İnovatif Kimya Dergisi Sayı-35 Anlatılan Konu Başlıkları
Elbise ve Tekstilin Kimyası
İmmunoassay
Nano Nedir?
Otomotiv Sanayide Kimya
Yapay Tatlandırıcılar
H-Endeksi
Doğal Yollarla Böcek ve Haşerelerle Mücadele
Çimento Endüstrisinde Sürdürülebilirlik
Ayın Röportajı : Intel Corporation Proses Teknolojileri Gelistirme Yüksek Mühendisi Sayın Dr. Hayriye Merve Yurdacan Hanım ile Röportaj
Ayın Web Sitesi, Kimya Sektöründen Haberler, Kimya Sözlüğü, Kimya Bulmacası ile Vanadyum Elementi
İyi okumalar dileriz.
1. 1
Kimya
Dergisi İNOVATİFKimya Dergisi
YIL:4 SAYI:35 HAZİRAN 2016
ELBİSE VE
TEKSTİLİN
KİMYASIH-ENDEKSİ
NANO NEDİR?
İMMUNOASSAY
OTOMOTİV SANAYİDE KİMYA
YAPAY TATLANDIRICILAR
DOĞAL YOLLARLA BÖCEK VE
HAŞERELERLE MÜCADELE
ÇİMENTO
ENDÜSTRİSİNDE
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
AYIN
RÖPORTAJI
2. KURALLARIMIZ1. İnovatif Kimya Dergisi yazılarını herhangi bir
makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını
aldığınız kişiye mail atarak haber vermek, kullanmış
olduğunuz yazıların kaynağını ise dergi olarak
belirtmek durumundasınız.
2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci
derece yazara aittir. Bu konu hakkında bir sorun
yaşıyorsanız ilk olarak yazara ulaşmalısınız.
3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza
gelebilecek felaketlerden ya da işlerden dergi
sorumlu değildir.
4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimlerde,
yazılarda kesinlikle kaynak belirtilmek zorundadır.
Aksi durum olduğu zaman bunu yazarın kendisine
ulaşarak sormalısınız. Çünkü bize yazı gönderen
yazarlarımızdan ricamız telif haklarına riayet
ederek fotoğrafları dökümanlarına eklemeleri.
Buradan çıkacak problemlerden doğrudan yazarlar
sorumludur. Dergi sorumlu değildir.
5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız
var ise yazılarınız için Yavuz Selim KART ile
konuşabilirsiniz. Dergi ile iletişim kurmak için ise
iletisim@inovatifkimyadergisi.com adresine
mail atabilirsiniz.
6. Dergimizde yayınlanmasını istediğiniz yazıları
info@inovatifkimyadergisi.com mail adresine
göndermelisiniz. Bu mail adresine gönderdiğiniz
yazılarda bir eksiklik var ise editör tarafından
incelenecektir. Eksik kısımları var ise size geri
dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiyelerde
bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca bunu
kendinizi küçümsemek olarak görmeyin. Amaç
daha güzel bir yazı ve daha güzel bir dergi.
7. Tarafımıza çok yazı gelmediği takdirde her yazıyı
yayımlamaya gayret edeceğiz lakin başkalarının
yazılarını kendi yazmış gibi gönderenler, kaynaksız
yazı gönderenler, çok kısa yazı göndenlerin
yazılarını maalesef yayımlamayacağız.
8. Dergide dini ve siyasi içerikli yazılar yayımlanmaz.
Herhangi bir dini grubu temsil eden ya da herhangi
bir siyasi grubu temsil eden söz ve kelimeler
yazınızda olursa dergi o kısımları değiştirmeniz
konusunda sizi uyarır. Değiştirmezseniz dergi
yayımlamama hakkını ya da yazının o kısmını
değiştirme hakkını elinde tutar. Bu konuda son söz
dergi yöneticisine aittir.
9. Bu dergide kimya ilmi üzerine okuyan, kimya
ilmine meraklı, kimya ilmi ile ilgili araştırma
yapmayı seven herkes yazabilir.
10. Dergi ekibimiz gönüllü kişilerden oluşmuştur.
Bu dergi ilk kurulduğu zamandan beri böyledir.
Dergi ekibinde olan herkes bu kuralı kabul etmiş
sayılır. Gelen kişilere en başta bu kural söylenir.
Görevini yapmayan, dergide anlaşmazlık çıkaran,
huzur bozan, dergi yöneticisini dinlemeyen kişiler
ekipten çıkarılır.
11. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu kişi
buraya ek maddeler koyup değiştirme yetkisine
sahiptir.
12. Dergiyi okuyanlar ve dergi ekibi bu kuralları
kabul etmiş sayılırlar.
http://www.inovatifkimyadergisi.com
https://www.facebook.com/InovatifKimyaDergisi
https://twitter.com/InovatifKimya
https://instagram.com/inovatifkimyadergisi
http://inovatifkimyadergisi-blog.blogspot.com.tr
https://www.youtube.com/channel/UCmIkYbQtd8LtCP6GVL0tVGQ
https://plus.google.com/+Inovatifkimyadergisi
https://www.linkedin.com/profile/view?id=AAIAABHWzAYBk8n_O2X-
p0LJgn9bB-aLM6w0-3pw
SOSYALMEDYA
3. Ekibimiz
YAVUZ SELİM KART HATİLE MOUMİNTSA
PELİN TANTOĞLU
KİMYA MÜHENDİSİ KİMYA
KURUCU-YÖNETİCİ
KİMYAGER
FACEBOOK EDİTÖRÜ
FACEBOOK EDİTÖRÜ
SİZ DE EKİBİMİZE KATILIN
4. EDİTÖRDEN
35. Sayıdan Herkese Merhaba
Öncelikle bize olan ilgi ve alakanız için çok teşekkür ediyoruz.
Her geçen gün büyümeye devam eden e-dergimize olan ilginiz
ve alakanız çok değerli.
Bu ay birbirinden ilgi çekici konular ile karşınızdayız.
Ayrıca bu ay Intel Corporation Proses Teknolojileri Gelistirme
Yüksek Mühendisi Sayın Dr. Hayriye Merve Yurdacan Hanım ile
Röportaj yaptık. Bize olan ilgi ve alakası ve röportaj için kendisine
çok teşekkür ediyoruz.
Bize her zaman sektör ya da kimya ile ilgili bir konuda yazıp
gönderebilirsiniz.
Keyifli okumalar dileğimizle
5. İÇİNDEKİLER DOĞAL YOLLARLA BÖCEK VE
HAŞERELERLE MÜCADELE 7
11
15
20
25
35
37
44
10
13
16
24
27
36
43
45
PROF. DR. SANCAR NOBEL KİMYA
ÖDÜLÜ’NÜ ANITKABİR’E
ARMAĞAN ETTİ
4 MİLYAR DOLARLIK GAZ-KİMYA
RAFİNERİSİNİN AÇILIŞI YAPILDI
İMMUNOASSAY
KİMYA İHRACATI YÜZDE
14,75 AZALDI
ALMAN ŞİRKETLER DENİZLERİ
PLASTİKTEN ARINDIRACAK
ÇİMENTO ENDÜSTRİSİNDE
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
PETROL DEVLERİ PLASTİK POŞETÇİ
OLUYOR
ELBİSE VE TEKSTİLİN KİMYASI
BOYA SEKTÖRÜ YÜKSELİŞE GEÇTİ
H-ENDEKSİ
HİDROJENLİ YERLİ PİL
BAYER’DEN MONSANTO’YA
62 MİLYAR DOLARLIK TEKLİF
ÇİN, HİDROJEN İLE ÇALIŞAN TRAMVAY
GELİŞTİRDİ
TÜRKİYE’DEKİ BOR DÜNYAYA
700 YIL YETER!
OTOMOTİV SANAYİDE KİMYA
7. 7
GIDA TEKNİKERİ
BERRE MORÇÖL
MEZUN
ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ
berremorcol@gmail.com
7
DOĞAL YOLLARLA BÖCEK VE
HAŞERELERLE MÜCADELE
B
öcekler tüm yıl boyunca yaşayabilen canlılardır.
Yazın yavrulama dönemide olunca onlarla daha çok
karşılaşıyoruz. Bir de bunun için önlem almadığımızda
ise adeta böcekleri evimize davet etmiş oluyoruz. Aslında
sistematik bir şekilde hareket edip, onları istemediğimizi belli
edersek.Hiçbir böcek evimize gelmeyecektir.
Nasıl önlem alırız neler yapabiliriz ?
-Açıkta gıda bırakmamaya özen göstermeli. Ekmek kırıntıları, yemek artıkları
böcekler için ziyafet oluyor adeta.
-Böceklerin barınabilceği ortamları iyi gözlemlemeli. Evin çatlak yerlerinin
kapatılması karıncaların yolunu kesmiş olacaktır.
-Böceklerin yine en çok barındığı nemli ortamları evimizde sağlamamalıyız.
Haşere İlaçları
Böcekler aslında doğal yaşamın ayrılmaz
parçalarıdır. Hiçbir şey sebepsiz yaratılmıyor.
Küçücük böcekler ya da sivrisinekler için çok
ağır zehirlerle evin içerisinde böcek avına
çıkmaya gerek yok. Oysa böcekleri tanıdıktan
sonra aklınızı kullanmanız yeterli. İnsanı bile
öldürecek derecedeki zirai mücadele ilaçlarını
evin içine sokar, onlarla böcek ilaçlama
mücadelesi yapıyorum derseniz; aslında onlarla
kendi evinizi öldürmüş oluyorsunuz.
Böyle ağır ilaçları evimize sokmamalıyız. Eğer
böyle bir tavsiye alırsanızda asla dikkate almayın.
Evin içerisine zirai bir ilacı tavsiye eden bir insan
ya cahildir ya da canidir.
Bahçe katlarında olan evler toprağa yakın
olduğu için daha fazla nemli olur. Bahçeye
yakın oldukları için böcekler daha kolay
girebilirler. Ama kapı açık olsa bile onların önüne
hoşlanmadıkları bariyerler koyabilir,onları iyi
ağırlamamak adına hazırlayacağımız doğal
yemler ile onları daha zararsız bir şekilde
uzaklaştırabiliriz.
8. 8
Karıncalar
Böcek ve haşereden ziyade yazın daha çok karıncalar ile sık karşılaşıyoruz.
Balkon kapıları, mutfak tezgahları.. kısacası her yerdeler . Birkaç pratik
yöntemle karıncaları evimizden uzak tutmak mümkün.
İşte yaz boyunca işinize yarayacak doğal çözümler:
Salatalık: Karıncalar salatalık kabuklarını hiç sevmezler. Sabah
kahvaltınızdaki salata kabuklarını atmayın ve girdikleri yerlere kabukları
yerleştirin işe yaradığını göreceksiniz.
Limon: 1-2 adet limonu dilimleyip. Karınca olan yerlere koyabilirsiniz.
Çok kısa süre içinde o bölgeye karınca gelmeyecektir
Sarımsak: Yüzyıllardır her derde deva olan sarımsak karıncaları
uzaklaştırmak için de çok etkili. 5-6 diş sarımsak yeterli olacaktır.
Kireç: İlginçtir ki sıradan bir okul tebeşiri ile yeri çizerseniz karıncalar o
çizgiyi geçemezler.
Bebek pudrası: Hemen hemen her evde bulunan pudra ile kökten
bir çözüm sağlayabilirsiniz. Pudra karıncaların nefes yollarını tıkar ve
karıncaları öldürür.
Karafatmalar
Hemen hemen birçok gıdayı tüketen karafatmalar
bazı kokuları ve gıdaları sevmezler.Örnek vermek
gerekirse; nane,sarımsak,okaliptüs,defne yaprağı gibi
keskin kokulara gelmezler.Doğal bir yem ile onları yok
etmek mümkün.Evinizde çok basit hazırlayabilceğiniz
bir yöntem.
-Patatesleri haşlayın.İçine yumurta sarısı ve boraks
ilave edin.Karıştırıp küçük toplar hazırlayın.
Karafatmaların geldiği yerlere koyun.Bu yem onların
sindirim sistemini bloke edip onları hayatımızdan
tamamen çıkaracaktır.
Not: Boraks onların ölmesini veya ortamdan
uzaklaşmalarını sağlayacaktır. Onlarla mücadele
etmediğinizde ise bir çift böcek 1 yılda 200 bin adede
ulaşır. Hazırladığımız yemin hiçbir canlıya zararı
yoktur. Boraks toksik (zehirli) bir madde değildir.
9. 9
Sivrisinekler
Yaz ayları boyunca bağışıklık sistemimizden,
gıdamıza kadar bizi etkileyen canlılardır.Bazı insanları
sivrisinekler çok ısırır, bazılarını ise ısırmaz.Yine
doğal yöntemlerle sivrisinekleri uzaklaştırabiliriz.En
etkili yöntemlerden birisi sarımsaktır.Eğer sarımsağı
gıda olarak tüketirseniz kokusunu karnınızda
alacağından dolayı sivrisinekler sizden hem uzak
duracaktır hemde antibiyotik özelliğiyle sizi koruyup
sivrisineklerin size gelmemesini sağlayacaktır.
Kısacası böcekler ve sinekler sarımsak sevmez;
Özellikle amazon ormanlarına giden insanlar oraya
gitmeden bir hafta önce sarımsak yutmaya başlarlar.
Tenlerine o sarımsağın kokusu sirayet ettikten sonra
onlara yılan, börtü böcek ya da kene kesinlikle
yaklaşmaz. Hatta sarımsağı cebinizde bile taşısanız
sizi korur. Yuttuğunuz zaman da teninizde belli
belirsiz bir koku olur. Biz çoğu zaman algılamayız
ama böcekler bunu bilir ve sizden uzak dururlar.
Hiçbir canlı zirai ilaçlarla ölümü haketmiyor.
Keşke hiç bir canlı ölmese ama doğanın kanunu
gereği istemesekte buna engel olamıyoruz. Sizlerle
paylaştığım bu doğal yöntemlerle onları daha masum
bir şekilde uzaklaştırabilir, yaz dönemini rahat bir
şekilde atlatabiliriz.
Kaynaklar :
http://www.bocekler.org/2014/06/haserelerle-dogal-yontemlerle-nasl.html
http://www.kadinmagazin.net/boceklerden-kurtulmanin-dogal-yollari.html
http://ystkimya.ythtasarim.com/tag/bergama-bocek-ilaclama/
10. 10
HaberYabancı
PETROL DEVLERİ
PLASTİK POŞETÇİ OLUYOR
Petroldeki sert düşüş dev petrol firmalarını
petrokimya ürünleri ve plastik üretmeye
zorluyor. Bazı şirketlerin kârının yüzde 75’i artık
petrokimyadan geliyor
Petrolün varil fiyatının yüksek olduğu dönemlerde
milyarlarca dolar kazanan Exxon, Shell ve BP
gibi dünya petrol devleri düşen fiyatlar nedeniyle
plastik işine dönüyor. Kârlar eriyince plastik
poşetten, boyaya kadar geniş bir yelpazede seyreden
petrokimya ürünlerine ilgi arttı. Shell CEO’su Simon
Henry’nin, “Kimyasallar yeniden radar ekranımıza
girdi” diyerek özetlediği yeni trendte petrol arama
birimleri de gözden düşüyor.
Kârın 75’i Petrokimyadan
Petrokimya ürünlerinin gelirlerin içindeki payı
artarken petrolün ucuzlaması plastik ürünlerin
üretiminde maliyetleri de aşağı yönde çekiyor.
Çünkü petrokimya ürünleri üretiminde kullanılan
hammaddelerin fiyatları da düşüyor. Total’in
CFO’su Patrick de la Chevardiere, geçtiğimiz hafta
“Petrokimyasallar aslında şu anda oldukça iyi
gidiyor” değerlendirmesinde bulundu. Kârda büyük
paya sahip olmaya başlayan petrokimya ürünlerinde
en çarpıcı rakamlardan biri Exxon Mobil’de.
Şirketin 1.8 milyar dolar olarak açıkladığı ilk
çeyrek kârının yüzde 75’i petrokimya ürünlerinden
geldi. Şirketin kârının en büyük kısmı etilen ve
propilen üretiminden geldi. İki yıl önce şu anda
yüzde 75 olan petrokimyanın payı yüzde 13 gibi
düşük bir orandaydı. Shell’in ilk çeyrekte 1.55
milyar dolar açıkladığı gelirin 377 milyon dolarlık
kısmı petrokimyadan geldi. Shell ayrıca geçtiğimiz
hafta Asya’dan neftyağı talebinde artış ile birlikte
satışlarında geçtiğimiz yıla oranla yüzde 82 artış
olduğunu kaydetti.
11. 11
Yerli
Haber KİMYA İHRACATI
YÜZDE 14,75 AZALDI
Kimya ihracatı yüzde 14,75 düşüşle 1 Milyar 233
Milyon Dolar olarak gerçekleşti.
Türkiye genelinde ihracat Nisan ayında da
gerilemeye devam etti. Kimya sektörünün önemli
ihracat pazarlarına hâkim olan olumsuz hava,
sektörün Nisan ayı ihracat rakamlarına da yansıdı.
Kimya ihracatı geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde
14,75 azalarak 1 milyar 233 milyon dolara geriledi.
Ocak – Nisan döneminde ise yüzde 11,65 düşüşle 4
milyar 571 milyon dolar oldu. AB ülkeleri Nisan ayı
ihracatından aldıkları yüzde 38’lik pay ile sektöre
moral verdi.
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri
İhracatçıları Birliği (İKMİB) verilerine göre Nisan
ayında kimya ihracatı geçtiğimiz yılın aynı ayına göre
miktarda yüzde 7,29 azalış ile 1 milyon 525 bin ton,
değerde ise yüzde 14,75 düşüşle 1 milyar 233 milyon
dolar olarak gerçekleşti. Geçtiğimiz ay kimyanın en
çok ihracat yaptığı ülkeler sırasıyla; Almanya, Irak,
Mısır, Singapur, Hollanda, İngiltere, İran, İtalya,
Amerika Birleşik Devletleri, İspanya oldu. Nisan
ayında Singapur’a yapılan ihracattaki yüzde 362’lik
artış dikkat çekti.
Nisan’da en çok ihracat gerçekleştirilen ilk 10 ülkenin
yarısını AB ülkelerinin oluşturduğu görülürken,
AB ülkeleri 464 milyon 845 bin dolarlık ihracat ve
yüzde 38’lik pay ile sektöre gelecek aylar için umut
verdi. Hollanda’ya yapılan ihracat yüzde 95,68 ve
İngiltere’ye yapılan ihracat yüzde 44,45 oranında
artış gösterdi. Kimya sektörünün en önemli hedef
pazarlarından biri olan ABD’ye yapılan ihracat
Nisan ayında yüzde 11,22 arttı ve ülkeyi en fazla
ihracat gerçekleştirilen ülkeler arasında 9’uncu
sıraya yükseltti. Geçtiğimiz ay plastikten organik
kimyasallara, minerallerden eczacılık ürünlerine
kadar pek çok alt sektörde ABD’ye 37 milyon 274 bin
dolarlık ihracat yapıldı.
Ocak-Nisan dönemindeki kimya ihracatının toplamı
ise geçen yılın aynı dönemine kıyasla miktarda yüzde
1 artışla 5 milyon 810 bin ton; değerde yüzde 11,65
düşüşle 4 milyar 571 milyon dolar oldu. Bu dönemde
en çok ihracat yapılan ülkeler; Almanya, Mısır, Irak,
12. 12
İtalya, Hollanda, İran, Suudi Arabistan, İngiltere,
Birleşik Arap Emirlikleri ve Yunanistan olarak
sıralandı.
Sektörün Nisan ayı ihracat rakamlarını değerlendiren
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri
İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı
Murat Akyüz, “Türkiye genelinde ihracattaki
gerileme eğilimi sektörümüzde de görülüyor.
Irak, Suriye gibi sadece ihracat değil nakliyemizde
de önemli rol oynayan ülkelerde bir türlü
normalleşmenin sağlanamaması bu yıl da maalesef
ihracatçılarımızı zorluyor. Bununla birlikte emtia
ve petrol fiyatlarındaki düşüşün olumsuz etkilerini
de görmeye devam ediyoruz. Tabii ki bunlar
bizim çalışmalarımızın ve hedeflerimizin önünde
engel değil. Tüm zorluklara rağmen ihracatımızı
yukarıya taşımak için var gücümüzle çalışıyoruz.
Dünyada yaygın üretilen ürünlerden yaptığımız
ihracat yerine odağımıza daha spesifik ürünleri
koyarak katma değeri yükseltmenin yollarına
bakıyoruz” dedi.
13. 13
KİMYA MÜHENDİSİ
GAMZE NUR TEZGİDER
ÖĞRENCİ
SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ
nurtezgider@hotmail.com
13
H-Endeksi
P
ek çok makalenin yazılmasına, karşı
görüşlerin oluşmasına sebep olan h-endeksi
kavramını birçoğumuz duymamıştır.Peki
bilim insanlarının bilimsel değerinin ölçülmesinde
kullanılan h-endeksi nedir?Ne kadar doğrudur?
Jorge E. Hirsch tarafından 2005 yılında her bilim
insanının araştırma performansını değerlendirmek
üzere önerilmiş adına h-göstergesi(h-endeksi)
denilmiştir. H-endeksinde ele alınan iki şey vardır.
Bunlar;yayınlanan yayın sayısı ve bu yayınlarda
yapılan atıf sayısıdır.Bunlara bakılarak bilim insanı
akademik açıdan değerlendirilir.H-endeksi yalnız
bilim adamlarının değil akademik topluluklarının da
değerlendirmesi,sıralanmasında kullanılır.Bir bilim
adamı üzerinden h endeksini açıklayacak olursak;
bilim insanın yayınları aldığı atıf sayısına göre çoktan
aza doğru sıralandığında yayın sayısı ile atıf sayısının
eşit olduğu makale o bilim adamının H endeksi
olmaktadır.
H-endeksinde amaç; bilimsel değer ve yayın ile
ilgili görüşlerde bulunabilmek,bilimsel yayın ve
atıf performansını değerlendirebilmek,disiplinler
arasındaki farklılıkları ve benzerlikleri ortaya
koyabilmektir.
Hirsch araştırmacıların çıktılarını değerlendirirken
kullanılan toplam yayın sayısı,toplam atıf sayısı,yayın
başına düşen atıf sayısı,önemli yayınların sayısı,
önemli yayınlara yapılan toplam atıf sayısı gibi
ölçütler oranla h-endeksinin daha çok tercih
edilebilecek bir ölçüt olduğunu savunmaktadır.Buna
göre h-endeksi araştırmacıların bilimsel faaliyetlerini
değerlendiren ve araştırmacılar arasında sıralama
yapan bir ölçüttür.
H-endeksini onaylayan doğruluğuna inanan
insanların olmasına karşın bir bilim insanın yaptığı
faaliyetleri, başarısını bir ölçüte bağlanmasını pek de
doğru bulmayan çok sayıda insan olmuştur.Olumsuz
eleştirilmesinin nedenleri;az sayıda yayın yapan fakat
çok sayıda atıf alan bilim adamının h-endeksinin
düşük olması ve atıf sayısı ne kadar yüksek olursa
olsun alınabilecek en yüksek h-endeksi değerinin
yayın sayısı kadar olması olmuştur.Diğer bir önemli
neden ise bilim yaşamı daha uzun olan insanların
h-endeksinin daha yüksek olmasıdır.Uzun süreli
akademik hayatı olmuş bir bilim adamı ile kısa süreli
akademik faaliyet göstermiş bir bilim adamının
kıyaslanması adaletli bulunmamıştır.
Ülkelerin h-endeksi üzerine birçok araştırma
yapılmış ve 40 ülke değerlendirilmiştir.ABD ‘nin 749
ile en yüksek h-endeksine sahip olduğu görülmüştür.
Türkiye’nin ise tüm alanlar için h-endeksinin 66
olduğu ve genel sıralamada 29.sırada yer aldığı
yapılan araştırmalar sonucu belirlenmiştir.Ülkeler
arası üniversite h-endeksilerine bakıldığında
14. 14
ise Türkiye’nin ABD,Avrupa ve Uzakdoğu
üniversitelerinden gözle görülür bir değerle daha
düşük olduğu saptanmıştır.Fakat yapılan istatistiklere
göre Türkiye’nin h-endeksi değerinde zamanla
gelişme gösterdiği gözlenmiştir.
H endeksi yüksek olan ülkelerin araştırma ve
araştırıcıya verdiği önem oldukça fazladır.Araştırma
kültürlerinin olması h-endeksinin yüksek olmasında
en büyük faktördür.
Ülkemizde h-endeksi konusunu ele alan kişi
sayısı oldukça kısıtlıdır.Bunlar arasında Bahattin
Baysal ve Mehmet Doğan’ın yazıları ve çalışmaları
birçok kişinin dikkatini çekmeyi başarmıştır.
Çalışmalarında farklı bilim dallarındaki
araştırmacıların h-endeksi değerleri saptanmış
ve araştırmacılar arasında sıralamalar yapılmıştır.
Bunun gibi çalışmalar bilimsel yayınların
değerlendirilmesindeki ölçütlere yönelik tartışmaları
arttırmasıyla beraber atıf sayısının ve h-endeksinin
bilim insanlarının başarısında önemli bir ölçüt olarak
kullanılabileceğini de göstermiştir.
Kaynaklar :
https://core.ac.uk/download/files/418/11884737.pdf
http://www.kimyablog.com/h-indeksi-nedir-ne-degildir/
http://uvt.ulakbim.gov.tr/tip/sempozyum5/page132-135.pdf
http://eprints.rclis.org/12544/
http://www.akademikpersonel.org/anasayfa/turkiyenin-en-basarili-bilim-insanlari.html
15. 15
HaberYabancı
4 MİLYAR DOLARLIK GAZ-KİMYA
RAFİNERİSİNİN AÇILIŞI YAPILDI
Ülkenin üstyurt bölgesinde hayata geçirilen gaz-
kimya rafinerisinin açılışı gerçekleştirildi. Yılda 4.5
Milyar metreküp doğal gaz işlenecek.
Özbekistan’ın kuzeyindeki Üstyurt bölgesinde Güney
Kore işbirliğiyle gerçekleştirilen ve proje tutarı 4
milyar dolar olan gaz-kimya rafinerisi faaliyete geçti.
Özbekistan’da Güney Kore iş birliğiyle inşa edilen
Üstyurt Gaz-Kimya Rafinerisi’nin resmi açılışı
Özbekistan Başbakanı Şevket Mirziyayev, Güney
Kore Başbakanı Hwang Kyo-ahn ve diğer yetkililerin
katılımıyla gerçekleştirildi. Açılış töreninde
konuşan Mirziyayev, söz konusu projenin iki ülke
arasındaki çok eskiye dayalı dostluğun yeni bir
simgesi olduğunu kaydederek, hükumetinin Güney
Koreli işletmelerin ülkedeki yatırımlarını her zaman
desteklediğini belirtti.
Hwang da rafinerinin Özbekistan ve Güney Kore
arasındaki verimli iş birliğinin açık bir örneği
olduğunu ifade ederek, ülkesinin Özbekistan ile her
alandaki işbirliğini geliştirmekten yana olduğunu
belirtti. Hwang, Üstyurt Gaz-Kimya Rafinerisi’nin
faaliyete başlamasının, iki ülke arasında petrol-
gaz alanındaki işbirliğinin gelişmesine de hizmet
edeceğini dile getirdi.
Resmi açılış töreni kapsamında Mirziyayev, Hwang
ve diğer yetkililer, gaz-kimya rafinerisini gezerek
incelemelerde bulundu.
16. 16
Haber
Yerli
BOYA SEKTÖRÜ YÜKSELİŞE GEÇTİ
Bursa boya sektörü temsilcileri, inşaat sektörünün
hızla büyümesi nedeniyle, kimya sektörünün önemli
alt sektörleri arasında yer alan boya sektörünün son
yıllarda önemli bir gelişim gösterdiğini belirtti. Boya
üreticileri sektörü geleceğe taşıyacak olan stratejinin,
inovatif ürünler olduğu görüşünde.
Sektör çevrelerine göre, Bursa'nın boya tüketimi
yaklaşık 21 milyon litre civarında.
Bursa'da tüketilen inşaat boyalarının büyük bölümü,
Marshall, Dyo, Polisan gibi büyük markalara ait
olmakla birlikte, Bursa'da üretilen Akiş, Damla,
Tuna, Altınmakas, Üçmavi marka boyaların da
pazarda ciddi bir ağırlığı bulunuyor.
İnşaat sektörünün hızlı büyümesi, özellikle yeni
yapılan konut projeleri ve yenileme pazarı boya
tüketiminin artacağına işaret ediyor.
Bursa boya sektör temsilcileri, gerek Bursa yerel,
genel de ülke genelinde markalı boyalarla rekabet
için Ar-Ge çalışmalarını artırmak gerektiğini
belirtiyorlar.
Boya üreticileri, kendi bölgeslerinde bir üretim
ve çekim merkezi olma hedefiyle gelişimini
şekillendirmeye çalışıyor.
Bursa Boya sektörü temsilcileri, görsel olmaktan öte
koruyucu amaçlı boyama bilincinin de her geçen
gün artmakta olduğunu söyledi. Giderek büyüyen ve
kat edecek daha çok yolu olan rekabet dolu bir pazar
ortamında olduklarını ifade eden boyacılar, kentsel
dönüşümün sektörün önünde önemli bir dönüm
noktası olduğunu belirttiler.
Firma yetkilileri, sektörün geleceğini
değerlendirirken, Bursa'da özellikle site yerleşiminin
yoğun olarak bulunduğu Nilüfer ilçesinde
mantolamaya yoğun bir ilgi gösterildiğine dikkatler
çektiler.
Boya sektörünün temsilcileri, boya sektörünü
değerlendirdiler.
Ar-Ge ve inovasyona önem
vermeliyiz
Ahmet Yiğitbaşı BOSAD YKB
Türkiye ihracatında büyük paya sahip olan kimya
sektörünün önemli alt sektörleri arasında yer alan
boya sanayimiz son yıllarda önemli bir gelişim
gösterdi. Bu gelişim süreci ekonomik büyüme hızı
ile orantılı olarak devam etmekte. Türkiye boya
pazarının yurt içi ekonomik büyüklüğü yaklaşık 2
milyar dolar civarında. Türk boya sanayinin kendi
17. 17
bölgesinde bir üretim ve çekim merkezi olma
hedefiyle gelişimini devam ettireceğini öngörüyoruz.
Avrupa standartlarında üretim yapan ve teknoloji
altyapısını sürekli yenileyen bir sektör olarak
Asya pazarlarındaki gelişimi yakından izlememiz
gerektiği inancındayız. Özellikle sanayi boyalarında
önemli fırsatlar bulunmakta.Boya ve hammaddeleri
sektörünün, küresel pazardaki gelişimi sürüyor.
Türk boya sektörünün yurtiçi ve yurtdışı toplam
ekonomik değerinin 2.5 milyar dolar civarında
olduğunu söyleyebiliriz.
Üretimin miktar bazında yüzde 60'ını inşaat, yüzde
40'ını sanayi boyaları oluştururken; değer bazında ise
üretimin yüzde 60'ını sanayi boyaları, yüzde 40'ını
inşaat boyaları oluşturuyor. Türkiye'de boya sanayi
bağlı olduğu ana kimya sektörü içinde son yıllarda
önemli bir gelişim gösterdi. Bu süreçte sektör önemli
de bir ekonomik büyüklüğe ulaştı.
Boya sanayimiz içinde miktar bazında üretimin
yüzde 60'ını oluşturan inşaat boyaları ya da diğer
adıyla dekoratif boyalar, önemli bir ekonomik
büyüklüğe sahip. Son 5 yıllık dönemde kentsel
dönüşüm süreci ile birlikte inşaat sektörü bağlantılı
gelişmeler boya sektöründe önemli bir olumsuzluk
yaratmadı. Bunun temel nedeni inşaat boyalarındaki
toplam yurt içi pazarın yüzde 85'nin yenileme pazarı
olan mevcut binaların boyanmasıdır. Bu değişim
süreci ancak dış cephe inşaat boyalarında bir miktar
olumsuzluğa neden oldu diyebiliriz. Boya sanayimiz
ayrıca son 3 yıllık dönemde Ar-Ge teşvikleri
konusunda kimya ana sektörü içinde en yüksek
ivmeyi gösteren sektör konumunda bulunuyor.
Türk boya sektörünün uluslararası alandaki
başarısının temelinde bölgesel üretim gücü
ve teknolojik yapısıyla ulaştığı seviye geliyor.
Sektörümüz üretim gücü olarak Avrupa'nın ilk 5'ine
giriyor.
Önümüzdeki 10 yıllık dönemde ise sektörel
hedefimiz Avrupa'da ilk 3 arasında yer almak. Bu
başarının devamı için üretim ve teknoloji altyapımızı
daha da güçlendirerek, Ar-Ge ve inovasyona önem
vermek gerektiği inancındayız.
Nanoteknoloji de yüzlerce patent
alındı
Melih İyigüllü Akiş Boya Genel
Müdürü
Türkiye'de boya sanayi, ana kimya sektöründe
önemli bir ekonomik büyüklüğe sahiptir. 2014
yılında sektörde yüzde 3-4'lük büyüme görülmüştür.
İç pazardaki boya tüketimi 2,2 milyar dolar
değerindedir. Türkiye Avrupa'nın en büyük 5.
boya üreticisi olarak Dünya pazarının yaklaşık
yüzde 2'sine sahiptir. 2014 yılında Türk boya ve
hammaddeleri sektöründe yaklaşık 903 bin tonluk
üretim gerçekleşti. Üretimin miktar bazında
yüzde 60'ını inşaat, yüzde 40'ını sanayi boyaları
oluşturmaktadır. Değer bazında ise, üretimin yüzde
60'ını sanayi boyaları, yüzde 40'ını inşaat boyaları
oluşturmaktadır. Küresel boya pazarının ekonomik
ve ticari değeri 2010-2030 yılları arasında yılda yüzde
3,5 büyümesi beklenmektedir. İlgili yeni bir alan
olan nanoteknoloji alanında, onlarca yüzlerce patent
sadece boya endüstrisi için alınmıştır.Önümüzdeki
beş yıl boyunca, hava kirliliği yönetmelikleri yeni
boya teknolojilerinin benimsenmesi arkasındaki
itici güç olmaya devam edecektir. Tüm boya ve
kaplamalar, su bazlı ve yüksek katı kaplamalar,
tozlar, UV ve iki bileşenli sistemler için beklenen
talebin nispeten yavaş bir büyümeyle de olsa iyi
bir büyüme umudu vaat etmektedir. Genel olarak,
çevre düzenlemeleri daha sıkı hale gelmekte, uçucu
organik bileşikler (VOC) ve tehlikeli hava kirleticileri
sadece sanayileşmiş dünyada değil, aynı zamanda
Çin gibi gelişmekte olan ülkelerde de, emisyonu
limitli hale gelmektedir.
Nilüfer İlçesi'ne yoğun bir ilgi
gösterildi
Murat Altınmakas Altınmakas
Boya YKB
Bursa ilimizin nüfusu 2015 verilerine göre 2.842.000
kişidir. Türkiye ortalamasında kişi başı tüketimin
7,5 lt olduğu tahmin ediliyor. Şehrimizin boya
potansiyelinin 21 milyon litre civarında olduğunu
tahmin ediyorum. İnşaat sektörü bu hızla büyümeye
devam ettiği sürece yeni yapılan projeler ve yenileme
pazarını düşündüğümüzde potansiyelin daha da
artacağını görülüyor. Görsel olmaktan öte koruyucu
amaçlı boyama bilinci de her geçen gün artmakta.
Giderek büyüyen ve kat edecek daha çok yolu
olan rekabet dolu bir pazar ortamındayız. Kentsel
dönüşüm sektörümüzün önünde önemli bir dönüm
noktası. Şehrimiz de özellikle site yerleşiminin yoğun
olarak bulunduğu Nilüfer ilçesinde mantolamaya
yoğun bir ilgi gösterildi. Ayrıca gerek kensel
18. 18
dönüşüm gerekse yeni yapılan sıfır projeler de 2008
sonrası çıkan yönetmelikle binalar Mantolama
projeleri tamamlanmış bir şekilde inşa ediliyor. Bu
durum da önemli bir potansiyel oluşturmaktadır.
Mantolama sektöründe çok geniş bir kalite aralığı
mevcut ve vatandaşlarımızın da bu sebeple kafası
oldukça karışıyor. Bizim burada yoğun bir şekilde
üzerinde durduğumuz kaliteli ürün ve doğru
uygulama. TSE standartlarına uygun üretilmiş
ürünlerin kullanılması ve İzoder tarafından belirtilen
standartlarda yapılacak uygulamalar. Ancak bu
alanda yaşadığımız en bütük sıkıntı rekabetin
getirdiği kalitesiz malzeme kullanımı ve kalitesiz
işçilikdir.
Gidişat iyi ama çözülmesi gereken
sorunlar var
Ferhat Daysalı Bursa Boya ve
Dek. Odası YKB
2016 yılını baz aldığımızda geçen yıla göre aynı
seviyelerde giden sektörün kentsel dönüşümün
hız kazanmasıyla daha da hareketlenmesini
bekliyoruz. Bursa, inşaat sektörü açısından oldukça
hareketli ve verimli bir pazar. Boya ve dekorasyon
sektöründe hizmet veren firmalar genel anlamda
pazarın gidişatından memnun olsa da bizim Oda
olarak tespit ettiğimiz ve çözülmesi gereken bazı
konular var. Örneğin kayıt dışı ve belgesiz iş yapan
firmalar, pazarda haksız rekabete sebep olmanın
yanı sıra pastadan aldıkları ciddi pay ile başkalarına
da kötü örnek olmaktadırlar. Buradaki sebepler
arasında bazı müteahhitlerin ve site yöneticilerinin
belgesiz alışverişe meğilli olmasıdır. Oysa ki yapılan
her imalat ve hizmette ödenen KDV, vergi iade
yöntemiyle maliyeden geri alınmakta ve ülkemiz
açısından vergi kaybına sebep olmaktadır. Bu konuda
Maliye Bakanlığı'nın sıkı denetimler ve yeni yasalar
ile sektörü disipline etmesi en büyük temennimizdir.
Son olarak, 26 Mayıs 2016 yılında yürürlüğe girecek
Mesleki Yeterlilik Belgesi uygulamasının da sektöre
bir ciddiyet kazandıracağına inanıyoruz.
Kalitede Avrupayı yakaladık
Cemal Tuna Tuna Boya YKB
Türkiye 400 civarındaki üretici ile 830.000 tonluk
üretimini 2015 yılı itibari ile gerçekleştirmiştir. Bursa
bazlı üretimde ise 40.000 tonluk üretim olduğu
tahmin edilmektedir.
Bu üretim tonajının oto,sanayi ve inşaat boyaları
olarak dağılımı mevcuttur. Bursa bazlı üretimin
yüzde 70'i oto ve sanayi grubu ürünlerden yüzde
30'u inşaat grubu ürünlerinden oluşmaktadır.
Bursa ihracatımız 2015 yılında 17.000.000 Dolar
civarındadır. Dünya devi firmalarla rekabet
edebilmek ve ihracatımız arttırabilmek için
devletimizin kimya sektörüne özel imkanlar
oluşturarak ara reçine ve ajanların ülkemizde
üretimesi sağlanmalıdır. Türkiye nüfus oranının
artışı, ısı yalıtım sistemi ve kentsel dönüşüm
hamlelerini birleştirdiğimizde bunada son 10 yılda
millli gelir artışını da ilave edersek boya tüketimi
sürekli artmakta olan bir ülkedir. Son dönemlerde
dekorasyon amaçlı ürünlere talep artmakta olup
boya bir ihtiyaç malzemesi olmaktan çıkıyor
denebilir. Boya sektöre üretim kalitesi açısından
Avrupa standartlarına erişmiş durumdadır. Bu boya
sektörünün ithal girdisinin çok yüksek
olmasından kaynaklıdır. Çünkü aynı hammaddeleri
kullanmaktayız. Bu nedenle ana hammadde
girdilerimizde Ar-Ge çalışmalarımızı arttırmalıyız.
Dekoratif inşaat boyaları ve sanayi boyaları için
renklendirme makine sistemleri oluşturulmuş
ve istenilen binlerce renk pazara sunulmuştur.
Boya sanayisinde ürünlerde bir dolum standardı
oluşturulmalıdır. Kalite standardında TSE eskiden
kalite simgesi olarak görülürdü . Bunu tüketici hala
böyle görmektedir. Fakat TSE artık kaliteye değil
her ürüne alınabiliyor. Tek bir şart ile kutunun
üzerindeki özelliklere bağlı kalmak kaydıyla
standart üretim yapılmakta bu da kalite olgusunu
bozmaktadır.
Yerli kimya sanayisi güçlenmeli
Koray Çetin Üçmavi Boya Kimya
Müh.
Kısa dönemde sektör verilerini olumsuz etkilese
de, uzun dönemde kentsel dönüşümün gerek
inşaat grubu gerekse sanayi grubu boya sektörü
için bir avantaj olacağını düşünmekteyim. Binalara
uygulanacak enerji kimlik belgesi zorunluluğu ile
birlikte mantolama işlemleri ciddi bir hız kazanmıştı.
Bu durumun boya sektörüne katkı yapmaya devam
edeceğini düşünüyorum. Son yıllarda özellikle
yabancı sermayeli yatırımın artışı ile birlikte yabancı
sermayeli boya firmalarının da Türkiye pazarına
19. 19
giriş yaptığını görmekteyiz. Artan talep ile birlikte
sektörde büyüme gerçekleşeceği aşikar. Henüz
ülkemizde çok fazla gündemde olmasa da, birçok
ülkede yönetmeliklerle çevre dostu boya teknolojileri
desteklenmektedir. Solvent bazlı boyalarda uçucu
organik bileşen rakamları düşürülürken, solvent bazlı
boyalardan da su bazlı boyalara geçiş hızlanmaktadır.
UV lambaları ile anlık kuruma yapabilen boyalar da
sektörün en hızlı gelişen kolu olarak görünmektedir.
İnovasyonun ve Ar-Ge faaliyetlerinin önemi gün
geçtikçe artmaktadır. Bu anlamda devlet destekleri
ile birlikte güçlü Ar-Ge yapıları oluşturarak dünya
pazarında daha rekabetçi hale gelmeliyiz. Yerli kimya
sanayisinin güçlenmesi de sektöre çok ciddi bir katkı
sağlayacaktır.
Mantolama dış cephe boyalarını
hareketlendirdi
Altan Ulutaş Boykimsan Boya
YKB
Türkiye, çok büyük bir inşaat hareketi içinde.
Bursa'nın da bununla paralel olduğunu düşünüyoruz.
Boya pazarı, yıllara göre devamlı artan bir ivme ile
devam ediyor. Çeşitlilikleriyle bizi zorlayan bir fiyat
politikaları var. Uluslararası sermayesi olan firmalar
pazardaki boya satışı artışından daha fazla pay
alıyorlar. İnşaat boyalarının çok yoğun bir ihracatı
var. Ortadoğu pazarı savaşlardan dolayı sıkıntıya
girdi. Aslında çok iyi potansiyeller vardı. Sanayi
durumu biraz daha profesyonelleşmiş bir kısım
olduğu için sanayi grubu ihracatı da son dönemlerde
biraz daha artış olduğunu gözlemliyoruz. Uzun
vadeli bir kimya stratejisi belirlenmesi gerekiyor.
Kimya sektörü, hem kârlılık hem faydalık açısından
çok önemli bir sektör. Dünyada çok büyük kimya
firmaları var. Türkiye boya pazarının hacmini 1
milyar dolar civarında olduğunu düşünürsek, bunun
yüzde 70'i inşaat boyaları ve yüzde 30'u sanayi
boyaları olduğu tahmin ediyor. Boya pazarının
hızlanarak gideceğini ve önümüzdeki en az 15-20
seneninde yükselen bir ivmenin devam edeceğini
düşünüyorum. Kentsel dönüşümün başlamasıyla
boya yenileme işinin ötelendiğini birebir biz sahada
gözlemledik. Mantolamayla beraber dış cephe
boyaları ile ilgili büyük bir hareket var.
20. 20
KİMYA MÜHENDİSİ
BURCU AYDIN
ÖĞRENCİ
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
burcuaydin1212@gmail.com
20
Çimento Endüstrisinde
Sürdürülebilirlik
Ç
imento kelimesi, yontulmuş taş kırıntısı
anlamındaki Latince "caementum"
sözcüğünden türemiş, sonraları “bağlayıcı”
anlamında kullanılmaya başlamıştır. İnsanlık
tarihinin en eski dönemlerinden bu yana var olan ve
gelişimini sürdüren önemli bir yapı malzemesidir.
Çevremizde gördüğümüz tüm betonarme yapıların
inşasında kullanılan betonun en önemli aktif
bileşenidir.
Çimento, ana hammaddesi kil ve kireç taşı
olan hidrolik bir bağlayıcıdır. Üretimini kısaca
özetleyecek olursak olarak; kil ve kireç taşının
yüksek sıcaklıktaki döner fırınlarda ısıtıldıktan sonra
yarı mamul olan klinkerin üretimi ilk aşamadır.
Daha sonra klinkere alçıtaşı, doğal puzolan, fırın
cürufu, uçucu kömür külü gibi maddelerin eklenip
öğütülümesiyle çimento oluşur.
Çimento sektöründe neden
sürdürülebilirlik ?
Dünya’daki CO2
emisyonunun %39’unu inşaat % 5’ni
ise çimento sektörü oluşturmaktadır.1 ton çimento
üretimi sırasında 0.9 ton CO2
emisyonu oluşur.
Bu tür çevresel etkilerinin olmasına karşın çoğu
sektörde olmayan iyileştirme fırsatlarına sahiptir.
Artık Dünya’da ve ülkemizde bir çok şirket çimento
üretim sektöründe de sürdürülebilirlik politikalarını
geliştiriyor. Ülkemizin çimento sektöründe Avrupa’da
21. 21
birinci Dünya’da ilk beşte olduğu gerçeğini
de unutmazsak çimento sektöründe neden
sürdürülebilir bir anlayışın önemli olduğunu
anlayabiliriz.
Çimento Sektöründe Atıkların
Geri kazanımı
Çimento üretiminde sürdürülebilir
uygulamaların temel alanı daha çok alternatif
hammadde ve yakıt tüketimidir. 2003 yılında
Avrupa Adalet Divanı, atıkların çimento
fırınlarında yakıt olarak kullanılmasını
bertaraf değil, “geri kazanım” olarak
sınıflandırmıştır.
Ülkemizdeki çimento fabrikaları asıl amaçları
olan çimento üretiminin yanı sıra, endüstriyel
ve evsel atıkların yönetiminde birer çözüm
ortağı olmak üzere çaba sarf etmektedir. Mevcut
durumda ülkemizde faaliyet gösteren 49
çimento fabrikasının 35’inde Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı’ndan alınan izinler kapsamında
endüstriyel ve evsel atıklar, alternatif yakıt ve
alternatif hammadde olarak değere dönüştürülür.
Türk çimento sektöründe üretim sürecinde döner
fırınlarda kullanılan yakıtlar kömür, petrol koku ve
linyittir. Geri kazanılabilen alternatif yakıtlar genel
olarak; atıktan türetilmiş yakıtlar, ahşap, tekstil,
plastik gibi bileşenler içeren çeşitli evsel veya
endüstriyel atıklar, farklı türlerde uygun kalorifik
değere sahip arıtma çamurları, atık yağlar, sintine
atıkları, ömrünü tamamlamış lastikler ve solventler
olarak sıralanabilir.
Çimento hammaddesi olarak geri kazanılabilen
alternatif hammaddelerise basit sınıflama ile maden
atıkları, ısıl işlem atıkları ve inşaat atıkları grupları
altında yer alır.
Belediye Katı Atıklarınının ve Evsel Nitelikli Arıtma Çamurlarının
Yönetiminde İyi Uygulama Örnekleri
Türk çimento sektörü, Belediye katı atıklarından,
halk arasında anıldığı üzere belediye çöpünden,
üretilen atıktan Türetilmiş Yakıtların”enerji geri
kazanımı amacıyla kullanımına ilişkin tecrübelere
sahiptir.
"Atıktan Türetilmiş Yakıtlar" Ön İşlem
Tesislerinde fiziksel ayrıştırma, sınıflama, boyut
küçültme, kurutma gibi işlemlerle üretilir. İstanbul
Kömürcüoda Düzenli Katı Atık Depolama Sahası,
Ankara Mamak Katı Atık Depolama Sahası gibi Ön
İşlemTesislerinden tedarik edilen Atıktan Türetilmiş
Yakıtların beraber yakılmasına ilişkin iyi uygulama
örnekleri mevcuttur. Büyükşehir Belediyeleri
ve yerel yönetimlerle işbirliğinin sağlanması
durumunda, vahşi depolama sahalarında bertaraf
edilecek birçok atığın enerji ve malzeme olarak
çimento fabrikalarımızda geri kazanımı mümkün
olacaktır.
İlaveten,İstanbul, Kocaeli, İzmir ve Antalya Belediye
Atıksu Arıtma Tesislerinden kaynaklanan Arıtma
Çamurlarının ülkemizdeki çimento fabrikalarında
beraber yakılması ile ilgili başarılı uygulamalar
bulunmaktadır.
22. 22
Dünya’dan Örnekler
Kullanılmış lastiklerin birlikte işlenmesi: Uzun Vadeli
Başarı Hikayesi
Klinker pişirme süreci lastiklerin münferit bileşenlerinden eşzamanlı olarak
enerji ve malzeme geri kazanım fırsatı sunmaktadır. Kauçuğun yüksek
kalorifik değeri aynı zamanda birincil yakıtların ve tepkimesiz bileşenlerin
(demir ve alüminyum) ikamesinde de kullanılmaktadır. Ayrıca, doğal
hammadde yeterli demir içermediği takdirde lastiklerin kullanılması
doğrudan ürün gereksinimlerinin karşılanmasına yardımcı olmaktadır.
Lastiklerin birlikte işlenmesindeki uzun vadeli başarılı deneyimleri
üzerine Almanya, lastikleri klinker pişirme işlemine uygun malzemeler
listesine almıştır. Lastiklerin önemli ölçüde biyojenik karbon (doğal
kauçuk içeriğinden ötürü yaklaşık %27) içerdiği ve böylece CO2
ilişkili
fosil yakıtların doğrudan azalmasını sağladığı dikkate alınmalıdır. Fırına
hangi aşamada beslendiğine bağlı olarak lastikler azot oksit emisyonlarının
azalmasına ciddi katkıda bulunmaktadır.
Kanalizasyon Çamuru: Çok Yönlü Bir Çözüm
Son dönemlere kadar tek çözüm kanalizasyon
çamurunu depolamak ya da tarımda kullanmaktı.
Ancak şimdi kanalizasyon çamuru, klinker üretim
sürecinde, hem alternatif yakıt hem de hammade
olarak kullanılabilmektedir. Çamur fazlası
olduğunun farkına varmak önemlidir bu nedenle
işlemenin alternatif şekillerine duyulan ihtiyaç daha
da ciddi bir hale gelmektedir. Hollanda ve İspanya,
çimento sanayinin kanalizasyon çamuru için çözüm
sunduğu örnek iki ülkedir. Mart 2000’den beri
Masstricht’teki (Hollanda) ENCI çimento fabrikası
Limburg Saflaştırma Kurulu ile birlikte çalışmakta,
kanalizasyon suyu arıtma tesislerinde önişleme
tabi tutulmuş kanalizasyon çamurunu almaktadır.
(kurul önce kendi termal çamur kurutma tesislerinde
daha ileri arıtmasını yapar) Bugün, yılda 80.000
ton kurutulmuş kanalizasyon çamuru, bir fırında
yıllık 865.000 ton klinker kapasitesi ile birlikte
işlenmektedir. 2005’te Katalonya (İspanya)’daki
çimento sektörü, Katalonya idaresi, sendikalar
ve belediye meclisleriyle, çimento fabrikalarında
alternatif yakıt olarak Barselona bölgesindeki termal
kurutulmuş kanalizasyon çamurunun çevresel
davranışını izlemek için bir deney başlatmak
üzere bir mutabakata varmıştır. Amaç, tarımda
kullanılamayacak (kadar) büyük miktardaki
kanalizasyon çamuru için bir çözüm sunarak, her
yıl 60.000 tondan fazla kurutulmuş kanalizasyon
çamurunu petrol koku ikamesi olarak kullanmaktır.
Kanalizasyon
Çamuru
23. 23
Atıkların Geri Kazanımı ile Doğal Kaynak ve Sera Gazından Tasarruf
Avrupa Birliği’nin 27 üye ülkesindeki çimento
fabrikalarında ısıl gücün yaklaşık %30’u (bazı
tesislere % 100’e yakın) atıklardan karşılanırken,
Türkiye’deki çimento fabrikaları 2013 yılında ihtiyaç
duydukları ısıl gücün yaklaşık % 3’ünü alternatif
yakıtlardan sağladı.
Türkiye ortalaması %3 olmasına rağmen, alternatif
yakıtları %20-25 oranlarında kullanan çimento
fabrikalarımız da bulunmaktadır.
Türkiye çimento sektörü 2013 yılında yaklaşık
1.15 milyon ton atığı yakıt ve hammadde olarak
ekonomik değere dönüştürerek sanayi ve çevrenin
çözüm ortağı oldu.
Bu malzemelerden 500 bin ton atık enerji kaynağı
olarak, 650 bin ton atık ise hammadde alternatifi
olarak değere dönüştürüldü. Bu süreçte; kömür,
petrol koku, linyit gibi birincil fosil yakıtlar ile
kireçtaşı, marn, kil gibi doğal hammaddeler daha
az kullanıldığı için madencilik ihtiyacı azaldı ve bu
tür faaliyetlerin çevresel ayak izinin iyileştirilmesi
mümkün oldu.
Atıkların Beraber İşlenmesinin Avantajları
* Ekonomik anlamda bir tasarruf sağlanır
* Fosil yakıt kullanımının azalması sonucu CO2
emisyonu düşer
* Çimento fırınlarında atık yakılması sonucu kül ya da uçucu kül açığa çıkmaz
* Bazı atıkların yanabilir bölümü yakıt olarak kullanılır diğer bölümü ise klinker için hammadde olarak
kullanılır
* Atıkların yanması sonucu su ya da toprağa herhangi bir emisyon gerçekleşmez
Sonuç olarak; çimento sektöründe atıkların geri
kazanımı fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltmakla
beraber sera gazı emisyonununda da düşüş sağlar.
Dünyadaki küresel ısınma tehditini ve çimento
sektörünün büyüklüğünü düşünürsek sürdürülebilir
anlayışın gelişerek devam etmesini ve şirketlerin bu
konuda ellerinden gelen tüm sorumlulukları yerine
getirmelerini diliyoruz.
Kaynaklar :
http://www.tcma.org.tr
http://www.betonvecimento.com
24. 24
HaberYabancı
BAYER’DEN MONSANTO’YA
62 MİLYAR DOLARLIK TEKLİF
Alman ilaç ve kimya şirketi Bayer AG, ABD’li tarım
şirketi Monsanto’yu satın almak için tamamı nakit
olmak üzere, 62 milyar dolarlık teklif sundu.
Bayer AG’den yapılan açıklamada, şirketin ABD
merkezli tarım şirketi Monsanto’yu satın almak için
tamamı nakit olmak üzere, hisse başına 122 dolar,
toplam olarak da 62 milyar dolar teklif ettiği ifade
edildi.
Açıklamada, şirketin daha fazla spekülasyonu
önlemek ve paydaşların sorularına yanıt vermek için
Monsanto’ya sunduğu teklifin içeriğini açıkladığı
bildirildi.
Bayer’in Monsanto’nun yaptığı işe, yönetim ekibine,
güçlü yenilikçi kapasitesine ve çiftçilere bağlılığına
uzun süredir saygı duyduğu aktarılan açıklamada,
“Monsanto şirketinin satın alımı, küresel bir tarım
lideri oluşturmak için güçlü bir seçenek olabilir.”
ifadesine yer verildi.
Açıklamada, şirketin söz konusu satın alma işlemini
borçlanma ve öz kaynak kombinasyonuyla finanse
etmeyi planladığı kaydedildi.
Monsanto’nun işine uzun
zamandır saygı duyuyoruz
Bayer AG Üst Yöneticisi (CEO) Werner Baumann,
konuya ilişkin açıklamasında, “Monsanto’nun işine
uzun zamandır saygı duyuyoruz ve Monsanto’nun
her iki şirket hissedarları için önemli bir değer
üretme kapasitesi ortaya çıkarabilecek entegre bir
iş oluşturma vizyonunu paylaşıyoruz.” ifadelerini
kullandı.
Baumann ayrıca, iki şirketin birlikte çiftçilerin,
tüketicilerin, çalışanların ve faaliyet gösterilen
yerlerdeki toplumların yararına olan, tarım
sektöründe olağanüstü yenilikçi kapasiteye sahip
lider bir oyuncu inşa edebileceğini sözlerine ekledi.
25. 25
Yerli
Haber PROF. DR. SANCAR NOBEL KİMYA
ÖDÜLÜ’NÜ ANITKABİR’E
ARMAĞAN ETTİ
Prof. Dr. Aziz Sancar, 2015 Yılı Nobel Kimya
Ödülü’nün madalya ve sertifikasını, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı törenle,
Anıtkabir Komutanlığına takdim etti.
Anıtkabir’de düzenlenen törene Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın yanı sıra Başbakan Ahmet Davutoğlu,
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Prof.
Dr. Sancar ve eşi Prof. Dr. Gwen Sancar ile ilgili
yetkililer katıldı.
Törende Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sancar’a
Anıtkabir’de dalgalanan Türk bayrağını hediye etti.
Aziz Sancar’ı Nobel Kimya Ödülü’nü almasından
ötürü şahsı ve milleti adına kutladığını ifade
eden Recep Tayyip Erdoğan, “Bu madalyanın
Anıtkabir’de sergilenmesini, gençliğimizin için
geleceğe yönelik bir işaret fişeği olarak görüyorum
ve daha nice Nobel ödüllerini alma noktasında
inanıyorum ki bu adeta bir yol haritasını belirleme
olacaktır. Çok teşekkür ediyorum.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sancar’a, “Geleceğinin
aydınlık olması” temennisinde de bulundu.
İngiliz ressamın tablosunu hediye
etti
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar da Prof. Dr.
Sancar’a, İngiliz ressam Ned Pamphilon tarafından
23 Nisan’da Anıtkabir’e ziyarete gelen çocuklarla
yapılan “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” konulu
tabloyu hediye etti.
Aziz Sancar’ın dünya çapında çok önemli ve
büyük bir iş başardığını belirten Hulusi Akar, “Bu
gerçekten bizim için, dünya için, Türkiye için
son derece anlamlı ve önemli bir başarı. Ancak,
bizim için daha da önemlisi sizin bu madalyayı
bu tarihte bize teslim etmeniz ve burada,
Anıtkabir’de sergilemeniz ayrıca bir önem ve
anlam arzetmektedir. Bundan dolayı da size
teşekkürlerimi sunuyorum.” dedi.
Bu başarının gençler için bir ilham ve iftihar kaynağı
olduğuna işaret eden Akar, bu çalışmanın gençlerin
var olan güçlerini daha da artırmada önemli bir
etken olacağını vurguladı.
Orgeneral Akar, Sancar’ı hem başarısından hem de
26. 26
ödülünü Anıtkabir’de sergilemesinden ötürü tebrik
etti.
Vefa borcumu ödedim
Prof. Dr. Aziz Sancar ise çok mutlu olduğunu ifade
etti.
“Bu madalyayı buraya vermekle, Atatürk’e
ve Atatürk’ün silah arkadaşlarına, Türkiye
Cumhuriyeti’ni kuranlara vefa borcumu ödedim ve
bu fırsatı bana verdiği için Allah’a şükrediyorum.”
diyen Sancar, millete böyle bir sevinç yaşattığı ve
özellikle gençlere bilim yapma ilhamı verdiği için çok
mutlu olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Sancar, törene katılanlara ve kendisine bu
imkanı sunanlara da teşekkür etti.
Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral
Muharrem Metin Özbek de konuşmasında,
Anıtkabir’in tarihi günlerinden birini yaşadığını
söyledi.
Prof. Dr. Sancar hakkında bilgi veren ve
Sancar’ın Türkiye’ye bir gurur yaşattığını anlatan
Özbek, “Türk Silahlı Kuvvetleri olarak, bilim
alanındaki başarısının sembolü 2015 Nobel
Kimya Ödülü’nü Ulu Önder Atatürk’ün manevi
huzurunda Anıtkabir’e emanet ettiği için Prof.
Dr. Aziz Sancar’a ve eşi Prof. Dr. Gwen Sancar
Hanımefendiye şükranlarımızı sunuyoruz.”
ifadesini kullandı.
Tümgeneral Özbek, ödülün gelecek nesillere ilham
kaynağı olacağını da ifade etti.
“Mehmetçiğin Gözüyle
Mehmetçik” sergisini açtılar
Konuşmaların ardından, ödüllerin sergileneceği
vitrin ile Sergi Salonu’ndaki “Mehmetçiğin
gözüyle Mehmetçik” adlı resim sergisinin açılışı
da Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu,
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar, Prof. Dr.
Sancar ve eşi Gwen Sancar tarafından yapıldı ve sergi
gezildi.
Sergide bir asker, kendisinin kara kalem metoduyla
yaptığı resmi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye
etti. Hediyeyi alan Erdoğan, askeri sarılarak kutladı.
Recep Tayyip Erdoğan, askerle foto muhabirlerine
poz da verdi.
Başka bir asker de yine kendi yaptığı resmi Prof. Dr.
Aziz Sancar’a hediye etti.
27. 27
KİMYAGER
GONCA SERDAR
ÖĞRENCİ
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
gonca_serdar@hotmail.com
27
ELBİSE VE TEKSTİLİN
KİMYASI
A
nadoluda kendilerine özgü ve yerleşmiş
olan bir dokuma geleneği hakimdi. Türkler
buraya geldiklerinde bu dokuma sanatını
kendi gelenek ve görenekleri ile birleştirip daha farklı
bir dokuma sanatı ortaya çıkartmışlardır.Özellikle
14.yy da Alaşehir ,Adana,Bursa ,Denizli ve Sivas gibi
yerlerde pamuk dokumacılığı başlamıştır.Bursa 18.yy
da hem pamuğu işleyip,pamuklu ve ipekli tekstil
ürünleri üretiyordu. Ankara da keçi kılından kaliteli
ürünler yapılıyordu.Türkler Anadoluya geldikten
sonra pamuk üretimi son derece artmıştır.Ankara
keçisinden tiftik üretilmekteydi.
Hatta El-Ömeri bu dönemlerde Anadolu'yu
gezmiş ve "ipek gibi, uzun tüylü keçiler
yetiştirildiğini,bunların kılları ile yapılan
dokumaların Müslüman ülkelere satıldığını"
yazmıştır.
Osmanlı devletinde dokuma 3 şekilde ele
alınabilir :
1) Pamuk , keten ve kenevir gibi lif bitkileri
hammadde olarak kullanılıp dokuma yapılıyordu.
2) İpek kullanılarak
3) Yün iplikler üretiliyordu ve yün üzerine dokuma
yapılıyordu.
Dokumacılık bu dönemlerde saray sanatı olarak
bilinmekteydi.Daha sonra altın , gümüş ve ipek teller
kullanılarak dokumacılığın maddi değeri oluşmuştur.
İlk zamanlar tekstil üretilen kumaş anlamına
gelmekteydi. Artık tekstil, sadece lif ve filamentlerden
yapılan dokuma, dokusuz yüzey ve örülen kumaş
olarak değil,ayrıca file, dantel ,teknik tekstil,iplik
,sicim,akıllı tekstil olarakta birçok farklı alanlarda
kullanılmaktadır.
28. 28
LİF TÜRLERİ
ORGANİK POLİMERLER
Tekstilde kullanılan lifler genel olarak iki sınıfa
ayrılmaktadır. Bunlar kimyasal lifler ve doğal lifler.
Kimyasal lifler denilince, odundan elde edilen
rejenere selülozik ve petrokimyasal temelli saf
sentetik materyaller akla gelir.
Doğal Kaynaklı Lifler
Kimyasal Lifler (İnsan Yapısı )
* Hayvansal kaynaklı Yapak , İpek Lifi , Kıl
* Bitkisel Kaynaklı Ham pamuk lifi ,keten, jüt
* Mineral Kaynaklı Amyant ( Tekstil sanayiinde kullanılmaz.)
* Doğal Polimerli Lifler Viskoz,Bakır,Lyocell,Asetat,Triasetat
* Sentetik Polimerli Lifler
İnorganik Polimer Cam elyaf için cam
Metal elyaf için metal
Organik Polimer Poliester (PES ),Poliamid (PA ),Akrilik ( PAC ),Polipropilen ( PP ),Elastan( EL )
1) Poliester Lifleri ( PES ) :
Bu liflerin zincirlerinde en az % 85 ester
bulunmaktadır.Lineer makromoleküllerden oluşan
polimerlerdir.Hala piyasada 3 farklı poliester
polimeri bulunmaktadır :
• Yapıbirimi etilenglikol olan polietilentereftalat
(PET)
• Yapıbirimi bütilglikololan polibütilentereftalat
(PBT)
• Yapıbirimi trimetilenglikol olan
politrimetilentereftalat (PTT)
Fakat tekstil sanayiinde bu üç tür polimerden en çok
kullanılanı PET olarak bilinen polietilentereftalattır.
Bu PET lifleri çok yüksek kristalizasyon derecesine
sahiptirler.Bu özellikleri onlara mükemmel
bir ısı dirençi ve mükemmel mekaniksel
özellikler kazandırmaktadır.Diğer taraftanda
sahip oldukları sıkı yapıları nedeniyle boyama
sırasında boyarmaddelerin lif içerisine difüzyonu
engellenmektedir. Bu sebep ile bu liflere boyama
hızlandıcılar olmadan ve 100 0
C `un altındaki
sıcaklıklarda boyama işlemi uygulanamamaktadır. Bu
sorunu aşmak için kullanılan boyama hızlandırıcıları
çevre için zararlı ve insanlar için toksik etki
göstermektedirler.Günümüzde kullanımı her ne
kadar azalmış olsada uzun süre kullanılmışlardır.
PTT lifleri boyama hızlandırıcılara gerek
duyulmadan boyanabilmektedirler.PTT aromatik
bir poliesterdir.1,3-propandiol ile tereftalik asidin
polikondenzasyon reaksiyonu sonucu oluşmaktadır.
Fakat 1,3-propandiolün sentezi çok maliyetli olduğu
için bu liflerin kullanımını azaltmıştır.Kimyanın
hayatımıza kattığı bir kolaylıkla son günlerde Shell
bu monomerin üretimi için düşük maliyetli bir
sentez gerçekleştirmiştir.Bu sentez PTT liflerine olan
ilgiyi artırmıştır.
2) Poliamid (PA) :
Diamin ile dikarboksilli asidin polikondenzasyon
reksiyonu sonucu oluşmaktadır.Sonuç üründeki
karbon atomu sayısına bağlı olarak PA 6,6 veya PA
6 dan söz edilmektedir.
PA 6,6 nasıl elde edilmektedir? Eşit miktarlarda
adipik asit ile 1,6 -hekzametilendiaminin ısıl
polikondenzasyonu sonucu oluşmaktadır.
29. 29
3) Akrillik Lifler (PAC) :
Bu polimer , çözgen içindeki veya sulu
emisyondaki akrilnitrilin polimerizasyonu sonucu
oluşmaktadır.%100 akrilnitrilden oluşan bu
polimer yüksek camlaşma noktasına ( 100 ◦C un
üzerinde ) sahip olduğundan dolayı düşük boya
bağlama yeteneğine sahiptir. Bu dezavantaja sahip
olduğundan dolayı bu polimerler artık tekstil
sanayiinde kullanılmamaktadır.
4) Polipropilen Lifleri (PP) :
Bu liflerin üretiminde izotaktik polimerler
kullanılmaktadır. Burada bulunan tersiyer karbon
atomundan dolayı PP lifleri oksidasyon ve yüksek
sıcaklıklara karşı hassastırlar.Bundan dolayı
stabilizatör olarak alkillenmiş fenoller,sülfürler veya
tiyo-türevleri ile kullanılmaktadırlar.UV absorbandı
olarak Ni kompleksleri,antrokinon türevleri ve sterik
engelli diaminler kullanılmaktadır. Bu maddeler
düşük molekül ağırlığına sahiptirler. PP lifleri
içinde kalıp emisyon kaynağı maddeler olarak
kullanılmaktadırlar.
5) Elastan (EL) :
Bu lifler , poliüretanın % 85 ini oluşturan
elastomerlerden yapılmaktadırlar. Lif polimerin
dimetilasetamid içerisinde çözünmesiyle
üretilmektedir.
DOĞAL LİFLER
1) YÜN :
Koyun vücudundan elde edilen bir hayvan kılıdır.
Yünün kalitesi koyunun ırkına ve çevresel faktörlere
bağlı olarak değişmektedir.Yün boynuz , tırnak vs. de
bulunan keratin olarak adlandırılan bir proteinden
oluşmaktadır.
Yün şunlarıda içermektedir :
• Doğal kirlilikler Yün Yağı
Yün Teri (kuru ter)
Kir
• Koyunu bit,kurt vs. ekzoparazitlerden korumak
için kullanılan insektisitler veya böcek üreme
düzenleyicileri gibi veteriner ilaç kalıntıları.
Yün yağı suda çözünmez.Diklorometan veya hegzan
gibi apolar çözücülerde çözünmektedir.Arıtılan yün
yağı yan ürün olarak değerlidir.
Yün teri, deride bulunan ter bezleri sayesinde
üretilmektedir.Su ve alkol gibi polar çözücülerde
çözünmektedir.
Kir ise , kum ,kil ,organik maddeler ve toz vs.
maddelerden oluşmaktadır.
2) İPEK :
Bu lif bayan bluzları , elbiseleri ,kravat ve eşarplarda
sıkça kullanılmaktadır.İpek , ipek böceği tarafından
kendi etrafında koza örmesiyle oluşmaktadır.İpek
lifi bir protein lifidir. Ve etrafı serisin ile kablı fibroin
filamentlerinden oluşmaktadır.Bununda giderilmesi
gerekir.
3 ) PAMUK VE KETEN :
Pamuk lifi temelde selülozdan oluşmaktadır.Fakat
başka materyallerde içermektedir.Örneğin mum ,
pektin ,kül ve birçok organik bileşik içermektedir.
Pamuk üretiminde pestisitler gibi kimyasal
maddeler kullanılmaktadır.Pamuk tekstil işletmesine
geldiğinde pestisitler vb. kimyasallar artık olarak lifte
bulunabilmektedir.
Keten ise bir sap lifidir.Ve günümüzde hala tekstil
endüstrisinde geniş çapta kullanım alanına sahiptir.
30. 30
METAL LİF NEDİR ?
KUMAŞ ÜRETİMİ
Bu lif tamamen metallerden oluşup 1 ile 80 mikron
arsında ince ipliklerdir.Buradan da anlaşılacağı
üzere çok ince ipliklerdir.Birçok farklı metal
alaşımlardan elde edilebilmektedir. Peki uygulama
alanları nelerdir ? Öncelikle iletken plastikler
,elektriği ileten ve ısıya dayanıklı tekstil ürünlerinde
çokça kullanılmaktadır. Metal lifler diğer liflerle
farklı derecelerde karıştırılıp iletken malzemeler
üretilmektedir.İletken lifler , bakır sülfat ,bakır iyodu
gibi metalik tuzlarla kaplanarak elde edilebilirler.
Fakat burada şöyle bir sorun karşımıza çıkmaktadır
ki bu şekilde kaplanarak elde edilen lifler korozyona
karşı dayanıksız ve az yapışma özelliğine sahiptirler.
Ayrıca pahalı maliyet ,üretim güçlüğü ve lifi yıkama
esnasında çıkmasından dolayı çok fazla kullanılan
bir yöntem değildir.Burada elektrokimyanın tekstile
neler kazandırabileceğini görmekteyiz.
Kumaş üretiminde hammadde olarak filament ve
kesikli iplikler kullanılmaktadır.Daha sonrasında bu
hammaddeler işlenerek bazı formlara çevrilmektedir.
Bunlar :
• Örme tekstiller
• Zemin örtüleri
• Dokuma tekstiller
1 )DOKUMA TEKSTİLLER :
a) Çözgü Çekme : Çözgü çekme işlemi dokuma
işleminden önce yapılır.Burada çözgü iplikleri
leventlere sarılır.Ayrıca bu işlemde terbiye işleminde
kullanılan emisyonlara zarar verecek kimyasallar
kullanılmaz.
b ) Haşıllama : Dokuma sırasında çözgü ipliklerini
korumak ve kayganlık vermek için ipliklere bazı
haşıl maddeleri ilave edilmektedir.İki grupta
incelenmektedir :
Doğal polisakkarit temelli haşıl maddeleri :
• Nişasta
• Selüloz türevleri ,karboksimetilselüloz
• Protein türevleri
• Hidroksietilnişasta ve karboksimetilnişasta eteri
gibi nişasta türevleri
Tam sentetik polimerler :
• Polivinilalkoller
• Poliakrilatlar
• Polivinilasetat
• Poliester
Kullanılan haşıl maddesi neye göre seçilir ? Öncelikle
kullanılan life , uygulanacak olan dokuma tekniğine
ve haşıl maddelerinin geri kazanımında kullanılacak
mekanizmanın ihtiyaçlarına göre seçilmektedir.
Ayrıca çözgü ipliklerinin korunması için bazı
koruyucu kimyasallar kullanılmaktadır.Bunlar
formaldehit , izotiazolin gibi heterosiklik bileşikler ve
fenollerdir.
c )Dokuma : Bu işlemle dokunmuş kumaşlar elde
edilir.Yani ipliklerin bir tezgah üzerinde bir araya
getirildiği işlemdir.Burada bazı koşullarda yağlar
tezgahı yağlamak için kullanılmaktadır.
31. 31
2 )ÖRME TEKSTİLLER :
3 )TEKSTİLDEN ZEMİN DÖŞEMELİKLERİ :
a )Parafinleme : Bu işlemin amacı , örme iplikleri
örme işlemi esnasında hızlı bir şekilde örmek
ve makinelerden kaynaklanabilecek mekaniksel
zararlardan korumak için iplikler kayganlaştırılıp
mumlanmaktadır .Genellikle bu işlem için mum
parafini kullanılmaktadır.
b )Örme : Bir seri iğne ile ipliklerin birbirine
bağlanması sağlanan mekaniksel bir işlemdir. Bu
proseste iğneler ve diğer parçalar madeni yağlar
kullanılarak yağlanmaktadır.Kullanacağımız
yağın miktarını ise kullanılan örme teknolojisine
ve iğnelerin hızına göre ayarlarız.Bu işlem
sırasında kumaş üzerinde yağ kalabilmektedir.
Bunlarda terbiye işlemleri sırasında yıkanarak
temizlenmektedir.
Kullanıma hazır tekstil materyali yüzeyine sahip
sonuç ürünlere verilen isimdir.
• Taşıyıcı tabaka , bu kısım genelde polipropilenden
üretilen kumaşlardan (% 75) veya PP veya PES`ten
(sırasıyla %16 ve %8) yapılmaktadır.
• Hav ipliği , filament veya kesikli lif iplikleri eşit
miktarlarda kullanılarak yapılmaktadır.
• Ön - kaplama tabakası , hav iplikleri taşıyıcı
tabakaya bağlamak için kullanılan tabakadır.bu
kısım yapay kauçuk ya da karboksillenmiş stiren
-bütadien kauçuğu temelli sentetik dispersiyondan
yapılmaktadır.
• Laminasyon tabakası , bu tabakanın hazırlanma
amacı ise halıya kaymaz özellik kazandırabilmek,hav
ipliklerin sağlam bir şekilde tutunmasını sağlamak ve
hatta zor yanma gibi özelliklerin kazandırabilmektir.
Bu kısımda ise selüloz ve pamuk liflerin ön
terbiyesinden bahsedilecek .
SELÜLOZ VE PAMUK LİFLERİN ÖN TERBİYE İŞLEMLERİ NASIL
YAPILMAKTADIR ?
Temel Üretim İşlemleri :Pamuk ön terbiyesi
aşağıdaki işlemlerden oluşmaktadır :
1)Yakma : Bu kısımda kumaş yüzeyinden lifler
çıkmakta ve bu durum kumaşın yüzey görünümünü
olumsuz etkilemektedir.Böyle bir yüzey boyandığı
zamanda" buzlanma "olarak isimlendirilen bir
durum ortaya çıkmaktadır.Bu lifler gaz alevi
içerisinden geçirilir ,kıvılcımları söndürmek ve halıyı
soğutmak amacıyla kumaş söndürme banyosuna
maruz bırakılır.Yakmadan önce ise kumaş üzerinde
kalabilecek toz veya lif uçuntularını elimine etmek
için kumaş fırçalanır.Yakma işlemi sırasında
yanan toz veya organik maddelerden dolayı koku
oluşmaktadır.Koku veren maddeler ise katalik olarak
okside edilip giderilirler.
2)Haşıl Sökme :Dokuma kumaşlara ilk olarak bu
işlem uygulanmaktadır.Ve haşıl maddelerini bu
dokuma kumaşlardan uzaklaştırma işlemidir.
Haşıl sökme yöntemleri vardır. Bu yöntemler haşıl
maddesinin cinsine göre değişmektedir.Şu şekilde
sınıflandırılırlar :
1. Nişasta temelli haşıl maddelerinin sökülmesi için
yöntemler
2. Suda çözünebilen haşıl maddelerinin sökülmesi
için yöntemler
3. Suda çözülebilen ve çözülemeyen haşıl
maddelerinin sökülmesi için yöntemler
32. 32
1.NİŞASTA TEMELLİ HAŞIL MADDELERİN SÖKÜLMESİ İÇİN YÖNTEMLER
2.SUDA ÇÖZÜNEBİLEN HAŞIL MADDELERİN SÖKÜLMESİ İÇİN YÖNTEMLER
3.SUDA ÇÖZÜLEBİLEN VE ÇÖZÜLEMEYEN HAŞIL MADDELERİN SÖKÜLMESİ
İÇİN YÖNTEMLER
Enzimatik haşıl sökme, adından da belli olduğu
üzere bu işlem için enzimler kullanılmaktadır.enzim
olarak ta amilazlar kullanılır.Neden enzim dersek
, enzimler nişastanın selüloz kısmına herhangi bir
zarar vermeden parçalanmasını sağlar.
Oksitatif haşıl sökme, burada kumaş
hidrojenperoksit ve kostikle birlikte ,
hidrojenperoksiti kararlaştırıcı ve kompleks
oluşturan maddeleri birlikte içeren çözelti ile
emdirilmektedir.Çözeltiye genellikle persülfat da
katılmaktadır.Fakat şöyle bir sorun karşımıza
çıkmaktadır ki oda işlem kontrol edilmediği
zaman bu kimyasal oksidasyon liflere de zarar
verebilmektedir.
Polivinilakrilat ve poliakrilat gibi suda çözünebilen
haşıl maddeleri sodyumkarbonatlı sıcak su ile
yıkanarak bu işlem gerçekleştirilmektedir.Bu işlem
normal yıkama makinelerinde yapılmaktadır.
Oksitatif haşıl sökme yöntemi suda çözülebilen ve çözülemeyen haşıl maddelerinin sökülmesi için
kullanılabilmektedir.
3) Merserizasyon : Bu işlem pamuğun kopma
gücünü , boyut kararlılığını ve parlaklılığını artırmak
amacıyla yapılmaktadır. 3 tip merserizasyon yöntemi
vardır .Bunlar :
• Gerdirmeli
• Kostikleme
• Amonyak
Bu kısımda amonyak merserizasynundan
bahsedilecek .Amonyak Merserizasyonu : Pamuk
iplik veya pamuk kumaşlar susuz sıvı amonyak
ile muamele edilmektedir.Parlaklık düzeyi diğer
yöntemlere göre biraz daha azdır.Amonyak artıkları
ise kuru sıcak işlem peşinden buharlama işlemi ile
uzaklaştırılmaktadır.
4 )Hidrofilleştirme : Bu kısımda ham liflere karışmış
olabilecek ya da bir sonraki işlemden gelebilecek
yabancı maddeleri ekstrakte etmek için işlem yapılır.
Bu maddeler neler olabilir ?
Pektinler , proteinler,haşıl maddeleri ,yağ ve mumlar
olabilmektedir.
Hidrofilleştirme işlemi , alkali (sodyumhidroksit veya
sodyumkarbonat )ve bunlarla beraber bazı yardımcı
maddelerle yapılmaktadır.Bu maddelerin bazıları
aşağıda verilmiştir :
• Non-iyonik (alkoletoksilatlar, fenoletoksilatlar )
ve anyonik (alkilsülfonatlar,fosfatlar,karboksilatlar )
yüzeyaktif özellik gösteren maddeler
• Glikonik asit ,fosfonik asit vb. maddeler
kullanılmaktadır.Çünkü ,hidrojenperoksit
ile ağartma yapılırken selülozu parçalama
reaksiyonlarında kataliz olarak kullanılan
demiroksidi uzaklaştırmak için kompleks yapıcı
olarak kullanılırlar.
• İndirgen madde olarak ise sülfit ve hidrosülfit
kullanılmaktadır.Çünkü , ağartma işlemi sırasında
oluşabilecek oksiselüloz riskini azaltmak için
kullanılırlar.
33. 33
5 ) Ağartma : Bazik işlem sonrası pamuk daha fazla
hidrofillik kazanmaktadır. Fakat şöyle bir sorun var
ki oda yıkama ve bazik ekstraksiyon işlemleri sonucu
tam olarak renkli maddeler uzaklaştırılamayabilir
bunun sonucunda orjinal asıl renk değişime
uğramadan kalır.
Eğer kumaşımızı koyu renklere boyamak istiyorsak
ağartma işlemine gerek duymadan direkt olarak
kumaş boyanır.Fakat kumaşımızın rengini pastel
tonlarda istiyorsak ya da sonraki zamanlarda baskı
işlemi uygulayacaksak ağartma işlemini yapmak
zorundayız.Selüloz liflerini ağartma işleminde
kullanılan maddeler :
• Hidrojenperoksit ( H2
O2
)
• Sodyumhipoklorit ( NaClO )
• Sodyumklorit (NaClO2
)
Bunlardan ayrı olarak perasetik asit de
kullanılmaktadır.( 7 , UBA , 1994 )
KUMAŞ KURUTMA :
Bu işlem iki adımdan oluşmaktadır .Şöyle ki
ilk olarak life mekaniksel olarak bağlanan su
uzaklaştırılır ,ikinci adımda ise lif tam olarak
kurutulur.
1 ) Sıkma : Kumaş kauçukla kaplı olan iki ya da
üç merdane arasında sıkılmaktadır.Fakat bu işlemi
hassas kumaşlara uygulamak zordur.
2 ) Emme : Bu işlemde kumaş pompaya bağlanmış
bir silindirin üzerinden enine açık bir şekilde
geçirilir.Bu işlem sonucu kumaşta % 90 oranında
nem kalmaktadır.
3 ) Santrifüjal Uzaklaştırma : Bu yöntem
mekaniksel suyun uzaklaştırılması için
kullanılmaktadır. Fakat hassas kumaşlarda kırık
oluşma tehlikesi fazla olduğu için hassas kumaşlara
uygulanmamaktadır.
4 ) Ramözler : Burada ise kumaşı makinenin
içinden enine olacak şekilde geçiririz.Ayrıca kumaşa
barındırdığı suyu buharlaştırmak için alttan ve üstten
sıcak hava akımı gönderilir.Bu şekilde kumaş sisteme
yaş olarak girerken kuru bir şekilde çıkmaktadır.
5 ) Hot-flue`lar : Bu sistemde yine aynı şekilde
kumaş enine makineye serilmiştir.Makine içerisinde
bulundurduğu silindirler sayesinde kumaşı aşağı ve
yukarı hareket ettirme yeteneğine sahiptir.Ve makine
metalden yapılmaktadır. Hava ısıtılarak makine
içerisine püskürtülmektedir.
6 ) Kontakt Kurutucular : Bu sistem metal
silindirlerden oluşmaktadır.Metal silindirler
içerisinden buhar geçirilip ya da direkt alevle ısıtılır.
Kumaş bu şekilde ısıtılan metal silindirler üzerinden
geçirilerek kurutulması sağlanmakatadır.
7 ) Airo Kurutucu : Bu sistemde türbülanslı hava
akımı sağlanarak kumaş içerisindeki su mekaniksel
olarak uzaklaştırılır ve kısmen buharlaştırılır.
34. 34
SELÜLOZ LİFLERİN BOYANMASI
Bu kısımda selüloz liflerin boyanmasında kullanılan
birkaç boya çeşidinden bahsedilecek.
1 ) Direkt Boyalar: Bu boyalar kumaşa iyi
ıslanmasını ve dağılmasını sağlayacak bazı
yardımcı maddeler ve tuzlarla (sodyumklorür veya
sodyumsülfat ) birlikte verilebilmektedirler.Çektirme
yönteminde boya pasta haline getirilir daha sonra
sıcak su ile çözülüp boyama kabına ilave edilir.Tuz ise
kaba bu işlemden sonra ilave edilmektedir.
a ) Dağıtma özelliği gösteren yüzey aktif maddeler
veya kompleks oluşturucu maddeler ile kumaş
yıkanır ve dağılmayan boyanın dağılması sağlanır.
b ) Hidrofilik gruplar bloke edilir bu şekilde boyanın
çözünürlüğü azaltılmış olur ve molekülün büyümesi
sağlanır.
Molekülün büyümesi için ne tür işlemler yapılabilir ?
• Katyonik maddeler kullanılabilir .Bu maddeler
az çözünen tuzlara benzer maddeler oluşturan
kompleks maddelerdir.Bunun için uzun zincire sahip
hidrokarbonlu kuaterner amonyum bileşikleri ,
polietilimin ya da poliaminler kullanılabilmektedir.
• Metal tuzlar : azo boyalarıyla ,bakırsülfat
ve potasyumdikromat ile daha sağlam metal
kompleksleri yapılmaktadır.
• Diazolanmış maddeler : kumaş boyam işlemine tabi
tutulduktan sonra diazolama işlemine sokulur.Daha
sonra suda çözünürlük sağlayacak hidrofilik gruplar
içermeyen aromatik amin ve fenollerle kenetlenirler.
2 ) Kükürt Boyalar : Kükürt boyaları suda
çözünmemektedir.Bazik ortamda suda çözünür ve
kumaşa karşı yüksek ilgi gösterirler.Boya kumaşa
verildikten sonra okside edilir ve suda çözünmeyen
yapısına geri döndürülür.
Boyama işlemi yapılırken kumaşa aktarılan
kimyasal maddeler ve yardımcı maddeler nelerdir ?
• İndirgen maddeler : Genel olarak sodyumsülfür,
sodyumhidrojensülfür ve tiyoüredioksit
kullanılmaktadır.
• Baz : sodyumhidroksit
• Tuz
• Dağıtıcılar
• Kompleks oluşturucu maddeler : bu maddeler alkali
metaller kullanıldığı için bunların bazı olumsuz
etkilerinden korunmak için EDTA ve polifosfatlar
kullanılmaktadır.
• Oksidasyon maddeler : genellikle hidrojenperoksit ,
iyodat , klorit gibi halojenli bileşikler kullanılır.
Kaynaklar :
1 ) Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fak. Hakemli Dergisi ART-E Mayıs-Haziran ` 13 Sayısı
2 ) Türkiye Tekstil Terbiye Sanayiciler Derneği
3 ) MEGEB (Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi)
35. 35
HaberYabancı
ALMAN ŞİRKETLER DENİZLERİ
PLASTİKTEN ARINDIRACAK
Alman şirketlerden oluşan bir ağ, dünya genelinde
denizleri plastik çöplerden arındırmak için harekete
geçti.
Proje Koordinatörü Dirk Lindenau’nun Almanya’nın
Kiel kentinde verdiği bilgilere göre, denizlerin
plastik çöplerden temizlenmesi için geliştirilen
sanayi sistemi 2018 yılından itibaren kullanıma hazır
olacak.
Hazırlanan konseptte, plastik kirlenmenin yoğun
olduğu bölgelerde bir grup geminin ağlarla çöpleri
denizden çıkarması ve özel bir gemiye nakletmesi
öngörülüyor. Denizden çıkarılan çöplerin ise
geri dönüştürülmesi veya enerji kazanımında
kullanılması amaçlanıyor. Kiel’in Yeşiller Partili
Belediye Başkanı Robert Habeck, projeyi överken
esas hedefin, denizlerde kirlenmenin tamamen
durdurulması olduğunu söyledi.
Uzmanların tahminlerine göre, denizlerde yaklaşık
140 milyon ton plastik çöp bulunuyor. Uzmanlar her
yıl 10 milyon yeni plastik çöpün buna eklendiğine
dikkat çekiyor.
36. 36
Haber
Yerli
HİDROJENLİ YERLİ PİL
Atılım Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği
öğrencileri petrolden üç kat, doğalgazdan iki kat
fazla yoğunluğa sahip olan hidrojen enerjisi ile yakıt
pili geliştirdi.
Yeni ürün, diğer pillerle kıyasladığında yüksek
enerji yoğunluğu ile daha uzun süre çalışabiliyor.
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yılser Devrim, “Özellikle
askeri uygulamalar gibi stratejik alanlarda pek çok
bileşenin ülke içerisinde üretilmesi gerekiyor. Bu
yüzden de uzun ömürlü ve yüksek performanslı
yakıt bileşenlerinin yerli olarak geliştirilmesiyle
ilgili çalışmalar yapıyoruz” dedi. Araştırma
ve geliştirme çalışmalarının lisans öğrencileri
tarafından yapıldığını belirten Makine Mühendisliği
Bölümü’nden Prof. Dr. Hasan U. Akay, ise ise
“Kurduğumuz Lisans Araştırma Programımı
ile öğrencilerimiz öğretim üyelerinin araştırma
alanlarında çalışmak üzere başvuruda bulunuyor.
Böylece, öğrenciler daha küçük yaşlarda araştırma
kültürüne kavuşuyor” diye konuştu.
37. KİMYAGER
AKIN ÖZDEMİR
YÜKSEK LİSANS ÖĞRENCİSİ
DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ
ozdmrakin@gmail.com
37
İMMUNOASSAY
37
İMMUNOASSAY NEDİR ?
İ
mmünolojik tekniklerin kantitatif
yöntemlerinden biri olan immunoassay, kanda
yer alan protein veya özel bir kimyasal maddeyi
antikor özgüllüğünü kullanarak ölçme metodudur.
Klinik laboratuvarlar, araştırma laboratuvarları veya
sanayii laboratuvarlarda belirli maddelerin ölçümü
için kullanılan bir yöntemdir.
İMMUNOASSAY TEKNİĞİ;
İmmunoessay tekniklerinde işaretlenmiş veya
işaretlenmemiş reaktifler kullanılır. Antijen
kaplanmış hücreler veya partiküller kullanılır.
Her madde ligand olarak belirtilen diğer bir
maddeyle kompleks yapabilir. Laboratuvar
immunoassaylerinde ligand ölçülecek maddedir.
Bu, antikorla birleşebilen antijen, bir proteinle
birleşebilen hormon veya bir antikorla birleşebilen
ilaç olabilir. Bir ligand deneyinde,bir reaktif
gözlenebilecek bir işaretle işaretlenir. Bu işaretler
radyoaktif olabilir veya olmayabilir.(örn: enzimler ve
floresan moleküller)
YÖNTEM BU İŞARETLEME TİPİNE GÖRE İSİMLENDİRİLİR.
BUNA GÖRE İMMUNOASSAY ÇEŞİTLERİ NELERDİR?
ENZİM İMMUNOASSAY ; Enzimatik işaretlemeyi
RADYO İMMUNOASSAY ; Radyoaktif işaretlemeyi
FLORESANS İMMUNOASSAY; Floresans işaretlemeyi kullanır.
ENZİM İMMUNOASSAY PRENSİBİ NEDİR?
38. 38
İşaretlenmiş immünokimyasal ölçümler, genel olarak
kompetitif veya nonkompetitif olarak sınıflandırılır.
Kompetitif reaksiyonlar, genellikle işaretlenmiş
antijen kullanır ve aşırı antijen varlığında antijen
ölçümü için yapılır. Bir adımda uygulanan
yöntemde bütün reaktifler aynı zamanda karıştırılır,
iki adımda uygulanan yöntemde belli zaman
sırasıyla karıştırılır. Analit ve işaretlenmiş analit,
antikor üzerindeki bağlanma yeri için yarışırlar.
Nonkompetitif ölçümler, genellikle işaretlenmiş
bir antikor kullanılarak ve aşırı antikor varlığında
antijen ölçümü için yapılır. Plastik bir tane veya test
tüpü gibi bir solid faza bağlı antikor ve çözeltide
işaretlenmiş antikor içeren ikinci faz vardır. Prensip:
antijen-antikor arasındaki reaksiyona dayanır.
NONCOMPATİTİVE İMMUNOASSAY ADIMLARI NELERDİR?
Bu tip analizlerde; Katı bir fazın üzerine antikor
kaplanır. (Bu antikorlar hepatit virüsü, çeşitli
hormonlar yada ne arıyorsanız o maddeye özgün
olabilir.) Hasta serumu veya aranan maddenin
içinde bulunduğu sıvı, antikor kaplı katı fazın
bulunduğu ortama konur. Bunun sonucunda hasta
serumundaki aranan madde yoğunluğuna bağlı
olarak bu katı fazın üzerindeki özgül antikorlara
bağlanır. Aynı zamanda ortama konan ikinci bir
antikor ise bu bağlı komplekse bağlanır. Bu ikinci
bir antikorun özelliği bir ucundan işaretleyici yani
ölçüm sistemi tarafından takip edilebilecek bir sinyal
oluşturucu ajan ile işaretlenmiş olmasıdır.(Bu ajan
radyoaktif bir madde veya özel bir enzim olabilir.)
Bu enzimler ortama konan özel bir maddede değişim
yaratarak renk, floresans veya ışık gibi izlenebilen
bir sinyal oluşturulmasını sağlarlar. Bu sinyal uygun
analitik sistemler aracılığı ile ölçülerek analiz
gerçekleştirilmiş olur.
39. 39
1.ADIM:
Bir solid fazda immobilize edilmiş antikorlar
kullanılır. Antikorlar, polystyrene microtiter plate,
latex veya ferromagnetik partiküllerde immobilize
edilebilirler.
Hasta serumu veya aranan maddenin içinde bulunduğu sıvı,
antikor kaplı katı fazın bulunduğu ortama konur.
2.ADIM:
İmmobilize antikorla serum
örneğinde ölçülmek istenen
antijen bağlanır; antikor-
antijen kompleksi oluşur.
Yıkama ile antikor-antijen
kompleksi dışındaki maddeler
ortamdan uzaklaştırılır.
3.ADIM:
İşaretlenmiş ikinci bir antikor*
solid fazda immobilize antikora
bağlanmış olan antijene (antikor-
antijen kompleksine) bağlanarak
sandwich formu(antikor-antijen-
antikor*) oluşturur. Yıkama
ile antikor-antijen-antikor*
kompleksi dışındaki maddeler
ortamdan uzaklaştırılır.
40. 40
4.ADIM:
İşaretlenmiş ikinci
antikor*un işareti enzim
ise, uygun kofaktörle
birlikte substrat eklenir
ve oluşan ürün renk
(ELISA’da),fluorescence
(FIA’da) veya ışık
(chemiluminescence
immunoassay’de) miktarı
ölçülür.
EN ÇOK KULLANILAN YÖNTEMİ ELİSA(ENZYME-LİNKED
İMMUNOSORBANT ASSAY)’DIR.
42. 42
RADYO İMMUNOASSAY PRENSİBİ NEDİR?
Radyoimmunoassay’de temel mekanizma,
radyoizotop bir madde ile işaretli antijen veya antikor
aracılığı ile karşılığı olan (özgül olduğu) antikor veya
antijenin varlığını ve miktarını saptamaktır. En fazla
kullanılan madde radyoaktif iyottur.
Kompetisyon mekanizmasına dayalı (RIA) ve
sandwich yöntemi şeklinde (IRMA) uygulanabilir. Bu
yöntemle pikomalar konsantrasyonlarda hormonlar,
plazma proteinleri, koagulasyon faktörleri ve
izoenzimler ölçülebilir.
FLORESANS İMMUNOASSAY PRENSİBİ NEDİR?
Fluoroimmunoassay (FIA) yöntemler, özgül
antijen-antikor bağlanmasının gösterilmesinde bazı
maddelerin fluoresans özelliklerinden yararlanılan
immüno kimyasal ölçüm teknikleridirler. Time-
resolved fluorescence immunoassay ve Fluorescence
polarization immunoassay(FPIA) gibi çeşitli
fluoroimmunoassay yöntemler vardır.
Fluorescence polarization immunoassay (FPIA) homojen bir teknik olduğu halde Time-resolved fluorescence
immunoassay heterojen tekniktir.
Kaynaklar :
http://www.immunoassay.org/
http://www.chemeurope.com/en/encyclopedia/Immunoassay.html
http://www.surgeryencyclopedia.com/Fi-La/Immunoassay-Tests.html
43. 43
HaberYabancı
ÇİN, HİDROJEN İLE ÇALIŞAN
TRAMVAY GELİŞTİRDİ
Alternatif enerji kaynaklarının hayatımızda daha
çok yer ettiği günlerden geçiyoruz. Alternatif enerji
kullanımına bir örnek de Çin’den geldi. Çin’de
hidrojenden gücünü alacak tramvay üretildi.
Çin’in atmosfere bolca saldığı zararlı sera gazlarını
düşürmek için bir adım da Çin Güney Demiryolu
Şirketi’nin (China Soul Rail Corporation) iştiraki
olan Sifang’dan geldi. Sifang, dünyanın hidrojenle
çalışan ilk tramvayını üretti. Tramvayın üretilmesi
için toplamda iki yıl araştırma ve geliştirme
faaliyetlerine harcandı. Bu sürecin sonunda ise
gücünü tamamen hidrojen yakıt hücrelerinden
alan bir tramvay ortaya çıktı. Geliştirilen araç bir
tren değil tramvay olduğu için maksimum hızı
saatte 70 km ile sınırlı. Ayrıca araç sadece şehirlerde
kullanılacak. Aracın yolcu kapasitesi ise 380 kişi.
Tramvayın deposunun doldurulması yalnızca 3
dakika sürüyor ve araç 100 kilometrelik bir menzil
sunuyor. Şirketin yaptığı açıklamaya göre yeni
tramvay şehirlerde havanın daha temiz olmasına
ve işletme maliyetlerinin düşmesine yarayacak.
Tramvayın tek salınımı/atığı ise su olacak. Üstelik
hidrojen yakıt hücreleri 100 santigrat derecenin
altında muhafaza edileceği için herhangi bir şekilde
nitrojen oksit salınımı meydana gelmeyecek.
44. 44
Yerli
Haber TÜRKİYE’DEKİ BOR DÜNYAYA
700 YIL YETER!
Prof. Dr. Ekrem Yanmaz bor madeni açısından
oldukça zengin olan Türkiye’deki borun tüm dünyaya
700 yıl yeteceğini söyledi.
Yeraltı kaynaklarında özellikle bor madeni açısından
oldukça zengin olan Türkiye‘deki bor miktarıyla
ilgili yeni bir açıklama yapıldı. İstanbul Gelişim
Üniversitesi’nde Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi
bölümünde öğretim üyeliği yapan Prof. Dr. Ekrem
Yanmaz Türkiye’deki bor miktarının tüm dünyaya
700 yıl yeteceği şekilnde bir açıklamada bulundu.
Ülkemizde maden diyarı olarak bilinen illerden biri
olan Zonguldak’ta Ereğli ilçesinde düzenlenen bilim
şenliğinde Atatük Kültür Merkezi’nde düzenlenen
konferansta “Süperiletkenlik” konusuyla ilgili
konuşma yapan Yanmaz Türkiye’deki borun 700
yıl boyunca tüm dünyaya yetebileceğinin yanı sıra
Türkiye’nin daha önceki dönemlerde de bor zengini
olduğunu ancak bor üretimi yapamadığını, şu anda
ise bor üretiminin iyi bir şekilde yapılabildiğini
belirtti.
Bor genellikle hangi alanlarda
kullanılır?
Ülkemizde yaygın olarak bulunan bor madeni
Metallurji sanayisi olarak tabir edilen ergimenin
hızlandırılması ve çeliğin sertleştirilmesinde, nükleer
uygulamalarda, organik kimya sanayinde, cam ve
seramik gibi maddelerin sanayinde, yanmayı önleyici
maddelerde, dericilikte, fotoğrafçılıkta ve ilaç
üretiminde genel olarak kullanılmaktadır.
45. KİMYAGER
SILA KABATAŞ
ÖĞRENCİ
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ
slakabatas@gmail.com
45
OTOMOTİV SANAYİDE
KİMYA
H
ava yastığı (Airbag, Yardımcı Koruma
Sistemi/SRS), otomobillerde çarpışma
anında çok hızlı biçimde açılıp bir gaz
veya hava ile şişerek yolcunun yaralanmasını
önleyen, esnek bir malzemeden yapılmış koruma
sistemidir. Tipik bir hava yastığı saniyenin
1/10'undan kısa sürede açılır, birkaç saniye sonra da
sönerek yolcunun hareketini ve araçtan çıkmasını
kolaylaştırır.
İlk hava yastığı çözümleri 1950'li yılların başında
ortaya çıktı. Ancak bunlar olgun sayılamayacak
fikirlerdi.2012 yılında alınmış bir patent vardır
buda günümüzdeki hava yastığı ile benzerlik
göstermektedir.
Sistemin en önemli farkı, sürücünün hava yastığını bir
düğmeye basarak açmak zorunda olmasıydı! Bu teknoloji
ile ilgili tartışma yaratan diğer bir konu da, hava yastığını
gazla doldurması için bir tür fişek kullanılmasıydı. Burada
hem fişeklerin fabrikada nasıl saklanacağı, hem de
otomobile monte edildikten sonra nasıl güvenlik önlemleri
alınması gerektiği konusu tartışılıyordu.
Şu anda kullanılan tipte ilk hava yastığı 1980 yılında
Mercedes-Benz W126 S-Class serisinde Supplemental
Restraint Systems (SRS)adıyla kullanılmaya başlandı.
İlk yolcu hava yastığı ise sürücü hava yastığıyla birlikte 1987 yılında Porsche 944'te kullanıldı. Aradan
geçen yıllar içinde hava yastığı iyice yaygınlaşarak hemen her otomobilde standart bir donanım haline
geldi.Yani otomotiv sektöründe hava yastığının 50 yılı aşkın bir geçmişi vardır.
46. 46
Hava Yastığı Nasıl Çalışır?
Hava yastıkları, emniyet kemerine ek olarak
tasarlanmış bir sistemdir; bu nedenle SRS adı
verilmiştir. Hava yastığı belli bir hızın üzerindeki
(genellikle 20-25 km/s) çarpışmalarda devreye
girecek şekilde ayarlanır; örneğin 10 km/s hızla
gerçekleşen bir çarpışmada hava yastığı çalışmaz
çünkü bu hızdaki bir çarpışmada hava yastığı
gerektirecek bir tehlike söz konusu olmayıp, emniyet
kemeri yeterli korumayı sağlayabilir.
Bir hava yastığı sistemi üç parçadan oluşur. (Şekil-a ve b);
1. İnce, Naylon Yastık; Şekil -a da görüldüğü
gibi katlanıp direksiyon içine ve diğerleri de uygun
konumlara (silindir şeklinde) konulmuştur.
2. Algılayıcı (sensör); Şekil-a da hava yastığı
şişmemiş durumda. Şeki-b de daha iyi görüyoruz ki
kaza anında çarpmayı algılar ve elektrik devresini
kapatır,
3. Şişme Sistemi; Şekil-b de görüldüğü gibi
algılayıcı(sensör) darbeyi algıladığında kimyasal
maddeler reaksiyona girdiğinde çok fazla miktarda
sıcak azot gazı çıkararak yastığın şişmesini sağlayan
ve reaksiyon kalıntılarını zararsız bileşiklere
dönüştüren kimyasal maddeler içerir.
Bu kimyasal reaksiyonun ana maddesi ’sodyum
azide’ (NaN3
) dir.. Normal şartlarda durağan olan bu
molekül ısıtılınca anında ayrışır ve ortaya azot gazı
çıkar. Çok az miktarından, yani 130 gramından 67
litre azot gazı çıkabilir.
Ancak bu ayrışmadan ortaya bir de sodyum (Na)
çıkar ki, çok reaktiftir. Su ile birleşince vücuda
gözlere, buruna ve ağza ağır tahribat verebilir.
Bu tehlikeyi önlemek için hava yastığı üreticileri
kimyasal reaksiyonda sodyum ile birleşebilecek bir
tuz daha kullanıyorlar ki, bu da potasyum nitrattır
(KNO3
). Bu reaksiyondan da yine ortaya azot gazı
çıkar.
Gaz Üreticisindeki Kimyasal Reaksiyonlar
Gaz üretici katı madde, NaN3
, KNO3
ve SiO2
karışımıdır. Araç
çarpıştığı anda, yastığının şişmesini sağlayan üç kimyasal
reaksiyondan oluşan bir reaksiyonlar zinciri başlar.
47. 47
1. Algılayıcı, bir çarpma kuvveti algıladığında şişme sistemine bir elektrik impuls (itki) göndererek
sistemdeki sodyum azidin (NaN3) parçalanıp, azot gazı açığa çıkmasının sağlar; oluşan gaz miktarı, önceden
hesaplanmıştır.
2NaN3
---> 2Na + 3N2
(g) 300 C
2.İlk reaksiyondan, aynı zamanda yanıcı ve patlayıcı bir element olan sodyum da meydana gelir. Bu
elementin zararsız hale getirilmesi için ikinci bir kimyasal reaksiyona gerek vardır. Bu işlem potasyum
nitratla (KNO3) gerçekleştirilerek, aynı zamanda şişmeyi sağlayan biraz daha fazla azot gazı da elde edilir.
10Na + 2KNO3
--->K2
O + 5Na2
O + N2
(g)
3. Son aşama, potasyum oksit ve sodyum oksit (K2
O + 5 Na2
O) karışımının, yine sistemde bulunan silikon
dioksit (SiO2
) ile reaksiyona girerek zararsız ve güvenli, yanmayan alkali silikata (cam) dönüştürülmesidir.
K2
O + Na2
O + SiO2
---> alkali silikat (cam)
Bu kimyasal reaksiyonlar tetiklendiğinde hava yastığının azot
gazıyla dolması, direksiyondan veya kontrol panelinden hızla
fırlayarak kişiye sağlam ve korutucu bir yastık görevi geçmesi,
0.1 saniyeden daha az bir zamanda gerçekleşir.
Azot gazı üretimi sona erdiğinde gaz molekülleri yastıktaki deliklerden
boşalır, yastığın basıncı düşer ve yastık yumuşak bir örtü halini alır.
Bu süre 1-2 saniye kadardır; sürenin kısa olması çarpışmadan sonra
aracın hareketine devam edebileceği varsayımıyla, sürücünün etrafını
görmesine ve en kısa zamanda direksiyon kontrolünü sağlamasına
olanak verir.
Ard arda ve kısa sürede gerçekleşen bu tepkimeler hayat ile ölüm arasındaki iki seçenekten birincisini
seçmemize vesile oluyor.
Kaynaklar :
http://www.takata.com/en/around/airbag01.html
http://ae-plus.com/milestones/john-hetrick-inventor-of-the-airbag
www.bayar.edu.tr/besergil/hava_yastigi.
http://www.cerezforum.com/gerekli-bilgiler/52051-hava-yastigi-hakkinda-bilgi.html#ixzz2RlgWyG8I
https://tr.wikipedia.org/wiki/Hava_yast%C4%B1%C4%9F%C4%B1
http://www.explainthatstuff.com/airbags.html
http://www.bilgiustam.com/hava-yastigi-air-bag-nedir-nasil-calisir/
http://www.aydinsari.com.tr/faydali/hava_yastigi_hakkinda.htm
48. 48
HaberYabancı
YAĞMUR DAMLALARINDAN
ENERJİ ÜRETEN GÜNEŞ PANELLERİ
ÜRETİLDİ
Çinli araştırmacılar, yağmur damlalarını enerjiye
dönüştürebilen güneş panelleri ürettiklerini
açıkladılar.
Yenilenebilir enerjinin en sık kullanılan türlerinden
birisi olan Güneş enerjisi, güneş panelleri sayesinde
depolanıyor ve kullanılıyor. Bu enerji türünün
oldukça kullanışlı ve kolay erişilebilir olduğunu
söyleyebiliriz fakat Güneş ışığına erişimin minimum
olduğu zamanlarda, güneş panellerinin maalesef
yetersiz kaldığını görüyoruz.
Çinli araştırmacılar hava olaylarının, güneş
panellerinin verimliliğini etkilememesi için
mükemmel bir yöntem geliştirmişler. İlk olarak
güneş panellerinin minimum verimlilikte çalıştığı
hava koşullarını, yani yağmur yağdığı zamanları
ele alan araştırmacılar, bu hava olayının yaşanması
esnasında nasıl enerji üretebileceklerini düşünmüşler.
Aylar süren araştırma, "graphene" isimli madde
katmanının üretilmesiyle tamamlanmış.
49. 49
Graphene düşen yağmur damlalarından enerji
üretebilmek adına geliştirilmiş olan, atom
kalınlığında bir katman. Bu katmana gelen yağmur
damlaları graphene'e yapışıyorlar, doğal kondansatör
görevi görüyorlar ve enerjinin üretilmesini
sağlıyorlar. Çinli araştırmacıların keşfettiği
bu yöntem, maalesef sadece %6.5 verimlilikte
çalışabiliyor. Fakat dünyanın en verimli güneş
panelinin bile %22 verimlilikte çalışabildiğini
düşünürsek,%6.5 oranındaki verimliliğin oldukça iyi
olduğundan bahsedebiliriz.
50. 50
Haber
Yerli
FINDIK KABUĞUNDAN
FREN BALATASI
Kocaeli Üniversitesi Hereke Meslek Yüksekokulu’nda
Doç. Dr. Hasan Öktem öncülüğünde 3 kişilik
ekip tarafından 2013’de başlatılan “Fındık
Kabuğundan Fren Balatası Projesi” kapsamında
binek otomobiller için asbestsiz, doğal katkılı tozlar
kullanılarak fren balatası üretildi.
Proje Yürütücüsü Öktem, projenin “Türkiye’deki
doğal kaynakları kullanarak hangi kompozit
malzemeyi üretebiliriz” düşüncesinden ortaya
çıktığını, yaptıkları araştırmalar sonunda fren
balatası yapmaya karar verdiklerini söyledi.
Özellikle Türkiye’de yetişen odunsu malzemelerin
tozunu balata üretiminde kullanabilmek için
çalışmaya başladıklarını anlatan Öktem, “Balataların
içerisinde dolgu malzemesi ve sürtünme ayarlayıcı
görevi gören petrokokun muadili olarak hangi
malzemeyi kullanabileceğimiz konusunda
araştırma yaptık. Yanma derecesinden tutun diğer
özelliklerine kadar araştırdık.” diye konuştu.
Öktem, burada en uygun malzemenin fındık veya
ceviz kabuğu olduğunu gördüklerine dikkati çekti.
Bir fren balatasının içerisinde metal, polimer, doğal
katkılı olmak üzere 20 farklı toz bulunduğuna
değinen Öktem, şöyle devam etti:
“Bizim ülkemizde yetişen ürünlere ait
tozların olmadığını görünce fındık kabuğunu
kullanabileceğimizi düşündük. Hedefimiz
sürtünmeyi en optimum seviyeye, yani en uygun
değere getirmekti. Bunun içerisindeki tozlar da
en optimum değere getiriyor ama bunlar yurt
dışından ithal ediliyor. Biz fındık kabuğunun da
bazı işlemlerden geçtikten sonra aynı özellikleri
yakalayacak düzeyde olduğunu gördük. Bunun
tespitleri için Düzce Üniversitesi Orman
Fakültesinden bilgiler aldık.”
“Ülkemizde yetişen bir tozun
balata imalatında kullanılmasını
hedefliyoruz”
Öktem, gerekli çalışmaları tamamladıktan sonra
petrokukun muadili olarak bazı işlemlerden
geçirilmiş fındık kabuğu tozundan binek otomobil
51. 51
balatası ürettiklerini anlattı.
Bu balatada kimyasal testlerin yanında mekanik
testler de uyguladıklarını, sertliğini ve yoğunluğunu
test ettiklerini aktaran Öktem, “Onun dışında iç
yapısına baktık. Gördük ki içerisine kattığımız
tozlar diğer toz malzemeleriyle çok iyi bir
uyum sağlamış. Biz tutmayacağını, presleme
aşamasında fındık kabuğu tozlarının dağılacağını
düşünmüştük ama korktuğumuz gibi olmadı gayet
iyi bir kompozisyon sağladı.” ifadelerini kullandı.
Öktem, ürettikleri fındık kabuğu katkılı fren
balatalarının testini yapmak için bir de sürtünme test
cihazı yaptıklarına işaret etti.
Cihaz ve araç üzeri testlerinin hepsini yaptıklarını,
hiçbir sorun çıkmadığını, gayet iyi bir sonuç
aldıklarını anlatan Öktem, şunları kaydetti:
“Bundan sonraki aşamada 20 tozun oranını azaltıp
fındık kabuğu tozunun oranını daha çok arttırarak
hem diğer yabancı ülkelerden gelen tozları en az
düzeye düşürmek hem de ülkemizde yetişen bir
tozun balata imalatında kullanılmasını sağlamayı
hedefliyoruz.”
Ürettikleri balatanın yüzde 100 yerli olmadığını ama
içerisinde yüzde 20 oranında bulunan petrokokun
tamamını dışarıya çıkardıklarını belirten Öktem,
şöyle konuştu:
“Asıl unsur sürtünmeyi ayarlamak, bu sürtünmeyi
ayarladığınız zaman diğer malzemeler aslında
bunu destekleyici özellikte. Biz de fındık
kabuğu kullanarak petrokokla benzer sürtünme
değerlerini elde ettik. Balatanın içerisinden daha
fazla yabancı malzeme çıkardığımız zaman bizim
kullandığımız fındık veya ceviz kabuğu tozu
önemli bir kazanç sağlayacaktır. Böylece, binek tipi
araçlarda kullanılan balataların maliyetini yüzde
15-20 oranında aşağı çekebiliriz.”
Öktem, fındık kabuğu tozu kullanarak her marka
binek otomobil için fren balatası üretebileceklerine
değinerek, projeyi uluslararası 3 konferansta
sunduklarını ve uluslararası bir dergiye
yayımlanması için yazılan makale gönderdiklerini
sözlerine ekledi.
52. KİMYAGER
BURHAN CEYLAN
YÜKSEK LİSANS ÖĞRENCİSİ
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ
b.ceylan022@gmail.com
52
YAPAY
TATLANDIRICILAR
NE KADAR TATLI?
S
akkaroz (çay şekeri) ve fruktoz en yaygın doğal
tatlandırıcılardır. Bununla birlikte, bunların
kalori almamıza ve diş çürümeleri başlatmaya
neden olduklarını biliyoruz. Bu nedenlerle birçok
kişi yapay tatlandırıcıları, doğal ve kalori sağlayanlara
karşılık çekici bir seçenek olarak görürler.
Belki en başarılı ve en çok kullanılan yapay
tatlandırıcı, fenilalanin ve aspartik asitten oluşan bir
dipeptitin metil esteri olan aspartamdır. Aspartam
sakkarozdan yaklaşık 100 kez daha tatlıdır.
Çözeltilerinde yavaş olarak hidrolize uğraması
meşrubatlar gibi ürünlerde raf ömrünü kısıtlar.
(Yapay tatlandırıcı aspartamı içeren bazı ürünler)
Pişirmede de kullanılamaz, çünkü ısıyla bozunur.
Dahası, fenilketonüre olarak bilinen bir genetik
hastalığa sahip insanlar aspartam kullanamazlar,
çünkü metabolizmaları aspartamdan fenilpiruvik asit
oluşturur.
Diğer yandan alitam, aspartama benzer, ama
geliştirilmiş özelliklere sahip bir bileşiktir. Bu,
aspartamdan daha kararlı ve sakkarozdan yaklaşık
2000 kez daha tatlıdır.
53. 53
Aspartam
Sukraloz, sakkarozun trikloro türevi olan bir yapay
tatlandırıcıdır. Aspartam gibi bu da Amerika Birleşik
Devletleri Gıda ve İlaç İdaresince onaylanmıştır.
Sukroloz, sakkarozdan 600 kez daha tatlıdır ve
bir çok özelliği istenen niteliktedir. Görünümü ve
tadı şeker gibidir, pişirme ve ısıtma sıcaklıklarında
kararlıdır, diş çürüğüne neden olmaz ve kalori
vermez.
Sukraloz
Siklamat ve sakkarin sodyum ve kalsiyum tuzları şeklinde
kullanılan bir zamanların gözde tatlandırıcılarıdır. Siklimat
ve sakkarin 10:1’lik yaygın olarak bilinen bir karışımı, her iki
bileşiğin ayrı ayrı olduklarından daha tatlıdır. Bu karışımın
hayvanlar üzerinde tümör oluşturduğu deneylerle gösterildikten
sonra karışım FDA tarafından yasaklanmıştır. Kurallardeki bazı
değişikliklerle sakkarinin bazı ürünlerde kullanılmasına izin
verilmiştir.
Siklamat Sakkarin
Diğer birçok bileşik de yapay tatlandırıcı
özelliğine sahiptir. Örneğin L şekerler de tatlıdır
ve bunlar muhtemelen sıfır kalori sağlarlar,
çünkü enzimlerimiz onları değil seçimli olarak
D şekerleri metabolize ederler. L şekerler doğada
çok az bulunmalarına karşın sekiz L-heksoz, S.
Masamune ve K. B. Sharpless tarafından Sharpless
asimetrik epoksitleme ve diğer enantiyoseçimi sentez
yöntemleriyle sentezlenmişlerdir.
Tatlandırıcıların araştırılmasında çalışmaların çoğu
tat algılama merkezlerinin yapıları üzerindedir. Tat
algılayacıları için önerilen bir model van der Waals
kuvvetlerine ek olarak hidrojen bağları da içeren
sekiz bağlanma etkileşimiyle birleştirilir. Sukronik
asit bu modele göre tasarlanmış sentetik bir bileşiktir.
Sukronik asitin sakkaroza göre 200.000 kez daha tatlı
olduğu bildirilmiştir.
Kaynaklar :
1) Organik Kimya Kitabı;
Yazarlar; Graham SOLOMONS – Craıg FRYHLE
2) Besin Kimyası;
Yazar; Azmi TELEFONCU
54. 54
HaberYabancı
SUUDİ ARABİSTAN ÇİMENTO
İHRACAT YASAĞINI KALDIRDI
Suudi Arabistan, ülke basınında yer alan bir habere
göre, çimento sektörüne 2008 yılından bu yana
getirilen ihracat yasağını kaldırdı.
Suudi Arabistan çimento şirketleri ulusal konseyi
başkan yardımcısı Ahmed bin Abduh Zugail'in
Al Riyadh gazetesine verdiği bilgiye göre, çimento
şirketleri ihracat yasağının kaldırılmasıyla ilgili
ayrıntıların Ticaret Bakanlığı'nca açıklanmasını
bekliyorlar.
Reuters yasağın kaldırılmasıyla ilgili olarak Suudi
Arabistan Ticaret Bakanlığı'na ulaşamadı.
Ülkedeki çimento şirketlerinin hisseleri değer
kazanırken, öğle saatleri itibariyle yüzde 5 artıda
seyrediyor.
Suudi Arabistan, büyük ölçekli kamu altyapı projeleri
nedeniyle yükselen fiyatları kontrol altına almak
için bazı istisnalar haricinde 2008 yılında çimento
ihracatını durdurdu.
Ancak petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle kamu
harcamaları kısılırken, hayati olmayan projeler askıya
alındı. Ülkenin inşaat sektörü ise durgunluk içinde
bulunuyor.