SlideShare une entreprise Scribd logo
1  sur  22
www.gelresule.tr.gg


NAMAZ KILMAYAN ADAM VE SEYTAN

Yolculuk yapan adama şeytan yanaşır ve şöyle der; bende seninle gelebilirmiyim gideceğin
yere kadar.Adamda olur demiş. Birlikte yol alırlar.Namaz vakti gelir ezan okunur şeytan
bakar ki adamdan çıt yok. Yolculuğa devam ederler.Yine ezan okunur şeytan bakarki
adamda yine çıt yok. Adam ne sabahı ne öğleyi ne ikindiyi ne akşamı nede yatsıyı kılmış.
Şeytan adama sorar sen namaz kılmıyormusun diye.adamda ben namaz kılmamki der.
Şeytan daha fazla dayanamaz ve kaçmaya başlar. Adamda arkadan seslenmiş hey ne oldu
nereye gidiyorsun diye.

Şeytan ben Rabbime bi kere karşı geldim cennetten kovuldum.sen ise günde beş kere karşı
geliyorsun.Korkarımki senin yanında Rabbim banada ceza verir. Onun için kaçıyorum.
Allah Muhafaza. Şeytanın dahi kaçtığı adam olmak ,Allah Muhafaza, Allah Muhafaza...


HZ OMER'IN GELINI

Hazret-i Ömer (r.a. ) Halife.. Her zaman ki tedbili kıyafet haliyle... Gece... Medine
sokaklarını dolaşıyor,dolaşıyor... Karanlık gece... Bir evin önünden geçmekte... Evden
sesler gelmekte... Acaba ne oluyordu?.. Durdu. Kulak kabarttı. Dinlemeye başladı.Bir anne
ve kızı...

Anne:
-Kızım, yarın satacağımız süte su karıştır! -Anne, Halife süte su karıştırmayı yasak etmedi
mi?
-Kızım, gecenin bu saatinde Halifenin nereden haberi olacak, O şimdi yatağında uyuyor...
-Anne! Anne! Halife uyuyor, haberi olmaz diyorsun! Herşeyi bilen, gören ve herşeye kâdir
olan Allahü teâlâ bizi görüyor, hâlimizi biliyor!Hilemizi insanlardan gizleyebiliriz, fakat
herşeyi bilen ve gören Allah'tan nasıl gizlersin?

Hazret-i Ömer, bu kızın güzel ahlâkına çok hayran kaldı... Bu durumu hanımına da anlattı.
Sonra da , o kızı oğlu Âsım'a nikâh etti. Kız Ömer'e (r.a.) gelin oldu.

Ömer'e (r.a.) gelin olmak o kadar kolay ki... Allah'ın her şeyi bildiğini ve gördüğünü
bilmek, ondan bir şey gizlenemeyeceğini idrak etmek ve o hal ile yaşamak o kadar,o kadar
kolay ki...
Gelini olunacak Ömer'mi (r.a.), her devirde bir Ömer bulunur, yeterki o güzel ahlak olsun...
Ömer bulur, Ömer'e buldurulur..

BES YUZ SENE IBADET EDEN ZATIN DURUMU

Resul- i Ekrem (sav):

quot;biraz önce Cebrail (as) yanıma geldi ve dedi ki:

quot;Ya Muhammed! Seni hak peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, Allah'ın
kullarından biri, genişliği ve uzunluğu otuz arşın olan denizde bulunan bir dağın tepesinde
Rabbine beş yüz sene ibadet etti. Deniz onu her taraftan dört bin fersah kuşatıyordu.Allah
Teala ona parmak gibi bir yerden , tatlı su akıtan, çoğalıp dağın eteğinde toplanan bir
kaynak çıkardı.Bir nar ağacı , ibadet ettiği her günün gecesinde ona bir nar
veriyordu.Akşam olunca abdestini tazeleyip bu narı alarak yiyordu.Sonra namaza kalkıp,
eceli geldiğinde secdede iken ruhunu alması için yalvarıyordu.quot;
quot;Allah onun duasını kabul etti. Biz melekler ona uğrarız, onun hakkında geleceğe ait şu
bilgileri elde ederiz:

quot;O kıyamet günü diriltilip Allah'ın huzuruna çıkarılınca, Allah Teala:

quot;Kulumu rahmetimle cennete koyunuzquot; buyurur.kul :

quot;Ya Rabbi! Ömür boyu işlediğim amelimle cennete gireyim.quot;

Allah Teala yine:

quot;Kulumu rahmetimle cennete koyunuzquot;

quot;Ya Rabbi ! Amelimle girmeyi isterimquot; deyince:

quot;Kulumun ameli ile benim verdiğim nimetimi kıyaslayınızquot; buyurur.Göz nimetinin, beş
yüz senelik ibadetten daha ağır geldiği anlaşılır. Allah'ın kuluna verdiği sıhhat nimeti,
şükrü eda edilmemiş olarak kalır.Allah Teala:

quot;Kulumu cehenneme atınızquot; buyurup cehenneme doğru sürüklenince:

quot;Ya Rabbi! Rahmetinle beni cennete koyquot; diye yalvarır.Allah Teala:

quot;Ey kulum! Sen hiçbir şey değilken seni kim yarattı?quot;

quot;Sen yarattın Rabbim!quot;

quot;Sana beş yüz sene ibadet etmek için , kim kuvvet verdi?quot;

quot; Sen Ya Rabbiquot;

quot; Seni koca denizin ortasında bir dağa indiren, sana tuzlu suların ortasında tatlı su çıkaran,
senede bir defa meyve veren ağaçtan her gece bir nar bitiren, sen secde halinde ölmeyi arzu
ettiğinde, duanı kabul eden kimdir?quot;

quot;Sensin Ya Rabbi!quot;

quot;İşte bunlar benim rahmetim iledir. Seni de rahmetimle cennetime koyacağım.quot;

quot;Ey meleklerim! Kulumu cennete koyunuz.Ey kulum! Sen ne iyi bir kulsun buyurur ve onu
cennetine koyar. Cebrail (as) sonunda:
quot;Ya Muhammed! Her şey Allah'ın rahmeti iledirquot; der.

BABAYA SAYGI


Vanda, Vali Tahir Paşanın konağında kaldığı günlerdi.

Bir gün basit kıyafetli bir köylünün kapıda kendisini beklediğini söylediler. Kapıya koştu.

Gelen babasıydı. Bir merkeple Nurs an kalkmış, Vana oğlunu görmeye gelmişti.

Bediüzzaman sevinç içinde babasının ellerine sarıldı, öptü. Halini hatırını sordu. Annesi ve
kardeşleri hakkında bilgi aldı.

Mirza . Efendi, kapıda oğlunu,

- quot;Oğlum, burada benim, senin baban olduğumu sakın kimseye söylemequot; diye uyardı.

Bediüzzaman babasının önüne geçip ona yol gösterdi ve içeri aldı.

Salona girdiler.

Vali ve şehrin diğer ileri gelenleri de oradaydı. Sofi Mirza Efendi, utanarak kapının eşiğine
yakın bir yere oturdu.

Bediüzzaman, uyarısına rağmen babasını topluluğa iftiharla tanıttı:

- quot;İşte bu zat benim babam Sofi Mirza Efendidir.quot;

Ve babasını kapı ağzından alarak baş köşeye, Vali Tahir Paşanın yanındaki sedire oturttu.

Onun layık olduğu yer orasıydı.

Baba, herkesin önünde ve başında olmalıydı.

TUM INSANLAR DORT KELIME ILE ALDANMISTI


EĞER
Birisi, eğer zengin olsaydım ibadet ederdim der,
Diğeri, eğer fakir olsaydım ibadet ederdim der,
Öbürü, eğer genç olsaydım ibadet ederdim der,
Başkası, eğer ihtiyar olsam ibadet edeceğim der.
İşte dilin bir fenalığı budur.

NEDEN
İlim oku! Neden okuyayım?
Sus! Neden susayım?
Konuş! Neden konuşayım?
Nedenle beden tembel olur, nedeni bırak!

NASIL
İbadet et! Nasıl edeceğim?
Çalış! Nasıl çalışacağım?.

KEŞKE
Keşke ben zengin olsaydım, hacca giderdim..
Keşke ölseydim, suç işlemeseydim..
Bunlar hep dil illetidir.. İstikamet yolundan insanı çeviren sebeplerdir.

Bunların tedavisi iki edebledir:
1-Ahireti dünyadan daha fazla tercih etmekle,
tembellik zincirlerini koparmak ve kalbî zikretmek,
2-İşi zamanında yapmak, ertelememektir

ERKEGIN 30 VAZIFESI

Erkeğin kadına karşı vazifelerini İslam kitapları uzun uzun yazmaktadır. Biz, buraya
uygun, kısa ve faideli olduğunu görerek, Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin (ölümü:
1195: Siirt, Tillo), Marifetname kitabında olanı aynen aşağıda bildiriyoruz:

Erkeğin hanımıyla görüşmesinde, otuz şeyi yapması lazımdır:

1- Ona karşı her zaman, güzel huylu olmalıdır.

2- Ona karşı her zaman, yumuşak davranmalıdır.

3- Eve gelince hanımına selam vermeli (yani selamün aleyküm demeli) ve nasılsın? diye
hatırını sormalıdır.

4- Onu tenhada neşeli görünce, saçlarını tutup okşamalı, gülerek bus etmeli ve sarılmalıdır.


5- Tenhada üzüntülü görünce, onu çok sevdiğini, acıdığını söyleyip, halini sormalı, tatlı
şeyler söylemelidir.

6- Yapamayacağı şeyleri bile, söz vererek gönlünü almalıdır. Çünkü o, evinde kapalı,
başkalarından ümitsiz ve yalnız kendisine alışmış olan dostu, dert ortağı, ekmek vericisi,
kendini neş’elendiricisi, çocuklarının yetiştiricisi ve ihtiyaçlarını gidericisidir.

7- Çocukları terbiyede; ona yardım etmelidir. Çünkü, bebek, anasına gece-gündüz ağlayıp,
hiç rahat vermez. Onu insafsızca üzen bir alacaklıdır. O halde, ona imdat edene, Allahü
Teâlâ yardım eder.

8- Hanımına, memlekette adet olan elbisenin, çamaşırın en kıymetlisini giydirmelidir. Ev
içinde, her istediği güzel şeyleri giydirmelidir. Sokağa çıkarken, bunları da örtmeli,
yabancıya göstermemelidir.

9- İyi şeyler yedirmelidir. Zengin ise, helal olan her şeyi almalıdır. Ona geniş, kullanışlı,
sıhhi ve İslam hanımına yakışan elbise ve nefis ta’am te’min etmeyi, kendine borç
bilmelidir.

Nafakasını sıkmamalı, israf da etmemelidir. Ailenin nafakasına verilen paranın sevabı,
sadaka sevabından daha çoktur. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki:
(Gaza için sarf edilen, köle azad etmek için, fakire sadaka vermek için ve evindekilerin
nafakası için sarf edilen altınların en üstünü ve sevabı çok olanı, evin nafakasına verilen
altının sevabıdır.) Hiç olmazsa haftada bir kere tatlı yedirmelidir. Yemeği yalnız
yememelidir, çoluk - çocukla yemek sevaptır. En mühim şey, nafakayı, helalden kazanıp,
helalden yedirmektir.

10- Hanımını hiç dövmemelidir. Dünya işlerindeki kusuru için, acı, sert söylememelidir.
Kadınların kalpleri ince, nazik ve akılları farklı olduğundan, birbirlerine haset edenleri
çoktur. Bu bakımdan, bilhassa yeni evliler, uyanık olmalı, ana, kız kardeş ve başka
kadınların, hanımını çekiştirmelerine aldanmamalı, böyle şeyler söylemesine fırsat
vermemelidir. Böyle sözlere uyarak, hanımını incitmekten çok çekinmelidir.

Anası, kız kardeşleri için hanımının söylediklerine karşı da uyanık olmalı. Anaya eziyet
olunmasına hiçbir suretle göz yummamalıd Anasına, kendisi, hanımı ve çocukları,
                                            ır.
herhalde saygı göstermelidir. Ana-babaya, kayınvalide ve kayınpedere hürmet, hizmet
edilmesi birinci vazife olmalıdır. Büyüklerin rızasını, duasını almağa çalışmalı, hayır
dualarını büyük kazanç bilmelidir.

11- Allahü Teâlâ’nın emirlerini yapmak hususunda olan kusuru için, bir günden çok dargın
durmamalıdır.

12- Hanımının huysuzluklarını, yumuşak karşılamalıdır. Çünkü, kadınlar, eğri kaburga
kemiğinden yaratılmıştır. Akılları ve dinleri erkeklerden azdır. Erkeğe emanet
olunmuşlardır. Gülerek tatlılıkla geçinmek için alınmışlardır.

13- Hanımının ahlakında bir değişiklik görürse, kabahati kendinde bulup, ben iyi olsaydım,
o da böyle olmazdı, diye düşünmelidir. Evliyadan birinin hanımı, huysuz idi. Buna hep
sabreder, soranlara derdi ki, eğer onu başarsam, ona sabredemeyen biri alır da, ikisinin
birden felakete düşmelerinden korkarım. Büyükler buyurmuş ki, bir kimse ailesinin
huysuzluğuna sabrederse, altı şey ziyandan kurtulur: Çocuk dayaktan, tabak-bardak
kırılmaktan, ahırdakiler dövülmekten, kedi sövülmekten, misafir gücendirilmekten, elbise
yırtılmaktan kurtulur.

14- Hanımı kızınca, susmalıdır. Böylece kadın, pişman olup, özür dilemeğe başlar. Çünkü,
o zayıftır. Susunca mağlup olur.

15- Hanımının iyiliği çoğalıp, her işi seve seve yapınca, ona dua etmeli ve Allahü Teâlâ’ya
şükür etmelidir. Çünkü uygun bir kadın büyük ni’mettir.

16- Hanımı ile öyle olmalıdır ki, kocam beni herkesten çok seviyor, bilsin!
17- Bakkal, kasap, çarşı, pazar işlerini asla ona bırakmamalı. Evin idaresinde, onun fikrini
sormalı. Dışarıdaki büyük işleri söyleyerek, onu üzmemelidir.

18- hanımının cahilce hareketleri için, daima uyanık bulunmalıdır. Çünkü Âdem babamız,
ehli olan Havva anamızın daveti üzerine, yanlış iş işledi. Evde hakim, amir, erkek
olmalıdır. Kadın değil.

19- Hanımının, günah olmayan kusurlarını görmezlikten gelmelidir. Günah iş ve sözden
vazgeçmesini ve namaza, oruca ve gusül abdesti almağa devam etmesini tatlı ve yumuşak
sözlerle nasihat etmelidir. Kıymetli elbise ve ziynet eşyası alacağını va’dederek ibadetleri
yaptırmalı, günahlarını önlemelidir.

20- Hanımının ayıplarını, sırlarını, herkesten gizlemelidir.

21- Hanımına latife, şaka yapmalı ve kadının seviyesine inip onu hoşnud etmelidir.
Nitekim, Allahü Teâlâ’nın sevgilisi “sallallahü aleyhi ve sellem”, ezvac-ı mutahharasına
karşı, insanların en zarifi idi. Hatta bir kerre Âişe radiyallahü anha ile yarış etti. Âişe
validemiz geçti. Bir daha yarış ettiklerinde, Server-i alem (sallallahu aleyhi ve sellem)
geçti. Müslümanın ehli ile oynaması, boş ve günah değildir, sevaptır.

22- Hanımını cadde üstünde, parklara, oyun yerlerine, spor sahalarına, mekteplere karşı
olan evlerde oturtmamak, yabancı erkekleri görmesine, onlarla konuşmasına sebep
olmamaktır. Müslümanlar, ailesini, iyi havalarda, çayırlara, su kenarlarına, haram
bulunmayan, kalabalık olmayan yerlere götürerek gezdirmeli, hava aldırmalıdır. Ta’til
günlerinde, kalabalık zamanlarda gezdirmemelidir.

23- Hanımını tahsile, vazifeye, fitneye sebep olan yerlere göndermemektir.

24- Hanımına Kur’an-ı Kerim okumasını, farzlardan, haramlardan ona lazım olanları,
öğretmelidir.

25- Cinsi münasebette, hanımı rahatlanmayınca feragat etmemelidir. Dört geceden fazla ara
vermemelidir.. Hayız halinde, yani adet zamanında, ona takarrüp, yaklaşmak haramdır.
Büyük günahtır. Âdet (regle) on günden sonra kesilirse, gusül etmese bile, münasebet caiz
olur. On günden önce, adet tamam olunca kesilirse, gusül ettikten veya bir namaz vakti
geçtikten sonra caiz olur. On günden ve adetten önce kesilirse, gusül etse dahi adeti olan
günler tamam oluncaya kadar, ailesi ile münasebet caiz olmaz. Fakat, bu zaman içinde
namaz kılması ve oruç tutması lazımdır.

26- Hanım, yalnız evde, kocasına karşı süslenip, başka kimselere süslenmemelidir.

27- Hanımından izinsiz sefere, hatta nafile hacca gitmemelidir. Sefer, insanın adi yürüyüşü
ile üç gün, üç gecelik yani 104 km.lik yoldur.

28- Hanımı namaz kılıyor ve erkeğine itaat ediyorsa, ondan başka evlenmemelidir. Zira
hanımları arasında adalet ve müsavat yapmayanlar Cehenneme gideceklerdir.
Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “İki hanımı olup da, ikisine eşit
bakmayan kimse, kıyamet günü, mahşer meydanına yarısı eğrilmiş olarak gelecektir.”

29- Hanıma, gamını, kederini, düşmanlarını, borçlarını söylememelidir.

30- Ona, yanında ve yanında olmadığı zamanlarda, hep hayır dua etmeli, fena dua
etmemelidir. Çünkü, gece-gündüz onun için çalışmaktadır. Onun ekmekçisi, aşçısı, terzisi
ve hamamcısı ve malının bekçisi ve yoldaşı ve munisi ve yarı ve nigarıdır.
Ma’rifetnamenin yazısı burada tamam oldu.

İmam-ı Gazali buyuruyor ki, “Erkeğin vazifelerinden onikincisi, hanımını boşamamalıdır.
Zira Allahü Teâlâ, bütün mübahlar [yani izin verdiği şeyler] içinde yalnız, talak vermeyi
[yani boşanmayı] sevmez, zaruret olmadıkça, birini incitmek caiz değildir.”

Dinini bilen ve seven erkekler, her hareketinde dine uyarak, hem kendilerine, hem de aile
ve akrabasına ve bütün mahluklara hayırlı ve faideli olur. Bunun için, kızını seven ve onun
dünyada ve ahirette mes’ud olmasını isteyen, kızını Müslüman ve salih kimselere
vermelidir. Mal ve apartman ve mevki sahibi değil, din ve ahlak sahibi damat aramalıdır.
Peygamberimiz buyurdu ki, “Bir kimse, kızını fasıka verirse, Allahü Teâlâ’nın emanetine
hiyanet etmiş olur. emanete hiyanet edenlerin gideceği yer, Cehennem’dir.” Bir hadis-i
şerifte buyuruldu ki: “Kızını fasıka veren kimse, mel’undur.”

Fasık, kendini ve ailesini haramlara, günahlara sokan kimsedir.


rabbim cümlemizi hakkın emirlerine uyanlardan eylesi
                                                   n

ALLAH (C.C.) NEDEN HERKESE ZENGINLIK VERMEZ

çocuk annesine sorar Anneciğim , ALLAH neden herkese zenginlik vermiyor? istersen bu
sorunun cevabını şu hikayede arayalım Adamın biri de senin gibi düşünüyormuş. Derken ,
evinin bahçesini,kazarken büyük bir define bulmuş bunu şehirdeki herkese dağıtmış.artık
çok mutluymuş. Çünkü artık herkes çok zenginmişl
Aradan bir hafta geçmiş . Adam alışveriş için çarşıya çıkmış.her taraf kapalıymış.
market,manav,fırın, kısacası herkes artık zenginmiş
ve hiç kimse çalışmak istemiyormuş. hayat durmuştu
yaptığı hatayı anlamış
ALLAHın bizlere lütfettiği şefkat merhamet adalet gibi duygularını (haşa)ALLAH a karşı
kullanma cahilliği içinde olanlara ALLAH akıl izan versin.

YUZUKTEKI YAZI

Efendimiz Sallahu aleyhi vesellem'e bir yüzük hediye geldi. Hazreti Ebu Bekir'e (r.a.)
verdi:

- Ya Atik! Bu yüzüğü bir kuyumcuya götür de quot;lâ ilâhe illâllahquot; yazdır buyurdu. Hazreti
Ebu Bekir (r.a.)yüzüğü kuyumcuya götürüp üzerine quot;Lâ ilâhe illallah
Muhammemmedürresûlüllahquot; yazdırdı.
Halbuki Rasûlullah böyle emretmemişti ama, O Allah ismi şerifinin peygamberimizden
ayrılmasını arzu etmemişti, onun için böyle yazdırdı. Hazreti Ebu Bekir yüzüğü
kuyumcudan alıp Resûlüllah'ın huzuruna gelirken, Hak Teâlâ, Cebrail aleyhisselam'a :

- Yetiş, habibimin yüzüğüne Ebu Bekir' ismini de yaz. Çünkü o Benim ismimi habibimin
isminden ayırmayı uygun bulmadı, ben de onun ismini habibimin isminden ayırmayı uygun
bulmam,buyurdu. Cebrail aleyhisselam derhal yetişti ve Hazreti Ebu Bekir'in elindeki
yüzüğe quot; Ebu Bekir Sıddıkquot; yazdı. Hazreti Ebu Beki,r Huzur-u Saadete girip yüzüğü teslim
etti. Okuduklarında: quot;Lâ ilahe illallah Muhammedürresûlüllah, Ebu Bekir Sıddıkquot; yazılı
olduğunu görüp Hazreti Ebu Bekir'den bu şekilde yazılmasının hikmetini sordular.

Hazreti Ebu Bekir (r.a.) yüzüğün üzerinde kendi isminin olduğunu bilmiyordu. Çok utandı,
kızardı ve başını önüne eğdi terlemeye başladı. Orada Allah'ın izni ile Cebrail aleyhisselâm
yine yetişip Hazreti Ebu Bekir'i müşkil durumdan kurtardı:

-Ebu Bekir'in yüzüğün üzerinde kendi isminin yazıldığından haberi yoktur. Allah'ın selâmı
var, Habîbim üzülmesin, buyuruyor dedi ve olanları bir bir anlattı.

Orada bulunan ashab, Ebu Bekir Sıddık Hazretlerinin ne derece yüksek bir mertebede
olduğunu anladılar ve gıpta ile seyrettiler.

O SENIN AILENDEN DEGIL (NUH A.S.)

Hz.Nuh'un kafirlerle beraber bulunan bir oğlu vardı. Hz. Nuh oğlunu dalgalardan
kurtulmaya çalışırken görünce selendi:
- Ey oğulcağızım! Bizimle gemiye bin. Sakın kafirlerle beraber olma!
- Beni sudan koruyacak bir dağa sığınırım!
- Allah dilemedikçe, bugün O'nun azabından koruyacak hiçbir şey yoktur.

Hz.Nuh ile oğlunun arasına dalgalar girdi. Hz.Nuh'un oğlu da boğulanlardan oldu. Hz.nuh
oğlu için çok üzülmüştü. Nasıl üzülmesinki? O kendi oğlu değil miydi? Hz.Nuh dünyada
sudan kurtulamayan oğlunu hiç değilse kıyamet günü kurtarmayı arzu etti!


Muhakkak ki, ateş sudan daha şiddetlidir. Ahiret alemindeki azap daha korkunçtur. Acaba
Allah, kulu Nuh'a aile efradınıkurtaracağına dair bir söz vermemiş miydi? Elbette vermişti.
Allah Teala sözünden caymayacağıiçin Hz.Nuh Allah katında oğlu için şefaatte bulunmayı
istedi.

Hz.Nuh rabbine şöyle yalvardı:
- Şüphesiz oğlum benim aile efradımdandır. Muhakkak ki, senin aile efradımı
kurtaracağına dair verdiğin sözün haktır. Sen hakimlerin hakimisin!

Fakat Allah, soylara, soplara değil sadece amellere bakar. Allah kendisine ortak koşanlar
hakkında yapılan şefaati kabul etmez. Allah'a ortak koşan bir kimse peygamberin
ailesinden biri olamaz. İsterse öz oğlu olsun! Allah, Nuh kulunun dikkatini bu hususa
çekerek şöyle buyurdu:
- Ey Nuh! O senin ailenden değildir. Çünkü o iyi olmayan amellerin sahibidir. O halde
bilmediğinm birşeyi benden isteme. Seni cahillerden olmaktan menederim.

Hz.Nuh (a.s.) hemen hatasını anladı ve derhal Allah'a yönelerek tevbe etti ve yalvardı:
- Ey rabbim! Bilmediğim bişeyi senden istemekten sığınırım Eğer beni bağışlamaz ve
                                                            .
bana merhamet etmezsen, hüsrana düşenlerden olurum. (1)

AKILLI KADIN KOCASINA NASIHAT EDIYOR

Fakir bir adam evlendi. Cocugu olmus ve cok sevinmisti. Cocuk dis cikarmaya baslayinca
babasini bir dusuncedir aldi. Kendi kendi e konusur oldu. Bir gun karisina soyle dedi.
                                        n

-Ben bu yavruma ekmek parasini nasil getirecegim? Artik disleri cikmaya basladi. Yiyecek
ister.
Bir baba olarak bunlari dusunmem gerek dedi.
Adamin akilli, dinini bilen hanimi kocasina su mertce cevabi verdi: -Ey benim akli kit,
dusuncesi
noksan kocam! Eger sen vesveseye kapilmasan seytan kahrindan geberirdi. Bu yavrumuza
disi veren
ALLAH' ona ekmek de verir, yiyecek de verir.

Butun aleme rizik veren Cenab-i Hak Kadirdir. Mini mini bir yavrunun, kucucuk bir
cocugun rizkini da
verir. Sen kendi kendini uzme! Cocuklari ana karninda suret ve sekil veren Allah, onlarin
riziklarini,
Omurlerini de yazmistir.

INSAN DIRI DIRI CEHENNEME GIRECEK

Allahin sevgili kulu Hazreti Rabiatul'Adviyye, dostlariyla giderken goz yaslari dokerek
aglar.
Yanindaki dostlari: - Ya Rabia! Bir derdiniz mi var? Nicin agladiniz? diye sorarlar.
ALLAH dostu Rabiatul-Adviyye: - Su karsidaki adami goruyormusunuz?
Koyunu sise gecirmis kizartiyor der, Dostlari: Evet, goruyoruz. Ne var bunda? Bu durumun

size aglatacak kadar te'sir etmesinin bir sebebi mi var? derler. Hazreti Rabia: soyle der
Evet bu hal bana oyle bir ani, oyle bir gunu hatirlatti ki, insan o ogunde zorluklar cekecek.

Hayvanlar atese oldukten sonra giriyorlar ve atesin azabini duymuyorlar. Ya insanlar diri
diri
atese girecekler!.. O dehsetli atese, Yakici, helak edici o atesin azabina nasil dayanacaklar
diye
dusundum de agladim der.

ALLAH bizleri Cehennem Azabindan korusun insALLAH


ANA-BABAYA EL KALDIRMAK DINSIZLIKALEMETIDIR
Bir dostum anlatmisti. O da bir hoca efendiden duymus.
Bir koyden gecerken bir ihtiyari aglarken gormus. Hoca efendi sormus:
-Dede niye agliyorsun? Bir derdin mi var? demis. Ihtiyar soyle dedi:
80 senedir dunya hayatinin cesitli mesakkat ve sikintilarini cekerim. Evlatlarimi bin bir
turlu minnetle buyuttum. Kizim vardi, hayirsiz cikti. Oglumu askerden gelince
evlendirdim.
Gelinin elinden bir bardak su icemedim:
-Moruk, senin cirkin, kirismis suratini gormek icin gelmedim ben buraya, diyerek azarladi.
Turlu hakaretlerde bulunuyor. Oglum dersen, karima laf yok, Dunya bir yana karim bir
yana diyor.
Verirse bir lokma ekmek yersin. Vermezse oruc tutarsin, moruk dedi. Ah!... Ah!... Meger
ben
canavar beslenmisim diye Agliyor, iki gozu iki cesme ihtiyarin. Sormus Ihtiyara:
-Peki baska gidecek yerin yokmu? Ihtiyar: -Nereye gidebilirim. Baska bir tutanagim yok.

Dun oglumdan para istedim. Bana iki tokat vurdu; Defol buradan bir daha gozum gormesin
dedi.
En sonunda ihtiyara sormus: Oglun namaz kilar mi? ihtiyar: Nerede senede bir bayram
namazina
bile gitmez demis.




YAHUDININ SELAMI



Resuli-Ekrem (.s.a.a)'in eşi Ayşe, Resul-i Ekrem (s.a.a)'ın huzurunda oturmuştu ki, Yahudi
bir adam içeri girdi. Girdiği anda Selam un aleykum yerine

- Essamu aleykum' yani 'ölüm üzerinize olsun'dedi. Uzun sürmedi, başka biri daha geldi. O
da selam yerine

- Ölüm üzerinize olsun' dedi. Bunun tesadüf olmadığı malumdu. Resul-i Ekrem (s.a.a)'i
dille incitmek için yapılan bir plandı. Ayşe çok öfkelendi, ve

- Ölüm sizin üzerinize olsun...' diye bağırdı.

Resul-i Ekrem (s.a.a) buyurdu:

- Ey Ayşe küfür etme, küfür şekillenirse en kötü ve çirkin bir biçimde mücessem olur.
Yumuşaklık ve sabırlı olmak, her neyin üzerine konursa, onu güzelleştirir, süsler ve her
şeyin üzerinden kaldırılırsa güzelliğini azaltır. Niçin sinirlenip öfkelendin?

Ayşe:
- Görmüyor musun ya Resulullah'ın, bunlar küstahlık ederek, utanmadan selam yerine ne
diyorlar?

- Evet, görüyorum onun için bende,'Aleykum' yani 'sizin üzerinize olsun' diye cevap
verdim, bu kadarı kafiydi.'

COCUGUN PAPAZA VERDIGI AKILLI CEVAB

Bir papaz, yeni bir sehre papaz olarak tayin edilir.
Bu papaz, yeni tayin edildigi (atandigi) sehre vazifeye
baslamak uzere gider. Papaz o sehre vardiginda, karsisina cikan ilk cocuga sorar:

-Oglum, buranin kilisesi nerededir. kiliseye hangi yoldan gidilir? Haydi gosteriver der.
Cocuk yeni gelen papazi kiliseye kadar goturur.
Papaz, cok memnun olur ve cocuga:
-Yavrum sen daha bana cok iyilik ettin.
Buraya kadar da yoruldun. Gel bakayim, bende sana cennetin anahtarini vereyim!.... der.
Akilli ve temiz kalbli cocuk papazin karanlik
kafasina denk edercesine su cevabi verir:

-Papaz amca, papaz amca sen daha kilisenin yolunu bulamiyorsun. Bana sordun da ben
gosterdim!..
Cennetin anahtarini nereden buldun? deyiverir.

YA VARSA ! INKAR KAPISI KAPANMISTI

Birgun Hz Ali (r.a.) namaz kilmis giderken musriklerden
(puta tapan kafirlerden) biriyle karsilasir.
Musrik Hz Ali (r.a.) ye soyle der.

-Ya Ali Su sizin halinize bakiyorum da dusunuyorum
Ahiret var, insan bu dunyada yaptiklarindan bir hesap verecek diye, namaz kiliyorsunuz,
oruc tutuyorsunuz,
Cennet var Cehennem var diyorsunuz...
Ben bunlarin hic birine inanmiyorum. Hem aramizda ne fark var, sen de yasiyorsun ben de
yasiyorum
Sizin bu cabaniz nedir? Hergun vaktinde namaz kilacagim, oruc tutacagim diye bu kadar
caba niye?

Hz Ali efendimiz, butun bunlari vakar ve sukunetle dinletikten sonra su irsadi cevabi verir:

-Ey koca kafir! Farzet ki oldukten sonra dirilmek yok.
(Varya...) Bizim imanimizda ve inancimiz var.(ikinci hayatahiret hayati vardir.) Farz-i
muhal, senin dedigin gibi dirilmek yoksa; O Zaman ben, bu yaptiklarimdan ne
kaybederim? Namaz kiliyorum. ALLAH'imin, dinimin emrini yerine getiriyorum.
Oruc tutuyorum. Bu benim kulluk vazifemdir.
Bundan dunyada hic bir zarar gormuyorum. Ahirette bir zararim olur mu dersin?...
Kafir biraz dusundukten sonra:

-Hayir olmaz ya Ali der. Hz Ali efendimiz:
_oruc tutuyorum. Bunda senin gozunle bir zarar goruyor musun? Kafir: Hayir
gormuyorumquot; der.
Hz Ali (r.a.) : Zekat veriyorum. Hem dinimin emrini yerine getiriyorum. hem de fakir ,
muhtac insanlara
yardim etmis oluyorum. Bundan benim bir kaybim olurmu?
Ne dersin?...Ey koca Kafirquot;
Kafir: -Hayir olmaz der. Hz Ali (r.a.)
Ya Ahiret varsa! Burada yaptiklarindan hesap varsa, imandan, namazdan, oructan,
zekattan, hakdan, hukukdan,
insan yaptigi, isledigi her amelinden (isinden) hesaba
cekilirse, ya butun bunlar varsa! ki var.
Ey koca kafir ozaman halin nice olur! der.

Omrunu puta tapmakla geciren yasli musrik ,
yasli kafir uzun uzun ve derin derin dusunmege baslar..
Ve Hz Ali. Efendimizin onune diz cokerek:
-Ya Ali der. Evet ya varsa! Sizin dediginiz gibiyse!... Oldukten sonra yeniden dirilir,
ALLAH huzuruna cikarsam o vakit benim halim nice olur?
der ve derhal iman eder. Boylece aklini alt ust eden
suphecilik ve imansizlik , karanligindan dinsizlik
zindanindan kurtulur. Ve hidayete erer.

Hz Ali Efendimizin derin imani, vakarli hareketi,
Derin iman ve guvenle boyanmis quot; Ya varsaquot; sozu bir
hidayet isigi olarak adamin kalbinde parlayip
Hidayete ermesinde vesile olur.


BESMELE CEKEN KADIN


Bir Kadın her söze ve işe başlarken besmele çekermiş. O kadının birde münafık bir kocası
varmış. Besmele çekmesine çok kızarmış. Hanımını Besmele ile ilgili bir işte mehcup
etmeye karar vermiş.
Bir gün hanımına, içerisinde para bulunan bir kese verir, quot;Bunu sakla , sonra senden
isterimquot; der.
Hanımı keseyi Besmeleyle bir yere koyup üzerini örter. Kocası, hanımın haberi olmadan
gidip keseyi alıp ve kuyuya atar. Sonra gelip hanımından keseyi getirmesini ister.
Kadın keseyi koyduğu yere gidip, Besmele çeker. Allahü teala o anda Cebrail
aleyhisselâma, yer yüzüne inip keseyi kuyudan alıp yerine koymasını emreder. Cebrail
aleyhisselâm keseyi kuyudan alıp suları akar bir vaziyette yerine koyar.
Kadın keseyi almak için elini uzatınca, keseyi ıslak bir halde bulunca quot;Bu kese nasıl
ıslandı?quot; diye hayretler içinde kalır. Hiçbir şeyden habersizce kocasına götürüp verir.
Bu durum karşısında Hayretler içinde kalan kocasıda hemen tevbe edip salih bir müslüman
olur.
Bundan sonra her işe başlarken ve bir şey yaparken Besmele çekmeye başlar.

IKI KADIN GELIR COCUK BENIM DER

Vaktiyle Hz.Suleyman (A.S.)a iki kadin gelip ellerinde bir cocuk biri der:
Bu cocuk benim.quot; Biri de der.: Bu cocuk benimdir.quot;

Suleyman a.s
-Nasil olur, bir cocugu iki kadin dogurmaz! Olsa olsa birinizin olur. ikinizden biri yalan
soyluyor der. Her ikiside:
Hayir cocuk benim die iddia ederler.

Hz Suleyman (a.s.) davayi ertesi gune birakir.
Kadinlara siz bugun gidin yarin saat 9 da gelin .
Bu gun bu davayi halledemem, yarin hallederim. Sabah hemen gelin der.

Hz suleyman o gece iki rekat namaz kilar. ALLAH'a dua eder. Yarabbbi Yardim eyle,
bu davayi nasil halledecegim? Bana bir yol goster der. Gece ruyasinda,
Ya Suleyman! Cocugu ortadan ayiracagim. bir kol, ayak bir goz, kulak senin diye davet et.
Cocugun gercek anasi buna razi olmayacaktir. O zaman cocugu ona ver.

Sabah olur. iki kadin gelir. Hz Suleyman (a.s.):
-Da'vayi hallettim . Cocugu ikiye ayiracagim. bir goz kulak, el, ayak, senin,
Bir el bir el ayak. goz, kulak senin deyince sahte ana tamam der.
Oz ana aman ya Suleyman (a.s.) siz ne yapiyrsunuz! Boyle olursa cocuk olur.
Bunu yapmayin, tek cocuk onun olsun, yeterki, olmesin hayatta ol un der.
                                                                   s
hz Suleyman (a.s.) cocugu alir, oz annnesine teslim eder
Cocugun parcalanmasini isteyen sahte anneyi de cezalandirir.
Hz Suleyman (a.s.) cocugun annesine sorar :

-Bu kadin neden senin cocuguna kotulugu yapmak istedi? diye sebebini sordu. Kadin:

Ya suleyman (a.s.) Bu kadin benim komsumdur. Bu kadinin bana karsi bir
cekememezligi vardir. Eskiden beri bana hased eder. Bu seferde bu kotuluge basvurdu der.

SINEK GIBI HAKARET GORENLER

Birgun sinek, bal arisinin birine darlilir, kizarak
soyle der:

Sen zaten oyle ahmak bir adamsin ki, bal yapacagim
diyerek butun kirlari, ovalari dolasarak yorulup yiyecek toplarsin.
Bari bu kadar yorulduguna gore, yaptigin bali kendin yesen gene zarar yok.
Bak ben her vakit buyuk konaklara ve hatta Padisah saraylarina giderim de
hep bas koselerde, yukseklerde otururum.
Nefis yemeklerden yer, cesit cesit serbetlerden icerim;
hulasa hep kendim icin calisir keyfime bakarim der.
Bal arisi da ona cevab olarak soyle der;

-Heyy gidi heyyy! Asil ahmak serefini bilmeyen sensin,
ama idrak edip bilemiyorsun. Gezdigin yerlerde herkes senden
rahatsiz oluyorlar da, ellerinde birer sineklik, pat pat vurarak,
seni oralardan kovuyorlar , senden nefret ediyorlar. fakat sen
aldirmiyorsun!.. Kendi cinsinden binlerce sinegin oldugunu goruyorsun
da belki benide bunlar gibi gunun birinde oldururler diye ibret alip
dusunmuyorsun.Ben kirlari, ovalari dolasarak
( gezerek) ve yiyecek toplayarak yaptigim bali kendim yemiyorum.
ama yiyenlerden sevgi, saygi, hurmet goruyorum.

Hele(bilhassa) balimdan yapilmis olan mumlar, cami-i seriflerde yandikca
iftihar ediyorum. Sevinc duyuyorum der.

KARINCANIN DUASI


Hz. Süleyman devridir…Kuraklık ve kıtlık her yeri kavurmaktadır.Hz Süleyman mümin
bir toplulukla beraber,şehrin dışına,yağmur duasına yönelmiştir.Yolda bir karınca dikkatini
çeker…Zavallı hayvan sırtüstü yatmış,ayaklarını göğe doğru uzatmış,debelenip dua
etmektedir.Karıncanın duasına kulak kabartır,Hz Süleyman…Karınca demektedir ki:
“ALLAH’ım bizi sen var ettin…Ve senin rahmetin olmadan biz yaşayamayız…Ya,bize su
verirsin yada bizi helak edersin.Emir,fermansenindir.”
Gözleri yaşarır peygamberin…Ve az sonra cebrail’in getirdiği bir haberle de coşar,taşar
ağlamaya başlar…Cebrail,o karıncanın duasının kabul edildiği haberini getirmiştir.
Peygamber yanındaki topluluğa döner:
“-Dönün”der,”Siz başkasının duasıyla sulanacaksınız.”


AKREP MI PAPA MI ?


Günün birinde bir kurbağa ve akrep dost olmuşlar.
Akrep sokmasını bilen kurbağa sürekli kendini kolluyormuş.
Bir gün akrep ;
“Kurbağa kardeş beni sırtına alıp şu derenin karşısına geçirir misin ?” demiş.
Kurbağa düşünüp ;
“Olmaz, sen beni sokarsın” demiş.
Akrep en namussuz haliyle ;
“Gücendim sana, ne zamandır beraberiz benden ne zarar gördün de bana güvenmiyorsun”
demiş.
Kurbağa yeniden düşünüp ;
“Haklısın bir zararını görmedim” deyip akrebi sırtına almış.
Kan ter içinde karşı tarafa geçtikten sonra Kurbağa tam oh diyeceği zaman akrep sokmuş
ve kurbağa ah etmiş ve demiş ki ;
“Ne ettin akrep kardeşhani biz dostuk, hani beni sokmayacaktın?”
Akrep demiş ki ;
“Elimde değil, huyum böyle !”
............
Akrepin huyu hepimizin malumu olduğundan akrepten korkmak yerine tedbir alırız.
Lakin günümüz de akrepleşmiş öyle insanlar var ki onların akrepten bin beter olduğunu
söylesek de dinleyen çıkmıyor, dinlenilmediği gibi de akrepler kurbağa, kurbağa ise akrep
oluyor.
Almanya’ nın Bavyera bölgesinde ki Resengburg Üniversitesinin ilahiyat fakültesinde
konferans veren Papa 16. Bencdictus kinini alenen açıklamakta bir beis görmeyip; “İslam’
da Tanrı o kadar soyut ki akıl ile Tanrı arasında bağ yok. İslami cihad, akla ve Tanrı’ ya
karşıdır”
Tamamen cehalet ve kin kokan bu sözlerden ne anlamak gerekir.
Papa, İslami Cihad’ ın şartlarını bilmiş olsaydı sanırım böyle konuşmazdı.
İslam’ ı akıl dışı göstermesi de yine cehaletin danıskasıdır.
Aslında bu şahıstan böyle sözler beklemek gerekir.
Zira bunun geçmişi tamamen İslam düşmanlığı ile doludur.
İstanbul yarası da olan bu şahsa sormak gerekir 4. Haçlı Seferinde neler oldu,
Ayasofya ‘ da kimler tecavüze uğradı, öldürüldü ?
Ve yine yarasına tuz basıp 1453 de batının hasret kaldığı insanlığı kimin getirdiğini ...
Bu adam Kasım ayında ülkemizi şereflendirecek !?!
Gelme kardeşim seni Ülkemizde görmek istemiyoruz desek de zannedersem gelecek.
Ve dinler arası diyalog gibi hiç bir zaman kabul etmediğim, inanmadığım bir sürü konuda
zırvalayacak ...
halbuki buraya gelme yerine nüfusunun yarısından fazlasının tanrısızlaştığı medeniyet
timsali Avrupasında hıristiyanlara nasihatte bulunsa ya !
...........
Bir de olaya farklı bir yerden bakarsak.
Hani bunlarla dinler arası diyalogla başlayıp şimdilerde medeniyetler arası diyalog diye
devam eden tiyatroda, bu adam oyun arkadaşlarını zora sokmuştur.
Bu da yıllardır kardeşlerine hakkı tavsiye etmeye çalışan Müslümanların elini
kuvvetlendirirken o şahsın ve beraberindekilerin ellerini zayıflatmıştır.
Kadife eldiven takan demir yumruk Papa’ nın eldivenleri yırtılmaya başlandı.
Cehalet işte.
Siz siz olun akreple diyaloga girmeye kalkışmayın
Ve cehaletle ... Ve Papa’ yla ...
“Her şey bir şeydir, necasette bir şeydir; cahil hiçbir şeydir.”
İmam-ı Şafii Hazretleri

ALLAH KULLARINI BIZ FARKETMESEK DE KORUR


Zünnun-i Mısri'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir :

Bir gün elbiselerimi yıkamak için Nil nehrinin kenarına gitmiştim. Nehrin kenarında
dururken, bir de baktım ki, görülmemiş şekilde büyük bir akrep bana doğru geliyor. Çok
korkmuştum. Beni onun şerrinden korumasıiçin Cenab-ı Hak'ka sığındım. Akrep nehre
geldiğinde, sudan büyük bir kurbağa çıkıp akrebe doğru geldi. Akrep kurbağanın sırtına
binip suyun üzerinde yüzüp gittiler. Bu bana çok şaşırtıcı gelmişti. Ben de onların nehrin
kenarında takip ettim. Nehrin karşı yakasına geçtiklerinde, akrep kurbağayı bırakıp dalları
büyük, gölgesi çok olan bir ağacın yanına gitti.

Bir de baktım ki, ağacın altında Allah'a asi bir genç mışıl mışıl uyuyor. Kendi kendime:
quot;La ha'vle vela kuvvete illa billah. Bu akrep nehrin ötesinden buraya kadar, bu genci
sokmak için geldiquot; dedim ve içimden, akrep gence yaklaştığı zaman hemen akrebi
öldürmeğe karar verdim. Akrebe yakın bir yerde durdum. Bir de baktım ki karşıdan büyük
bir yılan, genci öldürmek için, gence doğru geliyor. Bu sırada akrep yılanın üzerine hücum
etti ve başını sokmaya başladı. Akrep yılanın ölmesine kadar başını sokmaya devam etti.
Yılan öldükten sonra akrep nehre döndü.Kurbağa da onu orada bekliyordu. Akrep tekrar
kurbağaya binip nehrin öte yanına geçti. Ben de arkalarında bakakaldım.

Sonra gencin yanına geldim, o hala uyuyordu, akabinde baş ucundakendi kendime şöyle
dedim :

- Ey uyuyan genç; Allah seni, sen fark etmesen de karanlığın içindeki her türlü kötülükten
korur. Sen uyusan bile Allah uyumaz. O kullarına çok merhametlidir. dedim.

Genç benim bu sözlerim üzerine uyandı ve başından geçen olayları kendisine anlattım.
Genç hemen tevbe etti. Bütün yapmış olduğu kötü davranışlarından vazgeçip, iyilerden
oldu ve ölünceye kadar hayatı böyle devam etti. Allah ona rahmet etsin.


SEYTAN VE FIR'AVUN


Birgun seytan gelip Fir'avunun kapisini calar,
Firavun iceriden bagirmis:
- Kimdir o demis...Seytan:
-Ey Firavun. Allah'im diyorsun. Allah'san kapdakinin kim oldugunu bilmek gerektir.
Kapidakinin kim oldugunu bil bakalim da senin Allah oldugunu gorelim diye Firavunla
alay eder
Sonra iceriye girer.

Firavun Seytana:
-Seninle benden daha alcak, bayagi , alcak bir mahluk var midir?
Allah'in bu kadar nimetlerini yiyoruz, bu kadar saltanati bolluk icinde yasiyoruz da
yine de seytanliktan vaz gecmiyoruz, dedi. Seytan:

Evet dedi , bizden daha asagi, daha alcak birini taniyorum. O insanogullarindan biri ve
benim
40 senelik arkadasimdir. O birgun bana gelir:
-Seninle 40 senedir arkadasiz. aramizda bu kadar hak hukuk var. Bunlarin hatiri icin
senden benim
icin bir sey yapmani isteyecegim dedi. Ben de:
-Soyle bakalim dedim. O hain dostum:
_Benim komsumun bir inegi var. Aksam ustu otlaktan gogusleri dolu dolu geliyor.
Onu boyle gorunce sabaha kadar uykum kaciyor: icim ates ates yaniyor.
Bu inegi dereden gecerken ayagini cek dereye yuvarlanip olsun dedi: Ben:
-Sana komsunun ineginin daha iyisini alayim Gidip birini kandirip bu isi yapabilirim
dedim.
Hasedci: - Hayir olmaz, dedi. ille de o komsunun inegini oldureceksin, Senden inek felan
istemem.
O inek olurse ancak uyku uyuyabilirim dedi.
Iste bu hain hasedci bizden daha fena bizden daha kotu ruhludur....
Onunla arkadasligimi kestim. benden uzak dur. Bundan sonra seninle arkadaslik yapmam
dedim.


SABAHA KADAR IBADET



Karşıdan İmam-ı A'zam Hazretlerinin geldiğini gören bir kişi:

— İşte akşam abdestiyle sabaha kadar ibadet edip de sabah namazını da aynı abdestle kılan
adam buymuş diye konuştu. İmam-ı A'zam o zamana kadar öyle yapmıyordu. Fakat bu
sözleri duyunca:

— Bende olmayan bir ibadetle vasıflandırılmaktan ve Allah'ın huzuruna öyle çıkmaktan
haya ederim, dedi ve ondan sonra kırk sene akşam abdestiyle sabah namazını kıldı.

GOZU YASLI IBLIS




Evliyanın büyüklerinden bir zat, hac zamanında insan kılığına girmiş olan İblis’i Arafat’ta
gördü. Zayıflamış ve benzi solmuş, gözü yaşlı ve kamburu çıkmış perişan bir haldeydi.
Evliya zât, İblis’i tanıyıp ona dedi ki:

- Niçin gözün yaşlıdır?

- Ticaret yapmak fikri olmadan, sırf Allah rızası için hac yapmaya gelenlerin, duaları
yüzünden diğerlerinin de haclarının kabul edilmesinden korktum. Onun için ağlıyorum.

- Seni zayıflatan nedir?

- Hacıları getiren atların inlemeden, kişneyerek gelmelerine üzüldüm. Halbuki benim
yoluma gidenleri böyle götürselerdi, sevincim çok artardı.

- Peki, benzini solduran nedir?

- Müslümanların ibadetlerine devam etmeleri ve birbirleriyle yardımlaşmalarıdır. Şayet
isyanda yardımlaşsalardı, sevincim artardı.

- Seni çökertip, belini büken nedir?
- Kulların, (Yâ Rabbi, iman ile ölmemi nasip eyle) diye dua etmeleridir. Halbuki ben
onları, kendi işlerini ve ibadetlerini beğendirip, imansız gitmeleri için çalışmaktayım.
Allaha böyle yalvaranların, benim bu iş için çalıştığımı anlamalarından korkuyorum.

SEYTANIN INSANA ATTIGI 3 DUGUM



Sabah namazı en çok kaçırılan namazlardan biridir. İnsan uykusunun esiri olur, yataktan
kalkamaz. Halbuki sabah namazının hazırlıkları ta akşamdan başlamalı, tedbirler yatmadan
önce alınmalıdır.
Belki de en çok kaçırılan namazdır sabah namazı. Bir türlü uyanamaz insan, sanki
gözkapaklarının üzerinde tonlarca yük varmış gibi. “Biraz sonra uyanırım.” diyerek vakti
geçer de namazın, şeytan yapışmıştır insanın ensesine, izin vermez bir türlü uyanmasına.

Peygamber Efendimiz (sas), bu konudaki sıkıntısını görmüş olmalı ki bakın neler
emrediyor biz ümmetine: “Biriniz uyuyunca şeytan ensesine üç düğüm atar. Her düğümü
atarken, düğüm attığı yere eliyle vurarak, ‘üzerine uzun bir gece olsun, yat’ dileğinde
bulunur. İnsan uyanır ve ’ı zikrederse, bir düğüm çözülür, abdest alırsa ikinci düğüm
çözülür ve bir de namaz kılarsa bütün düğümler çözülmüş olur. Böylece kul canlı ve hoş
bir halet-i ruhiye ile sabaha erer. Aksi halde böyle yapmazsa, habis ruhlu, içi kararmış ve
uyuşuk bir halde sabaha erer.” (Buhari, Teheccüd, 12)

Büyüklerimiz, şeytanın insana gafleti, necaseti ve tembelliği sevdirmek için elinden geleni
yaptığını, buna karşılık Efendimiz’in (sas) de zikirle gafleti, abdestle necaseti venamazla
da tembellik düğümlerini çözebileceğini müjdelediğini belirtirler.

Dikkat edilmesi gereken çok önemli üç husus var hadiste. Birincisi, şeytanın insana, (ister
mecazi olarak kabul edin, ister gerçek) namaza kalkmaması için yatarken üç düğüm attığı.
İkincisi, insan namaza kalkmak için gözünü açtığı ilk anda ’ı zikretmeyi unutmaması.
Üçüncüsü ise insanın, canlı ve hoş bir halet-i ruhiye ile sabaha ermesinin hissedilmesi.

Şeytan acizdir aslında; mertçe çıkmaz insanın karşısına, sinsi planlar kurar hep. Fakat bu
planlara karşı inananların da ‘uyanık’ olması gerekir. Hadisin de emir buyurduğu gibi,
sabah veya teheccüd vaktinde saatiniz çaldığı veya gözünüzü açtığınız ilk anda kalkın ve
Kelime-i Tevhid okumayı zinhar unutmayın. Sonra hemen abdest alın ve huşu içinde
namazınızı kılın. Böylece hem sabaha canlı ve hoş bir ruh haliyle ulaşın ve gününüz
huzurlu geçsin hem ve Rasulü’nü sevindirin hem de şeytanı da kahredin… Öyleyse var
mısınız? Şeytanın üç düğümüne karşı bizler de ona üç düğüm atalım... Haydi öyleyse
bugünden başlayın…

DINDEN CIKARAN 99 SOZ VE HAKARET MUTLA OKUYUN
                                      KA



1- Allahın varlığı hakkında insanda meydana gelecek en ufak bir şüphe ve tereddüt.
2- Allahın cisim olduğunu düşünmek ve hayalinde canlandırmak.
3- Cenab’ı Hakkın sıfatlarından herhangi birini insanların sıfatlarına benzetmek.
(Mesela Cenabı Hakk’a dil ve ağız gibi mahlukatın hassalarından olan azalar hayal etmek)
4- Allah’ı bir şeye hulûl etmiş olarak kabul etmek.
5- Cenab’ı Hakka analık, babalık veya oğulluk isnad etmek. Haşa quot;Allah Babaquot; demek
veya quot;Her şeyi yaratan Allah ama Allah’ı yaratan kimquot; (!) gibi sözler söylemek veya
bunları kalbinden geçirmek. (Cenabı Hak Yaratan varlıktır. Yaratılan varlık değildir)
6- Peygamberlere yalancılık isnadında bulunmak
7- Peygamberlerden herhangi birini inkar etmek.
8- Peygamberlere günah isnadında bulunmak
9- Peygamberlerin yüksek terbiye ve ilimlerini Allah’ın yetiştirmesiyle değil de, bir insanın
yetiştirmesiyle olduğunu sanmak.
10- Meleklerden her hangi birini inkar etmek.
11- Meleklere erkeklik dişilik isnadında bulunmak.
12- Hakkında ayet olan herhangi bir mücizeyi inkar etmek
13- Tevatur yoluyla sabit olan ayın yarılması ve mirac hadisesi gibi mücizeleri inkar etmek.

14- Kur’an-ı Kerim’in bir ayet veya bir cümlesini inkar etmek.
15- Kur’an-ı Kerim’de en ufak bir noksanlık düşünmek ve quot;kifayetsizdirquot; diye bir fikre
sahip olmak.
16- Kur’an-ı Kerim’in hükümlerinden ve kanunlarından daha üstün kanun ve hükümler
olduğunu iddia etmek veya düşünmek, veya hutta ileri bir zamanda böyle bir fikre sahip
olabilirim diye düşünmek.
17- Kabir sualini ve azabını, öldükten sonra dirilmeyi inkar etmek veya şüphe ile
karşılamak.
18- Hesap gününü, sıratı, mizanı, cennet ve cehennemi inkar etmek.
19- Cennet nimetleri veya Cehenneminazabı hakkında şüphede bulunmak, inkar etmek
quot;Allah hiçbir kuluna azap etmezquot; demek.
20- mü’minlerin ebediyyen Cehennemde kalacağını söylemek.
21- Her hangi bir farzın bir cüz’ünü veya tamamını inkar etmek, Mesela: quot;5 vakit
namazdan öğle veya ikindi namazları bu devirde kılınmaz, farz olamazquot; demek veya
düşünmek.
22- Faizi, insan öldürmeyi, günah ve haram kabul etmemek.
23- İslam dinini mühimsememek ve hor görmek.
24- Herhangi bir kâfiri mü’minden üstün görmek.
25- Haramlardan birini helâl adetmek veya ayetle sabit bir haramı inkar etmek.
26- Sahabelerden her hangi biri hakkında münafık, mürai (iki yüzlü), kâfir diye düşünmek.
27- Bir mü’mini imanından dolayı hakir görmekveya bir kâfiri küfründen dolayı üstün
görmek.
28- İslamiyetin dünya saadetine engel olan bir din olduğunu söylemek veya düşünmek.
29- Bir mü’mini küfürle suçlamak.
30- Küfrü icap ettiren her hangi bir şeyi kendi isteğiyle hatırından geçirmek.
31- Üzerinde ayet yazılı her hangi bir şeyi kasten kirletmek veya pisliğe tutmak.
32- quot;Müzik aletlerinden birini çalarak Kur’an okumakquot;
33- quot;O adam peygamber olsa gene inanmamquot;demek.
34- quot;Peygamber gelse gene kabul etmemquot; demek.
35- quot;Allah olsan ne yapabilirsin sen banaquot; demek.
36- quot;Allah’ ımı inkar edeyim bu böylequot; demek.
37- quot;Ne olur şu güzelim şarap haram olmasaydıquot; demek.
38- quot;Namaz kılmam, kılmayacağımquot; demek.
39- Allahın emir ve yasaklarından ve kanunlarından biriyle alay etmek, (mesela alaylı
alaylı : Hırsızlık mı yaptın uzat kolunu, adam mı öldürdün uzat boynunuquot; diyerek istihza
etmek veya istihza edenin gülmesine gülerek mukabelede bulunmak.
40- Küfrü icabettiren bir söz söylendiğinde onu gülerek karşılamak.
41- quot;İslam dini efsane ve hurafeden ibarettirquot; demek.
42- Ruhların kalıptan kalıba geçtiklerine inanmak.
43- Peygamberimizden sonraki hiristiyan ve yahudileri mü’min kabul etme, onların da dini
haktır diye itikat etmek.
44- Kur’anın kanunlarını Allahın kelamı diye değil de akla, mantığa, ilme ve felsefeye
uygundur diye kabul etmek.
45- Bir kâfire karşı muhabbet etmek. (Bu hususa bilhassa taassup derecesinde herhangi bir
fıkraya fikren angaje olan kimseler dikkat etmelidir. Hele hele her şeyin sahtesinin çıkktığı
günümüzde pek öyle zahire ve elfaza kapılarak hemen. quot;iyidir, aradığımız ve beklediğimiz
olsa olsa budurquot; diye körü körüne birine sevgi beslememek lazımdır. Çünkü dış
memleketlerden konmuş casuslar bir memleketin en yüksek idari mevkilerini işgal
edebiliyorlar ve yükselebiliyorlar. Bu türlü bir sevgi dahi kişinin imanını ****ürür.)
46- Uzun müddet küfre hizmet etmiş ve müslümanlığa zararı dokunmuş birisini sevmek,
onu desteklemek ve hakkında Allah razı olsun diye dua etmek.
47- Ölmüş bir kâfire veya İslam dinine kötülüğü dokunmuş birine quot;Allah rahmet eylesinquot;
demek.
48- Kafirlerin öteden beri kendilerini müslümanlardan ayırmak için kullandıkları Haç,
zünnar (v.s) gibi alameti küfür olan şeyleri takmak veya giymek.
49- Allah’ın ve dininin düşmanlarını taklit etmek, onların hallerini, tavırlarını kendisine
örnek ittihaz etmek.
50- İbadetlerinde Cenabı Hakkın rızasından başkalarının hoşnutluğunu gözetmek ve
başkalarının görmeleri için kulluk etmek.
51- Kendisi veli olmadığı halde velilik iddiasında bulunmak.
52- quot;Bu gün Kur’an-ı Kerimle dünya idare edilemezquot; demek veya diyen birine quot;doğru
söylüyorquot; demek.
53- Allah’a (cc) peygemberimize ve peygamberlerden herhangi birine, dine veya kitaba
sövmek, hakaret etmek veya söven, hakaret eden birine sevgi beslemek o anda onun
yüzüne gülmek.
54- Ağıza veya göze sövmek, küfretmek.
55- Nazar değmesin diye bir şeye boncuk takmak (Allah’tan gayri bir şeyden ümit
beklemek)
56- Allah dostlarından her hangi bir veli’ye düşmanlık etmek, çalışmalarını baltalamak.
57- Şeriat, dini aykırılıkları bulunmayan ve Allah’ın dinini yaymağa çalışan bir topluluğa,
Kur’an’ın şeriatın öğretildiği bir müesseseye düşmanlık etmek ve onların çalışmalarını
baltalamak.
58- Bir kâfirin dünyalık bir iyiliğinden dolayı cennete gireceğine kail olmak ve mesela
quot;insanlığa bu kadar iyiliği dokunup da cennete giremiyecek olursa ben de cennet’e
girmemquot; demek.
59- Her hangi bir sünneti ittihaz etmiş bir mü’mine quot;sana hiç yakışmamışquot; demek. (Mesela
sakal ve bıyık)
60- Hakkında nas (Ayet-Hadis) olduğu açıkça bilinen, ayrıca icma ve selefi salihiyn
efendilerimizin, Şah’ı Nakşi Bendi Abdulhaliki Gucduvani, İmamı Rabbani ve daha
binlerce İslam büyüklerinin kail oldukları, kabul ettikleri Rabıta hakkında ileri geri laf
etmek ve küfürdür, demek.
61- quot;Peygamber gelse kararımdan beni caydıramazquot; demek.
62- quot;Bu işin inşAllahı maaşAllahı yok artıkquot; demek.
63- quot;İşte küfrün adını günah koymuşlar. böylelerine küfür sevaptırquot; demek.
64- quot;Oruç tutup namaz kılmak neye yarar benim kalbim temizquot; demek ve farzları hafife
almak.
65- quot;İslam dini dünya işlerini geriletmiştirquot; demek.
66- Melaike-i kiramdan herhangi birine günah isnadında bulunmak (Harut ve Marut gibi)
67- Hastalanmıyan birisine: quot;Seni Allah unuttuquot; demek.
68- Gelecekten haber verdiğini iddia eden kimseyi tasdik etmek doğru söylüyor demek.
69- quot;Eğer bu işi ben yapmış isem kâfirimquot; demek.
70- Yalan olduğunu bildiği halde quot;Allah biliyor ki seni oğlumdan daha çok seviyorumquot;
demek.
71- quot;Allahım! rahmetini bana vermekle cimrilik etmequot; demek.
72- quot;Allah’ın hiç işi kalmamışta bu gibi şeyleri mi yaratıyorquot; demek.
73- quot;Allah falan kuluna şu kadar veriyor bana ise şu kadar veriyor. Bu adalet midirquot;
demek.
74- quot;Ben bu kadar iyilikte ve hayırda bulunuyorum bütün belalar yine bana geliyor. Falan
kimse ise her çeşit kötülüğü yapıyor paşa gibi yaşıyor; bu nasıl adaletquot; demek.
75- quot;Cinleri olacakları biliyorquot; demek.
76- quot;Eğer ahirette Allah hakkı ile hükmederse senden hakkımı alırımquot; demek.
77- quot;Falan kimse peygamber olsa idi ben iman etmezdimquot; demek.
78- quot;Eğer Adem Aleyhisselam buğdaydan yemese idi biz eşkiya olmazdıkquot; demek.
79- quot;Falan kimse peygamber olsa idi yine de yalan konuşurduquot; demek.
80- Birisini döverken quot;dövmequot; denilse o da quot;Gökten dövme diye ses gelse yine bırakmamquot;
demek.
81- Kur’anın Arapça olmayıp başka bir lisanla olduğunu iddia etmek.
82- Kur’anın bazı ayetlerini alaya almak ve mesela quot;Ben namazımı yalnız kılarım. Çünkü
Allah ’İnnessalate tenhâ’ buyururquot; demek.
83- Namaz kıl diyen kimseye: quot;Sabret Ramazan gelsin kılarızquot; demek.
84- Zikirlerle alay etmek.
85- Bir günahı işlerken besmele çekmek.
86- Abdestsiz olarak bilerek namaz kılmak.

87- quot;Eğer Allah Cenneti bana verse, sensiz girmemquot; demek.
88- quot;Falan adamla Cennete bile girmemquot; demek.
89- quot;Falan kimse kıble olsa o tarafa yüzümü çevirmemquot; demek.
90- Hırıstiyan veya Yahudi, yahut başka din üzere ölenlerin azab göreceklerine
inanmamak.
91- quot;Ramazan bitti artık namazı rafa koydumquot; demek.
92- Alim kıyafetine bürünüp yüksek bir yere çıkarak alay tariki ile konuşma yapmak veya
böyle yapan kimsenin hareketleri e gülmek.
                                  n
93- Boşanma hakkında : quot;Ben talak malak bilmemquot; demek.
94- quot;Hırıstiyanlık Yahudilikten daha hayırlıdırquot; demek.
95- Yakını ölen kimsenin. quot;Ey Allahım! Biz şimdi ne yapacağız sen niçin böyle yaptınquot;
diyerek sitemde bulunmak.
96- Meşru bir sebep olmadığı halde bir kimse için quot;Şu adamın kanı helaldir ve mübahtırquot;
demek.
97- quot;Allahü Teâlâ falan kimseyi vaktinden evvel öldürdü ve vakitsiz gittiquot; demek.
98- Yabancı bir kadına bakıpta : quot;Güzele bakmak sevaptırquot; demek.
99- Ahiretten bahseden kimseye . quot;Ordan haber veren kim? Oraya gidip gelen var mı?quot;
demek. Günah işleyen bir kimseye quot;Tövbe etquot;denildiğinde quot;Ben ne yaptımda tövbe
edeyimquot; demek...


www.gelresule.tr.gg

hazirlayan Resul_aski Nihat

Contenu connexe

Tendances (20)

Affetmek. faruk kesgi̇n
Affetmek. faruk kesgi̇nAffetmek. faruk kesgi̇n
Affetmek. faruk kesgi̇n
 
Lise kader
Lise kaderLise kader
Lise kader
 
Fihimafih
FihimafihFihimafih
Fihimafih
 
Nuraniyetle Tanima Hutbesi
Nuraniyetle Tanima HutbesiNuraniyetle Tanima Hutbesi
Nuraniyetle Tanima Hutbesi
 
Katre
KatreKatre
Katre
 
Kurandan Gençlere Öğütler
Kurandan Gençlere ÖğütlerKurandan Gençlere Öğütler
Kurandan Gençlere Öğütler
 
02 Kastamonu
02 Kastamonu02 Kastamonu
02 Kastamonu
 
Siyer-i Nebi 32. Sayı
Siyer-i Nebi 32. SayıSiyer-i Nebi 32. Sayı
Siyer-i Nebi 32. Sayı
 
İmam gazali ölüm ve ötesi
İmam gazali   ölüm ve ötesiİmam gazali   ölüm ve ötesi
İmam gazali ölüm ve ötesi
 
Doğru Olmak
Doğru OlmakDoğru Olmak
Doğru Olmak
 
İlkokul Doğru Olmak
İlkokul Doğru Olmakİlkokul Doğru Olmak
İlkokul Doğru Olmak
 
44.meryem suresi
44.meryem suresi44.meryem suresi
44.meryem suresi
 
16 hafta ilkokul_nazik_olmak
16 hafta ilkokul_nazik_olmak16 hafta ilkokul_nazik_olmak
16 hafta ilkokul_nazik_olmak
 
Amellerniyetleregoredir
AmellerniyetleregoredirAmellerniyetleregoredir
Amellerniyetleregoredir
 
9.Soz
9.Soz9.Soz
9.Soz
 
23.Mektup
23.Mektup23.Mektup
23.Mektup
 
Lise kurandan ogutler
Lise kurandan ogutlerLise kurandan ogutler
Lise kurandan ogutler
 
13.Sua
13.Sua13.Sua
13.Sua
 
Dualarimi Ogreniyorum
Dualarimi OgreniyorumDualarimi Ogreniyorum
Dualarimi Ogreniyorum
 
Sabir ve Namaz
Sabir ve NamazSabir ve Namaz
Sabir ve Namaz
 

Similaire à Dini Hikayeler (20)

26.Lema
26.Lema26.Lema
26.Lema
 
Katrenin Zeyli
Katrenin ZeyliKatrenin Zeyli
Katrenin Zeyli
 
21.Soz
21.Soz21.Soz
21.Soz
 
Zuhre
ZuhreZuhre
Zuhre
 
Kuranda Seytan
Kuranda SeytanKuranda Seytan
Kuranda Seytan
 
Dini Siirler
Dini SiirlerDini Siirler
Dini Siirler
 
1.Soz
1.Soz1.Soz
1.Soz
 
1. Huccet I Imaniye
1. Huccet I  Imaniye1. Huccet I  Imaniye
1. Huccet I Imaniye
 
Hubab
HubabHubab
Hubab
 
Habbe
HabbeHabbe
Habbe
 
şIa Mensubuna Nasihat Ebu Bekr Elcezairi
şIa Mensubuna Nasihat Ebu Bekr ElcezairişIa Mensubuna Nasihat Ebu Bekr Elcezairi
şIa Mensubuna Nasihat Ebu Bekr Elcezairi
 
Adem Dergisi
Adem DergisiAdem Dergisi
Adem Dergisi
 
2. Huccet I Imaniye
2. Huccet I  Imaniye2. Huccet I  Imaniye
2. Huccet I Imaniye
 
4.Mektup
4.Mektup4.Mektup
4.Mektup
 
26.Mektup
26.Mektup26.Mektup
26.Mektup
 
Zeyl Ul Hubab
Zeyl Ul HubabZeyl Ul Hubab
Zeyl Ul Hubab
 
7.Soz
7.Soz7.Soz
7.Soz
 
15.Sua
15.Sua15.Sua
15.Sua
 
28.Lema
28.Lema28.Lema
28.Lema
 
9. Mesele
9. Mesele9. Mesele
9. Mesele
 

Plus de gelresule

Elif ba dersi
Elif ba dersi Elif ba dersi
Elif ba dersi gelresule
 
tagut ve_destekcileri
 tagut ve_destekcileri tagut ve_destekcileri
tagut ve_destekcilerigelresule
 
En Cok Maas Alan Milletvekiller
En Cok Maas Alan MilletvekillerEn Cok Maas Alan Milletvekiller
En Cok Maas Alan Milletvekillergelresule
 
Dini hikayeler 1
Dini hikayeler 1Dini hikayeler 1
Dini hikayeler 1gelresule
 
Kiyamet Alametleri Ahmed Ziyauddin Gumushanevi
Kiyamet Alametleri   Ahmed Ziyauddin Gumushanevi Kiyamet Alametleri   Ahmed Ziyauddin Gumushanevi
Kiyamet Alametleri Ahmed Ziyauddin Gumushanevi gelresule
 
Hz Isa Ve Hz Mehdi
Hz Isa Ve  Hz MehdiHz Isa Ve  Hz Mehdi
Hz Isa Ve Hz Mehdigelresule
 
Ramazanda Ayinda Dikkat Edilecek Hususlar
Ramazanda Ayinda Dikkat Edilecek HususlarRamazanda Ayinda Dikkat Edilecek Hususlar
Ramazanda Ayinda Dikkat Edilecek Hususlargelresule
 
Kiyamet Alemetleri
Kiyamet AlemetleriKiyamet Alemetleri
Kiyamet Alemetlerigelresule
 
Kiyamet alametleri
Kiyamet  alametleriKiyamet  alametleri
Kiyamet alametlerigelresule
 
Elif Ba Dersi Www.Gelresule.Tr.Gg A5 01 32
Elif Ba Dersi  Www.Gelresule.Tr.Gg  A5 01 32Elif Ba Dersi  Www.Gelresule.Tr.Gg  A5 01 32
Elif Ba Dersi Www.Gelresule.Tr.Gg A5 01 32gelresule
 
Elif Ba A13 24
Elif Ba A13 24Elif Ba A13 24
Elif Ba A13 24gelresule
 
Elif Ba A1 12
  Elif Ba  A1 12  Elif Ba  A1 12
Elif Ba A1 12gelresule
 
Ahiret Menzilleri
Ahiret MenzilleriAhiret Menzilleri
Ahiret Menzillerigelresule
 
Nasreddin Hoca Fikralari
Nasreddin Hoca FikralariNasreddin Hoca Fikralari
Nasreddin Hoca Fikralarigelresule
 
Kuran'i Kerim Meali
Kuran'i Kerim MealiKuran'i Kerim Meali
Kuran'i Kerim Mealigelresule
 
Kiyamet Ve Ahiret
Kiyamet Ve AhiretKiyamet Ve Ahiret
Kiyamet Ve Ahiretgelresule
 

Plus de gelresule (20)

Elif ba dersi
Elif ba dersi Elif ba dersi
Elif ba dersi
 
tagut ve_destekcileri
 tagut ve_destekcileri tagut ve_destekcileri
tagut ve_destekcileri
 
En Cok Maas Alan Milletvekiller
En Cok Maas Alan MilletvekillerEn Cok Maas Alan Milletvekiller
En Cok Maas Alan Milletvekiller
 
Dini hikayeler 1
Dini hikayeler 1Dini hikayeler 1
Dini hikayeler 1
 
Kiyamet Alametleri Ahmed Ziyauddin Gumushanevi
Kiyamet Alametleri   Ahmed Ziyauddin Gumushanevi Kiyamet Alametleri   Ahmed Ziyauddin Gumushanevi
Kiyamet Alametleri Ahmed Ziyauddin Gumushanevi
 
Hz Isa Ve Hz Mehdi
Hz Isa Ve  Hz MehdiHz Isa Ve  Hz Mehdi
Hz Isa Ve Hz Mehdi
 
Ramazanda Ayinda Dikkat Edilecek Hususlar
Ramazanda Ayinda Dikkat Edilecek HususlarRamazanda Ayinda Dikkat Edilecek Hususlar
Ramazanda Ayinda Dikkat Edilecek Hususlar
 
Kiyamet Alemetleri
Kiyamet AlemetleriKiyamet Alemetleri
Kiyamet Alemetleri
 
Kiyamet alametleri
Kiyamet  alametleriKiyamet  alametleri
Kiyamet alametleri
 
Sozluk
SozlukSozluk
Sozluk
 
Tesbihat
TesbihatTesbihat
Tesbihat
 
Cevsen
CevsenCevsen
Cevsen
 
Elif Ba Dersi Www.Gelresule.Tr.Gg A5 01 32
Elif Ba Dersi  Www.Gelresule.Tr.Gg  A5 01 32Elif Ba Dersi  Www.Gelresule.Tr.Gg  A5 01 32
Elif Ba Dersi Www.Gelresule.Tr.Gg A5 01 32
 
Elif Ba A13 24
Elif Ba A13 24Elif Ba A13 24
Elif Ba A13 24
 
Elif Ba A1 12
  Elif Ba  A1 12  Elif Ba  A1 12
Elif Ba A1 12
 
Ahiret Menzilleri
Ahiret MenzilleriAhiret Menzilleri
Ahiret Menzilleri
 
Fikra
FikraFikra
Fikra
 
Nasreddin Hoca Fikralari
Nasreddin Hoca FikralariNasreddin Hoca Fikralari
Nasreddin Hoca Fikralari
 
Kuran'i Kerim Meali
Kuran'i Kerim MealiKuran'i Kerim Meali
Kuran'i Kerim Meali
 
Kiyamet Ve Ahiret
Kiyamet Ve AhiretKiyamet Ve Ahiret
Kiyamet Ve Ahiret
 

Dini Hikayeler

  • 1. www.gelresule.tr.gg NAMAZ KILMAYAN ADAM VE SEYTAN Yolculuk yapan adama şeytan yanaşır ve şöyle der; bende seninle gelebilirmiyim gideceğin yere kadar.Adamda olur demiş. Birlikte yol alırlar.Namaz vakti gelir ezan okunur şeytan bakar ki adamdan çıt yok. Yolculuğa devam ederler.Yine ezan okunur şeytan bakarki adamda yine çıt yok. Adam ne sabahı ne öğleyi ne ikindiyi ne akşamı nede yatsıyı kılmış. Şeytan adama sorar sen namaz kılmıyormusun diye.adamda ben namaz kılmamki der. Şeytan daha fazla dayanamaz ve kaçmaya başlar. Adamda arkadan seslenmiş hey ne oldu nereye gidiyorsun diye. Şeytan ben Rabbime bi kere karşı geldim cennetten kovuldum.sen ise günde beş kere karşı geliyorsun.Korkarımki senin yanında Rabbim banada ceza verir. Onun için kaçıyorum. Allah Muhafaza. Şeytanın dahi kaçtığı adam olmak ,Allah Muhafaza, Allah Muhafaza... HZ OMER'IN GELINI Hazret-i Ömer (r.a. ) Halife.. Her zaman ki tedbili kıyafet haliyle... Gece... Medine sokaklarını dolaşıyor,dolaşıyor... Karanlık gece... Bir evin önünden geçmekte... Evden sesler gelmekte... Acaba ne oluyordu?.. Durdu. Kulak kabarttı. Dinlemeye başladı.Bir anne ve kızı... Anne: -Kızım, yarın satacağımız süte su karıştır! -Anne, Halife süte su karıştırmayı yasak etmedi mi? -Kızım, gecenin bu saatinde Halifenin nereden haberi olacak, O şimdi yatağında uyuyor... -Anne! Anne! Halife uyuyor, haberi olmaz diyorsun! Herşeyi bilen, gören ve herşeye kâdir olan Allahü teâlâ bizi görüyor, hâlimizi biliyor!Hilemizi insanlardan gizleyebiliriz, fakat herşeyi bilen ve gören Allah'tan nasıl gizlersin? Hazret-i Ömer, bu kızın güzel ahlâkına çok hayran kaldı... Bu durumu hanımına da anlattı. Sonra da , o kızı oğlu Âsım'a nikâh etti. Kız Ömer'e (r.a.) gelin oldu. Ömer'e (r.a.) gelin olmak o kadar kolay ki... Allah'ın her şeyi bildiğini ve gördüğünü bilmek, ondan bir şey gizlenemeyeceğini idrak etmek ve o hal ile yaşamak o kadar,o kadar kolay ki... Gelini olunacak Ömer'mi (r.a.), her devirde bir Ömer bulunur, yeterki o güzel ahlak olsun... Ömer bulur, Ömer'e buldurulur.. BES YUZ SENE IBADET EDEN ZATIN DURUMU Resul- i Ekrem (sav): quot;biraz önce Cebrail (as) yanıma geldi ve dedi ki: quot;Ya Muhammed! Seni hak peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, Allah'ın
  • 2. kullarından biri, genişliği ve uzunluğu otuz arşın olan denizde bulunan bir dağın tepesinde Rabbine beş yüz sene ibadet etti. Deniz onu her taraftan dört bin fersah kuşatıyordu.Allah Teala ona parmak gibi bir yerden , tatlı su akıtan, çoğalıp dağın eteğinde toplanan bir kaynak çıkardı.Bir nar ağacı , ibadet ettiği her günün gecesinde ona bir nar veriyordu.Akşam olunca abdestini tazeleyip bu narı alarak yiyordu.Sonra namaza kalkıp, eceli geldiğinde secdede iken ruhunu alması için yalvarıyordu.quot; quot;Allah onun duasını kabul etti. Biz melekler ona uğrarız, onun hakkında geleceğe ait şu bilgileri elde ederiz: quot;O kıyamet günü diriltilip Allah'ın huzuruna çıkarılınca, Allah Teala: quot;Kulumu rahmetimle cennete koyunuzquot; buyurur.kul : quot;Ya Rabbi! Ömür boyu işlediğim amelimle cennete gireyim.quot; Allah Teala yine: quot;Kulumu rahmetimle cennete koyunuzquot; quot;Ya Rabbi ! Amelimle girmeyi isterimquot; deyince: quot;Kulumun ameli ile benim verdiğim nimetimi kıyaslayınızquot; buyurur.Göz nimetinin, beş yüz senelik ibadetten daha ağır geldiği anlaşılır. Allah'ın kuluna verdiği sıhhat nimeti, şükrü eda edilmemiş olarak kalır.Allah Teala: quot;Kulumu cehenneme atınızquot; buyurup cehenneme doğru sürüklenince: quot;Ya Rabbi! Rahmetinle beni cennete koyquot; diye yalvarır.Allah Teala: quot;Ey kulum! Sen hiçbir şey değilken seni kim yarattı?quot; quot;Sen yarattın Rabbim!quot; quot;Sana beş yüz sene ibadet etmek için , kim kuvvet verdi?quot; quot; Sen Ya Rabbiquot; quot; Seni koca denizin ortasında bir dağa indiren, sana tuzlu suların ortasında tatlı su çıkaran, senede bir defa meyve veren ağaçtan her gece bir nar bitiren, sen secde halinde ölmeyi arzu ettiğinde, duanı kabul eden kimdir?quot; quot;Sensin Ya Rabbi!quot; quot;İşte bunlar benim rahmetim iledir. Seni de rahmetimle cennetime koyacağım.quot; quot;Ey meleklerim! Kulumu cennete koyunuz.Ey kulum! Sen ne iyi bir kulsun buyurur ve onu cennetine koyar. Cebrail (as) sonunda:
  • 3. quot;Ya Muhammed! Her şey Allah'ın rahmeti iledirquot; der. BABAYA SAYGI Vanda, Vali Tahir Paşanın konağında kaldığı günlerdi. Bir gün basit kıyafetli bir köylünün kapıda kendisini beklediğini söylediler. Kapıya koştu. Gelen babasıydı. Bir merkeple Nurs an kalkmış, Vana oğlunu görmeye gelmişti. Bediüzzaman sevinç içinde babasının ellerine sarıldı, öptü. Halini hatırını sordu. Annesi ve kardeşleri hakkında bilgi aldı. Mirza . Efendi, kapıda oğlunu, - quot;Oğlum, burada benim, senin baban olduğumu sakın kimseye söylemequot; diye uyardı. Bediüzzaman babasının önüne geçip ona yol gösterdi ve içeri aldı. Salona girdiler. Vali ve şehrin diğer ileri gelenleri de oradaydı. Sofi Mirza Efendi, utanarak kapının eşiğine yakın bir yere oturdu. Bediüzzaman, uyarısına rağmen babasını topluluğa iftiharla tanıttı: - quot;İşte bu zat benim babam Sofi Mirza Efendidir.quot; Ve babasını kapı ağzından alarak baş köşeye, Vali Tahir Paşanın yanındaki sedire oturttu. Onun layık olduğu yer orasıydı. Baba, herkesin önünde ve başında olmalıydı. TUM INSANLAR DORT KELIME ILE ALDANMISTI EĞER Birisi, eğer zengin olsaydım ibadet ederdim der, Diğeri, eğer fakir olsaydım ibadet ederdim der, Öbürü, eğer genç olsaydım ibadet ederdim der, Başkası, eğer ihtiyar olsam ibadet edeceğim der. İşte dilin bir fenalığı budur. NEDEN İlim oku! Neden okuyayım? Sus! Neden susayım?
  • 4. Konuş! Neden konuşayım? Nedenle beden tembel olur, nedeni bırak! NASIL İbadet et! Nasıl edeceğim? Çalış! Nasıl çalışacağım?. KEŞKE Keşke ben zengin olsaydım, hacca giderdim.. Keşke ölseydim, suç işlemeseydim.. Bunlar hep dil illetidir.. İstikamet yolundan insanı çeviren sebeplerdir. Bunların tedavisi iki edebledir: 1-Ahireti dünyadan daha fazla tercih etmekle, tembellik zincirlerini koparmak ve kalbî zikretmek, 2-İşi zamanında yapmak, ertelememektir ERKEGIN 30 VAZIFESI Erkeğin kadına karşı vazifelerini İslam kitapları uzun uzun yazmaktadır. Biz, buraya uygun, kısa ve faideli olduğunu görerek, Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin (ölümü: 1195: Siirt, Tillo), Marifetname kitabında olanı aynen aşağıda bildiriyoruz: Erkeğin hanımıyla görüşmesinde, otuz şeyi yapması lazımdır: 1- Ona karşı her zaman, güzel huylu olmalıdır. 2- Ona karşı her zaman, yumuşak davranmalıdır. 3- Eve gelince hanımına selam vermeli (yani selamün aleyküm demeli) ve nasılsın? diye hatırını sormalıdır. 4- Onu tenhada neşeli görünce, saçlarını tutup okşamalı, gülerek bus etmeli ve sarılmalıdır. 5- Tenhada üzüntülü görünce, onu çok sevdiğini, acıdığını söyleyip, halini sormalı, tatlı şeyler söylemelidir. 6- Yapamayacağı şeyleri bile, söz vererek gönlünü almalıdır. Çünkü o, evinde kapalı, başkalarından ümitsiz ve yalnız kendisine alışmış olan dostu, dert ortağı, ekmek vericisi, kendini neş’elendiricisi, çocuklarının yetiştiricisi ve ihtiyaçlarını gidericisidir. 7- Çocukları terbiyede; ona yardım etmelidir. Çünkü, bebek, anasına gece-gündüz ağlayıp, hiç rahat vermez. Onu insafsızca üzen bir alacaklıdır. O halde, ona imdat edene, Allahü Teâlâ yardım eder. 8- Hanımına, memlekette adet olan elbisenin, çamaşırın en kıymetlisini giydirmelidir. Ev içinde, her istediği güzel şeyleri giydirmelidir. Sokağa çıkarken, bunları da örtmeli,
  • 5. yabancıya göstermemelidir. 9- İyi şeyler yedirmelidir. Zengin ise, helal olan her şeyi almalıdır. Ona geniş, kullanışlı, sıhhi ve İslam hanımına yakışan elbise ve nefis ta’am te’min etmeyi, kendine borç bilmelidir. Nafakasını sıkmamalı, israf da etmemelidir. Ailenin nafakasına verilen paranın sevabı, sadaka sevabından daha çoktur. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Gaza için sarf edilen, köle azad etmek için, fakire sadaka vermek için ve evindekilerin nafakası için sarf edilen altınların en üstünü ve sevabı çok olanı, evin nafakasına verilen altının sevabıdır.) Hiç olmazsa haftada bir kere tatlı yedirmelidir. Yemeği yalnız yememelidir, çoluk - çocukla yemek sevaptır. En mühim şey, nafakayı, helalden kazanıp, helalden yedirmektir. 10- Hanımını hiç dövmemelidir. Dünya işlerindeki kusuru için, acı, sert söylememelidir. Kadınların kalpleri ince, nazik ve akılları farklı olduğundan, birbirlerine haset edenleri çoktur. Bu bakımdan, bilhassa yeni evliler, uyanık olmalı, ana, kız kardeş ve başka kadınların, hanımını çekiştirmelerine aldanmamalı, böyle şeyler söylemesine fırsat vermemelidir. Böyle sözlere uyarak, hanımını incitmekten çok çekinmelidir. Anası, kız kardeşleri için hanımının söylediklerine karşı da uyanık olmalı. Anaya eziyet olunmasına hiçbir suretle göz yummamalıd Anasına, kendisi, hanımı ve çocukları, ır. herhalde saygı göstermelidir. Ana-babaya, kayınvalide ve kayınpedere hürmet, hizmet edilmesi birinci vazife olmalıdır. Büyüklerin rızasını, duasını almağa çalışmalı, hayır dualarını büyük kazanç bilmelidir. 11- Allahü Teâlâ’nın emirlerini yapmak hususunda olan kusuru için, bir günden çok dargın durmamalıdır. 12- Hanımının huysuzluklarını, yumuşak karşılamalıdır. Çünkü, kadınlar, eğri kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Akılları ve dinleri erkeklerden azdır. Erkeğe emanet olunmuşlardır. Gülerek tatlılıkla geçinmek için alınmışlardır. 13- Hanımının ahlakında bir değişiklik görürse, kabahati kendinde bulup, ben iyi olsaydım, o da böyle olmazdı, diye düşünmelidir. Evliyadan birinin hanımı, huysuz idi. Buna hep sabreder, soranlara derdi ki, eğer onu başarsam, ona sabredemeyen biri alır da, ikisinin birden felakete düşmelerinden korkarım. Büyükler buyurmuş ki, bir kimse ailesinin huysuzluğuna sabrederse, altı şey ziyandan kurtulur: Çocuk dayaktan, tabak-bardak kırılmaktan, ahırdakiler dövülmekten, kedi sövülmekten, misafir gücendirilmekten, elbise yırtılmaktan kurtulur. 14- Hanımı kızınca, susmalıdır. Böylece kadın, pişman olup, özür dilemeğe başlar. Çünkü, o zayıftır. Susunca mağlup olur. 15- Hanımının iyiliği çoğalıp, her işi seve seve yapınca, ona dua etmeli ve Allahü Teâlâ’ya şükür etmelidir. Çünkü uygun bir kadın büyük ni’mettir. 16- Hanımı ile öyle olmalıdır ki, kocam beni herkesten çok seviyor, bilsin!
  • 6. 17- Bakkal, kasap, çarşı, pazar işlerini asla ona bırakmamalı. Evin idaresinde, onun fikrini sormalı. Dışarıdaki büyük işleri söyleyerek, onu üzmemelidir. 18- hanımının cahilce hareketleri için, daima uyanık bulunmalıdır. Çünkü Âdem babamız, ehli olan Havva anamızın daveti üzerine, yanlış iş işledi. Evde hakim, amir, erkek olmalıdır. Kadın değil. 19- Hanımının, günah olmayan kusurlarını görmezlikten gelmelidir. Günah iş ve sözden vazgeçmesini ve namaza, oruca ve gusül abdesti almağa devam etmesini tatlı ve yumuşak sözlerle nasihat etmelidir. Kıymetli elbise ve ziynet eşyası alacağını va’dederek ibadetleri yaptırmalı, günahlarını önlemelidir. 20- Hanımının ayıplarını, sırlarını, herkesten gizlemelidir. 21- Hanımına latife, şaka yapmalı ve kadının seviyesine inip onu hoşnud etmelidir. Nitekim, Allahü Teâlâ’nın sevgilisi “sallallahü aleyhi ve sellem”, ezvac-ı mutahharasına karşı, insanların en zarifi idi. Hatta bir kerre Âişe radiyallahü anha ile yarış etti. Âişe validemiz geçti. Bir daha yarış ettiklerinde, Server-i alem (sallallahu aleyhi ve sellem) geçti. Müslümanın ehli ile oynaması, boş ve günah değildir, sevaptır. 22- Hanımını cadde üstünde, parklara, oyun yerlerine, spor sahalarına, mekteplere karşı olan evlerde oturtmamak, yabancı erkekleri görmesine, onlarla konuşmasına sebep olmamaktır. Müslümanlar, ailesini, iyi havalarda, çayırlara, su kenarlarına, haram bulunmayan, kalabalık olmayan yerlere götürerek gezdirmeli, hava aldırmalıdır. Ta’til günlerinde, kalabalık zamanlarda gezdirmemelidir. 23- Hanımını tahsile, vazifeye, fitneye sebep olan yerlere göndermemektir. 24- Hanımına Kur’an-ı Kerim okumasını, farzlardan, haramlardan ona lazım olanları, öğretmelidir. 25- Cinsi münasebette, hanımı rahatlanmayınca feragat etmemelidir. Dört geceden fazla ara vermemelidir.. Hayız halinde, yani adet zamanında, ona takarrüp, yaklaşmak haramdır. Büyük günahtır. Âdet (regle) on günden sonra kesilirse, gusül etmese bile, münasebet caiz olur. On günden önce, adet tamam olunca kesilirse, gusül ettikten veya bir namaz vakti geçtikten sonra caiz olur. On günden ve adetten önce kesilirse, gusül etse dahi adeti olan günler tamam oluncaya kadar, ailesi ile münasebet caiz olmaz. Fakat, bu zaman içinde namaz kılması ve oruç tutması lazımdır. 26- Hanım, yalnız evde, kocasına karşı süslenip, başka kimselere süslenmemelidir. 27- Hanımından izinsiz sefere, hatta nafile hacca gitmemelidir. Sefer, insanın adi yürüyüşü ile üç gün, üç gecelik yani 104 km.lik yoldur. 28- Hanımı namaz kılıyor ve erkeğine itaat ediyorsa, ondan başka evlenmemelidir. Zira hanımları arasında adalet ve müsavat yapmayanlar Cehenneme gideceklerdir. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “İki hanımı olup da, ikisine eşit
  • 7. bakmayan kimse, kıyamet günü, mahşer meydanına yarısı eğrilmiş olarak gelecektir.” 29- Hanıma, gamını, kederini, düşmanlarını, borçlarını söylememelidir. 30- Ona, yanında ve yanında olmadığı zamanlarda, hep hayır dua etmeli, fena dua etmemelidir. Çünkü, gece-gündüz onun için çalışmaktadır. Onun ekmekçisi, aşçısı, terzisi ve hamamcısı ve malının bekçisi ve yoldaşı ve munisi ve yarı ve nigarıdır. Ma’rifetnamenin yazısı burada tamam oldu. İmam-ı Gazali buyuruyor ki, “Erkeğin vazifelerinden onikincisi, hanımını boşamamalıdır. Zira Allahü Teâlâ, bütün mübahlar [yani izin verdiği şeyler] içinde yalnız, talak vermeyi [yani boşanmayı] sevmez, zaruret olmadıkça, birini incitmek caiz değildir.” Dinini bilen ve seven erkekler, her hareketinde dine uyarak, hem kendilerine, hem de aile ve akrabasına ve bütün mahluklara hayırlı ve faideli olur. Bunun için, kızını seven ve onun dünyada ve ahirette mes’ud olmasını isteyen, kızını Müslüman ve salih kimselere vermelidir. Mal ve apartman ve mevki sahibi değil, din ve ahlak sahibi damat aramalıdır. Peygamberimiz buyurdu ki, “Bir kimse, kızını fasıka verirse, Allahü Teâlâ’nın emanetine hiyanet etmiş olur. emanete hiyanet edenlerin gideceği yer, Cehennem’dir.” Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Kızını fasıka veren kimse, mel’undur.” Fasık, kendini ve ailesini haramlara, günahlara sokan kimsedir. rabbim cümlemizi hakkın emirlerine uyanlardan eylesi n ALLAH (C.C.) NEDEN HERKESE ZENGINLIK VERMEZ çocuk annesine sorar Anneciğim , ALLAH neden herkese zenginlik vermiyor? istersen bu sorunun cevabını şu hikayede arayalım Adamın biri de senin gibi düşünüyormuş. Derken , evinin bahçesini,kazarken büyük bir define bulmuş bunu şehirdeki herkese dağıtmış.artık çok mutluymuş. Çünkü artık herkes çok zenginmişl Aradan bir hafta geçmiş . Adam alışveriş için çarşıya çıkmış.her taraf kapalıymış. market,manav,fırın, kısacası herkes artık zenginmiş ve hiç kimse çalışmak istemiyormuş. hayat durmuştu yaptığı hatayı anlamış ALLAHın bizlere lütfettiği şefkat merhamet adalet gibi duygularını (haşa)ALLAH a karşı kullanma cahilliği içinde olanlara ALLAH akıl izan versin. YUZUKTEKI YAZI Efendimiz Sallahu aleyhi vesellem'e bir yüzük hediye geldi. Hazreti Ebu Bekir'e (r.a.) verdi: - Ya Atik! Bu yüzüğü bir kuyumcuya götür de quot;lâ ilâhe illâllahquot; yazdır buyurdu. Hazreti Ebu Bekir (r.a.)yüzüğü kuyumcuya götürüp üzerine quot;Lâ ilâhe illallah Muhammemmedürresûlüllahquot; yazdırdı.
  • 8. Halbuki Rasûlullah böyle emretmemişti ama, O Allah ismi şerifinin peygamberimizden ayrılmasını arzu etmemişti, onun için böyle yazdırdı. Hazreti Ebu Bekir yüzüğü kuyumcudan alıp Resûlüllah'ın huzuruna gelirken, Hak Teâlâ, Cebrail aleyhisselam'a : - Yetiş, habibimin yüzüğüne Ebu Bekir' ismini de yaz. Çünkü o Benim ismimi habibimin isminden ayırmayı uygun bulmadı, ben de onun ismini habibimin isminden ayırmayı uygun bulmam,buyurdu. Cebrail aleyhisselam derhal yetişti ve Hazreti Ebu Bekir'in elindeki yüzüğe quot; Ebu Bekir Sıddıkquot; yazdı. Hazreti Ebu Beki,r Huzur-u Saadete girip yüzüğü teslim etti. Okuduklarında: quot;Lâ ilahe illallah Muhammedürresûlüllah, Ebu Bekir Sıddıkquot; yazılı olduğunu görüp Hazreti Ebu Bekir'den bu şekilde yazılmasının hikmetini sordular. Hazreti Ebu Bekir (r.a.) yüzüğün üzerinde kendi isminin olduğunu bilmiyordu. Çok utandı, kızardı ve başını önüne eğdi terlemeye başladı. Orada Allah'ın izni ile Cebrail aleyhisselâm yine yetişip Hazreti Ebu Bekir'i müşkil durumdan kurtardı: -Ebu Bekir'in yüzüğün üzerinde kendi isminin yazıldığından haberi yoktur. Allah'ın selâmı var, Habîbim üzülmesin, buyuruyor dedi ve olanları bir bir anlattı. Orada bulunan ashab, Ebu Bekir Sıddık Hazretlerinin ne derece yüksek bir mertebede olduğunu anladılar ve gıpta ile seyrettiler. O SENIN AILENDEN DEGIL (NUH A.S.) Hz.Nuh'un kafirlerle beraber bulunan bir oğlu vardı. Hz. Nuh oğlunu dalgalardan kurtulmaya çalışırken görünce selendi: - Ey oğulcağızım! Bizimle gemiye bin. Sakın kafirlerle beraber olma! - Beni sudan koruyacak bir dağa sığınırım! - Allah dilemedikçe, bugün O'nun azabından koruyacak hiçbir şey yoktur. Hz.Nuh ile oğlunun arasına dalgalar girdi. Hz.Nuh'un oğlu da boğulanlardan oldu. Hz.nuh oğlu için çok üzülmüştü. Nasıl üzülmesinki? O kendi oğlu değil miydi? Hz.Nuh dünyada sudan kurtulamayan oğlunu hiç değilse kıyamet günü kurtarmayı arzu etti! Muhakkak ki, ateş sudan daha şiddetlidir. Ahiret alemindeki azap daha korkunçtur. Acaba Allah, kulu Nuh'a aile efradınıkurtaracağına dair bir söz vermemiş miydi? Elbette vermişti. Allah Teala sözünden caymayacağıiçin Hz.Nuh Allah katında oğlu için şefaatte bulunmayı istedi. Hz.Nuh rabbine şöyle yalvardı: - Şüphesiz oğlum benim aile efradımdandır. Muhakkak ki, senin aile efradımı kurtaracağına dair verdiğin sözün haktır. Sen hakimlerin hakimisin! Fakat Allah, soylara, soplara değil sadece amellere bakar. Allah kendisine ortak koşanlar hakkında yapılan şefaati kabul etmez. Allah'a ortak koşan bir kimse peygamberin ailesinden biri olamaz. İsterse öz oğlu olsun! Allah, Nuh kulunun dikkatini bu hususa çekerek şöyle buyurdu: - Ey Nuh! O senin ailenden değildir. Çünkü o iyi olmayan amellerin sahibidir. O halde
  • 9. bilmediğinm birşeyi benden isteme. Seni cahillerden olmaktan menederim. Hz.Nuh (a.s.) hemen hatasını anladı ve derhal Allah'a yönelerek tevbe etti ve yalvardı: - Ey rabbim! Bilmediğim bişeyi senden istemekten sığınırım Eğer beni bağışlamaz ve . bana merhamet etmezsen, hüsrana düşenlerden olurum. (1) AKILLI KADIN KOCASINA NASIHAT EDIYOR Fakir bir adam evlendi. Cocugu olmus ve cok sevinmisti. Cocuk dis cikarmaya baslayinca babasini bir dusuncedir aldi. Kendi kendi e konusur oldu. Bir gun karisina soyle dedi. n -Ben bu yavruma ekmek parasini nasil getirecegim? Artik disleri cikmaya basladi. Yiyecek ister. Bir baba olarak bunlari dusunmem gerek dedi. Adamin akilli, dinini bilen hanimi kocasina su mertce cevabi verdi: -Ey benim akli kit, dusuncesi noksan kocam! Eger sen vesveseye kapilmasan seytan kahrindan geberirdi. Bu yavrumuza disi veren ALLAH' ona ekmek de verir, yiyecek de verir. Butun aleme rizik veren Cenab-i Hak Kadirdir. Mini mini bir yavrunun, kucucuk bir cocugun rizkini da verir. Sen kendi kendini uzme! Cocuklari ana karninda suret ve sekil veren Allah, onlarin riziklarini, Omurlerini de yazmistir. INSAN DIRI DIRI CEHENNEME GIRECEK Allahin sevgili kulu Hazreti Rabiatul'Adviyye, dostlariyla giderken goz yaslari dokerek aglar. Yanindaki dostlari: - Ya Rabia! Bir derdiniz mi var? Nicin agladiniz? diye sorarlar. ALLAH dostu Rabiatul-Adviyye: - Su karsidaki adami goruyormusunuz? Koyunu sise gecirmis kizartiyor der, Dostlari: Evet, goruyoruz. Ne var bunda? Bu durumun size aglatacak kadar te'sir etmesinin bir sebebi mi var? derler. Hazreti Rabia: soyle der Evet bu hal bana oyle bir ani, oyle bir gunu hatirlatti ki, insan o ogunde zorluklar cekecek. Hayvanlar atese oldukten sonra giriyorlar ve atesin azabini duymuyorlar. Ya insanlar diri diri atese girecekler!.. O dehsetli atese, Yakici, helak edici o atesin azabina nasil dayanacaklar diye dusundum de agladim der. ALLAH bizleri Cehennem Azabindan korusun insALLAH ANA-BABAYA EL KALDIRMAK DINSIZLIKALEMETIDIR
  • 10. Bir dostum anlatmisti. O da bir hoca efendiden duymus. Bir koyden gecerken bir ihtiyari aglarken gormus. Hoca efendi sormus: -Dede niye agliyorsun? Bir derdin mi var? demis. Ihtiyar soyle dedi: 80 senedir dunya hayatinin cesitli mesakkat ve sikintilarini cekerim. Evlatlarimi bin bir turlu minnetle buyuttum. Kizim vardi, hayirsiz cikti. Oglumu askerden gelince evlendirdim. Gelinin elinden bir bardak su icemedim: -Moruk, senin cirkin, kirismis suratini gormek icin gelmedim ben buraya, diyerek azarladi. Turlu hakaretlerde bulunuyor. Oglum dersen, karima laf yok, Dunya bir yana karim bir yana diyor. Verirse bir lokma ekmek yersin. Vermezse oruc tutarsin, moruk dedi. Ah!... Ah!... Meger ben canavar beslenmisim diye Agliyor, iki gozu iki cesme ihtiyarin. Sormus Ihtiyara: -Peki baska gidecek yerin yokmu? Ihtiyar: -Nereye gidebilirim. Baska bir tutanagim yok. Dun oglumdan para istedim. Bana iki tokat vurdu; Defol buradan bir daha gozum gormesin dedi. En sonunda ihtiyara sormus: Oglun namaz kilar mi? ihtiyar: Nerede senede bir bayram namazina bile gitmez demis. YAHUDININ SELAMI Resuli-Ekrem (.s.a.a)'in eşi Ayşe, Resul-i Ekrem (s.a.a)'ın huzurunda oturmuştu ki, Yahudi bir adam içeri girdi. Girdiği anda Selam un aleykum yerine - Essamu aleykum' yani 'ölüm üzerinize olsun'dedi. Uzun sürmedi, başka biri daha geldi. O da selam yerine - Ölüm üzerinize olsun' dedi. Bunun tesadüf olmadığı malumdu. Resul-i Ekrem (s.a.a)'i dille incitmek için yapılan bir plandı. Ayşe çok öfkelendi, ve - Ölüm sizin üzerinize olsun...' diye bağırdı. Resul-i Ekrem (s.a.a) buyurdu: - Ey Ayşe küfür etme, küfür şekillenirse en kötü ve çirkin bir biçimde mücessem olur. Yumuşaklık ve sabırlı olmak, her neyin üzerine konursa, onu güzelleştirir, süsler ve her şeyin üzerinden kaldırılırsa güzelliğini azaltır. Niçin sinirlenip öfkelendin? Ayşe:
  • 11. - Görmüyor musun ya Resulullah'ın, bunlar küstahlık ederek, utanmadan selam yerine ne diyorlar? - Evet, görüyorum onun için bende,'Aleykum' yani 'sizin üzerinize olsun' diye cevap verdim, bu kadarı kafiydi.' COCUGUN PAPAZA VERDIGI AKILLI CEVAB Bir papaz, yeni bir sehre papaz olarak tayin edilir. Bu papaz, yeni tayin edildigi (atandigi) sehre vazifeye baslamak uzere gider. Papaz o sehre vardiginda, karsisina cikan ilk cocuga sorar: -Oglum, buranin kilisesi nerededir. kiliseye hangi yoldan gidilir? Haydi gosteriver der. Cocuk yeni gelen papazi kiliseye kadar goturur. Papaz, cok memnun olur ve cocuga: -Yavrum sen daha bana cok iyilik ettin. Buraya kadar da yoruldun. Gel bakayim, bende sana cennetin anahtarini vereyim!.... der. Akilli ve temiz kalbli cocuk papazin karanlik kafasina denk edercesine su cevabi verir: -Papaz amca, papaz amca sen daha kilisenin yolunu bulamiyorsun. Bana sordun da ben gosterdim!.. Cennetin anahtarini nereden buldun? deyiverir. YA VARSA ! INKAR KAPISI KAPANMISTI Birgun Hz Ali (r.a.) namaz kilmis giderken musriklerden (puta tapan kafirlerden) biriyle karsilasir. Musrik Hz Ali (r.a.) ye soyle der. -Ya Ali Su sizin halinize bakiyorum da dusunuyorum Ahiret var, insan bu dunyada yaptiklarindan bir hesap verecek diye, namaz kiliyorsunuz, oruc tutuyorsunuz, Cennet var Cehennem var diyorsunuz... Ben bunlarin hic birine inanmiyorum. Hem aramizda ne fark var, sen de yasiyorsun ben de yasiyorum Sizin bu cabaniz nedir? Hergun vaktinde namaz kilacagim, oruc tutacagim diye bu kadar caba niye? Hz Ali efendimiz, butun bunlari vakar ve sukunetle dinletikten sonra su irsadi cevabi verir: -Ey koca kafir! Farzet ki oldukten sonra dirilmek yok. (Varya...) Bizim imanimizda ve inancimiz var.(ikinci hayatahiret hayati vardir.) Farz-i muhal, senin dedigin gibi dirilmek yoksa; O Zaman ben, bu yaptiklarimdan ne kaybederim? Namaz kiliyorum. ALLAH'imin, dinimin emrini yerine getiriyorum. Oruc tutuyorum. Bu benim kulluk vazifemdir. Bundan dunyada hic bir zarar gormuyorum. Ahirette bir zararim olur mu dersin?...
  • 12. Kafir biraz dusundukten sonra: -Hayir olmaz ya Ali der. Hz Ali efendimiz: _oruc tutuyorum. Bunda senin gozunle bir zarar goruyor musun? Kafir: Hayir gormuyorumquot; der. Hz Ali (r.a.) : Zekat veriyorum. Hem dinimin emrini yerine getiriyorum. hem de fakir , muhtac insanlara yardim etmis oluyorum. Bundan benim bir kaybim olurmu? Ne dersin?...Ey koca Kafirquot; Kafir: -Hayir olmaz der. Hz Ali (r.a.) Ya Ahiret varsa! Burada yaptiklarindan hesap varsa, imandan, namazdan, oructan, zekattan, hakdan, hukukdan, insan yaptigi, isledigi her amelinden (isinden) hesaba cekilirse, ya butun bunlar varsa! ki var. Ey koca kafir ozaman halin nice olur! der. Omrunu puta tapmakla geciren yasli musrik , yasli kafir uzun uzun ve derin derin dusunmege baslar.. Ve Hz Ali. Efendimizin onune diz cokerek: -Ya Ali der. Evet ya varsa! Sizin dediginiz gibiyse!... Oldukten sonra yeniden dirilir, ALLAH huzuruna cikarsam o vakit benim halim nice olur? der ve derhal iman eder. Boylece aklini alt ust eden suphecilik ve imansizlik , karanligindan dinsizlik zindanindan kurtulur. Ve hidayete erer. Hz Ali Efendimizin derin imani, vakarli hareketi, Derin iman ve guvenle boyanmis quot; Ya varsaquot; sozu bir hidayet isigi olarak adamin kalbinde parlayip Hidayete ermesinde vesile olur. BESMELE CEKEN KADIN Bir Kadın her söze ve işe başlarken besmele çekermiş. O kadının birde münafık bir kocası varmış. Besmele çekmesine çok kızarmış. Hanımını Besmele ile ilgili bir işte mehcup etmeye karar vermiş. Bir gün hanımına, içerisinde para bulunan bir kese verir, quot;Bunu sakla , sonra senden isterimquot; der. Hanımı keseyi Besmeleyle bir yere koyup üzerini örter. Kocası, hanımın haberi olmadan gidip keseyi alıp ve kuyuya atar. Sonra gelip hanımından keseyi getirmesini ister. Kadın keseyi koyduğu yere gidip, Besmele çeker. Allahü teala o anda Cebrail aleyhisselâma, yer yüzüne inip keseyi kuyudan alıp yerine koymasını emreder. Cebrail aleyhisselâm keseyi kuyudan alıp suları akar bir vaziyette yerine koyar. Kadın keseyi almak için elini uzatınca, keseyi ıslak bir halde bulunca quot;Bu kese nasıl ıslandı?quot; diye hayretler içinde kalır. Hiçbir şeyden habersizce kocasına götürüp verir. Bu durum karşısında Hayretler içinde kalan kocasıda hemen tevbe edip salih bir müslüman olur.
  • 13. Bundan sonra her işe başlarken ve bir şey yaparken Besmele çekmeye başlar. IKI KADIN GELIR COCUK BENIM DER Vaktiyle Hz.Suleyman (A.S.)a iki kadin gelip ellerinde bir cocuk biri der: Bu cocuk benim.quot; Biri de der.: Bu cocuk benimdir.quot; Suleyman a.s -Nasil olur, bir cocugu iki kadin dogurmaz! Olsa olsa birinizin olur. ikinizden biri yalan soyluyor der. Her ikiside: Hayir cocuk benim die iddia ederler. Hz Suleyman (a.s.) davayi ertesi gune birakir. Kadinlara siz bugun gidin yarin saat 9 da gelin . Bu gun bu davayi halledemem, yarin hallederim. Sabah hemen gelin der. Hz suleyman o gece iki rekat namaz kilar. ALLAH'a dua eder. Yarabbbi Yardim eyle, bu davayi nasil halledecegim? Bana bir yol goster der. Gece ruyasinda, Ya Suleyman! Cocugu ortadan ayiracagim. bir kol, ayak bir goz, kulak senin diye davet et. Cocugun gercek anasi buna razi olmayacaktir. O zaman cocugu ona ver. Sabah olur. iki kadin gelir. Hz Suleyman (a.s.): -Da'vayi hallettim . Cocugu ikiye ayiracagim. bir goz kulak, el, ayak, senin, Bir el bir el ayak. goz, kulak senin deyince sahte ana tamam der. Oz ana aman ya Suleyman (a.s.) siz ne yapiyrsunuz! Boyle olursa cocuk olur. Bunu yapmayin, tek cocuk onun olsun, yeterki, olmesin hayatta ol un der. s hz Suleyman (a.s.) cocugu alir, oz annnesine teslim eder Cocugun parcalanmasini isteyen sahte anneyi de cezalandirir. Hz Suleyman (a.s.) cocugun annesine sorar : -Bu kadin neden senin cocuguna kotulugu yapmak istedi? diye sebebini sordu. Kadin: Ya suleyman (a.s.) Bu kadin benim komsumdur. Bu kadinin bana karsi bir cekememezligi vardir. Eskiden beri bana hased eder. Bu seferde bu kotuluge basvurdu der. SINEK GIBI HAKARET GORENLER Birgun sinek, bal arisinin birine darlilir, kizarak soyle der: Sen zaten oyle ahmak bir adamsin ki, bal yapacagim diyerek butun kirlari, ovalari dolasarak yorulup yiyecek toplarsin. Bari bu kadar yorulduguna gore, yaptigin bali kendin yesen gene zarar yok. Bak ben her vakit buyuk konaklara ve hatta Padisah saraylarina giderim de hep bas koselerde, yukseklerde otururum. Nefis yemeklerden yer, cesit cesit serbetlerden icerim; hulasa hep kendim icin calisir keyfime bakarim der.
  • 14. Bal arisi da ona cevab olarak soyle der; -Heyy gidi heyyy! Asil ahmak serefini bilmeyen sensin, ama idrak edip bilemiyorsun. Gezdigin yerlerde herkes senden rahatsiz oluyorlar da, ellerinde birer sineklik, pat pat vurarak, seni oralardan kovuyorlar , senden nefret ediyorlar. fakat sen aldirmiyorsun!.. Kendi cinsinden binlerce sinegin oldugunu goruyorsun da belki benide bunlar gibi gunun birinde oldururler diye ibret alip dusunmuyorsun.Ben kirlari, ovalari dolasarak ( gezerek) ve yiyecek toplayarak yaptigim bali kendim yemiyorum. ama yiyenlerden sevgi, saygi, hurmet goruyorum. Hele(bilhassa) balimdan yapilmis olan mumlar, cami-i seriflerde yandikca iftihar ediyorum. Sevinc duyuyorum der. KARINCANIN DUASI Hz. Süleyman devridir…Kuraklık ve kıtlık her yeri kavurmaktadır.Hz Süleyman mümin bir toplulukla beraber,şehrin dışına,yağmur duasına yönelmiştir.Yolda bir karınca dikkatini çeker…Zavallı hayvan sırtüstü yatmış,ayaklarını göğe doğru uzatmış,debelenip dua etmektedir.Karıncanın duasına kulak kabartır,Hz Süleyman…Karınca demektedir ki: “ALLAH’ım bizi sen var ettin…Ve senin rahmetin olmadan biz yaşayamayız…Ya,bize su verirsin yada bizi helak edersin.Emir,fermansenindir.” Gözleri yaşarır peygamberin…Ve az sonra cebrail’in getirdiği bir haberle de coşar,taşar ağlamaya başlar…Cebrail,o karıncanın duasının kabul edildiği haberini getirmiştir. Peygamber yanındaki topluluğa döner: “-Dönün”der,”Siz başkasının duasıyla sulanacaksınız.” AKREP MI PAPA MI ? Günün birinde bir kurbağa ve akrep dost olmuşlar. Akrep sokmasını bilen kurbağa sürekli kendini kolluyormuş. Bir gün akrep ; “Kurbağa kardeş beni sırtına alıp şu derenin karşısına geçirir misin ?” demiş. Kurbağa düşünüp ; “Olmaz, sen beni sokarsın” demiş. Akrep en namussuz haliyle ; “Gücendim sana, ne zamandır beraberiz benden ne zarar gördün de bana güvenmiyorsun” demiş. Kurbağa yeniden düşünüp ; “Haklısın bir zararını görmedim” deyip akrebi sırtına almış. Kan ter içinde karşı tarafa geçtikten sonra Kurbağa tam oh diyeceği zaman akrep sokmuş ve kurbağa ah etmiş ve demiş ki ; “Ne ettin akrep kardeşhani biz dostuk, hani beni sokmayacaktın?” Akrep demiş ki ;
  • 15. “Elimde değil, huyum böyle !” ............ Akrepin huyu hepimizin malumu olduğundan akrepten korkmak yerine tedbir alırız. Lakin günümüz de akrepleşmiş öyle insanlar var ki onların akrepten bin beter olduğunu söylesek de dinleyen çıkmıyor, dinlenilmediği gibi de akrepler kurbağa, kurbağa ise akrep oluyor. Almanya’ nın Bavyera bölgesinde ki Resengburg Üniversitesinin ilahiyat fakültesinde konferans veren Papa 16. Bencdictus kinini alenen açıklamakta bir beis görmeyip; “İslam’ da Tanrı o kadar soyut ki akıl ile Tanrı arasında bağ yok. İslami cihad, akla ve Tanrı’ ya karşıdır” Tamamen cehalet ve kin kokan bu sözlerden ne anlamak gerekir. Papa, İslami Cihad’ ın şartlarını bilmiş olsaydı sanırım böyle konuşmazdı. İslam’ ı akıl dışı göstermesi de yine cehaletin danıskasıdır. Aslında bu şahıstan böyle sözler beklemek gerekir. Zira bunun geçmişi tamamen İslam düşmanlığı ile doludur. İstanbul yarası da olan bu şahsa sormak gerekir 4. Haçlı Seferinde neler oldu, Ayasofya ‘ da kimler tecavüze uğradı, öldürüldü ? Ve yine yarasına tuz basıp 1453 de batının hasret kaldığı insanlığı kimin getirdiğini ... Bu adam Kasım ayında ülkemizi şereflendirecek !?! Gelme kardeşim seni Ülkemizde görmek istemiyoruz desek de zannedersem gelecek. Ve dinler arası diyalog gibi hiç bir zaman kabul etmediğim, inanmadığım bir sürü konuda zırvalayacak ... halbuki buraya gelme yerine nüfusunun yarısından fazlasının tanrısızlaştığı medeniyet timsali Avrupasında hıristiyanlara nasihatte bulunsa ya ! ........... Bir de olaya farklı bir yerden bakarsak. Hani bunlarla dinler arası diyalogla başlayıp şimdilerde medeniyetler arası diyalog diye devam eden tiyatroda, bu adam oyun arkadaşlarını zora sokmuştur. Bu da yıllardır kardeşlerine hakkı tavsiye etmeye çalışan Müslümanların elini kuvvetlendirirken o şahsın ve beraberindekilerin ellerini zayıflatmıştır. Kadife eldiven takan demir yumruk Papa’ nın eldivenleri yırtılmaya başlandı. Cehalet işte. Siz siz olun akreple diyaloga girmeye kalkışmayın Ve cehaletle ... Ve Papa’ yla ... “Her şey bir şeydir, necasette bir şeydir; cahil hiçbir şeydir.” İmam-ı Şafii Hazretleri ALLAH KULLARINI BIZ FARKETMESEK DE KORUR Zünnun-i Mısri'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir : Bir gün elbiselerimi yıkamak için Nil nehrinin kenarına gitmiştim. Nehrin kenarında dururken, bir de baktım ki, görülmemiş şekilde büyük bir akrep bana doğru geliyor. Çok korkmuştum. Beni onun şerrinden korumasıiçin Cenab-ı Hak'ka sığındım. Akrep nehre geldiğinde, sudan büyük bir kurbağa çıkıp akrebe doğru geldi. Akrep kurbağanın sırtına binip suyun üzerinde yüzüp gittiler. Bu bana çok şaşırtıcı gelmişti. Ben de onların nehrin kenarında takip ettim. Nehrin karşı yakasına geçtiklerinde, akrep kurbağayı bırakıp dalları
  • 16. büyük, gölgesi çok olan bir ağacın yanına gitti. Bir de baktım ki, ağacın altında Allah'a asi bir genç mışıl mışıl uyuyor. Kendi kendime: quot;La ha'vle vela kuvvete illa billah. Bu akrep nehrin ötesinden buraya kadar, bu genci sokmak için geldiquot; dedim ve içimden, akrep gence yaklaştığı zaman hemen akrebi öldürmeğe karar verdim. Akrebe yakın bir yerde durdum. Bir de baktım ki karşıdan büyük bir yılan, genci öldürmek için, gence doğru geliyor. Bu sırada akrep yılanın üzerine hücum etti ve başını sokmaya başladı. Akrep yılanın ölmesine kadar başını sokmaya devam etti. Yılan öldükten sonra akrep nehre döndü.Kurbağa da onu orada bekliyordu. Akrep tekrar kurbağaya binip nehrin öte yanına geçti. Ben de arkalarında bakakaldım. Sonra gencin yanına geldim, o hala uyuyordu, akabinde baş ucundakendi kendime şöyle dedim : - Ey uyuyan genç; Allah seni, sen fark etmesen de karanlığın içindeki her türlü kötülükten korur. Sen uyusan bile Allah uyumaz. O kullarına çok merhametlidir. dedim. Genç benim bu sözlerim üzerine uyandı ve başından geçen olayları kendisine anlattım. Genç hemen tevbe etti. Bütün yapmış olduğu kötü davranışlarından vazgeçip, iyilerden oldu ve ölünceye kadar hayatı böyle devam etti. Allah ona rahmet etsin. SEYTAN VE FIR'AVUN Birgun seytan gelip Fir'avunun kapisini calar, Firavun iceriden bagirmis: - Kimdir o demis...Seytan: -Ey Firavun. Allah'im diyorsun. Allah'san kapdakinin kim oldugunu bilmek gerektir. Kapidakinin kim oldugunu bil bakalim da senin Allah oldugunu gorelim diye Firavunla alay eder Sonra iceriye girer. Firavun Seytana: -Seninle benden daha alcak, bayagi , alcak bir mahluk var midir? Allah'in bu kadar nimetlerini yiyoruz, bu kadar saltanati bolluk icinde yasiyoruz da yine de seytanliktan vaz gecmiyoruz, dedi. Seytan: Evet dedi , bizden daha asagi, daha alcak birini taniyorum. O insanogullarindan biri ve benim 40 senelik arkadasimdir. O birgun bana gelir: -Seninle 40 senedir arkadasiz. aramizda bu kadar hak hukuk var. Bunlarin hatiri icin senden benim icin bir sey yapmani isteyecegim dedi. Ben de: -Soyle bakalim dedim. O hain dostum: _Benim komsumun bir inegi var. Aksam ustu otlaktan gogusleri dolu dolu geliyor. Onu boyle gorunce sabaha kadar uykum kaciyor: icim ates ates yaniyor. Bu inegi dereden gecerken ayagini cek dereye yuvarlanip olsun dedi: Ben:
  • 17. -Sana komsunun ineginin daha iyisini alayim Gidip birini kandirip bu isi yapabilirim dedim. Hasedci: - Hayir olmaz, dedi. ille de o komsunun inegini oldureceksin, Senden inek felan istemem. O inek olurse ancak uyku uyuyabilirim dedi. Iste bu hain hasedci bizden daha fena bizden daha kotu ruhludur.... Onunla arkadasligimi kestim. benden uzak dur. Bundan sonra seninle arkadaslik yapmam dedim. SABAHA KADAR IBADET Karşıdan İmam-ı A'zam Hazretlerinin geldiğini gören bir kişi: — İşte akşam abdestiyle sabaha kadar ibadet edip de sabah namazını da aynı abdestle kılan adam buymuş diye konuştu. İmam-ı A'zam o zamana kadar öyle yapmıyordu. Fakat bu sözleri duyunca: — Bende olmayan bir ibadetle vasıflandırılmaktan ve Allah'ın huzuruna öyle çıkmaktan haya ederim, dedi ve ondan sonra kırk sene akşam abdestiyle sabah namazını kıldı. GOZU YASLI IBLIS Evliyanın büyüklerinden bir zat, hac zamanında insan kılığına girmiş olan İblis’i Arafat’ta gördü. Zayıflamış ve benzi solmuş, gözü yaşlı ve kamburu çıkmış perişan bir haldeydi. Evliya zât, İblis’i tanıyıp ona dedi ki: - Niçin gözün yaşlıdır? - Ticaret yapmak fikri olmadan, sırf Allah rızası için hac yapmaya gelenlerin, duaları yüzünden diğerlerinin de haclarının kabul edilmesinden korktum. Onun için ağlıyorum. - Seni zayıflatan nedir? - Hacıları getiren atların inlemeden, kişneyerek gelmelerine üzüldüm. Halbuki benim yoluma gidenleri böyle götürselerdi, sevincim çok artardı. - Peki, benzini solduran nedir? - Müslümanların ibadetlerine devam etmeleri ve birbirleriyle yardımlaşmalarıdır. Şayet isyanda yardımlaşsalardı, sevincim artardı. - Seni çökertip, belini büken nedir?
  • 18. - Kulların, (Yâ Rabbi, iman ile ölmemi nasip eyle) diye dua etmeleridir. Halbuki ben onları, kendi işlerini ve ibadetlerini beğendirip, imansız gitmeleri için çalışmaktayım. Allaha böyle yalvaranların, benim bu iş için çalıştığımı anlamalarından korkuyorum. SEYTANIN INSANA ATTIGI 3 DUGUM Sabah namazı en çok kaçırılan namazlardan biridir. İnsan uykusunun esiri olur, yataktan kalkamaz. Halbuki sabah namazının hazırlıkları ta akşamdan başlamalı, tedbirler yatmadan önce alınmalıdır. Belki de en çok kaçırılan namazdır sabah namazı. Bir türlü uyanamaz insan, sanki gözkapaklarının üzerinde tonlarca yük varmış gibi. “Biraz sonra uyanırım.” diyerek vakti geçer de namazın, şeytan yapışmıştır insanın ensesine, izin vermez bir türlü uyanmasına. Peygamber Efendimiz (sas), bu konudaki sıkıntısını görmüş olmalı ki bakın neler emrediyor biz ümmetine: “Biriniz uyuyunca şeytan ensesine üç düğüm atar. Her düğümü atarken, düğüm attığı yere eliyle vurarak, ‘üzerine uzun bir gece olsun, yat’ dileğinde bulunur. İnsan uyanır ve ’ı zikrederse, bir düğüm çözülür, abdest alırsa ikinci düğüm çözülür ve bir de namaz kılarsa bütün düğümler çözülmüş olur. Böylece kul canlı ve hoş bir halet-i ruhiye ile sabaha erer. Aksi halde böyle yapmazsa, habis ruhlu, içi kararmış ve uyuşuk bir halde sabaha erer.” (Buhari, Teheccüd, 12) Büyüklerimiz, şeytanın insana gafleti, necaseti ve tembelliği sevdirmek için elinden geleni yaptığını, buna karşılık Efendimiz’in (sas) de zikirle gafleti, abdestle necaseti venamazla da tembellik düğümlerini çözebileceğini müjdelediğini belirtirler. Dikkat edilmesi gereken çok önemli üç husus var hadiste. Birincisi, şeytanın insana, (ister mecazi olarak kabul edin, ister gerçek) namaza kalkmaması için yatarken üç düğüm attığı. İkincisi, insan namaza kalkmak için gözünü açtığı ilk anda ’ı zikretmeyi unutmaması. Üçüncüsü ise insanın, canlı ve hoş bir halet-i ruhiye ile sabaha ermesinin hissedilmesi. Şeytan acizdir aslında; mertçe çıkmaz insanın karşısına, sinsi planlar kurar hep. Fakat bu planlara karşı inananların da ‘uyanık’ olması gerekir. Hadisin de emir buyurduğu gibi, sabah veya teheccüd vaktinde saatiniz çaldığı veya gözünüzü açtığınız ilk anda kalkın ve Kelime-i Tevhid okumayı zinhar unutmayın. Sonra hemen abdest alın ve huşu içinde namazınızı kılın. Böylece hem sabaha canlı ve hoş bir ruh haliyle ulaşın ve gününüz huzurlu geçsin hem ve Rasulü’nü sevindirin hem de şeytanı da kahredin… Öyleyse var mısınız? Şeytanın üç düğümüne karşı bizler de ona üç düğüm atalım... Haydi öyleyse bugünden başlayın… DINDEN CIKARAN 99 SOZ VE HAKARET MUTLA OKUYUN KA 1- Allahın varlığı hakkında insanda meydana gelecek en ufak bir şüphe ve tereddüt. 2- Allahın cisim olduğunu düşünmek ve hayalinde canlandırmak.
  • 19. 3- Cenab’ı Hakkın sıfatlarından herhangi birini insanların sıfatlarına benzetmek. (Mesela Cenabı Hakk’a dil ve ağız gibi mahlukatın hassalarından olan azalar hayal etmek) 4- Allah’ı bir şeye hulûl etmiş olarak kabul etmek. 5- Cenab’ı Hakka analık, babalık veya oğulluk isnad etmek. Haşa quot;Allah Babaquot; demek veya quot;Her şeyi yaratan Allah ama Allah’ı yaratan kimquot; (!) gibi sözler söylemek veya bunları kalbinden geçirmek. (Cenabı Hak Yaratan varlıktır. Yaratılan varlık değildir) 6- Peygamberlere yalancılık isnadında bulunmak 7- Peygamberlerden herhangi birini inkar etmek. 8- Peygamberlere günah isnadında bulunmak 9- Peygamberlerin yüksek terbiye ve ilimlerini Allah’ın yetiştirmesiyle değil de, bir insanın yetiştirmesiyle olduğunu sanmak. 10- Meleklerden her hangi birini inkar etmek. 11- Meleklere erkeklik dişilik isnadında bulunmak. 12- Hakkında ayet olan herhangi bir mücizeyi inkar etmek 13- Tevatur yoluyla sabit olan ayın yarılması ve mirac hadisesi gibi mücizeleri inkar etmek. 14- Kur’an-ı Kerim’in bir ayet veya bir cümlesini inkar etmek. 15- Kur’an-ı Kerim’de en ufak bir noksanlık düşünmek ve quot;kifayetsizdirquot; diye bir fikre sahip olmak. 16- Kur’an-ı Kerim’in hükümlerinden ve kanunlarından daha üstün kanun ve hükümler olduğunu iddia etmek veya düşünmek, veya hutta ileri bir zamanda böyle bir fikre sahip olabilirim diye düşünmek. 17- Kabir sualini ve azabını, öldükten sonra dirilmeyi inkar etmek veya şüphe ile karşılamak. 18- Hesap gününü, sıratı, mizanı, cennet ve cehennemi inkar etmek. 19- Cennet nimetleri veya Cehenneminazabı hakkında şüphede bulunmak, inkar etmek quot;Allah hiçbir kuluna azap etmezquot; demek. 20- mü’minlerin ebediyyen Cehennemde kalacağını söylemek. 21- Her hangi bir farzın bir cüz’ünü veya tamamını inkar etmek, Mesela: quot;5 vakit namazdan öğle veya ikindi namazları bu devirde kılınmaz, farz olamazquot; demek veya düşünmek. 22- Faizi, insan öldürmeyi, günah ve haram kabul etmemek. 23- İslam dinini mühimsememek ve hor görmek. 24- Herhangi bir kâfiri mü’minden üstün görmek. 25- Haramlardan birini helâl adetmek veya ayetle sabit bir haramı inkar etmek. 26- Sahabelerden her hangi biri hakkında münafık, mürai (iki yüzlü), kâfir diye düşünmek. 27- Bir mü’mini imanından dolayı hakir görmekveya bir kâfiri küfründen dolayı üstün görmek. 28- İslamiyetin dünya saadetine engel olan bir din olduğunu söylemek veya düşünmek. 29- Bir mü’mini küfürle suçlamak. 30- Küfrü icap ettiren her hangi bir şeyi kendi isteğiyle hatırından geçirmek. 31- Üzerinde ayet yazılı her hangi bir şeyi kasten kirletmek veya pisliğe tutmak. 32- quot;Müzik aletlerinden birini çalarak Kur’an okumakquot; 33- quot;O adam peygamber olsa gene inanmamquot;demek. 34- quot;Peygamber gelse gene kabul etmemquot; demek. 35- quot;Allah olsan ne yapabilirsin sen banaquot; demek. 36- quot;Allah’ ımı inkar edeyim bu böylequot; demek. 37- quot;Ne olur şu güzelim şarap haram olmasaydıquot; demek.
  • 20. 38- quot;Namaz kılmam, kılmayacağımquot; demek. 39- Allahın emir ve yasaklarından ve kanunlarından biriyle alay etmek, (mesela alaylı alaylı : Hırsızlık mı yaptın uzat kolunu, adam mı öldürdün uzat boynunuquot; diyerek istihza etmek veya istihza edenin gülmesine gülerek mukabelede bulunmak. 40- Küfrü icabettiren bir söz söylendiğinde onu gülerek karşılamak. 41- quot;İslam dini efsane ve hurafeden ibarettirquot; demek. 42- Ruhların kalıptan kalıba geçtiklerine inanmak. 43- Peygamberimizden sonraki hiristiyan ve yahudileri mü’min kabul etme, onların da dini haktır diye itikat etmek. 44- Kur’anın kanunlarını Allahın kelamı diye değil de akla, mantığa, ilme ve felsefeye uygundur diye kabul etmek. 45- Bir kâfire karşı muhabbet etmek. (Bu hususa bilhassa taassup derecesinde herhangi bir fıkraya fikren angaje olan kimseler dikkat etmelidir. Hele hele her şeyin sahtesinin çıkktığı günümüzde pek öyle zahire ve elfaza kapılarak hemen. quot;iyidir, aradığımız ve beklediğimiz olsa olsa budurquot; diye körü körüne birine sevgi beslememek lazımdır. Çünkü dış memleketlerden konmuş casuslar bir memleketin en yüksek idari mevkilerini işgal edebiliyorlar ve yükselebiliyorlar. Bu türlü bir sevgi dahi kişinin imanını ****ürür.) 46- Uzun müddet küfre hizmet etmiş ve müslümanlığa zararı dokunmuş birisini sevmek, onu desteklemek ve hakkında Allah razı olsun diye dua etmek. 47- Ölmüş bir kâfire veya İslam dinine kötülüğü dokunmuş birine quot;Allah rahmet eylesinquot; demek. 48- Kafirlerin öteden beri kendilerini müslümanlardan ayırmak için kullandıkları Haç, zünnar (v.s) gibi alameti küfür olan şeyleri takmak veya giymek. 49- Allah’ın ve dininin düşmanlarını taklit etmek, onların hallerini, tavırlarını kendisine örnek ittihaz etmek. 50- İbadetlerinde Cenabı Hakkın rızasından başkalarının hoşnutluğunu gözetmek ve başkalarının görmeleri için kulluk etmek. 51- Kendisi veli olmadığı halde velilik iddiasında bulunmak. 52- quot;Bu gün Kur’an-ı Kerimle dünya idare edilemezquot; demek veya diyen birine quot;doğru söylüyorquot; demek. 53- Allah’a (cc) peygemberimize ve peygamberlerden herhangi birine, dine veya kitaba sövmek, hakaret etmek veya söven, hakaret eden birine sevgi beslemek o anda onun yüzüne gülmek. 54- Ağıza veya göze sövmek, küfretmek. 55- Nazar değmesin diye bir şeye boncuk takmak (Allah’tan gayri bir şeyden ümit beklemek) 56- Allah dostlarından her hangi bir veli’ye düşmanlık etmek, çalışmalarını baltalamak. 57- Şeriat, dini aykırılıkları bulunmayan ve Allah’ın dinini yaymağa çalışan bir topluluğa, Kur’an’ın şeriatın öğretildiği bir müesseseye düşmanlık etmek ve onların çalışmalarını baltalamak. 58- Bir kâfirin dünyalık bir iyiliğinden dolayı cennete gireceğine kail olmak ve mesela quot;insanlığa bu kadar iyiliği dokunup da cennete giremiyecek olursa ben de cennet’e girmemquot; demek. 59- Her hangi bir sünneti ittihaz etmiş bir mü’mine quot;sana hiç yakışmamışquot; demek. (Mesela sakal ve bıyık) 60- Hakkında nas (Ayet-Hadis) olduğu açıkça bilinen, ayrıca icma ve selefi salihiyn efendilerimizin, Şah’ı Nakşi Bendi Abdulhaliki Gucduvani, İmamı Rabbani ve daha binlerce İslam büyüklerinin kail oldukları, kabul ettikleri Rabıta hakkında ileri geri laf
  • 21. etmek ve küfürdür, demek. 61- quot;Peygamber gelse kararımdan beni caydıramazquot; demek. 62- quot;Bu işin inşAllahı maaşAllahı yok artıkquot; demek. 63- quot;İşte küfrün adını günah koymuşlar. böylelerine küfür sevaptırquot; demek. 64- quot;Oruç tutup namaz kılmak neye yarar benim kalbim temizquot; demek ve farzları hafife almak. 65- quot;İslam dini dünya işlerini geriletmiştirquot; demek. 66- Melaike-i kiramdan herhangi birine günah isnadında bulunmak (Harut ve Marut gibi) 67- Hastalanmıyan birisine: quot;Seni Allah unuttuquot; demek. 68- Gelecekten haber verdiğini iddia eden kimseyi tasdik etmek doğru söylüyor demek. 69- quot;Eğer bu işi ben yapmış isem kâfirimquot; demek. 70- Yalan olduğunu bildiği halde quot;Allah biliyor ki seni oğlumdan daha çok seviyorumquot; demek. 71- quot;Allahım! rahmetini bana vermekle cimrilik etmequot; demek. 72- quot;Allah’ın hiç işi kalmamışta bu gibi şeyleri mi yaratıyorquot; demek. 73- quot;Allah falan kuluna şu kadar veriyor bana ise şu kadar veriyor. Bu adalet midirquot; demek. 74- quot;Ben bu kadar iyilikte ve hayırda bulunuyorum bütün belalar yine bana geliyor. Falan kimse ise her çeşit kötülüğü yapıyor paşa gibi yaşıyor; bu nasıl adaletquot; demek. 75- quot;Cinleri olacakları biliyorquot; demek. 76- quot;Eğer ahirette Allah hakkı ile hükmederse senden hakkımı alırımquot; demek. 77- quot;Falan kimse peygamber olsa idi ben iman etmezdimquot; demek. 78- quot;Eğer Adem Aleyhisselam buğdaydan yemese idi biz eşkiya olmazdıkquot; demek. 79- quot;Falan kimse peygamber olsa idi yine de yalan konuşurduquot; demek. 80- Birisini döverken quot;dövmequot; denilse o da quot;Gökten dövme diye ses gelse yine bırakmamquot; demek. 81- Kur’anın Arapça olmayıp başka bir lisanla olduğunu iddia etmek. 82- Kur’anın bazı ayetlerini alaya almak ve mesela quot;Ben namazımı yalnız kılarım. Çünkü Allah ’İnnessalate tenhâ’ buyururquot; demek. 83- Namaz kıl diyen kimseye: quot;Sabret Ramazan gelsin kılarızquot; demek. 84- Zikirlerle alay etmek. 85- Bir günahı işlerken besmele çekmek. 86- Abdestsiz olarak bilerek namaz kılmak. 87- quot;Eğer Allah Cenneti bana verse, sensiz girmemquot; demek. 88- quot;Falan adamla Cennete bile girmemquot; demek. 89- quot;Falan kimse kıble olsa o tarafa yüzümü çevirmemquot; demek. 90- Hırıstiyan veya Yahudi, yahut başka din üzere ölenlerin azab göreceklerine inanmamak. 91- quot;Ramazan bitti artık namazı rafa koydumquot; demek. 92- Alim kıyafetine bürünüp yüksek bir yere çıkarak alay tariki ile konuşma yapmak veya böyle yapan kimsenin hareketleri e gülmek. n 93- Boşanma hakkında : quot;Ben talak malak bilmemquot; demek. 94- quot;Hırıstiyanlık Yahudilikten daha hayırlıdırquot; demek. 95- Yakını ölen kimsenin. quot;Ey Allahım! Biz şimdi ne yapacağız sen niçin böyle yaptınquot; diyerek sitemde bulunmak. 96- Meşru bir sebep olmadığı halde bir kimse için quot;Şu adamın kanı helaldir ve mübahtırquot; demek.
  • 22. 97- quot;Allahü Teâlâ falan kimseyi vaktinden evvel öldürdü ve vakitsiz gittiquot; demek. 98- Yabancı bir kadına bakıpta : quot;Güzele bakmak sevaptırquot; demek. 99- Ahiretten bahseden kimseye . quot;Ordan haber veren kim? Oraya gidip gelen var mı?quot; demek. Günah işleyen bir kimseye quot;Tövbe etquot;denildiğinde quot;Ben ne yaptımda tövbe edeyimquot; demek... www.gelresule.tr.gg hazirlayan Resul_aski Nihat