2. 32 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2016
TAKDİM
Allah Teala, “İçinizden bir
ümmet - öncü topluluk çık-
sın, hayra çağırsın, iyiliği
emretsin, tavsiye etsin,
kötülüklerin önünde engel
olsun... İnsanlığa kötülük
yapılmasına fırsat vermesin.
Kurtuluş buradadır.” buyurdu.
Rasulullah her fani gibi
terkedecekti bu dünyayı, ama
izinde oluşan ümmet akışı,
O’nun misyonunu kıyamete
kadar devam ettirecekti.
Yolumuz düşüklük ve
perişanlık yolu değildir.
Hakikat yoludur.Yolumuz
doğruluk ve tasdik yoludur.
Herhangi bir iddia peşine
düşmeden, nefsin arzularını
kırmak yoludur.
İşte bu yüzden Hoşgör
Bülteninin 8. sayısının konusu
“Kur’ân Işığında Yolumuz”
olarak belirlendi.
Kur’ân okuyan kimse en güzel
vazifededir. O halde bu vazife
ifâ edilirken dikkatli olmak
gerekir. Okumak işinde nasıl,
sallallâhu aleyhi vesellem
efendimiz izleniyorsa, edeb ve
erkânda da izlenmelidir.
İslam dediğimizde, İslam
dünyası dediğimizde,
Türkiye’nin bu coğrafyadaki
misyonu dediğimizde,
Kur’ân eğitimi çok daha
büyük önem kazanıyor.
Bu coğrafya için yetişmiş
insana ihtiyaç, ekmek kadar
su kadar önemlidir. Çünkü
yetişmiş insan açığı demek,
bu coğrafya için, perişanlık
demek, mahkumiyet demek,
kendi kendisi olamamak
demek, kendisinden beklenen
insani misyonu ifa edememek
demektir.
Eğitim uzun vadeli bir
yatırımdır. On yıllar sonra
semeresini alırsınız. Ama
bugün tohum atarsanız.
Tohum atmazsanız, asırlar
geçer ve meyve yiyemezsiniz.
İslam dünyası bugün,
geçmişte tohum atılmamış
zamanların mahrumiyetini
yaşıyor. Yeni mahrumiyet
çağları yaşamamak için,
diyoruz, insana yatırım birinci
önceliğimiz olmalıdır.
Gerçekten bu Kur’ân en
doğru olan yola götürür ve
iyi işler yapan mü’minler için
büyük bir mükâfat olduğunu
ve ahirete inanmayanlar
için elem dolu bir azap
hazırladığımızı müjdeler. (İsrâ
sûresi/9)
Kur’ân en doğru olan yola
götürür . Kur’ân, insana
her türlü ulvî vazîfeyi ve
muhabbeti öğreten mukaddes
bir mekteptir. O, insana
yaratışılındaki hikmet ve
cevheri muhâfaza ettiren,
ondaki ilâhî güzelliklerin
tezâhürüne vesîle olan bir
Hakk nutkudur. Onun
terbiyesi altına girerek onda
fânîleşenler, akıllarını îmân
hakîkatlerine, gönüllerini
kudsî manzaralara, ahlâkî
neş’elere ve fazîlet duygularına,
âzâlarını hayırlı davranışlara
adarlar. Canlı bir Kur’ân hâline
gelirler.
Böylece Kur’ânlaşan insan, şu
koskoca kâinâtın bir yelpâze
misâli dürülüp içine sığdığı
minyatür bir âlem olma
vasfının inkişâfını yaşar. O,
tohum içinde gizli koca bir
çınar, zerre içinde büyük bir
kürre ve ferd içinde cemiyet
kabîlinden nice muazzam
oluşların özü hâlinde bir varlık
olur ve meleklerden üstün bir
noktaya gelir. Çünkü o, Kur’ân
ahlâkı ile hakîkatte Allâh’ın
ve Hazret-i Peygamber
-sallâllâhu aleyhi ve sellem-‘in
ahlâkına bürünmüştür.
Yâ Rabbî! Kalblerimizi
Kur’ân-ı Kerîm’in ilim,
hikmet, nûr ve sürûruyla
süslemek suretiyle bizleri
canlı bir Kur’ân hâlinde
İslâm’ı yaşayan peygamber
âşıklarından eyleyip bütün
bir ömrümüzü istikâmet üzre
devam ettir! Vatanımızı ve
milletimizi muhâfaza buyur!
Amin!
Kıymetli Okuyucularımız,
Nihat DURUR (Yönetim Kurulu Başkanı)
3. 54 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
HAYAT NOTLARI
HOŞGÖR KUR’ÂN
KURSLARI YAPTIRMA VE
YAŞATMA DERNEĞİ
GENEL YAYIN
YÖNETMENİ
Nihat DURUR
YAYIN KURULU
Abdullah BAYRAM
Yusuf KİRAZ
İsmail YILMAZ
Behiye KOCABAŞ
Nurnisa ALÇI
Mustafa Yaşar İNCEARIK
Mevlüt ULUTAŞ
Muhammet ARIKAN
GRAFİK
Mehmet SÖNERCAN
BASKI
GNG OFSET
ADRES:
Boyacı Mah.
Buğday Pazarı
Pürsefa Hanı No: 21
Şahinbey/Gaziantep
Tel: 0342 2312567
YAZIŞMA ADRESİ:
Hoşgör Fatih Kur’ân Kursu
Havaalanı Yolu Üzeri
Şahinbey/Gaziantep
Tel: 0342 4240251
Karataş Hoşgör Yatılı
Kız Kuran Kursu
Karataş 1. Bölge
Şahinbey/Gaziantep
Tel: 0342 3717601
Hoşgör Hayriye Özbudak
Anaokulu
Karataş Mah.
103401 Cad. No:24
Şahinbey/Gaziantep
0342 371 5741
İÇİNDEKİLER
RÖPORTAJ, MAKALE, YAZI DİZİSİ, HABERLER, ETKİNLİKLER...
HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI
KUR’AN
IŞIĞINDA
YOLUMUZ
52-53
MAKALE
KUR’ÂNIN
HİKMETLERİNDEN
50-51
KURUMLAR
BÜLBÜLZADE KIZ
KURAN KURSU
44-45
KÜLTÜR-SANAT
TENEFFÜS ÇOCUK
ŞENLİĞİ
38-39
ETKİNLİK
2016 YILI
HAFIZLIK MERASİMİ
36-37
KÜLTÜR-SANAT
AHMET TAŞGETİREN
İMZA GÜNÜ
06-09
SUNUŞ YAZISI
MUSA İMAMOĞLU
“KUR’ÂN IŞIĞINDA
YOLUMUZ”
14-15
BİYOGRAFİ
AHMET MUHTAR
BÜYÜKÇINAR HOCA
10-11
MAKALE
AHMET ÇELİK
“KUR’ÂNIN
MUHAFIZLARI”
16-19
RÖPORTAJ
AHMET ZİYLAN
“BÜYÜKÇINAR HOCA”
12-13
MAKALE
İSMAİL YILMAZ
“KUR’ÂNIN GENÇ
MUHAFIZLARI”
34-35
HABER
“ÖĞRENCİMİZ
TÜRKİYE İKİNCİSİ”
30-31
ETKİNLİK
KUTLU DOĞUM
PROGRAMI
20-21
ANMA PROGRAMI
“ADİL HOCA’NIN
HAYATI KİTAP OLACAK”
40-41
EĞİTİM
HOŞGÖR AKADEMİK
EĞİTİM SEMİNERİ
56-57
ETKİNLİK
BİZİM GENÇLİK -
MEZUNLAR
32-33
HABER
BÖLGEMİZDE
HAFIZLIK DEYİNCE
58-59
HABERLER
KURS ZİYARETLERİ
24 KASIM
54-55
ETKİNLİK
15 TEMMUZ VE
ŞEHİTLERİ ANMA
48-49
KURUMLAR
KARATAŞ KIZ
KURAN KURSU
46-47
SPOR FAALİYETİ
HOŞGÖR FUTBOL
TURNUVASI
42-43
KURUMLAR
HOŞGÖR HAYRİYE
ÖZBUDAK ANAOKULU
22-25
MAKALE
PROF.DR.HASAN
KÂMİL YILMAZ
KUR’ÂNA KOŞUN
26-27
İZ BIRAKANLAR
BÜLBÜLZADE HACI
ABDULLAH EDİP
BAYRAM
28-29
YAZI DİZİSİ
MUSTAFA Y. İNCEARIK
UBEY BIN KA’B (R.A.)
HOŞGÖRBÜLTENİ
4. KUR’ÂN IŞIĞINDA YOLUMUZ
Ebu Zer’il Ğıfari’nin,“ Ey Allah’ın
elçisi! Bana bir tavsiyede bulun/öğüt
ver” demesi üzerine Peygamberimiz
(s.a.v), “Sana Allah’a karşı gelmekten
sakınmayı tavsiye ederim. Çünkü takva
her işin başıdır” buyurmuştur.
Ebu Zer’in “Biraz daha tavsiyede
bulun” demesi üzerine, Peygamberimiz
(a.s), “Kur’an okumanı tavsiye ederim.
Çünkü Kur’an, senin yeryüzünde ışığın,
ahirette azığındır” buyurmuştur. 1
Yukarıda zikredilen hadis-i şeriften de
anlaşılacağı gibi Kur’an yeryüzünün
ışığıdır. Yani Kur’an, dünyayı ve
içindekileri tanımak, eşyanın
mahiyetini anlamak ve doğru bir yolda
ilerleyebilmek için indirilen bir kitaptır.
İlk insan Adem (as) dan günümüze
kadar insanlık hiçbir zaman kılavuzsuz
bırakılmamıştır. Son klavuz Hz.
Muhammed Mustafa (sav) ve O’na
indirilen Kur’an-ı Kerimdir.
Kur’ân İnsanları Karanlıktan Aydınlığa
Çıkaran Bir Kitaptır.
Yarattığı varlıkları daima gören
gözetleyen, koruyup kollayan yüce
Rabbimizmerhametininbireseriolarak
indirdiği Kur’ân’ın insanlığın yolunu
aydınlatan ilahi bir ışık olduğunu
bir çok ayetinde haber veriyor.
“Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak
üzere kuluna apaçık âyetler indiren
O’dur. Kuşkusuz Allah size karşı çok
şefkatli, çok merhametlidir.”2
“İşte size Allah’tan bir nur ve apaçık
bir kitap (Kur’an-ı Kerim) gelmiştir.
Allah onunla rızası peşinde olanları
selamet yollarına iletir ve onları izniyle,
SUNUŞ
MUSA İMAMOĞLU (ŞAHİNBEY İLÇE MÜFTÜSÜ)
76 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
karanlıklardan aydınlığa çıkarıp kendilerini
dosdoğru bir yola iletir” 3
Kur’ân En Doğru Yola İletir
İnsan ebedi aleme doğru yol alan fani bir
varlıktır. Fakat aynı zamanda sorumlulukları
olan bir varlıktır. Görevlerini yerine
getirirken helal dairede kalmak zorundadır.
İşlerini adalet ve ihlas anlayışı ile yapmalı,
istikametten ayrılmamalıdır. İstikamet üzere
yol alabilmek için sağlam bir klavuza ihtiyaç
vardır. O klavuz Kur’ân-ı Kerim’dir. Kur’anın
en doğru yola ilettiğini kelamın sahibi olan
yüce Allah şöyle açıklıyor:
“Kuşkusuz bu Kur’an en doğru olana iletir;
dünya ve âhiret için yararlı işler yapan
müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat
olduğunu müjdeler.”4
Yüce Kitabımız Kur’an- Kerim bazı özellikleri
ile Işığı ile yolumuzu ve gönlümüzü aydınlatır.
Kur’ân Öğüttür, Şifadır, Rehberdir, Rahmettir
“Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt,
kalplere bir şifâ ve inananlar için yol gösterici
bir rehber ve rahmet (olan Kur’an) geldi” 5
Kur’ân Allah İle Beraber Olmaktır
Ebu Hureyre anlatıyor:
Resülullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki:
”Aziz ve celil olan Allah buyurmuştur ki:
Kulum, beni andığı ve dudakları benim
için kımıldandığı an ben kulumla
beraberim.”6
Kalbinde Kur’ân’dan Hiç Birşey Bulunmayan
Kimsenin Durumu
İbni Abbâs radıyallahu anhümâ’dan rivayet
edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“Kalbinde Kur’ân’dan bir miktar bulunmayan
kimse harap ev gibidir.” 7
Allah Kur’âna İnananların Hâllerini Düzeltir.
“İman edip güzel işler yapan ve Rablerinden
Muhammed’e hakkın tâ kendisi olarak
indirilene de inanan kimselere gelince: Allah
onların günahlarını örtmüş, durumlarını
düzeltmiştir. 8
“Kalbinde
Kur’an’dan
bir miktar
bulunmayan
kimse harap ev
gibidir.”
Tirmizî,
Fazâilü’l–Kur’ân
18.
“İşte size Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap (Kur’an)
gelmiştir. Allah onunla rızası peşinde olanları selamet
yollarına iletir ve onları izniyle, karanlıklardan
aydınlığa çıkarıp kendilerini dosdoğru bir yola iletir”
(Mâide, 5/15, 16).
5. MUSA İMAMOĞLU (ŞAHİNBEY İLÇE MÜFTÜSÜ)
98 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
Kur’ân’ı Gereği Gibi Okuyanlar Meleklerle
Beraberdir.
Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine
göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu:
“Kur’an’ı gereği gibi güzel okuyan kimse,
vahiy getiren şerefli ve itaatkâr meleklerle
beraberdir. Kur’an’ı kekeleyerek zorlukla
okuyan kimseye de iki kat sevap vardır.” 9
Kur’ân Okunan Yere Sekine İner
Berâ İbni Âzib radıyallahu anhümâ şöyle
dedi:
Bir adam Kehf sûresini okuyordu. Yanında iki
uzun iple bağlanmış bir at vardı.
O adamın üzerini bir bulut kapladı ve
yaklaşmaya başladı.
Atı da o buluttan ürkmeye başlamıştı. Sabah
olunca, adam Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e
geldi ve bu durumu anlattı.
Bunun üzerine Peygamgamberimiz,“O
sekînedir; okuduğun için inmiştir” buyurdu.10
Devamlı Kur’ân Okuyan Yükselir
Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu
anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Her zaman Kur’an okuyan kimseye şöyle
denecektir:
Oku ve yüksel, dünyada tertîl ile okuduğun
gibi cennette’de tertîl ile oku.
Çünkü cennette yerleşeceğin yer, okuduğun
âyetin son noktasındadır.
Ne kadar okursan o kadar yükselirsin” 11
İnsanlığın Kur’ân’ın Rahmet İklimine Girmeye
İhtiyacı Var
Eşrefi mahlûkat olarak yaratılmış olmasına
rağmen insanlık dışı davranışlar sergilemede
sınır tanımayan, İnançsızlık bataklığında
bocalayan, sevgi ve saygıdan mahrum,
vahşet ve zulümde canavarları bile geçmiş
olan insanlığın yaşadığı bu karanlık hayattan
kurtuluşu ancak Kur’anın rahmet iklimine
girmekle mümkündür.
Kur’ânsız Hayat, Hayat Değildir.
Kur’an-ı Kerim-i yaşayışı ile insanlığa
en güzel bir şekilde anlatan sevgili
peygamberimiz Kur’an dan mahrum kalan
insanın perişan halini şöyle ifade ediyor:
“Ezberinde Kur’andan bir şey bulunmayan
kimse harap olmuş ev gibidir.” 12
Kur’ân’ın Rahmet Musluklarından İçen Hayat
Bulur
Mutlu insanların yaşadığı huzurlu bir
dünyada yaşamak her insanın en tabii
hakkıdır.
İşte böyle bir dünyanın tesisi için Ku’ran
beşerin önünde duran ilahi bir Bürhandır.
Kur’an’ın rahmet musluklarından içen beşer
hayat bulur, huzura erer, ölümsüzleşir.
Kur’ân Beşerin Derdinin Dermanıdır.
Beşerin derdinin dermanının Kur’an
olduğunu Ali Ulvi Kurucu merhum şöyle
dile getirir:
“Beşerin derdine derman olur ancak Kur’an,
Onsuz artık canavardan da beterdir insan”
Kur’ân Okuyan Bir Mü’min Huzurludur
Kur’ana değer verip gece gündüz okuyan,
onu anlamak için çaba sarfeden ve üzerinde
tefekkür eden bir mümin, daima Rabbi ile
beraberdir. Kendini emniyet ve güvende
hisseder. Huzurludur. Kalbi sevgi ve
merhametle doludur.
Kur’ân İnsanlığın Yolunu Aydınlatmaya
Devam Ediyor
Dün olduğu gibi bugünde Kur’ân insanlığın
yolunu aydınlatmaya devam ediyor.
Kur’anın ışığında yola devam
etmek dünyamızı da ahretimizi de
güzelleştirecektir.
Hasılı, Kur’ân-ı Kerim okuyan her mü’min
sanki ayetler kendisine yeni iniyormuş ve
Rabbi ile konuşuyormuş şuuruyla okursa,
kalbinin vahyin nuru ile dolduğunu,
gönlünün ferahladığını, maddenin
esaretinden kurtulup sadece Rabbine
kul olma zevkini tattığını ve yolunun
aydınlandığını görüp hissedebilecektir.
DİPNOTLAR
1 (Hadisi İbn Hıbban Sahih’inde rivayet etmiştir, bk.
Münziri, 11,446)
2 (Hadîd; 9)
3 (Mâide, 5/15, 16).
4 (İsrâ; 9)
5 (Yunus, 10/57).
6 (K.Sitte, 7089)
7 (Tirmizî, Fazâilü’l–Kur’ân 18.)
8 (Muhammed, 47/ 2)
9 (Buhârî, Tevhîd 52; Müslim, Müsâfirîn 243.)
10 (Buhârî, Fezâilü’l–Kur’ân 11; Müslim, Müsâfirîn 24)
11 (Ebû Dâvûd, Vitr 20; Tirmizî, Fezâilü’l–Kur’ân 18.)
12 (Tirmizi, Fedailü’l-Kur’an,18,V, 177.
“Kur’an’ı gereği gibi güzel okuyan kimse, vahiy getiren
şerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir. Kur’an’ı kekeleyerek
zorlukla okuyan kimseye de iki kat sevap vardır.”
Buhârî, Tevhîd 52; Müslim, Müsâfirîn 243.
6. KUR’ÂN - İNSAN VE ERDEM
Bilindiği gibi, Kur’an 23 yıllık
Risalet müjdesi içinde Hz.
Peygamberimize zaman zaman
çeşitli esbap ile vahiy yoluyla
Allah tarafından gönderilen
kelamların, mecmuasıdır. Yine
bilindiği gibi, Kur’an insanlar
için bir hidayet ve hak ile batılı
ayırt eden bir Furkan, insanlara
dünya ve ahiret saadetini gösteren
dosdoğru yola ileten bir kitaptır.
“ Gerçekten bu Kur’an insanları
en doğru yola, en isabetli tutuma
yöneltir. Güzel ve makbul işler
yapan müminlere nail olacakları
büyük mükâfatı müjdeler.“1
içindeki bütün ahkâm ve ölümsüz
prensipleriyle, insanların bütün
tecrübeleriyle eremedikleri, parlak
ışığı kurallarıyla aynıyla rahmettir.
İbadetten kefaletlere, muamelata,
ailevi tanzime, suç ve cezaya ahlaki
ve beynennas ilişkileri düzenleyen
kuralları, haram ve helalarıyla
toplumunu oluşturmuş bir kitaptır.
Kur’an-ı kerim kendi toplumunu
yaşatmak ve korumak için onların
önlerindeki tuzaklara da işaret
etmiştir.
Mutlu insan ve erdemli toplumun
portresini çizmiştir. Aziz Kur’an
da insana mahlûkatın en şerefli
olması yönüyle büyük değer
verilmiştir. Allah (cc) her şeyden
önce insanı, yeryüzünde iradesini
temsil etmek üzere yarattığını
“hatırla ki, Rabbin meleklere: ben
yeryüzünde bir halife yaratacağım
dedi.“2
ayetiyle ifade etmektedir.
Yine insan için “ biz insanı en
mükemmel surette yarattık.”3
MAKALE
AHMET ÇELİK (GAZİANTEP İL MÜFTÜSÜ)
1110 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
ifadesini kullanmıştır. İnsanın
emrine yeri göğü vermiştir
“Görmüyor musun ki Allah
göklerde ve yerde olan şeyler
sizin hizmetinize vermiş,
görülen, görünmeyen bunca
nimete sizi gark etmiş...” 4
İnsana güvenmiş, dağların ve
yerin taşıyamayacağı emaneti
üzere tevdi etmiştir “ biz
emaneti göklere, yere, dağlara
teklif ettik de, onlar bunu
yüklenmekten kaçındılar. Zira
sorumluluğundan korktular,
ama onu insan yüklendi ...”
böylece, Allah’ın halifesi
olarak insanın ağır ve şerefli
bir misyon üslendiği ifade
edilmektedir.
Canlıların çoğunda göz,
kulak, kalp, ağız, beyin gibi
insanlarla ortak organlar
bulunmasına rağmen hiç
birisi bu organlardan insan
kadar istifade edemez,
düşünemez, bilgi üretemez.
İnsandan başka hiçbir
canlıya düşünebilme, aklını
ve iradesini kullanabilme,
algılayarak edindiği bilgilerle
duygularını ifade edebilme
özellikleri başka hiçbir canlıya
verilmemiştir. Bu mükemmel
ve mükerrer yaratılışıyla
insanoğlu yeryüzünde ahlaka
dayalı bir sosyal düzen
sorumluluğu üslenmiştir.
Bütün ilahi dinlerin amacı,
insana şeref, haysiyet ve onur
kazandıran bu özelliklerini
muhafaza ederek gelecek
kuşaklara intikal ettirmektir.
Kuşkusuz Kur’an- ı Kerim,
bireyi olduğu kadar toplumu
da dikkate alan sosyal
karakterlerle bir din olan
İslam’ın kitabıdır. Toplumdan
uzakta, tek başına hayat
sürmek insanın yaratılışına
aykırı bir durumdur.
İnsanoğlunun ötedeki
canlılardan farklı olarak
hayatını devam ettirebilmesi
için insanlarla hem maddi
olarak hem de manevi olarak
karşılıklısosyalilişkiiçerisinde
olmaya ihtiyaç vardır. Bu
nedenle ona “ ünsiyet eden,
sıcak ilişkiler kurabilen “
anlamlarına gelebilen “ insan
“ adı verilmiştir.
Erdemli toplum inşası için
toplumu meydana getiren
fertlerin haysiyet, onur ve
şerefinin muhafaza edilmesi
icap eder. İslam’ın fertten
topluma uzanan be her
iki dünya mutluluğunu
hedefleyen hayat biçimi ancak
bu şekilde kurulabilir. İslam
mütefekkirlerince genelde
“saadetun” kelimesiyle
ifade edilen mutluluk
fertlerin hedefledikleri
en zirve değerdir. Bilinci
dolduran tam bir mutmain
olma durumudur erdem
ve mutluluk birbirinden
ayrılmaz ikilidir. Belki ikisi
birbirinin neticesidir. Adeta
yapılan bütün amellerin
amacı mutluluk ve saadettir.
Mutluluğun tabii sonucu da
erdem ve faziletli toplumun
inşasıdır. Öyleyse, yüce
rabbimizin yaratılışına şeref
ve haysiyet lütfettiği insanoğlu
bu yüce değeri koruyarak
erdem ve fazilete, oradan da
ebedi mutluluk ve saadete
kavuşabilir, kavuşmalıdır.
Hayat, yüce kitabımız
Kur’an’ın rehberliğinde bu
imam ve bu imanı koruma
anlamında cihattan ibarettir.
1
İsra 29
2
Bakara 30
3
Tin 4
4
Lokman 20
5
Azhab 72
“Görmüyor
musun ki Allah
göklerde ve yerde
olan şeyleri sizin
hizmetinize
vermiş, görülen,
görünmeyen
bunca nimete sizi
gark etmiş...”
Lokman/20
7. KUR’ÂNIN GENÇ MUHAFIZLARI
Allah’ın kitabı Kur’an’ı Kerim Allah’ın
koruması altındadır. Diğer semavi
kitapların başına gelen tahrif, tezyif
gibi durumlar asla Kur’an’ı kerimin
başına gelmeyecektir. Allah Kur’an’ı
indirdiği gibi onu koruyacağını Hicr
suresi 9. ayetinde “Muhakkak ki zikri
(Kur’ân-ı Kerim’i), Biz indirdik. O’nun
koruyucuları (da) mutlaka Biziz.”
buyurarak taahhüt etmiştir. Ancak bu
muhafaza müminlerin eliyle olacaktır.
Dün asrısaadette Musab bin Umeyr’in
eliyle, Hz. Ebubekir’in eliyle, Hz.
Ömer’in eliyle ve Allah’ın razı olduğu
ilk neslin eliyle korudu ve yeryüzüne
yerleştirdi. Bugün de Kur’an’ın genç
muhafızların eliyle bizden sonraki
nesillere aktarılacaktır. Dolayısıyla
Allah’ın koruması, Kur’an’ın karakteri
insan üzerinden kıyamete kadar
devam etmektir. Böyle oldu, böyle
de kıyamete kadar devam edecek.
Müslümanlar, Rabbimiz ‘in emaneti
diye sahip çıkacak. Her doğan
çocuğunu Kur’an’la büyütmeye
çalışacak ve nesilden nesile Kur’an
emaneti devam edecek. Böylece de
Allah kitabını korumuş olacaktır.
Kur’an baki, Allah’ın dini baki ama
onları koruyacak asrın nöbetçilerinin
dağınıklığı, nöbetçilerin gafleti, bir
asır, iki asırlık düşüş olabilir ama
Kur’an Kur’an’dır. Bundan şu sonuç
çıkıyor. Bizim Mü’minlik belgemiz
neye iman ettiğimiz, nasıl mümin
olduğumuza dair belgemiz Kur’an’ı
Kerim’dir.
Kur’an’ı Kerim’in yükseldiği kadar
biz yükseleceğiz. Okunan Kur’an
kadar, dinlenen Kur’an kadar,
içindekiyle amel edilen Kur’an kadar
Müslümanız. Bizim Müslümanlık
iddiamız Kur’an’a uyduğu kadar
doğrudur. Kur’an’sız, iddia ettiğimiz
Müslümanlık kuru bir iddiadır. Bu
nedenle Kur’ân ile ilgili muhasebemizi
Ömrünü
uğrunda feda
ettiği davası
Allah’ını bilen,
peygamberini
tanıyan,
kendisine Hz.
peygamberi ve
onun rahle-i
tedrisinden
geçmiş
sahabelerini
örnek alan,
alnı secdeli,
dili Kur’an’lı
bir gençlik
yetiştirmekti.
MAKALE
İSMAİL YILMAZ (ÖĞRETİM GÖREVLİSİ)
1312 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
daha bir titizlikle yapmak
zorundayız. Nasıl ki bizden
önceki nesiller bu emanete
sahip çıkıp gereğini yerine
getirerek, hayatlarında tatbik
ederek kendinden sonraki
nesillere aktardı iseler ve
emanete sahip çıktılar ise
aynı şekilde bizde bu emanete
sahip çıkıp bizden sonraki
nesillere bu emaneti tatbiki
kültürle birlikte aktarmak
zorundayız.
Kur’an’a imanın gereği o’nun
ile amel etmektir. Bu amel
cuma namazına gitmekten
ibaret değil, sadece
Ramazan’da oruç tutmaktan
ibaret değil. Çünkü Kur’an’ın
ölçüleri Zilzal suresi 7
ve 8. ayetlerinde beyan
buyrulduğu üzere “Artık kim
zerre kadar hayır işlerse onu
görür. Ve kim zerre kadar
şer işlerse onu görür.” zerre
üzerindendir. İyi bir mümin
Kur’an’la amel eden mümin,
hesap ederken bu derece
hassasiyet göstererek hesap
kitap yapar. Bu hassasiyete
sahip bir mümin Kur’an’la
amel ediyor demektir. Kur’an
dağlar gibi suç işleyenlerden
dağlar gibi iyilik yapandan
bahsetmiyor. Zerre miktarı
iyilikten, zerre miktarı
kötülükten bahsediyor.
Bizden istenen Kur’an’ın
muhafızları olarak bir; ona
tam iman etmek. İki, onun
her ayetiyle; bu indiği dönem
için geçerlidir, yirminci
asırda bununla amel mi olur
demeden hassas ve titiz bir
mantıkla amel etmek. Üç,
ecdadımızdan bize miras
olarak intikal eden Kur’an’ın
ameli boyutunu bizden
sonraki nesillere aktarmak.
Bu aktarma Kur’an’ın lafzının
aktarılması, zihinlerimizde
veya sinelerimizde
muhafazasından çok daha
önemli bir görevdir. Kur’an’ı
Rabbimiz ‘in emaneti
olarak bağrımızda tutup
yaşatma, amel etme görevi
her müminin üzerine farzı
ayndır. Kur’an’ın tamamının
ezberlenmesi elbette ki
gereklidir. Ancak fıkhi
açıdan bakıldığında bu farz-ı
kifayedir. Çocuklarımızın
hafız olması ayrı bir şey.
Çocuklarımızın Kur’an
nöbetini devralmaları
Kur’an’ın bizden sonraki
muhafızları olmaları ayrı
bir şeydir. Yaşadığımız
çağda neslimizi, Kur’an’la
buluşturmada eskisine
kıyasla çok daha
zorlanıyoruz. Bunun iki
nedeni var. Biri; çocuklarımız
anormal bir şekilde hür
yetişiyorlar. Kendi temel
ihtiyacına bile üşenen bir
nesil yetişiyor. İki; Rızkımızı
Allah’ın verdiğine iman
ediyoruz. Fakat tam olarak
tevekkül edemediğimizden,
rızık endişesinden dolayı,
gelecek endişesinden dolayı
çocuklarımızın istikbalini
hafızlık veya dini ilimlerde
değil fenni ilimlerde
görüyoruz.
Her evden amel defterimizi
açık bırakacak benimde
Allah’a adadığım evladım
bu diyebileceğimiz Kur’an
sevdalısı, emanet bilincine
sahip nesiller yetiştirmek
zorundayız. Bunu da ancak
çocuklarımıza sevdirerek
yapabiliriz.
Gazi şehrimizin manevi
mimarlarından rahmetli Adil
hocamızın hayatı boyunca
verdiği mücadele, ömrünü
uğrunda feda ettiği davası
Allah’ını bilen, peygamberini
tanıyan, kendisine Hz.
Peygamberi ve onun
rahle-i tedrisinden geçmiş
sahabelerini örnek alan,
alnı secdeli, dili Kur’an’lı bir
gençlik yetiştirmekti. Tüm
çaba ve gayreti dini İslam’a
hizmeti en yüce paye bilen,
vatanına milletine sahip
çıkan, Kur’an ahlakıyla
ahlaklanmış bir gençlikti. Bu
gayeyle güneydoğunun en
çok hafız yetiştiren kurumu
olan Hoşgör Fatih Kur’an
Kursunun açılması için
öncülük etti. Yine bu gayeyle
Ezher üniversitesine ilim
tahsili için öğrenci gönderdi
ve gitmek isteyenlere öncülük
etti.
Allah cümlemizi, sahabe
şuuruyla Kur’an emanetine
sahip çıkan, yaşayan, yaşatan
ve kendinden sonraki
nesillere aktaran Kur’an
muhafızlarından eylesin.
Bu ulvî vazife de bizleri
muvaffak eylesin.
Amin
8. 1514 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
BİYOGRAFİ
AHMET MUHTAR BÜYÜKÇINAR
1920 yılında Gaziantep’te
doğdu. Pek küçük
yaşta annesini kaybetti.
Merhametsiz ve cimri bir baba
ile üvey ana elinde çok sıkıntılı
bir çocukluk devri geçirdi.
Altı yaşında dokumacılık,
sığırtmaçtık, bağ bekçiliği,
çerçilik, kebapçılık, aşçılık,
baklavacılık, marangozluk,
deniz hamallığı ve ırgatlık gibi
işlerle uğraştı.
On yedi yaşından sonra
gönlünü dolduran Kur’an aşkı
ile her şeyi bırakıp Arapça
öğrenmeye ve öğretmeye
yöneldi. İslâmî ilimleri tahsil
edebilmek için elinden
gelen gayreti sarf edip,
adını duyduğu bütün hoca
efendilerden istifadeye girişti.
Bir taraftan okuyor, diğer
taraftan da devrin şartları
gereği kolluk kuvvetlerince
takip edildiğinden gizli gizli
okutuyordu. Türkiye’ de daha
fazla din eğitimi alma imkânı
bulamadığından kaçak olarak
Halep’e ve Şam’a giderek iki
sene okudu. Orada da hayatını
dokumacılık yaparak kazandı.
1945’te Türkiye’ye dönüp
askerliğini yaptı. Askerlik
dönüşü yirmi sekiz yaşında
iken imtihana girerek Şeyh
(Şıh) Camii’ne imam tayin
olundu. Artık Gaziantep ve
çevresinde Muhtar Hoca olarak
tanınıyordu. Ancak kendisini
yetersiz bulduğundan dini
ilimlerde daha da ilerlemek
için, zorlukla pasaport alarak
Mısır’a okumaya gitti. Kahire’de
el-Ez her Üniversitesi’ne
kaydolmak üzere girdiği
yeterlilik imtihanında başarılı
bulunarak yüksek tahsile
başlama hakkını elde etmiş
olmasına rağmen, düzenli
tahsil görmemenin eksikliğini
telâfi etmek maksadıyla Lise
kısmına kaydoldu. Ardından
Usulü’d-Din Fakültesi’ni
bitirdi (1960). Ezber’de Yüksek
Lisansını tamamladı. Mısır’ın
meşhur alimleri yanında o
yıllarda Kahire’de yaşayan
Şeyhü’l-Islâm Mustafa Sabri,
Zahid Kevseri ve Yozgatlı
İhsan efendilerden de istifade
etti.
Tahsilini tamamladıktan sonra,
Ezher ’de hoca olarak kalması
veya Arap ülkelerinden
birine geniş imkânlarla tayin
olunması tekliflerini kabul
etmeyerek ana vatanına ve
milletine hizmet etmek kararı
ile 1962 yılında Türkiye’ye
döndü.
Ezher’ deki tahsili sırasında
Yozgat’tan evlenmiş ve üç
çocuğu dünyaya gelmiş
bulunan hocanın elindeki
Ezher diploması o yıllarda
kabul edilmediği için, diğer
mezunlar gibi kendisine bir
vazife verilmedi. 1977 yılında
Haseki Eğitim Merkezi’ne
tayin olundu. Burada dokuz
sene Arapça, tefsir ve hadis
hocalığı yaptıktan sonra yaş
haddinden emekli oldu (1985).
Emekli olduktan sonra Yalova
Esenköy’ deki evinde, yine
talebeleriyle ve yazmakta
bulunduğu eserleriyle meşgul
olarak, hayattaki tek gayesi
olan dinine hizmet yolunda
çalışmalarını sürdürdü. Pek
çok baskı yapan bir çok kitap
kaleme aldı. Esenköy’ de
Kanarya Camiinin yapımına
öncülük etti.
5 Nisan 2013’ü 6 Nisan
Cumartesi’ye bağlayan gece
(24-25 Cemaziyülevvel 1434)
saat 02’de Yalova Devlet
Hastanesi’nde Hakk’a yürüdü.
Ahmet Muhtar Büyükçınar
Hoca’nın kitabının “Gençliğim”
bölümünden bir kesit.
Okurların, yakın tarih hakkında
ilk elden birçok farklı bilgi
edinmesine, ilmin nasıl kazanıldığı
konusunda ciddi manada fikir
sahibi olmasına, imkânları için
şükretmesine ve hatta hayatını
sorgulamasına vesile olacak bu
kitapta, değerini yaşanmışlığından
alan hatıralar; yeri gelip göz
dolduran yeri gelip kahkaha
attıran ve yeri gelip dakikalarca
düşünmeye sevk eden samimi
bir üslupla (Samimiyet olmazsa
taşıdığımız her şey yalnızca yük
olmaktan ileriye gidemez.) kâğıda
dökülmüş. Ortaya gerçek okurlar
için muhteşem bir eser çıkmıştır.
Ön planda, bir talebenin(öğrenci
değil), bir hocanın (öğretmen
değil) nasıl olması gerektiğini
müşahede ederken, arka planda
ise sağlıklı karı-koca (eş değil)
ve maalesef sağlıksız ana-baba
(ebeveyn değil) ilişkilerinin en açık
örnekleriyle karşılaşacaksınız.
Abdest: Sabahleyin uykudan
uyandığımda gönlüm,
kaynağını bilemediğim bir
neşe ile dolmuş, sevincimden
uçacak gibiydim. İnsanı
kötülüklerden ve yaramaz
davranışlardan uzaklaştıran,
ruhları yüceltip Allah’a
yaklaştıran, kalplere ferahlık
verip gönülleri şâd eden
namazın hülyasıyla ve sevinçle
o gün saatlerin nasıl geçtiğini
anlamadım.
Hapiste Daha Serbestim:
Hapishaneye girdikten birkaç
gün sonra önemli kitaplarımı
getirterek çalışmaya
başladım. Okuduklarımdan
yanımdakilere anlatırken
okumak isteyenleri de
okutuyordum. Önceleri yalnız
başıma namaz kılarken bir aya
kadar kalabalık bir cemaatle
namaz kılmaya başladık.
Çalışmalarım düzene girip
çevrem genişledikçe, dışarıyı
unutuyor, oraya ısınıyordum.
Isındıkça da oradakilere daha
çok yararlı oluyordum.
Mahkemeye gideceğim gün
benimle birlikte birkaç kişi
daha gidecekti. Onların
ellerine kelepçe vurulurken,
başgardiyan jandarmalara,
beni kelepçesiz serbest
götürmelerini söyledi; fakat
razı olmadım. Ben de onlar
gibi tutukluyken, bana
ayrıcalık tanıyıp özel muamele
yapmalarına gönlüm razı
olmadı. “Mademki onlarla bir
arada kalıyorum, mahkemeye
de onlar gibi ellerim kelepçeli
gidip gelmeliyim. Hem de
böyle olması benim için din
uğrunda ve ilim yolunda
unutulmaz bir hatıra olacaktır.
Dedim.
Kaynak: Ahmet Muhtar Büyükçınar,
Hayatım ibret Aynası, : Bilge
Yayıncılık Eğitim Hizmetleri, Aralık
2002, İstanbul
ESERLERİNDEN BİRİ - Hayatım İbret Aynası
HATIRALARINDAN
Sarsılmaz Bir Azim, Sağlam Bir İman:
9. 1716 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
RÖPORTAJ
MUHTAR HOCA (BÜYÜKÇINAR)
Ahmet M. Ziylan Dilinden
Hiç kimse
el emeği ile
kazandığından
daha hayırlı
bir lokma
yememiştir.
Hadis-i Şerif
Hoşgör: Ömrü neredeyse macera
mesabesinde geçen Muhtar hocayı,
hemşehrisi onursal başkanımız
Ahmet Ziylan amcaya sorduk…
Ahmet Ziylan: Muhtar hocanın 4-5
tane kitabı var. Kitaplarının hepsinde
de genellikle insanların iyiliğinden ve
neler yaparlarsa mutlu olacaklarından
bahsetmektedir. Herkesi seven, herkesçe
sevilen, görünüş olarak karşıdakine
güven veren, âlim ve takva görünüşlü,
dili yumuşak, hafif sesli, güzel bir
insandır. Çok beraberliğimiz oldu. Ben
kürsülerde vaaz ettiğini görmedim.
Hoşgör : Hocamız Hasekide Arapça
öğretmeni değil mi?
Evet, son zamanlarda Hasekide Arapça
öğretmenliği yaptı. Arap dili eğitiminde
hocaların hocası, Onun gençlik
zamanların da Türkiye’de okumak
veya okutmak yasak olduğu için yurt
dışında Mısırda, Suriye’de 15 yıl kalmış.
Bundan dolayı Arapça lisanını çok iyi
öğrenmiştir. Zaten kendisi çok zeki bir
insandı.
Hoşgör: Hocamızın çocukluğu nerede
geçiyor?
Ahmet Ziylan: 15-16 yaşlarına kadar
Gaziantep’te yaşıyor. Sonrasında
Urfa seyahatleri var. Hocamızın 10
parmağında 10 hüner vardı. Emeği
de çok ucuzdu. Nerede bir düğün bir
nişan olsa gider, orada yemek pişirir
ustabaşılık yapardı. Maksadı insanlara
yardımcı olmaktı. O yüzden
herkes onu severdi. Hocamın
size bir hatırasını anlatayım:
15-16 yaşlarında Gaziantep ’te
baklavacılık öğrenmiş, Urfa’ya
gitmiş, orada baklavacılık
yapmış. Yani Antep’ten kaçıyor.
Peki, neden kaçıyor? O
sırada Şehreküstü’ de 16
yaşlarındayken insanlara
Kur’ân-ı Kerim öğretiyormuş.
Bu sırada polisler gelip
tanımadan kendisine
soruyorlar. Burada bir
Ahmet Büyükçınar varmış
tanıyor musun diye? O da
ne yapacaksınız Ahmet
Büyükçınar’ı diye sormuş.
Polisler de burada Kuran
dersi veriyormuş. Bilmiyorum
şeklinde cevaplar verip bir
şekilde atlatıyor polisleri. Tabi
kendisi biraz korkuyor. O
sıralarda ders verecek kimse
kalmadığı için hocamızda
Hafız Abdullah Kocaoğlan
hocanın yanına gidiyor. Ders
verecek öğrenci bulamadığını
ve onun yanında öğrencilik
yapmak istediğini söylüyor.
Hafız Abdullah hocaefendi,
Muhtar hocaya sen başıma
belamı olacaksın diyerek
çıkışıyor ve yanından kovuyor.
Üç dört defa tekrar yanına
gidip aynı teklifte bulunmasına
rağmen her gittiğinde
kovuluyor. Hafız Abdullah
hoca, Büyükçınar hocanın bir
casus olarak düşündüğü için
yanından kovuyordu. Daha
sonraları Hafız Abdullah
hocanın yanına tam 3 ay gidip
gelerek sonunda hocasını
ikna etmeyi başarıyor. Gizli
olarak biri Ahmet Muhtar
Büyükçınar, ikincisi Geneyikli
Muhtar Hoca, iki muhtar hoca
derslere başlıyorlar.
Hoşgör: Büyükçınar hoca
sohbetlerinde ‘’Dünyayı
bir oyun gibi görürsek
sıkılmayız.’’ dermiş. Siz ne
düşünüyorsunuz?
Ahmet Ziylan: Mutluluk
Yollarında adlı bir kitabı var,
bu kitapta yemek pişirirken
nasıl davranmalı, temizlik
yaparken nasıl davranmalı, her
ne iş yaparsa yapsın, severek
yapmalı severek yapılırsa insan
yorulmaz.
Olur da bir işten sıkılarak iş
yaparsan, o iş seni çok yorar.
Yorulduğun bir işte başarılı
olman mümkün değildir.
Hocamız hayatı boyunca hep
iyimser düşünmüştür. Ayrıca
Hocamız sporu çok severdi
özellikle yüzmeyi. Sabahları
denize girer başı yumurta
kadar görülünceye kadar gider,
geri döner gelirdi.
Hoşgör: Gençlere erken yaşta
evliliği tavsiye ediyormuş.
Bunun hakkında neler
söylemek istersiniz?
Ahmet Ziylan: Atalarımız
ne demiş erken kalkanlar
ve erken evlenenler zarar
etmemiştir. ‘’Erken kalkanlar
yol alır, erken evlenenler çocuk
alır’’. Zaten kendisi de uzun
yıllar yurt dışında kaldığı için
evlenememiş. Netice yakın
bir arkadaşının kardeşi ile
evlenmiştir. Onun için herkese
erken evlenmeyi tavsiye
etmiştir.
Hoşgör: Siz nerede tanıştınız?
Ahmet Ziylan: Yalova’dan
sonra Gökçedere diye bir köy
var orada tanıştık. Gökçedere’
den bir yer almış zamanında.
Deniz kenarı yazlık oraya dört
katlı bir bina yapmış, her katta
2 daire, kendisi yaz kış orada
otururdu. Biz de bir dairesini
kiraladık. 3-4 yıl hocamızın
kiracısı olduk. Ahmet Özhan
da bir dairesinde kiracı olarak
otururdu. Sürekli hocamın
yanına misafirleri ziyarete
geliyordu. Daima yemekler
yenir, sohbetler edilirdi bize
de nasip oldu. Sonradan evini
kiralamadığımız halde yılda
en az 2-3 defa ziyaretine gider
hatırını sorar gönlünü alır
görüşürdük.
Hoşgör: Hocamız sohbetinde
hoca-öğrenci gibi değil
de sanki aileden biri gibi
anlatırmış.
Ahmet Ziylan : Evet, sohbetleri
çok feyizliydi. Dünyayı
eliyle yitip sadece ahiretten
de konuşmazdı. “Dünya
ahiretin tarlası” derdi. Evet,
dünya süstür, geçicidir,
yorucudur ama cennetin
de yolu dünyadan geçiyor.
Eğer sen dünyada arkandan
bir şey bıraktıysan bütün
mahlûkata faydalı olduysan,
kalp kırmadıysan, kul hakkına
girmediysen, Mevlanın sana
verdiğinden verdinse o zaman
senden mutlu kimse yok.
Dünyada yaşayacağımız için
diğer ilimleri elinin tersiyle
yitip atmayacaksın, bütün
insanlara faydalı olacaksın.
Hocamızın hayat hikâyesi hakikaten sıra dışı. 17
yaşında Kur’an’a âşık olmuş ve her şeyi bırakıp
Arapça tahsiline yönelerek, ‘ya ilim ya ölüm’ diyerek
çıkmış yola… Çok kere ret alsa da usanmadan
devam etmiş arayışa. Bulmuş da...
Zanaatkarlığı, ilme olan aşkı, İslâmî ilimleri
okutmaktan para almaması… Tırnaklarıyla
kazıyarak rızkını temin etmesiyse ‘Hiç kimse el
emeği ile kazandığından daha hayırlı bir lokma
yememiştir’ hadisi şerifinin açık bir tezahürü.
10. 1918 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
RÖPORTAJ
Dedik ya cennetin yolu
dünyadan geçer o yüzden
dünyanı da ahiretini de
mamur edeceksin. İşte Ahmet
hocamızın özelliği buydu.
Muhtar hocamızın çektiği
çileleri hep iyiye yorumlar
iyimser davranırdı. Şikâyete
asla yönelmezdi. İlme çok
iştiyaklıydı. Hiçbir zaman pes
etmezdi. Özellikle her şeyi iyiye
yorumlaması; tabi dinimiz
de bunu öneriyor. ‘’Sizin şer
bildiğiniz şeylerde hayır, hayır
bildiğiniz şeylerde şer vardır.’’
Öfkelenme karamsarlık yok
Ayet-i kerimede ne diyor:
Varlıkta ve yoklukta infak
ederler öfkelerini yutarlar.
Bir hatıra anlatıyor: eve misafir
geldi kasaba gittim. İkramlık
bir şeyler yapayım dedim
ama kasapta ciğerden başka
bir şey yokmuş (koyunun
kırmızı ciğeri lezzetli olmayan
ciğer). Ciğeri almış ve yemek
yaparak misafirlere ikram
etmiş. Misafirler hayatımızda
bu kadar güzel yemek yemedik
demişler. Yani severek yapıldığı
zaman severek istendiği zaman
o ciğerden bile güzel bir yemek
çıkartılır. İşte bu hocaefendi
de yemeği gibi işinin de en
iyisini yapardı. Kendi evinde
patlıcan kebabı, tüm yemekleri
yapardı. Her geleni yemeksiz
bırakmaz, muhakkak yemeğini
ikram ederdi. Odasının dört
tarafı dinî kitaplarla doluydu.
Sohbetleri sever. Gelen
misafirleri yeni bir mevzu
sorunca hemen sohbet açılır,
o mevzuyla ilgili Ayet-i kerime
ve hadisi şerifle, kıssalarla
ikna edici cevaplar verirdi.
konuşurdu. Ben bir defasında
bu çek senet işlerinde fark
meselesini sordum. Hocam
bunun için ne dersiniz? Şöyle
cevapladı; senin sorduğun
sual böyle herkesin içerisinde
cevaplanmaz ikili olması lazım.
Çünkü herkes, içinden başka
hisse çıkartır.
Hoşgör : Hocamız sohbetlerini
talebelerin evlerinde
yapıyormuş? Caminin
kürsüsünde yapmasa bile
talebe evleri varmış? Halka açık
olmadan kendi talebelerine
yaparmış sohbetleri?
Ahmet Ziylan: Diyanet İşleri
ve İlahiyat camiasında güzel
çalışmaları bulunmaktadır.
Yazdığı eserlerle, öğrencileri
yaptığı akademik çalışmalar
ile bu kesim tarafından bilinir
ve onlara yönelik sohbetleri
olurdu. Sohbetinde sık sık Gül
fidanını anlatırdı. Güzel bir gül
yetiştirmek için fidan dikersin.
Fidan büyüyüp gül olmasına
kalmadan etrafında yabani
otlar biter. O güzelliği yok
etmek için elinden gelen çabayı
sarfeder. Sen ilgi gösterip
onu korumazsan, O otları
temizlemezsen güle zarar verir.
Ne zaman bir iş yaptığında
onu korumak gerektiğini,
o işin görünür görünmez
düşmanının çok olacağını
söylerdi. Bu olay liderlikte, iş
hayatında, öğretmenlikte bu
şekilde uygulanmalıdır.
Dindar insan varlıklı
olmalı, çalışkan olmalı,
pısırık olmamalı ve bal
arısı gibi olmalıdır. Fakat
varlıklı olduğunda namazı
terketmeyecek, ertelemeyecek.
Varlıklı olup zekatını
vermiyorsa, erteliyorsa,
çevresini düşünmüyorsa bu bir
hayırlı kazanç değildir. Ayrıca
serveti ben kazandım diyerek
Allah’ı unutuyorsa bu varlık
hayırlı değildir. Hocamız
varlıklı insan bu ölçülere
dikkat etmelidir. diye üstüne
basa basa söylerdi.
Hoşgör: Hocamızın asıl
branşları nelerdir?
Ahmet Ziylan: Hadis, Arapça
ve Tefsirdir. Mısır El Ezher
Üniversitesinde uzun bir süre
kaldı hatta üniversitede daha
fazla kalıp faydalanmak için
alttan dersler aldı. Herkes
hocamızı takdirle karşılardı.
Yalnız hocamız, küçüklüğünde
hayatın zor şartları ile
karşılaşmış, daha çok
küçükken annesini kaybetmiş.
Annesi vefat etikten sonra
babasının yanında kalmayıp
dayısının yanında yaşamaya
başlamış. Dayısının yanında
kaldığı sıralarda Adana’da
ırgatlık yapmak için gitti.
Adana’da ırgatlık yaparken
öğle yemeği olarak kendisinin
tabiri ile imansız (yağsız) ayran
ve ekmek ile öğle yemeğini
yerlermiş. Tarla sahibi onu
verirmiş çalışanlarda itiraz
etmeden onunla yetinirlermiş.
Hocamızın anlattığı
hikâyelerden bir tanesi de
şöyle: Hocam Suriye’den
Antep’e geliyormuş yaya olarak
yollardan geçmiş. Yol uzun
sürdüğü için saç, sakal bir
birine karışmış. Yoluna devam
ederken bir kuyunun başına
gelmiş. Suyu kuyudan çekip
içmek için bir şeyler ararken
birden başka biride oraya
gelmiş. Ve Hocam’a sormuş:
Kimsin? Kimlerdensin diye?
Yolculuk nereye? Hocam
Suriye’den geliyorum deyince
sen yol yorgunu olmalısın
karnında açtır bizim eve
gidelim senin karnını
doyuralım demiş eve gitmişler.
Evde bir odaya oturtup sen
buraya otur ben yemek
hazırlayayım demiş. Aradan
bir saat sonra jandarma gelmiş
meğer köylü yemek yerine
jandarmaya haber vermiş.
Jandarma gelip onu almış ve
Antep’ e getirmiş Antep’ te
bir süre hapis yatmış. Çünkü
İlim tahsili yapmak ve Hacca
gitmek için Suriye’ye gitmek
yasak yollarla yapılıyor.
Hoşgör : Hocamızın Kurânı
Kerim ile münasebeti nasıldı?
Hiç denk geldiniz mi?
Ahmet Ziylan: Her zaman
Kuran-ı Kerim okurdu. Son
yanına gidişimde yanımızda
Hüseyin Nakıpoğlu vardı.
İçeri girdiğimiz zaman kuran
okuyordu. Hüseyin Nakıpoğlu
sordu. Hocam her hangi bir
yer mi okuyorsunuz yoksa
hatim mi yapıyorsunuz?
Hocamız: Yok ben her
zaman hatim olarak okurum.
Yani demek istediğim son
zamanlardı. Konuşamayacak
duruma geldiği zamanlarda
bile hatim yapıyordu. Yanına
misafir geldiği zamanlarda
da Kur’anı Kerim’i bir kenara
kaldırır, misafiri ile ilgilenirdi.
Zaten uzun süre Kur’ânı
Kerim okuyan ve yaşlanan
herkes belirli bir yaştan sonra
Kur’anı Kerim’ e âşık olur.
Kemalettin Altıntaş diyor ki:
Ben Kur’an aşığıyım! Ekmeksiz
kalabilirim ama Kur’ânı Kerim
siz kalamam.
Hoşgör : Ahmet Muhtar
hocamız hapiste ilk sıralarda
tek başına namaz kılarken
sonralarda büyük bir cemaatle
namaz kılmaya başlamışlar. Bu
başarının altındaki sır nedir?
Ahmet Ziylan: Hocamız
iyimser olduğu için başına ne
gelse hep iyi yönden bakarmış.
Cezaevi hatıralarında ‘’demek
ki benim ceza evine girmem
gerekiyormuş.’’ diyerek
iyimserliğini gösteriyordu.
Sohbetlerinde Yûsuf
Peygamber’in kıssasını
anlatırdı. “ Yûsuf Peygamber’in
hayatı, bütünüyle sabrın
yüceliğini gösteren bir ibret
dersidir. Hazret-i Yûsuf,
yaşamında karşılaştığı sıkıntı
engellerini sabırla aşmış
neticede zindandan saraya
çıkmış, başarıya ve mutluluğa
ulaşmıştır. İyiliğe teşvik ,
dünya ve âhiret mutluluğuna
ulaşmak tırmıştır. Ayrıca
Yusuf Peygamberin
hayatından alınacak büyük
bir ders de: Kötülük yapanı
af ve hoşgörü ile karşılayıp,
iyilikle karşılık vermektir. “
derdi. Hatta onu mahkemeye
çıkaracakları zaman eline
kelepçe takmaktan haya eden
jandarmalara eğer bende diğer
mahkumlar gibi mahkumsam
kelepçeyi takın demiş. İslam
ilimlerini öğrenmek için
büyük fedakarlıklar yapmış
ender insanlardan biridir.
Allah makamını âlâ eylesin.
1920 senesinde Gaziantep’in
Şehreküstü semtinde doğan
hocamız 06 Nisan 2013
senesinde oturduğu Gökçedere
köyünde vefat etmiştir.
Rabbim hocalarımızı ve bizleri
Kur’an yolundan ayırmasın.
Kur’an’a hizmet eden ve onun
hizmetinden nasiplenenlerden
eylesin.” Ne mutlu böylesi
geçen ömürlere ve ne mutlu
böylesi güzel insanların
şefaatlerine erenlere. Rabbim
mahrum etmesin. Ruhları için
El-Fatiha.
11. 2120 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
ANMA PROGRAMI
ADİL HOCA’NIN HAYATI KİTAP OLACAK
Gaziantep’in manevi mimarlarından Adil
Özberk Hocaefendi vefatının 18. yılında
düzenlenen programla anıldı.
Kurtuluş Camii’nin kiliseden çevrilmesine ve
Hoşgör Fatih Kuran Kursu gibi birçok kurs ve
caminin yapımında önderlik eden Gaziantepli
Adil Özberk Hocaefendi vefatının 18’inci
yılında Adil Hoca İlmi Araştırmalar Derneği
tarafından düzenlenen program ile anıldı.
Programın sunuculuğunu Emine Konukoğlu
Camii İmam-Hatibi Mehmet Fırat yaptı.
Programa Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan
Fadıloğlu, Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet
Tahmazoğlu, İl ve İlçe Müftülüleri, Adil Hoca
İlmi Araştırmalar Derneği Yönetim Kurulu
ve Üyeleri, Tertip Komitesinde bulunan
derneklerin yönetim kurulu ve üyeleri, Adil
Özberk Hocaefendinin ailesi, öğrencileri ve
sevenleri katıldı.
Anma programında Adil Özberk Hoca’nın
hayatını anlatan belgesel yayınlandı. Programı
Mehmet Ali Devrim ve Mustafa Yavuz Yılmaz
tarafından okunan ilahilerle devam etti.
Devrim ve Yılmaz “Okudukları Hz. Hüseyin
ilahisinin yıllar önce hocalarının bir teyp kaseti
ile kendilerine Ehli Beyt sevgisini vermek için
dinlettiğini” ifade ettiler.
EHLİ BEYT SEVGİSİNE ÖNEM VERDİ
Programa konuşmacı olarak katılan Prof. Hasan
Kâmil Yılmaz Hoca, “1986 yılında Umre için
Arabistan yolculuğunda Mekke’de 15-20 gün
bulunduğumuz bir gecede misafiri olduğumuz
Bekir Öztekin’in evinde Adil Hocam ile tanıştım.
Kur’ân tilaveti ve hoş sohbeti ile çok bereketli
bir gecede kendilerinden istifade etme imkanı
bulduk.
İki kişiye gıpta edilir ve haset caizdir. Birisi
Allah’ın kendisine mal verdiği ve O’nun yolunda
harcadığı, ikincisi ise kendisine ilim ve hikmet
verildiği ve hem O’nu hayatında yaşayarak hem
de insanlara taşıyarak öğreten gıpta edilir.
İşte Gaziantep’te bunlardan biri ilmi ve hikmeti
ile Adil Özberk Hocamız, diğeri ise malını Allah
yolunda harcayan Ahmet Ziylan’dır.
Örnek olan insanların iki vasfı vardır. Birisi
tevazu birisi de cömertliktir. Sevenlerinin
sürekli andığı insanlara bakın bu iki özelliği
bulacaksınız. Çünkü tevazu ve cömertlik
kendisine yakınlaşmasına imkan verir. Böylece
ilmini tevazu ile sunan alimleri severler” dedi.
Konuşmasından sonra Yılmaz Hoca’ya Bekir
Öztekin tarafından plaket verildi.
ADİL HOCA’NIN HAYATI KİTAP OLACAK
Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Çelik Adil Hoca’nın
biyografisinin yer aldığı bir kitap çalışmasının
dernek tarafından yapıldığını, Adil Hoca’yı
tanıyanların bu çalışmaya bilgi, belge, fotoğraf
v.b. ne varsa ilgililere ulaştırmasını dile getirdi.
Program Ahmet Hayta tarafından Kur’an’ı Kerim
tilaveti ve İl Müftüsünün yaptığı dua ile sona erdi.
BİRÇOK İBADETHANENİN TEMELİNİ ATTI
Ulu Camii gibi birçok ibadethanenin yapımında
önderlik etmiştir. Hoşgör Fatih Kuran Kursu’nun
da temelini attıran Adil Hoca sayesinde 1996 dan
bu yana sayısı 700’ü aşkın hafız yetişmesine vesile
olmuştur.
Gaziantep’in manevi mimarının tek gayesi
memleketindeki insanlara bir Besmele dahi
öğretebilirmiyim olmuştur.
ÖRNEK OLAN İNSANLARIN İKİ VASFI VARDIR
Şehitkamil Kongre Merkezi
(ŞKM)’de düzenlenen
program, Hafız İbrahim
Büyük’ün Kur’an’ı Kerim
tilavetiyle başladı.
Programa İstanbul İl
Müftüsü Prof. Hasan Kâmil
Yılmaz Hoca konuşmacı
olarak katıldı. Programın
açılış konuşmasını yapan
Ahmet Metin Parlayan,
Adil Hoca’nın hatırasını
yad etmek adına bir araya
gelen katılımcılara tertip
komitesi adına teşekkür
etti. Birçok meziyetin bir
insanda toplandığından,
öğrencileri ile evlatlarını
ayırmadığından, ilme verdiği
değerden bahsederek, anma
gecesinin hazırlanmasında
emeği geçen herkese
teşekkür etti.
12. 2322 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
MAKALE
KUR’AN’A KOŞUN!...
Kur’an’a koşmak, Allah’a koşmaktır.
Çünkü Kur’an’da insanları Allah’a
koşmaya ve Allah ile buluşmaya
dâvet eden âyet-i kerîmede: “O halde
Allah’a koşun. Çünkü ben, size O’nun
katından gelmiş açık bir uyarıcıyım”
buyurulur.
Rabbımız ile ilişkilerimizde en büyük
aracımız ve uyarıcımız Hz. Peygamber
(s.a.v)’dir. Allah’a davette aracılık ve
elçilik eden, uyarıcılıkla yol gösteren
Sevgili Peygamberimiz’in konumu,
bizler için ne kadar önemli ise, ilâhî
hüküm ve kurtarıcı mesajlarla yüklü
kitâb-ı ilâhî olarak Kur’an da o kadar
önemlidir.
Çünkü Allah’ı tanıtan ve Rasûlü’nü
anlatan mesajlar ile hikmetli
açıklamalar hep o kitaptadır. İnsanlar
Kur’an’ı anladıkları ve Rasûlü’nü
dinledikleri ölçüde Allah ile
buluşmaya hazır hâle gelirler.
Kur’an kulluğun anahtarı, ebedî
mutluluğun rehberidir. Onu okuyan
Rabbı ile konuşmuş, onu anlayan
O’nun kurtarıcı muştularıyla buluşmuş
olur.
Bu yüzden Kur’an’a koşmak, Allah’a
koşmak demektir. Nitekim Allah
Rasûlü Kur’an okumayı, Allah ile
mülâkat olarak değerlendirmekte
ve şöyle buyurmaktadır: “Sizden
birisi Rabbına münâcât ile O’nunla
konuşmak isterse Kur’an okusun!”
PROF. DR. HASAN KÂMİL YILMAZ
Ferd planında kurtuluşun reçetesi
Kur’an’a ve Hz. Peygamber’e sarılmak
olduğu gibi âile ve toplum planında
da kurtuluşun formülü Kur’an’a
sarılmaktan, çoluk çocuğumuza,
evlâd ü ıyâlimize Kur’an’ı öğretmekten
geçmektedir.
Kur’an okumak bir ibâdet, Kur’an’ı
anlamak ve yaşamak ilâhî emirler
mihverinde istikamet demektir.
Sayılı nefeslerimiz tükendiğinde,
okuduğumuz mushafı ve üzerinde
namaz kıldığımız seccadeyi kime
mîrâs bırakacağımız çok önemli bir
soru olarak karşımızda durmaktadır.
İnsanlar vârisleri olan evlâdlarına
dünyalarını mâmur edecek maddî
imkânlar; han, dükkan, ev, bark ve
altın, gümüş gibi emtia bırakmayı
düşündüğü halde her nedense mânevî
mîrâs bırakmayı düşünmemektedir.
Oysa ki her Müslüman sahip olduğu
değerlerin vârisini yetiştirmek ve
câmide kendi yerini dolduracak bir
cemaat bırakmak sorumluluğundadır.
Bu cümleden olmak üzere her
Müslümanın evlâdına karşı ihmal
edilmemesi gereken çok mühim
mesûliyetleri vardır. Bu mesûliyetler
evlâdın yetişmesine katkı sağlayacağı
gibi vefâtından sonra sadaka-i câriye
olmasını temin edecek türdendir.
Hz. Peygamber (s.a.v)’in şu hadîs-i
şerîfi gerçek ve kalıcı mîrâsın ne
olduğunuşöyletarifetmektedir:“İnsan
öldüğü zaman amel defteri kapanır.
Ancak şu üç şey sebebiyle amel defteri
kapanmaz: Sadaka-i câriye, istifâde
edilen ilim ve duâ eden hayırlı evlâd.”
Ebeveynler, öldükten sonra sadaka-i
câriye olacak evlâd ve mânevî vâris
yetiştirmek için okuma çağına
geldiğinde onlara duâyı, namazı ve
Kur’an okumayı öğretmelidirler.
Çocukların gönüllerini Kur’an ışığıyla
aydınlatmalı ve hâllerini Rasûlüllah’ın
ahlâkıyla beslemelidirler. Bunun
yolu Kur’an’a gönül vermekten,
Rasûlüllah’ın Kur’an’ı hayâta tatbikini
öğrenmekten geçer.
Doğumla birlikte çocuğun kulağına
okunan ezan, bebekliğinde “Hû,
Hû”lar şeklinde söylenen ninni,
konuşmaya başladığında öğretilen
besmele ve duâ lâfızları onun erken
yaşlarda mâneviyat iklimine girmesini
sağlayan güzel geleneklerimizdendir.
Bu güzellikler, okuma çağından
itibaren çocuğun Kur’an harfleriyle
tanıştırılmasıyla devam ettirilmelidir.
Osmanlı geleneğinde çocuk dört yaş,
dört ay ve dört günlük olduğunda
“bed’-i besmele” merâsimi ile elif-bâ
ile tanıştırılırdı.
Küçük yaşlardan îtibâren âile
ortamında ezan, Kur’an, duâ ve
niyâz ile büyüyen bir çocuk mânevî
bakımdan kendine yeterli ve özgüveni
yüksek olarak yetişir.
Nitekim Peygamberimiz’in tavsiyesi
de bu istikamettedir: “Kim Kur’an’ı
küçük yaşlarda öğrenirse Kur’an
onun etine ve kanına işler; yâni
o Kur’an’ın feyziyle nûrlanır.”
Sâlih bir evlâdın, anne babasının
ardından hayır duâ ederek Kur’an
okuması ebeveynler için en büyük
mükâfattır.
“Kim Kur’an’ı
okur ve onunla
amel ederse,
kıyâmet günü
ebeveynine bir
taç giydirilir.
Hadis-i Şerif
“İnsan öldüğü
zaman amel
defteri kapanır.
Ancak şu üç
şey sebebiyle
amel defteri
kapanmaz:
Sadaka-i câriye,
istifâde edilen
ilim ve duâ eden
hayırlı evlâd.”
Hadis-i Şerif
13. 2524 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
Anne babalar, yavrularını Kur’an iklimiyle
buluşturmalı, Kur’an kültürüyle gönüllerini
tezyin etmeli ve kabiliyetli olanlarını hâfız
yapmalıdırlar. Böyle davranan ebeveynler
için Hz. Peygamberin şu hadîsi ne büyük
bir müjdedir: “Kim Kur’an’ı okur ve onunla
amel ederse, kıyâmet günü ebeveynine bir taç
giydirilir. Bu tacın nûru, güneşin dünyadaki
bir eve konulduğunda vereceği ışıktan daha
güzeldir. Kur’an ile bizzat amel edenin nûru
nasıl olur, bir düşünün!”
Dünyada insan için en büyük mutluluklardan
birisi evlâdlarının başarılarıdır. Ancak
unutulmamalıdır ki en büyük başarı öldükten
sonra mânevî hayâtımız için sadaka-i câriye
olacak, arkamızdan duâ edecek hayırlı bir nesil
bırakmaktır.
Ayrıca Kur’an’ın nûru olmadan evlâdlarımızın
hak ile bâtılı ayırt etmesi zordur. O nurun
basireti ile ancak hak ile bâtılı ayırt etme imkânı
elde edilebilir.
Bugün anne babalar çocuklarının yabancı dil
öğrenmeleri için bin bir emek harcamakta;
okullar arasında kıyas ve tercihler yaparak hiçbir
masraftan kaçınmamaktadır.
Şüphesiz yabancı dil öğrenmek günümüzde
önemli bir husustur. Ancak sadece buna ilgi
gösterip evlâdlarımızı Kur’an mesajından uzak
bırakmamız vebalimizi arttırır.
Zira evlâdlarımızı ilâhî kelâmdan ve
onun rûhâniyetinden mahrûm bırakmak,
çocukların pırıl pırıl gönüllerinin onun
ışığından yoksun kalması demektir.
Kur’an’ın terbiye, eğitim ve öğretiminden
geçmeyen, Kur’an rûhundan uzak ve hayata
onun zâviyesinden bakamayan nesiller, kendi
yerini ve değerini bilemediği gibi insanların,
hayvanların, bitkilerin ve bütün âleminin
kıymet ve önemini idrak edemez.
İnsanın âilesi, evi ve yuvası Kur’an’dan ve onun
mânevî atmosferinden uzak olmamalıdır. Hz.
Peygamber: “Evlerinizi kabirlere çevirmeyin”
buyurmaktadır. Gönüller Kur’an’dan ve onun
hayat veren iksirinden mahrumsa, evler
kabristanlara dönmüş demektir. Kalbinde
Kur’an’dan bir miktar bulunmayan kimse
Efendimiz’in ifâdesiyle harap bir hâne gibidir.
Bu yüzden evlâdlarımızın gönüllerini ilâhî
kelâmdan mahrum bırakmamak ve Kur’an’ı
gönül gündemine almak gerekmektedir.
Yürekleri Kur’an aşk ve sevdâsı ile dolu gönüller
kabristan değil, ilâhî mesajın ışığı ile dolu
aydınlık bir saray demektir.
Kur’an eğitim ve öğretimi Kur’an’ın yüce iklimi
ile tefekkür âlemine girmekle başlamalıdır.
ÇocuklarımızınKur’an’ıanlayıpdüşünebilmesini
sağlamak için öncelikle onlara nasıl bir kitapla
muhatab olduklarını iyice anlatmak gerekir.
PROF. DR. HASAN KÂMİL YILMAZMAKALE
Tefekkür ve düşünce derinliğinden uzak
ve bilinçsiz okumalar Hz. Peygamber’in
ifâdesiyle boğazdan aşağıya geçmeyecek; yâni
kulun gönül âlemine fayda sağlamayacaktır.
Kur’an eğitimi almak için yaz kurslarına giden
çocuklar ve gençler, vahyin eğitici, erdirici ve
oldurucu vasfıyla buluşmuş olurlar.
Kur’an eğitim ve öğretimi sürecinde
hocalarımız, gençlere Kur’an’ın Rabbımızın
bizlere yolladığı bir mektup olduğu anlayışını
mutlaka vermelidir.
Bu algı gençlerin onu anlama duygusunu
harekete geçirir. Öyle ya, bir dostumuz bile
bir mektup gönderse “içinde ne var, talebi
nedir?” diye merak eder, anlamaya çalışırız.
Çünkü anlamadan talebini yerine
getirmemiz mümkün değildir.
Sekülerleşen günümüz dünyasında Kur’an’ı
okuyup anlamanın ve hayâtı Kur’an’la
yaşamanın ayrı bir değeri vardır.
Bu yüzden çocuklarımızı erken yaşlardan
itibaren Kur’an ile buluşturmalıyız. Zira
Kur’an, doğumdan ölüme bütün hayâtı
kuşatan Rabbânî bir hitâb ve ilâhî bir kitaptır.
Kur’an son demimize kadar her nefesimizin
düzenleyicisidir.
“Allah’a koşun!” ilâhî emrine sarılmak,
Kur’an’ı okuyup anlamaya koşmakla başlar.
Öyleyse Allah’a ulaşmak için haydi Kur’an’a
koşun! Çünkü Kur’an’a koşmak Allah’a
koşmaktır.
Kaynak: Diyanet Dergisi, Haziran 2012, Sayı: 258
Kur’an eğitim ve öğretimi sürecinde hocalarımız, gençlere Kur’an’ın Rabbimizin
bizlere yolladığı bir mektup olduğu anlayışını mutlaka vermelidir.
Bu algı gençlerin onu anlama duygusunu harekete geçirir. Öyle ya, bir dostumuz
bile bir mektup gönderse “içinde ne var, talebi nedir?” diye merak eder, anlamaya
çalışırız.
14. 2726 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
İZ BIRAKANLAR
GAZİANTEP’İN MANEVİ MİHMANDARI
Gaziantep tarihi süreç içinde çok çalkantılı
dönemleri olmuş ama kültür ve medeniyet
alanında önemli merkez olma özelliğini
hep korumuştur. Bir şehri, şehir yapan
idealleri uğruna yaşayan ve üzerinde
medeniyet kuran insanlardır. Gaziantep bu
anlamda geçmişte büyük âlimlerin yetiştiği
müstesna şehirlerden biri olmuştur. İşte
böylesi müstesna âlimlerimizden biri olan
Bülbülzade Abdullah Efendi olup 1856
yılında Gaziantep’in Çukur mahallesinde
dünyaya gelmiştir. Babası Hacı Mustafa
Efendi’den tedris ve tahsil görmüş
âlim bir zat olup, annesi ise babasının
Mekke’de evlendiği Alime Hatun’dur.
Abdullah Edip Efendi ilk tahsilini
aynı zamanda bir müderris olan
babasından yapmıştır. Daha sonra babası
tarafından mahallelerindeki medreseye
gönderilmiştir. Abdullah Edip Efendi
buradan aldığı eğitimle yetinmeyerek
o dönemde meşhur bir eğitim merkezi
olan Maraş’taki Beyazıt medresesine
geçmiş ve burada iki yıl ders okumuştur.
Oradan hemen Kilis’e geçerek ünlü
mantık ve felsefe hocalarından Hocazade
Abdullah’tan iki yıl mantık ve felsefe
dersleri almıştır. Abdullah Edip Efendi’nin
öğrenim tutkusu dinmek bilmemektedir.
Artık bulunduğu yerler kendisine
yetmemektedir. Bunun üzerine Kayseri’ye
geçmiş ve Eski Saray medresesinde Müftü
Ahmet Mesut Efendi’nin derslerine
4 yıl devam etmiş ve 1882 yılında
27 yaşında buradan icazet almıştır.
Abdullah Edip Efendi Anadolu’dan sonra
imparatorluğun merkezi olan İstanbul’un
yolunu tutmuş ve ilimle olan yolculuğuna
burada devam etmiştir. İstanbul’da Ayni Vahid
ve Hafız Şakir adlarındaki zamanın büyük
âlimlerinin derslerine katılmıştır. 1885 yılında
zamanın üniversitesi olan Dar’ul Funun’a
alınacak 15 öğretim üyesi için açılan sınava
girmiş ve katılan 300 kişi içinde 2. olarak
imtihanı kazanmıştır. Bu başarısından dolayı
İstanbul Fatih Medresesi’nde (Molla Camii)
ders vermek üzere müderris olarak atanmıştır.
Abdullah Edip Efendi Antep’e geldikten
sonra Antep’te bulunan Zülkadiriyye ve
Mihaliye Medresleri’ne müderris olarak
atanmıştır. Burada bir yandan müderrislik
yaparken bir yandan da vakıflar idaresi
ve Maarif (Eğitim ve Kültür Bakanlığı)
Komisyonları’nda çalışmıştır. 1899 yılında
Zülkadiriyye Medresesi’nin boş arsasına
üç dükkân ve dükkânların üstüne de
kütüphane ile hafz-ı kutub (kütüphane
görevlisi odası) ve okuma salonu yaptırıp
vakfetmiş, ayrıca 600 cilt kitap bağışlamıştır.
Abdullah Edip Efendi dini ilimlerin pek çok
dalında çok değerli eserler vermiş bir âlimdir.
Abdullah Edip Efendi’nin bir diğer özelliği
bilgi ve kalemini hak ve adalet için, halkın
yararına kullanması ve gösterdiği medeni
cesarettir. Koşuk (manzum) dilekçeleri
ile halkın şikâyetlerini ve yakınmalarını
üst makamlara iletmekten çekinmemiştir.
İstiklal Savaşı’nda ise köy köy dolaşmış,
vaazlar vererek, şiirleri ile halkı bu ulusal
davaya teşvik etmiştir. Bu bağlamda İstiklal
Savaşı sırasında Antep Fransızlar tarafından
işgal edildiğinde bu işgale karşı halkı
korumak için kurulan Cemiyet-i İslamiye
derneğini başkan olarak Abdullah Edip
Efendi’nin seçilmesi oldukça anlamlıdır.
Amerikan Koleji Fransızca öğretmenlerinden
gizlice Fransızca ders alması Arapça ve
Farsçayı ise yazacak ve konuşacak kadar iyi
bilmesi nasıl bir birikime ve zihniyete sahip
olduğunun göstergesidir. Bunun yanında
senelerce müderrislik yapmasına ve yüzlerce
talebe yetiştirmesine rağmen bunun yanında
hiçbir karşılığı kabul etmemesi de ilmin
ve eğitimin gönüllülük esasına dayanması
ve dahası sivil bir ruh ve yapı taşıması
gerektiğine inanmasından kaynaklanmıştır.
Abdullah Edip Efendi 23 Ocak 1927 tarihinde
kızının evine giderken Şehreküstü Mahallesi
Müftüler Sokağı’nda kiralık bir katil tarafından
nedeni bugün için de hala meçhul olan bir
sebep ile şehid edilmiştir. Abdullah Edip
Efendi geride mantıktan fıkha gramerden
kelama sayısız eser bırakmıştır. Şerefli bir
hayat ve hayırlı bir ömre bir insan hafsalasının
alamayacağı kadar çok şey sığdırmıştır. İlk
başta Saçaklı mezarlığını defnolunmuş. Daha
sonra şimdiki mezarlığa getirilmiş şahitleri
yeni mezara korken aradan yıllar geçmesine
rağmen vurulduğu yerden kan geldiğini ve
kefeninin hala çürümediğini görülmüştür.
Müderris Bülbülzade Hacı Abdullah Edip Bayram
Halk coşkulu konuştuğu ve sesi de güzel olduğu için BÜLBÜL hoca demiştir.
Allahım! senden Mal mülk istedim verdin,
Allahım! senden İlim istedim verdin.
Allahım son nefeste bir de Şehitlik ver diye dua etmiştir.
Bişirici Mescidinin önünde namazdan çıktıktan sonra şehit olmuştur.
15. 2928 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
HAFIZ SAHABELER
HAFIZ MUSTAFA YAŞAR İNCEARIK
Kuran okuyanların efendisi
Ensar’ın efendisi Übey Bin Ka’b (R.A.)
Sahabe-i kiramın büyüklerinden biri olup
Rasûlüllah (s.a.s)’in vahiy kâtiplerindendir.
Übey (r.a)’in babasının adı Ka’b, annesinin
ismi Suheyle’dir. Medineli olup Hazrec
kabilesinin Neccâr oğulları kolundandır.
Übey b. Ka’b’ın Müslümanlığı kabul
etmesi Rasulüllah(s.a.s)’in Medine’ye
hicret etmesinden önce, Akabe biatlerinde
olmuştur. Übey b. Ka’b İkinci Akabe
biatinde Rasûlüllah (s.a.s)’e biat eden yetmiş
kişi içerisinde idi.
Übey, Rasûl-i Ekrem ile Bedir, Uhud,
Hendek ve diğer bütün muharebelere
katıldı. Uhud muharebesinde kendisine bir
ok İsabet etmiş, Rasûlüllah (s.a.s) ona bir
tabip göndermiş, tabip okun girdiği yerdeki
damarı keserek üzerini dağlamıştı.
Übey b. Ka’b cahiliyye döneminde de okuma
yazma bilen az sayıdaki kimselerden biri idi.
Rasulüllah(s.a.s) Medine’ye hicret edince,
orada, ensar içerisinde yazılarını İlk yazan
Übey b. Ka’b olmuştur. Yazılarının sonuna
“filan oğlu filan yazdı” diyenlerin de ilki idi.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) ilahi vahyi
Cebrail (a.s)’dan aldığı zaman, Übey b. Ka’b
onu daha yazının ıslaklığı üzerinde iken
ezberlYüce kitabımız Kur’ân-ı Kerim’in en
güzel şekilde okunmasında büyük hizmet
leri bulunan mümtaz bir sahabi de Ubey bin
Ka’b’ (r.a.)’dır. Peygamberimizin ifadesiyle,
“en güzel Kur’ân okuyan”[1]o idi. “Kur’ân
Okuyanların Efendisi” ve “Ensar’ın Efendisi”
lakapları da ona aitti.
İkinci Akabe Biatı’ndan önce Müslüman
olmuş, orada Resûlullah’a olan bağlılığını
teyit etmişti. Hicret’ten sonra Resûlullah
kendisini Aşere-i Mübeşşere’den olan Sâid
bin Zeyd ile kardeş yaptı. Hz. Ubey, Resû
lullah ile birlikte olduğu müddetçe bütün
gazalara iştirak etti.
Zekât emri geldikten sonra Resûlullah
kendisini Benî Huzeym, Benî Kudame,
Benî Sa’d ve Benî Uzre kabilelerinde zekât
toplamakla vazifelendirdi. Bu vazifeyi
hakkıyla yerine getirdi. Peygamberimizin
mübarek iltifatına mazhar olan Hz.Ubey,
Kur’ân-ı Kerim’e olduğu gibi, Tevrat’a, İncil’e
ve diğer semavi kitaplara da vâkıftı.
Bir gün Resûlullah kendisine “Kur’ân’da en
muazzam âyet hangisidir?” diye sormuştu.
O, “Allah ve Resûl’ü daha iyi bilir.” diye cevap
vermişse de, Resûlullah ısrarla tekrar tekrar
sormuştu. Nihayet, “Âyete’l-Kürsî’dir.” diye
cevap verdi. Resûlullah bu cevaptan son derece
memnun olarak şöyle karşılık verdi:
“Ne mutlu sana ey Ubey! Bu ne bilgi! Allah’a
yemin ederim ki, bu âyetin, Cenâb-ı Hakk’ı
zikreden, takdis eden dili ve dudakları vardır.”
Bir gün Resûlullah kendisine gelerek, “Ey Ubey!
Allah bana, sana Kur’ân okumamı emretti.”
buyurdu.
Ubey, “Allah benim adımı zikretti mi?” diye
sordu.
Resûlullah, “Evet. Mele-i Âla’daki isminle ve
nesebinle zikretti.” diye cevap verdi.
Ubey de “Öyle ise okuyunuz ey Allah’ın
Resûl’ü.” dedi. Sonra bu İlahî lütuf ve teveccüh
karşısında duygulanarak gözyaşlarını tutamadı
ve ağlamaya başladı.
Daha sonra bu hadiseyi naklettiği sırada oğlu
kendisine “Çok mu duygulanmış ve sevinmiştin,
babacığım?” diye sorduğunda ona bir âyetle
cevap vermişti: “Onlara söyle ki, ancak Allah’ın
lütfuyla ve rahmetiyle ferahlansınlar. Bu,
onların dünyada toplayıp durduklarından daha
hayırlıdır.”[2] Übey b. Ka’b aynı zamanda
Rasûlüllah (s.a.v) zamanında fetva veren az
sayıda sahabeden biridir.
Übey b. Ka’b da Hz. Ebu Bekir’in danışma
meclisi üyelerinden idi. Bu dönemde onun
Kur’an’ın cem’i için kurulan komisyonda görev
aldığını da görüyoruz. Übey b. Ka’b, İkinci
halife Hz. Ömer’in de teveccühünü kazanmıştır.
Hz. Ömer, Übey b. Ka’b’a çok hürmet eder,
ondan yararlanır ve ona Seyyidü’l-Müslimin
(Müslümanların ulusu) derdi
Hz. Ömer zamanında teravihi cemaatle
İlk kıldıran da Übey b. Ka’b olmuştur. Hz.
Peygamber (s.a.v) zamanında, onun vefatından
sonra İlk halife Hz. Ebû Bekr, daha sonra
kısmen de Hz. Ömer zamanında teravih namazı
cemaatle değil, münferit olarak kılınmıştır. Bir
defa Hz. Ömer mescide gidince halkın dağınık
bir şekilde teravih namazı kıldıklarını gördü.
Kimi tek başına kılıyor, kimi küçük bir cemaat
oluşturmuş kılıyorlardı. Hz. Ömer bütün halkı
bir tek İmamın arkasında toplamayı düşündü
ve ertesi gün Übey b. Ka’b’i teravih İmamı tayin
edip cemaati onun arkasına topladı. Böylece
teravih namazı cemaatle kılınmaya başlandı.
Übey b. Ka’b, Hz. Ebû Bekir döneminde olduğu
gibi Hz. Ömer döneminde de danışma meclisi
üyesi idi.
“Âdemoğlunun bir vadi dolusu mali olsa, bir
İkincisini İster. İki vadi dolusu mali olsa, bir
üçüncüsünü de İster. Âdemoğlunun içerisini
topraktan baksa bir şey doldurmaz. Allah Teâlâ
ise tövbe edenin tövbesini kabul eder”hadisi
şerifini ve daha birçoklarını bize nakleden Übey
b. Ka’b(ra. Bütün hayatını Kur’ân hizmetinde
geçiren Ubey’in (r.a.) çok veciz sözleri vardır.
Bunlardan bazıları şöyledir:
“Mümin dört vasfından belli olur: Bela ve
musibete maruz kaldığında sabreder. Nimet ve
ikrama mazhar olduğunda şükreder. Konuştuğu
zaman doğru konuşur. Hükmettiği zaman
adalete riayet eder.”
“Mümin beş nur içinde dönüp dolaşır. Cenâb-ı
Hakk’ın ‘Nur üzerine nur’ buyurması buna
işarettir. Onun sözü nur, ilmi nur, girdiği yer
nur, çıktığı yer nur ve kıyamet günü gideceği yer
nurdur.”[3]
Hz. Ubey bin Ka’b, Hicrî 35 yılında Medine’de
vefat etti. Cenaze namazını Hz. Osman kıldırdı
Onlar Allah’tan razı oldular. Rabbim onlardan
razı olsun. Bizleride şefaatlerine nail eylesin.
[1]Tirmizî, Menâkıb: 90.
[2]Yunus Sûresi, 58.
[3]Müslim, Fedâil: 121; Üsdü’l-Gàbe, 1: 49-50; 1:
251-255.
16. 3130 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
KUTLU
DOĞUM 2017
“HZ.
PEYGAMBER
VE GÜVEN
TOPLUMU”
ETKİNLİK
KUTLU DOĞUM PROGRAMI
Hoşgör Fatih Kuran Kursu
öğreticileri ve öğrencileri tarafından
hazırlanan Kutlu Doğum Programı
18 Nisan 2017 Salı günü Şehitkamil
Kongre Merkezinde gerçekleştirildi.
Programa Gaziantep İl Müftüsü
Ahmet Çelik, İl Müftü Yardımcıları
Mehmet Yaman ve Hamza Bayram,
Şahinbey İlçe Müftüsü Musa
İmamoğlu, Şehitkamil Belediye
BaşkanYardımcısıM.HayriÖzkeçeci,
Hoşgör Fatih İlim Araştırma Vakfı
Onursal Başkanı Ahmet Ziylan ve
Yönetim Kurulu üyeleri, protokol
üyeleri, veliler ve öğrenciler katıldı.
Program Kuran Kursu öğrencisi
Bayram Ali Mutlu’nun okuduğu
Kur’ân tilaveti ile başladı.
Programın açılış konuşmasını yapan
İmamoğlu, öncelikle programı
küçük yaşlarına rağmen çok
güzel sunan iki öğrenciyi kutladı.
İmamoğlu, “Bizler alemlere rahmet
olarak gönderilen bir peygamberin
ümmetiyiz. İnanmayanlar bile
O peygambere 40 yaşına kadar
Muhammed-ul Emin dediler.
Ona her türlü iftirada bulundular
ancak her şeyi ona güveniyorlardı.
Diyanet İşleri Başkanlığı bu
yıl Kutlu Doğum Haftasının
temasını Hz.Peygamber
ve Güven Toplumu olarak
belirledi. İslamın iki ana hedefi
vardır. Biri yeryüzünden
putperestliği kaldırmak bir
diğeri de yeryüzüne güveni
hakim kılıp huzurlu bir
toplum meydana getirmektir.
Efendimiz hayatı boyunca
bu güveni verdiğinden, 23 yıl
süresinde vahşette, eşkıyalıkta
zirve yapmış insanlardan
dünyanın en kibar en
güvenilir insanları oldular.
Rabbimizin isimlerinden biri
El-Mümin’dir. Yani güven
veren demektir. İnanan bir
Müslüman yaratana güvenmeli
ve kendisi de güvenilir
olmalıdır. Eğer güzel ahlaklı,
merhametli olursa güven
toplumu olur. Müslüman
egoist veya bencil olmamalı,
birbirleriyle kardeş olmalıdır.
Güven toplumunu oluşturmak
istiyorsak İslâm’ı her halimizle
güzel temsil etmeliyiz.“ dedi.
Daha sonra konuşmacılığını
Diyanet İşleri Başkanı Prof.
Dr. Mehmet Görmez’in
yaptığı “Hz.Peygamber ve
Güven Toplumu “ konulu
sinevizyonu ile devam etti.
Günün anlam ve önemine
binaen konuşan Vakıf Onursal
Başkanı Ahmet Ziylan,
programı hazırlayanlara
teşekkür etti. Ziylan
konuşmasında, “ Vakfımızın
adıilemüstesnabirbirimizihoş
görmeliyiz. Peygamberimiz
bütün halleriyle bize örnek
oluyor, bizi eğitiyor. O
nasıl yaşadıysa bizde öyle
yapmalıyız. Kendi neslimize
de öyle öğretmeliyiz. “ dedi.
Abdulhamit Han ve Mustafa
Yaşar İncearık hocaların
hazırladığı Hoşgör Tasavvuf
Korosu muhteşem bir konser
verdi. Okunan ilahiler,
kasideler, metiyeler ve
ezanlar katılımcılara güzel
bir gece yaşattı. Şahinbey
İlçe Müftülüğü tarafından
katılanlara gül takdim edildi.
Hoşgör Fatih İlim Araştırma
Vakfı Ökkeş Eruslu “Hayatı
hep acıyla dolu olan, dünyanın
fani olduğunu gösteren,
hep şükreden, hep dua
eden bir peygamberimiz
var. Müslüman bir anne
ve babadan, müslüman bir
ülkede doğduğumuz için
şükürler olsun. Rabbim bizleri
O yüce peygambere ümmet
olmayı nasip etsin.” dedi.
Program okunan Asr
Suresi ve Gaziantep İl
Müftüsü Ahmet Çelik
hocanın duası ile sona erdi.
17. BÖLGEMİZDE HAFIZLIK DEYİNCE HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI
Hoşgör Kuran Kurslarına bağlı kurslarımızda okuyan 47 öğrencimiz 2016 yılı Ağustos
ayında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılan hafızlık tespit sınavına girdi.
Gaziantep’te faaliyet gösteren erkek ve kız kuran kurslarından sınava katılan 70
öğrenciden 68’ i kazanarak %97 başarı sağlanmıştır. Mehmet Ali Çelik bölge birincisi,
İbrahim Halil Dersinlioğlu bölge ikincisi olarak ilimizi en güzel şekilde temsil etmiştir.
3332 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü tarafından İmam Hatip Lisesi
öğrencilerinin mesleki yeterliliklerini artırmak ve sosyal gelişimlerine katkıda bulunmak
amacıyla düzenlenen “Kur’an’ın Genç Muhafızları”(hafızlık)) yarışması il elemeleri sonuçlandı.
Gaziantep Hoşgör Fatih Kur’an Kursu Öğrencilerimizden Mustafa GEZER Kur’an’ın Genç
Muhafızları Yarışması Gaziantep birincisi oldu.
18. 3534 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
“İçinde
Kur’an’dan bir
şey olmayan kişi
harap olmuş
bir eve benzer”
Sünen-i Tirmizi;
5/177
HABER
ÖĞRENCİMİZ TÜRKİYE İKİNCİSİ
2016 yılında düzenlenen ‘’Kur’an- ı Kerimi
Yüzünden Güzel Okuma Yarışması’’ da Türkiye
2.’si olan öğrencimiz Seydi Vakkas Bilsin Hoşgör
ailesini ve arkadaşlarını gururlandırmıştır.
Hoşgör Eğitim Kurumlarının genç nesilleri
birer canlı Kur’an olarak yetiştirmesi, İslam’a
ve tüm insanlığa büyük bir hizmettir. Emeği
geçen herkese teşekkür eder saygılarımızı
sunarız. Öğrencimize teşekkür eder, hayat boyu
başarılarının devamını dileriz.
VALİMİZ ve PROTOKOL ZİYARETİ
Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya, milletvekilleri,
belediye başkanları, müftülerimiz ve vakıf
yöneticileri kursumuzu ziyaret ettiler.
Ramazan ayının bu mübarek günlerinde
kursumuza gelen Büyükşehir Belediye
Başkanı Şahin, Türkiye ikincisi olan
öğrencimizi ödüllendirdi ve hocalarımızı
tebrik etti.
ABDULHAMİT GÜL ZİYARETİ
Gaziantep milletvekilimiz Abdülhamit Gül
ve beraberindeki heyet Türkiye ikincisi olan
öğrencimizi ödüllendirdi ve hocalarımızı
tebrik etti. Heyetteki protokol üyeleri kurs
öğrencileri ile birebir ilgilenerek, beraber
fotoğraf çektirdi. Gerçekleşen ziyaret
öğrenciler üzerinde olumlu düşünceler
bıraktı. Gurur verici duygulu anlar yaşandı
FATMA ŞAHİN ZİYARETİ
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanımız
Fatma Şahin ve Milletvekilimiz Canan
Candemir Çelik kursumuzu ziyaret edip
Türkiye 2.si olan öğrencimizi ve hocalarımızı
tebrik etmek için kursumuzu ziyaret ettiler.
Ziyarette kursumuz çalışmaları hakkında
kurs yöneticimiz Yusuf Kiraz hocamızdan
bilgi aldı. Çalışmalardan dolayı hocalarımıza
ve emeği geçenlere teşekkür etti.
BAŞARI ÖDÜLLENDİRİLDİ
Bu başarıda büyük emeği olan hocası Hafız
Adil Deliçay müftülüğümüz tarafından Din
Görevlisi olarak ve öğrencimiz Seydi Vakkas
Bilsin Hoşgör Fatih İlim Araştırma Vakfı
ve hayırseverler tarafından ödüllendirildi.
Başarılı olan öğrencimiz ve hocası Umreye
gönderildi. Öğrencimiz hocası ile Umre
yapma sevincini yaşadı.
19. 3736 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
KÜLTÜR SANAT ETKİNLİKLERİ
GAZETECİ-YAZAR AHMET TAŞGETİREN
GAZİANTEPLİLERLE BULUŞTU
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı
Fatma Şahin, 100. Yıl Atatürk Kültür
Parkında gerçekleştirilen etkinlikte,
ramazanın birleşmek, biraraya gelmek,
sabretmek ve sonunda kurtuluşa ulaşmak
anlamına geldiğini söyledi.
Ramazan ayının çok önemli olduğunu
belirten Şahin, Büyükşehir Belediyesi olarak
ramazanayınındoludolugeçmesinoktasında
önemli etkinlikler düzenlediklerini ifade etti.
Taşgetiren de etkinlikte razaman ayı ve aile
ilişkilerinden bahsetti.
Ramazan ayının önemini anlatan Taşgetiren,
“Ramazanla biz Rabbimizin bizden
istediği birşeyi yapmış oluyoruz. Normal
hayatımızda yeme, içme ve ailevi hayat var.
Ama Rabbimiz diyor ki bize “Ramazan ayı
geldiğinde yemeyi içmeyi bırakın. Ne yapın,
oruç tutun, tan yeri ağarırken yemeği, içmeyi
kesin ve gün batıncaya kadar bu hareketinizi,
bu tavrınızı sürdürün” dedi.
Öte yandan Taşgetiren etkinlikte,
okurseverlerinin kitaplarını imzaladı.
Şahin ve Taşgetiren, ezanın okunmasıyla
beraber vatandaşlarla iftarını açtı.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin Ramazan Etkinlikleri kapsamında düzenlenen
“Gönüllü Kuruluşlarla Yazar Buluşmaları” etkinliğinde, Gaziantep Büyükşehir Belediye
Başkanı Fatma Şahin ve gazeteci-yazar Ahmet Taşgetiren, Gazianteplilerle buluştu.
20. 3938 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
“İçinde
Kur’an’dan bir
şey olmayan
kişi harap
olmuş bir
eve benzer”
Sünen-i
Tirmizi;
5/177
Şahinbey İlçe müftüsü
Musa İmamoğlu, Vakıf
Onursal Başkanı Ahmet
Ziylan, Gaziantep İl Müftüsü
Ahmet Çelik, Diyanet İşleri
Başkanlığımızı temsilen
Diyanet İşleri Başkanlığı
Müslüman Ülke ve Topluluklar
Daire Başkanı Erdal Atalay ve
Dernek Başkanı Nihat Durur
günün anlam ve önemine
binaen konuşmalar yaptılar.
Konuşmalar da Vatanımızın
birlik ve beraberliğinin önemi
konusuna vurgu yapıldı. Belge
alan hâfızlara güzel nasihatler
de bulunuldu.
22 Mayıs 2016 Pazar günü Saat:09.30 da
Şehitkamil Kongre Merkezinde Hâfızlık
Merasimi icra edildi. Sunuculuğunu İstanbul
Üsküdar Aziz Mahmut Hüdayi Camii İmam-
Hatibi Hâfız Mustafa Efe’nin yaptığı program
Gaziantep Olay Tv’ den canlı yayınlandı. Bu
yıl erkek ve kız kuran kurslarından mezun
olan 56 öğrencinin 32. Dönem icazet merasimi
kalabalık bir izleyici ile gerçekleşti.
Program Hâfız Mustafa Efe’nin okuduğu Kur’ân tilaveti ile başladı. Hâfız Efe
okuduğu güzel beyit ve mısralarla güzel bir programın akışına ve güzelliğine
katkıda bulundu.
Vakfımızın Onursal Başkanı
Ahmet Ziylan, Yatılı 700
öğrencimiz ile Hoşgör eğitim
kurumları eğitime devam
etmektedir. Ayrıca dini
mukaddesatı için şehitlerimizi
rahmet ile anıyoruz. Nasıl ki
dedelerimiz, kardeşlerimiz
şehit oldu ise bizler de şehit
olmaya hazırız. Fakat vatanın
bölünmesine razı değiliz dedi.
Öğrencilere de hafız olmakla
yetinmemelerini her gün yeni
bir şey öğrenmelerini istedi.
Ahmet Ziylan “ böyle bir günde
duygulanmamak mümkün
değil “ dedi ve sevinçten yine
ağladı, ağlattı.
Hâfız Abdullah Ayhan
hocamızın şefliğinde Hoşgör
Tasavvuf Musikisi Korosu mini
bir konser verdi.
Sunucu Hâfız Mustafa Efe’nin
etkili sunumu ve Tekbirlerle
belge alan 34 Hâfız salona geldi.
Hafızlar kısa süreleri tilavet etti.
Programda Hâfız Mustafa
Efe, Hâfız Mehmet Bilir,
Hâfız Mustafa Eker , Seydi
Vakkas Bilsin Kur’an okudular.
Bu sene ilk defa Hoşgör
Eğitim Kurumları tanıtım
filmi gösterildi. Şair Hâfız
Muhammed Ali Eşmeli
tarafından şiir dinletisi
gerçekleştirildi.
Program Gaziantep İl Müftü
Yardımcısı Hâfız Şaban Kondi
hocamızın duası ve hediye
takdimleri ile son buldu.
ETKİNLİK
HAFIZLIK MERASiMi
HAFIZLAR TAÇLANDIRILDI
21. 4140 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
HOŞGÖR AKADEMİK EĞİTİM SEMİNERLERİ
Hasan Kalyoncu Üniversitesi kütüphane
müdürü Mustafa Cesur Bey “Google
neyi bilir neyi bilmez?” adlı konferans
verdi. Cesur, Paylaştığımız, aradığımız,
tıkladığımız, üzerine gelip tıklamadığımız,
yazdığımız, çizdiğimiz bir sürü bilgi yıllarca
internet gezegeninde birikti., Haberler,
twitter , facebook, blog’lar, gazetelere
gönderilen cevaplar... Binlerce bilgi…
“Alanında uzman bir psikolog sizin
hakkınızda bir analiz yapmaya kalksa ve
bu devasa bilginin bir şekilde bu doktorun
beynine yerleştirilebildiği bir ortam organize
edilse, sizi çok çok iyi bir şekilde tedavi
ederdi. Ya da yardımcı olurdu. Ve şuan ki
durum o ki, Google bu bilgiyi içerisinde
saklıyor ve bizi de yönlendirme konusunda
buuzmandoktordandahayeteneklidir’’dedi.
Gaziantep’in yüzakı olan Hoşgör Fatih Kuran
Kursu’na Diyanet İşleri Başkanlığından
şehrimize gelen hocalarımız tarafından
ziyaret edilmektedir. İl ve ilçe müftülerimizin
katılımıyla gerçekleşen ziyaretler sayesinde
öğreticilerimiz ve öğrencilerimiz Akademik
kazananımlar elde etmektedir. Hoşgör
Akademik Eğitim Seminerleri yıl boyu
sürmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığımızdan
Davut Kaya, Fatih Okumuş , Gaziantep İl
müftü Yardımcısı Mehmet Yaman, Şahinbey
İlçe Müftüsü Musa İmamoğlu kursumuzu
ziyaret ettiler. Öğrencilerimizle buluştular.
Kur’anı güzel okuyan, Kuran Öğreniyorum
adlı televizyon programlarını yapan Din
İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Dr. Davut Kaya,
Gaziantep İl Müftülüğünün daveti üzerine
geldiği Gaziantep‘te Hoşgör Fatih Kuran
Kursu öğreticileri ve öğrencileri ile bir araya
gelerek: “Kur’an’ın güzel, ahenkli ve tane
tane okunması, telaffuzu ve harflerin çıkış
yerlerine uygun bir şekilde tilavet edilmesinin
önemine vurgu yaparak Öğrencilerimize
Peygamber varisleri olduğunu hatırlattılar.
EĞİTİM
Şahinbey müftülüğümüz “Camiler ve
Din Görevlileri Haftası” münasebetiyle
05.10.2016 tarihinde kursumuzun
camisinde Hoşgör Fatih Kur’an Kursu
öğreticilerineveöğrencilerineyönelik“Cami
ve Kitap” konulu konferans düzenledi.
Sayın Musa İmamoğlu konuşmasında
İslam medeniyetinin sancağını oluşturan
ve 3K formülünde özetlediği unsurların
‘Kişi’, ‘Kitap’ ve ‘Kurum’ olduğunu ifade etti.
Allah’ın, Peygamber’in ve insanın kitabına
vurgu yapan İmamoğlu, İslam medeniyetini
oluşturan ve insan yapıtı olan önemli eser
ve klasiklerin, âlimler-arifler, mütefekkirler
ve sanatkârlar tarafından kaleme alındığını
söyledi. Arapça, Farsça ve Türkçe yazılan
bu eserlerin mahiyetine tam erebilmek için
de orijinal dillerinde okunması gerektiğini
vurguladı. Tüm öğrencilerimizin cami ve
kitap haftasını kutlayan İmamoğlu, kitap
okumanın ve anlamanın önemine değinerek
konuşmasına son verdi.
KONFERANS “Cami ve Kitap”
“Google neyi bilir neyi bilmez?
Gaziantep İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi
Muhammed Kasım Erdem öğrencilerimizle
“Hafızlık Ve İmam Hatip Misyonu” konulu
konferans verdiler. Konferans öncesinde
Hoşgör Fatih Kur’an Kursu öğrencilerinden
Muhammed Sami Demir tarafından Kur’an
tilaveti okundu. Erdem, Efendimizin etrafında
Müslüman olan ilk sahabelere baktığımız
zaman çoğunun yaşı 18-25 yaş arasındadır.
Çoğunluğu gençtir. Peygamber Efendimiz (sav)
İslam Devletinin temelini sahabelerle birlikte
attı. Gençlik çok önemlidir. Diyerek Gençliğin
İslam’ın sancağını ileri taşıma konusunda
önemine vurgu yaparak sözlerine son verdi.
22. 4342 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
KURUM
HOŞGÖR HAYRİYE ÖZBUDAK ANAOKULU
Hummalı bir çalışma var. Aslında öğrenmek
tam da bu noktada başlıyor hayatın dışında değil
hayatın içinde biryerlerde. Bir faaliyeti yaparken
diğerine kapı açmakta , eğlenmekte, farketmekte,
merak etmekte keyif almakta öğrenmekteler.
Biz boyalarimizi sadece kalemler ve hamurlarla
yapmiyoruz. Resimlerimizi ISPANAK SUYU ile,
PIRASANIN ZARI ile HAVUCUN HALKALARI
ile yapiyoruz. Cunku biz ogrenirken hayatin
disina cikamktan ziyade ogrenmeyi hayatin icinde
yapmaktan tarafiz :) Biz boyalarimizi sadece
kalemler ve hamurlarla yapmiyoruz. Resimlerimizi
ISPANAK SUYU ile, PIRASANIN ZARI ile
HAVUCUN HALKALARI ile yapiyoruz. Cunku
biz ogrenirken hayatin disina cikamktan ziyade
ogrenmeyi hayatin icinde yapmaktan tarafız :)
Merak edin çocuklar, merak ettikçe araştırın,
sorun, sorgulayın, öğrenin ve öğretin. Gelecek
sizin ellerinizde inşa edilecek inşallah. Bugun
heyecan ve merakla yapmış olduğunuz
incelemeleri gelecekte umut ediyoruz ki bir
hayat kurtarmak için, yeni bir ilim keşfetmek
için dahası bu vatanın ve milletin bekası
için kullanacaksınız. Başarılarınızı sizi
yetiştiren değerli öğretmenleriniz huzurla
aileleriniz gururla izleyecekler İnşallah .
TASARIM ATÖLYEMİZDEN; Çocuklarımız mutlu
olduğunda mutlu oluruz biz. Kalbimiz neşeyle dolar.
Bugün de öyle oldu. Atölyemizde annelerimizle
yavrularımız keyifle vakit geçirdiler ve Kitap Okuma
köşemizde hikayelerini dinlediler
ÇANAKKALE..... Türk Milleti olmanın
gururunu nesilden nesile yaşamamızı
sağlayan şanlı şehitlerimiz. Minicik tertemiz
gönüllerle andık sizi bugün. Geleceğin
Seyyit onbaşıları , Ömer Halis Demir gibileri
sizin kahramanca savaşmanızı taklit ettiler
bugun. Bu vatan böyle güzel yavruların
kahramanlıklarıyla korunacak ilelebet .
Kitap okuma sevgisi ve tasarruflu olmak konulu
TİYATROMUZ dan kareler :) Tiyatro sonunda
çocuklarımıza KUMBARALARINI verdik. Nisan
ayında yapacağımız KİTAP FUARI için şimdiden
paralarını biriktirmeye başladılar bile, gönlünde
kitap okuma sevgisi yeşeren yavrularımız :)
Bu güzel oyun için ÜTOPYA EĞİTİM VE SANAT
MERKEZİNE teşekkür ediyoruz
ISSIZ ADA FESTİVALİ... Her zaman bir ıssız
adaya gidemeyebiliriz. Ama bir ıssız adayı
okulumuza getirebiliriz. Çünkü biz Hayriye
Özbudak Anaokuluyuz.
Çocuklarımızın ıssız adada nasıl
eğlendiklerini görmek ister misiniz
HAYRİYE ÖZBUDAK ANAOKULUNDA
çalışmak ÜRETMEK DEMEKTİR
Öğretirken heyecanlanmak öğrencilerinize
öğrettiğiniz her konuda mutluluktan yeniden
YEŞERMEK DEMEKTİR.
Ekip ruhunu sonuna kadar hissetmek , omuz
omuza huzurla ve samimiyetle ÇALIŞMAK
DEMEKTİR.
Bazen çok mutlu anlar , bazen uzun uzun
çocuklar üzerine KONUŞMAK DEMEKTİR.
En başarılı , en iyi , en idealist, en merhametli
ÖĞRETMENLER İLE YOL ALMAK
DEMEKTİR
Kısacası Hayriye Özbudak Anaokulu’nda
olmak en büyük AYRICALIK DEMEKTİR.
23. 4544 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
KÜLTÜR SANAT ETKİNLİKLERİ
TENEFFÜS ÇOCUK ŞENLİĞİ
Özellikle Hoşgör Hayriye Özbudak Anaokulu
öğrencilerini ve Gaziantep’te yaşayan Suriyeli
minik öğrencileri Hüseyin Goncagül Tiyatrosu
ekibi, “İbiş Oyunu” ile güldürürken, Lobut,
Kukla Gösterimi, İllüzyon ve Akrobatik
gösterilerin yanı sıra ateş gösterisi ve
skeçlerle unutulmaz bir çocuk şenliği
yaşattı. Suriyeli öğrenciler radyo programına
ilahilere, şiirlere ve dualara eşlik ettiler.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve GASKİ’
nin katkılarıyla Hoşgör Eğitim Kurumları’nın
organize ettiği Teneffüs Çocuk Şenliği
büyük ilgi gördü. 14.05.2016 Cumartesi
günü Şehitkamil Kongre Merkezinde
Hoşgör Eğitim Kurumları ile Gaziantep’te
105.0 FM frekansında yayın yapan Erkam
Radyonun birlikte hazırladığı Teneffüs
Çocuk Şenliği programı gerçekleştirildi.
Hoşgör Fatih Kuran Kursu öğrencisi
Seydi Vakkas Bilsin gönülleri hoş
eden bir Kur’ân tilaveti okudu.
GASKİ Destek Kıta Daire Başkanı Osman Yücel,
Hoşgör Kuran Kursları Dernek Başkanı Nihat
Durur ve birçok velinin de katıldığı program
Erkam Radyo’ dan canlı olarak yayınlandı.
24. HOŞGÖR FATİH KUR’AN KURSU
GELENEKSEL FUTBOL TURNUVALARI
Hoşgör Fatih Kuran Kursu müdürü Yusuf Kiraz,
çok güzel maçlar izlediğini ifade ederek: “ Bize bu
maç zevkini yaşatan, değerli öğrencilerimizin,
hepsine teşekkür ediyorum. Böyle güzel bir
organizasyonu hazırladığı için tabi ki başta
Mehmet Karakurt’ a teşekkür ediyorum’’ dedi.
Hoşgör Eitim Kurumlarının kocaman büyük
bir aile olduğunu vurgulamak lazım. 23
tane takım çıktı ve eminim ki her takım
birbirinden güzel futbol oynadı. Bugün bu
turnuvanın kazananı kaybedeni yok aslında;
Çünkü bu tür projeler kaynaşmayı, birliği,
beraberliği sağlayacak projelerdir. Güzel bir
organizasyondu. Ve inşallah kaynaşmayı,
birliğimizi ve beraberliğimizi daha da artırır.
“Turnuvanın kazananı kaybedeni yok”
4746 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
“2016/2017 yılı Geleneksel Bahar Futbol
Turnuvası, heyecan dolu karşılaşmaların
ardından şampiyonlarını belirledi.’’ Hoşgör
Fatih Kur’an Kursu öğrencileri arasında tatlı
rekabetlerin ve eğlenceli futbol ziyafetlerinin
yaşandığı turnuvada, Hoşgör Fatih Kur’an Kursu
öğrencilerininoluşturduklarıtakımlarladerslerin
stresini yeşil sahada bırakırken, aralarındaki
karşılaşmalarla da tatlı bir rekabete imza attılar.
Hoşgör Fatih Kur’an Kursunda 3 ayrı klasmanda
kıyasıya mücadele ettiği karşılamalar, hem sınıf
arkadaşı hem de takım arkadaşı olan öğrencilere
eğlenceli ve rekabet dolu anlar yaşattı. Lig
usulü gerçekleşen, futbol sahalarındaki kıyasıya
rekabetine sahne olan turnuvanın sonunda
ise, dereceye giren takımlara kupaları sınıf
öğreticileri tarafından verildi. Öğrencilerin ders
streslerinihafifletmek,motivasyonlarınıartırmak
ve sporun birleştirici gücü ile öğrencilerin
kaynaşmasını sağlamak amacıyla her yıl
düzenlenen “Geleneksel Futbol Turnuvası”, bu yıl
da dostluk çerçevesinde coşku içinde sona erdi.
25. 4948 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
“Sizin en
hayırlınız
Kur’an’ı
öğrenen ve
öğreteninizdir.”
Hadis-i Şerif
KURUMLAR
HOŞGÖR YATILI KIZ KURAN KURSU
Kurs öğrencilerimizin birbirleri
arasındaki iletişimi kuvvetlendirmek ve
bilgilerini sınamak adına düzenlenen
yarışma: 10.01.2017 Cuma günü Hoşgör
Yatılı Kız Kur’an Kursu konferans
salonunda gerçekleştirildi.
Yarışmaya katılan tüm öğretici ve
öğrencileri tebrik ederek başarılar
dileyen Hoşgör Yatılı Kız Kuran Kursu
müdüresi Nur Nisa Alçı, bu tür sosyal
faaliyetlerin devamının geleceğini
söyledi.
Dr.SemingülerOğurtantarafından Aile
Okulu “Çocuk ve Gençlerin Mahremiyet
Eğitimi” adlı Seminer gerçekleştirildi.
Aile okulu ‘Huzur Ailede Başlar’
temasını evliliğe hazırlanan gençler,
ebeveynler ile birlikte seminerler ile
yürütürken kaynanaları da Aile Okulu’
na dahil ediyor.
Hoşgör Kız Kur’an Kursunda Siyer ve Hadis Yarışması
Kursumuzun Neşeleri İmam- hatip sınıfı
Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri kapsamında kursumuzda Siyer ve Hadis
yarışması düzenlendi.
Selam olsun tüm hafızlara ve hafız olacaklara ve
en önemlisi hafız olmaya gönül vermişlere…
Hafızlık Allah’ın en büyük bir nimetidir. Zira
hafızlık Allah’ın kelamlarını ezbere bilmektir
ve bu en büyük bir nimettir.
Hafızlığa gönül verenler hiç vakit kaybetmeden
hafızlığa girsinler. Hafızlığa girip, hafız olacak
mükemmel insanları ezber yapmak yormasın
ve onlar hafızlığını bitirmeden çıkmasınlar.
Hafızlıkta belirli bir süre sonra zor gelse de
devam etsinler. Onlar hep Allah’ı hatırlasınlar.
Bu eğitimde hafızlığını yapan kişiler elbette
yorulurlar az da olsa sıkılırlar ancak şunu iyi
bilsinler; Bir gün bir tohum toprağın altında
sıkılıyor toprağın altından çıksam da rahatlığa
kavuşabilsem diyor ve sabrediyor. Allah-u Teala
da onu sulandırıyor ve sulandıracak vesileler
gönderiyor. Sonra o tohum yavaştan büyüyor
ve filizleniyor ve gittikçe büyüyüp ağaç şeklini
alıyor. Ve sonradan meyvelerini veriyor. Eğer
başından sabretmeyip bu sıkıntıdan kurtulup
çıkmayı gerçekten isteseydi onu Allah-u
Teâlâ bir şekilde çıkartırdı. Çıkarttıktan sonra
ise ya birisi üstüne basar yâda bir şekilde
çürüyüp giderdi. Bu meselede hafızlık için
alabileceğimiz örnek ise sabredersek yavaştan
filizlenip ağaç olup meyvelerimizi vereceğiz
yani insanlara faydalı olacağız. Hafızlıkta ağaç
olmak için elbette hafızlığın sapa sağlam ve
elmas gibi parlak yapılması lazımdır. En büyük
ecir, sevap ve derecenin arttırılması yalnızca
Allah rızası için yapılan hafızlıktır. Eğer hafızlık
sırf menfaat, övünmek ve başkaları bakın
bu hafız desin diye yapılırsa onların hafızlığı
boşa gitmiş olur. Onların hafızlığı geçici
bir hoşnutluğa ve içindeki gitmeyen vicdan
rahatsızlığına bedeldir.
Hafız olmak bir o kadar mükemmel hoş bir
şey iken hafız olduktan sonrası hayatına çeki
düzen vermemek bir o kadar nahoşdur.(Hoş
olmayandır). Hafız olduktan sonra en önemlisi
hafızlığı unutmamak ve Kur’an-ı Kerimi günlük
en az 1 cüz bile olsa okunması (tekrarlanması)
gerekmektedir. Zira Kur’an-ı Kerim okunmaya-
okunmaya yaşanmaya-yaşanmaya hayattan ve
hafızadan yavaştan unutulup gider.
Evet, o hafızlar ve hafız olacaklar ve hafızlığa
gönül verenler hepiniz Allah katında değerli ve
sevilen kişilersiniz bunun değerini ve kıymetini
bilin. Selam ve dua ile Allah’a emanet olun
inşallah.
26. 5150 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
KURUMLAR
HOŞGÖR BÜLBÜLZADE KIZ KURAN KURSU
Şahinbey İlçe Müftülüğümüzce
düzenlenen Kur’an-ı Kerim-i
Yüzünden Güzel Okuma
Yarışması’nda 1-A Sınıfı Behiye
Kocabaş hocamızın öğrencisi
Şule Arıkan birinci olmustur.
Hocamızı ve öğrencimizi tebrik
eder, başarılarının devamını dileriz.
Kursumuzun hâmisi Ahmet Ziylan amcamız
kursumuzu ziyaret edip öğrencilerimizle
hasbihal ettiler.
2016-2017 Eğitim ve öğretim yılımızın ilk veli
toplantımızı icra ettik.Şahinbey İlçe Müftümüzün
tecrübeleri de toplantımıza ışık tuttu.
Amigurumi ç
Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Fatma
Şahin, Din Eğitimi Daire Başkanı Belgin
Aydın Konarlı, İl Müftü Yardımcımız Esma
Erten ve Kursumuzun Hâmisi Ahmet Ziylan
Beyefendinin eşi Asiye Ziylan Hanımefendi
kursumuzu ziyaret ettiler.
“Şehitler Diyarı
Çanakkale Gezimiz”
“İstanbul/Eyüp Sultan”
“Ankara”
Konya Gezisi
27. 5352 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
KURUMLAR
YILBOYU SOSYAL - KÜLTÜREL ETKİNLİKLER
*Milli birlik ve beraberlik duygularımızı tazelemek adına düzenlenen etkinlikler
* Dini gün ve gecelerde öğrencilerimizle düzenlenen mevlid-i şerif geceleri
* Kursumuzca düzenlediğimiz hayvanat bahçesi & piknik gezileri
PANO ÇALIŞMALARI
“Yeşillendirdiğimiz yeni bahçemizde sosyal/
sportif faaliyetler gerçekleştiriyoruz.Bazen
spor yapılıyor bazen de güzel nimetlerin
olduğu kahvaltı keyfi yapılıyor.”
“Kursumuz katkı sağlamak amacıyla aylık
olarak düzenlenen gıda kermesimiz”
“2016-2017 Yeşil Vadi ilk gezimiz”
“Botanik Bahçe Gezimiz”
“Yemek yapımı
dersimizden kareler”
“Amigurumi hobimizden
öğrencilerimizin eserleri.”
KURS İÇİ VE DIŞI FAALİYETLER
28. 5554 http://www.hosgorkulliyesi.orgHOŞGÖR BÜLTENİ-2017
MAKALE - YAZI
KUR’AN’IN HİKMETLERİNDEN Rabbimin bana en güzel
hediyesi;
Gözlerimin nuru, Hakkın ve
Batılın sınırlarını çizen Furkan,
Ümmete yol gösteren hüda
Geldin kulluktaki mutluluğu
getirdin, Rabbimin rızasını
getirdin,itaati öğrettin bana
Ve umudu getirdin bütün
günahlara rağmen,
Yüreğime inişinle tekrar nazil
oldu şanlı ayetlerin.Ramet
yağmurları yağdı sanki üzerime,
Ezberlediğim her yeni ayette,
Efendim bir kez daha çağırdı
beni, birkez daha kırıldı
yüreğimde putlar
Kopardım attım nefsimin
yüreğime taktığı bütün
zincirleri,senden aldığım güçle
tövle ettim.
Rabbime binlerce kez ayetlerin
hürmetine ,binlerce kez ağladım,
gözyaşlarımla mühürledim
ayetlerini yüreğime ve her ayet
biraz daha özgürleştirdi beni
Nefsimin köleliğinden azad
oldum,asıl özgürlüğü buldum
seninle, asıl mutluluğu
yaşıyorum
Binlerce kanadım
var şimdi herbiri
bir ayetten müteşekkil
dolaşıyorum rahmanın
yeryüzündeki cennetinde,
dolaşıyorum yaratılan her
varlıkta binlerce hikmetin
gizlendiği bu alemde,
Ayetlerini okuyorum baktığım
her yüzde baktığım her yerde ve
baktığım her zerrede.
Naim cennetlerinde buluşmak
ümidiyle…
İmran Bengi
(Kur’ân Kursu Öğreticisi)
Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde
şöyle buyuruyor:
‘’ Eğer biz bu Kur’an-ı dağ başına
indirseydik muhakkak ki O’nu
Allah korkusundan baş eğmiş,
parça parça olmuş görürdün.
Bu misaller (yok mu ?) işte biz
onları insanlar düşünsünler
diye irad ediyoruz.’’
Peygamber efendimiz (sav)
şöyle buyurdular;
-Muhakkak ki insanlar arasında
Allah için ehiller vardır. Ashabı
kiram sordu,
- Ey Allah’ın Resulü onlar
kimlerdir?
Allah Resulü buyurdu ki;
-Ehli Kur’an olanlardır. (Onlar)
Ehlullahdır ve onun has
kullarıdır. Sahibul vefa Musa
Topbaş(k.s) İbrahim Desuki
hazretlerinin Kur’an okuyanlara
nasihatlerini şöyle anlatıyor;
- Kur’an okuyanlara O düşer
ki ağzını kötü sözden ve yersiz
laflardan temiz tuta ve yalnız
helal yiye, israf yoluna gitmeye,
sadece doyumluluğunu ala.
Şayet israf yolunu tutar harama
doğru kayarsa okuduğu yüce
kelamın sahibine karşı edebini
korumamış olur.’’
-Peygamber efendimiz
(s.a.v) buyurdu ki;
-‘’ Rabbi ile konuşmayı seven
Kur’an okusun.’’
Edeplerine riayet ederek Kur’an
okumak Allah’a vasıl olmanın
en kısa yoludur. Kur’an-ı Kerimi
edebine uyarak okumak için,
güzelce abdest almak, Kıbleye
karşı oturmak, Euzü besmele
çekmek, tecvidine riayet
ederek, manasını düşünerek ve
hüzünlenerek okumak, kalbinde
huşu ve azalarında sükunet ile
okumak hiç olmazsa senede bir
kez hatim indirmektir.
Peygamber efendimiz(s.a.v)
buyurdu ki;
‘’ Sözlerin efendisi Kur’andır.’’
-‘’Kalbinde Kur’an’dan hiçbir
ayet bulunmayan kimse
harabeye dönmüş ev gibidir.’’
-‘’Kur’an-ı Kerim her ne vakit
hatmolunursa, akabinde yapılan
bir dua müstecabtır.’’
Kur’an-ı Kerim Peygamber
Efendimiz (sav)’in en büyük
mucizesi, insanlar için Allah’ın
bir lütfudur; ne niyet için
okunursa makbul olur. Kur’an-ı
Kerim her dert için şifadır. Eğer
sıkıntıda isen mutlaka seni o
sıkıntıdan kurtaracak bir ayet
veya sure vardır. O öyle bir
anahtardır ki, açamayacağı kapı
yoktur. O’nu okumaya devam
ediniz.
Nitekim İbni Abbas (ra) ‘’
Kur’an ile daima ülfet halinde
olan mü’minlerin O sonsuz
kitapta nice tecellilere mashar
olabileceğimi, bundan dolayı
hayat ve Kur’anın ne derece
iç içe olması gerektiğini ifade
sadedinde ‘’ Devemin ipi
kaybolsa onu Allah’ın kitabında
bulurum’’ demiştir.
Hidayete ulaştıran Nur, Kur’an ve
Surelerin Esrarı, Eyvallah Dergisi
Amigurumi ça
Bismillahirrahmanirrahim
diyerek kainatın önderi
Hz.Muhammed’e (s.a.s) sevgi-
lerimi dile getirerek başlamak
istiyorum
Günlerimiz geçmiyor sensiz
Ya Rasulallah, olmuyor sensiz
dünya ,olmuyor sensiz huzur
, olmuyor bereket ve olmuyor
sensiz merhamet.
Sen doğmamıştın daha dağınık,
vahşi, cehalet bataklığında
kıvrana bir toplum kötülüklerin
inkar ve isyancıların ruhlarına
işlediği cahiliyye adet ve
huylardan asla taviz vermeyen
inatçı,bu uğurda birbirirnin
kanını akıtmakta perva etmeyen
bir millet vardı dünyada. Sonra
bir güneş gibi doğdun insanlığa,
yetimin babası, kainatın
efendisi, insanlığın en güzel
rehberi oldun.
Doğuşunla aydınlandı dünya,
kainat ve insanlık….
Onlar sana tabi oldular ,senin
nur halkana dahil oldular ve
tarihte eşi görülmemiş bir
inkılabı yaşadılar.
Yavrusunu diri diri toprağa
gömen bir canavarken karıncayı
dahi incitmekten sakınan
birer merhamet timsali haline
geldiler.
Bizler Rasulullah’ın
çocuklarıyız. Bizler yeryüzüne
bıraktığı mazlum emanetleriz,
insanlığa yağacak dua
yağmurlarını avuçlarımız
semaya açılırken kainatın zikri
eşlik ederdi ruhumuzun yaralı
kıyılarına…
Bu dünyada sana hasret
yaşıyoruz Ya Rasulallah, sen
varken ümitsizlik yok,isyan
yok, hayasızlık yok, kötü
olan hiçbirşey yok belki
buğuluydu gözlerimiz
yenilmişliğin en acısını
taşıyordu yüreklerimiz,belki
göçe zorlanan gurbet
çöle kanayan kanadında
vuruyorduk karanlığın
gözlerini, söyleyemediklerimiz
söyleyediklerimizden daha
fazlaydı sanki,
Çünkü seni anlatıyorduk biz.
Belki titrekti ellerimiz,belki
boğuk çıkıyordu sesimiz ama
asla çaresiz değildik,Çünkü
peygamberin ümmetiydik biz…
Seda Kiriş (Kurs Öğrencisi)
Konya Gezisi
KAİNATIN EN GÜZEL GÜLÜNE
KURAN’A İTHAF
Kur’an; muttakilere güneş,
âlemlere rahmet, ömürlere
berekettir.
Kalp için zikir, akıl için fikir,
ruh için sükûn, cemiyet için
nizam ve gönülleri mutmain
eden, yaratanı ve yaratılmışı
tanıtan kutsi bir kitap, yüce
bir fermandır.