The holy koran english translation of the meanings by mohammad marmaduke pick...
• Türkçe
1. İslam İnkılâbı Rehberi
Ayetullah UzmaSeyit Ali Hamenei'nin Hac Mesajı
1434– 2013
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd Âlemlerin Rabbi Allah’a, salât ve selam Seyyidu'l-mürselin Muhammed Mustafa'ya, onun
pâk Ehl-i Beyt'ine ve seçkin sahabesinin üzerine olsun.
Hac mevsiminin gelişi, İslam ümmeti için büyük bir bayramın gelişi demektir. Her yıl bu
günlerin dünya Müslümanları için oluşturduğu değerli fırsatın önemi bilindiği ve gerektiği
şekilde değerlendirildiği takdirde bunun İslam dünyasının bir çok sorunlarını ve yetersizliklerini
çözümleyen mücizevi bir iksir olduğu anlaşılır.
Hac ilahi feyzin coşkun çeşmesidir. Siz saadet ehli hacılar, safa ve maneviyat dolusu bu ameller
ve menasiklerde kendi can ve kalbinizi yıkamak, bu rahmet, izzet ve kudret kaynağından bütün
ömrünüz için azık toplama bahtıyarlığına erişmişsiniz.
Böylece kendiniz için Rahim Allah’ın karşısında eğilme ve teslim olma, Müslümanların
taşıdıkları vazifelere duyarlılık, din ve dünya işlerinde canlılık ve girişimcilik, kardeşleriyle
ilişkilerinde bağışlayıcı ve merhametli olma, zorluklarda öz güven ve cesaretli davranma, her
yerde ve her şeyde Allah’ın yardım ve desteğine ümit besleme ve kısacası bu ilahi eğitim ve
öğretim sahasında gerçek bir Müslüman olarak yetişmeği sağlayabilir; bu özelliklerle donanan
bu güzelliklerle süslenen kişiliğinizi kendi ülkeniz, milletiniz ve nihayet İslam ümmetine bir
armağan ve hediye olarak götürebilirsiniz.
İslam ümmeti bugün her şeyden daha fazla iman ve ihlasın yanısıra düşünce ve amel birikimine,
nefis tezkiyesi ve kendini yetiştirme ile birlikte düşmanlara karşı direniş ruhuna sahip olan
insanlara ihtiyaç duymaktadır.
Bu, büyük İslam toplumunun açıkça düşman eliyle meydana getirilmiş veya azimsizlik,
basiretsizlik ve iman zayıflığı yüzünden uzak geçmişlerden günümüze kadar varolagelmiş
sorunlarından kurtarmanın tek yoludur.
Şüpesiz bu çağ müslümanların uyanış ve kendi kimliklerine dönüş çağıdır. Bu gerçeği Müslüman
ülkelerin karşı karşıya bulundukları çalkantı ve bunalımlardan kolay bir şekilde anlamak
mümkündür.
Müslüman milletlerin iman, tevekkül ve basirete dayalı azim ve iradeleriyle, bu bunalımlara
galip gelebileceği ve izzetlerini sağlayabilecekleri bu şartlarda Müslümanların uyanış, izzet ve
onurunu hazmedemeyen karşı cephe, var gücüyle meydana çıkıp güvenlik, psikolojik, askeri,
ekonomik ve propaganda araçlarını Müslümanları etkisiz kılmak, sindirmek ve kendileriyle
meşgul etmek için kullanıyor.
Pakistan ve Afganistan'dan Suriye, Irak Filistin ve Fars körfezi ülkelerine kadar Batı Asya
ülkelerinin durumu, ve Libya, Mısır, Tunus'tan Sudan'a kadar Kuzey Afrika ülkelerinin durumu
bir çok gerçeği gözler önüne serecek niteliktedir.
İç savaşlar, dini ve mezhebi kör taasuplar, siyasi istikrarsızlıklar, acımasız terörün yayılması,
tarihteki vahşi kavimler gibi insanların göğsünü yarıp kalplerini dişleriyle parçalayan aşırıcı
akım ve grupların ortaya çıkışı, kadın ve çocukları katledip erkeklerin başını kesen onların
namuslarına tecavüz eden, hatta bazı durumlarda bu utanç verici iğrenç cinayetleri din adına ve
din bayrağı altında bile yapanların bu hareketleri, hep kafir istihbarat teşkilatları ile onların
2. bölgedeki kukla yönetimlerinin şeytani planlarının ürünü olup müsait olan alanlarda kendini
göstermekte ve milletlerin canlarını yakıp, hayatlarını karartarak onlara acı vermektedir.
Elbette böyle bir durumda Müslüman ülkelerin maddi ve manevi noksanlıklarını düzeltmeleri,
uyanış ve İslami kimliğe dönüşün ürünü olan güvenlik, refah, bilimsel ilmi kalkınma ve
uluslararası iktidara erişmeleri kesinlikle beklenemez.
Bu acı dolu durum, İslami uyanışı etkisiz bırakıp İslam dünyasında meydana gelen psikolojik
hazırlıkları yok ederek bir kez daha uzun yıllar, Müslüman milletleri duraklama, inziva ve yok
olmaya sürükleyebileceği gibi onların Filistin'in kurtuluşu, Müslüman milletlerin Amerika ve
Siyonizm'den kurtulması gibi önemli, temel meselelerini unutturabilir.
Bu alandaki köklü çare, şu iki kilit cümlede özetlenebilir. Hac amellerinden alınacak en belirgin
dersler de bunlardır:
Birincisi: Müslümanların tevhit bayrağı altındaki birlik ve kardeşliği
İkincisi: Düşmanı tanımak ve onun plan ve yöntemlerine karşı durmak
Kardeşlik ve birliğin güçlendirilmesi haccın önemli bir dersidir. Bu ameller sırasında başkaları
ile tarışıp ve cedelleşmek ve onlara karşı ağır söz söylemek yasaktır.
Eşit giyim, eşit hareket ve şefkatli davranış bu tevhit merkezine inanıp bağlı olanların eşitlik ve
kardeşliği anlamındadır. Bu, İsalm’ın, Kabe ve tevhide inanan Müslümanları, İslam çemberinin
dışında gören fikir, inanç ve çağırılara verdiği açık cevabıdır.
Günümüzde gaddar Siyonistlerle onların batılı hamilerinin siyasetlerine alet olup korkunç
cinayetler işleyerek Müslümanlar ve masumların kanını akıtan tekfirci unsurlar ve Şii - Sünni
ihtilaflarını körükleyen din adamı kisvesinde dindarlık iddialarında bulunlar bizzat hac
merasiminin onların iddialarını çürüttüğünü bilmelidirler.
Ben de diğer birçok İslam alimi ve İslam ümmetin maslahatlarını düşünenler gibi bir kez daha
Müslümanlar arasında ihtilaf çıkaran her türlü söz ve eylemin, herhangi bir Müslüman grubun
kutsal değerlerine hakaretin ve İslam mezheplerinden birini tekfir etmenin küfür ve şirk
çephesine hizmet, İslam’a ihanet ve şer’an haram olduğunu ilan ediyorum.
Düşmanı ve metodunu tanımak ikinci temel ilkedir. Evvela kinci düşmanın varlığını unutmamak
ve bundan gaflet etmemek gerekir. Hacda birkaç defa tekrarlanan şeytan taşlama merasimi,
sürekli taşınması gereken bu teyakkuz ve bilincin sembolik göstergesidir.
İkincisi, günümüzde dünya emperyalizm cephesi ve cinayetkar Siyonist şebekesinden oluşan asıl
düşmanı tanımada hataya düşmemek gerekir.
Üçüncüsü, bu inatçı düşmanın Müslümanlar arasına ihtilaf düşürme, siyasî ve ahlakî fesadı
yaygınlaştırma, etkin şahsiyetlerini tehdit ve aldatma çabaları, milletlere iktisadî baskılar
uygulama ve İslam akait ve inançlarına şüphe düşürme metotları iyi bir şekilde teşhis
edilmelidir; onlara bağlı olanlar, onların bilinçli veya bilinçsiz yardımcıları bilinmelidir.
Başta Amerika olmak üzere emperyalist devletler kapsamlı ve modern medya ve iletişim
araçlarıyla gerçek yüzlerini gizlemekte, insan hakları ve demokrasi taraftarlığı iddiası ile
kamuoyunda hilekar davranışlarda bulunmaktadırlar. Müslüman milletler onların tutuşturdukları
fitne ateşini tüm varlıklarıyla her gün daha fazla hissederken onlar milletlerin haklarından dem
vurmaktadırlar.
Onlarca yıl her gün Siyonist Rejim ve destekçilerinin işledikleri cinayetlerinden yara alan
mazlum Filistin halkına, emperyalistlerle onların bölgesel destekçilerinin siyasetlerinin ürünü
olan terörizmin hayatlarını felakete çevirdiği Afganistan, Pakistan ve Irak milletlerine, Siyonist
karşıtı direnişi savunma suçuyla beynelmilel sultacıların ve onların bölgesel piyonlarının
düşmanlık ve kinlerine hedef olan Suriye’ye, her biri bir şekilde sıkıntıya düşürülen milletleri
göz ardı edilip ve düşmanları desteklenen Bahreyn veya Miyanmar halkına, Amerika ve
3. müttefiklerince sürekli askeri saldırı veya ekonomik yaptırımlar ve sabotajlarla güvenlikleri
tehdit edilen diğer milletlere bakılacak olursa bu sulta düzeni elebaşlarının gerçek yüzleri açıkça
görülebilir.
Bu alanlarda İslam dünyasının seçkin siyasi, kültürel ve dinî şahsiyetleri bu gerçekleri ifşa etmek
konusunda kendilerini sorumlu bilmelidirler. Bu, herkesin dini ve ahlaki görevidir.
Özellikle günümüzde derin iç ihtilaflarla karşı karşıya olan Kuzey Afrika ülkeleri bu büyük
sorumluluklarının, yani düşman ve onun yöntemlerini, hile ve desiselerini tanıma konusunda
kendine düşeni yapmalıdırlar.
Bu ülkelerde ulusal akımlar arasında ihtilafların sürmesinden ve iç savaşın tehlikesinden gafil
olmak, İslam ümmeti için telafisi güç olan zararlar verebilecek büyük bir tehlike sayılmaktadır.
Elbette İslami uyanışı hayata geçiren o bölge milletlerinin, Allah’ın izniyle zamanın geriye
dönmesine ve diktatör, kukla, fasit yöneticiler döneminin tekrarlanmasına izin
vermeyeceklerinde hiçbir kuşkumuz yoktur. Ancak emperyalist güçlerin fitne çıkarma ve yıkıcı
müdahalelerdeki rolünün unutulması onların işini zorlaştırıp izzet, güvenlik ve refaha
ulaşmalarını yıllarca geciktirecektir.
Biz, milletlerin kudretine ve Allah’ın halkın azim, irade ve basiretine bahşettiği güce canı
gönülden inanmaktayız ve onu İran İslam Cumhuriyeti’nin otuz yılı aşkın geçmişinde gözle
görüp tüm varlığımızla hissederek tecrübe etmiş bulunuyoruz. Biz, bütün Müslüman milletleri,
Allah yolundaki çabalarında yılmayan bu onurlu ülkedeki kardeşlerinin tecrübelerinden
yararlanmaya davet ediyoruz.
Yüce Allah’tan Müslümanların durumunun ıslahını ve çıkarlarını koruyup, düşmanlarının kin ve
düşmanlığını def etmesini, tüm Beytullahi’l-Haram misafirlerinin haclarının kabulünü, sağlık ve
selamet içinde zengin ahiret birikimini edinmelerini diliyorum.
Vesselam aleykum ve rahmetullah
Seyit Ali Hamanei
H. 5 Zilhacce 1434