.


       Olumlu / Olumsuz Pekiştireç ve Birinci / İkinci Tip Ceza
Olumlu Pekiştireç: Ortama bir uyarıcı girer ve bu uyarıcı bireyin istediği ve hoşuna
giden bir özellik taşımaktadır.
       Örnek: Okumayı başaran bir öğrenciye kırmızı kurdele takılması
       Olumsuz Pekiştireç: İstenilen davranışın ön plana çıkması söz konusudur. Bu
davranışın ortaya çıkabilmesi için bireyin davranışı ortaya çıkarmasına engel uyarıcı
ortamdan çekilir.
       Örnek: Ders çalışılmasına engel olan gürültünün ortamdan çıkarılması.

        Ceza: İstenmeyen bir davranışın sıklığını azaltmak ya da davranışı ortadan kaldırmak
için verilen uyarıcıya denilir.
     Birinci Tip Ceza: İstenmeyen bir davranışın ortadan kaldırılması için bireyin hoşuna
        gitmeyen bir uyarıcı ortama sokulur.
        Örnek: Sınıfta çok fazla gürültü çıkaran ve arkadaşlarını rahatsız eden öğrenciyi
öğretmeninin azarlaması.
     İkinci Tip Ceza: İstenmeyen bir davranışın ortadan kalkması için bireyin hoşuna
        giden bir uyarıcının ortamdan çıkarılması.
        Örnek: Alışverişe her çıkışında ağlayarak istediğini yaptırmak isteyen bir çocuğun
istediği halde bir daha alışverişe götürülmemesi.

                            Uyarıcı Ortama          Ortamdan
                                    Girer           Çıkar
               Davranış
               Sıklığı
               Artar                 Olumlu         Olumsuz
                                     Pekiştireç     Pekiştireç

               Azalır                Birinci tip    İkinci tip
                                     ceza           ceza

      Unutulmaması gereken en önemli nokta pekiştireç söz konusu olduğunda
davranışın sıklığı artarken, ceza söz konusu olduğunda davranışın sıklığı azalır.

       Premack İlkesi (Büyükanne Kuralı):
       Hoşa gitmeyen bir uyarıcının bireyin çok hoşuna giden başka bir uyarıcıyla birlikte
verilmesi durumunda istenmeyen uyarıcının veya davranışın yerine getirilmesidir. En çok
büyükanneler tarafından kullanıldığı için Büyükanne kuralı olarak da anılmaktadır.
Büyükanneler torunlarına sevmediği yemeği yedirmek için genellikle yemekten sonra çok
sevdikleri yiyeceği alabileceklerini söyler ve yemeği yedirirler.
Ispanağını yersen dondurmayı yiyebilirsin.



       Pekiştirme Tarifeleri:
      Sürekli pekiştirme
      Sabit aralıklı pekiştirme
      Sabit oranlı pekiştirme
      Değişken aralıklı pekiştirme
      Değişken oranlı pekiştirme

        Sürekli Pekiştirme: İstenilen bir davranışın sıklığının artırılması için davranışın
yapılmasından sonra her seferinde pekiştirecin verilmesi işlemidir. Bu pekiştirme tarifesinin
yeni kazandırılmak istenilen bir davranış ya da zor, karmaşık işlemlerin öğrenilmesinde
kullanılması uygundur. Sürekli pekiştirmenin davranışın kazanılmasından sonra kademeli
olarak azaltılması gerekmektedir. Bu durum devam ettirildiğinde pekiştirecin organizma için
herhangi bir etkisi kalmayacaktır.
        Örnek:
     Yazı yazmayı yeni öğrenen bir öğrencinin defterinin öğretme tarafından sürekli
        kontrol edilerek imzalanması.
     Sınıfta konuşmaktan çekinen bir öğrencinin her parmak kaldırışında öğretmenin söz
        vermesi.

        Sabit Aralıklı Pekiştirme: Bu pekiştirme tarifesinde önemli olan belirlenen sabit
zamanlarda pekiştirecin verilmesidir. Belirlenen zaman dilimi içerisinde organizmanın
davranışı ne kadar yaptığı üzerinde durulmaz. Pekiştirme zamanı sabittir ve davranış sayısına
bağlı kalınmaksızın belirlenen bu sabit zamanlarda pekiştireç verilir. Sabit aralıklı
pekiştirmede pekiştirecin alınma zamanı yaklaştıkça istenilen davranışın sıklığı artarken,
pekiştirecin alınmasından sonra davranışın sıklığında düşüş gözlenir.
        Örnek:
    Memurların her ayın onbeşinde maaş almaları.
    Bir dershanenin her ay düzenli olarak deneme sınavı yapması.

        Sabit Oranlı Pekiştirme: Bu pekiştirme tarifesinde ise önemli olan belirlenen
davranış sayısıdır. Organizmanın belirlenen sayıda davranışı yerine getirmesinden sonra
pekiştireç verilir. Sabit oranlı pekiştirmede yapılan doğru davranış sayısı dikkate alınarak
belirlenen sayıya ulaşıldığı taktirde pekiştireç verilmektedir
        Örnek:
     Bir öğretmenin her beş doğru cevap veren öğrencisine sözlü notu vermesi.
     Bir mobilya üreticisi çalışanlarına parça başı ücret ödemesi.

        Değişken Aralıklı Pekiştirme: Değişken aralıklı pekiştirme tarifesinde ne zaman
pekiştireç verileceği belli değildir. Davranışın sayısı ya da geçen sabit zaman aralığına
bakılmaz. Bu tarifede önemli olan pekiştirmenin ne zaman yapılacağının belli olmaması
durumudur pekiştireç farklı zamanlarda verilebilir.
         Örnek:
    Hazırlık sınıflarında ne zaman yapılacağı belli olmayan quizler.
    Ne zaman yapılacağı belli olmayan denetimler.
Değişken Oranlı Pekiştirme:
       Davranış sayısına bağlı kalınmaksızın farklı davranış sayıları sonunda pekiştireç
verilmesi durumudur. Bu tarifede önemli olan hangi davranıştan sonra pekiştirecin
geleceğinin belli olmamasıdır. Bu nedenle organizma sürekli olarak istenilen davranışı yapma
eğilimindedir.
       “En güçlü pekiştirme tarifesi değişken oranlı pekiştirmedir.”
        Örnek:
     Kumarhanelerde kullanılan kollu kumar makineleri.
     Sınıf içinde hangi doğru cevaptan sonra verileceği belli olmayan artı.


        Bölüm Sonu Soruları

1. Öğretmenin sınıfta sıcak, olumlu, rahat ve demokratik bir ortam yaratması sonucunda öğrencilerin
okulla ilgili tüm etkenlere karşı olumlu duygular içinde olmaları aşağıdaki kavramlardan hangisi ile
açıklanabilir?
    a) Ayırt etme
    b) Sönme
    c) Genelleme*
    d) Operant şartlanma
    e) Şartsız tepki

2. Bir öğrencinin harçlığının kesilmesini önleyebilmek için ders çalışma davranışını sürdürmesi
aşağıdakilerden hangisi ile açıklanabilir?
    a) Olumlu pekiştirme
    b) Olumsuz pekiştirme*
    c) Premack ilkesi
    d) Birinci tip ceza
    e) İkinci tip ceza

3. Sıklığı arttırılmak istenen davranışın organizma için çok yeni olduğu durumlarda başlangıçta
kullanılması en uygun olan pekiştirme şekli aşağıdakilerden hangisidir?
    a) Sabit aralıklı pekiştirme
    b) Sabit oranlı pekiştirme
    c) Değişken aralıklı pekiştirme
    d) Değişken oranlı pekiştirme
    e) Sürekli pekiştirme *




4. Karşıdan karşıya geçerken kendisine bisikletli bir kişinin çarpması sonucu bisikletten çok korkan
hiç bir çocuğun daha sonraları bisikletlere ilgi duyması ve bisiklete binmeye çalışması aşağıdakilerden
hangisiyle açıklanabilir?
    a) Genelleme
    b) Olumlu transfer
    c) Olumsuz transfer
    d) Koşullanma
    e) Sönme*
5. “Ortama sokulduğunda davranışın sıklığını arttıran uyarıcıdır.” İfadesi aşağıdaki seçeneklerden
hangisi için söylenebilir?
    a) Olumlu pekiştireç*
    b) Olumsuz pekiştireç
    c) İkinci tip ceza
    d) Olumlu pekiştirme
    e) Olumsuz pekiştirme

6. İnsan davranışlarının sonuçlarına göre şekillendiğine vurgu yapan öğrenme kuramı aşağıdakilerden
hangisidir?
     a) Klasik koşullama
     b) Edimsel koşullama*
     c) Sosyal öğrenme
     d) Bilgiyi işleme
     e) Tam öğrenme

7. Memurlara aylık olarak ücret ödenmesi ne tür bir pekiştirme tarifesine örnek olarak gösterilebilir?
    a) Sabit oranlı
    b) Sabit aralıklı*
    c) Değişken aralıklı
    d) Değişken oranlı
    e) Sürekli

8. Edimsel koşullama kuramının en önemli temsilcisi aşağıdakilerden hangisidir?
    a) Pavlov
    b) Piaget
    c) Bandura
    d) Skinner*
    e) Gagne

9. Öğrencilere her defasında farklı sayıdaki doğru cevaplarından sonra pekiştireç verilmesi ne tür
pekiştirme tarifesine örnektir?
    a) Sabit oranlı
    b) Sabit aralıklı
    c) Değişken oranlı*
    d) Değişken aralıklı
    e) Sürekli

10. Klasik koşullanma ve edimsel koşullanma arasındaki farklılıklar dikkate alındığında
aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
    a) Klasik koşullanmada davranış uyarıcıyı takip eder
    b) Edimsel koşullanmada davranış uyarıcıdan önce gelir
    c) Edimsel koşullanmada pekiştirme gösterilen tepkiden bağımsızdır*
    d) Edimsel koşullanmada davranışın sonucu önemlidir
    e) Genelleme ve ayırt etme edimsel koşullanmada istemli, klasik koşullanmada istemsiz
        tepkilerdir.

11. Pekiştireçle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
    a) Pekiştireç istenilen davranışın hemen öncesinde verilmelidir*
    b) Niçin pekiştireç verildiği öğrenciye bildirilmelidir
    c) Pekiştireçlerin değeri öğrenciden öğrenciye değişir
    d) Pekiştireç yeni ve güç davranışların kazandırılmasında daha sık verilmelidir
    e) Davranış öğrenildikten sonra pekiştireçler azaltılmalıdır
12. Klasik koşullama üzerinde çalışarak öğrenme psikolojisi alanında çok önemli veriler ortaya koyan
bilim adamı aşağıdakilerden hangisidir?
    a) Pavlov*
    b) Piaget
    c) Bandura
    d) Skinner
    e) Gagne

13. Klasik koşullanma yoluyla kazandırılmak istenilen bir davranışta aşağıdaki süreçlerden hangisi
görülmez?
    a) Uyarıcıların arasında bağların kurulması
    b) Benzer uyarıcıların genellenmesi
    c) Ceza verilmesi **
    d) Uyarıcının ayırt edilmesi
    e) Davranışın sönmesi

14. Sosyal alanda başarı gösterme, sevilme, saygı görme gibi uyarıcılar birey için aşağıdakilerden
hangisiyle ifade edilebilir?
a) İkincil pekiştireçler
b) İhtiyaçlar
c) Birincil pekiştireçler
d) Nötr pekiştirme
e) Sosyal davranış

15. “Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer” özdeyişi aşağıdaki kavramlardan hangisi için bir örnek
teşkil eder?
 a) Kazanma
 b) Sönme
 c) Genelleme
 d) Ayırtetme
 e) Pekiştirme

16. Koşulsuz uyarıcı ile koşulsuz tepki arasında nasıl bir bağ vardır?
a) Bir anlık bağ
b) Doğal bir bağ
c) Sonradan edinilmiş bağ
d) Öğrenilmiş bir bağ
e) Bir süre varlığını koruyan bir bağ

17. Klasik koşullanmada sönmenin gerçekleşmemesi için ne yapılmalıdır?
a) Aralıklarla koşullu uyarıcı koşulsuz uyarıcıyla birlikte verilmelidir
b) Yalnızca koşulsuz uyarıcı verilmelidir
c) Sürekli olarak koşullu ve koşulsuz uyarıcı birlikte verilmelidir.
d) Koşulsuz tepki koşullu tepkiye dönene kadar tekrar edilmelidir.
e) Koşullu uyarıcıya benzer uyarıcıların pekiştirilmemesiyle

18. Ceza ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
a) Birincil ve ikincil olmak üzere iki türdür.
b) İstenilen davranışın sıklığının artırılması önemlidir.
c) Davranış değişikliğine yol açar
d) İstenmeyen davranışların tekrar edilme sıklığını azaltır.
e) Birey için istendik uyarıcı ortamdan çekilir.

19. Aşağıdakilerden hangisi operant koşullanmaya bir örnektir?
a)   Yemek kokularının duyulması sonucu acıkmaya başlandığının fark edilmesi
b)   Akşam üzeri bası gelen çocuğun hava kararmaya başladığında kapıya doğru yönelmesi
c)   Babasının bisiklet almasını isteyen çocuğun notlarını yükseltmek için çalışması
d)   Bir kişinin sokak köpeklerinden kaçtığı halde evcil köpekleri sevmek için onlara yaklaşması
e)   Tef çalar çalmaz bir ayının oynamaya başlaması

20. Bir davranış yapıldığında; hoşa giden uyarıcının verilmesi, hoşa gitmeyen uyarıcının ortamdan
çekilmesi durumunda davranışta nasıl bir değişim meydana gelir?
a) Davranış tekrar eder
b) Davranışta sönme meydana gelir
c) Davranışın yapılma olasılığı azalır
d) Davranış değişir
e) Davranış zayıflar veya durur.




                                Bitişiklik Kuramı (Watson):
Watson’a göre insanlar refleks denilen uyarıcı-tepki bağıyla dünyaya gelir. Doğuştan
getirdiğimiz bu refleksif davranışlarımızın yanında diğer davranışlar kalıtımsal değil insanın
çocukluğundan beri çevresindeki belli uyarıcılarla belli tepkilerin birleşmesi sonucu U-T
bağlarının birbiri üzerine şartlanma yoluyla inşa edilmesi sonucu gerçekleşir.
        Watson’ın öğrenmeye diğer açıklaması iki prensibe bağlı olarak olmuştur.En sık
prensibi ve en son prensibi. En sık prensibi, verilen bir uyarıcıya ne kadar sık verilecek
tepkiyi oluşturursak o uyarıcıya o tepkinin verilme olasılığı da o kadar artar. Benzer şekilde
en son prensibi, verilen uyarıcıya verdiğimiz tepki ne kadar yeniyse aynı şekilde tepki verme
olasılığı o kadar artar.
        Watson’a göre öğrenme koşullu uyarıcı ile koşulsuz uyarıcıların birbirlerine çok yakın
zamanda verildiğinde meydana gelmektedir.
     Koşullanma, pekiştirici uyarıcı olan koşulsuz uyarıcı önce koşullu uyarıcı sonra
        verildiğinde oluşmaktadır ve ancak koşulsuz uyarıcı hemen sonra verildiğinde
        meydana gelmektedir.
     Bu uyarıcılar ne kadar sık birlikte verilirse, aralarındaki ilişki de o kadar
        güçlenmektedir.
     Watson, sonuç olarak, öğrenmede sadece bitişiklik ve sıklık ilkelerini kabul etmekte,
        pekiştirmenin gereğine inanamamaktadır.




                                     İşaret –Tepki Bitişikliği (Guthrie):




        Guthrie’ye göre öğrenme; bir uyarılma ve tepkisinin arasındaki bitişikliğin sonucudur
ve öğrenme bir uyarıcı ile bir tepki çiftinden sonra tamamlanır. Bu kural şunu ifade eder;
verilen durumda bir şey yaptıysanız gelecek sefere aynı durumda aynı şeyi yapma eğiliminde
olursunuz. Verilen bir zaman ve durumda, çok sayıda uyarıcının olduğu bir ortamda,
organizma tüm bu uyarıcılarla bağlantı kuramaz sadece az sayıdaki uyarıcıyı seçerek alır ve
tepkisi bu uyarıcıları oluşturduğu çağrışıma göre olur. Guthrie bunu tek-deneme öğrenme
olarak açıklamaktadır.
        Guthrie’nin yaptığı bir diğer önemli çalışma da hareket eden uyarıcı ya da başka bir
değişle işaret tepki bitişikliğidir. Guthrie bitişiklik kuralına inanmış olmasına rağmen bazen
uyarıcı ile oluşan davranış belli bir süreç içinde gerçekleşir ki burada bitişiklikten söz etmek
zorlaşır. Yani, dış uyarıcı alındığında vücut buna tepki verirken aynı zamanda yeni bir uyarıcı
da üretmiş olur ki bu da gelecek tepkiyi oluşturur ve böyle devam ederek sonuçta dıştan gelen
uyarıcı ile tepki arasında hareket üreten bir uyarıcı meydana gelir. Örnek olarak:

       Dışsal uyarıcı (telefon zili)  açığa çıkan tepki (telefona doğru yönelme hareketi) 
hareket-üreten uyarıcı  açığa çıkan tepki (sandalyeden kalkış)  hareket-üreten uyarıcı 
açığa çıkan tepki (telefona doğru yürüyüş)  hareket-üreten uyarıcı  açığa çıkan tepki
(telefonun ahizesini kaldırış).

       Bugün ise bu öğrenme kavramına “zincirleme” denilmektedir.
        Zincirleme: Bir tepkiye neden olan uyarılmayla oluşan o tepki yeni bir tepki için bir
uyarıcı olarak davranır ve bu da yeni bir tepki için tekrar bir uyarıcı olursa ve bu durum
böylece devam ederse işte bu sürece “zincirleme” denir.

        İstenilmeyen Davranışların Ortadan Kaldırılması
        Eşik Yöntemi: İstenmeyen tepkiye neden olan uyarıcının şiddeti organizmayı rahatsız
etmeyecek bir şiddette verilir ve bu şiddet kademeli olarak artırılır. Burada önemli olan
istenilmeyen bir uyarıcının şiddetinin tepkiye neden olmayacak şekilde yavaş yavaş
artırılmasıdır. Eşik metodu kademeli ilerleme olarak da nitelenebilir. Sistematik
duyarsızlaştırma da eşik metodunun uygulama yollarından biridir.
             Süt içmekten hoşlanmayan ve süt içmeyi reddeden bir çocuğun süt içmesi için
                sütün kakao ile birlikte çocuğu rahatsız etmeyecek şekilde yavaş yavaş
                oranının artırılarak başka bir ifadeyle kakao oranının her gün azaltılarak
                verilmesi sonucu süt içmeme davranışının ortadan kaldırılması.

        Bıktırma (Yorgunluk) Yöntemi: Yapılması istenilmeyen bir davranışın
organizmanın bu davranışı bir daha yapmayı istemeyinceye kadar yani bıkıncaya kadar
yaptırılmasıdır. Bıktırma yönteminde istenmeyen tepki, davranışı yapmaktan yoruluncaya-
bıkıncaya kadar yaptırıldığı için organizma bir daha bu davranışı yapmayı istemeyecek bu
yolla istenmeyen davranış ortadan kaldırılabilecektir. Bıktırma yönteminde dikkat edilmesi
gerek istenmeyen davranışın organizmaya zarar vermeyecek bir şiddette olmasıdır. Sigara
içmesi istenilmeyen bir bireye bıkıncaya kadar sigara içirilmesi bıktırma yöntemine bir örnek
olabilir ancak bu organizmanın zarar görmesine neden olacaktır.
             Kibritlerle sürekli oynayan bir çocuğun önüne annesi tarafından yığılan
                kibritlerin çocuğun bir daha kibrit yakmak istemeyinceye kadar zorla
                yaktırılması.

       Zıt Tepki: İstenilmeyen tepkiyi oluşturan uyarıcı, organizmanın çok sevdiği ve
güvendiği başka bir uyarıcıyla birlikte ele alınır. Burada istenmeyen tepkiye neden olan
uyarıcı tepkinin gerçekleştiği sırada yani henüz tamamlanmadan organizmanın sevdiği
uyarıcıyla birlikte verilir.
             Denize girmekten çok korkan bir kişinin çok güvendiği ve sevdiği bir kişiyle
                birlikte denize girmesi. Denize karşı duyulan korku, diğer bireye karşı duyulan
                sevgiyle birlikte bastırılacaktır.




                             Bağlaşımcılık (Thorndike):
Thorndike’a göre öğrenmenin temelinde duyusal uyarıcılar ile harekete geçiriciler
arasında kurulan bir bağ vardır. Duyusal uyarıcılar ve tepkiler arasındaki bağın güçlenmesi ya
da zayıflaması, alışkanlıklarımızın meydana gelmesi ya da yok olmasına neden olmaktadır.
Thorndike uyarıcı ve tepki arasında kurulan bu sinirsel bağa bağlaşımcılık adını vermiştir.
Yaptığı çalışmalarla çok önemli üç görüş ortaya koymuştur.
            Uyarıcı ve tepki sinirsel bir bağla bağlanmıştır
            Öğrenmenin temelinde deneme-yanılma (seçme ve bağlama) vardır.
            Öğrenme birdenbire içgörüsel şekilde değil küçük adımlarla yavaş yavaş
               oluşur.

       Thorndike’ın Temel Kanunları
       Hazırbulunuşluk Kanunu:
           Bir kişi etkinlik göstermeye hazır ise, etkinliği yapması mutluluk verir.
           Kişi etkinliği göstermeye hazır fakat etkinliği yapmasına izin verilmiyorsa bu
             durum bireyde kızgınlık yaratır.
           Kişi etkinliği göstermeye hazır değil ancak yine de etkinliği yapmaya
             zorlanıyorsa durum bireyde kızgınlık yaratır.

       Tekrar Kanunu:
           Uyarıcı tepki arasındaki bağ kullanıldıkça güçlenir.
           Tekrar devam etmediğinde ya da sinirsel bağ kullanılmadığında uyarıcı
             durumlar ve tepkiler arasındaki bağ zayıflar.

       Etki Kanunu:
           Tepkinin sonucu tatmin edici, haz verici ise uyarıcı ve tepki arasındaki bağın
             gücü artar.
           Tepkinin sonucu rahatsız edici ise uyarıcı ve tepki arasındaki bağın gücü
             zayıflar.




                             Sosyal Öğrenme Kuramı (Bandura):




       Sosyal öğrenme kuramı Bandura’nın yaptığı çalışmalar sonucu ortaya koyduğu bir
öğrenme kuramıdır. Bu kuram hem davranışçı hem de bilişsel öğrenme kuramından farklı bir
yapıya sahip olmakla birlikte her iki kuramın özelliğini de taşımaktadır. Bandura’ya göre
öğrenmelerin temelinde mutlaka her davranışı organizmanın yapması ve elde ettiği sonuçlara
bağlı olarak davranışı şekillendirmesi söz konusu değildir. Birçok öğrenmenin temelinde
gözlem ve başkalarının yaptığı davranışlar yoluyla öğrenme vardır.

        Sosyal öğrenmede aslolan bireyin başkalarını gözlemleyerek öğrenmesidir.
Öğrenmenin etkililiği, öğrenenin modelden gözlemlediği davranışı taklit edebilme
kabiliyetidir.
Bandura Sosyal Öğrenmeyi gözlem yoluyla öğrenme olarak da isimlendirmektedir.
Ancak taklit yoluyla öğrenme ile gözlem yoluyla öğrenmenin birbirinin yerine
kullanılamayacağını da vurgulamaktadır.
        Model almada birey gözlediği kişinin başarıya ulaştığı ve hoşa giden sonuca ulaşılan
davranışlarını alırken, taklit söz konusuyken iyi ya da kötü ayrımı yapılmaksızın gözlenilen
kişinin tüm davranışlarının aynen alınması söz konusudur. Model alma söz konusu olduğunda
bir sınıf ortamında yanındaki arkadaşıyla konuşup öğretmeni tarafından azarlanan arkadaşını
gören öğrenci bu davranışı yapmama eğiliminde olacaktır. Azarlanan öğrenci başka bir derste
öğretmenin sorduğu soruları cevaplayarak öğretmeninden övgü almış ise bu davranışlar ise
davranışları gözleyen öğrenci tarafından yapılacaktır.




                                         Çocuk yetişkinden gördüğü davranışların aynısını
                                         tekrar etme eğilimi göstermektedir.




       Sosyal Öğrenme Kuramındaki Temel Kavramlar
       Sosyal öğrenme kuramında öğrenme ortamında olan kişi yani öğrenen gözlemci,
öğrenilecek olan ise model olarak isimlendirilebilir. Gözlemci başkalarının davranışlarını
gözleyip bu davranışları tekrar etme ya da yapmama eğiliminde olacağından da etkinliği
doğrudan kendisi yapmayıp dolaylı yoldan etkilenecektir. Bu nedenle Sosyal öğrenme
kuramında öğrenmeyi sağlayan dolaylı yaşantılar bulunmaktadır. Bunlar;
            Dolaylı Pekiştirme
            Dolaylı Ceza
            Dolaylı Güdülenme
            Dolaylı Duygusallık

        Dolaylı Pekiştirme: Model yapmış olduğu davranışlar sonucunda ödüllendirilmiş ise,
gözlemcinin (öğrenen) o davranışı tekrar etme olasılığı artacaktır. Dolaylı pekiştirmede
pekiştireç öğrenene değil davranışı yapana yani modele verilmektedir.

        Dolaylı Pekiştirme: Modelin yapmış olduğu davranış sonunda bir ceza ile karşı
karşıya kalır ise, davranışı gözleyenin o davranışı yapma eğilimini azaltır ya da ortadan
kalkar. Dolaylı pekiştireçte olduğu gibi ceza öğrenene değil davranışı yapana yani modele
verilmektedir.
Dolaylı Güdülenme: Gözlenen davranış sonucunda model hoşa giden bir sonuçla
karşılaşır ise, gözleyen kişi bu davranışı yapmaya istek duyar. Modelin başarısı gözleyenin o
davranışı yapması için onu tetikler ve harekete geçirir.

       Dolaylı Duygusallık: Gözleyen davranışı yapıp herhangi bir zarar görmese de
modelin davranışları nedeniyle korku ve kaygı hissedebiliriz. Model alınan kişi bizim
sevdiğimiz ve bize yakın bir insansa onun korktuklarından korkma, onun sevdiklerini sevme
eğiliminde oluruz.

       Modelin Nitelikleri ve Model Alma
       Sosyal öğrenme kuramında model alınanın temel nitelikleri model alma davranışına
yön veren önemli bir kriterdir.
        Yaş: Model alınan kişinin yaşı gözleyene ne kadar yakınsa model alma davranışı
           o kadar artacaktır.
        Cinsiyet: Gözlemci kendi cinsinden kişilerin davranışlarını daha çok model alır.
           Özellikle çocukluğun ilk yıllarında bireylerin cinsiyet kavramını öğrenmeleri için
           önlerinde kendi cinslerinden bir modelin olması gereklidir.
        Karakter: İçinde bulunduğu grup içerisinde büyük bir güce sahip, karar verme ve
           uygulama açısından baskın karakterlerin davranışlarının model alınması daha
           yüksektir. .
        Benzerlik: Gözleyen kendisine benzeyen ortak noktaya sahip olduğunu
           düşündüğü kişilerin davranışlarını daha çok model alır. Özellikle yakın arkadaş
           gruplarında bireylerin birbirinden nasıl etkilendiği ve giyim, konuşma, yürüyüş
           vb. gibi davranışların birbirine ne kadar çok benzediğine dikkat edin.
        Statü: Model almayı etkileyen bir diğer özellikte modelin sahip olduğu statüdür.
           Eğer model toplumda yüksek bir statüye sahipse, bu modelin davranışlarının
           model alınması daha yüksek bir ihtimaldir. .

        Öz Yeterlik ve Model Alma
        Bandura’ya göre sosyal öğrenme kuramında model alma ya da taklidi etkileyen en
önemli faktörlerden biri gözleyenin kendi yeterlikleri konusunda duyduğu inançtır. Bireyin
karşılaştığı sorunlara nasıl çözümler getirebileceğine ilişkin kendi hakkında duyduğu inanç öz
yeterlik olarak adlandırılmaktadır.
        Öz yeterlik algısı yüksek olan bireylerin karşılaştığı problemleri çözebileceğine karşı
duyduğu inanç taklit ya da model alma davranışlarını azaltacak, birey yeni yaşantılar
geçirmeye, çevreyi kontrol etmeye daha çok istek duyacaklardır. Öz yeterlik algısı düşük olan
bireylerde farklı etkinliklerde bulunma ya da yeni şeyler deneme isteği daha az olacağı,
karşılaştığı problemleri çözebileceğine duyduğu düşük inanç başkalarının davranışlarını taklit
etme ya da model almayı artıracaktır.

       Gözlem Yoluyla Öğrenme Süreci
        Dikkat
        Hatırlama (Zihinde Tutma)
        Davranışa Dönüştürme
        Güdüleme

        Dikkat: Sosyal öğrenme kuramında ilk adım dikkattir. Gözleyenin, modelin
davranışlarını izlemesi ve algılaması gerekmektedir. Modelin davranışlarındaki, basitlik,
açıklık, ilgi çekicilik ve işlevsel olması dikkat sürecini etkilerken, gözlemcinin tercihleri,
hazırbulunuşluğu, duygusal durumu ve algılama kapasitesi bu süreci etkilemektedir.
Hatırlama (Zihinde Tutma): Dikkat edilen davranışın gözleyen tarafından zihinde
tutulması gerekmektedir. Gözleyen modelin davranışlarını sembolleştirerek kodlamakta ve
belekte saklamaktadır. Kodlama sürecinde sözel semboller, görsel semboller ağırlıklı olarak
kullanılmaktadır. Hatırlama sürecinde gözleyenin modelin davranışlarını zihinsel olarak
tekrar etmesi gerekmektedir.

        Davranışa Dönüştürme: Üçüncü aşama, gözleyenin bellekte kodladığı davranışları
yerine getirmesidir. Zihinde saklanan ve tekrar edilen davranışlar gözleyen tarafından psiko-
motor (bedensel) olarak yerine getirilir. Davranışa dönüştürme aşamasındaki en önemli
özellik gözleyenin fiziksel kapasitesidir. Gözleyen davranışı yerine getirdiğinde, yerine
getirdiği davranış ile gözlediği davranış arasında bir fark görür ise düzeltme işlemine
girişecektir.

       Güdülenme: Sosyal öğrenme kuramında model alınan yaptığı davranışlar sonucunda
çevreden olumlu dönütler alır ise bu davranışların yapılma sıklığı artacaktır. Sosyal öğrenme
kuramı davranışçı yaklaşımlardaki güdülenme anlayışına karşı çıkarak bireyin yaptığı bir
davranış sonucunda karşılaştığı duruma göre etkinliği yapma yada yapmama eğiliminde
olmadığını ifade etmektedir. Kurama göre gözleyeni güdüleyen modelin yaptığı davranış
sonucunda elde ettiği kazanımlardır.

       Bölüm Sonu Soruları

1. Dikkat, zihinde tutma, davranışı yeniden üretme, pekiştireç süreçleri hangi öğrenme modelinin
süreçleridir?
    a) Edimsel Koşullanma
    b) Problem Çözme
    c) Bilgiyi İşleme Kuramı
    d) Klasik Koşullanma
    e) Sosyal Öğrenme Kuramı

2. Aşağıdakilerin hangisi davranışçı öğrenme kuramlarının ilk çalışmalarıyla bu alanın babası olarak
isim yapmıştır?
     a) Pavlov
     b) Skinner
     c) Watson
     d) Thorndike
     e) Bandura

3. Bireyin her işi doğrudan öğrenmesine gerek olmadığını, başkalarının deneyimlerini gözleyerek de
birçok şeyi öğrenebileceğini savunan öğrenme kuramı hangisidir?
     a) Gelstalt Kuramı
     b) Sosyal Öğrenme Kuramı
     c) Klasik Koşullanma
     d) Sistematik Davranış Kuramı
     e) Bilgiyi İşleme Kuramı

4.      I. Yüzme hareketlerini sembolleştirip kodlamak
       II. Yüzen insanların hareketlerini izlemek
       III. Denize girip yüzmeye çalışmak
       IV. Yüzmeyi başardıktan sonra kendini ödüllendirmek
Yukarıda yer alan maddeleri öğrenme sırasına göre diziniz?
   a) I. II. III. IV
b)   III. II. I. IV
    c)   II. III. I. IV
    d)   I. III. II. IV
    e)   II. I. III. IV

5. Aşağıdakilerden hangisi, gözlem yoluyla öğrenmeyi doğrudan etkileyen öğelerden biri değildir?
    a) Dikkat
    b) Anımsama
    c) Uygulama
    d) Tekrar
    e) Pekiştirme

6. Sosyal Öğrenme Kuramı hangi bilim adamına aittir?
    a) Pavlov
    b) Thorndike
    c) Watson
    d) Skinner
    e) Bandura

7. Bir kişinin istenmeyen bir davranışı tekrar etmemesi için o davranışın organizmanın bir daha
yapmak istemeyinceye kadar yaptırılması gerektiğini savunan bilim adamı aşağıdakilerden hangisidir?
    a) Watson
    b) Skinner
    c) Thorndike
    d) Guthrie
    e) Gagne

8. “Organizma bir etkinliği tekrar etmesi onun organizma üzerinde bırakacağı izlenime bağlıdır”
aşağıdakilerden hangisi yukarıdaki ifadeye aittir?
    a) Hazırbulunuşluk yasası
    b) Tekrar yasası
    c) Etki yasası
    d) Pragnaz yasası
    e) Süreklilik yasası

9. Bir kişinin model alma davranışlarını aşağıdakilerden hangisi öncelikli olarak etkiler?
            I. Gözlemci modelin ortak yaşantılarının olması
           II. Modelin her istediğini yapabilmesi
          III. Modelin içinde bulunduğu gruptan çok farklı bir yapıya sahip olması
          IV. Modelin yüksek bir statüye sahip olması
           V. Gözlemcinin modelin güçlü karakterinden etkilenmesi
    a) I, II, III
    b) II, IV, V
    c) I, IV, V
    d) II, III, IV
    e) III, IV, V



10. Organizmanın bir uyarıcıya yönelik verdiği tepkinin diğer bir tepki için uyarıcı niteliği taşıması ve
bunun zincirleme şekilde devam etmesi aşağıdaki kuramlardan hangisi ile açıklanmıştır.
    a) İşaret – tepki bitişikliği
    b) Uyarıcı – tepki bitişikliği
    c) Zıt tepki metodu
    d) Eşik metodu
e) Tekrar kanunu




      Gestalt Psikolojisi (Wertheimer, Koffka, Köhler)
      Gestalt kelimesi bütün anlamına gelmektedir. Gestalt psikolojinsin temelini oluşturan
düşünce, organizma kendini oluşturan parçaların örgütlenmiş bir bütünüdür, fiziksel ve
kimyasal elementlere indirgenemez anlayışıdır. Gestalt psikolojisine göre bütün parçaların
toplamından fazladır ve farklıdır.
       Gestalt psikologları davranışça yaklaşımla ortaya konulan görüşlere karşı
çıkmaktadırlar. Gestalt psikologlarına göre öğrenme basit bir uyarıcı tepki ilişkisi değildir.
Öğrenme olayları algılamak parçalar arasında ilişkiler kurmayı gerektirir.
       Gestalt psikolojisinde algılama ve algı yasaları çok önemli bir yer tutmaktadır. Algı,
bu kuramda örgütleme olarak ele alınmaktadır ve öğrenmeyle ilgili görüşlerin çoğu
algılamayla ilgili çalışmalara dayanmaktadır.

        Algı ve Algı Yasaları
        Biraz önce de ifade edildiği gibi algı Gestalt psikologlarını göre bir örgütlemedir. Bu
örgütleme bütüncüdür ve bütün parçaların toplamından daha büyük ve farklı bir yapı
oluşturur. Gestalt psikologlarının yaptığı çalışmalar günümüzde üzerinde halen çalışılmakta
olan kuantum fiziğinin temel verilerine de gönderme yapmaktadır. Kuantum fiziği, basit
varlıklar birleştiğinde veya ilişki kurduğunda yeni özelliklerin ortaya çıkacağını varsayar.
Buna göre bütün, parçaların toplamından fazladır. Her kuantum parçası her yerde, her zaman
olma potansiyeline, dünyayı etkilemek için çok yönlü kapasiteye sahiptir.
        Algı Yasaları
             Zemin-Şekil Yasası
             Yakınlık Yasası
             Süreklilik Yasası
             Benzerlik Yasası
             Tamamlama Yasası
             Basitlik Yasası
             Pragnaz Yasası
        Zemin-Şekil İlişkisi: Bütün algılarda bir zemin ve bu zeminden önce göze çarpan bir
şekil bulunmaktadır. Algılamalarımızda zemin üzerinde dikkatimizi çeken şekli görür ve onu
algılarız. Zemin-şekil yer değiştirebilir ve dikkat ettiğimiz nesne şekil olurken diğer uyarıcılar
zemini oluşturmaktadır. Zemin-şekil algısında şeklin algılanmasına neden olan daha çok
dikkat çekici olmasıdır.

        Yakınlık Yasası: Organizma bir alan içinde bulunan nesnelerin birbirine
yakınlıklarına göre gruplayarak algılama eğilimindedir. Buna yakınlık yasası denilmektedir.
Yakınlık, zamanda ve mekanda yakınlık olarak iki grupta ele alınabilir.
        Zamanda yakınlık için verilebilecek en iyi örnek, müziktir. Müzikteki notalar
zamanda yakınlık algısına göre düzenlenmiştir. Zaman içinde birbirine yaklaşan ya da
uzaklaşan vuruşlar melodileri oluşturmakta ve bu vuruşlar ritim algımızı oluşturmaktadır.
        Mekanda yakınlık algısına, bireylerin bir araya geldiğinde tek tek değil de bir topluluk
olarak algılanmasını örnek verebiliriz. Mekan içinde birbirine yaklaşan nesneler bir bütün
olarak algılanma eğilimine neden olmaktadır.

        Süreklilik Yasası: Organizma ani, birdenbire olan değişikliklerden daha çok düz
giden sürekliliği algılama eğilimindedir. Aynı yönde giden birimler, çizgiler birbiri ile ilişkili
olarak algılanmaktadır. Süreklilik algısında organizma devam eden bir etkinliği algılama
eğiliminde olurken ani meydana gelen olaylar süreklilik algısını olumsuz etkiler. Akış halinde
olan bir trafikte uzun süre araç kullanan bir sürücü aniden meydana gelen bir duruma hemen
tepki gösteremez.
Benzerlik Yasası: Organizma birbirine benzeyen uyarıcıları gruplayarak algılama
eğilimindedir. Buna benzerlik yasası denilmektedir. Benzerlik yasasında hem görsel hem de
işitsel uyarıcıların algılanması da önemli görülmektedir. Örneğin birçoğumuz çekik göz
yapısına sahip insanları gruplayarak algılama eğilimindeyizdir. Çoğu kişiye göre tüm çekik
gözlüler ilk başta Japon olarak algılanır. Şarkıcıları düşündüğümüzde de birbirine benzeyen
ses yapısına sahip şarkıcıları gruplayarak algılama eğilimindeyizdir.

       Tamamlama Yasası: Gestalt psikolojisinde tamamı görülmeyen ya da daha
tamamlanmamış nesneler bütün olarak algılanır. Tamamlama yasası nesneleri tamamlama
olduğu gibi olayları da tamamlama eğiliminde olmamıza neden olur. Tamamını görmediğimiz
nesneleri organizma tamamlarken, tamamını bilmediğimiz olayları da zihinde tamamlama
yoluna gideriz. Karşınızdan gelen bir çiftin kendi aralarında yaptıkları tartışmayı bir anlık
duyduğunuzda ne yapıyorsunuz. Birçoğumuz bu olayı zihnimizde tamamlamaya gitmekteyiz.

        Basitlik Yasası: Organizma, karmaşık, zor olaylar yerine daha basit ve düzenli olanı
algılama eğilimindedir. Basit, düzenli bir şekilde organize edilmiş şekiller karmaşık
olanlardan daha kolay algılanır. Oldukça karmaşık bir yapıya sahip bir problemin daha kolay
ve tek boyutlu probleme göre algılanması daha zordur.

        Pragnaz Yasası: Gestalt psikologların algı yasalarıyla ilgili öne sürdükleri en
kapsamlı yasa Pragnaz yasasıdır. Bu yasaya göre;
        “her psikolojik olayda anlamlı, tam ve basit olma eğilimi vardır.”
        Pragnaz yasası, Gestalt psikolojisinin temel bir ilkesi olup aslında diğer tüm yasaları
içine alan bir yapı sergilemektedir.




                             İçgörüsel Öğrenme (Köhler)




         İçgörüsel öğrenme, diğer bir ifadeyle sezgisel ya da seziş yoluyla öğrenme Köhler’in
yaptığı çalışmaların bir ürünüdür. Köhler’e göre öğrenmede öğrenen kişi, bütün durumu
amaçlar arasındaki bağları algılamayı ya da mantıksal ilişkileri anlamayı içeren yeni bir
şekilde görür. Köhler, İçgörüsel öğrenme konusunda maymunlarla çalışmalar yürütmüştür.
Bu çalışmalardan en önemlisi Sultan isimli bir maymunla yaptığı çalışmadır. Köhler,
maymunun en sevdiği yiyeceği maymunun bulunduğu kafesin hemen dışına koymuş ve
mesafeyi bedeniyle uzanamayacağı bir mesafede bırakmıştır. Ancak kafes içinde maymunun
birleştirerek uzatabileceği sopalar koymuştur. Sultan kafes dışındaki muza eliyle
ulaşamayacağını anlayınca kafes içinde bulunan sopaları incelemiş ve uzun bir düşünme
sürecinden sonra sopaları birbirine ekleyerek kafes dışındaki muza ulaşabilmiştir. Bir başka
çalışmada başka bir maymunun yetişemeyeceği ve tırmanamayacağı bir şekilde muz kafesin
üzerine bağlanmış ve içeriye de kutular konulmuştur. Maymun kutuları üst üste koyarak
kutulara tırmanıp tavanda asılı olan muzu alabilmiştir.
Sultan muzu almak için sopaları birleştirirken.




                                           Grande muzu almak için kutuları üst üste
                                           koyuyor.




       İçgörüsel öğrenme de deneme-yanılma kuramında olduğu gibi çözüme ulaşmak için
denemeler yapılıp sonuca ulaşılamadığı durumlarda yeni denemelere girişilmez. Aslolan
problemin çözümü için deneme yanılma yoluna gitmeden zihinsel olarak problemin çözülüp
çözümün uygulamaya geçirilmesidir.
       İçgörüsel öğrenmede, öğrenme birdenbire meydana gelmiş gibi görünse de süreç
aslında uzun bir düşünme, tüm uyarıcılar arasında bağlantıları kurma ve eyleme geçme
aşamalarından oluşmaktadır. Bu aşamalar;
     Problemin çözümü için gerekli olan tüm öğelerin görülmesi,
     Öğelerin arasındaki ilişkilerin kurulması ve yeni ilişkileri algılanması,
     Uzun süren bir problem çözme dönemi, başka bir ifadeyle uzun bir ön çözüm dönemi
     Problemin çözümlenmesi
       İçgörüsel örenmede çözüm öncesi dönemden çözüme Geçiş uzun sürmekle birlikte
çözüm genellikle ani ve hatasız olarak gerçekleşir. Elde edilen çözümler benzer problemlerin
çözümünde de kullanılabilir.




                                    Hümanistik Psikoloji (Maslow – Rogers)
Maslow


         Hümanistik psikoloji temele bireyi alan ve bireyi değerli ve doğuşta “iyi” olarak gören
bir anlayıştır. Bu psikolojinin temelinde insanın mekanik, uyarıcılara otomatik tepkiler veren
bir makine olmadığı, her bireyin değerli ve önemli olduğu görüşü yatmaktadır. Hümanistik
psikoloji iki bilim adamıyla anılmaktadır; Rogers ve Maslow. Hümanistik psikoloji içerisinde
benlik kavramı, kendini gerçekleştirme gibi konular yer almaktadır.
         Benlik kavramı bireyin kendini algılayışı, güçlü ve zayıf yönler ve değer sistemleri ile
ilgilidir. Aşağıdaki temel sorular benlik kavramı içerisinde yer almaktadır.
              Ben kimim?
              Benim için değerli olanlar nelerdir?
              Ben neleri yapabilirim?
              Ne istiyorum?
         Benlik kavramı bireyin yaşantıları sonucunda gelişmekte ve değişmektedir. Bireyin
benlik algısıyla yaşantısı arasındaki fark büyükse mutsuzluk o derece artacaktır. Eğer bireyin
benlik algısı ile yaşantısı arasında yüksek bir ilişki bulunuyorsa bu bireyin mutlu olmasını
sağlayacaktır.
         Benlik algısı ile öğrenme arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Bireyin ne istediğini
bilmesi, güçlü ve zayıf yönlerinin farkında olması ve yapabileceğine ilişkin duyduğu kanaat
öğrenmesini doğrudan etkileyecektir.
         Benlik kavramıyla birlikte hümanistik psikolojide yer alan en önemli kavram kendini
gerçekleştirmedir.
         Kendini gerçekleştirme, Maslow’un “Temel Gereksinimler Hiyararşisi”nin en üst
basamağını oluşturmaktadır. Temel Gereksinimler Hiyararşisi bir piramit gibi aşağıdan
yukarıya doğru basamaklı bir yapı oluşturmaktadır. Piramidin en altında temel gereksinimler
bulunurken, en tepede ise kendini gerçekleştirme bulunmaktadır. Hiyerarşide alt basamaktaki
gereksinimler giderilmeden üst basamaktaki gereksinimler birey üzerinde önemli bir etki
yaratmaz.
         Piramidin en altında, açlık, susuzluk, cinsellik gibi temel fizyolojik gereksinimler
bulunmaktadır. Bu gereksinimler hayati bir önem taşımakta ve bireyin hayatta kalması ve
türün devamlılığı için bu gereksinimin karşılanması gerekmektedir.
         İkinci basamakta, emniyet, güven, düzen ve değişmezlik gereksinimleri
bulunmaktadır. İlk basamaktaki gereksinimler karşılanmadan birey bu basamaktakileri
gereksinim olarak görmeyecektir.
         Üçüncü basamakta, ait olma ve sevgi gereksinimleri gelmektedir. Bu gereksinimin
karşılanmaması bireyin yabancılaşmasına neden olmakta ve onu toplumdan koparmaktadır.
Kendini bir yere ait hissetmeyen birey içinde bulunduğu toplumdan uzaklaşma yoluna
gidecektir.
         Dördüncü basamakta, saygı görme, bir statü sahibi olma gereksinimi ortaya
çıkmaktadır. Bu basamakta bireyin başarı duygusun tatması ve kendini değerli hissetmesi
gerekmektedir.
         Son basamakta ise kedini gerçekleştirme bulunmaktadır. Kendini gerçekleştirme en
üst basamak olup bireyin kendiyle barışık olmasıyla doğrudan ilişkilidir. Kendini
gerçekleştiren bireyin temel özellikleri aşağıdaki gibidir;
              Gerçekçi olma ve gerçekleri kabullenme
              Özerk olma, kendine yetebilme
              Kendini ve başkalarını olduğu gibi kabullenme
              Yaratıcı olma ve problem çözücü bir kişiliğe sahip olmak
 İnsanlarla samimi ve çıkarsız ilişkiler kurma
            İçinden geldiği gibi davranabilme
            Yalnız yaşamaktan keyif almak




                                    K
                          Kendini Gerçekleştirme

                                    Değer,
                                    başarı
                                   Kendine



                             Ait olma ve sevgi


                       Emniyet, güven, düzen ve
                             değişmezlik

                      Açlık, susuzluk ve cinsiyetin
                            fizyolojik doyumu



        Bilgiyi İşleme Kuramı
        Bilişsel psikoloji üzerinde çalışan bilim adamları, davranışçı psikoloji üzerinde çalışan
bilim adamlarının öne sürdüğü öğrenmenin gözlenebilen davranışlarla açıklanması görüşünü
reddederek öğrenmenin sadece gözlenebilen davranışlarla değil zihinsel süreçleri de içeren
bir yapıya sahip olduğu görüşünü benimsemişlerdir. Bilgiyi işleme kuramında birey
uyaranları algılama, anlama, sebep-sonuç ilişkisi içinde yapılandırma, değerlendirme ve
gerektiğinde kullanmaktadır. Bilişsel öğrenme davranışçı öğrenmecilerin öğrenmeyi sadece
gözlenen davranışlarla sınırlı tutmasına karşı çıkarak öğrenmenin bu kadar basit bir süreç
olmadığını vurgulamaktadırlar.
        Bilgiyi işleme kuramı zihinsel süreçleri ve bu süreçlerin nasıl bir yol izlediği üzerinde
durmaktadır. Biliş kavramı ise tüm zihinsel işlemleri kapsayan bir terim olarak
kullanılmaktadır.
        Bilgiyi işleme kuramında öğrenme; bireyin yetenekleri, güdüleri, inançları, tutumları
ve tecrübelerinden edindikleri ile etkilenen bir karar verme sürecidir.
        Bilişsel kuramcılar insan zihninde meydana gelen süreçleri ortaya koymaya çalışarak
öğrenmenin zihinde nasıl meydana geldiğini açıklamaya çalışmışlardır. Bilgiyi işleme
kuramında temel olarak dört soru üzerine inşa edilmiştir:
        1. Dışardan gelen uyarıcılar nasıl alınmaktadır.
        2. Alınan uyarıcılar zihinde nasıl bir işlemden geçmektedir.
        3. İşlemden geçirilen bilgiler zihinde nasıl saklanmaktadır.
        4. Zihinde saklanan bilgiler nasıl geri getirilip kullanılmaktadır.

       Bilgiyi işleme kuramında süreç dışardan gelen uyarıcının duyu organlarıyla
alınmasıyla başlanıp, bu uyarıcıların tanımlanması ve depolanmasıyla devam etmektedir.
Depolanan bu bilgiler gerektiğinde geri getirilerek kullanılmaktadır. Bu sistem bilgisayarların
çalışma sistemine benzetilmektedir.
       Bu süreç aşağıda şematize edilmiştir.




                                                                                        Anısal
                                                                                        (Epizodik)
                                                                                        Bellek
   Uyarıcı
                                                                   Uzun
              Duyusal                  Kısa Süreli                                      Anlamsal
                                                                   Süreli
              Kayıt                    Bellek (İşleyen                                  (Semantik)
                                                                   Bellek               Bellek
              (Bellek)                 Bellek)

                                                                                        İşlemsel
                                                                                        Bellek
                                 Kod                       Kod
                                              Kod


                                Şema: Bilgiyi İşleme Kuramı

       Bilgiyi işleme kuramında bilişsel süreç;
            Dikkat
            Algılama
            Tekrar
            Kodlama
            Depolama
            Geri Getirme

        Dikkat: Dışarıdan gelen uyarıcılar duyu organları yoluyla alınır. Uyarıcıların
alınmasında en önemli olan seçici dikkattir. Dışarıdan gelen uyarıcılar öncelikle duyusal
kayıta gelir ve burada uyarıcı dışarıdan alındığı şekliyle hiçbir değişikliğe uğratılmadan
saklanır. Daha sonra hemen kısa süreli belleğe gönderilir.
        Algılama: Duyu organlarıyla alınan uyarıcıların tanımlanması işlemidir. Algılama
işleminde uyarıcının ne olduğuna karar verilir. İşlem kısa süreli bellekte yapılır. Bilgiyi
işleme kuramında tüm işlemler kısa süreli bellekte gerçekleşir. Bu nedenle bu bellek işleyen
bellek olarak da isimlendirilmektedir.
        Tekrar: Kısa süreli bellekte bilginin daha uzun süre kalabilmesi için bilgi tekrar
edilerek saklanır. Saklama süresinin uzatılmasının nedeni kodlama işleminin yapılarak
bilginin uzun süreli belleğe gönderilmeden önce herhangi bir kayba uğramamasıdır.
        Kodlama: Bilginin uzun süreli belleğe gönderilebilmesi için birey tarafından anlamlı
şekilde kodlanması gerekmektedir. Kodlama her birey için kendisi için en anlamlı gelecek
şekilde yapılır.
        Depolama: Uzun süreli belekte bilgiler gelişi güzel şekilde saklanmaz. Bilgiler
depolanırken anısal (epizodik), anlamsal (semantik) ve işlemsel bellek türlerinden uygun olan
bölüme yerleştirilir.
        Geri Getirme: Uzun süreli bellekte bulunan bilgilerin gerektiğinde kullanılmak üzere
işleyen belleğe (kısa süreli bellek) getirilmesi. Geri getirme işleminde önemli olan saklanan
bilgileri geriye getirecek uygun ipuçlarının bulunmasıdır.
Yukarıdaki şemada da görüldüğü gibi bilgiyi işleme kuramında üç bellek türü
bulunmaktadır. Şimdi bu bellek türlerinin özelliklerini açıklamaya çalışalım.

        Duyusal Kayıt
        Bu belleğin kapasitesi sınırsızdır. Dışardan gelen tüm uyarıcılar algılanabilir. Dikkatle
doğrudan ilişkilidir. Dışardan gelen uyarıcılara dikkat ettiğimizde ilk olarak duyusal kayıt
tarafından alınır. Buraya gelen bilgiler eğer kısa süreli belleğe gönderilmezse birkaç saniye
içerisinde yok olur.
        Kısa Süreli Bellek: Bu bellek işleyen bellek olarak da isimlendirilmektedir. Duyusal
kayıtla gelen bilgiler burada işlenerek uzun süreli bellekteki bilgilerle ilişkilendirilip, anlamlı
ve önemli görülürse uzun süreli belleğe gönderilir. Bu belleğin kapasitesi sınırlı olmakla
birlikte bilgiyi yaklaşık 20 saniye kadar hafızada tutmak mümkündür. Bilgiyi kısa süreli
bellekte tutmanın yolu tekrardır. Burada anlamlandırılan bilgiler uzun süreli belleğe
gönderilir.
        Uzun Süreli Bellek: Depo da denilebilir. Kısa süreli bellekte işlenen bilgiler uzun
süreliğine saklanmak üzere buraya gönderilir. Burası bir kütüphaneye benzetilebilir. Bilgiler
kendi içlerinde gruplandırılarak depolanır. Kısa süreli bellekten gelen bilgiler türlerine göre
burada uygun yere yerleştirilir.
       Bellek türleri:
       Anısal Bellek: Yaşantılarımız sonucu edindiğimiz bilgiler burada depolanır.
       Anlamsal Bellek: Genel kavramlar, ilkeler, olaylar burada saklanır.
       İşlemsel Bellek: Bir işin işlem basamakları burada depolanır.


       Öğrenme Stratejileri
         Öğrenme stratejileri, bireyin öğrenme sürecinde izlediği yollar ve bu yolları nasıl
kullandığı ile ilişkilidir. Öğrenme stratejisi bireyin öğrenme sürecinde ağırlıklı olarak
kullandığı bir yoldur. Öğrencilerin öğrenme sürecinde kullanabilecekleri birçok öğrenme
stratejisi vardır. Bu stratejiler günümüze değin çeşitli biçimlerde sınıflandırılmıştır. Burada
temele alınacak sınıflama aşağıdaki şekildedir.
           A. Dikkat Stratejileri
           B. Tekrar Stratejileri
           C. Anlamlandırmayı Güçlendiren Stratejiler
               1. Eklemleme Stratejileri
               2. Örgütleme Stratejileri
               3. Bellek Destekleyici Stratejiler
       A. Dikkat Stratejileri
        Çevreden gelen bilginin birey için gerekli olanlarının kısa süreli belleğe geçişini
sağlayan en önemli süreç dikkattir. Bu nedenle, öğretimde yerine getirilmesi gereken ilk işlev,
öğrencinin dikkatini belirginleştirmek ve arttırmaktır. Kendi kendine öğrenecek bireyde kendi
için en uygun dikkat stratejisini seçip uygulayabilir. Anahtar sözcük veya temel fikirlerin
altının çizilmesi, inceleme sorularının incelenmesi, metnin kenarına not almak ve başlık, tablo
ve şemaları incelemek gibi yollarla dikkatin konuya yoğunlaşması sağlanabilir.
 Altını çizmek
            İnceleme soruları
            Metnin kenarına not alma
            Başlık, tablo ve şemaları inceleme
       B. Tekrar Stratejileri
        Kısa süreli belleğin aldığı bilgi miktarı ve bilginin burada kalış süresi açısından
varolan sınırlılıkları en aza indirmek için bireyler zihinsel tekrar ve gruplama stratejilerini
kullanmaktadırlar. Bu stratejiler, bilgiyi daha sonra uzun süreli belleğe yerleştirmek için
gerekli işlemlere hazır halde tutmaya ve ezberlemeye yardımcı olurlar. Bu stratejiyi kullanan
kişi, olguları zihinsel ya da sesli yineler, bir metni aynen kopya eder veya önemli cümleleri
aynen tekrarlar. Kısa süreli belleğin sınırlarını azaltmak için, çok birimli bilgilerin
gruplanarak tekrar edilmesi de bu stratejiye örnek olarak verilebilir. Tekrar okuma, sesli
anlatma, bilgileri olduğu gibi not alma, altını çizme bu stratejide kullanılan tekniklerdir.
       C. Anlamlandırmayı Güçlendiren Stratejiler
        Anlamlandırma, öğrencinin eski bilgileriyle yeni bilgileri arasında ilişkiler kurması
yoluyla bilginin anlamlı hale getirilmesi sürecidir. Yeni bilgi, eskilerle ne kadar çok yolla
ilişkilendirilirse, bilgiye ulaşma yolları da o kadar çok artar. Bu strateji özellikle ön
öğrenmelerin hatırlanması, uyarıcıların sunulması, öğrenme rehberi sağlanması gibi
etkinliklerde kullanılmalıdır Bu stratejilerin bazıları, eklemleme, örgütleme ve bellek
destekleyici stratejilerdir.
         1. Eklemleme Stratejileri: Eski ve yeni bilgiler arasında ilişkiler kurmayı sağlayan
stratejilerdir. En önemlisi, benzetimler olup, bu yeni bilginin eskiyle benzerliklerini bularak
ilişkisini kurmamızı ve anlamlandırmamızı sağlar. Zihnin işleyişi ile bilgisayarın benzetilmesi
buna örnek olarak gösterilebilir. Bunun yanı sıra, telefon numarasının anlamlı bir tarihle,
birinin doğum günüyle ilişkilendirilmesi telefon numarasının anlamlı hale getirilmesini
sağlar. Karşılaştırmalar yapmak da eklemlemeyi sağlayan başka bir yoldur.
       2. Örgütleme Stratejileri: Gruplama, terim ya da düşünceleri bir araya getirme,
materyali küçük alt parçalara bölme gibi etkinlikleri içeren örgütleme stratejileri; öğretilecek
materyalin yeniden yapılandırılarak, organize edilerek anlamlandırılmasını sağlar. Bu strateji,
not alma, özetleme, uzamsal temsilciler oluşturma ve SQ4R gibi teknikleri içerir.
       3. Bellek Destekleyici Stratejiler: Bellek destekleyiciler sözel ve görsel bellek
destekleyiciler olarak iki şekilde organize edilebilir.
       Sözel Bellek Destekleyiciler: Bu stratejide birey öğrendiği bilgiyi kendisi için anlamlı
kelimelerle zihninde tutmaya çalışır. En çok kullanılan yolu öğrenilenin baş harflerinden
oluşan anlamlı bir kelime oluşturmaktır.
       Görsel Bellek Destekleyiciler: Bu stratejide ise birey öğrendiği bilgiyi zihninde
canlandırır. Görsel imajlar öğrenilen bilgiyle eşleştirilerek saklanılmaya çalışılır.
       Öğrenme Stilleri
        Öğrenme stillerini Görsel, İşitsel ve Kinestetik / Dokunsal olarak üç ana grupta ele
alabiliriz.
       Görsel:
       Görsel öğrenme stiline sahip olan öğrenciler genellikle düzenli bir çalışma sistemine
ve ortamına sahiptirler. Sözcüklerden daha çok görsel imajlara ihtiyaç duyarlar. Posterler,
grafikler, diyagramlar, resimler yazılardan daha çok anlam taşır. Öğrendikleri bilgileri
genellikle gözlerinin önüne getirerek hatırlamaya çalışırlar.
        İşitsel:
         Bu öğrenme stilinde olan öğrenciler sessiz kalmak yerine konuşmayı tercih ederler.
Öğrenmenin gerçekleşmesi için duymaları gerekmektedir. Duymadıklarını öğrenmede
zorlanırlar. Konuşma ve dinleme becerileri oldukça iyidir.
       Kinestetik/Dokunsal:
       Bu öğrenme sitilindeki öğrencilerin en önemli özelliği yerlerinde durmaktan çok
hoşlanmayışlarıdır. Öğrenmenin gerçekleşmesi için öğrenilecek olanın incelenmesi, ellenmesi
gerekmektedir. Sınıf içinde yapılacak etkinliklere katılmaktan hoşlanırlar. Uzun süre sıranın
üzerinde oturmaktan çok sıkılıp hareket etmek isterler.
       Örtük Öğrenme
        Örtük öğrenme, öğrenme ortamında öğrenenin herhangi bir çaba harcamadan
öğrenmenin gerçekleşmesi durumudur. Öğrenmelerimizin tamamı için bilinçli bir sürecin
geçtiğini söylemek mümkün değildir. Bazı öğrenmelerimiz kendiliğinden gerçekleşir.
Öğrenmek için hiç çaba harcamasak da bazı şeyleri kendiliğinden öğrendiğimizi fark ederiz.
Evde, iş yerinde, sokakta onu dinlemek için bir çaba harcamasak da son dönem popüler bir
şarkıyı bazen söylerken buluruz kendimizi. Aslında bu şarkıyı hiçbir zaman bilinçli bir
şekilde dinlememişizdir. Öyle olmak için hiç uğraşmasak da bazen kardeşimiz, annemiz,
babamız ya da arkadaşımızın davranışlarının hemen hemen aynını sergilediğimizi görürüz.
Bu davranışların kazanılabilmesi için ne bir gözlem, ne denemeler ne de pekiştireç
almamışızdır. Öğrenme biz dikkat etmeden gerçekleşmiştir. Bu tür öğrenmelere örtük
öğrenme denilmektedir.
       Ket Vurma
        Ket vurma kavramı için engelleme kelimesini kullanmak doğru olacaktır. Ket vurma
bir davranışın oluşumunun engellenmesidir. Öğrenmelerimizde yeni davranışların
kazanılması ya da eski davranışlarımızın korunması bazen yeni öğrenme durumlarında
güçleşir buna ket vurma denilmektedir. Ket vurma iki şekilde gerçekleşir;
            İleriye ket vurma
            Geriye ket vurma
       İleriye Ket Vurma: Eski öğrenmelerimizi yeni öğrenmeleri engellemesi durumuna
denir. Yıllardır kullandığınız bir ev aletini yenisi ile değiştirdiğinizde genellikle çalışmasını
hep eski haliyle düşünüp yeni aletin kullanımına bir türlü alışamazsınız. Uzunca bir süre
kullandığınız cep telefonunuzu değiştirip farklı bir marka cep telefonu kullandığınızda
kullanımı sık sık karıştırmaz mısınız. Bu duruma ileriye ket vurma denilmektedir.
       Geriye Ket Vurma: Yeni öğrenilen bilgilerin eski bilgileri karıştırarak onları
unutturmasına denir. Türkiye’de doğup büyüyen bir kişinin yurt dışında yaşamaya başlaması
ve uzunca bir süre sonra ülkesine döndüğünde Türkçe konuşmasında güçlük yaşaması geriye
ket vurma olarak ifade edilebilir.




       Bölüm Sonu Soruları
1. Aşağıdakilerden hangisi Gestalt psikologlarına göre algılarımızı etkileyen ilkelerden değildir?
    a) Yakınlık
    b) Tamamlama
    c) Küçüklük
    d) Benzerlik
    e) Süreklilik

2. İlke, kavram ve genellemelerin yer aldığı bellek hangisidir?
     a) Anısal (Epizodik) bellek
     b) İşleyen Bellek
     c) Kısa Süreli Bellek
     d) Duyusal Kayıt
     e) Anlamsal (Semantik) Bellek

3. Aşağıdakilerden hangisi duyusal kayıtın özelliklerinden değildir?
    a) Dışarıdan gelen uyarıcılar duyu organları ile alınır
    b) Bilgi edinmenin ilk sürecidir
    c) Elde edilen bilgilerin çoğu unutulur
    d) Bilginin zihinde kalış süresi kısadır
    e) Bilgilerin zihinsel tekrarını sağlar

4. Aşağıdakilerden hangisi işleyen belleğin işlevlerindendir?
    a) Yeni bilgilerin tekrar yoluyla depolar
    b) İlke kuram ve genellemeleri depolar
    c) Kişisel yaşantılarımızı depolar
    d) Birçok uyarıcıyı aynı anda algılar
    e) Hissettiğimiz duyguları depolar

5. Aşağıdakilerden hangisi bilgiyi işleme kuramına göre bilgilerin kısa süreli bellekten uzun süreli
belleğe geçişinde kullanılan süreçlerden değildir?
    a) Tekrar
    b) Kodlama
    c) Gruplama
    d) Anlamlandırma
    e) Algılama

6. Bisiklet kullanan birisinin motor bisiklet kullanmayı öğrenmesi aşağıdaki kavramlardan hangisine
örnek olabilir?
    a) Bitişiklik
    b) Genelleme
    c) Geçiş
    d) Sönme
    e) Ayırt etme

7. Kısa süreli bellekte yeni bilgilerin daha büyük ve anlamlı birimler haline getirilerek işlenmesine ne
denir?
    a) Depolama
    b) Düzenleyici tekrar
    c) Koruyucu tekrar
    d) Gruplama
    e) Hatırlama

8. Öğrencinin metni okuduktan aynı şekilde anlatması ne tür öğrenme stratejisine örnektir?
    a) Tekrar
    b) Sembolleştirme
c) Anlamlandırma
    d) Örgütleme
    e) Geri Çağırma

9. “Ekmek, süt, yumurta alacağım” diye tekrarlayarak markete giden bir çocuk bu bilgiyi hangi
belleğine saklamaya çalışmaktadır?
    a) Anısal
    b) Anlamsal
    c) Uzun Süreli
    d) Duyusal Kayıt
    e) Kısa Süreli

10. Bilgiyi geri getirmede kodlamayı önemli kılan en önemli etken ya da etkenler aşağıdakilerden
hangisidir?
        I.      Bir uyarıcıya geliştirilen tepkinin benzer uyarıcılara genellenmesi
        II.     Önbilgilerle yeni bilginin anlamlı bir şekilde ilişkilendirilmesi
        III.    Uzun süreli bellekte varolan bilgi ve yeni bilgi arasında çok sayıda ilişki kurulması

    a)   I
    b)   II
    c)   III
    d)   I ve II
    e)   II ve III

11. Aşağıdakilerden hangisi Gestalt kuramının bir özelliği değildir?
    a) Öğrenme uyarıcılara basit tepkiler vermekten daha karmaşık bir süreçtir.
    b) İlkeler, kavramlar ve olgular ezberleyerek değil, anlayarak öğrenilir.
    c) Mantıklı ve çok yönlü düşünme önemlidir.
    d) Bilginin önce ayrıntıları daha sonra bütünü öğrenilir.
    e) Üretici problem çözme önemlidir.

12. Gestalt kuramcılarına göre “her psikolojik olayın basit, tam ve bütün olma eğilimini” açıklayan
genel yasa hangisidir?
    a) Yakınlık
    b) Tamamlama
    c) Süreklilik
    d) Devamlılık
    e) Pragnaz

13. Maslow’a göre gereksinimler hiyerarşisinin ilk basamağında yer alan gereksinim hangisidir?
    a) Kendini gerçekleştirme
    b) Sevgi ve yakınlık
    c) Saygınlık
    d) Fizyolojik ihtiyaçlar
    e) Güvenlik




14. Bir melodiyi meydana getiren notalar ayrı ayrı sesler olarak değil, zaman içinde bağlanmış olarak
algılanır. Bu olay aşağıdakilerden hangisiyle bağlantılıdır?
    a) Süreklilik kanunu
b)   Benzerlik kanunu
    c)   Bütünleme kanunu
    d)   Yakınlık kanunu
    e)   Bütünleştirme kanunu

15. Genellikle telefon numarası gibi bir ya da iki kez kullanmamız gereken basit bilgilerin
hatırlanmasını kolaylaştıran öğrenme stratejisi hangisidir?
    a) Anlamlandırma
    b) Tekrar
    c) Örgütleme
    d) Kodlama
    e) Akılda tutma

16. Bireyin okuduğu metni kendi kelimeleri ile özetleyerek çalışması hangi öğrenme stratejisine
uygundur?
    a) Akılda tutma
    b) Örgütleme
    c) Tekrar
    d) Kodlama
    e) Anlamlandırma

17. Yeni öğrenilen bilgilerin eskiden öğrenilen bilgileri unutturması nasıl adlandırılmaktadır?
    a) Söndürme
    b) Unutma
    c) Anımsama
    d) İleriye ket vurma
    e) Geriye ket vurma

18. Aşağıdakilerden hangisi, içgörüsel öğrenmenin özelliklerinden değildir?
    a) Çözüme ulaşmak uzun zaman alır
    b) Elde edilen çözümler benzer diğer problemlerde de kullanılabilir
    c) Bilgilerin tekrar edilmesi ve ezberlenmesi çözümü kolaylaştırır
    d) Çözüm öncesi dönemde zihinsel çözüm önerileri üretilir
    e) Genellikle üretilen çözüm doğru ve kalıcı izlidir

19. Bir biçki – dikiş öğretmeni kursta yıllardır kullandıkları makineleri değiştirerek yeni modellerle
ders vermek istemiştir. Ancak bu öğretmen yeni gelen bu makineleri kullanmakta oldukça güçlük
yaşamış ve sürekli olarak eski makinelerin çalışma sistemine yönelik davranışlarda bulunmuştur.
Öğretmenin yeni makineleri kullanamamasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
    a) İleriye ket vurma
    b) Geriye ket vurma
    c) Geçiş
    d) Örtük öğrenme
    e) Unutma




20. Aşağıdakilerden hangisi kapasite yönünden en geniş ve saklama süresi sınırsız olan bellek
türüdür?
    a) Kısa süreli bellek
b)   Duyusal kayıt
  c)   Uzun süreli bellek
  d)   İşleyen bellek
  e)   Depo bellek




       Bu Bölümde Yararlanılan Kaynaklar

BACANLI, Hasan              Gelişim ve Öğrenme   Nobel Yayıncılık
2000                                                        Ankara

BİNBAŞIOĞLU, Cavit       Eğitim Psikolojisi                 Yargıcı Matbaası
1995                                                        Ankara

CHARLES, C.M.            Öğretmenler İçin Piaget İlkeleri   PegemA Yayıncılık,
(Çev.ÜLGEN Gülten)                                          Ankara
2000

CÜCELOĞLU, Doğan         İnsan ve Davranışı                 Remzi Kitabevi,
1991                                                        İstanbul

ELLİS, C. Henry & HUNT   Conitive Psychology                Hill Componies
R. Reed                                                     USA
1993

ERDEN M. ve AKMAN Y.     Gelişim-Öğrenme-Öğretme            Alkım Yayınları
1997

ÖZDEN, Yüksel            Öğrenme ve Öğretme                 PegemA Yayıncılık,
2003                                                        Ankara

SENEMOĞLU, Nuray         Gelişim-Öğrenme ve Öğretim         Gazi Kitabevi
2004                                                        Ankara

SCHUNK, Dale H.          Learning Theories                  Macmillan Publishing
2000                                                        USA

ÜLGEN, Gülten            Eğitim Psikolojisi                 Bilim Yayınları,
1995                                                        Ankara

YEŞİLYAPRAK, Binnur      Gelişim ve Öğrenme Psikolojisi     PegemA Yayıncılık,
2003                                                        Ankara

Contenu connexe

Tendances

adler ve bireysel psikoloji
 adler ve bireysel psikoloji adler ve bireysel psikoloji
adler ve bireysel psikolojiAli Çekiç
 
Klasik Koşullanma (Classical Conditioning)
Klasik Koşullanma (Classical Conditioning) Klasik Koşullanma (Classical Conditioning)
Klasik Koşullanma (Classical Conditioning) S. Y.
 
Sosyal öğrenme kurami albert bandura
Sosyal öğrenme kurami   albert banduraSosyal öğrenme kurami   albert bandura
Sosyal öğrenme kurami albert banduraofoozer
 
5 piaget ve bilişsel gelişim
5   piaget ve bilişsel gelişim5   piaget ve bilişsel gelişim
5 piaget ve bilişsel gelişimKenan Polat
 
Bilgiyi İşleme Kuramı
Bilgiyi İşleme KuramıBilgiyi İşleme Kuramı
Bilgiyi İşleme Kuramıofoozer
 
Rogers ve benlik kurami
Rogers ve benlik kuramiRogers ve benlik kurami
Rogers ve benlik kuramimassive501
 
SOSYAL BİLİŞSEL KURAM-Albert Bandura
SOSYAL BİLİŞSEL KURAM-Albert BanduraSOSYAL BİLİŞSEL KURAM-Albert Bandura
SOSYAL BİLİŞSEL KURAM-Albert BanduraSimla Ar?kan A
 
Pavlov ve Thorndike Sunumu
Pavlov ve Thorndike Sunumu Pavlov ve Thorndike Sunumu
Pavlov ve Thorndike Sunumu Şaban Yıldız
 
8 ahlak gelişimi
8   ahlak gelişimi8   ahlak gelişimi
8 ahlak gelişimiKenan Polat
 
Larinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisi
Larinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisiLarinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisi
Larinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisigökcen iplikçi
 
Sağlık kurumlarında kalite yönetimi unite 01-sağlık hizmetlerinde kalite kavr...
Sağlık kurumlarında kalite yönetimi unite 01-sağlık hizmetlerinde kalite kavr...Sağlık kurumlarında kalite yönetimi unite 01-sağlık hizmetlerinde kalite kavr...
Sağlık kurumlarında kalite yönetimi unite 01-sağlık hizmetlerinde kalite kavr...Prof. Dr. Halit Hami Öz
 
Kuramsal dayanaklar2
Kuramsal dayanaklar2Kuramsal dayanaklar2
Kuramsal dayanaklar2alfaland
 

Tendances (20)

adler ve bireysel psikoloji
 adler ve bireysel psikoloji adler ve bireysel psikoloji
adler ve bireysel psikoloji
 
Klasik Koşullanma (Classical Conditioning)
Klasik Koşullanma (Classical Conditioning) Klasik Koşullanma (Classical Conditioning)
Klasik Koşullanma (Classical Conditioning)
 
Sosyal öğrenme kurami albert bandura
Sosyal öğrenme kurami   albert banduraSosyal öğrenme kurami   albert bandura
Sosyal öğrenme kurami albert bandura
 
Toksik utancın gelişimi
Toksik utancın gelişimiToksik utancın gelişimi
Toksik utancın gelişimi
 
5 piaget ve bilişsel gelişim
5   piaget ve bilişsel gelişim5   piaget ve bilişsel gelişim
5 piaget ve bilişsel gelişim
 
Davranisci Kuramlar
Davranisci KuramlarDavranisci Kuramlar
Davranisci Kuramlar
 
Bilgiyi İşleme Kuramı
Bilgiyi İşleme KuramıBilgiyi İşleme Kuramı
Bilgiyi İşleme Kuramı
 
Rogers ve benlik kurami
Rogers ve benlik kuramiRogers ve benlik kurami
Rogers ve benlik kurami
 
SOSYAL BİLİŞSEL KURAM-Albert Bandura
SOSYAL BİLİŞSEL KURAM-Albert BanduraSOSYAL BİLİŞSEL KURAM-Albert Bandura
SOSYAL BİLİŞSEL KURAM-Albert Bandura
 
İKY - Kariyer Yönetimi
İKY - Kariyer YönetimiİKY - Kariyer Yönetimi
İKY - Kariyer Yönetimi
 
Pavlov ve Thorndike Sunumu
Pavlov ve Thorndike Sunumu Pavlov ve Thorndike Sunumu
Pavlov ve Thorndike Sunumu
 
8 ahlak gelişimi
8   ahlak gelişimi8   ahlak gelişimi
8 ahlak gelişimi
 
Liderlik sunum
Liderlik sunumLiderlik sunum
Liderlik sunum
 
Süreç Yönetimi
Süreç YönetimiSüreç Yönetimi
Süreç Yönetimi
 
Dönüşümcü Liderlik
Dönüşümcü LiderlikDönüşümcü Liderlik
Dönüşümcü Liderlik
 
Larinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisi
Larinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisiLarinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisi
Larinks kanseri vaka inceleme sunumu ve beslenme tedavisi
 
Yonetim ve-organizasyon-hafta-1
Yonetim ve-organizasyon-hafta-1Yonetim ve-organizasyon-hafta-1
Yonetim ve-organizasyon-hafta-1
 
Sağlık kurumlarında kalite yönetimi unite 01-sağlık hizmetlerinde kalite kavr...
Sağlık kurumlarında kalite yönetimi unite 01-sağlık hizmetlerinde kalite kavr...Sağlık kurumlarında kalite yönetimi unite 01-sağlık hizmetlerinde kalite kavr...
Sağlık kurumlarında kalite yönetimi unite 01-sağlık hizmetlerinde kalite kavr...
 
Kuramsal dayanaklar2
Kuramsal dayanaklar2Kuramsal dayanaklar2
Kuramsal dayanaklar2
 
Stres
StresStres
Stres
 

En vedette

öğRenme psikolojisine giriş ve temel kavramlar
öğRenme psikolojisine giriş ve temel kavramlaröğRenme psikolojisine giriş ve temel kavramlar
öğRenme psikolojisine giriş ve temel kavramlarofoozer
 
Kavram haritası word
Kavram haritası wordKavram haritası word
Kavram haritası wordpskkkabatas
 
EğItim Bilimleri 12
EğItim Bilimleri 12EğItim Bilimleri 12
EğItim Bilimleri 12derslopedi
 
Edimsel KoşUllanma
Edimsel KoşUllanmaEdimsel KoşUllanma
Edimsel KoşUllanmaSIDIKAVATAN
 
EğItim Bilimleri 3
EğItim Bilimleri 3EğItim Bilimleri 3
EğItim Bilimleri 3derslopedi
 
Davranışçı YaklaşıM
Davranışçı YaklaşıMDavranışçı YaklaşıM
Davranışçı YaklaşıMLaikaa
 
öGrenme stratejıleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
öGrenme stratejıleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )öGrenme stratejıleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
öGrenme stratejıleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )www.tipfakultesi. org
 
1.Iletisim Ve Insan IlişKileri Konu AnlatıMı
1.Iletisim Ve Insan IlişKileri Konu AnlatıMı1.Iletisim Ve Insan IlişKileri Konu AnlatıMı
1.Iletisim Ve Insan IlişKileri Konu AnlatıMıderslopedi
 
Basın bülteni
Basın bülteniBasın bülteni
Basın bültenionurraksuu
 
Avon Basın Bülteni
Avon Basın Bülteni Avon Basın Bülteni
Avon Basın Bülteni Gülşah Silo
 
EndüLüS’üN Siyasi Tarihi Sunu
EndüLüS’üN Siyasi Tarihi SunuEndüLüS’üN Siyasi Tarihi Sunu
EndüLüS’üN Siyasi Tarihi Sunuderslopedi
 
Gestalt kurami
Gestalt kuramiGestalt kurami
Gestalt kuramimassive501
 

En vedette (20)

öğRenme psikolojisine giriş ve temel kavramlar
öğRenme psikolojisine giriş ve temel kavramlaröğRenme psikolojisine giriş ve temel kavramlar
öğRenme psikolojisine giriş ve temel kavramlar
 
Kavram haritası word
Kavram haritası wordKavram haritası word
Kavram haritası word
 
EğItim Bilimleri 12
EğItim Bilimleri 12EğItim Bilimleri 12
EğItim Bilimleri 12
 
Edimsel KoşUllanma
Edimsel KoşUllanmaEdimsel KoşUllanma
Edimsel KoşUllanma
 
EğItim Bilimleri 3
EğItim Bilimleri 3EğItim Bilimleri 3
EğItim Bilimleri 3
 
Davranışçı YaklaşıM
Davranışçı YaklaşıMDavranışçı YaklaşıM
Davranışçı YaklaşıM
 
öGrenme stratejıleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
öGrenme stratejıleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )öGrenme stratejıleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
öGrenme stratejıleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
 
Türk Eğitim Tarihi - Ana Hatlar
Türk Eğitim Tarihi - Ana HatlarTürk Eğitim Tarihi - Ana Hatlar
Türk Eğitim Tarihi - Ana Hatlar
 
Kavram Öğretimi
Kavram ÖğretimiKavram Öğretimi
Kavram Öğretimi
 
Türk Eğitim Tarihi - Osmanlı Dönemi Eğitimde İlk Yenileşme Hareketleri Dönemi...
Türk Eğitim Tarihi - Osmanlı Dönemi Eğitimde İlk Yenileşme Hareketleri Dönemi...Türk Eğitim Tarihi - Osmanlı Dönemi Eğitimde İlk Yenileşme Hareketleri Dönemi...
Türk Eğitim Tarihi - Osmanlı Dönemi Eğitimde İlk Yenileşme Hareketleri Dönemi...
 
Gestalt kuramı
Gestalt kuramıGestalt kuramı
Gestalt kuramı
 
1.Iletisim Ve Insan IlişKileri Konu AnlatıMı
1.Iletisim Ve Insan IlişKileri Konu AnlatıMı1.Iletisim Ve Insan IlişKileri Konu AnlatıMı
1.Iletisim Ve Insan IlişKileri Konu AnlatıMı
 
Basın bülteni
Basın bülteniBasın bülteni
Basın bülteni
 
Basın bülteni
Basın bülteniBasın bülteni
Basın bülteni
 
Avon Basın Bülteni
Avon Basın Bülteni Avon Basın Bülteni
Avon Basın Bülteni
 
Basin bülteni̇ 29
Basin bülteni̇                          29Basin bülteni̇                          29
Basin bülteni̇ 29
 
Train The Trainer
Train The TrainerTrain The Trainer
Train The Trainer
 
Sosyal Etki ve Uyma Davranışı
Sosyal Etki ve Uyma DavranışıSosyal Etki ve Uyma Davranışı
Sosyal Etki ve Uyma Davranışı
 
EndüLüS’üN Siyasi Tarihi Sunu
EndüLüS’üN Siyasi Tarihi SunuEndüLüS’üN Siyasi Tarihi Sunu
EndüLüS’üN Siyasi Tarihi Sunu
 
Gestalt kurami
Gestalt kuramiGestalt kurami
Gestalt kurami
 

Similaire à öğRenme Psikolojisi Konular Listesi

EğItim Bilimleri Hepsi
EğItim Bilimleri HepsiEğItim Bilimleri Hepsi
EğItim Bilimleri Hepsiderslopedi
 
eğitim öğrenme öğretim ilişkisi ve temel kavramlar.pptx
eğitim öğrenme öğretim ilişkisi ve temel kavramlar.pptxeğitim öğrenme öğretim ilişkisi ve temel kavramlar.pptx
eğitim öğrenme öğretim ilişkisi ve temel kavramlar.pptxUmutMete1
 
Pavlov Thorndike Guthrie
Pavlov Thorndike GuthriePavlov Thorndike Guthrie
Pavlov Thorndike GuthrieŞaban Yıldız
 
Kpss Eğitim Bilimleri
Kpss Eğitim BilimleriKpss Eğitim Bilimleri
Kpss Eğitim BilimleriKPSS Analiz
 
Davranışcı,Humanist ve Gerçekci Yaklaşım
Davranışcı,Humanist ve Gerçekci YaklaşımDavranışcı,Humanist ve Gerçekci Yaklaşım
Davranışcı,Humanist ve Gerçekci YaklaşımUniverist
 
Zeka ve kişilik
Zeka ve kişilikZeka ve kişilik
Zeka ve kişilikdnzozylvc
 
Ogrenmepsikolojisi
OgrenmepsikolojisiOgrenmepsikolojisi
Ogrenmepsikolojisirpolyanna
 
Sosyal öğrenme kuramları
Sosyal öğrenme kuramlarıSosyal öğrenme kuramları
Sosyal öğrenme kuramlarıElifnurB
 
Www.kpss10.com gelişim psikolojisi 2012
Www.kpss10.com gelişim psikolojisi 2012Www.kpss10.com gelişim psikolojisi 2012
Www.kpss10.com gelişim psikolojisi 2012wikioogle
 
Günümüzde İnsan ve İnanlar - Bölüm 4
Günümüzde İnsan ve İnanlar - Bölüm 4Günümüzde İnsan ve İnanlar - Bölüm 4
Günümüzde İnsan ve İnanlar - Bölüm 4Ömer Durmuş
 
EğItim Bilimleri 1
EğItim Bilimleri 1EğItim Bilimleri 1
EğItim Bilimleri 1derslopedi
 
Kuramlari www.kpss10.com
Kuramlari www.kpss10.comKuramlari www.kpss10.com
Kuramlari www.kpss10.commassive501
 
EğItim Bilimleri 4
EğItim Bilimleri 4EğItim Bilimleri 4
EğItim Bilimleri 4derslopedi
 
Davranisci Kuramlar
Davranisci KuramlarDavranisci Kuramlar
Davranisci Kuramlarosskpss
 
EğItim Bilimleri 2
EğItim Bilimleri 2EğItim Bilimleri 2
EğItim Bilimleri 2derslopedi
 
Sosyal Öğrenme Kuramı ALBERT BANDURA (1925 - ).ppt
Sosyal Öğrenme Kuramı ALBERT BANDURA (1925 - ).pptSosyal Öğrenme Kuramı ALBERT BANDURA (1925 - ).ppt
Sosyal Öğrenme Kuramı ALBERT BANDURA (1925 - ).pptZühtü Soylu
 
öğRenme Psikolojisi1
öğRenme Psikolojisi1öğRenme Psikolojisi1
öğRenme Psikolojisi1derslopedi
 

Similaire à öğRenme Psikolojisi Konular Listesi (20)

EğItim Bilimleri Hepsi
EğItim Bilimleri HepsiEğItim Bilimleri Hepsi
EğItim Bilimleri Hepsi
 
eğitim öğrenme öğretim ilişkisi ve temel kavramlar.pptx
eğitim öğrenme öğretim ilişkisi ve temel kavramlar.pptxeğitim öğrenme öğretim ilişkisi ve temel kavramlar.pptx
eğitim öğrenme öğretim ilişkisi ve temel kavramlar.pptx
 
Pavlov Thorndike Guthrie
Pavlov Thorndike GuthriePavlov Thorndike Guthrie
Pavlov Thorndike Guthrie
 
Kpss Eğitim Bilimleri
Kpss Eğitim BilimleriKpss Eğitim Bilimleri
Kpss Eğitim Bilimleri
 
Davranışcı,Humanist ve Gerçekci Yaklaşım
Davranışcı,Humanist ve Gerçekci YaklaşımDavranışcı,Humanist ve Gerçekci Yaklaşım
Davranışcı,Humanist ve Gerçekci Yaklaşım
 
Zeka ve kişilik
Zeka ve kişilikZeka ve kişilik
Zeka ve kişilik
 
Ogrenmepsikolojisi
OgrenmepsikolojisiOgrenmepsikolojisi
Ogrenmepsikolojisi
 
Sosyal öğrenme kuramları
Sosyal öğrenme kuramlarıSosyal öğrenme kuramları
Sosyal öğrenme kuramları
 
GelişIm 1
GelişIm 1GelişIm 1
GelişIm 1
 
Psikoloji
PsikolojiPsikoloji
Psikoloji
 
Www.kpss10.com gelişim psikolojisi 2012
Www.kpss10.com gelişim psikolojisi 2012Www.kpss10.com gelişim psikolojisi 2012
Www.kpss10.com gelişim psikolojisi 2012
 
Kuramsal02guthrie
Kuramsal02guthrieKuramsal02guthrie
Kuramsal02guthrie
 
Günümüzde İnsan ve İnanlar - Bölüm 4
Günümüzde İnsan ve İnanlar - Bölüm 4Günümüzde İnsan ve İnanlar - Bölüm 4
Günümüzde İnsan ve İnanlar - Bölüm 4
 
EğItim Bilimleri 1
EğItim Bilimleri 1EğItim Bilimleri 1
EğItim Bilimleri 1
 
Kuramlari www.kpss10.com
Kuramlari www.kpss10.comKuramlari www.kpss10.com
Kuramlari www.kpss10.com
 
EğItim Bilimleri 4
EğItim Bilimleri 4EğItim Bilimleri 4
EğItim Bilimleri 4
 
Davranisci Kuramlar
Davranisci KuramlarDavranisci Kuramlar
Davranisci Kuramlar
 
EğItim Bilimleri 2
EğItim Bilimleri 2EğItim Bilimleri 2
EğItim Bilimleri 2
 
Sosyal Öğrenme Kuramı ALBERT BANDURA (1925 - ).ppt
Sosyal Öğrenme Kuramı ALBERT BANDURA (1925 - ).pptSosyal Öğrenme Kuramı ALBERT BANDURA (1925 - ).ppt
Sosyal Öğrenme Kuramı ALBERT BANDURA (1925 - ).ppt
 
öğRenme Psikolojisi1
öğRenme Psikolojisi1öğRenme Psikolojisi1
öğRenme Psikolojisi1
 

Plus de derslopedi

AtatüRk KıSa
AtatüRk KıSaAtatüRk KıSa
AtatüRk KıSaderslopedi
 
AtatüRk KıSa
AtatüRk KıSaAtatüRk KıSa
AtatüRk KıSaderslopedi
 
2 Birinci Dunya Savasinda Osmanli Devleti1
2    Birinci Dunya Savasinda Osmanli Devleti12    Birinci Dunya Savasinda Osmanli Devleti1
2 Birinci Dunya Savasinda Osmanli Devleti1derslopedi
 
Milli Muca Gazete Manthetleri
Milli Muca Gazete ManthetleriMilli Muca Gazete Manthetleri
Milli Muca Gazete Manthetleriderslopedi
 
Turkiye Cumhuriyetinin Dis Politikasi
Turkiye Cumhuriyetinin Dis PolitikasiTurkiye Cumhuriyetinin Dis Politikasi
Turkiye Cumhuriyetinin Dis Politikasiderslopedi
 
7 Hayat Veren Zafer BüYüK Taarruz
7 Hayat Veren Zafer BüYüK Taarruz7 Hayat Veren Zafer BüYüK Taarruz
7 Hayat Veren Zafer BüYüK Taarruzderslopedi
 
1 Ilk Zaferimiz
1 Ilk Zaferimiz1 Ilk Zaferimiz
1 Ilk Zaferimizderslopedi
 
Sivas Kongresi
Sivas KongresiSivas Kongresi
Sivas Kongresiderslopedi
 
Kutruluş SavaşıNda Cepheler Ve Mud.Kurtuluş SavaşInda Cepheler Ve Mudanya Ant...
Kutruluş SavaşıNda Cepheler Ve Mud.Kurtuluş SavaşInda Cepheler Ve Mudanya Ant...Kutruluş SavaşıNda Cepheler Ve Mud.Kurtuluş SavaşInda Cepheler Ve Mudanya Ant...
Kutruluş SavaşıNda Cepheler Ve Mud.Kurtuluş SavaşInda Cepheler Ve Mudanya Ant...derslopedi
 
Sevr Ant,Dzenl Ordunun Kurulmasi
Sevr Ant,Dzenl Ordunun KurulmasiSevr Ant,Dzenl Ordunun Kurulmasi
Sevr Ant,Dzenl Ordunun Kurulmasiderslopedi
 
Mondrostan Sonra
Mondrostan SonraMondrostan Sonra
Mondrostan Sonraderslopedi
 
Istiklal Milletimindir
Istiklal MilletimindirIstiklal Milletimindir
Istiklal Milletimindirderslopedi
 
InkıLap Tarihi
InkıLap TarihiInkıLap Tarihi
InkıLap Tarihiderslopedi
 
Erzurum Kongresi
Erzurum KongresiErzurum Kongresi
Erzurum Kongresiderslopedi
 
DoğU Ve GüNey Cep
DoğU Ve GüNey CepDoğU Ve GüNey Cep
DoğU Ve GüNey Cepderslopedi
 
Amasya GöRüşMesi
Amasya GöRüşMesiAmasya GöRüşMesi
Amasya GöRüşMesiderslopedi
 
1.DüNya Savaşı,Cepheler
1.DüNya Savaşı,Cepheler1.DüNya Savaşı,Cepheler
1.DüNya Savaşı,Cephelerderslopedi
 
AtatüRkçüLüK Slayt
AtatüRkçüLüK SlaytAtatüRkçüLüK Slayt
AtatüRkçüLüK Slaytderslopedi
 
AtatüRkçüLüK 8.SıNıF Slayt
AtatüRkçüLüK 8.SıNıF SlaytAtatüRkçüLüK 8.SıNıF Slayt
AtatüRkçüLüK 8.SıNıF Slaytderslopedi
 

Plus de derslopedi (20)

AtatüRk KıSa
AtatüRk KıSaAtatüRk KıSa
AtatüRk KıSa
 
AtatüRk KıSa
AtatüRk KıSaAtatüRk KıSa
AtatüRk KıSa
 
2 Birinci Dunya Savasinda Osmanli Devleti1
2    Birinci Dunya Savasinda Osmanli Devleti12    Birinci Dunya Savasinda Osmanli Devleti1
2 Birinci Dunya Savasinda Osmanli Devleti1
 
Milli Muca Gazete Manthetleri
Milli Muca Gazete ManthetleriMilli Muca Gazete Manthetleri
Milli Muca Gazete Manthetleri
 
Turkiye Cumhuriyetinin Dis Politikasi
Turkiye Cumhuriyetinin Dis PolitikasiTurkiye Cumhuriyetinin Dis Politikasi
Turkiye Cumhuriyetinin Dis Politikasi
 
7 Hayat Veren Zafer BüYüK Taarruz
7 Hayat Veren Zafer BüYüK Taarruz7 Hayat Veren Zafer BüYüK Taarruz
7 Hayat Veren Zafer BüYüK Taarruz
 
1 Ilk Zaferimiz
1 Ilk Zaferimiz1 Ilk Zaferimiz
1 Ilk Zaferimiz
 
Sivas Kongresi
Sivas KongresiSivas Kongresi
Sivas Kongresi
 
Kutruluş SavaşıNda Cepheler Ve Mud.Kurtuluş SavaşInda Cepheler Ve Mudanya Ant...
Kutruluş SavaşıNda Cepheler Ve Mud.Kurtuluş SavaşInda Cepheler Ve Mudanya Ant...Kutruluş SavaşıNda Cepheler Ve Mud.Kurtuluş SavaşInda Cepheler Ve Mudanya Ant...
Kutruluş SavaşıNda Cepheler Ve Mud.Kurtuluş SavaşInda Cepheler Ve Mudanya Ant...
 
Sevr Ant,Dzenl Ordunun Kurulmasi
Sevr Ant,Dzenl Ordunun KurulmasiSevr Ant,Dzenl Ordunun Kurulmasi
Sevr Ant,Dzenl Ordunun Kurulmasi
 
Mondrostan Sonra
Mondrostan SonraMondrostan Sonra
Mondrostan Sonra
 
Istiklal Milletimindir
Istiklal MilletimindirIstiklal Milletimindir
Istiklal Milletimindir
 
InkıLap Tarihi
InkıLap TarihiInkıLap Tarihi
InkıLap Tarihi
 
Erzurum Kongresi
Erzurum KongresiErzurum Kongresi
Erzurum Kongresi
 
DoğU Ve GüNey Cep
DoğU Ve GüNey CepDoğU Ve GüNey Cep
DoğU Ve GüNey Cep
 
Bati Cephes
Bati CephesBati Cephes
Bati Cephes
 
Amasya GöRüşMesi
Amasya GöRüşMesiAmasya GöRüşMesi
Amasya GöRüşMesi
 
1.DüNya Savaşı,Cepheler
1.DüNya Savaşı,Cepheler1.DüNya Savaşı,Cepheler
1.DüNya Savaşı,Cepheler
 
AtatüRkçüLüK Slayt
AtatüRkçüLüK SlaytAtatüRkçüLüK Slayt
AtatüRkçüLüK Slayt
 
AtatüRkçüLüK 8.SıNıF Slayt
AtatüRkçüLüK 8.SıNıF SlaytAtatüRkçüLüK 8.SıNıF Slayt
AtatüRkçüLüK 8.SıNıF Slayt
 

öğRenme Psikolojisi Konular Listesi

  • 1. Öğrenme Psikolojisi Konular Listesi  Öğrenme İle İlgili Temel Kavramlar • Öğrenme • Refleks • İçgüdü • Dürtü • Güdü • Yaş • Zeka • Dikkat • Algı • Türe özgü hazıroluş  Öğrenmeyi Etkileyen Faktörler • Büyüme • Olgunlaşma • Hazırbulunuşluk • Gelişme • Gelişim • Kaygı • Genel Uyarılmışlık Düzeyi  Öğrenme Kuramları  Klasik Koşullanma (Pavlov)  Edimsel Koşullanma (Skinner) Pekiştirme Tarifeleri  Bitişiklik Kuramı (Watson)  İşaret Tepki Bitişikliği (Guthrie) İstenmeyen Davranışların Ortadan Kaldırılması  Bağlaşımcılık (Thorndike) Seçme ve Bağlama (Deneme – Yanılma) Öğrenme Kanunları • Hazırbulunuşluk Kanunu • Tekrar Kanunu • Etki Kanunu  Sosyal Öğrenme (Bandura)  Gestalt Psikolojisi Algı ve Algı Yasaları • Zemin-Şekil Yasası • Yakınlık Yasası • Süreklilik Yasası • Benzerlik Yasası • Tamamlama Yasası • Basitlik Yasası • Pragnaz Yasası  İçgörüsel Öğrenme (Köhler)  Hümanistik Psikoloji (Maslow – Rogers)  Bilgiyi İşleme Kuramı  Öğrenme Stratejileri  Öğrenme Stilleri
  • 2.  Örtük Öğrenme  Ket Vurma ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ Bu bölümde Kamu Personeli Seçme Sınavı öğretmen adayları için yapılan Eğitim Bilimleri Sınavı içerisinde yer alan, sınavın %25’lik dilimini (30 soru) kapsayan öğrenme psikolojisi ile ilgili konular üzerinde durulacaktır. Konular kavramsal açıklamalar ve örnekleriyle birlikte verilmeye çalışılacaktır.  Öğrenme İle İlgili Temel Kavramlar • Öğrenme • Refleks • İçgüdü • Dürtü • Güdü • Zeka • Dikkat • Türe özgü hazıroluş Öğrenme: Yaşantı sonucu bireyin davranışlarında yada potansiyel davranışlarında oluşan kalıcı izli değişikliklerdir. Öğrenmenin gerçekleşebilmesi için bireyin bir uyarıcıya verdiği tepkiyi benzer durumlarda tekrar etmesi yani kalıcı izli tepkiler vermesi gerekmektedir. Davranışlarımız geçici ve kalıcı davranışlar olarak ikiye ayrılabilir. Geçici davranışlar söz konusu olduğunda bireyin herhangi bir uyarıcıya verdiği tepkiyi tekrar etmesi beklenilmez; alkollü iken normalde gösterilen davranışlardan farklı davranışlar sergilemek, ilaç veya uyuşturucunun etkisiyle davranışlarda bulunmak ya da yüksek ateş nedeniyle sayıklamak geçici davranışlar içerisinde sayılabilir. Kalıcı davranışlar söz konusu olduğunda tepkide bir tutarlık söz konusudur. Trafik kurallarına uygun araba kullanmak, eğitimle ilgili bir kavramın tanımını yapmak, bir deneyi işlem sırasına göre yapmak kalıcı izli davranışlar arasında sayılabilir. Refleks: Doğuştan getirdiğimiz ve bir uyarıcıya karşı göstermiş olduğumuz basit, tutarlı ve ani tepkilerdir. Refleks söz konusu olduğunda öğrenmeden söz edilemez. Refleksif davranışlarımız öğrenmenin etkisi olmadan doğuştan getirilen özellikler taşımaktadır.  Dizimize vurulduğu zaman ayağımızı kaldırmamız.  Yüksek ses karşısında irkilme ve o yöne yönelme refleksif davranışlara örnek olarak gösterilebilir. İçgüdü: Türe özgü ve karmaşık bir davranış örüntüsü bulunan öğrenme yerine olgunlaşma sonucu gelişen, başka türlerde görülmeyen davranışlardır. Bu kavram özellikle üzerinde tam bir fikir birliğine varılamamış bir yapı içermektedir. Bazı bilim adamları insanlarda içgüdünün olmadığını ifade ederken bazıları ise içgüdülerin insanlarda görülen bazı davranışlarla kendisini gösterdiğini ifade etmektedir. İnsanlarda içgüdünün olmadığı ancak içgüdüsel bazı davranışların görüldüğü ifade edilmektedir. Örneğin annelik davranışı, kıskançlık, saldırganlık davranışları içgüdüsel davranışlar arasında sayılmaktadır.
  • 3. Bebeğin kokusu, kadının annelik içgüdülerini hayata geçirir ve bebeğini göğsüne bastırma, kucağına alıp ninni söyleme ya da yavaşça sallama davranışları görülür. Hayvanlarda gördüğümüz birçok davranış içgüdüseldir.  Köpeklerin kemikleri toprağın altına gömmek için toprağı kazmaları.  Karetta karettaların millerce yol kat edip yumurtalarını bırakmak için Patara plajına gelmeleri. Dürtü: Organizmanın yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan fizyolojik kökenli ihtiyaçların organizmayı harekete hazır hale getirmesine dürtü denir. Açlık, susuzluk, cinsellik gibi fizyolojik ihtiyaçlarımızın organizmada rahatsızlık hali yaratması ve organizmanın bu rahatsızlıktan kurtulmak için harekete geçmesi dürtü olarak ifade edilebilir.  Susayan birinin su içmek için buzdolabına yönelmesi  Karnı acıkan bir bireyin yemek yemek için mutfağa yönelmesi dürtüye örnek olarak verilebilir. Güdü: Güdü kavramı dürtüleri de kapsayan genel bir kavramdır. Organizmanın ihtiyaçlarını kapsayan ve onu harekete geçirici bir yapı içerir. İlgilerimiz, arzularımız, isteklerimiz ve dürtülerimiz güdü kavramı içerisinde yer alır. Güdüler organizmayı uyarır ve harekete geçirir. Güdü organizmayı harekete geçirecek bir enerji durumudur ve bu enerji bireyin o anda ihtiyaç duyduğu etkinliği yapabilmesi için onu tetikler. Biraz önce de ifade edildiği gibi, güdü, fizyolojik ihtiyaçlarımızın yanında psikolojik ve sosyolojik ihtiyaçlarımızı da içerir. Güdülenme ise, organizmanın ihtiyaçları giderilmesi için harekete geçmeye hazır hale gelmesidir. Güdülenme içsel ve dışsal güdülenme olmak üzere ikiye ayrılabilir. İçsel güdülenme; organizmanın ihtiyacı kendi hissetmesi ya da bir etkinliği yapmanın faydalı olacağına kendi inanç getirmesidir.  Kendini geliştirmek için farklı kitapları okumaya istekli olmak Dışsal güdülenme; organizmanın ihtiyacı farklı kaynaklardan hissetmesi ya da bir etkinliği yapmanın faydalı olacağına dışardan gelen uyarılar sonucunda kanaat getirmesidir.  Sınavlarda başarılı olmanın koşulunun günde en az bir saat düzenli ders çalışılması gerektiği yönündeki uyarıların dikkate alınması. “Güdülenme içsel ya da dışsal olsa da unutulmaması gereken bunun içsel bir süreç olduğudur.” Zeka: Üzerinde en çok tartışılan ve tanım birliğine ulaşılamamış ve öğrenmeyle doğrudan ilişkili kavramlardan biridir. Zeka farklı birçok disiplinden bilim adamı tarafından tanımlanmıştır. Bu tanımlar içinde görülen ortak nokta, problem çözme, öğrenme ve adaptasyon olarak karşımıza çıkmaktadır. Çevreye uyma, öğrenme hızı, problem çözme, kavram üretme, farklı çözüm önerileri sunma zekanın göstergeleri olarak kabul edilmiştir. Zeka öğrenme ile doğrusal bir ilişki göstermektedir. Zeka düzeyindeki artış öğrenmeyi kolaylaştırırken, zeka düzeyindeki düşüş öğrenmeyi güçleştirmektedir.
  • 4. Zeka kalıtım ve çevrenin etkileşimi sonucu ortaya çıkmaktadır. Kalıtım zekanın sınırlarını çizerken, çevresel faktörler nerede olacağını belirlemektedir. Zeka ile ilgili daha ayrıntılı açıklamalar “Yöntem ve Teknikler” bölümünde Çoklu Zeka Kuramı içerisinde ele alınacaktır. Dikkat: Odaklanma durumu olarak ifade edilebilir. Organizmanın belli bir anda bir durum ya da nesneye odaklanma durumuna dikkat denilmektedir. Dikkat tek boyutlu olup aynı anda iki farklı duruma odaklanmak mümkün değildir. Yani bir birey hem müzik dinleyip hem de aynı anda ders çalışamaz. Birey ders çalışırken müzik dinliyorsa ya müziği dinliyordur ya da ders çalışıyordur. Odak Dikkat sınırı bireyin çevresindeki uyarıcıları alabildiği sınırlardır. Ancak bu sınırlar içerisinde yoğunlaşılan uyarıcı diğerlerinden ayırt edilir. Bu ayırt etme durumu odaklanma yani dikkattir. Türe Özgü Hazır Oluş: Bir organizma ancak fizyolojik donanımının el verdiği ölçüde öğrenebilir. Buna türe özgü hazır oluş denilmektedir. Bir tür kendi fiziksel donanımının el vermediği etkinlikleri gerçekleştiremez.  Papağan ve muhabbet kuşlarının fizyolojik yapısı insan seslerini taklit etmeye uygun olduğundan bu canlılar seslerimizi taklit edebilmektedirler.  Köpeklere istenilen birçok davranış öğretilebilirken, kedilere bu davranışların bir türlü kazandırılamaması türe özgü hazır oluşla açıklanabilir. Bölüm Sonu Soruları 1. Aşağıdakilerden hangisi refleksin bir özelliği değildir? a) Basit bir davranıştır b) Öğrenme yoluyla ortaya çıkar c) Doğuştan gelmektedir d) Ani bir davranış biçimidir e) Tutarlı davranışlar görülür 2. İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özellik hangisidir? a) Düşünmesi b) İç güdüleri c) Refleksleri d) Öğrenme ve aktarması e) Türe özgü davranışları 3. Organizmanın her türlü hareketine ne ad verilir? a) Öğrenme b) Davranış c) Yaşantı d) Duyum
  • 5. e) Algılama 4. Aşağıdakilerden hangisi öğrenmeyi doğrudan etkileyen etmenlerden değildir? a) Yaş b) Zeka c) Olgunlaşma d) Heyecanlar e) Güdülenme 5. Hangisi içgüdülere ilişkin bir özelliği ifade etmemektedir? a) Doğuştan getirilmektedir. b) Öğrenmenin etkisi bulunmamaktadır c) Karmaşık bir davranış örüntüsü bulunmaktadır. d) Türün tüm üyelerinde görülmektedir. e) Olgunlaşma ortaya çıkışını olumlu etkilemektedir. 6. Doğuştan getirdiğimiz ve uyarıcıya karşı verdiğimiz ani ve basit tepki aşağıdaki kavramlardan hangisiyle ifade edilebilir? a) Refleks b) Dürtü c) Güdü d) Kazanım e) İçgüdü 7. Şiddetli gürültü karşısında irkilme ne tür bir tepkiye örnektir? a) Koşullu b) Nötr c) Koşulsuz d) Refleks e) Korku 8. Aşağıdakilerden hangisi zekayı etkileyen en önemli faktördür? a) Çevreyle kurulan nitelikli ilişki b) Anna ve babanın zeka düzeyi c) Ailenin sosyal yapısı d) Ailenin ekonomik gelir düzeyi e) Öğrenme ortamının düzenlenmesi 9. Dikkat ile ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? a) Bir uyarıcıdan başka bir uyarıcıya kayabilir b) Bir uyarıcıyı tanıyıncaya kadar ikinci uyarıcı seçilmez c) Çevredeki uyarıcıların hepsine birden yoğunlaşılır. d) Süresi yaşla birlikte değişim gösterir. e) Aşırı heyecan durumunda kontrolü güçleşir. 10. Bir öğretmen sınıf ortamında öğrencilerin aşağıdaki özelliklerinden hangisini öncelikli olarak dikkate almak zorundadır? a) Öğrencilerin fiziksel özellikleri b) Öğrencilerin Psiko-motor becerileri c) Bedensel gelişimleri d) Duygusal farklılıkları e) Bireysel ayrılıkları
  • 6.  Öğrenmeyi Etkileyen Faktörler • Büyüme • Olgunlaşma • Hazırbulunuşluk • Gelişme • Gelişim • Kaygı • Genel Uyarılmışlık Düzeyi Büyüme: Bireyin bedensel yönünde meydana gelen değişimlerdir. Bedenin boy, kilo ve hacim olarak artması büyüme olarak adlandırılmaktadır. Büyüme yaşla bağlantılı ve organizmanın niceliksel değişimleridir. Büyüme bireyin sadece fizyolojik değişimini içerdiğinden öğrenmenin rolü yoktur. Ancak öğrenmenin gerçekleşebilmesi için büyüme gereklidir. Büyümeyle birlikte öğrenmenin gerçekleşmesinde en önemli faktörlerden birisi de olgunlaşmadır. Olgunlaşma: Organizmanın büyümenin etkisiyle kendisinden beklenilen etkinlikleri yapabilecek duruma gelmesidir. Bireyin bir etkinliği gerçekleştirebilmesi için fiziksel olarak bu etkinliği yapabilecek bir duruma gelmesi gerekmektedir. Büyümede olduğu gibi olgunlaşmada da öğrenmenin rolü yoktur. Olgunlaşma sadece bir etkinliği yapabilecek yeterli fiziksel ve zihinsel yetiye kavuşmaktır.  Çocukların yürüyebilmesi için yaklaşık 12-14 aylık olmaları gerekmektedir.  Küçük kas faaliyetleri gelişmeyen bir çocuğun kalem tutması ya da yazı yazması beklenilemez. Hazırbulunuşluk: Bireyin bir öğrenmeyi gerçekleştirebilmesi için gerekli tüm koşullar hazırbulunuşluk olarak nitelendirilebilir. Yanlış bir kanı hazırbulunuşluğun sadece öğrenmenin gerçekleşmesi için gerekli olan “ön öğrenmeler” olduğudur. Oysa bu kavram ön öğrenmelerin yanı sıra, bireyin öğrenebilmesi için psikolojik, fizyolojik ve sosyal yönden öğrenmeye hazır halde olmasıdır. Hazırbulunuşluk önceki öğrenmelerimizi, ilgilerimizi, tutumlarımızı, güdülenmişlik düzeyimizi, yeteneklerimizi ve genel sağlık durumumuzu kapsayan bir kavramdır.
  • 7. Gelişme : Büyüme, olgunlaşma ve öğrenmenin etkileşimi sonucu sürekli ilerleme sağlayan değişmedir. Gelişim : Organizmanın döllenmede başlayarak bedensel, zihinsel, dilsel, duygusal, sosyal yönden belli koşulları olan en son aşamasına ulaşıncaya kadar sürekli ilerleme sağlayan değişimdir. Gelişme – Gelişim Ürün Süreç • Gelişme, büyüme, olgunlaşma ve öğrenmenin birini etkileyerek devam etmesiyle döllenmeden ölüme dek süren yaşam sürecinde bireyin geçirdiği fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal değişikliklerdir. Kaygı: Organizmanın nedeni belli olan ya da olmayan bir durum karşısında üzüntü, sıkıntı, heyecan, gerilim yaşaması haline kaygı denilebilir. Kaygı, organizmanın sonucu bilememe nedeniyle fizyolojik ve psikolojik durumunda değişiklikler olmasına neden olmaktadır. Kaygı ve öğrenme arasında bir ilişki bulunmaktadır ve bu ilişki normal dağılım eğrisine benzer bir yapı organize etmektedir. Yani kaygının öğrenmeyi tamamen olumlu ya da tamamen olumsuz etkilemesi söz konusu değildir. Kaygı öğrenmeyi belli bir noktaya kadar olumlu yönde etkilemektedir. Kaygının hiç olmaması öğrenmenin gerçekleşmesi için organizmanın harekete geçme isteğini olumsuz etkilemekte ve öğrenmenin gerçekleşmesini güçleştirmektedir. Kaygının çok yüksek olması da yine öğrenmeyi olumsuz yönde etkilemektedir. Bu durumda da organizma öğrenme ortamında çok fazla endişe ve sıkıntı duyacağından bir türlü öğrenme ortamına adapte olamamakta ve öğrenmenin gerçekleşmesini olumsuz yönde etkilemektedir. Öğrenmenin gerçekleşebilmesi için kaygının orta düzeyde olması gerekmektedir. x x x Çok düşük Orta düzey Çok yüksek Şekil 1 Kaygı ve öğrenme arasındaki ilişki
  • 8. Genel Uyarılmışlık Düzeyi: Organizmanın öğrenmeyi gerçekleştirebilmesi için duyu organlarının dışarıdan gelen uyarıcıları alabilecek şekilde uyarılmış olması gereklidir. Genel uyarılmışlık düzeyinin çok düşük olması bireyin dışarıdan gelen uyarıcıları almasını engellemektedir. Örneğin yatarak ders çalışmak bireyin çalıştığı konuya yoğunlaşmasını engelleyeceği için genel uyarılmışlık düzeyi düşecek ve çalışmaya çok fazla odaklanamayacaktır. Bunun için en uygun çalışma şekli masa başında ve çok fazla uyarıcının bulunmadığı bir ortamda çalışmaktır. Bölüm Sonu Soruları 1. Aşağıdakilerden hangisi öğrenmeyi doğrudan etkileyen etmenlerden değildir? a) Yaş b) Zeka c) Olgunlaşma d) Heyecanlar e) Güdülenme 2. Türkiye’de okula gitme yaşı 7’den 6’ya indirilmiştir. Bunun nedeni aşağıdaki kavramlardan hangisi ile doğrudan ilişkilidir. a) Büyüme b) Gelişme c) Olgunlaşma d) Güdülenme e) Hazırbulunuşluk 3. Gelişmeyle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? a) Çevre ve kalıtımın karşılıklı etkileşiminin ürünüdür. b) Yaşam boyu devam eden bir süreçtir. c) Bireysel ayrılıklar söz konusu değildir. d) Fiziksel gelişimle birlikte öğrenme de önemlidir. e) Kritik dönemlere sahiptir. 4. Kaygı düzeyi hangi durumda öğrenmeyi olumlu yönde etkiler? a) Çok düşük b) Çok düşük düzeye yakın c) Çok yüksek d) Orta düzey e) Çok yüksek düzeye yakın 5. Organizmanın belirli bir davranışı yerine getirebilecek yeterliğe gelmesi aşağıdaki kavramlardan hangisiyle açıklanabilir? a) Öğrenme b) Büyüme c) Olgunlaşma d) Gelişme e) Hazırolma 6. Öğrenmeyi etkileyen etkenlerle ilgili aşağıdaki anlatımlardan hangisi yanlıştır? a) Öğrenenle, öğrenme yöntemi (stratejisi) ve öğrenilecek olanla ilgili etmenler vardır. b) Genel uyarılmışlık düzeyi öğrenmeyi doğrudan etkileyen bir etkendir. c) Uygun öğrenme ortamı öğrenmeyi kolaylaştırır. d) Öğrenilecek olanın kavramsal çağrışımı ne kadar yüksekse o kadar kolay öğrenilir. e) Öğrenilecek olanı gruplandırmaktansa tek tek öğrenmek daha kolaydır.
  • 9. 7. Öğretmen sınıfa girdiğinde ilk olarak dikkat çekme etkinliğine yer vermektedir. Bunun nedeni aşağıdakilerden hangisiyle doğrudan ilişkilidir? a) Genel uyarılmışlık hali b) Etkinliklere giriş yapma c) Türe özgü hazır bulunuşluk d) Güdüler e) Transfer 8. Bireyin öğrenme ortamında yeni bir öğrenmeyi gerçekleştirmek için ihtiyaç duyduğu ön öğrenmeler hangi kavramla açıklanmaktadır? a) Hazırbulunuşluk b) Olgunlaşma c) Gelişme d) Anlama e) Algılama 9. Aşağıdaki ifadelerden hangisi öğrenmeyi en iyi şekilde tanımlar? a) Davranışlarda meydana gelen değişimdir b) Tekrar sonucu davranışların pekişmesidir c) Bireyin yaşantısı sonucu oluşan kalıcı izli değişikliktir d) Organizmanın çevreye uyum sürecidir e) İstendik yönde davranış değişikliği oluşturma sürecidir 10. Çocuğun kalem tutma becerisinin yeni yeni gelişmesi sonucu düzgün çizgi çizemediği görülmektedir. Buna karşın öğretmeni öğrenciyi düzgün çizgi çizmesi konusunda sürekli uyarmaktadır. Öğrencide meydana gelen kızgınlık aşağıdakilerden hangisi ile açıklanabilir? a) Ceza b) Büyüme c) Hazırbulunuşluk d) Olgunlaşma e) Kaygı
  • 10.  Öğrenme Kuramları  Klasik Koşullanma (Pavlov)  Edimsel Koşullanma (Skinner) Pekiştirme Tarifeleri  Bitişiklik Kuramı (Watson)  İşaret Tepki Bitişikliği (Guthrie) İstenmeyen Davranışların Ortadan Kaldırılması  Bağlaşımcılık (Thorndike) Seçme ve Bağlama (Deneme – Yanılma) Öğrenme Kanunları • Hazırbulunuşluk Kanunu • Tekrar Kanunu • Etki Kanunu  Sosyal Öğrenme (Bandura)  Gestalt Psikolojisi Algı ve Algı Yasaları • Zemin-Şekil Yasası • Yakınlık Yasası • Süreklilik Yasası • Benzerlik Yasası • Tamamlama Yasası • Basitlik Yasası • Pragnaz Yasası  İçgörüsel Öğrenme (Köhler)  Hümanistik Psikoloji (Maslow – Rogers)  Bilgiyi İşleme Kuramı Klasik Koşullanma (Pavlov): Klasik koşullanma Rus bilim adamı Ivan Petrovic Pavlov’un yaptığı çalışmalar sonucu ortaya koyduğu bir öğrenme kuramıdır. Pavlov yaptığı çalışmada köpeklerin eti gördüğü zaman ne kadar salya salgıladığını ortaya koymak için bir deney düzeneği hazırlamış ve köpeğin hareket etmesini engelleyen bir laboratuar ortamı organize etmiştir. Köpeğe her et verilişinde köpeğin ne kadar salya salgıladığı da düzenli olarak ölçülmüştür. Çalışmanın ilerleyen aşamalarında Pavlov asistanı köpeğe eti götürdüğünde köpeğin eti görmediği halde asistanının ayak sesine salya salgıladığını fark ederek çalışmanın yapısını değiştirmiş ve klasik koşullanma kuramını ileri sürdüğü deney düzeneğini hazırlamıştır.
  • 11. Pavlov organizmanın başlangıçta nötr olan ve herhangi bir tepkiye yol açmayan bir uyarıcının organizmanın herhangi bir tepkisine neden olan bir uyarıcıyla birlikte verilmesi durumunda nötr olan uyarıcıya organizmanın tepki verebileceğini ileri sürmüştür. Pavlov deney düzeneğini hazırlarken köpek için herhangi bir şey ifade etmeyen zil sesini (nötr uyarıcı), köpeğin hoşuna giden eti (koşulsuz – doğal uyarıcı) birlikte ard arda vererek köpeğin ete karşı göstermiş olduğu salyayı (koşulsuz – doğal tepki) zil sesine vermesini sağlamıştır. Klasik Koşullanma Süreci Koşulsuz uyarıcı Koşulsuz tepki (et) (salya) Nötr uyarıcı = zil Nötr uyarıcı Koşulsuz uyarıcı Koşulsuz tepki (zil) (et) (salya) Koşullu uyarıcı Koşullu tepki (zil) (salya) Klasik koşullanma sürecinde köpeğin hoşuna giden ve salya tepkisine neden olan doğal uyarıcı olan et, zil sesinden hemen sonra verilerek köpeğin zil sesine şartlanması sağlanılmaktadır. Önce zil sesi, hemen ardından verilen et birkaç kez tekrar edildikten sonra zil sesi tek başına verilse bile salya tepkisi ortaya çıkmaktadır. Zile karşı gösterilen bu tepki doğal bir tepki olmadığından bu tepkiye koşullu ya da şartlı tepki denilmektedir. . Klasik Koşullanma İlkeleri  Bitişiklik  Haber vericilik  Genelleme  Ayırt etme  Sönme  Kendiliğinden geri gelme Bitişiklik: Klasik koşullanmada koşullanmanın gerçekleşmesi için nötr uyarıcı ile koşulsuz uyarıcının birlikte ve ard arda verilmesidir. Klasik koşullanmanın gerçekleşebilmesi için temel ilke nötr uyarıcının koşulsuz uyarıcıdan hemen önce verilmesidir.
  • 12. Haber Vericilik: Koşullanmanın gerçekleşmesinde nötr uyarıcının koşulsuz uyarıcının geleceğini organizmaya bildirmesi gerekmektedir. Buna haber vericilik ilkesi denilmektedir. Pavlov’un deneyinde zil sesi köpeğe etin geleceğini haber vermekte ve köpek salya salgılamaktadır. Genelleme: Koşullanmanın gerçekleşmesinin ardından koşullu uyarıcıya gösterilen tepkinin tüm benzer uyarıcılara gösterilmesine genelleme denilmektedir. Pavlov deneyinde zil sesine salya tepkisi alındıktan sonra sesin düzeyini değiştirmiş ve sürekli olarak etten önce verdiği zil sesini değiştirmiş farklı zil seslerinde de köpeğin salya salgıladığını gözlemiştir. Sürekli olarak 75 desibel düzeyinde zil sesinde et verildiğinde köpeğin 50 ve 100 desibellik zil sesine de salya salgılaması genellemedir. 50 Salya 75 Salya (Koşullu Tepki) 100 Salya Ayırt Etme: Organizmanın koşullanma sürecinde kullanılan koşullu uyarıcıyı diğerlerinden ayırt ederek tepkide bulunma eğilimidir. Organizma koşullu uyarıcıya benzeyen uyarıcılar içerisinde koşullu uyarıcıyı seçerek buna tepkide bulunması ve diğerlerini ayırması durumudur. Sönme: Koşullu uyarıcı koşulsuz uyarıcının uzun bir süre birlikte verilmesinin ardından, koşullu uyarıcının uzun bir süre boyunca koşulsuz uyarıcı olmadan tek başına verilmesi sonucunda koşullu tepkinin ortadan kalkmasına sönme denilmektedir. Sönmenin gerçekleşmesi durumunda koşullu uyarıcıya koşullu tepki artık gösterilmez. Köpeğin zil sesine salya salgılamaktan vazgeçmesi sönmedir. Kendiliğinden Geri Gelme: Sönmenin gerçekleşmesinden sonra koşullu uyarıcı ve koşulsuz uyarıcının birkaç kez birlikte verilmesi durumunda koşullu tepkinin tekrar ortaya çıkmasına kendiliğinden geri gelme denir. Bir örnekle klasik koşullanmayı açıklamaya devam edelim; Ayı oynatıcıların ayıları tef sesiyle nasıl oynattığını biliyor musunuz? Ayı oynatıcısı tef çaldığında ses başlangıçta ayı için herhangi bir şey ifade etmez tef sesi ayı için nötr uyarıcıdır. Ayı bir sac üzerine çıkarılıp altı açıldığında ayakları yanmaya başlayacaktır. Bu da ayı için koşulsuz yani doğal bir uyarıcıdır. Bu uyarıcı karşısında ayı ayaklarını kaldırma eğilimi gösterecektir. Bu gösterilen tepki koşulsuzdur. Önce tef sesi verilip hemen ardından ayı kızgın sac ile karşı karşıya kaldığında göstereceği tepki ayaklarının yanmasından dolayı koşulsuz bir tepki olan ayaklarını kaldırma davranışı olacaktır. Tef sesi ve kızgın sac yeterince birlikte verildiğinde artık kızgın sac olmasa bie ayı ayaklarını kaldırma davranışını gösterecektir. Ayının kızgın sac olmadığı halde daha doğrusu ayakları yanmadığı halde ayaklarını kaldırma davranışı koşullu bir tepki bu koşulu tepkiye neden olan tef sesi ise koşullu uyarıcı olacaktır.
  • 13. Tef sesi (nötr uyarıcı) Kızgın sac (koşulsuz uyarıcı) Ayının ayaklarını kaldırması (koşulsuz tepki) Tef sesi kızgın sac ayının ayaklarını kaldırması (nötr uy.) (koşulsuz uy) (koşulsuz tepki) Tef sesi ayının ayaklarını kaldırması (koşullu uy.) (koşullu tepki) Bitişiklik: Tef sesi ve kızgın sacın birlikte verilmesi. Haber vericilik: Tef sesinin kızgın sacın geleceğini bildirmesi. Genelleme: Tüm tef seslerine (tef sesine benzer diğer vurmalı çalgılar da olabilir) ayının ayak kaldırma davranışını göstermesi. Ayırt etme: Ayının sadece kızgın sacın verildiği tef sesine ayaklarını kaldırması diğer benzer seslere herhangi bir tepkide bulunmaması. Sönme: Uzun süre sadece tef sesi verilip kızgın sacın verilmemesi durumunda tef sesine gösterilen ayaklarını kaldıra davranışının ortadan kalkması. Kendiliğinden geri gelme: Tef sesi ve kızgın sacın sönmenin ardından birkaç kez birlikte verilmesiyle ayının tef sesine ayaklarını kaldırma davranışını yeniden göstermesi. Edimsel (Operant) Koşullanma (Skinner): Skinner’e göre organizma Pavlov’un klasik koşullanma kuramında ortaya koyduğu gibi kendisine verilen bir uyarıcıya otomatik tepkiler vermekten daha çok bilinçli tepkiler vermektedir. Davranışlarımızın çoğu otomatik değil bilinçlidir ve yaptığımız bir davranışın sonucunda elde ettiğimiz kazanımlar o davranışlarımızı şekillendirir. Skinner’in yaptığı çalışmaların temelinde Thorndike’ın etki yasası yatmaktadır. Etki yasasına göre organizma yaptığı bir davranışın sonucu tatmin edici, haz verici ise uyarıcı ve tepki arasındaki bağın gücü artar. Tepkinin sonucu rahatsız edici ise uyarıcı ve tepki arasındaki bağın gücü zayıflar. Bu bağın gücünü artıran uyarıcı pekiştireç, bağın gücünü azaltan ise cezadır. Skinner yaptığı çalışmada deney hayvanının manivelaya basma davranışını kazanıp kazanmadığını ortaya koymak istemiştir. Aç halde kafeste bulunan bir farenin manivelaya basma davranışını kazanmasını sağlamak için kafesin bir bölümünde hayvanın erişebileceği
  • 14. bir noktaya bir manivela koymuş ve bu manivelaya her basılışında önünde bulunan kutuya yem dökülmesini sağlayan bir düzenek hazırlamıştır. Hayvan bir süre aç bırakıldıktan sonra kafese konulduğunda doğal olarak yem arama eğiliminde olmuş ve kafes içerisinde gezinmiştir. Tesadüfen manivelaya bastığında ise kutuya düşen yemleri yiyen hayvan tekrar aç bırakıldığında yine gezinme eğiliminde olmuş ve yem ararken manivelaya yine basarak yemi elde etmiştir. Birkaç tesadüften sonra artık hayvan ne zaman yem istese gidip manivelaya basma davranışını kazanmıştır. Klasik koşullanmadaki otomatik tepkiler edimsel koşullanmada yerini bilinçli vücut hareketlerine bırakmıştır. Skinner’in uygulamasının benzeri güvercinler üzerinde de yapılmıştır. Fareler üzerinde görülen davranışların benzerleri güvercinler üzerinde de görülmüştür. Edimsel koşullanmada pekiştirme ve ceza bir davranışa şekil vermede çok büyük öneme sahiptir. Pekiştireç: İstenilen bir davranışın sıklığını artırmak için verilen uyarıcıya denilmektedir. Edimsel koşullanmada bir davranışın sıklığını artırmak için bu davranışın pekiştirilmesi yani davranışı yapanın hoşuna giden bir uyarıcının verilmesi gerekmektedir. Ortama sokulan bu uyarıcı pekiştireç, işlemin kendisi pekiştirmedir. Pekiştireçler birincil ve ikincil pekiştireç olarak iki gruba ayrılmaktadır. Birincil pekiştireç; organizmanın ihtiyaçlarını doğrudan gideren fizyolojik kökenli pekiştireçlerdir. Yiyecek, su, cinsellik birincil pekiştireçtir. İkincil pekiştireç; organizmanın ihtiyacını dolaylı olarak gideren psikolojik ve sosyal kökenli pekiştireçlerdir. Bir öğrencinin derste başarılı olması sonucu öğretmeninin defterine yıldız atması, küçük bir çocuğun babasından aldığı para ikincil pekiştireçtir. Olumlu / Olumsuz Pekiştireç ve Birinci / İkinci Tip Ceza
  • 15. Olumlu Pekiştireç: Ortama bir uyarıcı girer ve bu uyarıcı bireyin istediği ve hoşuna giden bir özellik taşımaktadır. Örnek: Okumayı başaran bir öğrenciye kırmızı kurdele takılması Olumsuz Pekiştireç: İstenilen davranışın ön plana çıkması söz konusudur. Bu davranışın ortaya çıkabilmesi için bireyin davranışı ortaya çıkarmasına engel uyarıcı ortamdan çekilir. Örnek: Ders çalışılmasına engel olan gürültünün ortamdan çıkarılması. Ceza: İstenmeyen bir davranışın sıklığını azaltmak ya da davranışı ortadan kaldırmak için verilen uyarıcıya denilir.  Birinci Tip Ceza: İstenmeyen bir davranışın ortadan kaldırılması için bireyin hoşuna gitmeyen bir uyarıcı ortama sokulur. Örnek: Sınıfta çok fazla gürültü çıkaran ve arkadaşlarını rahatsız eden öğrenciyi öğretmeninin azarlaması.  İkinci Tip Ceza: İstenmeyen bir davranışın ortadan kalkması için bireyin hoşuna giden bir uyarıcının ortamdan çıkarılması. Örnek: Alışverişe her çıkışında ağlayarak istediğini yaptırmak isteyen bir çocuğun istediği halde bir daha alışverişe götürülmemesi. Uyarıcı Ortama Ortamdan Girer Çıkar Davranış Sıklığı Artar Olumlu Olumsuz Pekiştireç Pekiştireç Azalır Birinci tip İkinci tip ceza ceza Unutulmaması gereken en önemli nokta pekiştireç söz konusu olduğunda davranışın sıklığı artarken, ceza söz konusu olduğunda davranışın sıklığı azalır. Premack İlkesi (Büyükanne Kuralı): Hoşa gitmeyen bir uyarıcının bireyin çok hoşuna giden başka bir uyarıcıyla birlikte verilmesi durumunda istenmeyen uyarıcının veya davranışın yerine getirilmesidir. En çok büyükanneler tarafından kullanıldığı için Büyükanne kuralı olarak da anılmaktadır. Büyükanneler torunlarına sevmediği yemeği yedirmek için genellikle yemekten sonra çok sevdikleri yiyeceği alabileceklerini söyler ve yemeği yedirirler.
  • 16. Ispanağını yersen dondurmayı yiyebilirsin. Pekiştirme Tarifeleri:  Sürekli pekiştirme  Sabit aralıklı pekiştirme  Sabit oranlı pekiştirme  Değişken aralıklı pekiştirme  Değişken oranlı pekiştirme Sürekli Pekiştirme: İstenilen bir davranışın sıklığının artırılması için davranışın yapılmasından sonra her seferinde pekiştirecin verilmesi işlemidir. Bu pekiştirme tarifesinin yeni kazandırılmak istenilen bir davranış ya da zor, karmaşık işlemlerin öğrenilmesinde kullanılması uygundur. Sürekli pekiştirmenin davranışın kazanılmasından sonra kademeli olarak azaltılması gerekmektedir. Bu durum devam ettirildiğinde pekiştirecin organizma için herhangi bir etkisi kalmayacaktır. Örnek:  Yazı yazmayı yeni öğrenen bir öğrencinin defterinin öğretme tarafından sürekli kontrol edilerek imzalanması.  Sınıfta konuşmaktan çekinen bir öğrencinin her parmak kaldırışında öğretmenin söz vermesi. Sabit Aralıklı Pekiştirme: Bu pekiştirme tarifesinde önemli olan belirlenen sabit zamanlarda pekiştirecin verilmesidir. Belirlenen zaman dilimi içerisinde organizmanın davranışı ne kadar yaptığı üzerinde durulmaz. Pekiştirme zamanı sabittir ve davranış sayısına bağlı kalınmaksızın belirlenen bu sabit zamanlarda pekiştireç verilir. Sabit aralıklı pekiştirmede pekiştirecin alınma zamanı yaklaştıkça istenilen davranışın sıklığı artarken, pekiştirecin alınmasından sonra davranışın sıklığında düşüş gözlenir. Örnek:  Memurların her ayın onbeşinde maaş almaları.  Bir dershanenin her ay düzenli olarak deneme sınavı yapması. Sabit Oranlı Pekiştirme: Bu pekiştirme tarifesinde ise önemli olan belirlenen davranış sayısıdır. Organizmanın belirlenen sayıda davranışı yerine getirmesinden sonra pekiştireç verilir. Sabit oranlı pekiştirmede yapılan doğru davranış sayısı dikkate alınarak belirlenen sayıya ulaşıldığı taktirde pekiştireç verilmektedir Örnek:  Bir öğretmenin her beş doğru cevap veren öğrencisine sözlü notu vermesi.  Bir mobilya üreticisi çalışanlarına parça başı ücret ödemesi. Değişken Aralıklı Pekiştirme: Değişken aralıklı pekiştirme tarifesinde ne zaman pekiştireç verileceği belli değildir. Davranışın sayısı ya da geçen sabit zaman aralığına bakılmaz. Bu tarifede önemli olan pekiştirmenin ne zaman yapılacağının belli olmaması durumudur pekiştireç farklı zamanlarda verilebilir. Örnek:  Hazırlık sınıflarında ne zaman yapılacağı belli olmayan quizler.  Ne zaman yapılacağı belli olmayan denetimler.
  • 17. Değişken Oranlı Pekiştirme: Davranış sayısına bağlı kalınmaksızın farklı davranış sayıları sonunda pekiştireç verilmesi durumudur. Bu tarifede önemli olan hangi davranıştan sonra pekiştirecin geleceğinin belli olmamasıdır. Bu nedenle organizma sürekli olarak istenilen davranışı yapma eğilimindedir. “En güçlü pekiştirme tarifesi değişken oranlı pekiştirmedir.” Örnek:  Kumarhanelerde kullanılan kollu kumar makineleri.  Sınıf içinde hangi doğru cevaptan sonra verileceği belli olmayan artı. Bölüm Sonu Soruları 1. Öğretmenin sınıfta sıcak, olumlu, rahat ve demokratik bir ortam yaratması sonucunda öğrencilerin okulla ilgili tüm etkenlere karşı olumlu duygular içinde olmaları aşağıdaki kavramlardan hangisi ile açıklanabilir? a) Ayırt etme b) Sönme c) Genelleme* d) Operant şartlanma e) Şartsız tepki 2. Bir öğrencinin harçlığının kesilmesini önleyebilmek için ders çalışma davranışını sürdürmesi aşağıdakilerden hangisi ile açıklanabilir? a) Olumlu pekiştirme b) Olumsuz pekiştirme* c) Premack ilkesi d) Birinci tip ceza e) İkinci tip ceza 3. Sıklığı arttırılmak istenen davranışın organizma için çok yeni olduğu durumlarda başlangıçta kullanılması en uygun olan pekiştirme şekli aşağıdakilerden hangisidir? a) Sabit aralıklı pekiştirme b) Sabit oranlı pekiştirme c) Değişken aralıklı pekiştirme d) Değişken oranlı pekiştirme e) Sürekli pekiştirme * 4. Karşıdan karşıya geçerken kendisine bisikletli bir kişinin çarpması sonucu bisikletten çok korkan hiç bir çocuğun daha sonraları bisikletlere ilgi duyması ve bisiklete binmeye çalışması aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? a) Genelleme b) Olumlu transfer c) Olumsuz transfer d) Koşullanma e) Sönme*
  • 18. 5. “Ortama sokulduğunda davranışın sıklığını arttıran uyarıcıdır.” İfadesi aşağıdaki seçeneklerden hangisi için söylenebilir? a) Olumlu pekiştireç* b) Olumsuz pekiştireç c) İkinci tip ceza d) Olumlu pekiştirme e) Olumsuz pekiştirme 6. İnsan davranışlarının sonuçlarına göre şekillendiğine vurgu yapan öğrenme kuramı aşağıdakilerden hangisidir? a) Klasik koşullama b) Edimsel koşullama* c) Sosyal öğrenme d) Bilgiyi işleme e) Tam öğrenme 7. Memurlara aylık olarak ücret ödenmesi ne tür bir pekiştirme tarifesine örnek olarak gösterilebilir? a) Sabit oranlı b) Sabit aralıklı* c) Değişken aralıklı d) Değişken oranlı e) Sürekli 8. Edimsel koşullama kuramının en önemli temsilcisi aşağıdakilerden hangisidir? a) Pavlov b) Piaget c) Bandura d) Skinner* e) Gagne 9. Öğrencilere her defasında farklı sayıdaki doğru cevaplarından sonra pekiştireç verilmesi ne tür pekiştirme tarifesine örnektir? a) Sabit oranlı b) Sabit aralıklı c) Değişken oranlı* d) Değişken aralıklı e) Sürekli 10. Klasik koşullanma ve edimsel koşullanma arasındaki farklılıklar dikkate alındığında aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? a) Klasik koşullanmada davranış uyarıcıyı takip eder b) Edimsel koşullanmada davranış uyarıcıdan önce gelir c) Edimsel koşullanmada pekiştirme gösterilen tepkiden bağımsızdır* d) Edimsel koşullanmada davranışın sonucu önemlidir e) Genelleme ve ayırt etme edimsel koşullanmada istemli, klasik koşullanmada istemsiz tepkilerdir. 11. Pekiştireçle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? a) Pekiştireç istenilen davranışın hemen öncesinde verilmelidir* b) Niçin pekiştireç verildiği öğrenciye bildirilmelidir c) Pekiştireçlerin değeri öğrenciden öğrenciye değişir d) Pekiştireç yeni ve güç davranışların kazandırılmasında daha sık verilmelidir e) Davranış öğrenildikten sonra pekiştireçler azaltılmalıdır
  • 19. 12. Klasik koşullama üzerinde çalışarak öğrenme psikolojisi alanında çok önemli veriler ortaya koyan bilim adamı aşağıdakilerden hangisidir? a) Pavlov* b) Piaget c) Bandura d) Skinner e) Gagne 13. Klasik koşullanma yoluyla kazandırılmak istenilen bir davranışta aşağıdaki süreçlerden hangisi görülmez? a) Uyarıcıların arasında bağların kurulması b) Benzer uyarıcıların genellenmesi c) Ceza verilmesi ** d) Uyarıcının ayırt edilmesi e) Davranışın sönmesi 14. Sosyal alanda başarı gösterme, sevilme, saygı görme gibi uyarıcılar birey için aşağıdakilerden hangisiyle ifade edilebilir? a) İkincil pekiştireçler b) İhtiyaçlar c) Birincil pekiştireçler d) Nötr pekiştirme e) Sosyal davranış 15. “Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer” özdeyişi aşağıdaki kavramlardan hangisi için bir örnek teşkil eder? a) Kazanma b) Sönme c) Genelleme d) Ayırtetme e) Pekiştirme 16. Koşulsuz uyarıcı ile koşulsuz tepki arasında nasıl bir bağ vardır? a) Bir anlık bağ b) Doğal bir bağ c) Sonradan edinilmiş bağ d) Öğrenilmiş bir bağ e) Bir süre varlığını koruyan bir bağ 17. Klasik koşullanmada sönmenin gerçekleşmemesi için ne yapılmalıdır? a) Aralıklarla koşullu uyarıcı koşulsuz uyarıcıyla birlikte verilmelidir b) Yalnızca koşulsuz uyarıcı verilmelidir c) Sürekli olarak koşullu ve koşulsuz uyarıcı birlikte verilmelidir. d) Koşulsuz tepki koşullu tepkiye dönene kadar tekrar edilmelidir. e) Koşullu uyarıcıya benzer uyarıcıların pekiştirilmemesiyle 18. Ceza ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? a) Birincil ve ikincil olmak üzere iki türdür. b) İstenilen davranışın sıklığının artırılması önemlidir. c) Davranış değişikliğine yol açar d) İstenmeyen davranışların tekrar edilme sıklığını azaltır. e) Birey için istendik uyarıcı ortamdan çekilir. 19. Aşağıdakilerden hangisi operant koşullanmaya bir örnektir?
  • 20. a) Yemek kokularının duyulması sonucu acıkmaya başlandığının fark edilmesi b) Akşam üzeri bası gelen çocuğun hava kararmaya başladığında kapıya doğru yönelmesi c) Babasının bisiklet almasını isteyen çocuğun notlarını yükseltmek için çalışması d) Bir kişinin sokak köpeklerinden kaçtığı halde evcil köpekleri sevmek için onlara yaklaşması e) Tef çalar çalmaz bir ayının oynamaya başlaması 20. Bir davranış yapıldığında; hoşa giden uyarıcının verilmesi, hoşa gitmeyen uyarıcının ortamdan çekilmesi durumunda davranışta nasıl bir değişim meydana gelir? a) Davranış tekrar eder b) Davranışta sönme meydana gelir c) Davranışın yapılma olasılığı azalır d) Davranış değişir e) Davranış zayıflar veya durur. Bitişiklik Kuramı (Watson):
  • 21. Watson’a göre insanlar refleks denilen uyarıcı-tepki bağıyla dünyaya gelir. Doğuştan getirdiğimiz bu refleksif davranışlarımızın yanında diğer davranışlar kalıtımsal değil insanın çocukluğundan beri çevresindeki belli uyarıcılarla belli tepkilerin birleşmesi sonucu U-T bağlarının birbiri üzerine şartlanma yoluyla inşa edilmesi sonucu gerçekleşir. Watson’ın öğrenmeye diğer açıklaması iki prensibe bağlı olarak olmuştur.En sık prensibi ve en son prensibi. En sık prensibi, verilen bir uyarıcıya ne kadar sık verilecek tepkiyi oluşturursak o uyarıcıya o tepkinin verilme olasılığı da o kadar artar. Benzer şekilde en son prensibi, verilen uyarıcıya verdiğimiz tepki ne kadar yeniyse aynı şekilde tepki verme olasılığı o kadar artar. Watson’a göre öğrenme koşullu uyarıcı ile koşulsuz uyarıcıların birbirlerine çok yakın zamanda verildiğinde meydana gelmektedir.  Koşullanma, pekiştirici uyarıcı olan koşulsuz uyarıcı önce koşullu uyarıcı sonra verildiğinde oluşmaktadır ve ancak koşulsuz uyarıcı hemen sonra verildiğinde meydana gelmektedir.  Bu uyarıcılar ne kadar sık birlikte verilirse, aralarındaki ilişki de o kadar güçlenmektedir.  Watson, sonuç olarak, öğrenmede sadece bitişiklik ve sıklık ilkelerini kabul etmekte, pekiştirmenin gereğine inanamamaktadır. İşaret –Tepki Bitişikliği (Guthrie): Guthrie’ye göre öğrenme; bir uyarılma ve tepkisinin arasındaki bitişikliğin sonucudur ve öğrenme bir uyarıcı ile bir tepki çiftinden sonra tamamlanır. Bu kural şunu ifade eder; verilen durumda bir şey yaptıysanız gelecek sefere aynı durumda aynı şeyi yapma eğiliminde olursunuz. Verilen bir zaman ve durumda, çok sayıda uyarıcının olduğu bir ortamda, organizma tüm bu uyarıcılarla bağlantı kuramaz sadece az sayıdaki uyarıcıyı seçerek alır ve tepkisi bu uyarıcıları oluşturduğu çağrışıma göre olur. Guthrie bunu tek-deneme öğrenme olarak açıklamaktadır. Guthrie’nin yaptığı bir diğer önemli çalışma da hareket eden uyarıcı ya da başka bir değişle işaret tepki bitişikliğidir. Guthrie bitişiklik kuralına inanmış olmasına rağmen bazen uyarıcı ile oluşan davranış belli bir süreç içinde gerçekleşir ki burada bitişiklikten söz etmek zorlaşır. Yani, dış uyarıcı alındığında vücut buna tepki verirken aynı zamanda yeni bir uyarıcı da üretmiş olur ki bu da gelecek tepkiyi oluşturur ve böyle devam ederek sonuçta dıştan gelen uyarıcı ile tepki arasında hareket üreten bir uyarıcı meydana gelir. Örnek olarak: Dışsal uyarıcı (telefon zili)  açığa çıkan tepki (telefona doğru yönelme hareketi)  hareket-üreten uyarıcı  açığa çıkan tepki (sandalyeden kalkış)  hareket-üreten uyarıcı 
  • 22. açığa çıkan tepki (telefona doğru yürüyüş)  hareket-üreten uyarıcı  açığa çıkan tepki (telefonun ahizesini kaldırış). Bugün ise bu öğrenme kavramına “zincirleme” denilmektedir. Zincirleme: Bir tepkiye neden olan uyarılmayla oluşan o tepki yeni bir tepki için bir uyarıcı olarak davranır ve bu da yeni bir tepki için tekrar bir uyarıcı olursa ve bu durum böylece devam ederse işte bu sürece “zincirleme” denir. İstenilmeyen Davranışların Ortadan Kaldırılması Eşik Yöntemi: İstenmeyen tepkiye neden olan uyarıcının şiddeti organizmayı rahatsız etmeyecek bir şiddette verilir ve bu şiddet kademeli olarak artırılır. Burada önemli olan istenilmeyen bir uyarıcının şiddetinin tepkiye neden olmayacak şekilde yavaş yavaş artırılmasıdır. Eşik metodu kademeli ilerleme olarak da nitelenebilir. Sistematik duyarsızlaştırma da eşik metodunun uygulama yollarından biridir.  Süt içmekten hoşlanmayan ve süt içmeyi reddeden bir çocuğun süt içmesi için sütün kakao ile birlikte çocuğu rahatsız etmeyecek şekilde yavaş yavaş oranının artırılarak başka bir ifadeyle kakao oranının her gün azaltılarak verilmesi sonucu süt içmeme davranışının ortadan kaldırılması. Bıktırma (Yorgunluk) Yöntemi: Yapılması istenilmeyen bir davranışın organizmanın bu davranışı bir daha yapmayı istemeyinceye kadar yani bıkıncaya kadar yaptırılmasıdır. Bıktırma yönteminde istenmeyen tepki, davranışı yapmaktan yoruluncaya- bıkıncaya kadar yaptırıldığı için organizma bir daha bu davranışı yapmayı istemeyecek bu yolla istenmeyen davranış ortadan kaldırılabilecektir. Bıktırma yönteminde dikkat edilmesi gerek istenmeyen davranışın organizmaya zarar vermeyecek bir şiddette olmasıdır. Sigara içmesi istenilmeyen bir bireye bıkıncaya kadar sigara içirilmesi bıktırma yöntemine bir örnek olabilir ancak bu organizmanın zarar görmesine neden olacaktır.  Kibritlerle sürekli oynayan bir çocuğun önüne annesi tarafından yığılan kibritlerin çocuğun bir daha kibrit yakmak istemeyinceye kadar zorla yaktırılması. Zıt Tepki: İstenilmeyen tepkiyi oluşturan uyarıcı, organizmanın çok sevdiği ve güvendiği başka bir uyarıcıyla birlikte ele alınır. Burada istenmeyen tepkiye neden olan uyarıcı tepkinin gerçekleştiği sırada yani henüz tamamlanmadan organizmanın sevdiği uyarıcıyla birlikte verilir.  Denize girmekten çok korkan bir kişinin çok güvendiği ve sevdiği bir kişiyle birlikte denize girmesi. Denize karşı duyulan korku, diğer bireye karşı duyulan sevgiyle birlikte bastırılacaktır. Bağlaşımcılık (Thorndike):
  • 23. Thorndike’a göre öğrenmenin temelinde duyusal uyarıcılar ile harekete geçiriciler arasında kurulan bir bağ vardır. Duyusal uyarıcılar ve tepkiler arasındaki bağın güçlenmesi ya da zayıflaması, alışkanlıklarımızın meydana gelmesi ya da yok olmasına neden olmaktadır. Thorndike uyarıcı ve tepki arasında kurulan bu sinirsel bağa bağlaşımcılık adını vermiştir. Yaptığı çalışmalarla çok önemli üç görüş ortaya koymuştur.  Uyarıcı ve tepki sinirsel bir bağla bağlanmıştır  Öğrenmenin temelinde deneme-yanılma (seçme ve bağlama) vardır.  Öğrenme birdenbire içgörüsel şekilde değil küçük adımlarla yavaş yavaş oluşur. Thorndike’ın Temel Kanunları Hazırbulunuşluk Kanunu:  Bir kişi etkinlik göstermeye hazır ise, etkinliği yapması mutluluk verir.  Kişi etkinliği göstermeye hazır fakat etkinliği yapmasına izin verilmiyorsa bu durum bireyde kızgınlık yaratır.  Kişi etkinliği göstermeye hazır değil ancak yine de etkinliği yapmaya zorlanıyorsa durum bireyde kızgınlık yaratır. Tekrar Kanunu:  Uyarıcı tepki arasındaki bağ kullanıldıkça güçlenir.  Tekrar devam etmediğinde ya da sinirsel bağ kullanılmadığında uyarıcı durumlar ve tepkiler arasındaki bağ zayıflar. Etki Kanunu:  Tepkinin sonucu tatmin edici, haz verici ise uyarıcı ve tepki arasındaki bağın gücü artar.  Tepkinin sonucu rahatsız edici ise uyarıcı ve tepki arasındaki bağın gücü zayıflar. Sosyal Öğrenme Kuramı (Bandura): Sosyal öğrenme kuramı Bandura’nın yaptığı çalışmalar sonucu ortaya koyduğu bir öğrenme kuramıdır. Bu kuram hem davranışçı hem de bilişsel öğrenme kuramından farklı bir yapıya sahip olmakla birlikte her iki kuramın özelliğini de taşımaktadır. Bandura’ya göre öğrenmelerin temelinde mutlaka her davranışı organizmanın yapması ve elde ettiği sonuçlara bağlı olarak davranışı şekillendirmesi söz konusu değildir. Birçok öğrenmenin temelinde gözlem ve başkalarının yaptığı davranışlar yoluyla öğrenme vardır. Sosyal öğrenmede aslolan bireyin başkalarını gözlemleyerek öğrenmesidir. Öğrenmenin etkililiği, öğrenenin modelden gözlemlediği davranışı taklit edebilme kabiliyetidir.
  • 24. Bandura Sosyal Öğrenmeyi gözlem yoluyla öğrenme olarak da isimlendirmektedir. Ancak taklit yoluyla öğrenme ile gözlem yoluyla öğrenmenin birbirinin yerine kullanılamayacağını da vurgulamaktadır. Model almada birey gözlediği kişinin başarıya ulaştığı ve hoşa giden sonuca ulaşılan davranışlarını alırken, taklit söz konusuyken iyi ya da kötü ayrımı yapılmaksızın gözlenilen kişinin tüm davranışlarının aynen alınması söz konusudur. Model alma söz konusu olduğunda bir sınıf ortamında yanındaki arkadaşıyla konuşup öğretmeni tarafından azarlanan arkadaşını gören öğrenci bu davranışı yapmama eğiliminde olacaktır. Azarlanan öğrenci başka bir derste öğretmenin sorduğu soruları cevaplayarak öğretmeninden övgü almış ise bu davranışlar ise davranışları gözleyen öğrenci tarafından yapılacaktır. Çocuk yetişkinden gördüğü davranışların aynısını tekrar etme eğilimi göstermektedir. Sosyal Öğrenme Kuramındaki Temel Kavramlar Sosyal öğrenme kuramında öğrenme ortamında olan kişi yani öğrenen gözlemci, öğrenilecek olan ise model olarak isimlendirilebilir. Gözlemci başkalarının davranışlarını gözleyip bu davranışları tekrar etme ya da yapmama eğiliminde olacağından da etkinliği doğrudan kendisi yapmayıp dolaylı yoldan etkilenecektir. Bu nedenle Sosyal öğrenme kuramında öğrenmeyi sağlayan dolaylı yaşantılar bulunmaktadır. Bunlar;  Dolaylı Pekiştirme  Dolaylı Ceza  Dolaylı Güdülenme  Dolaylı Duygusallık Dolaylı Pekiştirme: Model yapmış olduğu davranışlar sonucunda ödüllendirilmiş ise, gözlemcinin (öğrenen) o davranışı tekrar etme olasılığı artacaktır. Dolaylı pekiştirmede pekiştireç öğrenene değil davranışı yapana yani modele verilmektedir. Dolaylı Pekiştirme: Modelin yapmış olduğu davranış sonunda bir ceza ile karşı karşıya kalır ise, davranışı gözleyenin o davranışı yapma eğilimini azaltır ya da ortadan kalkar. Dolaylı pekiştireçte olduğu gibi ceza öğrenene değil davranışı yapana yani modele verilmektedir.
  • 25. Dolaylı Güdülenme: Gözlenen davranış sonucunda model hoşa giden bir sonuçla karşılaşır ise, gözleyen kişi bu davranışı yapmaya istek duyar. Modelin başarısı gözleyenin o davranışı yapması için onu tetikler ve harekete geçirir. Dolaylı Duygusallık: Gözleyen davranışı yapıp herhangi bir zarar görmese de modelin davranışları nedeniyle korku ve kaygı hissedebiliriz. Model alınan kişi bizim sevdiğimiz ve bize yakın bir insansa onun korktuklarından korkma, onun sevdiklerini sevme eğiliminde oluruz. Modelin Nitelikleri ve Model Alma Sosyal öğrenme kuramında model alınanın temel nitelikleri model alma davranışına yön veren önemli bir kriterdir.  Yaş: Model alınan kişinin yaşı gözleyene ne kadar yakınsa model alma davranışı o kadar artacaktır.  Cinsiyet: Gözlemci kendi cinsinden kişilerin davranışlarını daha çok model alır. Özellikle çocukluğun ilk yıllarında bireylerin cinsiyet kavramını öğrenmeleri için önlerinde kendi cinslerinden bir modelin olması gereklidir.  Karakter: İçinde bulunduğu grup içerisinde büyük bir güce sahip, karar verme ve uygulama açısından baskın karakterlerin davranışlarının model alınması daha yüksektir. .  Benzerlik: Gözleyen kendisine benzeyen ortak noktaya sahip olduğunu düşündüğü kişilerin davranışlarını daha çok model alır. Özellikle yakın arkadaş gruplarında bireylerin birbirinden nasıl etkilendiği ve giyim, konuşma, yürüyüş vb. gibi davranışların birbirine ne kadar çok benzediğine dikkat edin.  Statü: Model almayı etkileyen bir diğer özellikte modelin sahip olduğu statüdür. Eğer model toplumda yüksek bir statüye sahipse, bu modelin davranışlarının model alınması daha yüksek bir ihtimaldir. . Öz Yeterlik ve Model Alma Bandura’ya göre sosyal öğrenme kuramında model alma ya da taklidi etkileyen en önemli faktörlerden biri gözleyenin kendi yeterlikleri konusunda duyduğu inançtır. Bireyin karşılaştığı sorunlara nasıl çözümler getirebileceğine ilişkin kendi hakkında duyduğu inanç öz yeterlik olarak adlandırılmaktadır. Öz yeterlik algısı yüksek olan bireylerin karşılaştığı problemleri çözebileceğine karşı duyduğu inanç taklit ya da model alma davranışlarını azaltacak, birey yeni yaşantılar geçirmeye, çevreyi kontrol etmeye daha çok istek duyacaklardır. Öz yeterlik algısı düşük olan bireylerde farklı etkinliklerde bulunma ya da yeni şeyler deneme isteği daha az olacağı, karşılaştığı problemleri çözebileceğine duyduğu düşük inanç başkalarının davranışlarını taklit etme ya da model almayı artıracaktır. Gözlem Yoluyla Öğrenme Süreci  Dikkat  Hatırlama (Zihinde Tutma)  Davranışa Dönüştürme  Güdüleme Dikkat: Sosyal öğrenme kuramında ilk adım dikkattir. Gözleyenin, modelin davranışlarını izlemesi ve algılaması gerekmektedir. Modelin davranışlarındaki, basitlik, açıklık, ilgi çekicilik ve işlevsel olması dikkat sürecini etkilerken, gözlemcinin tercihleri, hazırbulunuşluğu, duygusal durumu ve algılama kapasitesi bu süreci etkilemektedir.
  • 26. Hatırlama (Zihinde Tutma): Dikkat edilen davranışın gözleyen tarafından zihinde tutulması gerekmektedir. Gözleyen modelin davranışlarını sembolleştirerek kodlamakta ve belekte saklamaktadır. Kodlama sürecinde sözel semboller, görsel semboller ağırlıklı olarak kullanılmaktadır. Hatırlama sürecinde gözleyenin modelin davranışlarını zihinsel olarak tekrar etmesi gerekmektedir. Davranışa Dönüştürme: Üçüncü aşama, gözleyenin bellekte kodladığı davranışları yerine getirmesidir. Zihinde saklanan ve tekrar edilen davranışlar gözleyen tarafından psiko- motor (bedensel) olarak yerine getirilir. Davranışa dönüştürme aşamasındaki en önemli özellik gözleyenin fiziksel kapasitesidir. Gözleyen davranışı yerine getirdiğinde, yerine getirdiği davranış ile gözlediği davranış arasında bir fark görür ise düzeltme işlemine girişecektir. Güdülenme: Sosyal öğrenme kuramında model alınan yaptığı davranışlar sonucunda çevreden olumlu dönütler alır ise bu davranışların yapılma sıklığı artacaktır. Sosyal öğrenme kuramı davranışçı yaklaşımlardaki güdülenme anlayışına karşı çıkarak bireyin yaptığı bir davranış sonucunda karşılaştığı duruma göre etkinliği yapma yada yapmama eğiliminde olmadığını ifade etmektedir. Kurama göre gözleyeni güdüleyen modelin yaptığı davranış sonucunda elde ettiği kazanımlardır. Bölüm Sonu Soruları 1. Dikkat, zihinde tutma, davranışı yeniden üretme, pekiştireç süreçleri hangi öğrenme modelinin süreçleridir? a) Edimsel Koşullanma b) Problem Çözme c) Bilgiyi İşleme Kuramı d) Klasik Koşullanma e) Sosyal Öğrenme Kuramı 2. Aşağıdakilerin hangisi davranışçı öğrenme kuramlarının ilk çalışmalarıyla bu alanın babası olarak isim yapmıştır? a) Pavlov b) Skinner c) Watson d) Thorndike e) Bandura 3. Bireyin her işi doğrudan öğrenmesine gerek olmadığını, başkalarının deneyimlerini gözleyerek de birçok şeyi öğrenebileceğini savunan öğrenme kuramı hangisidir? a) Gelstalt Kuramı b) Sosyal Öğrenme Kuramı c) Klasik Koşullanma d) Sistematik Davranış Kuramı e) Bilgiyi İşleme Kuramı 4. I. Yüzme hareketlerini sembolleştirip kodlamak II. Yüzen insanların hareketlerini izlemek III. Denize girip yüzmeye çalışmak IV. Yüzmeyi başardıktan sonra kendini ödüllendirmek Yukarıda yer alan maddeleri öğrenme sırasına göre diziniz? a) I. II. III. IV
  • 27. b) III. II. I. IV c) II. III. I. IV d) I. III. II. IV e) II. I. III. IV 5. Aşağıdakilerden hangisi, gözlem yoluyla öğrenmeyi doğrudan etkileyen öğelerden biri değildir? a) Dikkat b) Anımsama c) Uygulama d) Tekrar e) Pekiştirme 6. Sosyal Öğrenme Kuramı hangi bilim adamına aittir? a) Pavlov b) Thorndike c) Watson d) Skinner e) Bandura 7. Bir kişinin istenmeyen bir davranışı tekrar etmemesi için o davranışın organizmanın bir daha yapmak istemeyinceye kadar yaptırılması gerektiğini savunan bilim adamı aşağıdakilerden hangisidir? a) Watson b) Skinner c) Thorndike d) Guthrie e) Gagne 8. “Organizma bir etkinliği tekrar etmesi onun organizma üzerinde bırakacağı izlenime bağlıdır” aşağıdakilerden hangisi yukarıdaki ifadeye aittir? a) Hazırbulunuşluk yasası b) Tekrar yasası c) Etki yasası d) Pragnaz yasası e) Süreklilik yasası 9. Bir kişinin model alma davranışlarını aşağıdakilerden hangisi öncelikli olarak etkiler? I. Gözlemci modelin ortak yaşantılarının olması II. Modelin her istediğini yapabilmesi III. Modelin içinde bulunduğu gruptan çok farklı bir yapıya sahip olması IV. Modelin yüksek bir statüye sahip olması V. Gözlemcinin modelin güçlü karakterinden etkilenmesi a) I, II, III b) II, IV, V c) I, IV, V d) II, III, IV e) III, IV, V 10. Organizmanın bir uyarıcıya yönelik verdiği tepkinin diğer bir tepki için uyarıcı niteliği taşıması ve bunun zincirleme şekilde devam etmesi aşağıdaki kuramlardan hangisi ile açıklanmıştır. a) İşaret – tepki bitişikliği b) Uyarıcı – tepki bitişikliği c) Zıt tepki metodu d) Eşik metodu
  • 28. e) Tekrar kanunu Gestalt Psikolojisi (Wertheimer, Koffka, Köhler) Gestalt kelimesi bütün anlamına gelmektedir. Gestalt psikolojinsin temelini oluşturan düşünce, organizma kendini oluşturan parçaların örgütlenmiş bir bütünüdür, fiziksel ve
  • 29. kimyasal elementlere indirgenemez anlayışıdır. Gestalt psikolojisine göre bütün parçaların toplamından fazladır ve farklıdır. Gestalt psikologları davranışça yaklaşımla ortaya konulan görüşlere karşı çıkmaktadırlar. Gestalt psikologlarına göre öğrenme basit bir uyarıcı tepki ilişkisi değildir. Öğrenme olayları algılamak parçalar arasında ilişkiler kurmayı gerektirir. Gestalt psikolojisinde algılama ve algı yasaları çok önemli bir yer tutmaktadır. Algı, bu kuramda örgütleme olarak ele alınmaktadır ve öğrenmeyle ilgili görüşlerin çoğu algılamayla ilgili çalışmalara dayanmaktadır. Algı ve Algı Yasaları Biraz önce de ifade edildiği gibi algı Gestalt psikologlarını göre bir örgütlemedir. Bu örgütleme bütüncüdür ve bütün parçaların toplamından daha büyük ve farklı bir yapı oluşturur. Gestalt psikologlarının yaptığı çalışmalar günümüzde üzerinde halen çalışılmakta olan kuantum fiziğinin temel verilerine de gönderme yapmaktadır. Kuantum fiziği, basit varlıklar birleştiğinde veya ilişki kurduğunda yeni özelliklerin ortaya çıkacağını varsayar. Buna göre bütün, parçaların toplamından fazladır. Her kuantum parçası her yerde, her zaman olma potansiyeline, dünyayı etkilemek için çok yönlü kapasiteye sahiptir. Algı Yasaları  Zemin-Şekil Yasası  Yakınlık Yasası  Süreklilik Yasası  Benzerlik Yasası  Tamamlama Yasası  Basitlik Yasası  Pragnaz Yasası Zemin-Şekil İlişkisi: Bütün algılarda bir zemin ve bu zeminden önce göze çarpan bir şekil bulunmaktadır. Algılamalarımızda zemin üzerinde dikkatimizi çeken şekli görür ve onu algılarız. Zemin-şekil yer değiştirebilir ve dikkat ettiğimiz nesne şekil olurken diğer uyarıcılar zemini oluşturmaktadır. Zemin-şekil algısında şeklin algılanmasına neden olan daha çok dikkat çekici olmasıdır. Yakınlık Yasası: Organizma bir alan içinde bulunan nesnelerin birbirine yakınlıklarına göre gruplayarak algılama eğilimindedir. Buna yakınlık yasası denilmektedir. Yakınlık, zamanda ve mekanda yakınlık olarak iki grupta ele alınabilir. Zamanda yakınlık için verilebilecek en iyi örnek, müziktir. Müzikteki notalar zamanda yakınlık algısına göre düzenlenmiştir. Zaman içinde birbirine yaklaşan ya da uzaklaşan vuruşlar melodileri oluşturmakta ve bu vuruşlar ritim algımızı oluşturmaktadır. Mekanda yakınlık algısına, bireylerin bir araya geldiğinde tek tek değil de bir topluluk olarak algılanmasını örnek verebiliriz. Mekan içinde birbirine yaklaşan nesneler bir bütün olarak algılanma eğilimine neden olmaktadır. Süreklilik Yasası: Organizma ani, birdenbire olan değişikliklerden daha çok düz giden sürekliliği algılama eğilimindedir. Aynı yönde giden birimler, çizgiler birbiri ile ilişkili olarak algılanmaktadır. Süreklilik algısında organizma devam eden bir etkinliği algılama eğiliminde olurken ani meydana gelen olaylar süreklilik algısını olumsuz etkiler. Akış halinde olan bir trafikte uzun süre araç kullanan bir sürücü aniden meydana gelen bir duruma hemen tepki gösteremez.
  • 30. Benzerlik Yasası: Organizma birbirine benzeyen uyarıcıları gruplayarak algılama eğilimindedir. Buna benzerlik yasası denilmektedir. Benzerlik yasasında hem görsel hem de işitsel uyarıcıların algılanması da önemli görülmektedir. Örneğin birçoğumuz çekik göz yapısına sahip insanları gruplayarak algılama eğilimindeyizdir. Çoğu kişiye göre tüm çekik gözlüler ilk başta Japon olarak algılanır. Şarkıcıları düşündüğümüzde de birbirine benzeyen ses yapısına sahip şarkıcıları gruplayarak algılama eğilimindeyizdir. Tamamlama Yasası: Gestalt psikolojisinde tamamı görülmeyen ya da daha tamamlanmamış nesneler bütün olarak algılanır. Tamamlama yasası nesneleri tamamlama olduğu gibi olayları da tamamlama eğiliminde olmamıza neden olur. Tamamını görmediğimiz nesneleri organizma tamamlarken, tamamını bilmediğimiz olayları da zihinde tamamlama yoluna gideriz. Karşınızdan gelen bir çiftin kendi aralarında yaptıkları tartışmayı bir anlık duyduğunuzda ne yapıyorsunuz. Birçoğumuz bu olayı zihnimizde tamamlamaya gitmekteyiz. Basitlik Yasası: Organizma, karmaşık, zor olaylar yerine daha basit ve düzenli olanı algılama eğilimindedir. Basit, düzenli bir şekilde organize edilmiş şekiller karmaşık olanlardan daha kolay algılanır. Oldukça karmaşık bir yapıya sahip bir problemin daha kolay ve tek boyutlu probleme göre algılanması daha zordur. Pragnaz Yasası: Gestalt psikologların algı yasalarıyla ilgili öne sürdükleri en kapsamlı yasa Pragnaz yasasıdır. Bu yasaya göre; “her psikolojik olayda anlamlı, tam ve basit olma eğilimi vardır.” Pragnaz yasası, Gestalt psikolojisinin temel bir ilkesi olup aslında diğer tüm yasaları içine alan bir yapı sergilemektedir. İçgörüsel Öğrenme (Köhler) İçgörüsel öğrenme, diğer bir ifadeyle sezgisel ya da seziş yoluyla öğrenme Köhler’in yaptığı çalışmaların bir ürünüdür. Köhler’e göre öğrenmede öğrenen kişi, bütün durumu amaçlar arasındaki bağları algılamayı ya da mantıksal ilişkileri anlamayı içeren yeni bir şekilde görür. Köhler, İçgörüsel öğrenme konusunda maymunlarla çalışmalar yürütmüştür. Bu çalışmalardan en önemlisi Sultan isimli bir maymunla yaptığı çalışmadır. Köhler, maymunun en sevdiği yiyeceği maymunun bulunduğu kafesin hemen dışına koymuş ve mesafeyi bedeniyle uzanamayacağı bir mesafede bırakmıştır. Ancak kafes içinde maymunun birleştirerek uzatabileceği sopalar koymuştur. Sultan kafes dışındaki muza eliyle ulaşamayacağını anlayınca kafes içinde bulunan sopaları incelemiş ve uzun bir düşünme sürecinden sonra sopaları birbirine ekleyerek kafes dışındaki muza ulaşabilmiştir. Bir başka çalışmada başka bir maymunun yetişemeyeceği ve tırmanamayacağı bir şekilde muz kafesin üzerine bağlanmış ve içeriye de kutular konulmuştur. Maymun kutuları üst üste koyarak kutulara tırmanıp tavanda asılı olan muzu alabilmiştir.
  • 31. Sultan muzu almak için sopaları birleştirirken. Grande muzu almak için kutuları üst üste koyuyor. İçgörüsel öğrenme de deneme-yanılma kuramında olduğu gibi çözüme ulaşmak için denemeler yapılıp sonuca ulaşılamadığı durumlarda yeni denemelere girişilmez. Aslolan problemin çözümü için deneme yanılma yoluna gitmeden zihinsel olarak problemin çözülüp çözümün uygulamaya geçirilmesidir. İçgörüsel öğrenmede, öğrenme birdenbire meydana gelmiş gibi görünse de süreç aslında uzun bir düşünme, tüm uyarıcılar arasında bağlantıları kurma ve eyleme geçme aşamalarından oluşmaktadır. Bu aşamalar;  Problemin çözümü için gerekli olan tüm öğelerin görülmesi,  Öğelerin arasındaki ilişkilerin kurulması ve yeni ilişkileri algılanması,  Uzun süren bir problem çözme dönemi, başka bir ifadeyle uzun bir ön çözüm dönemi  Problemin çözümlenmesi İçgörüsel örenmede çözüm öncesi dönemden çözüme Geçiş uzun sürmekle birlikte çözüm genellikle ani ve hatasız olarak gerçekleşir. Elde edilen çözümler benzer problemlerin çözümünde de kullanılabilir. Hümanistik Psikoloji (Maslow – Rogers)
  • 32. Maslow Hümanistik psikoloji temele bireyi alan ve bireyi değerli ve doğuşta “iyi” olarak gören bir anlayıştır. Bu psikolojinin temelinde insanın mekanik, uyarıcılara otomatik tepkiler veren bir makine olmadığı, her bireyin değerli ve önemli olduğu görüşü yatmaktadır. Hümanistik psikoloji iki bilim adamıyla anılmaktadır; Rogers ve Maslow. Hümanistik psikoloji içerisinde benlik kavramı, kendini gerçekleştirme gibi konular yer almaktadır. Benlik kavramı bireyin kendini algılayışı, güçlü ve zayıf yönler ve değer sistemleri ile ilgilidir. Aşağıdaki temel sorular benlik kavramı içerisinde yer almaktadır.  Ben kimim?  Benim için değerli olanlar nelerdir?  Ben neleri yapabilirim?  Ne istiyorum? Benlik kavramı bireyin yaşantıları sonucunda gelişmekte ve değişmektedir. Bireyin benlik algısıyla yaşantısı arasındaki fark büyükse mutsuzluk o derece artacaktır. Eğer bireyin benlik algısı ile yaşantısı arasında yüksek bir ilişki bulunuyorsa bu bireyin mutlu olmasını sağlayacaktır. Benlik algısı ile öğrenme arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Bireyin ne istediğini bilmesi, güçlü ve zayıf yönlerinin farkında olması ve yapabileceğine ilişkin duyduğu kanaat öğrenmesini doğrudan etkileyecektir. Benlik kavramıyla birlikte hümanistik psikolojide yer alan en önemli kavram kendini gerçekleştirmedir. Kendini gerçekleştirme, Maslow’un “Temel Gereksinimler Hiyararşisi”nin en üst basamağını oluşturmaktadır. Temel Gereksinimler Hiyararşisi bir piramit gibi aşağıdan yukarıya doğru basamaklı bir yapı oluşturmaktadır. Piramidin en altında temel gereksinimler bulunurken, en tepede ise kendini gerçekleştirme bulunmaktadır. Hiyerarşide alt basamaktaki gereksinimler giderilmeden üst basamaktaki gereksinimler birey üzerinde önemli bir etki yaratmaz. Piramidin en altında, açlık, susuzluk, cinsellik gibi temel fizyolojik gereksinimler bulunmaktadır. Bu gereksinimler hayati bir önem taşımakta ve bireyin hayatta kalması ve türün devamlılığı için bu gereksinimin karşılanması gerekmektedir. İkinci basamakta, emniyet, güven, düzen ve değişmezlik gereksinimleri bulunmaktadır. İlk basamaktaki gereksinimler karşılanmadan birey bu basamaktakileri gereksinim olarak görmeyecektir. Üçüncü basamakta, ait olma ve sevgi gereksinimleri gelmektedir. Bu gereksinimin karşılanmaması bireyin yabancılaşmasına neden olmakta ve onu toplumdan koparmaktadır. Kendini bir yere ait hissetmeyen birey içinde bulunduğu toplumdan uzaklaşma yoluna gidecektir. Dördüncü basamakta, saygı görme, bir statü sahibi olma gereksinimi ortaya çıkmaktadır. Bu basamakta bireyin başarı duygusun tatması ve kendini değerli hissetmesi gerekmektedir. Son basamakta ise kedini gerçekleştirme bulunmaktadır. Kendini gerçekleştirme en üst basamak olup bireyin kendiyle barışık olmasıyla doğrudan ilişkilidir. Kendini gerçekleştiren bireyin temel özellikleri aşağıdaki gibidir;  Gerçekçi olma ve gerçekleri kabullenme  Özerk olma, kendine yetebilme  Kendini ve başkalarını olduğu gibi kabullenme  Yaratıcı olma ve problem çözücü bir kişiliğe sahip olmak
  • 33.  İnsanlarla samimi ve çıkarsız ilişkiler kurma  İçinden geldiği gibi davranabilme  Yalnız yaşamaktan keyif almak K Kendini Gerçekleştirme Değer, başarı Kendine Ait olma ve sevgi Emniyet, güven, düzen ve değişmezlik Açlık, susuzluk ve cinsiyetin fizyolojik doyumu Bilgiyi İşleme Kuramı Bilişsel psikoloji üzerinde çalışan bilim adamları, davranışçı psikoloji üzerinde çalışan bilim adamlarının öne sürdüğü öğrenmenin gözlenebilen davranışlarla açıklanması görüşünü reddederek öğrenmenin sadece gözlenebilen davranışlarla değil zihinsel süreçleri de içeren bir yapıya sahip olduğu görüşünü benimsemişlerdir. Bilgiyi işleme kuramında birey uyaranları algılama, anlama, sebep-sonuç ilişkisi içinde yapılandırma, değerlendirme ve gerektiğinde kullanmaktadır. Bilişsel öğrenme davranışçı öğrenmecilerin öğrenmeyi sadece gözlenen davranışlarla sınırlı tutmasına karşı çıkarak öğrenmenin bu kadar basit bir süreç olmadığını vurgulamaktadırlar. Bilgiyi işleme kuramı zihinsel süreçleri ve bu süreçlerin nasıl bir yol izlediği üzerinde durmaktadır. Biliş kavramı ise tüm zihinsel işlemleri kapsayan bir terim olarak kullanılmaktadır. Bilgiyi işleme kuramında öğrenme; bireyin yetenekleri, güdüleri, inançları, tutumları ve tecrübelerinden edindikleri ile etkilenen bir karar verme sürecidir. Bilişsel kuramcılar insan zihninde meydana gelen süreçleri ortaya koymaya çalışarak öğrenmenin zihinde nasıl meydana geldiğini açıklamaya çalışmışlardır. Bilgiyi işleme kuramında temel olarak dört soru üzerine inşa edilmiştir: 1. Dışardan gelen uyarıcılar nasıl alınmaktadır. 2. Alınan uyarıcılar zihinde nasıl bir işlemden geçmektedir. 3. İşlemden geçirilen bilgiler zihinde nasıl saklanmaktadır. 4. Zihinde saklanan bilgiler nasıl geri getirilip kullanılmaktadır. Bilgiyi işleme kuramında süreç dışardan gelen uyarıcının duyu organlarıyla alınmasıyla başlanıp, bu uyarıcıların tanımlanması ve depolanmasıyla devam etmektedir.
  • 34. Depolanan bu bilgiler gerektiğinde geri getirilerek kullanılmaktadır. Bu sistem bilgisayarların çalışma sistemine benzetilmektedir. Bu süreç aşağıda şematize edilmiştir. Anısal (Epizodik) Bellek Uyarıcı Uzun Duyusal Kısa Süreli Anlamsal Süreli Kayıt Bellek (İşleyen (Semantik) Bellek Bellek (Bellek) Bellek) İşlemsel Bellek Kod Kod Kod Şema: Bilgiyi İşleme Kuramı Bilgiyi işleme kuramında bilişsel süreç;  Dikkat  Algılama  Tekrar  Kodlama  Depolama  Geri Getirme Dikkat: Dışarıdan gelen uyarıcılar duyu organları yoluyla alınır. Uyarıcıların alınmasında en önemli olan seçici dikkattir. Dışarıdan gelen uyarıcılar öncelikle duyusal kayıta gelir ve burada uyarıcı dışarıdan alındığı şekliyle hiçbir değişikliğe uğratılmadan saklanır. Daha sonra hemen kısa süreli belleğe gönderilir. Algılama: Duyu organlarıyla alınan uyarıcıların tanımlanması işlemidir. Algılama işleminde uyarıcının ne olduğuna karar verilir. İşlem kısa süreli bellekte yapılır. Bilgiyi işleme kuramında tüm işlemler kısa süreli bellekte gerçekleşir. Bu nedenle bu bellek işleyen bellek olarak da isimlendirilmektedir. Tekrar: Kısa süreli bellekte bilginin daha uzun süre kalabilmesi için bilgi tekrar edilerek saklanır. Saklama süresinin uzatılmasının nedeni kodlama işleminin yapılarak bilginin uzun süreli belleğe gönderilmeden önce herhangi bir kayba uğramamasıdır. Kodlama: Bilginin uzun süreli belleğe gönderilebilmesi için birey tarafından anlamlı şekilde kodlanması gerekmektedir. Kodlama her birey için kendisi için en anlamlı gelecek şekilde yapılır. Depolama: Uzun süreli belekte bilgiler gelişi güzel şekilde saklanmaz. Bilgiler depolanırken anısal (epizodik), anlamsal (semantik) ve işlemsel bellek türlerinden uygun olan bölüme yerleştirilir. Geri Getirme: Uzun süreli bellekte bulunan bilgilerin gerektiğinde kullanılmak üzere işleyen belleğe (kısa süreli bellek) getirilmesi. Geri getirme işleminde önemli olan saklanan bilgileri geriye getirecek uygun ipuçlarının bulunmasıdır.
  • 35. Yukarıdaki şemada da görüldüğü gibi bilgiyi işleme kuramında üç bellek türü bulunmaktadır. Şimdi bu bellek türlerinin özelliklerini açıklamaya çalışalım. Duyusal Kayıt Bu belleğin kapasitesi sınırsızdır. Dışardan gelen tüm uyarıcılar algılanabilir. Dikkatle doğrudan ilişkilidir. Dışardan gelen uyarıcılara dikkat ettiğimizde ilk olarak duyusal kayıt tarafından alınır. Buraya gelen bilgiler eğer kısa süreli belleğe gönderilmezse birkaç saniye içerisinde yok olur. Kısa Süreli Bellek: Bu bellek işleyen bellek olarak da isimlendirilmektedir. Duyusal kayıtla gelen bilgiler burada işlenerek uzun süreli bellekteki bilgilerle ilişkilendirilip, anlamlı ve önemli görülürse uzun süreli belleğe gönderilir. Bu belleğin kapasitesi sınırlı olmakla birlikte bilgiyi yaklaşık 20 saniye kadar hafızada tutmak mümkündür. Bilgiyi kısa süreli bellekte tutmanın yolu tekrardır. Burada anlamlandırılan bilgiler uzun süreli belleğe gönderilir. Uzun Süreli Bellek: Depo da denilebilir. Kısa süreli bellekte işlenen bilgiler uzun süreliğine saklanmak üzere buraya gönderilir. Burası bir kütüphaneye benzetilebilir. Bilgiler kendi içlerinde gruplandırılarak depolanır. Kısa süreli bellekten gelen bilgiler türlerine göre burada uygun yere yerleştirilir. Bellek türleri: Anısal Bellek: Yaşantılarımız sonucu edindiğimiz bilgiler burada depolanır. Anlamsal Bellek: Genel kavramlar, ilkeler, olaylar burada saklanır. İşlemsel Bellek: Bir işin işlem basamakları burada depolanır. Öğrenme Stratejileri Öğrenme stratejileri, bireyin öğrenme sürecinde izlediği yollar ve bu yolları nasıl kullandığı ile ilişkilidir. Öğrenme stratejisi bireyin öğrenme sürecinde ağırlıklı olarak kullandığı bir yoldur. Öğrencilerin öğrenme sürecinde kullanabilecekleri birçok öğrenme stratejisi vardır. Bu stratejiler günümüze değin çeşitli biçimlerde sınıflandırılmıştır. Burada temele alınacak sınıflama aşağıdaki şekildedir. A. Dikkat Stratejileri B. Tekrar Stratejileri C. Anlamlandırmayı Güçlendiren Stratejiler 1. Eklemleme Stratejileri 2. Örgütleme Stratejileri 3. Bellek Destekleyici Stratejiler A. Dikkat Stratejileri Çevreden gelen bilginin birey için gerekli olanlarının kısa süreli belleğe geçişini sağlayan en önemli süreç dikkattir. Bu nedenle, öğretimde yerine getirilmesi gereken ilk işlev, öğrencinin dikkatini belirginleştirmek ve arttırmaktır. Kendi kendine öğrenecek bireyde kendi için en uygun dikkat stratejisini seçip uygulayabilir. Anahtar sözcük veya temel fikirlerin altının çizilmesi, inceleme sorularının incelenmesi, metnin kenarına not almak ve başlık, tablo ve şemaları incelemek gibi yollarla dikkatin konuya yoğunlaşması sağlanabilir.
  • 36.  Altını çizmek  İnceleme soruları  Metnin kenarına not alma  Başlık, tablo ve şemaları inceleme B. Tekrar Stratejileri Kısa süreli belleğin aldığı bilgi miktarı ve bilginin burada kalış süresi açısından varolan sınırlılıkları en aza indirmek için bireyler zihinsel tekrar ve gruplama stratejilerini kullanmaktadırlar. Bu stratejiler, bilgiyi daha sonra uzun süreli belleğe yerleştirmek için gerekli işlemlere hazır halde tutmaya ve ezberlemeye yardımcı olurlar. Bu stratejiyi kullanan kişi, olguları zihinsel ya da sesli yineler, bir metni aynen kopya eder veya önemli cümleleri aynen tekrarlar. Kısa süreli belleğin sınırlarını azaltmak için, çok birimli bilgilerin gruplanarak tekrar edilmesi de bu stratejiye örnek olarak verilebilir. Tekrar okuma, sesli anlatma, bilgileri olduğu gibi not alma, altını çizme bu stratejide kullanılan tekniklerdir. C. Anlamlandırmayı Güçlendiren Stratejiler Anlamlandırma, öğrencinin eski bilgileriyle yeni bilgileri arasında ilişkiler kurması yoluyla bilginin anlamlı hale getirilmesi sürecidir. Yeni bilgi, eskilerle ne kadar çok yolla ilişkilendirilirse, bilgiye ulaşma yolları da o kadar çok artar. Bu strateji özellikle ön öğrenmelerin hatırlanması, uyarıcıların sunulması, öğrenme rehberi sağlanması gibi etkinliklerde kullanılmalıdır Bu stratejilerin bazıları, eklemleme, örgütleme ve bellek destekleyici stratejilerdir. 1. Eklemleme Stratejileri: Eski ve yeni bilgiler arasında ilişkiler kurmayı sağlayan stratejilerdir. En önemlisi, benzetimler olup, bu yeni bilginin eskiyle benzerliklerini bularak ilişkisini kurmamızı ve anlamlandırmamızı sağlar. Zihnin işleyişi ile bilgisayarın benzetilmesi buna örnek olarak gösterilebilir. Bunun yanı sıra, telefon numarasının anlamlı bir tarihle, birinin doğum günüyle ilişkilendirilmesi telefon numarasının anlamlı hale getirilmesini sağlar. Karşılaştırmalar yapmak da eklemlemeyi sağlayan başka bir yoldur. 2. Örgütleme Stratejileri: Gruplama, terim ya da düşünceleri bir araya getirme, materyali küçük alt parçalara bölme gibi etkinlikleri içeren örgütleme stratejileri; öğretilecek materyalin yeniden yapılandırılarak, organize edilerek anlamlandırılmasını sağlar. Bu strateji, not alma, özetleme, uzamsal temsilciler oluşturma ve SQ4R gibi teknikleri içerir. 3. Bellek Destekleyici Stratejiler: Bellek destekleyiciler sözel ve görsel bellek destekleyiciler olarak iki şekilde organize edilebilir. Sözel Bellek Destekleyiciler: Bu stratejide birey öğrendiği bilgiyi kendisi için anlamlı kelimelerle zihninde tutmaya çalışır. En çok kullanılan yolu öğrenilenin baş harflerinden oluşan anlamlı bir kelime oluşturmaktır. Görsel Bellek Destekleyiciler: Bu stratejide ise birey öğrendiği bilgiyi zihninde canlandırır. Görsel imajlar öğrenilen bilgiyle eşleştirilerek saklanılmaya çalışılır. Öğrenme Stilleri Öğrenme stillerini Görsel, İşitsel ve Kinestetik / Dokunsal olarak üç ana grupta ele alabiliriz. Görsel: Görsel öğrenme stiline sahip olan öğrenciler genellikle düzenli bir çalışma sistemine ve ortamına sahiptirler. Sözcüklerden daha çok görsel imajlara ihtiyaç duyarlar. Posterler,
  • 37. grafikler, diyagramlar, resimler yazılardan daha çok anlam taşır. Öğrendikleri bilgileri genellikle gözlerinin önüne getirerek hatırlamaya çalışırlar. İşitsel: Bu öğrenme stilinde olan öğrenciler sessiz kalmak yerine konuşmayı tercih ederler. Öğrenmenin gerçekleşmesi için duymaları gerekmektedir. Duymadıklarını öğrenmede zorlanırlar. Konuşma ve dinleme becerileri oldukça iyidir. Kinestetik/Dokunsal: Bu öğrenme sitilindeki öğrencilerin en önemli özelliği yerlerinde durmaktan çok hoşlanmayışlarıdır. Öğrenmenin gerçekleşmesi için öğrenilecek olanın incelenmesi, ellenmesi gerekmektedir. Sınıf içinde yapılacak etkinliklere katılmaktan hoşlanırlar. Uzun süre sıranın üzerinde oturmaktan çok sıkılıp hareket etmek isterler. Örtük Öğrenme Örtük öğrenme, öğrenme ortamında öğrenenin herhangi bir çaba harcamadan öğrenmenin gerçekleşmesi durumudur. Öğrenmelerimizin tamamı için bilinçli bir sürecin geçtiğini söylemek mümkün değildir. Bazı öğrenmelerimiz kendiliğinden gerçekleşir. Öğrenmek için hiç çaba harcamasak da bazı şeyleri kendiliğinden öğrendiğimizi fark ederiz. Evde, iş yerinde, sokakta onu dinlemek için bir çaba harcamasak da son dönem popüler bir şarkıyı bazen söylerken buluruz kendimizi. Aslında bu şarkıyı hiçbir zaman bilinçli bir şekilde dinlememişizdir. Öyle olmak için hiç uğraşmasak da bazen kardeşimiz, annemiz, babamız ya da arkadaşımızın davranışlarının hemen hemen aynını sergilediğimizi görürüz. Bu davranışların kazanılabilmesi için ne bir gözlem, ne denemeler ne de pekiştireç almamışızdır. Öğrenme biz dikkat etmeden gerçekleşmiştir. Bu tür öğrenmelere örtük öğrenme denilmektedir. Ket Vurma Ket vurma kavramı için engelleme kelimesini kullanmak doğru olacaktır. Ket vurma bir davranışın oluşumunun engellenmesidir. Öğrenmelerimizde yeni davranışların kazanılması ya da eski davranışlarımızın korunması bazen yeni öğrenme durumlarında güçleşir buna ket vurma denilmektedir. Ket vurma iki şekilde gerçekleşir;  İleriye ket vurma  Geriye ket vurma İleriye Ket Vurma: Eski öğrenmelerimizi yeni öğrenmeleri engellemesi durumuna denir. Yıllardır kullandığınız bir ev aletini yenisi ile değiştirdiğinizde genellikle çalışmasını hep eski haliyle düşünüp yeni aletin kullanımına bir türlü alışamazsınız. Uzunca bir süre kullandığınız cep telefonunuzu değiştirip farklı bir marka cep telefonu kullandığınızda kullanımı sık sık karıştırmaz mısınız. Bu duruma ileriye ket vurma denilmektedir. Geriye Ket Vurma: Yeni öğrenilen bilgilerin eski bilgileri karıştırarak onları unutturmasına denir. Türkiye’de doğup büyüyen bir kişinin yurt dışında yaşamaya başlaması ve uzunca bir süre sonra ülkesine döndüğünde Türkçe konuşmasında güçlük yaşaması geriye ket vurma olarak ifade edilebilir. Bölüm Sonu Soruları
  • 38. 1. Aşağıdakilerden hangisi Gestalt psikologlarına göre algılarımızı etkileyen ilkelerden değildir? a) Yakınlık b) Tamamlama c) Küçüklük d) Benzerlik e) Süreklilik 2. İlke, kavram ve genellemelerin yer aldığı bellek hangisidir? a) Anısal (Epizodik) bellek b) İşleyen Bellek c) Kısa Süreli Bellek d) Duyusal Kayıt e) Anlamsal (Semantik) Bellek 3. Aşağıdakilerden hangisi duyusal kayıtın özelliklerinden değildir? a) Dışarıdan gelen uyarıcılar duyu organları ile alınır b) Bilgi edinmenin ilk sürecidir c) Elde edilen bilgilerin çoğu unutulur d) Bilginin zihinde kalış süresi kısadır e) Bilgilerin zihinsel tekrarını sağlar 4. Aşağıdakilerden hangisi işleyen belleğin işlevlerindendir? a) Yeni bilgilerin tekrar yoluyla depolar b) İlke kuram ve genellemeleri depolar c) Kişisel yaşantılarımızı depolar d) Birçok uyarıcıyı aynı anda algılar e) Hissettiğimiz duyguları depolar 5. Aşağıdakilerden hangisi bilgiyi işleme kuramına göre bilgilerin kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe geçişinde kullanılan süreçlerden değildir? a) Tekrar b) Kodlama c) Gruplama d) Anlamlandırma e) Algılama 6. Bisiklet kullanan birisinin motor bisiklet kullanmayı öğrenmesi aşağıdaki kavramlardan hangisine örnek olabilir? a) Bitişiklik b) Genelleme c) Geçiş d) Sönme e) Ayırt etme 7. Kısa süreli bellekte yeni bilgilerin daha büyük ve anlamlı birimler haline getirilerek işlenmesine ne denir? a) Depolama b) Düzenleyici tekrar c) Koruyucu tekrar d) Gruplama e) Hatırlama 8. Öğrencinin metni okuduktan aynı şekilde anlatması ne tür öğrenme stratejisine örnektir? a) Tekrar b) Sembolleştirme
  • 39. c) Anlamlandırma d) Örgütleme e) Geri Çağırma 9. “Ekmek, süt, yumurta alacağım” diye tekrarlayarak markete giden bir çocuk bu bilgiyi hangi belleğine saklamaya çalışmaktadır? a) Anısal b) Anlamsal c) Uzun Süreli d) Duyusal Kayıt e) Kısa Süreli 10. Bilgiyi geri getirmede kodlamayı önemli kılan en önemli etken ya da etkenler aşağıdakilerden hangisidir? I. Bir uyarıcıya geliştirilen tepkinin benzer uyarıcılara genellenmesi II. Önbilgilerle yeni bilginin anlamlı bir şekilde ilişkilendirilmesi III. Uzun süreli bellekte varolan bilgi ve yeni bilgi arasında çok sayıda ilişki kurulması a) I b) II c) III d) I ve II e) II ve III 11. Aşağıdakilerden hangisi Gestalt kuramının bir özelliği değildir? a) Öğrenme uyarıcılara basit tepkiler vermekten daha karmaşık bir süreçtir. b) İlkeler, kavramlar ve olgular ezberleyerek değil, anlayarak öğrenilir. c) Mantıklı ve çok yönlü düşünme önemlidir. d) Bilginin önce ayrıntıları daha sonra bütünü öğrenilir. e) Üretici problem çözme önemlidir. 12. Gestalt kuramcılarına göre “her psikolojik olayın basit, tam ve bütün olma eğilimini” açıklayan genel yasa hangisidir? a) Yakınlık b) Tamamlama c) Süreklilik d) Devamlılık e) Pragnaz 13. Maslow’a göre gereksinimler hiyerarşisinin ilk basamağında yer alan gereksinim hangisidir? a) Kendini gerçekleştirme b) Sevgi ve yakınlık c) Saygınlık d) Fizyolojik ihtiyaçlar e) Güvenlik 14. Bir melodiyi meydana getiren notalar ayrı ayrı sesler olarak değil, zaman içinde bağlanmış olarak algılanır. Bu olay aşağıdakilerden hangisiyle bağlantılıdır? a) Süreklilik kanunu
  • 40. b) Benzerlik kanunu c) Bütünleme kanunu d) Yakınlık kanunu e) Bütünleştirme kanunu 15. Genellikle telefon numarası gibi bir ya da iki kez kullanmamız gereken basit bilgilerin hatırlanmasını kolaylaştıran öğrenme stratejisi hangisidir? a) Anlamlandırma b) Tekrar c) Örgütleme d) Kodlama e) Akılda tutma 16. Bireyin okuduğu metni kendi kelimeleri ile özetleyerek çalışması hangi öğrenme stratejisine uygundur? a) Akılda tutma b) Örgütleme c) Tekrar d) Kodlama e) Anlamlandırma 17. Yeni öğrenilen bilgilerin eskiden öğrenilen bilgileri unutturması nasıl adlandırılmaktadır? a) Söndürme b) Unutma c) Anımsama d) İleriye ket vurma e) Geriye ket vurma 18. Aşağıdakilerden hangisi, içgörüsel öğrenmenin özelliklerinden değildir? a) Çözüme ulaşmak uzun zaman alır b) Elde edilen çözümler benzer diğer problemlerde de kullanılabilir c) Bilgilerin tekrar edilmesi ve ezberlenmesi çözümü kolaylaştırır d) Çözüm öncesi dönemde zihinsel çözüm önerileri üretilir e) Genellikle üretilen çözüm doğru ve kalıcı izlidir 19. Bir biçki – dikiş öğretmeni kursta yıllardır kullandıkları makineleri değiştirerek yeni modellerle ders vermek istemiştir. Ancak bu öğretmen yeni gelen bu makineleri kullanmakta oldukça güçlük yaşamış ve sürekli olarak eski makinelerin çalışma sistemine yönelik davranışlarda bulunmuştur. Öğretmenin yeni makineleri kullanamamasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir? a) İleriye ket vurma b) Geriye ket vurma c) Geçiş d) Örtük öğrenme e) Unutma 20. Aşağıdakilerden hangisi kapasite yönünden en geniş ve saklama süresi sınırsız olan bellek türüdür? a) Kısa süreli bellek
  • 41. b) Duyusal kayıt c) Uzun süreli bellek d) İşleyen bellek e) Depo bellek Bu Bölümde Yararlanılan Kaynaklar BACANLI, Hasan Gelişim ve Öğrenme Nobel Yayıncılık
  • 42. 2000 Ankara BİNBAŞIOĞLU, Cavit Eğitim Psikolojisi Yargıcı Matbaası 1995 Ankara CHARLES, C.M. Öğretmenler İçin Piaget İlkeleri PegemA Yayıncılık, (Çev.ÜLGEN Gülten) Ankara 2000 CÜCELOĞLU, Doğan İnsan ve Davranışı Remzi Kitabevi, 1991 İstanbul ELLİS, C. Henry & HUNT Conitive Psychology Hill Componies R. Reed USA 1993 ERDEN M. ve AKMAN Y. Gelişim-Öğrenme-Öğretme Alkım Yayınları 1997 ÖZDEN, Yüksel Öğrenme ve Öğretme PegemA Yayıncılık, 2003 Ankara SENEMOĞLU, Nuray Gelişim-Öğrenme ve Öğretim Gazi Kitabevi 2004 Ankara SCHUNK, Dale H. Learning Theories Macmillan Publishing 2000 USA ÜLGEN, Gülten Eğitim Psikolojisi Bilim Yayınları, 1995 Ankara YEŞİLYAPRAK, Binnur Gelişim ve Öğrenme Psikolojisi PegemA Yayıncılık, 2003 Ankara