25. Düğün, tören, yılbaşı kutlama ve bayram gibi mutluluk zamanları, meşru çerçevede yani helal sınırlar içinde ve ebedi mutluluğa zarar getirmeyecek bir tarzda geçirilmelidir.
26. Ancak böyle olursa lezzetler eleme, saadet felakete dönüşmez, devamlı bir huzur hali yaşanır.
27. Aksi takdirde şöyle denebilir; ”Eyvah! Aldandık. Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zâyi ettik.
28. Evet, şu güzerân-ı hayat, bir uykudur; bir rüyâ gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi, bir rüzgâr gibi uçar gider.”
29. İşte bu hakikati gören insan, ebedi lezzetlere ve eğlencelere talip olur…