3. DOKU NEDİR ?
Belirlenmiş işlevleri yerine getirmek üzere,
benzer özelliklere sahip hücrelerin bir
araya gelmesiyle oluşan yapılardır.
4. Vücuttaki her bir doku tipi farklılaşmış ilgili hücrelerin temel özellikleri
göz önüne alınarak sınıflandırılır.
Buna göre organizmada bulunan dokular;
1. Epitel Dokusu,
2. Destek Dokusu,
a. Bağ Dokusu
b. Kıkırdak Dokusu
c. Kemik Dokusu
d. Kan ve lenf dokusu
3. Kas Dokusu
4. Sinir Dokusu
5. Deri Dokusu olarak, beş alt gruba ayrılarak incelenir.
5. Epitel Dokusunun embriyonik kökeni
Epitel dokusunun, embriyonun her üç germ
yaprağından da köken alır
Derinin yüzey epiteli, ekdodermden,
Sindirim borusu endodermden,
Kan damarlarının endoteli mezodermden
gelişir
6. Epitel Dokusu Nerelerde Bulunur ?
Epitel Dokusu;
1. Vücudun dış yüzeylerini örten bölgelerde (Deri),
2. Vücut içindeki içi boş tüp veya boşlukların iç
yüzünde (mide-barsak kanalı, kan damarları) ve
3. Salgı bezlerinin kanal ve salgılayıcı
bölümlerinde bulunmaktadır.
7. Epitelin İşlevi nedir ?
1 Koruma:
Yırtılma ve aşınmalara karşı koruyuculuk
İçerdiği keratin ve mukus sayesinde kurumaya
parşı koruyuculuk
2. Emilme:
Böbrek ve barsaktaki mikrovilluslar sayesinde
emilim
3. Yüzey geçişi:
Hücre yüzeyindeki kinosilyumlar vasıtasıyla
yüzeyel taşıma
9. Epitelin Özellikleri Nelerdir?
1. Oldukça az miktarda ekstasellüler matrikse sahip bu hücreler
birbirlerine bitişik bir yerleşim özelliği gösterirler.
2. .Hücrelerin yan yüzleri arasında güclü bağlantılar mevcuttur.
3. Hücrelerin bir yüzeyleri serbest olup bir boşluğa
bakmaktadırlar.
4. Bu hücrelerin alt yüzleri bir bazal membran üzerine oturmuştır.
Bazal membran
Bağ dokusu
11. Örtü Epitelin Sınıflandırılması
İhtiva ettiği hücre tabaka sayısı dikkate alınarak
iki alt gruba ayrılır. Bunlar;
1. Basit Epitel Bir tabaka hücre katmanı
içermekte olup “tek katlı epitel” olarak da
isimlendirilmektedir
2. Tabakalı Epitel Birden çok sayıda
hücre tabakasına sahiptir “çok katlı epitel”
olarak da isimlendirilir
13. Tek Katlı Epitelin Sınıflandırılması
1. Tek katlı yassı epitel,
2.Tek katlı kübik epitel
3. Tek tatlı prizmatik epitel
1. Tek katlı (basit)
yası epitel:
Bu epitel türü damar
endotelinde ve mezotelde
bulunur
Karşılıklı geçişlerin
(gaz) daha hızlı
yapılabilmesi için oldukça
ince bir tabakadır
14.
15. Bulunduğu yerler: Dışarıya karşı korunmuş
iç yüzeylerde bulunurlar.
Örneğin;
İçi boşluklu yapıların mezoteli,
Damar ve kalbin iç yüzünü döşeyen endotel,
Eklem kapsüllerinin iç yüzünü döşeyen sinoviyal
örtü epiteli,
Bowman kapsülünün pariyetal ve visseral
yapraklarını döşeyen epitel
16. 2. Tek katlı kübik epitel:
Bu epitel hücreleri kübik bir şekle sahip olup,
hücre çekirdekleri yuvarlak ve ortadadır.
Bu epitel türü salgı ve emilim yapan bölgelerde
bulunur (Böbrek tübülleri, troid folikülleri).
17.
18. Hücrelerin eni boyu yüksekliği birbirine eşittir
Çekirdek hücrenin şekline uygun yuvarlak ve
hücrenin ortasına yerleşmiştir
Sitoplazması yassı hücreden daha bol olduğu
için daha fazla organel taşır ve daha aktif
hücrelerdir
Örtü işlevlerinin yanında emilim ve bazılarında
salgılama özelliği de vardır
19. Bulunduğu yerler:
Ovaryumu örten epitel, basit kübik veya
izoprizmatik bir özelliğe sahip olup örtücü bir
fonksiyona da sahiptir
Troid follikülünde bulunan kübik epitel ise emilim
ve salgılama özelliği taşır
Pankreas ve tükrük bezlerinin salgılama kanalında
,akciğerlerde respiratuar bronşiyollerde, bazı böbrek
tubüluslarında, lensin ön yüzünde
20. 3. Tek katlı prizmatik epitel:
Şekilleri dikdörtgen prizmasına benzer
Hücre içi organellerin yerleşimi üst tarafa, hücre
çekirdeği bazal membrana daha yakındır
Bu tür hücrelerin işlevsel etkinlikleri oldukça
yüksektir
İnce barsaklarda emilim, midede salgılama
yapan hücreler tek katlı prizmatiktir.
21.
22. Hücrelerin boyları basık prizmadan, yüksek
prizmaya kadar değişebilir
Hücrelerin üst yüzeyinde hiçbir yüzey
farklılaşması yoktur
Hücreler prizmatik veya silindirik biçimlidirler
Hücrelerin hepsi bazal membrana tek sıra halinde
yerleşmiştir
23. Hücreler yan yana gelince karşılıklı basınç
nedeniyle prizmatik biçim almışlardır
Yan yana olan hücrelerin çekirdekleri aynı
düzlemde gözlenir
Hücrelerin hepsinde çekirdek gözlenebilir
Çekirdek hücrenin şekline uygun biçimdedir
24. Bulunduğu yerler:
Tek katlı prizmatik epitel organizmada bol olarak
gözlenir
Bu hücrelerde de koruma işlevi ile birlikte
emilme ve salgılama özelliği de vardır
Midenin iç yüzünü döşeyen epitel ve bir çok
bezlerin boşaltma kanallarını döşeyen epitel bu
tiptir
Bu epitel hücrelerinde işlevsel yönünden bir
kutuplaşma vardır
25. Hücrenin lümene (boşluk) bakan yarımları üst
yarımdır, tabana bakan yarımları bazal yarımdır
Midede bu hücrelerin üst yarımları mukus ile
doludur
Mukus maddesi bu hücreler tarafından salgılanır,
mukus midenin iç yüzünü ince bir tabaka halinde
örter
Mide mukozasını kimyasal ve fiziksel etkenlere
karşı korur
26. Tek katlı prizmatik (silindirik kinosilyalı ) silli
epitel:
Bu epiteli uterus, tuba uterina, akciğerlerin
küçük bronşları, paranazal sinuslar ve medulla
spinalisin kanalis sentralisinde bulunan hücreler
oluşturur
Siller hem temizleme işlevi yapar hem de boşluk
içindeki yapıları ilerletme vazifesi vardır
27.
28. Tek katlı prizmatik çizgili kenarlı epitel:
Barsakların iç yüzünü döşeyen epiteldir
Çizgili kenarı daha az belirgin bir epitelde safra
kesesinin içini döşer
Bu epitelin serbest yüzeyinde yüzey farklılaşması
vardır
Bu farklılaşma ışık mikroskobu seviyesinde çizgili
kenar veya fırçamsı kenardır
29. Elektron mikroskobik seviyede ise bu yüzey
farklılaşması mikrovillus olarak tanımlanır.
Bu yüzey farklılaşmaları hücrenin serbest yüzeyinin
yüz ölçümünü artırarak emilim alanını genişletmek
amacıyla oluşmuştur
30.
31. Çok Katlı Epitelin Sınıflandırılması
Çok katlı epitel dokusu isimlendirilirken, serbest
yüzeye komşu olan hücrenin özellikleri dikkate
alınır
Serbest yüzey
Bazal membran
Bağ dokusu
32. Çok Katlı Epitelin Sınıflandırılması
Serbest yüzey
Buna göre,
1. Çok katlı yassı epitel,
2. Çok katlı kübik epitel
3. Çok tatlı prizmatik epitel
Bazal membran
33. 1. Çok katlı yası epitel:
Organizmada bu epitelin iki çeşidi gözlenir:
a. Çok katlı yassı ( orta derecede
keratinize ) epitel
b. Çok katlı (yaygın keratinize) epitel
34. a. Çok katlı yassı epitel (orta derece keratinize)
epitel: Yaklaşık 10-40 adet hücre tabakasından
meydana gelir
Bazal membrana oturan hücreler kübik
özellikteyken, lümene bakan hücreler yassıdır.
Yukarıda sıralanan özelliklerinden ötürü “çok
katlı epitel” olarak isimlendirilir
35. Çok katlı yassı epitel, organizmanın koruyucu
epitelini oluşturur
Ağız, özefagus, vajen gibi yüzeyi her zaman nemli
tutulan yapıları örter
Birbiri üzerine yığılmış bir çok hücre katmanından
oluşmuştur
Hücrelerin düzen ve şekilleri oldukça özgündür
36. Bazal membran üzerine oturan en derin hücre katı
prizmatiktir
Bu hücreler bazal yüzlerinde hemidesmozomlarla
bazal membrana bağlanırlar
Bu hücre katını, poligonal hücrelerden yapılmış bir
çok hücre katları izler
Yüzeye doğru gittikçe hücreler yassılaşır serbest
yüzde ise hücreler çok yassı olurlar
37. Bu bazal membrana oturan prizmatik hücre katı ile
orta poligonal hücre katları yüzeydeki yassı
hücrelerden daha genç hücrelerdir
Bu genç hücrelerin çekirdekleri iridir. Kromatin ağı
sıktır. Bundan dolayı da, çekirdek H-E ile koyu boyanır
bu genç hücrelerin sitoplazmaları RNA yönünden
zengin olduğu için bazofili gözlenir
Bazalde bulunan prizmatik hücrelerden mitoz
oldukça çoktur
38. Bu bazal tabaka üstteki spinozum tabakası ile
birlikte stratum germinativum (doğurucu tabaka) adı
da verilir
Orta kattaki poligonal hücreler arasında
intersellüler aralıklar vardır
Bu aralıklarda, metabolizma maddelerini taşıyan
doku sıvısı dolaşır
39. Bulunduğu yerler:
• Organizmanın dış yüzeyine açılan iç vücut boşluklarının
ağız kısımlarını örter.
• Örneğin ağız boşluğu, farinks, özefagus ve vajeni
döşeyen mukoza epiteli, çok katlı yassı epiteldir
• Ayrıca bu epitel tipine korneanın dış yüzünde ve pilika
vokaliste de rastlanır.
40. Organizmada çok katlı yassı epitelin en ince
olanı göz korneasını örten epiteldir
Korneanın çok katlı yassı epiteli kuvvetli PAS
pozitif bir bazal membran üzerinde 5-7 hücre
katmanından oluşmuştur
Burada epitelin bağ dokusuna dönük bazal
yüzü düz ve muntazamdır
Papilla bulunmaz
41. Ağız boşluğu farinks, özefagus, vajen ve
üretranın son kısmı gibi dış cevre ile ilişkili vücut
boşluklarını döşeyen çok katlı yassı epitel daha
çok hücre katmanından yapılmıştır.
Bazal membranın altındaki bağ dokusu içinde
yayılmış kapiller ağlarından metabolizma
maddelerinin epitelin orta ve yüzey katlarına
ulaşmasını, metabolizma artık maddelerinin ise
ters yönde kapillere ulaşmasını sağlamak için orta
hücre katlarında intersellüler aralıklar oldukça
geniştir.
42. Çok katlı yassı epitelin derin bazal yüzü düz
değildir
Altındaki bağ dokusu ile birbirine geçen girinti ve
çıkıntılar yapar
İşlevsel şartlara bağlı olarak epitel içine giren bu
bağ dokusu uzantılara papilla adı verilir
Bu bağ dokusu papillalar çok sık kapiller ağı
taşırlar ve hücre katman sayısı fazla olan epitelin
beslenmesini kolaylaştırmaya yönelik özel yapılardır
Papillalar aynı zamanda çok katlı epitelin bağ
dokusuna daha sıkı bağlanması da sağlamış olur.
43.
44. Çok katlı keratinize epitel:
Vücudun dış kısmını örten yaygın keratinize çok
katlı epitel
Bu da derinin epidermis tabakasıdır.
Epidermis çekilme, kuruma gibi fiziksel ve
kimyasal etkilere daha fazla maruz kalır
Epidermisteki hücre katları yüzeye yaklaştıkça
canlılıklarını kaybederler
Hücrelerin çekirdekleri kaybolur ve hücre gövdesi
sertleşir ve epitel ölür. Halbuki orta derece
keratinleşen çok katlı yassı epitelde hücre
çekirdekleri varlıkları muhafaza ederler
45. Hücreler keratin adı verilen sert ve cansız bir
madde ile dolarlar, bu olaya keratinizasyon adı verilir
Epidermisin çok katlı yassı epiteli kerantinleşen
epiteldir
Kalınlığı 50 mikrondan birkaç santimetreye kadar
değişebilir
46.
47. 2. Çok katlı kübik epitel:
Çok katlı kübik epitel
Bazı ter ve tükrük bezlerinin boşaltım kanallarında
bulunur
48.
49. 2. Çok katlı prizmatik epitel:
Çok katlı prizmatik epitel
Kadın ve erkek üretrasını, konjiktivayı ve bazı
bezlerin büyük boşaltım kanallarını döşer
50. Özel Epiteli Tipleri
1. Yalancı çok katlı epitel (Psödostratifiye)
2. Değişici epitel (Transisyonel)
51. 1.Yalancı çok katlı epitel (Psödostrafiye)
Bu epitel hücrelerin seviyelerinden dolayı çok katlıymış gibi
görünmesine karşın bütün hücreler bazal membrana
oturduklarından aslında tek katlıdır
Çok katlı Yalancı çok katlı
B.M.
52. Bu epitel tipinden bazal membran üzerinde tek bir
hücre katı vardır
Bütün hücreler bazal membran ile temas
halindedir
Fakat hücrelerin yüksekliği ve düzenleri birbirinden
farklıdır
Bir kısım hücreler geniş tabanları ile bazal
membran üzerine otururlar
Fakat yüzeye kadar ulaşamazlar
Bir kısım hücreler ise daha yüksek boyludurlar ve
dar sitoplazma kısımları ile bazal membrana
otururlar ve epitelin serbest yüzeyine kadar
uzanırlar
53. Bulunduğu Yerler:
Bu epitelin serbest yüz farklılaşması göstermeyen
basit tipi; bir çok bezlerde boşaltma kanallarının iç
yüzünü örter
Apikal yüzlerinde kinosilya olan tipi yalancı çok
katlı (psödostratifiye) prizmatik (silindirik) kinosilyalı
= silli epiteldir.
Bu epitel tipi büyük solunum yollarının içini döşer
Bu epitel tipinin apikal yüzlerinde sterosilya olan
tipide erkek genital boşaltma yollarının bazı
bölümlerinde gözlenir
54.
55. 2. Değişici epitel (Transisyonal)
Bu epitel özelliği itibariyle tipik çok katlı epitel
karekteristiğini taşımasına rağmen bazı yönlerden farklıdır.
Bulunduğu organın gerilme ve şişmesine uyum sağlayacak
biçimde organize edilmiştir
56. Pelvis renalis, üreter, mesane ve üretranın
başlangıç kısmında bu tip epitel vardır
Hacimleri değişir
Bu organlar kısa süre içinde önemli basınç ve
hacim değişmelerine uğrarlar
Hücrelerin biçimi, düzeni ve kat sayısı değişir
Organ dolu olduğu ve duvarları genişlediği
zaman bu epitel iki veya üç katmandan oluşur
Yüzeyel hücreler geniş yassı olurlar bu geniş
yassı hücrelerin altında bazal membran üzerinde iki
kat derin hücre tabakası olur.
Bu hücreler kübik veya prizmatiktirler
57. Kasılma sonucu boşalan organda ise epitel
kalınlaşır 4-6 hücre katmanı görülür
Boşalan organda yüzeyel hücreler prizmatik
şekillidir
Bu prizmatik hücrelerin lümene bakan kabarık =
konveks serbest yüzleri va altındaki hücreler
üzerine oturan girintili çıkıntılı yüzleri var
Bu hücreler bir iki çekirdek içerirler ve
sitoplazmaları yoğun ve koyu boyanırlar
58. Derin hücreler; birbiri üzerine binmiş durumda
bazal membran üzerinde hücre katları yaparlar
Bu derin hücreler uzun veya armut şeklinde
hücrelerdir, dar yuvarlak üst yüzleri ile altındaki
hücrelerin oyuk derin yüzleri içine girerler
Apikal ve bazal yüzdeki bu yapısal durum organ
dolu olup da gerildiği zaman, yüz ölçümünün
genişlemesi ile kaybolur
59. Tonofilamanlar yüzeyel hücrelerin serbest
yüzleri altındaki yoğun sitoplazmada çoktur
Bu yoğun sitoplazma tabakası koruma
desteklik görevi de yapar
Organın lümeninde bulunan hipertonik idrar
içine su geçişini engeller
Tonofilamanlar, hücrede desmozomlara doğru
yönelirler
Desmozomlar derin hücreler arasında azdır
dolayısıyla daralma ve genişleme sırasında derin
hücreler birbiri yanından kayarak yer
değiştirmeleri kolaylaşır
60.
61. Özelleşmiş Epitel
Goblet Hücreleri: Tek hücreden meydana gelmiş
bir bezdir. Bunların etrafını bir bağ dokusu kılıfı
çevrelemez. Genellikle epitel hücreleri arasında
yerleşmişlerdir. Şekilleri kadehe benzediği için,
kadeh hücreleri veya kalsiform hücreler olarakta
bilinirler.
Sindirim sisteminde mideden itibaren sayıları
giderek artamaya başlar ve kolonda en üst düzeye
ulaşır. Ayrıca solunum sisteminde de bol miktarda
goblet hücresi vardır. Bu hücreler asit glikoprotein
nitelikte salgı yaparlar.
62. Özelleşmiş Epitel
Sindirim sisteminde mukozal yüzeyi
kayganlaştırıp, bu bölgeleri pankreatik
enzimlerden ve bakteriyal tutulumdan
korurlar. Işık mikroskobunda, hücrenin üst
bölümünde büyük mukus içeren veziküllere
sahip köpüksü görünümdedir.
Taban kısmında, çekirdek ve az miktarda
GER yerleşiktir. Bol miktarda bulunan
oligosakkarit kalıntılarından dolayı PAS
pozitif boyanır.
63.
64. Özelleşmiş Epitel
Miyoepitelyal Hücreler: Dış salgı bezlerinin son
kısımlarında, salgı hücresi ile bazal lamina arasında
bulunan ektodermal kökenli hücrelerdir.
Sitoplazmasında aktin, miyozin ve tropomiyozin
miyofilamanları bulunduğu için kasılabilirler.
Seröz asinusları saran miyoepitelyal hücreler,
dallanmış şekildedir ve basket hücreleri olarak da
bilinirler. Müköz tübüllerdeki miyoepitelyal hücreler,
yıldızsı (stellat) şekildedirler.
65. Özelleşmiş Epitel
Bu hücrelerin kasılması ile ekzokrin salgı,
boşaltım kanallarına geçer. Miyoepitelyal
hücreler gözyaşı, tükrük, meme ve ter bezleri
ile testisin seminifer tübülleri etrafında
yerleşiktir.
66. Özelleşmiş Epitel
Diffüz (Yaygın) Nöroendokrin Sistem (DNES): Polipeptid
salgılayan hücrelerdir. Çekirdek üstüne yerleşimli Golgi
kompleksini, az sayıda GER ve taban kısmında salgı granüllerini
içerir. Amin prekürsörlerini alıp dekarboksile ettiklerinden dolayı
sitoplazmalarında, epinefrin, norepinefrin ve serotonin bioaktif
aminlerini konsantre ederler. Bundan dolayı
APUD hücreleri olarakta biliniyorlardı. Fakat bu hücrelerin hepsi
amin prekürsörlerini dekarboksike ede- medikleri sonradan
belirlendiği için, APUD yerine DNES terimi kullanılmaya
başlanmıştır. Çoğu APUD hücreleri, tek hücreli bezler olup diğer
epitelyal hücreler arasına dağılmıştır. Bunlar başlıca embriyonik
nöral kristadan türerler.
67. Özelleşmiş Epitel
Sayı, çeşitlilik ve dağılım bu hücrelere diffüz
nöroendokrin sistem özelliğini kazandırmıştır.
Bazı APUD polipeptidleri komşu hücreler
üzerine parakrin etki gösterirken, diğerleri kan
dolaşımına girerek uzaktaki hücreler üzerine
endokrin etki yapar.
68. Paneth Hücreleri
Paneth Hücreleri: İnce bağırsakta
Liberkühn kriptalarının (basit tübüler veya
dallanmış tübüler bezlerin) altında yerleşik
olan piramit şeklindeki hücrelerdir. Lizozim
olarak adlandırılan anti-bakteriyel maddeyi
salgılar.
69. Pariyetal Hücreler
Pariyetal Hücreler: Mide bezlerinde bulunan
piramidal hücrelerdir. Apikal hücre zarı, derin
girinti ve çıkıntılar yaparak intraselüler
kanalikülleri oluşturur. Kanaliküller, yuvarlak
ve tübüler veziküllerden (tubüloveziküler
sistem) zengindir. Pariyetal hücreler, HCl ve
mide intrinsik faktör sentezleyip mide
boşluğuna verir.
70. Bez Epiteli
Salgı yapan epiteli ifade eder. Endokrin ve ekzokrin olmak
üzere iki çeşittir. Pankreasın Langerhans adacıkları, adrenal
(böbrek üstü) bezler, hipofiz, tiroid ve paratiroid bezleri,
endokrin bezlere örnektir. Retiküler liflerce desteklenen endokrin
bezler, kordon veya follikül şeklinde düzenlenmiştir. En sık
kordon şekli, kılcal yumakların veya kan sinüzoidlerinin
etrafındaki anastomozlar biçiminde görülür. Hücre içinde
depolanan hormon (böbrek üstü bezi, hipofizin ön lobu, paratiroid
bezi, v.s), uygun sinyal molekülü veya sinirsel uyarı aracılığıyla
salınır. Endokrin bezin folliküler türünde ise, salgı hücreleri
folliküler boşluğu çevirir ve üretilen hormonu alıp depolar. İlgili
sinyal bu hücrelere ulaştığında, depolanan hormon tiroid bezinde
olduğu gibi follikül hücrelerince tekrar geri alınıp işlenir ve salınır.
71. Ekzokrin Bezler
Salgılarını bir boşaltım kanalı yoluyla dış
ortama verirler ve kapiller ağ yönünden çok
zengin değillerdir. Pankreasın ekzokrin bez
kısmı, parotis, submandibular (çene altı) ve
sublingual (dilaltı) bezler, ekzokrin bezlere
birer örnektir.
72. Ekzokrin Bezler
Yaptıkları salgının özelliğine göre seröz,
müköz ve miks(karma) bezler olmak üzere
alt gruplara ayrılabilir. Pankreasın ekzokrin
kısmı ve parotis, tamamen serözdür.
Submandibular ve sublingual bezler ise,
karma tipte salgı yapan ekzokrin bezlerdir.
Gözle görülebilen (anatomik, makroskobik)
bu bezlerden, seröz bezler asinuslardan
(alveolus), müköz bezler ise müköz
tübüllerden meydana gelmiştir.
73. Ekzokrin Bezler
Gerek seröz ve gerekse müköz salgı yapan son kısımlar, kübik
epitel hücreleriyle örtülü olan interkalar (başlangıç, inisyalis)
kanallara açılır. Daha sonra birleşen bu kanallar, striat (çizgili,
intralobüler) kanalı oluşturur. Çizgili kanallar, kendi aralarında
birleşir ve bağ dokusu septalarının (bölmelerinin) içine
ekskratuvar (salgısal, interlobüler) kanallar şeklinde açılır. Bu
kanallar da, kendi aralarında birleşerek parotis bezinde Stenon,
submandibüler bezde Wharton ve sublingual bezde ise, majör
sublingual kanal adı altında ağız boşluğuna açılır. Makroskobik
bezlerin dışında, sıkı bağ dokusu kılıfı bulunur. Septalar bu
kılıftan içeri doğru girerek, bezi loblara ve lobçuklara ayırır.
74.
75. Ekzokrin Bezler
Çizgili kanalların en önemli özelliği, hücre
tabanından çekirdeklere doğru uzanan zar
katlantılarından meydana gelmiş olmalarıdır. Bu
katlantılarda bol miktarda bulunan mitokondriyonlar,
katlantının uzun eksenine paralel olarak yerleşmiştir.
Böyle bir yerleşim, özellikle işlevsel açıdan yoğun
olan ve çalışmaları esnasında göreceli olarak daha
fazla enerji tüketen tükrük bezi ve böbrek proksimal
ve distal tübülleri için oldukça önemlidir.
76. Ekzokrin Bezler
Parotisin ve pankreasın ekzokrin bez kısmı saf serözdür.
Pankreasta çizgili kanalın olmaması, sentroasiner hücrelerin
bulunması ve Langerhans adacıklarının mevcudiyeti, parotisle
pankreası birbirinden ayırır. Submandibular ve sublingual bezler
karma bezlerdir yalnız, submandibular bez seröz ağırlıklıdır.
Submandibular ve sublingual bezlerde gözlenen seröz yarımaylar
(Gianuzzi yarımayları), gerçekte bir tespit hatasıdır. Klasik
yöntemlerde seröz yarımaylar gözlenirken, hızlı dondurma
yönteminden sonra, seröz yarımaylar gözlenemez. Bunlar, klasik
tesbit yöntemleriyle elde edilen dokuların ışık ve elektron
mikroskobu altında gözlemlenen artefaktlarıdır
77.
78. Ekzokrin Bezler
Seröz bezlerde bol miktarda bulunan
zimojen granüller, sitoplazmanın üst
kısmında yer alır. Seröz bezler, akıcı
kıvamda ve protein yapısında salgı yapar.
Hücre çekirdekleri, ortada yerleşiktir ve
yuvarlak şekillidir. Hematoksilen – eozinle
boyanan kesitlerde, hücrenin bazal kısımları
hematoksilenle, apikal kısımları ise eozinle
boyanır.
79. Ekzokrin Bezler
Müköz bezler ise, karbonhidrat yapısında salgı yapar.
Sitoplazmalarının üst kısmında, bol miktarda müsinojen
granüller vardır. Bu granüller hema- toksilen ve eozin boyalı
kesitler hazırlanırken kaybolduğu için, hücrelerin bu kısımları
genellikle boş olarak görülür. Ayrıca, klasik histoloji preparatı
hazırlama yöntemiyle elde edilen bez yapılarında, müköz bez
hücrelerine ait çekirdekler periferik (çevresel) yerleşimli ve yassı
olarak görülür. Hızlı dondurma yönteminde ise, bu hücrelerin
çekirdeklerinin aslında yuvarlak şekilli ve merkezi yerleşimli
oldukları ortaya çıkmıştır. Müköz bez hücreleri, koyu kıvamda
salgı üretir ve açık renkte boyanır.
80. Salgılama Çeşitlerine Göre
Merokrin (Ekrin) Salgılama: Salgılama ürünü, veziküllerle
hücrenin apikal yüzeyine taşınır. Veziküller hücre zarıyla birleşir
ve içeriklerini ekzositozla dış ortama verir. Pankreasta da olduğu
gibi, vücutta en sık görülen salgılama çeşidi merokrin tiptedir.
Apokrin Salgılama: Salgı ürünü hücre zarının apikal kısmından
ayrılırken, bir miktar hücre zarını da beraberinde götürür. Bu
salgılama biçimi meme bezlerinde, derinin apokrin, göz
kapağının siliyer (Moll’s) ve dış kulak yolunun seromüsinöz
bezlerinde görülür.
Holokrin Salgılama: Salgı ürünü, olgunlaşmaya devam eden
hücrenin içinde birikir. Daha sonra, salgı ürünü içinde bulunduğu
hücreyle birlikte dış ortama atılır. Örnek: Overler, derideki yağ ve
göz kapağındaki Meibomian bezleri
81.
82. Vücudumuzda, bezlerin kanal ve salgı kısımlarının değişik
şekilde bir araya gelmesiyle aşağıdaki bez yapıları meydana
gelir:
A Basit Tübüler Bezler: Kalın barsağın salgı bezlerinde olduğu gibi
salgısal kısımları, goblet hücrelerince meydana getirilmiş düz
tübüler yapıdaki bezlerdir.
B Basit Kıvrıntılı Tübüler Bezler: Derideki ter bezleri, kıvrıntılı tübüler
bir yapı gösterip, dermiste yerleşik olan salgı kısımlarından
meydana gelmiştir.
C Basit Dallı Tübüler Bezler: Midenin pilor bölgesindeki mukus
salgılayan bezlerdir. Geniş salgısal kısımlara sahip olan dallı
tübüler bezler, mukus salgılar.
D Basit Alveoler Bezler: Üretradaki paraüretral ve periüretral
bezlerdir. Bu tür bezler, değişici epitelin bir çıkıntısı olarak gelişir
ve tek tabakalı salgısal hücrelerden oluşur.
83.
84. Vücudumuzda, bezlerin kanal ve salgı kısımlarının değişik
şekilde bir araya gelmesiyle aşağıdaki bez yapıları meydana
gelir:
E Basit Dallı Alveoler Bezler: Midenin kardiya bölgesindeki mukus
salgılayan bezlerdir. Bu bezlerin kısa ve tek boşaltım kanalları,
doğrudan yüzeye açılır.
F Bileşik Tübüler Bezler: Sindirim sisteminde özefagus ve
duodenum ile solunum yollarının mukoza altında yerleşik
bezlerdir. Duodenum submukozasındaki Brunner bezleri, buna
tipik bir örnektir. Bu bezler, müköz alkali sıvı ile birlikte polipeptid
yapısında bir hormon olan urogastronu (human epidermal growth
factor) salgılar. Bu hormon mideden HCl üretimini baskılar ve
epitel hücrelerin mitotik aktivite hızını artırır.
G Bileşik Tübüloalveoler Bezler: Submandibüler bezler iyi bir
örnektir. Bu tür bezler, hem seröz ve hem de müköz salgı
kısımlarına sahiptirler.
H Bileşik Alveoler Bezler: Pankreastaki ekzokrin bezlerdir. Bu
bezler, seröz salgı üreten ve piramit şeklindeki hücrelerden
meydana gelmiştir
85. Klinik – Endometriyozis
Periton boşluğundaki değişik yerlerde, ektopik
endometriyum dokusunun (bez yapısının) olmasıdır.
Bazen, göz ve beyin gibi periton dışındaki sahalarda
da görülebilir. Endometriyozisin etyolojisi, tam
bilinmemektedir. Fakat muhtemelen menstruasyon
döngüsü esnasında bazı endometriyal hücrelerin
diğer yerlere göç etmesinden kaynaklandığı
düşünülmektedir. Vakaların çoğunda, endometri-
yozise kistler de eşlik eder.
86. BAZAL MEMBRAN
Epitel hücreleri altlarındaki bağ dokusu ile temas
halindedirler, bunların bazal yüzeyindeki, tabaka
benzeri ekstasellüler yapı, bazal lamina olarak
isimlendirilir (20-100 nm kalınlığındadır).
Bu yapı yanlızca elektron mikroskobu ile
gözlenebilir.
Epitel dokusunun ürünü olan bazal lamina ortada
çok ince filamentlerden (kollagen) oluşturulmuş yoğun
bir tabaka içermektedir.
Bu yoğun tabakaya lamina densa adı verilmektedir.
Lamina densanın iki yanında açık renkte boyanan
tabakalaraysa lamina rara veya lamina lusida adı
verilmektedir.
87. Bazal lamina glikozaminoklikan matriks içine
gömülü rediküler ve kollajen fibrillerle (lamina
redikülaris) desteklenmişse ışık mikroskobik
düzeyde kolayca secilebilen bazal membran
(bazal lamina + lamina redikülaris) adını
almaktadır.
92. BASAL LAMINANIN FUNKSİYONU
Epitel hücrelerinin bağ dokusuna tutunması,
Epitel ve bağ dokusunu ayrı birer kompartman
olarak birbirinden ayrılması,
Filtrasyon,
Epitel dokusunun kutupluluğunun sağlanması
ve
Epitel dokusunun gelişimi veya dejenerasyonu
sırasında iskelet görevinin gerçekleştirilmesi
93. BASAL LAMINANIN KOMPOZİSYONU
Type IV kollagen- nonfibrillar kollagen,,
Proteoglikan
Laminin
Fibronectin
Bazal laminanın bu yapı elemanları temas ettiği
epitel, kas, yağ, ve Schwann hücreleri tarafından
salgılanır ve onların ürünüdür.
94. Bazal lamina; altındaki bağ dokusuna IV
collagenden oluşan tutucu yapılar ve üzerindeki
yapılara örneğin dermiste ise elastik elementler
olan mikrofibril bantları ile tutulur.
95. Epitel hücresinin Yan yüz özellikleri.
Epitelin ne yüzeyi ve nede bazal tarafında
olmayan yüzleridir.
Komşu iki epitel hücresi yan yüzleri ile
birbirlerine sıkıca bağlanmışlardır.
Hücreleri birbirinden ayırmak için mekanik güç
gerekir.
Bu tip bağlantı çok fazla basınç ve çekilme ile
karşı karşıya kalan yerlerde; örneğin derideki
epitelde iyi gelişmiştir.
Hücre mebranlarındaki glikoproteinde kısmen bu
bağlantıya iştirak eder.
96. Hücre kohezyonlarındaki (yapışma) en önemli
faktör (epitel hücrelerinin yan yüzünde bulunan
BİRLEŞTİRİCİ KOMPLEKS denen yapılardır .
Bu birieştirci kompleksler üç alt başlık altında
incelenmektedir. Bunlar sırasıyla;
1.Zonula Okludens (Sıkı bağlantı),
2 Zonula Adherens,
3-Makula Adherens (Desmozom, yapıştırıcı
benek) ve
4.Aralıklı Bağlantı (Nexus, Gap junction) dır.
97. 1 Zonula Okludens (Sıkı bağlantı, tıkayıcı çerçeve)
Zonula (kuşak) bağlantının bir bant şeklinde hücreyi
tamamen sardığını ifade eder).
Okludens (kapatan veya hücre membranının
intersellüler alanı kapataçak şekilde kaynaşmış
olduğunu belirtir).
Bu yapıda serbest yüze yakın hücre membranları
birbirine yaklaşır.
Dış yapraklar birbirine değer.
Yani dış yapraklarda glikoprotein tabakası yok olur.
Fakat dış yapraklarda tam bir kaynaşma yoktur.
98. İç membranlarda sitoplazma yoğunlaşması olur.
Barsak epitelinde hücrenin apikal yüzünü kuşak
şeklinde kapatan bir yapı olarak görülür.
Zonula okludens hücrede intersellüler aralıklar
boyunca madde iletimini engeller.
Bu engelde Hücre membranının proteinlerinden
olan glikoproteinlerin bağlayıcı özelliği ve
intersellüler glikoproteinlerin de rolü var.
99.
100.
101.
102. 2. Zonula Adherens:
Bu yapıda hücre membranları birbirinden
uzaklaşır.
İntersellüler aralık 100-150 Angstron kadardır.
mf
ZA
103. 2. Zonula Adherens:
Hücrenin apikalinden
derine doğru zonula
okludensi zonula adherens
adı verilen bir yapı izler.
104. Aralık yapiştırıcı mukoprotein materyal ile doludur.
Membranların sitoplazmik yüzünde sitoplazma
yoğundur ve yoğun tonofibril bantları bulunur.
Bu tonofibriller yüzeye paralel seyreden bantlar
şeklinde ilerler ve terminal ağ ile devam ederler.
105. Microvilli
Terminal ağ mikrovilluslar
içinde bulunan kontraktil
flamentlerin bağlandığı
yerdir.
Böylece zonula adherens Terminal
terminal ağdan çıkan Web
kontraktil flamentleri gergin
tutar ve mikrovillus taşıyan
yüzeyin kontrasyonuna
yardım eder.
ZA
106. Hücrelerin yan yüzlerinde ve serbest yüzün
hemen altında alt alta bulunan hücrelerin bütün
çevresini dolanan zonula okludens ile zonula
adherens ışık mikroskobu düzeyinde terminal tıkaç
veya terminal bar olarak yorumlanırlar.
107. 3-Makula Adherens
(Desmozom,
yapıştırıcı benek):
Bu iki yapınında
altında bulunan
yapıdır.
Epitel hücrelerinin
lateral yüzünde
değişik seviyelerde
kesintili yamalar
şeklinde görülür.
108. Komşu hücre
membranları birbirine
paraleldir.
Aralarında zonula
okludens ten daha geniş
bir aralık var.
Sitoplazmik yüzde ise
kontraksiyon özelliği
olmayan saç tokası
şeklinde ve tono fibril
içeren yoğun bir madde
birikmiştir.
109. Membranların arasında plaque
sialik asitten zengin muku
proteinler ve bunlar içine if
gömülü ince fibriller var.
Bunlar hücreler arasındaki
kohezyonu kuvvetlendirirler.
110. Bu desmozom bölgelerindeki epitel
hücrelerindeki mesafe kapanmadığı için epitel
hücreleri arasında doku sıvısı kolay olarak dolaşır.
Bu üç yapı epitel hücrelerini kohezyon ile bir
arada tutar ve epitelin yapısal bütünlüğünü
oluşturur.
Zonula okludensde hücreler arası mesafe
kapandığı için lümenden intersellüler aralığa
madde geçişini engeller bu da hücrede
absorbsiyon ve transfort olayları için önemlidir.
111. 4. ARALIKLIBAĞLANT (NEXUS, GAPJUNCTĠON)
Bu oluşumda hücreler arası mesafe çok dardır ve
yarıklar şeklindedir.
Mesafe 20 Angstron kadardır (zonula okludens ile
karıştırılabilir) fakat membranlar arasında belirli bir
aralık var hücreler arasındaki bu dar aralıkta; bir
bölümü membran içine gömülü silindir biçimli içi boş
protein yapılar vardır.
112.
113. Bu kısa borucuklar ile komşu hücre membranları
birbirine bağlanır.
Bu borucuklar küçük moleküllerin direkt geçiş yeridir.
Geçişen madde intersellüler aralık ile temas etmez
ve dolayısı ile bu geçişte her hangi bir madde kaybı
söz konusu değildir.
Bu borucuklardan şeker, amino asitler vs bazı
hormanlar rahat geçebilir.
Bu bölgelerdeki elektriki dirençte düşüktür.
İmpuls bir hücreden diğerine kolayca geçebilir.
114.
115.
116. HEMIDESMOSOMES
Found at basal surface of stratified squamous
epithelia
Cytoplasmic portion has attachment plaque with
10nm filaments
Nu
Hemidesmosomes
Basal Portion of Cell
117. ADHESIVE SITES
Zonula occludens- principally restricts
passage of substances across epithelium
Zonula adherens, macula adherens- guard
against physical disruption of epithelium
(adhesive)
118. CELL SURFACE MODIFICATIONS OF
EPITHELIUM
Microvilli
Stereocilia
Cilia
Lateral and basal infoldings
119. MICROVILLI
Cytoplasmic, finger-like
protrusions of apical
surface of epithelium
Number and shape
usually correlate to
absorptive capacity
(increase free surface
area)
120. MICROVILLI
Intestinal
epithelium-
distinctive border of
vertical striations
Detectable by light
microscopy- striated
border
CT
121. MICROVILLI-
Microvilli
STRUCTURE
Core of actin
microfilamentsanchored to
tip and sides of microvillus
Terminal
Interact with terminal web
Web
of horizontal filaments just
below base of microvilli
(Cause contractile
oscillations that facilitate
absorption)
ZA
122. STEREOCILIA
Very long, irregular projections from apical
portion of epithelial cells of epididymis and
sensory cells of ear
Long microvilli
123. CILIA
Short, fine structures projecting from apical
portion of cell
Dark-staining bodies at base of cilia due to
basal bodies (modified centrioles)
125. CILIA- STRUCTURE
2 central microtubules surrounded by 9
doublets
Outer paired microtubules continuous with
basal body
Plasma Membrane
Microtubule Doublet
Dynein
126. CILIA
Undergo regular synchronous undulating
movements creating a wave across the
epithelium
Creates flow of mucous and other materials
across epithelium
127. CILIARY MOVEMENT
Based on movement of microtubules in
relation to one another
Dynein arms form bridges between adjacent
doublets
Addition of ATP produces sliding movement
128. KARTEGENER’S SYNDROME
Absence of dynein arms
Respiratory difficulty
Males sterile- flagellum of sperm is modified
cilium
130. BASAL INFOLDINGS
Also prominent in cells that transport fluid
(kidney tubules)
Nu
Mitochondria
(Active Transport)
131. GLANDS- CLASSIFICATION
Exocrine- secrete substances onto a surface
(usually through ducts or tubules)
Endocrine- secrete products (hormones) into
blood stream- ductless
132. EXOCRINE GLANDS-
CLASSIFICATION
Unicellular- goblet
cells in lining of
intestine and
respiratory tract
Villus of human ileum-
Junqueira et al., 1995
133. EXOCRINE GLANDS-
CLASSIFICATION
Multicellular- several types characterized by
arrangement of glandular cells and
organization of ducts
Simplest is “sheet” of secretory cells- lining of
stomach
136. GLANDULAR SECRETORY
CELLS
Mucous
producing cells-
viscous, slimy
secretions;
appear empty by
routine H/E;
nuclei often
flattened against
base of cell
Sublingual Gland
Junqueira et al., 1995
137. GLANDULAR SECRETORY
CELLS
Serous producing
cells- watery
secretions; usually
intensely stained
with eosin; nuclei
usually rounded or
oval
Pancreas
Junqueira et al., 1995
138. Glandular Epithelia
Pancreas, adrenal medulla, sebaceous
glands, salivary glands, mammary glands
Sweat glands (little synthetic activity; transfer
of molecules and ions from blood)