2. KALKINMA NEDIR?
Ülkelerarası eşitsizliği hem olgu hem de kuramsal düzeyde
sorgulayan analiz eden ve eşitlik arayışına yönelik çabaların ortak
entelektüel bir şemsiye altında birleştiği güçlü bir disiplindir.
Kalkınma, iktisadi sosyal ve siyası anlamda, eşitsizliği hem olgu
hem de kuramsal düzeyde sorgulayan ve analiz eden ve
açıklayan kuramsal çalışmalardır.
Daha açıkça ifade edersek kalkınma, gelişmiş ülkelerdeki
egemen ulus devletlerin gerek ekonomik gerek siyasi gerekse
sosyal alanlarda yüksek gelişmişlik düzeyi fikrine dayalı refah
devleti anlayışının ana prensip olarak benimsenmesi ve
uygulanmasıdır.
3. BÜYÜME NEDIR?
Ekonomide üretim hacmindeki artış büyümenin ifadesidir. Diğer bir deyişle bir
ülkenin yıllar itibarıyla Gayrı Safi Milli Hasılası’ndaki (GSMH) değişimin,temel alına
yıla göre, artış yönünde olması büyüme olarak tanımlanır.
Bir ekonomide belli bir dönemde yaratılan mal ve hizmetlerin toplam değerine
GSMH denir. GSMH değişim artış yönünde olabileceği gibi azalış yönünde de
olabilir. GSMH değişim azalış yönünde ise ekonominin küçüldüğüdür. Ekonomideki
küçülme 3 çeyrek dönem arka arkaya gerçekleşmesi ekonominin
daraldığı,durgunluk sürecine girdiğidir.
Durgunluk mal ve hizmet üretiminin azalması, işsizliğin artması, işgücüne katılım
oranının düşmesi gibi makro ekonomik göstergelerin negatif değerler
almasıdır. Nüfus artışının sabit olduğu varsayımı altında, gayrı safi milli hasılanın
artması kişi başına düşen gelirin artması demektir. Dolayısıyla kişi başına düşen
gelirde artışın olabilmesi için GSMH deki artışın nüfus artışını massetmesi gerekir.
4. KALKINMAYI ANLAMAK
Kişi başına düşen gelir miktarındaki artış 19.yüzyıl
başlarında kalkınmışlık için önemli bir gösterge iken
günümüzde gene önemli olmakla beraber yeterli değildir.
Kişisel gelirdeki artışa ilaveten kişi başına düşen et ve süt
tüketimi gibi zorunlu mal ve hizmet miktardaki artış yanı sıra
kişi başına düşen otomobil sayısı, tüketilen benzin miktarı
gibi sayısal değerlerdeki artış kalkınmışlığın bir göstergesi
sayılmakla beraber gün be gün bu göstergeler gerek nitelik
gerek nicelik itibarıyla değişmektedir.
Ve her geçen gün kalkınmışlık göstergesi olarak yeni
kriterler belirlenmektedir
5. KALKINMA KRITERLERI
Kalkınmışlık kriteri olarak çocuk sahibi olan
kadının kendine ayırdığı zaman süresindeki
artış, bireyin dinlenmeye ayırdığı sürenin
uzunluğu çalışma sürelerinin kısalığı yanı sıra
ortalama yaşam süresinin uzunluğu, seçimlere
katılma oranı yüksekliği bağlamında OECD’nin
2011 yılında oluşturduğu en iyi yaşam
endeksi, kalkınmışlığın belirlenmesinde
kullanılmaktadır.
6. KALKINMANIN ÖLÇÜLMESI
Özgürlük ve demokrasinin varlığı yanı sıra
mutluluk endeksi(HI) ve beşeri kalkınma
endeks(HDI) gibi endekslerle de kalkınma
ölçülmektedir.
Bunun yanı sıra Lorenz Eğirisi, Pareto Piramidi
kalkınma kriterleri içinde yerini korumaktadır.
Ancak bunlar kalkınma için bir gösterge
olmakla beraber büyümenin göstergesi olarak
da değerlendirilmektedir.
7. KALKINMA GÖSTERGELERI
Türkiye İstatistik Kurumu, kalkınma göstergeleri ile ilgili
çalışmalarını 2007 yılından itibaren, Avrupa Birliği İstatistik
Ofisinin (Eurostat) belirlediği kalkınma göstergeleri listesini
dikkate alarak yürütmektedir.
Eurostat kalkınma göstergeleri, sosyo-ekonomik kalkınma,
tüketim ve üretim, sosyal içerme, demografik değişim, halk
sağlığı, iklim değişikliği ve enerji, ulaştırma, doğal kaynaklar,
küresel ortaklık ve iyi yönetişim olmak üzere on konu başlığı
altında toplam 132 göstergeyi içermektedir.
Diğer bir deyişle TÜİK kalkınma göstergeleri olarak Avrupa
Birliğini rehber almaktadır.
8. BÜYÜME ILE KALKINMA
İster uluslararası ister ulusal bağlamda olsun, büyüme ve
kalkınmanın bir bütün olduğu varsayımı altında sadece
büyümeye göre ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin
belirlenmesi doğru olmakla beraber yeterli değildir.
İktisadi büyümeye kalkınmanın eşlik etmesi istenilen ve
olması gerekendir.
Diğer taraftan, sermaye birikim süreci ile ortaya çıkan
iktisadi büyüme ekonomik, sosyal ve siyasi bağlamda
yapısal değişimlerin gerçekleşmesini imkan sağlıyorsa
kalkınmanın büyümeye eşlik ettiği söylenir. Aksi takdirde
büyüme varlığını sürdürür ama kalkınma gerçekleşemez.
9. KALKINMA - BÜYÜME
Büyümenin kalkınmaya dönüşemediği toplumlarda, hukukun
gelişmediği, sosyo- kültürel ilerlemenin gerçekleşmediği,
işgücünün nitelik ve nicelik itibarıyla yetersizliği ilk aşamada göze
çarpan göstergelerdir.
Keza kalkınmışlığı yakalamayan toplumlarda suç oranları arttığı
ve suçlara verilecek cezanın niteliği hukuki ve insani boyuttan
uzaklaştığıdır.
Ülkeler dolayısıyla toplumlar elde ettikleri iktisadi büyümeyi belli
bir gelişmişlik düzeyine taşımaları, küreselleşmeyle bir zorunluluk
haline gelmiştir. Aksi takdirde bilim kurgu filmlerini aratmayacak
senaryolarla karşı karşıya gelinebilir.
10. ULUSAL BAĞLAMDA
İktisadi büyümenin ulusal düzeyde varlığı
ülkelerin kendi sorunuymuş gibi
gözükmesine rağmen kalkınma
perspektifinden durum değerlendirildiğinde
sorunun ulusal değil küresel düzeyde
olduğudur.
11. KALKINMA KURAMCILARI
Kalkınma iktisadının kurucuların başında Neo
klasik iktisat ve kalkınma bağlamında: Rosenstein-
Rodan
Nurkse
Lewis
Singer
Myrdal
Hischman
Prebish
12. KALKINMA KURAMLARININ DAYANDIĞI
PARAMETRELER
1.Kaynak dağılımında merkezi planlama
İçe dönük sanayileşme ve sermaye birikim
modeli,
2.Bireysel amaç ve çıkarlar yerine toplumsal
çıkar ve amaçların ön plana çıkması,
3.Anti-liberal tezler, devletin birikim ve kalkınma
sürecini düzenlemesi ve onun önemi,
13. GELIŞMEKTE ÜLKELER VE KALKINMA
Yapılması gerekenler sıralanırsa:
1.Ekonomik yapıda sanayileşme yoluyla hızla
büyüme,
2.Sosyal yapıda rasyonel değerler ve normların
benimsenmesi,
3.Siyasal yapıda liberal demokrasinin kurulması.
14. KALKINMA
İktisadi kalkınma hızlı büyüme ve sermaye
birikimini ortaya çıkararak iktisadi yapı
değişimi ve bu kapsamda olmak üzere
sanayileşme kalkınma anlayışında anahtar
olarak öne çıkmaktadır.
16. KALKINMA
Kalkınmışlığın başarısı hızlı büyüme ile
ölçülmüş ve sürekli büyüyen artan nüfusun
her yıl daha iyi yaşayabileceği, büyümenin
beraberinde refahı getireceği varsayılmıştır.