SlideShare une entreprise Scribd logo
1  sur  12
PSİKİYATRİK SOSYAL HİZMET


       Ruh sağlığının psikososyal boyutu sadece tıp adamlarının değil, psikolog, sosyal
hizmet uzmanı, öğretmen, çocuk gelişimi uzmanı vb. birçok sosyal bilimci ve meslek
grubunun da ilgi alanı içindedir. 19. yüzyılda başlayan ve özellikle Avrupa’yı etkisi altına
alan aydınlanma ve hümanist       akımlar ile ruh sağlığı alanında yaşanan gelişmelerin
etkisiyle, “tıbbi bir hastalık” olarak kabul edilen “delilik”; son yüz yılda diğer pozitif
bilimlerde yaşanan gelişmelere paralel olarak artık sadece tıbbi bir sorun olmaktan
çıkartılmış ve biyopsikososyal bir olgu olarak tanımlanmaya başlanmıştır.
       Nitekim sağlığın Dünya Sağlık Örgütü tarafından; “kişinin bedensel, ruhsal ve
sosyal anlamda iyi olma hali” olarak tanımlanmasından beridir, tüm dünyada sağlığa
yönelik ilgi, hasta olmamayı temin etmekten başlayarak ele alınır olmuştur. Bu temel
yaklaşım ruh sağlığı alanında da geçerli olup, konu “ruh sağlığı ve hastalıkları” ana
başlığında ele alınmakta; ruh sağlığının korunması, ortaya çıkan herhangi bir hastalığın
tedavisinden daha öncelikli olarak dile getirilmektedir.
       Bununla birlikte ruh sağlının korunması kavramının özellikle toplumlarda büyük
maddi ve manevi yıkımlara neden olan dünya savaşları, depremler, doğal afetler vb.
sonrasında gündeme geldiği dikkati çekmektedir. Özellikle Avrupa ve ABD’de I. Ve II.
Dünya Savaşından dönen askerlerde rastlanan sorunlar, savaşlarının askerler ve toplumun
diğer kesimleri üzerinde yarattığı travma, yine Dünya Savaşları sonrasında çok sayıda
kimsesiz çocuğun ortada kalmış olması gibi sorunlar toplumun dikkatinin, tıbbi bir
hastalık olmasının ötesinde geniş kitleleri etkileyen bir sorun alanı olarak ruh sağlığına
çekilmesini sağlamıştır.
       Aynı dönemlerde sosyoloji, psikoloji, antropoloji gibi sosyal bilimlerde yaşanan
gelişmeler, bireyin içinde bulunduğu toplumdan kaynaklanan bazı sorunları olabileceğini,
bazı sorunların bunlardan pekiştiğini ya da bazı davranışların farklı kültürlerde hiç sorun
olarak algılanmayabileceğini ortaya koymuştur. Günümüzde her ne kadar ruh hastalıkları
halen tıbbın konusuysa da, gerek hastalık öncesi gerekse tedavi ve hasta kişinin sağlıklı
toplumsal yaşama uyumu aşamasında diğer mesleklerin de katkı ve katılımını gerekli
kılan biyopsikososyal bir olgu olarak tanımlanmaktadır.
       Bu aşamada, özellikle sosyal yardım ve sosyal hizmetlerin önem kazandığı
görülmektedir. 19. Yüzyıldan sonra dinsel etkilerden sıyrılarak kurumsallaşmış bir
mesleki disiplin olma yolunda hızla ilerleyen sosyal hizmet, ister sosyal yardım isterse
sosyal refah temelli olsun tüm toplumlarda toplumsal yaşamını kendi başına
sürdürmekten yoksun olan veya eksikleri bulunan ihtiyaç sahiplerine hizmet sunmaktadır.
Hemen her ülkede yoksulluk, işsizlik, göç, kentleşme, sanayileşme vb. sosyal olguların
ortaya çıkardığı sorunlardan etkilenen bu gruplar ister ekonomik isterse psikososyal
gerekçelerle olsun kendi kendine yeterli bir yaşamı sürdürmekte zorlanmaktadırlar.
       Başlangıçta dinsel etkilerle şekillenen gönüllü çalışmalar şeklinde yürütülen
sosyal hizmetler, son yüzyılda devlet anlayışında meydana gelen değişmeler ve sosyal
devlet anlayışının da etkisiyle devletin görevlerinden biri olarak tanımlanmıştır. Her ne
kadar 1980’li yıllardan sonra dünya ölçeğinde yaşanan ve “sosyal devlet” anlayışını
değiştirmeyi amaçlayan gelişmeler aksini iddia etmekteyse de; sosyal yardım ve sosyal
hizmetler devletin birincil ancak en çok ihmal edilen görev alanlarından biridir.
       Tarihsel süreç içerisinden sosyal hizmetlerin gelişimi incelendiğinde; sağlık
sektöründe, özellikle hastanelerdeki oluşumlar dikkat çekmektedir. Nitekim sosyal
hizmetler 19. Yüzyılda hastanelerde çalışan hemşirelerin, evlere hasta ziyaretlerine
gitmeleri ile mesleki bir nitelik kazanmaya başlamıştır.
       Günümüzde sosyal hizmetlerin tüm toplumlarda çift karakterli bir yapı sergilediği
dikkati çekmektedir. Bunlardan biri sosyal yardım ve diğeri de sosyal refah hizmetleridir.
Sosyal yardım, toplum içinde ekonomik yoksunluk nedeniyle yaşamını sürdürmekte
güçlük yaşayan ihtiyaç gruplarına yönelik hizmetlerdir. Sosyal refah hizmetleri ise
ekonomik yoksunluk olmasa bile kendi kendine yeterli olamayan özürlü, madde
bağımlısı, akıl hastası vb. marjinal grupları ifade etmektedir. Her ne kadar sosyal yardım
ve sosyal refah birlikte ele alınması gerekli yaptırımlarsa da, sosyal refahta sunulan
hizmet daha psikososyal odaklıdır. Sosyal hizmetin bilimsel karakteri ne olursa olsun her
iki durumda da asıl önemli olan konu ise; gerek sosyal yardım gerekse sosyal refah
hizmeti gerektiren grupların, ruh sağlığı açısından herhangi bir bozukluk tanımlanmasa
bile yüksek risk taşıyan gruplardan oluşmasıdır.
       Kısaca sosyal hizmetler, hem doğası ve hem de hedef kitlesi dikkate alındığında;
doğrudan toplumsal ruh sağlığı alanının en önemli aktörlerinden biridir. Nitekim hemen
hemen her toplumda sosyal yardım ve sosyal hizmetler çoklukla sağlık alanının içinde yer
alan sağlıkla paralel yürütülmesi gereken hizmetler olarak tanımlanmış ve tüm
toplumlarda en güç durumda bulunan çocuklar, özürlüler, yaşlılar, kadınlar vb. ihtiyaç
gruplarını hedef edinmiştir.
       Türkiye’de sağlık ve sosyal hizmetler alanında yaşanan gelişmeleri; ülkenin genç
bir cumhuriyet olması ve İslam kültürüne dayalı feodal/geleneksel özelliklerin halen
korunuyor    olması    nedeniyle   cumhuriyet      öncesi   dönemden     itibaren   izlemek
gerekmektedir. Cumhuriyet yönetimi Türk ulusunun yaşam felsefesini bütünüyle
   değiştirmiş ancak bu köklü değişiklik, uygar ve çağdaş olan her konu, düşünce ve
   hizmetin de derhal günlük yaşama aktarılavermesi anlamına gelmemiştir.
           TC, Osmanlı imparatorluğunun kalıntıları üzerine kurulmuş bir devlettir ve “ zora
   ve dine dayanan yarı teokratik bir monarşiden, halk egemenliğine dayanmaya çalışan laik
   bir cumhuriyete….geçiştir” (2) Dolayısıyla cumhuriyetin ve Türk Devriminin sosyal
   içeriğini bu düşünce yapısında aramak ve sosyal örgütlenmeleri bu genel içerik açısından
   değerlendirmek gerekmektedir.
           Bu yapı, ülkede hizmet sunumunda bazı avantajlı ve dezavantajlı yanları ile
   geçerliliğini korumaktadır. Örneğin, akıl hastalarına yönelik kötü muamelelerinin aşırı
   dozlarda uygulandığı Hıristiyan ortaçağ Avrupa’sında yaşanan gelişmelere karşın;
   tanrının yarattıklarına sevgi ve hoşgörüye dayalı İslam kültürünü yaşayan Osmanlı Türk
   toplumunda, akıl hastalarının halkın toplandığı camiler ve çevresinde kurulu bimarhane,
   şifahane, tımarhanelerde; toplumun içinde barındığı, korunduğu dikkati çekmektedir.
           Nitekim akıl hastalarına yönelik, koruma, bakım, acıma ve kollamaya dayalı bu
   temel felsefe, halen ülkenin her yöresinde muhafaza edilmekte özellikle kırsal kesimde,
   zararsız akıl hastaları toplum tarafından bakılabilmektedir.
           Öte yandan bu geleneksel ve kültürel oluşum, ülkede kamusal ve kurumsal
   hizmetlerin üretilmesini geciktirmekte, kamuoyunda bu yönde bir sosyal baskı oluşumu
   olmadığı dikkati çekmektedir.
           Bu çalışmada; Türkiye’deki sosyal hizmetlerin örgütlenmesi ve bugünkü hizmet
   anlayışı ile sosyal hizmetlerin özellikle ruh sağlığı alanındaki yapılanması üzerinde
   durularak, ülkenin toplumsal ruh sağlığı konusundaki örgütlenme ve hizmetlerinin profili
   ortaya konulmaya çalışılmıştır.


           Türkiye’de Sosyal Hizmetlerin Gelişimi

        “ Sosyal Hizmetler” kavramı, her ülkenin sosyal ve ekonomik özellikleri ve
gelişmişlik dereceleriyle bağlantılı bir çerçeve içinde farklı anlamlar taşımakta ve farklı
içeriğe sahip olmaktadır. Türkiye’ye özgü sosyal hizmetler tanımı, 27.5.1983 tarihli Resmi
Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 2828 sayılı “Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumu Kanunu” ile şöyle yapılmıştır. Bu tanımla sosyal hizmetler kavramı hukuki bir
tanıma kavuşmuştur. Buna göre; ”Sosyal hizmetler; kişi ve ailelerin kendi bünye ve çevre
şartlarından doğan veya kontrolleri dışında oluşan maddi, manevi ve sosyal
yoksunluklarının giderilmesine ve ihtiyaçlarının karşılanmasına, sosyal sorunlarının
önlenmesi     ve   çözümlenmesine      yardımcı     olunmasını     ve     hayat   standartlarının
iyileştirilmesi ve yükseltilmesini amaçlayan sistemli ve programlı hizmetler bütünü”dür1.
Çok genel bir ifadeyle sosyal hizmetler; korunmaya, bakıma ve yardıma muhtaç toplum
kesimlerine sunulan hizmetlerdir, diyebiliriz.
       Ancak, sosyal hizmetlerin sadece yoksulluktan kaynaklanan sorunların giderilmesini
amaçlayan hizmetler olmadığı, diğer ülkelerdeki uygulamalardan bilinmektedir. Her toplumda
olduğu ya da olabileceği gibi Türkiye’de de yoksul olmadıkları halde, toplumdaki mevcut
ortalama yaşayış ve algılayış seviyesine ulaşamayan kişiler bulunmaktadır. Akıl ve ruh sağlığı
yönünden güçlükleri olanlar, maddi durumu yerinde olan özürlüler, yeterli gelire sahip yalnız
yaşlılar, çocukları için gündüzlü bakım kuruluşları talep eden çalışan anneler ve babalar, eşler
arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle ortaya çıkan konular ve çeşitli ailevi problemler, sosyal
hizmetlerin diğer kategorilerdeki hizmet alanları içinde yer almaktadır. 2
            Sosyal hizmet mesleğinin gelişiminden de anlaşılacağı üzere; sağlık ve sosyal
    hizmetler arasında birbirinden ayrılamaz organik bir ilişki vardır.
            Bu nedenle değişik ülkelerde o ülkenin toplumsal yapısına uygun olarak, sağlık ve
    sosyal hizmetlerin birlikte ya da ayrı ayrı ele alındığı ancak çoklukla her iki konunun tek
    bir çatı altında toplanarak yasal ve toplumsal örgütlenmelerin buna göre şekillendiği
    dikkati çekmektedir.
            Sosyal hizmetlerin ikili karakteri nedeniyle yoksul ve gelişmekte olan ülkelerde,
    daha sosyal yardım odaklı hizmetlerin yürütülerek sağlıktan uzaklaşılmış olması şaşırtıcı
    değildir. Bizimki gibi yoksul ülkelerde sosyal yardım ve bakım hizmetleri toplumda
    birincil ihtiyaç olarak öne çıkmakta öncelikli ihtiyaç gruplarının temel gereksinimlerini
    karşılamaya dönük hizmetlerin şekillendiği dikkati çekmektedir.
            Oysa gelişmiş sosyal refah ülkelerinde sosyal hizmetlerin refah kurumlarında da
    aktif bir biçimde yer aldıkları ve alanın psikososyal boyutunun hızlı bir gelişme trendi
    içinde olduğu görülmektedir.
            Türkiye’de soysal hizmetlerin        gelişimi incelendiğinde dünya üzerindeki
    gelişimden daha farklı bir nitelik taşıdığı görülmektedir. Bununla birlikte savaşların
    kimsesiz bıraktığı çocuklara yönelik duyarlılık ile yoksulluk, bu gelişimin temel yapı
    taşlarıdır.

1
 2828 Sayılı SHÇEK Kanunu
2
 Ethem Çengelci, Cumhuriyet Türkiye’sinde Sosyal Hizmetlerin Örgütlenmesi, HÜ, SHYO Yay .,
Ankara1996 ,s.6
Yukarıda değinildiği gibi 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti çağdaş batı
uygarlığını kendisine model alarak tüm dönüşümü ona göre planlamışsa da; toplumun alt
yapısı geleneksel, itaatkar İslam kültürünü barındırmakta; halkın yaşamı ve sosyal
kurumlar buna uygun olarak şekillenmiştir. Cumhuriyetin kurulması ile birlikte bir
yandan yasal ve idari yapıda iyice egemen olan islam kültürüne uygun tekke (zaviye)
medreseler kaldırıldı, kapatıldı.
       Halka yeni bir anlayış ve yeni bir yaşama şekli sunuldu. Bu her ne kadar çağdaş
bir anlayışı yansıtmaktaysa da, buna uygun toplumsal değişimin kuşaklar boyu süren bir
süreci kapsaması kaçınılmazdır.
       Öte yandan genç cumhuriyetin kurulma aşamasındaki yoksulluk, ardından gelen 2.
Dünya Savaşı ve dünya üzerinde yaşanan ekonomik gelişmeler, Geçtiğimiz 80 yıl
boyunca Türkiye Cumhuriyeti’nin istendik ekonomik gelişme düzeyine ulaşmasını
engellemiştir. Bugün hala, “ gelişmekte olan ülkeler” arasında sayılan Türkiye
Cumhuriyeti sosyo-ekonomik açıdan güçlük içinde yaşayan bir ülkedir. Demografik
özelliklere bakıldığında ülkenin %24’ü yoksulluk sınırı altında yaşamakta olup işsizlik
oranı %19’dur.
       Devlet yapısına bakıldığında Osmanlı döneminden kalan ve Cumhuriyetin
kurulması ile başlayan “dış borç ödeme” trendinin geçen yıllar içinde hiç kapanmadan
devam ettiği görülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti, İMF ve Dünya Bankasına en çok borcu
olan ülkelerden biridir.
       Bu    durum      ülkede      yapılan   uygulamaların   temel   sektörlere   kaymasını
güçleştirmektedir. Nitekim ülkede tüm toplumu kapsayan bir temel işsizlik ve sosyal
yardım uygulaması olmadığı gibi, bütçeden sağlığa ayrılan pay….., sosyal hizmetlere
ayrılan pay ise….dir.
       Bu ekonomik yapı sağlık ve sosyal hizmet uygulamalarını zora sokmakta; devlet
ya da kamu tarafından sunulan hizmete ulaşamayan bir grup olduğu gibi; hizmet sunması
gereken devlet bu görevini halka yıkmaktadır.
       Cumhuriyetin kurulması ile birlikte çok temel bir dönüşümün hedeflendiği ve yeni
baştan bir ülke kurulduğu dikkati çekmektedir.
       Bu temel felsefe çerçevesinde yeni Türk cumhuriyetinin bir çok uluslar arası
örgütlenme içinde yer aldığı ve uluslar arası platformda düzenlenen sosyal politikalara
içtenlikle katılan ilk ülkelerden olduğu dikkati çekmektedir. Türkiye’nin yasal
yapılanması değerlendirildiğinde bir çok hak kazanımında, diğer ülkelerde olduğu gibi
uzun ve kanlı mücadeleler yaşanmadığı görülmektedir.
Ancak bu yapı, bir yandan hak sahibi olanların bu hakların bilincinde olmaması
diğer yandan da haklarına sahip çıkmamaları gibi bir handikabı beraberinde
getirmektedir.
       Konunun bir diğer sakıncası, yasalara uygun örgütlenmelerin halen yapılmamış
olmasıdır. Bu da iki nedenden kaynaklanmaktadır:
       1) yasalar bir toplumsal değişim ve buna bağlı bir toplumsal ihtiyacın sonucunda
           gündeme     gelmemekte;      dışarıdan   alınmakta   ve    Örn:   ABye        uyum
           amaçlanmaktadır.
       2) Toplumun kendi içinde ürettiği sosyal yapı ve kurumlar geleneksel ölçülerde
           halen ihtiyaç karşıladığı için
       3) Ülkenin sosyo-ekonomik yapısı gereksinim duyulan hizmetin üretilmesini
           olanaksız kılmaktadır. Özellikle son yıllarda üretilen hizmetlere bakıldığında;
           bunların dünya ölçeğinde gündeme gelen ve belki de oralarda daha çok
           hissedilen bir ihtiyacın yansıması olduğu dikkati çekmektedir. Örn: sokak
           çocuklarına yönelik hizmetler.
       Ülkede sağlık sosyal hizmetler alanındaki temel politikalar incelendiğinde
bunların yukarıdaki analize uygun olarak şekillendiği görülecektir.
       Türkiye’nin bu alandaki temel politikaları uluslar arası temel yasal metinlerden
şekillenmekte ve ulusal yasalar bunlara uygun olarak yeniden düzenlenmektedir. Bu
şekliyle Sağlık ve Sosyal Yardım bakanlığının cumhuriyet henüz kurulmadan kurulduğu
ve ülkedeki yoksul gruplara yönelik hizmetlerin tanımlandığı görülmektedir. Ancak
1960’lı yıllara kadar, sosyal yardım, sağlık hizmetleri içinde tali konumda kalmıştır.
       Bu süreçte soysal hizmet ve sosyal yardımların, cumhuriyetin başlangıcında
(darülaceze, çek gibi) kurulan gönüllü organizasyonlar aracılığıyla başlatıldığı
görülmektedir. ÇEK, 2. Dünya Savaşı sonrasında tüm dünyada kimsesiz çocuklara karşı
başlatılan koruma politikasının Türkiye’de yansıması olup kısa sürede tüm ülkeye
yayılmış ve toplumda çok önemli bir organizasyonu yerine getiren çok büyük bir gönüllü
oluşum olarak varlığını 1983 yılına kadar sürdürmüştür.
       Ülkede bundan sonra yaşanan gelişmeler yine uluslar arası platformla paralellik
göstermektedir.
       Nitekim sosyal hizmet alanındaki ikinci düzenleme birleşmiş milletlerin, özellikle
geri kalmış ülkelerdeki sosyal hizmetlerin geliştirilmesi için başlattığı gelişmelerden
kaynaklanmaktadır.
1963 SSYB içinde sosyal hizmet genel müdürlüğü kurulmuş ve ilk kez sosyal
hizmet ve sosyal yardımlar kamusal bir devlet görevi olarak tanımlanmıştır. Bu gelişme o
dönemde planlı kalkınmaya da yansımıştır.
       Bu gelişme hizmetin dağınık oluşu SHÇEK’i oluşturmuşsa da, bu son nokta
değildir. Bununla birlikte, SHÇEK kanunu belirli hizmet gruplarını tanımladı. (akıl
hastaları da bunun içindedir). Ancak birkaç yıl öncesine kadar yine de ülkedeki sosyal
hizmetlerin sosyal yardım karakterli olduğu ve öncelikle “muhtaç, yoksul ve
kimsesizlere” yönelik hizmetleri tanımladığı dikkati çekmektedir.
       Son hükümet döneminde ise AB’ye uyum, imzalanan AB protokolünün de
etkisinde sosyal hizmetlerde bir değişime doğru gidildiği dikkati çekmektedir. Yeni
çıkarılan sosyal hizmet yasası ve çocuk koruma yasası ile SHÇEK’in hizmet görev ve
yetki alanı değiştirilmiş, ve hizmet grupları yoksulluk kriterinden kurtarılmıştır. Artık
ülkede sosyal hizmetler, sadece yoksulları değil marjinal grupları da içine alan diğer
ihtiyaç gruplarını da hedef almaktadır.
       Sosyal hizmet politikaları içinde her ne kadar sosyal hizmetler, akıl hastalarını da
içine alan bir içerikte tanımlanmaktaysa da, bugüne kadar yapılan uygulamalarda,
yukarıda da değinildiği gibi sosyal yardım karakterli bir hizmet yansıması olduğu dikkati
çekmektedir.
       Bu temel yapı içinde, sosyal hizmetlerin bir yandan, doğrudan ruh sağlığı sorunu
yaşayan akıl hastalarına yönelik, özellikle sağlık alanında şekillenmesi gereken
hizmetlerinin ihmal edildiği gibi sosyal yardım amaçlı, yoksul gruplara sunulan
hizmetlerde de ihtiyaç grubunun psikososyal gereksinimleri göz ardı edilmiştir. Bu şekli
ile hizmet, daha çok bakım karakterlidir. Örn: Korunmaya muhtaç çocuklarda kurum
bakımı var ve bunların yönetmeliklerinde “çocuğun psikososyal gelişimini desteklemek”
de vardır ama bu yönde bir uygulama bulunmamaktadır.
       SHÇEK’in ruh sağlığı alanında birincil örgütlenmesi ise özürlülere yönelik
hizmetlerdir. Zihinsel özürlüler için rehabilitasyon kronik ruh sağlığı sorunu olanlar
yasaya göre “psikiyatrik özürlü” olarak tanımlanmakta ve SHÇEK’e bunlara bakım ve
rehabilitasyon görevi verilmekteydi. Ancak 2006’da “muhtaçlık” şerhi kaldırıldı. Bugüne
kadar devlet bu konumdaki sadece zihinsel özürlülerle ilgili bakım ve rehabilitasyon
merkezi açmıştı. Son beş yılda bu görev özel sektöre de verildi. 2006’da tüm halka dönük
ve evde bakımı teşvik eden uygulamalar tanımlandı. Bu yeni hazırlanan oldukça iddialı ve
kapsamlı bir uygulama…
Türkiye Cumhuriyeti’nin ruh sağlığı alanındaki temel politikalarına bakıldığında,
temel düzenlemelerin yine uluslar arası düzenlemelerden ivme kazandığı ve anayasadan
başlayarak,     ulusal       düzenlemelerin     de     yapıldığı     görülmektedir.   Ülkenin   yasal
yapılanmasında akıl hastaları ve ruh sağlığının korunmasına ilişkin birçok farklı yerde
farklı düzenleme olduğu dikkati çekmektedir. Örn: anayasa hıfzı sıhha kanunu ve çalışma
yaşamına      ilişkin    düzenlemelerde,        akıl   hastalarına     yönelik   temel   uygulamalar
tanımlanmıştır. Buna göre, devletin görevleri…
        Ayrıca genel toplumsal ruh sağlığının korunmasına yönelik yasal düzenlemeler de
bulunmaktadır. Hıfzı sıhha kanununda bu görev başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere diğer
Milli Eğitim Bakanlığı, SHÇEK, Çalışma Bakanlığı gibi örgütlenmeler içinde yer
almıştır.
        Bununla birlikte, hizmet sunumu ve kurumsal örgütlenme aşamasında ülkenin
sosyo-ekonomik          ve     sosyo-kültürel        durumundan       kaynaklanan     bazı   sorunlar
yaşanmaktadır. Örneğin, ruh sağlığının korunması her ne kadar birinci basamak sağlık
hizmetleri içinde tanımlanmaktaysa da, ülke de yayılmış durumda olan tüm bu sağlık
ocaklarında bu alanda eğitimli elemanlar yoktur.
        Ruh hastalığı yaşayan kişilere yönelik tedavi hizmetlerinin ise özellikle üç büyük
şehirde toplandığı dikkati çekmektedir. Tüm ülkede toplam…. Hastanede ruh hastalıkları
kliniği bulunmaktadır. Bunların hizmetleri ise kapalı yatış tedavisi şeklindedir. Gündüz
hastaneleri ve bazı uygulamalar, henüz çok yeni ve bazı üniversite hastaneleri bünyesinde
kurulan oluşumlardır.
        Öte yandan sosyal hizmet mesleğinin özellikle akıl hastaları konusunda görev
yapan bu ortamlarda yok denecek kadar az yer aldığı görülmektedir. Türkiye’de 2002
verilerine göre toplam ….. ruh sağlığı kliniğinde toplam 20 Sosyal Hizmet Uzmanı
çalıştığı ve bunların da çoğunlukla hastanın psikososyal yapısını incelemekten çok bir tür
hastane ortamında klinik psikolog gibi oldukları dikkati çekmektedir.
        Kısaca, Türkiye’de sosyal hizmetlerin, ruh sağlığının korunması boyutu da, sosyo-
ekonomik gerekçelerle geri bırakılmış, göz ardı edilmiş, ihmal edilmiştir. Her ne kadar
toplumsal ruh sağlığı sosyal hizmetlerin nihai hedefi ise de, halihazırda ülkedeki görüntü,
ülkenin sosyo-ekonomik özellikleri nedeniyle bundan çok uzaktadır. Bu şekli ile sosyal
hizmetler ve ruh sağlığı bağlantısının göz ardı edildiği gibi bir izlenim oluşmaktadır.
        Bununla birlikte son yıllarda tüm toplumu kapsayan genel bir ruh sağlığı politikası
ve ruh sağlığı yasası oluşturulması hazırlıkları tamamlanmıştır. Buna göre ruh sağlığının
korunması ve tedavi aşamasında devletin görevleri yeniden tanımlanmakta, ülkede genel
olarak insana bakış ve devletin görevleri konusunda önemli (sevindirici) gelişmeler
yaşandığı görülmektedir.


       Ancak son yıllarda, İşsizlik, yoksulluk, deprem gibi sosyal sorun ve sosyal
afetlerin halk üzerinde yarattığı travmayı en aza indirilecek uygulamaların ivedilikle
yaşama geçirilmesi gerekmektedir.
BULUT, Işıl. Psikiyatri Alanı ve Sosyal Hizmet Mesleği. Psikiyatri Temel Kitabı ,
Cilt:2 Sayfa:1329-1332, Ed. Cengiz Güleç, Ertuğrul Köroğlu , Hekimler Yayın Birliği,
Ankara 1998


       ÖZDEMİR, Uğur Türkiyede psikiyatrik sosyal hizmet. Aydınlar matbaası,Ankara
2000 ilk basım


       özürlüler şurası, çağdaş yaşam ve özürlüler. Genel kurul görüşmeleri Komisyon
raporları 29 kasım-2 aralık 1999 ankara başbakanlık Özürlüler İdare başkanlığı
       özürlülerle ilgili mevzuat Ankara 2002
       özrüler için ülke raporu 1995-2000


       BAYHAN Pınar, KARAASLAN Tuğba. ‘zihinsel engelli çocuklar ve ailelerine
hizmet veren modellere genel bakış’ A general view on retarded children and their
families. Toplum sosyal hizmet HU sosyal HYO Yayını poblication of scholl of social
work
Cilt/volume:12, sayı/ıssue:2 ay/month:nisan, Yıl/year:2001,editör: sevda uluğtekin
sayfa:45-48


      KOŞAR Nesrin, TUFAN Beril. ‘sosyal hizmetler yüksekokulu tarihçesine genel bi
bakış’ yaşam boyu sosyal hizmet. prof. Dr. Sema kut’a armağan H.Ü. sosyal hizmetler
Y.O Yayın no:004 ankara 1999


      Katherme a. Kendall, encyclopedia of social work, 18 th edition, vol.:1 , NASW,
Silver spring, Maryland, USA, 1987, pp:987-996


      WALTER A. Friedlander
      Ethem Çengelci. Cumhuriyet Türkiyesinde Sosyal Hizmetlerin Örgütlenmesi 1.
Basım Şafak Matbaacılık Ankara 1996
ARGOS EĞİTİM ARAŞTIRMA VE
 DANIŞMANLIK HİZMETLERİ

 www.argosdanismanlik.com

Contenu connexe

Tendances

SUPERVISI PEKERJAAN SOSIAL DI BALAI REHABILITASI SOSIAL PAMARDI PUTRA (BRSPP)...
SUPERVISI PEKERJAAN SOSIAL DI BALAI REHABILITASI SOSIAL PAMARDI PUTRA (BRSPP)...SUPERVISI PEKERJAAN SOSIAL DI BALAI REHABILITASI SOSIAL PAMARDI PUTRA (BRSPP)...
SUPERVISI PEKERJAAN SOSIAL DI BALAI REHABILITASI SOSIAL PAMARDI PUTRA (BRSPP)...
Liya Solikhah
 
Masyarakat dan sistem sosial
Masyarakat dan sistem sosialMasyarakat dan sistem sosial
Masyarakat dan sistem sosial
Muchlis Soleiman
 
Implementasi Layanan Primer DKI jakarta.pptx
Implementasi Layanan Primer DKI jakarta.pptxImplementasi Layanan Primer DKI jakarta.pptx
Implementasi Layanan Primer DKI jakarta.pptx
ipung24
 
Permensos no 16 - 2013_tentang_lk3_lembaga konsultasi kesejahteraan keluarga
Permensos no  16 - 2013_tentang_lk3_lembaga konsultasi kesejahteraan keluargaPermensos no  16 - 2013_tentang_lk3_lembaga konsultasi kesejahteraan keluarga
Permensos no 16 - 2013_tentang_lk3_lembaga konsultasi kesejahteraan keluarga
Dewi Kartika
 
Fundamentos do serviço social 2 - parte 2 - capitulo 2
Fundamentos do serviço social 2 - parte 2 - capitulo 2Fundamentos do serviço social 2 - parte 2 - capitulo 2
Fundamentos do serviço social 2 - parte 2 - capitulo 2
Daniele Rubim
 
Panduan nakes teladan
Panduan nakes teladanPanduan nakes teladan
Panduan nakes teladan
AicAh Icah
 
S3 canada nindya_putri
S3 canada nindya_putriS3 canada nindya_putri
S3 canada nindya_putri
Nindya Shivany
 
Pertemuan ke 4 - masalah sosial dan isu kebijakan sosial
Pertemuan ke 4 - masalah sosial dan isu kebijakan sosialPertemuan ke 4 - masalah sosial dan isu kebijakan sosial
Pertemuan ke 4 - masalah sosial dan isu kebijakan sosial
UIN Sunan Kalijaga Yogyakarta
 

Tendances (20)

Stop Buang Air Besar Sembarangan. Community-Led Total Sanitation. Pembelajara...
Stop Buang Air Besar Sembarangan. Community-Led Total Sanitation. Pembelajara...Stop Buang Air Besar Sembarangan. Community-Led Total Sanitation. Pembelajara...
Stop Buang Air Besar Sembarangan. Community-Led Total Sanitation. Pembelajara...
 
SUPERVISI PEKERJAAN SOSIAL DI BALAI REHABILITASI SOSIAL PAMARDI PUTRA (BRSPP)...
SUPERVISI PEKERJAAN SOSIAL DI BALAI REHABILITASI SOSIAL PAMARDI PUTRA (BRSPP)...SUPERVISI PEKERJAAN SOSIAL DI BALAI REHABILITASI SOSIAL PAMARDI PUTRA (BRSPP)...
SUPERVISI PEKERJAAN SOSIAL DI BALAI REHABILITASI SOSIAL PAMARDI PUTRA (BRSPP)...
 
Ppt antropologi kel.6
Ppt antropologi kel.6Ppt antropologi kel.6
Ppt antropologi kel.6
 
Identifikasi dan pengkajian potensi dan sumber kebutuhan korban bencana
Identifikasi dan pengkajian potensi dan sumber kebutuhan korban bencanaIdentifikasi dan pengkajian potensi dan sumber kebutuhan korban bencana
Identifikasi dan pengkajian potensi dan sumber kebutuhan korban bencana
 
presentasi nakes teladan nym purwandani.ppt
presentasi nakes teladan nym purwandani.pptpresentasi nakes teladan nym purwandani.ppt
presentasi nakes teladan nym purwandani.ppt
 
Masyarakat dan sistem sosial
Masyarakat dan sistem sosialMasyarakat dan sistem sosial
Masyarakat dan sistem sosial
 
posyandu remaja.pptx
posyandu remaja.pptxposyandu remaja.pptx
posyandu remaja.pptx
 
Social Policy In India Part 1 Dr. Manisha P. Shukla.pptx
Social Policy In India Part 1 Dr. Manisha P. Shukla.pptxSocial Policy In India Part 1 Dr. Manisha P. Shukla.pptx
Social Policy In India Part 1 Dr. Manisha P. Shukla.pptx
 
Implementasi Layanan Primer DKI jakarta.pptx
Implementasi Layanan Primer DKI jakarta.pptxImplementasi Layanan Primer DKI jakarta.pptx
Implementasi Layanan Primer DKI jakarta.pptx
 
6 April Linmas.ppt
6 April Linmas.ppt6 April Linmas.ppt
6 April Linmas.ppt
 
Permensos no 16 - 2013_tentang_lk3_lembaga konsultasi kesejahteraan keluarga
Permensos no  16 - 2013_tentang_lk3_lembaga konsultasi kesejahteraan keluargaPermensos no  16 - 2013_tentang_lk3_lembaga konsultasi kesejahteraan keluarga
Permensos no 16 - 2013_tentang_lk3_lembaga konsultasi kesejahteraan keluarga
 
Materi 2 Rencana Usulan Kegiatan-Nusantara Sehat (RUKUNS) Batch 18
Materi 2 Rencana Usulan Kegiatan-Nusantara Sehat (RUKUNS) Batch 18Materi 2 Rencana Usulan Kegiatan-Nusantara Sehat (RUKUNS) Batch 18
Materi 2 Rencana Usulan Kegiatan-Nusantara Sehat (RUKUNS) Batch 18
 
Materi stunting.pptx
Materi stunting.pptxMateri stunting.pptx
Materi stunting.pptx
 
Fundamentos do serviço social 2 - parte 2 - capitulo 2
Fundamentos do serviço social 2 - parte 2 - capitulo 2Fundamentos do serviço social 2 - parte 2 - capitulo 2
Fundamentos do serviço social 2 - parte 2 - capitulo 2
 
Panduan nakes teladan
Panduan nakes teladanPanduan nakes teladan
Panduan nakes teladan
 
298058252 juknis-phbs-rumah-tangga
298058252 juknis-phbs-rumah-tangga298058252 juknis-phbs-rumah-tangga
298058252 juknis-phbs-rumah-tangga
 
Penyakit sosial
Penyakit sosialPenyakit sosial
Penyakit sosial
 
S3 canada nindya_putri
S3 canada nindya_putriS3 canada nindya_putri
S3 canada nindya_putri
 
Pertemuan ke 4 - masalah sosial dan isu kebijakan sosial
Pertemuan ke 4 - masalah sosial dan isu kebijakan sosialPertemuan ke 4 - masalah sosial dan isu kebijakan sosial
Pertemuan ke 4 - masalah sosial dan isu kebijakan sosial
 
Definisi dan Kriteria PMKS
Definisi dan Kriteria PMKSDefinisi dan Kriteria PMKS
Definisi dan Kriteria PMKS
 

En vedette (9)

Türkiye'de sosyal hizmetlerin gelişimi
Türkiye'de sosyal hizmetlerin gelişimiTürkiye'de sosyal hizmetlerin gelişimi
Türkiye'de sosyal hizmetlerin gelişimi
 
Çocuk fuhuşu ve çocuk gelinler
Çocuk fuhuşu ve çocuk gelinlerÇocuk fuhuşu ve çocuk gelinler
Çocuk fuhuşu ve çocuk gelinler
 
Gençlerin psikososyal özellikleri ve gençlerin sorunları
Gençlerin psikososyal özellikleri ve gençlerin sorunlarıGençlerin psikososyal özellikleri ve gençlerin sorunları
Gençlerin psikososyal özellikleri ve gençlerin sorunları
 
İhmal ve istismar açısından sokak çocukları
İhmal ve istismar açısından sokak çocuklarıİhmal ve istismar açısından sokak çocukları
İhmal ve istismar açısından sokak çocukları
 
İhmal ve istismar edilen çocuklar (alo çocuk merkezi)
İhmal ve istismar edilen çocuklar (alo çocuk merkezi)İhmal ve istismar edilen çocuklar (alo çocuk merkezi)
İhmal ve istismar edilen çocuklar (alo çocuk merkezi)
 
İhmal ve istismara uğrayan çocuklara yönelik model uygulanması “alo çocuk mer...
İhmal ve istismara uğrayan çocuklara yönelik model uygulanması “alo çocuk mer...İhmal ve istismara uğrayan çocuklara yönelik model uygulanması “alo çocuk mer...
İhmal ve istismara uğrayan çocuklara yönelik model uygulanması “alo çocuk mer...
 
Eş Seçimi ve Evliliğe Hazırlık
Eş Seçimi ve Evliliğe HazırlıkEş Seçimi ve Evliliğe Hazırlık
Eş Seçimi ve Evliliğe Hazırlık
 
Ihmal ve istismara uğrayan çocuklar açisindan koruyucu aile
Ihmal ve istismara uğrayan çocuklar açisindan koruyucu aileIhmal ve istismara uğrayan çocuklar açisindan koruyucu aile
Ihmal ve istismara uğrayan çocuklar açisindan koruyucu aile
 
İhmal ve istismar olgularında sosyal hizmet yaklaşımı
İhmal ve istismar olgularında sosyal hizmet yaklaşımıİhmal ve istismar olgularında sosyal hizmet yaklaşımı
İhmal ve istismar olgularında sosyal hizmet yaklaşımı
 

Similaire à Psikiyatrik sosyal hizmet

Mahalli idareler ve sosyal politika uygulamaları özcan ayma
Mahalli idareler ve sosyal politika uygulamaları  özcan aymaMahalli idareler ve sosyal politika uygulamaları  özcan ayma
Mahalli idareler ve sosyal politika uygulamaları özcan ayma
ozcanayma
 
öZcan ayma sosyal politika
öZcan ayma sosyal politikaöZcan ayma sosyal politika
öZcan ayma sosyal politika
ozcanayma
 
Cihan sağlık ekonomisi tanımı, gelişimi, çalışma alanları
Cihan sağlık ekonomisi tanımı, gelişimi, çalışma alanlarıCihan sağlık ekonomisi tanımı, gelişimi, çalışma alanları
Cihan sağlık ekonomisi tanımı, gelişimi, çalışma alanları
cihank30
 
Fiziksel rehabilitasyon
Fiziksel rehabilitasyonFiziksel rehabilitasyon
Fiziksel rehabilitasyon
nihan25
 

Similaire à Psikiyatrik sosyal hizmet (20)

Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Turkiyede sosyal_politikanin_gelisimi
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Turkiyede sosyal_politikanin_gelisimiVahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Turkiyede sosyal_politikanin_gelisimi
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Turkiyede sosyal_politikanin_gelisimi
 
Sosyal politika-sosyal hizmet ilişkisi
Sosyal politika-sosyal hizmet ilişkisiSosyal politika-sosyal hizmet ilişkisi
Sosyal politika-sosyal hizmet ilişkisi
 
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş,Doktora yeterlilik
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş,Doktora yeterlilikVahdi Boydaş, Mensur Boydaş,Doktora yeterlilik
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş,Doktora yeterlilik
 
Mahalli idareler ve sosyal politika uygulamaları özcan ayma
Mahalli idareler ve sosyal politika uygulamaları  özcan aymaMahalli idareler ve sosyal politika uygulamaları  özcan ayma
Mahalli idareler ve sosyal politika uygulamaları özcan ayma
 
öZcan ayma sosyal politika
öZcan ayma sosyal politikaöZcan ayma sosyal politika
öZcan ayma sosyal politika
 
MEDYADA DÖNÜŞEN SAĞLIK ANLAYIŞLARI
MEDYADA DÖNÜŞEN SAĞLIK ANLAYIŞLARIMEDYADA DÖNÜŞEN SAĞLIK ANLAYIŞLARI
MEDYADA DÖNÜŞEN SAĞLIK ANLAYIŞLARI
 
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting PrinciplesVahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
 
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Sosyal devlet
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Sosyal devletVahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Sosyal devlet
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Sosyal devlet
 
Insan toplum ve_iktisat
Insan toplum ve_iktisatInsan toplum ve_iktisat
Insan toplum ve_iktisat
 
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting PrinciplesVahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
Vahdi Boydaş, Mensur Boydaş, Accounting Principles
 
MEDYADA DÖNÜŞEN SAĞLIK ANLAYIŞLARI ‘’ERKEK BEDENİ İFTİHARLA SUNAR’’
MEDYADA DÖNÜŞEN SAĞLIK ANLAYIŞLARI ‘’ERKEK BEDENİ İFTİHARLA SUNAR’’ MEDYADA DÖNÜŞEN SAĞLIK ANLAYIŞLARI ‘’ERKEK BEDENİ İFTİHARLA SUNAR’’
MEDYADA DÖNÜŞEN SAĞLIK ANLAYIŞLARI ‘’ERKEK BEDENİ İFTİHARLA SUNAR’’
 
Toplum sosyoloji
Toplum sosyolojiToplum sosyoloji
Toplum sosyoloji
 
Bunlar biz-siz
Bunlar biz-sizBunlar biz-siz
Bunlar biz-siz
 
Kurum Kültürü
Kurum KültürüKurum Kültürü
Kurum Kültürü
 
sağlık hizmetleri pazarlaması
sağlık hizmetleri pazarlamasısağlık hizmetleri pazarlaması
sağlık hizmetleri pazarlaması
 
7 social 8.heath service
7 social 8.heath service7 social 8.heath service
7 social 8.heath service
 
Cihan sağlık ekonomisi tanımı, gelişimi, çalışma alanları
Cihan sağlık ekonomisi tanımı, gelişimi, çalışma alanlarıCihan sağlık ekonomisi tanımı, gelişimi, çalışma alanları
Cihan sağlık ekonomisi tanımı, gelişimi, çalışma alanları
 
SOSYAL SERMAYE: ÖZELLİKLERİ VE BAŞLICA FONKSİYONLARI
SOSYAL SERMAYE: ÖZELLİKLERİ VE BAŞLICA FONKSİYONLARISOSYAL SERMAYE: ÖZELLİKLERİ VE BAŞLICA FONKSİYONLARI
SOSYAL SERMAYE: ÖZELLİKLERİ VE BAŞLICA FONKSİYONLARI
 
SOSYAL SERMAYE: ÖZELLİKLERİ VE BAŞLICA FONKSİYONLARI
SOSYAL SERMAYE: ÖZELLİKLERİ VE BAŞLICA FONKSİYONLARISOSYAL SERMAYE: ÖZELLİKLERİ VE BAŞLICA FONKSİYONLARI
SOSYAL SERMAYE: ÖZELLİKLERİ VE BAŞLICA FONKSİYONLARI
 
Fiziksel rehabilitasyon
Fiziksel rehabilitasyonFiziksel rehabilitasyon
Fiziksel rehabilitasyon
 

Psikiyatrik sosyal hizmet

  • 1. PSİKİYATRİK SOSYAL HİZMET Ruh sağlığının psikososyal boyutu sadece tıp adamlarının değil, psikolog, sosyal hizmet uzmanı, öğretmen, çocuk gelişimi uzmanı vb. birçok sosyal bilimci ve meslek grubunun da ilgi alanı içindedir. 19. yüzyılda başlayan ve özellikle Avrupa’yı etkisi altına alan aydınlanma ve hümanist akımlar ile ruh sağlığı alanında yaşanan gelişmelerin etkisiyle, “tıbbi bir hastalık” olarak kabul edilen “delilik”; son yüz yılda diğer pozitif bilimlerde yaşanan gelişmelere paralel olarak artık sadece tıbbi bir sorun olmaktan çıkartılmış ve biyopsikososyal bir olgu olarak tanımlanmaya başlanmıştır. Nitekim sağlığın Dünya Sağlık Örgütü tarafından; “kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal anlamda iyi olma hali” olarak tanımlanmasından beridir, tüm dünyada sağlığa yönelik ilgi, hasta olmamayı temin etmekten başlayarak ele alınır olmuştur. Bu temel yaklaşım ruh sağlığı alanında da geçerli olup, konu “ruh sağlığı ve hastalıkları” ana başlığında ele alınmakta; ruh sağlığının korunması, ortaya çıkan herhangi bir hastalığın tedavisinden daha öncelikli olarak dile getirilmektedir. Bununla birlikte ruh sağlının korunması kavramının özellikle toplumlarda büyük maddi ve manevi yıkımlara neden olan dünya savaşları, depremler, doğal afetler vb. sonrasında gündeme geldiği dikkati çekmektedir. Özellikle Avrupa ve ABD’de I. Ve II. Dünya Savaşından dönen askerlerde rastlanan sorunlar, savaşlarının askerler ve toplumun diğer kesimleri üzerinde yarattığı travma, yine Dünya Savaşları sonrasında çok sayıda kimsesiz çocuğun ortada kalmış olması gibi sorunlar toplumun dikkatinin, tıbbi bir hastalık olmasının ötesinde geniş kitleleri etkileyen bir sorun alanı olarak ruh sağlığına çekilmesini sağlamıştır. Aynı dönemlerde sosyoloji, psikoloji, antropoloji gibi sosyal bilimlerde yaşanan gelişmeler, bireyin içinde bulunduğu toplumdan kaynaklanan bazı sorunları olabileceğini, bazı sorunların bunlardan pekiştiğini ya da bazı davranışların farklı kültürlerde hiç sorun olarak algılanmayabileceğini ortaya koymuştur. Günümüzde her ne kadar ruh hastalıkları halen tıbbın konusuysa da, gerek hastalık öncesi gerekse tedavi ve hasta kişinin sağlıklı toplumsal yaşama uyumu aşamasında diğer mesleklerin de katkı ve katılımını gerekli kılan biyopsikososyal bir olgu olarak tanımlanmaktadır. Bu aşamada, özellikle sosyal yardım ve sosyal hizmetlerin önem kazandığı görülmektedir. 19. Yüzyıldan sonra dinsel etkilerden sıyrılarak kurumsallaşmış bir mesleki disiplin olma yolunda hızla ilerleyen sosyal hizmet, ister sosyal yardım isterse sosyal refah temelli olsun tüm toplumlarda toplumsal yaşamını kendi başına
  • 2. sürdürmekten yoksun olan veya eksikleri bulunan ihtiyaç sahiplerine hizmet sunmaktadır. Hemen her ülkede yoksulluk, işsizlik, göç, kentleşme, sanayileşme vb. sosyal olguların ortaya çıkardığı sorunlardan etkilenen bu gruplar ister ekonomik isterse psikososyal gerekçelerle olsun kendi kendine yeterli bir yaşamı sürdürmekte zorlanmaktadırlar. Başlangıçta dinsel etkilerle şekillenen gönüllü çalışmalar şeklinde yürütülen sosyal hizmetler, son yüzyılda devlet anlayışında meydana gelen değişmeler ve sosyal devlet anlayışının da etkisiyle devletin görevlerinden biri olarak tanımlanmıştır. Her ne kadar 1980’li yıllardan sonra dünya ölçeğinde yaşanan ve “sosyal devlet” anlayışını değiştirmeyi amaçlayan gelişmeler aksini iddia etmekteyse de; sosyal yardım ve sosyal hizmetler devletin birincil ancak en çok ihmal edilen görev alanlarından biridir. Tarihsel süreç içerisinden sosyal hizmetlerin gelişimi incelendiğinde; sağlık sektöründe, özellikle hastanelerdeki oluşumlar dikkat çekmektedir. Nitekim sosyal hizmetler 19. Yüzyılda hastanelerde çalışan hemşirelerin, evlere hasta ziyaretlerine gitmeleri ile mesleki bir nitelik kazanmaya başlamıştır. Günümüzde sosyal hizmetlerin tüm toplumlarda çift karakterli bir yapı sergilediği dikkati çekmektedir. Bunlardan biri sosyal yardım ve diğeri de sosyal refah hizmetleridir. Sosyal yardım, toplum içinde ekonomik yoksunluk nedeniyle yaşamını sürdürmekte güçlük yaşayan ihtiyaç gruplarına yönelik hizmetlerdir. Sosyal refah hizmetleri ise ekonomik yoksunluk olmasa bile kendi kendine yeterli olamayan özürlü, madde bağımlısı, akıl hastası vb. marjinal grupları ifade etmektedir. Her ne kadar sosyal yardım ve sosyal refah birlikte ele alınması gerekli yaptırımlarsa da, sosyal refahta sunulan hizmet daha psikososyal odaklıdır. Sosyal hizmetin bilimsel karakteri ne olursa olsun her iki durumda da asıl önemli olan konu ise; gerek sosyal yardım gerekse sosyal refah hizmeti gerektiren grupların, ruh sağlığı açısından herhangi bir bozukluk tanımlanmasa bile yüksek risk taşıyan gruplardan oluşmasıdır. Kısaca sosyal hizmetler, hem doğası ve hem de hedef kitlesi dikkate alındığında; doğrudan toplumsal ruh sağlığı alanının en önemli aktörlerinden biridir. Nitekim hemen hemen her toplumda sosyal yardım ve sosyal hizmetler çoklukla sağlık alanının içinde yer alan sağlıkla paralel yürütülmesi gereken hizmetler olarak tanımlanmış ve tüm toplumlarda en güç durumda bulunan çocuklar, özürlüler, yaşlılar, kadınlar vb. ihtiyaç gruplarını hedef edinmiştir. Türkiye’de sağlık ve sosyal hizmetler alanında yaşanan gelişmeleri; ülkenin genç bir cumhuriyet olması ve İslam kültürüne dayalı feodal/geleneksel özelliklerin halen korunuyor olması nedeniyle cumhuriyet öncesi dönemden itibaren izlemek
  • 3. gerekmektedir. Cumhuriyet yönetimi Türk ulusunun yaşam felsefesini bütünüyle değiştirmiş ancak bu köklü değişiklik, uygar ve çağdaş olan her konu, düşünce ve hizmetin de derhal günlük yaşama aktarılavermesi anlamına gelmemiştir. TC, Osmanlı imparatorluğunun kalıntıları üzerine kurulmuş bir devlettir ve “ zora ve dine dayanan yarı teokratik bir monarşiden, halk egemenliğine dayanmaya çalışan laik bir cumhuriyete….geçiştir” (2) Dolayısıyla cumhuriyetin ve Türk Devriminin sosyal içeriğini bu düşünce yapısında aramak ve sosyal örgütlenmeleri bu genel içerik açısından değerlendirmek gerekmektedir. Bu yapı, ülkede hizmet sunumunda bazı avantajlı ve dezavantajlı yanları ile geçerliliğini korumaktadır. Örneğin, akıl hastalarına yönelik kötü muamelelerinin aşırı dozlarda uygulandığı Hıristiyan ortaçağ Avrupa’sında yaşanan gelişmelere karşın; tanrının yarattıklarına sevgi ve hoşgörüye dayalı İslam kültürünü yaşayan Osmanlı Türk toplumunda, akıl hastalarının halkın toplandığı camiler ve çevresinde kurulu bimarhane, şifahane, tımarhanelerde; toplumun içinde barındığı, korunduğu dikkati çekmektedir. Nitekim akıl hastalarına yönelik, koruma, bakım, acıma ve kollamaya dayalı bu temel felsefe, halen ülkenin her yöresinde muhafaza edilmekte özellikle kırsal kesimde, zararsız akıl hastaları toplum tarafından bakılabilmektedir. Öte yandan bu geleneksel ve kültürel oluşum, ülkede kamusal ve kurumsal hizmetlerin üretilmesini geciktirmekte, kamuoyunda bu yönde bir sosyal baskı oluşumu olmadığı dikkati çekmektedir. Bu çalışmada; Türkiye’deki sosyal hizmetlerin örgütlenmesi ve bugünkü hizmet anlayışı ile sosyal hizmetlerin özellikle ruh sağlığı alanındaki yapılanması üzerinde durularak, ülkenin toplumsal ruh sağlığı konusundaki örgütlenme ve hizmetlerinin profili ortaya konulmaya çalışılmıştır. Türkiye’de Sosyal Hizmetlerin Gelişimi “ Sosyal Hizmetler” kavramı, her ülkenin sosyal ve ekonomik özellikleri ve gelişmişlik dereceleriyle bağlantılı bir çerçeve içinde farklı anlamlar taşımakta ve farklı içeriğe sahip olmaktadır. Türkiye’ye özgü sosyal hizmetler tanımı, 27.5.1983 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 2828 sayılı “Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu” ile şöyle yapılmıştır. Bu tanımla sosyal hizmetler kavramı hukuki bir tanıma kavuşmuştur. Buna göre; ”Sosyal hizmetler; kişi ve ailelerin kendi bünye ve çevre şartlarından doğan veya kontrolleri dışında oluşan maddi, manevi ve sosyal
  • 4. yoksunluklarının giderilmesine ve ihtiyaçlarının karşılanmasına, sosyal sorunlarının önlenmesi ve çözümlenmesine yardımcı olunmasını ve hayat standartlarının iyileştirilmesi ve yükseltilmesini amaçlayan sistemli ve programlı hizmetler bütünü”dür1. Çok genel bir ifadeyle sosyal hizmetler; korunmaya, bakıma ve yardıma muhtaç toplum kesimlerine sunulan hizmetlerdir, diyebiliriz. Ancak, sosyal hizmetlerin sadece yoksulluktan kaynaklanan sorunların giderilmesini amaçlayan hizmetler olmadığı, diğer ülkelerdeki uygulamalardan bilinmektedir. Her toplumda olduğu ya da olabileceği gibi Türkiye’de de yoksul olmadıkları halde, toplumdaki mevcut ortalama yaşayış ve algılayış seviyesine ulaşamayan kişiler bulunmaktadır. Akıl ve ruh sağlığı yönünden güçlükleri olanlar, maddi durumu yerinde olan özürlüler, yeterli gelire sahip yalnız yaşlılar, çocukları için gündüzlü bakım kuruluşları talep eden çalışan anneler ve babalar, eşler arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle ortaya çıkan konular ve çeşitli ailevi problemler, sosyal hizmetlerin diğer kategorilerdeki hizmet alanları içinde yer almaktadır. 2 Sosyal hizmet mesleğinin gelişiminden de anlaşılacağı üzere; sağlık ve sosyal hizmetler arasında birbirinden ayrılamaz organik bir ilişki vardır. Bu nedenle değişik ülkelerde o ülkenin toplumsal yapısına uygun olarak, sağlık ve sosyal hizmetlerin birlikte ya da ayrı ayrı ele alındığı ancak çoklukla her iki konunun tek bir çatı altında toplanarak yasal ve toplumsal örgütlenmelerin buna göre şekillendiği dikkati çekmektedir. Sosyal hizmetlerin ikili karakteri nedeniyle yoksul ve gelişmekte olan ülkelerde, daha sosyal yardım odaklı hizmetlerin yürütülerek sağlıktan uzaklaşılmış olması şaşırtıcı değildir. Bizimki gibi yoksul ülkelerde sosyal yardım ve bakım hizmetleri toplumda birincil ihtiyaç olarak öne çıkmakta öncelikli ihtiyaç gruplarının temel gereksinimlerini karşılamaya dönük hizmetlerin şekillendiği dikkati çekmektedir. Oysa gelişmiş sosyal refah ülkelerinde sosyal hizmetlerin refah kurumlarında da aktif bir biçimde yer aldıkları ve alanın psikososyal boyutunun hızlı bir gelişme trendi içinde olduğu görülmektedir. Türkiye’de soysal hizmetlerin gelişimi incelendiğinde dünya üzerindeki gelişimden daha farklı bir nitelik taşıdığı görülmektedir. Bununla birlikte savaşların kimsesiz bıraktığı çocuklara yönelik duyarlılık ile yoksulluk, bu gelişimin temel yapı taşlarıdır. 1 2828 Sayılı SHÇEK Kanunu 2 Ethem Çengelci, Cumhuriyet Türkiye’sinde Sosyal Hizmetlerin Örgütlenmesi, HÜ, SHYO Yay ., Ankara1996 ,s.6
  • 5. Yukarıda değinildiği gibi 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti çağdaş batı uygarlığını kendisine model alarak tüm dönüşümü ona göre planlamışsa da; toplumun alt yapısı geleneksel, itaatkar İslam kültürünü barındırmakta; halkın yaşamı ve sosyal kurumlar buna uygun olarak şekillenmiştir. Cumhuriyetin kurulması ile birlikte bir yandan yasal ve idari yapıda iyice egemen olan islam kültürüne uygun tekke (zaviye) medreseler kaldırıldı, kapatıldı. Halka yeni bir anlayış ve yeni bir yaşama şekli sunuldu. Bu her ne kadar çağdaş bir anlayışı yansıtmaktaysa da, buna uygun toplumsal değişimin kuşaklar boyu süren bir süreci kapsaması kaçınılmazdır. Öte yandan genç cumhuriyetin kurulma aşamasındaki yoksulluk, ardından gelen 2. Dünya Savaşı ve dünya üzerinde yaşanan ekonomik gelişmeler, Geçtiğimiz 80 yıl boyunca Türkiye Cumhuriyeti’nin istendik ekonomik gelişme düzeyine ulaşmasını engellemiştir. Bugün hala, “ gelişmekte olan ülkeler” arasında sayılan Türkiye Cumhuriyeti sosyo-ekonomik açıdan güçlük içinde yaşayan bir ülkedir. Demografik özelliklere bakıldığında ülkenin %24’ü yoksulluk sınırı altında yaşamakta olup işsizlik oranı %19’dur. Devlet yapısına bakıldığında Osmanlı döneminden kalan ve Cumhuriyetin kurulması ile başlayan “dış borç ödeme” trendinin geçen yıllar içinde hiç kapanmadan devam ettiği görülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti, İMF ve Dünya Bankasına en çok borcu olan ülkelerden biridir. Bu durum ülkede yapılan uygulamaların temel sektörlere kaymasını güçleştirmektedir. Nitekim ülkede tüm toplumu kapsayan bir temel işsizlik ve sosyal yardım uygulaması olmadığı gibi, bütçeden sağlığa ayrılan pay….., sosyal hizmetlere ayrılan pay ise….dir. Bu ekonomik yapı sağlık ve sosyal hizmet uygulamalarını zora sokmakta; devlet ya da kamu tarafından sunulan hizmete ulaşamayan bir grup olduğu gibi; hizmet sunması gereken devlet bu görevini halka yıkmaktadır. Cumhuriyetin kurulması ile birlikte çok temel bir dönüşümün hedeflendiği ve yeni baştan bir ülke kurulduğu dikkati çekmektedir. Bu temel felsefe çerçevesinde yeni Türk cumhuriyetinin bir çok uluslar arası örgütlenme içinde yer aldığı ve uluslar arası platformda düzenlenen sosyal politikalara içtenlikle katılan ilk ülkelerden olduğu dikkati çekmektedir. Türkiye’nin yasal yapılanması değerlendirildiğinde bir çok hak kazanımında, diğer ülkelerde olduğu gibi uzun ve kanlı mücadeleler yaşanmadığı görülmektedir.
  • 6. Ancak bu yapı, bir yandan hak sahibi olanların bu hakların bilincinde olmaması diğer yandan da haklarına sahip çıkmamaları gibi bir handikabı beraberinde getirmektedir. Konunun bir diğer sakıncası, yasalara uygun örgütlenmelerin halen yapılmamış olmasıdır. Bu da iki nedenden kaynaklanmaktadır: 1) yasalar bir toplumsal değişim ve buna bağlı bir toplumsal ihtiyacın sonucunda gündeme gelmemekte; dışarıdan alınmakta ve Örn: ABye uyum amaçlanmaktadır. 2) Toplumun kendi içinde ürettiği sosyal yapı ve kurumlar geleneksel ölçülerde halen ihtiyaç karşıladığı için 3) Ülkenin sosyo-ekonomik yapısı gereksinim duyulan hizmetin üretilmesini olanaksız kılmaktadır. Özellikle son yıllarda üretilen hizmetlere bakıldığında; bunların dünya ölçeğinde gündeme gelen ve belki de oralarda daha çok hissedilen bir ihtiyacın yansıması olduğu dikkati çekmektedir. Örn: sokak çocuklarına yönelik hizmetler. Ülkede sağlık sosyal hizmetler alanındaki temel politikalar incelendiğinde bunların yukarıdaki analize uygun olarak şekillendiği görülecektir. Türkiye’nin bu alandaki temel politikaları uluslar arası temel yasal metinlerden şekillenmekte ve ulusal yasalar bunlara uygun olarak yeniden düzenlenmektedir. Bu şekliyle Sağlık ve Sosyal Yardım bakanlığının cumhuriyet henüz kurulmadan kurulduğu ve ülkedeki yoksul gruplara yönelik hizmetlerin tanımlandığı görülmektedir. Ancak 1960’lı yıllara kadar, sosyal yardım, sağlık hizmetleri içinde tali konumda kalmıştır. Bu süreçte soysal hizmet ve sosyal yardımların, cumhuriyetin başlangıcında (darülaceze, çek gibi) kurulan gönüllü organizasyonlar aracılığıyla başlatıldığı görülmektedir. ÇEK, 2. Dünya Savaşı sonrasında tüm dünyada kimsesiz çocuklara karşı başlatılan koruma politikasının Türkiye’de yansıması olup kısa sürede tüm ülkeye yayılmış ve toplumda çok önemli bir organizasyonu yerine getiren çok büyük bir gönüllü oluşum olarak varlığını 1983 yılına kadar sürdürmüştür. Ülkede bundan sonra yaşanan gelişmeler yine uluslar arası platformla paralellik göstermektedir. Nitekim sosyal hizmet alanındaki ikinci düzenleme birleşmiş milletlerin, özellikle geri kalmış ülkelerdeki sosyal hizmetlerin geliştirilmesi için başlattığı gelişmelerden kaynaklanmaktadır.
  • 7. 1963 SSYB içinde sosyal hizmet genel müdürlüğü kurulmuş ve ilk kez sosyal hizmet ve sosyal yardımlar kamusal bir devlet görevi olarak tanımlanmıştır. Bu gelişme o dönemde planlı kalkınmaya da yansımıştır. Bu gelişme hizmetin dağınık oluşu SHÇEK’i oluşturmuşsa da, bu son nokta değildir. Bununla birlikte, SHÇEK kanunu belirli hizmet gruplarını tanımladı. (akıl hastaları da bunun içindedir). Ancak birkaç yıl öncesine kadar yine de ülkedeki sosyal hizmetlerin sosyal yardım karakterli olduğu ve öncelikle “muhtaç, yoksul ve kimsesizlere” yönelik hizmetleri tanımladığı dikkati çekmektedir. Son hükümet döneminde ise AB’ye uyum, imzalanan AB protokolünün de etkisinde sosyal hizmetlerde bir değişime doğru gidildiği dikkati çekmektedir. Yeni çıkarılan sosyal hizmet yasası ve çocuk koruma yasası ile SHÇEK’in hizmet görev ve yetki alanı değiştirilmiş, ve hizmet grupları yoksulluk kriterinden kurtarılmıştır. Artık ülkede sosyal hizmetler, sadece yoksulları değil marjinal grupları da içine alan diğer ihtiyaç gruplarını da hedef almaktadır. Sosyal hizmet politikaları içinde her ne kadar sosyal hizmetler, akıl hastalarını da içine alan bir içerikte tanımlanmaktaysa da, bugüne kadar yapılan uygulamalarda, yukarıda da değinildiği gibi sosyal yardım karakterli bir hizmet yansıması olduğu dikkati çekmektedir. Bu temel yapı içinde, sosyal hizmetlerin bir yandan, doğrudan ruh sağlığı sorunu yaşayan akıl hastalarına yönelik, özellikle sağlık alanında şekillenmesi gereken hizmetlerinin ihmal edildiği gibi sosyal yardım amaçlı, yoksul gruplara sunulan hizmetlerde de ihtiyaç grubunun psikososyal gereksinimleri göz ardı edilmiştir. Bu şekli ile hizmet, daha çok bakım karakterlidir. Örn: Korunmaya muhtaç çocuklarda kurum bakımı var ve bunların yönetmeliklerinde “çocuğun psikososyal gelişimini desteklemek” de vardır ama bu yönde bir uygulama bulunmamaktadır. SHÇEK’in ruh sağlığı alanında birincil örgütlenmesi ise özürlülere yönelik hizmetlerdir. Zihinsel özürlüler için rehabilitasyon kronik ruh sağlığı sorunu olanlar yasaya göre “psikiyatrik özürlü” olarak tanımlanmakta ve SHÇEK’e bunlara bakım ve rehabilitasyon görevi verilmekteydi. Ancak 2006’da “muhtaçlık” şerhi kaldırıldı. Bugüne kadar devlet bu konumdaki sadece zihinsel özürlülerle ilgili bakım ve rehabilitasyon merkezi açmıştı. Son beş yılda bu görev özel sektöre de verildi. 2006’da tüm halka dönük ve evde bakımı teşvik eden uygulamalar tanımlandı. Bu yeni hazırlanan oldukça iddialı ve kapsamlı bir uygulama…
  • 8. Türkiye Cumhuriyeti’nin ruh sağlığı alanındaki temel politikalarına bakıldığında, temel düzenlemelerin yine uluslar arası düzenlemelerden ivme kazandığı ve anayasadan başlayarak, ulusal düzenlemelerin de yapıldığı görülmektedir. Ülkenin yasal yapılanmasında akıl hastaları ve ruh sağlığının korunmasına ilişkin birçok farklı yerde farklı düzenleme olduğu dikkati çekmektedir. Örn: anayasa hıfzı sıhha kanunu ve çalışma yaşamına ilişkin düzenlemelerde, akıl hastalarına yönelik temel uygulamalar tanımlanmıştır. Buna göre, devletin görevleri… Ayrıca genel toplumsal ruh sağlığının korunmasına yönelik yasal düzenlemeler de bulunmaktadır. Hıfzı sıhha kanununda bu görev başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere diğer Milli Eğitim Bakanlığı, SHÇEK, Çalışma Bakanlığı gibi örgütlenmeler içinde yer almıştır. Bununla birlikte, hizmet sunumu ve kurumsal örgütlenme aşamasında ülkenin sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel durumundan kaynaklanan bazı sorunlar yaşanmaktadır. Örneğin, ruh sağlığının korunması her ne kadar birinci basamak sağlık hizmetleri içinde tanımlanmaktaysa da, ülke de yayılmış durumda olan tüm bu sağlık ocaklarında bu alanda eğitimli elemanlar yoktur. Ruh hastalığı yaşayan kişilere yönelik tedavi hizmetlerinin ise özellikle üç büyük şehirde toplandığı dikkati çekmektedir. Tüm ülkede toplam…. Hastanede ruh hastalıkları kliniği bulunmaktadır. Bunların hizmetleri ise kapalı yatış tedavisi şeklindedir. Gündüz hastaneleri ve bazı uygulamalar, henüz çok yeni ve bazı üniversite hastaneleri bünyesinde kurulan oluşumlardır. Öte yandan sosyal hizmet mesleğinin özellikle akıl hastaları konusunda görev yapan bu ortamlarda yok denecek kadar az yer aldığı görülmektedir. Türkiye’de 2002 verilerine göre toplam ….. ruh sağlığı kliniğinde toplam 20 Sosyal Hizmet Uzmanı çalıştığı ve bunların da çoğunlukla hastanın psikososyal yapısını incelemekten çok bir tür hastane ortamında klinik psikolog gibi oldukları dikkati çekmektedir. Kısaca, Türkiye’de sosyal hizmetlerin, ruh sağlığının korunması boyutu da, sosyo- ekonomik gerekçelerle geri bırakılmış, göz ardı edilmiş, ihmal edilmiştir. Her ne kadar toplumsal ruh sağlığı sosyal hizmetlerin nihai hedefi ise de, halihazırda ülkedeki görüntü, ülkenin sosyo-ekonomik özellikleri nedeniyle bundan çok uzaktadır. Bu şekli ile sosyal hizmetler ve ruh sağlığı bağlantısının göz ardı edildiği gibi bir izlenim oluşmaktadır. Bununla birlikte son yıllarda tüm toplumu kapsayan genel bir ruh sağlığı politikası ve ruh sağlığı yasası oluşturulması hazırlıkları tamamlanmıştır. Buna göre ruh sağlığının korunması ve tedavi aşamasında devletin görevleri yeniden tanımlanmakta, ülkede genel
  • 9. olarak insana bakış ve devletin görevleri konusunda önemli (sevindirici) gelişmeler yaşandığı görülmektedir. Ancak son yıllarda, İşsizlik, yoksulluk, deprem gibi sosyal sorun ve sosyal afetlerin halk üzerinde yarattığı travmayı en aza indirilecek uygulamaların ivedilikle yaşama geçirilmesi gerekmektedir.
  • 10. BULUT, Işıl. Psikiyatri Alanı ve Sosyal Hizmet Mesleği. Psikiyatri Temel Kitabı , Cilt:2 Sayfa:1329-1332, Ed. Cengiz Güleç, Ertuğrul Köroğlu , Hekimler Yayın Birliği, Ankara 1998 ÖZDEMİR, Uğur Türkiyede psikiyatrik sosyal hizmet. Aydınlar matbaası,Ankara 2000 ilk basım özürlüler şurası, çağdaş yaşam ve özürlüler. Genel kurul görüşmeleri Komisyon raporları 29 kasım-2 aralık 1999 ankara başbakanlık Özürlüler İdare başkanlığı özürlülerle ilgili mevzuat Ankara 2002 özrüler için ülke raporu 1995-2000 BAYHAN Pınar, KARAASLAN Tuğba. ‘zihinsel engelli çocuklar ve ailelerine hizmet veren modellere genel bakış’ A general view on retarded children and their families. Toplum sosyal hizmet HU sosyal HYO Yayını poblication of scholl of social work
  • 11. Cilt/volume:12, sayı/ıssue:2 ay/month:nisan, Yıl/year:2001,editör: sevda uluğtekin sayfa:45-48 KOŞAR Nesrin, TUFAN Beril. ‘sosyal hizmetler yüksekokulu tarihçesine genel bi bakış’ yaşam boyu sosyal hizmet. prof. Dr. Sema kut’a armağan H.Ü. sosyal hizmetler Y.O Yayın no:004 ankara 1999 Katherme a. Kendall, encyclopedia of social work, 18 th edition, vol.:1 , NASW, Silver spring, Maryland, USA, 1987, pp:987-996 WALTER A. Friedlander Ethem Çengelci. Cumhuriyet Türkiyesinde Sosyal Hizmetlerin Örgütlenmesi 1. Basım Şafak Matbaacılık Ankara 1996
  • 12. ARGOS EĞİTİM ARAŞTIRMA VE DANIŞMANLIK HİZMETLERİ www.argosdanismanlik.com