SlideShare une entreprise Scribd logo
1  sur  12
FORETOLD 
HOMECOMİNG (EVE DÖNÜŞ) 
*Richelle Mead tarafından yazılmış , Vampir Akademisi baş karakterleri Dimitri 
ve Rose’un Rusya’ya yani Dimitri’nin ailesinin yaşadığı yere ziyarette gittiği 
zamanı anlatan kısa bir öyküdür. Foretold , 14 farklı yazarın yazdığı 14 hikayeyi 
barındıran bir kitaptır. 
Kitabın ön okuması – onokumalar.com – tarafından çevirilmiştir.Tamamen 
tanıtım amaçlı olup , kişisel ya da yasal olmayan amaçlar doğrultusunda 
kullanmayınız. 
BÖLÜM BİR 
Rusya’ya bu kadar erken dönmeyi beklemiyordum. Dönmeyi istemediğim ise 
kesindi. Rusya’ya karşı bir aksi tutumum olduğu için değil. Burası gökkuşağı 
renklerindeki mimarisi ve bir roket yakıtı olarak kullanılabilecek kadar sert 
votkasıyla güzel bir ülkeydi.Bu özelliklerini seviyordum. Benim sorunum geçen 
sefer burada olma sebebimdi. Geçen sefer buradayken neredeyse 
öldürülüyordum (bir çok kere üstelik) Sonunda ise uyuşturulup vampirler 
tarafından kaçırılmıştım.Eğer sizinde başına aynısı gelseydi sizde herhangi bir 
yere aksi tutum sergileyebilirsiniz. 
Yine de , uçağım Moskova’ya iniş yaparken geri gelmenin en doğru hareket 
olacağını biliyordum. 
‘’ Şurayı görüyor musun , Rose?’’ Dimitri pencerenin camına vurdu. Yüzünü 
göremiyordum ama sesindeki merak bana çok şey anlatıyordu. ‘’St Basil’’ 
Ona doğru uzanıp baktığımda ünlü , çok renkli kilise St Basil’i gördüm. Kilise 
öyle renkliydi ki sanki Şeker Ülkesinin ait olabileceği bir kiliseymiş gibi 
duruyordu , Kremlin’nin değil.Benim tepkim bir turistin tepkisi gibiydi ama 
Dimitri için çok şey ifade ettiğini biliyordum. Bu onun için eve dönüştü.Bir daha 
asla güneşin altında göremeyeceğine , yaşayan gözlerle bakamayacağına 
inandığı yuvasıydı. Evler , bu şehir onun için kartpostallardan çıkmış bir yer 
değildi. Bu ona verilen ikinci hayattı , ikinci yaşama şansını hatırlatıyordu. 
Gülümseyerek yerime oturdum. Orta kısımda oturmaktaydım ama onun
oturduğunun yarısı kadar rahatsız değildim. Neredeyse iki metrelik bir adamın 
pencere kenarına sığmasını beklemek tam bir zalimlikti. Ama bütün uçuş 
boyunca bir bile şikayet etmedi. Hiç. 
‘’ Buralarda gezecek zamanımızın olmaması çok kötü. ‘’ dedim. Moskova 
sadece geçiş güzergahımızdı. ‘’ Bütün gezimizi Sibirya’ya saklamamız 
gerekecek. Biliyorsun , tundra’lar , kutup ayıları.’’ 
Dimitri pencereden bana doğru döndüğünde yüzünde hafif bir gülümseme 
bekliyordum. Ama onun yerine Sibirya’dan sonrasını duymamış olduğunu belli 
eden bir ifade vardı. Sabah ışığı yüzünün kıvrımlarına vururken , kahverengi 
saçlarını parlatıyordu ama yüzünde dışarıdaki ışıkla alakası olmayan bir 
aydınlama vardı. ‘’ Baia’yı görmeyeli uzun zaman oldu.’’ diye fısıldadı. Gözleri 
anılar ile dolmuştu. ‘’ Onları görmeyeli çok uzun zaman oldu. Sence ...’’ Bana 
baktığında yüzünde bütün yolculuk boyunca beklediğim endişe bulutlarını 
gördüm. ‘’ Sence beni gördüklerine memnun olucaklar mı?’’ 
Elleini sıkarken , göğüsümde hafif bir sızı hissetim. Dimitri’yi bir şey hakkında 
böyle kendinden emin görmemek çok nadirdi. Onu kaç kere savunmasız 
gördüğümü hatırlamıyordum bile. Tanıştığımız andan beri her zaman insanları 
ikna eden , sapasağlam duran birisiydi o. Kendi hayatını riske atmak pahasına 
bütün tehtitlere gözünü kırpmadan giren , aksiyon insanı. Şimdi bile eğer kana 
susamış bir canavar içeriye atlasa , Dimitri sakince , cüzdanında sadece bilet 
olmasına rağmen savaşa girerdi. Ölümüne savaşlar onu endişelendirmiyordu. 
Ama kötü bir vampir olarak biraz zaman geçirdikten sonra ailesi ile görüşecek 
olmak? Evet , bu onu korkutuyordu. 
‘’ Elbette , memnun olacaklar.’’ diye garanti verdim.İlişkimizdeki roller adeta 
değişmişti. Onun öğrencisi olarak başlamıştım , ihtiyaç duyduğu güvencesi. 
Onun sevgilisi ve eşitti olarak mezun olmuştum. ‘’ Geldiğimizi biliyorlar. Hey , 
senin öldüğünü sandıklarında verdikleri yas partisini görmeliydin. Gerçekten 
hayatta olduğunu biliyorlar , bir de şimdi verecekleri kutlama partisini hayal et , 
yoldaş.’’ 
Bana , kalbimi sıcacık eden , ender verdiği gülümsemelerinden birini gösterdi. ‘’ 
Umarım.’’ dedi ve tekrar pencereye döndü . ‘’ Umarım.’’ 
Moskova’dayken gördüğümüz tek şey , diğer uçağımızı beklerken oturduğumuz 
hava alanıydı.Gelen uçak , bizi Sibirya’nın orta kesimindeki küçük bir şehir olan 
Omsk’a götürdü. Oradan sonrası için bir araba kiraladık ve yolculuğumuza 
karadan devam ettik. Gideceğimiz yerde uçak yoktu. Tundra şakalarımı boşa 
çıkaran mutşeme bir manzara eşliğinde çok güzel bir yolculuk geçirdik. 
Bütün yolculuk boyunca Dimitri’nin ruh hali gerginlik ve nostajı arasında 
geçerken ,kendimi dinlenmeden gideceğimiz yere gitmek isterken buldum. Ne 
kadar erken oraya varırsak , o kadar erken Dimitri endişelenmekten 
vazgeçecekti. 
Baia Omsk’dan bir gün uzaktaydı ve en so ziyaret ettiğimden farksız bir şekilde 
bulmuştum. Neredeyse hiç bir şey değişmemişti. Bia yoldan geçerken kazayla
bu yeri bulamayacağınız kadar uzaktaydı. Eğer Bia’ya gidiyorsanız mutlaka bir 
nedeniniz olurdu. Bir çok dhampir burada yaşıyordu. Benim ve Dimitri gibi 
dhampir’ler yarı insan – yarı vampir bir ırktı.Ve benim ve Dimitri’nin aksine bir 
çoğu Moroi’lerden ayrı yaşamayı tercih ediyordu. İkimiz Moroi’leri 
Strogoi’lerden koruya garidyanlardandık. Moroi’ler yaşayan , büyülü 
vampirlerdi. Strogoi’ler ise şeytani , ölümsüz bütün isteği öldürmek olan 
vampirlerdi. 
Yazın bu evresinde günler daha uzundu ve Dimitri’nin evine vardığımızda güneş 
yeni batmaktaydı. Strogoi’ler nadiren Baia’da kendilerini gösterirlerdi. Daha çok 
kasabaya yakın olmayı tercih ediyorlardı.Yeni solmaya başlayan güneş ışıkları 
Dimitri’nin evini güzel göstermekteydi. Vardığımızda arabayı durdurup uzun bir 
süre eski , iki katlı evine baktı.Kızıl ve altın renkli ışık eve başka bir dünyaya 
aitmiş izlenimi veriyordu. Eğilip , onu öptüm. 
‘’ Şov zamanı , yoldaş. Ailen bizi bekliyor.’’ 
Bir kaç saniye daha öylece durdu. Sonra başını sallayarak, savaşa hazırlanan 
savaşçı misali ciddi bir yüz ifadesiyle arabadan indi. Arabdan inip , bahçenin 
yarısını geçmiştik ki ön kapı aniden açıldı. Işık , kapının hareketi ile saçılan 
tozların görünmesini sağlarken, kapıdan genç bir kadın figürü fırladı. 
‘’ Dimka!’’ 
Eğer bir Strogoi böyle koşup ona saldırsaydı Dimitri’nin refleksleri anında tepki 
verirdi ama küçük kız kardeşi onun kollarına atlarken , inanılmaz refleksleri 
gardını düşürmüş gibiydi.Viktoria kollarına dolup , benim anlayamayacağım 
kadar hızla Rusça konuşmaya başladığında Dimitri öylece donup kalmış gibiydi. 
Dimitri’nin kendine gelmesi saniyelerini aldı. Toparlanıp , hayatta döndüğünde 
aynı Rusça ile kardeşine cevap verirken , öylece durma sırası bendeydi. Kendimi 
garip bir ana tanıklık eden yabancı gibi hissediyordum. Ta ki Viktoria beni bir 
çığlık atarak fark edene dek. Neşeli çığlığı ile ağabeyine verdiği sıcak 
karşılamadan bende nasibimi aldım. 
İtiraf etmem gerekirse bende en az Dimitri kadar şok olmuştum. En son buradan 
ayrıldığımda Viktoria ile aramız bozuktu. Onun bir Moroi herifi ile ilişkisini 
onaylamamıştım. O da bana benim fikrimi bir tarafına takmadığını açıklamıştı. 
Anlaşılan her şey unutulmuştu. Şimdi bana konuştuğu Rusça’yı anladığımı 
söyleyemezdim ama Dimitri’yi kurtardığım için teşekkür ettiği izlenimine 
kapıldım. Viktoria’nın çıkışını diğer Belikov ailesi de izledi. Dimitri’nin diğer 
iki kız kardeşi , Karolina ve Sonya’da Viktoria’nın beni ve Dimitri’yi utandırma 
seansına katıldılar. Anneleri ise tam arkalarındaydı. Rusça kelimeler havalarda 
uçuşuyordu. Normalde böyle duygusal gösterilerde gözlerimi yuvarlamadan 
yapamazdım ama şimdi nerdeyse göz yaşlarına boğulacaktım. 
Hepimiz çok şeyler yaşamıştık ve dürüstçe söylemek gerekirse hiç birimiz bu 
anı paylaşacağımıza inanmıyorduk. 
En sonunda Dimitri’nin annesi Olena kendini toparladı ve gülerek göz yaşlarını 
sildi. ‘’İçeri girin , içeri. ‘’ dedi benim pek fazla Rusça bilmediğimi hatırlayarak. 
‘’ Oturup , konuşacak çok şeyimiz var.’’
Daha fazla gülümseme ve göz yaşı ile eve , oturma odasına doğru yol aldık. 
BİRİNCİ BÖLÜMÜN SONU 
İKİNCİ BÖLÜM 
Ev en son ziyaret ettiğim gibiydi. Sıcak kahverengi tahta paneller , Cyrillic 
başlıklı kitaplarla dolu kitaplık. İçeriye girdiğimizde ailenin diğer üyelerini de 
gördük. Karolina’nın oğlu Paul dayısına büyülenmiş gibi bakıyordu. Paul, 
Dimitri’yi tam olarak tanımıyordu , o daha dünyaya gelmeden Dimitri gitmişti 
ama anlatılan hikayeler yüzünden dayısının kahraman olduğunu biliyordu. 
Battaniyenin üzerinde Paul’un bebek kız kardeşi ve onun yanında daha zayıf bir 
bebek daha vardı. Sonya’nın bebeği. Sonya ben ziyarette geldiğimde hamile 
olmalıydı. 
Normalde genelde hep Dimitri’nin yanında yerimi alırdım ama bu ou biraz 
salmam gerektiği zamanlardan biriydi. Koltuğa oturdu ve Karolina ile Sonya 
hemen yanında yerini aldılar. Yüzlerindeki ifadeye bakılırsa Dimitri’yi 
gözlerinini önünden ayırmaya niyetleri yoktu. Viktoria koltuktaki yerleri 
kapamadığı için yere , Dimitri’nin dizine oturup , başını ona yasladı. On yedi 
yaşında , benden bir yaş daha gençti ve ağabeyine hayranlıkla bakınca dahada 
genç gözüküyordu. Bütün kardeşler bir araya gelince tam bir aile tablosu 
oluşturmuşlardı. Hepi kahverengi saçlı , çikolata gözlüydü. 
Olena rahat olduğumuz konusunda onu ikna edince yerini aldı. Dimitri’nin 
karşısındaki sandalyeye oturup , ellerini kucağında birleştirdi. Biraz öne eğildi. 
Hevesle Bu bir mucize'' dedi. '' Mesajı aldığım zaman buna inanmamıştım. Bir 
hata ya da şaka sanmıştım. '' Mutlu bir şekilde iç çekti. '' Ama, buradasın. 
Hayatta , aynısın.'' 
''Aynıyım.'' diye güvence verdi Dimitri. 
'' İlk hikaye şey mi...'' Karolina duraksadı. Cümlelerini seçerken dikkatli olmaya 
çalışıyordu. '' İlk hikaye bir hata mıydı yani? Sen gerçekten şey , Strigoi değil 
miydin? '' 
Kelimeler havada bir an asılı kaldı , yaz aşkamına soğuk rüzgarlar getirmişti. 
Bir kalp atışı kadar nefes alamadım. Birden evden uzaklaşmış , başka bir anıya 
dalmıştım. Bambaşka bir Dimitri ile bambaşka bir evdeydim. O zaman 
ölümsüzdü, beyaz tenli , kırmızı gözlü. Hızı ve güçü şimdikinden daha fazlaydı. 
Kurbanlarını yakalayıp , kanlarını içmek için kullanıyordu o güçleri. 
Korkutucuydu - ve neredeyse beni öldürüyordu. 
Bir kaç dakika sonra tekrar nefes almaya başladım. O Dimitri gitmişti. Bu - 
sıcak kanlı , aşk dolu ve yaşayan adam - buradaydı şimdi. Yine de cevap 
vermeden önce , karanlık gözleri benimle birleşti. Aynı şeyleri düşündüğümüzü 
o dakika anlamıştım. Geçmiş korkunçtu , arkada bırakmak ise zordu. 
'' Hayır.'' dedi. '' Gerçek bir Strigoi idim. Ve korkunç .. şeyler yaptım''
Cümlesinin ortasındaki ses tonu olan şeyleri yansıtıyordu adeta. Ailedeki bir çok 
yüz adeta ayıldı.'' Kaybolmuştum. Umut bile yoktu.Yine de ... Rose bana inandı 
ve asla vazgeçmedi. '' 
'' Aynı benim ön gördüğüm gibi.'' 
Yeni bir ses oturma odasına girdi. Hepimiz başımızı kaldırdığımızda yaşlı bir 
kadının kapı ağzında durduğunu gördük.Kadın benden daha kısaydı ama bütün 
odayı dolduracak bir kişiliğe sahipti. 
O Yeva , Dimitri'nin büyükannesiydi. Kısa toplanmış beyaz saçları ile kendini 
ön görüşlü ya da cadı bir kadın sanıyordu. Yeva'yı düşündüğüm zaman ise 
aklıma 'cadı' ile alakası olmayan kelimeler geliyordu. 
'' Sen hç bir şeyi ön görmedin.''dedim kendimi durduramadan. '' Bana tek 
söylediğin buradan gidip başka bir şey yapmamdı.'' 
'' Aynen.'' dedi gizemli bir gülüşle. '' Gidip benim Dimka'mı geri getirmen 
gerekiyordu.'' 
Odayı geçmek için ilerlerken Dimitri kalkıp onunla ortada buluştu. Kollarını 
dikkatlice ona doladı ve Rusya'da 'Büyükanne' anlamına geldiğini düşündüğümü 
bir kaç kelime söyledi. 
Boylarının değişikliği komik bir sahneye yol açıyordu. 
'' Ama asla bunu yapmam gerektiğini söylemedin.'' diye tartışmaya başladım , 
sandalyeye geçtiğinde. 
Biliyorum , tartışmayı bırakmam gerekirdi ama Yeva'daki bir şey hep beni 
yanlış şeyi yapmaya zorluyordu. '' Kendine bundan pay çıkaramazsın.'' 
'' Biliyorum.'' Kahverengi gözleri direk benimki ile buluştu. 
''O zaman neden direk bana ne yapmam gerektiğini söylemedin?'' 
Yeva bir an cevap için düşündü. '' Çok basit. Bunun için çalışman gerekiyordu. '' 
Çenem resmen düştü. Odanın karşısında Dimitri'nin bakışlarını yakaladım. 
Yapma Rose diyordu. Bırak konuyu. 
Yüzündeki gizli gülümseme bana eski öğrenci - öğretmen günlerimizi hatırlattı. 
Beni çok iyi tanıyordu. Bana bir şans verse büyükanne ile pes ettirene dek 
konuşacağımı biliyordu. Büyük olasılıkla kaybederdim. Başımı salladım , 
çenemi kapattım. Tamam , cadı. Bu seferlik sen kazandın. 
Yeva utanmaz şekilde sırıttı. 
'' Peki ama nasıl oldu bu?'' sordu Sonya konuyu daha az tehlikeli sulara çekmeye 
çalışarak. '' Dhampir'e tekrar dönüşmen demek istiyorum.'' 
Dimitri ile tekrar bakıştık. '' Ruh.'' dedi sessizce. Kızlar nefeslerini ttular. 
Moroi büyüleri elementler ile bağlanmışlardı. Ama çoğu sadece dört elementi 
kullanıyordu. Toprak , hava , ateş ve su. 
Son zamanalarda ise başka bir elementin varlığını keşfetmiştik. Daha ender 
elementin : ruh. Fiziksel yeteneğe , iyileştirme gibi özelliklere sahipti ve diğer 
Moroi , Dhampir'e bunu kabul etirmekte baya zorlanmıştık. 
'' Dostum Lissa , ben - ah - onu kazıklarken ruh'u kullandı. '' diye açıkladım.
Ve eğer Dimitri'yi kurtaracaksa bunu seve seve tekrar yapardım. Dimitri'yi 
kazıklarken ki görüntüsü hala bana zor anlar yaşatıyordu.Son ana kadar hiç 
birimiz bunun işe yarayıp yaramayacağını bilmiyorduk. 
Paul'un gözleri açıldı. '' Lissa? Kraliçe olan mı?'' 
''Ah , evet. '' dedim. '' O'' Anaokullundan beri en iyi arkadaşım olan Lissa'nın 
şimdi kraliçe olduğunu bilmek bazen garip geliyordu. Onu düşünmek bile 
tedirgin olmama yetti. Düşmanlarından bazısı Lissa'nın zayıf olmasından 
yararlanmak istiyordu ve şimdi yanında yokken neler olabileceğini düşünmek 
beni endişendiriyordu. Tabii korumalarla cevrilmişti ama eğer Dimitri'nin 
ailesini ziyaret etmek konusunda acelesi ve haklı sebepleri olmasaydı onu asla 
bırakmazdım. 
Belikov'lar ve ben gece geç saate kadar kalıp bazı soruları yanıtladık. Strogoi 
olmadan önce bile Dimitri evinden uzaktı. Bu yüzden ailesindeki bütün eni 
haberleri merak etse de diğerleri kendi hayatlarının önemli olduğunu 
düşünmüyor gibilerdi. Dimitri onların mucizesiydi. Ve hala ona 
doyamamışlardı. 
Onları suçlayamazdım , bu hissi bende biliyordum. 
Paul ve kız kardeşi yerde uyuya kalınca herkes saatin geç olduğunu fark etti. 
Yarın büyük gün olacaktı. Dimitri ile onun için büyük bir parti vereceklerini 
söyleyerek alay etmiştim ama anlaşılan haklıymışım. 
'' Herkes seni görmek istiyor.'' diye açıkladı Olena , bize yatak odamızı 
gösterirken. 
Herkes derken Baia'nın Dhampir komitesinden bahsettiğini biliyordum. '' Bizim 
için bu ne kadar inanılmazsa onlar için daha inanılmaz. Bu yüzden yarın 
gelmelerini söyledik. Herkes geliyor.'' 
Nasıl yanıt vereceğini merak ederek Dimitri'ya baktım. İlgi merkezi olmayı hiç 
sevmeyen birisiydi. Bu yüzden korkunç bir travma geçirdiğini tahmin 
ediyordum. Bir an yüzü ifadesiz , duygusuzdu. Sonra hafifçe gülümsedi. 
'' Tabii olur. Merakla bekliyorum.'' 
Olena gülümseyip , bizi yanlız bırakınca Dimitri yatağın kenarına çöktü ve 
Rusça bir şeyler mırıldandı. Tam olarak ne söylediğini bilmesem de '' Neyin 
içine girdim böyle?'' dediğini tahmin ediyordum. 
Ona doğru yürüyüp , kollarımı boynuna sardım. '' Bu surat ne böyle , yoldaş?'' 
'' Ne olduğunu biliyorsun?'' Saçlarıyla oynamaya başladı. '' Şimdi durmadan o .. 
o zamandan bahsetmek zorunda kalacağım.'' 
Sempati bedenime doldu. Strigoi iken yaptıkları yüzünden suçluluk hissettiğini 
biliyordum ve son zamanlarda bunun kendi hatası olmadığını kabul edebilmişti. 
Başka bir Strigoi onu zorla dönüştürmüştü ve bu kontrolünün dışında gelişen bir 
şeydi. Yine de bu ona zor anlar yaşatıyordu. 
‘’ Doğru.’’ Dedim. ‘’Ama onlar hikayenin başka bir yanına odaklanacak. Kimse 
senin Strigoi iken yaptıklarını düşünmeyecek. Seni nasıl geri kazandıklarını 
düşünecekler. Ve bu bir mucize. Bu insanlar ile tanıştım. Hepsi sen öldüğün için
yas tutular. Şimdi yaşıyor olmanın şerefini kutlayacaklar. ‘’ Dudaklarımı onun 
dudaklarına değdirdim. ‘’ İşte bu benim hikayede en sevdiğim bölüm.’’ 
Beni daha yakınına çekti. ‘’ Benim en sevdiğim bölümse ne zaman kendimden 
şüphe duysam ne kadar saçmaladığımı yüzüme vurduğun bölüm.’’ 
‘’Yüzüne vurmak? Tam olarak böyle hatırlamıyorum.’’ Doğrusu pek çok kez 
birbirimizin yüzüne vurmuştuk ama bu gardiyan eğitiminin bir parçasıydı. Ama 
aynı zamanda otel odasında , kıyafetlerimizi çıkarıp iyileşme sürecine yardım 
ettiğimiz kısımlarda vardı. 
Dimitri yatağa kollarında ben varken uzandı. Anında buna benzer bir anı aklıma 
geldi. ‘’Belki de hatırlamam için bana biraz yardım etmen gerekiyor. ‘’ 
‘’ Hatırlaman için , öyle mi? ‘’ Koluna hafifçe vurdum ve endişeli bir şekilde 
kapıya baktım. ‘’ Annenin evinde olduğumuz için yeterince kötü hissediyorum. 
Sanki terbiyesiz bir şeyler yapıyormuşuz gibi.’’ 
Yüzümü avuçlarına aldı. ‘’ Onlar çok açık fikirlidirler. ‘’ dedi .’’ Ayrıca 
atlatığımız onca şeyden sonra? Bence çoğu bizi evli gibi görüyor. ‘’ 
‘’ Aynı şeyi bende düşünmüştüm.’’ Diye itiraf ettim. Dimitri burada değilken 
pek çok Dhampir bana onun duluymuşum gibi davranıyorlardı. Dhampir 
ilişkileri pek düğün gerektirmezdi. 
‘’ Kötü fikirde değil hani.’’ Dedi alay ederek. 
Dirsek atmaya çalıştım ama yatakta olduğumuz için pek başarılı olamadım. ‘’ 
Hayır. Hiç o kısımlara girme , yoldaş.’’ 
Dimitri’yi seviyordum ama yaşımın başında ‘’2’’ olmadan evlenmeye niyetim 
olmadığını ona söylemiştim. Benden yedi yaş daha büyüktü bu yüzden evliliğe 
daha yakın bakıyordu. Benim içinse , istediğim başka bir erkek olmasa bile bu 
yaşta evlenmek için daha çok erkendi. 
‘’ Şimdilik bunu söylüyorsun.’’ dedi gülmemeye çalışarak. ‘’ Ama bir gün pes 
edeceksin. ‘’ 
‘’ Hayatta olmaz.’’ Dedim , parmağımla boyundan aşağıya doğru inerken. ‘’ 
Bana bir kaç kere söylenişte bulundun ama beni kazanmak için hala çok yolun 
var.’ 
‘’ Aslında tam olarak denemedim bile. ‘’ dedi hafif kendini beğenmiş bir 
şekilde. ‘’ Bir şeyi istediğim zaman , oldukça ikna edici olabiliyorum. ‘’ 
‘’ Öyle mi? Kanıtla bakalım.’’ 
Eğilip , dudaklarını bana değdirdi. ‘’ Bende tam bunu söylemeni umuyordum. ‘’ 
İKİNCİ BÖLÜM SONU
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 
İlk misafirler erkenden gelmeye başlamıştı. Elbette Belikov kadınları ben ve 
Dimitri’den önce kalkoğ hazırlanmışlardı bile. Bize hala zaman farkına 
alışamamıştık. Mutfaktan ağzı sulandıran kokular taşıyor du. Herkes bir şeyler 
yapmaya çalışıyordu. Normalde Rus yemekleri benim pek ilgimi çekmezdi ama 
Olena’nın yaptıkları adeta bağımlılık yapıyordu. O ve kızları pişiriyor , 
karıştırıyor , ymek yapıyorlardı. Yanlarına uğrayan herkes ise bulaşık 
yıkamadan kaçamıyordu. 
Dimitri’nin anısına yaptıkları o parti aklıma geldi. O zamanda aynı böyle bir 
telaş vardı. 
Önce gelen herkes de gariplik vardı. Dimitri işin olumlu tarafına bakmaya 
çalışsa da Strigoi olduğu zamanı merak ettikleri zaman morali 
bozuluyordu..Sanki hepimiz büyük bir yanlış yaparak kana susamış bir katili 
aramıza sokmuşuz gibi bazı misafirler aynı derecede gerginlerdi. Tabii 
misafirler onunla bir beş dakika geçirince bunun doğru olmadığını görüp 
rahatlıyorlardı. Dimitri herkesi çocukluktan beri tanıyor , gördüğü tanıdık yüzler 
sayesinde seviniyordu. Herkes gibi o da bir müddet sonra gülümsemeye başladı. 
Bense bu toplanmayı daha çok kenardan seyrediyordum. Bir çok misafirle 
tanıştım ve onlarda beni sevinçle selamladılar ama Dimitri bugünün şeref 
misafiriydi. 
Bir çok konuşma Rusçaydı ama benim için oturup onun yüzünü görmek 
yeterliydi. Bir kere ailesi , arkadaşları ile torup aradaki gerginliğin kaybolmasına 
izin verdikten sonra Dimitri’nin bedeni gevşedi ve inanılmaz bir zaman geçirdiği 
yüzünden anlaşılıyordu. Onu böyle görmek kalbimi adeta eritti. 
‘’Rose?’’ 
Dimitri’ye ciddi bir şeyler anlatan çocukları izlerden adımın seslenilmesiyle 
döndüm. İki tanıdık yüz karşımda duruyordu. 
‘’ Mark , Oksana!’’ Çifti kollarım açık karşıladım. ‘’ Burada olacağınızı 
bilmiyordum.’’ 
‘’ Nasıl olmayalım?’’ ded Oksana. Oksana bir Moroi idi. O da bildiğimiz sayılı 
ruh kullanıcılarından biriydi. Kırklı yaşlarında olmasına rağmen çok güzel 
görünüyordu. Yanında kocası Mark bana bakıp gülümsedi. O ise bir dhampirdi 
ki bu ilişkilerini skandal bir olay yapıyordu. Oksana güçlerini Mark’i geri 
getirmek için kullanmıştı. Buna gölge – öpücüğü deniliyordu. 
‘’ Seni tekrar görmek istemiştik.’’ Dedi Mark. 
Başını Dimitri’ye doğru çevirdi. ‘’ Tabii bu mucizeyi de görmek istedik. ‘’
‘’Başardın.’’ Dedi Oksana , yüzünü meraklı bir ifade kapladı. ‘’ Her şeye 
rağmen onu kurtardın.’’ 
‘’ Üstelik orijinal planıma sağdık kalmadan.’’ Dedi. Rusya’ya ilk geldiğimde 
amacım Dimitiri’nin ruhunu karanlıktan kurtarmak için onu avlayıp öldürmekti. 
O zamanlar bir alternatif olduğunu bilmiyordum. 
Oksana’nın merakı Dimitri’nin kurtuluşunda büyük rol oynamıştı . Bu yüzden 
ona verebileceğim bütün bilgileri verecektim. Zaman uçup giderken. Saatler 
akşam üstünü vurdu ve insanlar votkaları çıkarıp kutlamaya devam ediyorlardı. 
Mark ve oksana benimle şakalaşırken arkadan yeni bir sesin geldiğini duydum. 
Sesin sahibi benimle konuşmuyordu ama onu hemen buluverdim çünkü adam 
ingilizce konuşuyordu. 
‘’ Olena? Olena? Neredesin? Seninle Kan Kralı hakkında konuşmamız lazım.’’ 
Sesi takip ettiğim zaman benden beş yaş büyük bir adamın kalabalığı yararak 
geçmeye çalıştığını gördüm. Olena oğlunun yanında duruyordu. Pek çok misafir 
adama pek dikkat vermediler , bir kaçıda benim şaşırdığım gibi şaşkın bir ifade 
ile ona bakıyordu. Çünkü bu adam bir insandı. Hatta odadaki tek insandı. 
İnsanlar ve dhampirler birbirlerine çok benzerler ama benim ırkımım ayrım 
yapabilme gibi bir kabiliyeti vardır. 
‘’ Olena. ‘’ Adam en sonunda nefessiz bir şekilde Olena’ya ulaştığında onu daha 
net görebildim. Saçlarını arkaya doğru takamıştı. Üstünde gri bir takım elbise 
vardı. İri yapılı değildi ama forumda bir bedene sahipti. Yanağında ise altın 
zambak dövme vardı. Bunun anlamı adam bir simyacıydı. 
Olena kapı komşusu ile konuşurken nihayet adama döndü. Olena kibar bir 
şekilde gülümsüyordu ama gözlerindeki bitkin bakışı yakalayabilmiştim. 
‘’ Henry’’ dedi. ‘’ Seni tekrar görmek ne güzel.’’ 
Gözlüklerini düzeltti. ‘’ Seninle Kan Kral’ı hakkında konuşmalıyız. ‘’ Adam 
konuştukça ingiliz aksağınına sahip olduğunu fark ettim. 
‘’ Şimdi biraz zor.’’ Dedi Olena. Dimitri’yi göstererek. ‘’ Oğlum beni ziyarette 
gelmiş. Yıllardır onu göremiyordum.’’ 
Henry Dimitri’yi başıyla selamladı. ‘’ Senin için asla uygun bir zaman olmuyor. 
Bu konuşmayı ne kadar çok ertelersek o kadar insan zarar görecek. Dün başka 
bir insan daha öldürüldü , biliyor musun? ‘’ 
Bu açıklama bir kaç kişinin susmasını sağladı. Bense hemen Dimitri ve 
olena’nın yanına geldim. ‘’ Kim öldürüldü?’’ dedim. ‘’ Ve kim öldürdü?’’ 
Henry beni baştan aşağıya süzdü. Bu karşındaki kadının ateşli olup olmadığını 
ölçe bir süzme değildi. Bu daha çok vereceğe cevabı hak edip hak etmiyor 
muyum diye bakma süzmesiydi.
Anlaşılan beni uygun bulamadı ki tekrar Olena’ya döndü. 
‘’ Bir şeyler yapmalısın.’’ Dedi. 
Olena ellerini kaldırdı. ‘’ Neden benim bir şeyler yapmam gerektiğini 
düşünüyorsun ki? ‘’ 
‘’ Çünkü ... Çünkü sen burada bir tür lider gibisin Sen olmazsan kim dhampirleri 
bu meseleyi halletmeleri için toplayabilir ki?’’ 
‘’ Kimseye liderlik etmiyorum.’’ Dedi Olena başını sallayarak. ‘’ Ve buradaki 
insanlar ... Onlara tutup savaşmalarını emredemem. ‘’ 
‘’ Ama siz nasıl dövüşeceğinizi biliyorsunuz.’’ Dedi Henry. ‘’ Bir gardiyan 
olmasanızda hepiniz eğitildiniz. ‘’ 
‘’ Biz sadece kendimizi korumak için eğitildik.’’ Diye düzeltti. ‘’ Eğer bir 
Strigoi kasabamıza gelirse onu alaşağı etmek için herkes elinden geleni yapar. 
Ama gidip bela aramayız. Şey , İşaretsizler grubu hariç. Onlarda şuan burada 
değiller. Geri döndükleri zaman , bu söylediklerini onlara ilettirim. ‘’ 
Henry kızgınlıkla soludu. ‘’ O zamana kadar bekleyemeyiz. İnsanlar şuan 
ölüyorlar.’’ 
‘’ İnsanlar belanın dışında duramayacak kadar salaklar.’’ Dedi bir başka 
dhampir kadın. 
‘ Şu Kan Kral , basit bir Strigoi. ‘’ dedi başka bir adam. ‘’ Bir özelliği yok. 
İnsanlar sadece ondan uzak dursunlar yeter. Bir süre sonra gidecektir. ‘’ 
Tam olarak burada neler döndüğünü bilmiyordum ama parçalar yerine oturmaya 
başlamıştı. Simyacılar bizim varlığımızı bilen ve insanların bizi bilmelerine 
engel olmaya çalışan bir gizli gruptu. Simyacılar bütün vampirlerin ve 
dhampirlerin karanlık , şeytani ve doğal olmayan bir yaratık olduğuna 
inanırlardı. Sonuç olarak onlar bizi rahat bırakır , saklı kalmamıza Strgoi’lerin 
cesetlerinin kaybolmasına yardımcı olurlardı. Ama her şeye rağme onların 
birinci görevi insanları bizden uzak tutup korumaktı. Eğer dışarda birisi insanları 
öldürüyorsa Henry’nin koşup buralara kadar gelmesi şaşırtıcı değildi. 
‘’ Baştan başla.’’ Dedi Dimitri öne çıkarak. O da sabırlı bir şekilde konuşmayı 
dinlemişti ama sabırda bir yere kadardı. ‘’ Birisi şu Kan Kral’ın kim olduğunu 
ve niye insanları öldürdüğünü açıklasın.’’ 
Henry daha önce bana verdiği bakışın aynısı Dimitri’ye de yaptı ama benim 
aksime o testen geçti. ‘’ Kan Kral buranın kuzeyinde yaşatan bir Strigoi. Orada 
mağaralar , bazı geçitler olan bir tepe var. Kan Kral’da orayı mesken tutmakta. 
Hangi mağrada olduğunu tam olarak bilmiyoruz ama kanıtlar adamın yaşlı ve 
çok kuvvetli olduğunu gösteriyor. ‘’ 
‘’ Peki , ne yapıyor? Yakındaki dağçı insanları mı avlıyor?’’ diye sordum.
Soruma şaşırmış gibi olsa da cevap verdi. ‘’ Hayır , merak yüzünden. İnsanlar 
onu arıyorlar. Yakındaki köylüler onu bulup yakalamaya çalışıyorlar. Ona Kan 
Kral deyip bir tür efsane uydurdular. Tabii onun tam olarak ne olduğunu 
bilmiyorlar. Her neyse , canavarın tek yapması gereken oturup beklemek. 
Eninde sonunda birisi Kan Kral’ı yenen kişi olmak için o tepeye gidip 
mağaralara giriyor. Ve tabii ki asla geri dönmüyor. ‘’ 
‘’ Aptallar.’’ Dedi daha önce konuşan kadın. 
‘’ Bir şeyler yapmalıyız.’’ Dedi Henry. Bu sefer konuşurken herkese bakıyordu. 
‘’ Benim insanlarım Strigoi’leri öldüremez. Sizin yapmanız gerek. Şehirdeki 
gardiyanlarlada konuştum ama Moroi’lerini bırakıp buraya gelmeyecekler. 
Burada oturanlar olarak bu iş size kalıyor. ‘’ 
‘’ Belki gidenlerin dönmediğini görünce insanlar oradan uzak dururlar.’’ Dedi 
Olena. 
‘’ Bizde bunu umuyorduk ama uzak durmuyorlar.’’ Dedi Henry. Bitkin 
konuşması onun uzun zamandır bunu söylediğini düşünmeme sebep oldu. Eğer 
böyle kendini beğenmiş birisi olmasaydı onun için üzülebilirdim. ‘’ Ve biriniz 
söylemeden ekleyeyim. Hayır. Bir insanın şanslı olup , Kan Kral’ı 
öldürebileceğini sanmıyorum. ‘’ 
‘’ Elbette öldüremez.’’ 
Bu noktada odaya sessizlik çöktü. Yeva’da tam o zaman odaya girdi. Nasıl olup 
da bu kadın sinsice içeriye girebiliyordu?İnsanları ite kaka ortaya doğru ileredi 
ve Henry’e baktı. 
‘’ Sadece ölümün yolundan geçmiş birisi Kan Kral’ı öldürebilir.’’ Dedi dramatik 
bir şekilde. ‘’ Bunun görüyorum.’’ 
Kalabağın yüz ifadesinden kimsenin onu sorgulamayacağı anlaşılıyordu. Her 
zamanki gibi iş bana düşmüştü. ‘’ Ah , Tanrı aşkına.’’ Dedi. ‘’ Bu binlerce 
anlama gelebilir.’’ 
Henry kaşlarını çattı. ‘’ Katılıyorum. Ölümün yolunda yürümüş demek bir çok 
şey olabilir. Az kalsın ölmüş biri , az kalsın öldürülmüş birisi , herhangi bir 
savaşçı ta da kavgaçı biri ...’’ 
‘’ Dimka.’’ Dedi Viktoria. Yanımızda durduğunu fark etmemiştim. ‘’ 
Büyükannem Dimka’dan bahsediyor. O ölümün yolundan yürüdü ve geri 
döndü.’’ 
Oda daki bütün gözler Dimitri’ye döndü. Bazıları Viktoria’nın dediklerini 
onaylıyordu bile. Bir adam. ‘’ Dimitri olmalı.’’ Dediğini bile duydum. ‘’ Kan 
Kral’ı öldürmek onun kaderi. ‘’
Bu adam daha önce Kan Kral’ın basit bir canavar olduğunu söyleyenle aynı 
adam olduğuna emindim. ‘’ Yeva Belikova böyle olduğunu gördü. ‘’ dedi bir 
başkası. ‘’ O asla yanılmaz.’’ 
‘’ O böyle bir şey söylmedi. ‘’ diye bağırdım.’’ 
‘’ Yapacağım.’’ Dedi Dimitri. ‘’ Şu Strgoi’yı öldüreceğim.’’ 
Herkes alışlamaya başladığı için bağırmak zorunda kaldım. ‘’ Ama yapmak 
zorunda değilsin! Kadın öyle bir şey demedi yahu!’’ 
Sadece bir kişi beni duydu. ‘’ Roza.’’ Dedi sesin üstünden. Sadece bir laf. Ama 
onun ne demek istediğini anlamıştım. ‘’ Bunu sonra konuşacağız.’’ 
‘’ Seninle gelmek istiyorum.’’ Dedi Mark. ‘’ Tabii sende istersen.’’ 
Saçındaki beyazlara rağmen Mark , kaslı ve gösterişli bir adamdı. 
‘’ Onur duyarım.’’ Dedi Dimitri. ‘’ Ama sadece sen.’’ Diye eklemek zorunda 
kaldı çünkü odanın yarısı Dimitri ile gitmek için gönüllü oluyorlardı. 
‘’ Peki ya ben?’’ dedim. 
Dimitri gülümsedi. ‘’ Seni çoktan saymıştım.’’ 
ÜÇÜNCÜ BÖLÜMÜN SONU

Contenu connexe

Tendances

Nazim şIirleri
Nazim şIirleriNazim şIirleri
Nazim şIirlerismsyah dnz
 
Cana hubli purana opera librettosu
Cana hubli purana opera librettosuCana hubli purana opera librettosu
Cana hubli purana opera librettosuUlaş Başar Gezgin
 
Bayazıt - Jean Racine
Bayazıt - Jean RacineBayazıt - Jean Racine
Bayazıt - Jean RacineDursun AKYUZ
 
Stephen King Kara Kule Cilt2 üçüN çIzgileri
Stephen King Kara Kule Cilt2 üçüN çIzgileriStephen King Kara Kule Cilt2 üçüN çIzgileri
Stephen King Kara Kule Cilt2 üçüN çIzgileriramazan boztürk
 
Safkan+ +on+okuma
Safkan+ +on+okumaSafkan+ +on+okuma
Safkan+ +on+okumaonokumalar
 
üNlü şairlerin şiirleri
üNlü şairlerin şiirleriüNlü şairlerin şiirleri
üNlü şairlerin şiirleriTuba Tülek
 
30 agustos hatiralari
30 agustos hatiralari30 agustos hatiralari
30 agustos hatiralariTuran SARICAM
 
Stephen King Kara Kule Cilt6 SusannahnıN şArkıSı
Stephen King Kara Kule Cilt6 SusannahnıN şArkıSıStephen King Kara Kule Cilt6 SusannahnıN şArkıSı
Stephen King Kara Kule Cilt6 SusannahnıN şArkıSıramazan boztürk
 
şEfik can divan-i kebirden secmeler -horozz.net
şEfik can   divan-i kebirden secmeler -horozz.netşEfik can   divan-i kebirden secmeler -horozz.net
şEfik can divan-i kebirden secmeler -horozz.netAdnan Dan
 
Kutsanmis tanitim
Kutsanmis tanitimKutsanmis tanitim
Kutsanmis tanitimonokumalar
 
Divani kebirdensecmelercilt 4
Divani kebirdensecmelercilt 4Divani kebirdensecmelercilt 4
Divani kebirdensecmelercilt 4Muhammed Emin
 
Nicola cornick hırçın sevgilim
Nicola cornick   hırçın sevgilim Nicola cornick   hırçın sevgilim
Nicola cornick hırçın sevgilim che46
 
Mevlana mesnevi4
Mevlana mesnevi4Mevlana mesnevi4
Mevlana mesnevi4ufuk01
 
Mevlana mesnevi1
Mevlana mesnevi1Mevlana mesnevi1
Mevlana mesnevi1ufuk01
 
Mevlana mesnevi5
Mevlana mesnevi5Mevlana mesnevi5
Mevlana mesnevi5ufuk01
 
Mevlana mesnevi2
Mevlana mesnevi2Mevlana mesnevi2
Mevlana mesnevi2ufuk01
 
Evlilik teklifi sözleri - horozz.net
Evlilik teklifi sözleri - horozz.netEvlilik teklifi sözleri - horozz.net
Evlilik teklifi sözleri - horozz.netAdnan Dan
 

Tendances (20)

Rakı Masası Şiirleri
Rakı Masası ŞiirleriRakı Masası Şiirleri
Rakı Masası Şiirleri
 
Nazim şIirleri
Nazim şIirleriNazim şIirleri
Nazim şIirleri
 
Cana hubli purana opera librettosu
Cana hubli purana opera librettosuCana hubli purana opera librettosu
Cana hubli purana opera librettosu
 
Bayazıt - Jean Racine
Bayazıt - Jean RacineBayazıt - Jean Racine
Bayazıt - Jean Racine
 
yusufcuk
yusufcukyusufcuk
yusufcuk
 
Stephen King Kara Kule Cilt2 üçüN çIzgileri
Stephen King Kara Kule Cilt2 üçüN çIzgileriStephen King Kara Kule Cilt2 üçüN çIzgileri
Stephen King Kara Kule Cilt2 üçüN çIzgileri
 
Safkan+ +on+okuma
Safkan+ +on+okumaSafkan+ +on+okuma
Safkan+ +on+okuma
 
üNlü şairlerin şiirleri
üNlü şairlerin şiirleriüNlü şairlerin şiirleri
üNlü şairlerin şiirleri
 
30 agustos hatiralari
30 agustos hatiralari30 agustos hatiralari
30 agustos hatiralari
 
Stephen King Kara Kule Cilt6 SusannahnıN şArkıSı
Stephen King Kara Kule Cilt6 SusannahnıN şArkıSıStephen King Kara Kule Cilt6 SusannahnıN şArkıSı
Stephen King Kara Kule Cilt6 SusannahnıN şArkıSı
 
şEfik can divan-i kebirden secmeler -horozz.net
şEfik can   divan-i kebirden secmeler -horozz.netşEfik can   divan-i kebirden secmeler -horozz.net
şEfik can divan-i kebirden secmeler -horozz.net
 
Kutsanmis tanitim
Kutsanmis tanitimKutsanmis tanitim
Kutsanmis tanitim
 
Divani kebirdensecmelercilt 4
Divani kebirdensecmelercilt 4Divani kebirdensecmelercilt 4
Divani kebirdensecmelercilt 4
 
Nicola cornick hırçın sevgilim
Nicola cornick   hırçın sevgilim Nicola cornick   hırçın sevgilim
Nicola cornick hırçın sevgilim
 
Mevlana mesnevi4
Mevlana mesnevi4Mevlana mesnevi4
Mevlana mesnevi4
 
Enicim
EnicimEnicim
Enicim
 
Mevlana mesnevi1
Mevlana mesnevi1Mevlana mesnevi1
Mevlana mesnevi1
 
Mevlana mesnevi5
Mevlana mesnevi5Mevlana mesnevi5
Mevlana mesnevi5
 
Mevlana mesnevi2
Mevlana mesnevi2Mevlana mesnevi2
Mevlana mesnevi2
 
Evlilik teklifi sözleri - horozz.net
Evlilik teklifi sözleri - horozz.netEvlilik teklifi sözleri - horozz.net
Evlilik teklifi sözleri - horozz.net
 

Plus de onokumalar

Ruby Circle Ön Okuması
Ruby Circle Ön OkumasıRuby Circle Ön Okuması
Ruby Circle Ön Okumasıonokumalar
 
Titan Serisi 1 The Return
Titan Serisi 1 The ReturnTitan Serisi 1 The Return
Titan Serisi 1 The Returnonokumalar
 
Mekanik Prenses'ten Sonra |Manga
Mekanik Prenses'ten Sonra |MangaMekanik Prenses'ten Sonra |Manga
Mekanik Prenses'ten Sonra |Mangaonokumalar
 
Geek kiz ön okuma
Geek kiz ön okumaGeek kiz ön okuma
Geek kiz ön okumaonokumalar
 
Köprüden Sonra Olanlar
Köprüden Sonra OlanlarKöprüden Sonra Olanlar
Köprüden Sonra Olanlaronokumalar
 
Köprüden Sonra Olanlar
Köprüden Sonra OlanlarKöprüden Sonra Olanlar
Köprüden Sonra Olanlaronokumalar
 
Vampir akademisi Manga Bölüm 1
Vampir akademisi Manga Bölüm 1Vampir akademisi Manga Bölüm 1
Vampir akademisi Manga Bölüm 1onokumalar
 
Mekanik Melek Bölüm 2
Mekanik Melek Bölüm 2Mekanik Melek Bölüm 2
Mekanik Melek Bölüm 2onokumalar
 
Mekanik melek manga part 1
Mekanik melek manga part 1Mekanik melek manga part 1
Mekanik melek manga part 1onokumalar
 
Maximum Ride Bölüm 1
Maximum Ride Bölüm 1Maximum Ride Bölüm 1
Maximum Ride Bölüm 1onokumalar
 
Maximum Ride Bölüm 2
Maximum Ride Bölüm 2Maximum Ride Bölüm 2
Maximum Ride Bölüm 2onokumalar
 
Kitapçı Sayı 4
Kitapçı Sayı 4Kitapçı Sayı 4
Kitapçı Sayı 4onokumalar
 
Gece Evi Bölüm 2
Gece Evi Bölüm 2Gece Evi Bölüm 2
Gece Evi Bölüm 2onokumalar
 
Gece Evi Manga Bölüm Bir
Gece Evi Manga Bölüm BirGece Evi Manga Bölüm Bir
Gece Evi Manga Bölüm Bironokumalar
 
Dark Swan ilk Bölüm
Dark Swan ilk Bölüm Dark Swan ilk Bölüm
Dark Swan ilk Bölüm onokumalar
 
Anita Blake First Death Bölüm 1 Anita+blake+first+death+part+1
Anita Blake First Death Bölüm 1 Anita+blake+first+death+part+1Anita Blake First Death Bölüm 1 Anita+blake+first+death+part+1
Anita Blake First Death Bölüm 1 Anita+blake+first+death+part+1onokumalar
 
Yuz bin krallik_ilk_bolum
Yuz bin krallik_ilk_bolumYuz bin krallik_ilk_bolum
Yuz bin krallik_ilk_bolumonokumalar
 
The+golden+lily+bölüm+1+ve+2
The+golden+lily+bölüm+1+ve+2The+golden+lily+bölüm+1+ve+2
The+golden+lily+bölüm+1+ve+2onokumalar
 
Ruhsuz ilk bolum
Ruhsuz ilk bolumRuhsuz ilk bolum
Ruhsuz ilk bolumonokumalar
 

Plus de onokumalar (20)

Ruby Circle Ön Okuması
Ruby Circle Ön OkumasıRuby Circle Ön Okuması
Ruby Circle Ön Okuması
 
Titan Serisi 1 The Return
Titan Serisi 1 The ReturnTitan Serisi 1 The Return
Titan Serisi 1 The Return
 
Mekanik Prenses'ten Sonra |Manga
Mekanik Prenses'ten Sonra |MangaMekanik Prenses'ten Sonra |Manga
Mekanik Prenses'ten Sonra |Manga
 
Geek kiz ön okuma
Geek kiz ön okumaGeek kiz ön okuma
Geek kiz ön okuma
 
Köprüden Sonra Olanlar
Köprüden Sonra OlanlarKöprüden Sonra Olanlar
Köprüden Sonra Olanlar
 
Köprüden Sonra Olanlar
Köprüden Sonra OlanlarKöprüden Sonra Olanlar
Köprüden Sonra Olanlar
 
Vampir akademisi Manga Bölüm 1
Vampir akademisi Manga Bölüm 1Vampir akademisi Manga Bölüm 1
Vampir akademisi Manga Bölüm 1
 
True Blood
True BloodTrue Blood
True Blood
 
Mekanik Melek Bölüm 2
Mekanik Melek Bölüm 2Mekanik Melek Bölüm 2
Mekanik Melek Bölüm 2
 
Mekanik melek manga part 1
Mekanik melek manga part 1Mekanik melek manga part 1
Mekanik melek manga part 1
 
Maximum Ride Bölüm 1
Maximum Ride Bölüm 1Maximum Ride Bölüm 1
Maximum Ride Bölüm 1
 
Maximum Ride Bölüm 2
Maximum Ride Bölüm 2Maximum Ride Bölüm 2
Maximum Ride Bölüm 2
 
Kitapçı Sayı 4
Kitapçı Sayı 4Kitapçı Sayı 4
Kitapçı Sayı 4
 
Gece Evi Bölüm 2
Gece Evi Bölüm 2Gece Evi Bölüm 2
Gece Evi Bölüm 2
 
Gece Evi Manga Bölüm Bir
Gece Evi Manga Bölüm BirGece Evi Manga Bölüm Bir
Gece Evi Manga Bölüm Bir
 
Dark Swan ilk Bölüm
Dark Swan ilk Bölüm Dark Swan ilk Bölüm
Dark Swan ilk Bölüm
 
Anita Blake First Death Bölüm 1 Anita+blake+first+death+part+1
Anita Blake First Death Bölüm 1 Anita+blake+first+death+part+1Anita Blake First Death Bölüm 1 Anita+blake+first+death+part+1
Anita Blake First Death Bölüm 1 Anita+blake+first+death+part+1
 
Yuz bin krallik_ilk_bolum
Yuz bin krallik_ilk_bolumYuz bin krallik_ilk_bolum
Yuz bin krallik_ilk_bolum
 
The+golden+lily+bölüm+1+ve+2
The+golden+lily+bölüm+1+ve+2The+golden+lily+bölüm+1+ve+2
The+golden+lily+bölüm+1+ve+2
 
Ruhsuz ilk bolum
Ruhsuz ilk bolumRuhsuz ilk bolum
Ruhsuz ilk bolum
 

Homecomining

  • 1. FORETOLD HOMECOMİNG (EVE DÖNÜŞ) *Richelle Mead tarafından yazılmış , Vampir Akademisi baş karakterleri Dimitri ve Rose’un Rusya’ya yani Dimitri’nin ailesinin yaşadığı yere ziyarette gittiği zamanı anlatan kısa bir öyküdür. Foretold , 14 farklı yazarın yazdığı 14 hikayeyi barındıran bir kitaptır. Kitabın ön okuması – onokumalar.com – tarafından çevirilmiştir.Tamamen tanıtım amaçlı olup , kişisel ya da yasal olmayan amaçlar doğrultusunda kullanmayınız. BÖLÜM BİR Rusya’ya bu kadar erken dönmeyi beklemiyordum. Dönmeyi istemediğim ise kesindi. Rusya’ya karşı bir aksi tutumum olduğu için değil. Burası gökkuşağı renklerindeki mimarisi ve bir roket yakıtı olarak kullanılabilecek kadar sert votkasıyla güzel bir ülkeydi.Bu özelliklerini seviyordum. Benim sorunum geçen sefer burada olma sebebimdi. Geçen sefer buradayken neredeyse öldürülüyordum (bir çok kere üstelik) Sonunda ise uyuşturulup vampirler tarafından kaçırılmıştım.Eğer sizinde başına aynısı gelseydi sizde herhangi bir yere aksi tutum sergileyebilirsiniz. Yine de , uçağım Moskova’ya iniş yaparken geri gelmenin en doğru hareket olacağını biliyordum. ‘’ Şurayı görüyor musun , Rose?’’ Dimitri pencerenin camına vurdu. Yüzünü göremiyordum ama sesindeki merak bana çok şey anlatıyordu. ‘’St Basil’’ Ona doğru uzanıp baktığımda ünlü , çok renkli kilise St Basil’i gördüm. Kilise öyle renkliydi ki sanki Şeker Ülkesinin ait olabileceği bir kiliseymiş gibi duruyordu , Kremlin’nin değil.Benim tepkim bir turistin tepkisi gibiydi ama Dimitri için çok şey ifade ettiğini biliyordum. Bu onun için eve dönüştü.Bir daha asla güneşin altında göremeyeceğine , yaşayan gözlerle bakamayacağına inandığı yuvasıydı. Evler , bu şehir onun için kartpostallardan çıkmış bir yer değildi. Bu ona verilen ikinci hayattı , ikinci yaşama şansını hatırlatıyordu. Gülümseyerek yerime oturdum. Orta kısımda oturmaktaydım ama onun
  • 2. oturduğunun yarısı kadar rahatsız değildim. Neredeyse iki metrelik bir adamın pencere kenarına sığmasını beklemek tam bir zalimlikti. Ama bütün uçuş boyunca bir bile şikayet etmedi. Hiç. ‘’ Buralarda gezecek zamanımızın olmaması çok kötü. ‘’ dedim. Moskova sadece geçiş güzergahımızdı. ‘’ Bütün gezimizi Sibirya’ya saklamamız gerekecek. Biliyorsun , tundra’lar , kutup ayıları.’’ Dimitri pencereden bana doğru döndüğünde yüzünde hafif bir gülümseme bekliyordum. Ama onun yerine Sibirya’dan sonrasını duymamış olduğunu belli eden bir ifade vardı. Sabah ışığı yüzünün kıvrımlarına vururken , kahverengi saçlarını parlatıyordu ama yüzünde dışarıdaki ışıkla alakası olmayan bir aydınlama vardı. ‘’ Baia’yı görmeyeli uzun zaman oldu.’’ diye fısıldadı. Gözleri anılar ile dolmuştu. ‘’ Onları görmeyeli çok uzun zaman oldu. Sence ...’’ Bana baktığında yüzünde bütün yolculuk boyunca beklediğim endişe bulutlarını gördüm. ‘’ Sence beni gördüklerine memnun olucaklar mı?’’ Elleini sıkarken , göğüsümde hafif bir sızı hissetim. Dimitri’yi bir şey hakkında böyle kendinden emin görmemek çok nadirdi. Onu kaç kere savunmasız gördüğümü hatırlamıyordum bile. Tanıştığımız andan beri her zaman insanları ikna eden , sapasağlam duran birisiydi o. Kendi hayatını riske atmak pahasına bütün tehtitlere gözünü kırpmadan giren , aksiyon insanı. Şimdi bile eğer kana susamış bir canavar içeriye atlasa , Dimitri sakince , cüzdanında sadece bilet olmasına rağmen savaşa girerdi. Ölümüne savaşlar onu endişelendirmiyordu. Ama kötü bir vampir olarak biraz zaman geçirdikten sonra ailesi ile görüşecek olmak? Evet , bu onu korkutuyordu. ‘’ Elbette , memnun olacaklar.’’ diye garanti verdim.İlişkimizdeki roller adeta değişmişti. Onun öğrencisi olarak başlamıştım , ihtiyaç duyduğu güvencesi. Onun sevgilisi ve eşitti olarak mezun olmuştum. ‘’ Geldiğimizi biliyorlar. Hey , senin öldüğünü sandıklarında verdikleri yas partisini görmeliydin. Gerçekten hayatta olduğunu biliyorlar , bir de şimdi verecekleri kutlama partisini hayal et , yoldaş.’’ Bana , kalbimi sıcacık eden , ender verdiği gülümsemelerinden birini gösterdi. ‘’ Umarım.’’ dedi ve tekrar pencereye döndü . ‘’ Umarım.’’ Moskova’dayken gördüğümüz tek şey , diğer uçağımızı beklerken oturduğumuz hava alanıydı.Gelen uçak , bizi Sibirya’nın orta kesimindeki küçük bir şehir olan Omsk’a götürdü. Oradan sonrası için bir araba kiraladık ve yolculuğumuza karadan devam ettik. Gideceğimiz yerde uçak yoktu. Tundra şakalarımı boşa çıkaran mutşeme bir manzara eşliğinde çok güzel bir yolculuk geçirdik. Bütün yolculuk boyunca Dimitri’nin ruh hali gerginlik ve nostajı arasında geçerken ,kendimi dinlenmeden gideceğimiz yere gitmek isterken buldum. Ne kadar erken oraya varırsak , o kadar erken Dimitri endişelenmekten vazgeçecekti. Baia Omsk’dan bir gün uzaktaydı ve en so ziyaret ettiğimden farksız bir şekilde bulmuştum. Neredeyse hiç bir şey değişmemişti. Bia yoldan geçerken kazayla
  • 3. bu yeri bulamayacağınız kadar uzaktaydı. Eğer Bia’ya gidiyorsanız mutlaka bir nedeniniz olurdu. Bir çok dhampir burada yaşıyordu. Benim ve Dimitri gibi dhampir’ler yarı insan – yarı vampir bir ırktı.Ve benim ve Dimitri’nin aksine bir çoğu Moroi’lerden ayrı yaşamayı tercih ediyordu. İkimiz Moroi’leri Strogoi’lerden koruya garidyanlardandık. Moroi’ler yaşayan , büyülü vampirlerdi. Strogoi’ler ise şeytani , ölümsüz bütün isteği öldürmek olan vampirlerdi. Yazın bu evresinde günler daha uzundu ve Dimitri’nin evine vardığımızda güneş yeni batmaktaydı. Strogoi’ler nadiren Baia’da kendilerini gösterirlerdi. Daha çok kasabaya yakın olmayı tercih ediyorlardı.Yeni solmaya başlayan güneş ışıkları Dimitri’nin evini güzel göstermekteydi. Vardığımızda arabayı durdurup uzun bir süre eski , iki katlı evine baktı.Kızıl ve altın renkli ışık eve başka bir dünyaya aitmiş izlenimi veriyordu. Eğilip , onu öptüm. ‘’ Şov zamanı , yoldaş. Ailen bizi bekliyor.’’ Bir kaç saniye daha öylece durdu. Sonra başını sallayarak, savaşa hazırlanan savaşçı misali ciddi bir yüz ifadesiyle arabadan indi. Arabdan inip , bahçenin yarısını geçmiştik ki ön kapı aniden açıldı. Işık , kapının hareketi ile saçılan tozların görünmesini sağlarken, kapıdan genç bir kadın figürü fırladı. ‘’ Dimka!’’ Eğer bir Strogoi böyle koşup ona saldırsaydı Dimitri’nin refleksleri anında tepki verirdi ama küçük kız kardeşi onun kollarına atlarken , inanılmaz refleksleri gardını düşürmüş gibiydi.Viktoria kollarına dolup , benim anlayamayacağım kadar hızla Rusça konuşmaya başladığında Dimitri öylece donup kalmış gibiydi. Dimitri’nin kendine gelmesi saniyelerini aldı. Toparlanıp , hayatta döndüğünde aynı Rusça ile kardeşine cevap verirken , öylece durma sırası bendeydi. Kendimi garip bir ana tanıklık eden yabancı gibi hissediyordum. Ta ki Viktoria beni bir çığlık atarak fark edene dek. Neşeli çığlığı ile ağabeyine verdiği sıcak karşılamadan bende nasibimi aldım. İtiraf etmem gerekirse bende en az Dimitri kadar şok olmuştum. En son buradan ayrıldığımda Viktoria ile aramız bozuktu. Onun bir Moroi herifi ile ilişkisini onaylamamıştım. O da bana benim fikrimi bir tarafına takmadığını açıklamıştı. Anlaşılan her şey unutulmuştu. Şimdi bana konuştuğu Rusça’yı anladığımı söyleyemezdim ama Dimitri’yi kurtardığım için teşekkür ettiği izlenimine kapıldım. Viktoria’nın çıkışını diğer Belikov ailesi de izledi. Dimitri’nin diğer iki kız kardeşi , Karolina ve Sonya’da Viktoria’nın beni ve Dimitri’yi utandırma seansına katıldılar. Anneleri ise tam arkalarındaydı. Rusça kelimeler havalarda uçuşuyordu. Normalde böyle duygusal gösterilerde gözlerimi yuvarlamadan yapamazdım ama şimdi nerdeyse göz yaşlarına boğulacaktım. Hepimiz çok şeyler yaşamıştık ve dürüstçe söylemek gerekirse hiç birimiz bu anı paylaşacağımıza inanmıyorduk. En sonunda Dimitri’nin annesi Olena kendini toparladı ve gülerek göz yaşlarını sildi. ‘’İçeri girin , içeri. ‘’ dedi benim pek fazla Rusça bilmediğimi hatırlayarak. ‘’ Oturup , konuşacak çok şeyimiz var.’’
  • 4. Daha fazla gülümseme ve göz yaşı ile eve , oturma odasına doğru yol aldık. BİRİNCİ BÖLÜMÜN SONU İKİNCİ BÖLÜM Ev en son ziyaret ettiğim gibiydi. Sıcak kahverengi tahta paneller , Cyrillic başlıklı kitaplarla dolu kitaplık. İçeriye girdiğimizde ailenin diğer üyelerini de gördük. Karolina’nın oğlu Paul dayısına büyülenmiş gibi bakıyordu. Paul, Dimitri’yi tam olarak tanımıyordu , o daha dünyaya gelmeden Dimitri gitmişti ama anlatılan hikayeler yüzünden dayısının kahraman olduğunu biliyordu. Battaniyenin üzerinde Paul’un bebek kız kardeşi ve onun yanında daha zayıf bir bebek daha vardı. Sonya’nın bebeği. Sonya ben ziyarette geldiğimde hamile olmalıydı. Normalde genelde hep Dimitri’nin yanında yerimi alırdım ama bu ou biraz salmam gerektiği zamanlardan biriydi. Koltuğa oturdu ve Karolina ile Sonya hemen yanında yerini aldılar. Yüzlerindeki ifadeye bakılırsa Dimitri’yi gözlerinini önünden ayırmaya niyetleri yoktu. Viktoria koltuktaki yerleri kapamadığı için yere , Dimitri’nin dizine oturup , başını ona yasladı. On yedi yaşında , benden bir yaş daha gençti ve ağabeyine hayranlıkla bakınca dahada genç gözüküyordu. Bütün kardeşler bir araya gelince tam bir aile tablosu oluşturmuşlardı. Hepi kahverengi saçlı , çikolata gözlüydü. Olena rahat olduğumuz konusunda onu ikna edince yerini aldı. Dimitri’nin karşısındaki sandalyeye oturup , ellerini kucağında birleştirdi. Biraz öne eğildi. Hevesle Bu bir mucize'' dedi. '' Mesajı aldığım zaman buna inanmamıştım. Bir hata ya da şaka sanmıştım. '' Mutlu bir şekilde iç çekti. '' Ama, buradasın. Hayatta , aynısın.'' ''Aynıyım.'' diye güvence verdi Dimitri. '' İlk hikaye şey mi...'' Karolina duraksadı. Cümlelerini seçerken dikkatli olmaya çalışıyordu. '' İlk hikaye bir hata mıydı yani? Sen gerçekten şey , Strigoi değil miydin? '' Kelimeler havada bir an asılı kaldı , yaz aşkamına soğuk rüzgarlar getirmişti. Bir kalp atışı kadar nefes alamadım. Birden evden uzaklaşmış , başka bir anıya dalmıştım. Bambaşka bir Dimitri ile bambaşka bir evdeydim. O zaman ölümsüzdü, beyaz tenli , kırmızı gözlü. Hızı ve güçü şimdikinden daha fazlaydı. Kurbanlarını yakalayıp , kanlarını içmek için kullanıyordu o güçleri. Korkutucuydu - ve neredeyse beni öldürüyordu. Bir kaç dakika sonra tekrar nefes almaya başladım. O Dimitri gitmişti. Bu - sıcak kanlı , aşk dolu ve yaşayan adam - buradaydı şimdi. Yine de cevap vermeden önce , karanlık gözleri benimle birleşti. Aynı şeyleri düşündüğümüzü o dakika anlamıştım. Geçmiş korkunçtu , arkada bırakmak ise zordu. '' Hayır.'' dedi. '' Gerçek bir Strigoi idim. Ve korkunç .. şeyler yaptım''
  • 5. Cümlesinin ortasındaki ses tonu olan şeyleri yansıtıyordu adeta. Ailedeki bir çok yüz adeta ayıldı.'' Kaybolmuştum. Umut bile yoktu.Yine de ... Rose bana inandı ve asla vazgeçmedi. '' '' Aynı benim ön gördüğüm gibi.'' Yeni bir ses oturma odasına girdi. Hepimiz başımızı kaldırdığımızda yaşlı bir kadının kapı ağzında durduğunu gördük.Kadın benden daha kısaydı ama bütün odayı dolduracak bir kişiliğe sahipti. O Yeva , Dimitri'nin büyükannesiydi. Kısa toplanmış beyaz saçları ile kendini ön görüşlü ya da cadı bir kadın sanıyordu. Yeva'yı düşündüğüm zaman ise aklıma 'cadı' ile alakası olmayan kelimeler geliyordu. '' Sen hç bir şeyi ön görmedin.''dedim kendimi durduramadan. '' Bana tek söylediğin buradan gidip başka bir şey yapmamdı.'' '' Aynen.'' dedi gizemli bir gülüşle. '' Gidip benim Dimka'mı geri getirmen gerekiyordu.'' Odayı geçmek için ilerlerken Dimitri kalkıp onunla ortada buluştu. Kollarını dikkatlice ona doladı ve Rusya'da 'Büyükanne' anlamına geldiğini düşündüğümü bir kaç kelime söyledi. Boylarının değişikliği komik bir sahneye yol açıyordu. '' Ama asla bunu yapmam gerektiğini söylemedin.'' diye tartışmaya başladım , sandalyeye geçtiğinde. Biliyorum , tartışmayı bırakmam gerekirdi ama Yeva'daki bir şey hep beni yanlış şeyi yapmaya zorluyordu. '' Kendine bundan pay çıkaramazsın.'' '' Biliyorum.'' Kahverengi gözleri direk benimki ile buluştu. ''O zaman neden direk bana ne yapmam gerektiğini söylemedin?'' Yeva bir an cevap için düşündü. '' Çok basit. Bunun için çalışman gerekiyordu. '' Çenem resmen düştü. Odanın karşısında Dimitri'nin bakışlarını yakaladım. Yapma Rose diyordu. Bırak konuyu. Yüzündeki gizli gülümseme bana eski öğrenci - öğretmen günlerimizi hatırlattı. Beni çok iyi tanıyordu. Bana bir şans verse büyükanne ile pes ettirene dek konuşacağımı biliyordu. Büyük olasılıkla kaybederdim. Başımı salladım , çenemi kapattım. Tamam , cadı. Bu seferlik sen kazandın. Yeva utanmaz şekilde sırıttı. '' Peki ama nasıl oldu bu?'' sordu Sonya konuyu daha az tehlikeli sulara çekmeye çalışarak. '' Dhampir'e tekrar dönüşmen demek istiyorum.'' Dimitri ile tekrar bakıştık. '' Ruh.'' dedi sessizce. Kızlar nefeslerini ttular. Moroi büyüleri elementler ile bağlanmışlardı. Ama çoğu sadece dört elementi kullanıyordu. Toprak , hava , ateş ve su. Son zamanalarda ise başka bir elementin varlığını keşfetmiştik. Daha ender elementin : ruh. Fiziksel yeteneğe , iyileştirme gibi özelliklere sahipti ve diğer Moroi , Dhampir'e bunu kabul etirmekte baya zorlanmıştık. '' Dostum Lissa , ben - ah - onu kazıklarken ruh'u kullandı. '' diye açıkladım.
  • 6. Ve eğer Dimitri'yi kurtaracaksa bunu seve seve tekrar yapardım. Dimitri'yi kazıklarken ki görüntüsü hala bana zor anlar yaşatıyordu.Son ana kadar hiç birimiz bunun işe yarayıp yaramayacağını bilmiyorduk. Paul'un gözleri açıldı. '' Lissa? Kraliçe olan mı?'' ''Ah , evet. '' dedim. '' O'' Anaokullundan beri en iyi arkadaşım olan Lissa'nın şimdi kraliçe olduğunu bilmek bazen garip geliyordu. Onu düşünmek bile tedirgin olmama yetti. Düşmanlarından bazısı Lissa'nın zayıf olmasından yararlanmak istiyordu ve şimdi yanında yokken neler olabileceğini düşünmek beni endişendiriyordu. Tabii korumalarla cevrilmişti ama eğer Dimitri'nin ailesini ziyaret etmek konusunda acelesi ve haklı sebepleri olmasaydı onu asla bırakmazdım. Belikov'lar ve ben gece geç saate kadar kalıp bazı soruları yanıtladık. Strogoi olmadan önce bile Dimitri evinden uzaktı. Bu yüzden ailesindeki bütün eni haberleri merak etse de diğerleri kendi hayatlarının önemli olduğunu düşünmüyor gibilerdi. Dimitri onların mucizesiydi. Ve hala ona doyamamışlardı. Onları suçlayamazdım , bu hissi bende biliyordum. Paul ve kız kardeşi yerde uyuya kalınca herkes saatin geç olduğunu fark etti. Yarın büyük gün olacaktı. Dimitri ile onun için büyük bir parti vereceklerini söyleyerek alay etmiştim ama anlaşılan haklıymışım. '' Herkes seni görmek istiyor.'' diye açıkladı Olena , bize yatak odamızı gösterirken. Herkes derken Baia'nın Dhampir komitesinden bahsettiğini biliyordum. '' Bizim için bu ne kadar inanılmazsa onlar için daha inanılmaz. Bu yüzden yarın gelmelerini söyledik. Herkes geliyor.'' Nasıl yanıt vereceğini merak ederek Dimitri'ya baktım. İlgi merkezi olmayı hiç sevmeyen birisiydi. Bu yüzden korkunç bir travma geçirdiğini tahmin ediyordum. Bir an yüzü ifadesiz , duygusuzdu. Sonra hafifçe gülümsedi. '' Tabii olur. Merakla bekliyorum.'' Olena gülümseyip , bizi yanlız bırakınca Dimitri yatağın kenarına çöktü ve Rusça bir şeyler mırıldandı. Tam olarak ne söylediğini bilmesem de '' Neyin içine girdim böyle?'' dediğini tahmin ediyordum. Ona doğru yürüyüp , kollarımı boynuna sardım. '' Bu surat ne böyle , yoldaş?'' '' Ne olduğunu biliyorsun?'' Saçlarıyla oynamaya başladı. '' Şimdi durmadan o .. o zamandan bahsetmek zorunda kalacağım.'' Sempati bedenime doldu. Strigoi iken yaptıkları yüzünden suçluluk hissettiğini biliyordum ve son zamanlarda bunun kendi hatası olmadığını kabul edebilmişti. Başka bir Strigoi onu zorla dönüştürmüştü ve bu kontrolünün dışında gelişen bir şeydi. Yine de bu ona zor anlar yaşatıyordu. ‘’ Doğru.’’ Dedim. ‘’Ama onlar hikayenin başka bir yanına odaklanacak. Kimse senin Strigoi iken yaptıklarını düşünmeyecek. Seni nasıl geri kazandıklarını düşünecekler. Ve bu bir mucize. Bu insanlar ile tanıştım. Hepsi sen öldüğün için
  • 7. yas tutular. Şimdi yaşıyor olmanın şerefini kutlayacaklar. ‘’ Dudaklarımı onun dudaklarına değdirdim. ‘’ İşte bu benim hikayede en sevdiğim bölüm.’’ Beni daha yakınına çekti. ‘’ Benim en sevdiğim bölümse ne zaman kendimden şüphe duysam ne kadar saçmaladığımı yüzüme vurduğun bölüm.’’ ‘’Yüzüne vurmak? Tam olarak böyle hatırlamıyorum.’’ Doğrusu pek çok kez birbirimizin yüzüne vurmuştuk ama bu gardiyan eğitiminin bir parçasıydı. Ama aynı zamanda otel odasında , kıyafetlerimizi çıkarıp iyileşme sürecine yardım ettiğimiz kısımlarda vardı. Dimitri yatağa kollarında ben varken uzandı. Anında buna benzer bir anı aklıma geldi. ‘’Belki de hatırlamam için bana biraz yardım etmen gerekiyor. ‘’ ‘’ Hatırlaman için , öyle mi? ‘’ Koluna hafifçe vurdum ve endişeli bir şekilde kapıya baktım. ‘’ Annenin evinde olduğumuz için yeterince kötü hissediyorum. Sanki terbiyesiz bir şeyler yapıyormuşuz gibi.’’ Yüzümü avuçlarına aldı. ‘’ Onlar çok açık fikirlidirler. ‘’ dedi .’’ Ayrıca atlatığımız onca şeyden sonra? Bence çoğu bizi evli gibi görüyor. ‘’ ‘’ Aynı şeyi bende düşünmüştüm.’’ Diye itiraf ettim. Dimitri burada değilken pek çok Dhampir bana onun duluymuşum gibi davranıyorlardı. Dhampir ilişkileri pek düğün gerektirmezdi. ‘’ Kötü fikirde değil hani.’’ Dedi alay ederek. Dirsek atmaya çalıştım ama yatakta olduğumuz için pek başarılı olamadım. ‘’ Hayır. Hiç o kısımlara girme , yoldaş.’’ Dimitri’yi seviyordum ama yaşımın başında ‘’2’’ olmadan evlenmeye niyetim olmadığını ona söylemiştim. Benden yedi yaş daha büyüktü bu yüzden evliliğe daha yakın bakıyordu. Benim içinse , istediğim başka bir erkek olmasa bile bu yaşta evlenmek için daha çok erkendi. ‘’ Şimdilik bunu söylüyorsun.’’ dedi gülmemeye çalışarak. ‘’ Ama bir gün pes edeceksin. ‘’ ‘’ Hayatta olmaz.’’ Dedim , parmağımla boyundan aşağıya doğru inerken. ‘’ Bana bir kaç kere söylenişte bulundun ama beni kazanmak için hala çok yolun var.’ ‘’ Aslında tam olarak denemedim bile. ‘’ dedi hafif kendini beğenmiş bir şekilde. ‘’ Bir şeyi istediğim zaman , oldukça ikna edici olabiliyorum. ‘’ ‘’ Öyle mi? Kanıtla bakalım.’’ Eğilip , dudaklarını bana değdirdi. ‘’ Bende tam bunu söylemeni umuyordum. ‘’ İKİNCİ BÖLÜM SONU
  • 8. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM İlk misafirler erkenden gelmeye başlamıştı. Elbette Belikov kadınları ben ve Dimitri’den önce kalkoğ hazırlanmışlardı bile. Bize hala zaman farkına alışamamıştık. Mutfaktan ağzı sulandıran kokular taşıyor du. Herkes bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Normalde Rus yemekleri benim pek ilgimi çekmezdi ama Olena’nın yaptıkları adeta bağımlılık yapıyordu. O ve kızları pişiriyor , karıştırıyor , ymek yapıyorlardı. Yanlarına uğrayan herkes ise bulaşık yıkamadan kaçamıyordu. Dimitri’nin anısına yaptıkları o parti aklıma geldi. O zamanda aynı böyle bir telaş vardı. Önce gelen herkes de gariplik vardı. Dimitri işin olumlu tarafına bakmaya çalışsa da Strigoi olduğu zamanı merak ettikleri zaman morali bozuluyordu..Sanki hepimiz büyük bir yanlış yaparak kana susamış bir katili aramıza sokmuşuz gibi bazı misafirler aynı derecede gerginlerdi. Tabii misafirler onunla bir beş dakika geçirince bunun doğru olmadığını görüp rahatlıyorlardı. Dimitri herkesi çocukluktan beri tanıyor , gördüğü tanıdık yüzler sayesinde seviniyordu. Herkes gibi o da bir müddet sonra gülümsemeye başladı. Bense bu toplanmayı daha çok kenardan seyrediyordum. Bir çok misafirle tanıştım ve onlarda beni sevinçle selamladılar ama Dimitri bugünün şeref misafiriydi. Bir çok konuşma Rusçaydı ama benim için oturup onun yüzünü görmek yeterliydi. Bir kere ailesi , arkadaşları ile torup aradaki gerginliğin kaybolmasına izin verdikten sonra Dimitri’nin bedeni gevşedi ve inanılmaz bir zaman geçirdiği yüzünden anlaşılıyordu. Onu böyle görmek kalbimi adeta eritti. ‘’Rose?’’ Dimitri’ye ciddi bir şeyler anlatan çocukları izlerden adımın seslenilmesiyle döndüm. İki tanıdık yüz karşımda duruyordu. ‘’ Mark , Oksana!’’ Çifti kollarım açık karşıladım. ‘’ Burada olacağınızı bilmiyordum.’’ ‘’ Nasıl olmayalım?’’ ded Oksana. Oksana bir Moroi idi. O da bildiğimiz sayılı ruh kullanıcılarından biriydi. Kırklı yaşlarında olmasına rağmen çok güzel görünüyordu. Yanında kocası Mark bana bakıp gülümsedi. O ise bir dhampirdi ki bu ilişkilerini skandal bir olay yapıyordu. Oksana güçlerini Mark’i geri getirmek için kullanmıştı. Buna gölge – öpücüğü deniliyordu. ‘’ Seni tekrar görmek istemiştik.’’ Dedi Mark. Başını Dimitri’ye doğru çevirdi. ‘’ Tabii bu mucizeyi de görmek istedik. ‘’
  • 9. ‘’Başardın.’’ Dedi Oksana , yüzünü meraklı bir ifade kapladı. ‘’ Her şeye rağmen onu kurtardın.’’ ‘’ Üstelik orijinal planıma sağdık kalmadan.’’ Dedi. Rusya’ya ilk geldiğimde amacım Dimitiri’nin ruhunu karanlıktan kurtarmak için onu avlayıp öldürmekti. O zamanlar bir alternatif olduğunu bilmiyordum. Oksana’nın merakı Dimitri’nin kurtuluşunda büyük rol oynamıştı . Bu yüzden ona verebileceğim bütün bilgileri verecektim. Zaman uçup giderken. Saatler akşam üstünü vurdu ve insanlar votkaları çıkarıp kutlamaya devam ediyorlardı. Mark ve oksana benimle şakalaşırken arkadan yeni bir sesin geldiğini duydum. Sesin sahibi benimle konuşmuyordu ama onu hemen buluverdim çünkü adam ingilizce konuşuyordu. ‘’ Olena? Olena? Neredesin? Seninle Kan Kralı hakkında konuşmamız lazım.’’ Sesi takip ettiğim zaman benden beş yaş büyük bir adamın kalabalığı yararak geçmeye çalıştığını gördüm. Olena oğlunun yanında duruyordu. Pek çok misafir adama pek dikkat vermediler , bir kaçıda benim şaşırdığım gibi şaşkın bir ifade ile ona bakıyordu. Çünkü bu adam bir insandı. Hatta odadaki tek insandı. İnsanlar ve dhampirler birbirlerine çok benzerler ama benim ırkımım ayrım yapabilme gibi bir kabiliyeti vardır. ‘’ Olena. ‘’ Adam en sonunda nefessiz bir şekilde Olena’ya ulaştığında onu daha net görebildim. Saçlarını arkaya doğru takamıştı. Üstünde gri bir takım elbise vardı. İri yapılı değildi ama forumda bir bedene sahipti. Yanağında ise altın zambak dövme vardı. Bunun anlamı adam bir simyacıydı. Olena kapı komşusu ile konuşurken nihayet adama döndü. Olena kibar bir şekilde gülümsüyordu ama gözlerindeki bitkin bakışı yakalayabilmiştim. ‘’ Henry’’ dedi. ‘’ Seni tekrar görmek ne güzel.’’ Gözlüklerini düzeltti. ‘’ Seninle Kan Kral’ı hakkında konuşmalıyız. ‘’ Adam konuştukça ingiliz aksağınına sahip olduğunu fark ettim. ‘’ Şimdi biraz zor.’’ Dedi Olena. Dimitri’yi göstererek. ‘’ Oğlum beni ziyarette gelmiş. Yıllardır onu göremiyordum.’’ Henry Dimitri’yi başıyla selamladı. ‘’ Senin için asla uygun bir zaman olmuyor. Bu konuşmayı ne kadar çok ertelersek o kadar insan zarar görecek. Dün başka bir insan daha öldürüldü , biliyor musun? ‘’ Bu açıklama bir kaç kişinin susmasını sağladı. Bense hemen Dimitri ve olena’nın yanına geldim. ‘’ Kim öldürüldü?’’ dedim. ‘’ Ve kim öldürdü?’’ Henry beni baştan aşağıya süzdü. Bu karşındaki kadının ateşli olup olmadığını ölçe bir süzme değildi. Bu daha çok vereceğe cevabı hak edip hak etmiyor muyum diye bakma süzmesiydi.
  • 10. Anlaşılan beni uygun bulamadı ki tekrar Olena’ya döndü. ‘’ Bir şeyler yapmalısın.’’ Dedi. Olena ellerini kaldırdı. ‘’ Neden benim bir şeyler yapmam gerektiğini düşünüyorsun ki? ‘’ ‘’ Çünkü ... Çünkü sen burada bir tür lider gibisin Sen olmazsan kim dhampirleri bu meseleyi halletmeleri için toplayabilir ki?’’ ‘’ Kimseye liderlik etmiyorum.’’ Dedi Olena başını sallayarak. ‘’ Ve buradaki insanlar ... Onlara tutup savaşmalarını emredemem. ‘’ ‘’ Ama siz nasıl dövüşeceğinizi biliyorsunuz.’’ Dedi Henry. ‘’ Bir gardiyan olmasanızda hepiniz eğitildiniz. ‘’ ‘’ Biz sadece kendimizi korumak için eğitildik.’’ Diye düzeltti. ‘’ Eğer bir Strigoi kasabamıza gelirse onu alaşağı etmek için herkes elinden geleni yapar. Ama gidip bela aramayız. Şey , İşaretsizler grubu hariç. Onlarda şuan burada değiller. Geri döndükleri zaman , bu söylediklerini onlara ilettirim. ‘’ Henry kızgınlıkla soludu. ‘’ O zamana kadar bekleyemeyiz. İnsanlar şuan ölüyorlar.’’ ‘’ İnsanlar belanın dışında duramayacak kadar salaklar.’’ Dedi bir başka dhampir kadın. ‘ Şu Kan Kral , basit bir Strigoi. ‘’ dedi başka bir adam. ‘’ Bir özelliği yok. İnsanlar sadece ondan uzak dursunlar yeter. Bir süre sonra gidecektir. ‘’ Tam olarak burada neler döndüğünü bilmiyordum ama parçalar yerine oturmaya başlamıştı. Simyacılar bizim varlığımızı bilen ve insanların bizi bilmelerine engel olmaya çalışan bir gizli gruptu. Simyacılar bütün vampirlerin ve dhampirlerin karanlık , şeytani ve doğal olmayan bir yaratık olduğuna inanırlardı. Sonuç olarak onlar bizi rahat bırakır , saklı kalmamıza Strgoi’lerin cesetlerinin kaybolmasına yardımcı olurlardı. Ama her şeye rağme onların birinci görevi insanları bizden uzak tutup korumaktı. Eğer dışarda birisi insanları öldürüyorsa Henry’nin koşup buralara kadar gelmesi şaşırtıcı değildi. ‘’ Baştan başla.’’ Dedi Dimitri öne çıkarak. O da sabırlı bir şekilde konuşmayı dinlemişti ama sabırda bir yere kadardı. ‘’ Birisi şu Kan Kral’ın kim olduğunu ve niye insanları öldürdüğünü açıklasın.’’ Henry daha önce bana verdiği bakışın aynısı Dimitri’ye de yaptı ama benim aksime o testen geçti. ‘’ Kan Kral buranın kuzeyinde yaşatan bir Strigoi. Orada mağaralar , bazı geçitler olan bir tepe var. Kan Kral’da orayı mesken tutmakta. Hangi mağrada olduğunu tam olarak bilmiyoruz ama kanıtlar adamın yaşlı ve çok kuvvetli olduğunu gösteriyor. ‘’ ‘’ Peki , ne yapıyor? Yakındaki dağçı insanları mı avlıyor?’’ diye sordum.
  • 11. Soruma şaşırmış gibi olsa da cevap verdi. ‘’ Hayır , merak yüzünden. İnsanlar onu arıyorlar. Yakındaki köylüler onu bulup yakalamaya çalışıyorlar. Ona Kan Kral deyip bir tür efsane uydurdular. Tabii onun tam olarak ne olduğunu bilmiyorlar. Her neyse , canavarın tek yapması gereken oturup beklemek. Eninde sonunda birisi Kan Kral’ı yenen kişi olmak için o tepeye gidip mağaralara giriyor. Ve tabii ki asla geri dönmüyor. ‘’ ‘’ Aptallar.’’ Dedi daha önce konuşan kadın. ‘’ Bir şeyler yapmalıyız.’’ Dedi Henry. Bu sefer konuşurken herkese bakıyordu. ‘’ Benim insanlarım Strigoi’leri öldüremez. Sizin yapmanız gerek. Şehirdeki gardiyanlarlada konuştum ama Moroi’lerini bırakıp buraya gelmeyecekler. Burada oturanlar olarak bu iş size kalıyor. ‘’ ‘’ Belki gidenlerin dönmediğini görünce insanlar oradan uzak dururlar.’’ Dedi Olena. ‘’ Bizde bunu umuyorduk ama uzak durmuyorlar.’’ Dedi Henry. Bitkin konuşması onun uzun zamandır bunu söylediğini düşünmeme sebep oldu. Eğer böyle kendini beğenmiş birisi olmasaydı onun için üzülebilirdim. ‘’ Ve biriniz söylemeden ekleyeyim. Hayır. Bir insanın şanslı olup , Kan Kral’ı öldürebileceğini sanmıyorum. ‘’ ‘’ Elbette öldüremez.’’ Bu noktada odaya sessizlik çöktü. Yeva’da tam o zaman odaya girdi. Nasıl olup da bu kadın sinsice içeriye girebiliyordu?İnsanları ite kaka ortaya doğru ileredi ve Henry’e baktı. ‘’ Sadece ölümün yolundan geçmiş birisi Kan Kral’ı öldürebilir.’’ Dedi dramatik bir şekilde. ‘’ Bunun görüyorum.’’ Kalabağın yüz ifadesinden kimsenin onu sorgulamayacağı anlaşılıyordu. Her zamanki gibi iş bana düşmüştü. ‘’ Ah , Tanrı aşkına.’’ Dedi. ‘’ Bu binlerce anlama gelebilir.’’ Henry kaşlarını çattı. ‘’ Katılıyorum. Ölümün yolunda yürümüş demek bir çok şey olabilir. Az kalsın ölmüş biri , az kalsın öldürülmüş birisi , herhangi bir savaşçı ta da kavgaçı biri ...’’ ‘’ Dimka.’’ Dedi Viktoria. Yanımızda durduğunu fark etmemiştim. ‘’ Büyükannem Dimka’dan bahsediyor. O ölümün yolundan yürüdü ve geri döndü.’’ Oda daki bütün gözler Dimitri’ye döndü. Bazıları Viktoria’nın dediklerini onaylıyordu bile. Bir adam. ‘’ Dimitri olmalı.’’ Dediğini bile duydum. ‘’ Kan Kral’ı öldürmek onun kaderi. ‘’
  • 12. Bu adam daha önce Kan Kral’ın basit bir canavar olduğunu söyleyenle aynı adam olduğuna emindim. ‘’ Yeva Belikova böyle olduğunu gördü. ‘’ dedi bir başkası. ‘’ O asla yanılmaz.’’ ‘’ O böyle bir şey söylmedi. ‘’ diye bağırdım.’’ ‘’ Yapacağım.’’ Dedi Dimitri. ‘’ Şu Strgoi’yı öldüreceğim.’’ Herkes alışlamaya başladığı için bağırmak zorunda kaldım. ‘’ Ama yapmak zorunda değilsin! Kadın öyle bir şey demedi yahu!’’ Sadece bir kişi beni duydu. ‘’ Roza.’’ Dedi sesin üstünden. Sadece bir laf. Ama onun ne demek istediğini anlamıştım. ‘’ Bunu sonra konuşacağız.’’ ‘’ Seninle gelmek istiyorum.’’ Dedi Mark. ‘’ Tabii sende istersen.’’ Saçındaki beyazlara rağmen Mark , kaslı ve gösterişli bir adamdı. ‘’ Onur duyarım.’’ Dedi Dimitri. ‘’ Ama sadece sen.’’ Diye eklemek zorunda kaldı çünkü odanın yarısı Dimitri ile gitmek için gönüllü oluyorlardı. ‘’ Peki ya ben?’’ dedim. Dimitri gülümsedi. ‘’ Seni çoktan saymıştım.’’ ÜÇÜNCÜ BÖLÜMÜN SONU