Okan Üniversitesi Sosyal Sorumluluk ve Sosyal Girişimcilik Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktörü Yrd. Doç. Ezgi Yıldırım Saatçi, örnekleriyle sosyal işletme kavramını anlatıyor.
1. - GÖKSEL GÜRSEL
OPTİMİSTMART 2014 102
S O S Y A L İ Ş L E T M E
Okan Üniversitesi Sosyal Sorumluluk ve Sosyal Girişimcilik Uygulama ve
Araştırma Merkezi Direktörü Yrd. Doç. Ezgi Yıldırım Saatçi,
örnekleriyle sosyal işletme kavramını anlatıyor.
K
apitalizm1.0’ıngüçlüoyuncularıolangünümüz
şirketleri, teknolojinin ve Y Kuşağı’nın etkisiyle
evrimleşirken, diğer yandan yepyeni işletme
modelleri gün yüzüne çıkıyor. Bunlardan
biri de sosyal girişimcilik ile aynı kulvarda
boy gösteren sosyal işletme. Okan Üniversitesi Sosyal
Sorumluluk ve Sosyal Girişimcilik Uygulama ve Araştırma
Merkezi Direktörü Yrd. Doç. Ezgi Yıldırım Saatçi ile sosyal
işletme kavramını nasıl anlamak gerektiğini konuştuk.
Sosyal işletme ve sosyal girişimcilik
kavramlarıyla nasıl tanıştınız?
Sosyal girişimcilik kavramıyla, sosyal işler yapan insanlarla
ilgili kafamda soru işaretleriyle dolaşırken, iki farklı bakış
açısını zihnimde çarpıştırırken tanıştım. Bir tarafta sosyal
işleryapaninsanlarınyaptıklarıçalışmalarıaslındabirçıkar
gözeterek, kendilerini ön plana çıkarmak için yaptıklarını
düşünürken, diğer yandan da aslında çıkar gözetmeksizin
de insanların iyi şeyler yapabileceğini düşünüyor ve
gözlemliyordum. Bu siyah ile beyaz arasında gri olarak
kalmak gibi. Kavramları araştırırken tanıştığım ve akademik
olarak çalışmaya başladığım bir konuydu benim için sosyal
girişimcilik. Zamanla da kendimi işin içinde buldum. Sosyal
işletme kavramıyla tanışmam da, Muhammed Yunus ile
tanışmamla başladı. Ardından da bu birliktelik güçlendi
ve Okan Üniversitesi’nde Uluslararası Mikrofinans ve
Sosyal Girişimcilik Merkezi’nin kurulmasıyla düzenli bir
beraberliğe dönüştü. Araştırmalarımı devam ettirirken,
pozitif ve negatif tüm başlıkları da inceleyerek kendi tezimi
oluşturmaya başladım.
Şu an direktörü olduğunuz Okan Üniversitesi
Sosyal Sorumluluk ve Sosyal Girişimcilik
Uygulama ve Araştırma Merkezi nasıl hayata
geçti?
Araştırmalarımı sürdürürken şunu fark ettim: Sosyal
girişimcilikvesosyalişletmecilikkavramlarınınköküaslında
milattan önceye dayanıyordu. İnsanların isim koymadan,
fark etmeden ortaya koyduğu modeller olduğunu keşfettim.
Aslında tüm işletmeler birer sosyal değer ile yola çıkıyor:
İstihdam yaratmak. Ancak zamanla temel amaçlarından
sapmaya başlıyorlar. Bunun sebepleri üzerine yaptığım
çalışmalar ve kendi kurguladığım işletme modelleri üzerine
yoğunlaşmamın ardından bu merkezi kurma kararı aldık.
Yedi kişilik bir ekibiz. Farklı disiplinlerden bakarak, konuyu
etraflıca ele almaya ve farklı bilim dallarını sentezlemeye
“SOSYALGIRIŞIMCILIK
GERÇEKBIRSENTEZ”
2. OPTİMİSTMART 2014 103
çalışıyoruz. Ben işletmeciyim, ekip
üyelerimizden Burcu Tekaüt Çal
sosyolog, Ömer Özçam mühendis,
müdür yardımcımız Selma Arıkan
psikolog. Amacımız sentezlemek çünkü
aslında sosyal girişimcilik gerçek
bir sentez. Kapitalist düzenin bütün
mekanizmalarını kullanarak, sosyal bir
mesaj vermek cesur bir yaklaşım.
Ne gibi etkinlikler yapıyorsunuz?
Çalışmalarımızı üç ana başlıkta toplayabiliriz.
Birincisi eğitim bölümü. Sertifika programları dahilinde
sosyal işletme, sosyal girişimcilik, sosyal sorumluluk ve
projelendirme dersleri veriyoruz. Okan Üniversitesi’nin
girişimcilik merkezinde kuluçka sürecindeki projelere
eğitim ve danışmanlık desteği sağlıyoruz. Yakın zamanda
girişimci ve sosyal girişimcilerin aileleriyle ilgili de
çalışmalar yapmayı düşünüyoruz. Çünkü bir girişimci,
adım atmak istediğinde ilk olumsuz tavır aileden
gelebiliyor. Araştırma programlarımız var. 20 üniversite
işbirliğinde gerçekleştirdiğimiz bir AB projemiz mevcut.
Üniversiteöğrencileriningirişimcilikvesosyalgirişimcilik
ekosistemindeki yeri ve katkısı üzerine
araştırmalarımız sürüyor. TÜBİTAK
ile sürdürdüğümüz projelerimiz
devam ediyor. Araştırma bazında
akademik yayın olarak kitapçık
ve makalelerimiz mevcut. Sosyal
Girişimci Genç Liderler Akademisi
(SOGLA) ile üniversite öğrencileri
ve genç sosyal girişimciler bazında,
Sosyal İnovasyon Merkezi (SİM) ile
ve diğer tüm üniversitelerin girişimcilik
merkezleriyle çok güzel bir ekosistemin birbirini
destekleyen oyuncuları olarak birlikte üretiyoruz.
Okan Üniversitesi’nin iş yaşamına en yakın üniversite
olmak gibi bir vizyonu var. Projelerin içinde genelde
büyük firmalar da oluyor. Destek alırken, onların da
dönüşümüne yardımcı oluyoruz. Öğrencilerimiz bazında
gerçekleştirdiğimiz atölye çalışmalarımızı ve lise
öğrencilerine yönelik sosyal girişimcilik yarışmamızı
sürdürüyoruz. Sosyal girişimciliğin daha erken yaşta
sunulması gerektiğine inanıyoruz. Bu yıl merkez olarak
kendimizi kadınlar, engelliler ve gençler üzerindeki
projelere adadık ve keyifle çalışmaya devam ediyoruz. Bu
FOTOĞRAF:ÖZGÜRGÜVENÇ
“Sosyal
girişimcilik
gerçek bir sentez.
Kapitalist
düzenin bütün
mekanizmalarını
kullanarak, sosyal bir
mesaj vermek cesur
bir yaklaşım”
3. yıl sosyal sorumluluk dersinde öğrencilerimizle bir video
projesi gerçekleştirdik. Okulumuzun 15’inci yılı sebebiyle,
150 öğrencimiz kendi bölgelerindeki sosyal sorunları
tespit etmek amacıyla video çekti. Videoyu hazırlama,
sosyal medyada yayma konusunda neler yapabileceklerini
öğrenmek için atölyelere de katıldılar. Bir sonraki aşamada
öğrencilerimiz, tespit ettikleri sosyal sorunlarla ilgilenen
STK’lar ve sosyal girişimcilerle buluşacak.
Sosyal işletme kavramını, sosyal girişimcilikten
ayıran ve bir araya getiren özellikler nelerdir?
Bence en önemli şey niyet. Sosyal işletmeciliğin temettü
dağıtmama, yani kâr beklentisinde bulunmama niteliği var.
Bir yatırımcıysanız, sosyal işletmelere sosyal değer üretmek
için yaptığınız yatırımın aynısını geri alabiliyorsunuz.
O işletmenin gelişimi için yaptığınız yatırımı, açgözlü
davranarak “Ben de istiyorum, benim de payım var”
diyerek geri istememektir sosyal işletmecilik. Çünkü sosyal
işletmelerde, kendini sürdürebilmesi ve katkı sağladığı
sosyal değeri güçlendirebilmesi için kârın sisteme yeniden
aktarıldığını görürsünüz. Sosyal girişimcilik ise bunun
biraz daha yumuşatılmış haline benzer. Sosyal girişimlerde,
girişimciler, yatırımının sadece yatırdığı kadarını geri almak
istemeyebilir, kâr beklentisinde de olabilir, ancak sosyal fayda
yaratmak koşuluyla bunu yapabilir. Sosyal işletmecilikle
sosyal girişimcilik arasındaki en temel farklardan biri bu.
Diğeriyse sosyal işletmelerde bazı modellerin kooperatif
mantığını taşıması. Yani insanların da kâr amacı güderek bu
işleri kurması. Sosyal girişimlerde, sosyal girişimci ve takipçi
kitlesi mevcuttur. Sosyal işletmelerdeyse daha kalabalık
gruplar bir aradadır. Bunu Muhammed Yunus’un mikrofinans
örneğinde görebilirsiniz.
Muhammed Yunus sosyal işletmeleri ikiye
ayırıyor. Bu iki modelden söz eder misiniz?
İlk model sosyal girişimciliğe oldukça benziyor. Bir fikir,
sosyal değer yaratmak amacıyla yola çıkıyor ancak kimseye
kâr dağıtmıyorsa o birinci model sosyal işletmeyi tanımlıyor.
Turkcell’in “Ekonomiye Kadın Gücü” projesi buna güzel bir
örnek. Turkcell, sağladığınız desteği isterseniz bir süre sonra
size geri verebiliyor. Diğeriyse, dezavantajlı grupların kendi
başlarına yapamadıkları, ancak ortak hareket ettikleri zaman
belirli kazançlar elde ettikleri ve tamamen kâr amacı güden
işletme modeli. Bu modelin sosyal işletme olarak anılmasının
sebebi,bizzatkurucularının,paysahiplerininekonomikolarak
ya da sosyal yönden dezavantajlı ya da yoksul olmalarıdır.
Yoksul bir grup kadın çiftçinin bir araya gelip ürünlerini
yurtdışına satması güzel bir sosyal işletme örneğidir.
Bir sosyal sorunu nasıl tespit edebiliriz?
Bilmediğimizi bilmediğimiz konular üzerinde sosyal bir
sorun tespit edemeyiz. Sadece biliyormuş gibi davranabiliriz.
Zamanınız, enerjiniz, paranız ve yetenekleriniz birer sınırlı
kaynak. Bu kaynakları nasıl kullanacağınız, sizin o işe ne
kadar aşina olduğunuza bağlı. Renk körü olmayan birinin,
renk körlüğü üzerine çalışması elbette beklenen ve güzel bir
şey. Ancak bunu öğrenmesi, yapabiliyorsa deneyimlemesi,
hissetmesi gerek. Yaptığınız sosyal işin kaynağı olan sosyal
sorunu seçerken, o sorunun kalbinizin bir yerini gerçekten
cız ettiriyor olması gerekli. Bu tarz sorunları insanlar genelde
birer film karesi gibi önce gözlemliyorlar. Ardından yakın
çevrelerinde gerçekleştiğini gördüklerinde ya da bizzat
kendilerini de etkilediğini hissettiklerinde birer aktivist
haline geliyorlar. Tabii ki bunun da bir ölçüsü var. Yoğun
duygusal bağlar işin yürümesini, işletme haline gelen fikrin
sürdürülebilmesini engelleyebiliyor. Dünyadaki sosyal
sorunları insani açıdan incelediğimizde belki de en büyük
sorun yoksulluk. İlginç olansa, yoksul olanları yoksul yapan
S O S Y A L İ Ş L E T M E
OPTİMİSTMART 2014 104
4. şeyin kendileri olmaması. Muhammed Yunus’un hayali “fakirlik
müzesi” kurmak. İnsanlık gelecekte geriye bakarak “Zamanında
fakirlik mi varmış” diyerek şaşırmalı.
Sosyal işlerin sürdürülebilirliği açısından para
hangi noktada durmalıdır?
Sosyal girişimcilik ve sosyal işletmecilik, mekanizmalarını doğal
olarak piyasa koşullarından alıyor. Önemli kararların bu koşullara
göre düzenlendiği bir alanda parayı konuşmamak, göz ardı
etmek olacak iş değil. Sosyal değer yaratırken para kazanmak,
sosyal girişimcinin daha fazla sosyal değer üretmek istemesine
sebep olabilir. Para kazandıktan sonra onunla ne yaptığın, nereye
harcadığın çok önemli. Sosyal iş yaptıktan sonra para kazanınca
eleştiriliyorsunuz, bu doğru. Ancak sosyal sorun çözmek için yola
çıkıyorsan, ne kadar çok kazanabiliyorsan o kadar çok ve hızlı
sorun çözebiliyorsun.
Kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) ile sosyal
pazarlama kavramları sosyal işletme kavramıyla
karıştırılabiliyor. Benzerlik ve farklılıklar nelerdir?
Amaç ve uygulanan etki analiziyle bu kavramları birbirinden
ayırt edebiliriz. Bir şirketin KSS projesi yaparak kendine dolaylı
yoldan katkı sağlaması yanlış değildir, ancak bu projeler kısa
ömürlüyse ve belli bir süre yapıldıktan sonra rafa kaldırılıyorsa
bu dışarıdan oldukça negatif algılanır. Siz bir işletme olarak bir
yıl boyunca dezavantajlı bölgelerde ücretsiz retina taraması
yaparak göz hastalıklarını önlemek için çalışmalar yapabilirsiniz.
Peki ya sonraki sene? Bu şekildeki kısa dönem çalışmalar,
müşterinin gözünde de göz boyama olarak algılanıyor maalesef.
Sosyal pazarlama olarak kastettiğimiz şey de, ürünlerin ya da
hizmetlerin, dezavantajlı bölgedeki insanlara hitap edebilecek
şekilde de farklılaşmasıysa, evet bu da güzeldir. Ariel’in
Hindistan’da daha ufak paketlerde deterjanlar çıkarması örneği,
her işletmenin örnek alması gereken davranışlardandır. Sonuçta
sosyal değer sağlandı mı? Dezavantajlı gruplar sosyal kazanç
elde etti mi? Bu soruların cevapları önemli. Bizler merkez olarak
bazı şirketlerle birlikte çalışıyoruz. Yakın zamanda bu şirketlerin
kurumsal sosyal sorumluluk projelerini, sosyal işletmelere, sosyal
girişimlere çevirmek için modeller kurgulamaya ve çalıştırmaya
başlayacağız. Örneğin dezavantajlı kadınlarla çalışmak isteyen
bir şirketle görüşüyoruz. Bu şirket kendi ürünlerinin satışı için
kadınları eğitecek ve istihdam sağlayacak. Biz şirkete şöyle bir
teklif sunduk: Bu kadınlar, sizin ürünlerinizi satarken yanında
eşantiyon olarak verdiklerinizi de neden üretmesinler? Onlara
şirket kursak ve ürettikleri bu ürünlerin tedarikçisi olsanız daha
kalıcı olmaz mı?
Türkiye’den ve dünyadan sosyal işletme örnekleri
nelerdir?
Dünyada Grameen şirketleri oldukça öne çıkıyor. Muhammed
Yunus’un kurduğu bu işletmelerden Grameen Danone’nin
ürettiği yoğurt oldukça başarılı bir örnek. Bangladeş’te temel
besin değeri yoksunluğundan hastalanan çocuk ve yetişkinler
için üretilen besleyici yoğurt, aynı zamanda işi çevirebilecek
bir etiket fiyatı üzerinden satıldı ve bölgedeki bu yoksunluğa
bağlı hastalık oranı büyük ölçüde azaltıldı. Adidas’ın
gerçekleştirdiği ucuz ayakkabı projeleri, ayakta oluşan
enfeksiyonları önlemek adına yine dezavantajlı bölgeler
için üretiliyor. BSF’in hayvanları sinek enfeksiyonlarından
koruyan özel çadırları Mosquito Nets’leri de güzel bir örnek.
Yine Grameen şirketlerinden olan Grameen Veolia Water,
içme suları kirli ve arsenikli olan bölgelerde yaşayan yoksul
insanların satın alabileceği fiyatta, içme suyu sağlayan
başarılı bir sosyal işletme örneği. Grameen’in kendi içinde
dağıtım ve hemşirelik şirketleri de var. Çoğunda yoksul
insanlara istihdam yaratılıyor ve hammadde bölge halkının
üretiminden gelen kaynaklardan sağlanıyor. Örneğin, atık
makyaj malzemelerinden çocuklara boya ürettikleri bir işletme
modelleri var. Geri dönüşümle sulu boya olarak hazırlanan
makyaj malzemeleri anaokullarına güzel bir paket set halinde
satılıyor. Bunun yanında, etki alanı daha büyük Grameen
şirketleri de mevcut. Yenilenebilir enerjiyle uğraşan Grameen
Shakti bunlardan biri. Bu işletme yardımıyla insanlar, güneş
enerjisi paneli kurmaktan atıklardan yakıt üretmeye birçok
teknisyenlik gerektiren deneyimi öğreniyorlar. Türkiye’de de
birçok örnek mevcut. Kooperatifler bunlara örnek verilebilir.
“Bir şirketin KSS projesi yaparak kendine dolaylı yoldan katkı
sağlaması yanlış değildir, ancak bu projeler kısa ömürlüyse ve
belli bir süre yapıldıktan sonra rafa kaldırılıyorsa
bu dışarıdan oldukça negatif algılanır”
OPTİMİSTMART 2014 105