SlideShare une entreprise Scribd logo
1  sur  7
99 (65). TALÂK SÛRESİ
MEDENÎ, 12 ÂYET
GİRİŞ
Adını 1-7. âyetlerdeki talâk konusundan alan sûrenin, Medîne'de 99. sırada
indiği kabul edilir. Bu sûrede, ekserisi Bakara sûresi'nde yer alan boşama-boşanma,
iddet ve emzirme, emzirme ücreti ve boşanmış kadının barınması ile ilgili
tamamlayıcı hükümler yer almaktadır. “Küçük Nisâ sûresi” de denilen bu sûrenin
âyetlerinin neden ayrı bir sûre yapıldığının makul bir açıklaması yoktur.
RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA
MEAL:
1
Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman onları iddetleri için boşayın
ve iddeti sayın. Ve Rabbiniz Allah'ın koruması altına girin. Apaçık bir aşırılık,
iffetsizlik yapmaları hâli dışında, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de
çıkmasınlar. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Artık kim Allah'ın sınırlarını aşarsa,
kesinlikle kendine haksızlık etmiş olur. Bilmezsin, olur ki Allah, bundan sonra
bir iş ortaya çıkarıverir.
2,3
Artık sürelerinin sonuna vardıklarında onları örfe uygun/ herkesçe
kabul gören bir şekilde tutun yahut örfe uygun/herkesçe kabul gören bir
şekilde onlardan ayrılın. Ve sizden adalet sahibi iki kişiyi şâhit tutun. Şâhitliği
de Allah için ayakta tutun. İşte bu, Allah'a ve son güne inanan kimseye
öğütlenendir. Ve kim Allah'ın koruması altına girerse, Allah ona bir çıkış
yolu sağlar ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Allah'a
işin sonucunu havale ederse, O ona yeter. Şüphesiz Allah, Kendi emrini
yerine getirip gerçekleştirendir. Allah, kesinlikle her şey için bir ölçü
koymuştur, belirlemiştir.
4
Ve kadınlarınızdan aybaşından kesilenler ve ay hâli olmayanlar; eğer
şüphe ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların da bekleme
süresi, yüklerini bırakmaları; doğum yapmaları veya düşük yapmalarıdır.
Kim Allah'ın koruması altına girerse, Allah ona işinde bir kolaylık sağlar.
5
İşte bu, Allah'ın size indirdiği buyruğudur. Kim de Allah'ın koruması
altına girerse, Allah onun kötülüklerini örter ve onun için ödülü büyütür.
6
O kadınları, gücünüz ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde
oturtun ve onları sıkıştırmak için onlarla birbirinizin zararına olacak
herhangi bir şey yapmayın. Şâyet gebe iseler, yüklerini bırakıncaya kadar
onlara harcama yapın/nafaka verin. Sonra sizin için emzirirlerse, onlara
ücretlerini verin ve aranızda örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekilde
müşavere yapın. Ve eğer güçlük çekerseniz, artık ücreti babaya ait olmak
üzere, başka bir kadın emzirecektir.
7
Geniş imkânları olanlar, geniş imkânlarına göre harcasınlar/ nafaka
versinler. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Allah'ın kendisine verdiğinden versin.
1
Allah, hiçbir kişiye ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Allah, bir
güçlüğün ardından bir kolaylık sağlayacaktır.
8
Kentlerden niceleri var ki Rablerinin ve O'nun elçilerinin emrine
başkaldırdı da Biz, onları çetin bir hesaba çektik ve onlara görülmemiş,
duyulmamış bir azapla azap ettik.
9
Böylece onlar, işlerinin vebalini tattılar. İşlerinin sonucu da tam bir
zarara/ kayba uğrayarak acı çekmek olmuştur.
10,11
Allah, onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır. O hâlde, ey kavrama
yetenekleri olan iman etmiş kimseler! Allah'ın koruması altına girin. Kesinlikle
Allah, iman etmiş ve düzeltmeye yönelik işler yapmış kimseleri, karanlıklardan
aydınlığa çıkarmak için, size bir öğüt, size Allah'ın açık açık âyetlerini/
alâmetlerini/ göstergelerini okuyan bir elçi indirdi. Ve her kim, Allah'a inanır
ve sâlihi işlerse, Allah onu, altlarından ırmaklar akan, içinde sonsuza dek
kalacakları cennetlere girdirir. Allah, onun için rızkı güzelleştirmiştir.
12
Allah, yedi göğü ve yerden de onlar kadarını oluşturandır. Allah'ın her
şeye kâdir olduğunu ve Allah'ın bilgisinin, her şeyi kuşattığını bilesiniz diye
buyruk gökler ve yer arasında iner durur.
TAHLİL:
1
Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman onları iddetleri için boşayın
ve iddeti sayın. Ve Rabbiniz Allah'ın koruması altına girin. Apaçık bir aşırılık,
iffetsizlik yapmaları hâli dışında, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de
çıkmasınlar. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Artık kim Allah'ın sınırlarını aşarsa,
kesinlikle kendine haksızlık etmiş olur. Bilmezsin, olur ki Allah, bundan sonra
bir iş ortaya çıkarıverir.
2,3
Artık sürelerinin sonuna vardıklarında onları örfe uygun/ herkesçe
kabul gören bir şekilde tutun yahut örfe uygun/herkesçe kabul gören bir
şekilde onlardan ayrılın. Ve sizden adalet sahibi iki kişiyi şâhit tutun. Şâhitliği
de Allah için ayakta tutun. İşte bu, Allah'a ve son güne inanan kimseye
öğütlenendir. Ve kim Allah'ın koruması altına girerse, Allah ona bir çıkış
yolu sağlar ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Allah'a
işin sonucunu havale ederse, O ona yeter. Şüphesiz Allah, Kendi emrini
yerine getirip gerçekleştirendir. Allah, kesinlikle her şey için bir ölçü
koymuştur, belirlemiştir.
Bu âyetler, aile hukukunun temel kurallarından birisi olan “boşama/boşanma”
konusunun ilkelerini belirler. Burada muhatap, kamu otoritesidir. O dönemde kamu
otoritesinin başı olması münasebetiyle hitap Rasûlullah'a yapılmıştır. O nedenle
2
buradaki emirler, kişilere değil kamuya yöneliktir. Boşanma hem erkeği, hem
kadını, hem çocukları, hem de onların ailelerini ilgilendiren ciddi bir mesele olup
duygusal davranacak kimselerin kontrolüne verilemeyecek kadar önemlidir.
Boşama/boşanma konusunda daha önce şu âyetler inmişti:
228
Boşanmış kadınlar da, kendi kendilerine üç âdet dönemi süresi beklerler. Eğer Allah'a ve
âhiret gününe inanıyorlarsa Allah'ın rahimlerinde oluşturduğunu gizlemeleri, kendilerine helâl
olmaz. Ve onların kocaları, barışmak isterlerse o süre içersinde onları geri almaya daha çok hak
sahibidirler. Ve onların zararlarına olanlar gibi, örfe uygun/herkesçe kabul gören bir şekilde kendi
yararlarına olanlar da vardır. Erkekler için de, onların üzerinde bir derece vardır. Ve Allah, en
üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa
koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır.
229
Boşamak iki defadır. Bundan sonrası ya örfe uygun/herkesçe kabul gören bir şekil ile tutmak
veya iyileştirmekle salmaktır. Onlara verdiklerinizden bir şey almanız da sizin için helâl olmaz.
Ancak ikisinin de Allah'ın sınırlarını yapamamaktan korkmaları başkadır. Artık eğer siz kamu
görevlileri, bunların, Allah'ın sınırlarını yapamayacaklarından korkarsanız, kadının fidye/ayrılma
bedeli vermesinde ikisine de vebal yoktur. İşte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Artık bunları aşmayın.
Her kim de Allah'ın sınırlarını aşarsa, artık işte onlar, kendi benliklerine haksızlık edenlerin ta
kendisidir.
(Bakara/228-229)
231
Kadınları boşadığınız zaman iddetlerini de bitirdiklerinde, artık onları ya ma‘rûf ile tutun
veya ma‘rûf ile salın, haklarına tecavüz için zararlarına olarak onları tutmayın. Her kim bunu yaparsa
kendi benliğine haksızlık etmiş olur. Allah'ın âyetlerini oyuncak da edinmeyin, Allah'ın üzerinizdeki
nimetini, size kendisiyle öğüt vermek üzere indirdiği kitabı ve haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı
engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri hatırlayıp düşünün. Hem de Allah'ın koruması
altına girin ve şüphesiz Allah'ın her şeyi en iyi bilen olduğunu bilin.
232
Ve siz kadınları boşayıp da onlar, sürelerinin sonuna geldikleri zaman, eşleriyle aralarında
örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekil ile rızalaştıkları zaman, kendilerini kocalarıyla
nikâhlanacaklar diye sıkıştırıp engellemeyin. İşte bu, sizden Allah'a ve âhiret gününe iman eden
kimselerin kendisi ile öğütleneceğidir. İşte bu, sizin için daha uygun ve daha nezihtir. Ve Allah
bilir, siz bilmezsiniz.
(Bakara/231-232)
238,239
Salâtları [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını]
ve en hayırlı salâtı [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olmanın; toplumu aydınlatmanın en
yararlı olanı; haftalık toplantı günü salâtını] elbirliği ile koruyun. Ve Allah için sürekli saygıda
durarak kalkın; işe koyulun; eğitim-öğretim ve sosyal yardım kurumunu işletin. Ama eğer korkulu
bir ortamda bulunuyorsanız, o zaman yaya veya binekli olarak giderken; hareket hâlinde koruyun,
yerine getirin. Sonra da güvene erdiğinizde bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi Allah'ı hemen
anın.
(Bakara/238-239)
35
Ve eğer karı-kocanın arasının açılmasından korktuysanız, o zaman bir hakem erkeğin
yakınlarından, bir hakem de kadının yakınlarından kendilerine gönderin. Bu karı-koca gerçekten
barışmak isterlerse, Allah karı-kocanın arasında geçim verir. Şüphesiz Allah, çok iyi bilendir, her
şeyin iç yüzünü, gizli taraflarını da iyi bilendir.
(Nisâ/35)
Yukarıdaki âyetlerdeki hükümleri tamamlayıcı mahiyette olan bu âyetlerde şu
hükümler yer almaktadır:
3
• Kadınlar boşandığı zaman, iddetleri için boşanmalı; iddetsiz boşanmamalı ve
iddet sayılmalıdır.
• Apaçık bir fâhişe yapmaları hâli dışında, kadınlar evlerinden çıkarılmamalı,
kendileri de çıkmamalıdır.
• Sürelerinin sonuna vardıklarında kadınlar ya ma‘rûf ile tutulmalı [nikâh
yenilenmeli], yahut ma‘rûf ile onlardan ayrılınmalıdır.
• Bu gelişmelere adalet sahibi iki kişi şâhit tutulmalıdır.
• Şâhitlik Allah için ayakta tutulmalı, hiçbir şeyden etkilenilmemelidir.
Bu ilkelerin yanısıra insanlara ve kamu otoritesine de birtakım ihtarlarda
bulunulmaktadır: Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Artık kim Allah'ın sınırlarını aşarsa,
kesinlikle kendine zulmetmiş olur. Bilmezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir iş
ortaya çıkarıverir. İşte bu, Allah'a ve son güne inanan kimseye öğütlenendir. Ve
kim Allah'a takvâlı davranırsa, Allah ona bir çıkış yolu kılar ve onu hesaba
katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Allah'a tevekkül ederse, O, ona yeter.
Şüphesiz Allah, Kendi emrini ulaştırandır [yerine getirip, gerçekleştirendir]. O
[Allah], kesinlikle her şey için bir ölçü kılmıştır [koymuştur, belirlemiştir].
4
Ve kadınlarınızdan aybaşından kesilenler ve ay hâli olmayanlar; eğer
şüphe ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların da bekleme
süresi, yüklerini bırakmaları; doğum yapmaları veya düşük yapmalarıdır.
Kim Allah'ın koruması altına girerse, Allah ona işinde bir kolaylık sağlar.
5
İşte bu, Allah'ın size indirdiği buyruğudur. Kim de Allah'ın koruması
altına girerse, Allah onun kötülüklerini örter ve onun için ödülü büyütür.
Yukarıdaki pasajda, Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman onları
iddetleri için boşayın ve iddeti sayın ve O [Allah], kesinlikle her şey için bir ölçü
kılmıştır [koymuştur, belirlemiştir] buyurulmuştu. Burada ise iddet ve onun müddeti
bildirilmektedir. Şöyle ki:
• Yaşlılık sebebiyle hayızdan kesilmiş kadınların iddeti üç aydır.
• Henüz hayız görmeyen kadınların iddeti de aybaşından kesilmiş
kadınlarınkinin aynısıdır.
Âyette geçen ay hâli olmayanlar ifadesiyle, “anormal olarak ay hâli
olmayanlar” kastedilmiştir; çocuk yaştaki evlendirmelerle ilgisi yoktur. Kadınların
bazılarında (Amenorrhea) isimli bir hastalık olabilir ve bu kadınların âdeti geç gelir
veya kesilir veya hiç gelmez. Rüşd evliliğe bağlandığından, cinsel yönden
gelişmemiş çocukların evlendirilmesi İslâmî açıdan cinâyettir. Çünkü bu evlilik ve
cinsel birleşme, o çocuğun hem fizikî gelişimi, hem de psikolojik durumu açısından
çok sakıncalıdır.
• Hamile kadınların bekleme süresi [iddet], doğum ile sona erer.
Bu âyetin iniş sebebi ile ilgili kaynaklarda şu bilgiler verilmiştir:
Mukâtil dedi ki: Yüce Allah'ın, Boşanan kadınlar kendiliklerinden üç kuru müddeti
beklerler (Bakara/228) buyruğu zikredilince, Hallad b. en-Nu‘mân, “Ey Allah'ın Rasûlü! Peki ay
hâli görmeyen kadın ile ay hâlinden kesilmiş olan kadının ve hamile kadının iddeti nedir?” diye
sordu. Bunun üzerine, Kadınlarınız arasından ay hâlinden kesilmiş olanlarla... (yani, artık ay hâli
görmeyen kadınlarla…) âyeti nâzil oldu.1
1
Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi'l-Kur’ân.
4
Rivâyet olunduğuna göre Mu‘âz b. Cebel, “Ey Allah'ın Rasûlü! Biz hayız gören kadınların
iddetinin ne olduğunu öğrendik. Peki, hayız görmeyenlerin iddeti nedir?” deyince, Cenâb-ı Hakk,
işbu âyetini indirdi.2
Daha evvel iddetle ilgili şu âyetler inmiş ve diğer iddet hükümleri bildirilmişti:
234
İçinizden geçmişte yaptıklarını ve yapması gerekirken yapmadıklarını bir bir
hatırlattırılanlar; ölenler ve geride eşler bırakan kimselerin hanımları da, kendiliklerinden dört ay
ve on gün beklerler. Sonra süreleri sona erdiği zaman, artık kendileri hakkında örfe uygun/
herkesçe kabul gören bir şekil ile yaptıklarında sizin [bunu yapanlar ve bunu izleyenler] için bir
vebal yoktur. Ve Allah, yaptıklarınıza haberdardır.
(Bakara/234)
228
Boşanmış kadınlar da, kendi kendilerine üç âdet dönemi süresi beklerler. Eğer Allah'a ve
âhiret gününe inanıyorlarsa Allah'ın rahimlerinde oluşturduğunu gizlemeleri, kendilerine helâl
olmaz. Ve onların kocaları, barışmak isterlerse o süre içersinde onları geri almaya daha çok hak
sahibidirler. Ve onların zararlarına olanlar gibi, örfe uygun/herkesçe kabul gören bir şekilde kendi
yararlarına olanlar da vardır. Erkekler için de, onların üzerinde bir derece vardır. Ve Allah, en
üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa
koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır.
(Bakara/228)
49
Ey iman etmiş kimseler! Mü’min kadınları nikâh edip, sonra onlara dokunmadan boşadığınız
zaman, artık sizin için üzerlerinde sayacağınız bir bekleme süresi yoktur. Derhal onları
kazançlandırın ve onları güzel bir şekilde salıverin.
(Ahzâb/49)
6
O kadınları, gücünüz ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde
oturtun ve onları sıkıştırmak için onlarla birbirinizin zararına olacak
herhangi bir şey yapmayın. Şâyet gebe iseler, yüklerini bırakıncaya kadar
onlara harcama yapın/nafaka verin. Sonra sizin için emzirirlerse, onlara
ücretlerini verin ve aranızda örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekilde
müşavere yapın. Ve eğer güçlük çekerseniz, artık ücreti babaya ait olmak
üzere, başka bir kadın emzirecektir.
7
Geniş imkânları olanlar, geniş imkânlarına göre harcasınlar/ nafaka
versinler. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Allah'ın kendisine verdiğinden versin.
Allah, hiçbir kişiye ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Allah, bir
güçlüğün ardından bir kolaylık sağlayacaktır.
Bu âyetlerde de aile hukukuna dair bazı ilkeler ortaya konulmaktadır. Şöyle ki:
• Boşanan kadınlar, imkânlar ölçüsünde ikâmetgâhın bir bölümünde oturtulmalı
ve onları sıkıştırmak için onlara zarar verilmemeli onlardan da zarar görülmemelidir.
• Şâyet gebe iseler, yüklerini bırakıncaya kadar onlara nafaka verilmelidir.
• Bebeklerini emzirirlerse onlara ücretleri verilmeli ve kendileriyle ma‘rûf ile
müşâvere yapılmalıdır.
• Eğer güçlük çekerseniz [kadın emzirmek istemezse, ücret konusunda
anlaşmazlık olursa], masrafı baba karşılamak sûretiyle çocuk başka bir kadına
emzirtilmelidir. Eğer çocuk, öz annesinden başkasının memesini kabul etmeyecek
olursa, o takdirde anne çocuğunu emzirmekle yükümlüdür.
2
Râzî, Mefâtihu'l-Ğayb.
5
• İmkânı geniş olan geniş imkânlarına göre, rızkı kısıtlı tutulan da Allah'ın
kendisine verdiğinden imkânları ölçüsünde harcamalıdır [nafaka vermelidir].
Bakara sûresi'nde boşamada uygulanması gereken ilkelerle ilgili şu âyetler yer
almıştı:
233
Anneler, çocuklarını, –emzirmenin tamamlanmasını isteyenler için– tam iki yıl emzirirler.
Çocuk kendisine ait olan babaya da emzirenlerin yiyecekleri ve giyecekleri örfe uygun/ herkesçe
kabul gören şekilde bir borçtur. Kişi sadece gücüne; kapasitesine göre yükümlü olur. Ve çocuğu
sebebiyle bir anne, çocuğu sebebiyle bir baba da zarara sokulmasın. Vârise de bunun aynısı
borçtur. Eğer ana ve baba birbirleriyle istişâre edip, kendi rızalarıyla çocuğu sütten ayırmak
isterlerse kendilerine bir vebal yoktur. Eğer çocuklarınızı emzirtmek isterseniz, vereceğinizi örfe
uygun/ herkesçe kabul gören bir şekil ile teslim ettiğiniz zaman, bunda da size bir vebal yoktur. Ve
Allah'ın koruması altına girin ve şüphesiz Allah'ın yaptıklarınızı çok iyi gören olduğunu bilin.
234
İçinizden geçmişte yaptıklarını ve yapması gerekirken yapmadıklarını bir bir
hatırlattırılanlar; ölenler ve geride eşler bırakan kimselerin hanımları da, kendiliklerinden dört ay
ve on gün beklerler. Sonra süreleri sona erdiği zaman, artık kendileri hakkında örfe uygun/
herkesçe kabul gören bir şekil ile yaptıklarında sizin [bunu yapanlar ve bunu izleyenler] için bir
vebal yoktur. Ve Allah, yaptıklarınıza haberdardır.
235
Ve bu kadınlara evlenme isteğinizi üstü kapalı biçimde çıtlatmanızda veya içinizde
tutmanızda size bir günah yoktur. Allah, şüphesiz sizin onları anacağınızı bilir. Fakat örfe uygun/
herkesçe kabul gören bir şekilde bir söz söylemekten başka bir şekilde kendileriyle gizlice
sözleşmeyin. Farz olan süre sona erinceye kadar da nikâh akdine kesin karar vermeyin. Bilin ki
şüphesiz Allah içinizdekini bilir. Öyle ise O'ndan sakının. Yine bilin ki şüphesiz Allah kullarının
günahlarını çok örten, onları cezalandırmayan ve bağışı bol olandır, çok yumuşak davranandır.
236
Eğer kadınları, kendilerine dokunmadan veya onlara bir mehir ayarlamadan/belirlemeden
boşarsanız size bir vebal yoktur. Ve onları kazançlandırın. Geniş olan hâline göre, eli dar olan da
hâline göredir. Örfe uygun/herkesçe kabul gören bir şekle göre kazanç, iyilik-güzellik üretenler
üzerine bir borçtur.
(Bakara/233-236)
8
Kentlerden niceleri var ki Rablerinin ve O'nun elçilerinin emrine
başkaldırdı da Biz, onları çetin bir hesaba çektik ve onlara görülmemiş,
duyulmamış bir azapla azap ettik.
9
Böylece onlar, işlerinin vebalini tattılar. İşlerinin sonucu da tam bir
zarara/ kayba uğrayarak acı çekmek olmuştur.
10,11
Allah, onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır. O hâlde, ey kavrama
yetenekleri olan iman etmiş kimseler! Allah'ın koruması altına girin. Kesinlikle
Allah, iman etmiş ve düzeltmeye yönelik işler yapmış kimseleri, karanlıklardan
aydınlığa çıkarmak için, size bir öğüt, size Allah'ın açık açık âyetlerini/
alâmetlerini/ göstergelerini okuyan bir elçi indirdi. Ve her kim, Allah'a inanır
ve sâlihi işlerse, Allah onu, altlarından ırmaklar akan, içinde sonsuza dek
kalacakları cennetlere girdirir. Allah, onun için rızkı güzelleştirmiştir.
12
Allah, yedi göğü ve yerden de onlar kadarını oluşturandır. Allah'ın her
şeye kâdir olduğunu ve Allah'ın bilgisinin, her şeyi kuşattığını bilesiniz diye
buyruk gökler ve yer arasında iner durur.
Bu âyet grubu, Ra‘d/43'te, Sen gönderilmiş elçi değilsin diyen
kâfirlere/müşriklere bir ültimatomdur. Onlar, bu âyetlerdeki tehditlerle daha evvel
de muhatap olmuşlardı. Burada da onlar ilk önce, Kentlerden niceleri var ki
Rabb'lerinin ve O'nun elçilerinin emrine başkaldırdı da Biz, onları çetin bir hesaba
çektik ve onlara görülmemiş, duyulmamış bir azapla azap ettik. Böylece onlar
6
işlerinin vebalini tattılar. İşlerinin sonucu da tam bir hüsran olmuştur. Allah,
onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır şeklinde tehdit edilmiş, ardından da, O hâlde
ey kavrama yetenekleri olan iman etmiş kimseler! Allah'a karşı takvâlı olun.
Kesinlikle Allah, iman etmiş ve sâlihâtı işlemiş kimseleri karanlıklardan aydınlığa
çıkarmak için, size bir öğüt, size Allah'ın açık açık âyetlerini [mucizelerini] okuyan
bir elçi indirdi. Ve Allah'a inanır ve sâlihi işlerse O [Allah], onu, altlarından
ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere girdirir. Allah, onun için rızkı
güzelleştirmiştir. Allah, yedi göğü ve yerden de onlar kadarını yaratandır. Allah'ın
her şeye kâdir olduğunu ve Allah'ın bilgisinin, her şeyi kuşattığını bilesiniz diye
buyruk bunlar arasında iner durur buyurularak kurtuluşa çağrılmışlardır.
Allah, doğrusunu en iyi bilendir.
7

Contenu connexe

En vedette

991130土管學部招生簡介 (nx power lite)
991130土管學部招生簡介 (nx power lite)991130土管學部招生簡介 (nx power lite)
991130土管學部招生簡介 (nx power lite)宗誠 潘宗誠
 
Графики успешности для 9M
Графики успешности для 9MГрафики успешности для 9M
Графики успешности для 9MInternational School
 
974 Graff et Tag (c)
974 Graff et Tag (c)974 Graff et Tag (c)
974 Graff et Tag (c)caratice
 
Розробка велосипедних концепцій у 9 містах України
Розробка велосипедних концепцій у 9 містах УкраїниРозробка велосипедних концепцій у 9 містах України
Розробка велосипедних концепцій у 9 містах Україниveloforum
 
974 religion
974 religion974 religion
974 religioncaratice
 
99年度新進人才培訓計畫開訓典禮議程 南產-詹翔霖副教授
99年度新進人才培訓計畫開訓典禮議程 南產-詹翔霖副教授99年度新進人才培訓計畫開訓典禮議程 南產-詹翔霖副教授
99年度新進人才培訓計畫開訓典禮議程 南產-詹翔霖副教授翔霖 詹
 
974 Religions
974 Religions974 Religions
974 Religionscaratice
 
南投縣發祥國小99年度實施家庭教育自我檢核表
南投縣發祥國小99年度實施家庭教育自我檢核表南投縣發祥國小99年度實施家庭教育自我檢核表
南投縣發祥國小99年度實施家庭教育自我檢核表Shi Guo Xian
 
Вода. Соколова Лиза. 9Б
Вода. Соколова Лиза. 9БВода. Соколова Лиза. 9Б
Вода. Соколова Лиза. 9Бmariageograf
 
快樂做父母 -適才適性的親子互動大綱-991008-詹翔霖教授
快樂做父母 -適才適性的親子互動大綱-991008-詹翔霖教授快樂做父母 -適才適性的親子互動大綱-991008-詹翔霖教授
快樂做父母 -適才適性的親子互動大綱-991008-詹翔霖教授文化大學
 
進二建四電腦作業98390851 許子陽
進二建四電腦作業98390851 許子陽進二建四電腦作業98390851 許子陽
進二建四電腦作業98390851 許子陽屁股 許屁股
 
顧客滿意-991020 台南精進班-課程大綱-詹翔霖教授
顧客滿意-991020 台南精進班-課程大綱-詹翔霖教授顧客滿意-991020 台南精進班-課程大綱-詹翔霖教授
顧客滿意-991020 台南精進班-課程大綱-詹翔霖教授文化大學
 
創業趨勢970502-創薪行動入門班-詹翔霖教授
 創業趨勢970502-創薪行動入門班-詹翔霖教授 創業趨勢970502-創薪行動入門班-詹翔霖教授
創業趨勢970502-創薪行動入門班-詹翔霖教授文化大學
 
966994 curso-basico-de-chocolate
966994 curso-basico-de-chocolate966994 curso-basico-de-chocolate
966994 curso-basico-de-chocolatena cozinha
 
9789740330448
97897403304489789740330448
9789740330448CUPress
 
創業適性評量表 990506-高醫大-詹翔霖教授
創業適性評量表 990506-高醫大-詹翔霖教授創業適性評量表 990506-高醫大-詹翔霖教授
創業適性評量表 990506-高醫大-詹翔霖教授文化大學
 
春日國小教師研習-991124 走過生命的轉彎處--詹翔霖教授
春日國小教師研習-991124 走過生命的轉彎處--詹翔霖教授春日國小教師研習-991124 走過生命的轉彎處--詹翔霖教授
春日國小教師研習-991124 走過生命的轉彎處--詹翔霖教授文化大學
 
9 أدوات أعمال حرة ومجانية للشركات والافراد لناشئين
9 أدوات أعمال حرة ومجانية للشركات والافراد لناشئين9 أدوات أعمال حرة ومجانية للشركات والافراد لناشئين
9 أدوات أعمال حرة ومجانية للشركات والافراد لناشئينAymen Ibrahim Mohamed Ali
 

En vedette (20)

991130土管學部招生簡介 (nx power lite)
991130土管學部招生簡介 (nx power lite)991130土管學部招生簡介 (nx power lite)
991130土管學部招生簡介 (nx power lite)
 
Графики успешности для 9M
Графики успешности для 9MГрафики успешности для 9M
Графики успешности для 9M
 
974 Graff et Tag (c)
974 Graff et Tag (c)974 Graff et Tag (c)
974 Graff et Tag (c)
 
Розробка велосипедних концепцій у 9 містах України
Розробка велосипедних концепцій у 9 містах УкраїниРозробка велосипедних концепцій у 9 містах України
Розробка велосипедних концепцій у 9 містах України
 
974 religion
974 religion974 religion
974 religion
 
99年度新進人才培訓計畫開訓典禮議程 南產-詹翔霖副教授
99年度新進人才培訓計畫開訓典禮議程 南產-詹翔霖副教授99年度新進人才培訓計畫開訓典禮議程 南產-詹翔霖副教授
99年度新進人才培訓計畫開訓典禮議程 南產-詹翔霖副教授
 
974 Religions
974 Religions974 Religions
974 Religions
 
南投縣發祥國小99年度實施家庭教育自我檢核表
南投縣發祥國小99年度實施家庭教育自我檢核表南投縣發祥國小99年度實施家庭教育自我檢核表
南投縣發祥國小99年度實施家庭教育自我檢核表
 
Вода. Соколова Лиза. 9Б
Вода. Соколова Лиза. 9БВода. Соколова Лиза. 9Б
Вода. Соколова Лиза. 9Б
 
快樂做父母 -適才適性的親子互動大綱-991008-詹翔霖教授
快樂做父母 -適才適性的親子互動大綱-991008-詹翔霖教授快樂做父母 -適才適性的親子互動大綱-991008-詹翔霖教授
快樂做父母 -適才適性的親子互動大綱-991008-詹翔霖教授
 
進二建四電腦作業98390851 許子陽
進二建四電腦作業98390851 許子陽進二建四電腦作業98390851 許子陽
進二建四電腦作業98390851 許子陽
 
顧客滿意-991020 台南精進班-課程大綱-詹翔霖教授
顧客滿意-991020 台南精進班-課程大綱-詹翔霖教授顧客滿意-991020 台南精進班-課程大綱-詹翔霖教授
顧客滿意-991020 台南精進班-課程大綱-詹翔霖教授
 
創業趨勢970502-創薪行動入門班-詹翔霖教授
 創業趨勢970502-創薪行動入門班-詹翔霖教授 創業趨勢970502-創薪行動入門班-詹翔霖教授
創業趨勢970502-創薪行動入門班-詹翔霖教授
 
966994 curso-basico-de-chocolate
966994 curso-basico-de-chocolate966994 curso-basico-de-chocolate
966994 curso-basico-de-chocolate
 
9789740330448
97897403304489789740330448
9789740330448
 
創業適性評量表 990506-高醫大-詹翔霖教授
創業適性評量表 990506-高醫大-詹翔霖教授創業適性評量表 990506-高醫大-詹翔霖教授
創業適性評量表 990506-高醫大-詹翔霖教授
 
春日國小教師研習-991124 走過生命的轉彎處--詹翔霖教授
春日國小教師研習-991124 走過生命的轉彎處--詹翔霖教授春日國小教師研習-991124 走過生命的轉彎處--詹翔霖教授
春日國小教師研習-991124 走過生命的轉彎處--詹翔霖教授
 
9 أدوات أعمال حرة ومجانية للشركات والافراد لناشئين
9 أدوات أعمال حرة ومجانية للشركات والافراد لناشئين9 أدوات أعمال حرة ومجانية للشركات والافراد لناشئين
9 أدوات أعمال حرة ومجانية للشركات والافراد لناشئين
 
9781137533890_sample
9781137533890_sample9781137533890_sample
9781137533890_sample
 
9 5-10 dedication of the wall.ppt
9 5-10 dedication of the wall.ppt9 5-10 dedication of the wall.ppt
9 5-10 dedication of the wall.ppt
 

Similaire à 99. talak suresi (9)

59. zümer suresi
59. zümer suresi59. zümer suresi
59. zümer suresi
 
Veda Hutbesi
Veda HutbesiVeda Hutbesi
Veda Hutbesi
 
107. tahrim suresi
107. tahrim suresi107. tahrim suresi
107. tahrim suresi
 
90. ahzab suresi
90. ahzab suresi90. ahzab suresi
90. ahzab suresi
 
106. hucurat suresi
106. hucurat suresi106. hucurat suresi
106. hucurat suresi
 
103. hacc suresi
103. hacc suresi103. hacc suresi
103. hacc suresi
 
57. lokman suresi
57. lokman suresi57. lokman suresi
57. lokman suresi
 
tagut ve_destekcileri
 tagut ve_destekcileri tagut ve_destekcileri
tagut ve_destekcileri
 
95. muhammed suresi
95. muhammed suresi95. muhammed suresi
95. muhammed suresi
 

Plus de TEBYİN-ÜL-KUR’AN (20)

Qur'an in English
Qur'an in EnglishQur'an in English
Qur'an in English
 
Qur'an in english
Qur'an in englishQur'an in english
Qur'an in english
 
Qur'an in english
Qur'an in englishQur'an in english
Qur'an in english
 
Qur an-in-english-hakki-yilmaz
Qur an-in-english-hakki-yilmazQur an-in-english-hakki-yilmaz
Qur an-in-english-hakki-yilmaz
 
Necm necm-meal-hakki-yilmaz yedek
Necm necm-meal-hakki-yilmaz yedekNecm necm-meal-hakki-yilmaz yedek
Necm necm-meal-hakki-yilmaz yedek
 
Sonsöz
SonsözSonsöz
Sonsöz
 
114. nasr suresi
114. nasr suresi114. nasr suresi
114. nasr suresi
 
113. tevbe suresi
113. tevbe suresi113. tevbe suresi
113. tevbe suresi
 
111. fetih suresi
111. fetih suresi111. fetih suresi
111. fetih suresi
 
110. cuma suresi
110. cuma suresi110. cuma suresi
110. cuma suresi
 
109. saff suresi
109. saff suresi109. saff suresi
109. saff suresi
 
108. teğabün suresi
108. teğabün suresi108. teğabün suresi
108. teğabün suresi
 
104. münafikun suresi
104. münafikun suresi104. münafikun suresi
104. münafikun suresi
 
101. haşr suresi
101. haşr suresi101. haşr suresi
101. haşr suresi
 
100. beyyine suresi
100. beyyine suresi100. beyyine suresi
100. beyyine suresi
 
98. insan suresi
98. insan suresi98. insan suresi
98. insan suresi
 
97. rahman suresi
97. rahman suresi97. rahman suresi
97. rahman suresi
 
96. ra'd suresi
96. ra'd suresi96. ra'd suresi
96. ra'd suresi
 
94. hadid suresi
94. hadid suresi94. hadid suresi
94. hadid suresi
 
93. zilzal suresi
93. zilzal suresi93. zilzal suresi
93. zilzal suresi
 

99. talak suresi

  • 1. 99 (65). TALÂK SÛRESİ MEDENÎ, 12 ÂYET GİRİŞ Adını 1-7. âyetlerdeki talâk konusundan alan sûrenin, Medîne'de 99. sırada indiği kabul edilir. Bu sûrede, ekserisi Bakara sûresi'nde yer alan boşama-boşanma, iddet ve emzirme, emzirme ücreti ve boşanmış kadının barınması ile ilgili tamamlayıcı hükümler yer almaktadır. “Küçük Nisâ sûresi” de denilen bu sûrenin âyetlerinin neden ayrı bir sûre yapıldığının makul bir açıklaması yoktur. RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA MEAL: 1 Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman onları iddetleri için boşayın ve iddeti sayın. Ve Rabbiniz Allah'ın koruması altına girin. Apaçık bir aşırılık, iffetsizlik yapmaları hâli dışında, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Artık kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, kesinlikle kendine haksızlık etmiş olur. Bilmezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir iş ortaya çıkarıverir. 2,3 Artık sürelerinin sonuna vardıklarında onları örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekilde tutun yahut örfe uygun/herkesçe kabul gören bir şekilde onlardan ayrılın. Ve sizden adalet sahibi iki kişiyi şâhit tutun. Şâhitliği de Allah için ayakta tutun. İşte bu, Allah'a ve son güne inanan kimseye öğütlenendir. Ve kim Allah'ın koruması altına girerse, Allah ona bir çıkış yolu sağlar ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Allah'a işin sonucunu havale ederse, O ona yeter. Şüphesiz Allah, Kendi emrini yerine getirip gerçekleştirendir. Allah, kesinlikle her şey için bir ölçü koymuştur, belirlemiştir. 4 Ve kadınlarınızdan aybaşından kesilenler ve ay hâli olmayanlar; eğer şüphe ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların da bekleme süresi, yüklerini bırakmaları; doğum yapmaları veya düşük yapmalarıdır. Kim Allah'ın koruması altına girerse, Allah ona işinde bir kolaylık sağlar. 5 İşte bu, Allah'ın size indirdiği buyruğudur. Kim de Allah'ın koruması altına girerse, Allah onun kötülüklerini örter ve onun için ödülü büyütür. 6 O kadınları, gücünüz ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun ve onları sıkıştırmak için onlarla birbirinizin zararına olacak herhangi bir şey yapmayın. Şâyet gebe iseler, yüklerini bırakıncaya kadar onlara harcama yapın/nafaka verin. Sonra sizin için emzirirlerse, onlara ücretlerini verin ve aranızda örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekilde müşavere yapın. Ve eğer güçlük çekerseniz, artık ücreti babaya ait olmak üzere, başka bir kadın emzirecektir. 7 Geniş imkânları olanlar, geniş imkânlarına göre harcasınlar/ nafaka versinler. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Allah'ın kendisine verdiğinden versin. 1
  • 2. Allah, hiçbir kişiye ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Allah, bir güçlüğün ardından bir kolaylık sağlayacaktır. 8 Kentlerden niceleri var ki Rablerinin ve O'nun elçilerinin emrine başkaldırdı da Biz, onları çetin bir hesaba çektik ve onlara görülmemiş, duyulmamış bir azapla azap ettik. 9 Böylece onlar, işlerinin vebalini tattılar. İşlerinin sonucu da tam bir zarara/ kayba uğrayarak acı çekmek olmuştur. 10,11 Allah, onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır. O hâlde, ey kavrama yetenekleri olan iman etmiş kimseler! Allah'ın koruması altına girin. Kesinlikle Allah, iman etmiş ve düzeltmeye yönelik işler yapmış kimseleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, size bir öğüt, size Allah'ın açık açık âyetlerini/ alâmetlerini/ göstergelerini okuyan bir elçi indirdi. Ve her kim, Allah'a inanır ve sâlihi işlerse, Allah onu, altlarından ırmaklar akan, içinde sonsuza dek kalacakları cennetlere girdirir. Allah, onun için rızkı güzelleştirmiştir. 12 Allah, yedi göğü ve yerden de onlar kadarını oluşturandır. Allah'ın her şeye kâdir olduğunu ve Allah'ın bilgisinin, her şeyi kuşattığını bilesiniz diye buyruk gökler ve yer arasında iner durur. TAHLİL: 1 Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman onları iddetleri için boşayın ve iddeti sayın. Ve Rabbiniz Allah'ın koruması altına girin. Apaçık bir aşırılık, iffetsizlik yapmaları hâli dışında, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Artık kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, kesinlikle kendine haksızlık etmiş olur. Bilmezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir iş ortaya çıkarıverir. 2,3 Artık sürelerinin sonuna vardıklarında onları örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekilde tutun yahut örfe uygun/herkesçe kabul gören bir şekilde onlardan ayrılın. Ve sizden adalet sahibi iki kişiyi şâhit tutun. Şâhitliği de Allah için ayakta tutun. İşte bu, Allah'a ve son güne inanan kimseye öğütlenendir. Ve kim Allah'ın koruması altına girerse, Allah ona bir çıkış yolu sağlar ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Allah'a işin sonucunu havale ederse, O ona yeter. Şüphesiz Allah, Kendi emrini yerine getirip gerçekleştirendir. Allah, kesinlikle her şey için bir ölçü koymuştur, belirlemiştir. Bu âyetler, aile hukukunun temel kurallarından birisi olan “boşama/boşanma” konusunun ilkelerini belirler. Burada muhatap, kamu otoritesidir. O dönemde kamu otoritesinin başı olması münasebetiyle hitap Rasûlullah'a yapılmıştır. O nedenle 2
  • 3. buradaki emirler, kişilere değil kamuya yöneliktir. Boşanma hem erkeği, hem kadını, hem çocukları, hem de onların ailelerini ilgilendiren ciddi bir mesele olup duygusal davranacak kimselerin kontrolüne verilemeyecek kadar önemlidir. Boşama/boşanma konusunda daha önce şu âyetler inmişti: 228 Boşanmış kadınlar da, kendi kendilerine üç âdet dönemi süresi beklerler. Eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorlarsa Allah'ın rahimlerinde oluşturduğunu gizlemeleri, kendilerine helâl olmaz. Ve onların kocaları, barışmak isterlerse o süre içersinde onları geri almaya daha çok hak sahibidirler. Ve onların zararlarına olanlar gibi, örfe uygun/herkesçe kabul gören bir şekilde kendi yararlarına olanlar da vardır. Erkekler için de, onların üzerinde bir derece vardır. Ve Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır. 229 Boşamak iki defadır. Bundan sonrası ya örfe uygun/herkesçe kabul gören bir şekil ile tutmak veya iyileştirmekle salmaktır. Onlara verdiklerinizden bir şey almanız da sizin için helâl olmaz. Ancak ikisinin de Allah'ın sınırlarını yapamamaktan korkmaları başkadır. Artık eğer siz kamu görevlileri, bunların, Allah'ın sınırlarını yapamayacaklarından korkarsanız, kadının fidye/ayrılma bedeli vermesinde ikisine de vebal yoktur. İşte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Artık bunları aşmayın. Her kim de Allah'ın sınırlarını aşarsa, artık işte onlar, kendi benliklerine haksızlık edenlerin ta kendisidir. (Bakara/228-229) 231 Kadınları boşadığınız zaman iddetlerini de bitirdiklerinde, artık onları ya ma‘rûf ile tutun veya ma‘rûf ile salın, haklarına tecavüz için zararlarına olarak onları tutmayın. Her kim bunu yaparsa kendi benliğine haksızlık etmiş olur. Allah'ın âyetlerini oyuncak da edinmeyin, Allah'ın üzerinizdeki nimetini, size kendisiyle öğüt vermek üzere indirdiği kitabı ve haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri hatırlayıp düşünün. Hem de Allah'ın koruması altına girin ve şüphesiz Allah'ın her şeyi en iyi bilen olduğunu bilin. 232 Ve siz kadınları boşayıp da onlar, sürelerinin sonuna geldikleri zaman, eşleriyle aralarında örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekil ile rızalaştıkları zaman, kendilerini kocalarıyla nikâhlanacaklar diye sıkıştırıp engellemeyin. İşte bu, sizden Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimselerin kendisi ile öğütleneceğidir. İşte bu, sizin için daha uygun ve daha nezihtir. Ve Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Bakara/231-232) 238,239 Salâtları [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını] ve en hayırlı salâtı [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olmanın; toplumu aydınlatmanın en yararlı olanı; haftalık toplantı günü salâtını] elbirliği ile koruyun. Ve Allah için sürekli saygıda durarak kalkın; işe koyulun; eğitim-öğretim ve sosyal yardım kurumunu işletin. Ama eğer korkulu bir ortamda bulunuyorsanız, o zaman yaya veya binekli olarak giderken; hareket hâlinde koruyun, yerine getirin. Sonra da güvene erdiğinizde bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi Allah'ı hemen anın. (Bakara/238-239) 35 Ve eğer karı-kocanın arasının açılmasından korktuysanız, o zaman bir hakem erkeğin yakınlarından, bir hakem de kadının yakınlarından kendilerine gönderin. Bu karı-koca gerçekten barışmak isterlerse, Allah karı-kocanın arasında geçim verir. Şüphesiz Allah, çok iyi bilendir, her şeyin iç yüzünü, gizli taraflarını da iyi bilendir. (Nisâ/35) Yukarıdaki âyetlerdeki hükümleri tamamlayıcı mahiyette olan bu âyetlerde şu hükümler yer almaktadır: 3
  • 4. • Kadınlar boşandığı zaman, iddetleri için boşanmalı; iddetsiz boşanmamalı ve iddet sayılmalıdır. • Apaçık bir fâhişe yapmaları hâli dışında, kadınlar evlerinden çıkarılmamalı, kendileri de çıkmamalıdır. • Sürelerinin sonuna vardıklarında kadınlar ya ma‘rûf ile tutulmalı [nikâh yenilenmeli], yahut ma‘rûf ile onlardan ayrılınmalıdır. • Bu gelişmelere adalet sahibi iki kişi şâhit tutulmalıdır. • Şâhitlik Allah için ayakta tutulmalı, hiçbir şeyden etkilenilmemelidir. Bu ilkelerin yanısıra insanlara ve kamu otoritesine de birtakım ihtarlarda bulunulmaktadır: Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Artık kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, kesinlikle kendine zulmetmiş olur. Bilmezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir iş ortaya çıkarıverir. İşte bu, Allah'a ve son güne inanan kimseye öğütlenendir. Ve kim Allah'a takvâlı davranırsa, Allah ona bir çıkış yolu kılar ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Allah'a tevekkül ederse, O, ona yeter. Şüphesiz Allah, Kendi emrini ulaştırandır [yerine getirip, gerçekleştirendir]. O [Allah], kesinlikle her şey için bir ölçü kılmıştır [koymuştur, belirlemiştir]. 4 Ve kadınlarınızdan aybaşından kesilenler ve ay hâli olmayanlar; eğer şüphe ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların da bekleme süresi, yüklerini bırakmaları; doğum yapmaları veya düşük yapmalarıdır. Kim Allah'ın koruması altına girerse, Allah ona işinde bir kolaylık sağlar. 5 İşte bu, Allah'ın size indirdiği buyruğudur. Kim de Allah'ın koruması altına girerse, Allah onun kötülüklerini örter ve onun için ödülü büyütür. Yukarıdaki pasajda, Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman onları iddetleri için boşayın ve iddeti sayın ve O [Allah], kesinlikle her şey için bir ölçü kılmıştır [koymuştur, belirlemiştir] buyurulmuştu. Burada ise iddet ve onun müddeti bildirilmektedir. Şöyle ki: • Yaşlılık sebebiyle hayızdan kesilmiş kadınların iddeti üç aydır. • Henüz hayız görmeyen kadınların iddeti de aybaşından kesilmiş kadınlarınkinin aynısıdır. Âyette geçen ay hâli olmayanlar ifadesiyle, “anormal olarak ay hâli olmayanlar” kastedilmiştir; çocuk yaştaki evlendirmelerle ilgisi yoktur. Kadınların bazılarında (Amenorrhea) isimli bir hastalık olabilir ve bu kadınların âdeti geç gelir veya kesilir veya hiç gelmez. Rüşd evliliğe bağlandığından, cinsel yönden gelişmemiş çocukların evlendirilmesi İslâmî açıdan cinâyettir. Çünkü bu evlilik ve cinsel birleşme, o çocuğun hem fizikî gelişimi, hem de psikolojik durumu açısından çok sakıncalıdır. • Hamile kadınların bekleme süresi [iddet], doğum ile sona erer. Bu âyetin iniş sebebi ile ilgili kaynaklarda şu bilgiler verilmiştir: Mukâtil dedi ki: Yüce Allah'ın, Boşanan kadınlar kendiliklerinden üç kuru müddeti beklerler (Bakara/228) buyruğu zikredilince, Hallad b. en-Nu‘mân, “Ey Allah'ın Rasûlü! Peki ay hâli görmeyen kadın ile ay hâlinden kesilmiş olan kadının ve hamile kadının iddeti nedir?” diye sordu. Bunun üzerine, Kadınlarınız arasından ay hâlinden kesilmiş olanlarla... (yani, artık ay hâli görmeyen kadınlarla…) âyeti nâzil oldu.1 1 Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi'l-Kur’ân. 4
  • 5. Rivâyet olunduğuna göre Mu‘âz b. Cebel, “Ey Allah'ın Rasûlü! Biz hayız gören kadınların iddetinin ne olduğunu öğrendik. Peki, hayız görmeyenlerin iddeti nedir?” deyince, Cenâb-ı Hakk, işbu âyetini indirdi.2 Daha evvel iddetle ilgili şu âyetler inmiş ve diğer iddet hükümleri bildirilmişti: 234 İçinizden geçmişte yaptıklarını ve yapması gerekirken yapmadıklarını bir bir hatırlattırılanlar; ölenler ve geride eşler bırakan kimselerin hanımları da, kendiliklerinden dört ay ve on gün beklerler. Sonra süreleri sona erdiği zaman, artık kendileri hakkında örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekil ile yaptıklarında sizin [bunu yapanlar ve bunu izleyenler] için bir vebal yoktur. Ve Allah, yaptıklarınıza haberdardır. (Bakara/234) 228 Boşanmış kadınlar da, kendi kendilerine üç âdet dönemi süresi beklerler. Eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorlarsa Allah'ın rahimlerinde oluşturduğunu gizlemeleri, kendilerine helâl olmaz. Ve onların kocaları, barışmak isterlerse o süre içersinde onları geri almaya daha çok hak sahibidirler. Ve onların zararlarına olanlar gibi, örfe uygun/herkesçe kabul gören bir şekilde kendi yararlarına olanlar da vardır. Erkekler için de, onların üzerinde bir derece vardır. Ve Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır. (Bakara/228) 49 Ey iman etmiş kimseler! Mü’min kadınları nikâh edip, sonra onlara dokunmadan boşadığınız zaman, artık sizin için üzerlerinde sayacağınız bir bekleme süresi yoktur. Derhal onları kazançlandırın ve onları güzel bir şekilde salıverin. (Ahzâb/49) 6 O kadınları, gücünüz ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun ve onları sıkıştırmak için onlarla birbirinizin zararına olacak herhangi bir şey yapmayın. Şâyet gebe iseler, yüklerini bırakıncaya kadar onlara harcama yapın/nafaka verin. Sonra sizin için emzirirlerse, onlara ücretlerini verin ve aranızda örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekilde müşavere yapın. Ve eğer güçlük çekerseniz, artık ücreti babaya ait olmak üzere, başka bir kadın emzirecektir. 7 Geniş imkânları olanlar, geniş imkânlarına göre harcasınlar/ nafaka versinler. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Allah'ın kendisine verdiğinden versin. Allah, hiçbir kişiye ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Allah, bir güçlüğün ardından bir kolaylık sağlayacaktır. Bu âyetlerde de aile hukukuna dair bazı ilkeler ortaya konulmaktadır. Şöyle ki: • Boşanan kadınlar, imkânlar ölçüsünde ikâmetgâhın bir bölümünde oturtulmalı ve onları sıkıştırmak için onlara zarar verilmemeli onlardan da zarar görülmemelidir. • Şâyet gebe iseler, yüklerini bırakıncaya kadar onlara nafaka verilmelidir. • Bebeklerini emzirirlerse onlara ücretleri verilmeli ve kendileriyle ma‘rûf ile müşâvere yapılmalıdır. • Eğer güçlük çekerseniz [kadın emzirmek istemezse, ücret konusunda anlaşmazlık olursa], masrafı baba karşılamak sûretiyle çocuk başka bir kadına emzirtilmelidir. Eğer çocuk, öz annesinden başkasının memesini kabul etmeyecek olursa, o takdirde anne çocuğunu emzirmekle yükümlüdür. 2 Râzî, Mefâtihu'l-Ğayb. 5
  • 6. • İmkânı geniş olan geniş imkânlarına göre, rızkı kısıtlı tutulan da Allah'ın kendisine verdiğinden imkânları ölçüsünde harcamalıdır [nafaka vermelidir]. Bakara sûresi'nde boşamada uygulanması gereken ilkelerle ilgili şu âyetler yer almıştı: 233 Anneler, çocuklarını, –emzirmenin tamamlanmasını isteyenler için– tam iki yıl emzirirler. Çocuk kendisine ait olan babaya da emzirenlerin yiyecekleri ve giyecekleri örfe uygun/ herkesçe kabul gören şekilde bir borçtur. Kişi sadece gücüne; kapasitesine göre yükümlü olur. Ve çocuğu sebebiyle bir anne, çocuğu sebebiyle bir baba da zarara sokulmasın. Vârise de bunun aynısı borçtur. Eğer ana ve baba birbirleriyle istişâre edip, kendi rızalarıyla çocuğu sütten ayırmak isterlerse kendilerine bir vebal yoktur. Eğer çocuklarınızı emzirtmek isterseniz, vereceğinizi örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekil ile teslim ettiğiniz zaman, bunda da size bir vebal yoktur. Ve Allah'ın koruması altına girin ve şüphesiz Allah'ın yaptıklarınızı çok iyi gören olduğunu bilin. 234 İçinizden geçmişte yaptıklarını ve yapması gerekirken yapmadıklarını bir bir hatırlattırılanlar; ölenler ve geride eşler bırakan kimselerin hanımları da, kendiliklerinden dört ay ve on gün beklerler. Sonra süreleri sona erdiği zaman, artık kendileri hakkında örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekil ile yaptıklarında sizin [bunu yapanlar ve bunu izleyenler] için bir vebal yoktur. Ve Allah, yaptıklarınıza haberdardır. 235 Ve bu kadınlara evlenme isteğinizi üstü kapalı biçimde çıtlatmanızda veya içinizde tutmanızda size bir günah yoktur. Allah, şüphesiz sizin onları anacağınızı bilir. Fakat örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekilde bir söz söylemekten başka bir şekilde kendileriyle gizlice sözleşmeyin. Farz olan süre sona erinceye kadar da nikâh akdine kesin karar vermeyin. Bilin ki şüphesiz Allah içinizdekini bilir. Öyle ise O'ndan sakının. Yine bilin ki şüphesiz Allah kullarının günahlarını çok örten, onları cezalandırmayan ve bağışı bol olandır, çok yumuşak davranandır. 236 Eğer kadınları, kendilerine dokunmadan veya onlara bir mehir ayarlamadan/belirlemeden boşarsanız size bir vebal yoktur. Ve onları kazançlandırın. Geniş olan hâline göre, eli dar olan da hâline göredir. Örfe uygun/herkesçe kabul gören bir şekle göre kazanç, iyilik-güzellik üretenler üzerine bir borçtur. (Bakara/233-236) 8 Kentlerden niceleri var ki Rablerinin ve O'nun elçilerinin emrine başkaldırdı da Biz, onları çetin bir hesaba çektik ve onlara görülmemiş, duyulmamış bir azapla azap ettik. 9 Böylece onlar, işlerinin vebalini tattılar. İşlerinin sonucu da tam bir zarara/ kayba uğrayarak acı çekmek olmuştur. 10,11 Allah, onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır. O hâlde, ey kavrama yetenekleri olan iman etmiş kimseler! Allah'ın koruması altına girin. Kesinlikle Allah, iman etmiş ve düzeltmeye yönelik işler yapmış kimseleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, size bir öğüt, size Allah'ın açık açık âyetlerini/ alâmetlerini/ göstergelerini okuyan bir elçi indirdi. Ve her kim, Allah'a inanır ve sâlihi işlerse, Allah onu, altlarından ırmaklar akan, içinde sonsuza dek kalacakları cennetlere girdirir. Allah, onun için rızkı güzelleştirmiştir. 12 Allah, yedi göğü ve yerden de onlar kadarını oluşturandır. Allah'ın her şeye kâdir olduğunu ve Allah'ın bilgisinin, her şeyi kuşattığını bilesiniz diye buyruk gökler ve yer arasında iner durur. Bu âyet grubu, Ra‘d/43'te, Sen gönderilmiş elçi değilsin diyen kâfirlere/müşriklere bir ültimatomdur. Onlar, bu âyetlerdeki tehditlerle daha evvel de muhatap olmuşlardı. Burada da onlar ilk önce, Kentlerden niceleri var ki Rabb'lerinin ve O'nun elçilerinin emrine başkaldırdı da Biz, onları çetin bir hesaba çektik ve onlara görülmemiş, duyulmamış bir azapla azap ettik. Böylece onlar 6
  • 7. işlerinin vebalini tattılar. İşlerinin sonucu da tam bir hüsran olmuştur. Allah, onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır şeklinde tehdit edilmiş, ardından da, O hâlde ey kavrama yetenekleri olan iman etmiş kimseler! Allah'a karşı takvâlı olun. Kesinlikle Allah, iman etmiş ve sâlihâtı işlemiş kimseleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, size bir öğüt, size Allah'ın açık açık âyetlerini [mucizelerini] okuyan bir elçi indirdi. Ve Allah'a inanır ve sâlihi işlerse O [Allah], onu, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere girdirir. Allah, onun için rızkı güzelleştirmiştir. Allah, yedi göğü ve yerden de onlar kadarını yaratandır. Allah'ın her şeye kâdir olduğunu ve Allah'ın bilgisinin, her şeyi kuşattığını bilesiniz diye buyruk bunlar arasında iner durur buyurularak kurtuluşa çağrılmışlardır. Allah, doğrusunu en iyi bilendir. 7